Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 HAZİRAN 1995 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
jCUMHURİYET'TEN
OKURLARA
• Baştarafı 3. Sayfada
landıncılık suçuyla el konulduğu ve bu satışın hukuk-
sal olarak geçerii olmadığı. Bonn muhabirimiz Metin
Dalman tarafından kanıtlanarak haberleştirildi.
•
-• DYP il binası önünde bir polis memurunu öldürdük-
ten sonra polisle girdiği silahlı çatışmada ölen Sibel Yal-
^ın'ın cenazesinin teslim edilmemesi nedeniyle ortaya
Çikan ve hafta boyunca gündemde yer alan gelişme-
1er, Istanbul Haber Servisi tarafından izlenip ayrıntılı bir
'şekilde aktarıldı.
•
,' özelleştirme Idaresi Başkanlığı'nca satış ya da işlet-
jne hakkı verme yöntemiyle özelleştirilmesi kararlaştı-
crian tersaneler için çalışanlar ve demokratik kitle örgüt-
'lerinin mahkemeye başvurması konusundaki gelişme-
leri Hütya Topcu yazdı.
•
Yapı Kredi Gençlik Festivali çerçevesinde düzenle-
rjen etkinlikleri Kültür Servisimiz aynntılan ile izledi.
•
.. Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesini "Anaya-
saya aykın" bulan Istanbul DGM Savcısı Aytaç To-
tay'ın bu madde uyannca "Düşünceye Ğzgürlük" ki-
tabının yayımcısı 99 kişi hakkında dava açmasını De-
'niz Teztel kamuoyuna duyurdu.
'-' •
T
Ankara'da temaslarda bulunan IMF heyetinin enf-
lasyon aşağıya çekilmez ve önümüzdeki birkaç ayda
yapısal reformlara gidilmezse Türkiye'nin elindeki çok
.önemli bir fırsatı kaçıracağına dikkat çekmesi, Özgür
jjlusoy'un haberiyle okurlanmıza duyuruldu.
•
önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir haf-
ta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
ANKARA PAZARI
• Baştarafı 9. Sayfada
Türkiye'de "dine dayalı" bir anayasal düzenin kurul-
Tnasını "istemeyen" sağcıların bilmesi gereken çok
önemli bir nokta vardır. O da şudur: Ekonomik serbest-
-fikile siyasal baskı arasındaki uçurumun giderek daha
• £ok açılması, toplumsal dokuyu geriyor. Toplumsal do-
ku parçalanıyor, kendi kendini üretemez, giderek sür-
"düremez bir noktaya doğru hızla sürükleniyor. Hemen
't,üm kurumları ve kurallarıyla işlemeyen bir kamu dü-
zeni, daha doğrusu düzensizliği, yalnızca olumsuzluk-
lar ve yıkım üretiyor. Bu olumsuz gidişin toplumsal so-
/<umlulan olarak tarihe geçmek istemiyorlarsa, anaya-
sası ve kurumlanyia 12 Eylül faşizmine sahip çıkmak
yerine demokratikleşmenin ilk adımlanna geçit verirler.
-1
•••
f Okuyucu mektuplannı burada değeriendirme olana-
'3ı bulamıyorum, bu nedenle mektup gönderenlerin,
'beni bağışlayacaklarını umuyorum. Bu arada, öğretim
Üyesi Sayın Adnan Orhun ile Köşk (Aydın)'ın Başça-
yır Köyü'nden Sayın Mustafa Ersoy'a uyarılan için
-teşekkür ederim.
Itirafçı ve gazeteciler
mahkemelik
• Baştarafı 1. Sayfada
- Kuşdemir, Yeni Yeryüzü
-Dergisi Genel Yayın Yönet-
meni Burfaan Kavuncu ve it-
' feiye eri Ramazan Demet,
'yaklaşık bir haftadan beri
gözaltında tutuluyordu.
Sürpriz itirafçı Ismet Çalı-
'şır ise önceki gûn Izmir'de
yakalanarak Ankara'ya ge-
3Dilmişti.
' Arananlar var
. Ankara DGM Başsavcısı
Xusret Demiral, gözaltında
bulunan sanıkJann sorgula-
nnın tamamlandığını, bu-
gün ya da en geç yann mah-
-kemeye sevk edileceklerini
bildirdi.
1
SarukJann ifadelerinin en
ihce aynntısına kadar değer-
lendirildiğini kaydeden De-
miral, olayla ilgili olarak
"başka kişilerin de arandığı-
nı ve bu kişilerin yakalan-
masına çahşıldığını belirtti.
. Demiral, "gözaltında bu-
Junan gazeterilerin neflesuç-
landıklan" konusunda yö-
jıeltilen sorulan, "Hele bir
evrak önûmuze gebin, baka-
Um" diyerek yanıtlamaktan
kaçınırken DGM'de ûst dü-
-zeyde başka bir yetkili ise
gazetecilerin "teröristlere
yardım ve yataklık etmek-
teı" suçlandıklannı, Terör-
le Mücadele Yasası'na
(TMY) göre haklannda da-
va açılma olasılığının bulun-
duğunu söyledi.
Kim ağnnı açsa~.
Uğur Mumcu'nun ağabe-
yi Ceyhan Mumcu ise
"Uğur Mumcu ile ilgili kim
ağzını açsa başına bir iş geli-
yor" diye konuştu.
Uğur Mumcu suikastı
hakkında bilgisi bulunanla-
nn can güvenliklerinin sağ-
lanması için Adalet Bakan-
lığı'na başvuruda bulunduk-
lannı kaydeden Ceyhan
Mumcu, DGM Başsavcılı-
ğı 'nın bu konuda "çifte stan-
dart" uyguladığını öne sûr-
dü.
Ceyhan Mumcu, daha ön-
ce Uğur Mumcu suikastını
gördüğûnü belirten ve tsla-
mi Hareket örgütü üyelerin-
den 2 kişiyi "teşhis eden"
sürpriz tanık Ayhan Aydın
hakkında soruşturma açan
Demirarın, Çahşır'ın açık-
lamalannın içeriğinden çok,
sanığın ûzerine gideceğini
öne sürdü.
Mumcu, son olayla ilgili
DGM Başsavcılığı'nın açık-
lamasından sonra, önümüz-
deki günlerde aynntılı bir
değerlendirme yapacağını
söyledi.
Babalar GüniTnde
Âna'dan mesaj
• Babalar Günü nedeniyle Başbakan Tansu
Çiller Ankara'daki Ümitköy, Seyranbağlan,
Keçiören ve Beypazan huzurevlerinde kalan
babalara birer tişört gönderdi.
Haber Merkea - Babalar
•Günü nedeniyle mesaj ya-
yımlayan Başbakan Tansu
Çiller. "Başımız ne zaman
dara düşse, baba ocağı biz-
ler için güveniür bir liman
blmuştur" dedi.
Tüm dünyada olduğu gi-
fti Türkiye'de de "Babalar
Günü" dün kutlandı. Baba-
îar Günü nedeniyle Başba-
Ican Tansu Çiller Arika-
râ'daki Ümitköy, Seyran-
bağlan, Keçiören ve Bey-
pazan huzurevlerinde kalan
babalara birer tişört gönder-
di. Bir mesaj yayımlayan
Başbakan Çiller, aileye bü-
yük değer veren Türk top-
lumu için Babalar Gü-
nü'nün son derece anlamlı
bir gün olduğunu belirtti.
Su anlamlı günün sevgi,
şaygı ve güven hisleri ya-
rattığım kaydeden Çiller, bu
duygulann geleceğe daha
umutla bakılmasma vesile
olduğunu belirtti. Başbakan
mesajınr
1
! şöyle dedi:
"Milktimizin aileye duy-
duğu saygı, en sıkmtüı gün-
lerde, bizi tek bir yumruk
haline getiren, birük ve be-
raberiiğimizi coşturan bir
özelliğimizdir. Sevinçleri-
miz ve üzüntülerimiz ortak-
nr. Paylaşmayı se\en bir mil-
letin çocuklanyız. Başımız
ne zaman dara düşse, baba
ocağı bizler için sığınılacak
gûvenilir bir liman olmuş-
tur. Anne ve evlatlan için
baba, ailmin temel di-
reğidir. Sağlıkh, huzuriu ve
mutlu bir aile ortamında
yetişen evlatlanmız, Tür-
kiye'nin 2000'li yıllannın
güvencesidir. tçinde bulun-
duğumuz Hoşgörii Yıh, Ba-
balar Günü'nü daha bir an-
lamlı kutlamamıza vesüe
olacakür."
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Izmir'den gelenler, kentten on saatte
çıkabildi. Garaj çıkışında kimlik kontro-
lü, Bornova çıkışında otobüs kontrolü.
Tunceli'den gelenler, defalarca arandı-
lar. Istanbul'dan gelenler, polisle uğur-
landılar...
Geldiler, ama gitmediler. Bu kez kuru
sözlere karınlan tok.
Öğle saatleri... Asfaltta, on dakikada
omlet pişer. Sabaha karşı dört gözle
beklenen güneş, şimdi pek istenmedi-
ğinin farkında. Arada bir bulutlarla sak-
lambaç oynayıp memur eylemine des-
tek veriyor.
Gece yastık işlevi gören pet şişeler,
şimdi bezlerin ucunda, 'çardakvidası'.
Karton yataklar da pankart bezleriyle
işbiriiği yapmış, gölgeyi koyulaştırıyor.
Altında memurlar.
Araçlarfa yayaların, saniye boş bırak-
madan nöbetleşe kullandıkları Kızılay'ın
tam orta yerinde; yürürken sendika
bayrağı, uyurken yatak, dinlenirken çar-
dak, ince uzun bezlerin altında gecenin
yorgunluğunu atmaya çalışan memur-
lar...
Sahnede bir saz sanatçısının yanık
sesi:
"Döndüm daldan düşen kuru yapra-
ğa..."
Yorgunluğunu atanlar, kol kola halay
çekiyor. Tanışmalar, çoktan tamamlan-
mış, dostluklar olgunluk evresinde.
Çevrede simitçiler... Daha önce di-
Gör Bizi Ankara...
lenci tepsileriyle dolaşırlardı. Şimdi, dev
sinilere Piza Kulesi gibi simit dizmişler...
Kızılay'a giden sokakların kaidınmlann-
da seyyar satıcılar. Bir de seyyar kitap-
çılar. Eğitim-Sen şapkalı öğretmenler,
etikete akrep, sayfalara ekmek gibi ba-
kıyorlar.
Kızılay'ın hafta sonu yerlileri; coşku-
nun, olgunluğun, hıncın, sabnn, deli-
kanlılığın ve erdemin iç içe girdiği, bin-
lerce renkten oluşan, tanımlanması ola-
naksız, kulaklardan çok gözlere hitap e-
den, paha biçilmez bir tabloydular, ki-
taptılar.
Kul Nesimi'ydiler:
"Hakkı bilmeyene, hak olmaz ya-
kın..."
Mehmet Akiftiler:
"Ne büyük şey kul için hakkı tutup
kaldırmak..."
Tevfik Fikret'tiler:
"Cehl ölmeli, zulm ölmeli, hakk bul-
malı kuvvet; hakkın yüzü güldükçe gü-
lümser beşeriyet..."
Nazım Hikmet'tiler:
"Sen yanmasan, ben yanmasam..."
Ama Goethe değildiler:
"Bir insanın haklı olduğuna inanma-
sı, zannedildiğinden daha güçtür..."
Onlar haklı olduklarına inanmışlardı
ve bunu başkentin göbeğinde haykın-
yorlardı. Goethe'nin dediği gibi, henüz
haklı olduklarına inandıramadıklan ar-
kadaşlan da vardı, ama döşedikleri taş-
lar, şimdilik sadece kalplerini gönder-
mekle yetinenleri de er ya da geç yan-
lanna taşıyacaktı.
Hükümetin, devleti ayakta tutmak-
tan, bütçe açıklarını kapatmaktan so-
rumlu devlet bakanlığını yapan memur-
lar, dört gündür Kızılay Alanı'nda ve Gü-
venpark'ta gösterdiler ki artık büyüdü-
ler. Emzik değil, mama istiyorlar. Salık
değil, sendika istiyorlar. Bordro mahkû-
mu değil, yurttaş olmak istiyorlar.
Dikkat... Başbakan aranıyor
Kamu çalışanlannın başkent çıkar-
masını herkes duydu, bir kişi hariç:
Başbakan Tansu Çiller.
Dört gündür, memuriarın 'görüşme'
istemini geri çeviren Başbakan'ın başı-
na bir şey gelmiş olmasından endişe e-
denmemurlar kayıp ilanı verdiler:
"Ülkemizde Başbakanlık yapmakta
olan Prof. Dr. Tansu Çiller'den dört
gündür haber ahnamamıştır. Görenle-
rin ve nerede olduğunu duyanlann in-
sanlıknamma..."
Türkiye'de iki gündem var. Biri halkın
gündemi, diğeri hükümetin. Halkın gün-
deminde sosyal dengenin bir an önce
sağlanması, gelir dağılımının hakça dü-
zenlenmesi var. Hükümetin gündemin-
de, özelleştimie, kamu yatınmlannı el-
den çıkarma. Halkın gündeminde, Ana-
dolu kardeşliğinin korunması var. TB-
MM'deki partilerin gündeminde, karşı
partiye haddinin bildirilmesi.
Halkla hükümet ve Meclis arasında-
ki kopukluk, bu kez öylesine net biçim-
de ortaya çıktı ki hükümetin sorumiu
bakanlarından hiçbiri kamuoyuna her-
hangi bir açıklama yapma gereği duy-
madı. Tek düşündükleri şu:
"Memuru bu kez neyle aldatabiliriz..."
Defalarca sendika sözü verildi, defa-
larca yasa önerileri hazıriandı, defalar-
ca komisyonlar kuruldu; sonuç, son
şeklini almamış bir yasa taslağı... Tas-
lağa taslak elde var taslak...
Beş yıldır bileklerinin ve yüreklerinin
hakkıyla adım adım Türkiye gündemi-
ne yerleşen memurlar, sonunda Devlet
Bakanı Necmettin Cevheri'ye şunu
söyletmeyi başardılar:
"Eylemlerı yasadışı, ama demokra-
tik..."
Cevheri haklı, memura ilişkin yasa-
larda her şey var, ama demokrasi yok.
Bu maddeyi de memurlar yazıyor.
Hem de Kızılay Alanı'nda...
Hem de on binlerce kişilik bir uzman
kuruluyla...
Merhaba memur sendikalan... Hoş-
geldiniz... Bakanlıklara doğru, TOBB'un
karşısı falan, Türk-iş'in hemen üstü de
olabilir... Hak ettiğiniz bir yere geçin...
Memurlar kararh• Baştarafı 1. Sayfada
ve CHP Genel Başkanr sıfatıyla
kendileriyle görüştüğünü belirte-
rek konuşmasına başlayan Hikmet
Çetin,
u
Her çalışanıiL, her alanda
grev vetophısözJeşme haklanna u-
laşmasının mümkün olnıadıgını"
belirtti. Çetin, anayasadeğişikliği-
ni sağlayarak, bu haklann önünde-
ki engelin aşılması, grev ve toplu-
sözleşme haklannın düzenlenme-
sinin de "yasalara" bırakılması
için çaba gösterdiklerini anlatarak,
"Ana>asa değişikligj kolay değil"
dedi.'TBMM Genel Kurulu'nda
grev ve toplusözleşme haklanna
ilişkin anayasa değişikliğinin iste-
nilen biçimde olmamast durumun-
da, CHP'li milletvekillerinin öner-
ge vereceklerini kaydeden Çetin,
"En azından. bir sendikal hakkın
çıkabileceğine inanıyorum" dedi.
Memurlann eylernlerinı "meş-
ru temel'' ve "yasalar"çerçevesin-
de sÜTdürmeleri gerektiğini ifade
ederek, eyleme "birtakun kans-
malaroUbilecegi'" uyansını da ya-
pan Çetin, ".\rkadaşlar, daha faz-
la sıkınb çekmeden konuyu sona
erdirmekte\arar var" diye konuş-
tu. Yıldınm Kaya, bunun üzerine,
Çetin'e, Dışişleri Bakanı Erdal
fnönü'nün Başbakan Yardımcılığı
döneminde. Başbakanvekili sıfa-
tıyla yayımladığı sendikalara öz-
gürlük tanınmasına ilişkin genel-
genin kaymakamlar tarafından
"kaldınhp aüktığHu"anımsatarak.
"Hükümetin. somut adımuu, hü-
kümetadına sizden talepediyoruz"
dedi. Çetin, bunun üzerine, "Ben
Işçi sendikalan memura ilgisi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Işçi
konfederasyonlan, kamu çalışanlannın Ankara'da
4 gündür süren hak arama mücadelesine ilgi
göstermedi. Türk-Iş ve Hak-îş
konfederasyonlannın yöneticileri, memur
sendıkalanna oturma eylemlerinde destek
vermedi. Kızılay'da eylem yapan memurlan
ziyaret eden Tüfk-tş Genel Başkanı Bayram
Meral, Demokrasi Platformu'nun eylemi
destekleme karan olmadığını belirtince bazı
gruplarca yuhalandı.
Hak-lş Genel Başkanı Necati Çeffik de, kamu
çalışanlannın eylemlerine destek konusunda
konfederasyonlanna başvurmadıklannı belirterck
"Biz bu eylemi basından takip ediyoruz. Destek
konusunda taiep yak. Eyfem, konfederasvon
dışutda" dedi. Çelik, eyleme amacı açısından
katılıp katılmadıklan sorusu üzerine, "Amacuun
ne olduğu bana sorulmach. Ne evlenıin türii ne de
iceriği hakkında bilgi sahibi değUiz. Desteğimize
ihtiyaç duymamışlardır ki. nive kendi kendimize
gelin gnve>
r
olatun" diye konuştu.
burada, hükümet adına sizinle ko-
nuşuyor değilim" diyerek, sürgün
ve cezalann geri ahnmasını sağla-
mak için çaba göstereceğini. ancak
"mutlaka sağlayamayabileceğini''
söyledi. "Cezalann geri alınması-
nı sağlama noktasında değüim" di-
yen Çetin, şöyle konuştu: "Yapar-
ken, mutlaka sağlanm diyemem.
DediğİBii sağlamam lazun. Ben,
kendimi öbür kanadm yerine koya-
mam. Bir söz verme ve onun gere-
ğini yapma durumunda değilim.
Bu konuyu hükümete taşınm.'"
Çetin'e, isteklerini Başbakan
Çiller'e iletmeleri konusunda 3 sa-
at süre tanıyan kamu çalışanlan,
basında eyleme yer vermeyen ba-
zı gazeteleri yakarak protesto etti-
ler ve bir hafta gazete almama ka-
ran aldılar.
Hükümete tanınan sürede yanıt
alamayan sendika hderleri, yaptık-
lan değerlendirmede, Ankara'daki
eyleme son verme karan aldı. Ba-
zı sendikalann katılmadığı karan n
kitleye açıklanması, Ankara'da
kalmak ve TBMM'ye yürümek is-
teyen kamu çalışanlan tarafından
tepkiyle karşılandı. Yıldınm Ka-
ya, karan açıklarken, "Haklılığı-
mız bir kez daha ortava çıkn. Bun-
lar. gerçekten bu Meclis'e layık in-
sanlar değil; bu ülkeyi yöneten kı-
sanlar değfl. Eğer, bun lar ülkeyi yö-
netmek. poHtika y-apmak istiyorlar-
sa bu kadar duyarsız, bu kadar so-
rumsuz, bu kadar kötü olamazlar''
dedi. Konuşması, "Hükümet isti-
fa* sloganıyla kesilen Kaya, şöyle
devam etti: "CHmayan şeyin istifa-
sı olur mu? Bunlar, arük bizim için
jok. Çünkü, 2 gündür şu alandaki
yüz binlerce kamu emekçisini gör-
mezlikten, duymazhktan geldiler.
Bu. tarihi bir sorumsuzluktur. Bu-
nun hesabuu mutlaka tarihte,
emekçiler soracaktır.''
Kaya, "Emekçiler Mecfis'e",
"CumartesL, pazar, pazartesi de-
vam" sloganlan üzerine de, "El-
betbirgün orası bizim olacak. Güç-
lü olduğumuzda, birieştiğimizde;
işçi sınıfiyla, esnafiyia, köy lüsüyk,
emekçisiyle, halkıyla buieştiğimiz
zaman orası üretenlerin,yönetenle-
rin olacak. Direniş \ar. yüguıhk yok.
Özgür, demokratik, bağunsız tür-
kiye'nin bayrağını. Ankara'mn
burcuna, bu khie bir gün dikecek"
diyerek, kitleyı sakınleştirmeye ça-
lışü.
Salı gününden itibaren i1lerde
üretimden gelen gücün kullanılma-
sına karar verdiklerini açıklayan
Kaya, "Daha işimiz, yapacaklan-
mız bitmedi. Bizi yok sayanlar, sizi
görmeyenler, duymayamar, bu ül-
keyi yönetemeyenler. bir kez daha
anlasuılar ki biz sadece bugün yt>-
kuz. Dün \ardik. Bugün vanz. Ya-
nn da var olacağız. \annlar, bizim
olacak. Biz, tarihimizde hiçbir za-
man yenilmedik. Emekçiler, her za-
man mücadeleden başanyla çık-
mışlardır. Bu kararlılığın sürekli
devam etmesi gereklL Günlük işle,
bunu başarmamız mümkün değiL
Herkes, görev başına. Üretimden
gelen gücü kullanacağız. Salı gü-
nünden itibaren. siyasi iktidara bir
yumruk daha indireceksiniz. Bu
gücü kullanmak, sizin elinizde. Is-
teklerimizi hayatageçirmenin yolu,
hizmet ürerimüıden geçiyor. Bunu
yapmadığımız müddetçe, sağuiar
bizi duymuyor. Daha son sözü söy-
lemedik" diye konuştu.
Ankara'da kalarak, TBMM'ye
yürümek isteyen bazı gruplar da
"Zafer, yine emekçinin olacak".
"Hükümet istifa: Tansu, Ameri-
ka'ya", "Emekçiyiz,haklryTz,kaza-
nacağız" sloganlannı atarak. baş-
kanlara tepki gösterdi.
Ellerindeki pet şişe ve meşrubat
kutulannı ve pankart sopalannı ko-
nuşma yapan başkanlara fırlatan
kamu çalışanlan, ıslıklarla ve yu-
halayarak başkanlan protesto etti-
ler. Tepkiler üzerine sendika baş-
kanlan, kitleyi dağırmadan alan-
dan uzaklaşırken; Tanm-Sen üye-
si ziraat teknisyeni Murat Oku-
muş, yakındaki Kızılay binası in-
şaatına çıkarak, intihar gırişimınde
bulundu. Daha sonra arkadaşlan
tarafından ikna edilen Okumuş,
aşağı inerek yaptığı konuşmada,
"Bu, geteeeğimiz. Ço-hık çocuğu-
muz için buradayız. Ben,
geleceğimiz için öhneye gekliın. Tek
istediğim şey, demokrasi" dedi.
OLAYLARIN
ARDINDAKI
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
lu'nun dört bir yanından
gelen kamu çalışanlan,
hiçbir provokasyona mey-
dan vermeksizin istemleri-
ni, bıkmadan usanmadan
haykırdılar.
Memurun üç istemi var
- Grevii, toplusözteşme-
li sendika hakkı.
- 20 aralık eylemine ka-
tılanlara verilen cezalann
kaldınlması, soruşturma-
lann durdurulması.
- Maaşlarının insanca
yaşamaya yetecek düze-
ye çıkanlması.
Birinci ve üçüncü istem-
ler, on binlerce memurun
Ankara'ya gelmesine ge-
rek kalmaksızın, sosyal bir
devletin doğallıkla yerine
getimnesi gereken şeyler.
fkinci istem ise hiç olma-
ması, yaşanmaması gere-
ken bir durum.
Hükümetin, bu istemle-
ri "sustunva" değil, "so-
nuçlandınna " yolunu seç-
mesi gerekiyor.
•••
Yine lise
yine ölüııı
RİZE (Cumhuriyet) -
Rize Lisesi'nde birgrup öğ-
renci arasındaki sözlü mü-
nakaşa kavgaya dönüşünce
5 yerinden bıçaklanarak
hastaneye kaldınlan Salih
Gülahmef adlı 18 yaşmda-
ki öğrenci yaşamını yitirdi.
Piknik yapmak için ge-
çen hafta sonu kayık kirala-
yarak denize açılan Rize Li-
sesi öğrencileri arasında bi-
linmeyen bir nedenden do-
layı tartışma yaşandı.
Ancak tartışma hafta
içinde de devam etti ve salı
günü bıçaklı saldınya dö-
nüştü. Saldın sonunda Salih
Gülahmet adlı öğrenci, 5
yerinden bıçaklanarak ağır
yaralandı.
Olaydan hemen sonra
Trabzon Tıp Fakültesi'nde
tedavi altına alınan ve bura-
da başanlı bir ameliyat ge-
çiren Gülahmet, önceki gün
gerçekleştirilen ikinci ame-
liyat sonrasında fenalasarak
yaşamını yitirdi. Salih Gü-
lahmet'in cenazesi dün Ri-
ze merkeze bağlı Kaplıca
Mahallesi'nde arkadaşlan-
nın da katıldığı törenle top-
rağa verildi.
Öte yandan olay su^sm-
da yaralanan Selçuk Hırslı
adlı diğer öğrenci ise ayak-
ta tedavi edilerek sağlığına
kavuşurken arkadaşlannı
bıçaklayan üç gencin aran-
masına devam ediliyor.
IHD'nin uçurtma şenliği
çocukları sevindirdi
tstanbul Haber Servisi - Insan Haklan Denıeği'nin
(IHD) geleneksel uçurtma şenliği, dün Küçük
Çamlıca'nın Çamlık mevkiinde yapıldı. Çok sayıda
çocuğun katıldığı şenlik, havanın rüzgârlı olması
nedeniyle neşeli geçti. Sanatçı Şanar Yurdatapan'ın
da katıldığı şenlikte şarkılar söyleyen çocuklar,
uçurtmalannı yanştırdı. tHD'nin oluşturduğu
piknik masalannda oyundan fırsat buldukça
kannlannı doyuran çocuklara rengarenk
uçartmalar ve çok sayıda top dağıtıldı. Kent
gürültüsünden bir günlük de olsa uzaklaşma fırsatı
bulan çocuklar doyasıya eğlendiler.
Kızılay'da yazdan tarih
• Baştarafı 1. Sayfada
rantisi verilmesi ve baskılann, sür-
günlerin son bulması için gündüz
başlattıklan oturma eylemini gece
de sürdürüyorlar.
Halk ozanlan, müzik ve tiyatro
gruplan, yalnız bırakmıyor kamu
çalışanlannı. Alanın köşesinde bu-
lunan seslendirme aracının üzerin-
de kurulu mütevazı sahneden türkü-
ler, şiirler birbirine ekleniyor. Ateş-
ler yakılıp coşkuyla halaya durulu-
yor. Türkülerin bittiği yerde. slogan-
larbaşlıyor. "Dosladüşmana karşı"
hep bir ağızdan inletiyorlar Ankara
göklerini. Evleri meydana yakın
olan Ankaralılar, meyve ve çay ta-
şıyor eylemcilere.
Yalnız polisler değil, işçiler, öğ-
renciler, ev kadınlan da yalnız bı-
rakmıyor memurlan, "Yanınızda-
yız" demek için koşup geliyorlar
alana. Saat 03.00 sıralannda alana
Isviçre Emekçiler Partisi, Yunan 1le-
rici Sol Güçler Birliği, Güney Kıb-
ns Komünist AKEL Partisi, Fransız
Komünist Partisi, Ispanya Birleşik
Sol Parti ve Almanya Demokratik
Sosyalizm Partisi 'nin temsilcileri de
geliyor. Hepsi da şaşkın. "Türld-
ye'de böyle bir potansiyel de varnuş"
demekten alamıyorlar kendilerini.
Yalnızca Salman Kaya
Yabancı konuklann dayanışma
mesaj ı, memurlann coşkusunu da-
ha da arttınyor. CHP'ye oy verdiği-
ni söyleyen bir kamu emekçisi, ya-
bancı politikacılan alkışlarken hü-
zünle iç geçinyor: "Salman Ka-
ya'dan başka CHP'li görmedik bu-
rada. Gelip şu manzara>i görsünler
de utansınlar."
Saat sabahın 5'i. Kızılay'da coş-
ku hâlâ aynı. Bir grup memur, ha-
laylarla türkülerle yeni gelen güne
"merhaba" demeye hazırlanırken
bazıIan da günün ve gecenin yor-
gunluğuna dayanamayarak. gazete-
lerini yere serip ceketlerini, ayakka-
bılannı yastık yaparak kıvnbyorlar
soğuk asfaltın üstüne...
Sabah güneşinin ilk ışıklanyla bel
ve boyun ağnlan içinde uyanıyorlar.
Binlerce vücut, birbiri ardından can-
lanıyor. Grup Kutup Yıldızı'nın bir-
kaç saat önce dinledikleri şarkısı hâ-
lâ kulaklannda;
"Örgütlemişler bahan, Deniz mi,
Yusuf mu, Hüseyin mi?"
Bir çift kan-koca memur, bir gün
önce seyyar satıcılara verdikleri pa-
radan arta kalan maaşlannı günün
ilk simitleri için cüzdanlanndan çı-
kanyorlar. Derken çıkınlar açılıyor.
Samsunlu Zeliha öğretmen, yola
çıkmadan kendi elleriyle yaptığı bö-
rekleri çıkanyor, Adanalı Zehra
hemşire, domates doğruyor tabağa,
Demiryollan memuru Alim de pik-
nik tüpünü yakıp bir güzel çay ya-
pıyor.
Ziyafet sofrası gibi
Herkesin çıkınındakini ortaya
dökmesinden sonra koca bir "Halil
tbrahim sofrası" kuruluyor. Küçük
çakısını çatal yerine kullanan Meh-
met hoca, koca bir dilim domatesi
ağzına atarken gülüyor: "Ziyafet
sofrası \alla. Bakın, memur hâlâ do-
mates bile yiyebiliyor. Keyfirrûz bey-
de yok vesselam."
Kahvaltının ardından eller yine
pankartlara gidiyor. Davullar, zur-
nalar çalmaya başlanıyor. Öbek
öbek halaya duruluyor. Mikrofonu
eline geçiren bir eğitim emekçisi-
nin haykınşı, ikinci günkü mücade-
lenin ilk işaretini veriyor:
"Onurlu bir öğretmenim. Grevü,
toplusözJeşmeli sendika hakkını, in-
sanca yaşama koşullannı bana çok
gören vekilimin 1 ayda akiığı maaşı,
20 ayda alıyorum."
Polisle sohbetler
Meslektaşlannın karşısında saba-
ha kadar barikat kuran polis memur-
lanyla eylemcilerin buluştuğu yer,
yüzlerce metreye ulaşan tuvalet
kuyruğu oluyor. Uzun süren bekle-
yişlerin gerçekleştiği kuynıkta, gü-
venlik güçleriyle eylemcilerarasm-
da oldukça yumuşak bir sohbet ge-
çiyor. Gazete bayilerinin önündeki
kuyruklann ardından ilk düş kınk-
lığı yaşanıyor. Dıkkatle okunan ga-
zeteler, birazdan 'yuh' sesleriyle ya-
kılıyor. 4 yaşındaki kız çocuğu
Ödül'ün, seslendirme aracmdan bü-
tün duygusallığıyla söylediği "Dağ-
lar oy oy" türküsü, eylemcileri ken-
dine getiriyor. tlk dakika kırgınlığı
coşkuya dönüştü. Uyuşmuş bacak-
lannın yerine pankartını destek ya-
parak ayağa kalkan eylemci, plat-
formda kıvırcık örgülü saçlan, mi-
nik yüzüyle gülücükler dağıtan me-
mur çocuğuna karşı haykırdığı slo-
ganla sanki söz veriyordu:
"Yılgınbk yok; direniş var!"
Kızılay'daki eylemden Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel de payı-
nı alıyor. Demirel'in, önceki akşam
Izmir Caddesi'ndeki Anadolu Kulü-
bü'nde katıldığı nikâh için, güven-
lik güçleri yaklaşık 1 saat, harita
üzerinde "protokol yolu" anyor.
Felç olan trafık içinde Demirel'in
gececeği güvenli ve geniş biryol bu-
lunamıyor. Cumhurbaşkanı'nın ara
yollardan Izmir Caddesi'ne gidece-
ğinin anlaşılması üzerine, polis tel-
sizinden sokak isimleri sayan emni-
yet amiri, kesin talimat veriyor:
"Buralan temideyin_"
Kısa sürede sokaklar memurdan
"temizfcniyor". Demirel, nikâh tö-
renine, "güvenük gerekçesiyle'', Li-
muzin makam otomobili yerine,
Cumhurbaşkanlığı Forsu taşımayan
sivil plakalı bir Mercedes'le gizlilik
içinde bir saat gecikmeli olarak gi-
debiliyor.
Hûkûmet 'temsilcisi'
Hükümet adına, memurun yanına
"yaklaşabilen" tek kabine üyesi
Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe olu-
yor. Gece saatlerinde Kızılay Mey-
dam'na gelen Daçe, memurlann
arasına girmek yerine, Bakanlık-
lar'daki polis barikatının biraz ileri-
sindeki "demokrasi şenliğini" izle-
mekle yetiniyor.
Memurlar; kendilerine grevli top-
lusözleşmeli sendika hakkımn ve-
rilmesine engel olan DYP'nin Genel
Başkanı ve Başbakan Çiller'i ise
"Ülkeyi yönettiğmi sanan, ABD uy-
ruklu, sanşın, şık giyimli Çiller Sul-
tan'ı kaybettik. 4 gündür hiçbir ha-
ber ahnamamıştır. Görenlerin,.
bulanlann demokrasi adına kamu
çalışanlan anons merkezine bildir-
meleri rica olunur" anonslan ile
protesto ediyorlar.
DYP, sendikal haklara karşı
• Baştarafı 1. Sayfada
yor olabilir. Anayasa değişikliği
çanşanlarm sendikal hakkını ya-
saya bırakıyor. Yasaya bırakalım,
yasa bunu yapar" diye konuştu.
Sendikal hakkın yasaya bıra-
kılmaması durumunda gelecekte
yeniden bir anayasa değişikliği-
nin gerekeceğine işaret eden Çe-
tin, "Anayasa değişikliğinin ne ka-
dar güç olduğu da açık" dedi.
Hükümetin CHP kanadı, me-
mura grevli toplusözleşmeli sen-
dikal hak verilmemesi durumun-
da, bu konuya ilişkin maddelerin
anayasa değişikliği paketi dışın-
da bırakılmasını isterken DYP,
sadece sendikal hak verilmesini
yeterli görüyor. Devlet Bakanı
Cevheri, memura, grevli toplu-
sözleşmeli sendikal hak verilme-
si konusunda hükümet olarak
hiçbir "taahhütieri" olmadığını
ileri sürerken memurlann eylem-
lerini "sükûnet" içinde sürdür-
melerinden duyduğu memnuni-
yen' dile getirdi. Cevheri, memur-
lann, 2 gündür yaptıklan eylem-
lerle de seslerini duyurduklanna
dikkat çekti. Devlet Bakanı Bekir
Sami Daçe ise topu TBMM'ye
atarak "Bundan sonra hüküme-
tin müdahalesi söz konusu ola-
maz, karan TBMM verecek. A-
ma sendikal hakkın tanınması da
bence küçümsenmemeli" dedi.
Grevli toplusözleşmeli sendi-
kal hak uygulamasının Ban'da kı-
sıtlı örneği bulunduğunu Savunan
Daçe, "Bu ülkelerde de bazı sı-
nırtamalar getinbniş. Hiçbir za-
man işçi ile memurun statüsü ay-
nı tutulmamış" diye konuştu.
Daçe, grev ve toplusözleşme-
ye ilişkin hükümlere komisyon-
da karşı çıkan TBMM Anayasa
Komisyonu üyesi ve DYP tstan-
bul Milletvekili Coskun Kır-
ca'nın, milletvekillerinin genel
'temayülünü' yansıttığını ileri
sürdü. CHP Genel Başkan Yar-
dımcısı Etem Cankurtaran ise
CHP'nin memurun sesini duydu-
ğunu, ancak anayasa değişikliği
için milletvekili sayısının yetme-
diğine dikkat çekerek "Memu-
run sesini DYP duysun, halini
görsün. DYP, grevli toplusözleş-
meli sendikal hak istemine karşı,
24. maddeyi tehdit unsuru olarak
kullanıyor" diye konuştu.
Içişlcri Bakanı Nahit Menteşe
ise kamu çalışanlannın grevli
toplusözleşmeli sendika hakkı.
baskı, sürgün ve cezalara son ve-
rilmesini dile getirmek için Kızı-
lay'da gerçekleştirdikleri oturma
eyleminin "yasadısr olmasına
karşın kanlı bir çatışma çıkma-
ması için polise sürekli "Sabırlı
ohın" uyansında bulunulduğunu
belirtti.
Menteşe, Kızılay'da gösteri ve
eylem yapılmasının yasak oldu-
ğunu anımsatarak kamu çalışan-
lannın eylemi nedeniyle iki gün
boyunca vatandaşlannrahatsızol-
duklannı savundu. Buna karşın
eylemcilerin hoşgörüyle karşılan-
dığını kaydeden Menteşe, şunla-
n söyledi: "Kızılay'da eylem için
izin vennedik. Celal Bayar Buha-
n'nı gösterdik. Ama ilk de Kızılay
dedfler. Yasakohnasuıa karşın bü-
yük tolerans gösterdik. Kanh bir
çaoşma olmaması için polisimize
sürekU sabırlı olmaİan yönünde
uyarüarda bulunduk."
DYP Genel Başkan Yardımcı-
sı Halit Dağh ise dün Adana'da
gazetecilerin sorulan üzerine,
"memurlann sendika kurmab-
nndan yana olduklannı, ancak
toplu iş sözleşmesi hakkı verilmesi
durumunda ekonominin içinden
çıkumaz hale geleceğini" söy1 edi.