Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 ŞUBAT 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
ABD, tekstilde
ikinci pazar
• ANKARA (AA) - Avrupa
Bırliği'ne (AB) geçen yıl
tekstil ve konfeksiyon
ihracatında zorlanan
ihracatçılar. ABD cephesinde
büyük bir başan elde ettiler.
Dış Ticaret Müsteşariığf nın
(DTM) verilerine göre geçen
yılın ocak-kasım döneminde
AB'ye tekstil ve konfeksiyon
ihracatı yüzde 3 oranında
artarken aynı dönemde
ABD'ye yönelik söz konusu
ürünlerin ihracatındaki artış
yüzde 57.36"ya ulaştı.
Verilere göre 1993 yılı ocak-
kasım döneminde 3 milyar
413.9 milyon dolar olan
AB'ye tekstil ve konfeksiyon
ihracatı, geçen yılm aynı
döneminde yüzde 3
oranındaki artışla 3 milyar
517.7 milyon dolara
yükseldi.
TKB dış borç
ödüyor
• ANKARA (AA) - Türkiye
Kalkınma Bankası (TK.B). 28
şubat salı günü 108 milyon
dolar tutannda dış borç geri
ödemesinde bulunacak.
Edinilen bılgiye göre TKB,
108 milyon dolarhk dış borç
gen ödemesini, aracı kurum
Nikko Securiteis'e transfer
, edecek. Böylece TKB,
' Turizm Bankası'nın 22
Ağustos 1988 tarihinde tahvil
ihracı oluyla gerçeleştirdiği
• 10 milyar Japon Yeni
' tutanndaki borcun tamamını
', ödemiş olacak.
Tariş'ten
üreticiye sigorta
! • İZMİR(AA)-Tarişin
! sigortacıhk alanmda faaliyet
göstermek üzere kurduğu
Başak Sigorta'ya bağlı
"Tariş Sigorta Acenteliği"
aracılığıyla üretici ve
personelini "özel sağlık
sigortası" kapsamına alacağı
bildirildi. Genel Müdür Nail
Yavuz, şirket sermayesinin
yüzde 50'sinin pamuk, yüzde
20 sinin üzüm. yüzde 20'sinin
zeytinyagı \e yüzde 10'unun
da Incir Birliği'nin katılımı
ile oluştuğunu bildırdi.
, Yavuz, "1 Mart 1995'ten
; itıbaren uygulamaya
konulacak projeyle Ege
Bölgesi'ndeki üreticilerin
büyük bölümü sağlık
I şemsiyesi altına alınmış
! olacak. Tariş Sigorta olarak
• Tariş'in 64 yerieşim • -'"•'
:
biriminde 125 kooperatif ve
• yaklaşık 120 bin ortağa
hızmet vereceğiz" dedi.
Aydın TESTAŞ
görücüye çıkıyor
• ANKARA(AA)-
Özelleştırme Idaresi
Başkanlığı (ÖİB), Türkiye
Elektronik Sanayi ve
Ticaret AŞ'ye (TESTAŞ) ait
Aydın tesislerini satışa
sunacak. Satış yöntemiyle
özelleştirilecek tesislerin
ihale du\ urulan yanndan
itıbaren yapılacak. İhale,
teklif almak. görüşmeler
yapmak ve pazariık
• yöntemiyle
gerçekleştırilecek. Tesislere
teklif vermek isteyenler 500
milyon lira tutannda geçici
teminat yatıracaklar.
Ayan'dan bîr darbe de emekliye
Tam Sigorta emekli sandığmın gelirleri hisse senedine çevrilerek Türkinvest'te repo
yapıldığı için emekliler maaş alamazken çalışanlarm da sağlık hizmetleri aksıyor
Ekonomi Servisi - Tehlike çan-
lan bu kez de NasnıBah Ayan'ın
sahıbı bulunduğu Tam Sigorta
emeklıleri ıçın çalıyor. Ayan"ın sa-
hıbi bulunduğu Tam Sigorta çalı-
şanlan ve emeklılenııin sosyal gü-
venliklenni sağlamak amacıyla
kurulan emekli sandığmın gelir-
leri topladığı tüm primleri \e na-
kit mal varlığın hisse senedine çe-
vinlerek Türkinvest'e repo yapıl-
dığı ıçin 8 aydır iflas masasmda
bekliyor. Topladığı primleri emek-
lısine aktararak bugiine kadar ge-
lebılen sandığın, hisse senedine
çev irdığı gelır kaynaklannı değer-
lendirememesı sonucu. emekli
maaşlarının ödenmesınde sorun-
lar yaşanmaya Başladı. Emeklıler,
maaşlannı zamanında alamadık-
lan gibı hem kendilennin hem de
Tam Sigorta çalışanlannın sağlık
hızmetlennin de aksadığını ıleri
sürüyorlar. Geçen ayın maaşını
alamayan emeklılerin bulunduğu-
nu söyleyen Tam Sigorta emekli-
lennden Altıok Gürol çeşirJi ba-
hanelerle emeklikrin oyalandığını
belırtıyor. Tam Sıgorta emeklıleri
arasında maaşını alamayan 15 ki-
şınin bulunduğunu söyleyen Gü-
rol, haklan olan parayı alabılmek
ıçin günlerce merkeze telefon et-
tiklerine vurguladı, "Paranız ban-
kaya yattı almaduuzraı"gıbı ya-
mltıcı cevaplar verildiğıni ıfade et-
ti. Emeklilerin yoğun baskısı so-
nucunda bir bölümünün maaşlan-
nı alabıldiğini belirten Gürol, bu
ayki maaşlannın ödeneceği konu-
sunda şüpheleri olduğunu bıldirdi.
Paralannın iflas masasmda oldu-
ğunu söyleyen Tam Sigorta emek-
lilerinden Niyazi Ferksoy da 15 kı-
şinın maaş alamadığım doğrulu-
yor. Uzun beklemeler sonucunda
sandığa gelen küçuk mıktardakı
paralann kendilenne dağıtıldığını
söyleyen Perksoy, bu zamana ka-
dar bir iki günlük gecıkmeler ol-
duğunu bildirerek bu ay cıddı bo-
yutlarda bir sıkıntı yaşandığmı di-
le getirdi.
Perksoy, emekli sandıgı parala-
nnın Nasrullah Ayan tarafından
Türkinvest'te repoya yatırıldığını
duyduklannı bildirdı. Nasrullah
Ayan'ın sandıktaki parayı nasıl
kullandığını bılmedıklerinı söyle-
yen Tam Sigorta emeklılennden
Erkay Bentürk ise "Ayan'ın bu pa-
ralan birtakım kâğıtiara yaürdıgı-
nı duyduk.Türkuı\«st'erepayaya-
önlan emekli sandığı parası da şir-
kctk' biriikte iflas masasına gitti"
dedı. Emekli maaşlannın şu anda
"sigorta" kazancmdan ödendiğinı
vurgulayan Bentürk, "Tam
Sigorta'nın kendi çahşanlanna da
para ödevemediğini duyduk" de-
di.
"Ikrisini göremiyoruz, tam bir
beiirsiziik içindeviz" dıyen emek-
liler, zor durumda olduğunu ilen
sürdükleri sandığın SSK'ye devn-
ni istiyorlar.
Ozel
sandıklarda
yasalboşluk
Özel emekli sandtktannda
yasal boşluklar oldugu ileri
surülüyor. 506 sayıtı Sosyal
Sigortalar Kanunu'nun
geçici 20. maddesine
dayanarak kurulan özel
sandıkfann her biri kendi
hukuki çerceveleri içinde
gelirterini arttırıa her tüftû
faaiiyeti sürdürme yetkisine
sahipler. Gelirleri ve aktıf
pasif dengeleri muntazam
otan tşbankası, Vakrfiar
Bankası, Türk Ticaret
Bankası gibi büyük
bankalann kurmuş oldukian
sandtklar, üyelerine geniş
imkânlar sağlarken kimiteri
de bir süre sonra
finansman sıkıntısı içine
düşüp üyeterıni mağdur
edebitiyoriar.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ
ERGIN YILDIZOGLU LONDRA
'Teknolojik devrim' ve Brüksel toplantısı
Dünyanın en gelışmış ulkelerinden oluşan 7'ler Grubu, 24 şubat günü, Brük-
sel'de enformasyon süper-otoyollarının kurulmasının ve "teknolojik devrimin"
sorunlannı tartışmak için bakanlıklar düzeyinde bir araya geldi.
Teknolojik devrim " ~"
Bugün dünyadaki masa üstü bilgisayarlann (PC) sayısı 100 milyonu geçti (Le-
monde Diplomatique 02/95.) Uluslararası bir bilgisayar haberleşme ağı (Net-
work) Internet'e 30 milyondan fazla PC'nin bağlanmış olduğu tahmin ediliyor
(The Economist 25/02/95). Bu ağın içinde hizmet sunan (server computer) en
az 4 milyon bilgisayar var (Business Week, 27/02). Buna ek olarak çok sayıda
yerel (Lans) ve bölgesel/uluslararası (Wans) bilgisayar agı mevcut dünya üze-
rinde. Son yıllarda PC'lerin bellek kapasitesi ve prosessör hızlanndaki artışlar
bu ağlara bağlanan bilgisayarların sayısını hızla arttırdı. Böylece anında ve çok
ucuza, dünyanın bir ucundan öbürüne bilgi
transferi, mali işlemler ve alışveriş yapmak, ki-
taplıklara ve müzelere ulaşmak, tıbbi merkez-
lerden faydalanmak olanaklı bir hale geldi. Bil-
gi işlem ye haberleşmenin hızının artıyor ye
maliyetinin süratle düşüyor olması sermayenin
global ölçekte dolaşımını ve değerlenme ola-
naklarına ulaşımını alabildiğince hızlandırdı.
Brüksel toplantısına katılan büyük şirketlerden
Texas Instruments'ın yönetim kurulu başkanı
Jerry Junkin e göre "Birdevrimle karşı karşı-
yaytz. Bu sadece bir telekomünikasyon olayı
değil. Telekomünikasyonun yanı sıra, teleko-
münikasyon dalında bilgisayar programlan,
makineleri, yarı iletkenler gibi çok geniş bir sa-
nayi alanı bu gelişmelerden etkileniyor. "(Watl
Street Journal 24/02/95). Bu doğru, ancak
bence esas olarak bir başka sebepten dolayı
teknolojik bir devrimle karşı karşıyayız. Çünkü
1980'den beri hızlanarak gelen teknolojik gelişmeler biz hiç farkında olma-
dan bugüne kadar alışageldiğimiz zaman ve mekân kavramlannı kökiü
bir şekilde değişikliğe zoriuyor, son derecede onemli politik. ekonomik ve
kültürel sorunlar yaratıyor, uluslararası işbölümünü yeni yollara doğru itiyor.
Yukarıda sözünu ettigim elektronik haberleşme ağlannda ışık hızıyla, yani ger-
çek zaman içinde, dolaşan, biigi, mali işlemler ve elle tutulmaz (intengible) mal-
lar bir sanal (virtuel) ekonomi ve dünya (Cyber-Space) yarattı. Bu Cyber-Spa-
ce de yapılan, doküman, resim, program gibi telif hakkı konusu malların ve
know-how ticareti, mali işlemler bugünkü koşullarda devlet sınırları dinlemiyor-
lar, yasalarla kontrol edilemiyorlar, dolayısı ile vergilendirilemiyorlar. ve sansur
edilemiyorlar. Bu Cyper-Space'de mulkiyet hakları korunamıyor, ilginin yayıl-
ması (örneğin kuçük bir gerilla grubu bir dağ başından. bir kompüter ve mo-
dem yolu ile Internet'e girerek 30 milyon kışinin okuyabileceğı bir bildiri yayın-
layabilir ve bunu kimsedurduramaz), karaparanın aklanması engellenemiyor...
Şimdi bu satırian okuyanlar globalleşmenin ve teknolojik devrimin bizı devlet-
lerin yok olduğu, mülkiyetin demokratikleştiği,bilgiye uiaşmanın engelleneme-
diği bir "yenipostmodernzamanlara"doğru götürdüğü, duzenlemeye ve kont-
role karşı olan sermayenin de artık imana gelerek demokratikleştiğini düşüne-
ceklerdir...
"Sanal ekonomiyi" kim kontrol edecek?
Nitekim Brüksel'de ana tema gerçekten de her türlü düzenlemenin kaldınl-
ması ve gelişmelerin serbest piyasaya bırakılması yolundaydı. Toplantıda bü-
yük şirketlerin temsilcileri politikacılardan gelışmeleri serbest piyasanın eline
bırakmalannı ve duzenlemeye kalkmamalarını istediler. Bence, yine de pek
acele etmemekte yarar var. Çünkü "gelişmelerin bu serbest piyasaya bırakıl-
ması "iddiası içi boş bir retorikten pek öteye geçmiyor.
Gerçek hayata dönersek ilk karşılaşacağımız konu bu süper-otoyolların ya-
pılmasının, sadece ABD'de yılda 300 milyar doları aşması beklenen maliyeti
olacaktır. Demek ki, bu yollann kurulması esas olarak en büyük şirketlerin ve
devletlerin üstlenebileceği bir iştir. Bunlar da bu yolları kendi global ve strate-
jik gereksinimlerıni göz önüne alarak yapacaklardır. Büyük bir olasılıkla, az ge-
lişmiş dünyanın çoğu bölgeleri ve gelişmiş ülkelerin işsiz ve yoksullarının ya-
şadığı semtler daha uzun bir zaman bu ağın dışında kalacaklardır. Böylece dün-
yanın büyük çoğunluğu bu Cyber-Space'in dı-
şında kalacaktır. Ikincisi, bu Cyber-Space'in
içine her şey koymak mümkündür ama aradı-
ğını bulmak çok büyük bir sorundur. Bu görü-
nüşte herkese açık alan, sadece çok az kişiye
gerçekten açıktır. Carnegie Mellon Univer-
sity'nin yaptığı gibi son derece ku»vetli 4
'workstation' kurnp bunlaria Internet'i dur-
maksızın tarayıp sayfalan ve metinleri bulup
tasnif etmek ve kullanılabilir hale getirmek her-
kesin harcı değildir (Business Week). Bir diğer
engel de şifreleme (encryption). Bu Cyber-Spa-
ce'de demokrasinın içini bir anda boşaltan bir
uygulama. Mesajlann okunması, bılgilenn sak-
landığı sistemlere girişlerin engellenmesi için
şifre geliştiren şirketlerin ışlem hacminin
1991 'de 695 milyon dolardan 1996'da 1.8 mil-
yar dolara çıkacak olması da bu tespiti doğru-
luyor. Bu şifreleri geliştirmek ya da satın alıp kullanmak ise büyük mali kaynak-
lar gerektiriyor. Bir başka konu da bilgisayarın kalbini oluşturan porosessör çip
(mikro-yonga) ile bunu diğer çiplerle ve programlarla konuşturan ana program
(operating system). Bu iki alanı kontrol etmek Cyber-Space içinde büyük bir
kontrol kurmak anlamına geliyor. Burada da demokrasinin önünde iki büyük
engel var. Biri yine mali. Yan-iletkenleri işlemek ve bu çipleri yapabilmek için
gereklı teknolojinin çapı artık 'çokuluslu şirket'ln işbırliği yapmasını zorunla kı-
lacak kadar büyümüş durumda. İkinci engel ise yasal. GATT Uruguay Raundu
Anlaşması çip çizimlerinin ve program yazımlarının telif haklanna sıkı kontrol-
ler getirdi. Böylece Cyber-Space'de de mülkiyetin korunmasının, az gelişmiş
ülkelerin bu teknolojinin üretimınden dışlanmasının yasal çerçevesi kurulmuş
oldu. Tüm bunlann hepsini bir araya koyduğumuzda, Cyber-Space'in yine bir-
kaç geiişmiş ülke ve bir avuç çokuluslu şirket tarafından kontrol edileceği, glo-
bal haberteşme ağlan, uydu yayınlan üzerinde güçlü tekellerin, dolayısıyla sı-
yasi kültürel iktidarlann oluşmakta olduğu görülüyor.
Gerçekten de bu Cyber-Space'deki gelışmeleri düzenlemek için kurulan ve
Brüksel toplantısında resmen onaylanması beklenen Global Enformasyon Alt-
yapısı Komısyonu'nun başına Lester Albertal, (General Motors'a bağlı Elect-
ronıc Data Systems Corp-Amerikan Yönetim Kurulu Başkanı), Minoru Maki-
hara (Mitsubishi)-Japon- Yönetim Kurulu Başkanı) ve Hans Baur (Siemens-
Alman Başkan Yardımcısı) getirildi. "Perşembeningelişi çarşambadan bellidir"
demezler mı?
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Yeniden Başlayabilmek
Ekonomik ve demokratik alanlarda ülkenin düzlüğe
çıkmasında soldaki birleşmenin bir katkısı olabilir mi?
Aynı sorunun öbür yüzü şöyle de olabilir. CHP-SHP bir-
leşmesi solda sağlıklı bir başarının yollarını açar mı? Bir-
leşme gibi olumlu ve onemli adımın asıl üzerinde durul-
ması gereken yönü budur.
Adıyla olmasa bile CHP 1980'li yıllarda SHP'nin bede-
niydi. SHR 1989 yerel seçimlerinde büyümesinin tepe
noktasını yakaladı; başta istanbul, Ankara ve İzmirolmak
üzere yerel yönetimlerde sılme iktidar oldu. Ve düşüş de
bu tarihte başladı. Daha sonra 1991'de başlayan ortak
hükümet dönemi yıkımı hızlandırdı.
SHP'yi "iktidar kiri" yedi, bitirdi. Hiç kuşkusuz, bunda
parti yönetimlerinin çok büyük sorumluluğu vardır. Bu ne-
denle CHP "iktidaryoğurdunu" üfleyerek yemelidir.
Başarının ilk koşulu; CHP'nin, geçmişin, daha açığı
SHP yönetimlerinin "kire batmamış" kadrolarıyla oluş-
turulmasıdır. Kuşkusuz çalmamak ve politikay kişisel
çıkar amacıyla yapmamak çok önemlidir. Ancak hırsız-
lığa göz yummak ya da görmezlikten gelmek de aynı öl-
çüde onemli sayılmalıdır. Bu nedenle oluşturulacak olan
yeni yönetimin birimlerinin kamuoyunun gözünde temiz
niteliği taşıyor olması geleceğin başarısında kilit olacak-
tır.
Temizlik koşulu gereklidir; ancak başan için yeterli de-
ğildir. Yeterlilik, örgüt yapılanması ve ideoloji ile sağlanır.
Düşünsel ya da ideolojik üretim özünde örgüt yapılan-
masına doğrudan bağımlıdır. iç işleyişi demokratik olma-
yan, kışıye bağımlı yapılardan sağlıklı düşünce üretimi de
sağlanamıyor; partiler topluma yabancılaşıyor. Aslında,
gerek parti programları, gerekse sözcülenn açıklamala-
n alt alta konulduğunda bunların belli bir sol içerik taşı-
dıkları yadsınamaz. Ancak bu "söylemde solculuk", iş uy-
gulamaya gelince, neredeyse tümüyle yok oluyor. Yerel
yönetimler ve hükümet ortaklığı bunun somut örnekle-
riyle doludur.
Sıvas yangını sırasındaki tutum, işleyeni bulunmayan
cinayetler ya da siyasal adam öldürmeler, kurumlaşan iş-
kence, düşünce yasakları, köy yakmalar, göçe zorlama-
lar, sendikal haklar, üniversite özerkliği.. konularında ya-
şananların "bir teki bile" demokratik bir hükümet ile bağ-
daşmaz. Bunlar çok önemlı göstergelerdir. Ancak başa-
rısızlık bunların ötesinde derindir.
Milli Eğitim alanındaki olumsuz gelişmeler karşısında
sessiz kalınması, özellikle de laiklik karşıtı gelişmeler, ge-
niş kitleleri kaygılandırmıştır. Kamu üstyönetiminin, özel-
likle güvenlik, yürütme ve yargının demokratik bir işleyi-
şe kavuşturulamaması da olumsuzluğu artırmıştır.
Hükümet ortaklığında ekonomik konuların tümüyle
DYP'ye bırakılması, SHP'nin yıkılışını hızlandırmıştır. Hü-
kümetin ekonomi politikası, özellikle son bir yıl boyunca
işçileri ve memuriarı rekçr düzeyde yoksullaştırmıştır.
Ekonomik düzen 1994 Martı'ndan bu yana ülke tarihinin
savaş yılları ve 12 Eylül karanlığı dönemlerinde bile gö-
rülmedik bir biçimde emekçileri yoksullaştırıyor. Üstelik
bu enflasyon, yani yoksullaşma, görülmedik miktarda iş-
ten çıkarmalar ve üretim düşüşleriyle biriikte yaşanıyor.
Bunalıma karşılık büyük sermayenin faiz, rant ve kârları
katlanabiliyor. Bu kesimlerin aslında çok az olan vergi yü-
kü daha da hafifletilmiş bulunuyor. Bunlar yetmiyormuş-
çasına, kimi kamu üst yönetim birimleri "kirli" bir görün-
tü sergiliyor; yolsuzluk gölgesinden kurtarılmıyor.
Tüm bu olgulara ve gelişmelere SHP'nin katılması, top-
lumu "Bunlann da öbürlehnden farkı yok" noktasına ge-
tirmiştir.
Sonuçolarak, CHP, "kendiiçinde"ve "hükümet ortak-
lığında" temiz bir kamu yönetimi kuralını en başta tutma-
lıdır; yaşamsal görmelidir. Hırsızlarla biriikte çalışılarak
temiz kalınamaz. Laiklik konusunda gelişen toplumsal
duyarlılığa hükümet içinde sahip çıkılmalıdır. Kürt soru-
nunun barışçı çözümü ve demokratikleşme yeni hükü-
metin gündemine somut bir biçimde artık girmelidir. Hü-
kümetin izleyeceğı ücret ve gelir politikalarının, en azın-
dan bundan sonra, "emekçileri yoksullaştıncı olmama-
sına" özen gösterilmelidir. Ve tüm bunlar tutarlı bir bü-
tünlük içinde yapılmalıdır. Özetle CHP'nin "sosyal de-
mokrat farkı" somutlaşmalıdır.
Eskiye sünger çekerek yeniden başlamak kolay değil-
dir. Tarihler de güçlüklerin üstesinden gelenleri yazıyor;
ürkek, yılgın, zavallı ve küçük kalanlann yüzüne bile bak-
mıyor, çapsızlığı ve hele çıkarcılığı hiç bağışlamıyor; çap-
sızları yutuyor, yok ediyor. Toplumlar da öyle.
TÖTONIANK
HIZLI DESTEK
KREDİLfRt
HAYALLERİNİZ
Yeni bir otomobil sahibi olmak istiyorsunuz.
Ya da ne zamandır eskiyen arabanızı yenilemeyi
düşünüyorsunuz. Beklemeyin, vakit kaybetmeyin ve hemen
bir Tütünbank şubesine gelin. Çünkü,Tütünbank'ta "Hızlı Oto
Kredisi" için yaptığınız başvuru hemen değerlendirilir, hemen
sonuçlandırılır. Yerli ya da yabancı, sıfır kilometre ya da
M
TUTUNBANKTAN
^ ^ W ^ # ^ 5 yaşına kadar bir otomobil almak için iste-
LJ 1 I ^^\ diğiniz kredi, aynı gün verilir. Bu, Tütünbank'ın
size duyduğu güvenin, paylaştığı dostluğun doğal sonucu
olarak, yansıyan hızıdır. Gelin Tütünbank'a, Hızlı Oto Kredisi'
nden yararlanın, siz de otomobil
sahibi olarak çıkın!
tütünbank
TÜTÜNBANK bıı iffl YAŞAR HOLDING kurul
" İ l k e m i z G ü v e n v e D o s t l u k "