25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
f 1 OCAK 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM 9 Türkiye'den Nahcivan'aiOOO ton şeker • ERZURUM(AA)- Türkıye, Nahcivan Özerk Cumhuriyeti'nden aldığı 13 bin ton şekerpancarı karşılığında Nahcivan'a bin ton şeker gönderdi. Şekerpancan üreten. ancak işleyecek tesısi bulunmayan Nahcivan Özerk Cumhuriyeti. temel gıda maddesi sıİcıntısını gidermek amacıyla Türk Hükümeti ile yaptığı görüşmede. Nahcivan"da üretilen şekerpancannı Ağn Şeker Fabrikası'na göndermeyi. üretilen şekenn de ülkelerıne iadesini teklif etmiş, bunun üzerine ikı ülke arasında birprotokol imzalanmıştı. Bu ekim döneminde NahcivanUa üretilen yaklaşık 13 bin ton şekerpancarının Ağn Şeker Fabrikası'nda işlenmesiyle elde edilen bin ton küp şekerin Nahcivan'a gönderildigr belirtildi. Götürü vergi hadleri • ANKARA (ANKA) - Götürü usule tabi mükelleflerin ödeyeceği vergide esas alınacak safi kazanç tutarlan ile görürülüğe iüşkın hadler yeniden belirlendi. Maliye Bakanlığı'nın Resmı Gazete'de yayımlanan tebliğine göre 1996 yılı vergılendirme dönemi gelir vergisı tarhında dıkkate alınacak safi kazanç tutarlan, normal yörelerde bırinci derece götürü vergi mükellefleri için 223.3 milyon, ıkinci derece için 152.2 milyon, üçüncü derece için 76.1 milyon lira olarak öngörüldü. Söz konusu tutarlar, kalkınmada bırinci derecede önceliklı yerlerde sırasıv la 111.6 milyon. 76.1 milyon \e 38 milyon, ikincı derece de öncelikli yerlerde ise 134 milyon. 91.3 milyon ve 45.6 milyon lira olarak uygulanacak. Mobil, Şelmo sahasını sam • BATMAN (Cumhuriyet) - " & Uluslararası ABD şirketlerinden Mobil, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndekı petrol üretme merkezi Kozluk- Şelmo sahasını Ingiliz Momentum Şirketi'ne sattı. Mobil"in daha önce aldığı petrol arama ruhsatlannı da dondurduğu bildinldi. Güneydoğu"dakı tek üretim sahası olan Kozluk-Şelmo sahasını bir yıldır satmaya calışan Mobil, günde 12 bin varil petrol ürettiği bu sahayı elinden çıkarmak istiyordu. Bölgenin en kaliteli petrolünün bulunduğu sahanın aralannda TPAO'nun da olduğu çok sayıda müşterisi vardı. 35 gravitede petrol üretiminin yapıldığı Şelmo sahasını Ingiliz Momentum'a satan Mobil. 3Ocak 1996'da bölgeden aynlacağını duyurdu. Türkiye'nın en verimli perrol üretim sahasını satan Mobil. daha önce Petrol tşleri Genel Müdürlüğü'nden 16 petrol arama ruhsatı almıştı. Mobil'ın ruhsatlan dondurduğu da bildinldi. Avrupa'da işsizlik sorunu • BURSA (AA) - Türkiye Metal Sanayıcileri Sendıkası Ekonomi ve lş Bilimi uzmanı Yavuz Çelik. Avrupa'da 10 çalışandan bırisınin. 25 yaşın altındakilerin ise beşte bırinin ışsiz olduğunu bildirdı. Çelik. AB ülkelerinin. ekonomilerinde son beş yılın en yüksek üretim artışını « yakaladıklarını. kârlannı katlayıp. çokuluslu şirketleriyle dünyada pazar payını arttırdıklannı vurguladı. Çelik, bu olumlu gelişmelere karşılık AB'yi zor günler beklediğini belirtti. Çelik, "lyimser tablonun altında, belki de geleceklen için duydukları tedırginlik yatıyor. Avrupalıları olumlu göstergelere karşı tedirgin eden ve bir türlü başa çıkamadıklan işsizliktir. Avrupa'da 10 çalışandan biri. 25 yaşın altındakilerin ise beşte biri işsizdir. İşsizlik oranı Hollanda ve Avusturya'da yüzde 7, Fransa, Irlanda ve Finlandiya'da yüzde 10'un üzennde. tspanva'da ise yüzde 22'dir Sadece Lüksemburg'da işsbizlık oranı vüzde 3.9'dur." Kamu kuruluşlan, 4 aylık harcamalannı geçen yıl belirlenen ödeneklere göre yapacak j ANKARA PAZARI Yeni yıhn bütçesi 'geçici' ESRA VENER ANKARA - 24 aralıkta yapılan genel seçimler nedeniyle TBMM'ninçalışmaya- cağı ve yeni kurulacak hükümetın yetkile- rinin kısıtlanmaması gerekçeleriyle bu yıl için Bütçe Yasası çıkarılmazken 1996'ya, 4 ay süreyle uyguianacak geçici bütçe ile girildi. Kamu kurum ve kuruluşlan bugün- den itibaren 4 ay boyunca tüm harcamala- nnı geçen yılın Bütçe Yasası'nda öngörü- len ödeneklere dayanarak yapacaklar. Top- lanacak vergi ve diger kamu gelirleri ise 1996>ılı için çıkanlacak bütçeyegelırkay- dedilecek. Seçim nedeniyle yasalaşamadı Hükümetin, anayasa uyarınca 15 ekim- de tamamlayarak TBMM'ye gönderdiği ve 2 katrilyon 780 trilyon lira gider. 2 katnl- yon 400 trilyon lira da gelir öngören 1996 yılı bütçe yasa tasansı. 24 aralık pazar gü- nü yapılan genel seçimler nedeniyle yasa- laşamadı. Bütçe tasansı. seçimlerin ardından kuru- • Hükümetin. anayasa uyarınca 15 ekimde tamamlayarak TBMM'ye gönderdiği ve 2 katrilyon 780 trilyon lira gider, 2 katrilyon 400 trilyon lira da gelir öngören 1996 yılı bütçe yasa tasansı, 24 aralık pazar günü yapılan genel seçimler nedeniyle yasalaşamadı. Tasarı, kurulacak yeni hükümeti kısıtlamamak gerekçesiyle Meclis'te görüşülmedi. Bu çerçevede, kamu kurum ve kuruluşlarının 1996 yılının ilk aylannda yapacakları harcamalan düzenlemek amacıyla Geçici Bütçe Yasası çıkarıldı. lacak yeni hükümetin yetkilerini kısıılama- mak ve TBM M 'nin seçim öncesinde çalış- mayacağı gerekçesiyle Meclis P!an ve Büt- çe Komisyonu ile genel kurulda görüşül- medi Bu çerçevede, kamu kurum ve kuruluş- lannın 1996 yılının ilk aylannda yapacak- lan harcamalan düzenlemek amacıyla Ge- çici Bütçe Yasası çıkarıldı. 1996 vılının ilk 4 ayını kapsayan Geçici Bütçe Yasası'na göre kamu kurum ve kuruluşlan, ocak. şu- bat, mart ve nısan aylannda, aylık. 1995 yı- lı Bütçe Yasası'nda öngörülen ödenek ka- lemlennin 8'de biri oranında harcama va- pabilecekler. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında ya- yımlanan Bakanlar Kıırulu Karan'na göre de 1995 yılı ve daha önceki yıllarda taah- hüde bağlanmış yatınmlann yürütülmesi- nedevam edilecek. Karara göre 1996 yılının ilk 4 aylık dö- neminde. K.İT ve bağlı ortaklıkları. döner sermayelı kuruluşlar. IllerBankası. beledi- yeler. fon idarelen ile özelleştınne kapsa- mına alınan kuruluşlar. 1995 yılı progra- mında yeralan projeler ile yıl içinde prog- rama alınan projeler için tahsis edilen baş- langıç ödeneklerinin yüzde 50'si oranında harcama yapabilecekler. Karar. bu yılın ilk 4 aylık döneminde, hemen başlanması gereken ve zorunlu bu- lunan yeni yatırımlar ile doğal afetler so- nucu oluşabılecek zararların kapatılması için yapılması gereken yeni yatınmlar için de harcama yapılabilmesıni öngörüyor. Hazine'nin Merkez Bankası'ndan çeke- bileceği kısa vadelı avans mıktarı da geçi- ci bütçe çerçevesinde belirlenecek. Hazine 1995 yılında. bütçe harcamalannda 1994 yılına göre gerçekleşen artışın vüzde I2'si düzev inde kısa vadeli avans kullanma hak- kına sahıptı. Hazine bu vıl ise toplam bütçe harcama- larının geçen yılın bütçesine farkının yüz- de 10'u düzev ınde avans kullanabilecek. Yetkıliler. geçici bütçe nedenıvle Hazi- ne'nin 1996 yılında kullanabileceği avans miktannın kesın olmadıgını. aylık hesapla- malardakı farklar dıkkate alınarak avans çekıleceğını bıldırdiler. Hazine'nin 1995'te Merkez Banka- sı'ndan çektiği kısa vadeli avans miktarı 170 trilyon lirayı aştı Tarım kesimi ilgi bekliyor ANKARA (AA) - Tanm kesımı. yeni yılda kurulacak hükümetîen, tanmsal sorun- lan ana mesele olarak gören ve ılgili yasal düzenlemele- ri devam ettiren birhükümet bekliyor. TZOB tarafından hazırlanan ve 1994-1995 dö- nemine ilişkin değerlendir- melen iceren "Tarım Sek- törünün Mev cut Durumu, Sorunları ve Beklentileri" konulu rapor vayımlandı. Üretim planlaması yapılma- sı konusunda Tanm ve Kö- yişlen Bakanlığı ile birliğın ortak çalışma gerçekleştir- mesi ve bakanlık bünyesin- de. 'tanmsal destekleme ve yönlendirme kıırulu' oluşturulmasının gereğı üze- rinde durulan raporda. Tür- kiye'de, hayvancılığın özel- likle 1980-1990 yıllan ara- sında uygulanan yanlış poli- tikalardan yara aldığı kayde- dilerek ette teşvık primleri- nin. günün ekonomik göster- geleri dikkate alınarak yeni- den uygulamaya konulmasi ve peşın ödeme yapılması gerektiği belirtildi. Kırmızı et. beyaz et ve ba- lıkçılığın mevcut sorunlan- nın kısa vadede çözüme ka- vuşturulması için büyük ve küçükbaş hayvancılıkta bazı uygulamalara gıdilmesi ge- rektiği anlatılan raporda. şu görüşlere yer verildi: "Fonlar, yeniden ve ye- terince arttınlarak konul- malı ve böv lece ithalat ko- lavlığı yoluvla havvancılı- ğımızın zarar görmesi ön- lenmelidir. Et ithalatında sağlanan kolavlıklar sü- ratle ortadan kaldınlmalı- dır. Çok iyi denetlenmek kaydıyla damızlık havvan ithalatına belli miktarlar- da bir süre daha devam edilmelidir. Ancak yerli ırk havvanlarımızın ısla- hında suni tohumlama teş- vik edilmelidir." Tren biletlerineyüzde 50 zamANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet. seçim öncesınde dondurduğu KİTzamlarını yağdırmayı sürdürüvor Dün Devlet Demır Yolları (TCDD) tren bilet fiyatları. vüzde 35 ila yüzde 50 oranlarında arttırıldı. Yeni tanfeve nöre Ankara-lstanbul hattı Mavi Tren bilet fiyatlan 400 bin liradan 550 bin liraya. Ankara-İzmır hattı bilet fiyatları ise 450 bin liradan 600 bin liraya çıkarıldı. Ankara-Adana arasında hızmet veren Mavı Tren'in bilet fiyatları 300 bin liradan 400 bin lirava yükseltihrken Ankara- Istanbul hattında çalışan Ankara Ekspresi'nin bilet fiyatlan I milyon 200 bin liradan I milyon 500 bin liraya çıkarıldı. Ankara- Kars arasında sefer yapan ekspres tren yolcu ücretı 400 bin liradan 690 bin İiraya yükseltildi. Banli>ö tren ücretlen de 10 bin liradan 15 bin liraya çıkanldı. DUNYA EKONOMSINE BAKIŞ /ERGINYILDIZOĞLCZ,OA'DR.4 Brezilya'da büyük başan! B rezilya'da enflasyon 1994'ün or- talarında yıllık yüzde 7000'di. Bu sene ekim ayı itibarıyla yüzde 23. Bu mucizenin miman, önce maliye ba- kanlığı, sonra da devlet başkanı olan Sosyal Demokrat Parti (PSDP) lideri Fernando Hanrique Cardoso. Sayın Henrigue Cardoso Wall Street Journal'a göre Cardo- so'nun başarısının ana nedeni, ülkeyi globalleşme sürecine bağiamayı bil- mesi. Cardoso, iktidar olmadan az ön- ce Brezilya'nın imzalamış olduğu böl- gesel ticaret anlaşması bir yandan, Brezilya kamu borç piyasasına ve bor- sasına anında girip-çıkabilen uluslara- rası yatırımcıların getirdiği mali disiplin ve çokuluslu şirketlerin, ekonominin serbestleştirilmesi yönünde yarattığı baskılar diğer yandan, bu başarının te- melini oluşturmuş (WSJ 28/12/95). Wall Street Journal'a göre bu etkenler Brezliya ekonomisinin de geleceğinin garantisini oluşturuyor. Wall Street Jo- urnal'ın Cardoso'yu göklere çıkarma- sının çok özel bir nedeni daha var. 1970 ve 80'lerde oldukça popüler olan "Bağımlılık ve Azgelişmizlik" okulunu, azgelişmişlik süreçleriyle bunlara iliş- kin ekonomik toplumsal sorunları, az- gelişmiş ülkelerin dünya ekonomisin- deki yerlerine bağlayarak açıklıyor ve ulusal bağımsızlık öneriyordu. Işte bu okulun önemli kurucularından biri olan Cardoso bugün görüşlerini değiştir- miş. Biryakın arkadaşına göre, Cardo- so, artık "bağımlılık süreçlerine ve Amerika'nın gücüne direnllemeyece- ğine inanıyor." Gerçekten de, "Bunu yapmazsak rekabet edemeyiz. ..Bu bi- ze dışardan bir dayatma değil, bızim gerekli gördüğümüz bir şey" diyen Cardoso'ya göre global ekonominin trenine atlamaktan başka bir seçenek yok, Globalleşme trenine atlayabilmenin yolu, bilindiği gibi, öncelikle uluslara- rası yatınmcılan ülke ekonomisine çe- kebilmekten geçiyor. Cardoso daha Maliye Bakanı iken bu işe en uygun adam olduğunu kanıtlamış. Bir para reformu yaparak Brezilya parası Real'i dolara bağlamış ve değerini sabit tut- mak için de reel faizlerin yüzde 25'le- re kadar çıkmasına olanak sağlamış. Enflasyon da anında aylık olarak yüz- de 30'dan tek haneli rakamlara düşü- .vermiş. Politik olarak da ileri görüşlü biri Cardoso. O sıralarda yükselen sol muhalefeti ve başkanlık seçimleri ya- rışında hızla öne çıkmaya başlayan Brezilya Işçi Partisi ve Işçilerin Birliği (CUT) hareketinın adayı Lola'yı dur- durmak için, 10 senatör ve 63 federal meclis üyesi ile birlikte PSDP'yi kur- muş. Cardoso'nun bu ileri görüşlülü- ğünü muhafazakâr partiler değerlen- dirmekte aecikmemişler ve Cardo- so'nun adayiığı arkasında birleşmişler. Seçimlerde "Brezilya geri kalmış bir ül- ke değildir, ama adaletsiz bir ülkedır" sloganı ile yarışan Cardoso. enflasyo- nu da düşürmektekı başarısından ve solun da somut reformlar önermekte- ki beceriksizliğinden faydafanarak, sol yükselişi durdurmuş ve seçimleri ka- zanmış. Gerçi meclistetümü ile muha- fazakârlar hâkim, ama olsun. Muhafa- zakâr ortaklarının dümen suyunda ça- bancı yatırımcılar arasında Brezilya borsasının ve Cardoso'nun "ratingi" hızla düşmeye başlayınca, hemen bu tedbırlerden vazgeçılmiş. Hatta bu arada, Cardoso. özelleştirmeye dıren- meye kalkan petrol işçilerinin grevini de, belkı, telekomünikasyon gıbi diğer özelleştirilecek sektördeki işçılere kö- tü örnek olur diye kırmayı başarmış. Ancak, yılbaşından bu yana ıç borç- lışan tek sosyal demokrat sadece Car- doso mu?" Başkan olduktan sonra Cardoso "Globalleşmenin koşullanna uyabılmek için hükümet, IMF ve Dünya Banka- sı 'nın reçetelerini benimsemeye karar- lıdır" diyerek, Brezilya'nın global ser- maye için "emin birliman haline geldı- ğini de göstermiş" (Le Monde Diplo- matique, Aralık 95). Şansa bakın ki. önce Meksika krizı gelmış, sonra ha- ziranda da Latin Amerika'nın en eski bankası olan Banco Economica.kar- şılıksız alacaklardan dolayı krize girıp çökmeye başlamış. Bu sorunlar karşı- sında kafası karışmış olacak ki, Cardo- so, eskı popülist teorilerini hatırlayıp, peso krızine karşı yerli araba üreticile- rini korumaya, hatta Banco Economı- ca'yı kurtarmaya kalkmış. Allah'tan, globalleşme imdada yetişmış ve ya- laryuzde60 arttı, bu se- ne ekonomi III. dört aylık dönemde yıl- lık olarak sadece yüzde 1.2 büyüdü, sanayı ise ekim ayı itibarıyla yıllık yüz- de 2.3 küçüldü, cari açık ise III. üç ay- lık dönemde 18.8 milyar dolara ulaştı ve Real aşifi değerli olduğu için yük- selmeye devam ediyor. Borsa da 1995'te, dolar cınsinden yüzde 20 değer kaybetti. Ama olsun, enflasyon yüzde 22'ye düştü ya. Za- manında Brezilya'nın globalleşme tre- nine atlamasını sağlayan Sayın Fer- nando Henrique Cardoso'nun kısa hikâyesi işte böyle. Peki, ya Brezilya'nın hikâyesi? Brezilya, 160 milyon nufuslu. büyük doğal zengınlıkleri olan bir ülke. Ancak gelir dağılımı çok kötü: Nüfusun en üst yüzde 1'inin milli gelirden aldığı pay 1970'te yüzde 10'a ulaşmazken, 1994'te yüzde 15'in üstüne çıkmış. Ay- nı dönemde en alt yüzde 25'ın payı yüzde 15'in üstünden yüzde 10'un al- tına ınmiş. (The Economist, 29.5.1995) Brezilya, Kiliseler Sosyal Komisyonu'na göre, 1995 yılında top- lam nüfusun yüzde 47'sı mutlak yok- sulluk sınırının altında yaşıyor. Cardo- so hükümeti toprak reformu vaat erti- ği halde yerine getirmedıği için, halen 20 bin toprak işgali yaşanıyor Brezil- ya'da son aylarda 198 çatışma olmuş. Şehirlerde yoksulluk hızla artıyor. Bü- yük şehirlerde 15-20 yaş arasındaki nüfusun yüzde 6O'ı ışsiz ve bu oran her gün biraz daha artıyor (Le Monde Diplomatique, Aralık 1995). Örgütlü suçlar ve uyuşturucu madde ticareti tahammül edilemez boyutlara ulaşmış. Altısı çocuk olmak üzere, günde orta- lama 23 cinayet işlenen şehirlerde, kurbanların toplam sayısı yılbaşından bu yana 7 bini aştı. Her hafta 1-2 kişi fidye istemek için kaçırılıyor. Bu yüz- den 28 kasımda yüz bınlerle ifade edi- lebılen büyük bir kalabalık Rio sokak- larında kentsel şiddet olaylarını pro- testo etmek için yürüyüş yaptı (Le Monde, 30.11.95). Ve trene atlayamayanlar... Cardoso hükümeti ise bu sorunların karşısında "parayok", "parasalistikrar önemlidir" gerekçesi ile parmağını kı- pırdatmıyor. Ama borç faizlerini öde- meye sıra gelince, 1995'in ilk sekiz ayında 22 milyar dolar bulunabiliyor. Sayın Cardoso Banco Economi- co'nun 3.5 milyar dolarlık batık borcu- nu devletin üstlenmesıni önerebiliyor. Bütün bunlar olurken, yüzde 25 reel faızle toplanan 50 milyar dolan kim kul- lanıyor dersiniz? Artan kamu borçlarına ve ithalata bakılırsa, önce uluslararası mali ser- maye (spekülatörler) ve ithalatçılar, ya- ni yerli tüccarlarla. başka ülkelerin sa- nayicileri bu döviz rezervini kullanan- ların başında geliyorlar. Bir de mali du- rumu yurtdışına alışverişe gidecek dü- zeyde olanlar: Brezılyalı turıstlerin, şu sıralarda, Brezilya parası dolar kadar değerli olduğu için, Latin Amerika ül- kelerinin en gözde müşterisi haline gel- diği bildıriliyor. Belli ki bazıları bu glo- balleşme trenine atlamış. Ya atlayama- yanlar? Onlar ise, sokaklarda yatmaya, top- rak ışgallerinde ölmeye ve mutlak yok- sulluk sınırı altında sürünmeye devam edıyorlar. Ya da, işsizlik tehlikesinden bunalıp meclis koridorlarında ıntıhar etmeye kalkan bir devlet memuru gibi cehennem hayatı yaşıyorlar. Tabii tüm bunların ne kadar gerekli fedakârlıklar olduğunu. globalleşme sürecıne ve ye- ni dünya düzenine ön yargılı yaklaşan- ların anlaması beklenemez. 1AKUP KEPENEK Eskiyen Demokrasi mi? Günlerdir seçim sonuçları yorumlanıyor. Bu yo- rumlarda göz ardı edilen en önemli nokta, seçime katılan siyasal partilerın "söylemi" yani "içerik"t\r. Her biri yüzde 20 dolayında oy alabilen ve önde ge- len üç partinin "berabere kalmış" olduğu çok açık- tır. Merkez sol denilen ikilinin bu beraberliğe bile yaklaşamadığı görülüyor. En çok oy alan üç sağcı partiden birinci gelen, tüm demokratik görüntüsüne karşılık, ülkede Isia- mın kurallarını devlet yönetimine, eğitime; ticaret, yargı, kadın hakları ve aile ilişkilerine "egemen kıl- mak" ıstediğini saklamıyor. Bu parti kimi Avrupa ül- kelerindeki Hıristiyan demokrat partilere benzetile- rek haklı görülmek istenıyorsa da "demokratlığı" çok çok kuşkulu olduğu gibi, Müslümanlığı bile tar- tışma götürüyor. Seçim yarışında ikinci sırayı paylaşan iki sağ par- ti, "yıllarca değırmenine su taşıdıklan" dinci partiyi, "düzenin ıçine çekmeyi" kendilerıne iş edinmiş gö- rünüyorlar; "laiklik ve gümrük birliği" çıtalarını kul- lanarak dincı partiyi, başarısız bulurlarsa "ortaklık kurmayacaklan" bir sınava çekmek ıstıyorlar. Özetle seçimlerde toplam olarak yüzde 60 dola- yında oy alan "üç büyükler" "çağdaşlaşma ve Is- lamcılık" ikilemine oturmuş bulunuyor. Öncelikle ve önemle vurgulayalım ki Türkiye, bu ikilemi, yani çağdaşlaşma-Tslamcılık kavgasını ge- çen yüzyılda yaşadı; koca bir imparatorluk bu iki- leme çözüm bulamadığı için tarıhe gömüldü. Cum- huriyet. çağdaşlaşma^lslamcılık bağdaşmazlığını, bunlardan birıncisıne çok kesin ve bir ölçüde de keskın öncelik vererek çözdü. Türkiye demokrasi- si yüzyıl öncesinin bu yıkıcı sorununu yeniden üret- mekle, kendinı eskıtmenin ötesinde ne yapmış olu- yor? Oysa bu ikilemın ve buna bağlı olarak etnık so- runun çözümü için laik eğıtimin sürekli kılınması ve toprak reformu yapılması gerekliydi. Yıllardır eğitim- de tutuculara, sıyasette de toprak ağalarına "yas- lananların" tarihsel ve toplumsal sorumluluğu, ön- ce büyük harflerle yazılmalıdır. Tüm bunlara karşın sözde de olsa, sağdaki ıkı büyük partinin laiklik il- kesını benımsemeleri olumludur. Merkez solda yaşanan tarihsel yenilgınin birikim- lı nedenlerınin ikı yönü vardır. Her ikisinin ortak ek- siği, "parti içı demokratik süreçlerden yoksunluk- tur". Her iki partinin yönetimlerı seçimlerdeki "ba- şarımlarını" önce kendı partilerinin içinde özgürce tartışabilirler mi dersiniz? Buna ek olarak. daha doğrusu bağlı olarak, yine her iki partide görülen düşünce üretıminde ve sol söylemdekı yetersızliklerdir. Ne ekonomide ne de siyasal ve toplumsal sorunlarda, özelleştırme ve gümrük birliği konularındakı çok sınırlı farklılıklann dışında, merkez sağ ile merkez sol arasında o öl- çüde fark kalmamıştır ki, ANA-SOL-YOL hükümet ortaklığında en kestirme çözüm olarak sunulabıl- mekte, ANA ve YOL arasına "en uyumlu" sol aran- maktadır. Daha özelde bunlara, "baraj sınırında" boğuşan sol partinin, gerek yerel yönetimlerde ve gerekse hükümetteki "yolsuzluklann" kara gölgesınden ken- disini arındıramadığı acı gerçeği eklenmelidır. • • • Türkiye demokrasisınde yalnız yüzler değil; bun- dan çok daha önemlisi, yaklaşımlar, polıtika öneri- lerı ve görüşler gerçekten eskimıştir. Siyasal parti- ler etnik sorunun çözümünü askert ve güvenlık güç- lerine. ekonomik istikrarı IMF'ye bırakmışlar, eğıtim ve sağlığı "özelgırişimlere", yol, enerjı ve büyük ba- yındırlık işlerini de yap-işlet-devret yöntemiyle ya- bancılara "ihale" noktasına gelmişlerdır. Sonuçta, yüzde 10-20 dolayındaki oylarla bu "niteliklerinin" karşılığını "üstelık fazlasıyla "almışlardır. Çok büyük çoğunluğu örgütsüz olan, daha açığı derneği, sen- dikası ya da meslek odası ile hükümet edenlerı de- netleyemeyen ve "etkıleyemeyen" seçmen kitlesi, yalnızca dört yılda bir gösterebıldiği etkinliğini kul- lanmış, sandık başına koşmuştur. Yaratılan '7caos"un sorumlusu hiç kuşkusuz sü- rekli edilgen kılınan seçmen değil, kendilerıne siya- setçı denılenler ve özellikle de siyasal önder geçi- nenlerdir. Sürekli olarak "eskide kalan" siyasal par- tiler ve bunların yöneticıleridir. • • • Seçimlerin daha beyinlerdeki ve ellerdeki boya- sı çıkmadan yeni bir "zam cinayeti" işlendi; benzin- den Tekel ürünlerine. PTT hizmetlerınden şeker ve çaya bir dizi ürünün fiyatı bir anda arttırıldı. En te- mel gereksinmelere yapılan fiyat artışlarıyla ücretli ve maaşlılar, "biranda" gelirlerinin en az dörtte bi- rini yitirdiler. Bunlar başlangıçtır, anlaşılan, yoksul- laştırma sürecektir. Peki, bu yeni zam cinayetinin suçlusu kimdir? Bu sorunun yanıtı tümüyle siyasaldır. Kısaca, "işleye- ni bulunmayan (faili meçhul) siyasal cinayetlerin suç- lularını bulmadıkça" enflasyon suçlularını da bula- mazsınız. Enflasyonu "rJ/rs/z///c"saymayan ve "dev- let hırsızlannı" bulmaktan ve açıklamaktan kaçan- ların eskiyen politikalarından seçimlerden sonra da- ha iyi koşullar mı bekliyordunuz? Aslında en çok oyu alan dinci partinin "güçlenmesinın nedenleri" bü- yük ölçüde bunlar değil mi? Dincı partiyi "besleyen" sütün kaynaklarını, enf- lasyon ve yolsuzluklarla savaşımla başlayan ve kök- lü bir eğitim. barınma ve iş bulmaya uzanan prog- ramla kurutmadıkça, sorunların çözümü buluna- maz. Ancak belirtilmelidır ki var olan siyasal parti yapılan çözüm üretemez. Asıl yapılması gereken "siyasal düzenin yeniden yapılanmasıdır". Eskiyen demokrasi değil; çözüm üretiminden yoksun, niteliksiz siyasal yapılardır. DERBANK Değerli müşterilerimizin ve tüm dostlanmızın, yeni yılını içtenlikle kutlar, 1996'da verimli, bol kazançlı "mutlu günler" dileriz. DERBANK YÖNETİM KURULU İ İ .. -fc .—.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle