Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r EYIÜL1995 ÇARŞAMBA CUMHURlYET SAYFA
KULTUR 15
M.LEGRO EVİN DÜŞUNCEYE SAYGI
Yelda KodaDı başarıyakoşuyor ,•*««•% W Î3 W Sayın Yahya Kanbolat'tanb
Popçularımız \e topçulanmızın yurt-
dışuıdakı başanları çarşaf çarşaf yer alır
gazeteknmizde. Ûte yanda sessiz seda-
sız parlayan. sanatmın doruğuna tırma-
nan biropera sanatçımızındünyanmdört
bir yanında alkışlanması Türk medyası-
nı oluşturanlarca hiç de önemsenmez
Soprano Yelda KodaUı'nın geçen tem-
muz ayında verdiği Telaviv konsen. sa-
nat çev reknnde büyûk yankı uyandırdı.
Zubin Mehtayönetimindeki İsraıl Filar-
moni Orkestrası eşliğinde söylediği Lu-
cıa rolü. son zamanlarda Yelda'yı en he-
yecanlandıran olaylardan biri olmuş.
Kostüm. dekor \e sahneleme olmaksı-
zın. orkestra eşliginde verilen bu opera
konserine Thompsoo, Sabatini ve GalK>
gibi ünlü solistler de katılmış. İsrail Fi-
larmonınin yaz konserleri serisi çerçe-
vesindeki dmletıde açılış yapan Zubin
Mehta, "Çok iyi bir Luciam var, gpre-
ceksuıiz" şeklinde sunmuş, ve konseri iz-
leyen 3500 kişi Yelda'yı dakikalarca al-
kışlamışlar.
Yelda Kodallı. 1968'de Adana'dadoğ-
muş; Adana Lisesı'ni bitirip, dört yıl An-
kara Devlet Konservatuvan'nda yatılı
okumus.
Bu arada bestecimiz Ne\itKodalh' nın
oğlu Murat ile evlenmiş Beş yıldir Vi-
yana'da şaşayan Yelda ve Murat Kodal-
lı çiftı durup dınlenmeden yoğun bir ça-
lışma ıle başan merdivenlerini tırmanı-
yorlar. Yelda. artık dünyanın her köşesin-
den çağnlar alıyor. Nice opera lemsılinin
prömıyerini yapıyor. En büyük opera ev-
lerinde en ünlü şefler ve en gözde opera
sanatçılan ile sahneyi paylaşıyor. Murat
ise Vıyana Devlet Müzik Akaderm-
si'nden iki yıl sonra mezun oiacak Üç
bölümü birden bitırecek: Pivanistlik.
kompozısyon ve şeflik. Simdiden şef
olarak Kore'den çağn almıs.. Kompozi>-
yonlan da ses getırmeye başlamış.
Türkiyc'de yaşamak için herhalde ile-
ride İstanbul'dabırevlen olacağını söy-
lüyor. Türkiye'den en çok özlediği kışi de
ablasımn oğlu Banş. "Henüz 5 yaşında.
Bize telefon açıp televizyonda, radvoda
son dinlediği klasik müzik parçalanm
söylüyor. Gee,enterde Bach'ın çello süna-
tıriısöylüyordu. İnamlmaz bir kulağı \ar.
Ablamın da çok güzel sesi vardır. Banş,
herhatdegeleceğin büy ük bir tenoru ola-
relda Kodalh, artık dünyanın her köşesinden çağnlar
alıyor. Nice opera temsilinin prömiyerini yapıyor. En
büyük opera evlerinde en ünlü şefler ve en gözde opera
sanatçılan ile sahneyi paylaşıyor. Soprano Kodalh'nm geçen
temmuz ayında Zubin Mehta(sağda) yönetiminde verdiği Tel
Aviv konseri, sanat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı.
7
arahk tarihinde La Scala'nın mevsimi açış operasının
prömıyerini Yelda Kodallı oynayacak. Ünlü şef Ricardo
Mutti yönetiminde Mozart'ın Sihirli Flüt Operası'ndaki
Gece Kraliçesi rolünü.1996 Şubat ayında Peter Maag
yönetimindeki Toscano Orkestrası eşliğinde İtalya'da beş kenti
kapsayan bir turnesi oiacak. • .
cak. La Donna Mobile'yi tıpkı Pavarotti
gjbi söylüyor!"
Tanıdığımtz kadarıyla son derece coş-
kulu. duyarlı ve neşclı bir ınsan Yelda
Kodallı. Kendine güveni kadar ilginçbir
yönü de kararhlığı ve ilkelerine bağlılı-
ğı. Tam on yıldır aynı şan hocası, Mus-
tafa Yurdakul ile aralıksız çahşıyor.
Kendısı Viyana'da, hocası Ankara"da.
Nerede mi çalışıyorlar? Telefon hatlatv
nın içınde'. Tüm teknik gelişmesini ona
borçlu olduğunu söylüyor Yelda. Musta-
fa Bev çok ıyı Almanca bildiğı içın ona
Alman opera edebiyatımn dramatik ko-
loratur sesindekt rollerini çok özenle öğ-
retmis.. Öte yanda Leyla Gencer'in de
ltalyan operalanndaki yorum anlayışına
çokbağlı.
Geçen yılki turnelerinden onu en çok
etkıleyenfer, RAl, ltalyan Radyo Orkest-
rast eşliğinde Tokyo'da verdiği 3 konser.
Bastil'de Mayıs 1995'te oynadığı Sihirli
Flüt, Strasbourg Festivali'ndeki konben
\e lspanya'da oynadıgı Stravinsky'nin
Bülbül adlı operası olmuş. Paris'teki Si-
hirli Flüt'ün rejisörü dünyaca ünlü Ro-
bert Wllson, operay ı modemize ederek
sahnelemî$. lzle>ıci bu modern versi-
yonlan surekiı yuiıaıadığı halde. Yelda.
Gece Kraliçesi rolüyle. kendi sahneleri-
nin sonunda büyük alkışlar derlemış.
7 aralık tarihinde La Scala'nın mevsi-
mi açış operasının prömıyerini Yelda Ko-
dallı oynayacak. Onlü ^ef Ricardo Mut-
ti yönetiminde Mozart'ın Sıhırlı Flüt
Operası'ndakı Gece Kraliçesi roKinü.
Zaten bu rol artık onun uzmanlık alanı.
Kariyerinin ılk günlennde tüm Avru-
pa'da bu rol ile parlamıştı La Scala ka-
yıtlannın CD \e video bantı halıne dö-
nüşmesi de beklenıyor. Ne rastlantı ki
tarıh ıçın New York Metropolıtan
Operası'ndan da bir çağn almış ve La
Scala'ya öncelik tanımış.
Bundan sonra Yelda'nın takvimınde
neler var'? 1996 Şubat ayında Peter Ma-
agyönetimindeki Toscano Orkestrası eş-
liğinde İtalya"da beşkenti kapsayaB bir
turnesi oiacak. 1996 Haziran'da Zubin
Mehta yönetiminde Floransa'da ve Ro-
ma'da üç temsil Donizetti'nin Lucia di
Lammermoor Operası'nda yine Lucia
rolünü ovnayacak. A tıpı olarak sınıfla-
nan dünyanın birinci derecedekı opera-
larında daha nice temsil. birçok sanat
merkezinde konser ve resitaller. En taze
kontratlan. 1997 Salzburg Festivali'nde
ve 1996 Kasım- Aralık aylarında Chica-
go Operası'nda Sihirli Flüt oynamak için
ımzalamış
Üç yıl önce Cemal Reşit Rey Salo-
nu'nda, geçen yıl Ankara Festivali"nin
açılışında. bu yıl Yapi Kredı Gençlık Fes-
tivali çerçevesmdekt konser ve resıtal-
lerdedinleyebilmiştikkendtsini Bır ope-
ra kapsamında daha hıç Türkıye'de izle-
nemedi. Yelda Kodallı'nın Türkiye'ye
biraz da sitemi var. "Çağnlınca yürekle
geUyorum" dıyor.
"Âncak dünyanın her şerinde prömi-
yer yapan bir sanatçı olarak tanınmı^ken
kendi ülkcmde bir opcranın galasını nc-
den \apamivorum, bilmem! Orneğin İs-
tanbul Festivali'ndeki Saraydan Kız Ka-
cırma OperasTnın ilk temsillerinde yer
iilabilirdim. A\ rupa'da pekçok kez bu
operanın prömiyerini yaptımr Nedense
"ilk^ler bır ilke sorunu Yelda Kodallı
ıçin Bu meslekte de böylesi tutkular ol-
mazsa yükselmek çok zor Bu yıl Türki-
ye"de planlanan hıçbir programda adını
göremedik "Tiirkiye''de her şey son da-
kikada oluşuyor. Daha hiç planlı bir şe-
kilde öncedençağnlmadım. Ama her at-
man hazırım buraya gelmeye" dıyor.
Yelda Kodaliryı bir opera temsilınde
izlemek ıçın yolunuzu \ urtdışında bır sa-
nat merkezıne düşürmehsıniz. Orneğin
birçok tunzm acentesi yılbaşı gezisi
programı düzenliyor.
Böyle bir yeni yıl paketı Yelda Kodal-
lı'nın La Scala'daki bir aralık sonu tem-
siline rastlatılamaz mı? Onlarca yıl Ley-
la Gencer'e sahip çıkamadık. Artık yeni
Leyla Gencerlere destek olmak biraz da
eörevimizsavılmalı.
Aksoy ödiiHiNecatiCumah!>
ya verîldi
• Dil Derneği ile Ömer Asım Aksoy ailesinin birlikte düzenledikleri "Dil Derneği
Ömer asım Aksoy Ödülü"nün ilki Necati Cumah'ya verildi. "Viran Dağlar"
romanıyla bu ödüle değer bulunan Cumalı. Aksoy'un bir dil kılavuzu oldugunu
\oirgulayarak, "Bu aldığım ödüllerin en değerlısı"dedi. Atatürk'ün vasiyetinin yerine
getirilmemesini eleştiren Cumalı. Atatürk'ün ümmet toplurnundan bir ulus toplumu
yarattığım. dil savaşının bağımsızhk savaşının uzantısı oldugunu belirtti.
ANKARA(CumhuriyetBürosu)-63. Dil Bay-
ramı, kutlanıvor. Dil Demegı ile Ömer Asım Ak-
soy ailesinin birlikte düzenledikleri "Dil Derne-
ği Ömer Asım Aksoy Ödülü'*nün ilkı yazar Ne-
catiCumalı ya verildi. Aksoy'un bir dil kılavu-
zu oldugunu söyleyen Cumalı. *"Buödülakhğnn
ödüllerin en değerlisir
dedi.
Dil Derneği Başkanı Şerafettin Turan. ödülü
açıklarken yaptıgı konuşmada. Türkçenın başka
dıllerin egemenliği altında bulunduğunu söyie-
di. Atatürk'ün bir dil devnmcısi oldugunu, bu
amaçla 26 Eylül 1932'de Dil Kurumu'nun ilk
kurultayını düzenlediğini anımsatanTuran, Ömer
Asım Aksoy'un, Atatürk'ten sonra dil devrimi-
nin en büyük savunuculanndan oldugunu kay det-
ti. Dil Derneği'nin bu amaçla Ömer Asım Ak-
soy adına ailesiyle birlikte bir ödül düzenlediği-
ni kaydeden Turan. Necati Cumalf nın "Vıran
Dağlar1
" adlı romantmn ilk ödüle değer bulundu-
ğunu bildırdi. Cumah'nm özdeşleşen Türkçeyı
romanda kullanmadakı başansına değinen Tu-
ran. şunlan söyledr. "Herşeyekarsındildevrimt
sürüyor. Ne önü. ne hızı kesilebilir. Ömer Asım
Akso> Ödülü'nü alan Necati Cumalı gibi ustala-
nmız. halkımu, bilim sanat adamlanmız. aydın-
lanmız Türkçe konuşup Türkçe yazmanın tadı-
nı aldılar. \azar Necati Cumalı'y» kutiarken, öğ-
retmenimiz. ustamız. en büyük de\rimci Ömer
Asım Aksoy "un anısı önünde sa\gıyla egiliyonız.
Uhı önder Âtatürk'ün anısı önünde saygıyla e^-
liyonız. Vlusumuza 63. Dil Bayramı kutlu olsun."
Necati Cumalı da. Atatürk'ün vasiyetınin ye-
rine getınlmemesini.
l
*Bir mahalk bakkahnın
va»iyetine bik kimse dokunamaz1
" diye eleştirdi.
Atatürk'ün ümmet topiumundan bir ulus toplu-
mu yarattığını kaydeden Cumalı, dil savaşının
bağımsızlık iavaşının uzantısı oldugunu söyledı.
Cumalı'nın ödülü dün saat 18.00"de Kühür Ba-
kanlığı Sosyal Tesisler'de düzenlenen bır tören-
le verildi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Dil Baş-
ramı nedeniyle vayımladığ: kutlama mesajında.
dilin yalnızca basıt bır toplumsal ılcti^im ve ifa-
de aracı olmadığını vurguladı. "BütündUler.ay-
nı zamanda bir kühür, zihniyet, ortak bir akıl ve
duyarhhk ortamıdırlar*" dı>en Cumhurba^kanı,
Türkçeye sahıp çıkılması gerektığını bıldırdi. De-
mırel mesajında ^u görüşlere yer verdi:
"Dil. millet binasının hem temel taşu hcm de
harcRİır. Milli \arlık vebekamtzın ifadesi ve tcmi-
natı güzel Türkçemize sahip çıkmamız. onu ko-
ru>Tip geliştirmemi/. sadecç şan ve sereflerle, bü-
\ ük insanltk eserieriy lc bezenmiş tarihimize kar-
şı değil geleceğjmize karşı da üstlenmemiı gere-
ken bir sorumluluktur. Gelecek nesillerin zekala-
n bizimkinden daha ileri bilgileri b'uâm sahip ol-
duklanmı/dan daha zengin, duygulan daha ge-
lîşmîş olmahdır. Bu hedefe ulaşmanın en önemli
yollanndan biri ise Türkçeyi geliştirTnektir."
6<1
Sanal evren'Me hos rastkuılılar...
MURAT SES
LİNZ-Yeni albümün çalışmalan yapı-
lırken. 'sanal evren"de çok ılginç bazı
karşılaşmalar olmuştu. Buyazımda onlar-
dan ve son dönemlerin yaygın kavramı
"cybersurrıng'"den (sana! ortamlardakı.
bir bilgı bölgesinden diğer bir bilgı böl-
gesine sıçramaolarak tanımlanabılir) söz
etmek istiyorum. Son yıllarda. kaynak
araştırmalan yaparken (yazılanmı ve ça-
hşmalanmı izleyenler anımsayacaklardır)
yoğun bir şekilde "sanal e>Ten gezintile-
ri" yaptık. Tan'la birlikte... Bu tür inter-
netgezileri'ni yapanlar bılirler; bılgisayar
kullanıcılan. bu gezılerde kendilerini ba-
zen rastlantılann akışına (\ aratıcılık yön-
temknnden biri de budur. bir tür yakta-
şıma göre) bırakırlar. Bazen de hedef sap-
tamaklabirlikîe. rastlantının da getirebı-
leceği hoş yeniliklerin umuduna kaptınr-
lar kendılenni.. Kaçınılmaz bir diğer ol-
gu da ilgilenilen konuya ili^kin "anahtar
sözcükler"ın varlığıdır. Örneğin. "düş-
selAmgesel'' anahtarlan ıle yola çıktığı-
mızda. rastlantının güzelhğı. bizierı bır
yandan "L'FO'lara.Erieh \on Daeniken'e
ve jcrti kültürlerin gök bağlantılanna".
diğer yandan da "Avustrah/a*' ve "Sine-
ma" bağlantılanna taşımıştı. Daha önce-
ki bir vazımda bu konulara olan özel il-
gimden ve özellikle oO'lı, "?0'li yıllarda-
ki Anadoluhalkı-Hopi Kızılderilileri bağ-
lamında bazı çahşmalanmdan. o döne-
min'*ruhundan*>
sözetmıştim(Bkz Tek-
nolojınin Demokratıkleşmesı. Cumhuri-
yet. 19 Temmuz 1995).
Bu yılkı dinlence öncesi \ e sonrası yap-
tığımız Viyana-İzmir uçuşu. sanınm Bal-
kanlar'dakı hava sahalannın askerı duyar-
lılığından oiacak. Macarıstan üzerinden
Güney Romanya'ya doğru. oradan da
nerdey se bır dıkaçı ıle Istanbut üzerınden
aeçerek gerçekleşti. Çanakkale Boğazfnı
ve Gelibolu Yarımadası'nı yukardan iz-
lerken. o güzelım yerlerde yazılmış. olan
tanhın önemini konuşmu^tuk. Mel Gıb-
sonın ba$rolde oynadıgı. "Gelibolu'' fıl-
mtnden. Anzak askerTerınden \e J.M.
Jarre'in "Oxygen" adlı elektronik yapı-
tının film müziğı olarak son dereced'e ye-
nnde oluşundan söz etmiştik. Rastlantı
bu ya. bilgisayar ağîan da bizi *tnanüma-
s« Güç Olaylar" kümesınde, Gelibolu
bağlamında çok ilginç bır öyküye tasıdı.
1915 yıhnda geçtiği söy lenen olayın ana-
konusu, bir küme askerin açıklanamaz bır
şekilde ortadan yokoluşudur. Sa\aş hat-
tından yaklaşık üç yüz metre kadar uzak-
ta. tngilizlenn elindekı Kajacık Dere-
sı'nın kurumuş yatağına takılan. iyıcc al-
çalmışbırbulut.esıntıyekars.ın\erinide-
ğıstırmez.o sırada oraya yakla^an \e içı-
ne dalan Norfolk alayına bağlı 266 a^ker-
le birlikte yükselır, Bulganstan yönünde
aözden kavbolur. General Hamılton'un
savaş bakanı Kitcner'a sunduğu rapora
göre Albay Beauchampin adamlan gı-
zetn dolu bır bulut ıçinde kaybolmu^tur.
Aynı olay Yeni Zelandalı akerlerce de üst-
lenne rapor edilir. Sa\ aş sonrası. Osman-
lılar'la yapılan esir değişimınde de gün-
deme gehr bu konu. fakat 266 adam san-
ki sır olmuştur(ayrıca bkz. Viktor Farkas.
Unerklarlihe Phanomene. s. 213-218.
Frankfurt 1988).
Diğer bir donemeçte de ünlü "The
RightStufT" filmi ıle karşı karşıya geldık:
Ba^rolünü Sam Shepard'm oynadıgı.
1983 vılı yapımi bu filmde. havacılığın
vakın tarifıi. ses dusannın aşılması, ılk
astronotlar, ılk uza> deneyimleri, Mer-
cury Uzay Projesi. pılotlann kimlıklen.
ABD'nın o dönemlenkki Sovyetler'le
olan. uluslararası bağlamdakı ımaj varışı
derınlemcsine anlatılıjor. Filmı izlemış
olanlarhatırlayacaklardır. Amerikalı ast-
ronotiar, A\ ıısrralya üzerinde seyreder-
ken. ışık kümeleri uzunca bir süre araca
eşhk ederler. Aynı anda, a^ağıdakı kont-
rol birıminin yakınında bulunan dost bir
yerligrup(Abonginals).yaktıklanateşin
kıvılcımlannı, yol göstersin diye dualar-
la göğe yoSlar. Amaçlan. tannlarının ka-
ranlık uzaydakı dostlara jardım etmesi
ve yollannı aydınlatmasıdır. Fılmin yö-
netmenınin. gerçek bır olaş la »övlenceye
gönderme yapması, görsel anlatımın il-
ginç yönlerinden biridir. Uzay aracına eş-
lik eden ışık kümeleri olayı ise. açıklana-
mamış olaylar yığını ıçinde hâlâ cevap
beklemekte...
Ijte. sanal evrende bir defada gezdik-
lenmızın.gördüklenmizinkısacık bır bö-
lümü \e rastlantı kavramının hoş yanla-
n...L)ygar Avrupa'nın (!) bir köşesinde
savaş nedeniyle hav a sahalan değişirken.
sozüm ona ilkel (!) Avustralya yerlilerinin
yol gösterme. yolları aydınlatma niyet-
lerine ne demeli acaba?
Lennonve Mercury'nin biliiımeyen çalışmalan
John Lennon Freddv Mercuı>
Kültûr Servisi - Ünlü "Beatle'" John
Lennon ve Queen'in ununılmaz
Freddv Mereury'si. çok yakında
hayranlanyla yenidcn buluşacak.
Önümüzdeki günlerde. her ikı
müzisyenin bilinmeyen çalışmalarının
da yer aldığı albümleri çıkıyor. John
Lennon "ı Beatles ile yeniden
buluşturan parçalar. kasım ayında
piyasaya sürülecek.
Bazılan pek tanınmamış. bazılan da
60'ların hitlerinin versiyonlarından
oluşan parçalar arasında bugüne dek
hiç bilinmeyen bir çahşması var
Lennon'ın.
**Free as a Bîrd". Şimdiye dek Yoko
Ono'nun elınde olan parçaya eski
Bealk'lar Paul Mc Cartney,George
Harrison ve Ringo Starr da eşlik
edıvor. Yeııı Beatlc^ albumlerı
arasında türünün ilk örııeği olma
özelhgını taşıvun bu son albüm.
grııbun eskı prodüktörü George
Martin tarafından. grubun öııccki
kayıtlannı yaptıgı Abbe> Roads
stüdyolannda gerçekleştinldi.
1995'te yeniden gündeme gekcek bır
başka efsanevi müzisyen ise
Freddv Mercury. Beatles"ın plak
şirketi Partophone. v ine kasım ayında
bir Queen albümü çıkanyor
Albümde. Mercury'nin ölmedeıı
birkaç <ıy önce gerçekle^tirdtğı stüdyo
kayıtlanndan oluşan parçalar \er
alacak. "Made in Hea>en" adını
taşıyacak bu çalişınada. John
Lennon'ın sesini Beatles üyelenyle
bir araya getiren teknolojıden
vararlanıldı.
Böylelikle Mercury'nin sesını
özleyenler onu, yeniden Queen'le
beraber şarkı söylerken
dinleyebilecekler. Albümün ilk
'single''yı,
w
Hea\en for Everyone"
adını taşıyor. Grubun menajeri Jim
Beach, albümün hüzünlü ve duygusal
bır atmosferde gerçekleştirıldiğini ve
bu yüzden çok uzun zaman aldığım
söylüyor. Queen, albümdeki parçalara
video klıp çekmek yerine. bu defa
farklı bır yöntem uygulayacak. Genç
film yönetmenlerıne 10 kısa film
siparış eden grubun "Made in
Heaven"ı merakla beklenıyor.
Sayın Yahya Kanbolat'tan bir mektup aldım. Eleş-
tıri tartışmasına katılmak ıstediğini belirterek şöyle di-
yor:
"Fransa'da ıkîısatdoktorası yaptım. Onun için Pa-
ris'te bsş yıl kaldım. Her gün Le Monde, l'Humani-
te aidtm. Les lettres Française adlı haftalık sanat ga-
zetesini de okudum. Demek ısterim ki Fransiz s/'ya-
sai ve kültürel yaşamını çok sıkı şekilde ızledim. E/eş-
tirmenler bana yol gösterdi. Gösterilen film, tiyatro,
opera, konser hakkında ve aynca artıstlenn düzeyi
üzen'nde bir fıkir sahibı olarak gıdıp gördüm. Eleşti-
rilere göre kitap okudum ve resım sergilehne gittim.
Aynca politık toplantılan da izledim. Beştirmenler sa~
yesinde zamanımı güzel bir şekilde kullandım. Işte
bu tip eleştirmenler Türkiye de yoktur."
Görüldüğü gibı. bu sözler tartışmamızı başka bir
yöne çekiyor.
Bizde eleştırmen olmadığı görüşünü savunanlar,
genellikle, çeşitlı bilimlerin yöntemlerınden yararla-
narak yapılan nesnel araştırma, inceleme çalışmala-
nntn yokluğunu belırtır, öznel eleştırmenleri küçüm-
serter.
Yahya Kanbolat, tersine, öznel eleştırmen yoklu-
ğundan yakınıyor. Mektubunun sonraki bölürnlerin-
den anlaşıldığına göre de. "yazınbılim" ya da "ede-
biyat bilimi" diye bır şeyın olabıleceğım kabul etmi-
yor. Nesnel araştırma, inceleme çalışmalannı eleşti-
rı çerçevesinde göımüyor. Örnekse kendi yazdığı
Halide Edip Adıvar'ın Romanlannda Feminizm So-
runu adlı yapıtın eleştin değil, "bıraraştırma ve ince-
leme kıtabı" oldugunu söylüyor.
Mektubunun sonlanna doğru ise şu yargıyı vermiş:
"Eleştırinin önemı öznel yanından kaynaklanır."
Yanı değeriendırme gücünden...
Diyelım yıllann çalışması. deneyimi sonucu bir eleş-
tırmen üst düzeyde bır beğeniye ulaşmış, önüne ko-
nan yapıtlan begenisine dayanarak değerlendıriyor.
"Kuşkusuz bu beğenı ozneldir. ama nesnel yollar-
dan kazanılmış bır beğenidir", dıyor Yahya Kanbo-
lat.
"Eleştiri" sözcüğünün anlamını böyle sınırlayan
başka yazariar da vardır. Örnekse, "Aristoteles eteş-
tirmen değil kuramcıdır. R.P. Blackmur eleştirmen-
dir," gibi sözler ederler. Ama bu tür ayrımlara kesin
smır koymak olanaksız. Kuramcılar, araştırmacılar,
incelemeciier de sırasında yargı verir. değerlendirme
yaparlar. Onun ıçin de "eleştiri" sözcüğünü daha
kapsamlı kullanmaktan yana olanlar çoğunluktadır.
Bugün bir eleştiri tarihini açıp kanştıracak olsanız,
içinde Aristoteies, Longinus, Castelvetro, Bolle-
au, Dr. Johnson, Coleridge, Goethe, Emerson,
Belinski, Plehanov, Sainte-Beuve, Croce, Lukacs
gibi, kimi kuramcı. kimi uygulamacı, kimi de hem ku-
ramcı, hem uygulamacı, birçok dev eleştirmenle kar-
şılaşırsınız.
"Bunlar eleştiri tarihinde ne anyorlar?" diye sor-
mak kimsenin aklından bile geçmez.
Yalnızca "revıevv"(kıtap tanıtma)yazarlannı, gaze-
telerde çalışan eleştırmenleri ıçeren, kuramcılarayer
vermeyen bir eleştiri tarıhi gönilmüş değildır.
Neyse, Yahya Kanbolat'ın ne demek ıstediğini an-
lıyorum, onun bızde yok dediği "eleştırmen tıpi" üze-
rinde düşünelim: Yıllann nesnel çalışmalarıyla edinil-
miş beğenı güçlenyte gazetelerde yazan, okurlara
yol gösteren, gereklı ön bılgıleri veren eleştirmenler...
Bilındiği gibi. Türkiye'de haftalık sanat gazeteleri
tutunamıyor. Bir iki deneme yapıîdıysa da okuriar il-
gı göstermediler. Demek kı iş bütünüyle gazetelere
bağlı.
Gazeteler ise ekleri, köklerıyle, sınemaya, televiz-
yona, yaygın müziğe yer ayınyortar da. öbür sanat-
ları pek önemsemiyorlar. Çünkü okurlardan bu yön-
de bir zorlama gelmiyor.
Örnekse kitap ekıyle, kültür sayfalanyla yazına en
çok yer ayıran, yazın adamlanna köşeler veren
"Cumhuriyet", en çok satan gazetemiz değil. Aydın-
lar, kültürlü kişiler. sanat etkinliklerini izleyen, kitap
okuyanlar arasında bıle, tabak çanak kuponu kes-
meyi eleştiri yazısı okumaya yeğleyenler çoğunluk-
ta.
Gazetelerin çevresınde eleştirmenliği uğraş olarak
benimseyen, bütün zamanmı bu işe veren kimseler
yok. Okurlardan btr istek gelmediği kadar da olma-
yacak. Bugün gazetelerde yazan eleştirmenlerin bü-
yük çoğunluğu bunu bir boş zaman değerlendirme-
si, bir yan iş diye yapıyoriar.
OysaTürkiye'de Yahya Kanbolat'ın ıstediğı eleşti-
riyi, beğeniye dayanarak değerlendirme, yol göster-
me, bilgi vermeyi çok iyı yapabilecek kimselerin bu-
lunduğunu varsaymak zorundayız. Çünkü sanatlan-
mızda büyük geltşmeler yaşanıyor. Sanatyaprtının ot-
duğu yerde ise mutiaka öznel eleştiri, beğenı de var-
dır. Birileri yaptıklan işe son noktayı koyup "Oldu!"
dedikteri gibi başkalarının işlerıne bakıp "lyi!" ya da
"Kötü!" de diyorlar. Bu öznel eteştinnin doruğudur.
Tek sözcükle: Beğenidir. Yazıya dökülmesi eleştirme-
nı yaratır.
Demek ki iş beğenınin yazıya dökülmesine neden
oiacak gereksınımin doğmastnda...
"Cumhuriyet"'ın, kültür sayfalarının etkısiyle satışı-
nı bir milyona çıkardığı görülürse, bütün gazeteler
kültür sayfalarryla donanır. eleştirmenlik kaşla göz
arasında iyi gelir getiren bir uğraş niteliği kazanır.
seçkin kişiler eleştirmenliğe soyunur, tabak çanak
dağıtma yanşı da sona erer, diye düşünüyorum.
Yazarlığa yeni başladığım yıllarda eleştirmenlerin
gazetelerde yazmalan gerektiğıni savunurdum. Bır
tartışmamızda Ataç şöyle sormuştu:
"Ne yapacak, saldıracak da zoria mı girecek ga-
zetelere?"
Bilgisayarla Beste Yarışması
finali
Kültür Servisi - Bilgisayar destekli sanat çaiışmalannı
desteklcmek üzere ülkemızde ilk defa geçen yıl
düzenlenen \e Bih^ım '95 etkınlikleri çerçevesinde
gerçcklestirilccek olan Halıcı-rnıdı '95 Bilgisayarla
Bestc Yanşması final \e ödül töreni 29 eylül cuma
günü saat 2O.ÜO"de Cemal Res.it Rey Konser
Salonu'nda yapıhyor. Açılış. konuşmaMin Yıldınm
•\ktuna*mn yapacağı final gccesınde, 12 vapıt
birıncilık için yanşacak Jünnin Atılla Özdemiroğlu.
Emrehan Halıcı. Faruk Eczacıba^ı. Figen Çakmak.
Izzet Öz. Nilüfer \e Ümit Eroğlu'dan oluştuğu
yanşmada, Atılla Özdemiroğlu bilgisayar \e keman
dinletisi ile Nilüfer dinletisi de gerçekleştirilecek.
Seredeyse her yıl bir ülke oluşturacak kadar
toprağın kaybolup gitmesini seyredemeyiz, Bu
sebeple erozyonla mücadele edelinu
T.E.M.A.
Türkiye Erozyonla Mücadele. Ağaçlandırma ve
Doğal Variıkları Koruma Yakfı
Tel.: (0212) 281 10 27
268 «9 85