Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFÂ" CUMHURİYET 20 EYLÜL 1995 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
ve Hükümet
Dr. ENGİN ÜNSAL
U
> gulanan yanlış para po-
litikalannın sonunda ül-
ke ekonomisinin bır dar
boğazdan geçtığı. vatı-
rımlann durdugu. buna
karşın bır rantiye kesi-
min hızla büyüdüğü. \enmin dü^tüğü.
işsizlığin arttığı vegelirdağılımınınbü-
yük ölçüde emekçileraleyhine bozuldu-
gu günümüz Türkiyesi'nde faturanın ça-
lışanlaraçıkarıldıgıbılınenbırgerçektır.
Mılli gelirin yüzde 60"ından fazlasını
alan toplumun yüzde 2O'lik dıliminden
vergi alamayan. gelir \ergısi yükünii
agırlıklı olarak ücretli kesıme yükleyen.
v ergi alamadıgı kesimden dönüp > üksek
faızle borç istemeyi bir temel para poli-
tıkası yapan hiikümetin. ışçiyı dışlayan
tutumu karşısında sı\ ıl toplumun örgüt-
lü en önemli kesimi olan sendıkalar. hak-
lı olarak bir karşı tutum \ e bir kızgın ın-
sanlar oratoryosu sergileme karan almış-
tır.
Kamu kesiminde örgütlenmiş 7Ü0.000
sendika üvesinin bugünden başlayarak
dalgalarhalindegreveçıkacağı, Türk-lş
tarafmdan açıklanmıştır. Greve çıkacak
bu insanlar. varsıl kesimin bir gecede
dört kışi içın ödediği yemek parasi ka-
darücret alamadıklan için kızgındır. Aç-
lık \e ekonomik güvensizlik. bu ışçile-
rin kapısına dayanmıştır ve hükümet. iş-
çılerin yaşadıgı bu acının hâlâ ayırdına
varamamıştır.
Bugün hükümetin \e hükümeti oluş-
turan DYP ve CHP'nin. bir ışçı politika-
sı yoktur. Bu ikı partınin. ülkede sağlık-
lı bir çalışma banşı kuracak. bu amaçla
sosyal polıtikalar üretecek partı içı OT-
ganlan bile yoktur. Genel kurul ve ku-
rultaylannda benmerkezci politıkalann
dışında hiçbır şeyın konuşulmadıgı. sos-
yal içerikli hiçbırpolitikanın üretilmedi-
ği bu ıkı partınin oluşturduğu koalısyon
hükümetinden, çok ciddi boyutlara ulaş-
mış ışçi \e memur sorunlanna köktenci
çözümlerbeklemek yanlış olur.
Sosyal polıtikadan yoksun hüküme-
tin. grev karan almış 700 bin sendıkalı
ışçi karşısında kolay çözümler üretmesi
doğaldır. Nitekim. CHP'lı Sanayi ve Ti-
caret Bakanı'nın bu grevlen ertelemek
ıçm bir gınşım başlattığı. gazete haber-
leri arasındadır. Eger bu haberler doğru
ise hükümet, bu konuda yapabılecegı en
kötü şeyi yapma hazırhğı içindedir.
Ücrette Adalet Saglanması başlığını
taşıyan anayasanın 55. maddesi. *De\-
let çalışanian, yapfjklan işe uvgun. ada-
letli bir iicret elde etmeleri \e diğer sos-
yal yardımlardan varartanmalan için ge-
rekii tedbirteri aiâr* hükmünü getirmiş-
tir. Hükümetin: bu maddenin gereğını
vapmak ve kamu kuruluşlarında yöne-
tim yenıleşmesı ve teknolojık yapılaş-
mayı gerçekleştirerek. verimı arttırarak.
pazar yanşmasına yenı yöntemlerle ka-
tılarak işletmeleri kârlı duruma getırmek
ve bu voldan işçilere adil bir ücret ver-
mek yerine. kendı kusurlarını örtmek
için grev erteleme yoluna gıtmesi onun
kolay çözümler üretmekteki ustahğını
göstermeluedir.
12 Eylülmantığınınbürünolumsuzlu-
ğunu taşıyan 1982 Anayasası. ışçı hak-
lannıöylesinebirbeceri ilekısıtlamıştır
kı bugün ülkemızde anlamlı bır sendıkal
eylemın sergılenmesi olanaksızdır. Her
yönü ile Uluslararası Çalışma Örgü-
tü'nün (1LO) sendika özgürlüğünü kur-
mak ıçm kabul ertiği 87 ve 98 sayılı söz-
leşmelere aykırı olan 2821 ve 2822 sa-
yılı sendıkal yasalarla vakında sokakla-
ra dökülecek olan kızgın insanların öz-
lemlerını gerçekleştırmelerı çok zordur.
Anayasanın 54. maddesi. çağdaş hıç-
bırülkeninanayasasındabulunmayanbir
hüküm ile. grev hakkının. ~t\i niyet ku-
rallanna aykın tarzda toplum zaranna
ve milli serveti tahrip edecek şekikJe kul-
lanılamaz" hükmünu getırnıiştır Her
türlü voruma açık bu söylem karşısında
hükümetin eline 2822 savılı Toplu İş
Sözleşmesi. Grev ve Lokavt Yasası ile
grev erteleme sılahı verilmıştır. Yasanın
33. maddesi. genel sağlığı veya millı gü-
venliği bozucu nitelikte buldugu her gre-
v 160 gün süre ile hükümetin erteleyebı-
leceğı hükmunü getırmektedir Iki ay gı-
bı uzun bir süre sogutulan bır grevın ye-
nıden ısıtılarak masava konulması çok
zordur Bu tutum. grevin kınlmasından
başka bir şey değıldir Işte hükü."net. ka-
mu çalışanlannın girişeceği grev ey lem-
lerine karşı bu görev i üstlenmeye hazır-
lanmaktadır.
Üyelerinin ekonomik çıkarlarını ko-
rumak için grev hakkını kullanmak. sen-
dikalar içın demokratik bir özgürlüğün
geregıni yapmaktır. Hükümetler içın ıse
grev hakkının kullanılmasını ertelemek.
grevi kırarak onu kullanılamaz duruma
getirmek. gücünü yasalardan alsa bile.
bır hak olarak kabul edılemez. Bır ıhtı-
lal mantığının. sılahlann gölgesı altında
hazırlattıgı yasalann. yüzbınlerce ınsa-
nın ekmek kavgasını vok edebilme ola-
nağını bır hak olarak kamu vıcdanına
kabul ettırmek olası değildır.
Sendikacılık. ışçıhaklan veemekkav-
ramı. günümüzün 'vükselen değeri' de-
gildir. Köşe dönmecılik. rantıvecilık. iş
bitıneilik. ınsanlık tanhınde derin ızler
bırakmış, emeği v üceltnıe sa\ aşımlarını
toplumumuza unutturmuştur.
Clkemizde vaklaşık8-9 milyon ınsan,
ücretli ve rnaaşlı olarak geçiminı sagla-
maktadır. Ücretli kesimin iki milyona
yakın bır kesimi. sendikalann çatisı al-
tında örgütlenmıştir. Sendıkalar bugün.
sivil toplumumuzun en örgütlü ve güç-
lü kesımidir. tşçilerimiz bu güçlerinin
bilıncinde degillerdır.
Bugüne kadar şu gerçeği sendika yö-
neticilerimize anlatmakta çok zorluk
çektik; siyaseten güçlü olduklannı kanıt-
layamadıklan ve siyasi örgütlenme yo-
luna gitmedikleri sürece. partilerin ve
hükümetlerin kendılerini önemsemeleri
olanaksızdır.
Bugüne kadar anayasanın 52. madde-
si. sendikalara her türlü siyasi faaliyeti
v asaklıyordu. 4121 sayılı yasa ile bu ana-
yasa hükmü vürürlükten kaldırılmıştır.
Sendıkalar artık bir siyasi partı kurabi-
lir. bir siyasi partiyi açıkça destekleye-
bılır. bir siyasi partiye çeşitli yollardan
vardımlarda bulunabılir. Sendikacılar
bugüne degın siyasi partilerin kapılarını
hepricacıolarak aşındırmışlardır. Bir si-
yasal güç sergileyemedikleri için partı ve
hükümet vetkilileri, sendikacıları hep
kös dinlemiştir.
Bugün başka bir gün olmalıdır ve iş-
çiler. sendika yönetıcilen. gerçek kim-
liklenni ortaya koymak içın eyleme geç-
melıdır. Bir ünlü ozanımızın bir nehir
için yazdıgı bır dize ile sen-
dıkaeılanmıza seslenmek ve "Sürün-
düğün yeter artık, ayağa kalk Sakarya"
demek istivoruz.
Kamu Çalışanian Sendikalan...
Sendikada örgütlü bireyler, kamu çalışanian kültürünü yaratmalıdır. Bu kültür
yaratıldığı eün, örgütlenmemiş büyük kesim kendi sendıkasında yerini alacak,
örgütlenenlcesim Tse sendikasına sahip çıkacaktır.
MÜNEVVER OĞAN Eginm-Sen Üyesi
K
amu çalışanian sendikalannın git-
gide ete kemige bürünmeye başla-
dığı bu günlerde sendıkal kültürü-
müzde her şeyi yerli yerine oturt-
maya her zamankinden daha çok
gereksinim vardır.
Ülkemizde demokrasi kültürü gelışmediği için
TBMM'den sendikalara. sendıkalardan sivil top-
lum örgütlerine varıncaya dek demokrasinin salt
biçimselliği uygulanmakta. özü ise gözardı edil-
mektedir. Bunun sonucunda da demokrasi. yalnız-
ca ortaya çıkan gruplann çok oy almalan olarak
anlaşılmaktadır. Iktidara aday olanlar da. muha-
lefette kalanlar da bu güdük demokrasi anlayışın-
dan kurtulamamaktadır.
Peki, örgütlerin üyeleri. delegeleri bu yapaylı-
ğa nasıl inanıyorlar? Bu sorunun yanıtı sanınm
kendı içinde var. Örgütsel işleyişte sürece katıl-
mayan; karar alma. uygulama ve sonuçlannı de-
ğerlendirme aşamalannda yer almayan üye taba-
nı seçımlerden seçımlere olağanüstü \e yanh bır
çabayla yapay olarak duyarlı hale getirilmektedır.
Bu yap^ duyarlılığın sonunda da aktarma bilgi
temeline dayanan davranışlar ortaya çtkmaktadır.
Öy le ki. genel kurula gelen seçmen daha vola çık-
madan kime oy vereceğinı bılmektedir. Ancak.
işin gülünç yanı. neden oy vereceğinin bilıncinde
değildir. Taraftardelegelerle yapılan genel kurul-
lar için ancak biçimsel demokrasiden söz edile-
bilir. Gerçek dernokrasi ıse emek isteyen bır sü-
reçtir.
Kamu çalışanlan. sendikalaşma mücadeleleri-
nin beşinci yılını doldururken kamu sendıkacılı-
ginın önünde engel olabilecek, büyüme çabasına
ket vurabilecek bazı durumlann altını çizmekte
yarar var:
Kamu çalışanlan. bır insan hakkı olan sendika
hakkını kitap sayfalarından çıkarıp kullanır hale
getirdiler. Örgütlenmeye. örgütlü bireye inandılar:
nice isımsiz kahramanın çabalarıyla her geçen
gün büyüdüler. Büyümemn dışa dönük yanı. po-
tansiyel kitle için çekici ve inandmcıdır. Içe dö-
nük yanı ise kendilenne siyaset yapabilecek ze-
min bulamayan bazı oluşumlar içın çekicıdır. Iş-
te büyümenin içe dönük yanındakı bu zaaf kamu
sendikacılığını bekleyen en büyük tehlikelerden
bındır.
Genel kurullar sendika dışı dınamıklerin ipote-
ğinden kendini kurtarmalıdır. Işyerlerinde varlık-
lan nerejie ıse yok denecek kadar az olan bu si-
yasi gruplar. işyeri gerçegine taban tabana ters
düşecek'bıçimde -üyeler sanki bu siyasi dinamik-
leri yetkilendirmiş gibi- genel kurullara ev sahip-
liği yapma görevinden vazgeçmelidir. Düz üye-
ler de bu tür kullanılmaya karşı koymalıdır.
Sendika yönetıcilıklennın. seçım öncesı bazı
siyasi gruplarca pay laşılması belki bugün kazanç
gibı görünebilir. ama gelecekte kamu sendıkacı-
lığının avağına ökse olacaktır. Delega.svonlar ve
üyeler son derece sorumlu davranmak durunuın-
dadır. Sorumsuz ve ilgısiz davranışlann sonunda
yönetim kurulları siyasi gruplann pazarlığı sonu-
cu oluşabılmektedir
Kamu sendikacılığının her düzeydekı yönetim
binmleri. düz üyeler ve herhangı bir siyasi olu-
şumda yer almayanlara açık olmalıdır. Üyeler.
sendikal eğitimin yeterıncc vc zamanında gerçek-
leştırilmesiyle yönetim birimlerınekendiliklerin-
den aday olacaklardır. Bu yolun denenmesi bir zo-
runluluktur.
Kamu sendıkacılığı henüz gelişme ve kımlik
kazanma aşamalannı tamamlamam\>tır. Bu yüz-
den sıyasi ittıfaklar ve içe dönük mücadeleden
çok fazla zarar göreceklir. Örgütlenmeven büyük
kitle bu içe dönük mücadele yüzünden gözardı
edılebılmektedır.
Kamu sendıkalan henüz hedef kıtlelerine ve
üye tabanına karşı sorumiuluğunu yerine getıre-
bılmiş değildir Hal böyle ıken; kısır siyasi çekiş-
melenn sendıkal örgütlülüğe bü\ ük zarar v erece-
ği unutulmamalıdır. Siyasi oluşumlann kendile-
rini anlatabilecekleri zeminler sendikalar olma-
malıdır. Yetersiz sendikal kültür ve birikimsizlik
asıl amacı unutturarak sendikayı bazı gruplann
meydan savaşı yaptığı bir alana dönüştürebilmek-
tedir.
Amaçlan sendıkacılığı geliştirmek olmayan ba-
zı etnik ve siyasi oluşumlar "sendika" ile "siyasi
parti" kav ramlarının kanştınlması yüzünden sen-
dika yönetımlerine taşınmamalıdır. Sendika bir
sihirlı değnek değildır. hersorun sendikada çözül-
meve kalkışılırsa asıl sendıkal görev doğal olarak
unutulmaya mahkûm olacaktır.
Kamu çalışanlan sorunlannın çözümü için düz
üveden işyeri temsilcılerinin eğitımine: yönetici
veeğitıci eğıtımme vanncavakadarbirdizı prog-
ramlı çalışmaya ihtiyaç vardır. Yalnızca seçım
kaygısıyla ıçe dönük mücadelenin süreklı gün-
demde kalması sorunlann çözümünü ikinci plana
itmektedir.
Kadın çalışanlann yönetimlerde yer almadığı,
kadın çalışanlar için özendinci çalışmalar yapıl-
madığı sürece kamu sendikacılığının bir ayağı
topal olmaya devam edecektır.Kamu çalışanlan
sendıkalannda potansiyel bır güç olan hizmetli ve
memurlar içın özgün eğitim seminerlerine ihtiyaç
vardır. Bu yapılmadan, seçimden seçime anım-
sanan hizmetli ve memurlar haklı olarak sendika
dışında kalacaktır.
Görevımız; elimizin erdiği. dilımizin dön-
dügünce bu tehlikeleri anlatmaya çalışmaktır. Bu
anlamda çalışanlar ile ilgıli kararların sendika ıçi
süreçlerde alınması, vazgeçilmemesi gereken bir
ilke olmalıdır.
Sendika örgütlü bireyler, kamu çalışanlan kül-
türünü yaratmalıdır. Bu kültür yaratıldığı gün, ör-
gütlenmemiş büyük kesim kendi sendikasında
yerini alacak, örgütlenen kesim ise sendikasına
sahip çıkacaktır. Özcesi, tüm karar ve eylem
süreçleri sendikada ve sendika için yaşanmalıdır.
PENCERE
Anadolu'nun
Boşnaklarıydık...
Kahvede teievızyon var. Çayını yudumlayan sıradan
yurttaş Bpsna haberlenni izliyor...
Ofkeleniyor:
- Vay alçak Sırplar!..
Sırp, binlerce Mûslüman kadının ırzına geçti, Hitter'e
rahmetokutan toplama kamplan kurdu, sivil halkı bom-
baladı, Islam uygarlığınm anıtlarını yıktı, "etnik temizlik"
denen kınmı sürdürdu. Sırpın işlediği cınayetler sayıp
dökmekle bıtmez; ama, bir süreden berı durumda de-
ğişıklik var; Hırvat, Sırpları önüne katmış sürüyor, kadın
çoluk çocuk yüzbınlerce insan yerinden yurdundan ol-
du...
Kahvedeki televizyonu izleyen sıradan yurttaş keyif-
le çayını yudumluyor:
- Oh olsun!..
•
Eskiden Anadolu ya da Rumeli'deki kahvelerde, sı-
cak çayiar içilirken neler konuşulurdu?.. Üç savaş ya-
şanmışto: Balkan Harbı, Umumı Harp, Istiklâl Harbi!.. Bi-
rincısinde Bulgann zulmune diyecek yoktu. Ikincisınde
Rus Erzurum'a dek dayanınca Enmeni ayaklanıp Türk-
len kesmeye başlamış. Osmanlı Arabıstan'dan çekilir-
ken Mûslüman kardeşlerimiz bızı arkadan vurmuşlar-
dı. Üçüncüsünde Yunan Izmir'e çıkınca yerli Rumlar
azarak düşmanla birlık olmuşlar, ortahğı kana boyamış-
lardı. Kahvelerdekı oykuler, kimi zaman daha da yayı-
lır, Girıt göçmenleri de adada yaşanan canavarlıkları
anlatırlardı.
Pekı, o yıllarda Yunanistan'da, Arabıstan'da, Erme-
nıstan'da yaşayan sıradan insanlar ne konuşuyorlar,
neler anlatıyoriardı birbirlerine?..
Her etnik topluluğun kendıne göre yorumlayıp anlat-
tığı söylenceleri vardır...
Osmanlı'nın vaktiyle egemen olduğu yörelerden çe-
kilirken bıraktığı anıları yorumlayan yertiler, Türklerin
zulmünden söz açmıyorlar mıydı?.. Ünlü bir özdeyış
"Tarih Manş Oenızi'nin ıkı yakasında bır değildir" der!..
Kıbns'ı ikiye bölen "Veş/7 Haf"tın kuzeyinde ve güne-
yinde gerçek bir değildir.
Çağdaş insan: etnik. dinsel, mezhepsel çelişkilerin
kuyusundan aklını ve mantığını kurtanp evrensel boyut-
ta duşünmeye çalışan kişidir?..
•
Bosna-Hersek konusunda pek çok haber ve yorum
yayımlanıyor; yüzde 90'ı havanda su dövüyor; küçük
bir haritada bu talihsız ulkenın etnik coğrafyasına bak-
mak, insanı umutsuzluğa sürüklüyor; iç içe geçmiş, be-
nek benek yayılmiş, etnik, dinsel, mezhepsel renklenn
örgüsünde, bır arada yaşarnak olanaklarını gün geçtık-
çe yitiren Balkanlar'a emperyalizm el atmış, nüfuz böl-
gelerinın hesabında kanlı bir karmaşa yaşanıyor; ulus-
lararası diplomasi çoğu zaman yalan dolana dayanıyor.
Boşnaklann talihsizliği Hıristiyan denizinde Mûslü-
man adacıkları oluşturmalan!.. Ancak Boşnaklann so-
runu Turkiye'de bu ışın edebiyatını yapmakla çözüm-
lenecek gıbi değildir: kendı tarıhıni bilmeyen, Anado-
lu'da Atatürk'un çözümlemesini anlayamayan bir kım-
senın Boşnak davasına yaklaşımı, Turkiye'de içe dö-
nük bir siyasal somürünun dışavurumundan başka hiç-
bir ıçerik taşımıyor
•
Peki. Mustafa Kemal, savaşlann, iç savaşlann. kı-
nmların, cinayetlerin yarartığı kin, nefret, intikam deni-
zine dönüşen bir Anadolu'da kurtuluşu nasıl gerçekleş-
tirip bir Türkiye Cumhuriyeti yaratabilmiş?..
1920 tarihini taşıyan Sevr haritasına bakan kişi baş-
ka hiçbir kıtap okumadan Ataturk'ün büyüklüğünü an-
layabilir; 1995'te Bosna-Hersek haritasına bir göz atan
kışi Boşnaklann nasıl bir açmaz içinde çırpındıklannı gö-
rebilir.
1919'da Türkler Anadolu'nun Boşnaklanydı. j
Panasonic G400A V R U P A İ L E A Y N I A N D A T U R K İ Y E ' D E
1
"Çünkü..."
Panasonic yepyeni bir cep telefonuyla. G400'le 'bangi
cep telefonu' sıkıntısına son veriyor. Gerek iş gerekse özel
yaşamınızda artık büyük bir gereksinim haline gelen cep
telefonlarının en gelişmişi olan
G400'le kendinizi dünyanın
merkezinde hissedeceksiniz.
Panasonic G400 küçük
ve bafif... Başka hiç bir markada
bulunmayan MEMO tuşu ile
konuşma sırasında numaraları,
gerekli bilgileri kalem kağıt
aramadan. 20 saniye boyunca
kayıt edebiliyor, istediğiniz zaman
yeniden dinleyebiliyorsunuz.
Bilgisayara ve faksa
bağlanabilmesi, daha uzun pil
ötnrü, gelen telefon uyarı ışığı,
otomobilinize takılabilme özelliği,
geniş aksesuar zenginliği ve
Tekofaks'ın rakipsiz desteğiyle
Panasonic G400'ü yanınızdan
ayıramayacaksınız.
Sıze en vakın havi adres ve telefonunu almak için aşağıdaki telefonlara başvurunuz: . ' ' • •
Isianhııl ı H212 ı 2" i ~^ ]*• M l ha(L \nkara (0312) 4Ö~ 26 10 (6 hat). Izmır. (0232) ı21 82 99. Rursa (022ı) 220 "Q os. Adana (0322) 4>3 *2 50. Antalya- (0242) 243 23 70, Trabzon (0^62) 322 33 62. Diyarbakır (0412) 222 59 26
Uyan I Hat I Zengin |_ , I
IŞlğl Ibekletmel aksesuar | T e k o f a k s
|
TEKOFAKS