Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 1995 CUMA
HABERLER
Asgari ücret
haftaya kaldı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara'da dün
topianan Asgari Ücret
Tespit K-omisyonu, asgari
ücretin belirlenmesini
gelecek haftaya bıraktı.
Komisyon başkaru Kasım
Afşin yaptığı açıklamada.
toplantıya, çalışan kesimin
temsilcisi Türk-İş'in
katılmadığını belirterek
"Asgari ücreti, sosyal
kesimin taraflannın da
katıldığı bir toplantı
sonucunda tespit etmek
istiyoruz" dedi. Afşin, bu
nedenle komisyonun
önümüzdeki hafta
perşembe günü saat
ll.OO'de yeniden
toplanmasına karar
verildiğini bildirdi. Işveren
temsilcileri de Türkiye'deki
sosyal dengelerin
yıpranmaması için getirilen
öneriyi destekleyeceklerini
açıkladı.
Halis: 8.5 milyon
içime sinmiyor
• ANKARA (AA)-
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ziya
Halis, çalışmalannı henüz
tamamlayamayan Asgari
Ücret Tespit
Komisyonu'nda 8.5 milyon
liralık bir rakamın tartışma
konusu yapılmasını "içine
sindiremediğini" belirterek
"Işçilerimiz, bunun daha
üstünde ücretlere layıktır"
dedi. Asgari Ücret Tespit
Komisyonu'nun dünkü
toplantısına katılmayan
Türk-İş'in, 10 ağustostaki
toplantıya gelmesi için
gayret sarf edeceğini
bildiren Bakan Halis.
"Türk-lş'siz asgari ücreti
belirlemenin benim için
anlamı olmayacaktır" dedi.
TMMOB'den
eleştipi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Türk Mühendis
ve Mimar Odalan Birliği
(TMMOB), anayasa
değişikliklerini,
parlamenter hukuk devleti
ile hak ve özgürlüklerin
temel ilkeleri açısından
başansız bulduğunu
açıkladı. TMMOB.
savlannın doğruluğunu
anlatmak üzere 135.
maddede yapılan
değişikliği örnek gösterdi.
Yapılan açıklamada, "1982
Anayasası'nın kamu
kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlannı
tanımlayan 135. maddesi,
meslek kuruluşlanna
üyelik konusundaki
zonınluluğu kaldırarak,
mali yönden özerkliği
kısıtlayan hükümler
getirmişti. Yasa ile getirilen
en belirgin hüküm ise
herhangi bir yargı karan
olmaksızın, kuruluş
yöneticilerinin mahallin en
büyük amiri tarafindan
uzaklaştınlabilmesidir"
dendi.
Güneydoğu'da
operasyon
• Haber Merkezi -
Güneydoğu'da sürdürülen
operasyonlarda, güvenlik
güçleriyle çatışmaya giren
8 PKK'li terörist öldürüldü.
Olağanüstü Hal Bölge
Valihği'nden yapılan
açıklamaya göre PKK
örgürüne yönelik
sürdürülen operasyonlarda
çıkan çatışmada
Diyarbakır'ın Hani ve
Dicle ilçeleri kırsalında 6,
Bingöl'ün Karlıova
ilçesinin Kaynarpınar
Köyü yakınlannda da 2
olmak üzere toplam 8
terörist ölü olarak uzun
namlulu silahlanyla
birlikte ele geçirildi. PKX
örgütünden kaçan 7
terörist, güvenlik güçlerine
teslim oldu.
Dff'lilepden
dava
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cezaevinde
hükümlü bulunan eski DEP
milletvekilleri Ahmet Türk,
Hatip Dicle, Leyla Zana,
Selim Sadak, Orhan
Doğan. Sedat Yurdaş ve
Sırn Sakık'ın avoıkatı
Yusuf Alataş,
müvekkillerinin
milletvekiUiklerinin iade
edilmesi için dün TBMM
Başkanlığı ve Anayasa
Mahkemesi Başkanlığı'na
ayn ayrı başvurdu.
Anayasa Mahkemesi'nin,
DEP'lilerin durumunu 14
agustosta yapacağı
toplantıda göriişeceği
öğrenildi. Yusuf Alataş,
başvuru dilekçesinde
müvekkillerinin
milletvekilliklerinin
düşürülmesinin hukuksal
dayanağını oluşturan
anayasanın 84. maddesinin
değiştiğini belirtti.
Mesut Yılmaz, konunun Meclis'te incelenmesi için harekete geçeceklerini duyurdu
ANAPtan Tuncdigfrişimi• Özel timin kuruluş
amacından farklı
kullanılmaya
başlandığını söyleyen
Yılmaz, Tunceli'de
sivil otoritenin egemen
olmadığını ileri sürdü.
Yılmaz, "Iddialann
münferit girişimlerle
değil, Meclis'in
oluşturacağı bir
araştırma komisyonu
tarafindan
incelenmesinde yarar
vardır" dedi.
lstanbul Haber Servisi -
Anavatan Partısi Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz. Tunce-
li'de meydana gelen olayla-
rın meclis tarafindan ince-
lenmesi için partisinin giri-
şimde bulunacağını. gere-
kirse olağanüstü toplantı ya-
pacaklannı söyledi. Tunce-
li'de sivil otoritenin hâkım
olmadığını öne süren Yıl-
maz, "Özel tim, kuruluş
amacından farklı kullanıl-
maya başladı. Sayın Çiller
hükümete geldikten sonra
terörie mücadele tümüyle
askeri bûüklere devredildi.
Amacına a\ kın çalışOnldığı
için bugün yaşandığı gibi
yozlaşma ortaya çıktT dedi.
ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz, dün Fatih
Belediye Başkanı Saadettin
Tantanın. Zeyrek Mahalle-
ANAP lideri Ylmaz, Fatih
si evierini bir kültür ve eği-
tim merkezi haline getirmek
amacıyla kısa bir süre önce
başlattığı -Zeyrek'i Kurtar-
ma Projesi" hakkında bilgi
aldı ve bu evleri gezdi.
Projeyı "gecikmiş" olarak
nıtelendiren Yılmaz. ihma-
lin, koruma kapsamına alı-
nan binalann sayısının art-
masına neden olduğunu
Belediye Başkanı Tantan'dan belediye çahşmalan hakkında bilgi aldı.
söyledi. Yılmaz, projenin
başanlı olabilmesi için ge-
rekli destegin sağlanması
gerektiğini belirtti.
Yılmaz daha sonra bera-
berindekilerle birlikte Ay-
vansaray Kazağa Parkı'nda
yemek yedi v e gazetecilerin
sorulannı yanıtladı. Özel
tim' in ilk defa ANAP döne-
minde terörie mücadeleyi
yürütmek amacıyla oluştu-
rulan özel birimler olduğu-
na dikkat çeken Yılmaz,
Çiller döneminde özel timın
sayısının arttmldığını, za-
man içinde de amacı dışın-
da kullanılmaya başladığını
öne sürdü. Özel tim ile ilgi-
li iddilanna Meclis'in el
koymasını gerektiren bir
safhaya geldiğini vurgula-
yan Mesut Yılmaz, şöyle
konuştu:
"Meclis tarafindan iddi-
alann araştınlması. ne ka-
dar \aygm olduğunun belir-
lenmesine ihnyaç vardır. Bu
mesele artık hükümet içinde
sonuçlandınlabilecek bir
mesele olmaktan çıknuştır.
Bu iddialanrr münferit giri-
şimlerle değil, Meclis'in
Ecevit Özeltim,MHP'ningilcügibi
• DSP lideri,
"Tunceli'nin
olağanüstü hal
kapsamına
alınmasında çıkan
bulunan birtakım
devlet güçleri, yapay
bir olay yaratarak
karann
değiştirilmesini ve
Tunceli'de de
olağanüstü hal
uygulanmasını
sağladılar" diye
konuştu.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DSP Genel Baş-
kanı Bülent Ecevit, devletin.
Tunceli'ye kuşku. önyargı.
baskı ve tehditle yaklaştığı-
nı bildirerek, devletin gücü
olması gereken özel timin.
siyasi bir partinin gücü gibi
davrandığını söyledi.
Bülent Ecevit. dün düzen-
lediği basın toplantısında,
Tunceli halkının öteden be-
ri büyük haksızlıklara uğra-
dığını kaydederek "Önyar-
gılı kimi çevreler, Tunceli'yi
bölücü akımlann vogun ve
yaygın olduğu bir İİ sanırlar.
Oysa gerçek, tam tersidir.
Tunceli halkının doğasında
bölücülüğün her tfirüne
karşu ırkçı bölücülüğe kar-
şı da dinsel bölücülüğe kar-
şı da belirgin bir direnç var-
dır" dedi.
Ecevit, 1980'H yıllarda
Güneydoğu Anadolu Böl-
gesi'nde olağanüstü hal uy-
gulamasına geçilirken, Tun-
celi'nin bu kapsam dışında
tutulduğunu anımsatarak
"Tunceli'nin olağanüstü hal
kapsamına alınmasında çı-
kan bulunan bir takım dev-
let güçleri, yapay bir olay ya-
ratarak, karann değiştiril-
mesini ve Tunceli'de de ola-
ğanüstü hal uygulanmasını
sağladılar" diye konuştu.
Tunceli'de terörün. devlet
güçlerinin, olaylann üzeri-
ne, zamanında \e etkili gi-
dememesinden dolayı son
yıllarda artış gösterdiğini
vurgulayan Ecevit. sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Son zamanlarda Tunce-
li'dcki güvenlik önlenılcri
arttırıldı; fakat bu kez de
halk iki ateş arasında kaldı.
Pek çok kö> güvenlik gerek-
çesijle boşaltıldı. PKK va-
rarlanmasın diye, kimi yer-
lerde ormanlar. kimi verde
de boşaltılan evler yakıldı."
Özel timın. Tunceli halkı-
na sanki bölücülükten. P-
KK'den onlar sorumluymuş
gibi ağır hakaretlerde bu-
lunduğunu belirten DSP
Genel Başkanı Bülent Ece-
vit şunlan söyledi:
"Terör eylemlerin karşı
bir özel güce ihtiŞaç vardır.
Ancak. özel tim mensuplan
sadece güvenlik konulann-
da değil, halkla sıcak ilişki-
ler kuracak şekilde psikolo-
jik yönden de düzgün olma-
lılar. Aynca. ilveilçelerde de-
ğiL kırda, arazide görev yap-
malan gerekir. Eksik eğitil-
mektedüier ve yanlış verde
görev yapmaktadırlar ve
devletin değil de sanki bir si-
yasi partinin gücü gibi dav-
ranmaktadıriar."
oluşturacağı bir araştırma
komisyonu tarafindan ince-
lenmesinde yarar \ardır.
AIS'AP olarak böyle bir gişi-
mi başlatacağız. Gerekirse
olağanüstü bir toplantı ya-
pacağız.'*Yılmaz birgazete-
cinın, "Tunceli halkı muha-
lefet partilerinin kendilerine
destek\ermediğinisö>lüvor.
Siz ne düşünüyorsunuz"
şeklindeki sorusunu ıse şöy-
le yanıtladı:
"Başbakan Yardımcısı-
nnı (Murat Karayalçın dö-
nemi) boşamlan köylere gi-
demediği bir memlekette
muhalefet partilerinin vapa-
cağı denetimin ne olabilece-
ğini si/in takdirinize bırakı-
yonım. Bir memlekette mu-
haleferin görevini layıkıyla
\apabiln~ıesi için önce sivil
Dtoritenin hâkim olması la-
/ım. Tunceli'de şu an sivil
otorite hâkim değil. Emir
komuta mekanizması sivil
otoritenin üstünlüğünegöre
işlemiyor. Özel tim kuruluş
amacına uygun çahştınürsa
yararlı olur. Amacına aykın
çauşırsa yozlaşma tehlikesi
orta\a çıkar. Bugün böyle
bir durunı yaşanryor. Türki-
ye bölücü teröre karşı meş-
ru bir mücadele vermekte-
dir. Ama bu savaşın hukuk
kurallanna uygun verilme-
si zonınluluğu vardır. Bize
düşen bu mücadelenin hu-
kuka u> gun şekilde yüriirül-
nıesini denetlemektir."
Yılmaz. başka bir gazete-
cinin "ANAP, MHP ile itti-
faka gidecek mi?" şeklinde-
ki sorusuna ise şu yanıtı ver-
di: "Bunlar tamamen spe-
külasyondan ibarettir.Şu
anda herhangi bir ittifak söz
konusu değil. Zaten ittifakı
değiL ikridan düşünüyoruz.
Savın Türkeş'in Türk de-
mokrasisinin bugün geldiği
nokta>a sağladığı oluml u ro-
lü takdir etmek için sivaset-
te30.vıldönümünü kutladı-
ğı törene gittim. Türkiye'de
bugün şoven bir millişetçib-
ğin gelişmesi için bürün şart-
lann mevcut olduğunu dü-
şünüvorum. Ancak Tür-
keş'in milliyetçi bir liderola-
rak dengeli, ıbnılı. vapıcı ve
hoşgörülü kişiliğinin bu teh-
likeye karşı önemli bir
güvence oluşturduğuna i-
nanıyorum."
Aytemur, sosyalistlerin, ortak bir parti çatısı altmda birleşme zorunluluğunu gördüğünü söylüyor:
Sosyalistlerbirliğe inanıyor
B
irleşik Sosyalist Parti Genel
Başkan Yardımcısı Atitta Ay-
temur, Türkiye'deki sosyalist
hareketin dünyadaki sosya-
list hareketten pek farklı bir
noktada olmadığını belirte-
rek sorulanmıza yanıtlannı şöyle sürdürü-
yor:
- Türkiye'de sosyalizmin gelecegİ, 2000'li
yıOardaki durunıu nasıl olacak sizce?
Avtemur - Türkiye'de sosyalist hareket,
dünyadaki sosyalist hareketin bu gelişmele-
rinden çok farklı noktada değil. 12 Eylül as-
keri darbesınden sonra büyük birbaskı ve ar-
dından gelen dağılma sonrasında sosyalist-
ler yeniden toparlanma çabalanna girişmiş-
lerdir. Ancak toparlanmak elbetteki sanıldı-
ğı kadar kolay değildir. Çünkü toplum 12
Eylül askeri rejimince çok yoğun bir ide-
olojik bombardımana tutulmuş, emekçi sı-
nıflann ufkundan sosyalistlerin çıkması için
her şey yapılmıştır.
Sosyalist ülkelerdeki yıkılışın da buna
denk düşmesi, sosyalist kesimlerdeki krizi
daha da derinleştirmiştir. Sosyalistler, son
yıllarda çok ağır ve elverişsız koşullaraltın-
da yaşamışlardır. Bunun sonuçlan elbette ki
toplumsal muhalefetin etkisizliğinde, dağı-
nıklığında, marjinalleşmesinde, kısmileş-
mesinde kendisini gösterecekti.
Denilebilir ki Türkiye'de sosyalistlerin et-
kili bir siyasal odak olma durumundan uzak-
lığı. toplumda ve emekçi sınıflann yaşamın-
da derin bir boşluk yaratmış, Türkiye'nin
geleceğine dair umutlann kararmasma yol
açmıştır. Tam da bu noktada yükselen ırkçı,
şoven milliyetçilik ve köktendincilik karşı-
sında çeşitli toplumsal güçler etkısiz kahnış,
verdikleri mücadelelerin ülke düzeyinde so-
nucunu alamamışlardır. Artık durum değiş-
miştir. Türkiye'de sosyalistler birkaç yıldan
beri Türkiye'nin siyasal yelpazesinde etkili
bir odak olmak, toplumsal muhalefetteki
yerlerini almak üzere harekete geçmişler-
dir. Türkiye'de sosyalist hareket. bugüne de-
ğin farklı modeller içerisinde ve farklı mec-
ralarda yürürken Türkiye'nin ve dünyanın
bu koşullannda birliğin önem ve aciliyetini
görmüş, emekçi sınıflann ve sosyalistlerin
ihtiyacına denk düşen örgütlenme modelle-
rini birlikte aramaya başlamışlardır.
Özellikle geçen dönemde çeşitli parti ya-
pılan içinde yer alan ve "hareket" diye bi-
linen sosyalist akımlar. ortak bir parti çatısı
altmda birleşmenin zorunluluğunu görmek-
te. önemine inanmakta ve bunu gerçekleş-
tirmek için ellerinden gelen çabayı göster-
mektedirler. Bu doğrultuda atılan kimi
adımlar, 6-7 yıldan beri toplumsal muhale-
fet içinde ve emekçiler arasında ilgi ve des-
tek bulmuştur. "Kunıçeşmetoplantüan" di-
ye bılinen birlik çalışmalan ardmdan kuru-
lan ve Anayasa Mahkemesi'nin kapattığı
Sosyalist Birlik Partisi ve nihayet 10 civa-
rında parti ve grubun bir araya gelerek kur-
duğu, çoğulcu yapısı Marksizm temelinde.
düşünsel çeşitliği, demokratik iç hayatı ve
dünyadaki gelişmelere denk düşen parti mo-
Dünyada veTürkiye'de sosyalizmin geleceği
SOSYALİSTLER
TARTIŞIYOR
SEVİM
deliyle Birleşik Sosyalist Parti, bu doğrul-
tudaki gelişmelerin en önemli ömeklerin-
dendir. Bunlann dışında da sosyalistlerin
birliği yönünde dikkat çekici bir başka_giri-
şim ise Kitlesel Sol Parti girişimidir. Ozel-
likle BSP ile Kitlesel Sol Parti girişimi ara-
sında 5-6 aydır sürmekte olan birlik görüş-
meleri, hem sosyalistler hem toplumsal mu-
halefet hareketleri hem de emekçi sımflar
açısından büyük önem arz etmektedir. Bir
yandan sosyalistlerdeki birlik ve birleşme
arzusu, arayışı. diğer yandan emekçi sınıf-
lann güçlü bir siyasal odak özlemi çok uzak
olmayan bir gelecekte böyle bir ortak parti
çatısı altında çakışacaktır.
Yeni anlayiş
Burjuvazinın partilerinin ve sosyal de-
mokrat partilerin tüm rezervlerini tüketme-
lerine rağmen Türkiye'deki krize, demokra-
tik, banşçı, adaletli ve özgürlükçü bir yanıt
vermemiş olmalan -ki zaten veremezlerdi-
sosyalistlerin şansını Türkiye koşullannda
daha da arttırmaktadır. Türkiye'yi ve dün-
yayı yeniden analiz eden, kendini devrimci
tarzda yenileyen, sosyalizmin bugününü ve
geleceğini kitlelerle birlikte formüle eden
ve kuran, işçi sımfının yapısındaki ciddi de-
ğişiklikleri. mücadelesinin ve örgütlenme-
sinin ihtiyacında gözeten, emekçi kitlelerle
bağını güçlendiren, sosyalizmi yeniden sa-
vunan ve ona bedel ödemeye hazır olan sos-
yalistler, Türkiye'nin geleceğinde büyük bir
yere sahip olacaklardır. Bunun tek bir parti
tarafindan yerine getirilmesi elbetteki müm-
kün değildir.
Tüm toplumsal muhalefet akımlan ve ha-
reketleriyle, yani savaş aleyhtarlan, kadın
özgürlük hareketleri, çevreciler. antimilita-
ristler. Aleviler, Kürtler, örgütlü ve örgütsüz
düzen aleyhtan toplumsal güçlerle eşit. or-
tak ve koordineli bir yürüyüş, böyle bir kök-
lü toplumsal değışıme bizi taşıyacaktır.
- Türkiye sohı önümüzdeki dönemde ge-
tişmek ve güçtenmekiçin nasıl bir stratcji iz-
lemeU?
Aytemur- Dünya ve Türkiye. dengelerin
altüst olduğu bir dönem yaşamaktadır. Sos-
yalizmin yeniden inşasında bu altüst olan
dengeleri analiz eden, örgütlenmesini ve
mücadele tarzını bunlan dikkate alarak oluş-
turan ve dilini bu mücade-
lenin gereksınim duyduğu
şekilde geliştiren birhat iz-
lemek zorundadırlar.
Bugün dünyanm en üc-
ra köşesinde olup bitenler
hakkında insanlar evlerin-
de ya da kahve köşesinde
televizyonlar aracılığıyla
birçok şey öğrenebilmek-
tedirler. Bu bakımdan sos-
yalist hareketlerin dünya
ve ülke bilgilerini çok ya-
kından takıp eden, politi-
kalannda o bilgileri değer-
lendiren. halkla ilışkilerin-
de o bilgileri kullanan. bu
bilgılenn ve dönemın önümüze getirdiği ile-
tişim dilini geliştiren bir çaba içerisinde ol-
malan zorunludur.
Bugün internet ağlanyla bazı bakımlar-
dan ulusal sınırlardahi aşılabiliyor. Sözge-
limi Amenkalı zenci haklar savaşçısı, bin-
lerce kilometre uzaklıktaki Asya ülkelerin-
de mücadele konusu olabiliyor. tşçi sımfı-
nın yapısında sektörel kaymalar ve boyut
değişiklikleri olabiliyor. Kadınlartoplumsal
mücadelelerin geçmişte olduğundan daha
fazla cıddi öznelerinden birı haline gelebi-
liyor. Gençler. kendisine bir şeyler öğretil-
mesi gereken yetişkin hale gelmış insan de-
ğil, bulunduğu yaştan dünyayı ve ülkeyi an-
lamaya çalışan bağımsız bireyler halınde
kendi geleceğini anyor.
Aleviler siyasal güdüm ve projelerden
uzak, baskıdan annmış özgür kimliklerinin
toplumda kabul görmesıni istiyor. Kürtler
kimliklerinin tanınmasını, anayasal gerekle-
nnin yerine getirilmesini, bugüne ve gele-
ceklerine dair yaşama ilişkin kararları ken-
dileri vermek istiyor. Emekçi sımflar düze-
nin krizinin kendilennin sırtına yıkılmasına
isyan ediyor. Kamu çalışanlan grev li-toplu-
sözleşmeli sendikal hak istiyor.
Işte böylesine güçlü. top-
lumsal dinamiklerin bulun-
duğu ve muazzam birdevini-
min yaşandığı ülkede sosya-
listler. yenı bir dil. ihtiyacı
karşılayan demokratik, ço-
ğulcu örgütlenmelerle kitle-
lerin ilişkisinı kurmak zorun-
dalar. Böyle bir çizgi, bugün
de günlük hayatm devrimci-
leşmesı yoluyla aşağıdan ge-
lişen bir sosyalızm mücade-
lesi yoluyla sosyalizmi bu-
günden yanna inşaedecektir.
Bu doğrultuda derin bir de-
mokrasi mücadelesi, kap-
samlı bir emekçi sınıf hare-
ketı günbegün Türkıye'vi
sosyalizme taşıyacaktır.
- Türkiye'deki mevcut sos-
yal demokrat partilerin gele-
ceğini nasıl görüyorsunuz?
Bugünkü dunımlarının kısa
bir değeıiendirmesini yapar
mısınız?
Aytemur-Türkiye'deki sosyal demokra-
sı Marksist anlamda bir tarihe sahip değil.
Bir düzen partisi olan CHP'nin kendisini
"ortanın solu" olarak tanımlamasıyla sosyal
demokrasiye doğru bir kayış olmuştur. An-
cak bu Marksist orijinli bir sosyal demok-
rasi değildir.
Sosyal demokrasi sağa kaydı
Dört yıla yakın bir zamandır koalisyon
hükümeti içinde sosyal demokratlar da bu-
lunmaktadır. Hükümet protokolü ve progra-
mında vaat edilenler, bu koalisyon dönemin-
de gerçekleşmediği gibi genel olarak sosyal
demokratlar toplumsal tabanını yitirmekte-
dir. Bunun uluslararası durum ve Türkiye'de
12 Eylül sonrası gelişmelerle alakası var.
Yakın zamana kadar sosyal demokrasinin
zayıfladığı dönemlerde sosyalist hareket de
zayıflıyordu. Aralannda genel olarak top-
lumsal dengeler itibanyla bir paralellik var-
dı. Ancak önümüzdeki yıllar açısından sos-
yal demokrasinin güçlenme hızı ile sosya-
list hareketin güçlenme hızı arasında sosya-
listlerin lehine bir farklılaşma olacağını dü-
şünüyorum.
Çünkü sosyal demokrat geçinen partiler,
bugün büyük ölçüde sağa kaymıştır, 12 Ey-
lül rejimiyle ve sermaye çevreleriyle emek-
çi sınıflardan yana bir mücadelenin kararlı
bir odağı olamamışlardır. Ona umut bağla-
yan kesimleri devamlı hayal kınklığına uğ-
ratan bir çizgi izlemiştir. Bunun sonuçlan-
nı toplumsal tabanını kaybederek gördüğü
gibi gelecekte de görecektir. Halen bu saf-
larda bulunup bir şeyler yapma umudu taşı-
yan birçok eski sosyalistin de hızla onlan
terk edeceğini söylemek kehanet olmaya-
caktır. Sosyal demokrasinin geleceğini bu
bakımdan çok parlak gördüğümü söyleye-
mem.
SÜRECEK
BIRBAKIMA
KÜLTÜR • SANAT
SERVER TANİLLİ
Demokrasinin Anayasası
Anayasa değişikliği, bütünlükten uzak bir biçimde,
-deyimin gerçek anlamıyla- gözlere bir "duman per-
desi" çekerek gerçekleşti. Bu ölüyü olduğu gibi or-
tadan kaldırmak vardı, en iyisi buydu, olmadı. Ama
leş, yeni kokular yayarak, siyasal yaşamımızı zehir-
lemeyi sürdürecektir.
Bekleyelim göreceğiz.
Tartışmalar boyunca, dikkatimi çeken en önemli
noktalardan biri, birkaç kalemin ve düşünen kafanın
dışında, siyasal kültürümüzdeki sığlık; hele hele ana-
yasacılık tarihimizle ilgili bilgi kısırlığı oldu. Örneğin
bir "sivil anayasa" yaygarasıdır gitti. Neymiş, asker-
lerin yaptığı bir anayasaymış bu; söz konusu deği-
şiklikler gerçekleşirse, "sivil" bir anayasaya dönecek-
mişiz ve tarihimizde de ilk kez olacakmış bu.
Hayır efendim! Bizim daha önceki bütün anayasa-
larımız, çağlarının bilincinde olan sivillerce yapılmış-
tır ve içlerinde çağdaş niteliklere en çok sahip olanı
da, 1961 Anayasası'dır. Sadece "1982 Anayasası"ö\r
ki, iktidarı basmış bir eşkıya çetesinin, 5 kişiden olu-
şan bir general şebekesinin yanaşmalanna düzen-
lettirip, üstelik "ıkrah" yoluyla, yani korkutarak, hal-
ka kabul ettirdikleri bir metindir. Şovenizm ve milita-,
rizm üstüne kuruludur; apaçık özgürlük düşmanıdır.
Tek kelimeyle, çağdışıdır!
Böyle bir metinden hiçbir şey yapmak mümkün de-
ğildi ki, "sivilleştirme" olanağı da olabilsin. Nitekim,
değişikliklerle ürkek bir iki adım atılırken, geçici 15.
maddeyi hiç gündeme getirmeyerek, 12 Eylül faşiz-
mine sahip çıkılmıştır. ,
Bu Meclis'in alnında kara bir leke gibi duracaktır
bu!
Şimdi, bir yaygara fırtınasının arkasından, oturup
adam gibi yeni bir anayasaya gitmenin kavgasını ör-
gütlemenin yollannı döşeyelim.
Ama neyin ne olduğunu da bilerek!
Hele hele bir kültür açığımızı da tez elden kapaya-
rak...
Bu yazıyı bu amaçla kaleme aldım.
Doğrusu tamamlanmasını merakla beklediğim bir
eserdi.
80'li yıllann başlannda temelleri atıldı; duvarlarT
yükseltildikçe okuyucu önüne çıkanlarak, yapılmak- '
ta olan işin öneminin yani sıra, azameti de gösteril- !
di. Sonunda çatıyı çatmak kalmıştı; bugün o da ger- '
çekleştirilmiş halde. ',
Bülent Tanör'ün kitabından söz ediyorum.
Birkaç ay önce Der Yayınlan'nda, Osmanlı - Türk
Anayasal Gelişmeleri (1789 - 1980) adıyla çıkan,
eser, bütün tamlığıyla okuyuculannın önünde artık. t
Yazar, alabildiğine açık ve aydınlık bir biçemle, ko- .
nusunu her türlü kuruluktan kurtanp bir roman sü- '
rükleyiciliği içinde, iki yüzyıla yaklaşan bir serüveni-
ni anlatıyor toplumumuzun. s
Yalnız anayasa tarihimiz değil, düşünce tarihimiz, <
sosyal tarihimiz kitap. •••
Bu tarihte, zaman zaman geriye savruluşlar da ol- i
sa, bir bütün olarak bakıldığında, bir "özgürteşme", .
bir "demokratikleşme" sürecidir o.
1961 Anayasası ile alabildiğine belirginleşir bu.
Tanör, eserinin sonuna koyduğu ilginç bir "Değer-
lendirmeler" bölümünde üzerinde durulması gereken
önemli ölçütler veriyor bize.
Gerçekten, yazara göre, Türkiye'de çok partili ya-
şama geçildikten sonra, klasik - liberal (Batılı) demok-
rasi bağlamı içinde, başlıca iki demokrasi anlayışı et-
kili olmuş, bunlara da iki anayasa anlayışı denk düş-
müştür.
Nedir onlar?
Onlardan birini. Demokrat Parti ile Adalet Partisi
temsil etmiştir ki, siyasal yaşamımizda merkez sağ
güçlerine denk düşer; ikinci anlayışı, 1950'lerden
sonra CHP temsile başlamış ve 27 Mayıs da önem-
li katkılarda bulunmuştur buna. Birinci anlayış, seçim-
lerden çıkan "çoğunluk"a ve onun hükümetine baş
köşeyi verirken, "katılma"ya, bu arada "özerkkunı-
luşlar"a hor gözle bakar; ikincisi ise, ötekine kıyasla
"katılmact", görecedaha "ço^u/cu" vekurumlaraçı-
sından bir "dengeci demokrasi"den yanadır.
Ancak unutulmasın, bu iki anlayış arasındaki
önemli farklılıklara karşılık, ortak hedef "Batılı de-
mokrasi"ö\r her ikisinde de.
Peki ya 80'lerie başlayan?
Tanör, 1980 yılıyla noktalıyor kitabını.
Anlamlı bir bitiriş; okuyun eseri ve vann düşünün
üzerinde sevgili okurlarım!...
Nahit Menteşe
Güneydoğu'ya gîdîyor
ANK\RA (Cumhuriyet
Bürosu) - lçişleri Bakanı
NahH Menteşe. 7 ağustos
pazartesi günü inceleme-
lerde bulunmak üzere Gü-
neydoğu'ya gidecek.
Menteşe'nin 2 gün süre-
cek gezisi sırasında Tun-
celi'ye gidip girmeyeceği
kesinlik kazanmadı.
Başbakan Tansu Çil-
ler'in başkanlığında Doğu
ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nden 22 ilin vali-
siyle yapılan toplantıda
kentlerin gereksinimlerine
ilişkin istekleri alan Nahit
Menteşe, sorunlan yerinde
inceleyecek.
Diyarbakır'dan başlaya-
cak gezinin programı İco-
nusunda Olağanüstü Hal
Bölge Valisi Ünal Erkan
ile görüşen Menteşe'nin,
hangi kentlere ziyarette
bulunacağı ve Tunceli'ye
gidip gitmeyeceği kesinlik
kazanmadı.
Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği'nin yapacağı "de-
ğeriendirme" ve program
sonucunda ziyaret yerleri-
nin netleşeceği belirtildi. .
Bakanlık yetkilileri,
"Ankara'da yapılan top-
lantıda bütün ihtiyaçlar'
masaya kondu. Şimdi bun-
lann yerinde gidip görül-
mesi gerekli. Ziyarette gö-
türülen herhangi bir proje
veva ödenek paketi yok;
ancak bu, gerekli tedbirle-
rin ahnması için ikinci bir
aşama olacak" değerlen-
dirmesini yaptılar.
293 89 78 (3HAT)
Sahici bir müzik evrenine volculuklSahici bir mıizik evrenine volculuk
UMUPA EZGİ
"Umuda Ezgi dördüncü albümünde
Yavuz Bingöl ve Nihat Aydın'ın yorumlan
ile başarüı bir grafik çiziyor"
Yapım: ADA Yayıncılık ve Müzik
Dağıtııu: Şahin Plak, IMÇ 5. Blok 5471 Unkapanı-İSTANBUL
Tel. 0212 513 98 24-519 08 58 Fax: 0212 520 84 42
Metin-Kemal
KAHRAMAN
"Renklerde yaşamak seninle
Diyelim ki mavide
Diyelim ki mavide
gökyiizünün denizle buluştuğu çizgide"
Yapım: ADA Yayıncılık ve Muzik
Dağıtun: Şahın PUk, IMÇ 5. Blok 5471 Unkapanı-ISTANBUL
Tel: 0212 513 98 24 - 519 08 58 Fax: 0212 520 84 42