28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 SUBAT T995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Sempozyum Sanart'tan 6 Sanat ve Tabular' Kültür Servisi -Mayıs ayın- da Ankara'da, uluslararası bır sanatolayı gerçekleştirilecek. 1991 yılmda Ankara'da kuru- lan \e Türkne'de sanat tartış- masını evrensel \e uluslara- rası söylemm en üst noktası- na ulaştırmayı amaçlayan Sa- narttarafmdan dûzenlenecek olan sempozyumun konusu "Sanat veTabular" olarak be- lirlendı. 4-6 mayıs tanhlenn- de üç gün sürecek olan sem- pozyuma dün\ anın her yenn- den birçok tanınmış eİeştir- men. sanat tanhçisı. çeşıtli alanlardan sanatçılar ve düşü- nürler davet edıldı. Bunlann arasında. Türkiye'dekı genç sanatçılan ve çagdaş sanat meraklılannı ilgilendirecek tartışmacılardan bin Ameri- kalı sanatçı Joseph Kosuth da yeralıyor. Kosuth. Ankara'da hem bu konudan hem de kav- ramsal sanatın ırdeledığı ya- saklardan söz edecek. Sempozyuma katılacak bır diğer sanatçı da Hindistan'da- kı "Barnda Ekolü"nden Gu- lam Mohammed Sheik. Hın- dıstan'dakı yaşamı konu alan renklı ve adeta mınyarürler- dcn büyütülmüş resimleriyle 1980"lerde fıgür resmimn ge- n dönüşünde dünya çapında ün kazanan Sheık. Paris'teki Pompidou Merkezi'nde sergı açtı. Günümüz sanat tarihınin en yaratıcı düsünürü sayılan Leo Steinberg, bempozyuma katılacak konuklardan bır dı- ğen. Steınberg, Ankara'da dü- zenlenen sempozyumda Mi- kelanj'ın Pieta heykelindekı sembolizmden söz ederek ba- zı konulann yasaklarla nasıl sınırlandınldığını açıklaya- cak. lngiliz sanat tarihçisi Ed- w»rd Lucie Smith. son kitabı "Baö Sanatında CinseUik"te tabulara degmıyor. Smıth, sempozyumda. yıne konuyla ılgili bır konuşma yapacak. Mısır'ın başkenti Kahire'de- ki Çağdaş Sanat Merkezi'nin ıkinci müdürü, kadın eleştır- men Fatma tsmail. bulundu- ğu konumu anlatacak. Sa- nart'ın düzenlediği birincı sempozyuma da katılan Fran- sız sanatçı ve sanat tanhçı Je- an Lancriede Manet'nın '*Ohmpia'*adlı resminden söz edecek. Sanarf ın "Sanat ve Tabu- lar" sempozyumu kapsamm- da. Fransa'dan ressam Dubuf- fet'nm ve Almanya'dan Doğu Alman sanatçılann Atman- ya'da reddedılmiş resim sergi- len açılacak. Sanatla iç içe kuşaklara doğru'Çağdaş Türk Sanatında Resim ve Kavramsal Eğiîimler' başhklı sergide otuz sanatçının eserleriyer alıyor GAMZE VÂRIM Koç Cniversıtesi'ndebugünlerde 'Çağ- daş Türk Sanatında Resim ve Kavramsal Eğiîimler' başlıklı bır sergi yer alıyor. Yahşi Baraz tarafından düzenlenen ve otuz sanatçının yaklaşık altmış yapıtının yer aldığı bu karrna serginin arnacı, sanat dışındaki dallarda eğitim gören gençleri resim sanatıyla yakınlaştırmak. Kültür ve sanata önem veren. hangi meslekten olur- sa olsun sanatt yaşamın vazgeçilmez bir öğesi olarak gören bireylerden oluşan ye- ni kuşaklara doğru küçük bir adım belkı de^ Sergi13 marta dek sûrecek Soyut, figüratif, kavramsal gibı farklı üsluplann bir araya geldiği sergi, Özde- mir Ahan. Zeki Arsian, Mustafa Ata, To- mur Atagök, Ertuğrul Ateş, Şükran Aziz. Ferruh Başağa, Bedri Baykam, Canan BeykaL, Bubi. Adnan Çoker, İsmet Doğan. Burhan Dogançay, Neşe Erdok, Neşet Gü- nal, Ergin Inan, Balkan Naci lslimyeli, Gülsün Karamustafa. Mehmet Mahir. Ay- dan Murtezaoğju,HakanOnur,Z£kaiOr- mancı, KemalÖnsoy, Bünyamin Ozgülte- kin, Kadir Reisli. GüngörTaner, Hale Ten- ger,SeümTuran,ÖmerlJ]uç ve UtkuVar- lık'ın yapıtlanndan oluşuyor \e 13 marta dek sürecek. Busergiler gelenekseUeşmeü Bugüne dek çeşıtli mekanlarda ve ûni- versitelerde sergileraçan Baraz. öğrenci- lenn büyük bir ilgisini gözlemlemiş. Ye- nı açılan Koç Üniversitesi'nin özel ko- leksıyonu için birçok resim satan. bu ko- leksiyonu başlatan kişi olarak üniversite- nin 'kültür muhitine' dıkkat çekmek is- temış. Bu tür sergilerin, sanatçılann öğ- rencilere vereceği konferanslar ve panel- lerle desteklenmesi gerektiğinı düşiinü- yor. Batı ülkelerinde üniversitelerin zengin kürüphaneleri ve sanat koleksiyonlanyla kültürün gelişmesine büyük ölçüde kat- kıda bulunduklannı vurgulayan Baraz'a göre. her yıl üniversite içınde 3-4 sergi açılması gerekiyor. "Konulu ve birinci yılın sonunda da bir bütünlüktemin edilendört sergiyle çok ra- hat tanıtüabilir Türk resmi Bunu yapacak olan sanat insanlan da vardır Türkiye'de. Fakat ekonomik krizler nedeniyle biz dü- şüncelerimizin yiizde biriyle çauşıyoruz şu an" dıyor. Yaklaşık 100 mihonluk bfitçe Bu tür sergilerin gelenekselleşmesi ha- linde. yabancı bir ülkeden bir resim ser- gisi getirilerek yabancı sanatçılann Türk insanına tanıtılabileceğıni, büyük heykel sergileri ya da bir kavramsal sanat sergi- siaçılabileceğini belirtiyor.. Üniversite yönetimi. Baraz'ın sergi önerisini çok olumlu karşılamış. Yaklaşık Koç Oniversitesı ndeyer alan sergiri ditenleyen Yahşı Baraz, Özelİikle 90'dan sonra galehcilik ikinci plana diiştii. Resim almakya da satmak isteyen genellikle açık arttırmalam gidiyor. Galerilerin izleyiei savısı gidervk daha aşağıya düştü. Böyle bir gerçeği gördükten sonra resmin tekrar gündeme gelmesı. daha genis İdtlelere ulaşması için sergilerin kültür merkezleri ve üniversitelere, binlerce insanın gidebileceği yerlere götürülmesinde yarar görüyorum diyor. Sergide Zekai Ormancı(üstte) ve Neşe Erdok 'un (yanda) yapıtlan yer alıyor. ~\ 00 milyonkık bır bütçeyle gerçeklestıri- len serginin bütün masraflannı Koç Hol- ding üstlenmiş. Katılan sanatçılann da çok büyük binlgıyle karşıladığı sergide yer alan yapıtlann seçimınde Yahşi Ba- raz'ın beğenısı belirleyici olmuş. Baraz, sanat dışında öğrenim görenle- rin de mutlaka sanatla ilgilenmesi gerek- tiğini vurguluyor. Türkiye'de 1975-85 yıl- lan arasmda resim alım satımını. kolek- siyonculuk bilincıni galenlerin belirledi- ğini, ancak 1985 sonrası açık arttırmala- nn egemen hale gelmesiyle, galericilik mesleğinin ikinci plana düştüğünü anla- tıyor. Bağış kanuıüan çıkanlmah Amenkadaki bazı üniversitelerin. ba- ğış yoluyla ya da kendı vakıflanntn para- sıyla, koleksiyonlanna EIGreco,Goyagi- bi sanatçılann yapıtlannı topladıklanna dikkat çeken Baraz. bunun ülkemizde de başlatılarak Türk resminin belli noktalar- da toplanmasının yararlanna değiniyor: "Bunun için bağış kanunlan çıkanlması gerekir. Bu gerçekleşirse. T ürk resmiya da Türk sanatı belirli noktalarda, büyük ve güçlü kurumlarda bilinçli olarak topla- nırsa, bu yeni kuşaklar ve arastırmacılar için de son derece faydalı olacakör". Yahşi Baraz, böyle sergilerin sanatla doğrudan ilgisı olmayanlann ayağına gö- türülmesinden yana: " Kültfire aynlan zaman çok azdır Tür- kiye'de. Onun için bu etkinliklerle başka bir imaj yaratmak, kültür vesanata önem veren, ona saygı duyan yeni nesiüer >'etiş- tirmek lazım. Burada üniversitelere.çeşft- li kurumlara. işadamlarına, sanat adam- lanna çok bü>ük görevler düşüyor. Homo- jen ilişkiler kurarak sanatçılaria iş dünya- sının insanlannın ortak bir yerde buluş- ması gerekir. Bütün dünya bunu böyle çöz- müstür". İşadamlanyla sanatçüar bir noktada buluşmalı Türkiye'de birbirinden kopuk yaşayan. hatta birbirlenni küçümser bir tavır için- de olan bu iki kesim bir noktada buluş- madığı sürece devletin de sanata büyük birkatkısıolabileceğine ınanrruyor. Sana- tın bütün dünyada serbest girişimlerle ge- liştiğini, devletin işlevinin ise ancak in- sanlan sanata özendiren yasalar çıkart- mak olabileceğini belirtiyor. Baraz, bu tür etkinlikleri ülkenin birçok yerine taşıyıp bir sanat zevki oluşturmak. kentler arasındaki kültürel farkhlığı en aza indirmek gerektiğini düşünüyor. Türk sanatçılann yapıüan yabancı parayla satdmab Türk resminin bugünkü durumunu de- ğerlendirirken henüz Batı'yla entegre olunamadığı için şu anda tamamen lokal bir alım satımın söz konusu olduğu göz- lemini iletiyor. Baraz'a göre ancak Türk sanatçılann yapıtlan yabancı parayla sa- tın alınmaya başladığı ve rakamlar da çok yukanlara çıktığı zaman, sanatçılar refa- ha ve daha iyi resim yapma şansına ka- vuşacak. Göktürk gibi öğretmenlerin dersleribitmez... AYŞE NtHAL AKBULUT İnsanlan sever. öğrencisine saygı duyar. Gençlığe önsel bir suçluluk yüklemeA yaratıcılı- ğın gizilgücünü yakıştınr. Ya- şama, geleceğe gü\enir. Se\- gisi gibi bilgisıni de paylaşır. Eski deneyimlen ile yeni öğ- rendiklerini çoğaltarak aktanr. Emeğıni esirgemez. Yönlendı- rir. Doğru bildiğini zaman ayı- rarakanlatır. Yanlışlarkarsısın- daöfkesini dinginlemez. Yıllar önce ilk YÖK düzenlemeleri- ne bakıp, "Diplomah cahiUer yetişrirecekler ve bu ülke için çoksakıncalıoiacak"der. uzgö- rüsüyle Çabalan küçümsemez. Bir arpa boyu yol gidilse önemser. degerlendirir, dağlan devırme gücü aşılar. Hep insan boyutla- nnda, alçakgönüllüdür, ama bı- limselliğinde olsun insan. iliş- kilerinde olsun yaraücıdır. üre- ticidir. Kendine özendirir. gü- zelliklere yöneltir. Kılı kırk ya- rar. Sorgular; kendini de. tlke- li, güvenilir, ıncelikli, bir yan- dan da açıksözlüdür. Yaşama hazırlar öğrencisini: Yayınev- lenyle çalışırken görevimizi belirler, yapnğımız çevinlere gösterdiğimiz özen kadar say- gı göreceğimizi anımsatırken haklanmıza sahip çıkmayı da öğretir, çeviri sözleşmeleri > apmayı öğrenıriz. 1992 yılı Şubat ayında Fa- külteye o yıl giren birinci sınıf öğrencileriyle duvar gazetemiz "Carpe Diem"in ona aynlan sayısı önünde ayaküstü bir söy- leşide ondan söz ederken o sı- rada çıkagelen Nurhan heves- le atılıyor. "Peki. bu hoca ka- çıncı suufta bizim derslerimize girecek?" Bu ıçten soru önce içimde bir bozgun havası esti- riyor. Önce vurgun yemiş gibi, sonra çaresiz ve hüzünlü açık- lıyorum. Sonra düşünüyorum ve her yıl yeniden inanıyorum: Dirimsel ömürleri tükense de Akşit Göktürk gibı sevgilı öğ- retmenlenn derslen bitmez... Akşit Göktürk bugün anılıyorKültür Servisi - Prof. Dr. Ak- şit Göktürk bugün anılacak. ts- tanbul Cnıversıtesı Edebıyat Fa- kültesı lngılız Dilı ve Edebıyatı \e Amerikan Kültürü ve Edebı- yatı Ana Bılım Dallan tarafın- dan düzenlenen anma toplantısı ünhersıtenın Kurul Odası'nda 10.00-17.00 saatleri arasında eerçekleştırılecek Toplantı saat ÎO.OO'da Prof. Dr. Nebüe Direk- çigfl'ın açılış konuşmasıyla baş- layacak. Ardından Prof. Dr. Ni- lüferKunı\azıcı "Yazınsal lleti- şjm \v Vurtdışında Oluşan Türk YazmT. Yard. Doç. Dr. Sibel Ir- zık. "Çağdaş Eleştiri Kuramla- nndaOkunın Yeri". Yard. Doç. Dr. Deniz Ceylan "Vıkram Seth'in Tanıdık Düması: A Su- itabk Rojr ve Düşündürdükleri". Yard. Doç. Zeynep Ergun, "Ro- binson Crusoe'da Ev Kavramı", Prof. Dr. Nebile Direkçigu, "D. H. Lawrence Gözüyle Amerikan Edeiyatj", Doç. DrSaliha Paker, "Çeviri Elesririsi Bağlamında Cinsiyet Araştırmalan". Doç. Dr. Işın Bengi "(Öz)Sorgulama- lar ve Eşdeğerlik KavramıUze- rine"._Araş. Gör Nedret Özto- kat, "Öykülemede Anlatıcı Işlev- leri". Âraş. Gör. Neşe Kıldacı "Hükümdar Çevirilerinin Be- timlenmesi'" başhklı konuşmalar yapacaklar. Merly Streep, son filmi *Vahşi Nehir'de enerjikbir kadmı canlandınyor 'Her rolü oynayabümeyidüşlüyorum'Kühür Servisi- "Kramer Kramer'a Karşı", •'Sophk'nin Seçimi", "Benim Afrikam" gi- bi fılmlerde izleyicılere gözyaş- lan döktüren Meryl Streep, Cur- tis Hanson'un yönettiöi fılmi de u The WUd River"(Vahşı Ne- hır)'da çok farklı bır kompozis- yon çiziyor. Streep, filmde, ko- cası Tom'u (David Strathairn) yeniden kazanmak için oğulla- nyla bırlikte sportif bir tatıl pl'anlayan enerjik bır kadını can- landınyor. Ancak, tatil tam bir kâbusa dönüşüyor. - Kaslannızı bu kadar kullan- dığını/ bir rol si/in için ahşılma- dık bir durum_ Böyle bir tipi canlandırmak istedım. Şımdiye kadar oynadı- ğım roller hep çok karmaşık in- sanlardı. Ve bana fiziksel güç gerektıren senaryolar gönderil- miyordu. "The Wild River"la nihayet gerçek bır kahraman. bir 'action' kadını olabilecektım. Bunu kızlanmı mutlu etmek için yaptım ve ınanılmaz bır se- rüven oldu - Bir kadın Rambo imajı ver- mek mi istiyordunuz? Hayır, kesinlikle. - Peki aynı şekilde devam et- meyi düşünüyor musunuz? Asla! Şaka yapıyorum. Geçen yaz kızlanmı rafting yapmaya götürdüm. Bir daha denemeye- ceğım. Çekimler sırasında, ha- yatımdahıç korkmadığım kadar korktum. Çok tehlıkelıydı - Bütün çağlayanlan geçtiniz mi? Evet, çünkü Curtis Han- son'un ne yaptığını bildiğini. beni tehlikeli durumlara sokma- yacağını sanıyordum Tehlike- nın sadece perdeye yansıyacağı- nı düşünmüştüm. Âma öyle ol- madı. Bir dubloriim vardı ama Curtis başanlı olduğumu görün- ce daha ilen gıtrneye kalktı. İki kere boğulup ölme tehlikesi at- lattım. Birincısınde asla yapmamam gereken bır şeyi yaptım, rafttan atladım, Ikıncisinde iseçokyor- gun olduğum halde beni devam etmeye zorladı. Dalgayı atla- dım, ve kendimı tekenın altında buldum. O anda kocamın Cur- tis Hanson'u öldürdüğünü gö- rür gibi oldum. Bırkaç gün yö- netmenle konuşmadım. Söz ko- nusu olan benim hayatımdı. - Özel bir antrenman yapOnız mı? Evet, filmin başında kürek yanşı yaptığım sahne için uzun süre hazırlandım Bu özellikle sanatsal kaygılar çıidüldüğü za- man çok zor bir spor. Rafting için dunım farklı. In- YILLIK İZİNDE CİHAD!OZEL HAREKATTIMI TATIUNI BOSNA-HERŞEKTE. AZERBAYCANDA, ÇEÇENİSTANDA GEÇİRİYOR ADLARINI İLKKEZ AFGANISTANDADUYURANTURK MUÇAHİTLERI ŞIMDİ ÇEÇENİSTANDATETİK ÇEKİYORLAR SLOGANLARI. KIYAMETE KADAR CIHADi NİZAM-I ALEM OCAKLARI DERGlSI GENEL KOORDİNATORÜ EMIR KUŞDEMIR DEN ŞOK AÇIKLAMALAR.. BÜTÜN AYRINTILARI NOKTA'DA . YÂ^ÂIviAİriçirröLiviEY^^ DİYARBAKIRDANAYDIN'A .CEZAEVLERINDEOLÛM ORUCUNADONUŞEN AÇLIK GREVLERININ IÇ YÜZUNU NOKTA ARA$TIRDI CHP'DE BAYKAL SENDROMU BUTUNLEŞEN SOSYAL DEMOKRATLARI BEKLEYEN YENİ KRlZ KOLTUK KAVGASI.. KOCA DAYAĞINDA KAYNANA PARMAĞI... KAYNANALAR HEM DÖVUYOR HEM AILEIÇIŞİDDETİ KIŞKIRTIYOR... ISIN ÇELEBİ KENDİ YOLUNDA... ••ANAPTAKİ DEVLETÇILER BAŞIMIZI EZMEK İSTİYOR" I HKY Cini HK\' \II\E SOLIY . > BIR SİYAM Dl"BLOR l'\ KORKI \C \\\\AK\ J san eğer fiziksel olarak yeterin- ce güçlüyse, kolayca iyi yapı- yormuş gibi gösterebiliyorsun. Ben de kürek için yeterince ça- lıştığımdan kaslanm yeterli de- recede gelişmişti. Aynca kon- santre olmayı ve iyi nefes alma- yı öğrenmek içın yogaya da baş- ladım. Bu sayede beym olarak güçlüydüm, esas olan bu. Ama sımrlanmı çabuk öğrendım. - Amerikan sinemasında bu tip kadın roUeri az değil mi siz- ce? Acaba HoUyvvood, kadınla- n azımsıyor mu? Elbette. Ben yaşamımda sine- madakinden çok daha fazla sa- yıda olağanüstü kadına rastla- dım. Örneğin çekimler strasın- da serüvenci. dünyanın dört bir yanındaki nehirlere gitmiş ina- nılmaz kadınlarla tanıştım. Ba- na rafting öğreten kişi. Asya'da- ki kimi nehirleri aşmış ilk ka- dındı. Böyle değeTİi kadınlarla ilgili fılm yaprruyorlar, kadınla- n ancak fahişe ya da sevgili rol- lenne uygun görüyorlar. - Sizin düşünüz ne? Her tür rolü oynayabilen bir aktris olmayı düşlüyorum. Bir başka kültürün ortasına düşmüş bir Amerikah'yı oynamak beni çok mutlu ederdi. Birinci Dün- ya Savaşı sırasında Tunus'ta er- kek kılığında yaşayan bir lngi- liz kadın gazeteci üzerine bir ki- tap okumuştum. Böyle bir dene- yim benim çok ilgimi çekiyor. - Neden bu fıhni kendiniz ger- çekleştirmiyorsunuz? Benim yapımevim yok. Ayn- ca çok zamanımı alır. Bir kocam ve dört çocuğum var. The Wild River'dan sonra bir yıl çalışma- dım. Evde anne olmak, gidip ka- mera karşı sında rafting yap- maktan çok daha zor. Sonuçta sinema, gerçek bir tatil! - CHnt Eastvvood'un yönettiği "The Bridges of Madison Co- unty'*yi yeni bitirdiniz.- ttalyan bir eczacıyı oynuyo- rum. National Geographic için çalışan bir fotoğrafçıya rasth- yor. Aşklan dört gün sürüyor. Burada gösterdiğim en büyük başan, traktör kullanmak oldu. Çok yakında da Barbet Schro- eder'in yönettiği "Before and After" adlı bir filmin çekimle- rine başlıyorum. - Her filmde şive değiştiriyor- sunuz! Evet. bu benim önümde geniş bir ufuk açıyor. Ben Nevv Jer- sey'liyim. Oradan bir kızın an- latıldıği kaç fılm gördünüz? Eğer o şiveyi korusaydım, bü- yük bır kariyer yapamazdım. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KUBDAKUL "Hukuk Makinesi" Marie Antoinette'in XVI. Louis'si "Devlet benim!" bu- yurmuştu. 1789'dan nice sonralan bile azgelişmiş demokrasilerin egemenleri Fransa kralının sözünü çoğula taşıdılar. "Devlet biziz!" Düşüncelerinin ürünlerini yaşama geçirmek isteyenter- le devletlıler arasındaki çatışkının temelinde yatan, bu sa- hiplenme arsızlığıdır. Hem de kamu yaran adına... Çağdaş bilim, yargıyı yasamanın güdümüne almayı amaçlayarak hukukun kendi çıkardüzenlerini korumadu- rumuna getirilmesini "hukuk makinesi" olarak adlandın- yor. Türkçesi, düzeneğin arkasında devlet gölgesi... Tevfik Fikret, bu gücün özgürlüklere düşman kesilerek yağmayı sürdürdüğünü gördüğü için, II. Meşrutiyet döne- mi zorbalanna durumlannı göstermek istemişti: "Haksızlığın envâını gördük. Bu mu kânun? En gamlı sefaletlere düştük. Bu mu devlet? Devletse de, kanunsa da artık yeter olsun, Artık yeter olsun bu denîzulmü cehalet. Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol Ey hak yasa, ey sevgili millet yaşa var 6İ!" Çağdaş Türk Edebiyatı'nda şöyie yorumlamıştım Fık- ret'in bu insanca tepkisini: "İlk bakışta soyut bir başkaldırma gibi görünen bu di- zelerde ulus adına yasa koyan kurumlann sınıfsal çıkaria- ra dayanan yönetim biçimleri eleştirilmekte, büyük çoğun- luk olan 'millet yolu' hakyoluna eşdeğer tutularak benim- senmektedir. Reddedilen genel olarak 'yasa' ve 'devlet' değil, belli egemen sınıflann koyduğu yasalar ve onun yönettiği devlettir. "(Cilt 1, sf. 40, 3 bas., 1992). Yakın tarihimizde, unutulmaması gereken gerçeklerya- şadık. Osmanlı'nın son döneminde Mustafa Kemal ve arka- daşlannı Kürt Mustafa Divan-ı Harbi olarak anılan askeri mahkemede idama mahkûm ettiler. Divanı oluşturan kişi- lerin verdiği bu karar da elbette bir yasaya dayanryordu. Ama istem, emperyalizmin ikinoi sınıf kumandanlarma boyun eğen Osmanlı devletlilerinden geldi. Uygulama "hukuk makinesi"nden. Hukuk, bilinen sınıf ve katmanlann ideolojisini paylaşan siyasal odaklann tekelinden kurtanlmadıkçadüşünsel bu- nalım toplumsal çekışmeye dönüşecektir. Çağdaşlanmız biliyorlar ki, toplumsal yarar ilkesine ters düşen bizler degiliz. "Terörle Mücadele Yasası "ndaki düşünce, yaratma ve anlatım özgürlüğünü yasaktayan maddeterin kaldınlması- nı engelleyen siyaset erbabıdır. Düşüncemizin ürünlerini kamunun seçme özgürlüğü varsa -ki var- yaratılanmıza uzak kalarak cezalandırmak da elindedir, benimseyerek ödüllendirmek de. • Yazıyı bitirmeden okudum. Savcılar geleneksel toplan- tılannın sonuç bildirgesinde, gecikmeksizin, düşünce, ya- ratma ve anlatım özgürlüğüne konan yasaklann kaldınl- masını istemişler. Bu çağdaş insan onuruna yakışır tepki Ziya Paşa'nın iki dizesini anımsattı bana: "Ya dehre gelmeseydim, Ya aklım olmasaydı..r- **'* : A ' Ö L j • Yann 19.00'da, Küçük Sahne'de PEN Yazariar Derne- ğimizin "Düşünceye Ozgürlük'' gecesinde Prof. Toktamış Ateş, Doç. Türkel Minibaş ve Erdal Öz konuşacak. Yir- miye yakın şairimiz, ozgürlük şiirieri okuyacaklar. 1995 Grammy adayları bellrlencfl • LOS ANGELES (AA)Müzik dünyasmm Oscar'ı olarak nitelendirilen Grammy ödüllerinin bu yılki adaylan belirlendi. Ödüller, 1 martta sahiplerini bulacak. Yılın single adaylan dalında "l'll Make Love To You"(Boyz II Men), "He Thinks He'll Keep Her"(Mary Chapin Carpenter), "All I Wanna Do"(SheryI Crow), "Love Sneakin" Up On You"(Bonnie Raitt) ve "Streets Of Philadelphia"(Bruce Springsteen); yılın albümü dalında "MTV Unplugged"(Tony Bennett), "The 3 Tenors ln Concert 1994"(Jose Carreras, Placido Domingo, Luciano Pavarotti), "From The Cradle"(Eric Clapton), "Longini In Thıer Hearts"(Bonnie Raitt) ve "Seal"(Seal); yılın şarkısı dalında "All I Wanna Do"(Davıd Baervvald, Bill Bottrell, VVyn Cooper, Sheryl Crovv, Kevin Gilbert). "Can You Feel The Love Tonighf'Elton John, Tim Rice), "I Swear"(Gary Baker. Frank J.Meyers), "Circle Of Life'*(Elton John, Tim Rice) ve "Streets Of Philadephia"(Bruce Springsteen); yılın en iyi yeni sanatçısı dalında Ace Of Base, Counting Crows, Crash Test Dummies. Sheryl Crovv ve Green Day; yılın en iyi rock şarkısı dalında "All Apologies"(Kurt Cobain), "Black Hole Sun"(Chris Cornell), "Come To My Window" ve "I'm The Only One"(Melissa Etheridge) ve "Streets Of Philadelphia"(Bruce Springsteen); en iyi alternatif müzik dalında "Under The Pink"(Tori Amos), "God Shuffled His Feet"(Crash Test Dummies), "Dookie"(Green Day), "Fumbling Tovvards Ecstasy"(Sarah McLahlan) ve "The Dovvnvvard Spiral"(Nine Inch Nails) aday olarak belirlendi.En iyi country albüm adaylan arasında da Asleep At The Wheel, Mary Chapin Carpenter, Vince Gill, Reba McEntire ve Trisha Yearvvood yer alıyor. Onat Kutlap'm Teralı Bir Aşık Divan' adlı kitabı yeniden bi •Kültür Senisi- Bombalı bir saldın sonucu yitirdiğimiz yazar, şair ve sinema eleştirmeni Onat Kutlar'ın daha öfıce Ada Yayınlan tarafından basılan "Peralı Bir Aşık İçin Divan" adlı kitabı Cem Yaymevi tarafından yeniden basüdı. Onat Kutlar'ın, 1974-81 yıllan arasında yazdığı şiirlerinden oluşan "Peralı Bir Aşık İçin Divan", Kutlar'ın 1960'da "Ishak" adıyla yayımladığı öykülerinden sonraki ikinci kitabı. Kitapta, "Penceremden Görünmeyen", "Sadece Senin Yüzün", "Mart tçin Hoyrat"', "BirCezayir Ağacı", "Yedi Küçük Fotoğraf", "Bir Soru" şiirlerinin de aralannda bulunduğu 13 şiir yer alıyor. • Kültür Servisi-Genç piyanist Gülden Gökşen, yann bir Chopin resitali verecek. Öğrenimini Almanya'da sürdüren Gülden Gökşen, yann saat 19.30'da Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi'nde vereceği piyano resitalinde Chopin ağırlıklı bir program sunacak. Resitali, Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği Bakırköy Şubesi düzenliyor. SRıiPli Pabuçlar Bale Tophıluğu Kır* Afı sahneliyor • Kültür Servisi Milli Eğitim Bakanhğı Sihirli Pabuçlar Bale Topluluğu, bugün "Kınk At" adlı müzikali sahnelemeye başlıyor. Üç perdelik pop müzikalin yönetimini ve koreografısini Günnur Bayburt gerçeklestirdi. Günnur Bayburt ve Tuğrul Karataş'ın bestelediği müzikalin dekor ve kostüm düzenlemesi Perinur Saraç'a ait. Sihirli Pabuçlar Bale Topluluğu, "Kınk At" adlı müzikali bugün saat 21.00'de, 6 mart ve 26 mart günleri de saat 20.30'da oyayacak. Müzikal, Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek. (663 77 84)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle