05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAM 1995 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 AVRUPA'DAN • Baştarafi 10. Sayfada Ermenistan sadece elektriğe değil, dış yardıma da kavuşmak üzere. Amerikan Yönetimi'nin bastırmasıy- la Türkiye, hava koridorunu açtı. Bu koridordan Erme- nistan'a gidecek her türlü "yardım"ın Türkiye üzerin- den denetimsiz geçmesi için ince ayarlamalar yapılı- yor. ' Türkiye'nin Ermenistan'a hava koridorunu açması, 15 yıl önceki bir olayı hatırtatmıyor mu? Yunanistan, 1974 Kıbns Harekâtı yüzünden NATO'nun askeri ka- nadından geri çekilmişti. Ama 1980'de geri dönmek is- tedi. Türkiye itiraz edebilirdi. Yunanistan'la çözülme- den duran bir sürü soruna somut çözümlerde direte- bilirdi. Ama Amerikan Yönetimi -bugünkü gibi- bastır- dı. 12 Eytül'ün paşalan evet dediler. Yunanistan, hiç- bir taviz vermeden, hatta bize tepeden bakarak NA- TO'ya geri döndü. Şimdi 12 mil kılıcını tepemizde sal- hyor. Dağlık Karabağ ve Azerbaycan işgali konulannda Ermenistan'ı sıkıştırmadan hava koridorunu açıver- jnek, içinden geçecek yardımı görmezlikten gelmek, 15 yıl önceki aczin hâlâ sürdüğünün kanıtı değil mi? ARAYIŞ • Baştarafi 3. Sayfada televizyonlarda değil, derslerimizde görmek istiyorvz" diyorlar. Onlar da çok haklı. Dersleri bir biçimde yürü- tüyoruz ama... Işte "Aması da var..." '( Dr. Turhan Bozkurt ve Hüsnü Terek'in korkusun- dan Altın Kitaplar'ın önünden geçemez oldum. Liseler için "Cumhuriyet Tarihi" nerede diye soruyorlar. Onlar beni üzmeyecek kadar nazik ve ince, ama ben böyle- sine önemli bir şeyi geciktirmenin ciddi sıkıntılannı ya- şıyorum. Ve bu arada Uluslararası Bilgi Üniversitesi'nin hazır- lıklan da ilerliyor. Umanm bu sene önkayıtla öğrenci ala- bijeceğiz. ISIS, Milli Eğitim Bakanhğı'na bağlıydı. Artık YÖK'e bağlanryoruz. Bakalım neler yaşayacağız, ne- ler göreceğiz. "Hayıriısı olsun" diyelim... Ve tüm bu yoğunluk içinde başka şeyleri de ihmal ediyoruz elbette. Annem şikâyetçi, canım yeğenim Emre şikâyetçi, ailemin diğer fertleri şikâyetçi, kimi dostlanm şikâyetçi. Şikâyetlerin ardı arkası kesilmi- yor... Hiç gönüllü olmadığım bir tempoya girdi yaşamım. Bazen kendi kendime "Nereyegidiyorsun, neyapıyor- sun" diye soruyorum. Yeni yayınlan izlemekte zorlanı- yorum. Kendime zaman ayıramıyorum. Beşiktaş'ın maçlanna bile gidemiyorum... Ama kaçacak yerim de yok. Istesem de, istemesem de bir "misyona" sıvanmış durumdayım. Belli bir "dü- şüncenin bedelini" ödemekteyim. Gönüllü olmam ya da olmamam hiçbir şeyi değiştirmiyor... Mafya suçlarınalağın tamamlanmak ûzere ol- duğunu belirttiler. Taslağa göre TCY'nin 313 ve 314. maddeleri üzerinde, hem içerik hem de öngörülen ceza oranlan üzerinde önem- li değişiklikler yapılıyor. Tas- lakta. mafya ile mücadelede, emniypt içinde özel birimlerin de kurulması ve t>u birimde görev yapacak olan güvenlik güçlerinin özel eğitime tabi tutulması planlanıyor. TC Y" nin 313. maddesinde, cürüm ışlemek için teşekkül oluşturan kişilere 2 yıldan 5 yıla kadar hapıs venleceği be- lırtılırken, bu suçlann DGM kapsamına sokulması halin- de. cezanın üst sının 15 yıla kadar çıkabılecek. Aynca te- şekkülün halk arasında kor- ku. endişe veya panik yarat- ması halinde. cezanın üst sı- nın daha artmış olacak. Te- şekkülün yönetıcıleri, yanı halk arasında "mafya babala- n" diye nıtelenen kişilere ve- nlecek ceza da buna göre üç- te birden yanya kadar arttınl- mış olacak. B Baştarafi 1. Sayfada evindcn dışanya çıkamaz oJ- du. Bu konuda bir tedbir aknınası lazundLŞimdi böy- le bir yasanın hazırianması çok yararlı olur" dedi. Demiral, bu tür suçlan işle- yenlerinlıalen TCY'nin "cü- rfim işlemek için teşekküJ meydanagetirme'' kapsamm- daki 313 ve 314. maddelerine göre yaıgılandığım, ancak ce- za hadlerinin çok düşük oldu- ğunu, bunun günün koşullan- na göre düzenlenmesi gerek- tiğıni ıfade ettı. Demiral, bu suçlann DGM'nin kapsamı- na sokulması halinde, tıpkı Terörle Mücadele Yasa- sı'nda (TMY) olduğu gıbi. gözaltı süresinin 15 güne çı- kacağını ve gerekirse daha da uzayabileceğini, soruştunna- lann gizli yapılacağını, gözal- tındaki ifade sırasında avukat bulundurulamayacağını söy- ledi. Içişleri Bakanlığı yetkilile- ri, mafya ıle mücadele konu- sunda hazırlanmakla olan tas- Ankara-Moskova casus bunahmı Dış Haberler Servisi - Rus- ya "Çeçenya'dacasushıkfaali- yederi yürüttüğünü" iddia et- tıği Türkiye'yi protesto etti. Ankara, Moskova'nın protes- tosunu geri çevirdi. Rusya Dışışleri Bakanlı- ğı'ndan önceki gün yapılan açıklamaya göre Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Bilgin Unan'a Mosİova'nm protes- tosu salı günüsözlü olarak ile- tıldi. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Grigory Kansin önceki gün gazetecikre yaptığı açıklama- da KGB'nin •nırasçısı Rusya Federal Gizli Servisi'nin savaş bölgesinde casusluk yaptığını iddia ettiklen tshak Kasap i- simli bir Tüıi vatandaşrnı ya- kaladklannı »öyledi. ' KLarasin, Kasap" ın sorgusu sırasında Çeçenya'daki göre- vini tiraf etığım ve Anka- ra'dali bazı üs dûzey gizli ser- vis görevlilerin isimleri ile mart ayında Jeçenya Devlet Başkını Catar Dudayev ıle görüşen Türk ıstihbaratından bir kışinın adını verdiğıni ıleri sürdü. Türkiye'nin Moskova Bü- yükelçisi Unan ise Dışişleri Bakanlığı'ndaki yetkılilerle salı günü yaptığı görüşmede casusluk ıddialarmı kesin bir dille reddederken tshak Kasap isirrüi Türk vatandaşının dev- let memuru olmadığım, Kaf- kas-Çeçen Dayanışma Komi- tesi adlı Türkiye'de faaliyet gösteren yasal derneğin üyesi olduğunu söyledi. Karasm ise önceki gün yap- tığı açıklamada bu bilginin ınandıncı olmadığım savunur- ken "Kafkas-Çeçen Dayanış- ma KomitesL Dudayev aynlık- çılannı destekleyen terörist bir öfTgüttür" ıddiasında bulundu. Kafkas-Çeçen Dayanışma Komitesi'nden yapılan açıkla- mada ise kendi üyelerinın Çe- çenya'da tutuklandıklan doğ- rulanırken bu üyelerin casus olduğuna ilişkın suçlamalar kesın bır dille reddedıldı. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafi 1. Sayfada yazılı olmayan yasalanmız gelişiyor. Diyelim ki yüklü bir miktarda alacağı- nız var. Tahsil edemiyorsunuz. Eskiden, hacizdi, icraydı, mahkeme karanydı bir sürü şeyle uğraşıyordunuz. Şimdi kolay, anlaşın senet mafyasıyla, paranızı bir- kaç saatte kurtarsın. Mafyada "üçkâğıt" yok. Hakkı neyse o kadarını alır, eline geçeni de bilirsin. Oysa mahkemeye gitsen, ne harcayacağın belli değil, ara- dan aylar geçecek, paranın değeri dü- Demokratik Mafya Cumhuriyeti... Diyelim ki çok sıkıştınız, paraya ge- reksinmeniz var. Arayın zengin bir işa- damını, durumu "izah" edin. Size bir çanta yollasın. Yollamıyor mu? Kolay... Adamlannızı yollayın, ayaklannda bir- kaç havalandınma deliği açsınlar. Son- ra isterse vermesin. Diyelim ki kiracınızla sorununuz var. Kirayı düzenli ödemiyor, istediğiniz öl- çüde arttırmıyor. Bir akşamüstü eve gi- rerken basın kurşunu. Bilsin haddini. Öldürmek yok ama. O, gerekirse son- ra. Amaç sorunun çözümlenmesi... Diyelim ki devletten kredi alamıyorsu- nuz. Daha önce birkaç kamu bankası- nın kasasını boşaltmışsınız. Iktidara ya- kın bir ortak bulun. Iktidar ona, o size. Ödemeniz gerekmez. Başlangıçta bı- raz itibar yitirir gibi olursunuz, ama al- dırmayın. Türkiye'de itibar tulumbaya su dökmek gibıdir. Biraz kaybedersiniz, ama kolu çektikçe itibarınız artar. Tak- tığmız borç milyan aştı mı, devlet pro- tokolüne bile girersiniz. Diyelim ki yukanda sözünü ettiğimiz düzende bir aksama oldu. Kendini bil- mezler hakkınızda soruşturma açtılar. Utanmadan sıkılmadan araştırma yap- tılar ve "suçlu" bulundunuz. istanbul Atatürk Havalimant'ndan törenle Avru- pa'ya ya da Amerika'ya uçun. Bir süre dinlenmek üzere yurtdışında kalacağı- nızı açıklayın. Yurtdışında yalnız kal- maktan korkmayın. Orada pek çok es- ki dost bulacaksınız. Artık anılannızı an- latırsınız: "Hiç unutmuyonım, sene bil- mem kaç. Iki ihale kapatacağız. Iş bal- lı. Birkaç kendini bilmez de teklif verme- ye kalktı. Baktım, biri ciddi. Işi kopara- cak. Önce muhatap olmak istemedim. Seçim kampanyasında birkaç milyar harcadığım bakanlardan birine söyle- dim. 'Ayakbağı olmasın, kendisini seve- rim, çoluk çocuğu var. Halel gelsin is- temem' dedim. Bakan harbi çocukmuş, işi çözdü..." Diyelim ki arsa kapatacaksınız, affe- dersiniz satın alacaksınız. Iman olma- yan ya da yeşil alan olarak ayrılmış yer- leri tercih edin. Bu aşamadan sonraki iş- lemleri yaptınrken uygulanacak ilke şu- dur: "Satın alınamayacak belediye baş- kanı yoktur. Satın alınamayanın işi " Diyelim ki bankayla, şununla bunun- la uğraşmadan "hemen" ve "nakit" pa- raya sahip olmak istiyorsunuz. Devlete satacak bir şeyiniz yok mu? Değerinin on katına, yüz katına ne tutturabilirse- niz satın. Satacak bir şeyiniz yoksa o- nun da yasası, affedersiniz kolayı var. Değersiz bır arsa satın alın, onu bir dev- let kurumuna birkaç yüz katına satın. Ne kredi batağıyla uğraşırsınız ne basınla... Diyelim kı bütün işler sarpa sardı, her şeyi silahla halletmek gerekiyor. Bunu da bütün "adreslere" duyurmak istiyor- sunuz. Bir özel televizyon kanalına çı- kın, mesajlarınızı verin: "Istanbul'un şu şu şu semtleri bir haf- ta içinde cesetle dolacak. Öbür hafta da Kuşadası'nın Güvercinada bölü- münde bazı icraatlanmız olacak. Bili- ne..." Diyelim ki bu kurulu düzeni bozacak "yasa" diye bir şey hazıriamaya kalktı- lar. Gerçi Meclis toplanıp onu yasalaş- tırmaz ama, siz yine de önleminizi alın. Hemen hangi bakanlık yasa hazırlığına girişmişse, 40-50 kadar otomobil alıp hediye edin. Bunu medyaya da duyu- run. Hem havanız olur hem helvanız... Devlet nerede? Örnekler uzatılabilir, ama burada ke- selim. Bütün bunlardan sonra bir de olma- dık kişiler kalkıp soruyorlar: - Devlet nerede? Siz bu yapıyı kurmanın kolay olduğu- nu mu sanıyorsunuz? Hâkimiyet kayıt- sız şartsız milletin değil mi? Eee, o za- man? Millet sorunlan pratik bir biçimde çö- züyorsa size ne oluyor? Yeri gelmişken dünkü yazımdaki bir hatayı da düzelteyim. Kilis ve Inebolu belediye başkanlarının trafik kazasında öldüğünü yazmıştım. Inebolu doğru, a- ma Kilis'in MHP'Iİ belediye başkanı yi- ne MHP'lilerce vurulmuştu. Yani kendi işlerini kendileri halletmişti. Devlet katındaki yöneticilerimizin de mafyayla bağlantılı olduğunu düşün- mek çok yanlış olur. Buna dense den- se "işbiriiği" denir. Diyelim ki dağbaşında... affedersiniz istanbul'da bir cinayet işlendi. Emniyet müdürü tabii ki televizyona çıkıp çağn yapacak: "Alaattin Bey, rica ediyonım. Katil efendiyi getirin. Ne ifade vermek isti- yorsa yazıp eline verin. Birkaç ay misa- firimiz olsun..." Bunda kızacak ne var? Adam göre- vini yapıyor. Insanlann kendi sorunlarını kendileri- nin çözmesini sağlayan yöneticilerimiz bu başanlannın karşılığını elbette alma- lıdır. Yazının başında belirttiğimiz gibi sistem giderek yerine oturuyor. Ancak önümüzdeki dönem, Meclis'in, dolayı- sıyla hükümetin daha verimli olması için milletvekili seçilme ve başbakan olabil- me koşullarında küçük rötuşlar gerekli. Örneğin, şu maddeler mutlaka eklen- meli: - Mafyayla sürtüşmemiş olmak (lliş- kilerin iyi olması tercih nedenidir). - Devlet bankalarına olan borcunu ödeme suçu işlememiş olmak. - Herhangi bir olumsuz durumda yurtdışına gidebilecek olanaklara sahip bulunmak. - Devlet olanaklarından yararianma- sı için yeterince akrabaya ve dosta sa- hip olmak (Bunu daha önceki koltuklar- da yaptığını belgeiemesi tercih nedeni- dir). - Herdili konuşabilen, Tann ile iletişim kurabilen ve her şeyi kendine yon- tabilen bir eşe sahip olmak... Nâzım Hikıııet hâlâ yıırttaş değil • Baştarafi /. Sayfada manın iktidannın aldığı. ciddi bir gerekçe- ye dayanmayan bir kararla Türk vatandaş- lığından çıkanldığı anımsatıldı. Kültür Bakanı Karakaş. 10-15 haziran günleri düzenlenecek "2. Aspendos Opera ve Bale Festrvali'"ne ılışkin dün basın toplan- tısı düzenledı. Toplantı öncesinde. opera ve bale sanat- çılan, festivalin açılışında gösterilecek "Ai- da" adlı oyunu sergilediler. Bakan Karakaş, festivale büyük ilgi beklediklerini kayde- derek çoksesli düşünen toplumun yaratıl- ması, insanlann özgürleşmesi, tabulann or- tadan kalkmasi ve fanatizmin yıkılmasında sanatın ve sanatçının öncülüğünün yadsına- mayacağını vurguladı. Karakaş, Nâzım Hikmet'in itibannın ia- de edilmesi için, vatandaşlıktan çıkanlma- sına neden olan 27 Mayıs 1951 tanhli Ba- kanlar Kurulu karann;n iptali için Başba- kanhğa başvurduğunu açıkladı. Bu haksız kararın kaldınlması gerektiğini vurgulayan Karakaş, eski karan yürûrlükten kaldıran yeni bir Bakanlar Kurulu karannın yeterlı olduğunu söyledi. Karakaş. "Bu karar. gü- nümüz dünyasında ve toplumumuzda orta- ya çıkan yenioluşumlara bağlı birçok neden- den ötürii çağın gerisindc kalınıştır. Gerek uluslararası çevreler gerekse toplumumu- /un çok büyük bir kesimL bu karann değiş- tirilmesini istcmekte ve bekJemektedir" di- ye konuştu. Nâzım Hikmet'in vatandaşlıktan çıkanl- masının da hukuka aykın olduğunu kayde- den Karakaş, karann, 1312 say ılı Vatandaş- lık Yasası'nın "vatandaşbktan çıkarmaya ilişkin koşulu yerine getirilmeden oluştunı- larak" hukuka aykın bir temelc oturtuldu- ğunu savundu. Karakaş, Celal Bayar ve Adnan Mende- res'in itibarlannıniadeedildiğini anımsata- rak şu açıklamayı yaptı: "Günümüzde ortadan kalkmış bir suçun gerekçesine dayanan. soyut suç genekçele- ri\ k hazırlanmış karann daha fa/la yiiriir- lükte kalması yanlıştır. Bu karar. bir yargı hükmü dc değildir. Kamu \icdanım rahat- sız etmektedir. Bugün farklı siyasi kesimler- ce de Nânm Hikmet'in büyük bir Türk şa- iri olduğu kabul edilmektedir. Bu hüyük şa- ir hakkındaki olumsu/ karann kaldınlma- su yeni bir banş ortamına çok ihtiyac duy an toplumumuz için önemli bir aşama oluştu- racaktır." Karakaş, bakanlığın Nâzım Hikmet'in mezannı Türkiye'ye getireceği yolundaki haberlerin de doğru olmadığım belirterek mezann getirilmesinin vârislerin istemi üzerine gerçekleştirilebıleceğini söyledi. Karakaş. "Eğer, Nâzım Hikmet'in vârislerû mezann getirilmesi için bi/den yardım ister- lerse elimi/den geleni yapanz. Ybksa bakan- lığın ya da başka bir kurum ve kişinin me- zan getirme konusunda yetkisi yok. Bu hem geleneğe hem de yasalara aykın. Bunu ysA- nızca ailesi yapabüir" diye konuştu. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ta- rafından ünlü şairi yitirişimizin 32. yıldö- nümünde yapılan açıklamada, dünyanin her yerinde "büyük Türk şairi" olarak tanınan Nâzım Hikmet'in, yıllarönce, o zamanın ik- tidannın aldığı, ciddi bir gerekçeye dayan- mayan bir kararla Türk vatandaşlığından çı- kanldığı anımsatıldı. Vakfın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: "3 Haziran 1995 günü, büyük şairimiz Nânm Hikmet'iyitirişimizin32 nciyıldönü- müdür. Dünyanın her yanında 'büyük Türk saın' olarak tanınan ve büinen Nâzım Hik- met, yıllar önce, o zamanın iktidannın aldı- ğı, ciddi bir gerekçeyle davanmavan, tama- men haksız bir kararla Türk yurttaşljgından çıkanlmıştır. Yurduna ve halkına bağtılık \e sevgisini her vesile ile açıklayan şiirierinde yurt hasnetini en güzel, en duy gulu dizeleriy- İe dile getiren büyük ozanımız. ne yazık ki bu haksız karar nedeniyle y urdundan uzak- ta yaşama veda etmiş ve İcendi toprağında bir köy mezaıiığında gömülmek şeklindeki vasiyeti bile yerine getiriJememiştir. Şimdi iüümünün 32'nci y ılında onun adı- nı taşıyan kuruluş olarak Nâzun Hikmet'i yurttaşlık hakkından yoksun bırakan bu haksız ve acımasız karann kaMınhnasını hü kümetten bir kez daha taiep ediyoruz. Bu konuda geçen yıllarda Vakıf olarak yapüğı- mız çağnya yüz bin kişi imzalanyla kaüla- rak hükümeti bu ayıbı ortadan kaldırmaya davet etmiştir. Bu haksıziığı giderecek işle- min çok yalın bir işlem olduğunu. 1951'de yay ımlanan yurttaşlıktan çıkarma kararna- mesini, hükümetin yeni birJtararla iptal et- tiğini bildirmesinin. bu haksıziığı düzettme-. je yeteceğini bir kez daha anımsatıyoruz. Ölümünün 32'nci yıldönümünde vaktiyle işlenmiş bu büyük ayıbın düzeitihnesi ile bü- yük şairimize karşı ulusça uzun bir süreden beri taşıdığımız bir borcu yerine getinmiş olacağımız inancındayiz." Rıdvan Karakoç'ıın aüesi de devleti suçluyor YASEMİN KOYinrÜRK Gözaltında kayıp iddiasıy- la aranırken Beykoz Buzha- ne Köyü yakınlannda işken- ceyle öldürülmüş olarak bu- lunan ve aynı akıbete uğra- yan Hasan Ocak gibi Altın- şehir Kimsesızler Mezarlı- ğı'na gömüldüğü anlaşılan Rıdvan Karakoç'un ailesi, polisi suçladı. Rıdvan Kara- koç'un kardeşi Hasan Kara- koç, ağabeyinin "PKK'ye yardım ve yataklık yaptığı" gerekçesiyle polis tarafından arandığını ve bu nedenle de güvenlik güçlerince gözaltı- na alınarak öldürüldüğünü öne sürdü. Ağabeyinin Ha- san Ocak'la aynı akıbete uğ- radığını ve yoğun işkenceler- den sonra ip ya da telle boğu- larak öldürüldüğünü vurgu- layan Karakoç, olayın peşini bırakmayacakJannı belirte- rek, uluslararası kuruluşlara başvuracakJannı söyledi. Bölücü örgüt üyesi oldu- ğu gerekçesiyle hakkında gı- yabi tutuklama karan olan ve aranırken işkenceyle öldü- ^ l < ' v a n Karakoç'un ailesi, olaym peşini bırakmayacaklannı söyledi. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) rülmüş olarak bulunan Rıdvan Karakoç'un ailesi, çocuklannın öldürülmesınden devle- ti sorumlu tuttu. Olaym gelişimi hakkında bilgi veren Hasan Karakoç, polis tarafın- dan arandığı için eve gelemeyen ağabeyi- nin, kendilerini düzenli olarak telefonla ara- di. Ağabeyinden gelen telefonlann 20 Şu- bat 1995 tarihinden itibaren kesildiğini ve bir daha da kendisinden haber alamadıkla- nnı vurgulayan Karakoç, bu tarihten sonra polisten gelen tehditlerin de sona erdiğine dikkat çekti. dığını söyledi. Bu süreç içerisinde polis ta- Bunun oldukça düşündürücü olduğunu rafından süreklı olarak tehdit edildiklerini dile getiren Karakoç, bunu üzerine Rıdvan anlatan Karakoç. "•Evegelen potisler bizden Karakoç'u gözaltında kayıp iddiasıyla ara- ağabeyimizi bulmamızı isriyorlardı. Bize maya başladıklannı söyledi. 'Rıdvan Karakoç'u bulun. yoksa hepinizi Geçen pazartesi gününe kadararama ça- ıçentıkanz'gibitehditierdebulundular"'de- lışmalannadevamettiklerinibelirten Hasan Karakoç. ağabeyinin öldürülerek kimsesiz- ler mezarlığına gömüldüğünü öğrendikle- rinde ise şok olduklannı vurguladı. Ağabe- yinin cesedinin 2 Mart 1995 tarihinde Bey- koz Buzhane Köyü yakınlanndaki orman- lık bir alanda köylüler tarafından bulundu- ğunu anlatan Karakoç "Ağabeyimin, savcı- lık ve Adli Tıp Kurumu'nca gerekli işlemler yapıldıktan sonra kimsesızler mezarlığına gömüldüğünü biz geçen pazartesi günü öğ- rendik. Parmak izinden kimlik tespiti yapıl- masına ve adresimiz bilinmesine rağmen po- Yalova, Karabük ve Kilis Gözaltında kayıplar çığ gibi arüyor lis, olayı bize değil de Ağn'da- ki akrabalanmıza haber ve- riyor. Onlar da bize. Bizce pob's, olayın ortaya çıkmasn nı istemediği için böyle yap- tı" diye konuştu. Ağabeyinin politik bir in- san olduğu için güvenlik güçlerince gözaltına alına- rak işkenceyle öldürüldüğü- nü öne süren Karakoç, cese- din, Hasan Ocak'ın cesedi- nin atıldığı Beykoz Buzhane Köyü yakınlanndaki orman- lık alanda bulunmasının en büyük gösterge olduğunu belirtti. Adli Tıp raporlanna göre ağabeyinin de Hasan O- cak gibi yoğun işkenceler- den sonra ip ya da telle bo- ğularak öldürüldüğünü ve aynı mezarlığa gömüldüğü- nü ifade eden Karakoç, "Bu olay tamamen siyasidir. Ağa- beyimin öldürülmesinden polis, devlet ve arkasuıdaki karaniık güçier sorumlu- dur"dedi. Olayın peşini bırakmaya- caklannı, sorumlulann yar- gı önüne çıkması için bütün yasal yollan deneyecekleri- ni vurgulayan Karakoç, aynı zamanda uluslararası kuruluşlara da başvu- racaklannı dile getirdi. Bu tür cinayetlerin işlenmemesi için her- kesi duyarlı olmaya çağıran Karakoç şöyle dedi: "Türkiye'de düşünen, şerefiyle yaşamak isteyen ve halkına karşı vicdani sorumlulu- ğunu yerine getirmeye çalışan insanlar teker teker öldürülüyor. Bu gidişle Türkiye'de onuruyla yaşayan serefli insan kahnayacak. Duyariı olan herkesi buna dur demeye ça- ğmyonız." OLAYLARIN ARDINDAKT GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada deki terör ve aşırı dinciliği aktif olarak destekliyor. Bu gelişmeler Türkiye 'nin bü- tünlüğüne yönelik tehdit- leri oluşturuyor" sapta- ması bizi şaşırtmadı. Bu gerçek pek çok kez yazılıyor, çiziliyor, yineleni- yor. Ne var ki bizim için en büyük tehlike dışardan gelmiyor, kendi içimizden kaynaklanıyor. Bu gerçeği görmenin zamanı gelmiş de geçmiş- tir. Türkiye, darmadağınık biryönetimin ardından sü- rükleniyor. Büyük Millet Meclisi ül- kenin durumunun farkın- da mıdır?.. Dışardan bir bakışla, ne hükümetin ye- terince bilinçli olduğu ileri sürülebilir ne de parla- mentonun işin ciddiyetini kavradığı söylenebilir. Cumhurbaşkanı Demi- rel, "tehdit"\ dile getirdiği zaman eleştiriler ve saldı- nlarla karşılaştı. Bu gerçeği ABD yöneti- minin dile getirmesi kar- şısında ne demeli?.. ••• İTÜ'de polis havaya ateş açtı tstanbul Haber Servisi - istanbul Teknik Üniversite- si'nde (İTÜ) düzenlenen "Yeni Bir Türkü" adlı kon- serler zinciri etkinliğine, po- lis dün de izin vermedi. En- gelleme üzerine başlayan olaylarda polis havaya ateş açtı. Beş öğrencinin yaralan- dığı olay sonrasında bazı öğ- renciler gözaltına alındı. Önceki gün, üniversitede "Hasan Ocak" anısına gös- teri yapacağı iddiasıyla et- kinliği engelleyen polisler, dün de üniversite bahçesin- ; de toplanan öğrencileri da- ğıttı. Dünkü etkinlik öncesi üniversite bahçesinde çok sayıda sivil polis gören öğ- renciler, "Polis dışan, eğitim içeri" sloganı attılar. Çoğu sivillerden oluşan emniyet görevlileri, öğrencileri cop- larla dağıttı. Bu sırada, bir- çok öğrencinin gözaltına alındığı bildirildi. Öte yandan, UBA'nın ha- berine göre Topkapfdaki Atatürk Öğrenci Sitesi önünde dün öğle saatlennde meydana gelen olayda, Mar- mara Üniversitesi Eğitim Fa- kültesi öğrencisi Abuzer Ya- vuz'un, sivil polis olduklan öne sürülen kişilerce durdu- rulmak istendiği, ancak Abuzer'in kaçması üzerine ateş açan polisler tarafından yaralı olarak yakalandığı be- lirtildi. Haberde aynca gör- gü tanıklannın ifadelerine de yer verilerek, sivillerin Abu- zer Yavuz'a 9 el ateş ettiği ve Yavuz'un bacağından vurul- duğu iddia edildi. Çeliktepe'de yangm: 2 çocuk öldü • tstanbul Haber Servisi - Çeliktepe Talatpaşa Caddesi Dutluk Sokak üzerindeki ahşap gecekonduda, dün akşam saat 21.30 sıralannda yangın çıktı. ltfaiye ekipleri tarafından bir saat içerisinde söndürülen yangında, iki çocuk yaşamını yitirdi. Yaralanan bir kişi ise Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldınlarak tedaviye alındı. Yaşamını yitiren çocukjardan birinin 2 yaşındaki Öznur Çubukçu olduğu bildirildi. • Atştarof. 1. Sayfada a" lcınulanrda uyardı. ANAP, TBîvMGerelKurulu'ndades- tek >erdiği Vtki Yasası konu- suı»ch tutumdeğiştirerek, iptal îsteniyle A:ayasa Mahkeme- si'rmc başvuma karan aldı. . HOcümete KHK ile yeni il ve iiçe Uırma olaıağı sağlayan Yet- ki "Vısası'nıı TBMM Başkanı Hûsanettin Ondoruk tarafından 1.5 jûn gecikneyle Çankaya'ya gön»<srilmesOYP'de gerilim ya- rattı. Cindonıc'a yakın kaynak- lar, h\r gecikne söz konusu ol- tnadğını ve lormal prosedürün işles<iği görışünü savunurken ağır rafik, D'r P'lileri rahatsız et- ti. D " P Gene Başkan Yardımcı- sı Llrahim Vtşar Dedelek yasa Köşk'e gönderilmeden yaptıgı açıklamada, Cindoruk'u. sürecı yavaşlatmakla suçladı. Cindoruk ile DYP'liler arasında yapılan gö- rüşmelerin ardından, Yetki Yasa- sı öğle saatlerine doğru Demı- rel'in onayına sunuldu. Hükü- meti uyaran Demirel, dün akşam şu açıklamayı yaptı: "Türidye'nin kJari taksimao- nın yeniden gözden geçirilmesi ve yeni il ve ilçeler kunılmasının bir ihtiyaç halinegeldiği herkesçe ka- bul edilmektedir. Devletimizin daha iyi işlemesi \e \atandaşian- mızın devletle münasebetlcrini daha kolay lıkla sürdürebilmeleri bunu gerektirmektedir. Yeni il ve ilçeler kunılurken itina ile hare- ket edilmesi, acete ile yanlışlıklar yapılmanıasu yeni hoşnutsuziuk- lar doğmasının mutlaka önlen- mesi laamdır." Yetki Yasası, Resmi Gazete'- nin mükerrer sayısında yayım- landı. Demirel'in Yetki Yasası'nı in- celediği sıralarda il yapılacak il- çeler konusundakı kararnamele- n hazıriamaya başlayan hükü- met, il sayısının ilk aşamada 79'a çıkanlmasını benimsedi. Yapılan çalışmalann ardından Kilıs, Ya- lova ve Karabük'ün ıl yapılması- na ilişkin kararname hazırlandı. Yetki Yasası'nın onaylanması- nın ardından il yapılacak ılçele- re bilgi veren DYP kurmaylan, Kilis'in plaka numarasının "79" olacağını söyledıler. • Baştarafi 1. Sayfada şinin gözaltında kaybedildiği belirtilirken, sadece 1995 yılında ve sadece İstanbul'da 75 günde 103 kişi kimsesizler mezarlığı- na gömüldü. Edinilenbilgileregöre 1994- 1995 yıllan arasında ise yuzdeöO'ı, "nor- mal olmayan" ölüm raporu bulunan 396 kişi de sessiz sedasız toprağa verildi. Türkiye'de özellikle 12 Eylül 1980 tan- hinden sonra 412 kişinin güvenlik güçlenn- ce gözaltında kaybedildiği iddia edılıyor. İnsan Haklan Derneği (IHD), Insan Haİcla- n Vakfı (İHV) ve çeşitlı kıtle örgütlerinin yaptıklan araştırmalara göre en çok gözal- tında kayıp, 299 kişiyle 1994 yılında mey- dana geldi. 1995 yılının ılk ayında ise 27 ki- şinin kaybedildiği öne sürüldü. Türkiye'dekı insan haklanyla ilgili örgüt- ler tarafından yurtdışındakı örgütlere de gönderilen bilgilere göre gözaltında kayıp- lann büyük çoğunluğu "güvenlik güçlerin- ce" yalanlanırken, Olağanüstü Hal Bölge Valıliği sınırlan ıçındekı ıllerden 60'a ya- kın insandan da yıllardır haber alınamadı- ğı belirtildi. Özellikle 12 Mart 1995 günü Gaziosmanpaşa Gazı Mahallesi'nde mey- dana gelen 33 kişinin öldüğü olaylardan sonra 21 Mart 1995 günü polis tarafından gözaltına alındığı savlanan Hasan Ocak, "cesedi bulunan kayıplar" kervanına katıl- dı. Ocak'ın ailesi, çocuklannın 21 Mart 1995 günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekiplerce gözaltına alındığını ve gö- zaltında kaybedilmek ıstendiğıni savladı. Ancak Emniyet yetkilileri ısrarla. Ocak'ı kendılerinin gözaltına almadığını açıkladı- lar. Sonunda. bir ihbar üzerine Ocak'ın ce- sedinin, 28 gün Adli Tıp Morgu'nda bek- letıldıkten sonra. parmak izleri alınmasına ve Emniyet bırımlennce daha önceden alın- mış parmak izleri bulunmasına karşın kım- lik tespiti yapılmadan ve ailesine haber ve- rilmeden Altınşehir Kimsesizler Mezarlı- ğı'nda toprağa verildıği ortaya çıktı. Ocak'ın ardından, bu kez. yıne gözaltın- da kayıp savıyla ailesi tarafından aranan Rıdvan Karakoç'un cesedi bulundu. Ben- zerlik şaşırtıcıydı. Ocak ve Karakoç'un, bu kadar rastlantılarla dolu benzer ölümleri ve gömülmeleri. gözaltında kayıp savlannın ardından bu kez "Kimsesizler mezarlığına gömülenler kimler?" sorusunu getirdi gün- deme. Konuya, İnsan Haklanndan Sorum- lu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu el koy- du ilk kez. Güneydoğu Anadolu Bölge- sı'nde seçim gezisinde bulunan Hacaloğlu, "Dosyayı inceliyoruz. Geniş bir açıklama ya- pacağız" dedi. Ancak Adlı Tıp Kurumu yet- kılılen dosyadaki 293 kımsesiz cesetten yüzde 60'ının normal olmayan yollardan öldüğünün belırlendiğini açıkladılar. Karakoç'un ölümü yeni bir gerçeği daha gözler önüne serdi. Oğullannın cesedinin gömüldüğü mezan bulmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdür- lüğü'ne giden Karakoç'lar ve basın men- suplan, son 75 gün içinde 103 kişinin, kim- sesizler mezarlığına sessiz sedasız gömül- düğünü öğrendiler. Belgelere göre bunlar- dan 6'sı bebekti. Geri kalan insanlar arasın- da yaşlı genç her yaş grubu vardı. Kimdi bunlar? Sadece İstanbul'da 75 günde 103 ki- şi ölüyor ya da öldürülüyor ve sahipsiz ol- duklan gerekçesiyle toprağa veriliyordu. Ancak en ilginç olanı ise sahipsiz cesetler konusunda yetkililerin yetkisızlığiydı. Ne polis, ne savcılıklar ne Adlı Tıp Kurumu ne de Mezarlıklar Müdürlüğü, sahipsiz ceset- lenn kimlik tespiti ve aileye gömülmeden önce haber verilmesi konusunda yetkili de- ğildiler. Her binm ya da kurum görevini ye- rine getiriyor ve sonunda ceset toprağa ve- riliyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle