28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 1995 ÇARŞAMBA 12 DIZI YAZI Öğrenci olmanın dayanılmaz ağırlığı Y oğun göç alan kentlerimızde. di- ğer sorunlann yanında eğitim so- runları da çıg gibi büyümekte. mevcut okullarîa sorun çözüle- memektedir. Bugençlenmizi mes- lek sahibi y aparak kısa sürede kent yaşamina katmak ve kendine yeter hale getirmek, kurulacak kent enstitüleri ıle gerçekleştirilebilır Aynca bu enstitülerin, kent kültürü. göç ve dığer toplumsal ilışkilerle ılgili araştirmalaryaparak so- runlann çözümüne ışık tutacak önlemleralmasın- da. ilgili kurum ve kuruluşlara yardımcı olması sağlanabilir. Demokratik eğitim programı ıle: # Mesleki \e teknik liselerin, ortaöğretım ıçin- deki payı yüzde 70"in üzerıne çıkanlacaktır # Eğitim kurulları. bulunduklan bölgelerde bu liselenn açılması ve planlanması konusunda yet- kilı olacaktır. # Bu liselenn ayn liseler olarak örgütlenmesi yerine. gereksınim duyulan işgücüne uygun olarak kendi içınde çeşıtlendirilmesi yoluna gidilecektır. Ögrenci. yaratılan bu seçeneklerden birini tercih edecektır. 0 Meslek okulu mezunlannm mesleğınde biryük- sekokula devam zorunluluğu getırilerek gereksiz ıs- raf önlenecektir Çok yetenekli ve kendini gelıştır- miş öğrencıler içın belli bır oranda yatay geçiş ola- nağı :>ağlanacaktır. # 300"den fazla işçi çalıştırana kurumlara. alan- larıyla y a da y akın alanlarla ılgili meslek okulu aç- ma zorunluluğu getirılerek sayısal sınırlama koşu- lu ile. okul açmaya yönelik, kendi aralannda işbir- liği yapmalan sağlanacaktır. # Mesleki \e teknik lise programlan, zamanın 1 5'ini teknik ve mesleki teorik derslere. 4'5'ini de okul atölyesı. yöredeki işyerı ve sanayi kuruluşla- nnda uygulamalı olarak yapacak şekılde düzenle- necektır. Bu yöntemle 5 kat daha fazla kapasite yaratıla- caktır. # Yarı zamanlı meslek ve teknik liseler açılarak ış ve okulun birarada yürütülmesı sağlanacaktır. # Çırak-kalfa-ustalık eğıtimı. okul ve işyeri iş- birliğine dayalı örgün me:>lek eğitımi olarak Mste- me girmeli \e yaygınlaştınlmaîıdır. Büyük işyer- lerinde. teonk derslerin yakın okullarda verilece- ğı çırak. kalfa. usta eğitim binmleri oluşturularak bunlann durumlanna göre bir örgün eğitim kuru- muna denklıği kabul edilerek üst ögrenıme devam- lan sağlanacaktır. Bu elemanlara mesleginde bır oku- lu dışandan bıtirme olanağı sağlanarak ust eğitim konusunda önü tıkanmayacaktır. # Rehberlıkservisleri genel liselerdeolduğugi- bi. etkın şekilde meslek tanıtımı ve yönlendirme ça- lışmaları yapacaktır. # Çıraklık okullan yarı zamanlı teknik liseler bünyesine alınarak bu liselenn bünyesinde eğıtim- lerini sördürmelen sağlanacaktır. 0 Mesleki-teknik eğitim süreleri 2+2 olarak dü- zenlenerek ilk iki yılın sonunda. isterse öğrenciye iş yaşamına geçiş sağlanacaktır. Bu sürelerin ay- nntılan eğitim kurullannca belirlenecektir. 9 Okuîaıle ilişkileri gelıştirilecektir. Okul işle- yışine velinin etkin olarak katılımı sağlanacaktır 0 Öğretmenin ekonomık ve sosyal durumu iyı- leştirilerek öğrencilerbu mesleğe özendirilecektir. Yörede kendini yetıştırmiş usta öğreticilerden ya- rarlanılması da sağlanacaktır. 0 Imam-hatip örneğınde olduğu gibı. ihtiyaç fazlası meslek okullan kapatılarak bunların yerle- rine gereksinım duyulan alanlarda meslek liseleri açılacaktır. 0 Kent enstitüleri kurularak kentsel gelişme ile ilgili araştırmalann yanında. göçle kente gelen ço- cuklanmızın kısa sürede meslek sahibi olmalarını sağlayacak önlemler alınacaktır. Mevcut sistemde üniversiteye iki aşamalı bir sı- navla gırilmektedir Bu sınavlara lise son sınıf öğ- rencıleri ile daha önceki mezunlargirmektedir. Alı- nan puanlara göre çağ nüfusunun yüzde 12.2'si ör- gün yükseköğretime. ylizde 13.9"u da açık öğreti- me yerleştirilmektedir. Gen kalan yüzde 73.9"un bir kısmı gelecek yılın sınavına hazırlanırken ya- nsına yakını da lise mezunu olarak iş yaşamına atılmaİaadır. Bu sınavlann sjetirdiöi olumsuzluk- lar: 1 - Psikolojık olarak hemen hergenci. yükseköğ- renım yapmaya özendiren \e tek amaç haline ge- tiren eğitim sistemı. çocukta büyük yaralar açmak- ta. kendine güvensız. ıçe dönuk. yaratıcjhğı törpü- lenen. var olan yeteneklerıni kullanamayan bir gençlik yaratmaktadır Çag nüfusunun vüzde 75*i bu durumdadır. Yanlış eğitim polıtıkalan y üzünden açıköğretım. adeta yüksekoğretim sayılmamakta. burada okuyan gençlerimız aşagılanmaktadırlar. 2 - Eğitim kurumlan güvenılırliğını yıtirmiş. öğ- renci lerı miz tamamen ozel dershanelere y önjendi- rilmiştır. Lıselerımiz sadece dıploma veren kurum- lar haline gelmiştir. Bu kurumlarda çalışan ögret- menlenmizegüven kalmamıştır. Buögretmenlerken- dılerınden en az on kat daha fazla ücret alan ders- hane öğretmenlerı karşısında ezilmekte. zorunlu olarak okullanndaki dersleri bırakıp özel derslere yönelmekte ya da gızlice dershanelerde kaçak ça- İışma yolunu seçmektedırler. Liseler öğretmenle- rin talı görev yerleridurumunagetınlmiştır. Bu ku- rumlara yeniden güven duyulması içın Mnav ve eğitim sıstemınde yenı düzenlemelere gereksinim vardır. 3 - Dershaneler bugünkü resmi rakamlara göre otuztrilyonluk bır sektör haline gelmiştir. Özel kurs- Üniversite sınavına giren çocuklarını bekleyen veliler. T a h s i n D o ö a n • Mevcut sistemde üniversiteye iki aşamalı bir sınavla girilmektedir. Bu sınavlara lise son sınıf öğrencileriyle daha önceki mezunlar girmektedir. Alınan puanlara göre çağ nüfusunun yüzde 12.2'si örgün yükseköğretime, yüzde 13.9'u da açık öğretime yerleştirilmektedir. Geri kalan yüzde 73.9'un bir kısmı gelecek yılın sınavına hazırlanırken, yarısına yakını da iş yaşamına atılmaktadır. • Psikolojik olarak hemen her genci, yükseköğrenime özendiren ve tek amaç haline getiren eğitim sistemi, kendine güvensiz, içe dönük, yeteneklerıni kullanamayan bir gençlik yaratmaktadır. Eğitim kurumlan güvenilirliğini yitirmiş, öğrencilerimiz özel dershanelere yönlendirilmiştir. Eğitimde zorunlu birçok önlemin yanında yükseköğretime giriş sınavlarının kaldırılması gerekmektedir. lar da buna eklendiğınde korkunç rakamlar ortaya çıkmaktadır. Bu pastanın paylaşım rekabeti öğren- cılere de yansımakta ve giderek aileler arasında da büyük huzursuzluklaryaşanmaktadır. Dershaneler- de öğrencılere bilgiden çok. ağırlıklı olarak sınav yöntemı ve test ıle ilgili teknıkler verilmektedir. Bu da çocuğun yaşama hazırlanması içın kullanacağı zamanın sınav a harcanarak boşa gitmesine neden olmaktadır. Dershaneler, aılelerin ekonomik duru- mu ya da merkezde okuyanlarla taşrada okuyanlar arasında büyük eşitsizlik yaratmaktadır. Ders saat ücretlerinın 250 000 TL ile 2.000.000 TL arasın- da değiştiği ve dünyanın hiçbir yerinde görülme- yen bir durum yaşanmaktadır. Eğer önlem alınmazsa. aile dramlan yanında, eğitim sistemınde büyük bir çöküş yaşanacaktır. 4 - Aile ve okul çevresinde çocuklanmız. öğren- meye, bilgısinı kullanmaya, gerçek yaşama değil, ezber ve dıplomaya yönlendırilmektedır. Diploma- nın her şeyi çözeceğine inandınlan gençlerimiz, yanlış istihdam politikalan yüzünden okul bitince büyük hayal kırıklığına uğramaktadırlar. Öte yan- dan sadece yükseköğrenime yönlendırilen gençle- rimizin, zorunlu olarak yüzde 85'i iş yaşamına atıl- maktadır. Bu gençler mesleğe hazırlanmadıklan için başa- nsızlığın ve uyumsuzluğun yarattığı birçok prob- lemı uzun süre yaşamaktadırlar. Bu y üzden dünyanın en fazla genç iş gücüne sa- hip ülkeleri arasında olan ülkemiz. bu işgücünü; ge- reğince kullanamamanın yanında ekonomiye yük olarakatıl ve tüketici olarak tutmaktadır. Bu neden- lerle eğitimde zorunlu reform diyebileceğımiz bir- çok önlemin yanında acil olarak orta öğretimde yenı düzenlemelerle birlikte. yüksek öğretime gi- riş sınavlannın kaldırılması gerekmektedir. Bunun için yapılacak çalışmalar ve izlenecek yol şunlar- dır: 0 Öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi, lise ve dengi okulların öğrenciyi değerlendirme süreçle- rine aktıf olarak katılmalı ve bu süreçte okullara reh- berlik yapacak önlemleri almalıdır. Öğrenciler, li- se sürecinde bir yükseköğrenim kurumuna ya da iş yaşamına geçmesine esas olacak üç alanda de- ğerlendirilmelidir. a) Bilginin değerlendirilmesi, b) Yeteneğin değerlendirilmesi, c) Ilginin değerlendirilmesi Yarın: Dershaneler YETERSİZ EĞİTİM BATAC1NDA DECISEN TOPLUM Özgürlük ve bağımsızlıktan sapışERTUĞRLL UÇKIN Egiümu Bireylerin özgürolabilmesi. özgür dü- şünceden geçer. Özgürcedüşünebümek- se. laik ve çağdaş eğitimle gerçekleşır. Düşünceye pranga takmanın yolu şeriat düzenıdır. çunkü ümmetçı bır anlayış kuralı olan şeriat, düşünmeve değil. inan- mava yönelik kulluğu buvaırur. Buyur- ganveezıcidir. çünkübilımseldüşünce- nin kendisini yok edeceği tedirginlığin- den kurtulamaz. Bu nedenle özgür düşünen bireyi ye- tiştirecek eğıtimi yozlaştırmanın yolla- nnı aravıp buldular. Okuyan, düşünen, okuyup düşündüklerini usavurarak doğ- ruvu-yanlışı. olumluyu-olumsuzu ayırt edebiîen öğrenci yerine: ezberci. o'ku- mavan. sorumsuz. duyarsız gençler için eğitim düzenı kurmak: 1) Kıtapları bi- lim dışı batıl inançlar. eskive özlem du- yan fikirler ve salt kadercilikle aşırı bi- çimdedındarhğı aşıla>an bölümlerle dol- durmak. 2) Pozitif düşünceyı sağlayan mantık. felsefe. sosvoloji bilimlerinı dış- layıp bıyoloji, fizık. ahlak gibi dersleri de kendi ınançları doğrultusunda vont- mak. 3) Eğitimın her aşamasın din ders- leri koyarak din olgusu>Ia gençleri ko- şullandırmak, 4) Din okullannı. Kuran kurslarını. dinsel vakıflan olabildiğince çoğaltnıak. 5) Devlet okullarındaki vö- netımı ele geçirmek. direnen öğretmen- len ezmek. dağıtmak. 6) Şeriat kuralla- njlaeğitılmışöğretmenleri okullarayer- leştırmek. 7) Şeriat eğıtimınden geçıri- len gençleri. üniversitedede eğiterekka- • Çıkarcı politikacı. "Vatan. millet, Sakarya" söylevleri savuruyor, "Çağ atlayacağız" nakaratını yineliyor, "Ekonomik bağımsızlık yoktur. dünyada herkes birbirine muhtaçtır" diyordu. Arkasına gizlendiği Atatürk'ün, "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir"'. "Askeri zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandınlmadıkça sonuç hüsrandır" sözlerini unutmuş görünüyordu. "Her mahallede bir milyoner yaratacağız", "Tüm dünya Türklerini birleştiren önder olacağız" saçmalıklanyla onurlu Atatürk Türkiyesi'ni rezil ediyordu. Lüks tüketimi, çalışmadan kazanmayı, okumadan yaşamayı körüklüyordu. mu görev lenne atamak (vali. kaymakam. yönetici, vargıç. beledıvecı vb.), 8) K.ız- İan çagdaş eğitımden uzak tutarak köle gibi kullanıp aşağılamak. özgür düşün- melerinı önlemek. (Bugun sıkmabaşla- ra acımaktan başka elimizden ne gelıvor'). 9) Atatürk dönemıyle.dev rimlerinesal- dırmak. Işte özgür düşünen yurttaşın yok edilme planı. Aymaz ve Makyavelıstpolitikacı. ba- ğımsızlığı da suîandırmanın yollarını anyordu: çünküvarlığını surdürmesinın temeli buradaydı. Aldatı ve kurnazlığı- nın sının yoktu Biryandan "vatan. mil- let, Sakar>a" sövlev leriyle yalanlarını savuruvor; öte yandan "Çağ atlayaca- ğız, Batı'ya yetişip geçeceğiz" nakara- tını yıneliyordu. Bu arada Atatürk ü kul- lanmaktan kaçınmıvordu. Çıkarcı poli- tikacı "dışa açılmajı" önerıyor. "dış borç" almanın gereğini \urguluvor. "Kkonomik bağımsızlık yoktur. dün- yada herkes birbirine muhtaçtır" dı- yordu. Bırdışsatım karşılığı uç dışalım yapıyor. "Borç yiyen kesesinden yer" sözünü sık sık gündeme getiriyordu. Ül- kenin kapitülasyonlardan çektiği tarihi gerçeği göz ardı ediyordu. SüreT.lı Au- türkçülüğün arkasına gizlenıyordu. ama eşsiz Ata'nın şu sözlerini unutmuş gö- rünüyordu: "Özgürlük \e bağımsızlık benim karakterimdir". "Askeri za- ferler. ekonomik zaferlerle taçlandırıl- madıkça sonuç hüsrandır." "Her mahallede bir milyoner yara- tacağız". "Tüm dünya Türklerini bir- leştiren önder olacağız" sloganlanna benzer saçmalıklarla. onurlu Atatürk Türkiyesi'ni rezil edıyorlardı Lüks tü- ketımı. çalışmadan kazanmayı. okuma- dan yaşamayı körüklüyorlardı. Eğitim ve ekonomi. atbaşı gıder Bi- nnın eksikliğı. ötekini çökertır. Yanlış eko- nomik uygulamaların düzeltimi tıpkı yozlaştınlan eğitim örneği, on yıllaralır. 1965"ten sonrakı hükumet bunalımları. 1970 ve 1980 "askeri darbeleri"nin karınaşasında kurulan yönetimler "hol- dingci"hükümetlere taban oluşturdu. 19 7 5'te kurulan "MC'hükümetıyle. din- sel vefaşizaneğitimin hızlandığını. dev- let kadrolarının alabildiğıne yandaşla- ny la doldurulduğunu görüyoruz. 1983'te kurulan ANAP hükümetiyle bundan böy- le "de\let şirket" önderliğinde. pıyasa ekonomiMyle özelleşme. dolar serbest- lıgi. dışa bagımlılık. erdem ve değerle- rin yıtişı. dış politikada onursuzluğa va- ranödunlerverme, bireylerin soysuzlaş- tırılmaM başlatıldı. Kuşkusuz bu gıdişi destekleyecek kıtle iletışım araçlannın da çokuluslu holdinglere bağımlı şirketle- re dönüştürülmesi aeregi yerine getıril- Özel TV'ler. renklı basın, holdıngle- nn borazancıbaşılığını yapıyor; lotarya- lar düzenleyerek aşağılık bir çığırtkan- lıkla tüm insanlık değerlerıni altüst edı- yorlardı. Köşedönücülük. fuhuş, çalışma- dan kazanma. eşcinsellık. rüşvet. günü- nü gün etme v b beyaz kâğıt üzerinde ya- zılarla. renklı camda resım ve sözlerle kış- kırtılıyor; bırey lerin soy suzlaşmasına ça- nak tutuluyordu. Atatürk Türkiyesi'nde bunehüzundolubırgörüntüydü... Kim- se buna engel olamayacak mıydı? Oysa 1968'lerin gençlıği ve bir avuç aydın yurtseveri. bu geleceği görerek öne atılmış; 1960 askeri darbesınin se- zınleyemedığı olayların üstüne gıtmeye başlamıştı. Ama ne yazık ki aymaz po- lıtikacılarla artık güçlenen holdingcile- rin yönetime sızdırdıkları temsilcileri. dış güçlerin de yardımıy la öne çıkan bu atılgan gençlıÇ'i. yurtsever aydınları ez- mekte. tutukev lerınde işkeneeden geçir- mekte ya da öldürmekte hiç duraksama- dılar. Uyanışı engellemek içın. 1975- 1980 arası eğitime ikilik soktular. Vefa. Vatan. Bakırköy. Bahçelievler vb. lise- lerde pınl pınl. gencecık delikanlılarla kızlan "sağ-sol", •'ilerici-gerici" diye kamplara ayırdılar: silah vererek birbir- lenni, öğretmenlerini öldürttüler. Kış- kırtıcı ajanlarla çatışmalan üniversıte- lere taşıdılar: birbırlenni "faşist - komü- nist" dıye suçlayan gençler, yok yere insanlan. arkadaşlannı öldürdü. Eğitim durdu: gözdağıyla, silahla öğretmenle- rini, öğretim görevlılenni korkutan bir sü- rii öğrenci, okullannı bitınp yaşama atıl- dı: üçer, beşer aylık kurslarla sözde eği- tilen öğretmenler. mesleğe başladı. Ata- türkçü öğretmenler. komünist suçlama- sıyla sürüldü. dövüldü ya da meslekten atıldı. Yurtta öyle bir kavram karmaşası ya- ratıldı kı çalışkan, namuslu, erdemli in- sanlar enayi durumuna düşürüldü. Para tapıcılıfı iyice somutlaştınldı. Aldat- mak, soymak, devletin parasını götür- mek, aynca ülkeyi yabancılara peşkeş çekmeİc. olağan davranışlar biçiminde kişilere zorla benimsetıldi. Arkadaşlık, dostluk. içtenlik, açık gönüllülük, saygı vb. erdemlerın yerini düşmanlık, acıma- sızlık. kabalık. sahtekârlık, köşedönü- cülük. yalan-dolan vb gibi insanlığın yüzkarası sapınçlaraldı. Toplumsal ilış- kılerdeki hastalık, aile üyelennın kopma- sına. dolayısıyla toplumsal yapının da dağılmasına neden oldu. Işte 1990'lara böylegelindı. SÜRECEK POLİTİKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL Bunlar Yeni Fıkralar... Aşk için de duygu diyebiliriz; ama öteki acı tatlı duygulardan ayn, özel bir duygu. Şair "Ne varsaaşk da var I Ötesi fasa fiso" demiyor mu? Bunu şöyle bol lügatli söylüyor: "Aşk imiş her ne var alemde llm bir kıyl-ü kal imiş ancak." Nasrettin Hoca'nın da aşk üstüne deneyleri var elbette. Toplantıda bulunanlar soruyor: "Hoca efendi hiç âşık oldun mu?" "Bir kez oluyordum üstümüze geldiler." "Ne yaptınız?" "Saklambaç oynuyoruz, dedik." Hoca bu, her tencereye bir kulp takmasını bece- rir. Hoca evin anahtarını yitirmiş. Geçmış lambanın karşısına arar dururmuş. Oradakılerden birı "Ho- cam, sen anahtan nerede yitirdin?" "Bahçedeki ağacın dibinde." "Şimdi nerede arıyorsun ?" "Lambanın dibinde." "Oldu mu nerede yitin'yorsun anahtan nerede an- yorsun!.." "Lambanın dibiaydınlıkda..." Bir kez takıldı mı Hoca öyküsü çok. Hocayı Akşehir pazarında köpek ısırmış. Konya'ya iyileşmeye gidermiş, önüne çıkan her köpeğe bir değ- nek vururmuş. Arkadaşı sormuş: "Hoca, sen neyapıyorsun?" "Köpek dövüyorum, beni ısırdı da..." "Hocam, seni ısıran Akşehir'in köpeği Konya'nın değil ki!.." "Olsun!.. Köpek değil mi cinsine yandığımın iti cin- sine çeker." Eskiden Nasrettin Hoca, Incili Çavuş, Bekri Mus- tafa öyküleri pek geçerliydi. Köşe yazarları sıkıştı mı hemen bırfıkrayayüklenirler, günü gün ederferdi. Son zamanlarda bu öykülerin yerini Temel fıkraları almı- şa benzer. Bir zamanlar televızyonda show (öyle di- yoriar) yapan bir arkadaşımız sıkıştı mı hemen bir Te- mel fıkrasını yapıştırırdı. llhan Durusoy'la Ahmet Tur- han Altıner, kocaman bir "Temel" çıkarmış. 288 sayfalık kitapta 801 tane Temel fıkrası var. Bununla da yetinmemişler kitabın ardına "devamu vardur"u kondurmuşlar. Temel, tez zamanda böylesı zenginliği ele geçir- miş, her yerde Temel fıkrası anlatılıyor. Gazetede boş vakit buldu mu Abdülkadir Yücelman karde- şimiz, "Bakın Temel ne yapmış..." diye hemen ora- cıkta bir Temel fıkrası döktürüyor. Biz de bırkaçını aktaralım: Fıkranm güncel olabilmesi içın biraz da çağdaş ol- ması "â/â ameriken" öğeler taşıması gerekiyor. Temel barda oturuyormuş, yanında sıska biri var. içeriye silahlı biradam gıriyor, bu sıskanın başına bir elma koyup silahını çekiyor, elmayı parçalıyor. "l'm Pekos Bıll" diyor. Yeni gelenı duvara dayıyor, bir kadeh koyuyor. Ka- dehi de vuruyor. "/'mfled/</f"dıyor. Temel dalgayı çakıyor. Gelinin başına bir şişe ko- yuyor, alnından vuruyor. Bardakilere dönüyor: "l'm sorry" diyor. Biraz da Giyom Tel kanşımı değil mi? Biraz da açık saçık öykü: Seksoloji dersinde kadın uzuvları gösteriliyor. De- rin bir sessizlik. Erkek çıkınca, bir alkıştır kopuyor. Profesör, "Ne var" diyor. "Pizim takımlar sahaya çıktı" diyor Temel. Temel fıkralarına bir yenisini de biz ekleyelim. Te- mel'e, "Hükümetdüştü, Başbakanolurmusun"de- mişler. "Olmam" demiş. * "Neden?" "Istemem, sonunda düşmesi var." Yakıştı mı? BULMACA SEDAT Y4ŞAYA.\ 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAM SAĞA: 1/Öndenyadaar- kadan geniş bıçim- de evaze. içte ka- lan eteğin ucunun yan dikışle birleş- tıği etek biçımıne verilen ad. 2/ Ja- pon lirık dramı... Bazı yörelerde çulluğa venlen ad. 3/Böbreküstübez- lerınin etkin mad- desi.4/Birnota... Ege Bölgesi'ne özgü zeybek türü bir halk oyunu. 5/ Kuzusu. dişi ve tozu vardır... Tavlada bir sayı. 6/ Acı. üzüntü... Bır bağlaç. II Soylular sınıfı. 8/ Altın ve gümüş entılen kalı- bın ıçıne konmuş çerçeve... Kabadayı. 9/ Enıne boyuna, etraflıca. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Agn kesımı. II Üstü top- rakla örtülü saman yığını... Çocuğun eğitim ve öğretı- mıyle ılgili erkek bakıcı. 3/ Büyük bır orman ağacı. 4/ Çıçeklen ılaç, yapraklan sebze olarak kullanılan bır ot. 5/ Tann merhametınden yoksun kal- ma... Yer ölçmeye yarar düğümlü ıp. 6/ Tellı balıkçıl... Es- ki Mısır'da güneş tannsı. 7/ "-. - - üstünde yatmayan Bı- yığına pala batmayan ' Porsuk ardından yetmeyen« Ceyla- naulaşıroldu" (Gevhen)...Havadakisubuharı.8/Bırmey- ve... Eskı ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan de- yim sözü. 9/ Akdenız'de yaşayan beyaz etlı bır balık... Nâ- zım Hikmet'ın bır oyunu. İLAN T.C. DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1986/553 - 1987/740 Davacı Faruk Ceyian vekilı Av. Avni Özertarafın- dan davalı tris Krolls aleyhine açılan boşanma dava- sının mahkememizde yapılan açık duruşması sonun- da: Davah Iris Krolls'un Kaizer Str. 3 A 4150 Krafeld Deuschland adresine konsolosluk vasıtası ile tebligat yapılamamış olmakla dava dilekçesi ve duruşma gü- nünün ılanen teblığ edildiği bu kere mahkeme kara- rının dahi ilanen teblıği gerektiğınden. Davarun kabulü ile Düzce DurakarKöyüC: 04201, S: 83, K: 53"te nüfusa kayıtlı Ferhat oğlu 1956 do- ğumlu Faruk Ceyian ile Alman uyruklu Karlfriedrich ileBarbara'danolma 19.9.1959 doğumlu Baerbel Iris Krölls"ün boşanmalanna, 14.220.- TL yargılama gi- deri ile 7.700 lıramaktuücreti vekaletindavalıdan alı- narak davacıya verilmesıne dair 28.10.1987 tarihin- de venlen ışbu karar, davalı yönünden yasa yollan açık olmak üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 42984
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle