Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 HAZİRAN 1995 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 17
Ölümüıı yeııi adı
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Ankara Musevi
cemaatinin lideri Prof. Dr.
Yuda Yürüm'e yönelik
bombalı saldında kullanıl-
dığı belirtilen "C^*. RDX"
tipi plastik patlayıcı, gaze-
temiz yazan Uğur Mumcu,
Mısır Büyükelçiliği'nde
görevli AbduHah Hüseyin,
Balgat Üssü'nde görevli
/iBD'li çavuş Viktor Mar-
•vik ve Israil Büyükelçili-
ği'nde güvenlik görevlisi
olarak çalışan Ehud Sa-
dan'ın ölümüyle sonuçla-
nan bombalı saldınlar sıra-
sında da kullanılmıştı.
. Saldınlann ardından ya-
pılan açıklamalarda, kulla-
nılan C-4 tipi patlayıcmın
Çekoslovak yapımı olduğu
belirtilerek bu tür C-4'ün
Ortadoğu ülkelerinde çok
miktarda bulunduğnna dik-
kat çekilmişti.
C-4 tipi plastik patlayıcı
NATO ülkelerinin yanı sıra
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
envanterinde de bulunuyor.
Uzmanlann yaptığı tah-
minlere göre genelde, oto-
mobillere yerleştirilen C-
•4'ün ateşleme düzeni, bir
misina ıle arabanın şafhna
ya da jantına tutturuluyor.
Arabaıun en ufak hareketi,
misınanın gerilmesi ya da
boşalması sonucu ateşleme
düzenini harekete geçiriyor.
C-4'ün. patlama sırasında
yüksek derecede ısı saçma-
sı nedeniyle, patlamanın ar-
dından yapılan inceleme-
lerde bombaya ilişkin çok
az bulgu elde edilebiliyor.
C-4 tipi bomba, yağlı ek-
mek hamuru kîvamında
oluyor.
Elle istenilen şekle soku-
labilen bomba, acıbadem
yağı gibi kokuyor.
İstenilen yere yapışma
özelliği gösteren C-4, kirli
san renkte. Patlayıcı, yapış-
tığı yüzeyin şeklini de ala-
biliyor.
Su ile ısıdan etkilenme-
yen ve darbeye dayanıklı bu
patlayıcmın şiddeti 4 bin
800 metre / saniye. C-4 tü-
rü bombalar, elektrikli fun-
ye, ateşleme kapsülü, uzak-
tan kumanda aleti ve ba-
sınçtan kurtulmafiinyesiile
patlatılabiliyor.
Uzmanlar, C-4'ün isteni-
len yere bir uzman tarafın-
dan 40-50 saniyede yerleş-
tirilebileceğini belirtiyorlar.
Şeriatçı terör örgütlerinin
eylemlerinde de kullanıldı-
ğına dikkat çekilen C-4 tipi
patlayıcılann Islam ülkele-
rinden temin edilebileceği-
ne işaret ediliyor.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
12 Eylül'e gelinceye dek Türkiye'de
siyasi yelpaze şöyleydi:
Merkez sağda ve solda iki büyük par-
ti. Her iki kanatta da belirieyici olmayan,
ancak zaman zaman "anahtar" işlevi
görebilecek küçük ve orta büyüklükte
partiler.
1983 seçimleri bu yapıyı geri getir-
medi. Merkez sağın en büyük partisi ol-
maya aday DYP ile merkez solu topar-
layabilecek SODEP seçimlere sokul-
madı. Daha sonraki seçimlere katılan
bu partiler, seçmenin kafasını kanştırdı.
HP ve MDP kısa sürede eridi. 1980'le-
rin ikinci yansında ise seçmen şu ikılem-
le karşı karşıya kaldı:
Sağda, DYP ve ANAP. Solda SHP ile
DSP.
Ikilem bugün de değişmedi, sadece
SHP'nin yerini CHP aldı. EcevK kendi-
sinin CHP'den farklı olduğunu, sosyal
demokrat değil demokratik sol olduğu-
nu vurgulayarak ayrımını ortaya koyu-
yor.
ANAP ile DYP arasında ise böyle bir
fark koymak çok güç. Her iki partinin de
hedefleri birbirine yakın, her iki partinin
kadrosu aynı kökenden geliyor.
ANAP'm içinde AP gençlik kollanndan
ya da il yönetimlerinden gelmiş pek çok
kişi var.
Temel konulara bakalım.
özelleştirmede ANAP sadece, "Bu
işiben başlatmıştım. DYP'den iyiyapa-
nm" diyor.
Serbest piyasa ekonomisinin tüm ku-
ANAP'ın Ikilemleri...
rumlannı oluşturmak ikisinin de özlemi.
Çekiç Güç ve Olağanüstü Hal'e her
iki parti de evet diyor. Bu konular zaman
zaman Meclis'ten ANAP'ın desteği ile
geçiyor.
1980'lerin ikinci yansında siyasi çev-
relerde şu kanı hâkimdi:
"ANAP iktidardan düşünce erir, bi-
ter..."
Öyle olmadı.
Özal'ın Köşk'e çıkmasının ardından
Mesut Yılmaz, onunla ters düşme pa-
hasına partiyi "biraz daha merkeze"
çekti.
Yılmaz, bugün DYP'nin ANAP'lı mil-
letvekillerine yönelik tatlı şantajlanna,
medyanın sistemli ve sık sık önyargılı
yüklenmelerine, RP ve MHP'nin parti
içindeki bazı unsurlan mıknatıslama gi-
rişimlerine, Özal ailesinin muhalefetine
karşın ANAP'ı ayakta tutuyor.
ANAP'ı bekleyen asıl tehlike RP ve
MHP'deki yükselişe karşı parti içinde
dillendirilmeye başlanan görüşler. Ge-
rek DYP'nin gerekse ANAP'ın ıçinde sa-
yılan sınırlı da olsa, RP'den daha dinci,
MHP'den daha milliyetçi unsurlar var.
Her iki partinin yönetimi de zaman
zaman RP ve MHP'ye kayma olmama-
sı için onlann savunduğu bazı düşünce-
leri onlardan daha fazla savunma yolu-
na gidiyorlar. Bu durum şu soruyu akla
getiriyor
"Bir düşüncenin partisi varsa, onu
taklit eden parti ne elde edebilir?"
ANAP'ın Abant ve Pamukkale top-
lantılannda 2000'li yıllann hedefleri be-
lirlendi. Ortaya konan düşüncelergenel
hatlanyla merkez sağdaki bir kitle par-
tisinin portresinı çızıyordu. Son günler-
de parti içinde, RP ve MHP'ye kayma-
lan önleyecek adımlar atılması gerekti-
ği yönündeki görüşlere Yılmaz'ın prim
verip vermeyeceğini şimdiden kestir-
mek güç.
Renk renk Çiller
Çiller.'in elastıkiyeti sonsuz, Refahlıla-
nn etkın olduğu yerde Kuran'ı öpüp ba-
şını örter, milliyetçilerin olduğu yerde
bayrağı öpüp "vatan-millet" der, IMF
görüşmelerinde elde edilen başanlan
viskiyle kutlar, gümrük birliği görüşme-
lerine gitmeden önce Eyüp Sultan'a gi-
dip dua eder. işi bağlar. Yılmaz'ın bu ka-
dar becerikli olması zor.
Çiller'le Yılmaz'ın ortak bir yönü, par-
tinin babalarıyla ters düşmüş olmalan.
Yılmaz'ın Özal penceresi açık, ama
önünde kalın bir tel kafes var. ANAP li-
deri, Özal rüzgânnı süzerek içeri alıyor.
Çiller-Demirel ilişkisi iseayan bozukso-
gutma cihazı gibi.
Çiller, DYP Genel Başkanlığı'na gel-
diği ilk günlerde liderligini ıspatlamak
için sık sık ANAP'a çatıyor, "Kaçak Me-
sut" diyordu. Yılmaz da ona, "Masalcı
Teyze" adını takmıştı. 4 haziranın ardın-
dan Çiller, Yılmaz'a bir unvan daha ya-
kıştırdı:
"Taocu".
Anımsayacaksınız; Çiller, Yılmaz'a bir
süre önce de "Iktidarsız" demişti. Yıl-
maz dün partisinin grup toplantısında
yanıt verdi:
"Kafayı üşütmüş..."
Bakalım Çiller buna ne karşılık vere-
cek?..
ANAP ve DYP'nin yollarını ayıran
önemli bir unsur, uluslararası bağlantı.
Çiller Amerikancı, Yılmaz Alman. Clin-
ton'ı kravatla bağlayan Çiller'e karşılık
Mesut Yılmaz da ayda bir ya da iki kez
Kohl'le konuşuyor.
Alman Hıristiyan Demokrat Birliği çiz-
gisindeki Konrad Adenauer Vakfı,
ANAP'lılann kurduğu Demokrasi Vakfı
ile ortak çalışıyor. Ankara'da aynı bina-
yı kullanıyorlar.
Türkiye'de Başbakanlık koltuğuna
oturanlar genellikle Amerika'yla flört et-
tikleri için Yılmaz'ın ABD ile de "iyi" ol-
ması gerekiyor.
Siyasi yelpazenın üzerine "Amerikan
şablonunu" koyduğumuzda, Turgut
Ozal "ideal" bir başbakandı. Yenne, o-
nun "kadın ve sanşın" olanı geldi. Çil-
ler'in ardından hazırlanmaya çalışılan
da özal'ın genç ve yakışıklı olanı; Cem
Boyner. Türkiye'de filizlenmeden
ABD'de çıçek açıp TIME dergisine ka-
pak olan oğlumuzun YDH'sınde herke-
se yer var.
Türkiye'de siyaset adım adım yol alı-
yor...
Solculan arka koltukta emniyete alıp
sağdan sağdan devam...
Musevi profesöre bombalı salclın
• Baştarafi 1. Sayfada
araç yanmaya başladı. Yü-
rüm, çevreden yetişen yurt-
taşlann yardımıyla hastane-
ye kaldınlırken olay yerine
gelen itfaiye ekipleri araçta
çıkan yangını söndürdü.
Patlamanın ardından Yü-
rüm'ün oğlunun otomobi-
linde yapılan aramada bom-
baya rastlanmadı.
HÜ Tıp Fakültesi Hasta-
nesi Yoğun Bakım Servi-
si'nde ameliyata alınan Yü-
rüm'ün, vücudunun çeşitli
yerlerinde sıynklar ve ya-
nıklarolduğu, ancak yasam-
sal tehlikesinin bulunmadı-
ğı belirlendi. Yetkililer, Yü-
rüm'de, "yaygın yumuşak
doku zedetenmesT meyda-
na geldiğini bildirdiler.
Emniyet yetkilileri, Yü-
rüm'ün, ilk anlatımında.
"Arabaya bindim, emniyet
kemerini bağladun, kontağl
çevirince bomba pattadı"
dediğini söylediler. Emniyet
yetkilileri, arabanın içinde
ayakkabısı ve kontağa takı-
lı anahtan bulunan Yü-
rüm'ün, olayı hafif atlatma-
sının "mucize" olduğunu
ifade ettiler.
Araç ters döndû
Patlama sonucu, Yü-
rüm'ün otomobilinin ön ta-
rafı tamamen parçalanıp ya-
narken bazı araç ve binala-
nn da camlan kınldı. Patla-
manın etkisiyle, Yürüm'ün
otomobilı ters döndü ve ara-
cın bulundugu yerde 30 san-
tim derinliğınde çukurmey-
dana geldi. Yetkililer, Yü-
rüm'ün aldığı bazı tehditler
üzerine geçen yılınbaşlann-
da koruma isteminde bulun-
duğunu, ancak 12 Temmuz
1994 günü yazılı bir başvu-
nıylabu isteminden vazgeç-
tiğini bildirdiler.
"llk belirlemelere göre"
bombanın C-4 tipi plastik
patlayıcı olduğunu tahmın
eden emniyet yetkilileri, bu
tür patlayıcılann daha çok
şeriatçı terör örgütleri tara-
fından kullanıldığını ve so-
nışturmanın bu yönde de
yoğunlaştınldığını kaydetti-
ler. İtfaiye ekibinin yangına
müdahalesi sırasında kanıt-
lann yok edılmesi nedeniy-
le, polısm ipucu bulmakta
zorlandığı belirtildı. Aynı
yetkililer, bombanın uzak-
tan kumanda ile yönetilmiş
ya da kontağa baglanmış ya
da sarsıntıyla infılak etmiş
olabıleceğini kaydettiler.
îstihbarat yetkilileri de
Prof. Yürüm'ün, Zamanga-
zetesi başyazan Fehmi Ko-
nı'nun "Taha Kıvanç" tak-
ma adıyla 11 ve 17 Mayıs
1994 tarihlerinde yazdığı i-
ki makalenin ardından şeri-
atçı örgütlerce tehdit edildi-
ğini ve tehdit mektuplannda
söz konusu yazılara gönder-
mede bulunulduğunu vur-
guladılar.
Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesi (DGM) Baş-
savcısı Nusret Demiral, Yu-
da Yürüm'ün, ifadesinin
bugün almacağını bildirdi.
Yürüm'ün, üzerindeki şoku
atamadıgı için dün ifadesi-
nı atmadıklannı belirten
Demiral, "Ifadesiniaküktan
sonra soruşturmanjn yönü-
nü belirleyeceğiz'' dedi.
Olayla ilgili olarak gözaltı-
na alınan kimsenin olmadı-
ğını kaydeden Demıral, "Bu
aşamada şu veya bu örgüt
yapü diyemeyiz. Ancak şah-
sın ifadesini aküktan sonra
bir varsayımda bulunabib-
riz" diye konuştu.
TUŞKOüsÜendi
Olaym ardından gazetele-
ri arayan bazı kişiler saldın-
yı TÜŞKO adına gerçekleş-
tirdiklerini ileri sürdüler.
Aynı kışıler, olayı. Balgat
katliamı suçlusu Isa Arma-
ğan'ın Türkiye'ye iade edil-
mesini protesto amacıyla
gerçekleştirdiklerini ve ey-
lemlerinin süreceğini söyle-
diler.
Emniyet yetkilileri ise
Yürüm'e "Mflliyetçi Genç-
lik" imzalı tehdit mektubuy-
la birlikte Israil'in Ortadoğu
politikasını eleştiren haber
kupürlerinin gönderildiğini
söylediler.
TÜŞKO'nun
kurucusu Armağan
12EyIüll980öncesinde,
geçen günlerde Almanya ta-
rafından Türkiye'ye iade
edilen Balgat katliamı suç-
lusu Isa Armağan ve arka-
daşlan tarafından kurulan
TUŞKO,yaklaşıkl5yıldır
admı duyuracak hiçbir ey-
lemde bulunmadı.
Türkiye'ye iade edilme-
sinin ardından sadece Bü-
yük Birlik Partist'ne yalan-
İığı bilınen "Nizann Alem"
ülkücülennden destek gö-
ren Armağan'a, 12 Eylül
öncesinde ülkücü çevrede
oldukça aktif olmasına kar-
şın, başka kimsenin sahip
çjkmaması dikkat çekmişti.
Ulkücü-şeriatçı bir çizgi iz-
leyen Nizam-ı Âlemciler,
kendilerini toplumun "ref-
leksi" olarak tanımlıyorlar.
Toplumun tepkı göstermek
isteyip de göstermediği so-
runlara kendılennin sahip
çıktığını ileri süren Nizam-
ı Âlemcilerin "refleks" tezı,
12 Eylül öncesinde sol
görüşlülere saldıran ül-
kücüler tarafından da dile
getiriliyordu.
Kelebek
zamanıdır!
Evinizde eksik Kelebek kalmasm.
Yemek odasmdan salona, Yatak
odasmdan koltuğa Kelebek'leri
tamamlayın. Çünkü Kelebek hem
hemen teslim, hem zaten taksitle.
KelebekMUKEMMEL MOBİLYA
Fehmi Koru'nun yazısından:
Bazı Musevfler kendilerini gizliyor
Israil'den kuıama
ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Israil'in Ankara Bü-
yükelçiliği, Prof. Dr. Yuda Yürüm'e yönelik terörist saldı-
nyı kınarken, şeriatçı terör örgütlerini ima ederek "radikaJ
gruplann masum insanlan hedef aMığını" kaydettı.
Kımlığının açıklanmasını ıstemeyen Israıl Büyükelçiliği
sözcüsü, Yürüm'e yönelik saldınyîa ilgili olarak Cumhu-
riyet'e şu açıklamayı yaptı:
"tsrail Büyükelçiliği olarak, Ankaradaki Musevi cema-
atinin lideri Hacettepe Ümversitesi öğretim ü>esi Yahudi asıl-
hdeğerü Türk profesörü Yuda Yürüm'e yönelik terörist sal-
dımi sert bir biçimde kuınoruz. Bu tür sakunlar, bazı ra-
dikal gruplann, masum insanlan hedef aklığını gösteriyor.
Büyükelçilik otarak, masum insanlan hedef alan her tflrlö
terörist sakünyı knuyoruz."
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Fehmi Koru, "Taha Kıvanç"
takma adıyla "Kulis" köşesinde ya-
yımlanan 11 Mayıs 1994 tarihli ya-
zısında, Yuda Yürüm'ün anne ve
babası ile çocuklannın adlannın
Türk isimleri olduğuna dikkat çek-
tikten sonra Türk yurttaşı bazı Mu-
sevilerin gerçek kimliklerini gizle-
diklerine değiniyor.
Koru, "Bir Ödülden Hareketk"
başlıklı yazısında, anne, baba ve ço-
cuklannın Türkçe isimler taşıması-
na karşın Yuda Yürüm'ün "Musevi
cemaatinin lideri olduğunu sandığı-
nı" kaydediyor. Prof. Dr. Yuda Yü-
rüm'ün Kimya Vakfı Ödülü'nü al-
ması dolayısıyla kaleme alınan ya-
zıda, söz konusu Vakfın Başkanı Al-
ber Bilen'in de bir Musevi olduğu-
na dikkat çekiliyor. Yazıda, 1967 yı-
lında Delta Locası'nda "Üstadn
Muhterem" olarak çalışmış bir
"mason" olduğu kaydedilen Bi-
len'in, aynı zamanda yaptığı açıkla-
malar ve mülakatlarla düşünceleri-
ni yaymaya çalıştığı vurgulanıyor.
Yürüm'ün 1982-1985 yıllan arasın-
da Israil'deki Weizmann Bilim Ens-
titüsü'nde "misafir profesör" ola-
rak çalıştığı anJatılan yazıda, Türki-
ye'de kamuoyu tarafından gerçek
kimlikleriyle tanınmayan bazı Mu-
sevi yuıttas.lan hakkında da bilgi ve-
riliyor. Yazıda, ÎSKİ skandalına ka-
nşan Musevi yurttaşlar ve Fehmi
Koru'nun tepkisine neden olan Mu-
sevi sanatçılar konu ediliyor. "Esas
görev, Bay Alber gibi yaşh cemaat
üyeJerinc dü$üyor" diyen Koru,
eleştırdiği Musevi sanatçılann, Mu-
sevi cemaatıne mensup yaşlılarca,
"Hizayagirin" sözleriyle uyanlma-
sını isterken yazısını şöyle noktalı-
yor: "İSKİ skandah patladıgmda
iyi bir smav vermedi Musevi cema-
atinin yaşhlan, bu defa olsun sağdu-
yulu davTanmahlar_"
Fehmi Koru, bu yazıya gelen bir
tepki üzerine, 17 mayısta yine "Ta-
ha Krvanç" imzasıyla kaleme aldı-
ğı ikinci yazıda, Musevi cemaati
üyelerinin tepki göstermekte olağa-
nüstü duyarlı olduklannı anlatıyor.
"Sıcagı sıcağuıa tepkSer" başlığını
taşıyan ikinci makalede Koru, ilk
yazısında Prof. Dr. Yürüm'ün anne
ve baba adlannın Türk olmasını
yazmasının aynntıdan ibaret oldu-
ğunu belirtiyor ve bu durumu açık-
lamakta sakınca görmediğini kay-
dediyor. Yuda Yürüm'ün Anka-
ra'daki Musevi cemaatinin lideri ol-
duğunu ikinci yazısında yıneleyen
Fehmi Koru, "çizgi dışı" olmakla
suçiadığı Musevi yurttaşlann, "yaş-
hlarca uyarüması" ıstemini de tek-
rarlıyor.
PORTRE / PROF. DR. YUDA YURUM
Akadeıııik başarılar dizisi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)- 1946'da Ankara'da doğan Yü-
rüm, Ortadoğu Teknik Ümversite-
si (ODTÜ) Kimya Mühendisliği
Bölümü'nden mezun oldu. Hacet-
tepe Oniversitesi Kimya Bölü-
mü'nden 1974'te kimya doktoru
derecesini aldı. Hacettepe Oniver-
sitesi'nde 1979'dasınai kimya do-
çentliğine, 1985 yılındada kimya
profesörlüğüneyükseldi. 1980-82
yıllan arasında Universiry of Ten-
nessee, Department of Che-
mistry'de Fulbright Profesörü,
1982-85 yıllan arasında Weiz-
mann Institute of Science, Depart-
ment of Material Science'da misa-
fırprofesör olarak çalıştı. 1985 yı-
hnda Inorganik Dalı Profesörlü-
p'ne atandı. 1986-1989 tarihleri
arasında Mühendislik Fakültesi
Dekan Yardımcılığı görevinde bu-
lundu. Kömür kimyası ve tekno-
lojisi konulannda uluslararası ve
Türk bilim dergilerinde yayımlan-
mış 90 özgün yayını bulunan Yü-
rüm, 1994 Türk Kimya Vakfı Bi-
lim Ödülü ve Hacettepe Üniversi-
tesi Bilim Başan Ödülü'nü kazan-
dı.
OLAYLARIN
ARDEVDAKÎ
GERÇEK
I Baştarafi 1. Sayfada
bakıma biliniyor. Medya,
koalısyon hükümetinin
sağ kanadına belli neden-
lerle bağlanmıştır; devlet
olanaklannı medyaya akı-
tan Çiller'e borcunu ödü-
yon ANAP, medyasız bir
muhalefet partisi duru-
munda kalıyor.
Bu gerçeğin altı çizil-
mekle birlikte ANAP'ın tu-
tumunda sorgulanması
gereken boyutlar da eksik
değildir.
Ana muhalefet partisi-
nin stratejisinde tutukluk
yapan noktalar nelerdir?..
ANAP'ın, hükümeti birya-
na bırakarak Çankaya ile
sert bir çatışmaya girme-
sinin amacı nedir?.. Köşk
ile konut arasında bir me-
safeden söz açıldığına gö-
re ANAP, Cumhurbaşka-
nı'yla tartışmayı tınmandı-
rarak ne kazanacaktır?..
Demokratıkleşme prog-
ramına ve öncelikle Terör-
le Mücadele Yasası'ndaki
8'inci maddenin kaldınl-
masına karşı vaziyet alan
ANAP'ın tutumu ne anlam
taşıyor?.. Bütün bu soru-
lann yanıtlannı vermek ko-
lay değildir.
Bir bakıma ANAP'ın tu-
tucu bir tabanı olduğu
söylenebilir. Ancak
DYP'nin şimdiye dek kır-
sal kesimde tutunduğu,
ANAP'ın kentlerde des-
teklendiği gerçekse bu
çelişki nasıl açıklanacak-
tır?
Sonuçta, ANAP'ın daha
belirgin bir muhalefetin
satırbaşlannı halka duyu-
rabilmesi için saydamlık
ve vuruculuk kazanması
gerekiyor. Enflasyonu
patlatıp yüzde 150'ye çı-
karan btr hükümetin karşı-
sında muhalefetin başan-
sızlığı aşıkârdır.
4 haziran yerel seçımle-
rinin sonuçlan sağlıklı bir
gösterge değildir; ama,
ANAP'ın da merkez sağ-
daki konumunu yeniden
gözden geçirmesi gereki-
yor.
•••
Öğretim
üyelerinden
tepki ,
AiNKARA (Cıunhunyet
Bürosu) - Öğretim Üyeleri
Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Alparslan
Işıklı, Prof. Dr. Yuna Yü-
rüm'ü ortadan kaldırmaya
yönelik bombalı saldınyı
şiddetle kınadıklannı belir-
terek, güvenlik güçlen ve
hükümetten; üniversiteye,
üniversite öğretim üyeleri-
ne, bilim ve aydınlığa yöne-
lik bu türden saldınlann so-
rumlulannı gecikmeksizin
ortaya çıkarmasını bekle-
diklerini söyledi. Işddı, si-,
lahlı ve bombalı saldın so-
nucu ya^amlannı_ yitiren
TütengiU Aksoy, Üçok ve
Mumcu'nun karillennin bu-
lunamadığına dikkat çekti.
Atatürkçü Düşünce Der-
neği Genel Başkanı Suphi
Gürsoytrak. terörün 1980
öncesinde olduğu gibi bilim
adamlanmıza ve eğitim ku-
rumlanmıza tekrar yöneldi-
ğini belirterek. "Bu kurum-
lardaki Atatürkçü aydmlan-
ma, çağdaş eğitim ve öğreti-
min engellenmek istendiği
anlaşümaktadır" dedi.
ELECTRDLUX EV\
TAM KURUTMALl CAM
JBu temizlik hep sürsün ister misiniz?
Electrolux patentli ALC otomatik seviye kontrolu ve direkt spreyleme sıstemi.. Emsalsiz balanslama..
850/1200 devir/dakika seçenekleri.. Paslanmaz galvanize gövde.. 0-80 dakika arası ayarlanabilir kurutma
programı... Pamuklu ve sentetik çamaşırlar için ayrı kurutma... Kapalı devre otomatik buhar tahliyesi...
Yünlü ve nazik çamaşırlarda ısı ve sıkma devri ayarını otomatik yapan "akıllı" emniyet sistemi...
Tam kunıtmalı Electroluı EW1230 W çamaşır makinesi çamaşırlarınıza benzersız bir temizlik,
hayatınıza benzersiz bir koiaylık getiriyor.
Farkiı özelliklere sahip diğer Electrolux modelleriyle siz de bir an önce tanışın1
Size en yakın Electrolux bayiini flgrenmek ve ayrıntılı bilgi için Türkiye'nın her yerinden ücretsiz servis tetefonumuzu hemen araytn
Electrolux
' B e y a z E ş y a d a D ü n y a L i d e r i
• MERKEZ. TARLABAŞ! BULVARI
NO 35 TAKSIM 80060ISTAN6ÜL
TEL Oİ12J931Û20 FAX Cİ122516094
• ŞUBE. *T*TÛRKCAO NO 378
K 5-501 ALSANCAK 35220 ÖMB
TEL. 0232.463 9315 FAX 0^32.463 9252
DANIŞMA SERVİSİ c
6032