Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURlYET 11 AĞUSTOS 1995 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Korîcülan Sanat
MELİH CEVDET ANDAY
T
ektannlı dınlerde cennet ıle
cehennemden kurulu bır
otekı dun\ a tasarlanmış ol-
ması bu dunv ada mutlu bır
toplum duzenlı bır devlet
kurulama>acağı ınancını
goitenr. başka bır deyışle, umutsuzluk-
tan kaynaklanmıştır Ama bu umutsuz-
luk. dıncı vazında boyle ortaja konmaz
da. "Bu diima geçicidir1
" gıbı bır sozle
ustu ortulur sorunun
Ben mutlu toplumu. duzenlı de\ letı bu
dunyada yaşamak ıstenm bulurum bul-
mam, o başka, ama bulamadım dı>e cen-
net, cehennem masalına ınanacak değı-
lım Once şu cennetı ele alahm Bencen-
netten hıç hoşlanmamışımdır Gıdip gor-
duğumden değıl elbet. betımlemelerden
çıkardığımagoresoylmorum Cehenne-
megelınce IslamlığınpeygambenMu-
hammed gercı şaırlenn cehennemde ya-
nacakiannı soyluvor. ama ben, bır halk
ozanımızın dedığı gıbı cehennemde ateş
olduğunu •.anmnorum
Cehennem \erinde hiç ateş \oktur
Herkes ateşini kendi gotursun.
Ben de goturmem, olur bıter
Mutlu bır toplum, duzenlı bır devlet ul-
kusu, dın dışı yazında da buyuk \er tutar
Bu konuyu ışleyen yapıtlara "Utopia" de-
nır
Bu sozcuğu bulan Thomas More'dur
(Yun u, yok \e topos. yer'den) Ideal bır
yonetım bıçıırunın hayalı kavramı anla-
mında kullanılır Anlam yayma yolu ıle,
gerçekleşmesi olanaksız tasarı demeğe de
gelır F. Engels,ıanh»el ve bılımsel ınce-
leme) e dayanan bılımsel sosyalızme kar-
şılık Saınt Sımon'culuk. Founer'cılık gı-
bı du\gusal \e retbrmcu kuramlara Lto-
pia sosvalizmi adını vermıştı
Thomas More"un yapıtı ıse siyasal \e
toplumsal bır romandır Bu romanında
\ azar, ıdeal toplum duzenının gerçekleş-
tığı bır yer duşler. uzak bır adadır bu
Utopıa'nın başka benzerlen de \ardır
Okudum tumunü, hıçbın bana çekıcı gel-
medı. ne bıley ım, bır kışla duzenı. bır \ a-
tılı okul dısıplmı bulur gıbı oldum onlar-
da Demek ıdeal toplumu duşunmek bıle
zor'
Platon'un "Devlet" dıyaloğu ıçın. ilk
utopiadenılır, çunkubuyapıtında buyuk
fılosot kuracağı y a da kurulması gereken
ıdeal toplumu butunayrıntıları ıle anlatır
Tuhafınıza gıdecek. Platon ıdeal de\ -
letındeşaıre>er\ermez dahası "Demek
Homeros'u sınırlanmızın dışına uğurlaya-
cağız" dıyerek o eşMZ ^aıre hakarette de
bulunur
Nedır bu şaırlenn peygamberlerden, 11-
losoflardan çektığı'
Nedır >oksa korku\orlar mı ondanr>
Bugunlerde Gusta\ Janouch'un "Kaf-
kaüeSmteşiler'" adlıkıtabını okuyorum.
orada da karşılaştım bu sorunla
"Eugen Diederich Va\ine\i'ndeçıkmış
bir baskısını okuduğum Platon ideal de\-
let \asalan üzerinde «nleşhorduk. Pla-
ton'un, ozanlan kendi Ğe\ letinin kapsamı
dışında bırakmasını kuşku ile karşıladığı-
mı belirttim.
Kafkaşo\lesö\ledi: "Bundaanlaşılma-
yacak bır >ev vok Ozanlar ınsanların ka-
falanna kendi gozlennden başka gozler
oturtarak gerçeğ\ değıştırmeye çalışır
Dolayısıvle, devlet ıçın tehlıkelı kışıler-
dır. çunku var olanı degıştırmevı amaç-
larlar Oy sa dev let \ e onun tum sadık hız-
metkârlannın tek îstedıgı. varlığını sur-
durmektır" M
Burada de\ letı korkutan, anlama daya-
lı dıl dızgesı değıl şiirdilidır, "•ISedemek
istiyor?" sorusu bundan dolayı sık sık
gundeme gelmekte Gramerın gereklerı-
nı yerıne getırmevıp ımgelerle konuşma-
yı surdurdukçe bu dıl daha da korkunç bır
gorunum alır de\letı çıleden çıkarmaya
başlar Çunku onu gudumleme olanağı
kalmamıştır
Konuyu ^urlebaglıtutmayalım Butun
^anatlar arılaşmaya yonelmıştır tanh bo-
yunca
Ne demektır an sanaf*
Bunu bır omekle ele almak doğru ola-
caktır
An sanata ornek olarak hep muzık gOb-
tenlmıştır çunku muzık gösterilen'ı ol-
mavan bır gosteren'den kurulmuşrur, bu
da ses'tır
Bıraz daha açalım
Karşımızdakının söyledıği bır sozcuk
kulağımızda bır ışıtım ımgesı bırakır Bu-
na \enı dılbılımde gösteren denır. goste-
ren bevnımızdekı bır ka\ramı uyarıyor-
sa, bu uyanlan kavrama gösterilen adını
takıyoruz
Muzığe gelınce Muzık sadece goste-
ren'lerden. ba^ka bır deyışle. ses ımgele-
nnden oluşur. beynımızde herhangı bır
anlama kavuşmaz
lşte an sanatın tanımına varmış bulu-
nuyoruz
Oyleyse muzıkten korkmaya ne gerek
var9
Oy le bır gerek \ ar kı'
Yaşlılığında butun buyuk yapıtlannı
yadsı>arak mıstık bır bunalıma gıren
Tolstoy,çok sevdığı BeethovetTe lanetler
vağdırmaya başlamıştı
Romain Rolland, Pahsil Yücel dostu-
mun dılımıze çev ırdığı "Tolsto> 'un Yaşa-
ım" adlı yapıtımn bır y ennde şoy le dıyor
"Tolsto\ >aşı ilerledikçe daha çok kor-
kar müzikten... Bunca baştan çıkancı bes-
teci arasında ne diye bunlann en ansınu
Beethoven'i secmişti? En guçlusu o>du da
ondan... Nedir Tolsto\"un BeethoveıTin
başına kaktıgı? Gıicu. Ut mınor senfo-
nı yi dinlerken o da Goethe gibidir, altüst
olur, kendisini istencine tutsak eden gıiç-
lü öfkey le tepki gosterirr
Daha şaşırtıcı olanı. Tolstoy'un bu ko-
nuda devlet denetımı ıstemesıdır. dıyor
kı
' Bu mû'zık benı hemenyazamn bıılun-
dıtğıı rıth durumuna götûru\or Muzık
Çın de olduğu gıbı de\ let denetımınde
bulunmalndı
ARADABIR
Dr. SONGÜL (ÖZKAYA) ALTINIŞIK
Gelişmişlik Ölçütü: Kadın!
Kadın-Erkekeşıtlığı gelışme kalkınma, Batılılaşma
ve modernleşme dıye nıtelendırılen "çağdaşlaş-
ma"nın olçutlerınden bırıdır Turkıye'nın kalkınmakta
olan bır ulke olarak kadın-erkek eşıtlığınde okuma-
yazma oranı ve kadının toplumdakı statusu açısından
• çağdaşlaşma amacı ıle tutarlı goaınumlere sahıp ol-
duğunu soylemek kolay değıldır Orneğın 1990 nu-
fus sayımına gore toplam okur-yazar nufus ıçınde
kadınlann oranı yuzde 44'tur Kadının toplumdakı sta-
tusunu çalıştığı ya da çalışabıleceğı meslekler açısın-
dan açıklamak mumkundur DİE'nın 1990 nufus sa-
yımı verılerıne gore toplam çalışanlar arasında kadın-
lann erkeklere oranı yaklaşık 1 /2 dır Buna karşılık ust
duzey yonetımınde çalışanların yuzde 7'sı kadındır
1980 nufus sayımında bu oranın yuzde 4 olduğu goz
önune alındığında bu durum az da olsa bır gelışme
olarak nıtelendırılebılır Memur, bılım adamı ve teknık
elemanlar serbest meslek sahıplen grubunda ıse ka-
dınlann oranı yuzde 30'dur Bu oran ıse 1980 nufus
sayımında yuzde 26'dır Kamu ve ozel kesımde çalı-
şan kadınlann sayısı gıttıkçe artmaktadır Özellıkle ıkı
sektor, eğıtım ve bankacılık, kadınların yoğun çalış-
tıkları alanlar ıçınde on sırayı almaktadır Örneğın ka-
mu kesımınde çalışan her uç kıştden bın Mıllı Eğıtım
Bakanlığı kadrosunda çalışmaktadır Bankacılıkta ıse
bu oran yaklaşık yuzde 36'dır Bu ıkı sektorden ban-
kacılık kesımınde çalışan kadınlann statulen bılm-
mektedır Eğıtım sektorunde, ılkokul, ortaokul vege-
nel Uselerde çalışan kadınlar oğretmenlerın yuzde
40'ınıoluşturmaktadır Ancak kadın oğretmenlenn bu
oranı, obur sektorlerde olduğu gıbı, yonetım duzeyın-
dekı oranlan ıle tutarlı bulunmamaktadır Her uç okul
turunde okul mudurlerının sadece yaklaşık yuzde 3'u
kadındır
Kadın-erkek eşıtlığı açısından okuma-yazma ve
kadının toplumdakı statusu olçutlerı yonunden Tur-
kıye'de kadınlann çağdaş bır konumda olmadığı an-
laşılmaktadır
Gelışmeler karşısında Genel bır bakışla, çalışma
yaşamında ıkı onemlı nokta gozlenmektedır Bınncı-
sı, Turkıye'dekı gelışmelenn toplumsal yaşama gıt-
tıkçe daha uygar bır gorunum kazandırdığı, kadınla-
nn, çalışma yaşamının her alanında yaygınlaşmaya
başladığıdır Yukanda sergılenmeye çalışılan goru-
num, uygun koşullar sağlandığında, yonlendırıldığın-
de, var olan engeller kaldırıldığında ya da azaltıldığın-
da, kadınlann statu sağlayan mesleklere de yerleşe-
bıteceğı kanısı guçlenmektedır Ikıncısı kadınların ça-
lışma yaşamındakı bu sayı artışı yonetım alanında
aynı oranda değıldır Yonetım statusunde çalışanlar
ıçınde kadınların azlığı dıkkat çekıcıdır. Bu durum,
çelışkılı ve aykırı bır gelışmedır Yukanda ozetlenme-
ye çalışılan olumlu yasal duzenlemelere karşın ser-
gılenmeye çalışılan uygulamadakı çelışkılı ve aykırı
durum karşısında çalışmanın bır doğurgusu olan yuk-
selme ya da yonetıcı olma konusunda Turk kadınla-
n, yonetımdekı yerlennı almak ıçın mucadele etmek-
tedır
Sonuç Turkıyebukonudaerkenkarariaralmış ıle-
rı adımlar atmış bır ulke olmasına karşın, kadınların
toplumsal yapı ıçındekı ışlevlerıne ılışkın çağdaş yar-
gılara, açık tutumlara gırmış gorunmemektedır Turk
kadınının çağdaş bır konumda olmadığını belırtmek
gerekır Orneğın bır kısım uğraş alanlannın erkeklere
ozgu olduğu kanısı, yaygınlığını korumaktadır Özel-
lıkle ust duzey yonetıcılıklerı ve mufettışlık kadınlar
ıçın uygun gorulmeyen gorevlerden bırkaç tanesıdır
Butün soyledıklerım, kentlı, okumuş kadınların duru-
muna ılışkın Koylerde, kasabalarda yaşayan halk
kulturunde kalmış kadınların durumunun ıse ayrıca ve
onemle uzennde durulması gerekır Kadın haklan der-
ken once onları duşunmek gereğı de madalyanın
obur yuzudur ve çok acı verıcıdır
Sınırlı olsa da, obur çalışma alanlarında olduğu gı-
bı, kadınların, getırıldıklerı yonetıcılık gorevlerını de
başarıyla surdurduklerı soylenebılır Kadınların çalış-
ma ve yonetıcılık alanlarında başarısız olacaklarına
ılışkın hıçbır verı yoktur
HOTEL MAVİ
Bardakçı koyunda, klımalı odanızda,
tertemız bır denızle ıç ıçe. duşledığınız gıbı
bır Bodrum tatıli ıçın "Gıtar ve buzukı
eşlığınde Akdenız'den esıntıler"
ÖZEL TANITIM İNDİRİMİ
Tel 0 252 313 03 71 -74
Faks 0 252 313 03 75
8 yıllık eğitimin zorunluluğu
Eğıtıme önem vermemek, eğıtımın süresmı \e nıtelığım yükseltmemek, bıle
bıle geleceğımızı karartmaktır Daha neyı bekhyoruz
0
MUSTAFA GAZALCI CHP \ÎÎK Üvesı Eğt. Der Genel Kimi önlemler
w
• lkemızde 8 yıllık zorunlu eğıtım yıl-
U
lardır sözu edılmesıne, CHP-DYP
ortak hukumetlerının program ve
protokollennde olmasına karşın bır
turlu uygulamaya sokulamadı Bov-
legıdersegelecekoğretımvılındada
başlamavacak Başlamaması altyapı eksıklığınden
değıl. nıvet eksıklığınden' 8 vıİlık zorunlu eğitim
mgulamrsa. dinsel eğitim \eren kuran kursları ve
imam-hatip listlcrinın ortaokullan olumsu/ etkile-
necekler. Sorun burada.
11-12 yaşında ıradesının dışında bu kurumlara
gıdenyoksul halkçocuklan. 8 yıllık eğıtımden son-
ra gıtmevebılırler kavgı bu
Nıtekım 7. Beş V dlık Plan goruşmelerı sırasında
Refah Partısı'nın verdığı 8 yıllık eğıtımın beş vı-
lından sonrakı uç vıllıkbolumunun ımam-hatıp lı-
selennde tamamlanması onensı bu nıvetı açıkça
gostermektedır BugoruşyalnızRP'nındeğıl Mec-
lıs'tekı tum sağ partılenn tutucu mılletvekıllerının
de goruşudur Mıllı Eğıtım bakanlanndan Savın
Köksal Toptan'ın Kuran kursu oğrencılerıne fark
ders sınavlannı vermek kaydıvla ortaokul dıplo-
ması verme>asaonensı yıneşımdıkı Mıllı Eğıtım
Bakanı'nvn lıselenn ortaokullannm 8 yıllık zorun-
lu eğıtımden savılması onensı hep bu tutucu guç-
lere yaranma ısteğınden doğmuştur
Yaşama hakkından sonra en temel ınsan hakkı-
dır eğıtım Gırmeye çalıştığımız: Avrupa Toplulu-
ğu ulkelennde zorunlu eğıtım. en az 9 vıldan baş-
lamaktadır 5 yıllık zorunlu eğıtım artık dunyada
çok az ulkede uvgulanmaktadır
Ulusal Kurtuluş Savaşı surerken cumhurıyetın
ılk yıllarında veIkıncı DunyaSavaşı sırasında eğı-
tıme önem vermış, kıt olanaklanna karşın çağdaş
eğıtım ılkelerını uvgulamiş vebununergılerını(nı-
metlennı) gormuş bır ülkenın 21 vuzvıla 5 kala 8
yıllık zorunlu eğıtımı uygulamaması duşundüru-
cudur
Cumhurıyetın kuruluşundan hemen sonra 3 Mart
1924'te'eğitimbirfiği'nı sağlamı^ken 1950den son-
ra adım adım verılen odunler sonucunda bugun bu
bırlık bozulmuştur 12 Evlul'den sonra eğıtım bır-
lığıne aykın olduğu bılme bılıne ılk veortaoğretım-
dedın derslen zorunlu vapılmıştır Bırlığı ve nıte-
lığıbozulaneğıtımleozgurkuşaklarvetıştırme ola-
nağı gıderek azalmaktadır
Beîkı bu durumdan 8 vıllık laık demokratık ve
bılımsel zorunlu bır eğıtıme geçmekle bır olçude
kurtulabılırız
Yıllar once ımzaladığımız Insan Haklan Evren-
sel Bıldırgesi'nın26 maddesı "Herkeseğitimhak-
kına sahiptir. Eğitim. en azından ilk >e temel eğıtım
aşamasında parasızdır. tlkoğretim zorunludur...
Eğitim. insan kişiliğini tam gelıştirmeye \e insan
haklanna ve temel ozgurluklere savgıvı güçlendir-
me>e vonelık olmalıdır" demektedır
Bu vılonavladığımızUluslararasiÇocuk Hakla-
n Sozleşmesı de 18 vaşına değın her kışıyı çocuk
kabul etmekte veçocuğun sağlıklı eğıtımını devle-
te bır odev olarak yuklemektedır
Bız bırakalım 18 >aşınt 14 vaşına değın zorun-
lu 8 y ıllık bır eğıtımı. kımı çevrelerı urkuteceğız dı-
ye bır turlu uvgulamava sokamıyoruz
Sonra da bunun acısını her alanda çekıyoruz.
Eğıtımden payını yeterınce alamamış meslek edı-
nememış yarı-bılısız msanlar. doğal olarak ışsız ve
uretımde venmsız oiuvor Haklanna tam sahıp çık-
• Eğıtımde zaman geçırmeden okul oncesı eğı-
tımden unıversıteve değın koklu değışıklıkler va-
pılmalıdır
• Once 8 > ıllık zorunlu eğıtımı bütün yurtta uy-
gulamah, bu eğıtımden geçmeyenlenn ehlıyet. ışe
gırme, ışyen açma gıbı haklanna kısıtlama getır-
melıdır
• tnsan kışılığının buyuk ölçüde oluştuğu okul
oncesı eğıtımı. yerel v onetımler v e özel kesım dev -
reye sokularak ya>gınlaştırılmalıdır
• Ortaoğretım yenıden duzenlenmelıdır Vleslek
lıselerı kaldırılmalı. tum lıseler çok amaçlı olmalı-
dır
• Izmanlıkve meslek. yuksekokulda venlmelı-
dır Orneğın ımam-hatıp olmak ısteven genç lıse-
yı bıtırdıkten sonra tercıhını bu yonde yapmalıdır
Boylelıkle hem dm oğrenme y olunu açık tutar hem
de eğıtımm dınselleşmesını. eğıtım bırlığının bozul-
masını onlemış oluruz
• 8 vıllık zorunlu eğıtım ıle bırhkte devlet. kre-
dı ve yurt sorununu da çozmelıdır Gereksınımı
olan her çocuğa -ortaoğretım de ıçınde- eğıtım kre-
dısı venlmelıdır
• Her ılçeye yerel yonetımler de dev reye soku-
larak yurt açılmalıdır
• Voksul çocuklartankat vurtlarının ehndenkur-
tanlmalıdır \
• Lnıversıteler tekrar bılım ureten yerler duru-
muna getınlmelıdır Hıçbır altyapısı oimadan tarı-
katçı vonetıcılerın elınde unıversıte açmak varar
getırmemektedır
Kısaca eğıtıme onem vermemek, eğıtımın sûre-
sını ve nıtelığını vukseltmemek, bıle bıle geleceğı-
mızı karartmaktır Daha neyı bekhyoruz'
TARTIŞMA
Çocuk ürolojisi ve cerrahisi
C
umhurıvetın 27
Hazıran 1995
tanhlı sayısında
yavımlanan
"Lzmanük
Tuzuğu ve Çocuk L rolojisi"
başlıklı meslektaşım Prof
Dr MustafaÖzyurt'un
çocuk urolojısının uzerıne
belırttıklenyle avnı goruşte
değılım Bana gore konuya
yabancı olanlar ıçın
butünüyle yanıltıcı olabılır
Değerlı okurlarımtzın ve
özellıkle sağlıkta ınsan gucu
planlaması ıle ılgılenen
meslektaşlanmızın çocuk
urolojısının. saym yazann
sozunu ettığı, eğıtım ve
uzmanlık alanlarında kısaca
bılgılendınlmesinı gereklı
gormekteyım Yakın bır
geçmışte, tıp
fakultelenmızdekı ürolojı ve
çocuk cerrahisi bölumlerı
(ana bılım dalı) ıçınde çocuk
urolojısı bınmlen (bılım
dalı) açılmıştır Sayın
yazann açıklamadığı
durumda. kendısının uyesı
olduğu yüksekogretım
kurumu ve benzerlennde
çocuk urolojısının kadrolan
ürolojı uzmanlanndan
oluşurken başka
unıversıtelerde çocuk
urolojısı uvgulamalannı
başlatanlar çocuk cerrahisi
uzmanlan olmuştur Seçım.
unıversıtelenn yetkılı
kurullarınca. ıkı bolumun
çocuk urolojısı konusundakı
denevımlerıne ve
veterhlıklenne. bazen de
unıversıte ıçındekı
egemenlıkler dıkkate
alınarak ve sonunda
YÖK'un onayıyla
vapılmıştır Yazıda çocuk
urolojısı bırımlerının
kuruluşuna çocuk cerrahisi
bolumlerının katkısından
soz edılmemekle bırlıkte
YOK ün tutumu gerçekçı
olarak nıtelenmıştır
YOK'un tutumu. hıç
değılse. çocuk urolojısının
dunvadakı oluşumuna
u> gundur Say ın yazarın
ornek gosterdığı Batı
ulkelennde çocuk urolojısı,
hem temel ürolojı eğıtımı
almış hem de çocuk cerrahı
olarak yetışmış uzmanlardan
bu van dalda çahsmavı
seçenler tarafından ve çocuk
urolojısı merkezlennde
uvgulanmaktadır
Çocuk urolojısının eğıtım
-»orunları, Avrupa Çocuk
Lrolojisı Derneğı nın
(ESPL ) bu vıl lspanya'da
vapılan bılımsel
toplantısında Kuzey ve
Gunev Amerıka'dan
uzmanlann da katıldığı ozel
bır oturumda etraflıca
tartışılmıştır Ne yazık kı
unıversıtelerımızdekı Çocuk
Lroloıısı Bılım Dalı
başkanlanndan hıçbın bu
toplantıva katılmamıştır
ESPL kurultayında vapılan
açıklamalar ve
tartışmalardan çıkan
sonuçlar şoylece
ozetlenebılı'r 1) ABD ve
Avrupa Bırlığı nde çocuk
uroloıısi van dal eğıtımı
ürolojı ve çocuk cerrahisi
uzmanlanna açıktır 2)
Çocuk urolojısı van dal
eğıtımıne karşılık bır ust
kurul (board) tarafından
tanınan genel onav goren
bır yan dal uzmanîık
belgesının sağlanabıleceğı
bır ulke henuz voktur 3)
Belırlı çocuk urolojısı
merkezlennde en az ıkı vıl
çalışan ürolojı ve çocuk
cerrahisi uzmanlan
edındıklen meslekı kredı ve
hasta topluluğunun
kurumsal gereksınımlerıne
gore başka çocuk urolojısı
merkezlerıne atanabılırler.
4) Çocuk urolojısı
kadrolarına duzenlı olarak
uzmanlık oğre-ncısı alınması
bır yandan "çok sayıda az
dcnevimli yan dal
uzmanı"uretımıne yol
açarken dığer vandan ana
bılım dallanndakı eğıtımı
olumsuz etıklemektedır 5)
Çocuk urolojısı uzmanlığına
yonelen bıreyler
çalışmalarının tumunu
çocuklar uzennde
yoğunlas,tırmakla
vukumludurler. kurumlar ıse
çocuk urolojısının ozel
hastalıklannda
uzmanlasmalıdır
L lkemızde çocuk urolojısı
hıbm dallan venı kurulmuş
ve bırermerkez
sayılabılecek ozellıklerden
nıcelık ve nıtelık olarak
oldukça uzaktırlar Bu
bınmlerdekı çalışmalar.
bugun hangı duzeyde olursa
olsun çocuk hastalann
yarannadır, ama
\erebileceklen eğıtım ancak
bağlı olduklan ana bılım
dallarının uzmanlık .
oğrencılen ıçın yeterlı kabul
edılebılır, sağlık
sıstemımızdekı anlamıyla
bır vuksek ıhtısasa değıl
Savın yazann gözettığı
Avrupa Bırlığı standartlan
ürolojı gıbı cerrahı dallar
ıçın tanımlanmış ve bır
Avrupa uzmanlık sinavı
konmuştur Savın Anabılım
Dalı BaşkanTnın, Avrupa'da
ancak önumuzdekı on yılda
koşullan belırleneek bır van
dal eğıtım belgesinı. hele de
eskı çalışmalardan
turetmeye çalışmak verıne
uzmanlık oğrencılennı bu
tur sınavlara
Eğitim hastanelerinin konumu...
ROMANLARINIZ VE ANSlKLOPEDlLERÎNtZ
YERİNIZDEN ALINIR
TEL : 554 08 04
^ " >U umhurıyet ın 2
M ' sayfasında27
• Hazıran 1995
^L . gunluyazısmda
V » < Prof Dr
Mustafa Özyıırt, "Uzmanlık
Tiızugu \-e Çocuk Ürolojisi"
uzennde durmus kendi
anabılım dalı ıle ılgılı
sorunları dıle getırerek
hazırlanan uzmanlık
tuzuğuneyonelık
eleştırılerde bulunmuştur Bu
arada uzmanlık sınavının bır
merkezden yapılmasına
değınerek bu ışlem ıçm
gereklı altyapının ulkemız
genel mde henuz hazır
olmadığını vurgulamıştır
Bu, gerçekten yerınde bır
saptamadır ve bız de bu
göruşe katılıyoruz Ancak
Say ın Prof Dr Mustafa
Ozyurt un bu yazısında soz
ettığı başka bır konu var kı
ona katılmamız olasi
değıldır Yazının bır yerınde
"Sayılan 38'i bulan, böyuk
bir bölumu hiçbir on ha/ırlık
ve altvapı oluşturulmadan
açılan gecekondu tıp
takultelcn ile onlardan daha
kötü koşullarda uzmanlık
eğiömi veren Sağlık
Bakanlığı ve Sosyal
Sigortalar Kurumu (SSK)
hastanelerinden eğitim alan
asistariları. gelişmış tıp
fakultelerinden uzman
olanlaıia aynı kefeve koymak
nesnel (objektıf) olçulere
sığar mı?" şeklınde soru ıle
bıtırdtğı bu değerlendırmesı
kanımızca eksık ve yetennce
bılgı edınılmeden vapılmış
bır değerlendırmedır
Yenı açılan tıp fakultelerınde
yaşanan sikıntılar gerçekten
herkes tarafından lyı
bılınmektedır -\ma devlet
hastanelerı oğretım
elemanları. araç-gereç
donanımı ve fızıkı altvapı
bakımından bellı bır
standarda ulaşmış ve dahası
gelenekleşmış konumdadır
Sağlık Bakanlığı na bağlı
eğıtım hastanelerı ulkemızın
uzmanlık eğıtımı veren en
eskı ve koklu kurumlandır
Hatta bu hastaneler Istanbul
Ankara ve Izmırgıbı buyük
ve her bakımdan olanakİan
olan kentlenmızdedırler
Orneğın çalıştığımu hastane
altvapı bakımından (oğretım
elemanı. donanım. eğıtım
vontemlerı. uygulamalı
ışlemlergibı) çağın
gereklennı venne
getırebılecek durumdadır
Aynca Izmır ılının obür
olanaklanndan da
yararlanılmaktadır
Yenı açılan tıp fakultelerınde
oğretım elemanlarının buyuk
bolumu yenı uzman olmuş
yardımcı doçentlerle
oluşturulurken bakanlık
hastanelennde şefler şef
yardımcılan ve başasistanlar.
ıstisnasız olarak bellı kıdem
ve sınav aşamalarından
geçmektedırler Halen
hastanemızde 7 profesor ve
20 doçent görev
yapmaktadır
Araştırma ve yayın
bakımından da gelışmis
ünıversıtelerle yanşabılır
durumda olduğumuz
soylenebılır Dahası bırçok
çalışmamız izmır'de bulunan
ıkı tıp fakultesıyle partner
olarak yürütulmektedır
Aynca asıstan eğıtımı
konusunda da unıversıter
eğıtım modellen
uvgulanmaktadır (surelı
yayın takıbı, semıner.
sempozyum panel gıbı teorık
çahşmaİar, makale saatlerı,
tez ve araştırma çalışmaları
klınıklerarası toplantılar
aktıf uygulamalı eğıtım.
yurtıçı ve yurtdışı kongre.
sempozyum gıbı etkınlıklere
katılma ve görev alma)
başvurabıleceklen duzeye
yetıştırmeye gayret etmelerı
daha ılen gonışlu olur
kanısmdavım Ulkemızde
yan dal eğıtım belgesi
aranmadan kurulmuş ve
çocuk sağlığına ozvenyle
ustun hızmetler vermış
çocuk goğus ve kalp-damar
cerrahısı gıbı ornek
merkezler vardır Çocuk
urolojısı aynı bıçtmde
sadece unıversıtelenn
benımsedığı kararlarla
kurulmuş ve kapsamı
gereğı, başta doğum-oncesı
tanı ve gınşım, çocuk
bobrek hastalıkları ve çocuk
goruntuleme (radyolojı ve
nukleer tıp) merkezlerı
olmak uzere gelişmış klınık
ve iaboratuvar yan dallan
y akın desteğıne bağımlı
olduğu ıçın bır merkez
yapısında ışlev
kazanabılecektır
Çocuk urolojısının
herkesten once çocuklar ıçın
değennı bılen ve
uzmanlığına saygı
dıleyenlennçabası,
unıversıte ve çocuk
hastanelenmızde bu
merkezlerın kurulması ve
gelıştınlmesı olmalıdır
Dr. ŞerefEtker
Çocuk Cerrahisi
Uzmanı
Sonuç olarak flevlet eğıtım
hastanelennın uç buyuk
ıldekı tıp fakultelen disinda
oburlennden gende
kalmadığı soylenebılır
Bunun yanında hazırlanan
tababet uzmanlık tuzuk
taslağının \vrupa
standartlannda olması
gerektığı konusunda
meslektaşlanmızın
duşuncelenne yurekten
katılıyoruz
Avrupa Bırlığf nın daha
onceden oluşturduğu bu
sağlık normlan hazır ornek
olarak önumuzde dururken
başka arayışlann
kamuoyunda kabul gormesı
elbette beklenemez
Saygılanmızla
Prof. Dr. Şefık Güney
Prof. Dr. Şevket Tektaş
tzmır Ataturk Devlet
Hastanesı
PENCERE
Yalan ve Dolan•••
Balkanlar'da yaşanan kanlı savaş, 20'ncı yuzyı-
lın ılk çeyreğınden 21 'ıncı yuzyıla doğru sarkan bır
tragedyayı gozler onune serıyor
Ne savaşı bu
7
..
Etnık savaş mı?.
Dın savaşı mı?
Hırvatlar, Krayına bolgesıne saldırıp Sırpları te-
pelemeye başlayınca bır soru daha sıcaklaştı:
Mezhep savaşı mı?.
Çunku Sırplar Ortodoks, Hırvatlar Katolık, Boş-
naklar ıse Musluman..
Bosna'dakı tanhsel yapıtları ve islam sanatına
ılışkın guzelım anıtları Sırplar bır bır ortadan kaldı-
nrken, Batı'nın barbarlığa seyırcı kalması da ınsa-
nı duşunduruyor
Yoksa bır uygarlık savaşı mı bu?..
•
Anadolu'da yetışen ınsan, bu topraklann tanhı ve
kulturuyle yoğrulmuşsa, Balkanlar'da olan bıten-
len herkesten lyı anlayabılır. 20'ncı yuzyılın başın-
da Ermenılerie, ardından Yunaniılar ve Rumlarla
daha sonra Kurtlerle Turkler arasındakı kavgaları,
geçmışın ve bugunun yaşamında yakından du-
yumsayan bır toplum değıl mıyız''..
Anadolu'nun neresıne gıtsen bır Rum ya da Er-
menı evıne rastlayabılırsın...
Ne oldu da ımparatorluk duzenınde bır arada
yaşayan bu msanlar, 20'ncı yuzyıla ayak bastıktan
sonra bırbırlenyle uğraşmaya başladılar?.
Suç Turklerde mıydı?..
Ermenıde mı?..
Rumda mı"?
Yureğınde ınsanlık duygularını ıçeren herkes,
Anadolu'nun geçmışınde yaşanan tragedyayı ur-
pererek anımsar, kanlı olaylann nedenlerı ve nıçın-
lerı uzerınde duşunur Bız bugun Bajkanlar'da ya-
şananlara yabancı olabılır mıyız"? Ömer Seyfet-
tin'ı okuyanlar, Balkan komıtacılığının zulmunu
edebıyatın tadı damağında anlatımıyla tanıyacak-
lardır; ama edebıyata ne gerek var kı
1
Yaşadığı-
mız coğrafyanın yakın tarıhınde ne kanlı mezbaha-
lar kurulmuştur! . Yalnız Gırıt muhacırlerı anılannı
tazeleseler yeter Çerkezler durup dururken mı Kaf-
kasya'dan kalkıp Anadolu'ya kondular! Rumlar
kendi ısteklenyle mı Istanbul'dan goçtuler? Erme-
nıler keyıflen ıstedığı ıçın mı bu guzel dıyarı terk et-
tıler?. Bugun Anadolu'nun neresıne gıdersenız gı-
din, goçmen Turklere rastlarsınız, Balkanlar'dan,
adalardan, Kafkasya'dan, Arabıstan dan gelen bu
Turklerın oykulerı bıtmez tukenmez.
•
Bugun çevre coğrafyasında yaşanan kanlı tra-
gedyanın nedenlennı en lyı bızım bılmemız gerek-
mez mı? Eğer bu konudakı gerçeğı oğreneme-
mışsek kafadan bırkaç tahta ekşıklığımız var de-
mektır
Gırıt ıçın vaktıyle ne soylenıyordu-
"Gırıt bızım canımız
Feda olsun kanımız"
Bugunku dıle çevırelım:
"-Bosna'ya Bosna'ya. ."
Gozu kapalı olmak hoş bır şey değıl, ama gozu
kapalı olmek daha da kotu. aradan geçen uzun su-
rede, Anadolu ınsanı, yaşadığı coğrafyayı tanıma-
lıydı
•
Bır yandan Bosna'dâ olmeye kalkışmak, öte
yandan Guney Anadolu'da olmek..
Ama ılle de olmek .
Ya yaşamak''.
Yaşamayı oğrenmek ıçın duşunmek gerek!. Du-
şunebılmek ıçın savaşların nedenlennı ortaya do-
kup, sılah tuccarlarının egemenleştığı rejımlenn
barsaklarını kamuoyunun gozlerı onune dokmek
gerek..
Ama ne kapıtalızmı, ne de emperyalızmı konuş-
maya yanaşmıyorsan, soyledığın her şey yalan ve
dolan.
SIU&BARDÂKBARORTAKLAŞA KÜLTÜR VE SANAT ETKİNLİKLERİ
GRUP LAÇİN U
Biz bir günün ged8nyiz aslında
Özümüz yıldızlar,
sözümüz sevenjer ustüne
GRtfp LAÇIN
JÜostlugjn ve Kardeşlığın Ortamı
SILA & BARDAK BARda
Sızlerle Bırlıkte Olacak
SIU BARDA Tw1fe: 7-8-9-10-11- Ağustos 1995 Saat. 20.00
Sj*aryaCad.1 Sok 17'AKızılay-ANKARA
Tel: (312") 431 9812-433 20 29
BARDAK BARDA Tarib: 12-13-14-15-16 Ağustos 1995 Saat 20.00
Sâlarya Catf Bayındır Sok. 16 / B Kızılay-ANKARA
Tel (312)435 90 20
3. SAYI ÇIKTI
12 EyiTden 15 yri
sonra TüHdye-.
Bayilerden isteyin. Tel: (0212) 25152 29
Kentlerde Devrımo Çalışma
Sosyalızm yenıden
Bosna'dâ Sırp Faşızmi
Eğitım-Sen'de Nöbet Değışımı
Islamcı Hareketın Yukselışı
Alevılık, Laiklık ve Solun tavn
Bırlık Söylemlerınin Iki Yuzû
Solun Avrupa Rehavetı
SAHİBİNDEN SATILIK DAİRE
Teşvıkışe aoknarda 1+2 sobalı
5 kat Ferah 1 250 000 Tl
240 70 03.