Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27HAZİRAN1995SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Baraj havzalanndaki kaçak yapılaşmanın sonucu:
Atık sudan barajlara tehdit• Yapılaşmanın kesin yasak olduğu
barajlann su toplama havzalannda, çoğu
göçle gelen ve gecekondularda oturan 2
milyona yakın insan yaşıyor. Bu bölgelerin
fosseptik, kanalizasyon ve her türlü atıklan
doğrudan, dereler ve yeraltı sulan
aracılığıyla baraj göllerine sızma tehlikesi
var. Istanbul'daki nüfus artışı son beş yılda
ortalama yüzde 35 düzeyinde gerçekleşirken
su havzalannda bu oran yüzde 500'e ulaştı.
Su havzalannda 5 yıllık nüfus artışı
İBRAHİM GÜNEL
Yapılaşmanın kesin yasak
olduğu barajlann su topla-
ma havzalannda, çoğu göç-
le gelen ve gecekondularda
oturan 2 milyona yakın in-
san yaşıyor. Bu bölgelerin
foseptik. kanalizasyon ve
her türlü atıklan doğrudan,
dereler ve yeraltı sulan ara-
cılığıyla baraj göllerine gı-
diyor. tstanbul'dakı nüfus
artışı son beş yılda ortalama
yüzde 35 düzeyinde gerçek-
leşirken su havzalannda bu
oran yüzde 500"e ulaştı. Si-
yasi ve ekonomik gerekçe-
lerle göç ve kaçak yapılaş-
manın önüne gecilemezken
RP'li yerel yönetimlerde oy
deposu olarak gördüğü ba-
raj havzalannda yapılaşma-
ya göz yumuyor.
Istanbul göç, artan nüfus.
düzensiz kentleşme v e sana-
yileşme kıskacında eriyor.
Bu düzensizlik en yaşamsal
ihtıyacımız olan suyu doğ-
rudan etkiliyor. Yapılaşma-
nın kesin yasak olduğu su
toplama havzalannda man-
targibi çoğalan binalann alt
yapısı olmadığı için kaçak
kanalizasyon. foseptik gibi
atıklar doğrudan doğruya
barajlara ulaşma tehlikesi
var.
Bilimse! araştırmalar ls-
tanbul'un içme su kaynakla-
nnı oluşturan barajlann su
toplama havzalanndaki nü-
fus artışının en çok 1980-
1995 yıllannda olduğunu
ortaya koyuyor. "Istanbul
Su Kavnakları Havzalan
Nüfus Dağüımı" konulu bır
araştırma Ömerli, Elmalı,
Darlık, Sazlıdere ve Alibey-
köy barajlan ile Terkos ve
Büyükçekmece göllerinin
çevresindeki nüfus artışı;
gerek kaçak yapılaşma ge-
rekse göç ve kirlilikle ilgilı
endişe verici sonuçlan göz-
ler önüne serdi.
l980yıhndabu bölgele-
rin tümünde 124 bın 312
olan nüfus I985'te 164 bın
743'e, 1990'da ıse 379 bin
I98'e ulaştı. Bu bölgelerin
1995 nüfusu ise toplam 2
milyon olarak tahmin edili-
yor. Bu artış yüzde olarak
hesaplandığında 1980-1985
arasındaki artış yüzde 32.5
olurken 1985-1990 arasın-
da yüzde 141.1. 1990-1995
arasında ise yüzde 500 ola-
rak hesaplandı.
DSl 14. Bölge Müdürlü-
ğü'nün yaptırdığı araştırma-
da, 1985-90 yıllan arasında
en büyük nüfus artışı yüzde
305.7
ile Ömerli Barajı su
toplama havzasında gerçek-
leştı. Ömerli"yi yüzde 254.8
ile Alibeyköy, yüzde 173.5
ile Sazlıdere. yüzde 136.2
ile de Elmalı Barajı su top-
lama havzası izledi. Artışın
en çok olduğu dönem Istan-
bul Büyükşehir Belediye-
si'nin eski başkanlan Bed-
rcttin Dalan ile Nurettin Sö-
zen'e rastlıyor. 27 Mart
1994 yerel genel seçimlerin-
den sonra RP'li belediyele-
rin yönetimine geçen bu
bölgelerde kaçak yapı ve
nüfusta patlama oldu. Sul-
tanbeyli, Gaziosmanpaşa
gibi bölgelerde oy uğruna
kaçak yapıya göz yuman
RP'liler, altyapı eksikliklen
konusunu ise "Bütçesi bizi
aşarn
gerekçesiyle merkezı
idareye bırakıyorlar.
Istanbul Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Tavyip Er-
doğanın seçım öncesı
"Havzalann korunmasını
sağlayacağız"ş.eklindeki va-
atlerine karşın. İSKİ bugü-
ne kadar bu vönde ciddi bir
adım atamadı. Tek yaptığı
ise Elmalı Barajı'm besle-
yen kirlenmiş derelerin yö-
nünü değiştirip kirli sulan
başka yerlere deşarj etmek
oldu.
Uzmanlar ise bu yönteme
karşı çıkarak barajlan besle-
yen kaynakların kirlenme-
mesinın sağlanmasını öner-
melerine karşın. bu yönde
önlemler aiınmadı.
Bütün bunlann sonucun-
da suyu kirleten parametre-
ler incelendiginde mikopla-
rın yanında amonyak. azot
ve ağır metallerde artış göz-
leniyor. Uzmanlar sularda-
ki zararlı maddelerin bulaşı-
cı hastalıklara yol açtığını.
yaz aylarında sıcaklarla bir-
likte bu hastalıklann daha
da yaygınlaştığını belir-
tiyorlar.
Istanbullu hastane kuyruğunda• Kirli su içmeye ya da pis denizlere girmeye mahkûm edilen
îstanbullular için son çara hastane poliklinikleri oldu. Insanlar "su"
ve "deniz" konusunda konan yasaklara aldırmazken hastanelerde
"ishal" ve benzeri hastahklar, artık "normal" sayıhyor.
AYKUT KÜÇÜKKAYA
Istanbul'un ve Istanbullunun kaden de-
ğişmiyor. lstanbul halkı. her yaz, su ve su-
dan kaynaklanan hastalıklara "teslim" olu-
yor. Kirli suyu "içen" ve kirli suya "giren"
Îstanbullular için son çare, hastane polikli-
nikleri oldu. lnsanlar "su" ve "deniz" konu-
sunda konan yasaklara aldırmazken hasta-
nelerde de "ishal" v e benzeri hastahklar, ar-
tık "normaFsayıhyor.
SSK Okmeydanı Eğitirn Hastanesi Polik-
liniği'nde muayene fişi almak için sıraya gı-
ren ve adının Ahmet olduğunu söyleyen
(tüm ısrarlara karşın soyadını söylemedi)
yaşlı amca, sırayı terk ederek yanımıza yak-
laşıyor ve derdini şöyle anlatıyor:
"Oğul, tstanbul'un suyu hasta. Baksana
içtiğimiz su bazı yerlere gönderilryormuş.
Orada testlerden mi ne geçirilh ormuş. Ama
biz o suyu içiyonız. Anlavacağın biz, tstan-
buPun hasta suyunu içiyoruz. Ilk önce onun
tedavisini vapacaklanna. bizimkini yapıyor-
lar. OguL doğruv u söv le bana. biz kobay mı-
yız, yoksa insan mı?"
Genç-yaşlı onlarca insan var, sabahın kör
karanlığmda ılaç kokan loş koridorlarda. As-
lında su ve sudan kaynaklanan hastalıklara
kimsenin "arnk" aldırdığı yok. "İshal tşte...
Kovuçav içersingecer*
<
dıyorbırtanesi. Hat-
ta "bağışıklık" kazanıldığını savlayanlarbi-
le var. Ayağı alçılı bır genç bayan. "Parası
olan pet su alır. Ounayan terkos çeker. Para-
sı olan ha\ uza gider, olmavan lağıma. Daha
neyi soruyorsunuz ki? Gidin Ankara'dakile-
re sonın. Dalan'a sorun, Sözen"e sorun, ba-
dem bmklılara sorun" diye terslıyor bizle-
ri.
Konuyu bir de uzmanlara iletelim diyo-
ruz. Ve hastanenin başhekım yardımcılan-
nın sabah sohbetini böiüp "Raporlarda İs-
tanbul'un hiçbir noktasındaki suyun icilebi-
lirlikonayıaiamadıgı hakJe, İSKİ'nin 'Istan-
bul'un suyunda kirliük yoktur ve güvenılir
şekildeiçilebilir'açıklamasınıdoktor olarak
doğru buluyor musunuz" sorusunu yönelti-
yoruz. Yanıt: "Su,depolartn içinde hirikmis
pislik ncdeniyle kirleniyor. Zaten yaz a\ lann-
da devamlı olarak ishal, tifo ve dizanteri gi-
bi hastalıklarda artmalar görülür. İSKİ'yi
suçlasak ne olacak ki? Onlar da bizi suçla-
vacaklar.-" Kirli su>un neden olduğu hastahklar nedenivle hastaneönlerinde uzun ku\ruklar oluşu\or.
Atılan isciye destek
Sendika, eylem
takvimi belirledi
• Belediye-tş Sendikası Beyoğlu Şube
Başkanı Gülçiçek, 1 ve 2 no'lu şubeler ile
Beyoğlu şubesi üyesi işçiler, mezbaha ve
itfaiye çalışanlannın bugün iş bırakacağını
açıkladı. «
IstanbulHaberServisi-Belediye-lş Sendikası. Şişli Be-
lediyesi'nden çıkanlan ışçılerin geri alınması ve tutuklu
olanların serbest bırakılması için iş bırakma eylemine gi-
diyor. Gözaltına alınan 91 ışçı ile yakınlarının serbest bı-
rakılmasını isteyen işçiler.
"Atıg, boşalan kadrolara
kendi yakınlannı getirmeye
çalışıyor. İşten çıkanlmamız
politik bir oyundur. Miicade-
leyedevamedeceğiz'* dediler.
"ANAP'lı Şişli Belediye
Başkanı Gülay Atığ tarafın-
dan 'iş vaadinde bulunula-
rak' işten çıkanlan işçiler,
eylem takvimi hazırladı.
Konuya ilişkin olarak gö-
rüştüğümüz Belediye-lş
Sendikası Beyoğlu Şube
Başkanı Hıdır Gülçiçek. 1 ve
2 no'lu şubeler ile Beyoğlu
şubesi üyesi işçiler. mezbaha
ve itfaiye çalışanlannın bu-
gün iş bırakacağını açıkladı.
Eminönü Belediyesi'nden
çıkanlan işçilerin de aynı
problemleri yaşadığına dık-
kat çeken Beyoğlu Şube
Başkanı Hıdır Gülçiçek. şun-
lan söyledi:
yoriar
1
"G«neHş Sendikası'yla da
görüşerek bizimk birlikte iş
bırakmalannı isteyeceğiz.
Olumlu yanıt vereceklerini
umu>t>ruz. Çünkü tüm işçi-
ler, aynı problemlerle karşı
karşıya. Şişli Belediyesi'nde
Atığ tarafından o>nanan
ovuniar, Eminönü'nde Çe-
tinsaya tarafından o> nanıyor.
1$ bırakma eylemi ile karar-
lılığımızı bir kez daha gös-
tereceğiz.''
Kamu işyerlerinde uyuşmazhk
GÜNNURİLHAN
Kamu işyerlerinde süren
toplu toplusözleşme görüş-
melerinde 200 bin işçi adı-
na uyuşmazlık tutanaklan
imzalandı ve arabulucu aşa-
masına gelındi. Görüşme-
lerde ücret teklifi sunmayan
Türkiye Kamu Işverenlen
Sendikası (TÜHİS) toplu-
sözleşmelerle kazanılmış
sosyal haklardan vazgeçil-
mesi konusunda ısrannı sür-
dürüyor.
Türk-tş Koordınasyon
Kurulu. kamu sözleşmelen-
• Türk-lş'ten alınan bilgiye göre, çeşitli işkollannda 1995 yılının ilk
üç ayında başlayan kamu sözleşmelerinde 60 günlük yasal görüşme
süresi tamamlandı ve 200 bin işçi adına uyuşmazlık tutuldu.
ni değerlendirmek üzere bu-
gün toplanıyor. Petrol-lş
Ğenel Başkanı Adnan Öz-
can ve Harb-lş Sendikası
Genel Başkanı Izzet Çetin,
koordinasyon kuruluna
"üretimden gefen giicü kul-
lanma" \ e "Türk-îş'in ikir-
cikli tavırdan vazgecmesi"
önerılerini götüreceklerinı
söylediler.
Türk-lş'ten alınan bilgiye
göre, çeşitli işkollannda
1995 yılının ilk üç ayında
başlayan kamu sözleşmele-
rinde 60 günlük yasal görüş-
me süresi tamamlandı ve
200 bin işçi adına uyuşmaz-
lık tutuldu. TÜHİS hiçbir
ücret teklifi sunmazken,
aralannda "yıllık ücretli izin
süreierini kısaltmak". *ça-
lışnıa süreierini uzat-
mak^.^toplu işten çıkarma"
nın da bulunduğu 30'dan
fazla toplu ış sözleşmesi
(TİS) maddesinın yenıden
düzenlenmesinde ısrar edı-
yor. Yasal görüşme süresi
dolan ve 35 bin işçısi adına
uyuşmazlık tutanağını ım-
zalayan Harb-tş Sendika-
sı'nın Genel Başkanı Izzet
Çetın, TÜHfS'in kendilerı-
ne dayattığı 34 ana maddey-
le kazanılmış sosyal ve de-
Denizşehitleri lstanbul'daanıldıfstanbul Haber Servisi - "1 Temmuz Kabotaj Bayramı"
etkinlikleri çercevesinde "Deniz Şehitlerini Anma" amacıyla dün
düzenlenen törende denize çelenk atıldı. lstanbul Sirkecı
Ahırkapı'da düzenlenen törende bir konuşma yapan Deniz
Ticaret Odası Genel Sekreteri Prof. Reşat Özkan, "V'atanı
uğruna şehit düşen herkesin ruhu şad olsun. Bizler. ülkemizi
Atatürk'iin ilkeleridoğrultusunda büvük bir mücadelevle
kalkındırmak istivoruz. Dünya, bir ekonomik savaş içinde
yarışıvor. Biz de bu savaşta en önde çarpışarak ülkemizi
geliştirmeliyiz" dedi. Deniz şehitleri anısına bir dakikalık saygı
duruşundan sonra teknelerle denize açılıp Marmara Denizi
sulanna çelenk atılmasıvla tören sona erdi.
mokratik hakkarının da elle-
rinden alınmak istendiğıni
vurguladı. 1994 yılı ikinci
yanyıl ücret zamlannın işçı-
ye altı ay gecikmelı ödendi-
ğini ve 1995 yılı sözleşme-
lerinin de gecikmeli başladı-
ğını anımsatan Izzet Çetın.
"Hükümet. işçilere parasını
altıav gecikmeliöde>erekl7
trilyonluk ka/anı; elde etmiş-
ti. 1995 vılı sözleşmesini de
geciktirerek v eni bir kav nak
yaratıyor" dedi. Yeni toplu
iş sözleşmesiyle 'Türki-
ye'deki geleneksel iş ilişkile-
rinin bozulmak istendigini"
vurgulayan Harb-lş Genel
Başkanı Çetin. Millı Savun-
ma Bakanlığı ile sürdürdük-
leri göriişmelerde. üzerinde
anlaşmaya varamadıklan
TlS maddeleri hakkında ise
şu bılgileri \erdı.
"Normal çalışma süreleri
uzatılarak işçiler 12-15 saat
boyunca işverine bağımlı ha-
le getirilmeye, \ ıllık ücretli
izin süreleri a/altılmava ve
farklı ücret ödemeleri sabit-
lenmeye çalışılıyor. Fazla ça-
lışma. vardiyalı >e gece çalış-
ması. prim nıiktarlan, toplu
işten çıkarma ve iş güvence-
si gibi maddelerle de kaza-
nılmış haklarımızın geriye
aiınması için uğraşıvorlar.
Yani işveren diyor ki çok ça-
lışın, çok yoksullaşın, aynca
işgüv«nceniz de olmasın."
Türk-İş Koordinasvon
Kurulu'nun bir ay aradan
sonra bugün toplanacağım
belirten İzzet Çetin, kurul-
dan. etkin eylemler yapıl-
ması ve bu eylemlerin ka-
mu çalışanlanyla birlikte
uygulanması karannın alın-
masını ısteyeceklerinı be-
lirtti. Türk-lş yönetimınde
'isteksizlik' gözlediklerını
dile getıren Çetın. koordı-
nasyon kuruluna "Türk-
İş'in hükümet karşısındaki
tutarsız \e ikircikli tavırla-
rından vazgecmesi" uyarı-
sında bulunacaklarını da
vurguladı.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Durum VaziyetiL
Bizim Fen Fakültesi'nin Vezneciler'e bakan yüzün-
deki parmaklıkiara dev bir bez afiş asmışlar. Necdet
Menzir'i destekliyorlarmış. Destekleyen kim? Vefa ve
Süleymaniye "halkı"...
OraJar polis kaynar. Değil böyle kanunsuz bir bez afiş,
el kadar bir ilan yapıştırmaya kalksanız, yakanıza ya-
pışırlar. Beyazıt Karakolu yüz metre ileride. Çevik Kuv-
vet, otobüsler dolusu ve "Vefa ve Süleymaniye" halkı
adına bez afiş asılıyor. Kim sormuş acaba Vefa ve Sü-
leymaniye halkına, ne zaman sormuş ve nasıl sor-
muş?..
Benzer yasadışı afişler başka yerierde de var. Öme-
ğın Vatan Caddesı'nde yeni Emnıyet Müdürlüğü bına-
larının hemen ilerısinde, caddeyi boydan boya kapsa-
yacak bir biçimde "Menzir sempatisi" dıle getiriliyor.
Aynı biçimde Aksaray geçidine de bez afişler asılmış.
Ama bunlarda örgüt adı verildiği için, durum Fen Fa-
kültesi'nde olduğu kadar vahım değil...
Bu ne bıçim bir görev anlayışıdır? Bır grubun astığı
afışlerdeki sözler hoşlanna gittiği için kanunsuzluga
göz yuman emniyet kuvvetleri, nasıl tarafsız görev ya-
par? Tarafsız görev yaptıklanna halkı nasıl inandırabi-
lirter?
"Umurlannda mı?" demeyin. Adalete ve yasanın üs-
tünlüğüne herkesin gereksınımı vardır. Bugün bu yasa
tanımazlığa göz yuman komiser, yann bir haksızlığa uğ-
rarsa başvuracağı tek yer vardır: Idare mahkemesi.
Eğer yasalann üstünlüğüne inanmaz ve bunu yaşama
geçirmek için çabalamazsa "mafya "dan başka başvu-
racak "merci" bulamaz.
Ercan Karakaş'ın Kültür Bakanlığı'ndan ıstıfa et-
mesine hem üzüldüm hem de sevindim. Sevindim,
çünkü CHP içinde "sözünü" ve "ilkelerini" bakanlık
koltuğunun önünde gören ınsanlar olduğunu dost-düş-
man bir kez daha anladı. Mümtaz Soysal Hoca ve Ay-
dın Guven Gürkan'dan sonra; Ercan Karakaş'ın da ay-
nı kararfılığı yeğlemesi, doğrusu insana gelecek hak-
kında umut veriyor. (Galiba bu üç değerli insan, CHP
Genel Başkanlığı'na da sıvanacaklar...)
Bu karara üzüldüm, zira Ercan Karakaş aynı Timur-
çin Savaş gibi, çok iyi bir kültür bakanı olacaktı. Ba-
kanlık bürokrasisindeki kimi düğümleri (ki benim sev-
gili dostum Emre Kongar bunları üç buçuk yıldır çö-
zemediğini iddia eder), çözecek bir potansıyele sahip-
ti. Neyse, olan oldu. Sevgili Karakaş'a da bundan son-
rası için başanlar dileyeJim.
Zaman zaman sohbetlerimızde "Bu hükümetparça-
lanır mı" sorusu gündeme geliyor. Bence parçalan-
maz. Zira artık "parçalanma noktasını" geride bıraktı-
lar. Yani oylesıne "yaşanmaması gereken" şeyleri ya-
şadılar ve bu hükümeti bunlara rağmen sürdürdüler ki,
artık herhangi bir olay parçalanma nedenı olamaz.
Örneğin hükümet ortağı bir partinın milletvekilıni, bir
grup polis evıre-çevire dövecek ve tüm Türkiye, bunu
televizyonlarda hayret ve ıbretle seyrettikten sonra, bu
meydan dayağını atan polisler hakkında mahkemede
beraat kararı çıkacak ve idari kovuşturma yapılmaya-
cak. Pes vallahi... Insanın aklı almıyor.
Neymiş, "o milletvekili Dev-Solcularla birlikte yürü-
yormuş ve polise müdahale etmiş..." Eğer bu iddia
doğruysa, CHP yönetiminin bu milletvekıline bunu res-
men sorması gerekir. Yok eğer yalansa (ki ben öyle ol-
duğuna inanmak istiyorum), o dayakçı polislere en ağır
cezalar verilmelidir. Eğer iktidar ortağı bir parti, bır mil-
letvekiline atılan meydan dayağını sineye çekerse or-
tada hiçbir "aynlık nedeni" kalmaz. Ve o polislerin bır
başka üst düzey görevlisı, bu kez bakanlan en ağır bi-
çimiylerthameder ve bunu da sineye çekerler. Bu ara-
da o emnıyet görevlisı de bir sonraki seçimlerde mil-
iet\'ekilliğini garanti eder...
Gençliğimizde "hayat arkadaşlanmızı" seçmeye baş-
ladığımız dönemlerde, kimi çiftlerin en ağır biçimlerde
kavga ettiklerini, kimılerinin ise çok uyumlu göründük-
lerini hatırlıyorum. Uyumlu görününlerin çoğunun yol-
lan aynldı. Mutluluğu başka yerlerde aramaya başladı-
lar. Kedi-köpek gibi didişen çiftler ise çoğunlukla bir-
liktelıklerini yürütüyorlar. Zira öyle şeyleri yaşayıp sin-
dı'rmışler kı, uyumlu görunen çiftlerde "aynlık nedeni"
olabilecek bır hata ya da tutum, onlar için olağan hale
gelmiş. CHP'nin bu koalisyonu sürdürmek istemesini
de doğrusu gençlığimizden anımsadığım bu duruma
benzetiyorum.
1991 'den bugüne DYR ilkelerinden ve de programın-
dan en ufak bir ödün vermemiş. bir tek geri adım at-
mamıştır. Zaten bugün daha uyumlu bir ortak bulaca-
ğını bilse koalisyona hemen son verir. CHP ise ilk gün-
den bugüne hep "veren taraf" oldu. Ne uğruna?..
Önceleri bir "Milliyetçi Cephe" korkusu vardı. Ama
artık o korku da yok. Peki, o halde nedir CHP'yi "ko-
alisyona mahkûm" eden şey? Gerçekten anlayamıyo-
rum. Güneşin altında eriyen kar gibi ufalan örgutlerini
de görmüyor mu Ankara'daki yöneticiler? Örgutlerden
gelen sesi duymuyor mu?
Doğrudur, siyasal partiler "iktidar olmak amacıyla"
oluşturulan örgütlerdir? Ama üç günlük iktidar uğruna,
inanç ve ideolojilerinin tümüyle silinmesi, bu üç gün-
lük iktidarı haklı kılar mı?..
Doğrusu "durum vaziyeti" pek parlak görünmüyor...
Emekciden demokratik forum
Kamu çalışanmdan
Meclis'e protesto
AN'KARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Anayasa değişik-
liklerıni. yaşama geçırme-
yen parlamento, "demokra-
tik forum" oluşturarak pro-
testo edilecek. 4 milyon ça-
lışanı temsil eden Demok-
rasi Platformu. katılımcı bir
anayasa tartışması başlata-
cak. Demokrasi forumu, si-
yasilere "Türki>e'nin av-
dınlık geleceğini karartma-
yacağu" uyansında buluna-
cak. Anayasa değişiklikleri
ile örgütlenme özgürlükle-
rinin engellenen kamu çalı-
şanlan da yann ülke çapın-
da bir saat süreyle susarak
grevsiz toplusözleşmesiz
sendika hakkına "sessizce
hayır"diyecek.
TBMM Genel Kuru-
lu'nda, grevli-toplusözleş-
melı sendika hakları
DYP'nın oylanyla engelle-
nen kamu çalışanları. par-
lamentoyu "sessiz oturma
eylemi" ile protesto etme
kararı aldı. Kamu Çalışan-
ları Sendıkaları Konfede-
rasyonlaşma Kurulu'nun
(KÇSKK) programına göre
kamu çalışanlan yann. tüm
ıl ve ilçelerde merkezı alan-
larda. 12.00-14.00 saatlerı
arasında oturma eylemi ya-
pacaklar. Eyleme katılan
kamu çalışanları. konuşma-
yacak, slogan atmayacak,
alkışlamayacak, yürüyüş
yapmayacak. Kısacısı kamu
çalışanlan eylemleri süre-
smce hiçbir şey "görmeye-
cek, duymayacak. konuş-
mavacak." Kamu çalışanla-
n. ısteklenni pankart ve dö-
vizlerle dile getirecek ve ba-
sm açıklaması dağıtacaklar.
KÇSKK'nin karanna gö-
re "SermsıyeninTBMM'de-
Id militan sözcüsü Coşkun
Kırca'nın kamu çalışanlan-
nın sendikal hak ve özgür-
lüklerine karşı sövledikleri-
ne vanıt olarak ve siyasile-
rin söv ledikleri yalanlân teş-
hirermekanıacıvia". bugün
Eğitim-Sen Genel Merke-
zi'nde bir basın toplantısı
yapılacak.
Kamu çalışanlannın baş-
kentte bir hafta boyunca
sürdürdükleri eylemlerin
ardından dün Demokrasi
Platformu. ikinci kez ana-
yasa değişiklikleri ve de-
mokratikleşme için bır ara-
ya geldı. Türk-lş. DİSK.
nıeslek odalan ve demokra-
tik kitle örgütlerinın baş-
kanlarınm katıldığı toplah-
tıda. "Türkiye nin avdınbk
geleceğinin karartılmama-
sı" için ortak mücadele
programı oluşturulması kia-
rarlaştınldı. *