25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27HAZİRAN1995SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baraj havzalanndaki kaçak yapılaşmanın sonucu: Atık sudan barajlara tehdit• Yapılaşmanın kesin yasak olduğu barajlann su toplama havzalannda, çoğu göçle gelen ve gecekondularda oturan 2 milyona yakın insan yaşıyor. Bu bölgelerin fosseptik, kanalizasyon ve her türlü atıklan doğrudan, dereler ve yeraltı sulan aracılığıyla baraj göllerine sızma tehlikesi var. Istanbul'daki nüfus artışı son beş yılda ortalama yüzde 35 düzeyinde gerçekleşirken su havzalannda bu oran yüzde 500'e ulaştı. Su havzalannda 5 yıllık nüfus artışı İBRAHİM GÜNEL Yapılaşmanın kesin yasak olduğu barajlann su topla- ma havzalannda, çoğu göç- le gelen ve gecekondularda oturan 2 milyona yakın in- san yaşıyor. Bu bölgelerin foseptik. kanalizasyon ve her türlü atıklan doğrudan, dereler ve yeraltı sulan ara- cılığıyla baraj göllerine gı- diyor. tstanbul'dakı nüfus artışı son beş yılda ortalama yüzde 35 düzeyinde gerçek- leşirken su havzalannda bu oran yüzde 500"e ulaştı. Si- yasi ve ekonomik gerekçe- lerle göç ve kaçak yapılaş- manın önüne gecilemezken RP'li yerel yönetimlerde oy deposu olarak gördüğü ba- raj havzalannda yapılaşma- ya göz yumuyor. Istanbul göç, artan nüfus. düzensiz kentleşme v e sana- yileşme kıskacında eriyor. Bu düzensizlik en yaşamsal ihtıyacımız olan suyu doğ- rudan etkiliyor. Yapılaşma- nın kesin yasak olduğu su toplama havzalannda man- targibi çoğalan binalann alt yapısı olmadığı için kaçak kanalizasyon. foseptik gibi atıklar doğrudan doğruya barajlara ulaşma tehlikesi var. Bilimse! araştırmalar ls- tanbul'un içme su kaynakla- nnı oluşturan barajlann su toplama havzalanndaki nü- fus artışının en çok 1980- 1995 yıllannda olduğunu ortaya koyuyor. "Istanbul Su Kavnakları Havzalan Nüfus Dağüımı" konulu bır araştırma Ömerli, Elmalı, Darlık, Sazlıdere ve Alibey- köy barajlan ile Terkos ve Büyükçekmece göllerinin çevresindeki nüfus artışı; gerek kaçak yapılaşma ge- rekse göç ve kirlilikle ilgilı endişe verici sonuçlan göz- ler önüne serdi. l980yıhndabu bölgele- rin tümünde 124 bın 312 olan nüfus I985'te 164 bın 743'e, 1990'da ıse 379 bin I98'e ulaştı. Bu bölgelerin 1995 nüfusu ise toplam 2 milyon olarak tahmin edili- yor. Bu artış yüzde olarak hesaplandığında 1980-1985 arasındaki artış yüzde 32.5 olurken 1985-1990 arasın- da yüzde 141.1. 1990-1995 arasında ise yüzde 500 ola- rak hesaplandı. DSl 14. Bölge Müdürlü- ğü'nün yaptırdığı araştırma- da, 1985-90 yıllan arasında en büyük nüfus artışı yüzde 305.7 ile Ömerli Barajı su toplama havzasında gerçek- leştı. Ömerli"yi yüzde 254.8 ile Alibeyköy, yüzde 173.5 ile Sazlıdere. yüzde 136.2 ile de Elmalı Barajı su top- lama havzası izledi. Artışın en çok olduğu dönem Istan- bul Büyükşehir Belediye- si'nin eski başkanlan Bed- rcttin Dalan ile Nurettin Sö- zen'e rastlıyor. 27 Mart 1994 yerel genel seçimlerin- den sonra RP'li belediyele- rin yönetimine geçen bu bölgelerde kaçak yapı ve nüfusta patlama oldu. Sul- tanbeyli, Gaziosmanpaşa gibi bölgelerde oy uğruna kaçak yapıya göz yuman RP'liler, altyapı eksikliklen konusunu ise "Bütçesi bizi aşarn gerekçesiyle merkezı idareye bırakıyorlar. Istanbul Büyükşehir Be- lediye Başkanı Tavyip Er- doğanın seçım öncesı "Havzalann korunmasını sağlayacağız"ş.eklindeki va- atlerine karşın. İSKİ bugü- ne kadar bu vönde ciddi bir adım atamadı. Tek yaptığı ise Elmalı Barajı'm besle- yen kirlenmiş derelerin yö- nünü değiştirip kirli sulan başka yerlere deşarj etmek oldu. Uzmanlar ise bu yönteme karşı çıkarak barajlan besle- yen kaynakların kirlenme- mesinın sağlanmasını öner- melerine karşın. bu yönde önlemler aiınmadı. Bütün bunlann sonucun- da suyu kirleten parametre- ler incelendiginde mikopla- rın yanında amonyak. azot ve ağır metallerde artış göz- leniyor. Uzmanlar sularda- ki zararlı maddelerin bulaşı- cı hastalıklara yol açtığını. yaz aylarında sıcaklarla bir- likte bu hastalıklann daha da yaygınlaştığını belir- tiyorlar. Istanbullu hastane kuyruğunda• Kirli su içmeye ya da pis denizlere girmeye mahkûm edilen îstanbullular için son çara hastane poliklinikleri oldu. Insanlar "su" ve "deniz" konusunda konan yasaklara aldırmazken hastanelerde "ishal" ve benzeri hastahklar, artık "normal" sayıhyor. AYKUT KÜÇÜKKAYA Istanbul'un ve Istanbullunun kaden de- ğişmiyor. lstanbul halkı. her yaz, su ve su- dan kaynaklanan hastalıklara "teslim" olu- yor. Kirli suyu "içen" ve kirli suya "giren" Îstanbullular için son çare, hastane polikli- nikleri oldu. lnsanlar "su" ve "deniz" konu- sunda konan yasaklara aldırmazken hasta- nelerde de "ishal" v e benzeri hastahklar, ar- tık "normaFsayıhyor. SSK Okmeydanı Eğitirn Hastanesi Polik- liniği'nde muayene fişi almak için sıraya gı- ren ve adının Ahmet olduğunu söyleyen (tüm ısrarlara karşın soyadını söylemedi) yaşlı amca, sırayı terk ederek yanımıza yak- laşıyor ve derdini şöyle anlatıyor: "Oğul, tstanbul'un suyu hasta. Baksana içtiğimiz su bazı yerlere gönderilryormuş. Orada testlerden mi ne geçirilh ormuş. Ama biz o suyu içiyonız. Anlavacağın biz, tstan- buPun hasta suyunu içiyoruz. Ilk önce onun tedavisini vapacaklanna. bizimkini yapıyor- lar. OguL doğruv u söv le bana. biz kobay mı- yız, yoksa insan mı?" Genç-yaşlı onlarca insan var, sabahın kör karanlığmda ılaç kokan loş koridorlarda. As- lında su ve sudan kaynaklanan hastalıklara kimsenin "arnk" aldırdığı yok. "İshal tşte... Kovuçav içersingecer* < dıyorbırtanesi. Hat- ta "bağışıklık" kazanıldığını savlayanlarbi- le var. Ayağı alçılı bır genç bayan. "Parası olan pet su alır. Ounayan terkos çeker. Para- sı olan ha\ uza gider, olmavan lağıma. Daha neyi soruyorsunuz ki? Gidin Ankara'dakile- re sonın. Dalan'a sorun, Sözen"e sorun, ba- dem bmklılara sorun" diye terslıyor bizle- ri. Konuyu bir de uzmanlara iletelim diyo- ruz. Ve hastanenin başhekım yardımcılan- nın sabah sohbetini böiüp "Raporlarda İs- tanbul'un hiçbir noktasındaki suyun icilebi- lirlikonayıaiamadıgı hakJe, İSKİ'nin 'Istan- bul'un suyunda kirliük yoktur ve güvenılir şekildeiçilebilir'açıklamasınıdoktor olarak doğru buluyor musunuz" sorusunu yönelti- yoruz. Yanıt: "Su,depolartn içinde hirikmis pislik ncdeniyle kirleniyor. Zaten yaz a\ lann- da devamlı olarak ishal, tifo ve dizanteri gi- bi hastalıklarda artmalar görülür. İSKİ'yi suçlasak ne olacak ki? Onlar da bizi suçla- vacaklar.-" Kirli su>un neden olduğu hastahklar nedenivle hastaneönlerinde uzun ku\ruklar oluşu\or. Atılan isciye destek Sendika, eylem takvimi belirledi • Belediye-tş Sendikası Beyoğlu Şube Başkanı Gülçiçek, 1 ve 2 no'lu şubeler ile Beyoğlu şubesi üyesi işçiler, mezbaha ve itfaiye çalışanlannın bugün iş bırakacağını açıkladı. « IstanbulHaberServisi-Belediye-lş Sendikası. Şişli Be- lediyesi'nden çıkanlan ışçılerin geri alınması ve tutuklu olanların serbest bırakılması için iş bırakma eylemine gi- diyor. Gözaltına alınan 91 ışçı ile yakınlarının serbest bı- rakılmasını isteyen işçiler. "Atıg, boşalan kadrolara kendi yakınlannı getirmeye çalışıyor. İşten çıkanlmamız politik bir oyundur. Miicade- leyedevamedeceğiz'* dediler. "ANAP'lı Şişli Belediye Başkanı Gülay Atığ tarafın- dan 'iş vaadinde bulunula- rak' işten çıkanlan işçiler, eylem takvimi hazırladı. Konuya ilişkin olarak gö- rüştüğümüz Belediye-lş Sendikası Beyoğlu Şube Başkanı Hıdır Gülçiçek. 1 ve 2 no'lu şubeler ile Beyoğlu şubesi üyesi işçiler. mezbaha ve itfaiye çalışanlannın bu- gün iş bırakacağını açıkladı. Eminönü Belediyesi'nden çıkanlan işçilerin de aynı problemleri yaşadığına dık- kat çeken Beyoğlu Şube Başkanı Hıdır Gülçiçek. şun- lan söyledi: yoriar 1 "G«neHş Sendikası'yla da görüşerek bizimk birlikte iş bırakmalannı isteyeceğiz. Olumlu yanıt vereceklerini umu>t>ruz. Çünkü tüm işçi- ler, aynı problemlerle karşı karşıya. Şişli Belediyesi'nde Atığ tarafından o>nanan ovuniar, Eminönü'nde Çe- tinsaya tarafından o> nanıyor. 1$ bırakma eylemi ile karar- lılığımızı bir kez daha gös- tereceğiz.'' Kamu işyerlerinde uyuşmazhk GÜNNURİLHAN Kamu işyerlerinde süren toplu toplusözleşme görüş- melerinde 200 bin işçi adı- na uyuşmazlık tutanaklan imzalandı ve arabulucu aşa- masına gelındi. Görüşme- lerde ücret teklifi sunmayan Türkiye Kamu Işverenlen Sendikası (TÜHİS) toplu- sözleşmelerle kazanılmış sosyal haklardan vazgeçil- mesi konusunda ısrannı sür- dürüyor. Türk-tş Koordınasyon Kurulu. kamu sözleşmelen- • Türk-lş'ten alınan bilgiye göre, çeşitli işkollannda 1995 yılının ilk üç ayında başlayan kamu sözleşmelerinde 60 günlük yasal görüşme süresi tamamlandı ve 200 bin işçi adına uyuşmazlık tutuldu. ni değerlendirmek üzere bu- gün toplanıyor. Petrol-lş Ğenel Başkanı Adnan Öz- can ve Harb-lş Sendikası Genel Başkanı Izzet Çetin, koordinasyon kuruluna "üretimden gefen giicü kul- lanma" \ e "Türk-îş'in ikir- cikli tavırdan vazgecmesi" önerılerini götüreceklerinı söylediler. Türk-lş'ten alınan bilgiye göre, çeşitli işkollannda 1995 yılının ilk üç ayında başlayan kamu sözleşmele- rinde 60 günlük yasal görüş- me süresi tamamlandı ve 200 bin işçi adına uyuşmaz- lık tutuldu. TÜHİS hiçbir ücret teklifi sunmazken, aralannda "yıllık ücretli izin süreierini kısaltmak". *ça- lışnıa süreierini uzat- mak^.^toplu işten çıkarma" nın da bulunduğu 30'dan fazla toplu ış sözleşmesi (TİS) maddesinın yenıden düzenlenmesinde ısrar edı- yor. Yasal görüşme süresi dolan ve 35 bin işçısi adına uyuşmazlık tutanağını ım- zalayan Harb-tş Sendika- sı'nın Genel Başkanı Izzet Çetın, TÜHfS'in kendilerı- ne dayattığı 34 ana maddey- le kazanılmış sosyal ve de- Denizşehitleri lstanbul'daanıldıfstanbul Haber Servisi - "1 Temmuz Kabotaj Bayramı" etkinlikleri çercevesinde "Deniz Şehitlerini Anma" amacıyla dün düzenlenen törende denize çelenk atıldı. lstanbul Sirkecı Ahırkapı'da düzenlenen törende bir konuşma yapan Deniz Ticaret Odası Genel Sekreteri Prof. Reşat Özkan, "V'atanı uğruna şehit düşen herkesin ruhu şad olsun. Bizler. ülkemizi Atatürk'iin ilkeleridoğrultusunda büvük bir mücadelevle kalkındırmak istivoruz. Dünya, bir ekonomik savaş içinde yarışıvor. Biz de bu savaşta en önde çarpışarak ülkemizi geliştirmeliyiz" dedi. Deniz şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşundan sonra teknelerle denize açılıp Marmara Denizi sulanna çelenk atılmasıvla tören sona erdi. mokratik hakkarının da elle- rinden alınmak istendiğıni vurguladı. 1994 yılı ikinci yanyıl ücret zamlannın işçı- ye altı ay gecikmelı ödendi- ğini ve 1995 yılı sözleşme- lerinin de gecikmeli başladı- ğını anımsatan Izzet Çetın. "Hükümet. işçilere parasını altıav gecikmeliöde>erekl7 trilyonluk ka/anı; elde etmiş- ti. 1995 vılı sözleşmesini de geciktirerek v eni bir kav nak yaratıyor" dedi. Yeni toplu iş sözleşmesiyle 'Türki- ye'deki geleneksel iş ilişkile- rinin bozulmak istendigini" vurgulayan Harb-lş Genel Başkanı Çetin. Millı Savun- ma Bakanlığı ile sürdürdük- leri göriişmelerde. üzerinde anlaşmaya varamadıklan TlS maddeleri hakkında ise şu bılgileri \erdı. "Normal çalışma süreleri uzatılarak işçiler 12-15 saat boyunca işverine bağımlı ha- le getirilmeye, \ ıllık ücretli izin süreleri a/altılmava ve farklı ücret ödemeleri sabit- lenmeye çalışılıyor. Fazla ça- lışma. vardiyalı >e gece çalış- ması. prim nıiktarlan, toplu işten çıkarma ve iş güvence- si gibi maddelerle de kaza- nılmış haklarımızın geriye aiınması için uğraşıvorlar. Yani işveren diyor ki çok ça- lışın, çok yoksullaşın, aynca işgüv«nceniz de olmasın." Türk-İş Koordinasvon Kurulu'nun bir ay aradan sonra bugün toplanacağım belirten İzzet Çetin, kurul- dan. etkin eylemler yapıl- ması ve bu eylemlerin ka- mu çalışanlanyla birlikte uygulanması karannın alın- masını ısteyeceklerinı be- lirtti. Türk-lş yönetimınde 'isteksizlik' gözlediklerını dile getıren Çetın. koordı- nasyon kuruluna "Türk- İş'in hükümet karşısındaki tutarsız \e ikircikli tavırla- rından vazgecmesi" uyarı- sında bulunacaklarını da vurguladı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Durum VaziyetiL Bizim Fen Fakültesi'nin Vezneciler'e bakan yüzün- deki parmaklıkiara dev bir bez afiş asmışlar. Necdet Menzir'i destekliyorlarmış. Destekleyen kim? Vefa ve Süleymaniye "halkı"... OraJar polis kaynar. Değil böyle kanunsuz bir bez afiş, el kadar bir ilan yapıştırmaya kalksanız, yakanıza ya- pışırlar. Beyazıt Karakolu yüz metre ileride. Çevik Kuv- vet, otobüsler dolusu ve "Vefa ve Süleymaniye" halkı adına bez afiş asılıyor. Kim sormuş acaba Vefa ve Sü- leymaniye halkına, ne zaman sormuş ve nasıl sor- muş?.. Benzer yasadışı afişler başka yerierde de var. Öme- ğın Vatan Caddesı'nde yeni Emnıyet Müdürlüğü bına- larının hemen ilerısinde, caddeyi boydan boya kapsa- yacak bir biçimde "Menzir sempatisi" dıle getiriliyor. Aynı biçimde Aksaray geçidine de bez afişler asılmış. Ama bunlarda örgüt adı verildiği için, durum Fen Fa- kültesi'nde olduğu kadar vahım değil... Bu ne bıçim bir görev anlayışıdır? Bır grubun astığı afışlerdeki sözler hoşlanna gittiği için kanunsuzluga göz yuman emniyet kuvvetleri, nasıl tarafsız görev ya- par? Tarafsız görev yaptıklanna halkı nasıl inandırabi- lirter? "Umurlannda mı?" demeyin. Adalete ve yasanın üs- tünlüğüne herkesin gereksınımı vardır. Bugün bu yasa tanımazlığa göz yuman komiser, yann bir haksızlığa uğ- rarsa başvuracağı tek yer vardır: Idare mahkemesi. Eğer yasalann üstünlüğüne inanmaz ve bunu yaşama geçirmek için çabalamazsa "mafya "dan başka başvu- racak "merci" bulamaz. Ercan Karakaş'ın Kültür Bakanlığı'ndan ıstıfa et- mesine hem üzüldüm hem de sevindim. Sevindim, çünkü CHP içinde "sözünü" ve "ilkelerini" bakanlık koltuğunun önünde gören ınsanlar olduğunu dost-düş- man bir kez daha anladı. Mümtaz Soysal Hoca ve Ay- dın Guven Gürkan'dan sonra; Ercan Karakaş'ın da ay- nı kararfılığı yeğlemesi, doğrusu insana gelecek hak- kında umut veriyor. (Galiba bu üç değerli insan, CHP Genel Başkanlığı'na da sıvanacaklar...) Bu karara üzüldüm, zira Ercan Karakaş aynı Timur- çin Savaş gibi, çok iyi bir kültür bakanı olacaktı. Ba- kanlık bürokrasisindeki kimi düğümleri (ki benim sev- gili dostum Emre Kongar bunları üç buçuk yıldır çö- zemediğini iddia eder), çözecek bir potansıyele sahip- ti. Neyse, olan oldu. Sevgili Karakaş'a da bundan son- rası için başanlar dileyeJim. Zaman zaman sohbetlerimızde "Bu hükümetparça- lanır mı" sorusu gündeme geliyor. Bence parçalan- maz. Zira artık "parçalanma noktasını" geride bıraktı- lar. Yani oylesıne "yaşanmaması gereken" şeyleri ya- şadılar ve bu hükümeti bunlara rağmen sürdürdüler ki, artık herhangi bir olay parçalanma nedenı olamaz. Örneğin hükümet ortağı bir partinın milletvekilıni, bir grup polis evıre-çevire dövecek ve tüm Türkiye, bunu televizyonlarda hayret ve ıbretle seyrettikten sonra, bu meydan dayağını atan polisler hakkında mahkemede beraat kararı çıkacak ve idari kovuşturma yapılmaya- cak. Pes vallahi... Insanın aklı almıyor. Neymiş, "o milletvekili Dev-Solcularla birlikte yürü- yormuş ve polise müdahale etmiş..." Eğer bu iddia doğruysa, CHP yönetiminin bu milletvekıline bunu res- men sorması gerekir. Yok eğer yalansa (ki ben öyle ol- duğuna inanmak istiyorum), o dayakçı polislere en ağır cezalar verilmelidir. Eğer iktidar ortağı bir parti, bır mil- letvekiline atılan meydan dayağını sineye çekerse or- tada hiçbir "aynlık nedeni" kalmaz. Ve o polislerin bır başka üst düzey görevlisı, bu kez bakanlan en ağır bi- çimiylerthameder ve bunu da sineye çekerler. Bu ara- da o emnıyet görevlisı de bir sonraki seçimlerde mil- iet\'ekilliğini garanti eder... Gençliğimizde "hayat arkadaşlanmızı" seçmeye baş- ladığımız dönemlerde, kimi çiftlerin en ağır biçimlerde kavga ettiklerini, kimılerinin ise çok uyumlu göründük- lerini hatırlıyorum. Uyumlu görününlerin çoğunun yol- lan aynldı. Mutluluğu başka yerlerde aramaya başladı- lar. Kedi-köpek gibi didişen çiftler ise çoğunlukla bir- liktelıklerini yürütüyorlar. Zira öyle şeyleri yaşayıp sin- dı'rmışler kı, uyumlu görunen çiftlerde "aynlık nedeni" olabilecek bır hata ya da tutum, onlar için olağan hale gelmiş. CHP'nin bu koalisyonu sürdürmek istemesini de doğrusu gençlığimizden anımsadığım bu duruma benzetiyorum. 1991 'den bugüne DYR ilkelerinden ve de programın- dan en ufak bir ödün vermemiş. bir tek geri adım at- mamıştır. Zaten bugün daha uyumlu bir ortak bulaca- ğını bilse koalisyona hemen son verir. CHP ise ilk gün- den bugüne hep "veren taraf" oldu. Ne uğruna?.. Önceleri bir "Milliyetçi Cephe" korkusu vardı. Ama artık o korku da yok. Peki, o halde nedir CHP'yi "ko- alisyona mahkûm" eden şey? Gerçekten anlayamıyo- rum. Güneşin altında eriyen kar gibi ufalan örgutlerini de görmüyor mu Ankara'daki yöneticiler? Örgutlerden gelen sesi duymuyor mu? Doğrudur, siyasal partiler "iktidar olmak amacıyla" oluşturulan örgütlerdir? Ama üç günlük iktidar uğruna, inanç ve ideolojilerinin tümüyle silinmesi, bu üç gün- lük iktidarı haklı kılar mı?.. Doğrusu "durum vaziyeti" pek parlak görünmüyor... Emekciden demokratik forum Kamu çalışanmdan Meclis'e protesto AN'KARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa değişik- liklerıni. yaşama geçırme- yen parlamento, "demokra- tik forum" oluşturarak pro- testo edilecek. 4 milyon ça- lışanı temsil eden Demok- rasi Platformu. katılımcı bir anayasa tartışması başlata- cak. Demokrasi forumu, si- yasilere "Türki>e'nin av- dınlık geleceğini karartma- yacağu" uyansında buluna- cak. Anayasa değişiklikleri ile örgütlenme özgürlükle- rinin engellenen kamu çalı- şanlan da yann ülke çapın- da bir saat süreyle susarak grevsiz toplusözleşmesiz sendika hakkına "sessizce hayır"diyecek. TBMM Genel Kuru- lu'nda, grevli-toplusözleş- melı sendika hakları DYP'nın oylanyla engelle- nen kamu çalışanları. par- lamentoyu "sessiz oturma eylemi" ile protesto etme kararı aldı. Kamu Çalışan- ları Sendıkaları Konfede- rasyonlaşma Kurulu'nun (KÇSKK) programına göre kamu çalışanlan yann. tüm ıl ve ilçelerde merkezı alan- larda. 12.00-14.00 saatlerı arasında oturma eylemi ya- pacaklar. Eyleme katılan kamu çalışanları. konuşma- yacak, slogan atmayacak, alkışlamayacak, yürüyüş yapmayacak. Kısacısı kamu çalışanlan eylemleri süre- smce hiçbir şey "görmeye- cek, duymayacak. konuş- mavacak." Kamu çalışanla- n. ısteklenni pankart ve dö- vizlerle dile getirecek ve ba- sm açıklaması dağıtacaklar. KÇSKK'nin karanna gö- re "SermsıyeninTBMM'de- Id militan sözcüsü Coşkun Kırca'nın kamu çalışanlan- nın sendikal hak ve özgür- lüklerine karşı sövledikleri- ne vanıt olarak ve siyasile- rin söv ledikleri yalanlân teş- hirermekanıacıvia". bugün Eğitim-Sen Genel Merke- zi'nde bir basın toplantısı yapılacak. Kamu çalışanlannın baş- kentte bir hafta boyunca sürdürdükleri eylemlerin ardından dün Demokrasi Platformu. ikinci kez ana- yasa değişiklikleri ve de- mokratikleşme için bır ara- ya geldı. Türk-lş. DİSK. nıeslek odalan ve demokra- tik kitle örgütlerinın baş- kanlarınm katıldığı toplah- tıda. "Türkiye nin avdınbk geleceğinin karartılmama- sı" için ortak mücadele programı oluşturulması kia- rarlaştınldı. *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle