Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 1995 ÇARŞAMBA
«• •
OLAYLAR VE GORUŞLER
VILiPIaıtDönemine Girerken
Prof. Dr. M. CENGİZ PLNAR
T
ürkiye. 21. yüzyıla VII. beş
yıllı'k planîa girmektedir.
60"lı y ıllarda başlayan plan-
lı kalkınma daha 70'li yıl-
lardaetkınliğinı yıtirmiştır.
90"lı yıllann ortalanna ge-
lindiğinde yıllık ihracat 18 milyardolar.
kişi başına düşen gelir 2000 dolar civa-
nndadır. Sanayileşmede henüz ithal ika-
mesi süreci aşılamamıştır. Oysa kalkın-
ma sürecini hemen hemen aynı yıllarda
başlatan G.Kore'de bugün ihracat 100
milvardolara, kişi başına düşen gelir 10
bin dolara yaklaşmıştır. Sanayileşmede
teknolojik bagımsızlık süreci aşılmış. ıh-
racat aşamasında uluslararası rekabette
varolunmanın keyfi yaşanmaktadır.
Uluslararası ekonoınık gücü sağlaya-
cak hedeflerin saptanamaması. kaynak
planlamasından yoksunluk vb. gıbi tek-
nik tutarsızlıklann yanı sıra siyası otori-
telerin plan sonuçlannın hesabını verme
sorumluluğunda olmamalan. olumsuz-
luğun temel nedenlerini oluşturmaktadır.
VII. Beş Vılhk Kalkınma Planı; geç-
mişle kıyaslanmayacak değişik dünya
koşullannda: gümrûk birliği. özelleştir-
me, katma değeri yüksek sanayileşme.
teknoloji transferi vegelişimi.işgücüve-
rimliliğini arttırma. demokratikleşmenin
yerleştirilmesi, gelir dağılımını iyıleştir-
me.. gibi hedefleri öngörmektedir.
Geçmişe kıyasla ciddi yapısal değişi-
mi içeren VII. beş yıllık planın uygula-
ma \ e topluma hesap verme bakımından
geçmişten farklı olması en büyük dileği-
mizdir.
"Sürdürülebyir bir büyüme ortamtnı
korumak" ifadesini planm uygulanma-
sında gerçekçi yaklaşım olarak algıla-
makla bırlikte. uygulamadaki sapmaları
bugünden normal karşılama uyansı şek-
linde yorumlamak da mümkündür. Ka-
buledilebilirsınırlan aşmaolasılığıyük-
sek olan sapma nedenleri de plan uygu-
laması başlangıcında ülkenin içinde bu-
lunduğu gerçeklerden kaynaklanmakta-
dır. Unutmamak gerekir ki bugünkü du-
rum, genelde benzer siyasal göriişü pay-
laşan siyasi otoritelerin planlı uygulama
sonuçlan olarak süregelen sorunlan kap-
samaktadır.
VII. plan dönemine girerken. planla
aşılması öngörülen bazı sorunlan dile ge-
tirmeyi, karamsarlık olarak değil. plan-
da öngörülen hedeflere ulaşılmasının ön
koşulu olarak algılamak gerekir.
Her şeyden önce insan yaşamında se-
çeneğiolmayandemokratikleşmebirya-
şam biçimi olarak buna sahıp çıkılmasıy-
la gerçekleşebilir. yasalarbunun hukuki
çerçevesinibelirler. Ancak. günlükgeçi-
mini sağlayamayan. geleceğe güvenli ba-
kamayan. yeterli eğitim alamayan insan
için demokratikleşme ikinci derecede al-
gılanabilir ve bu insanı. şenat dahil top-
lumu kaosa sokan arayışlardan kurtar-
mak mümkün olmayabilır. Bu kaosu ön-
lemek siyasi otoritenin acil sorumluluğu
olmalıdır.
Gayri safi milli hasılasinın yüzde elli-
si dış borçlanmaya. yüzde yirmisi iç
borçlanmaya \aran bir ekonomi yöneti-
minde planın finansman kaynaklannın
saglanmasında. dolayısıyla hedeflere
ulaşmada ciddi sapmalar olabileceğini
bugünden görmek gerekir. Bu nedenle
KlT'leri vb. gibı kurumlan suçlamayı bir
yana bırakıp kaynak yaratma sorununa
ivedi önlem almak gerekir.
İhracatını kur ayarlamalannda. borç-
lanmayı tolore edilemeyecek faiz oran-
lanndâ bulan ve sanayileşmeden uzakla-
şıp üretmeden tüketime yönelen bir eko-
nomide uluslararası rekabete dayanma
dahadagüçleşmektedir. Ekonomiye yön
değiştirtip üretimi arttıracak önlemlere
hız kazandırılmalı, gece yarısı zenginli-
ğine son verilmelidir.
1993'te 100 milyon TL'ye kadar olan
tasarruf mevduatının toplam tasarruf
mevduatı ıçindeki oranı yüzde 71 \ e bu-
na mevduat sahiplerinin yüzde 99'u sa-
hip olurken. 1994'te bu dilimdeki mev-
duat oranı yüzde 39"a düşmüş v e mev du-
at sahiplerinin yüzde 98'i tarafından
kontrol edilirduruma gelmiştir. Öte y an-
dan. I993"te 100 milyon TL üzerindekı
mev duatın oranı yüzde 29 ve buna sahip
olan mevduat sahipleri oranı yaklaşık
yüzde I ıken. 1994'te bu dilimdeki tasar-
ruf mevduat oranı yüzde 61 'e yükselmiş
ve mevduat sahiplerinin yüzde 2 si tara-
fından kontrol edilir duruma gelmiştir.
Bu durum. faiz politikasının sonuçlannı
açıklaması bakımından önem taşımakta-
dır.
Öte yandan. 1990'da Döviz Tevdiatı
ve Tasarruf Mevduatı'nın toplam mevdu-
at içindeki oranı sırasıyla yüzde 23 ve
yüzde 40 iken. bu oranlar 1994'te yüzde
52 ve yüzde 29 olmuştur. Bu da TLTden
kaçışın ve insanımızın ekonomiye güve-
ninin gidişini göstermesi bakımından
önemlidir.Tasarruf mevduatının yüzde
86'sı Orta Kuzey. Ege, Marmara ve Ak-
deniz bölgelerinde yoğunlaşırken, kredı-
lerin de yüzde 85'inin yine bu bölgelere
aktanldığı görülmektedir. Bu da bölge-
ler arası dengesizliğin giderilmesini ön-
gören VII. plan için ciddi birhareketnok-
tası göstergesidir. Asıl sorunun yaşandı-
ğı bölgeler için serbest ekonomi felsefe-
si bir yana bırakılıp devletin ağırlığını
koyması gerekir.
25 yaş üzeri nüfüsun ortalama ögretim
süresinin 3.5 yıl, araştırma geliştirme gi-
derlerinin GSMH'nin binde 3'ü olan öğ-
retimde ülke gerçeklerine uygun olma-
yan eğitim sistemi kaosunun yaşanıldığı
Türkiye'de VII. plan sorumluluğunun
ağırlıöı ve ciddiyeti açıkça görülmekte-
dir.
Yüzde 53 oranındaaçıköğretime daya-
lı bir yüksek öğretimle ve yeni üniversi-
te açılmasıyla ilgili yaklaşımla VII. plan-
da hedeflenen insan gücü kalitesinin iyi-
leştinlmesi oldukça düşündürücüdür.
Eğitim politikası çağın gereklerıne göre
yeniden ve ivedilikle ele alınmalıdır. Tü-
ketime endeksli bir bankacılıkkesiminin
bu alışkanlığının aşılması ise ayn bir so-
rundur. Bankalann kârgöstergelerini ilan
etmelerinin yanı sıra sanayiye katkılan-
nı da topluma duyurmalan, onlann
övünç kaynağı olmalıdır.
VII. Beş Yılhk Kalkınma Planı böyle-
ce bir başlangica dayanmaktadır. Başa-
nya ulaşabilmek için siyasi otoritelerin,
kalkınma planlannı, kendi iktidar dö-
nemlerinin politik aracı olarak değil, ül-
kenin geleceğini hazırlayan bir uygula-
ma ve taahhütname olarak algılamalan,
toplumdan fedakârlık isterken. bunun he-
sabını verecek bilinç ve sorumluluk için-
de olmalan en içten dileğimizdir.
Iş sağlığıyla kim ilgilenecek?
Dr.ALPERAKÇAM
F
utbolda son v ıllarda yaptığımız büyük atı-
lımla dünya ^ıralamasında ılk otuzlara çık-
tığınıız söy lenıyor. Bu olayın sevincıy le ol-
sa gerek çok daha başarıİı olduğumuz bir
başka dalı unutuyoruz. Türkive, iş kazası sı-
ralamasında dünyada ilk üçe girmeye hak
kazanmış bir ülkedır! Çalışan işçi sayısına düşen işka-
zası oranı bakımından düny a şampıy onu aday ly ız! Mes-
lek hastalıSı bildinmı ise ~yok"ıur. Buııdan ıvısi can
saSlığı!
Iş kazası çokluğu, meslek hastoltğı bildırimi olmayı-
şı gelışmış ülkelerce geri kalmışlıgm, insan sağhğma de-
ğer vermemenm göstergesi sayılıyor. Geçen yıla kadar
SKK'nm üç Meslek Hastalıgı Hastanesı"ne raslantı so-
nucu bulıınup gönderilmış veya bireysel haşvuru ile
meslek hastalığı olduğu saptanmış hastalık sayısı Tür-
kiye"nın meslek haslalığı ıstatıstık verısı olarak yayım-
lanıyordu. Çalışan nüfusa oranlandığında komik dene-
cek ölçiide az sayıdakı bu vennin ülke gerçeğini yan-
sıtmadığı ve sağlıkla ilgılı uluslararası kuruluşlardagü-
lüşnıelere y ol açtığı bilındiginden SSK. bu konudakı bıl-
dirimlerı durdurmuştur. lşkazası bildırimi ise. çalışanın
işgöremezlik ödeneğine gerekli olduğundan ve her ne
hikmetse birçok çalışan hemen kaza günü sigortalı ça-
lışmaya başlamış bulunduğundan daha gerçekçi. gerçe-
ge yakın oranda belgelenebılmektedır.
Bir yanda. özellıkle işverenlenmiz olmak üzere Av-
rupa Birliğı'ne girebılmek için çabahyoruz. bir yanda
çalışma koşullanmız Avrujja'nın ıki yüzyıl önceki or-
man y asalan v e dalaverelerle yürütülen geçmişıni anım-
satıyor. Işın acıklı tarafı yasal donanım bakımından ış
alanı yeterli altyapıya sahipıir. Ellınin üstünde işçi ça-
lıştırılan ışyerlerinde bir iş hekimi bulundurulmasını
zorunlu tutan Lmumı Hıfzıssıhha Yasası 1930 tanhli-
dir. Tam altmış beş yıl önce yürürlüğe ginniş bir vasa-
yı bıle yaşama geçirememışbirülkedeyaşıvoruz. fş Ya-
sası, Sosyal Sıgortalar Yasası. yüzlerce yönetmelik, yö-
nerge. genelge. ayakları havada asılı dururken biz yenı.
parlak. yaşama geçemeyecegi çok açıkça belli işsizlık
sigortası gibı cafcaflı. politik hedefler peşindeyız. Ka-
nımızca. ışsiz sayısının çalışan say ısından fazla oldugu.
modern tefeciliğin. parayla para kazanabilmenin çok
kolay olduğu. işçınin yaratacağı artı değeri bile gölge-
de bıraktığı bir ülkede politik cambazlıklar yerine ger-
çekçi. üretimi arttırmaya yönelik. saglıklı iş yaşamı
oluşturmaya yönelik önlemler alınmaM zorunludur
Llke genelınde sayıları S86Odolaymda bılınen 50 ve
üstü işçi çalıştıran işverlennin altmış beş yıl önce çık-
mışbiryasayla uynıak zorunda bulıınduğuyükümlülük
yerine getırilmelidır. tşçi sayısına göre, günün belli sa-
atlerınde işyerınde bulunacak. bu konuda yeterli öğre-
nimi olan iş hekimi varlığı. ışgücü kaybını azaltacak.
üretimi arttıracak. ışverenı yasal tazmınat kay ıplarından
kurtaracak bireîken olacaktır. Yasa kapsamından çıka-
bilmek için işverenlenn taşeron işçısi çalıştırmaları ön-
lenmelı, iş hekimi olmay an, i^verenin ahbabı. cebıne ko-
nan üç beş kuruş paraya ışçı işe gınş kanlannı. pedi-
odik ınuayene cetvellerini imzalayan hekımlerın ışya-
şanıına ve sağhğına zararlan engellenmelidır.
Sağlıkla ve sosyal güvenlikle ilgili koca bakanlıkla-
nn. genel müdürlüklerın, bınlerce bürokratın bulundu-
ğu. işçi sendikalarının trilvonlarla ölçülen varlıklannın
olduğu ülkemızde ış sağlığıyla gerçekten tek ılgilenen-
ler. Türk Tabipleri Birliğı'nın amatör hekımlerıdır
TTB"nin düzenledığı iş hekimligı kurslannda heryıl bı-
ne yakın hekım bu konuda yeterli bilimsel ve yasal bil-
giyle donanmakta, ancak bu konudaki yasa ve yönet-
melikler aslında yürürlükte olmadığından iş sağlığıyla
ilgili olumlu bir gehşme yaşanamamaktadır. Çalışma
Baanlığf nın ışyeri denetimlerıni akşam sofralarında
kadeh tokuşturarak "iş banşj" ile noktalayan kımı de-
netçi ve işverenlenmiz ülke geleceğini bombaladıkla-
rının farkına varmamaktadırlar. Çalışandan yana oldu-
ğunu savlayan sosyal demokrat anlayışın yönettiği Sos-
yal Güvenİık ve Çalışma Bakanlığf na düşen görev on-
larca yıl önce çıkmış yasa ve yönetmelikleri yaşama ge-
çirmektir. Işgprmezdurumdakı lşGüvenliği Genel Mü-
dürlüğü (tSGÜM) çalıştınlmalı. merkezi bir bılgısay ar-
da toplanacak işyeri hekımliğı kayıtlan ile ülkemiz mes-
lek hastalıkları konusunda veri toplayabılecek duruma
getirilmelidir.
Işyen hekımine vereceği, yol parasıyla eşdeger, ay-
lık sekiz milyon lirayı çok görerek taşeron ışçisi çalış-
tırma. işyerini bile görmemiş ilgisız bir hekıme belge
ımzalattırma yolunu seçen ışverenimız kendı geleceği-
ni, ülke geleceğini baltalamaktadır. Çağdaş üretım. Av-
rupa Birliği gibı kavramlar henüz ona çok uzaktır. Sı-
gorta hastanelerinm boguntusunu, kalabalıklığını bir
ölçüde de olsa azaltacak ışyeri hekimliği iş sağlığının
temel taşıdır.Bilinçsız kalabalıklann alkışı ve oyu mu.
saglıklı. bilınçli. çalışan ve üreten insanlann aydmlık,
yüreği mi? Siz seçın beyler!
COK UYGUN TAKSITLERLE ARCELIK FIRIN
TARTIŞMA
'Şapka tktisası Hakkında Kanun.'
Y
üce önder
Atarürk'ün
bizi
u)garlık
düzeyine
çıkarmak
için yaptığı devrimlerin
önde gelenlerinden biri,
hiç kuşkusuz, kılık
kıyafetle ilgili olanıdır.
Bu kısa yazıda yalnız
şapka ikrisası (giyimi) i!e
ilgili yasa üzerinde
durulaçaktır. Son yıllarda
bu yasanin. belki yanlış
anlamalarla, belki de
başka amaçlarla.
çarpıtıldığı
görülmektedir. Yasa.
Konya Milletvekili Bay
Refikve arkadaşlarına
önerilmiş. 16 Kasım
1925'teTBMM.
gündemine girrniş, 25
kasımda, uzun
tartışmalardan sonra
benimsenmiştir. Karşı
görüşte olan. Bursa
Milletvekili Nurettin Paşa
ile, öneriyi savunan
Adliye Vekili Esat
Mahmut düşünür
Ağaoğhı Ahmetve
diğerlerı arasında geçen
tartışmalar görülmeye
değer.
Günümüzdeki yanlış
değerlendirmeleri
anlayabilmemiz için yasa
metnini görmemizde
yarar vardır:
"Madde 1- Türkive
BMM. azalan ile idare-i
umıımive ve hususive ve
mahallive ve büumum
müessesata mensub
me'murin \e
müstahdemin. Türk
milletinin ikrisa etmiş
olduğu şapkavı givnıck
mecburivetindedir.
Türkive halkının da
umumi serpuşu, şapka
olup buna münafi (av kırı)
bir itivadın devamını
hükümet men eder."
Görüldüğü gıbi burada,
şapkanın giyiniş saatleri,
yeri. vb üzerinde bir
açıklama yoktur. Amaç;
fes. kalpak. sank.
vb'Ierinin
giyilemeyeceğini
vurgulamaktır. Yasadaki.
"Türk milletinin iktisa
etmiş olduğu" yargısı,
çelişkili gibi görünmekte
ise de tutanaklarda.
birkaç ay önce çıkanlan
bir kararname ile halkın
büyük bir kısmının
şapkavı giymekte olduğu
bildirildiğine göre bu
çelişki ortadan
kalkmaktadır. Yasanın bu
açıklığına karşın onu
yanlış yorumlayıp halkın
zihnini bulandıran birkaç
örneği görelim:
1- Bir mülervekili. bir
buçuk yıl önce. zamanın
başbakanı ile yardımcısı
hakkında, şapka yasasına
uymadıkları için suç
duyurusunda bulunabilir.
2- TRT Genel Müdürlügü
yapmış bir profesör 20
Öcak 1995 günü bir özel
TVnin düzenlediği açık
oturumda, "Anavasanın
174. maddesindeki"
söylenmesi bile güç
(iktisa sözcüğü için)
yasanın. herkese
neredeyse fötr şapka
giymeyi emrettiğinden
yakınabiliyor.
3- Gene özel birTV
kanalında bir Aczimendi
lideri ile yapılan
konuşmada, TV
görevlisinin "Bu
yaptığınız yasaya
aykırı değil mi"
sorusuna. lider;
"Sizin de durumunuz
yasaya aykırıdır.
şapka giymiyorsunuz."
deyince, yönetici: "Bu
konuda telefonla
konuşmaya katılacak olan
profesörden yardım
istiyor).
Devrimlerimizi sa\aınan
görüşleri ile tanıdığımız
profesörün yanıtı üzücü
oldu. Önce. "1. kanalda
olsavdınız suç olurdıT.
dedi; sonra (kanunun,
uygulanmayan yasalar
arasında kaldığını, bey,
efendi. vb unvan ve
lakaplan kaldıran
yasanın da
uygulanmayan
bir yasa olduğu)
örneğini verdi.
Bir \ asanın yanlış
anlaşılmasının,
başka bir yasanın
durumuna bağlanması
savunulamaz.
Hukukçuların titizlikle
üzerinde durdukları
gerçeği göz ardı
edemeyiz. Yürürlükte
olan bir yasaya uymak
zonınluluğu vardır.
Uyulmamasının,
deviet bir cezayı ön
görmese de en azından
kültürel sorumluluğu
vardır Eğitim
kurumlannın
yasalara saygı
konusunda. küçük
yaşlardan çocuklan
yetiştirmeleri gerekir. Bu
konu Atatürk'ün çok
önem verdiği bir konudur.
Şapka devrimi ile ilgili
bilgiyi Türkiye Iş Bankası
Kültür Dizisi
Yayınlann'dan olan.
Mustafa Selim İmece'nin
hazırladığı "Atatürk'ün
Şapka Devriminde
Kastamonu ve İnebolu
Gezfleri" adlı yapıtta
ayrıntılı olarak
görebilirsiniz.
Yazar, hukuk
öğrencisi olarak bu
gezilere katılmış,
tüm aynntılan
saptamıştır.
Bu yapıtı. incelemem
için bana veren
değerli sahhaf Bay
Lütfü'ye teşekkürü
borç bilirim.
Atatürk, elindeki
panama şapka ile
yöreyi dolaşmış, halkı,
Türk devrimi
konusunda
aydınlatmıştır.
Halkın gösterdiği ilgi
çok büyük olmuştur.
Atatürk 'ün
konuşmalannda
kısa bir örnekle yazımı
bitiriyorum:
"Şuur daima ilerne ve
yeniliğe götürür ve ric'at
kabul etmez bir haslet
olduğuna göre. Türkiye
Cumhurheti halkı ileriye
ve teceddüde uzun
har\elerle > üriimeye
devamedecektiı;*'
Bız de bu akıl
yolundan ayrılmayalım.
Laik cumhuriyetimize
hiçbir yanından gölge
düşürülmesine izin
vermeyelim.
Rüştii Ergun
Işınbilimci
(Radyolog)
USTELIK AGUSTOS FIYATLARIYLA!
PCSINAT * 6 TAKSU PfSINAT * 10 TAKSIT
1111 UIX OAZU fMN
l&l BBCnOHON
PtfİN
12.tOO.000
16.SOO.000
K&NM
2.070.000
7.710.000
TAKSİT
U070JOOO
XTIOJOOO
TOHAMftaa
14*90.000
ıt.m.ooo
ı.sto.ooo
2J040JOOO
ouofr
1J4OJ0O0
IO*OMO
TOHAMffVa
17.160.000
22^4401000
1311 BBcnoTimormiN
ı M » ascno JUMO M 1SJO0.000 2J40J00 17^10000
I.9IO000
I.9IO000
17.400.000
I.9IO000 21^101000
2.(50.000 2.450.000 19.950.000 2,150.000 23^50.000
ıtiı TAKMtınmaor I 21.200000
1412 TMUUUUDK HtHi
11421 T miKmoMATlK mmT
i^aMoo 1410000 2*.UO000
1423 T BBCnOHUSIİK
27^00000
nauu. nuN 29.000.000
S.J 10.000 35.310.000
4J10MM 31.470000 3^00000
20^00.000
4.750.000 4JS0.000 3M5O000 XS*0.000
ARÇELİIC
Fiyalhnımza KDV dohildir. KDV »aya tfiğer mgi oranianndc
ohbitecak değişik'ikler liyatfara aynen yansrblacabır.
' Kampanyomz, Sanayi ve ficoref Sakonltğı'nın
25.05.1994 tarihk, 21940 sayıh fte*mı Gozato'd*
ilan adilen ttbiiğe uygvndur.
• Ûrûnlarimiz, Arçefifc Yetkili Sohalan'ndan
Imslim adüir.
• ArfHk "Sahş" Karaağaç Cod. 2/b, »0330
Süttüa, İttanbiA
Kompanyarmı, 3 0 tyKH 1995 tarihin» kadar
gmforli olup, üntim imkonlan H» umrlıdtr.
361 SS • * - O BOO M İ U t 7
PENCERE
İnsan Beşer...
İnsan beşer..
Elbet şaşar."
Ne var ki bu şaşkırtlık yalnız boynuna 'geri' yaf-
tası asılan ülkelerde yaşanmıyor; Afganistan, Ru-
anda. Somali gibi toplumlarda insanlar birbirierini
yiyorlar; ama, ya ileri ve uygar sayılan topJumlar-
daki körlüğün akıl almaz sınıriara dayanmasına ne
demeli!.. ABD'den Avrupa'ys ve Japonya'ya uza-
nan kuşakta yaşayan 'Zenginler Kulübü" akıl al-
maz bir hırsın güdüsünde oluşan ideolojik şablo-
nu bütün insanlığa uygulamak için çırpınıyorlar...
Peki, dünyayı nereye sürüklüyorlar?..
Uygarlığın ölçütü "eleştirel a/c//"dır; Batı toplu-
munda dünyayı avuçlannın içinde tutan egemen-
leri uyaran çalışmalar elbet eksik değil; "özeleşti-
n"deyapılıyor...
Peki, dünya nereye gidiyor?..
•
Bu sorunun yanıtını siyasal değil, bilimsel biryak-
laşımla aramak, doğruları yakalamak olanaklannı
yaratabilir; yeryüzünü avcunun içine almak için ör-
gütlenmiş çokuluslu şirketlerin gün geçtikçe yo-
ğunlaşan tekelciliği, ulusal devletleri aşan siyasal
gücünü her ülkede seferber etmiş durumdadır. Oy-
sa "küreselleşen dünya"da insanlığın sözde "ser-
best rekabet piyasası "nda içine düştüğü bir çık-
maz var...
Nediro?..
İnsanlar gün geçtikçe doğayı tüketiyorlar, ama
sanayi atıklarını tüketemiyorlar.
Hayatı yönlendiren temel kural, "Sen mi daha
fazla satacaksın, ben mi daha fazla satacağım?"
yanşında vurgulanıyor. Bu yanş "Sen mi beni ka-
zıklayacaksın, ben mi seni kazıklayacağım?" içe-
riğine oturan bir ahlak anlayışını körüklüyor.
Küreselleşen dünya piyasasında geçerii bu dü-
zenin tepesinde tekeller var...
•
TEMA, "Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlan-
dırma veDoğal Varlıkları Konıma Vakfı"n\n ilk harf-
lerinden oluşuyor. Vakıf, hiçbirimizin hoşuna gitme-
yecek bir uyarıyı gündeme getiriyor:
"Türkiye ekmeğe muhtaç olacak!.."
TEMA'ya göre "Petrol krizinden sonra buğday
krizi geliyor." Hem de önlemler alınmazsa bunalı-
mın eli kulağında!.. Külahımızı önümüze koyup dü-
şünmenin zamanıdır; ekmek fiyatlanndaki son pat-
lamalar. olacaklann habercisidir.
TEMA, dünyanın eşiğinde bulunduğu geleceğin
çizgilerini şöyle çekiyor:
"20'nciyüzyılı geride bırakan insanlık, birçokso-
runla karşı karşıyadır. Dünyamızın kontrol altına alı-
namayan nüfus artışı, başta erozyon olmak üzere
doğal sistemin tahribatı, insanlığın devamına te-
mel tüm doğalkaynakların tükeniyorolması, temin
edilen gıda miktarındaki azalma, bu sorunlann en
önemlilerindendir. Dünyanın ve Türkiye'ninistatis-
tikleri ve geleceğe ait değerlendirmeleri incelen-
diğinde bu temel gereksinmenin 1984 yılına kadar
dünya genelinde birproblem oluşturmadığı, fakat
bu tarihten itibaren tüm istatistiklehn eksilen de-
ğerlere doğru kaydıklan, bu gerilemenin önümüz-
deki yıllarda çok ciddi problemler yaratacak bo-
yutlara varacağı açıkça görülmektedir."
TEMA, sorunun rakamlarla, istatistiklerte biröze-
tini yaparak acı bir gerçeğin altını çiziyor: "Dünya-
daki her üç çocuktan bin, beslenme yetersizliğine
maruzken ve toplam 1.3 milyar insan açlık çeker-
ken ABD veAlmanya 'da toplam tahıl ürününün üç-
te ikisi, domuz, inek ve tavuklara yem olarak veri-
liyor."
•
"Istanbul'da 1990'da 320 gram ekmeğin fiyatı
400 lira iken 1995 'te 300 gram ekmeğin fiyatı 9000
lira olmuştur."
Aklımızı başımıza devşirmenin zamanıdır; ama,
çıkar kavgasının hırsında göz gözü görmüyor...
ADALET BAKANLIĞIALANYA İCRA
MÜDÜRLÜGÜ
İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ
DosyaNo: 1995 666
1- Alacakh ve varsa vekilinin adı, soyadı ve ikamet-
gâhı: Irfan Akgün vekilleri Av. Yelda Yavuz. Av. Ümit
Yavuz. Atatürk Çad. 30/2 Alanya.
2- Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinirı adı, soya-
dı ve ikametgâhı: Hanifi Ezmiş. Çarşı Mah. Hükümet
Cad. Örs Sokak - Alanya.
3- Alacağın Türk parasıyla tutan. faiz mıktan ve ışle-
meye başladığı gün: 38.770.000- TL toplam alacağın
29.12.1992 tarihinden işleyecek aylık % 10 faiz, masraf,
ücreti vekaletle tahsilidir.
4- Senet \e tarihı, senet yoksa borcun sebebi: T.C. Zi-
raat Bankası Alanya Şubesfne ait kredi borcuna ilişkirt
kefalet parasının riicuudur.
5- Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçılann
adı. soyadı. şöhret ve ikametgâhlan: -
Işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu
ve takip masraflannı yedi gün içinde ödemeniz (temina-
tı vermenız). borcun tamamına veya bir kısmına veya ala-
caklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa,
senet altındaki imza size ait değilse yine bu yedi gün için-
de aynca ve açıkça bildırmeniz. aksı halde ıcra takibin-
de bu senedin sizden sadırolmuş sayılacağı, ımzayı red-
dettiğıniz takdirde mercı önünde yapılacak duruşmada
hazırbulunmanız. buna uymazsanız vaki itirazınızın mu-
vakkaten kaldınlacağı. senet veya borca ıtirazınızı yazı-
lı veya sözlü olarak icra dairesine yedi gün içinde bildir-
mediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gere-
ğince mal beyanında bulunmanız. aksi halde hapisle taz-
yik olunacağınız, hıç mal beyanında bulunmaz veya ha-
kikata aykırı beyanda bulunursanız, hapisle cezalandın-
lacağınız. borç ödenmez veya itıraz edılmezse cebn ıc-
raya devam edileceğı, takıbe itiraz ettiğıniz takdirde. itı-
razla birlikte tebliğ giderlerini ödemeniz, aksi halde iti-
raz etmemiş sayılacağınız ihtar olunur. • •- ,
(lc. tf. K. 60)
Basın:4O113
ISR\RTA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Davacı Beledıye vekili Av. Ahmet Akıncı tarafından
davalı Zehra aleyhine mahkememızde ıkame edilen tes-
pit ve tescil davasının yapılan açık yargılamasının sonun-
da;
Mahkememiz tarafindan verilmiş bulunan 14.8.1995
tarih ve 1995'679 esas, 1995/783 karar sayılı ilamı ile
Isparta Dere Mahallesi 108 pafta. 226 ada. 8 no'lu par-
selin Isparta Belediyesı adına tapuya tespit ve tesciline
karar verildiğı yukanda bulunan davalılara tebligatın ya-
pılamadığı ve daha önce de adresleri bulunamadiğı, ga-
zete ilanı yapıldığı anlaşıldığından yukanda ısımleri ya-
zıh bulunan davalılarca gazetede ilan yapıldığı tanhten
itibaren 15 gün geçtiğınde itiraz olmadığı takdirde kara-
nn kesinleşeceği ihtaren ilan olunur.
Basın: 42920