Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29AĞUSTOS1995SAU
HABERLER
Cumushane
Şeriatçı
sanığm
idamı
istendi
• Gümüşhane Baro
Başkanı Ali Günday'ı
öldüren şeriatçı sanık
tzzet Kıraç hakkında
idam cezası istemiyle
dava açıldı.
ERGÜNAKSOY
AINKARA - Gümüşhane
Baro Başkanı AliGünday'ı
öldûren şeriatçı sanık İzzet
Kıraç hakkında
"Taammüden adam
öküirmek" suçundan idam
cezası istemiyle dava
açıldı. Gümüşhane
Cumhuriyet
Başsavcılığı'nca hazırlanan
iddianamede. sanığın
eylemi planlayarak
geTçekJeştirdiği ve
herhangi bir yasadışı Islami
örgütle bağlantısının
bulunmadığı bildirildi.
tddianamede, Kıraç ile
birlikte yargılanacak olan
diğer sanıklar hakkında da
10 yıldan az olmamak
üzere hapıs cezalan istendi.
Dosyası, görevsizlik karan
ile Erzincan Devlet
Güvenlik Mahkemesi'ne
(DGM). oradan tekrar
Gümüşhane Ağir Ceza
Mahkemesi'ne gönderilen
şeriatç» sanık Izzet Kıraç 'm
yargılanmasına 6 eylülde
başlanacağı bildirildi.
Gümüşhane Cumhuriyet
Savcısı Remzi Başkaya
tarafından hazırlanan
iddianamede. sanığın
eylemi planlayarak
gerçekleştirdigi belirtildi.
ıddiamede, şu görüşlere
yer verildi:
"Sanık, olaydan bir gün
önce kente gelerek bir otele
yerleşmiştir. Ertesi gün, Ali
Günday'ın bürosuna
gitmiştir. Bir iş görüşmesi
yapacağını beKrterek,
Günday'la görüşmek
istemiştir. Günday'ın,
' Şimdi işim var, bir saat
sonra gelin' demesi
üzerine, bürodan aynbp bir
saat sonra tekrar
Günday'ın yanııta gelmiştir.
Günday'la kısa bir türban
tartışmasına giren sanık,
daha sonra silahını
ateşleyerek baro başkanını
öldürmüştür. Sanık,
Günday"ı türbanlı
avukaüara yönelik
davramşlarindan ötürü
öldürme>i planlandığını
açıklamıştır. Günday'ın
türfoanlı avukatiara yönelik
tutumunu. AkK
Gazetesi'nde okuduğunu
betirtmiştir."
iddianamede, sanığın
eylemi planlayarak
gerçeldeştirdiği belirtilerek
TCY'nin 450. maddesi
uyannca hakkında idam
cezası verilmesi istendi.
İddianamede, Kıraç
1
ın
herhangi bir yasadışı İslami
örgütle bağlantısının
bulunmadığı vurgulanarak
tutuklu sanıklardan
Bahattin Sungur'un, eylem
karşılığı sanığa ve ailesine
bakma sözü verdiği, diğen
sanıklar Muharrern Kurt,
Yusuf Günıüş ve Ahmet
Mengi'nin de Kıraç'a
çeşitli yardımlarda
bulunduklanna dıkkat
çekildi. tddianamede,
Sungur ve diğer sanıkların
adam öldürmeye
azmettirmekten
yargılanmalan gerektiği
belirtilerek haklannda 10
yıldan az olmamak üzere
hapis cezalannın verilmesi
talep edildi. Savcılık,
sanığın oğlu Muzaffer
Kıraç hakkında da öldürme
eylemine teşvikte
bulunduğu gerekçesiyle. 10
yıldan az olmamak üzere
hapis cezası verilmesini
istedi.
Kıraç'ın polis ve savcılık
sorgusunda, ilk önce
tstanbul Üniversitesi
Rektörü BüJent
Berkarda'yı öldürmek için
Istanbul'a gittiği,
yurtdışında olması
nedenıyle Berkarda'yı
bulamadığı, bu nedenle Ali
Günday'ı öldürmeyı
tasarlarladığına yer verilen
iddianamede, sanığın Akıt
Gazetesf nden çıkan
haberlerden etkilendiği de
bıldinldi.
Askerlik cüzdamı, ilkokul
diploması ve nüfus
cüzdamı kaybettim.
Hükümsüzdür.
ORHAS
BOSTANCIOĞLU
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ermeni savlannı iki belgesel yapıtla çürüttü
Soykmm savaıa bılimselyanıtANKARA (AA)- Dünyanın çeşitli ülke-
lerinde yürüttükleri lobi faaliyetleri ile soy-
kınm iddialanna dayanak arayan Ermeni-
lere yanıt, Başbakanlık Osmanlı Arşi-
vi'nden geldi.
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Os-
manlı Arşivi'nde yaptıklan detayh araştır-
malar sonunda. lobilerde öne sürülen Er-
meni soykınmı iddialannı belgeleriyle ya-
lanlayan iki ayn eser hazırladı.
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, ya-
yımladığı tek ciltlik "Osmanlı Belgelerin-
de Ermeniler" ile iki ciltlik Hiiseyin Nazını
Paşanın kaleme aldığı "Ermeni Olaylan
Tarihi" adlı eserlerde, belgeleriyle Ermeni
olaylanna ışık tutuyor. Devlet Arşivleri Ge-
nel Müdürü İsmet Binark, eserlerin sunuş
yazısında. "Bu eserlerde bugüne kadar ya-
pılmışolan iddiaiann asılsızlığı, belgeler IŞH
ğında çok kesin bir şekilde ortaya konıil-
maktadır" dedi. Özellıkle 1974'ten bu ya-
na, Ermeni terorizmi ve soykınm ıddiala-
nnın Türkiye'yi meşgul ettiğini hatırlatan
• 'Osmanlı Belgelerinde Ermeniler' ve 'Ermeni Olaylan Tarihi'
adlı yapıtlarda, o dönemin yüzlerce arşiv belgesine yer veriliyor.
Devlet Arşivleri Genel Müdürü İsmet Binark, "Bu yapıtlarda,
bugüne kadar yapılmış olan savlann asılsızlığı, belgeler ışığında çok
kesin bir şekilde ortaya konulmaktadır" dedi.
Binark, bu "düzmece" iddiaiann, günün
şartlanna göre Türkiye'ye düşman veya
dost olduğunu öne süren devletlerce iç ve
dış politika malzemesi olarak gündeme ge-
tirildiğini ifade etti.
Dünya kütüphanelerinde Ermeni ve Er-
menilik ile ilgili yayınlann sayısının çok
fazla olduğuna, bir Ermeni yurdu kurmak
amacıyla Ermeniler adına yabancı tarihçi-
ler tarafından yazılan kitaplarda, yazarlann
mensup olduklan ülkelerin siyasi menfaat-
lerinin hep ön planda tutulduğuna işaret e-
den Binark. şöyle devam etti:
"Böylece tek taraflu siyasi propaganda
içerikii katliam hikâyeleri Ue süslü, gerçek-
leıie ilgisi bulunmayan, taraflı Ermeni taas-
subu ile kaleme alınmış. dünya kamuoyunu
yanılncı sözde ilmieseıier ortaya konuümuş-
tur. Busözdeilmieserlerde,Türkiye ve Türk
düşmanlığı yapılmıştır. Bilimsellik iddiası
ile yazılan kitap, makale, tez ve teUiğlerde
gerçeklerden uzak Ermeni kin ve intikam
alma du\gulanna yer verilmekte. Bu tûr
yayınlarla dünya kamuoyu Türkiye'ye ve
TürkJere karşı yönlendirilmek istenmekte,
bazı ülkelerin etkin kamuoylan, dünyada
bir Ermeni davasının vaıiığına inandınl-
maya calışılmaktadır."
fürk-Ermenı ilışkilerinin sosyal ve siya-
si yönlerinın. bınnci el arşiv kaynaklanna
dayandınlarak ortaya konulmadıği için bu-
güne kadar çoğunlukla tek taraflı ve hep
Hostes Yücedağ'ın tartaklanması, yeni önlemleri gündeme getirdi
Hava-tş Sendikası
Genel Başkanı
Mustafa Yağcı,
dünkü basın
toplantısında,
Şadi
Pehlrvanoglu'nun
Serpil Yücedağ'a
saldımını kınadı.
Yağcı, ola\ insan
haklarımn
çiğnendiği bir
ülkede yaşansa
bile olağan
yaklaşılmaması
ve tepki
gösterilmesi
gerektiğini
söyledL
THY'de güvenüğe çözüm arayışLarı
Türkler aleyhine eserlerin ortaya konuldu-
ğunu belirten Binark, Türkiye aleyhine yü-
rütülen bu tür propagandalara hemen he-
men hiç cevap verilmediğini hatırlattı.
Binark, buna rağmen tarihteki Türk-Er-
meni ilişkilerinin sadece bir yönü üzerinde
duran ve bunu sürekli olarak Türkiye aley-
hine istismar eden bir zümrenin faaliyetle-
rini her geçen gün arttırdığına dikkati çe-
kerek şunlan söyledi:
"Ermeni propaganda ve yaygarasıyia
şartlandınlmış kitleleri vedevletleri gerçek-
lerte yüz yüze getirmek, bunun için de asır-
lardır devam ettirilmek istenen Türk-Er-
meni anlaşma/hgının iç yüzünü ve terörü-
DÜ arşiv belgelerine dayanarak ortaya koy-
mak, ilmi bir mecburiyet ve ahlak ölçüsü ol-
mabdır. Türk milleti olarak kan davası güt-
mek.cinayederişlemek veintikam almak gj-
bi hareketlere başvurmak, inancımıza da
tarihi şeref ve asaletimize de varaşmaz. An-
cak hakikatleri ortaya koymak, unutulma-
malıdır Id milli ve insani bir vazife ve mü-
keuefiyettir."
Lozan Antlaşması'ndan
sonra hızı kesilen Ermeni
meselesinin 1950'h yıllardan
sonra yeniden canlanmaya
başladığını, 1970'li yıllarda
ise Türkiye'ye karşı Ermeni
şiddet ve terorizminin başla-
tıldığını hatırlatan Binark,
"Ermeni terorizmi, dün ol-
duğu gibi bugün de kendist-
ne arka çıkanlan,dünya mil-
lerJeri ve insanhk tarihi önün-
de affedilmey ecek bir şekilde
mahkûm etmiştir'" dedi. Bi-
nark, dışandan kumandalı
teşkilatlann oyununa gelme-
yen ve onlan tasvip etmeyen
Türkiye Ermenilerinin bu-
gün huzur, refah ve dini ser-
bestlık içerisinde güvenle
yaşadıklannı hatırlattı.
"İddia edildiği gibi Türk-
ler Anadolu')u fethettikle-
rinde burada bağunsız bir
Ermeni devleti bulunma-
maktaydı" diyen Binark,
Türklerin Anadolu'yu fet-
hinden önceki dönemde, Er-
menilenn, Bizans-lran ve Bi-
zans-tslam devletleri arasm-
da devamlı mücadele konu-
su olduklannı kaydetti. Bi-
nark, Ermeni cemaarinin di-
ğer azınlıklara göre Türkler
ile en fazla kaynaşan toplu-
luk hüviyetini taşıdığını, bu-
nun sonucunda da Ermenile-
rin Türk kültürünü en fazla
benimseyen bir azınlık ol-
duklannı belirtti.
ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Türk
Hava Yollan'nın (THY). ANAP Ördu
Milletvekili Şadi Pehlrvanoğlu'nun hostes
tartaklamasıyla açığa çıkan güvenlik
sorununa karşı "özel arama yapmanın" da
içinde bulunduğu bazı önlemleri ele alacaği
belirtildi. THY Yönetım Kurulu Başkanı
Erman Yerdelen, "Gerekirse kendi güvenlik
aramamızı vapacagı/" derken olayda siyasi
komplo bulunduğu ıddialannı reddettı.
Hava-tş Sendikası Genel Başkanı Mustafa
Yağcıda devleti ve onun kurumlannı arpalık
gibi gören zıhniyetin. bu kurumlann
nimetlerinden sonuna kadar yararianmak için
her şeyı yaptıklannı söyleyerek sivil havacılık
kurallannın hiçe sayıldığını vurguladı.
Yağcı, "Sıfatı ne olursa olsuru her yokunun
srvil havacılık kurallanna uyması
gerekmektedir. Bu ihlal ediimiş, silahla uçağa
binilmiştir. Aslında silah, uçağa binilmeden
önce YIP salonunda güvenlik güçlerince teslim
alınmalıydı" diye konuştu.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Erman
Yerdelen. Cumhuriyet'in konuya ilişkin
sorusu üzerine, emniyet tarafından kontrol
edilen VIP girişlerinin, uçaklann güvenliği
açısından yetersiz olduğunu belirtti. Yerdelen,
"Şirket olarak her şeyden önce kendi
güvenliğimizi düşünmek zorundayız. Biz
yapıyoruz. polis yapmıyor. Bunlar uluslararası
hukuk kurallan. Gereİdrse kendi aramamızı
kendimiz yapacağız. Bunu değerlendirmemiz
gerekiyor'' dedi. Pehlivanoğlu'nun
tartakladığı THY hostesı Serpil Yücedağ'ın
• Genel Müdür Erman Yerdelen,
emniyet tarafından kontrol edilen
VIP girişlerinin, uçaklann
güvenliği açısından yetersiz
olduğunu belirterek "Şirket
olarak her şeyden önce kendi
güvenliğimizi
düşünmek zorundayız. Gerekirse
kendi aramamızı kendimiz
yapacağız" dedi.
davranışının "takdire layık" olduğunu belirten
Yerdelen. şunlan söyledi "Hostes, hukuk
kuraUannı uygulamıştır. Milletvekili niye
sinirleniyor? O uçakta sadece kendisinin değiL
bütün yolculann canı var. Şikâyet edeceğine,
teşekkür etmesi gerekir. İçi kurşun dolu bir
silahla uçağa girmek nerede serbesrmiş?"
Yerdelen, ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'ın, "olayda komplo oludugu" iddiasını
reddederek "Böyle bir duruma komplo demek
için insanın aşın taraf olması laam" dedi.
Yerdelen, Pehli\anoğlu hakkında, şirket adına
dava açabileceklerinı, ancak henüz yönetim
kuruluyla olayın hukuksal boyutlannı
görüşemediklerini bildirdi.
Kadın, aile ve sosyal hizmetlerden sorumlu
Devlet Bakanı Aysei Baykal da yaptığı yazılı
açıklamada. Pehlivanoğlu'nun tutumunu
kınadı. Baykal, bakanhğın. eylül ayının
ortasında "Her tûrlü şiddete hayır" adlı bir
kampanya başlatacağını anımsattı.
Hava- İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa
Yağcı, dün sendika genel merkezinde yaptığı
basın toplantısında, sivil havacılık kurallannın
hiçe sayıldığını vurguladı.
THY yönetiminin, çalışanlann şirket ile itgili
konularda basına açıklama yapmayı
yasakladığı haldc bu olayın basına yansıması
için elinden geleni yaptığını da belirten Yağcı,
üyelerinin bir yandan da siyasi menfaat elde
etmck için kullanılmaya çalışıldığını bildirdi.
Hava-lş Sendikası Başkanı, şöyle konuştu:
"Acaba bu saldıru bir DV P milletvekili
tarafından yapılsaydı 'yüksek zatın" ricası ik
nasıl örtbas etmek için uğraş gösteririerdi,
merak ediyoruz."
Yağcı, THY'nin uyguladığı yanhş politikalar
ve eksik ıstihdam nedeniyle uçucu personelin
çok zor koşullarda ve uzun saatlerde
çalıştınldığını vurguladı.
Hava-lş Sendikası'nın Saray Cezaevi'nde
bulunan eski genel başkanı Arilay Ayçin de
olaya ilişkin gönderdiği yazılı açıklamada
saldınyı kınadı.
Ayçin, açıklamasında "Milletin vekilfiğini
yapma yeteneği, bilgi ve bilincinden yoksun bir
kişinin, görevini yapmaktan başka hiçbir
düşüncesi olmayan üyemize karşı yapmış
olduğu çirkin saldın, bu arkadaşunızm
şahsında tüm hava işkolu çalışanlaruıa yönelik
>apıbnış çirkin bir saldındır" dedi. Ayçin,
THY yönetıcilerini de "toplusözJeşme
masasında gösteremedikleri yürekliliği, bu
çirkin olayda göstermeye" davet etti.
Kalpaklanna tuğra
Türk kültürüne yatkınlık-
lanndan ötürü Ermenilerin
1821'deki Rum isyanından
sonra her çeşit devlet me-
murluklanna tayin edildikle-
rini, tkinci Mahmut döne-
minde de sadakatlerinin bir
delilı olarak "kalpaklanna
tuğra takılmasına" müsaade
edildiğini hatırlatan Binark,
Ermenilerin, Islahat Ferma-
nı'ndan sonra da vali, genel
vali. müfettiş, elçi ve nazır-
lık gibi önemli görevlere ge-
tirildiklerini söyledi.
Doğu Anadolu'da kurulan
bazı Ermeni dernek ve parti-
lerinin çeşitli vesilelerle
olaylar çıkardıklannı hatırla-
tan Binark, Ermenilerin Bi-
rinci Dünya Savaşı sırasında
askerlerin cephede bulunma-
sından yararlanarak düşman-
la işbirliği yaptıklannı kay-
detti.
Binark, bunun sonucunda
da Osmanlı Devleti'nin ken-
di aleyhinde faaliyette bulu-
nan Ermeniler için tehcir ka-
ran almaya adeta mecbur
kaldığım, ancak devlete sa-
dakatle bağlı olan Ermenile-
rin ise hiçbir surette tehcire
tabi tutulmadığmı söyledi.
GUNDUZ GOZUYLE
MELİH CEVDET ANDAY
Bir Şair / Bir Yaıar
Köye getirdiğim kitaplan ya tüketirsem diye kay-
gılandığım günlerden birinde, Enis Batur'un üç ki-
tabı bir muştu gibi çıktı postadan: Birinde şiirieri
(Taşrada Ölüm Dirim Hazırtıklan), öteki ikisinde (Al-
tematif: Aydın) ve (Saatsiz Maarif Takvimi) düzyazı-
lan, denemeteri yer alıyor.
Enis Batur'un şiirterini de, düzyazılannı da her za-
man ilgiyle, merakla izlemişimdir, bu kez onlan top-
luca okumaktan yeni sevinçler aldım.
Soylu bir şair Enis Batur ve güven veren, usumu-
zu sürekli uyaran bir yazar.
Sevincimi okurla paylaşmak için kaleme alryorum
bu yazıyı. Yazık ki, ancak iki örnek vermekle yetine-
ceğim.
Şiir kitabının başında şöyle diyor şairimiz:
"Taşrada Ölüm Dirim Hazıriıklan, şiir serüven/m/n
arka bahçesinden, ilk on yıllık süreyi (1972-1982)
kapsayan birseçme getiriyor. Kitaplanma girmemiş,
girmeyecek bu ürünleri ayn birkitapta toplamak, on-
lara farklı bir konumlamayla yaşam haklı tanıyor, ta-
nıyacak."
Enis Batur'un "arka bahçe" dediğini, Ahmet
Hamdi Tanpınar "eczacılık" diye adlandınrdı. Ama
elimdeki kitapta yer alan şiîrier, laboratuvar çalışma-
lan değil, olgunluk örnekleri bence.
Işte bu kitaptan bir şiir:
Ars Peotica
Çiçeği dikeninden kavramak:
Karaduygu'nun yolunu izlerken
"Şarap yapmak kendine", özsuyundan -
şiirin. Esrimek sonra, kana kana.
Afyona yakarmak, gene, sık sık:
Gece'nin en koyu karabasanını
görürken, aynasında çoğalmak en
ölçüsüz saatin. Yitmek sonra, bir
görüm kadar saydam.
Kendine bakmak, kendine bakttğtn
yerde. Kemgözün bilge irisine
konup an gibi aykın renklere
uğramak, bu uzun yürüyüşte. Uçmak
sonra, bir an boyu, titreyerek.
Ve damıtmak ereği, acıyı, acunu:
Bellek gibi sessiz, çoğul, erişilmez.
Yukan NH'den Aşağı Nil'e doğru
giden bu dönüşsüz akıntıda sürerken
Sonrasız olmak tarihin sivri kuyusunda.
Şiirin her mevsiminde yad bir meyve yetiştirmek.
Şimdi de "Saarsız Maarif Takvimi" adlı kitaptan
"Gergedan Gözüyle: 7" başlıklı yazının ilk bölümü-
nü birlikte okuyalım:
"Türkiye'de seçmen sayımı nedeniyle insanlann
evlerine kapatıldıklan yıl Venedik'te dünya tarihinin
ilk kedi sayımı gerçekleştirildi. Erkek I dişi, hadım
ediimiş I edilmemiş, ev kedisi I sokak kedisi, Kent-
te I adalarda oturanlar gıbı aynmlan da kapsayan
bu sayımın sonucunda, şehirde toplam 2900 kedi-
nin yaşadığı anlaşıldı.
Kendimiz sorup kendimiz yanıtlayalım: Yeryüzün-
de yazılı tarih boyunca envanter yapan toplumlaria
başıbozukluğu yeğleyen toplumlar arasında temel,
göz ardı edilemeyecek bir kültürel fark oluşmuştur.
Yalnızca mal variığı ve kültürel variığı konusunda bir
ülkenin durumunun anlaşılmasını ve yorumlanma-
sını sağlamaz bu tutum: O ülke insanlannın davra-
nış tipolojisini de belirier. öyle ki, kedilerin sayılma-
sı gerektiğini düşünen şehirierde insanlan saymak
amacıyla evlerine kapatmak elde değildir."
Rejim muhalifi
îranlılarm dramı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Rejim muhalifi
157 tranlının Birieşik Sos-
yalist Partisi'ndeki (BSP)
bekleyişleri sürüyor. Iranlı-
lan ziyaret eden Şırnak Ba-
ğımsız Milletvekili Mah-
mut Alınak, BSP'de konak-
layan İranhlann politik
mülteci olduğunu belirte-
rek "İranlı politik mülteci-
lerin yaşadıklan insanhk
dramına seyirci kalmamız
mümkün değUdir" dedi.
25 günden bu yana, BSP
genel merkezinde sığınma-
cı olarak bulunan, 30'u ka-
dın, 64'ü çocuk, 157 Iran-
lının direnişleri sürüyor.
tran'a geri gönderilmeleri
halinde idam edilecekleri-
nı belirten lranlılar, Türki-
ye Cumhuriyeti'nin kendi-
lerine sahip çıkacağını ve
siyasi sığınmacı olarak
kendilerini kabul edecek
ülkeye gönderilmeyi umut
ettiklerini bildirdiler.
BSP'de konaklayan tran-
lılan dün ziyaret eden Şır-
nak Milletvekili Mahmut
Alınak, İranlı mültecilerin
hükümet ve BM nezdinde
yaptıklan girişimlerden so-
nuç alamadıkiannı kayde-
derek sığınmacılann Iran
ve Türk hükümetleri ara-
sındaki kanlı ahşverişte
kurban edilmek istendiğini
öne sürdü.
K O N U K YAZAR/ Prof. Dr. M. TAHÎRHATİBOĞLU Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
AÖF kimlik kartımı
kaybettim. Hükümsüzdür.
TELÂTŞENTÜRK
runceli, nüfusu küçük ünü büyük
ilimiz. Son günlerde terörün yo-
ğunlaşması ve alınan önlemler ne-
deniyle adından sıkça söz edilir ol-
muştur. Özellikle 'gıda ambargo-
su' uygulaması tartışılmaktadır.
Tunceli, son günlerde, gidilemez bir il ola-
rak basında yer almıştır. O nedenle, Bosna'ya
gidecek bir grup aydına. "Önce TunceM'ye,
sonra Bosna'ya"'. "Bosna'ya gitmek kolay.
Tuncefi'yezor" türü savsözler söylenmektedir.
Acaba, gerçek böyle mı? Öğretim Üyeleri
Derneği adına "Bosna İçin insanhk Girişi-
mi"nde yeT almam, benı. gerçeği aramaya yö-
neltti. Bu amaçla, İnsan Haklan Yüksek Da-
nışma Kurulu üyesi olarak, Devlet Bakanı Al-
gan Hacaloğlu'yla birlikte Tuncelı'ye gitme
fırsatını bulum.
Bakan, Bakan Başdanışmanı Hrzır Ekşi ve
Danışma Kurulu üyesı üç profesör (Digerleri
Prof Dr. İoruıa Kuçuradi, Prof. Dr. Can Ha-
mamcı) Malatya Havaalanı'ndan sonra Tunce-
li "ye karayoluyla gittik. Tunceli ıl sınınndan
sonra zırhlı araçlann korumasında Tunceli'ye
vanldı. İlk görünüşte abartıh b\r koruma var
gibi düşünülse de. "ne olur ne olmaz' önlem
için gerekli. Yurttaşlar da, Tunceli sınınnda
bekletilerek oluşrurulan araç dizisiyle (kon-
voy) yolculuk yapabiliyor.
Tunceli merkezi dağın yamacında ve dağlar
arasında Munzur Irmağı çevresınde bir yerle-
şım yeri. Nüfusu 25.000. insan dokusu öteden
beri kültürle ve eğitimle ışlenmiş bir örgü.
Okumaz yazmaz insan yok denecek kadar az.
Halk, düşünsel olarak hep sol çizgide yer al-
mış ve CHP'ye oy vermiştir. Kadını erkeği
çok güzel Türİcçe konuşuyor. Anadillen Türk-
çe olmayan bu insanlann Türkçeyi bu denlı
güzel konuşmalan şaşırtıcı. Bunun nedenini
Once ünü büyük iliıııiz Tunceli
sorduğumuzda. "Biz, Türkçeyi okuyarak öğ-
reniyoruz, duyarak değiL Aynca Alevi kültü-
rünün bunda etkisi büyük" yanıtını alıyoruz
Terör olgusu
Şu sıralarda terör Tunceli'de çok yoğun.
Dağlık bir doğal yapıya sahip olmasının etki-
li olduğu söyleniyor. Aynca, PKK'ye ilgisız
görünen halİu, PKK içine çekmek amaçlanı-
yormuş. Edindiğimiz izlenim, halkın büyük
çoğunluğu PKK'ye karşı ve TC'ye bağlı. Oku-
maya düşkün olmalan nedeniyle en çok okul
bu köyde yakılmış ve öğretmen öldürülmüş.
İl düzeyinde gezi özgürlüğü kalmamıştır.
İnsanlar, ne gün ve hangi saatte kalkacağı bel-
li olmayan araç dızileriyle, sıkı koruma altın-
da bir yerden bir yere gidebiliyorlar. Ovacık
ılçesınden Pülümür'e gitmek kimi kezbirhaf-
tada gerçekleşiyormuş. "Bosna'ya gitmek ko-
lay, Tunceli'ye gitmek zor" denmesınin nede-
ni de budur.
Birlikte olduğumuz Devlet Bakanı'nı Ova-
cık'a karayoluyla götürmek olanaksızdı. Ne
acı ki, içişleri Bakanı, İnsan Haklanndan So-
rumlu Bakan'ın Ovacık'a gitmesini önlemek
için helikopter sağlanmasını engellemiş. Va-
linin özel çabasıyla askerlerden sağlanan he-
likopterle Ovacık'a gidilebilmiştir. Burada Ba-
kan'ın kararlı tutumu ve valinin özel çabasını
unutmamak gerekir. Bu da bize hükümet yö-
netiminin ne kadar içler acısı durumda oldu-
ğuna en iyi kanıttır.
Ovacık. terörün bağdaş kurduğu ve en çok
duyulduğu yer. Köyleri yakılan ya da boşaltı-
lan insanlar çadırlara ve barakalara yerleştiril-
miş. Varlıklı aileler başka illere göçmüş. Ova-
cık Belediye Başkanı'nın verdiği bilgiye göre
856 aile başka illere, 337 aile çadırlara yerleş-
miş.
Bağından, bahçesinden ve hayvanından ko-
panlan 10-15 kışılik aileler çadırlarda yaşama-
nın çilesinı çekiyorlar. Çocuklarokulsuz, halk
çok perişan. Anlatılardan dinledikçe yürekler
duruyor, insanın ağlayası geliyor. Bu sıkıntı-
lara İcarşın halka yiyecek, giyecek ve içecek
ambargosu uygulanıyor. Paralan olsa da, her-
kes istediği kadar yiyip içemiyor. Hayvanlar
satıldığı ve üretim durduğu için halkta para da
yok.
Kişilerin yaşaması için gerekli her şey de-
netıme ve izne bağlı. Bunun amacı, dağdaki
PKK'nın yiyeceğini ve giyeceğini engelle-
mektır. Yetkili komutana sorduğumuzda bu
önlemın yararlı olduğunu söyledi. Kuşkusuz
bu onun görüşü; bilimsel dayanağı var mı bil-
miyoruz. Şurası bir gerçek ki, "Viırdevinceöl-
dür" anlamında bir ambargo vardır. Kaldır-
mak ya da gevşetmek doğru çözümdür.
Tuncelf nin yüzde 45'i yerinden olmuş. Ya-
nya yakın bu nüfusu tekrar eski yerlerine dön-
dürmek çok zor. Yerel yöneticilerin bu konu-
da hiç yetkileri yok. Sivil yöneticiler. valiler
ve kaymakamlar, OH AL Valisi ve askerler ile
halk arasında aracıdır desek yalan olmaz. Tun-
celi'nin şansı desek yerinde olur; Vali Atıl
Üzelgün iyi ve halkı seven bir insan. Çoğu va-
li gibi vuralım. kıralım, dövelım diyen birgö-
rüşe sahip değildir. Çabası. kazanalım, yapa-
!ım, sevelim yönünde. Onun bu anlayışta ol-
ması nedeniyle özel tim görevlileri "solcu va-
li' diye gösteri yapmışlar. Aslında doğru ve ge-
rekli olan, yöre illerine bu anlayışta yönetici-
ler atamaktır.
Çözüm
Tunceh'nin ilginç bir nüfus yapısı var. 1975
sayımına göre il nüfusu 164 bın iken 1990'da
133 bin olmuştur. On beş yılda nüfusun yüz-
de 20'si göçmüş. Köylerde azalma oranı yüz-
de 38'dir. Tunceh'de sekiz ilçe 417 köy bulu-
nuyor. 417 köyün 400'ünün nüfusu 500'den
azdır. Nüfusu 1500'den büyük köy yoktur.
Köylenn yüzde 75'ininadıdeğiştirilmiş. Tun-
celi yıllardır göç olgusunu yaşıyor. Kanımız o
ki, terör olgusu olmasa bile, Tunceli'de, 25 yıl
sonra insanlar il ve ilçe merkezinde kalacak-
tır. Hükümet, bakanın söylediğine göre, Kö-
ye Dönüş Projesi (KDP) adıyla bir uygulama-
ya geçiyor ve bununla insanlan köylerine dön-
dürmek istiyor. Tunceli için bu proje geçersiz.
Daha çok okumaya gönül vermiş bu insanla-
n köylerine taşımak yanlış.
Bize göre bu, 'Munzur'u geri akıtmak' gi-
bi bir şey. Onun yerine insanlar ilçe merkez-
lerinde ya da her ilçede kurulacak 2-3 belde-
de toplanmalıdır. Tanmla uğraşacak olanlar
eski köylerine rraktörlerle gidebilirler. Asıl ya-
pılması gereken, ahır hayvancılığını gelişrir-
mek ve elişleri üretimine yöneltmektir. Gü-
venli ortam oluştuğunda Doğu Karadeniz gi-
bi bu ilimiz iç turizme açılabilır.
Vali ve Belediye Başkanı'nın söylediğine
göre ilde hizmet süreci fazla, deneyimli yöne-
tici yoktur. Bir yılda 15 vekil yönetici değişti-
ren kurumlar varmış. Bunun ana nedeni, me-,
murlann gelmek istemeyişlerinin yanında,
Tuncelili kişilerin yönetici yapılmamasıdır.
Ikinci neden çok önemli. Eylül döneminde
merkez nüfusu 100 binden az olan illere o il.
doğumlu yönetici atanmasını engelleyen yasa,
çıkanlmış. Bu kadar saçma anlayış olamaz.r
Bu yasanın ivedılikle değiştirilmesi gerekir. O
ılden yetişmiş bir insanın o ile yaran tartışıla-
maz. Vali Atıl Üzelgün, meslek kuruluşlan
yöneticilerinden destek bekliyor ve öğretmen,
hekim, veteriner hekim ve mühendis gibi mes-
leklerden insanlann gelmelerinin, kuruluşla-
nnca sağlanmasını istiyor. Bu kuruluşlann hep
eleştiri yöneltmeleri yerine bu tür işlevleri de
yapmalan gerekir.
Devlet, Tunceli 'ye ve Tunceliliye öteden be-
ri buruk bakmıştır. Bunu yadsımak zordur. Bu-
na karşın onurîu Tunceli halkı yılmamış, ça-
lışmış, okumadan kaçmamış, devlete küsme-
miştir. Böyle bir ile, halka sevgiyle bakan, on-
lan kucaklayan, ırkçı ve dinci görüşleri aşmış
yöneticilerin atanması gerekmektedir. Tunce-
liliye ters ve onlara inat, sevgiden yoksun yö-
neticiler. Tunceli'yi Bosna'dan da kötü duru-
ma getirebilir. Eski Tunceli CHP tl Başkanı ba-
yan politikacı Nazik Dizdaroğlu'nun dediği
gibi, sabır taşı olmaya alışmış, güzel Türkçe-
li ve devlete bağlı Tunceli'de. sabır taşlan da
çatlayabilir.
"Önce Tunceli'ye, sonra Bosna'ya" diyen
bazı aydın yurttaşlanmızın sözüne uyarak
Bosna'ya da gideceğim. Bosna gözlemlerimi
yine burada yazacağım. Kuşkusuz bizim için
de "ÖnceTunceli" ama, yaşam ve eğitim hak-
kı çiğnenmiş bütün insanlann yanında olmak
hepimizin görevidir.