Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 1995 SALI
8 DIŞ HABERLER
Clinton: Yanbş
• WASHINGTON (AA) -
ABD Başkanı Bıll Clınton,
inançlannın, sağ kanat dınci
gruplar tarafından yanlış
anlaşıldığını söyledi. Clinton,
dün yayımlanan bır TV
programında, dinci ve kürtaj
karşıti gruplarla ilgıli bır
soruya karşıhk verirken
"Ruhuma ıyi bakabilseler,
bırçoğundan daha alçak
gönüllü bır Hıristiyan
ğörürler"' dedi Tannya
inancının samımi oldugunu
kaydeden Clinton, "Ahlakı
yapımı sorgulayan bu gruplar
tarafından yanlış anlaşıldım"
şeklinde konuştu.
Fransa'dan tran
ve Irak'a suçlama
• PARİS (AA) - Fransa
Savunma Bakanı François
Leotard, Ortadoğu'daki
isrikrarsızlıktan Iran, Irak ve
Libya'nın sorumlu oldugunu
söyledi. Leotard. Pans'te
"Akdenız'de Banş"
konferansında yaptığı
konuşmada Suriye'yı,
Lübnan'ın kontrolünü elinde
tutmakla suçladı. Ortadoğu
banş sürecinin Avrupa yerine,
ABD liderliginde
yürütülmesini "şanssızhk"
olarak nıtelendıren Leotard,
"Dığer bır şansızlık da
bölgedeki istikrarsızlığınasıl
sorumlulan olan ülkelerin,
Libya, Irak ve lran'ın bu
sürece dahil olmamalandır"
dedi.
Savaş ve dostkık
• ANKARA / BAKÜ (AA)
- Kafkaslardaki en önemli
huzursuzluk noktalanndan
bırini oluşturan Ermenı-Azeri
çekişmesine rağmen, bu iki
Ülkenin uçaklan hava ulaşımı
ıçin her gün defalarca
birbirlennin hava sahasım
kullanıyorlar. Havacılık
kaynaklan. Nahcıvan'dan
Ermenistan üzerinden
Azerbaycan'ın başkenti Bakü
ile Gence kentine günde
karşılıklı altı sefer
yapildığını, Ermenistan'dan
da yine karşılıklı olarak Orta
Asya Cumhuriyetleri'ne
günde altı seferin Azeri hava
sahası üzennden yapıldığının
belirlendiğini ifade ediyorlar.
NATO patronuna
yolsuztuk
IBRÜKSEL(AA)-
Belçıka'nın 1988 yıhnda
ltalya'dan aldığı Agusta
hehkopterlerinin ihalesinde
yolsuzluk yapıldığı ıddialan
şimdi de helıkopterlerin
alındığı tanhte Ekonomı
Bakanlığı yapan NATO Genel
Sekreten Willy Claes'i tehdıt
ediyor. Savcılık. ıthamlannı
geçen hafta tutuklanan
şahısların ifadelenne
dayandınyor. NATO Genel
Sekreten Claes, 1988 yılında.
ekonomı bakanı olarak Agusta
helikopterlerinin alım
dosyasmı mcelediğıni ve
onayladığını bildirdi ve
"Çıkan dedıkodulardan sonra
1993 yılında sorgu hâkımi ıle
görüştüğünü ve bilgı
verdiğıni" ıfade ettı.
Fransa'da telefon
skandalı
• STRASBOURG (AA) -
Fransa'da Elysee Sarayı'nda
güvenliği sağlamak ıçin
kurulan anti-terör
kuruluşunun. 5.184 kışinin
telefonunu dinledıği
bildirildi. Elysee Sarayı'nda
fcüvenliği sağlamak için
kurulan özel polis ör gütünün,
fcnlü gazeteci politıkacı, yazar
fe avukatlan dinlediğinin
fnlaşılmasından sonra geçen
jıl söz konusu örgütün
»orumlulan hakkından adli
Joruşturma açılmıştı.
HoRanda'da
saldırı
• AMSTERDAM (AA) -
Hollanda'nın Rotterdam
kentinde. oturan bir Türk,
âün sabah otomobiline
yerleştirilen bombanın
patlaması sonucu öldü.
Güvenlik bırimlerinin
açıklamasına göre adı Erol
Çevık olan Türk, dün sabah
arabasına konan bombanın
patlaması sonucu öldü.
Şiddetli patlama sonucunda
VolksAvagen marka araba
paramparça olurken
çevredeki evlerin camlan
kınldı ve araçlar hasar gördü.
Olay yerinde ölen Türk'ün 32
yaşında olduğu bildirildi.
i
"UIZT R A V E
San Christopal Katedrali'nin önünde toplanan Başpiskopos Samuel Ruiz taraftarian, tutucu güçlerin atüğı taş ve sopalardan kendilerini kommaya çabalıyor.
Meksika <da Zapatista bölünmesi• Zapatista yanlılanyla Zapatista karşıtlan
arasında çatışmalar oldu. Çok sayıda yaralı var.
Dış Haberier Servisi - Mek- runda kaldıkiannı bildiriyor.
sika'nın Chiapas eyaletınde hü-
kümet güçlerine karşı ayaklanan
yerlileri destekleyen Başpisko-
pos Samuel Ruiz taraftarian ıle
ayakJanma karşıtı Sivtl Cephe
üyelen arasında çıkan çatışma-
larda onlarca kışı yaralandı.
Görgü tanıklan, San Christo-
pal'de bulunan kilıseye taş ve
sopalarla saldıran aşın sağcı Si-
vil Cephe uyelenne polısın mü-
dahale etmedığını. kilisenin
çevresınde "banş çemberi"
oluşturan Başpiskopos yandaş-
lannın kendılenni korumak zo-
Ruiz taraftarlannı bölücü ve şid-
det yanlısı olmakla suçlayan
sağcılar. bu gösteriye "Ordu
Günü" aduıı verdiler.
70 yaşındaki Başpiskopos
Ruiz, 'Ulusal ArabuluculukKo-
mitesi" adı venlen bır grubun
başmı çekerek hükümet güçlen
ve Zapatista Kurtuluş Ordusu
üyelen arasında uzlaşma sagla-
maya çalışıyordu.
Saldın sırasında iki tarafın da
ta$ \ e sopalardan yara aldığı, an-
cak ölü veya ağır yaralı olmadı-
ğı bıldiriliyor. Chiapas"ta "yok-
sullann babas" olarak tanınan
Ruiz'in Marksist görüşe yakın
olduğu ileri sürülüyor.
Chiapas'taki zengin işadam-
lan ve üst düzey yöneticiler, Ru-
iz'in hükümet güçleri ve Zapa-
tistalar arasında 13 aydan ben
süregelen çatışmalan engelleme
çabalannı onaylamıyor ve ara-
buluculuk girişimlennden vaz-
geçmesi doğrultusunda baskı
yaçıyor.
Ote yandan geçtığimiz pazar
günü Zapatista gerillalan, hükü-
met güçlerinin Chiapas'tan çe-
kilmesi doğrultusundaki çağn-
sını yineledi.
Gerillalar. yayımladıklan bil-
diride "Hükümet. sorunu çöz-
mek yerine bizleri yok etmek is-
tiyor" diyor.
Zapatıstalann lideri Komutan
Marcos tarafından yazıldığı id-
dia edilen bildiride, asilerin di-
yalogdan yana olduğuna dikkat
çekıliyor.
Meksika Devlet Başkanı Ze-
dillo, geçen cuma günü gerilla-
lann askerlerin çekilmesi talebi-
ni geri çevırdı.
Zedillo. aynca Meksika top-
raklannda herhangi birayakJan-
ma hareketıne göz yummaya-
caklannı kesin bır dille belirte-
rek "14 aydır Chiapas merkezi
yönetimin denetiminden çıknuş-
ü. Ayaklanmalann yoğun oldu-
ğu bölgelerde denetimi yeniden
ele geçireceğiz'' dedi.
1994 yılının başında yaşam
koşullannm iyileştirilmesi tale-
biyle ayaklanan Meksikalı yer-
liler, ne yazık ki ayaklanmanın
başında gösterdikleri birliği son
günlerde koruyamıyor. Tutucu
ve sağcı yerli halk, yoksullann
tarafını tutan Katolik kilisesi
başpıskoposu taraftarlanna kar-
şı çıkarakdirenişin parçalanma-
sına, dolayısıyla zayıflamasına
yol açıyor.
Geçen hafta Zedillo ani btr
kararla ayaklanmanın en yoğun
olduğu Chiapas eyaletine asker
göndererek asilerin ve Kuman-
dan Marcos'un rutuklanması
emnni vermışti.
(
Bosna kasabı'
Arkan evlendi
ZİTORADJE (AA) - Yugoslavya'nın parçalan-
masında 'büyük rol oynayan' ve 1992 yılında ABD
Dışişleri Bakanlığı tarafından 'savaş suçlusu'ilan
edilen Sırp milis komutanı "Arkan", önceki gün si-
lah sesleri arasında evlendi.
Asıl adı Zelko Raznjatovk; olan Arkan'ın, söyle-
diğı milliyetçı şarkılar ıle ünlenen Cecaadlı pop şar-
kıcısı ıle hayatını bırleştirdiği törende. şarkılar de-
ğıl, sılah seslen ön plana çıktı.
Emrindekı 'Sırp kapJanlan' adlı milis kuvvetle-
rin gerçekleştirdiğı dehşet venci kanlı eylemlerle,
ABD Dışışlen Bakanlığı'nın 'savaş suçlulan' lıste-
sinde yer almaya 'layık göriilen' Arkan'ın düğü-
nünde etraf savaş alanına döndü.
Düğün, Arkan ve mılislennın, ırkçı şarkılarlaün-
lenmiş gelın Ceca'nın doğduğu köy olan Zıtorad-
je'ye aralannda kamyonlann da bulunduğu yakla-
şık 40 araçla gelmelen ile başladı.
Arkan'ın kumanda ettıği mihsler köye girişte,
daha önce Müslüman ve Hırvatlara karşı kullandık-
lan. bol bol kan akıttıklan otomatık tüfeklen ve di-
ğer tüm silahlannı bu kez 'komutanlarmın şerefı-
ne' ateşlediler.
Mılisler etrafı adeta savaş alanında çevirirken.
Arkan da tabii ki komutan olarak boş durmadı. Sı-
lahını. eski bir Sırp geleneğini yerine getirmek için
ateşleyen Arkan, Ceca'nın ailesının oturduğu evin
çatısına asılmış elmayı vurdu. Altı el ateş. ettikten
sonra elmayı vurarak, 'görevini tamamlamanın' ra-
hatlığı içinde eve giren Arkan. yapılan törenden
sonra, Ceca'yı alarak kendi evine götürdü.
Sırp cani Arkan'ın dünya evine girişi de şanına layık biçimde şarkılardan çok silah sesleriyle kuüandı.
Konuk
Yazar Kıbns için acil önlemalınmalıProf. Dr. EROL MANİSALI
Kıbns Rum yönetiminin, Av-
rupa Birliği'ne üyelik sürecinin
başlamasının. 'Türkiye için Kıb-
ns davasının sonu' olduğu. Türk
kamuoyu tarafından yavaş yavaş
anlaşılmaya başlandı. Atina'nın,
Rumlann ve AB'nin planı şu-
dur:
1) 1990 da. 'Kıbns Cumhuri-
yeti olarak, adanın tümünü tem-
silen' AB'ye tam üyehk başvu-
rusu yaptılar. AB ne 'evet' ne de
'hayır' dıyerek dosyayı tuttu.
Aslında. Rumlann, Kıbns Cum-
huriyeti olarak başvoıru haklan
yoktu. Çünkü cumhuriyeti oluş-
turan 1959 ve 1960 antlaşmala-
nna göre "Türldye ve Yunanis-
tan biıükte üye olmadıklan bir
uluslararası kuruluşa giremez-
lerdi ve Tiirkiye'nin onayı da ge-
reldyordu" Türkiye, AB üyesi
değildi. Digertaraftan 1963'ten
sonra adadaki cumhuriyet fiilen
ve hukuken ortadan kalkmıştı.
Ancak ABD, AET ve BM; Rum-
lan, Kıbns Cumhuriyeti olarak
tanımaya devam etmişlerdi. BM
nezdinde yürütülen görüşmeler-
de, adada iki ayn siyasi varlığın,
bırbirlenne eşit olarak bulundu-
ğu kabul edilmesine rağmen.
AB ayn bir politika izlemiş ve
özellikle 1989'dan itıbaren,
Rumlan AB çatısı altına çeke-
rek, 'yumuşak bir geçişle', Anka-
ra'nın ve KKTC'nin altmdaki si-
yasi ve hukuki zeminı kaydırma
yolu ile adanın Rum denetimine
girmesine çalışmaya başlamıştı.
Atina'ya firsat doğdu
2) Tam üye yapılmadan Tür-
kiye'nin sadece gümrük birliği-
ne girmesi, çok büyük sakınca-
lar yaratmasına rağmen. 'Türld-
ye'nin gereksiz yen aşun hevesK
birortamasokulmasr. Rumlara
ve Atina'ya bekledılderi firsatı
doğurdu. Atina, veto koydu ve
vetonun kaldınlması karşılığın-
da. 'Ankara'nın. Rumlann AB
ife tam üyelik görüşmelerine baş-
lamasına tepki göstermeyip ses-
siz kalarak', dolaylı onay verme-
si istendı. Dışişlen Bakanı'nm
şubat ayı Londra görüşmelerin-
de bu konu noktalanmış oldu.
Odünün anlamı
3) Yunan vetosunun kalkma-
sı karşıhğında Ankara'nın verdi-
ği ödünün anlamı şudur: "Arük
AB karar organlaru Brüksel'de
Rumlaıia tam üyetik görüşmele-
İLE DÜN VE BUGÜIM ARASINDA BİR YERDE.
N C Y
ASSOSR U V A
SAFRANBOLU
rini ne zaman başlatacaklanna
karar verebifccekterdir." Görüş-
melenn başlatılması ve sonuç-
landınlması 3-4 yıl sürer, bu
önemli değildir. Onemli olan,
Türkiye'nin itirazmı çekerek
ödün vermesi. ışi Brüksel'in sa-
hiplenmesi ve otomatik bir me-
kamzmaya. Türkiye'nin dışında
bağlanmasıdır.
4) Ankara. bugünkü tutumu-
nu değiştırmezse, şu gelişmeler
ortaya çıkacaktır.
a)- Bir süre sonra, AB Bakan-
lar Konseyi, Rumlarla tam üye-
lik görüşmelerinin başlangıç ta-
nhini belirleyecektir.
b)- Görüşmelerbaşlayacak ve
kesinlikle olumlu sonuçlanacak-
tır. çünkü AB, uzun yıllardan be-
n Rumlann tam üye olmasına
sıcak bakıyor.
c)- Rumlar, tam üye olunca,
Kıbns Cumhuriyeti olarak baş-
vurduklan ve görüşmeler Rum-
larla adanın tümünü temsilen ya-
pıldığı ıçin KKTC'nin altındaki
siyasi ve hukuki zemın tamamen
kalkmış olacak, Kuzey Kıbns,
AB tarafından Rum topraklan
olarak kabul edilecektir.
5) Bugün Türk kamuoyuna,
"AB Rumlan tam üye olarak
ahrsa biz de KKTC'yi Türkiye
ile birleştiririz" şeklinde açıkla-
ma yapmanın hıçbir anlarra yok-
tur. Çünkü bugün kuvvetli ve
haklı pozisyondayken elimizde-
ki itiraz hakkı Brüksel'e karşı
kullanılmazken, yann, Rumlar-
la görüşmeler Brüksel tarafın-
dan Türkiye'nin, ödün verip
haklannı kullanmaması sonucu
otomatik bir görüşme sürecine
oturtulduktan sonra kesinlikle
gerçekJeştirilemez.
Yapüması gerekenler
6) Iş ışten geçmeden yapılma-
sı gerekenler: Yapılan hatarun
düzeltilmesi için şunlar gerçek-
leştirilmelidir
a)- Ankara Brüksel'e derhal,
"Brüksel'in Rum yönetimi Ue
Kıbns Cumhuriyeti olarak de-
ğiL, Rum yönetimi olarak ve
KKTC'yi siyasi, hukuki ve eko-
nomik olarak hiçbir şekilde içi-
ne almayacak şekilde görüşme-
krde bulunabileceğini'' bildiren
bir mekrup gondermelı ve bu du-
rum teyit edilmeden AB ile
gümrük birliği anlaşmasının im-
zalanamayacağı belirtilmelidir.
b)- Türkiye ile KKTC arasın-
da, 'savunma ve işbirliği anlaş-
ması' imzalanmalıdır.
7) Bunlar yapılmadığı takdir-
de, hem Kıbns feda edilmiş hem
de Türkiye-AB ilişkileri yann,
içinden çıkılmayacak sorunlar
yumağının içine itilmiş olur.
DIŞİŞLERİ BAKAINLIĞI
Atamalar yine
hükümeti bekliyor
LALE
SARltBRAHİMOĞLU
ANKARA - Koalısyon orta-
ğı SHP'nin, CHP ile birleşme-
yi gecikmeli gerçekleştirmesi-
nin ardından, Dışişleri Bakan-
lığı'nda aksayan merkezdeki iç
yapılanmanın bir an önce ta-
mamlanması beklentileri do-
ruk noktasına ulaşrı. Merkez-
deki aksaklıklar devam eder-
ken, AB ile geçilecek gümrük
birliği konusunun ele alınaca-
ğı 6-7 marttakı kntik ortaklık
konseyi toplantısında, Dışişle-
ri Bakanı Murat Karayalçın'ın
Türkiye'yı temsil edıp etmeye-
ceği netlik kazanmadı.
Dışişlen Bakanlığı'nda müs-
teşar krizı yüzünden Türkiye
tarihinin en gecikmeli büyükel-
çiler kararnamesinin ocak baş-
lannda çıkmasının ardından,
Dışişlen Bakanlığı kontenjanı-
nı elinde bulunduran SHP'nin,
CHP çatısı altında birleşmeyi
gecikmeli olarak hafta sonun-
da gerçekleştirmesi de bakan-
lıktaki iç yapılanmayı aksattı.
Türkiye'nin önemli dış poli-
tika konulanndan olan bonı
hatlanna bakan müsteşar yar-
dımcısı Büyükelçi Temel tskh-
henüz imza yetkisi verilmemış
olmasının, bu konuda ışlerin
düzenli yürümesini aksattıği
bildiriliyor.
Türkiye'nin yeni Londra Bü-
yükelçisi olarak atanan Özdem
Sanberk'in yerine Dışişlen Ba-
kanlığı Müsteşar] ığı için adı
geçen ve Başbakan Tansu Çil-
ler ile iki eski dışişleri bakanı
arasında sürtüşmeye neden
olan Büyükelçi Volkan Vu-
ral'ın atamasının henüz yapıl-
mamış olması da dikkat çeki-
yor.
Müsteşar ve müsteşar yar-
dımcılıklan dahil merkezdeki
16'ya yakın boş kadro ise,
SHP'nin geleceğinin hafta so-
nundaki kurultaya kadar net-
leşmemesı yüzünden dolduru-
lamadı.
DYP ile CHP çatısı altında
birleşen SHP koalisyon hükü-
metinin 1991 Kasımı'nda ku-
nılmasından bu yana, 3 bakan
gören Dışişlen Bakanlığı'nda-
ki bu yapısal değişiklikJerin
gerçekleştirilememesınin, dip-
lomatlann üstlenecekleri gö-
revlerin ne olacağı belirsizliği-
ni doğurduğu ve günlük dış po-
litika işlerinin yürütülmesini
cıddi şekilde aksattığı belırtili-
yor.
Müsteşarlık krizi yüzünden
60'a yakın büyükelçi ile ilk kez
yurtdışına büyükelçi olarak çı-
kacak diplomatlann atamalan-
nı ilgilendiren kararname, 1.5
yılı aşkın bir gecikmeden son-
ra ocak ayı içinde çıktı.
Bu gecikme, Dışişleri Ba-
kanlığı'nda ciddi bir yapılan-
maya gidilmesı sorununu da
gündeme getirdi.
Büyükelçi unvanlı diplomat-
lann. kararnamenin gecikmesi
yüzünden merkezde yığılmala-
n, düşük kıdemlı diplomatla-
nn terfilerini de aksattı.
Büyükelçilerden oluşan pi-
ramitin üst kısmında oluşan so-
runlann düşük Jademli diplo-
matlann terfilenne yansıması-
nın, piramitin bu alt kısmında-
ki huzursuzluğu ciddı boyutla-
ra ulaştırdığı behrtiliyor.
DIŞ BASIN
tran ve nükleer sflahlar
Bugünlerde nükleer güç olmak
için en az iki ülke gerekiyor:
Bıri nükleer çalışma yapan,
diğeri de ona yardım eden
ülke. Gizlice nükleer silah
çalışmalan yaptığı bildırilen
Iran'a ise birden fazla ülke
yardım ediyor. Bunlann
başında inkâr etmesine
rağmen Rusya geliyor.'Utanç
listesindeki diğer ülkeler ise
Çin ve Pakistan. Sorun,
"NükleerSuahlann
Yayümasun Yasaklayan
Anlaşma*
<
nın yetersizliğınden
kaynaklanıyor. Bu anlaşmanın
amacı, nükleer silah yapmak
isteyen yeni ülkelere kapının
kapatılması. Ancak anlaşmada
bir madde var. Bu maddeye
göre nükleer silaha sahip
olmayan imzacı ülkeler banşçı
amaçlarla uyguladıklan
nükleer programlar için diğer
ülkelerden yardım alabiliyor.
Böylece banşçı nükleer
program uyguladıklannı ilen
süren ülkeler, sağladıklan
yardımlarla gizlice nükleer
silah yapımına yöneliyorlar.
Kuzey Kore ve Irak bu oyunu
oynamışlardır. Şimdi aynı
oyunu tran oynuyor. "Nükleer
Sflahlann Yayümasını
Yasaklayan Anlaşma", zayıf
yanlanna rağmen yine de
yararlı ve önemli bir
anlaşmadır. Ancak
anlaşmadakı açık kapılan
kaparmanın yollan
bulunmalıdır. Iran olayında
ABD. ingiltere, Fransa,
Brezilya ve Hindistan.
Tahran'a banşçı amaçlarla
nükleer madde ihracatına son ^
vermişlerdir. Ama Rusya, Çin
ve Pakistan ne yazık ki Iran'la
nükleer işbırliği anlaşmalan
imzaladılar. Gözü parada olan
Moskova, Iran için reaktörler
inşa etmeyi kabul etti. Oysa bu
reaktörlerin kullandığı
radyoaktif yakıt, plutonyum
içerir. Plutonyum ise bilindiği
gibı nükleer bombanın ana
maddesidir. Amerika, Iran'la
nükleer ışbirliğı konusunda
Rusya'yı bırçok kez uyardı.
Kongre'de bazı gruplar
Rusya 'ya karşı ekonomik
baskı uygulanmasını istiyor.
Ama Rusya'nın bu tutumu asıl
kendısine zarar verebilir.
Moskova, Iran'la nükleer
işbirliğı yaparak güney
sınınnda hiç güven telkın
etmeyen ve ne yapacağı
bilinmeyen bir rejimin eline
nükleer bomba vermektedir.
(16 şubat)
$t\x$JJork fömts
BosnaMa soykırmı
Sırplann yönetimin'deki
Omarska toplama kampı,
1992 yılında toplu kıyımlara,
işkencelere ve cinsel tacizlere
sahne olduğu gerekçesiyle
dünya kamuoyunun nefretini
topluyordu. Bosna'yı
Müslümanlardan temizlemek
amacıyla kurulan bu kamp ile
Nazi kamplan arasında büyük
koşutluk olduğu iddia
ediliyordu. Birleşmiş Milletler
ve ABD kampta soykınm
uygulandığı gerçeğini dile
getirmekte son derece isteksiz
davranıyordu. Ne var ki
Birleşmiş Milletler'in yargı
organlan en sonunda kamp
komutanı Zeljko Mealdç ve
20 Sırp kökenlı görevlı
hakkında soykınm
uyguladıklan gerekçesi ile
soruşturma açmak zorunda
kaldı. Bugüne kadar söz
konusu savaş suçlulanndan
yalnızca bir tanesi gözaltına
alındı. Diğerlen Sırbistan'da
veya Sırplann denetimindeki
bölgelerde elini kolunu
sallayarak dolaşıyor. BM
mahkemesi suçlulan
gıyabmda yaıgılayamıyor,
ancak savcılar suç kanıtlannı
mahkemeye sunarak bu süreci
başlatabiliyor. Adaletin yerini
bulması için yalnızca bu
kişilerin yargı önüne
çıkartılması yetmiyor. Bu
suçlan işleyenleri
cezalandırmayan siyasi ve
askeri liderlerin de
yargılanması gerekiyor. Bu
bağlamda savaş suçlulannın
yargılanmasmı engelleyen
Sırp yöneticiler de suçlu
tanımına giriyor. Sırp
yetkilileri. savaş suçlulannı
yargılayan mahkemenin
Bosna'daki banş
görüşmelerini engellediği
kanısında. Ancak bu kişiler
adalet olmadan banşın nasıl
sağlanacağmı da açıklamak
zorunda. (16 Şubat)