Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27HAZİRAN1995SALI
12 DIZIYAZI
Türkiye'de devlet
Avrupa'dan küçük "Optimal Devlet" ve gerçekler
Prof. Dr. Orhan SENER
•Türkiye'deki devletin bugünkü
ekonomideki payı, gelişmiş kıta
Avrupası ülkelerindeki devletin,
ancak 1950'li yıliardaki büyüklüğü
kadardır. Gelişmiş ülkelerde
devlet, düzenli ve hızlı bir biçimde
büyüyerek bugünkü optimal sayılan düzeyine
ulaşırken Türkiye'de hep aynı düzeyde kalmıştır.
• Gelişmiş ülkelerde devletin
düzenli bir biçimde büyümesi
sonucu, özel sektörde verim
artarken kişi başına düşen milli
gelir düzeyi de hızla yükselmiştir.
Türkiye'de kamu sektörünün
küçüklüğü, yaşam kalitesini düşürmekte, aynı
zamanda piyasa ekonomisinin verimsiz
işlemesine de neden olmaktadır.
•Eğitim, sağlık ve sosyal
güvenlik hizmetlerinin yetersiz
olduğu bir ülkede, işgücünün
verimini arttırma olanağı da
oldukça sınırlıdır. Böylece, kamu
kesiminin optimal düzeye
çıkarılamadığı ülkelerin gelişmiş ülkelerle
rekabet edebılme şanslarının olmadığı sonucuna
varabiliriz.
Gelişmiş kıta Avrupası
ülkelerindeki devletin bü-
yüme trendi ile Türkiye'nin
durumu karşılaştınldığında.
oldukça ılgınç yorumlar ya-
pılabılır.
Birincisi. Türkiye'deki
devletin bugünkü ekonomi-
deki payı, bu ülkelerin an-
cak 195O'lı yıliardaki bü-
yüklüğü kadardır
Ikincisi, gelişmiş ülkeler-
de.devlet düzenli ve hızlı
bir biçimde büyüyerek bu-
günkü optimal sayılan dü-
zeyine ulaşırken Türkıye'de
hep aynı düzeyde kalmıştır.
Gelişmiş ülkelerde devle-
tin her yıl düzenli bir bi-
çimde büyümesi sonucu.
özel sektörde verim artar-
ken kişi başına düşen milli
gelir düzeyi de hızla yük-
selmiştir.
Dördüncüsü. yoğun özel-
leştirme \e serbestleştirme
uygulamalanna karşın. dev-
letin ekonomideki payı aşa-
gı yukan aynı kalmıştır. Bu
sonuç da yazımızın başında
savunduğumuz gibi KlT'le-
rin kamu sektörünün bü-
yüklüğü içinde yer almadt-
ğını açıkça göstermektedır
Yaşam kalitesi
Günümüzde gelişmiş ül-
kelerde devletin ekonomi-
deki payının >üzde 50'lere
ulaşmasının başlıca neden-
lerini: ekonominin genelin-
de kaynak aynmında etkin-
liğin sağlanması: milli geli-
rin ve servetin adil dağılı-
mının gerçekleştirılmesi ve
toplum refahının ya da ya-
şamın kalitesinin arttınlma-
sı oiarak sayabilirız. Bu
amaçlara ulaşılabilmesi ise
devletin yeterli düzeyde
sosyal hizmetler üretmesıy-
le olanaklıdır. Gerçekten.
eğitim. saglık. sos>al gü-
venlik. toplu taşımacılık ve
sosyal konut hizmetlerin-
den oluşan sosyal güvenlik
hizmetleri yeterli düzeyde
ve kalitede üretıldiğinde.
bir yandan piyasa mekaniz-
masının etkin ışleyişi sağla-
nırken öte yandan yaşam
kalitesi önemlı ölçüde arttı-
nlabilmektedir. Bu hizmet-
lerin aynı zamanda ailelenn
en az yaşam düzeyini içeren harcama-
ları da kapsaması nedenıyle, enflasyon
olgusu da kolayca kontrol edılebilmek-
tedir. Gelişmiş ülkelerde enflasyon ol-
gusunun yaşanmamasının en önemlı
nedeni. yeterli düzeyde ve kalitede
sosyal hiznıet üretilmesiyle ilgili bu-
lunmaktadır. Örneğin. Avrupa Toplu-
luğu'na girmeden önce Yunanistan.
Portekiz ve ispanya'da devletin ekono-
mideki payı aşağı yukan Türkiye'nin-
kiyle aynıydı. Ancak topluluğa katıl-
dıktan sonra bu ülkelerde kamu sektö-
rü kısa bir sürede büyüyerek yüzde
40'lara ulaşmış bulunmaktadır. Bu ne-
denle. Yunanistan'da enflasyon oranı
her >ıl giderek düşmektedir.
Bu ülkede kamu sektörünün büyük-
lüğü kadar. konsolide bütçe içinde yer
alan sosyal hızmetlere aynlan kaynak-
ların yüzdesi de önemli olmaktadır.
Bütün gelişmiş ülkelerde toplu taşımacılığa önem verilmesine karşın, Türkiye'de toplu taşımacılık yok denecek düzeydedir.
Yerellesme, sorunlam cözemez*
•Raporda merkezi devletin yerel yönetimler lehine
nin. hizmet sunumunda verimlili- küçültülmesinin, hizmet sunumunda venmliliği
ği arttıracağı görüşü savunulmak- arttıracağı görüşü savunulmaktadır. Ancak Türkıye
Tadır. Ancak f ürkiye koşullan ve koşullarında yerel yönetimlerin şimdiye kadar su.
ekonomi iikeieri yönünden böyle taşımacılık ve diğer sorunlara çözüm getiremedikleri
bir aenellemenın son derece , .. -ı i 7 J-
olurrTsuz sonuçlar vereceğ.ni söy-
a
Ç
l k c a
gorulmektedir.
leyebiliriz. Şöyle ki elektrik. su
• • • • tarafından. belediyelere göre bir-
kaç kat daha ucuza mal edilerek
ve toplu taşımacılık hizmetleri.
merkezi hükümet tarafından ülke
çapında üretildiği zaman. ölçek
büyüklüğünün yol açacagı içsel
ve dışsal ekonomilerden yararlan-
ma oİanağı bulunmaktadır. Örne-
ğin, büyük kentlerin su sorunu
DSİ: elektrik sorunu TEK: metro
ve demıryolu taşımacılığı DDY
mektedir. Bu nedenle örneğin. Is-
tanbul kentinin hava kirliliği so-
runlarının yerel yönetimlerce çö-
zülmesı olanağı yok gibidır. Ger-
çekten. yerel yönetimlerin şimdi-
bulundukları herkesin kabul cttığı
bir gerçektir.
Kammca. ABD'dekı federatif
yapı içinde yer alan federal dev-
İetlerin. ekonomık anlamda birer
ünıter devlet oldukları gerçeğı.
yerel yönetimlerin fonksiyonu
hakkında böyle bir yanılgıya ne-
den olmaktadır. Öte yandan. Tür-
kiye'de yerel yönetimlerin polıti-
ze olmaları nedeni) le merkezi
hükümetlere göre vergi toplaına
yönünden de daha başansız oldu-
ğu gözlenmektedır. Gerçekten.
çözüme kavuşturulabilecektir
Büyük çaptaki yatınmların ülke
düzeyinde bölünmezlik özellıği
nedeniyle bazı genel bütçe harca- ye kadar su. taşımacılık ve diğer emlak vergisi uygulamasında alı-
malannın yerel yönetimler düze-
yinde de sunulniası. hizmet malı-
yetini kolayca minimize edebıl-
sorunlara çözüm getiremedikleri
açıkça görülmekte olup tam tersi-
ne sorunların artmasına katkıda
nan sembolik vergiler. tamamen
oy maksımızasvonu çabasının bir
sonucu olmaktadır.
Şöyle kı Türkiye'de toplam bütçe ge-
lirlerinin ancak yüzde 20-25'ı sosyal
hızmetlere ayrılırken geriye kalan kıs-
mı cari ve transfer harcamalannın fi-
nansmanına ayrılmaktadır. Gelişmiş
ülkelerde ıse bu oranların tersine dön-
düğü gorulmektedir. Gerçekten. birçok
gelişmiş kıta Avrupası üİkesinde. sos-
yal hizmetlere konsolide bütçeden ay-
nlan pay. yüzde 50-70 arasında değiş-
mektedır.( 1) Aşağıdakı örneklerimiz
gelişmiş ülkelerde sosyal hizmetlere
verilen önem nedeniyle. kamu ekono-
misinin Türkıye'ye göre niçin çok bü-
yük olduğunu göstermektedir.
Eğitim: kıta Avrupasfnın bütün ül-
kelerinde temel eğitim. yüksek öğre-
nim ve diğer eğıtsel hizmetler genel
bütçeden finanse edılmektedir Âyrıca
zorunlu öğrenımin bu ülkelerde 8-12
vıl olmasına karşın. Türkiye'de 5 vıl
olması. gelişmiş ülkelerde devletin
eğitim hızmetlerine daha fazla pav
ayırdığının tek başına bir göstergesi
oiarak kabul edılebilir.
Sağlıksız sağlık
Sağlık: Gelişmiş ülkelerde sağlık
hizmetlerine konsolide bütçeden ayn-
lan pay ortalama yüzde 10'a vaklaşır-
ken bu oran Türkiye'de sadece vüzde 4
kadardır. Sağlık hizmetlerinin yüzde
6O'ı kamuca sunulurken Türkiye'de ise
yüzde 49'u devlet tarafından sunul-
maktadır. Ayrıca 1 yıl içinde anne ve
bebeğe en az ortalama 4 kez check-up
yapılması. okullarda genel sağlık. dış
îıastalıkları taramalarının ve yılda I
kez check-up yapılması zorunluluğu
gelişmiş ülkelerdeki sağlık hizmetleri-
ne aynlan payın ne kadar yüksek oldu-
ğunu göstennektedir. Öte yandan. ge-
nel sağlık sigortasının vavgınhgı ise
kamu sağlığına verilen önemı göster-
mektedir.
Sosyal güvenlik: Gelişmiş ülkelerde
bütün vatandaşlara sosyal güvenlik
hizmetleri sunulmasma karşın. ülke-
mizde ise nüfusun yarısı sosyal güven-
ceden yoksun bulunmaktadır Bu ülke-
lerde devletin sosyal güvenlik hizmet-
lerinin finan>manına konsolide bütçe-
den "sosyal yardım*" adı altında önemli
katkıda bulunulurken Türkiyedeki söz
konu^u katkı sembolik düzeydedir
Sosyal konut: Sosyal konut sorunu
ülkemızde genellikle gecekondulaşma
olgusu içinde çözümlenirken gelişmiş
üikelerde sosyal konut yapımı ıçın ge-
nel bütçeden önemlı kaynaklar harcan-
maktadır. Devlet. düşük gelir grupları-
na aynca kira yardımı yaparak da sos-
yal konut hizmetleri sun-
maktadır. Ülkemizde ıse
devletin yaptığı sosyal ko-
nut sayısı sınırlı düzeyde
olup. daha çok lüks konut
yapımına kaynak ayrılmak-
tadır.
Toplu taşımacılık: Bütün
gelişmiş ülkelerde toplu ta-
şımacılığa önem verilmesi-
ne karşın. Türkiye'de taşı-
macılık hizmetleri içinde
toplu taşımacılığın payı
yüzde 5 gıbi ihmal edilebi-
lecek bir düzeydedir. Örne-
ğin. 200 bin nüfuslu Inssb-
ruck kentinde metro bulu-
nup 800 bin nüfuslu Frank-
furt kentinin ana istasyo-
nunda 40'tan fazla peron
bulunmaktadır. Istanbul'da-
ki peron sayısı 5 ve Anka-
ra "da ıse 3 kadardır. (2)
İnsana yatırım
Yukarıda sıralanan sos-
yal hizmetlerin kalitesi ve
kantitesi arttıkça. insana
yapılan yatırım da (human
capital investment) kendili-
ğinden artmaktadır. İnsana
yapılan yatırım. bir yandan
piyasa ekonomisinde ve-
rimliliğı arttırırken diğer
taraftan ülkenin geçim kali-
tesini de arttırniaktadır.
Ancak "yaşam kalitesi en-
deksi" karşılaştırmaları-
ınızda. Türkiye 71'inci sı-
raya oturtulmaktadır.
Türkiye'de kamu sektö-
rünün küçüklüğü. sadece
yaşamın kalitesini düşürü-
cü değıl. aynı zamanda pi-
yasa ekonomisinin verim-
siz işlemesine de neden ol-
maktadır.
Örneğin. dogadan beda-
va elde edılen suyun yarım
litresinin 10-15 bin liraya
satılması. Türkiye'de piya-
sa ekonomisinin ne kadar
verimsiz olduğunu kanıtla-
maktadır.
Eğer. petsu taşımacılığı
gelişmiş ülkelerde olduğu
gibi kamyon yerine trenle
yapılsaydı. yanm litre su-
yun satış fiyatı belki de 5
bin lira olacaktı. Ya da ge-
lişmiş ülkelerde olduğu gi-
bi hızlı. konforlu ve güven-
li demiryolu taşımacılığı
geliştirilmedikçe. çok sayıda lüks otel
yapmakla. turizm gelırlerini daha çok
arttırma olanağı pek yoktur Eğitim.
sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinin
yetersiz olduğu bir ülkede. işgücünün
verimini arttırma olanağı da oldukça
sınırlıdır. Böylece. kamu kesiminin
optimal düzeye çıkarılamadığı üikele-
rın gelişmiş ülkelerle rekabet edebılme
şanslarının olmadığı sonucuna varabi-
liriz.
1I) Arın. Tülay: "Refah Devleti, Bir
Analiz Çerçevesi", IX Malıye Sem-
pozyumu. Mayıs 1993. Silıfke.
(2) Şener. Örhan: AT ve Türkiye'de
Ulaştırma Sektörü. TÜSİAD. 1988
Yarın: Rapordaki diğer
yanılgılar
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
yüzde 90 değil, yüzd<
SORU: Bizler, teknik hizmefler sınıfında devlet memuru oiarak ça-
lışan teknisyenleriz.
Günlerce vayın organlarında vetkililerin. memur aylıklarına
yapılan ve düşük dereceli memurlara yüzde 90'a varan zam-
İarla ilgili açıklamalan yer aldı.
Oysa vapılan zamlar, ne açıklandığı gibi ne de yazıldığı gibidir.
Ben ve benim durumumdaki çalışma arkadaşlarıma verilen
zam yüzdesi değil vüzde 90. vüzde 50\ve bile ulaşamamıştır.
Düşük dereceden maaş alan memurlara. yüzde 90'a varan
zamlar yapıldığı için. bu yılın sonuna kadar başka zam da va-
pılmayacağı defalarca söylendi.
Gerçeğinden çok vüksek oranda vapıldığı söylenen bu zamlar,
bütün piyasayı dargeliriiler alevhine etkilemiştir.
Ben 7 dereceden aylık alan bir teknisyenim. Zamlardan önce,
van ödeme ve sosval vardımlarla beraber, 6 miKon 196 bin lira
alıvordum. Zamlar açıklandığında bu altı milyonun en az 11
milyona vükseleceğini sanıvordum.
Arkadaşîaria yaptığımız hesapların hiçbiri tutmadı ve hiçbiri-
miz yüzde 50 sınırını bile bulamadık.
Aralık 1994 ile Nisan 1995 maaş bordrolanmızı karşılaştınr-
sanız durumu açıkça göreceksiniz. Aralık 1994'te 6 milyon
1% bin lira olan avlığım. 15 Nisan 1995'ten sonra, 9 milyon 46
bine gelmişrir. Yani, bana \apilan zam. tamı tamına vüzde
45.99'dur. Verildiği açıklanan zammın varısıdır.
Gönderdiğimiz bordroları karşılaştırıp açıklarsanız çok mem-
nun oluruz; bu zammın öyie açıklandığı gibi vüzde 90 değil,
yüzde 45 olduğunu kamuoyu bilmelidir.
(A.Z.)
YANIT:
Emeklilere yapılan zamlann yüzde 90'lara değil. yüzde 50'lere
bile ulaşamadığını daha önceki yazımızda açıklamıştık. Memur
maaş bordroları. küçük derecedekı memurlara yapılan zammın
yüzde 50'yı bulamadığının bir kanıtıdır.
Başına yansıvan açıklamalarda, memur ve emeklilere yaptlan
zamların yüzde 90'lara ulaştığı yinelendi. Oysa kı gerçek oranlar.
açıklanan oranlarla çelişır durumdadır. Maaş bordroları incelendi-
ğinde. maaş zammının yüzde 50'lere ulaşamadığı görülecektir.
Olayın en önemli yönü de yüzde 90'a ulaştığı açıklanan bu zam-
lann her yıl temmuz ayında verilen olağan zamlan da engellemesi-
dir.
Maaşlara yapılan zam, yüzde 150'yi bulan enflasyonun üçte biri-
ni bile karşılayamamıştır
Yüzde 50'vi bile bulamayan ve her yılın temmuz ayında verilen
zammı da engelleyen bu artışın yeniden gözden geçirilmesıni.
düzeltılmesini dılı>or ve bekliyoruz.
BURSA KADASTRO MAHKEMESİ
1993 50
Davacı Sadık Çınar tarafından davalılar Sebahat Evcıl. Fatma Ergın. Sabıha Uvar. ll-
han L'yar, Emine Uyar. Ayşe Uyar ve Rıdvan Uyar alevhine açılan Bursa ilı Osmangazi
ılçesı Hüsejınalan köyü 113 ada 35 parsel hakkındakı kadastro tespıtıne ıtiraz davasın-
da Bursa Hüseyinalan köyünde ikamet ettıgı bıldırilen Sabıha Uyar(Sargın) bu adresin-
de bulunamadığı ve adresi meçhul olduğu anlaşılmakla duruşmanın atılı bulunduğu
9.8.1995 günü saat09.30'da mahkememizde hazır bulunması veya kendini bir vekıl ile
temsıl ettırmesı. aksı takdırde yokluğunda yargılama>a devam edileceğı. 7201 sav ılı teb-
lıgat yasasının 28. maddesi geregince ılanen teblığ olunur. 6.6.1995 Basın: 28852
İLAN
T.C.
KARAKOÇAN ASLİYE HLKUK MAHKEMESİ
EsasNo: 1994 181
Davacılar Yunus Görgü. Fikret Batmaz. Halit Gürbüz. Zeloş Kaplan. Kazım Geyik tarafından davalılar Hazine ve
Tekardıç Köyü tüzelkişiligı alevhine Tekardıç Köyü Baykuş nıev kıındebulunan doğusu Ohur Deresı \e Kızılca-Karakoçan
yolu. batısı: Ohu Deresı. kuzeyı: Kızılca-Karakoçan yolu. güneyi: Ohu Deresı ıleçevrılı taşınmaz hakkında tescıl davası
açılmıutır. Sınırları ve mevkıi belirtılen taşınmaz üzerınde hak ıddıa edenlerin. son ilan tarıhmden ıtıbaren 3 ay ıçerısınde
mahkeınemızin 1994 181 esas sayılı dosyava itiraz etınelcrı ucrcktmi ilan olunur. 7.6.1995
Basın: 27815 "
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Cumhuriyet'in Önemi...
Bizde polıtıkaya atılanlar. belli kı bir çıkar ıçin atılı-
yorlar. Milletvekıli oiarak en yüksek aylığı, ödeneği
alıyor\ar. Aiı'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını
Alı'ye giydırerek yaşamlarını sürdürüp gidiyorlar.
Parti değiştırmeler de öyle; bir ülkü, bir ilke gerekçe-
siyle değil, "nereden kazanabilirim"duşünces\yîeöir.
Çogunlugunun kafasının içinde, din sömürüsü
vardır. Siyasal bir toplantıda konuşma yaparken na-
maza çağrı (ezan) okunuyorsa susarlar. Bunu Bü-
lent Ecevit de yaptığında çok şaşırmıştım -Bu say-
gıdan filan değildir!-
"Aman ne Müslüman adam, bak ezan okunurken
sustu" derler.
Polıtikacının namazına filân da inanmam. 1960
öncesmde Menderes'ler, Tevfik lleri'ler, Sait Nur-
si'nin elini operlerdı. Sonra da gelsın "Nurcu" oylan!
Sait Nursı, Isparta yöresınde sürgun yaşamı surdü
diye, tüm o yöre Nurcu mu kesıldi ne? Süleyman
Bey'den hep kuşkulanmışımdır. Nurculuk aleyhınde
söylenmış tek sözcük duymadım. Bir de Suleyman-
cılık var, bunu yıllar önce Mılliyet'te -haber olarak-
çıkarıp ortaya attığımda, önce kimse bir şey anla-
madı. Suleymancılıkla, Süleyman Bey arasında bağ
kurmak isteyenler oldu. Suleymancıların başı, Sü-
leyman Hilmi Tunahan'ın damadı Kemal Kacar.
AP'den milletvekili oldu. Nurcular, ımam-hatiplere
sahip çıkarken Süleymancılar. Kuran kurslanna san-
lıverdi. Ha Nurcu, ha Suleymancı. ha Nakşibendı, ha
Fethullahçı (Onlar da mı Nurcuymuş ne?); ayırt et-
meye gerek var mı politıkada?
Oylar gelsın de nereden gelirse gelsin. Bakıyorum,
"Ataturkçüyüm!" diyenlerin birınden "Ezan Turkçe-
leşsin!" dıyeni göremıyooım.
Celal Bayar. yıllarca "Atatürk'un son başbakanı"
dıye abartılıp durdu. Her şeyden olduğu gibi bundan
da yararlanılmıştır politıkada.
Celal Bayar, 1985 yılında, Hürriyet'ten Arda Ge-
dik'e:
- Fakat Atatürk, Inönüyü affetmedi. Dargın oia-
rak vefat ettı diyordu.
Oysa. 1937 yılında 20-25 Eylül arasında, Dolma-
bahçe'de toplanan ikıncı Turk Tarıh Kurultayı'nı Ata-
türk ızlerken solunda başbakanlık görevinden izin
almış olan Inonü ile onun yanında, Celal Bayar otur-
maktaymış. Bu sırada, Inönü ile Ataturk arasında,
bir kâğıt parçası gidıp gelmiş. Bu kâğıdı, özel kalem
müdüru saklamış. Kâğıtta şunlar yazılıymış:
"- Demek bana çok dargın değılsin?
- Hayır. her şeyi unuttum. Bildiğin gibi arkadaşım,
kardaşımsın. K. Atatürk"
Haldun Derin'ın, "Ankara Notları"nöa, geçen haf-
talarda alıntılar yapılan, "Çankaya Özel Kalemini
Anımsarken" adlı yapıtında, daha yayımlayamadı-
ğım nıce ılgınç belgeler var. Bunlardan bırı de yapıtın
118. sayfasında "Gevşeyen Sinirler" arabaşlığıyla
çıktı, şöyle:
"Cumhurbaşkanı'nm askerı manevraların izlenme-
siyle ilgili olan, 8 Ekım'den 15 Ekım'e (1937) dek sü-
ren Ege gezısınde de Inönü'nün hazır bulunuşu dık-
kati çekiyordu.
O ay içinde bırakşam Falih Rıfkı Atay'/n evındeki
bir aile toplantısında Atatürk'un ıkıde bir içını çekti-
ğini fark edip ısrarla sebebıni soran Bayan Atay'a o:
- Kimse duymasın. Kendı rahatımı kendım boz-
dum. Başıma bir Başbakanlık derdi icat ettim, de-
mişti."
Haldun Derın, yapıtının 119'uncu sayfasında, bir
başka olaya yer verır, şunları yazar:
"1922'de Mustafa Kemal, Türkıye Büyük Mıllet
Meclısi Baskanı ve Başkomutan ıken Garp Cephesi
Komutanı hmet Paşa ile aralannda geçen şifreli ya-
zışmalardan binnde, Çerkez Ethem'e gönderilen
heyet-ı nasiha (öğütleme kurulu) içinde bulunan Sa-
ruhan Mebusu Celal Bey içın şayan-ı itimat (güve-
nilir) olması noktasındaki kuşkusunu da belırtmişti.
Atatürk'un şımdı duymakta olduğu tedirginlığe on
beş yıl önceki o vesvesesi ile arasında bilinçaltında
kurmuş olabileceği bağlantının yol açması da akla
gelmıyor değildi."
Haldun Derın, bu bölüme koyduğu dıpnorta şöyle
der:
"O yazışmalardan beşine ilişkin belgelerin yok ol-
ma şeklınde başına 195O'lı yıllarda gelenleri. 9 Ni-
san 1984 gunlu Cumhunyet gazetesinın ekı Sıyaset
84'te Ferda Güley açığa vuracaktı. Konuyu 18 Ma-
yıs 1985 gunlu Cumhunyet gazetesındekı 'Ankara
Notlan'öaş///c// köşesınde Mustafa Ekmekçi 'Yanıtı
Gelmeyen Soru' adını koyduğu fıkrası ile yeniden
ele alacaktı. Ekmekçi, köşe yazısını Celal Bey'den
açıklamasını beklıyorum' tümcesı ile bıtırecek; üs-
tünden bir yılı aşkın bir süre geçince, 26 Ağustos
1986 gunü yayımlanan 'Bırkaç Şey' başlıklı yazısın-
da konuya yeni baştan dönmek zorunluluğunu du-
yarak '... belge nerede, ne oldu' sorusunu yonelttik-
ten sonra ılk çıkışını yıneleyecektı: 'Celal Bey'in
açıklamasını bekliyorum.' Ismet Inönü. anılarında o
belgelerin ıçenğmı açıklayacaktı. (Ismet Inonu. Hatı-
ralar, 1985, Bilgi Yayınevi, 1. Kitap sayfa 225-226)"
Cumhuriyet'in kurucusu, ilk başyazan Yunus Na-
di'nın ölumunün yarın 50. yıldönumü. Yarışmalı Yu-
nus Nadı armağanlarının 49. yılı. En eski gazete, en
eski ekın (kultur) yarışması. Mustafa Kemal'ın adını
verdiği gazete, Cumhuriyet. Onun öneminı. ona
emek verenlerle okurlan bilir.
llhan Selçuk'un 25 haziran pazar günü çıkan
yazısını kesıp sakladım!
B U L M A C A SEDİT YAŞ4YA\
1 2 3 4 5
SOLDAİS SAGA:
1/ Denızcılenn
kullandıâı aynntı- 1
lı \ebüyuk ölçek-
lı hanta II Mafva
örgütünün su>-
kunluk ya>>ası...
Pevgamberlerı
Hud'u dınleme-
dıklen ıçın Tann
tarafından vok
edilen kavım. 3/
Hükümdar başlı-
ğı... Fotografçılık-
ta"bulanık'anla-
mında kullanılan
tenm. 4/ Eski Mısır ınanışın-
da ınsan ruhu... Kapalı \e
dört tekerleklı bırat arabası.
5/ •"Düşünme et sa-
de Bak. böcekler de öyle v a-
pıyor" (Orhan Veli)... Bir
uçak ya da gemının ızledığı
yol. 6/Angola'nın başkentı...
Bitışmeçizgisi. 7/Bacaktakı
ikı sınır ve bu sınırlerın ağrı-
lı hastalığı 8/ Bir çeşıt antı-
biyotik. 9/ Tecrübelı. u»ta..
Birpamuk cınsı.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kaza v a da başka bir olay ı karadakilere bildırmek içın ge-
mılerden denıze salınan. içı mektuplu şışe. . Bir cervel tü-
rü. 2/Kemıklerin yuvarlak ucu. . Süslemecılıkte kullanılan
yeşıl vepembedalgalı sedef. 3/Kabuletmeverekgerı çevır-
me... Afrıka'da bir ülke. 4/Yüzgeçlerı dıkenli ve zehirlı. etı
lezzetlı bir balık. 5/ Köylerde hekımlık vapan kimse . Bir
zekâ oyunu. 6/ Bir nota... Kılgısal. 7/ Bırieşmış Mılletler'e
bağlı "Gıda \e Tanm Örgütü"nün sımgesı .. Bir pevgam-
ber8/" — ^eblen ~,önüvoı perde perde Atlılar kavboluyor
güneşın battığı yerde"' (Nâzım Hıkmet).. Çoğul sözcügü-
nün karşıtı. 9/Hayvanın ıkı ayağını iple bağlavarak yapılan
köstek.. OkıiTNuzluk belırten bir önek