25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ŞUBAT 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ABD, tekstilde ikinci pazar • ANKARA (AA) - Avrupa Bırliği'ne (AB) geçen yıl tekstil ve konfeksiyon ihracatında zorlanan ihracatçılar. ABD cephesinde büyük bir başan elde ettiler. Dış Ticaret Müsteşariığf nın (DTM) verilerine göre geçen yılın ocak-kasım döneminde AB'ye tekstil ve konfeksiyon ihracatı yüzde 3 oranında artarken aynı dönemde ABD'ye yönelik söz konusu ürünlerin ihracatındaki artış yüzde 57.36"ya ulaştı. Verilere göre 1993 yılı ocak- kasım döneminde 3 milyar 413.9 milyon dolar olan AB'ye tekstil ve konfeksiyon ihracatı, geçen yılm aynı döneminde yüzde 3 oranındaki artışla 3 milyar 517.7 milyon dolara yükseldi. TKB dış borç ödüyor • ANKARA (AA) - Türkiye Kalkınma Bankası (TK.B). 28 şubat salı günü 108 milyon dolar tutannda dış borç geri ödemesinde bulunacak. Edinilen bılgiye göre TKB, 108 milyon dolarhk dış borç gen ödemesini, aracı kurum Nikko Securiteis'e transfer , edecek. Böylece TKB, ' Turizm Bankası'nın 22 Ağustos 1988 tarihinde tahvil ihracı oluyla gerçeleştirdiği • 10 milyar Japon Yeni ' tutanndaki borcun tamamını ', ödemiş olacak. Tariş'ten üreticiye sigorta ! • İZMİR(AA)-Tarişin ! sigortacıhk alanmda faaliyet göstermek üzere kurduğu Başak Sigorta'ya bağlı "Tariş Sigorta Acenteliği" aracılığıyla üretici ve personelini "özel sağlık sigortası" kapsamına alacağı bildirildi. Genel Müdür Nail Yavuz, şirket sermayesinin yüzde 50'sinin pamuk, yüzde 20 sinin üzüm. yüzde 20'sinin zeytinyagı \e yüzde 10'unun da Incir Birliği'nin katılımı ile oluştuğunu bildırdi. , Yavuz, "1 Mart 1995'ten ; itıbaren uygulamaya konulacak projeyle Ege Bölgesi'ndeki üreticilerin büyük bölümü sağlık I şemsiyesi altına alınmış ! olacak. Tariş Sigorta olarak • Tariş'in 64 yerieşim • -'"•' : biriminde 125 kooperatif ve • yaklaşık 120 bin ortağa hızmet vereceğiz" dedi. Aydın TESTAŞ görücüye çıkıyor • ANKARA(AA)- Özelleştırme Idaresi Başkanlığı (ÖİB), Türkiye Elektronik Sanayi ve Ticaret AŞ'ye (TESTAŞ) ait Aydın tesislerini satışa sunacak. Satış yöntemiyle özelleştirilecek tesislerin ihale du\ urulan yanndan itıbaren yapılacak. İhale, teklif almak. görüşmeler yapmak ve pazariık • yöntemiyle gerçekleştırilecek. Tesislere teklif vermek isteyenler 500 milyon lira tutannda geçici teminat yatıracaklar. Ayan'dan bîr darbe de emekliye Tam Sigorta emekli sandığmın gelirleri hisse senedine çevrilerek Türkinvest'te repo yapıldığı için emekliler maaş alamazken çalışanlarm da sağlık hizmetleri aksıyor Ekonomi Servisi - Tehlike çan- lan bu kez de NasnıBah Ayan'ın sahıbı bulunduğu Tam Sigorta emeklıleri ıçın çalıyor. Ayan"ın sa- hıbi bulunduğu Tam Sigorta çalı- şanlan ve emeklılenııin sosyal gü- venliklenni sağlamak amacıyla kurulan emekli sandığmın gelir- leri topladığı tüm primleri \e na- kit mal varlığın hisse senedine çe- vinlerek Türkinvest'e repo yapıl- dığı ıçin 8 aydır iflas masasmda bekliyor. Topladığı primleri emek- lısine aktararak bugiine kadar ge- lebılen sandığın, hisse senedine çev irdığı gelır kaynaklannı değer- lendirememesı sonucu. emekli maaşlarının ödenmesınde sorun- lar yaşanmaya Başladı. Emeklıler, maaşlannı zamanında alamadık- lan gibı hem kendilennin hem de Tam Sigorta çalışanlannın sağlık hızmetlennin de aksadığını ıleri sürüyorlar. Geçen ayın maaşını alamayan emeklılerin bulunduğu- nu söyleyen Tam Sigorta emekli- lennden Altıok Gürol çeşirJi ba- hanelerle emeklikrin oyalandığını belırtıyor. Tam Sıgorta emeklıleri arasında maaşını alamayan 15 ki- şınin bulunduğunu söyleyen Gü- rol, haklan olan parayı alabılmek ıçin günlerce merkeze telefon et- tiklerine vurguladı, "Paranız ban- kaya yattı almaduuzraı"gıbı ya- mltıcı cevaplar verildiğıni ıfade et- ti. Emeklilerin yoğun baskısı so- nucunda bir bölümünün maaşlan- nı alabıldiğini belirten Gürol, bu ayki maaşlannın ödeneceği konu- sunda şüpheleri olduğunu bıldirdi. Paralannın iflas masasmda oldu- ğunu söyleyen Tam Sigorta emek- lilerinden Niyazi Ferksoy da 15 kı- şinın maaş alamadığım doğrulu- yor. Uzun beklemeler sonucunda sandığa gelen küçuk mıktardakı paralann kendilenne dağıtıldığını söyleyen Perksoy, bu zamana ka- dar bir iki günlük gecıkmeler ol- duğunu bildirerek bu ay cıddı bo- yutlarda bir sıkıntı yaşandığmı di- le getirdi. Perksoy, emekli sandıgı parala- nnın Nasrullah Ayan tarafından Türkinvest'te repoya yatırıldığını duyduklannı bildirdı. Nasrullah Ayan'ın sandıktaki parayı nasıl kullandığını bılmedıklerinı söyle- yen Tam Sigorta emeklılennden Erkay Bentürk ise "Ayan'ın bu pa- ralan birtakım kâğıtiara yaürdıgı- nı duyduk.Türkuı\«st'erepayaya- önlan emekli sandığı parası da şir- kctk' biriikte iflas masasına gitti" dedı. Emekli maaşlannın şu anda "sigorta" kazancmdan ödendiğinı vurgulayan Bentürk, "Tam Sigorta'nın kendi çahşanlanna da para ödevemediğini duyduk" de- di. "Ikrisini göremiyoruz, tam bir beiirsiziik içindeviz" dıyen emek- liler, zor durumda olduğunu ilen sürdükleri sandığın SSK'ye devn- ni istiyorlar. Ozel sandıklarda yasalboşluk Özel emekli sandtktannda yasal boşluklar oldugu ileri surülüyor. 506 sayıtı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun geçici 20. maddesine dayanarak kurulan özel sandıkfann her biri kendi hukuki çerceveleri içinde gelirterini arttırıa her tüftû faaiiyeti sürdürme yetkisine sahipler. Gelirleri ve aktıf pasif dengeleri muntazam otan tşbankası, Vakrfiar Bankası, Türk Ticaret Bankası gibi büyük bankalann kurmuş oldukian sandtklar, üyelerine geniş imkânlar sağlarken kimiteri de bir süre sonra finansman sıkıntısı içine düşüp üyeterıni mağdur edebitiyoriar. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGIN YILDIZOGLU LONDRA 'Teknolojik devrim' ve Brüksel toplantısı Dünyanın en gelışmış ulkelerinden oluşan 7'ler Grubu, 24 şubat günü, Brük- sel'de enformasyon süper-otoyollarının kurulmasının ve "teknolojik devrimin" sorunlannı tartışmak için bakanlıklar düzeyinde bir araya geldi. Teknolojik devrim " ~" Bugün dünyadaki masa üstü bilgisayarlann (PC) sayısı 100 milyonu geçti (Le- monde Diplomatique 02/95.) Uluslararası bir bilgisayar haberleşme ağı (Net- work) Internet'e 30 milyondan fazla PC'nin bağlanmış olduğu tahmin ediliyor (The Economist 25/02/95). Bu ağın içinde hizmet sunan (server computer) en az 4 milyon bilgisayar var (Business Week, 27/02). Buna ek olarak çok sayıda yerel (Lans) ve bölgesel/uluslararası (Wans) bilgisayar agı mevcut dünya üze- rinde. Son yıllarda PC'lerin bellek kapasitesi ve prosessör hızlanndaki artışlar bu ağlara bağlanan bilgisayarların sayısını hızla arttırdı. Böylece anında ve çok ucuza, dünyanın bir ucundan öbürüne bilgi transferi, mali işlemler ve alışveriş yapmak, ki- taplıklara ve müzelere ulaşmak, tıbbi merkez- lerden faydalanmak olanaklı bir hale geldi. Bil- gi işlem ye haberleşmenin hızının artıyor ye maliyetinin süratle düşüyor olması sermayenin global ölçekte dolaşımını ve değerlenme ola- naklarına ulaşımını alabildiğince hızlandırdı. Brüksel toplantısına katılan büyük şirketlerden Texas Instruments'ın yönetim kurulu başkanı Jerry Junkin e göre "Birdevrimle karşı karşı- yaytz. Bu sadece bir telekomünikasyon olayı değil. Telekomünikasyonun yanı sıra, teleko- münikasyon dalında bilgisayar programlan, makineleri, yarı iletkenler gibi çok geniş bir sa- nayi alanı bu gelişmelerden etkileniyor. "(Watl Street Journal 24/02/95). Bu doğru, ancak bence esas olarak bir başka sebepten dolayı teknolojik bir devrimle karşı karşıyayız. Çünkü 1980'den beri hızlanarak gelen teknolojik gelişmeler biz hiç farkında olma- dan bugüne kadar alışageldiğimiz zaman ve mekân kavramlannı kökiü bir şekilde değişikliğe zoriuyor, son derecede onemli politik. ekonomik ve kültürel sorunlar yaratıyor, uluslararası işbölümünü yeni yollara doğru itiyor. Yukarıda sözünu ettigim elektronik haberleşme ağlannda ışık hızıyla, yani ger- çek zaman içinde, dolaşan, biigi, mali işlemler ve elle tutulmaz (intengible) mal- lar bir sanal (virtuel) ekonomi ve dünya (Cyber-Space) yarattı. Bu Cyber-Spa- ce de yapılan, doküman, resim, program gibi telif hakkı konusu malların ve know-how ticareti, mali işlemler bugünkü koşullarda devlet sınırları dinlemiyor- lar, yasalarla kontrol edilemiyorlar, dolayısı ile vergilendirilemiyorlar. ve sansur edilemiyorlar. Bu Cyper-Space'de mulkiyet hakları korunamıyor, ilginin yayıl- ması (örneğin kuçük bir gerilla grubu bir dağ başından. bir kompüter ve mo- dem yolu ile Internet'e girerek 30 milyon kışinin okuyabileceğı bir bildiri yayın- layabilir ve bunu kimsedurduramaz), karaparanın aklanması engellenemiyor... Şimdi bu satırian okuyanlar globalleşmenin ve teknolojik devrimin bizı devlet- lerin yok olduğu, mülkiyetin demokratikleştiği,bilgiye uiaşmanın engelleneme- diği bir "yenipostmodernzamanlara"doğru götürdüğü, duzenlemeye ve kont- role karşı olan sermayenin de artık imana gelerek demokratikleştiğini düşüne- ceklerdir... "Sanal ekonomiyi" kim kontrol edecek? Nitekim Brüksel'de ana tema gerçekten de her türlü düzenlemenin kaldınl- ması ve gelişmelerin serbest piyasaya bırakılması yolundaydı. Toplantıda bü- yük şirketlerin temsilcileri politikacılardan gelışmeleri serbest piyasanın eline bırakmalannı ve duzenlemeye kalkmamalarını istediler. Bence, yine de pek acele etmemekte yarar var. Çünkü "gelişmelerin bu serbest piyasaya bırakıl- ması "iddiası içi boş bir retorikten pek öteye geçmiyor. Gerçek hayata dönersek ilk karşılaşacağımız konu bu süper-otoyolların ya- pılmasının, sadece ABD'de yılda 300 milyar doları aşması beklenen maliyeti olacaktır. Demek ki, bu yollann kurulması esas olarak en büyük şirketlerin ve devletlerin üstlenebileceği bir iştir. Bunlar da bu yolları kendi global ve strate- jik gereksinimlerıni göz önüne alarak yapacaklardır. Büyük bir olasılıkla, az ge- lişmiş dünyanın çoğu bölgeleri ve gelişmiş ülkelerin işsiz ve yoksullarının ya- şadığı semtler daha uzun bir zaman bu ağın dışında kalacaklardır. Böylece dün- yanın büyük çoğunluğu bu Cyber-Space'in dı- şında kalacaktır. Ikincisi, bu Cyber-Space'in içine her şey koymak mümkündür ama aradı- ğını bulmak çok büyük bir sorundur. Bu görü- nüşte herkese açık alan, sadece çok az kişiye gerçekten açıktır. Carnegie Mellon Univer- sity'nin yaptığı gibi son derece ku»vetli 4 'workstation' kurnp bunlaria Internet'i dur- maksızın tarayıp sayfalan ve metinleri bulup tasnif etmek ve kullanılabilir hale getirmek her- kesin harcı değildir (Business Week). Bir diğer engel de şifreleme (encryption). Bu Cyber-Spa- ce'de demokrasinın içini bir anda boşaltan bir uygulama. Mesajlann okunması, bılgilenn sak- landığı sistemlere girişlerin engellenmesi için şifre geliştiren şirketlerin ışlem hacminin 1991 'de 695 milyon dolardan 1996'da 1.8 mil- yar dolara çıkacak olması da bu tespiti doğru- luyor. Bu şifreleri geliştirmek ya da satın alıp kullanmak ise büyük mali kaynak- lar gerektiriyor. Bir başka konu da bilgisayarın kalbini oluşturan porosessör çip (mikro-yonga) ile bunu diğer çiplerle ve programlarla konuşturan ana program (operating system). Bu iki alanı kontrol etmek Cyber-Space içinde büyük bir kontrol kurmak anlamına geliyor. Burada da demokrasinin önünde iki büyük engel var. Biri yine mali. Yan-iletkenleri işlemek ve bu çipleri yapabilmek için gereklı teknolojinin çapı artık 'çokuluslu şirket'ln işbırliği yapmasını zorunla kı- lacak kadar büyümüş durumda. İkinci engel ise yasal. GATT Uruguay Raundu Anlaşması çip çizimlerinin ve program yazımlarının telif haklanna sıkı kontrol- ler getirdi. Böylece Cyber-Space'de de mülkiyetin korunmasının, az gelişmiş ülkelerin bu teknolojinin üretimınden dışlanmasının yasal çerçevesi kurulmuş oldu. Tüm bunlann hepsini bir araya koyduğumuzda, Cyber-Space'in yine bir- kaç geiişmiş ülke ve bir avuç çokuluslu şirket tarafından kontrol edileceği, glo- bal haberteşme ağlan, uydu yayınlan üzerinde güçlü tekellerin, dolayısıyla sı- yasi kültürel iktidarlann oluşmakta olduğu görülüyor. Gerçekten de bu Cyber-Space'deki gelışmeleri düzenlemek için kurulan ve Brüksel toplantısında resmen onaylanması beklenen Global Enformasyon Alt- yapısı Komısyonu'nun başına Lester Albertal, (General Motors'a bağlı Elect- ronıc Data Systems Corp-Amerikan Yönetim Kurulu Başkanı), Minoru Maki- hara (Mitsubishi)-Japon- Yönetim Kurulu Başkanı) ve Hans Baur (Siemens- Alman Başkan Yardımcısı) getirildi. "Perşembeningelişi çarşambadan bellidir" demezler mı? ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Yeniden Başlayabilmek Ekonomik ve demokratik alanlarda ülkenin düzlüğe çıkmasında soldaki birleşmenin bir katkısı olabilir mi? Aynı sorunun öbür yüzü şöyle de olabilir. CHP-SHP bir- leşmesi solda sağlıklı bir başarının yollarını açar mı? Bir- leşme gibi olumlu ve onemli adımın asıl üzerinde durul- ması gereken yönü budur. Adıyla olmasa bile CHP 1980'li yıllarda SHP'nin bede- niydi. SHR 1989 yerel seçimlerinde büyümesinin tepe noktasını yakaladı; başta istanbul, Ankara ve İzmirolmak üzere yerel yönetimlerde sılme iktidar oldu. Ve düşüş de bu tarihte başladı. Daha sonra 1991'de başlayan ortak hükümet dönemi yıkımı hızlandırdı. SHP'yi "iktidar kiri" yedi, bitirdi. Hiç kuşkusuz, bunda parti yönetimlerinin çok büyük sorumluluğu vardır. Bu ne- denle CHP "iktidaryoğurdunu" üfleyerek yemelidir. Başarının ilk koşulu; CHP'nin, geçmişin, daha açığı SHP yönetimlerinin "kire batmamış" kadrolarıyla oluş- turulmasıdır. Kuşkusuz çalmamak ve politikay kişisel çıkar amacıyla yapmamak çok önemlidir. Ancak hırsız- lığa göz yummak ya da görmezlikten gelmek de aynı öl- çüde onemli sayılmalıdır. Bu nedenle oluşturulacak olan yeni yönetimin birimlerinin kamuoyunun gözünde temiz niteliği taşıyor olması geleceğin başarısında kilit olacak- tır. Temizlik koşulu gereklidir; ancak başan için yeterli de- ğildir. Yeterlilik, örgüt yapılanması ve ideoloji ile sağlanır. Düşünsel ya da ideolojik üretim özünde örgüt yapılan- masına doğrudan bağımlıdır. iç işleyişi demokratik olma- yan, kışıye bağımlı yapılardan sağlıklı düşünce üretimi de sağlanamıyor; partiler topluma yabancılaşıyor. Aslında, gerek parti programları, gerekse sözcülenn açıklamala- n alt alta konulduğunda bunların belli bir sol içerik taşı- dıkları yadsınamaz. Ancak bu "söylemde solculuk", iş uy- gulamaya gelince, neredeyse tümüyle yok oluyor. Yerel yönetimler ve hükümet ortaklığı bunun somut örnekle- riyle doludur. Sıvas yangını sırasındaki tutum, işleyeni bulunmayan cinayetler ya da siyasal adam öldürmeler, kurumlaşan iş- kence, düşünce yasakları, köy yakmalar, göçe zorlama- lar, sendikal haklar, üniversite özerkliği.. konularında ya- şananların "bir teki bile" demokratik bir hükümet ile bağ- daşmaz. Bunlar çok önemlı göstergelerdir. Ancak başa- rısızlık bunların ötesinde derindir. Milli Eğitim alanındaki olumsuz gelişmeler karşısında sessiz kalınması, özellikle de laiklik karşıtı gelişmeler, ge- niş kitleleri kaygılandırmıştır. Kamu üstyönetiminin, özel- likle güvenlik, yürütme ve yargının demokratik bir işleyi- şe kavuşturulamaması da olumsuzluğu artırmıştır. Hükümet ortaklığında ekonomik konuların tümüyle DYP'ye bırakılması, SHP'nin yıkılışını hızlandırmıştır. Hü- kümetin ekonomi politikası, özellikle son bir yıl boyunca işçileri ve memuriarı rekçr düzeyde yoksullaştırmıştır. Ekonomik düzen 1994 Martı'ndan bu yana ülke tarihinin savaş yılları ve 12 Eylül karanlığı dönemlerinde bile gö- rülmedik bir biçimde emekçileri yoksullaştırıyor. Üstelik bu enflasyon, yani yoksullaşma, görülmedik miktarda iş- ten çıkarmalar ve üretim düşüşleriyle biriikte yaşanıyor. Bunalıma karşılık büyük sermayenin faiz, rant ve kârları katlanabiliyor. Bu kesimlerin aslında çok az olan vergi yü- kü daha da hafifletilmiş bulunuyor. Bunlar yetmiyormuş- çasına, kimi kamu üst yönetim birimleri "kirli" bir görün- tü sergiliyor; yolsuzluk gölgesinden kurtarılmıyor. Tüm bu olgulara ve gelişmelere SHP'nin katılması, top- lumu "Bunlann da öbürlehnden farkı yok" noktasına ge- tirmiştir. Sonuçolarak, CHP, "kendiiçinde"ve "hükümet ortak- lığında" temiz bir kamu yönetimi kuralını en başta tutma- lıdır; yaşamsal görmelidir. Hırsızlarla biriikte çalışılarak temiz kalınamaz. Laiklik konusunda gelişen toplumsal duyarlılığa hükümet içinde sahip çıkılmalıdır. Kürt soru- nunun barışçı çözümü ve demokratikleşme yeni hükü- metin gündemine somut bir biçimde artık girmelidir. Hü- kümetin izleyeceğı ücret ve gelir politikalarının, en azın- dan bundan sonra, "emekçileri yoksullaştıncı olmama- sına" özen gösterilmelidir. Ve tüm bunlar tutarlı bir bü- tünlük içinde yapılmalıdır. Özetle CHP'nin "sosyal de- mokrat farkı" somutlaşmalıdır. Eskiye sünger çekerek yeniden başlamak kolay değil- dir. Tarihler de güçlüklerin üstesinden gelenleri yazıyor; ürkek, yılgın, zavallı ve küçük kalanlann yüzüne bile bak- mıyor, çapsızlığı ve hele çıkarcılığı hiç bağışlamıyor; çap- sızları yutuyor, yok ediyor. Toplumlar da öyle. TÖTONIANK HIZLI DESTEK KREDİLfRt HAYALLERİNİZ Yeni bir otomobil sahibi olmak istiyorsunuz. Ya da ne zamandır eskiyen arabanızı yenilemeyi düşünüyorsunuz. Beklemeyin, vakit kaybetmeyin ve hemen bir Tütünbank şubesine gelin. Çünkü,Tütünbank'ta "Hızlı Oto Kredisi" için yaptığınız başvuru hemen değerlendirilir, hemen sonuçlandırılır. Yerli ya da yabancı, sıfır kilometre ya da M TUTUNBANKTAN ^ ^ W ^ # ^ 5 yaşına kadar bir otomobil almak için iste- LJ 1 I ^^\ diğiniz kredi, aynı gün verilir. Bu, Tütünbank'ın size duyduğu güvenin, paylaştığı dostluğun doğal sonucu olarak, yansıyan hızıdır. Gelin Tütünbank'a, Hızlı Oto Kredisi' nden yararlanın, siz de otomobil sahibi olarak çıkın! tütünbank TÜTÜNBANK bıı iffl YAŞAR HOLDING kurul " İ l k e m i z G ü v e n v e D o s t l u k "
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle