Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 SUBAT T995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Sempozyum
Sanart'tan
6
Sanat ve
Tabular'
Kültür Servisi -Mayıs ayın-
da Ankara'da, uluslararası bır
sanatolayı gerçekleştirilecek.
1991 yılmda Ankara'da kuru-
lan \e Türkne'de sanat tartış-
masını evrensel \e uluslara-
rası söylemm en üst noktası-
na ulaştırmayı amaçlayan Sa-
narttarafmdan dûzenlenecek
olan sempozyumun konusu
"Sanat veTabular" olarak be-
lirlendı. 4-6 mayıs tanhlenn-
de üç gün sürecek olan sem-
pozyuma dün\ anın her yenn-
den birçok tanınmış eİeştir-
men. sanat tanhçisı. çeşıtli
alanlardan sanatçılar ve düşü-
nürler davet edıldı. Bunlann
arasında. Türkiye'dekı genç
sanatçılan ve çagdaş sanat
meraklılannı ilgilendirecek
tartışmacılardan bin Ameri-
kalı sanatçı Joseph Kosuth da
yeralıyor. Kosuth. Ankara'da
hem bu konudan hem de kav-
ramsal sanatın ırdeledığı ya-
saklardan söz edecek.
Sempozyuma katılacak bır
diğer sanatçı da Hindistan'da-
kı "Barnda Ekolü"nden Gu-
lam Mohammed Sheik. Hın-
dıstan'dakı yaşamı konu alan
renklı ve adeta mınyarürler-
dcn büyütülmüş resimleriyle
1980"lerde fıgür resmimn ge-
n dönüşünde dünya çapında
ün kazanan Sheık. Paris'teki
Pompidou Merkezi'nde sergı
açtı. Günümüz sanat tarihınin
en yaratıcı düsünürü sayılan
Leo Steinberg, bempozyuma
katılacak konuklardan bır dı-
ğen. Steınberg, Ankara'da dü-
zenlenen sempozyumda Mi-
kelanj'ın Pieta heykelindekı
sembolizmden söz ederek ba-
zı konulann yasaklarla nasıl
sınırlandınldığını açıklaya-
cak. lngiliz sanat tarihçisi Ed-
w»rd Lucie Smith. son kitabı
"Baö Sanatında CinseUik"te
tabulara degmıyor. Smıth,
sempozyumda. yıne konuyla
ılgili bır konuşma yapacak.
Mısır'ın başkenti Kahire'de-
ki Çağdaş Sanat Merkezi'nin
ıkinci müdürü, kadın eleştır-
men Fatma tsmail. bulundu-
ğu konumu anlatacak. Sa-
nart'ın düzenlediği birincı
sempozyuma da katılan Fran-
sız sanatçı ve sanat tanhçı Je-
an Lancriede Manet'nın
'*Ohmpia'*adlı resminden
söz edecek.
Sanarf ın "Sanat ve Tabu-
lar" sempozyumu kapsamm-
da. Fransa'dan ressam Dubuf-
fet'nm ve Almanya'dan Doğu
Alman sanatçılann Atman-
ya'da reddedılmiş resim sergi-
len açılacak.
Sanatla iç içe kuşaklara doğru'Çağdaş Türk Sanatında Resim ve Kavramsal Eğiîimler' başhklı sergide otuz sanatçının eserleriyer alıyor
GAMZE VÂRIM
Koç Cniversıtesi'ndebugünlerde 'Çağ-
daş Türk Sanatında Resim ve Kavramsal
Eğiîimler' başlıklı bır sergi yer alıyor.
Yahşi Baraz tarafından düzenlenen ve
otuz sanatçının yaklaşık altmış yapıtının
yer aldığı bu karrna serginin arnacı, sanat
dışındaki dallarda eğitim gören gençleri
resim sanatıyla yakınlaştırmak. Kültür ve
sanata önem veren. hangi meslekten olur-
sa olsun sanatt yaşamın vazgeçilmez bir
öğesi olarak gören bireylerden oluşan ye-
ni kuşaklara doğru küçük bir adım belkı
de^
Sergi13 marta dek sûrecek
Soyut, figüratif, kavramsal gibı farklı
üsluplann bir araya geldiği sergi, Özde-
mir Ahan. Zeki Arsian, Mustafa Ata, To-
mur Atagök, Ertuğrul Ateş, Şükran Aziz.
Ferruh Başağa, Bedri Baykam, Canan
BeykaL, Bubi. Adnan Çoker, İsmet Doğan.
Burhan Dogançay, Neşe Erdok, Neşet Gü-
nal, Ergin Inan, Balkan Naci lslimyeli,
Gülsün Karamustafa. Mehmet Mahir. Ay-
dan Murtezaoğju,HakanOnur,Z£kaiOr-
mancı, KemalÖnsoy, Bünyamin Ozgülte-
kin, Kadir Reisli. GüngörTaner, Hale Ten-
ger,SeümTuran,ÖmerlJ]uç ve UtkuVar-
lık'ın yapıtlanndan oluşuyor \e 13 marta
dek sürecek.
Busergiler gelenekseUeşmeü
Bugüne dek çeşıtli mekanlarda ve ûni-
versitelerde sergileraçan Baraz. öğrenci-
lenn büyük bir ilgisini gözlemlemiş. Ye-
nı açılan Koç Üniversitesi'nin özel ko-
leksıyonu için birçok resim satan. bu ko-
leksiyonu başlatan kişi olarak üniversite-
nin 'kültür muhitine' dıkkat çekmek is-
temış. Bu tür sergilerin, sanatçılann öğ-
rencilere vereceği konferanslar ve panel-
lerle desteklenmesi gerektiğinı düşiinü-
yor.
Batı ülkelerinde üniversitelerin zengin
kürüphaneleri ve sanat koleksiyonlanyla
kültürün gelişmesine büyük ölçüde kat-
kıda bulunduklannı vurgulayan Baraz'a
göre. her yıl üniversite içınde 3-4 sergi
açılması gerekiyor.
"Konulu ve birinci yılın sonunda da bir
bütünlüktemin edilendört sergiyle çok ra-
hat tanıtüabilir Türk resmi Bunu yapacak
olan sanat insanlan da vardır Türkiye'de.
Fakat ekonomik krizler nedeniyle biz dü-
şüncelerimizin yiizde biriyle çauşıyoruz
şu an" dıyor.
Yaklaşık 100 mihonluk bfitçe
Bu tür sergilerin gelenekselleşmesi ha-
linde. yabancı bir ülkeden bir resim ser-
gisi getirilerek yabancı sanatçılann Türk
insanına tanıtılabileceğıni, büyük heykel
sergileri ya da bir kavramsal sanat sergi-
siaçılabileceğini belirtiyor..
Üniversite yönetimi. Baraz'ın sergi
önerisini çok olumlu karşılamış. Yaklaşık
Koç Oniversitesı ndeyer
alan sergiri ditenleyen
Yahşı Baraz, Özelİikle
90'dan sonra galehcilik
ikinci plana diiştii.
Resim
almakya da satmak isteyen
genellikle açık arttırmalam
gidiyor. Galerilerin izleyiei
savısı gidervk daha aşağıya
düştü. Böyle bir gerçeği
gördükten sonra resmin
tekrar gündeme gelmesı.
daha genis İdtlelere
ulaşması için sergilerin
kültür
merkezleri ve
üniversitelere, binlerce
insanın gidebileceği
yerlere götürülmesinde
yarar görüyorum diyor.
Sergide Zekai
Ormancı(üstte) ve Neşe
Erdok 'un (yanda) yapıtlan
yer alıyor.
~\ 00 milyonkık bır bütçeyle gerçeklestıri-
len serginin bütün masraflannı Koç Hol-
ding üstlenmiş. Katılan sanatçılann da
çok büyük binlgıyle karşıladığı sergide
yer alan yapıtlann seçimınde Yahşi Ba-
raz'ın beğenısı belirleyici olmuş.
Baraz, sanat dışında öğrenim görenle-
rin de mutlaka sanatla ilgilenmesi gerek-
tiğini vurguluyor. Türkiye'de 1975-85 yıl-
lan arasmda resim alım satımını. kolek-
siyonculuk bilincıni galenlerin belirledi-
ğini, ancak 1985 sonrası açık arttırmala-
nn egemen hale gelmesiyle, galericilik
mesleğinin ikinci plana düştüğünü anla-
tıyor.
Bağış kanuıüan çıkanlmah
Amenkadaki bazı üniversitelerin. ba-
ğış yoluyla ya da kendı vakıflanntn para-
sıyla, koleksiyonlanna EIGreco,Goyagi-
bi sanatçılann yapıtlannı topladıklanna
dikkat çeken Baraz. bunun ülkemizde de
başlatılarak Türk resminin belli noktalar-
da toplanmasının yararlanna değiniyor:
"Bunun için bağış kanunlan çıkanlması
gerekir. Bu gerçekleşirse. T ürk resmiya da
Türk sanatı belirli noktalarda, büyük ve
güçlü kurumlarda bilinçli olarak topla-
nırsa, bu yeni kuşaklar ve arastırmacılar
için de son derece faydalı olacakör".
Yahşi Baraz, böyle sergilerin sanatla
doğrudan ilgisı olmayanlann ayağına gö-
türülmesinden yana:
" Kültfire aynlan zaman çok azdır Tür-
kiye'de. Onun için bu etkinliklerle başka
bir imaj yaratmak, kültür vesanata önem
veren, ona saygı duyan yeni nesiüer >'etiş-
tirmek lazım. Burada üniversitelere.çeşft-
li kurumlara. işadamlarına, sanat adam-
lanna çok bü>ük görevler düşüyor. Homo-
jen ilişkiler kurarak sanatçılaria iş dünya-
sının insanlannın ortak bir yerde buluş-
ması gerekir. Bütün dünya bunu böyle çöz-
müstür".
İşadamlanyla sanatçüar bir
noktada buluşmalı
Türkiye'de birbirinden kopuk yaşayan.
hatta birbirlenni küçümser bir tavır için-
de olan bu iki kesim bir noktada buluş-
madığı sürece devletin de sanata büyük
birkatkısıolabileceğine ınanrruyor. Sana-
tın bütün dünyada serbest girişimlerle ge-
liştiğini, devletin işlevinin ise ancak in-
sanlan sanata özendiren yasalar çıkart-
mak olabileceğini belirtiyor.
Baraz, bu tür etkinlikleri ülkenin birçok
yerine taşıyıp bir sanat zevki oluşturmak.
kentler arasındaki kültürel farkhlığı en
aza indirmek gerektiğini düşünüyor.
Türk sanatçılann yapıüan
yabancı parayla satdmab
Türk resminin bugünkü durumunu de-
ğerlendirirken henüz Batı'yla entegre
olunamadığı için şu anda tamamen lokal
bir alım satımın söz konusu olduğu göz-
lemini iletiyor. Baraz'a göre ancak Türk
sanatçılann yapıtlan yabancı parayla sa-
tın alınmaya başladığı ve rakamlar da çok
yukanlara çıktığı zaman, sanatçılar refa-
ha ve daha iyi resim yapma şansına ka-
vuşacak.
Göktürk gibi
öğretmenlerin
dersleribitmez...
AYŞE NtHAL AKBULUT
İnsanlan sever. öğrencisine
saygı duyar. Gençlığe önsel bir
suçluluk yüklemeA yaratıcılı-
ğın gizilgücünü yakıştınr. Ya-
şama, geleceğe gü\enir. Se\-
gisi gibi bilgisıni de paylaşır.
Eski deneyimlen ile yeni öğ-
rendiklerini çoğaltarak aktanr.
Emeğıni esirgemez. Yönlendı-
rir. Doğru bildiğini zaman ayı-
rarakanlatır. Yanlışlarkarsısın-
daöfkesini dinginlemez. Yıllar
önce ilk YÖK düzenlemeleri-
ne bakıp, "Diplomah cahiUer
yetişrirecekler ve bu ülke için
çoksakıncalıoiacak"der. uzgö-
rüsüyle
Çabalan küçümsemez. Bir
arpa boyu yol gidilse önemser.
degerlendirir, dağlan devırme
gücü aşılar. Hep insan boyutla-
nnda, alçakgönüllüdür, ama bı-
limselliğinde olsun insan. iliş-
kilerinde olsun yaraücıdır. üre-
ticidir. Kendine özendirir. gü-
zelliklere yöneltir. Kılı kırk ya-
rar. Sorgular; kendini de. tlke-
li, güvenilir, ıncelikli, bir yan-
dan da açıksözlüdür. Yaşama
hazırlar öğrencisini: Yayınev-
lenyle çalışırken görevimizi
belirler, yapnğımız çevinlere
gösterdiğimiz özen kadar say-
gı göreceğimizi anımsatırken
haklanmıza sahip çıkmayı da
öğretir, çeviri sözleşmeleri
> apmayı öğrenıriz.
1992 yılı Şubat ayında Fa-
külteye o yıl giren birinci sınıf
öğrencileriyle duvar gazetemiz
"Carpe Diem"in ona aynlan
sayısı önünde ayaküstü bir söy-
leşide ondan söz ederken o sı-
rada çıkagelen Nurhan heves-
le atılıyor. "Peki. bu hoca ka-
çıncı suufta bizim derslerimize
girecek?" Bu ıçten soru önce
içimde bir bozgun havası esti-
riyor. Önce vurgun yemiş gibi,
sonra çaresiz ve hüzünlü açık-
lıyorum. Sonra düşünüyorum
ve her yıl yeniden inanıyorum:
Dirimsel ömürleri tükense de
Akşit Göktürk gibı sevgilı öğ-
retmenlenn derslen bitmez...
Akşit Göktürk
bugün anılıyorKültür Servisi - Prof. Dr. Ak-
şit Göktürk bugün anılacak. ts-
tanbul Cnıversıtesı Edebıyat Fa-
kültesı lngılız Dilı ve Edebıyatı
\e Amerikan Kültürü ve Edebı-
yatı Ana Bılım Dallan tarafın-
dan düzenlenen anma toplantısı
ünhersıtenın Kurul Odası'nda
10.00-17.00 saatleri arasında
eerçekleştırılecek Toplantı saat
ÎO.OO'da Prof. Dr. Nebüe Direk-
çigfl'ın açılış konuşmasıyla baş-
layacak. Ardından Prof. Dr. Ni-
lüferKunı\azıcı "Yazınsal lleti-
şjm \v Vurtdışında Oluşan Türk
YazmT. Yard. Doç. Dr. Sibel Ir-
zık. "Çağdaş Eleştiri Kuramla-
nndaOkunın Yeri". Yard. Doç.
Dr. Deniz Ceylan "Vıkram
Seth'in Tanıdık Düması: A Su-
itabk Rojr
ve Düşündürdükleri".
Yard. Doç. Zeynep Ergun, "Ro-
binson Crusoe'da Ev Kavramı",
Prof. Dr. Nebile Direkçigu, "D.
H. Lawrence Gözüyle Amerikan
Edeiyatj", Doç. DrSaliha Paker,
"Çeviri Elesririsi Bağlamında
Cinsiyet Araştırmalan". Doç.
Dr. Işın Bengi "(Öz)Sorgulama-
lar ve Eşdeğerlik KavramıUze-
rine"._Araş. Gör Nedret Özto-
kat, "Öykülemede Anlatıcı Işlev-
leri". Âraş. Gör. Neşe Kıldacı
"Hükümdar Çevirilerinin Be-
timlenmesi'" başhklı konuşmalar
yapacaklar.
Merly Streep, son filmi *Vahşi Nehir'de enerjikbir kadmı canlandınyor
'Her rolü oynayabümeyidüşlüyorum'Kühür Servisi- "Kramer
Kramer'a Karşı", •'Sophk'nin
Seçimi", "Benim Afrikam" gi-
bi fılmlerde izleyicılere gözyaş-
lan döktüren Meryl Streep, Cur-
tis Hanson'un yönettiöi fılmi de
u
The WUd River"(Vahşı Ne-
hır)'da çok farklı bır kompozis-
yon çiziyor. Streep, filmde, ko-
cası Tom'u (David Strathairn)
yeniden kazanmak için oğulla-
nyla bırlikte sportif bir tatıl
pl'anlayan enerjik bır kadını can-
landınyor. Ancak, tatil tam bir
kâbusa dönüşüyor.
- Kaslannızı bu kadar kullan-
dığını/ bir rol si/in için ahşılma-
dık bir durum_
Böyle bir tipi canlandırmak
istedım. Şımdiye kadar oynadı-
ğım roller hep çok karmaşık in-
sanlardı. Ve bana fiziksel güç
gerektıren senaryolar gönderil-
miyordu. "The Wild River"la
nihayet gerçek bır kahraman. bir
'action' kadını olabilecektım.
Bunu kızlanmı mutlu etmek
için yaptım ve ınanılmaz bır se-
rüven oldu
- Bir kadın Rambo imajı ver-
mek mi istiyordunuz?
Hayır, kesinlikle.
- Peki aynı şekilde devam et-
meyi düşünüyor musunuz?
Asla! Şaka yapıyorum. Geçen
yaz kızlanmı rafting yapmaya
götürdüm. Bir daha denemeye-
ceğım. Çekimler sırasında, ha-
yatımdahıç korkmadığım kadar
korktum. Çok tehlıkelıydı
- Bütün çağlayanlan geçtiniz
mi?
Evet, çünkü Curtis Han-
son'un ne yaptığını bildiğini.
beni tehlikeli durumlara sokma-
yacağını sanıyordum Tehlike-
nın sadece perdeye yansıyacağı-
nı düşünmüştüm. Âma öyle ol-
madı. Bir dubloriim vardı ama
Curtis başanlı olduğumu görün-
ce daha ilen gıtrneye kalktı. İki
kere boğulup ölme tehlikesi at-
lattım.
Birincısınde asla yapmamam
gereken bır şeyi yaptım, rafttan
atladım, Ikıncisinde iseçokyor-
gun olduğum halde beni devam
etmeye zorladı. Dalgayı atla-
dım, ve kendimı tekenın altında
buldum. O anda kocamın Cur-
tis Hanson'u öldürdüğünü gö-
rür gibi oldum. Bırkaç gün yö-
netmenle konuşmadım. Söz ko-
nusu olan benim hayatımdı.
- Özel bir antrenman yapOnız
mı?
Evet, filmin başında kürek
yanşı yaptığım sahne için uzun
süre hazırlandım Bu özellikle
sanatsal kaygılar çıidüldüğü za-
man çok zor bir spor.
Rafting için dunım farklı. In-
YILLIK İZİNDE
CİHAD!OZEL HAREKATTIMI TATIUNI BOSNA-HERŞEKTE.
AZERBAYCANDA, ÇEÇENİSTANDA GEÇİRİYOR
ADLARINI İLKKEZ AFGANISTANDADUYURANTURK
MUÇAHİTLERI ŞIMDİ ÇEÇENİSTANDATETİK
ÇEKİYORLAR SLOGANLARI. KIYAMETE KADAR CIHADi
NİZAM-I ALEM OCAKLARI DERGlSI GENEL KOORDİNATORÜ
EMIR KUŞDEMIR DEN ŞOK AÇIKLAMALAR..
BÜTÜN AYRINTILARI NOKTA'DA .
YÂ^ÂIviAİriçirröLiviEY^^
DİYARBAKIRDANAYDIN'A .CEZAEVLERINDEOLÛM ORUCUNADONUŞEN
AÇLIK GREVLERININ IÇ YÜZUNU NOKTA ARA$TIRDI
CHP'DE BAYKAL SENDROMU
BUTUNLEŞEN SOSYAL DEMOKRATLARI BEKLEYEN YENİ KRlZ
KOLTUK KAVGASI..
KOCA DAYAĞINDA KAYNANA PARMAĞI...
KAYNANALAR HEM DÖVUYOR HEM AILEIÇIŞİDDETİ KIŞKIRTIYOR...
ISIN ÇELEBİ KENDİ YOLUNDA...
••ANAPTAKİ DEVLETÇILER BAŞIMIZI
EZMEK İSTİYOR"
I HKY Cini HK\' \II\E SOLIY .
> BIR SİYAM Dl"BLOR l'\ KORKI \C \\\\AK\
J
san eğer fiziksel olarak yeterin-
ce güçlüyse, kolayca iyi yapı-
yormuş gibi gösterebiliyorsun.
Ben de kürek için yeterince ça-
lıştığımdan kaslanm yeterli de-
recede gelişmişti. Aynca kon-
santre olmayı ve iyi nefes alma-
yı öğrenmek içın yogaya da baş-
ladım. Bu sayede beym olarak
güçlüydüm, esas olan bu. Ama
sımrlanmı çabuk öğrendım.
- Amerikan sinemasında bu
tip kadın roUeri az değil mi siz-
ce? Acaba HoUyvvood, kadınla-
n azımsıyor mu?
Elbette. Ben yaşamımda sine-
madakinden çok daha fazla sa-
yıda olağanüstü kadına rastla-
dım. Örneğin çekimler strasın-
da serüvenci. dünyanın dört bir
yanındaki nehirlere gitmiş ina-
nılmaz kadınlarla tanıştım. Ba-
na rafting öğreten kişi. Asya'da-
ki kimi nehirleri aşmış ilk ka-
dındı. Böyle değeTİi kadınlarla
ilgili fılm yaprruyorlar, kadınla-
n ancak fahişe ya da sevgili rol-
lenne uygun görüyorlar.
- Sizin düşünüz ne?
Her tür rolü oynayabilen bir
aktris olmayı düşlüyorum. Bir
başka kültürün ortasına düşmüş
bir Amerikah'yı oynamak beni
çok mutlu ederdi. Birinci Dün-
ya Savaşı sırasında Tunus'ta er-
kek kılığında yaşayan bir lngi-
liz kadın gazeteci üzerine bir ki-
tap okumuştum. Böyle bir dene-
yim benim çok ilgimi çekiyor.
- Neden bu fıhni kendiniz ger-
çekleştirmiyorsunuz?
Benim yapımevim yok. Ayn-
ca çok zamanımı alır. Bir kocam
ve dört çocuğum var. The Wild
River'dan sonra bir yıl çalışma-
dım. Evde anne olmak, gidip ka-
mera karşı sında rafting yap-
maktan çok daha zor. Sonuçta
sinema, gerçek bir tatil!
- CHnt Eastvvood'un yönettiği
"The Bridges of Madison Co-
unty'*yi yeni bitirdiniz.-
ttalyan bir eczacıyı oynuyo-
rum. National Geographic için
çalışan bir fotoğrafçıya rasth-
yor. Aşklan dört gün sürüyor.
Burada gösterdiğim en büyük
başan, traktör kullanmak oldu.
Çok yakında da Barbet Schro-
eder'in yönettiği "Before and
After" adlı bir filmin çekimle-
rine başlıyorum.
- Her filmde şive değiştiriyor-
sunuz!
Evet. bu benim önümde geniş
bir ufuk açıyor. Ben Nevv Jer-
sey'liyim. Oradan bir kızın an-
latıldıği kaç fılm gördünüz?
Eğer o şiveyi korusaydım, bü-
yük bır kariyer yapamazdım.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KUBDAKUL
"Hukuk Makinesi"
Marie Antoinette'in XVI. Louis'si "Devlet benim!" bu-
yurmuştu.
1789'dan nice sonralan bile azgelişmiş demokrasilerin
egemenleri Fransa kralının sözünü çoğula taşıdılar.
"Devlet biziz!"
Düşüncelerinin ürünlerini yaşama geçirmek isteyenter-
le devletlıler arasındaki çatışkının temelinde yatan, bu sa-
hiplenme arsızlığıdır.
Hem de kamu yaran adına...
Çağdaş bilim, yargıyı yasamanın güdümüne almayı
amaçlayarak hukukun kendi çıkardüzenlerini korumadu-
rumuna getirilmesini "hukuk makinesi" olarak adlandın-
yor.
Türkçesi, düzeneğin arkasında devlet gölgesi...
Tevfik Fikret, bu gücün özgürlüklere düşman kesilerek
yağmayı sürdürdüğünü gördüğü için, II. Meşrutiyet döne-
mi zorbalanna durumlannı göstermek istemişti:
"Haksızlığın envâını gördük. Bu mu kânun?
En gamlı sefaletlere düştük. Bu mu devlet?
Devletse de, kanunsa da artık yeter olsun,
Artık yeter olsun bu denîzulmü cehalet.
Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol
Ey hak yasa, ey sevgili millet yaşa var 6İ!"
Çağdaş Türk Edebiyatı'nda şöyie yorumlamıştım Fık-
ret'in bu insanca tepkisini:
"İlk bakışta soyut bir başkaldırma gibi görünen bu di-
zelerde ulus adına yasa koyan kurumlann sınıfsal çıkaria-
ra dayanan yönetim biçimleri eleştirilmekte, büyük çoğun-
luk olan 'millet yolu' hakyoluna eşdeğer tutularak benim-
senmektedir. Reddedilen genel olarak 'yasa' ve 'devlet'
değil, belli egemen sınıflann koyduğu yasalar ve onun
yönettiği devlettir. "(Cilt 1, sf. 40, 3 bas., 1992).
Yakın tarihimizde, unutulmaması gereken gerçeklerya-
şadık.
Osmanlı'nın son döneminde Mustafa Kemal ve arka-
daşlannı Kürt Mustafa Divan-ı Harbi olarak anılan askeri
mahkemede idama mahkûm ettiler. Divanı oluşturan kişi-
lerin verdiği bu karar da elbette bir yasaya dayanryordu.
Ama istem, emperyalizmin ikinoi sınıf kumandanlarma
boyun eğen Osmanlı devletlilerinden geldi.
Uygulama "hukuk makinesi"nden.
Hukuk, bilinen sınıf ve katmanlann ideolojisini paylaşan
siyasal odaklann tekelinden kurtanlmadıkçadüşünsel bu-
nalım toplumsal çekışmeye dönüşecektir.
Çağdaşlanmız biliyorlar ki, toplumsal yarar ilkesine ters
düşen bizler degiliz.
"Terörle Mücadele Yasası "ndaki düşünce, yaratma ve
anlatım özgürlüğünü yasaktayan maddeterin kaldınlması-
nı engelleyen siyaset erbabıdır.
Düşüncemizin ürünlerini kamunun seçme özgürlüğü
varsa -ki var- yaratılanmıza uzak kalarak cezalandırmak
da elindedir, benimseyerek ödüllendirmek de.
•
Yazıyı bitirmeden okudum. Savcılar geleneksel toplan-
tılannın sonuç bildirgesinde, gecikmeksizin, düşünce, ya-
ratma ve anlatım özgürlüğüne konan yasaklann kaldınl-
masını istemişler.
Bu çağdaş insan onuruna yakışır tepki Ziya Paşa'nın
iki dizesini anımsattı bana:
"Ya dehre gelmeseydim,
Ya aklım olmasaydı..r- **'*
: A
'
Ö L j
•
Yann 19.00'da, Küçük Sahne'de PEN Yazariar Derne-
ğimizin "Düşünceye Ozgürlük'' gecesinde Prof. Toktamış
Ateş, Doç. Türkel Minibaş ve Erdal Öz konuşacak. Yir-
miye yakın şairimiz, ozgürlük şiirieri okuyacaklar.
1995 Grammy adayları bellrlencfl
• LOS ANGELES (AA)Müzik dünyasmm Oscar'ı olarak
nitelendirilen Grammy ödüllerinin bu yılki adaylan
belirlendi. Ödüller, 1 martta sahiplerini bulacak. Yılın
single adaylan dalında "l'll Make Love To You"(Boyz II
Men), "He Thinks He'll Keep Her"(Mary Chapin
Carpenter), "All I Wanna Do"(SheryI Crow), "Love
Sneakin" Up On You"(Bonnie Raitt) ve "Streets Of
Philadelphia"(Bruce Springsteen); yılın albümü dalında
"MTV Unplugged"(Tony Bennett), "The 3 Tenors ln
Concert 1994"(Jose Carreras, Placido Domingo, Luciano
Pavarotti), "From The Cradle"(Eric Clapton), "Longini In
Thıer Hearts"(Bonnie Raitt) ve "Seal"(Seal); yılın şarkısı
dalında "All I Wanna Do"(Davıd Baervvald, Bill Bottrell,
VVyn Cooper, Sheryl Crovv, Kevin Gilbert). "Can You Feel
The Love Tonighf'Elton John, Tim Rice), "I Swear"(Gary
Baker. Frank J.Meyers), "Circle Of Life'*(Elton John, Tim
Rice) ve "Streets Of Philadephia"(Bruce Springsteen); yılın
en iyi yeni sanatçısı dalında Ace Of Base, Counting Crows,
Crash Test Dummies. Sheryl Crovv ve Green Day; yılın en
iyi rock şarkısı dalında "All Apologies"(Kurt Cobain),
"Black Hole Sun"(Chris Cornell), "Come To My Window"
ve "I'm The Only One"(Melissa Etheridge) ve "Streets Of
Philadelphia"(Bruce Springsteen); en iyi alternatif müzik
dalında "Under The Pink"(Tori Amos), "God Shuffled His
Feet"(Crash Test Dummies), "Dookie"(Green Day),
"Fumbling Tovvards Ecstasy"(Sarah McLahlan) ve "The
Dovvnvvard Spiral"(Nine Inch Nails) aday olarak
belirlendi.En iyi country albüm adaylan arasında da Asleep
At The Wheel, Mary Chapin Carpenter, Vince Gill, Reba
McEntire ve Trisha Yearvvood yer alıyor.
Onat Kutlap'm Teralı Bir Aşık
Divan' adlı kitabı yeniden bi
•Kültür Senisi- Bombalı bir saldın sonucu yitirdiğimiz
yazar, şair ve sinema eleştirmeni Onat Kutlar'ın daha öfıce
Ada Yayınlan tarafından basılan "Peralı Bir Aşık İçin
Divan" adlı kitabı Cem Yaymevi tarafından yeniden basüdı.
Onat Kutlar'ın, 1974-81 yıllan arasında yazdığı şiirlerinden
oluşan "Peralı Bir Aşık İçin Divan", Kutlar'ın 1960'da
"Ishak" adıyla yayımladığı öykülerinden sonraki ikinci
kitabı. Kitapta, "Penceremden Görünmeyen", "Sadece
Senin Yüzün", "Mart tçin Hoyrat"', "BirCezayir Ağacı",
"Yedi Küçük Fotoğraf", "Bir Soru" şiirlerinin de
aralannda bulunduğu 13 şiir yer alıyor.
• Kültür Servisi-Genç piyanist Gülden Gökşen, yann bir
Chopin resitali verecek. Öğrenimini Almanya'da sürdüren
Gülden Gökşen, yann saat 19.30'da Ataköy Yunus Emre
Kültür Merkezi'nde vereceği piyano resitalinde Chopin
ağırlıklı bir program sunacak. Resitali, Çağdaş Yaşamı
Destekleme Demeği Bakırköy Şubesi düzenliyor.
SRıiPli Pabuçlar Bale Tophıluğu Kır*
Afı sahneliyor
• Kültür Servisi Milli Eğitim Bakanhğı Sihirli Pabuçlar
Bale Topluluğu, bugün "Kınk At" adlı müzikali
sahnelemeye başlıyor. Üç perdelik pop müzikalin
yönetimini ve koreografısini Günnur Bayburt gerçeklestirdi.
Günnur Bayburt ve Tuğrul Karataş'ın bestelediği müzikalin
dekor ve kostüm düzenlemesi Perinur Saraç'a ait. Sihirli
Pabuçlar Bale Topluluğu, "Kınk At" adlı müzikali bugün
saat 21.00'de, 6 mart ve 26 mart günleri de saat 20.30'da
oyayacak. Müzikal, Bakırköy Yunus Emre Kültür
Merkezi'nde gerçekleştirilecek. (663 77 84)