28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLUL1995 PAZAR 12 DIZI YAZI Cumhuriyet Gazetesi'nde bir toplantı. (Soldan sağa) Oktay Akbal, Ali Sirmen, llhan Selçuk, Aziz Nesin ve Orhan Apaydın. Gözyaşı simyacısı bir yazar• Yakından ve kişisel olarak tanıdığım hiçbir yazarı Aziz Nesin'i sevdiğim kadar sevmedim. Hiçbirine Aziz Nesin'e kızdığım kadar kızmadım. Hiçbir yazar konusunda Aziz Nesin konusunda olduğu kadar .çelişkiye düşmedim. Hiçbiriyle Aziz Nesin'le çatıştığım kadar çatışmadım. Hiçbiri beni Aziz Nesin'in şaşırttığı kadar şaşırtmadı. Hiçbiri Aziz Nesin'in etkilediği kadar etkilemedi. Ve hiçbirine Aziz Nesin'e duyduğum kadar hayranlık duymadım... Aziz Ntsiı'H • •. âıılır •Aziz Nesin bende herzaman, hem yazar hem bir insan olarak, dar anlamda bir gülmece yazarı değil, gerçek duygularını, duygululuğunu gizlemek için işi şakaya vuran, bundan sanki acımsı bir zevk alan çok duygulu bir insan izlenimi bırakmıştır... Nitekim, ölümünden sonra Cumhuriyet'in "Aziz Nesin Eki"nde yayımlanan eski tarihli bir yazısında, "gözyaşlarını kahkahaya çevirmeyi başaran" bir simyacıya benzetir kendisini... SUNUŞ ziz JVesin'li Anılar" 1960 lı ı ıllania bir oku- ru ve hayranı. 70'liyıllardan ölümüne kadar geçen sürelerde Je çalışma ve diı- şünce arkadaşı olarak zaman zaman ça- lıştıgım. eleştirdigim. fakat kendisine karşı duygulanmda sevgi, saygı \ e hay- ranlıgın her zaman üstiin geldiği Aziz Nesin den, benim zihnimde derinlıgine iz bırakmış "fotoğraf'lardır. . Bu son de- rece öznel "fotoğraf"lardan oluşturma- ya çalıştıgım Aziz S'esinportresinin. onu yakından tanımış ve sevmiş olanlan ya- dırgatmayacağma. geniş kitlelerdeki Aziz Nesin imajını ise zenginleştireceğine ina- myorum. ATAOL BEHRAMOĞLU. İstanbul Eylül 1995 1978 ya da 79'da Vatan Gazetesi'nde Nâzım Hikmet'le ılgili yazılannı yayım- lamaya başladığında ona müthiş öfkelen- miştim. Hattaçokağırbiryergi-şiıryaz- mıştım. Bu şıiri ıvi ki yayımlamamışım. Çünkü sonradan çok utanırdım. Çünkü eğer Aziz Nesın'in, Nâzım Hikmet konu- sunda yazdıklan haksız ve yersızse. be- nim Aziz Nesin için soylediklenm daha da haksız ve yersızdi. 1983 K.asımı'nda. Banş Derneğı davasından 8 yıla mahkûm olarak lstanbul'da birodada gizlenmek- teyken, Aziz Nesin de felç geçirmiş, Ça- paHastanesi'ndekımıltısızyatmaktaydı. Ve ben. birkaç yil önce hakkında onca ağır bir yergi-şiir yazdığım insanın zıyaretı- ne gidemediğım, onu hastanedeki odasın- da kucaklayamadığım için kederden, ça- resızlikten ağiıyordum... Kanlı Sıvas olayları 1993'te. o uğursuz 2 Temmuz günü "Sıvas'ta ne işi vardı Aziz Nesin'in" di- ye öfkeyle söylenenlerden biri de ben- ken. ertesi gün, olay anlaşıldığında. med- yada ona yöneltilen saldınların çırkinli- ğini ve düzeysızliğini gördügümde, bu kez onu eleştirenleri en ağır sözlerle eleş- tiren yine ben olmuştum... Aziz Nesin bir kez daha çelişkiye düşürmüştü beni... Sanıyorum. özellikle TYS yönetim ku- rullannda bırlikte çalıştığımız yıllarda. o da benimle ilgili olarak bazen se\gı. ba- zen öfke duydu... Benimle ilgili çelişık duygulan, düşüncelen oldu. Fakat y ine sa- nıyorum ki. zaman ıçinde aramızda "dostluk" diyebileceğım bir duygunun oluştuğunu ikimızdeduyumsadık. 1984. 85, 86 yıllannda Aziz Nesin'le bir süre mektuplaştık. Ben o sırada Fransa'day- dım. Ilki 23 Temmuz 1984. sonuncusu 24 Nisan 1986 tarihli beş mektubunubudı- zi yazıyı tasarlarken dosyamdan çıkanp yeniden okudum. Önce bu dizıyle birlık- te onlan da yayımlamayı düşünüyordum. Fakat dizıyle ılgisı olmayan (genellıkle de benimle ve yakın aıle çevremle ilgili kı- şisel aynntılarla okuru yormamak için). budeğerlımektuplanilerdebırbaşkave- sileyle bütünüyle yayımlamak üzere. şım- dilik gerektiğinde bazı alıntılarla yetine- cegim. Aziz Nesin'e gönderdigim ilk mektu- bun 18 Mart 1984 tarihli olduğunu. onun mektubundan öğreniyorum. 23 Temmuz 1984 tarihli mektubu benim bu ilk mek- tubuma yanıt. Yazışmamız böylece baş- lıyor. Aydınlar Dilekçesi konusundaki ilk toplantıdan ve Aziz Nesin'i uğrattığım düş kınklığından. dizi yazının daha son- raki bir bölümünde. yeri geldiğinde söz edeceğim... Okudugum ilk Aziz Nesin kitabı Bur- sa'dakı sürgünlükgünlerinı anlattığı "Bir Sürgünün Anıları"dır Bu kitabı okur- ken, gülmekten çok, gözlerımin duyguy- layaşardıgını anımsıyorum... Aziz Nesin bende her zaman, hem yazar hem bir in- san olarak. dar anlamda bir gülmece ya- zarı değil, gerçek duygularını, duygulu- luğunu gizlemek için işi şakaya vuran. Aziz Nesin'denmektuplar Çok sevgili Ataol, 23 Temmuz 1984 Bu "çok sevgili" herkesin alışık olduğu o beylik seslenme kahbı değil. Benim için gerçek- ten çok sevgilism; ivi vanlarınla, kötü vanlann- la. olumlulukların ve olumsuzluklarınla .. Seni salt bir arkadaş gibi değil. gerçek bir kii- çükkardeş ve bir oğıılgibi sevivorıım. Baska riir- lii olsaydı, hırçınlıklanna, gereksiz çıkıslanna. versiz davramşlanna davanmam zor olurdıt. C.SAVCI HDIMCILAR 18 mart tarihli mektubuna daha önce vanıt ve- remedim. bağışla. O sıra geceli gündüzlü, Ay- dınlar Dilekçesi işivle uğraşıvordum Çok büvük yorgımluklardan sonra başardık. Bu komıdaki ilk toplantımızı anımsarsm. O zaman da beni düş kınklıgma ugratmıştın. Daha sonra inme inin- ce. bu girişim aksadı, gecikti. inme inmesinin başlıca nedeni, o toplantıda açıkladıgım ülkemizin acıklı durumu ve aydın olarak düştüğümüz onursuzluktan kurtulma yol- ları aramaktı. Bir umar aramak ve düşünmek- ten uvkusuz geceler geçiriyordum. Sonunda in- me bindirdi. Biryamm hiç tutmuyor ve konuşa- mıyordum. Karar verdim, bir hafta dayanacak- tım. birgelişme olmazsa kendimi öldürecektim. Çok "anti Aziz" bir hastalıktı çünkü. Onıırum kmlıvordu, başkalarını gereksinerek varım va- şamakla kendigözümde asağılanıvordum. Aına ı îrmi dört saat sonra s'ağ ayak parmağım oyna- vınca. ölümii veneceğimi anladım. Çünkü bu dünyava. serçe parmağımızm tırnağının ucuy- la bile dokunabilıyorsak ne olursa olsun, yasa- mayı sürdüreceğiz. Olümle aramda korkunç bir savaş başladı. amansız bir savaş... Yeneceğime inanıvordum; çünkü daha yapacak çok işim vardı... 9 Haziran 1985 "Tülsü"vü sevdiğine sevindim. Tülsü hepi- mizin sevgilisıdir. Çok şaşılası -belki hiç şaşıl- mavacak- şey, bu kitabım için. "Yetmiş Yaşım Merhaba ", tek eleştiri çıkmadı. Sanki öteki ki- taplarım için çıkmış nnydı? Gerçekten bu bana karşı güdülen yok saymayı hiç anlayamıvorum. (Aslında anlıyorum da, anlamış olmaktan uta- nnorum.J... 28 Ağustos 1985 Bana. Türkiye'dede,dünyadada. layıkolduk- ları yer venlmemiş yazarlar var gibi geliyor. Örneğin Zola,bence öyle... Doğnıluğıı kuşkulu bir bilimsellikle bellı bir sonucu kanıtlamak için roman vazdı dive. Ona gereken değer veril- memiştir Anatole France da öyle... Bunlar el- bet büvük vazarlaı: ama bana sanki veterince bıniik sayılmamışlar. hakları yenmiş gibi geliyor. Benim için Andre Mauroıs da öyle... Benim tut- tıığıtm (favorim) yazardır. Çok değişik dallarda (roman, deneme, bivografi) yazdığı için mi böv- ledrr, bilemivonım." bundan sanki acımsı bir ze\ k alan çok duygulu bir insan izlenimi bırakmıştır... Nitekim. ölümünden sonra Cumhuriyet'in "Aziz Nesin Eki"nde yayımlanan eski ta- rihli bir yazısında. "göz\aşlarını kahka- ha\a çevirmeyi başaran" bir simyacıya benzetivorkendisini... Geçen > ıl istanbul DevletTivatrosuTakşimSahnesi'ndeiz- lediğımiz "Hadi Öldürsene Cani- konT'dakı traji-komik son veterince be- lirgındır... Böyleyken, yapıtlanndaki bu duygusal ya da traji-komik yönlere aca- ba ne ölçüde değinildi? "Yetmiş Yaşım Merhaba"yı bana Pa- ris'e göndermişti. Yüze yakın ya da yü- zü aşkın yapıtı bulunan Aziz Nesin'in yapıtlanndaki yazınsal özellikler üstüne kendı ülkesınde yazılanlann toplamı aca- ba tek bir kitabı doldurur mu? Aziz Nesin'in kullandığı deyimle, li- se yıllarımda onun da bazı yapıtlarını okudugum dönemde. bızım edebiyattan benim favori yazarlanm Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Sabahattin Ali'ydi... Aziz Nesin'in ise. asıl. "Yeni Tanin"de- ki yazılarıyla tutkulu bir oku\ucusu>- dum... Güncel polıtika sorunlarından ede- biyat ya da felsefeye. heınen her konu> a deginilen bu yazılardakı avdınlık düşün- ce ve anlatım. toplumcu dünya görüşünü benimsemem de. sanıyorum ki öneınli bir etken olmuştur. Bu anlamda Aziz Nesin, düşünsel kimliğimin oluşmasını sağlayan ilk ustalarımdandır. Onu ilk kez 1961 ya da 62"de. Siyasal Bilgıler Fakiiltesi salonundaki biraçıko- turumda görmüştüm. Konu. "Türki- >e'nin DurumıT'ydu. Aziz Nesin. ko- nuşmasına "Türkiye'nin durumu ef- ca..." diye başlamış. sonra sözcüğün an- lamını açıklamıştı: "Efca, yeni fecinin çoğulu..." Aziz Nesın'den bende kalan ilk canlı fotoğrat. bırsigara kutusundan(sa- nırım Gelıncık sigarasıydıl çıkardığı si- garaları peş peşe tüttürerek, öteki konuş- macılardan çok farklı. çok doğal, hama- ratça dıyebileceğim bir canlılıkla konuş- masışdı.. Bir de bu "efca" sözü o gün- den bu güne zihnimde yer etmiş... Son- raki yıllarda. koııuşnıalarının kederle ağır- laştığına golgelendığıne de tanık olacak- tım. Fakat konu. diyebılinm ki hep aynı kaldı: "Törkhe'nin Durumu**... Ve Aziz Nesin. bu "efca" söziinü değişik biçim- lerde de olsa kullanıııaktan hiç \azgeçme- di.. Türkıvc Yazarlar Sendikasf nın 26- 27 Haziran 1995 tanlıındeki 1. Sanat Gün- leri öncesinde telefonla konuşuyoruz. Bü- yükada'dan Çatalca'yı aradım. ATV'nin. sanat gecelenmıziçekmesınisağlamakve sendikaya biraz para kazandırabikııek için didinıyoruz. (Sonunda çekim. Aziz Nesin'in çabalanyla gerçekleşti, fakat ödeneceğı söylenen para şu ana kadar ödenmış değil!) Telefondakı ses boğuk, yorgun (Sonaylardakitelefon konuşma- îarımızda hatırını sorduğum ve kaygıla- nmı belirttığimde, hiç yapmadığı şeyı yapıyor. kaygılanmı dc^rufayarak "evet, i>i değilim** diyordu.) Bu son telefon ko- nuşmamızda. "Aziz ağabe>"demıştim. "sizce yazariarımız için bu kadar uğ- raşmamıza değer mi?*' "Aslında", di- ye yanıtlamıştı beni. "sen şimdi yine bir- takım \atanseverlik numaralarıyla ba- na karşı çıkarsın. ama bu soru vatanı- mız için de sorulabilir... Çünkü vata- nımız bok içinde ve daha da çok boka gitmekte... Ama marifet, güllük gülis- tanlık bir \atan için değil, bok içinde- ki vatan için bir şeyleryapabilme\eça- lışmaktır... Neden? Çünkü bizim vata- nımızdır da ondan..." Yanıtı neredeyse sözcüğü sözcüğüne böyle olmuştu... lyimserliklerinikımıkezaptalltkdere- cesine vardıranlar(benogruptanım)düş kınkhğına da çabuk uğrar ve küskünlü- ğe, eylemsizlıge daha kolay düşerler... Aziz Nesin ise. öyle sanıyorum kı. ger- çekçi olduğu. kendini işinen başında "ef- ca'*ya hazırladığı için. sonuna dek o ina- nılmaz mücadele gücünü. enerjisini yitır- medi... 1972 (ya da 73'te). Aziz Nesin ve Or- han Apavdın, Dünya Barış Konseyi'nin bir toplantısına katılmak üzere Mosko- va'ya geldiler... Ben de o sırada Mosko- va Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde stajyerdım... lkıyadaüç_yıldıryurtdışın- daydım ve"Yolculuk, Ozlem, Cesaret ve Kavga Şiirleri" adlı kitabım yayına hazırdı. Yayımlanmak üzere Türkiye'ye göndermem gerekiyordu. Aziz Nesin'den yüz bulamamış. olmalıyım kı. (ya da bel- ki o daha uzun süre kalacaktı Sovyetler Birliği'nde) dosyamı henüz tanıştığımız Orhan Apaydın'la göndermiştim Can Ya- yınevi'ne.. Sıra dışı bir aydın 1974güzündeyurtdışından Istanbul'a dönüşümde Türkiye Yazarlar Sendika- sfna üye oldum. (Sendika, o yıl kurul- muştu ve dıyebılirim ki o tarihten bu gün- lere Aziz Nesin'le kesintısiz birlikteliği- miz oldu. O günlerden bende iz bırakan Aziz Nesin fotoğrafı. gözlerine arada bir ilaç damlatan, yaşlanmış biryazardı. He- nüz TYS Başkanı da olmamıştı. Fakat başkan oluşundan ve yönetim kurulunda birlikte çalışmaya başlayışımızdan son- ra bambaşka bir Aziz Nesin tanımaya başladım...Zıhnıbinbırkonudasayısızta- sarı dolu. bir dakikasını bıle boşa geçir- meyen. akılalmazca enerjik. akılalmazca disiplinli bir insandı bu. Yanı, bizde alı- şılagelmiş aydın tipıne pek de benzeme- yen bambaşka biri... Duygulu. naif. mu- zıp. çocuksu yanlarını da tanımaya baş- lamıştım... Bence tek eleştirilebilecek yanı, ken- dıne aşırı güveni. kendinden başkalanna ise pek güvenmeyişiydt... Katıldıgı top- lantılarda gündem, ancak onun kafasın- daki gündem olabılirdi... Bu tutumu TYS Yönetim Kurulu toplantılarında bazen gerginliğe yol açıyordu. Bir gün bu top- lantılardan birinde Vedat Türkali, "Aziz Bey, siz bir otodidaktsınız!" dedi... Tar- tışmanın konusu neydı, ya da konu ney- di anımsamıyorum. fakat eleştiri dozu yüksekçe bir saptama, bırgözlemdi bu... Bir an sessizlik oldu. sanıyorum karşılık- lı olarak başkaca da bir şey söylenme- dı... Kendisinın "efca" sözü gibi Vedat Türkali'nin bu "otodidakt"ı da Aziz Ne- sın'le ilgili bir sözcük olarak zihnimde yer etmıştir. Yarın: TYS tartışmaları ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Bu At Yozgat'a Gider mi? Adamın biri, Yozgat'ta bir at çalmış. getirmiş Çorum pazanna, satacak! Biri de Çorum'dan Yozgat'a gitmek için at arıyormuş. Pazara gelmış, at satana sormuş: - Arkadaş, bu at Yozgat'a gıder mı? - Küheylan! demiş satıcı, gıt, nereye istersen, Sıvas'a git, Kars 'a git! - Bu at Yozgat'a gıder mi? - (Atı okşamış) Küheylan! Git, Mersin 'e git, Hatay'a git! - Bu at, Yozgat'a gidermi? - Küheylan! Git, Izmir'e git, Muğla 'ya git! - Bu at, Yozgat'a gider mi?.. Satıcı bir türlü Yozgat'ın adını ağzına almak istemi- yor; at Yozgat'a bırgiderse, foyasının dökülecegıni dü- şünüyor... Fıkrayı Aslan Başer Kafaoğlu anlatmıştı. • • • CHP'nin Kumltayı bugün bitiyor. Eee, sonra ne ola- cak? Bu CHR sosyal demokratları toparlar, kendine gelir mi? Yoksa, çok geçmeden foyalar bir bir dökülür mü? Konuşulan bu. Türkiye'de, aydınların çoğu, eylülün ilk haftasında, Di- kili'den sonra, Torbah'ya doluşur, buradakı "Gülmece" etkinlıklerine katılırdı. Demek, bu da sosyal demokrat belediyelerın, beledıye başkanlarının kışısel çabalanna bağlıymış. Bu yıl, ne Dıkili'de, ne Torbalı'da böyle bir et- kınlık söz konusu. Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ün- ver, başkanlığı DYP'ye kaptırdıktan sonra, boş durma- dı; oturdu kitap yazdı. "21. Yüzyıl Teknokitlesel Sosyal Demokrasi Çağı" adlı yapıtı, Ankara'da "Ümıt Yayıncı- Wc'ta çıktı. (Ümıt Yayıncılık, Konur Sk. 27/1, Kızılay An- kara, telefon: 419 38 26-27) Ertan Ünver, bu Kurultay'a katılmadı, delege de de- ğildi; 40 yıllık CHP'lı Ertan Ünver'e. Kurultay'dan önce, bunun sonuçlannın nelerolabileceğini sordum. Ertan Ün- ver, kitap yazalı biraz "kitabı" mi olmuş ne, satır arasın- da bir şeyler söylüyor, neler dıyor? "Önce şunu söyleyeyım: Türkiye sosyal demokrasısı derken CHP'densözediyorum. Hemdemokratik, hem de sol olduğunu belirtip de, sosyal demokrasiyı dışla- yan akımı (ne demekse) biryana bırakıyorum. O CHP, şımdi Genel Başkanı'nı 'süreklı kılma' kurul- tayını yapıyor Doğal siyasal kurallann ışledıği, ışleyece- ği kurultayını... Bu yanş ıçerikli mi içerikli, nitelikli mı ni- telikligeçıyor. (Bu söyleşımız 'Ankara A/of/an'ndaçıkın- ca, beklenen de gerçeklesecek. Daha üç gun var.) O, öyle olacak da. yalnız ayırdına vanlamayan başka sos- yopolitik bir olgu ortada durup duruyor: Bu Genel Baş- kanlığın Türkiye 'doğal siyasal kurallannın' işlediği, iş- leyeceği Türkiye Kurultayına' genel seçime değin su- receğı sosyopolitik gerçeği... Oylece, CHP bir 'doğal ayıklanma'yaşayaca/c. Sence bu ayıklanma kaçınılmaz olduartık. Tarıhındıyalektıkbılinci, Türkiye'yiveCHP'yi oraya doğru gotürüyor. CHP, seçmeninden, sempatiza- nından, tabanından ve üyesinden koptukça bu ayıklan- mayı başarma olanağından tümüyleyoksun kalmıştı. Is- ter erken seçim olsun, ıster az erken seçim; bu doğal ayıklanma, seçim sonunda gerçeklesecek CHP'de .. Bunun böyle olmasına ilışkin çok neden, etmen sıra- layabilirım, yalnız uzarkonu. Bir tekıni belirteyim: yuz yu- ze değil, TV'den bile görüldüğü ölçusüyle, gözu keskın bir frenoloğun saptayabileceği gerçeklerin oluşturduğu neden ve etmenler bıle yeterlidir bunun böyle olması- na. (Frenolog: kafa biçıminden kimlık ve kişilık sapta- ma bilimcisi...) Şaka şaka!Artık o denli de değil canım!" - Ertancığım. biraz daha açık konuşabılir misin? - Bir ara Mümtaz Hoca 'nın da bu cangıla dalacağı gibi havalarestı; ödüm koptu. "Yay" yerinde kalıyorflu ve kolay kolay bozulmalar o "yayı" etkileyemezdi; an- cak bugun eldeki son ok da oylece cangılın derınlikle- rinde yitipgidecektı... Sonunda anlaşıldı ki hava bizım Izmir II Başkanı Osman Özgüven 'in karadalmasından esmiş. Birkaç kişinın daha... Bılırsın karadalma, güreş- te pehlivanın hesapsız-kıtapsız atağına denir. Bereket Mümtaz Hoca, Adnan Keskin 'in lehçesıyle "yapacağı- nı yaptı"... Yaptı da sıynldı cangıldan. öyleya, Mümtaz Hoca dünya görüşüne, o görüşünü oluşturan kişilik ve 10'suna neden "tenzilat" getirsindi? (IQ: Zeka düzeyi- nın kökleşık ölçütü) Aman, bu ayraç ıçinde dedıklerimi ayraca al, yanlış anlaşılır! (Gülüşmeler) - Pekı Ertan Bey, bundan sonra ne olur? Onu söyle! - 7996 'nın bugünlerınde bir seçımli olağanüstü kurul- tay yapılır mı bılmem... Bu kurultayda seçılen Genel Başkan ve kadrosu, birkaç zaman daha "beyhude" di- renirier mi bılmem... Ama, bıldığim şu kı, bu CHP'nin yepyenı bir ortamda, yeniden yapılanarak Türkiye kar- şısına çıkması, 1997 güzünden önce pek gerçekleşe- mez. Yabancı değilsin, gününü bile söyleyebılirim: 15 Kasım 1997 Cumartesı... CHP'nın bılmem kaçıncı ola- ğan kurultayının toplanacağı gün! - Eee, sonra? - Yalnız Tün\iye Sosyal Demokrasisi'nin bir yanında- kı bu doğal aytklanma da yetmez. Bu arada, tüm sosyal demokrasideh ayıklanmayı da gerçekleştirmek gerekir. Yeniden yapılanan CHP, 2000yılı genel seçimınde, ken- dini nadasa çekip kıyıda durmalı; seçime katılmamalı; yal- nız DSP olmalı o seçimde ve CHP, DSP'yı destekleme- li. Olacak şey değil doğalında... Ah, birolabilse. Işte, öy- lece 21.yy'ın gerçekten annmış-ayıklanmış Türkiye Sos- yal Demokrasısı, gerçekleşmış olacak. Ha, o arada ben de 15 Kasım 1997 CHP Kurultayı'nda Parti Meclısı'ne adayoiacağım. Partiüyeliğım sürüyorolursa... Atılmaz- sam! - Ertan Bey, bu at Yozgat'a gider mi? - Anlamadım, ne dedin? * -Hiç! • • • Eşi Ahmet Taner Kışlalı ıle birlikte trafik kazası geçiren Nilgün Kışlalı öldü. Ahmet Taner Kışlalı yaralı kurtuldu. Ahmet'e geçmiş olsun der, tum Kışlalı ailesine başsağlığı dılerim. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAy SOLDANSAĞA: 1/ Yasa. kural ve mantık ölçülerıne • dayanmayan. 2/ 2 Çobanların çaldığı ıslık. 3/ Tıtanele- 3 1 2 3 4 5 6 7 8 mentının sımgesı... Mesafe . Bağış- lama. Al Soyun- dan gelinen kim- se... Belirti. 5/Ge- linçiçeği de deni- len gösterişli bir süs bıtkısı... Aşık 8 vebilyeoyunların- g da kullanılan. içı oyulup kurşun atılarak ağır- laştınlmış boyalı kemık. 6/ Avrupa'nın. Ladoga'dan son- ra ikincı büvük gölü .. As- ya'dabır ırmak. II Kuzu se- si... Yaprakların düz ve parlak bölümü... Küçük mağara. 8/ Sına Yanmadası nda yaşamış. acayiplıklerıyleünlübırkabı- le. 9/ Osmanlı devletindeçe- v ırmen anlamında kullanılan sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yeraltında galeriler ve geçıtler bıçıminde oluşturulmuş ölüleri koymak için gizli gırıntılerı olan ınezar yapıları. II Istanbul'un eski adlarından biri. 3/ Eskı Mısır'da güneş tannsı... Bir çeşıt Ingılız bırası... Bir yüzey ölçüsü bırımi. 4/ Süreyja Duru'nun bir fılmı... Bir kertenkele cınsi. 5/ Asya'da bir ülke... Ayaklı ıçki kadehı, pıyale. 6/ L'nsüzle bıten bir sözcüğün. ünlüyle başlayan sözcüğe baSlanarak okunması... Telefon sözü. II Birgöstermesıfatı... Afrıka'da yetışen vcodunu marangozlukta kullanılan bırağaç... Işa- ret. 8/ Güney Amerika'da üretılen kalıteli bir kahve cinsi. 9/ 1908-1985 yılları arasında yaşamış ünlü kadın tarihçı- miz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle