06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 1995 PERŞEMBE HABERLER Sami Karaören'e plaket • EDİRNE (Cumhuriyet) - Edirne Atatürkçü Düşünce Derneği'nce dün Trakya Birlik toplantı salonunda düzenlenen panelde, "lkinbinli Yıllara Doğru Atatiirk'ün Kunımlan" dile getirildi. Gazetemiz yazarlanndan Sami Karaören'in yönettiği panelde, Edirne Gazeteciler Demeği tarafından Karaören'e 40 yılı aşkın hizmetinden dolayı bir plaket verildi. Koruculuğa son • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Sekreteri Zekı Sezer, köy koruculuğu sisteminin feodal yapının doğal çözülüş sürecinı büyük ölçüde engellediğini belirterek, "Artık hükümet aymazlıktan uyanıp köy koruculuğu uygulamasına derhal son vermelidir" dedi. Milli Egemenlik Hattası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Egemenlik Haftası, bugün TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un. Meclis'teki Atarürk Anıtı'na çelenk koyması ile başlayacak. Hafta nedeniyle Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de Meclise gidecek. Demirel askeri törenle karşılanacak. TBMM'de bugün toplanacak "Milli Egemenlik ve Demokrasi Kurultayı"nın açış konuşmalannı Cumhurbaşkanı Demirel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi yapacaklar. Götjıan'dan doğrulama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Işçi Partisf(lP), Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan"ın Türk Sılahlı Kuvvetleri tarafından dağıtılan "Eğitici Öğretmen Ders Notu" başlıklı çahşmada Işçi Partisi(lP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in "PKK'nin kuruculan arasında sayıldığını" doğruladığını bildirdi. tP'ten dün yapılan açıklamada, Gölhan'ın istihbarat binmler tarafından hazırlanan bu notta Pennçek'in isminin "şehven ve kasıt olmadan" yer aldığını söylediği ifade edıldi. İP Genel Başkanı Perinçek, Gaziantep istihbarat ve Karşı Koyma Şube Müdürü Kurmay Yüzbaşı C.K. imzasıyla okullara gönderilen bir notta kendi adının PKK kuruculan arasında sayılması üzerine suç duyurusunda bulunmuştu. Kitaba yasak • İSTANBUL (ANKA) - Belge yayınlan tarafından yayımlanan "Ulusal ve Uluslararası Hukuk Sorunu Olarak JENOStD-1915Ermeni Olayı ve Sonuçlan" adlı kitabın, lstanbul 5 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yasaklandîği bıldirildi. Tersanelerde özelleştinme • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Gemı Sanayii AŞ'ye aıt Pendik, Haliç. Camialtı ve Alabay tersaneleri ile Pendik Motor Fabrikası satışa çıkanlıyor. Özelleştirme Idaresi Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre bu kunıluşlara ilişkin ihale duyurulan, yanndan itibaren yurtiçi ve yurtdışındaki basın organlannda yayımlanacak. lstinye eski tersane arsasının bir bölümünün de satiş yöntemiyle özelleştirilmesi için ilan verilecek. TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu raporundan: Koracu, devlete silalı çeldyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Fâilı Meçhul Siyasi Cinayetlen Araştırma Komisyonu, köy koruculannın, "menfaatleri çakıştığında"silahlannı "düşünmeden" güvenlik güçlerine çevirdiklerini, as- kerle "silahlı çabşmaya gir- diklerini" ve güvenlik güç- lerini "yaraladıklannı" bil- dirdi. Komisyon raporuna göre Olağanüstü Hal Bölgesi'nde polis ile asker arasında yaşa- nan yetki çekişmesi ve oto- rite boşluğu: camilerde. Arapça-Kürtçe bilen fahn imamlann namaz kıldırma- sı, cezaevlerinde de örgüt militanlannın yetiştirilmesi ve eylem planlannın yapıl- ması biçiminde kendini gös- terdi. TMMM Faıli Meçhul Si- yasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu, polis lojmanla- RapOPdaii: Camilerde, Arapça-Kürtçe bilen fahri imamlar, namaz kıldınyor. Cezaevlerinde, örgüt militanlan yetiştiriliyor, eylemler planlanıyor. Polisle asker arasında ve askerin kendi içinde "yetki karmaşası" yaşanıyor. Asker, polisin kendi bölgesinde operasyon yapmasına izin vermiyor. nnda kalan ıtirafçı ve koru- culann sılah ve mermi ka- çakçılığından. yasadışı PKK terör örgürüne yardım ve ya- taklık yapma, jandarma ka- rakoluna silahlı saldında bu- lunarak devlet topraklannı bölmeye yönelik eylemlerde bulunmaya kadar kanştıkla- n suçlann dökümünü yaptı. Koruculuğun. itirafçılık gi- bi "amacının saptınlarak bazı kûnselerin geçinme yo- lu olarak göründüğü" v ur- gulanan raporda, korucula- nn askere sılah çekmesıne ilişkin şu saptamalar yapıl- dı. - Eilerindeki siahlaria böl- gede kendi hükümranlıkla- nnı sürdürmekte, menfaat- leri çakışoğı anda da bu si- lahları güvenlik güçlerine bir an bile olsa düşünmeden çevirebilmektedirİer. Örne- ğin; köpeklerine nıüdahale edildiğini ileri süren köy ko- ruculan. askerierie silahlı ca- tışmava girmişler ve güven- lik güçierini yaralamışlardır. - Korucular, görcv leri vc yetkileri olmadığı halde, köyleri dışında polis bölge- sinde operasyon yapmakla görevlendinlmekte. bu şa- hıslar da bu kanundışı du- rumdan ıstıfade ederek olaylan istedikleri gıbi yön- lendirmektedirler. Örneğin; gızli köy koru- cusu ÖmerGüngör adlı şah- sın. kırsalda kardeşini öldü- ren ve halen E Tipi Ceza- ev i'nde hükümlü olarak bu- lunan Abdülkerim'den inti- kam almak amacıyla 22 Ni- san 1994 günü saat 11.00 su- lannda. Silvan- Köprübaşı Köyü 25. kilometrede. bila- hare ölü olarak bulunan maktul Şerif Avşar'ın kaçı- nlması olayını gerçekleştir- diği, İl Merkez Jandarma Komutanlığı'ncatespitedil- di. Olaya, FeyaGökçen. Aziz Erbey, Yaşar Günbatı ve Zeyyat Akçil adlı korucular ile Mesut Mehmetoğlu adlı itirafçının da adı kanştı. Ömer Güngör. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde verdiği ifadesinde, amcasını ve kardeşini öldüren PKK'li şahsın yakını olan Mehmet Avşar'ın işyerine gittikleri- ni, bu şahsa polis olduklan- nı söylediklerini, ancak şah- sın kendısine ınanmadığını, bu arada yanında diğer köy koruculannın polis çağır- mak gayesiyle dışan çıktık- lannı, bu şahıslann itirafçı sanık Mesut ile birlikte iş- yerine geldiklerinı, Me- sut'un polis kimliği göster- mesi üzerine, Avşar'ın di- renmeyi bırakarak kendi le- riyle geldiğini, bu şahıslarla birlikte Saraykapı'daki jan- Konıculuk sistemi, kurulduğundan bu yana eleştirUmesine karşın ortaya çıkan sorunlar giderilemedL Eski Içişleri Bakanı Sezgin, kendi döneminde böyle bir sistem olmadığını söyledi: Gizlikoruculuğu Menteşey ye sorun • Eski Içişleri Bakanı Ismet Sezgin, Mumcu cinayetinde polisin 'yanlı davrandığı' iddialanna katıfmadığını belirtirken. 'Polis yanlı davranmamış, yetersiz kalmıştır' dedi. Komisyon raporunda, 'kontrgerilla' iddiasına yer verilmesini de eleştiren Sezgin, "Ben 'Kontrgerilla yok' diyorum. Eğer komisyon var diyorsa, kanıtlamak zorundadır" dedi. AYŞESAVIN ANKARA - Gazetemiz yazarı UğurMumcu'nun yaşamını yitirdi- ği dönemde lçişleri Bakanı olan DYP Aydın Milletvekili İsmet Sez- gin. TBMM Faili Meçhul Siyasi Ci- nayetleri Araştırma Komisyonu ra- Sezgin. suçlamalan kabul etmiyor. porunu eleştirirken, bakanlığı dö- nemine yönelik suçlamalan da ka- bul etmedi. Sezgin, raporun ortaya koyduğu "gizli köy koruculuğu" skandalı konusunda. "Benim zama- nımda böv le bir sistem yoktu. Şim- diki İçişleri Bakam'na sorun" dedi Devlet Bakanı Bekir Sami Daçe de "Devleti zaafa uğratmaya kalkan- lar, yann anarşinin sonuçlan vla karşı karşrya kalırlar"diyerek. ko- misyonu "devleti küçültmekle" suçladı. Sezgin, Mumcu cinayeti ile ilgi- li olarak polisin "yanlı davrandığı" yönündeki görüşe katılmasının mümkün olmadığını savunarak "Polis yanlı davranmamıştır, yeter- siz kalınışör" dedi. Komisyon raporunu Cumhuri- yet e değerlendiren Sezgin. bakan- lığı dönemine yönelik suçlamalan reddetmekle yetindi. Komisyon ra- porunda, Mumcu cinayeti soruştur- masında taraflı davranarak soruş- turmayı çıkmaza soktuklan gerek- çesıyle bazı İçişleri Bakanlığı yet- kilileri hakkında suç duyurusunda bulunulacağının anımsatılması üzerine Sezgin, " Yargı gereğini ya- par, ancak polisin yanlı davrandığı- nı kabul etmem" göruşünü savun- du. Komısyonun bu konudakı gö- rüşlerine katılmasının mümkün ol- madığını kaydeden Sezgin. şunlan söyledi: "Güvenlik görevlileri görevlerini taın bir görev anlayışı ve sorumlu- luk bilinci içinde verine getirmişler- dir. Büyük bir özveriyle gecesini gündüzüne katarak çaiışmışlardır. Ama maalesc-f basanlı olamadılar. Ama basanlı olanıavan sadece Türk polisi değil ki. Hâlâ Olof Palme'nin katili bulunamadı. Kennedy olayı açıklığa kavuşmadı. Orada da mı güvenlik kuv-vetkri önyargıh davrandılar? Ben onlara katılmıyorum, bu iddialan kabulet- mem mümkün değil. Güvenlik görcv lilcrinin. birbirle- rini pasiflze etmek gibi bir davraıu- şı da söz konusu değildir. Ama bi- rimlcr arasında meslek duygusalh- ğından kaynaklanan bir sorun ol- muij olabilir. Ama o da sonuca etki- li değildir." Görev yaptığı dönemde. polisin Mumcu cinayetini aydınlatmak için büyük özveriyle çalıştığını ileri sü- ren Sezgin, "Aydınlatılmayan tek cinayet Mumcu cinayeti değil ki. Bunİar öyle cinayetler ki, bunlann faiUerini bulmak kolay ounuyor. Po- lis bir yerde yetersiz kalıyor. Polisin yetersiz kalması ile tarafsız olması ayn şey. Polis niçin taraflı olsun? Po- lis kimin tarafında olacak? Polis adaletin, devletin yanmdadır" diye konuştu. Gizli konıculuk Meclis komisyonunun raporu- nun • 4 peygamberbuvnığu"gibi al- gılanmaması gerektiğini kaydeden Sezgin, kontrgerilla iddialanna da katılmadığını söyledi. Sezgin, ko- misyonu, iddiasını kanıtlamaya ça- ğırarak, "Komisyon, kontrgerilla id- diasında bulunuyorsa. bunu ispatla- makla yükümlüdür. Ben görevi bı- rakalı 2 yda yakın oldu. Ben 'Türki- ye'de kontrgerilla yok'diyorum" görüşünü savundu. Sezgin, komisyon raporunda açıklanan ve hiçbir yasal dayanağı bulunmadığı için önlenmesi iste- nen "gizli köy koruculuğu" siste- mıni ılk kez duyduğunu belirterek topu İçişleri Bakanı Nahit Mente- şe'ye attı. Sezgin. "Benim döne- mimde böyle bir sistem yoktu. Bu- nu şimdiki İçişleri Bakam'na sorun. Çünkü benim en ufak bilgim yok- tur" demekle yetindi. darmaya geldiklerini, daha sonra Avşar'ı Lice yolunda yıkık bir binanın önünde in- dirdiklerini, Mesut ve ya- nındaki şahsın maktulle bir- likte içeri girdiklerini, bura- da sorguladıklannı. daha sonra dışan çıkan Mesut'un, Avşar'ı öldürmesıni ıstedi- ğinı, bunun üzerine kendisi- nin de maktule 2 el ateş et- tiğinı ve öldürdüğünü, ken- dilerine, zaman zaman ko- rucu olduklan köyün dışın- da da suçlu bıldikleri şahıs- lan alıp, jandarma ve poli- se teslim etme görev ve yet- kisınin verildığıni beyan et- ti. - Hakkari'nin Solhan ilçe- sinde gizli köy korucusu ola- rak görev yapan Bedri Sarp ve Atik Kaya hakkında, PKK örgütü adına komhe- ler oluşturarak örgüt men- suplanyla beraber jandar- ma karakoluna silahlı saldı- nda bulunmaktan ötürü, TCK'nin 125. maddesi gere- ğince 15 Şubat 1994 gün 1994/342 nolu iddianame ile kamu davası açıldı. Vetki karmaşası Raporda, güvenlik güçle- rinin otorite boşluğunun; araç yetersizliği ve yerişmiş personel eksikliğinin yanı sıra, "devletin kendi perso- neline itimat ermemesin- den" kaynaklandığı kayde- dildi. Devletin, istihbaratı güçlendirebilmek ve hareket kabiliyetini arttırabilmek için yeterli olan harcama yetkisini vermediği anlatı- lan raporda, bu nedenle dev- letin bilgi akışında zaafiyet ortaya çıktığına işaret edildi. Rapora göre^. 1 Rapora göre asker, polisin kendi bölgesinde operasyon yapmasına izin vermiyor, polisin bu konuda yetişmiş personeli de boşu boşuna kullanılmıyor. Gelişigüzel gönderilen ve farklı amaçlar için istihdam edilen güven- lik güçleri, başanlı olamı- yor. Halen kimin, hangi gö- revle, nasıl kullanılacağı be- lirlenemiyor. Şahsi kaprislerden ötürü, terör eylemlerini engelle- mek için kurulan polis özel harekât birlikleri, atıl du- rumda bırakılıyor. Raporda, şu noktalara dikkat çekildi: - Bir güvenlik gücü kuru- lurken veya herhangi bir yerde görevlendırilirken bu gücün "hukuki starüsü ve hukuk kurallan içerisindeki yetkisi çok iyi tespit edildik- ten sonra hukuk devleti ilke- si gözardı edilmeden"mem- leket ıçın en iyi çözüm uy- gulanmalıdır. - Cezaevlennde tutuklu veya hükümlü bulunan ya- sadışı örgüt militanlan. ra- hatça hareket edilebiliyor. Cezaevlerini, idareciler de- ğil, adeta mahkûmlar yöne- tiyor. Devlet otoritesinin zaafa uğramasından ve memurla- nn cezaevi dışında can gü- venliklen olmadığı, devlet memuruna sahip çıkamadı- ğı, faıllen yakalayamadığı. ölenlenn geride kalanlanna yardım etmediği için me- mur, cezaevindeki mılitanın dediklerini yapmak zorunda bırakılıyor. - Örgüt militanlan ceza- evlerinden, dışanda yapıla- cak eylemlen planlıyor ve uygulama emirlerini veri- yor. Sempatizan olarak ce- zaev inde tutuklu bulunanlar, siyasi ve askeri eğıtim almış milıtan olarak cezaevinden çıkıyor. NOTLAR / ORAL ÇALIŞLAR Parlamento, TBMM raporuna sahip çıkmalıTBMM Faih Meçhul Siyasi Ci- nayetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu ön- ceki gece. Kanal D'nın TEKE TEK programındaydı. Fatih AKay- h. Avundukluoğlu'na komısyonun yapttği çok önemli tespitlerle ilgi- li sorular sordu. Örneğin komısyo- nun şu saptaması çok önemliydı: "Devlet kendi içerisinde görev i- ni kötüye kullanan görevlileri ve faili meçhul siyasal cinayetleri işle- yen vasadışı örgütleri açığa çıka- rarak yargıya teslim etmeli, böyle- cede "Devlet cinayet işlemez" sö- zünün gerçek olduğuna vatandaşı inandırmalıdır." Uzun araştırmalann ve cıddi bir çabanın ürünü olduğu anlaşılan ra- por. devletin çeşitli kurumlanna önemli suçlamalar yöneltıyor ve faılı meçhul cinayetlenn araştınl- ması sırasında kendilerine zorluk çıkanldığını vurguluyor. Bu nok- tada Nusret Demiral'ın başında bulunduğu DGM savcılığının her aşamada karşılanna dikıldiğıni be- lirtıyor. Avundukluoğlu, Altayh'ya L'ğur Mumcu cinayetinde tanığın nasıl etkisiz hale getirıldiğini çar- pıcı bir dille aktardı. Bu konuda. "Ateş Hatö" programının yapım- cısı RehaMuhtar'ınrolünedede- ğindi. Rapora göre bir uçak kazasına kurban giden ve ölümünde suikast kuşkusu bulunan Jandarma Genel Komutanı Eşref BitSsin ölümüy- le ilgıli araştırma yapmak isteyen komisyonun karşısına yine DGM Savcılığı çıkıyor ve rapordaki de- yimle "bilgi ambargosu" uygulu- yor. Komisyonun basma yansıyan raporundaki iddialar çok önemli. Önemli olduğu kadar da çarpıcı. Aslında raporda yer alan konular kamuoyunun yabancısı değil. Devlet içinde bazı karanlık güçle- rin faili meçhul cinayetlerde rolü olduğu artık sağır sultanın bile duyduğu bir gerçek. Raporda yer alan Cem Ersever ve arkadaşlan- nın kaçırılarak öldürülmesindc devlet içındeki bazı güçler arasın- da hesaplaşma olduğu öylesine açık ki. Bu iddialar belgeleriyle basında yer aldı. Yine Jandarma Genel Komutanf nın bir suikasta kurban gittiği veya devlet içinde birhesaplaşmanınkurbanı olduğu o kadar çok yazıldı ki. Komisyon, araştırması sırasında bu gerçekle- rintümüyleyüzyüzegelmış. Ama daha acısı. ülkenin en önemli ku- rumunun temsilcileri, atanmış gö- revlilerin kendilerine bilgi verme- diğinden yakınmalan. TBMM. gerçekten bu ülkenin en önemli kurumu mu? Yasalara ve anayasaya göre öyle. Üstelik konuşmalarda hep yüce Meclis di- ye anılıyor. Ama bu yüce Mec- lis'ın önemli bir işlev yerine getir- mek amacıyla oluşturduğu komis- yon, devlet görevlilerinden bilgi alamıyor ve onun da ötesinde dev - letin içinde suç örgütleri oluştuğu- nu btr şıkâyet gıbi dıle getıriyor. Bu rapor yayımlanınca ne olaca- ğını tahmin edersiniz? Demokra- tik bir ülkede. Meclis üstünlüğü- nü esas alan bir ülkede, bu rapor- dan sonra DGM Başsacısı'nın he- men görevden alınması gerekir. tçişjerı Bakanlığı ve ona bağlı "suç isledikleri" iddıa edilen gö- revliler hakkında soruşrurma açı- lır, suçlular cezalandınlır. Kanun devletınde böyle olur. Türkiye'de neler oluyor? Önce. kendilerini seçen halka karşı so- rumlu olan Araştırma Komisyo- nu'nun bazı üyeleri, "Devlete laf söylertirmev iz arkadaş" diyorlar Üstelik bu üyeler. kendilerine Meclis tarafından verilen araştır- ma çalışmalanna büyük ölçüde katılmamışlar. Ama devlet içinde- ki bazı kurumlar, araştırma yapan arkadaşlannca eleştirilince kıya- metı kopanyorlar. Sonra ne olur? Hiçbir şey ol- maz. Komisyonun bu raporu, için- dekiler doğru mu deği 1 mi diye tar- tışılmaz. raporu yazanlann kişili- ğı ve amaçlan üzerine tartışma açılır. Ardından. bu raporda sözü edilen devlet içındeki karanlık güçler etkinlıklerini sürdürmeye devam ederler. Adam kaçınrlar, adam öldürürler, suikastlardüzen- lerler, provokasyonlar yaparlar. Kimse de bunlann üzerine gitme- ye cesaret edemez. Her şey yeni- den karaniıklara gömülür. Araştırma Komsiyonu'nun ra- poru Türkiye'deki çok önemli ger- çeklere dikkat çekiyor. Eğer Mec- lis, kendi üyelerinin bu gerçekçi raporunu ciddiye alsa, birçok cina- yetin aydınlanması için ilk adım atılmış olur. Türkiye demokratik- leşme yolunda adımlar atmaya başlar. TBMM üyeleri bu rapora sahip çıkmalılar, devlet görevlile- rinin Meclis'in üzerinde olmadıği- nı kanıtlamalılar. Nusret Demıral, hangi güce dayanarak TBMM komsiyonlanna kafa tutabıliyor. Bizim bilmediğimiz başka bir dev- let mi var? Nusret Demiral'a bu cesareti kim veriyor? Araştırma Komisyonu'nun sözünü ettiği "karanlıkgüçler" hâlâ TBMM üs- tü bir ağırlığa mı sahip? Meclis'in rapora sahip çıkması önce Meclis'in üstünlüğü ilkesi- nin korunması açısından önemli. Ama daha da önemlisi, sözü edi- len karanlık güçlerden devletin te- mizlenmesidir. Bunlann temizlen- mesine engel olan kuvvetlerin teş- hir edilmesidir. Bu. hükümetin, hükümet edebilmesinin de ilk şart- lanndan biridir. Provokasyon teorileri üretip, dış ülkelere veryansın etmek Türki- ye'ye demokrasi getirmez, ama karanlık güçlere açılacak mücade- le ülkemizi düzlüğe ve demokra- siye doğru ilerletir. Meclis'in işle- vi; devletin içındeki karanlık güç- lerin günahını örtmek veya bun- dan şikâyet etmek değil, gereğini yapmak. yani halkın demokrasi ih- tiyacına cevap vermektir. Temsil ettiğini söylediği milletin haklan- na sahip çıkmaktır. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Beyin Komasında Mucize Geçen yıl 5 Nisan'da açıklanan ekonomik önlem-r lerie hepimizin başına gelebilecek olan beyin koma-r sı arasında bir ilişki kurmak aklınıza gelmeyebilir. Ama hayatın aynntılarına daldığınızda bu ilişkiyi görebilir-' siniz. Örneğin, gazeteci arkadaşımız ilkjn'in beyin komasından 80 gün sonra çıkması üzerine bilgileri-'. ne başvurduğumuz lstanbul Üniversitesi Tıp Fakül- • tesi Yoğun Bakım Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kutay • Akpir'le konuşunca bu ilişkiyi çok somut olarak ku- rabilirsiniz. 5 Nisan Karartan'yla yürüriüğe giren dev- let dairelerine eleman alma yasağı, hiç ayrım gözet- meden uygulandığında, örneğin 30 yataklı Çapa Yo- ğun Bakım Bölümü'nün 10 yataklı kısmını, hemşire- sizlikten kapatmak zorunda kahrsınız. (*) • Nasıl olur, demeyin. Türkiye'de bal gibi olur. Trafik • ve iş kazalannın çok yoğun olarak yaşandığı ülkemiz- dezaten yetersiz sayıdaki yoğun bakım üniteleri hın-1 ca hınç dolar ve beyin travması geçiren hasta, ge-~ rekli tedavinin yapılamamasından dolayı ölür. Aslında Dr. Kutay Akpir'i, ilkin'in 80 gün süren be-.' yin komasından çıkmasının mucize olup olmadığını. öğrenmek ve edindiğim bilgileri sizlere aktaımak'J amacıyla aramıştım. Sayın Akpir, aşağıda okuyaca-^ ğınız ılgınç bilgileri verdikten sonra, uzmanlık alanı- * nın dertlerini dile getırdi: 3 Dünya standartlarına göre. hastanelerin yatak sa- • yısının yüzde 5'i yoğun bakım ünitelenneaynlmakzo-' runda. Çapa Tıp Fakültesı Hastanesı çeşitli bölüm-: lerdeki yoğun bakım odalanyla bu orana ulaşıyor. " Peki, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun hastanelerinde"1 yoğun bakım üniteleri olmamasını mantığınız kabul J | ediyor mu? Sadece Göztepe'dekınde yeni bir ünite ' açılmış, o da yalnızca beş yataklı. Haydarpaşa Nu-" mune Hastanesi dışında, Istanbul'da hiçbir devlet', hastanesinde yoğun bakım ünitesi yok. Anadolu'da- \ ki yeni tıp fakülteleri ve yüzlerce hastane de bu ha-.', yat kurtarıcı birimlerden yoksun. „ Kazalarda beyin zedelenmesine uğradığımız za-.; man yapılan uzun süreli tedaviler, ancak bu merkez-, lerde mümkün olabiliyor ve eğer şansımız da varsa-; hayati fonksiyonlanmıza yenıden kavuşabiliyoruz. • İlkin'in durumunda olduğu gıbi. i • • • * Doktoru, İlkin'in komadan kurtulmasını mucize • olarak görmüyor, ancak bazılarımız hayatta mucize-1 lerin olması gerektiğine ınanırız. Bu beklenmedik, • çok istediğimiz olağanüstü durumlann gerçekleş-» mesi isteğidir. 80 gün komada yaşayan bir insanın hayata kaldığı yerden yeniden başlaması gibi. î Beyin koması durumu yıllarca sürebilir. Ancak ilk • üç ay içinde hastanın hayatla ilişkisinin seyri hakkın- ' daki ilk bilgiler ancak ilk üç ay içinde alınabiliyor. Has- '. tanın kesin durumu ise altı aydan sonra belli oluyor. / Ancak altı aydan sonra bile komadan çıkarak haya-H" ta başlayan kişilere, tıp dünyası tanık. • Beyin, bu süre içinde ya tam ölüyor ya tam düze- r liyor ya bitkisel hayata giriyor ya da ufak tefek hata-1 larla düzeliyor. Hastalara yardımcı olabilmek için en ' önemli koşul, kaza sonrasında beyinde oluşan ana . hasara ikincil hasarlar eklememek. Örneğin beyni T oksijensiz, besinsiz bırakmamak gibi. Tedavinin ana > ilkesi, beynin kendlVendını tedavisine hatasız yar-ı dımcı olabilmek. Işte yoğun bakım kalitesi de bu nok-; tada belirleyici oluyor. ; Beynin kendi kendini tamir etmesi ilginç bir meka-' nizma. > Beyin esas olarak sinir hücrelerinden oluşuyor. > - Merkezi sinir sistemimiz ve bu sistemi oluşturan si- • nir hücreleri kendi kendini yenilemeyen, yani çoğa-"" lamayan tek dokumuz. Beyinde çeşitli nedenlerden • dolayı ölen sinir hücrelerinin yerine yeni hücreler ya-« ratılmıyor. (Bu yaratılsa uzun yaşamın önündeki bir 3 dizi engel de kalkmış olacak!) ) Beynin kendi kendini tamiri ise zedelenen veya' ölen hücrelerin fonkisyonlannı dığer hücrelerin üst- * lenmesi şeklinde oluyor. Yani başka işi gücü olan bir- *; çok hücre, omuzlarına ek görevler alıyor. Tabii, bu gö- • rev üstlenmesinin her zaman geçerii olduğunu dü- '- şünmemek gerek. Diğer hücreler bu ek görevleri üst- ' lenemiyorlarsa, hasann boyutuna göre, ya irili ufaklı ' anzalarla yaşamı sürdürüyoruz ya da bunu bile be-" ceremiyoruz. ", ••• \ Atasözü, "Çıkmayan candan umut kesilmez" der.,' Tıp dünyasının hastaya, hastalığa yaklaşımı da ge-.: nellikle bu atasözüne uygun. Hatta insanoğlu, dok- . toriarın umutsuz olarak tanımladıkları durumlarda, * bazen tıp dünyasını bile şaşırtan tablolar sergileye- biliyor. Bu da insanın birey çlarak tekliğinin ve biricikli- ğinin kesin kanıtı. Sanırım böyle durumlar. sokaktaki vatandaş için . mucize, doktoriar içinse istisna, "literatürde hiç gö- "\ rülmeyen" bir olay olarak sınıflandırılmakta. Biz yine hayatımızı mucizelere terk etmeden, has- J tanelerimizin hepsinde yoğun bakım merkezlerinin ' bir an önce kurulmasını isteyelim. A Çünkü mucizelerin olabilmesi bile bu merkezlerin varlığına bağlı!.. j (*) Eleman alma yasağının yürüdüğüne inanmayın.., Bazı genel müdürler, bu yasağı zorunluluklaryüzünden •, çeşitli yollarla deldiklerini ıtiraf ediyorlar. Savcı suçsuz buldu, vali ceza istiyor Kamu çalışanlanna yargı kıskacı l ERGLNAKSOY ANKARA - Içel Valılı- ği, cumhuriyet savcılığının suçsuz bulduğu memurla- nn, iş bırakma eylemine katıldıklan gereİcçesiyle yargılanmalannı istedi. İl Idare Kurulu'nun karanna muhalefet eden Valilik Hu- kuk tşleri Müdürü Ercü- ment Gencer, 5-6 milyon liralık maaşla sağlıklı bes- lenemeyen insanlann sağ- lıklı düşünemeyeceğini. memurlann haklı tepkile- rini gösterdiklerini vurgu- layarak, "Ağaca çiçek aç- nıa. kuşa ötme diyebilir mi- yiz? Çalışanlar bu eylemle- riyle bir supap işlevi gör- müşlerdir. Sosyal patlama istemiyoruz. Çanlar hepi- miz için çalıyor" görüşünü kaydetti. Danıştay'a ıtiraz- da bulunan memurlar, sav - cılann suç görmediği eyle- mi valiliğin suç olarak al- ^ gıladığını.iç hukuksüreci- ', nin aleyhlerine sonuçlan-'? ması durumunda Avrupa 1 " Insan Haklan Komisyo-'î nu'na (AİHK) bireysel** başvuruda bulunacaklannı;? bildırdıler. '* Içel Valiliği, geçen yılS Türkiye genelinde gerçek- *f leştirilen iş bırakma eyle- '• minekatılankamuçalışan-' ı lan hakkında başlattıği so->l ruşturmayı tamamlayarak -> 78 memur hakkında lü- n zum-u muhakeme karan'i aldı. Karayollan 5. Bölge ' Müdürlüğü'ndegörevli ka-vi mu çalışanlan. avukat J Mehdi Bektaş aracılığıyla ., Danıştay'a itirazdabuluna- '. rak suçsuz olduklannı, de- •. mokratik bir hakkı kullan- <J mak için işyerlerinde ve b belırli alanlarda kendilik- !• lerinden toplandıklannı sa- 'i vundular. <,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle