29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 HAZİRAN 1995 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 jCUMHURİYET'TEN OKURLARA • Baştarafı 3. Sayfada landıncılık suçuyla el konulduğu ve bu satışın hukuk- sal olarak geçerii olmadığı. Bonn muhabirimiz Metin Dalman tarafından kanıtlanarak haberleştirildi. • -• DYP il binası önünde bir polis memurunu öldürdük- ten sonra polisle girdiği silahlı çatışmada ölen Sibel Yal- ^ın'ın cenazesinin teslim edilmemesi nedeniyle ortaya Çikan ve hafta boyunca gündemde yer alan gelişme- 1er, Istanbul Haber Servisi tarafından izlenip ayrıntılı bir 'şekilde aktarıldı. • ,' özelleştirme Idaresi Başkanlığı'nca satış ya da işlet- jne hakkı verme yöntemiyle özelleştirilmesi kararlaştı- crian tersaneler için çalışanlar ve demokratik kitle örgüt- 'lerinin mahkemeye başvurması konusundaki gelişme- leri Hütya Topcu yazdı. • Yapı Kredi Gençlik Festivali çerçevesinde düzenle- rjen etkinlikleri Kültür Servisimiz aynntılan ile izledi. • .. Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesini "Anaya- saya aykın" bulan Istanbul DGM Savcısı Aytaç To- tay'ın bu madde uyannca "Düşünceye Ğzgürlük" ki- tabının yayımcısı 99 kişi hakkında dava açmasını De- 'niz Teztel kamuoyuna duyurdu. '-' • T Ankara'da temaslarda bulunan IMF heyetinin enf- lasyon aşağıya çekilmez ve önümüzdeki birkaç ayda yapısal reformlara gidilmezse Türkiye'nin elindeki çok .önemli bir fırsatı kaçıracağına dikkat çekmesi, Özgür jjlusoy'un haberiyle okurlanmıza duyuruldu. • önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir haf- ta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. ANKARA PAZARI • Baştarafı 9. Sayfada Türkiye'de "dine dayalı" bir anayasal düzenin kurul- Tnasını "istemeyen" sağcıların bilmesi gereken çok önemli bir nokta vardır. O da şudur: Ekonomik serbest- -fikile siyasal baskı arasındaki uçurumun giderek daha • £ok açılması, toplumsal dokuyu geriyor. Toplumsal do- ku parçalanıyor, kendi kendini üretemez, giderek sür- "düremez bir noktaya doğru hızla sürükleniyor. Hemen 't,üm kurumları ve kurallarıyla işlemeyen bir kamu dü- zeni, daha doğrusu düzensizliği, yalnızca olumsuzluk- lar ve yıkım üretiyor. Bu olumsuz gidişin toplumsal so- /<umlulan olarak tarihe geçmek istemiyorlarsa, anaya- sası ve kurumlanyia 12 Eylül faşizmine sahip çıkmak yerine demokratikleşmenin ilk adımlanna geçit verirler. -1 ••• f Okuyucu mektuplannı burada değeriendirme olana- '3ı bulamıyorum, bu nedenle mektup gönderenlerin, 'beni bağışlayacaklarını umuyorum. Bu arada, öğretim Üyesi Sayın Adnan Orhun ile Köşk (Aydın)'ın Başça- yır Köyü'nden Sayın Mustafa Ersoy'a uyarılan için -teşekkür ederim. Itirafçı ve gazeteciler mahkemelik • Baştarafı 1. Sayfada - Kuşdemir, Yeni Yeryüzü -Dergisi Genel Yayın Yönet- meni Burfaan Kavuncu ve it- ' feiye eri Ramazan Demet, 'yaklaşık bir haftadan beri gözaltında tutuluyordu. Sürpriz itirafçı Ismet Çalı- 'şır ise önceki gûn Izmir'de yakalanarak Ankara'ya ge- 3Dilmişti. ' Arananlar var . Ankara DGM Başsavcısı Xusret Demiral, gözaltında bulunan sanıkJann sorgula- nnın tamamlandığını, bu- gün ya da en geç yann mah- -kemeye sevk edileceklerini bildirdi. 1 SarukJann ifadelerinin en ihce aynntısına kadar değer- lendirildiğini kaydeden De- miral, olayla ilgili olarak "başka kişilerin de arandığı- nı ve bu kişilerin yakalan- masına çahşıldığını belirtti. . Demiral, "gözaltında bu- Junan gazeterilerin neflesuç- landıklan" konusunda yö- jıeltilen sorulan, "Hele bir evrak önûmuze gebin, baka- Um" diyerek yanıtlamaktan kaçınırken DGM'de ûst dü- -zeyde başka bir yetkili ise gazetecilerin "teröristlere yardım ve yataklık etmek- teı" suçlandıklannı, Terör- le Mücadele Yasası'na (TMY) göre haklannda da- va açılma olasılığının bulun- duğunu söyledi. Kim ağnnı açsa~. Uğur Mumcu'nun ağabe- yi Ceyhan Mumcu ise "Uğur Mumcu ile ilgili kim ağzını açsa başına bir iş geli- yor" diye konuştu. Uğur Mumcu suikastı hakkında bilgisi bulunanla- nn can güvenliklerinin sağ- lanması için Adalet Bakan- lığı'na başvuruda bulunduk- lannı kaydeden Ceyhan Mumcu, DGM Başsavcılı- ğı 'nın bu konuda "çifte stan- dart" uyguladığını öne sûr- dü. Ceyhan Mumcu, daha ön- ce Uğur Mumcu suikastını gördüğûnü belirten ve tsla- mi Hareket örgütü üyelerin- den 2 kişiyi "teşhis eden" sürpriz tanık Ayhan Aydın hakkında soruşturma açan Demirarın, Çahşır'ın açık- lamalannın içeriğinden çok, sanığın ûzerine gideceğini öne sürdü. Mumcu, son olayla ilgili DGM Başsavcılığı'nın açık- lamasından sonra, önümüz- deki günlerde aynntılı bir değerlendirme yapacağını söyledi. Babalar GüniTnde Âna'dan mesaj • Babalar Günü nedeniyle Başbakan Tansu Çiller Ankara'daki Ümitköy, Seyranbağlan, Keçiören ve Beypazan huzurevlerinde kalan babalara birer tişört gönderdi. Haber Merkea - Babalar •Günü nedeniyle mesaj ya- yımlayan Başbakan Tansu Çiller. "Başımız ne zaman dara düşse, baba ocağı biz- ler için güveniür bir liman blmuştur" dedi. Tüm dünyada olduğu gi- fti Türkiye'de de "Babalar Günü" dün kutlandı. Baba- îar Günü nedeniyle Başba- Ican Tansu Çiller Arika- râ'daki Ümitköy, Seyran- bağlan, Keçiören ve Bey- pazan huzurevlerinde kalan babalara birer tişört gönder- di. Bir mesaj yayımlayan Başbakan Çiller, aileye bü- yük değer veren Türk top- lumu için Babalar Gü- nü'nün son derece anlamlı bir gün olduğunu belirtti. Su anlamlı günün sevgi, şaygı ve güven hisleri ya- rattığım kaydeden Çiller, bu duygulann geleceğe daha umutla bakılmasma vesile olduğunu belirtti. Başbakan mesajınr 1 ! şöyle dedi: "Milktimizin aileye duy- duğu saygı, en sıkmtüı gün- lerde, bizi tek bir yumruk haline getiren, birük ve be- raberiiğimizi coşturan bir özelliğimizdir. Sevinçleri- miz ve üzüntülerimiz ortak- nr. Paylaşmayı se\en bir mil- letin çocuklanyız. Başımız ne zaman dara düşse, baba ocağı bizler için sığınılacak gûvenilir bir liman olmuş- tur. Anne ve evlatlan için baba, ailmin temel di- reğidir. Sağlıkh, huzuriu ve mutlu bir aile ortamında yetişen evlatlanmız, Tür- kiye'nin 2000'li yıllannın güvencesidir. tçinde bulun- duğumuz Hoşgörii Yıh, Ba- balar Günü'nü daha bir an- lamlı kutlamamıza vesüe olacakür." G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Izmir'den gelenler, kentten on saatte çıkabildi. Garaj çıkışında kimlik kontro- lü, Bornova çıkışında otobüs kontrolü. Tunceli'den gelenler, defalarca arandı- lar. Istanbul'dan gelenler, polisle uğur- landılar... Geldiler, ama gitmediler. Bu kez kuru sözlere karınlan tok. Öğle saatleri... Asfaltta, on dakikada omlet pişer. Sabaha karşı dört gözle beklenen güneş, şimdi pek istenmedi- ğinin farkında. Arada bir bulutlarla sak- lambaç oynayıp memur eylemine des- tek veriyor. Gece yastık işlevi gören pet şişeler, şimdi bezlerin ucunda, 'çardakvidası'. Karton yataklar da pankart bezleriyle işbiriiği yapmış, gölgeyi koyulaştırıyor. Altında memurlar. Araçlarfa yayaların, saniye boş bırak- madan nöbetleşe kullandıkları Kızılay'ın tam orta yerinde; yürürken sendika bayrağı, uyurken yatak, dinlenirken çar- dak, ince uzun bezlerin altında gecenin yorgunluğunu atmaya çalışan memur- lar... Sahnede bir saz sanatçısının yanık sesi: "Döndüm daldan düşen kuru yapra- ğa..." Yorgunluğunu atanlar, kol kola halay çekiyor. Tanışmalar, çoktan tamamlan- mış, dostluklar olgunluk evresinde. Çevrede simitçiler... Daha önce di- Gör Bizi Ankara... lenci tepsileriyle dolaşırlardı. Şimdi, dev sinilere Piza Kulesi gibi simit dizmişler... Kızılay'a giden sokakların kaidınmlann- da seyyar satıcılar. Bir de seyyar kitap- çılar. Eğitim-Sen şapkalı öğretmenler, etikete akrep, sayfalara ekmek gibi ba- kıyorlar. Kızılay'ın hafta sonu yerlileri; coşku- nun, olgunluğun, hıncın, sabnn, deli- kanlılığın ve erdemin iç içe girdiği, bin- lerce renkten oluşan, tanımlanması ola- naksız, kulaklardan çok gözlere hitap e- den, paha biçilmez bir tabloydular, ki- taptılar. Kul Nesimi'ydiler: "Hakkı bilmeyene, hak olmaz ya- kın..." Mehmet Akiftiler: "Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak..." Tevfik Fikret'tiler: "Cehl ölmeli, zulm ölmeli, hakk bul- malı kuvvet; hakkın yüzü güldükçe gü- lümser beşeriyet..." Nazım Hikmet'tiler: "Sen yanmasan, ben yanmasam..." Ama Goethe değildiler: "Bir insanın haklı olduğuna inanma- sı, zannedildiğinden daha güçtür..." Onlar haklı olduklarına inanmışlardı ve bunu başkentin göbeğinde haykın- yorlardı. Goethe'nin dediği gibi, henüz haklı olduklarına inandıramadıklan ar- kadaşlan da vardı, ama döşedikleri taş- lar, şimdilik sadece kalplerini gönder- mekle yetinenleri de er ya da geç yan- lanna taşıyacaktı. Hükümetin, devleti ayakta tutmak- tan, bütçe açıklarını kapatmaktan so- rumlu devlet bakanlığını yapan memur- lar, dört gündür Kızılay Alanı'nda ve Gü- venpark'ta gösterdiler ki artık büyüdü- ler. Emzik değil, mama istiyorlar. Salık değil, sendika istiyorlar. Bordro mahkû- mu değil, yurttaş olmak istiyorlar. Dikkat... Başbakan aranıyor Kamu çalışanlannın başkent çıkar- masını herkes duydu, bir kişi hariç: Başbakan Tansu Çiller. Dört gündür, memuriarın 'görüşme' istemini geri çeviren Başbakan'ın başı- na bir şey gelmiş olmasından endişe e- denmemurlar kayıp ilanı verdiler: "Ülkemizde Başbakanlık yapmakta olan Prof. Dr. Tansu Çiller'den dört gündür haber ahnamamıştır. Görenle- rin ve nerede olduğunu duyanlann in- sanlıknamma..." Türkiye'de iki gündem var. Biri halkın gündemi, diğeri hükümetin. Halkın gün- deminde sosyal dengenin bir an önce sağlanması, gelir dağılımının hakça dü- zenlenmesi var. Hükümetin gündemin- de, özelleştimie, kamu yatınmlannı el- den çıkarma. Halkın gündeminde, Ana- dolu kardeşliğinin korunması var. TB- MM'deki partilerin gündeminde, karşı partiye haddinin bildirilmesi. Halkla hükümet ve Meclis arasında- ki kopukluk, bu kez öylesine net biçim- de ortaya çıktı ki hükümetin sorumiu bakanlarından hiçbiri kamuoyuna her- hangi bir açıklama yapma gereği duy- madı. Tek düşündükleri şu: "Memuru bu kez neyle aldatabiliriz..." Defalarca sendika sözü verildi, defa- larca yasa önerileri hazıriandı, defalar- ca komisyonlar kuruldu; sonuç, son şeklini almamış bir yasa taslağı... Tas- lağa taslak elde var taslak... Beş yıldır bileklerinin ve yüreklerinin hakkıyla adım adım Türkiye gündemi- ne yerleşen memurlar, sonunda Devlet Bakanı Necmettin Cevheri'ye şunu söyletmeyi başardılar: "Eylemlerı yasadışı, ama demokra- tik..." Cevheri haklı, memura ilişkin yasa- larda her şey var, ama demokrasi yok. Bu maddeyi de memurlar yazıyor. Hem de Kızılay Alanı'nda... Hem de on binlerce kişilik bir uzman kuruluyla... Merhaba memur sendikalan... Hoş- geldiniz... Bakanlıklara doğru, TOBB'un karşısı falan, Türk-iş'in hemen üstü de olabilir... Hak ettiğiniz bir yere geçin... Memurlar kararh• Baştarafı 1. Sayfada ve CHP Genel Başkanr sıfatıyla kendileriyle görüştüğünü belirte- rek konuşmasına başlayan Hikmet Çetin, u Her çalışanıiL, her alanda grev vetophısözJeşme haklanna u- laşmasının mümkün olnıadıgını" belirtti. Çetin, anayasadeğişikliği- ni sağlayarak, bu haklann önünde- ki engelin aşılması, grev ve toplu- sözleşme haklannın düzenlenme- sinin de "yasalara" bırakılması için çaba gösterdiklerini anlatarak, "Ana>asa değişikligj kolay değil" dedi.'TBMM Genel Kurulu'nda grev ve toplusözleşme haklanna ilişkin anayasa değişikliğinin iste- nilen biçimde olmamast durumun- da, CHP'li milletvekillerinin öner- ge vereceklerini kaydeden Çetin, "En azından. bir sendikal hakkın çıkabileceğine inanıyorum" dedi. Memurlann eylernlerinı "meş- ru temel'' ve "yasalar"çerçevesin- de sÜTdürmeleri gerektiğini ifade ederek, eyleme "birtakun kans- malaroUbilecegi'" uyansını da ya- pan Çetin, ".\rkadaşlar, daha faz- la sıkınb çekmeden konuyu sona erdirmekte\arar var" diye konuş- tu. Yıldınm Kaya, bunun üzerine, Çetin'e, Dışişleri Bakanı Erdal fnönü'nün Başbakan Yardımcılığı döneminde. Başbakanvekili sıfa- tıyla yayımladığı sendikalara öz- gürlük tanınmasına ilişkin genel- genin kaymakamlar tarafından "kaldınhp aüktığHu"anımsatarak. "Hükümetin. somut adımuu, hü- kümetadına sizden talepediyoruz" dedi. Çetin, bunun üzerine, "Ben Işçi sendikalan memura ilgisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Işçi konfederasyonlan, kamu çalışanlannın Ankara'da 4 gündür süren hak arama mücadelesine ilgi göstermedi. Türk-Iş ve Hak-îş konfederasyonlannın yöneticileri, memur sendıkalanna oturma eylemlerinde destek vermedi. Kızılay'da eylem yapan memurlan ziyaret eden Tüfk-tş Genel Başkanı Bayram Meral, Demokrasi Platformu'nun eylemi destekleme karan olmadığını belirtince bazı gruplarca yuhalandı. Hak-lş Genel Başkanı Necati Çeffik de, kamu çalışanlannın eylemlerine destek konusunda konfederasyonlanna başvurmadıklannı belirterck "Biz bu eylemi basından takip ediyoruz. Destek konusunda taiep yak. Eyfem, konfederasvon dışutda" dedi. Çelik, eyleme amacı açısından katılıp katılmadıklan sorusu üzerine, "Amacuun ne olduğu bana sorulmach. Ne evlenıin türii ne de iceriği hakkında bilgi sahibi değUiz. Desteğimize ihtiyaç duymamışlardır ki. nive kendi kendimize gelin gnve> r olatun" diye konuştu. burada, hükümet adına sizinle ko- nuşuyor değilim" diyerek, sürgün ve cezalann geri ahnmasını sağla- mak için çaba göstereceğini. ancak "mutlaka sağlayamayabileceğini'' söyledi. "Cezalann geri alınması- nı sağlama noktasında değüim" di- yen Çetin, şöyle konuştu: "Yapar- ken, mutlaka sağlanm diyemem. DediğİBii sağlamam lazun. Ben, kendimi öbür kanadm yerine koya- mam. Bir söz verme ve onun gere- ğini yapma durumunda değilim. Bu konuyu hükümete taşınm.'" Çetin'e, isteklerini Başbakan Çiller'e iletmeleri konusunda 3 sa- at süre tanıyan kamu çalışanlan, basında eyleme yer vermeyen ba- zı gazeteleri yakarak protesto etti- ler ve bir hafta gazete almama ka- ran aldılar. Hükümete tanınan sürede yanıt alamayan sendika hderleri, yaptık- lan değerlendirmede, Ankara'daki eyleme son verme karan aldı. Ba- zı sendikalann katılmadığı karan n kitleye açıklanması, Ankara'da kalmak ve TBMM'ye yürümek is- teyen kamu çalışanlan tarafından tepkiyle karşılandı. Yıldınm Ka- ya, karan açıklarken, "Haklılığı- mız bir kez daha ortava çıkn. Bun- lar. gerçekten bu Meclis'e layık in- sanlar değil; bu ülkeyi yöneten kı- sanlar değfl. Eğer, bun lar ülkeyi yö- netmek. poHtika y-apmak istiyorlar- sa bu kadar duyarsız, bu kadar so- rumsuz, bu kadar kötü olamazlar'' dedi. Konuşması, "Hükümet isti- fa* sloganıyla kesilen Kaya, şöyle devam etti: "CHmayan şeyin istifa- sı olur mu? Bunlar, arük bizim için jok. Çünkü, 2 gündür şu alandaki yüz binlerce kamu emekçisini gör- mezlikten, duymazhktan geldiler. Bu. tarihi bir sorumsuzluktur. Bu- nun hesabuu mutlaka tarihte, emekçiler soracaktır.'' Kaya, "Emekçiler Mecfis'e", "CumartesL, pazar, pazartesi de- vam" sloganlan üzerine de, "El- betbirgün orası bizim olacak. Güç- lü olduğumuzda, birieştiğimizde; işçi sınıfiyla, esnafiyia, köy lüsüyk, emekçisiyle, halkıyla buieştiğimiz zaman orası üretenlerin,yönetenle- rin olacak. Direniş \ar. yüguıhk yok. Özgür, demokratik, bağunsız tür- kiye'nin bayrağını. Ankara'mn burcuna, bu khie bir gün dikecek" diyerek, kitleyı sakınleştirmeye ça- lışü. Salı gününden itibaren i1lerde üretimden gelen gücün kullanılma- sına karar verdiklerini açıklayan Kaya, "Daha işimiz, yapacaklan- mız bitmedi. Bizi yok sayanlar, sizi görmeyenler, duymayamar, bu ül- keyi yönetemeyenler. bir kez daha anlasuılar ki biz sadece bugün yt>- kuz. Dün \ardik. Bugün vanz. Ya- nn da var olacağız. \annlar, bizim olacak. Biz, tarihimizde hiçbir za- man yenilmedik. Emekçiler, her za- man mücadeleden başanyla çık- mışlardır. Bu kararlılığın sürekli devam etmesi gereklL Günlük işle, bunu başarmamız mümkün değiL Herkes, görev başına. Üretimden gelen gücü kullanacağız. Salı gü- nünden itibaren. siyasi iktidara bir yumruk daha indireceksiniz. Bu gücü kullanmak, sizin elinizde. Is- teklerimizi hayatageçirmenin yolu, hizmet ürerimüıden geçiyor. Bunu yapmadığımız müddetçe, sağuiar bizi duymuyor. Daha son sözü söy- lemedik" diye konuştu. Ankara'da kalarak, TBMM'ye yürümek isteyen bazı gruplar da "Zafer, yine emekçinin olacak". "Hükümet istifa: Tansu, Ameri- ka'ya", "Emekçiyiz,haklryTz,kaza- nacağız" sloganlannı atarak. baş- kanlara tepki gösterdi. Ellerindeki pet şişe ve meşrubat kutulannı ve pankart sopalannı ko- nuşma yapan başkanlara fırlatan kamu çalışanlan, ıslıklarla ve yu- halayarak başkanlan protesto etti- ler. Tepkiler üzerine sendika baş- kanlan, kitleyi dağırmadan alan- dan uzaklaşırken; Tanm-Sen üye- si ziraat teknisyeni Murat Oku- muş, yakındaki Kızılay binası in- şaatına çıkarak, intihar gırişimınde bulundu. Daha sonra arkadaşlan tarafından ikna edilen Okumuş, aşağı inerek yaptığı konuşmada, "Bu, geteeeğimiz. Ço-hık çocuğu- muz için buradayız. Ben, geleceğimiz için öhneye gekliın. Tek istediğim şey, demokrasi" dedi. OLAYLARIN ARDINDAKI GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada lu'nun dört bir yanından gelen kamu çalışanlan, hiçbir provokasyona mey- dan vermeksizin istemleri- ni, bıkmadan usanmadan haykırdılar. Memurun üç istemi var - Grevii, toplusözteşme- li sendika hakkı. - 20 aralık eylemine ka- tılanlara verilen cezalann kaldınlması, soruşturma- lann durdurulması. - Maaşlarının insanca yaşamaya yetecek düze- ye çıkanlması. Birinci ve üçüncü istem- ler, on binlerce memurun Ankara'ya gelmesine ge- rek kalmaksızın, sosyal bir devletin doğallıkla yerine getimnesi gereken şeyler. fkinci istem ise hiç olma- ması, yaşanmaması gere- ken bir durum. Hükümetin, bu istemle- ri "sustunva" değil, "so- nuçlandınna " yolunu seç- mesi gerekiyor. ••• Yine lise yine ölüııı RİZE (Cumhuriyet) - Rize Lisesi'nde birgrup öğ- renci arasındaki sözlü mü- nakaşa kavgaya dönüşünce 5 yerinden bıçaklanarak hastaneye kaldınlan Salih Gülahmef adlı 18 yaşmda- ki öğrenci yaşamını yitirdi. Piknik yapmak için ge- çen hafta sonu kayık kirala- yarak denize açılan Rize Li- sesi öğrencileri arasında bi- linmeyen bir nedenden do- layı tartışma yaşandı. Ancak tartışma hafta içinde de devam etti ve salı günü bıçaklı saldınya dö- nüştü. Saldın sonunda Salih Gülahmet adlı öğrenci, 5 yerinden bıçaklanarak ağır yaralandı. Olaydan hemen sonra Trabzon Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alınan ve bura- da başanlı bir ameliyat ge- çiren Gülahmet, önceki gün gerçekleştirilen ikinci ame- liyat sonrasında fenalasarak yaşamını yitirdi. Salih Gü- lahmet'in cenazesi dün Ri- ze merkeze bağlı Kaplıca Mahallesi'nde arkadaşlan- nın da katıldığı törenle top- rağa verildi. Öte yandan olay su^sm- da yaralanan Selçuk Hırslı adlı diğer öğrenci ise ayak- ta tedavi edilerek sağlığına kavuşurken arkadaşlannı bıçaklayan üç gencin aran- masına devam ediliyor. IHD'nin uçurtma şenliği çocukları sevindirdi tstanbul Haber Servisi - Insan Haklan Denıeği'nin (IHD) geleneksel uçurtma şenliği, dün Küçük Çamlıca'nın Çamlık mevkiinde yapıldı. Çok sayıda çocuğun katıldığı şenlik, havanın rüzgârlı olması nedeniyle neşeli geçti. Sanatçı Şanar Yurdatapan'ın da katıldığı şenlikte şarkılar söyleyen çocuklar, uçurtmalannı yanştırdı. tHD'nin oluşturduğu piknik masalannda oyundan fırsat buldukça kannlannı doyuran çocuklara rengarenk uçartmalar ve çok sayıda top dağıtıldı. Kent gürültüsünden bir günlük de olsa uzaklaşma fırsatı bulan çocuklar doyasıya eğlendiler. Kızılay'da yazdan tarih • Baştarafı 1. Sayfada rantisi verilmesi ve baskılann, sür- günlerin son bulması için gündüz başlattıklan oturma eylemini gece de sürdürüyorlar. Halk ozanlan, müzik ve tiyatro gruplan, yalnız bırakmıyor kamu çalışanlannı. Alanın köşesinde bu- lunan seslendirme aracının üzerin- de kurulu mütevazı sahneden türkü- ler, şiirler birbirine ekleniyor. Ateş- ler yakılıp coşkuyla halaya durulu- yor. Türkülerin bittiği yerde. slogan- larbaşlıyor. "Dosladüşmana karşı" hep bir ağızdan inletiyorlar Ankara göklerini. Evleri meydana yakın olan Ankaralılar, meyve ve çay ta- şıyor eylemcilere. Yalnız polisler değil, işçiler, öğ- renciler, ev kadınlan da yalnız bı- rakmıyor memurlan, "Yanınızda- yız" demek için koşup geliyorlar alana. Saat 03.00 sıralannda alana Isviçre Emekçiler Partisi, Yunan 1le- rici Sol Güçler Birliği, Güney Kıb- ns Komünist AKEL Partisi, Fransız Komünist Partisi, Ispanya Birleşik Sol Parti ve Almanya Demokratik Sosyalizm Partisi 'nin temsilcileri de geliyor. Hepsi da şaşkın. "Türld- ye'de böyle bir potansiyel de varnuş" demekten alamıyorlar kendilerini. Yalnızca Salman Kaya Yabancı konuklann dayanışma mesaj ı, memurlann coşkusunu da- ha da arttınyor. CHP'ye oy verdiği- ni söyleyen bir kamu emekçisi, ya- bancı politikacılan alkışlarken hü- zünle iç geçinyor: "Salman Ka- ya'dan başka CHP'li görmedik bu- rada. Gelip şu manzara>i görsünler de utansınlar." Saat sabahın 5'i. Kızılay'da coş- ku hâlâ aynı. Bir grup memur, ha- laylarla türkülerle yeni gelen güne "merhaba" demeye hazırlanırken bazıIan da günün ve gecenin yor- gunluğuna dayanamayarak. gazete- lerini yere serip ceketlerini, ayakka- bılannı yastık yaparak kıvnbyorlar soğuk asfaltın üstüne... Sabah güneşinin ilk ışıklanyla bel ve boyun ağnlan içinde uyanıyorlar. Binlerce vücut, birbiri ardından can- lanıyor. Grup Kutup Yıldızı'nın bir- kaç saat önce dinledikleri şarkısı hâ- lâ kulaklannda; "Örgütlemişler bahan, Deniz mi, Yusuf mu, Hüseyin mi?" Bir çift kan-koca memur, bir gün önce seyyar satıcılara verdikleri pa- radan arta kalan maaşlannı günün ilk simitleri için cüzdanlanndan çı- kanyorlar. Derken çıkınlar açılıyor. Samsunlu Zeliha öğretmen, yola çıkmadan kendi elleriyle yaptığı bö- rekleri çıkanyor, Adanalı Zehra hemşire, domates doğruyor tabağa, Demiryollan memuru Alim de pik- nik tüpünü yakıp bir güzel çay ya- pıyor. Ziyafet sofrası gibi Herkesin çıkınındakini ortaya dökmesinden sonra koca bir "Halil tbrahim sofrası" kuruluyor. Küçük çakısını çatal yerine kullanan Meh- met hoca, koca bir dilim domatesi ağzına atarken gülüyor: "Ziyafet sofrası \alla. Bakın, memur hâlâ do- mates bile yiyebiliyor. Keyfirrûz bey- de yok vesselam." Kahvaltının ardından eller yine pankartlara gidiyor. Davullar, zur- nalar çalmaya başlanıyor. Öbek öbek halaya duruluyor. Mikrofonu eline geçiren bir eğitim emekçisi- nin haykınşı, ikinci günkü mücade- lenin ilk işaretini veriyor: "Onurlu bir öğretmenim. Grevü, toplusözJeşmeli sendika hakkını, in- sanca yaşama koşullannı bana çok gören vekilimin 1 ayda akiığı maaşı, 20 ayda alıyorum." Polisle sohbetler Meslektaşlannın karşısında saba- ha kadar barikat kuran polis memur- lanyla eylemcilerin buluştuğu yer, yüzlerce metreye ulaşan tuvalet kuyruğu oluyor. Uzun süren bekle- yişlerin gerçekleştiği kuynıkta, gü- venlik güçleriyle eylemcilerarasm- da oldukça yumuşak bir sohbet ge- çiyor. Gazete bayilerinin önündeki kuyruklann ardından ilk düş kınk- lığı yaşanıyor. Dıkkatle okunan ga- zeteler, birazdan 'yuh' sesleriyle ya- kılıyor. 4 yaşındaki kız çocuğu Ödül'ün, seslendirme aracmdan bü- tün duygusallığıyla söylediği "Dağ- lar oy oy" türküsü, eylemcileri ken- dine getiriyor. tlk dakika kırgınlığı coşkuya dönüştü. Uyuşmuş bacak- lannın yerine pankartını destek ya- parak ayağa kalkan eylemci, plat- formda kıvırcık örgülü saçlan, mi- nik yüzüyle gülücükler dağıtan me- mur çocuğuna karşı haykırdığı slo- ganla sanki söz veriyordu: "Yılgınbk yok; direniş var!" Kızılay'daki eylemden Cumhur- başkanı Süleyman Demirel de payı- nı alıyor. Demirel'in, önceki akşam Izmir Caddesi'ndeki Anadolu Kulü- bü'nde katıldığı nikâh için, güven- lik güçleri yaklaşık 1 saat, harita üzerinde "protokol yolu" anyor. Felç olan trafık içinde Demirel'in gececeği güvenli ve geniş biryol bu- lunamıyor. Cumhurbaşkanı'nın ara yollardan Izmir Caddesi'ne gidece- ğinin anlaşılması üzerine, polis tel- sizinden sokak isimleri sayan emni- yet amiri, kesin talimat veriyor: "Buralan temideyin_" Kısa sürede sokaklar memurdan "temizfcniyor". Demirel, nikâh tö- renine, "güvenük gerekçesiyle'', Li- muzin makam otomobili yerine, Cumhurbaşkanlığı Forsu taşımayan sivil plakalı bir Mercedes'le gizlilik içinde bir saat gecikmeli olarak gi- debiliyor. Hûkûmet 'temsilcisi' Hükümet adına, memurun yanına "yaklaşabilen" tek kabine üyesi Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe olu- yor. Gece saatlerinde Kızılay Mey- dam'na gelen Daçe, memurlann arasına girmek yerine, Bakanlık- lar'daki polis barikatının biraz ileri- sindeki "demokrasi şenliğini" izle- mekle yetiniyor. Memurlar; kendilerine grevli top- lusözleşmeli sendika hakkımn ve- rilmesine engel olan DYP'nin Genel Başkanı ve Başbakan Çiller'i ise "Ülkeyi yönettiğmi sanan, ABD uy- ruklu, sanşın, şık giyimli Çiller Sul- tan'ı kaybettik. 4 gündür hiçbir ha- ber ahnamamıştır. Görenlerin,. bulanlann demokrasi adına kamu çalışanlan anons merkezine bildir- meleri rica olunur" anonslan ile protesto ediyorlar. DYP, sendikal haklara karşı • Baştarafı 1. Sayfada yor olabilir. Anayasa değişikliği çanşanlarm sendikal hakkını ya- saya bırakıyor. Yasaya bırakalım, yasa bunu yapar" diye konuştu. Sendikal hakkın yasaya bıra- kılmaması durumunda gelecekte yeniden bir anayasa değişikliği- nin gerekeceğine işaret eden Çe- tin, "Anayasa değişikliğinin ne ka- dar güç olduğu da açık" dedi. Hükümetin CHP kanadı, me- mura grevli toplusözleşmeli sen- dikal hak verilmemesi durumun- da, bu konuya ilişkin maddelerin anayasa değişikliği paketi dışın- da bırakılmasını isterken DYP, sadece sendikal hak verilmesini yeterli görüyor. Devlet Bakanı Cevheri, memura, grevli toplu- sözleşmeli sendikal hak verilme- si konusunda hükümet olarak hiçbir "taahhütieri" olmadığını ileri sürerken memurlann eylem- lerini "sükûnet" içinde sürdür- melerinden duyduğu memnuni- yen' dile getirdi. Cevheri, memur- lann, 2 gündür yaptıklan eylem- lerle de seslerini duyurduklanna dikkat çekti. Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe ise topu TBMM'ye atarak "Bundan sonra hüküme- tin müdahalesi söz konusu ola- maz, karan TBMM verecek. A- ma sendikal hakkın tanınması da bence küçümsenmemeli" dedi. Grevli toplusözleşmeli sendi- kal hak uygulamasının Ban'da kı- sıtlı örneği bulunduğunu Savunan Daçe, "Bu ülkelerde de bazı sı- nırtamalar getinbniş. Hiçbir za- man işçi ile memurun statüsü ay- nı tutulmamış" diye konuştu. Daçe, grev ve toplusözleşme- ye ilişkin hükümlere komisyon- da karşı çıkan TBMM Anayasa Komisyonu üyesi ve DYP tstan- bul Milletvekili Coskun Kır- ca'nın, milletvekillerinin genel 'temayülünü' yansıttığını ileri sürdü. CHP Genel Başkan Yar- dımcısı Etem Cankurtaran ise CHP'nin memurun sesini duydu- ğunu, ancak anayasa değişikliği için milletvekili sayısının yetme- diğine dikkat çekerek "Memu- run sesini DYP duysun, halini görsün. DYP, grevli toplusözleş- meli sendikal hak istemine karşı, 24. maddeyi tehdit unsuru olarak kullanıyor" diye konuştu. Içişlcri Bakanı Nahit Menteşe ise kamu çalışanlannın grevli toplusözleşmeli sendika hakkı. baskı, sürgün ve cezalara son ve- rilmesini dile getirmek için Kızı- lay'da gerçekleştirdikleri oturma eyleminin "yasadısr olmasına karşın kanlı bir çatışma çıkma- ması için polise sürekli "Sabırlı ohın" uyansında bulunulduğunu belirtti. Menteşe, Kızılay'da gösteri ve eylem yapılmasının yasak oldu- ğunu anımsatarak kamu çalışan- lannın eylemi nedeniyle iki gün boyunca vatandaşlannrahatsızol- duklannı savundu. Buna karşın eylemcilerin hoşgörüyle karşılan- dığını kaydeden Menteşe, şunla- n söyledi: "Kızılay'da eylem için izin vennedik. Celal Bayar Buha- n'nı gösterdik. Ama ilk de Kızılay dedfler. Yasakohnasuıa karşın bü- yük tolerans gösterdik. Kanh bir çaoşma olmaması için polisimize sürekU sabırlı olmaİan yönünde uyarüarda bulunduk." DYP Genel Başkan Yardımcı- sı Halit Dağh ise dün Adana'da gazetecilerin sorulan üzerine, "memurlann sendika kurmab- nndan yana olduklannı, ancak toplu iş sözleşmesi hakkı verilmesi durumunda ekonominin içinden çıkumaz hale geleceğini" söy1 edi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle