03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT 1995 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 G U N D E M MUSTAFA BALBAY Nejat Daş hflmecesi I Baştarafı 1. Sayfada sorumlu tutan tim görevlilenn- den jandarma er Levent Kuşoğ- lu, ifadesinde şu açıklamalara yer verdi: 'Kaçıştan komutan sorumlu' "Tutuklu saıuğı götfirmek için 0930'da Bayrampaşa Ceza- evfnden yola çıkuk. Sahile birye- re gelerek kahvaltı yapnk. Kah- valn sırasında Daş'ın kolunda ke- lepçe yoktu. Nejat Daş, burada Derya Ayanoglu adlı kadınlaor- talama yirmi dakika kadar gö- rüştü. Yanımızda, Nejat Daş'ın kardeşi' Muhtar" lakaptı birisi De 6-7 kişi daha \ardi. Astsubay ımız Mehmet Tural'ın, Nejat Daş ve yakınlan ile oldukça samimi bir ilişkisi vardı. Çok rahat konuşu- yorlardı. Aralannda ne konuş- tu klannı duy amadım. Nejat Daş eiinde telsiz şeklinde telefbnla ko- nuştu. Kiminle ne konuştuğunu bilmiyonım. Bir ara komutanı- mtz Mehmet Tural yeşil renkli bir Tempra araca (Nejat Daş'a ait 06 RHL 47 plakah yeşıl renklı Tempra otomobıl) binerek ora- dan aynldL Sonradan öğrendiği- me göre aracı kendisi kullanmış. Askeri malzemeier almak için Beyazıt yakınlanna bir yere git- miş. Komutanımız tahminen bir saat sonra geri döndü. Bu süre içerisinde Nejat Daş'ın adamla- nndan maddi bir menfaat temin edip etmediğini bümivorum." Bunun ardından Istanbul DGM binasına hareket ederek duruşmaya gittiklenni belirten Kuşoglu, ifadesıne şöyle devam etti:"Duruşmadan çıküktan son- ra Sinop'a hareket etmedik. Ye- mek yemek için Nejat Daş'ın Be- yazıt semtindeki bir konfeksiyon mağazasına gittik. (Beyazıt Mar- mara Çarşısı'nda Daş'ın ağabe- yıne ait mağaza.) Ring aracunız mağazanın karşısındaki bir ala- na park etti. DGM'den mağaza- ya gelirken Tempra araç bizi ta- kip ediyordu. Aynca bir araç da- ha vardı. Amacımız mağazada yemek yedikten sonra Sinop'a hareket etmekti. Mağazada, Ne- jat Daş'ın annesi. kardeşleri ve birkaç tane daha adam vardı. Komutanımız Mehmet Tural mağazada orururken tekrar as- keri malzeme almaya girti. An- cak kiminJc gittiğini bilmivonım. Biz bu arada kebaptürü yiyecek- ler yedik. Yemeklerimizin içeri- sinde herhangi bir katkı madde- si yoktu. Daha sonra komutanı- mız geldi. Daş, mağazada kelep- çesizoiarakoturuyordu. Burada biraz daha kaldık. Nejat Daş'ı son olarak mağazadan aşağıya inerken gördüm. Bir daha geri gelmedi. Nejat Daş aynldıktan kısa bir süre sonra aramaya baş- ladık. Komutanımız ve dört ar- kadaşımla birtikte Daş'ın bulu- nabileceği muhtemel yerlere bak- nk. Ancak bulamadık. Daş'ın an- nesi ve kardeşleri de ortada yok- tu. Oradaki adamlara sorduk, bilmediklcrini sövlediler. Olav- dan hemen sonra karakola ha- ber verdik." tfadesinde bu açıklamalara yer veren jandarma eri Levent Kuşoğlu'nun dışındakı diğer er- ler de arkadaşlan ile aynı yönde ifade vererek kendilerinin üzer- lerine atılı suçlamalan kabul et- mediklerini. olaydan komutan- lan Astsubay Mehmet Tural'ın sorumlu olduğunu öne sürdüler. Kuşoğlu ise Daş'ın kaçtığının anlaşılmasından kısa bir süre sonra karakola haber verdikleri- ni söyledi. Ancak, emniyet yet- kilileri daha sonra yaptıklan açıklamalarda Nejat Daş'ın kaç- tığını olaydan 2.5 saat sonra öğ- rendiklerini, kaydettiler. Akdeniz'de 3.1 ton uyuşturu- cu yüklü Kısmetim-1 gemisinin batınlışı ile ilgili davadan 5 yıl 10 ay kesinleşmiş ağır hapis ce- zasının yanı sıra, yine Akde- niz'de yakalanan Lucky-S gemi- sındeki 14 ton uyuşturucunun sahibi olduğu iddiasıyla 30 yıl ağır hapis istemi ile yargılanan Nejat Daş'ın kaçınlışında oldu- ğu gıbı yakalandığı yolundaki senaryolar da esrar perdesini ko- ruyor. Uzun süreli birtakip sonu- cunda Daş'ın kaçışının ardından tstanbul Harem'de suç ortaklan- nın bırının evınde birkaç gün kaldıgı, oradan Düzce'ye geçti- ği v e burada düzenlenen operas- yonda da ikinci defa kaçmayı ba- şardıgı anlaşıldı. Takıbe devam eden emniyet ve ıstihbarat birimleri Daş'ın, Kıbns'a gitmek isterken son an- da yön değiştirdigini ve Sam- sun'dan gemi ile Rusya'ya, ora- dan da Romanya'ya geçtiğini be- iırlediler. Daş'ın bulunduğu ye- ri belirleyen emniyet yetkilileri- nin Rumen polisine durumu bıl- dirmesi üzerine Daş'ın, Roman- ya'nın Brilla kentinde yakalan- dığını açıkladılar. Bu haber tüm medyada ya- yımlanırken Nejat Daş olduğunu bildiren bir kışi Sabah gazetesi yöneticilerinden Fehim Yener'i arayarak yakalanmadığını söy- ledi. Ancak telefon açan kışinin gerçekten Nejat Daş olup olma- dıgı kesinlik kazanmadı. Emniyet Genel Müdürü Meh- met Ağar, Romen polisinin Tür- kıye'den Nejat Daş'la ilgili bilgi istediğini belirterek, "Bizkendi- lerine gereken tüm bilgileri gön- derdik. Daş'ın uyuşturucu ka- çakçısı olduğunu, 30 >ıla kadar hapis istemiyle yargılandığını, daha sonra cezaevinden kaçügı için gr»abında tutuklama karan- nın bulunduğunu kendilerine bO- dirdik. Ancak. Daş'ın yakalanıp yakalanmadığına dair bize bir bilgi ulaşmadTdedi. fçışleri Bakanlığı yetkilileri de. kendilerine sanıgın yakalan- dığına dair hiçbir bilgi gelmedi- ğinı ifade ettıler. Bakanlık yetkililerinin verdi- ği bilgiye göre Nejat Daş'ın ya- kalandığı yolundaki asılsız ha- beri kamuoyuna ilk duyuran Is- tanbul 11 Jandarma Alay Komu- tanlığı oldu. îdil Çeliker serbest • Baştarafı 1. Sayfada gazeteci Umit Çeliker'ın de bu- lunduğu 11 kişi, dün öğle saat- lerinde getirildikleri Şişli Adli- yesi'rîde uyuşturucu bulundur- maktan suçüstü yakalandıklan için tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildı. Istanbul Narkotik Şube Mü- dürlüğü ekiplerince 5 gûn önce Kurtuluş'ta düzenlenen uyuştu- rucu operasyonu sırasında gö- zaltına alınan 19 kişiden 14'ü dün, Adnan Menderes Bulva- n'ndaki yeni Emniyet Müdürlü- ğü bınasının arka kapısından ba- sın mensuplanndan habersiz ka- çınlarak Şişli Adliyesı'ne götü- rüldü. Şişli Müracaat Savcısı ErolTannyakul sunucu tdil Çe- liker ve iki sanığı, Narkotik Şu- be Müdürlüğü'nde alınan ifade- leri doğrultusunda delil yetersiz- liğinden serbest bıraktı. Savcı Tannyakul, diğer sanıklar Selin Ekinci, Zeki Er, Ekrem Yıldınm, GUNDUZ GOZUYLE • Baştarafı 4. Sayfada Ama o beş on aydın da polisten, yargıdan yakasını kur- taramıyor. Bir oyun oynamaktayız. Sol denilen iki partinin çatı tartışmasını ele altrsak, sa- dece bu bile halka boş verildiğini anlamaya yeter. Evet, hal- ka boş verilmesi doğrudur, çünkü halkın demokrasiyi is- teyip istemediği bilinmemektedir. Bu durumda demokra- si, sadece siyasetçilerimize özgü bir uğraşıdır. Halkımız ne istiyor öyleyse? Ürettiğini daha çok paraya satmak, ödemelerini ise da- ha aza indirmek istiyor. Bir geçim sorunudur bu, işte o kadar. Ya özgürlük? Ah onu isteyecek duruma gelebilsek! Bu durumda, hani o günler lsmet Paşa'ya sorulan bana sorulsa ne derim? "Müzik dinleyin" derim. AYAKTA ailesi TUNCER'e kavuştu. Mutluluklar diliyoruz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI • Baştarafı 1. Sayfada Ankara'da bu hafta bir başka ba- lonun rüzgân şişirilıyor. Istanbul'da 11 şubat cumartesi günü Polat Rö- nesans Oteli'nde, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın verdıği iftar ye- meğinin bir benzeri 23 şubatta An- kara'da düzenleniyor. Vakıf; Zaman gazetesi ve Fethullah Gülen'in ba- şını çektiği, "dışa açılmayı" hedef- leyen bir kuruluş. Istanbul'daki yemeğe Zaman ga- zetesi çevresindeki halkaların yanı sıra, "milli çapkın" Süha Özgermi, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Şen, "yılların eskitemediği" Seda Sayan. eski Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan'ın da aralannda bulunduğu bine yakın kişi katılmıştı. Ankara'da da benzer bir katılım bekleniyor. Hazırlıklar öyle. Politikacı ve sa- natçı çevrelerinin yanı sıra askeri- yeden de davet edilenler olmuş. Büyük Ankara Oteli'ndeki yemek için bana da bir davetiye geldi. Önce şunun altını çizmeliyiz; Cumhurbaşkanı'ndan milletvekille- rine kadar her kesimin iftar yemeği verdiği bir ortamda Gülen'in de ye- mek vermesi, konuşma yapması normal. Kaldı ki, gelinen bu nokta bir sonuçtur. Yıllar önce ekilen dev- let destekli tohumlar meyve veriyor. Bunu anlamamak, tarlaya soğan ekip, niye çıktı dıye şaşırmaya ben- zer. Ancak birbirinden bağımsızmış gibi gelişen olaylan birleştirdiğimiz- de ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Cem Boyner. geçmişi tümüyle reddederken, "Bugüne bakalım, kimseden medet ummayalım" di- The Boyner Hoca Elendi Said-i Şerif yor. Boyner'e göre, emek-sermaye, ezen-ezilen çelişkisi bitti. Bütün so- run, toplumun belleğıni sılmek, geçmişle bağını koparmak, bunu süslü tümcelerle yepyeni bir şey- miş gibi aktarmak. Boyner'in çevresine bakıyoruz, partinin kurucuları arasında daha önce iki kez vurguladığımız Prof. Şerif Mardin var. Halen ABD'de yaşayan ve ABD'nin sağladığı pa- rasal olanaklarla Said-i Nursi araş- tırmaları yapan Prof. Mardin'in YDH'ye rasgele alınmadığı zamanla ortaya çıkıyor. Daha önce YDH'nin açılış şeklini, bu harekete yakışan değişik biçimlerde yazmıştık. Said-i Nursi ile nura gark olan Prof. Mar- din için de "Yarabbi düzenimizi ha- zırla" diyebilıriz. Prof. Mardin Ankara'da da "iyi yerlere" hazırianmaya çalışılıyor. YDH, arkasına uluslararası des- tek alıp kendi cephesinden yükle- nirken, Fethullah Hoca hazretleri de şeriatın çevresine kadıfe örmekle uğraşıyor. Zaman gazetesinin iç sayfalann- da "Islami Topluma Doğru" sayfa- ları hazırlanıp cihadın kaçınılmazlığı anlatılıyor. Birinci sayfasında ise her türlü düşünceye açıklıktan söz edı- liyor. Boyner, ABD'deki sağ kolu Prof. Mardin ve Fethullah Hoca... Ortak özellikleri şöyle sıralanabilin - ABD sonuna kadar destekliyor. - Parasal sorunları yok. (Fethullah Hoca taraftarlannın onlarca okulu hangi kaynaktan para bularak aç- tıkları bellı degil.) - Islam dinini "yumuşatıp" Türk toplumu için "acısız" hale getirme- ye hevesliler. - Arkalarında "tam teşekküllü" medya desteği var. - Ne yazık ki, pek çok aydın da bu rüzgâra kendisini kaptınp, peş- lerine takılıyor. Herkesin düşüncesini yüksek sesle söylemesinden yana olduğu- muzu, buna karşı çıkmanın olanak- sızlığını yineleyelim. Yani derdimiz, bu kesimlerin düşüncesini söyle- mesi değil, olamaz da. Ama Isla- mın, ısıtılıp, "çok taze" bir devlet düzeni olarak sunulması en azın- dan "samimi" değil. Burada karıştırılan bir nokta var. Türkiye'de aklın özgürlüğünü iste- yenlerin, demokratların, kendisini günlük rüzgâra kaptırıp toza-çamu- ra bulanmamış aydınların karşı çık- tığı, islam dıni değil; şeriat yöneti- mi. Bireyi kul olarak gören, aklını bezle kapatan çağdışı kafalar, sa- dece islam dininin yaygın olduğu toplumlar içinde de değildir. Daha genel bir deyişle, bugün yaşadıkla- rımız, insanlığın gelişimini, aydın- lanmayı ısteyenlerle, beynini kirala- mışların ve belleğini yitirmişlerin ça- tışmasıdır. Geçelim Afrika'nın ilkel toplumla- nnı, Asya'nın inekten ırmağa kadar doğa güçlerine inanan insanlarını; Hıristiyan dünyasında bile bu çeliş- kiye tanık oluyoruz. Birkaç örnek verelim. Galilei. Hıristiyanlığın en bağnaz olduğu dönemlerde, bilimsel çalış- malannın sonucunu açıkça ilan et- mekten çekinmedi; Dünya yuvar- laktı ve dönüyordu. O gün kilise, Galileı'yi mahkûm etti ve kınadı. Aradan yüzyıllar geçti, Avrupa çağ atladı, bilim kazandı, ama kilise Ga- lilei'yi tam 350 yıl sonra, 1992 yılın- da affetti ve "kınama"y\ kaldırdı. Nasıl şeriatın bilime karşı tutumunu onaylamıyorsak, kilisenin de bir bi- lim adamını tam 350 yıl "tonama"sı- na karşı çıkıyoruz. İşte Suudi Arabistan Yüksek Din Kurulu Üyesi Şeyh Abdülaziz Ibn Baaz'ın hâlâ geçerli olan fetvası: "Yerküre düzdür. Her kim onun yuvarlak olduğunu savunur, o kişi ateistlikle suçlanmayı hak etmiştir. Buna da karşıyız. Burada onayla- madığımız din değil, insanların inancı değil, aklın özgüriüğüne gem vurulmasıdır. Baudelaire de "Elem Çiçekleh" kitabı nedeniyle kiliseden aldığı "kı- nama"dan ancak onlarca yıl sonra kurtulabildi. Şeriatı sulandırarak, yumuşata- rak, ısıtarak içeriğini değiştiremez- siniz. Aklı yok saymanın, azı çoğu olmaz. Kışacası: Tansu Çiller Hacı Tur- gut Özal'm güzel ve sanşın olanıy- dı, Cem Boyner de O'nun genç ve yakışıklı olanıdır. Şerif Mardin; Said-i Nursi'nin, ba- şına Prof. getirilmiş olanıdır. Fethullah Gülen, Arap şeriatçısı- nın elbise giymiş olanıdır. Bunların peşinden giden sözde aydınlar da, aydının, aklını peynir- ekmekle yemiş olanıdır... Bursa'da uçak düştü iki kişi öldü BURSA/ORHANGAZİ(Cum- huriyet) - Bursa'nın Orhangazi il- çesı Yenıköy beldesi Kocadüz mevkiinde bır Fransız eğitim uça- ğı düştü. Olayda iki Fransız haya- tını kaybetti. U TB 20" tıpı Socatar firması- nın imal ettıği (Aerospatiale ait kuruluşu) iki kışilık uçağm Fran- sa'dan havalandığı bıldınldi. Edı- nilen bilgılere göre uçak yoğun sis veya yakıt yetersızlığı nedeniyle Bursa'nın Orhangazi ılçesı Yeni- köy Dumantepe mevkiinde düştü. Uçağı kullanan Fransız uyruklu Rooert Bernard ile kimlığı belir- lenemeyen ikinci görevlı olay ye- rınde öldü. Düşüşün dün sabah sa- at 09.30-10.00 arasında olduğu ve jandarmaya 13.30'da bilgi geldıği öğrenıldı Uçağın düştüğü Yeniköy Bel- desi Belediye Başkanı Şerif Dur- gud yaptığı açıklamada kazadan hemen sonra olay yerine gittikle- nni belirterek şunlan söyledi: "Lçağın yere çakıldığını gör- dükten hemen sonra bir grupla kaza yerine gittik. Uçağın enkazı çok geniş bir alana yayılmıştı. Biri pilot kabininde diğeri de uçağın parçalan arasında iki ceset gör- dük. Bu sırada Arif Canıtez adlı bır \atandaşımız da yardım eder- ken eeçırdığı kalp krizı sonucu öl- dü."" Güvenlik kuvvetlerince uçağın düştügü bölgede geniş güvenlik önlemlerı alınırken, Orhangazi Cumhunyet Savcısı Osman Liu- dûz kaza yenne gıderek inceleme- lerde bulundu. Savcı Uludüz uça- ğın bır Fransız eğitim uçağı oldu- ğunu \e ilk araştırmada yakıtının bıttığının belırlendığıni söyledi. Dd partiııin birlik başarısı Birieşme kurultayından çıkan sonuç, Karayalçın ve Bavkal'ın geleceklerini belirlemenin ötesinde bir önem taşıyor: Solun kan kavbını önleyebilmek. 1978'den bu yana sürekli kan kaybeden sosyal demokratlar, CHP çatısı alün- da bürünleşme yolundaki kararlanyla. ilk kez bu olumsuz süreci tersine çevirmek yolunda bir adım da atmış oldular. (Fotoğraf: AA) ORAL ÇAL1ŞLAR CHP-SHP bütünleşme kurultayının Türkıye'nın gelece- 5i ve kaderi açısından bır önemi var mı? Basında yer alan yazı ve yorumlarda-bu nokta pek ele alınmıyor. Daha çok Karayalçın'ın \e Baykal'ın kaderleri, yaptıklan hesaplar üzerinde duruluyor; ve bakanlann kimler olacağı tartışılı- yor. Bu birieşme adımını öyle pek de küçümsememek gerek. Sosyal demokratlann ve bütün solun 1978'lerden bu yana sürekli kan kaybettiği birgerçek. 12 Eylül askeri darbesi ve Sovyetler Birliği'ndeki çöküşle de birleşen bu güç kaybı. solun dibe \Tjruşunun da habercisiydi. SHP-CHP bütünleşme kurultayının başanyla gerçekleş- tirilmesi bence ciddi bir sonuç olarak kabul edilmeli. Sos- yal demokratlar ilk kez süreci tersine çevirmek konusunda bir başan kazandılar. Bölünme ve güç kaybetmeye ilk kez 4 dur' diyebilecek bir adım atıldı. Birliğin; bu güne kadar bölünmenin sorumlusu lıderlere rağmen gerçekleşmış ol- ması da dikkat çekici. Sosyal demokrat taban, kendi lıder- lerini aşarak ve onlan zorlayarak birlik istegini sonunda ha- yata geçirdi. Üstelik bu birlik, bölünmeye neden olan liderler etrafın- da degil ismi geçmişte hiçbir yolsuzluk ve sahtekârlık ola- yına kanşmamış birlikçi bir isim etrafmda, Hikmet Çetin etrafında gerçekleşti. Sosyal demokratlar. belki de 17 senedir ilk kez kaderle- nni değiştirebilecek bir adım atıyorlar. Yıllardır Türkiye: sagı sürekli güçlenen, solu ise kan kaybeden. dengelen bo- zuk bir ülke haline gelmişti. Bu dengesızlik öyle ilen bo- yutlara ulaştı ki sağcılaşma, RP ve MHP gibi aşın sağcı par- tilerin ön plana çıkmasına neden oldu. Ama bunun sonsu- za kadar böyle gitmesı mümkün değildi. Solun bir nokta- da kendıne gelmesi gerekiyordu. Solu olmayan bir ülkenin ıç hayatı da çürümeye mahkûm- du. Çünkü sol. toplumun demokratik denetim mekanizma- lannın çalıştığınm ve güçlü olduğunun ölçüsüdür. Bir ül- ' kede sol yok denecek kadar zayıfsa o ülkede yolsuzluğu, ' baskılan. sömürüyü eleştirecek ve bunlara karşı mücadele ' edecek ciddi bir ağırlık da yok demektir. Türkiye'de bunca buhranın. ınsan haklan ihlalınin, eko- • nomik dengesızliğin. toplumsal çürümenin en önemli ne- - denlerinden bıri; solun güçsüzlüğüdür, kan kaybetmesidir. Bütünleşme kurultayı bu gidişi tersine çe\ irebilmek için bir başlangıç olabilir. Bu bır ımkândır. Önemli ve geliştiri- lebılecek bır ımkân. Deniz Baykal'ın, Murat Karayalçın'ın vediğerlerinin ne • düşündüklen ve daha sonra neler yapabileceklerinden da- ha önemlisi. Türkiye'nin kaderidır. Çünkü. onlan da hiza- ya sokabilecek ciddi birbaşannın ilk ışıklannın yandığını söyleyebiliriz. Bu canlanma, daha başka ımkânlara da yol açarak gelişebilir. Türkiye. Avrupa'nm kapıstnda. Çiller,Türkiye'nin insan ' haklan İcamesini düzeltmek zorunda. Sosyal demokratlar, birliltkurultayından sonf»geçmişe göre daha güçlüler. Par-- lamentoda daha fazla üyeye sahipjer, moralleri daha yük- sek. Yeni sosyal demokrat birlik, hükümeti demokratikleş- me konusunda daha zorlayıcı olabilir. Uluslararası ve ulu- sal koşullar da buna oldukça elverişli. Sosyal demokratlar küçümsenmeyecek oranda önemli bir engeli aştılar. Daha sonra önlerine çıkacak engelleri ne- den aşmasınlar? Birlik adımının arkasında toplumsal bır binkimin oldu- ğunu da söyleyebiliriz. Son aylarda yükselen kitle eylem- leri, memurlann, işçilerin, ögretim üyelerinin ve toplumun tüm katlanndan yükselen seslerin. sosyal demokratlan da ciddi bir şekilde etkilediği ve onlan harekete geçmeye zor- ladığı bir gerçek. Son dönemde aydınlarda ortaya çıkan canlanma ve artan muhalefet de bu gelişmenin başka bir habercısi. Türkiye'de bir şeyler değişmenin eşigine geldi. Antıde- mokratik yapı zorlanıyor. Sosyal demokratlann birliği. bu gelışme içinde bir anlam kazanıyor. Sibel Cüler, Cemil Gültekin, Si- nan Ha>v, Hikmet Pas, AbdiU- kadir Ateş, ErcanÖnder, Faysal tbiş \e gazeteci Ümit Çeliker^i tutuklanmalan istemiyle nöbet- çi sulh ceza mahkemesine sev- ketti. Nöbetçi mahkemede tekrar sorgulanan sanıkJar savunmala- nnda içici olduklannı söylerken, üzerlerinde uyuşturu madde bu- lundurmaktan suçüstü yakalan- dıklan için tutuklanarak Bay- rampaşa Cezaevi'ne gönderildi- ler. Serbest bırakıldıktan sonra gazetecilerin sorulannı yanıtla- yan sunucu Çeliker. medyayı suçlayarak "Her zaman yargısız infaz diye ayağa kalkan medya- nın kendisi bu kez yargısız infaz yaptı. Ben uynştumcu kullanmı- yonım. Eşimin kullanıp kullan- madığını ise bilmiyorum. Başım- dan geçen olaylan da daha son- ra kitap haline getirmeyi düşü- nüyorum" diyerek adliyeden ay- nldı. 'Çetin' örgüüennıe Yıbnaz'dan medya eleştirisi • Baştarafı 1. Sayfada tiliyor. Başkanlık kuruluna alı- nabilecekler arasında, SHP kö- kenli MYK. üyelerinden Mustafa TîmisL Etem Cankurtaran. Feh- mi Işıklar. RızaYılmaz. Fikri Sağ- lar, Esin BozoğJu ve Mehmet Kah- raman'ın adlan geçıyor. Bir eski SHP'li kaynak, genel sekreterin mutlaka CHP'li olma- sı gerektiğinı vurgulayarak isım vermekten kaçınırken bu görev ıçın CHP eski Genel Başkan Yar- dımcısı Hasan Fehmi Güneş ile Adnan Keskin'in adı geçıyor. K.İ- mi SHP kökenliler. Keskin'ın, Baykal'a yakınlığı nedeniyle ye- niden yapılanma sürecınde genel sekreter olmasının sıkıntı yarata- cağını ileri sürerek Güneş ısmıne daha yakın duruyorlar. Buna kar- şılık, eski CHP kökenliler, Kes- kin'in genel sekreterlikte kalma- sı gerektiğinı savunarak bu konu- da direneceklerinin ilk işaretini verdıler. CHP Genel Merkezi'nden bir yetkilı, "Keskin'in yerine. 60 kişi- lik eski CHP PM'sinden yalnızca 10 kişinin destekle>ebileceği bir is- mi genel sekreter \apmak. bir CHP'liyi genel sekreter yapmak- tan öteve geçmez. Kaldı ki Kes- kin'in görevden aJınması, bir gnı- bun dışlandığı gibi görüntü çizer ve rahatsızlığa yol açar. Oysa, çok hassas bir dönemden geçiyonız \« dengeli hareket edilmesi gereki- yor" diye konuştu. Keskin'in, önceki gün Hikmet Çetin'i CHP Genel Sekreteri ola- rak aradığı vç yürütülecek ışler ile ilgili bir görüşme yaptığı öğrenıl- di. Keskin, dün de "CHP Genel Sekreteri" olarak bir basın toplan- tısı düzenledi. Edinilen bilgiye göre Çetin. partinin önündeki yeniden örgüt- lenme sıkmtılannı aşabilmek için genel sekreter yardımcılığı sayısı- nın yükseltılmesını istiyor. Konu- ya ilişkm bilgi veren bır kaynak. "Genel sekreter vardımcılanna. ayn ayn bölgelerin örgütlenmesi verilir" Her bölgeye, bir SHP. bir CHP kökenli genel sekreter bera- ber giderek bir arava getirilecek CHP-SHP örgüderinin bütünleş- mesi sıkınüsız atlaülabılırT 'dedı Kendını fesheden SHP'nin Ge- nel Sekreten Mustafa Timisi. dün bazı MYK üyelenyle sohbet etti. SHP MYK ü'yelennden Rıza Yü- maz, "Biz istifaya hazınz. Henüz kendi aramızda konuşmadık. M\ K toplanüya çağnldığında ko- nuşuruz" dedi. CHP'lıler ise bir- ieşme protokolünde. iki partinin MYK'sinin bır araya geleceğinin öngörüldüğünü anımsatarak ıstı- fa etmelen için bır gerekçe olma- dığını. Çetinin, "BaşkanhkDiva- nı"nı mevcut MYK'lerdeki kad- rolarla oluşturabıleceğıni sövledi- ler. CHP'nin yeni Genel Başkanı Hikmet Çetin, dün TBMM'ye ge- lerek kendını fesheden SHP'nin Genel Başkanı Murat Karayal- çın'ın odasında kutlamalan kabul etti. Çetin. foto muhabirlerinın ıs- rarlanna karşın, genel başkanlık koltuğuna oturmadı. Yeni genel merkez bınasının hangısı olacağı sorusu üzerine de Çetin. "iki binamız var. tkisi de olabflir" dedı. Çetin, PM toplan- tısının da TBMM'deki grup salo- nunda yapılacağmı bıldirdi. CHP'nin 120 kişilik PM'sinin sı- gacağı büyüklükte salon bulun- madığından. iki genel merkezde PM toplantısı yapılması olanaklı görünmüyor. Çetin, dün TBMM'de kutlama- lan kabul etti. Çetin, öğleden son- ra da TBMM'ye gelen feshedilen SHP'nin Genel Sekreteri Musta- fa Timisi. CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin \e milletvekilleny- le birlıkte. Bayındır Tıp Merke- zı'nde yatan Türk-tş Genel Baş- kanı Bayram Meral'i zıyarete git- tı. Çetin, Meral'e geçmiş olsun di- leğinde bulunduktan sonra, Ali Topuz. İsmet Atalav. Adnan Kes- km. Mustafa Timisi ve Ercan Ka- rakaş ile öğle yemeğinde bir ara- va geldi. • Baştarafı 1. Sayfada kunmak ısteyen Harranlılann elinden korumalann ve jandar- maların yardımıyla güçlükle kurtuldu. Yılmaz. Şanlıurfa parti örgü- ti'nce düzenlenen toplantıda partililer ve yurttaşlann sorula- nnı yanıtladı. Yeni Demokrasi Hareketi (YDH) Şanlıurfa tl Başkanı Şeyhmuz Horakan'ın da izlediği"toplantıda. SHP tl Yönetım Kurulu üyesı Hasan Yorgancı ve DYP'li Belediye Mectisı üyesi Halil Acar A- NAP'a katıldıklannı açıkladılar. Yılmaz. toplantıda "Cum- hurbaşkam'nı neden eleştirmi- yoruz? Yaşananların tüm so- rumlusu O" diyen bir partiliye, Cumhurbaşkanı Demirel'i sa- vunarak yanıt verdi. ANAP'ın desteklememestne karşm Demi- rel'in meşru biçimde Cumhur- başkanhğı'na seçildiğini anla- tan Yılmaz. bu dönemın ardın- dan sıyasi mücadelelerini nok- taladıklannı belirterek, "Sh'asi rekabet içinde olmayacağımızı söyledim. Ancak bunun şartı, kendisinin anavasanın emrettigi tarafsız Cumhurbaşkanı olnıa- sıydı" dedi. Demirel'in devlet başkanlığı göreviyle birlikte parti politika- sı yürütmesi durumunda tepki gösterme haklannın doğacağını bildiren Yılmaz, şunlan söyledi: "Bugüne kadarki davranışla- nnda, muhalefet olarak şikâyet- çi olmamızı gerektirecek her- hangi bir husus olmadı. Kendi- sinin bir parti genel başkanlığın- dan Cumhurbaşkanlığı maka- mına geldiği halde, bize karşı herhangi bir yanlış tavn olmadı. Kendi partisini tutan bir yol iz- lemedi. Demirel oyunu anayasa kurallanna göre oynadı." Yılmaz, parti mitinglerinde Cumhurbaşkanı'na eleştiri yö- neltmesınin nedenini. "Demi- rel'in, muhalefettey ken. gerçek- leştirihnesi olanaksız vaatler ver- mesi ve halkı hüsrana uğratma- sı olarak" açıkladı. Yılmaz, sert muhalefet yap- mamasını eleştiren partilileri de. "Bizim amacımız bağcıvı döv- mek değil, üzüm yemek" diye yanıtladı. Yılmaz, "Ben de bilirim bize yapılan muhalefet gibi her şeyi şikâyet etmeyi milleti tahrik et- meyi. Biz sadece iktidar olmak değil, milletinıizi ezen sorunlan çözmeyi, bu iktkian devirip Tür- kive'vi veni bir atüuna sokmavı amaçlıyoruz" dedi. Partililere "İnsaflı olun" di- yen Yılmaz. TBMM'de müca- dele ettiklerini. ancak Meclis'in çalışmaması nedeniyle halka medyayla ulaşmaktan başka yol kalmadığını vurgulayarak söz- lerini şöyle sürdürdü: "Ama her TV'nin. gazetenin ardında bir banka var. Boğazla- nna kadar tkrarete girmişler. Te- levizyonlar ve gazeteler istediği- mizi değil, başka şeyleri veriyor- lar. Bu durum sürerse gazetele- rin tirajı düşecektir." Yılmaz, medyanın tutumu nedeniyle halka doğrudan ulaş- ma yöntemleri uyguladıklannı ve 1995 sonuna kadar erken se- çime gidilmesini amaçladıkla- nnıbildirdi Yılmaz, geç saatle- re kadar süren toplantıdan son- ra konakladığı DSt tesislerinde . düzenlenen geleneksel sahur ye- , meğine katıldı. tlhan Kesi- ; ci'nin. türkülere eşlik ettiği sa- hur yemeğinde. Urfa Divanı ku- ruldu ve sabah saatlerine kadar • yöre müzikleri çalındı. Yılmaz, daha sonra Diyarba- . kır'a geçerek partili ve demok- ,' ratik kitle örgütlerinin temsilci- lerinin katıldığı toplantıda ko- • nuştu. Başbakan Çifler annesini yitirdi • Baştarafı 1. Sayfada rayalçın. başsağlığı dileginde bulundu. Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel de. Başbakan Çiller'e annesinin vefatı nedeniy- le bir başsağlığı telgrafı gönderdi. DYP Genel Başkan Yardım- cısı ve Teşkilat Başkanı Rıfat Serdaroğlu. Başbakan Tansu Çil- ler'e, annesinin vefatından ötürii başsağlığı dileginde bulun- du. Serdaroğlu mesajında. "Muhteremvaiidenizinvefatınıde- rin bir üzüntü içinde öğrenmiş bulunuyorum. Şahsun ve tüm DYP örgütü adına büyük acınızı yürekten paylaşıyorum. Mer- humeye Allah'tan rahmet, size, kederli aikni/c, yakınlannıza ve tüm sevenlerinize başsağlığı diliyorum" dedı. THY grevine MGK engeli B Baştarafı 1. Sayfada 1994 tarihinden itibaren yüzde 16, 1 Ocak 1995 tarihinden iti- baren yüzde 16, 1 Temmuz 1995 tarihinden itibaren yüzde 20 ora- nında ücret zammı yapılması yer aldı. Buna göre. ilk 3 ayda ortala- ma yüzde 34.5,9 ayda toplam 61.5 oranında ücret zammı yapılması gündeme geldi. 18 mılyon İıra çıp- lak ortalama ücret alan bir THY çalışanının ücretınin Ekım 1994 tarihinden geçerli olmak üzere 22 mılyon lıraya, ocak ayında 25 mıl- yon lıraya, temmuz ayında da 30 mılyon lıraya çıkaran hükümetın önerisinde, toplusözleşmenin yü- rürlülük süresinin 24 aydan 27 aya çıkanlması da yer aldı. Önerıyi kabul ehneyen Hava-Iş Sendikası. THY'de ilk 6 ay yüzde 90. Havaş'ta da yüzde 80 oranın- da; ikinci altı ayda ise yüzde 40 oranında ücret zammı önerisi yap- tı Sendikanın. işgüvencesineiliş- kın ıdan madde konusundaki iste- mi de kabul edılmedi. Hava-lş Sen- dikası Başkanı Ayçin. ücretlerde yakınlaşma olmadıgını kaydede- rek. "Şu anki yaklaşım, btziın 24 şubatta greve çıkacagımızı kesin- leştirivor. Hazjrlıklarımı/ı sürdü- rüvonız" dedi. Grevin ertelenme- sı durumunda Danıştay'a başvura- caklannı belirten Ayçın. "tnsanla- ruı en demokratik haklannın bas- ünlması. haklannın gasp edilmesi, uygulama şansı olmavan bir vön- temdir. Bütün yetkilileri bir kez da- ha uvanyonım. Yetkivi kötüye kul- lanmasınlar" diye konuştu. Greve çıkılması durumunda Başbakan İansu Çiller'in Japonya gezısinın gerçekleşmeyeceğıne de dikkat çe- ken Ayçin, grevin ertelenmesi du- rumunda Başbakan Çıller'ın geç- mişte Turgut Ozal'ın yaptığı gıbı "grev kıncıhğı'* yapmış olacağını ılerı sürdü. Daçe de, THY grevinin gerek Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ge- rekse Bosna-Hersek'teki askerle- nn sevki nedeniyle milli güvenlik- le yakından ilgili olduğunu ifade etti. Daçe, "Bu itibarla. hükümet grev ertelemeyi düşünmek zorun- dadır. Sanıyonım, bir iki gün için- de konuyu tarnşır" dıye konuştu. Daçe. SHP kanadının grevin erte- lenmesi konusunda izleyeceği tavırla ılgılı olarak da, "Konu.mil- li güvenlikle yakından ilgili. Bu nedenle, ortağımızın anlayış gös- tereceğini umuyorum" dedı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle