Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27HAZİRAN1995SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
İskoç Oda Orkestrası, bu akşam Julian Bream'in solist olarak katılacağı bir konser verecek
Orkestra ıııiiziğhıde saygm bir öncü
1
994-95 konser
mevsiminde
21. kuruluş
yılını kutlayan Iskoç
Oda Orkestrası,
senfonik repertuvann
yanı sıra müziğin
diğer alanlanndaki
yenilikçi
yaklaşımıyla,
orkestra müziği
konusunda saygın bir
öncü olarak
niteleniyor. 21.
kuruluş yılında
kırktan fazla yeni
yapıt sipariş eden
orkestra, ülkenin
önde gelen
bestecileriyle sıkı bir
işbirliği içinde
sürdürüyor
çalışmalannı.
İskoç Oda Orkestrası'nı Devlet Sanat-
ÇBI Gürer Aykal yönetecek.
Kühtür Servisi - İskoç Oda Orkestrası,
önceki gün Sir Charles Mackerras yöne-
timinde verdiği konserden sonra bu ak-
şam da Atarürk Konser Salonu Büyük
Salon'da vereceği bir başka konserle ko-
nuk oluyor festivale.
Orkestrayı şef Gürer Aykal'ın yönete-
ceği, gitarist Julian Bream'in solist ola-
rak katılacağı konserde. Echvard Elgar,
Isaac Albeniz, Adnan Saygun ve Franz
Shubert'in yapıtlan seslendınlecek.
İskoç Oda Orkestrası'nı Sir Charles
Mackerras'tan sonra Devlet Sanatçısı
Gürer Aykal yönetiyor.
Hemen hemen tüm A\Tupa ülkelen ile
Rusya ve Güney Amerika'da konserler
yöneten sanatçımız, Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası Genel Sanat Yönet-
meni ve birinci şefi. Lubbock Teksas
Senfoni Orkestrası Genel Müzik Direk-
törü, Oulu Senfoni Orkestrası birinci ko-
nuk şefi ve Bilkent Üniversitesi öğretim
üyesi.
1994-95 konser mevsiminde 21. kuru-
luş yılını kutlayan Iskoç Oda Orkestra-
sı, senfonik repertuvann yanı sıra müzi-
ğin diğer alanlanndaki yenilikçi yakla-
şımıyla, orkestra müziği konusunda say-
gın bir öncü olarak niteleniyor. Amerika
ve Avrupa'nın yanı sıra bütün dünyada
konserler veren orkestra, 1993-94 mev-
siminde ilk kez Güney Amerika'ya tur-
ne yaptı.
Aldeburgh, Bath ve Cheltenham gibi
lngiltere'nin önde gelen festivallerine
katılan İskoç Oda Orkestrası, Edinburg
Festivali'nde de önemli bir rol oynuyor.
Binnci konuk şef Sir Charles Macker-
ras'ın uluslararası üne sahip solistlerin
katılımıyla yönettiği orkestraya 1994'te
Ivor Bolton birinci şef olarak atandı.
Raymond Leppard,Jukka-Pekka Saras-
te, Jaime Laredo, Mark Wigglesworth
ve Gilbert Varga gibi şefler de düzenli
aralıklarla orkestranın konserlerine katı-
lıyorlar.
21. kuruluş yılında kırktan fazla yeni
yapıt sipariş eden tskoç Oda Orkestrası,
ülkenin önde gelen bestecileriyle sıkı bir
işbirliği içinde sürdürüyor çalışmalannı.
Besteci-şef Sir Peter Maxweil*e sipariş
edilen ve on konçertodan oluşan
"Strathdyde Konçertolan" büyük ilgi
gördü. Bu dizinin kontrbas için bestele-
nen yedinci konçertosu, orkestranın, Sa-
nat Konseyi Çağdaş Müzik Konserleri
çerçevesinde lngiltere'nin çeşitli kentle-
rinde verdiği konserlerin programlann-
dayeraldı.
İskoç Oda Orkestrası, Ingiltere'deki
diğer orkestralar tarafından da uygula-
nan, müzik eğıtimindeki son gelişmele-
re önemli katkılarda bulundu. Geçen yıl
geliştirme programı çerçevesinde lskoç-
ya'nın kent ve kasabalannda çocuklar
ve yetişkinler için sekiz yüzü aşkın gös-
teri düzenledi. Bu çalışma denizaşın ül-
kelerde de ilgi uyandırdı ve benzer pro-
jeler New York, Potsdam ve Dublin'de de
geliştirildi.
Dünya çapında bir gitarist: Julian Bream
Müzik dünyasında çok önemli bir yere sahip olan gitarist
Julian Bream, aynı zamanda çağımızın en iyi lavtacısı
olarak niteleniyor. Beş kıtada konserler veren Bream, sık
sık yaptığı Avrupa turnelerinin yanı sıra her yıl
Amerika'da üç hafta süren bir dizi konser veriyor. Otuz
yılı aşkın süredir RCA plak firması için yaptığı sayısız
kayıtla uluslararası ününü perçinleyen sanatçı, bu
kayıtlarla ABD Ulusal Kayıt Sanatlan ve Bilimleri
Akademisi'nin. Edison ve Gramophone Dergisi'nin
verdiği birçok plak ödülünü aldı. 1979 yılında RCA
firmasınca sadece tngiltere'de yanm milyonu aşkın satış
nedeniyle platin plakla ödüllendirilen Bream, John
VVUliams ile olan kayıtlanyla da altın ve gümüş plaklar
kazandı. 1990'da EMI firması ile anlaşma imzalayarak
yeni CD kariyerine başlayan Bream, son olarak 20.
yüzyıl bestecilerinin yapıtlanndan oluşan 'Nocturnal'
adlı bir solo CD yayımladı.
Julian Bream. yaptığı birçok düzenlemeyle, Britten,
Walton, Henze ve Takemitsu gibi çağdaş bestecilere
ısmarladığı ve türünün başyapıtı sayılan yapıtlarla gitar
repertuvannın daha da genişlemesini sağladı. Yaptığı
televizyon kayıtlan Bream'in dünya çapında daha da
tanınmasını sağladı. 1976 yılında ilk kez BBC
televizyonunda yayımlanan 'A Life in the Country' adlı
biyografık film ve yine BBC'de yayımlanan Master
Class serisi önemli televizyon programlan arasında yer
alıyor. Sanatçının son zamanlardaki başanlan arasında
BBC Radyo ve Televizyonu tarafından yayımlanan ve
Makolm Arnokf un konçertosunu yorumladığı BBC
Prom konseri, 1991 sonbahannda Londra'da
gerçekJeştirilen Japonya Festivali sırasında
Takemitsu'nun yapıtlannın yer aldığı. Londra Senfoni
Orkestrası eşliğinde verdiği konserle. solo resitali
sayılabilir. 1992-93 sezonunda Hong Kong, Tayvan. Kore
ve Japonya'nın yer aldığı Uzak Doğu turnesinin yanı sıra
Wigmore Hall'da 60. yaşını kutladığı bir konser veren
Bream, Leo Brouvver'in Albeniz'in 'Iberya Sûiti'nden
yaptığı gitar ve orkestra düzenlemesinin dünyadaki ilk
seslendinlişini Londra'daki Prom konserlerinde
gerçekleştirdi.
Müziğe yaptığı hizmetlerden dolayı 1964 yılında OBE,
1985 yılında da CBE unvanını alan sanatçıya 1976
yılında besteci Villa-Lobos'un eşi tarafından Villa-Lobos
Altın Madalyası verildi.
Sponsotiuğu en iyi
değeriendınen kunkurum
Orkestra 1992 yılının aralık ayında
Edinburg'da yapılan ve lngiltere'nin Av-
rupa Ekonomik Konseyi başkanlığinın
sona erdiği Avrupa zirvesinde, BBC te-
levizyonu tarafından canlı olarak yayım-
lanan bir konser verdi. Radyo veteleviz-
yonda sürekli konserler veren orkestra-
nın kayıtlan arasında Sir Charles Mac-
kerras ve uluslararası solistlerle Mo-
zart'ın 'Sihirli Flüt' ve 'Cosi fan Tütte-
Bütün Kadınlar Böyle Yapariar' opera-
lan, James MacMillan'ın besteleri,
Strathclyde Konçertolan'nın tümü, Po-
ulenc ve Menotti'nin besteleri yer alı-
yor. Bundan sonraki CD projeleri ara-
sında Sir Charles Mackerras ile Mo-
zart'ın 'Figaro'nun Düğünii', Nikotai De-
midenko ile VVeber'ın pıyano konçerto-
lan, Matthias Barnert ile de HoUovvay'in
konçertolan bulunuyor.
Ticari sponsorluğu en iyi değerlendi-
ren kurum olarak Sanatlann Ticari Spon-
sorluğu Birliği Ödülü'nü alan orkestra
1991'de, lngiltere'nin en önde gelen
ödülü olan Sanatlar için Prudential
Ödülü'nü kazandı.
Sümeyra Çakır Âınsma Fikir Projesi Yarışması
KüHür Servisi- Mimarlar Odası üyesi
sanatçı Sümeyra Çakır'ın anısını yaşat-
mak amacıyla Zincirlikuyu'daki gömüfü-
nün yenıden düzenlenmesine yönelik "Fi-
kir Projesi Yartşması" açılıyor.
25 Mayıs 1996'da Sümeyra'nın yurtiçi
ve yurtdışı tanıtımlan içeren 50. doğum
yıldönümü etkinlikleri içinde yer alacak
olan yanşmayı Mimarlar Odası düzenli-
yor. 5 şubat 1990'da yaşama veda eden Sü-
meyra Cakır, İTÜ Mimarlık bölümünden
mezun oldu. Sümeyra Cakır öğrencıliği sı-
rasında başladığı fstanbul Beledıye Kon-
servatuan Ses Bölümü'nde devam ederek
ses ve müzik teorisi eğıtımi gördü.
1971 yılında halk türkülerinin söyleni-
şi ve yorumlanışında bir ekol oluşturan
Ruhi Su ile ses, türküler ve saz sanatı üze-
rineçalışmayabaşladı. Birlikte Istanbul'da
kurulan "Dostlar Korosu" çalışmalannı
yönetti. Yurtdışında da çok sayıda konser-
ler veren Sümeyra Çakır'ın altı türkü al-
bümü bulunuyor. "Sümeyra Çakır Amsı-
na FîkirProjesi Vanşması", ılgıduyanher-
kese açık. Yanşmaya katılanlar projelen-
ni, kendilennce uygun bulunan bir tasanm
teknıği ve ölçekle sunabilecek, projeleri
açıklama raporlannı ve kapalı kimlik zarf-
lannı 6 rakamlı bir rumuzla işaretleyecek-
ler. Yanşmacılar, yanşmaya tek öneriyle
katılabilecekler. Katılan projeler, Mimar-
lar Odası Istanbul Büyükkent Şubesi tara-
fından belirlenen bir kurul tarafindan de-
ğerlendinlecek. Seçici kurul, yanşmaya
katılanlar arasından sıralama yapmaksızın
6 projeyi seçecek. Yanşmacılar tasanmla-
nnı 6 kasım 1995 pazartesi günü saat
17.00'ye kadar Mimarlar Odası Istanbul
Büyükkent Şubesi 'ne elden ya da posta ile
ulaştıracaklar. Yanşmaya katılan bütün
projeler bir anmalık ile ödüllendinlecek.
Projeler Mimarlar Odası lstanbul Büyük-
kent Şubesi salonunda 15 gün süre ile ser-
gılenecek. Seçilen 6 proje özel bir anma-
lık ile ödüllendirilecek ve Kent Yaşam
Dergısı'nde yayımlanacak. Projeler Mi-
marlar Odası lstanbul Büyükkent Şubesi
Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası, Barba-
ros Bulvan, Yıldız Beşıktaş lstanbul adre-
sine teslim edilecek.
Ruhi Su ile çahştı
Sümeyra Çakır, lstanbul Belediye Kon-
servatuan'na devam ettıği yıllarda antik
aryalar, Schubert, Schumann, Brahms gi-
bi Alman romantik bestecilerin lıteratürü
üzerinde ses ve müzik teorisi eğitımi gör-
dü. 1971 yılında halk türkülerinin söyle-
nişi ve yorumlanışında bir ekol oluşturan
Ruhi Su ile çalışmaya başladı. 1977'de da-
vetlı olarak gıttiği Ingiltere'den sonra Fran-
sa ve lsveç'te konserler verdi. Aynı yıl Ba-
tı Berlın'de yapılan "Niam Hikmet Haf-
tası"na katıldı. 1978'de Havanada yapı-
lan "XII. Dünya Gençlik Festivali"ne. Atı-
na'da yapılan "Akdeniz Clkeieri Banş Fes-
tivalTne, 1979'da Bulgaristan'da yapılan
"Alen- Mek" festıvaline çağnlı olarak ka-
tılan Sümeyra, 1979'da Türkıye Maden-
Iş Sendikasf nın korosunu yönetmeye baş-
ladı. 1980'de "Batı Berlin Türk lşçı"Koro-
su" ile birlikte yaptığı "Banş ve Gurbet
Türküleri''plakçalışması Federal Alman-
ya'da Pleane Yayınevi tarafından yayım-
landı. 1980'de Batı Berlin Senatosu'nun
düzenlediği "Türldye Kütür Haftası"na
katıldı. O tarihten sonra çalışmalannı Fe-
deral Almnya'da sürdürmek zorunda kal-
dı. 1980'de Demokratik Alman Cumhuri-
yeti'nin başkenti Berlın'de "Uluslararası
Poütik Şarkı FestivalTne katıldı. 1981 de
Finlandiya'nın Helsınki kentinde "Laulu
Şarkı FeshaH"nedavetedıldi. 1984'teBer-
linli tiyatro sanatçısı Pegy Lukacs'la bir-
likte "Kadınlannuzın Yüzleri- Şiirler. Tür-
küler'
1
programını hazu"ladı. ErichSchaff-
ner'le birlikte hazırladığı "Pir Sultan'dan
Nâzım Hikmet'e Şiirler, Türküler" prog-
ramının ılk göstensı 1988'deNürnberg'de
yapıldı.
Sanatçının "Alh Turnam" adlı plağı ise
eylül 1988'de çıktı. Sümeyra'nın bu güne
dek yayımlanan türkü albümleri: "Gülün
EHnden", "Vardar Ovası". "Nazım'dan
Pir Suhan Abdal'a Şürler.Türküler'', "Sü-
ware Çuçikan- Serçefcrin Süvarisi". 5 şu-
bat 1990'da vefat eden Sümeyra'nın yapıt-
lan Frankfurt'ta kendi kurduğu Kibele
Musikverlag tarafından yayma hazır-
Ianıyor.
Culkinler'in
vekâlet davası
NEWYORK
(REUTER)- Çocuk
oyuncular Macaulay ve
KieranCıılkin'ın
anneleri Patrica
Brentrup. geçıci olarak
çocuklannın vekâletini
almak üzere dava açtı.
Öfkeli anne, baba
Christopher Culkin'i
çocukJann oyunculuk
kariyerine zarar
vermekle suçladı.
Christopher Culkin, 12
yaşındaki Kieran'ın
çekimlerine temmuz
ayında, Montana'da
başlanacak 'Amanda'
adlı filmde oynamasını
onaylamıyor. Patricia
Brentrup ve Christopher
Culkin, hiçbir zaman
evlenmeden, yaşlan 6 ile
19 arasında olan yedi
çocuk sahibi oldular.
14 yaşındaki Macaulay
Culkin, ülkemiz
sinemalannda da
gösterilen 'Home AJone-
Evde Tek Başına'
fılmiyle yıldızhğa
ulaştıktan sonra
'Home Akme 2' ve
'RichieRkh' filmlerinde
de oynadı.
Brentrup, mahkemede,
19 yaşındaki en büyük
çocuklan Shane
dışındaki 6 çocuğun
vekâletini almaktan
başka seçeneği
olmadığını, çünkü
Christopher Culkin'in,
Keiran'ın fılm için
yaptığı kontratı iptal
ettirmek istediğini
belirtti. Eski bir aktör
olan Christopher Culkin,
Hollywood'da başa
çıkılması zor, oğullannın
oyunculukta ilerlemeleri
için prodüktör ve
yönetmenlerden büyük
isteklerde bulunan biri
olarak tanmıyor.
Chrstopher Culkin'in
kendisini incitmek için
yaptıklannın çocuklanna
yansımasından yakınan
Brentrup, "Kariyerleri
onanlamayacak ölçüde
zedelenebilir" dedı.
Halkına ihanet eden yazar: Hamsun
Ikinci Dünya Savaşı'nda Nazi iş-
galine uğrayan ülkeler arasında
Norveç de vardı. Partizanlar, karda
gözükmemek için bembeyaz giyi-
nip kayakla dağlarda dolaşmışlar ve
Almanlara karşı savaş vermişlerdi.
Norveçliler, hükümetin vatana iha-
net ettiğine de tanık oldular. Ama
belki de en büyük ihaneti. edebiyat-
ta yaşadılar.
Norveç'in yetiştirdiği en ünlü ya-
zarlardan Knut Hamsun, savaş sıra-
sında Nazilerdenyanatavıraldı. Bu
konu bugün de Norveçliler için ka-
nayan bir yara durumunda. Bu na-
sıl olabilmişti? Bir yazar. kendini el
üstünde tutan halka nasıl ihanet ede-
bilirdi?
Işte bu sorunun yanıtını, Isveçli
yönetmen Jan TroeU, halen çekil-
mekte olan "Hamsun" adlı filmiy-
le vermeye çahşıyor. Isveç'in tanm-
mış yazarlanndan P O Enquist'in
senaryosunu yazdığı filmde Knut
Hamsun'u Bergman filmleriyle ün-
lenen lsveçli Max von Sydow can-
landınyor. Filmin bütçesi 40 milyon
Isveç Kronu (240 milyar lira).
P O Enquist'in senaryosu, Thor-
kild Hansen'in biyografik yapıtı
"Hamsun Davası"(1978) üzerine
kurulu. Isveç sinemasının "Berg-
man ekolüne" dahil yönetmenlerin-
den Jan Troell, bu projeyi gerçekleş-
tirmek için 15 yıl uğraşrruş. Ham-
sun'un yaşamında bir eşten de öte
yeri olan Marie Hamsun'u, Dani-
markalı Ghita Norbv canlandınyor.
Max von Sydow, lsveçli gazeteci
Nicholas Wennö'ye, Hamsun'u ne-
yin Nazilere ittiği konusundaki gö-
rüşürıü şöyle dile getiriyor.
"Önemli ölçüde amcasının etki-
sinde kaldı. Amcası, Hamsun ailesi-
ne yüksek fable borç para verhor-
du. Bunun ezikliğini sürekli olarak
içinde duyan yazar. otoriteler karşı-
sında boyun eğmeye auşmıştı. Ayn-
ca o zamanlar Ingilizlerin aristok-
rat ta>irian, Norveç'te olumsuz etki
yapmakta>dı. Huysuz bir ağabey gi-
bi davranan tngilizler, Hitlerden
epey önce Norveç'in deniz ulaşımını
tehdit etmekteydi Buna ek olarak
Alman kültürfinün savaş öncesi
Norveç'te önemli ölçüde >'ar oldu-
ğunu sö>le\ebiliriz. Knut Hamsun,
polirJka konusunda çok kesin görüş-
lere sahipti. Özel yaşamında son de-
rece duyarlı bir insanken politikada
gavet anri-demokrattı ^e kendi ya-
rattıgı bir çeşit romantik idealizmle
Almanlan eş tutuyordu''.
Max von Sydow, Hamsun'un,
çevresinde cömertbiri olarak tanın-
dığını; birkaç birbirine zıt kişiliği
birden taşıdığını vurguluyor, ama
ekliyor:
"Ne var ki hiçbir özür, Ham-
sun'un Nazizme eğilimini bağışla-
mak için yeterti değil. Bu filmde de
amaç. neden sorusuna yanıt getir-
mek, tarihi değiştirmek değil".
İskandinav Dostoyevski'si
Marie Hamsun'u canlandıran
Ghita Norby, Hamsun'un bütün ki-
taplannı defalarca ve zevkle oku-
duğunu söylüyor. Yaptığı yorum
şöyle:
"Hamsun birdâhiydi. Bir çeşit İs-
kandinav Dostoyevski'si. Romanla-
n, başka kbnsenin romanlanna ben-
zemiyor. Büyük, nefîs romanlar.
Çağdaş psikoloji var; kadınlan i>i
anhyordu, erkekleri tamyordu, bun-
ların tümü var. Tahta sapu, hokkah
kalemle yazıyordu. Çevremizdeki
bilgisayar ormanında yaşayan biz-
lerin onu anlaması güç. Gerçekte,
Hamsun ile Nazizm arasına eşit işa-
reri koymak doğru degildir. Ham-
sun sağırdı: radvo sansürlüydü. Hiç
kuşkusuz Hamsun çrfri korkunç bir
hata yaptı ama, cezasını da gördü".
Savaş sonrası vatan haini damga-
sı yiyen Hamsun çifti, utanç içinde
ve yalnızhğa terk edilmiş olarak ya-
şayıp öldü.
Nazizmin nasıl uygulandığmı,
kitlelerin nasıl yok edildiğini, hiçbir
zaman görmedi. "Marie, Nasyonal
sos>alist gençleri yetiştirdiği için ger-
çeğe biraz daha yakındı ama, yine
de" diyor Ghita Norby ve ekliyor:
"Hamsun'a en yakın olan kişi,
gerçekte kıa Ellinor'du -filmde Nor-
veçH Anette Hoff tarafından canlan-
dn-üryor-. Babasınm nüfuzunun yar-
dımıvla Berlın'de sinema oyuncusu
olarak parlamıştı. Eşi de bir Alman
yönetmendi. Bir otomobil kazasın-
dan sonra kalçasmdan sakatlanınca.
kariyeri aniden sona erdi. Sanınm
Knut Hamsun'un yaşamındaki en
büyük üzüntü buydu".
(Derleyen Gürhan Uçkan).
ALINT1LAR
TAHStN YÜCEL
Kızılcobalı Kimliği
Kızılcoba bizim Ötegeçe'ye çok yakındı, bahçele-
rin yukansındaki yoldan jandarma karakoluna doğ-
ru biraz sıkı koşsak da hızımızı alamasak, birden Kı-
zılcoba'da bulurduk kendimizi. O zaman da işimiz bit-
ti demekti: Kızılcobalı yaşıtlanmız, mahallelerini kut-
sal yurt sınırlan gibi bekler, destursuz gırenleri bir te-
miz ıslatırlardı; kaşla göz arasında çoğalıverip birbir-
lerine destek olmalan bir yana, teke teke kavgalar-
da da kolay kolay başa çıkılamazdı onlarla. Sonra ay-
nı okula gittik, yavaş yavaş arkadaşlık kurduk; Kızıl-
cobalı bir arkadaş eşliğinde olmak koşuluyla, Kızıl-
coba sokaklanna rahatlıkla girip çıkar olduk; çocuk-
luktan delikanlılığa geçmenin bilincine de Kızılco-
ba'da "refakatsiz" olarak dolaşmaya başladığımız
zaman vardık. Işte bu dönemde, jandarma karako-
luyla ortaokul arasındaki "şose"yi arşınlarken, karşı-
mıza ne zaman bir küçük Kızılcobalı çıksa, durdurup
sorardık:
"Kızılcobalı mısın, Türk müsûn?"
Yanıt hiç şaşmazdı:
"Kızılcobalıyım!"
Gene sorardık:
"Müslüman mısın, Kızılcobalı mısın?
Yanıt gene değişmezdi:
"Kızılcobalıyım!"
Kahkahalarla gülerdik. Kızılcoba çocuklannın bizi
hiç düş kınklığına uğratmaması hoşumuza giderdi.
Kim bilir, belki biraz da eski ezikliklerin acısını çıka-
nrdık böylece. Ama çocuklar öyle çabuk, öyle karar-
lı bir biçimde yanıt verirdi ki, kimlik bilinçlerine hay-
ran kalmamak kolay değildi. Ama ilk tepkimiz gül-
mekti her zaman.
Işin ilginç yanı şu ki, bunca yıldan sonra gene gül-
dürmeye başladılar beni: Elde pipo ya da tespih, çe-
nede keçi ya da çember sakal, arkada raf raf kitap-
lar, ama daha yumurtadan yeni çıkmış gibi, "Biz ki-
miz?" türünden sorular sıralayıp ulusal ya ekinsel
kimlik bunalımlanna dalan ökelerimizi gördükçe, on-
lan anımsıyorum ister istemez, ister ıstemez de gü-
lüyorum. Can sıkıcı bir durum doğrusu. Bu kart be-
beklerin bende çocukluk ve delikanlılık günlerimin se-
vimli, kararlı ve güçlü çocuklannı çağrıştırması ner-
deyse bir sapkınlık! Ama, eğriye eğri, doğruya doğ-
ru, kimlik konusundaki tutumlannın bir yerlerde bir-
birlerine yaklaştığı da kesin.
Kızılcoba çocuklan tüm toplumsal kimliklerini
uzamla, uzamda da çok dar bir alanla: mahalleyle öz-
deşleştiriyor, ama, toplumsal kimliğin öteki temel bo-
yutunu: süremi bilmedikleri için, eksik bir kımlıkle çı-
kıyorlardı karşımıza: Kızılcobalı'ydılar, ama henüz ne
Türk olabilmişlerdi, ne Müslüman. Bugün, sağda,
solda, geride, sözü ikide bir varsayımsal bir toplum-
sal kimlik bunalımına getirerek bizi kendi eseniikleri-
ni paylaşmaya, tarihimizle banştp gerçek kimliğimi-
zi üstlenmeye çağıranlarsa, Kızılcobalı çocuklann
yaptığını tersinden yapıyor, yani uzamı ellerinin ter-
siyle itip süreme sarılıyor, süremde de, herbiri kendi-
ne göre belli bir döneme yapışıyorlar: Kimi Fatih dö-
nemine, kimi Ulu Hakan Abdülhamit dönemine de-
mirlemiş, kimi Hicret'i yaşıyor. Ne var ki, Kızılcobalı
çocuklannkiyie karşılaştınlınca, ökelerin durumunun
çok daha çetrefîl, çok daha çelişkili olduğu kesin.
Bir kez, Kızılcobalı çocuklar, toplumsal kimlikleriy-
le özdeşleştirdikleri Kızılcoba mahallesinde gerçek-
ten yaşıyorlardı; üstelik, Kızılcoba uzamı süremin iz-
lerini de taşımaktaydı. Toplumsal kimliği süremin
uzun ya da kısa, ama belli bir dönemiyle özleştiren-
lerse, o dönemin dışındalar; ne yaparlarsa yapsınlar,
o döneme erişemezler, fazJa fazla bir öykünü olarak
yaşarlar onu. Bu nedenle, hem yapay bir kimlikle ya-"
şamaya, hem de yaşadıkları gerçek ortamla uzlaş-
mazlık içinde kalmaya önceden boyun eğmeleri ge-
rekir. Öte yandan, Kızılcobalı çocuklar, "Kızılcobalı-
yım" derken, sonuna dek üstleniyorlardı kimliklerini.
Sanki geçmişimizi yadsıyan varmış gibi, bizden ta-
rihle banşmamızı isteyenlerse, suçu, çelişkin bir bi-
çimde, öncelikle bağlandıklan boyuta, yani süreme
yüklüyor; hiçbir şey olduğu gibi kalmadı diye, en çok
bağlanırgöründükleri değere, yani tarihe, bunun so-
nucu olarak da tarihi tarih yapan şeye, yani evrime
karşı çıkıyoriar. Kızılcobalı çocuklar, "Kızılcobalıyım"
derken, günün içinde kalıyor, uzamsal kimliklerine
süremsel boyutu da katarak Kızılcobalı kımliğini Türk
ve Müslüman kimlikleriyle zenginleştıreceklerini (ya
da dönüştüreçeklerini) yadsımıyorlardı. Ökelerse,
yüzyıllann gerisinde kalmış (belki hiçbir zaman da
kendi düşündükleri gibi yaşanmamış) bir döneme
bağlandıklanndan, içinde bulundukları gerçek uza-
mı üstlenmeleri de olanaksız oluyor, tıpkı süremleri
gibi yapay bir uzam kurguluyor, bırakılmış bir Orta As-
ya'yla kapılannda kalınmış bir Viyana arasında bir
yerlerde, serseri ruhlar gibi, dön babam dönüyorlar.
Sapkınlığı Istanbul'un surlannı yıkmayı düşünme-
ye dek götürebilmeleri bundan.
Cabaret Cme'de dbıleti
• Kültür Servisi -Cabaret Cine'nin yaz dinletilerinin
bu haftaki konuğu Volkan Konak. Bağlama ve gitar
çalan sanatçı, bugün saat 21.30'da gerçekleştireceği
İinletide, geleneksel müziğin yanı sıra, kendi
çalışmalannı da seslendirecek. Volkan Konak'a kabak
kemanede Ersin Baykal ve basta Eylem Pelit eşlik
edecek. (257 74 38)
Kenter'den 'Nâzım Hikmet Şiirleni'
• İSTANBUL(UBA)-Ünlü tiyatro sanatçısı Müşfik
Kenter'in seslendireceği "Nâzım Hikmet Şiirleri"
kasedi ekim ayında satışa sunulacak. Orhan Veli'nin
şiirlerini de seslendiren Müşfik Kenter'in "Nâzım
Hikmet Şiirleri" kasedinde. yasal kaygılar yüzünden
seslendirilmeyen şiirler ve bölümler de yer alıyor. 30
kasette toplanacak şiirler, Adam Yayınlan'nın "Nâzım
Hikmet Külliyatı"na göre sıralanacak.
Dünya kütüphanecileri bir araya
geüyor
• KüMir Servisi -lstanbul, ağustos ayında, dünyanın
dört biryanından gelecek kütüphanecilere evsahipliği
yapacak. Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve
Kuruluşlan Federasyonu IFLA'nın 61. genel
lconferansı, 20-26 ağustos tarihleri arasında İstanbul'da
yapılacak. Üç bin dolayında yabancı delegenin
katılmasının beklendiğı konferansta iletişim teknolojisi
ve bilgi dünyası, uluslararası lnternet eğitimi ve
kullanımı. bilgi ve kaynaklann paylaşımı, CD-Rom
sosyal bilimler konulan da tartışılacak.
Tahsin Saraç anılıyor
• Kültür Servisi - Şair ve çevirmen Tahsin Saraç,
ölümünün 6. yılında, Edebiyatçılar Derneği'nin
düzenlediği bir toplantıyla anılacak. Perşembe günü
saat 18.30'da Şinasi Sahnesi'nde yapılacak olan
toplantıda, Saraç'ın sanatı ve kişiliği, dil anlayışı ve
çevirmenliği degerlendirilecek. Edebiyatçılar Derneği
Genel Başkanı Mustafa Şerif Onaran'ın yöneteceği
söyleşiye, dilbilimci Emin Özdemir, oyun yazan Orhan
Asena, Şinasi Yavuzer, Cemil Uğurlu ve Necati Engez
katılıyorlar.