Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 1995 SALl
10 DIZIYAZI
Şeriatçılarlauzlaşma arayışı
Türkiye'ye küresel senaryo-
lannda en fazla yer veren yazar-
lardan bıri de Samuel Hunting-
ton'dır Huntington'ın, 'Uygar-
Udann Çatışması' makalesi. ye-
ni dünya düzeninin temel çatış-
malannın uygarlıklar arasında
olacağını belirrmekte ve Batı'ya
tavsiyelerde bulunmaktadır(*).
Bu çalışma, sadece akademik
düzeyde değil dünya çapında si-
yasetçi ve devlet adamlan ara-
sında da tartışılmaktadır. Yazı-
da. "Halkların en yüksek ve en
geniş kültürel kimlikleri" olarak
tanımlanan uygarlığın hem nes-
nel (dıl, tarih, din, gelenek, ku-
rumlar) hem de sübjektıf (halk-
lann kendılerinı nasıl tanımla-
dıklan) öğelerinin bulunduğun-
dan yola çıkılmaktadır. Dünya-
nın. Batıcı. Konfüçyüsçü. Ja-
pon, Islam. Hındu. Slav-Orto-
doks, Latin Amerika uygarlıkla-
nnın kendı arasında \ e özellik-
le Batı'yla çatışmasıyia karşı
karşıva kalacağını savunan
Huntington. ekonomık modern-
leşme ve toplumsal değişimin
dünya çapında insanları yerel
kimliklerinden ayırdığını, bu-
nun sonucu olarak ulusal dev-
letlerin bir kimlik kaynağı ola-
rak zayıfladığını. ortaya çıkan
boşluğu pek çok yerde dinin
doldurduğunu söylüyor. Hun-
tington bölgesel ekonomik
bîoklann ortaya çıkmasının da
kültürel ve dini bloklaşma ilebır
arada girtiğine dikkat çekiyor.
Türkiye'nin yanında lran. Pa-
kistan, Azerbaycan, Kazakistan,
Kırgızistan. Türkmenistan. Ta-
cikistan, Özbekistan ve Afga-
nistan'ın yer aldığı Ekonomık
îşbirliği Örgütü'nü (EKO)'Arap
olmayan Müslüman ülkeleri bir
araya getiren' bir örgüt olarak
tanımlıyor. Avrupa Birliğı ise
Avrupa kültürü ile Hıristıyanlık
etrafında oluşuyor.
Uygarlıkların
fay hatları
Uygarlıkların fay hatlan sınır-
lannın. ileride çatışma sınırlan-
nı oluşturacağını söyleyen Hun-
tington. Avrupa'daki en önemli
bölünme hattının. Batı Hınsti-
yanlığının 1500'deki doğu sını-
n oldugunu belırtmektedir. Bu
hat Finlandıya, Baltık devletle-
ri ve Rusya'yı ayırmakta; Bela-
rus ve Ukrayna'yı ikiye bölerek,
güneyde Habsburg ve Osmanlı
imparatorluklannın tarihi sınır-
lanyla buluşmaktadır. Bu Çtzgı-
nin batısında ortak deneyler var-
dır; feodalizm. Rönesans, Re-
formasyon, Aydınlanma. Fran-
sız devrimi. sanayı devrimı. Hat-
tın batısı ekonomık açıdan daha
iyı durumdadır ve demokratik
sistemkr olarak Avrupa'yla bü-
tünleşmeyi hedeflemektedir. Bu
çizgınin güneyinde ve doğusun-
da kalanlar ise ekonomik açıdan
daha zayıf. istikrarlı demokra-
tik siyasal sistemleri gelıştırme
olasılıklan zayıfülkelerdir. Hat-
tın doğu \ e güney tarafi (Rusya,
Ortodoks Doğu Ukrayna. Sır-
bistan. Bulgaristan, Makedon-
ya. Yunanistan. Arnavutluk.
Türkiye) daha çok Ortodoks ve
Müslüman ağırlıklıdır.
Dine yenl bakıs
Huntington. çatışmakta olan
ve ileride de çatışmaya devam
edecek uyaarliklar arasında.
Türkiye'yi Islam uygarlığının
Türk alt-bölümüne yerleştir-
mektedir. Islam'ın Türk alt bö-
lümü yanında Arap ve Malay alt
bölürnleri bulunmaktadır. Yazar,
Türkiye"yi kendi sınıflandırdığı
alt bölüm içınde göremediği ıçin
olsa gerek. dünya çapında en
fazla 'parçalanmış' ülke olarak
tanımlamaktadır. Parçalanmış
ülkelerin yeni dünya düzeninde-
ki yerine geçmeden önce. arala-
nnda tslamiyet ve Ortodokslu-
ğun bulunduğu çeşitli kültürler-
de laiklik. anayasacılık, insan
haklan. eşitlik, hürriyet, hukuk
devleti. demokrasi gibi fikirle-
rin •titreşimler yaratmadığına'
inandığını belirtelım. Batı'nın
bu fikırleri yayma düşüncesi 'in-
san haklan emperyalizmi'ne
karşı tepkiler yaratmakta ve te-
ISfiSfEDÜZENİ sfeARYÖLARI
Küresel senaryolannda Türkiye'ye en fazla yer veren yazarlardan bi-
ri olan Samuel Huntington (yanda), çatışmakta olan ve ileride de ça-
tışmaya devam edecek uygarlıklar arasında, Türkiye'yi Islam uygar-
lığının Türk art-bölümüne yerleştiriyor. Avrupa Biriiği'nin Türkiye'yi içi-
ne almayacağının belli oldugunu söyleyen Huntington, Henze'nin sor-
duğu "Mekke'yi reddetmiş ve Brüksel tarafından reddedilmiş Türki-
ye, nereye bakacaktır" sorusunu yineliyor ve bunun yamtını "Belki de
Taşkent" olarak veriyor.
meldeki özgün değerlere dönü-
şü hızlandırmaktadır.
Bazı ülkelerin, toplumun han-
gi uygarlığa ait olduğu konusun-
da bölünmüş olduğuna dikkat
çeken Huntington. Türkiye'yi
bu ülkelere en açık ve'prototip'
ülke olarak göstermektedır. Ata-
türk'ün modern ve laık bir Ba-
tılı ulus devlet kuımak istediğı-
ni söyleyen yazar. toplumdaki
bazı unsurlarınsa Türkiye'nin
Müslüman bir Ortadoğu ülkesi
olduğuna inandıklarını belirt-
mektedir. Ancak, Türkiye'nin
yerinin belirlenmesinde çok
önemli bır nokta. ülke içindeki
tartışmalardan çok. Batı'nın
Türkiye'ye yönelik tutumudur.
Türkiye'ye Taşkent
adresi
Huntington. Batf nın Türki-
ye'yi Batılı olarak tanımaması-
na dikkat çekmektedir. Avrupa
Biriiği'nin Türkiye'yi ıçine al-
mayacağinın belli oldugunu be-
lırten Huntington. Henze'nin
sorduğu sonıyu yinelemektedir
* Mekke'yi reddetmişve Brüksel
tarafından reddedilmiş Türkiye,
nereye bakacakür?"
Sorunun yanıtını 'belki de
Taşkent' olarak veren Hunting-
ton. şunları belirtmektedir:
"Tarihsel olarak Türkiye, en
fazla parçalanmış ülkedir. Mek-
sika zamansal olarak en yakın
parçalanmış ülkedir. Küresel
olarak en önemli parçalanmış
ülke Rusya'dır. Bir parçalanmış
ülke, kendi u> gaıiık kimliğini ye-
niden tanımlayabilmek için üç
unsura ihtiyaç duyar: BûincisL,
ülkenin siyasi ve ekonomik eliti
genel olarak bu hareket hakkın-
da destekçi olmalıdır. İkincisi,
kendi kamusu buna hazır olma-
lıdır. Üçüneüsii, alıcı uygarlıkta-
ki belirleyiei gruplann öbüriinü
kucaklamaya hazır olmasıdır.
Meksika örneğinde üçü de mev-
cuttur. Türkiye örneğinde ilk iki-
si mevcuttur. Rusya örneğinde
üçünün olup olnıadığı da Batı'ya
girme anlamında belirsizdir."
Türkiye'de hem elitlenn hem
de halkın Batılı kimliği kabule
hazır oldugunu kabul eden Hun-
tington. 'alıcı uygarlığın etkili
gruplannın' Türkiye'yi kabule
hazır olmadığını söyleyerek as-
lında 'parçalanmanın' içsel de-
•Huntington, hem halkının büyük
çoğunluğunun hem de yönetici elitlerin
Batılı olmayı amaçladığını kabul ettiği
Türkiye'yi, Batı uygarlığına alınacak bir
ülke olarak görmemektedir. Bunun
nedeni, Türkiye'nin, yeni dünya
düzeninde alacağı rolü, Batılı bir ülke
olarak değil, 'islam uygarlığının Türki
alt grubu' olarak üstlenmesinin Batı'nın
çıkanna uyacağı varsayımıdır.
ğil. dışsal oldugunu da itiraf et-
mektedir. Acaba, Batı ülkelen-
nin senaryolannda, Türkiye'yi
arasına kabul etmeyerek. "Taş-
kent'e \e Ortadoğu'ya bakma-
sını sağlamak mı yer almakta-
dır?
Türkiye Batılı
olmamalı'
Huntington'un Batılı ülkelere
yaptığı tavsiyeler, bu sorunun
yanıtını kendiliğinden vermek-
tedir:
"Kısa dönemde. Batı kendi
içinde daha fazla işbirliğini teş-
•Batı'da İslam karşıtlığı, özellikle İran islam devriminden sonra
İslami hareketlerin tutumuna duyulan tedirginlikten
kaynaklanmaktaydı. ABD ve Batı, başka nedenler yanında bu
yüzden İran-lrak savaşında irak'a destek vermişti. Ancak, Batı,
yeni dünya düzeninde İslam'a da yeni roller biçmeye
hazırlanmaktadır.
•Yeni dünya düzeninde, ABD'nin şeriatçı güçlerle, kültürel ve
siyasi anlamda bir uzlaşma aradığı görülmektedir. ABD'li
bazı yazarların kavramlarında şeriatın yerini 'ılımlı Islam'
veya 'ılımlı köktendincilik' almaktadır. ABD kökenli ve
saygıdeğer olarak bilinen akademik dergilerde son iki yıldır bu
eğilimi gözlemek olasıdır.
ABD'li bazı yazarlann kavram-
lannda şeriatın yerini'ıhnüı ts-
lam" veya 'üımlı köktendincilik'
almaktadır. ABD kökenli ve
saygıdeğer olarak bilinen aka-
demik dergilerde son iki yıldır
bu eğılimı gözlemek mürnkün-
dür. Bu makaleler, ABD tarafın-
dan dünyanın dört bir tarafında-
ki hedef kitlelere ulaştınlmakta-
dır. Bu dergilerin bazılannda,
akademisyenlik düzeyleri tartış-
malı bazı yazarlar, Atatürk'e ve
Türkiye demokrasisine saldır-
maktadırlar. Şenatçı Sudan'ın
Londra Büyükelçiliği'nın Basın
AtaşesiAbdehvahab EV-Efendi,
Islam dünyasında demokrasiyi
ele ahrken. Türkiye'yi, "Müs-
lüman dünyasının. Arap olma-
yan kesimlerinde durum daha
iyi değikiir. Türkiye'de Ata-
türk'ün eleştirisi ve empoze et-
tiği laik politik ve toplumsal
sistemin temellerini eleştir-
mek yasaktır" dıyerek karalı-
yor(**). Londra'dan Türkiye
yazılırsa. ancak bu kadar yazılır
herhalde!.. 'Medine V'esikasrn-
dan. laiklik tartışmalanna kadar
Islamcılann birer birer boy gös-
tererek milyonlarca izleyiciye
ulaştığı bir ülkede 'Atatürk'ün
\e laik sistemin'eleştinlmesınin
yasak olduğu yazılabiliyor. Ge-
nel olarak Ortadoğu ve Islam
dünyasında demokrasiyi incele-
yen diğer yazarlann da Kürt so-
rununu bahane ederek Türki-
ye'yi demokratik bir rejim ola-
rak göstermedikleri dikkat çek-
mektedİT.
Halklannın büyük çoğunluğu
Müslüman olan ülkelerde. sade-
ce Türkiye'de 'Müslümanlar'ın
yıllardır kendi siyasal partileriy-
le seçimlere girdiklerine bir tek
yazıda bile dikkat çekilmemek-
tedir. Yoksa Suudi Arabıstan.
yıllardır Batı üniversitelerinde-
ki çeşitli kürsülere sağladığı
milyonlarca dolarlık maddi yar-
dımın semeresini mi almakta-
dır?
İslam'a yeni rol
Aslında Batı karşısında İslam
karşıtlığı. özellikle lran Islam
devriminden sonra tslami hare-
ketlerin Batı karşıtı olmalanna
duyulan tedirginlikten kaynak-
lanmaktaydı. ABD ve Batı. baş-
ka nedenler yanında bu yüzden
İran-lrak savaşında İrak'a des-
tek vermişti. 1979'dan sonra Ba-
tı kamuoyunda gelişen söylem,
güçlü anti-lslam duygularlabes-
lenmekteydi.
1979-1991 yıllan arasında la-
iklik eleştirileri sınırlı kalmıştır.
Soğuk Savaş'ın çeşitli düzeyler-
de sürüyor olması da bu tutum-
da etkili olmuştur. Ancak, Batı.
yeni dünya düzeninde İslam'a
da yeni rollerbiçmeye hazırlan-
maktadır.
En önde gelen amacın, İs-
lam'ın anti-Batı söyleminin kı-
nlması olduğu anlaşılmaktadır.
Özellikle ABD yazınında. anti
Amerikancı olmadığı takdirde
köktendincilikle uzlaşma arayı-
şı içinde olunduğu söylenebil-
mektedir.
vik ermeli (Avrupa-Kuzey .
rika), Doğu Avrupa ve Latin
Amerika gibi Batı'ya yakın kül-
türleri kendi içine katmalı; Rus-
ya ve Japonya ile işbirliği ilişki-
lerini sağlamab ve teşvik etmeli;
verel uygarlık içi çatışmalann
büyük uy gaıiık içi çatışmalara
doğru tırmanmasını engelleme-
li; Konfüçyen ve İslami devletle-
rin askeri genişlemesini sınırlan-
dırmalı; Konfüç>en \e İslami
devletler arasındaki çatışma ve
farklılıklan sömürmeü; meşru
Batı çıkarlannı yansıtan ulusla-
rarası kurumları \c değerleri
güçlendirmeli \e Batılı olmayan
devlederin, bu kurumlara katı-
lımını teşvik ermelidir. llzun dö-
nemde ise. aynı zamanda, Ba-
tı'nın diğer uygarlıkiann altuıda
yatan dini ve felsefı \arsayımla-
nn temelini >e bu uygarlıkiann
halklannın kendi çıkarlannı na-
sıl gördüklerinin vollarını daha
fazla anlamayı geliştirmesi ge-
rekmektedir. Bu. Batı ve diğer
uygarlıklar arasındaki ortak un-
surlantanımlamasını gerektire-
cektir. İlgili gelecekte, evTensel
biruygarukounayacak. onun ye-
rine bir arada yaşamayı öğren-
mesi gereken farkh uygarlıklar
olacaktır."
Huntington, yukandaki alın-
tıdan da anlaşılacağı gibi, Ba-
tı'ya kabul edilecekülkeler ara-
sına Türkiye'yi katmamaktadır.
Huntington, hem halkının bü-
yük çoğunluğunun hem de yö-
netici elitlerin Batılı olmayı
amaçladığını kabul ettiği Türki-
ye'yı, kendisi de Batı uygarlığı-
na alınacak bir ülke olarak gör-
memektedir. Bunun nedeni.
Türkiye'nin. yeni dünya düze-
ninde alacağı rolü. Batılı bir ül-
ke olarak değil, 'İslam uygarb-
ğının Türki alt grubu' olarak
üstlenmesinin Batı'nın çıkanna
uyacağı varsayımı olabilir. Böy-
le bir Türkiye. Huntington'un
kısa dönemde Batı'ya yaptığı
tavsiyelerin yerine gelmesinde
'piyon' olarak kullanılabilir. Bu
yaklaşımın. eski CIA'cı Hen-
ze'nin dizinin birinci bölümün-
dekı yaklaşımınaparalelliği. her
halde rastlantıdır! Huntington.
Türk halklar ile Slavlar arasın-
daki çatışmalara da büyük önem
vermektedir:
"Rus tarihinin büyük bir bö-
lümü. Sla> larla. sınırlarda yaşa-
van Türki halklann savaşıdır ve
Rus devlctinin kurulduğu 1000
yıl öncesine gider. Bu durum sa-
dece Rus politikalanna değil,
Rus karakterine da hâkim ol-
muştur. Bugün Rus gerçeğini an-
lamak, Ruslan yü/yıllardır uğ-
raştıran büyük Türk etnik gru-
buyla ilgili kavramlara sahip ol-
mayı gerektirir."
Uzlaşmanın adı .
'ılımlı İslam'
Yeni dünya düzeninde.
ABD'nin şeriatçı güçlerle. kül-
türel v e siyasi anlamda bir uzlaş-
ma aradığı açığa çıkmaktadır.
(*) Samuel P. Huntington,
'The Clash ofCMIizations?', Fo-
reien Affairs. Summer 1993, ss.
22^49.
(•*) Abdelwahab El-Efendi.
'Eclipse ofReason: The Media in
the Muslim World' Journal of
International Affairs, Summer
1993, ss. 163-193.
Yarın: Ortadoğuda din
senaryoları
T.C.
İZMİR13. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞt'NDEN
EsasNo: 1994 110
KararNo: 1994'772
Davacı Ahmet Hanedar tarafından davalı Hülya Hanedar
aleyhine mahkememizde açılan, boşanma davasında
31.10.1994 tarihinde yapılan yargılama sonunda;
Davacının davasının kabulüne. Amasya ili, Taşova ilçesi,
Kozluca Mahallesi, cilt 042 02. sayfa 59, kütük sıra no
56'da nüfusa kayıtlı davacı Ismail ve Sabahat'tan olma
20.10.1967 doğumlu Ahmet Hanedar ile. yine bu hanede
nüfusa kayıtlı eşi, davalı Kemal ve Melahat'ten olma,
1.4.1951 doğumlu Hülya Hanedar'ın M.K'nin 3444 sayılı
kanunla değişik 134' 1. maddesi gereğince, şiddetli
geçimsizlik sebebiyle boşanmalanna
30.000.- TL harcın, davacıdan alınmasına ve yargılama
giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına dair verilen
karar, inceleme yokluğunda bitirilen ve bulunamayan
davalı Hülya Hanedar'a tebligat yerine kaim olmak ve
Yargıtay yolu açık olmak üzere. ilanen tebliğ olunur.
Basın: 7977
T.C.
KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK MAHKEIVIESİ
994/1331 ESAS SAYTLI DOSY.4DAN DAVA
DtLEKÇESİNtN İLANEN TEBLİĞİ
Mahkememizde. Lütfiye Zehra Tabak vs vekili Av.
Hamza Nar tarafından davalı Şevki Özvardar aleyhine
açılmış, Karşıyaka, Turan Mah. 36819 ada, 12 parselde
tapuya kayıtlı, 191 m2 gayrimenkuldeki paydaşlığın satış
yolu ile giderilmesi davasında davalı Şevki Ozvardar'a
tebligat yapılamamış. zabıta tatbikatı ile de adresi tespit
edilememiş olduğundan. dava dilekçesinin ve duruşma
gününün ilanen tebliğine karar verilmiştır. Buna göre,
davalı $evki Özvardar'ın duruşmanın atılı bulunduğu
7.3.1995 günü saat 09.20'de mahkememizde hazır olması
veya kendisini vekille temsil ettirmesi, aksi halde,
kendisinin haklannı korumak üzere bir kayyım tayini ile
davaya yokluğunda ve kayyım huzuru ile devam edilip
karara vanlacağı, karar sonunda satışa karar verilirse, satışa
gidileceği ilanen tebliğ olunur.
Basm:7967
T.C.
KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
994/1357 ESAS SAYILI DOSYADAN DAVA
DİLEKÇESİNİN İLANEN TEBLİĞİ
Mahkememizde, Hasan Samim Tabak vs vekili Av.
Hamza Nar tarafından davalı Nazife Erikçi vs aleyhine
açılmış, Karşıyaka, Turan Mah. 36982 ada, 14 parselde
tapuya kayıtlı, 146 m2 gayrimenkuldeki paydaşlığın satış
yolu ile giderilmesi davasında. davalı Nazife Erikçi'ye
tebligat yapılamamış, zabıta tatbikatı ile de adresi tespit
edilememiş olduğundan, dava dilekçesinin ve duruşma
gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Buna göre,
davalı Nazife Erikçi'nin duruşmanın atılı bulunduğu
28.3.1995 günü saat 09.20'de mahkememizde hazır olması
veya kendisini vekille temsil ettirmesi, aksi halde,
kendisinin haklannı korumak üzere bir kayyım tayini ile
davaya yokluğunda ve kayyım huzuru ile devam edilip
karara \ anlacağı, karar sonunda satışa karar verilirse, satışa
gidileceği ilanen tebliğ olunur.
Basın: 7964
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Kutlu oisun!
Önceki gün çıkan "Cumhuriyet Çocuklan" başlıklı "Anka-
ra Notlan"r\m sonunda, Meclis'in çarşamba günkü birleşi-
mini tutanaklardan yansıtmaya çalışmıştım. Yerimin darlığı
nedeniyle, tutanaklardan aktarmak ıstediklerim -banagöre-
yanm kalmıştı. Kürsüde konuşan SHP Uşak Milletvekili Ural
Köklü'nün, kürsüde su içmesi, tartışmalara neden olmuştu.
Tartışmaları kaldığı yerden, tutanaklardan özetle veriyorum.
(Toplantı Başkanı ANAP'lı Mustafa Kalemli).
Ural Köklü (Suyu tçtikten sonra, devamla) - Bakın dinle-
yin, oruç, sadece mideyi dinlendirmek değildır. Oruç, insan-
lıkta bir nefıs terbiyesidir. (RP sıralanndan gürültüler). Anla-
tacağım... Rahatsız oluyorsanız, lütfen kulislere çıkın, din-
lenin. Oruç bir nefis terbiyesidir. Oruç, sadece mideyi ter-
biye etmek değil, gözünü terbiye etmek, beynini terbiye et-
mek, kendini olgunlaştırmak demektir. Onun için bu orucu
gerekçe kılanlar... Şunun hesabını versin. Bu konuyu gerek-
çe kılıp da devlet dairelerinde görevi olan, iki saatini çalış-
madan terkedip giden insanın kursağına giren lokmanın he-
sabını versin; bu olur mu?..
Ismail Sancak (ANAP, Istanbul) - Gündeme gel, günde-
me.
Ural Köklü (Devamla) - Olur mu? Ama, şimdiye kadar
böyle bir uygulama yoktu. Beyler, sözümün başında da söy-
lediğim gibi...
Elaattin Elmas (ANAP, Istanbul) - Vefer Başkan, yeter.
Ural Köklü (Devamla)-... Her şeyden önce, 20saatoruç
tutup da hiç kimseye ben oruç tutuyorum diye nazlanma-
yan ve başkalanna da hakaret etmeyen insanlanmızı ömek
alalım. Bugün oruç tutan insanlarımız da laik olan insanla-
nmızdır; yani, siz zannetmeyin ki, oruç tutanlaria tutmayan-
lar, laiklerle laik olmayanlar diye bu toplumu ayırmaya çalı-
şıyorsunuz; ama, alakası yok...
Ismail Sancak (ANAP, Istanbul) - Sen, laikliğipensan edi-
yorsun, perişan.
Ural Köklü (Devamla) - Bugün çok iyi biliyorum; oruç tut-
tuğu halde bu tür uygulamalardan kesinlikle, yüzdeyüz çok
rahatsız olan vatandaşlanmız vardır. (Gürültüler). Ondan son-
ra, bu memleketımizde oruç tutan da olacaktır, oruç tutma-
yan da olacaktır...
Mustafa Dağcı (MHP, Kayseri) - önerge üzerinde konuş-
sana kardeşim.
Ural Köklü (Devamla) - Lütfen, onun için, ölçeğimiz la-
ikliktir. Ölçeğimiz her şeyden önce demokratlıktır. (RP sıra-
lanndan gürültüler). Bakın, tahammülsüzlüğünüz meydan
yennde... Yapmayın... Yapmayın... Yapamazsınız. BuMec-
lis'e gelih<en, bu Meclis'in, bu devletin, bu Türkiye Cumhu-
hyeti'nin ilkeleri üzerine yemin ediyorsunuz; and içiyorsu-
nuz (RP ve MHP sıralanndan gürültüler). Yazıktır. Yapmayın...
Başkan - Lütfen, toparlar mısınız efendim...
Ural Köklü (Devamla) - Tabii efendim, topartayacağım...
Arkadaşlanm, sakin olun, oruç tutanlar çıksın, şurada Mec-
lis'in lokantasında yemek var. Hemen yemeğini yiyip gelsin
buraya, çalışacaklarsa.
Şaban Bayrak (RP. Kayseri) - Sayın Başkan, ne biçim ko-
nuşuyor?
Ural Köklü (Devamla) - Hiç gerekçe göstermeyin...
Lütfü Esengün (RP, Erzurum) - Sana ne?
Ural Köklü (Devamla) - Evet, bana herşey...
Lütfü Esengün (RP, Erzurum) - Hadi oradan!
Başkan - Sayın Köklü... Sayın Köklü...
Ural Köklü (Devamla) - Evet, beyefendi; bana herşey.
(Gürültüler). Nereye gönderiyorsun?..
(Söz atantann partilerinı, ayraç arasında ben yazdım.)
•••
Süleyman Beyin Çankaya'daverdiği "iftar" çağnsına "ül-
kenin içinde bulunduğu koşullarda laikliğın giderekyara al-
makta olduğu" gerekçesiyle, katılmama karan alan Türkiye
Mühendis Mimar Odaları Biriiği'nin (TMMOB) Başkanı Ya-
vuz Önen'le, Yürütme Kurulu üyelerinın adlannı yazmış, an-
cak Yönetim Kurulu üyelerinın adlannı -yer darlığından- ya-
zamamıştım. TMMOB'nin Yürütme ve Yönetim Kurulu'nun
tümünün adları ile Odaları şöyle:
Yavuz Önen (Başkan, Mimarlar Odası), Hasan Akalın (II.
Başkan, Mak. Müh. Odası), M. Fikret Ozbilgin (Sayman,
Maden Müh. Odası). Alpaslan Ertürk (Genel Yazmarı, Ma-
den Müh. Odası), Ihsan Karababa (Yürütme Kurulu Llyesi,
Kimya Müh. Odası). Mehmet Yüksel Barkurt (Y.K.Ü., Je-
oloji Müh. Odası), Reşat Ünal (Y.K.Ü. Harita ve Kadastro
Müh. Odası).
TMMOB Yönetim Kurulu üyeleri ise şöyle:
Ertuğrul Ünlütürk (Çevre Müh. Odası), Ünal Erdoğan
(Elektnk Müh. O.), Ekrem Poyraz (Fizik Müh. O.):, R. Tan-
sel Tımur (Gemi Müh. O.), Cengiz Kılıç (Gemi Makina Işl.
Müh. O.), H. Turgut Kaçar (tç Mimarlar O.), Dursun Yıldız
(Inşaat Müh. O.), Musa Kaynak (Jeofizik Müh. O.), llhan
Oğüş (Metalurji Müh. O.), Ali Aydemir (Meteoroloji Müh. O.),
Sezai Kaya (Orman Müh. O.), Necdet Pamir (Petrol Müh.
O.), A. Betül Uyar (Peyzaj Mimarları O.), Saffet Atik (Şehir
Plancılan O.), Ziya Özek (Tekstıl Müh. O.), K. Nabi Çizme-
ci (Ziraat Müh. O.).
Bu üyelerin tümüne Çankaya'dan "iftar" çağnsı gelmişti.
"İftar" çağnsına gitmeyen TMMOB'lilere, kutlama telgraf-
lan geldi. Karamürsel'den Mimar Süha Gönendik, sevincin-
den ağlıyordu...
Türk Tabipler Birliği Başkanı Dr. Selim Ölçer de, Çanka-
ya'nın "iftar" çağnsına katılmayanlardandı. Selim Ölçer, per-
şembe günü Yönetim Kurulu'nda toplantısı olduğu için "if-
tara" gitmeyeceğini arkadaşlanna açıkladı. Çağn yalnız Baş-
kan Selim Olçer'e gelmişti...
Bir kez daha yinelemek ıstiyorum: Polıtikacı, "iftar"vere-
mez, vermemelidir. Bu, din sömürüsüdür!
• • •
SHP ile CHP birleşti. Kutlu olsun! Bravo Hinthorozu'na!
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Pas önleyici olarak
kullanılan ruruncu kır-
mızı renkte boya. 2/
Tütün dizmek, kurut-
mak ve işlemek ıçin
kullanılan üstü kapalı
sergı... Ahşap direklen
nemden korumak için
altlarına konulan taş
altlık. 3/ Açık yeşil ve
pembe renkte değerlı
bir taş... Derinliğin bit-
tiği yer. 4/ Yanıcı. renk-
siz ve az kokulu kar-
bon ve hidrojen bileşi-
mi. 5/ Bernardo Bertolucci'nin
bir Fılmi... Kendıne mal etme, sa-
hip olma. 6/Arap abecesinde bir
harf... Evcil olmayan hayvanlan
vurma ya da yakalama işı... Bir
gösterme sıfatı. II Postundan
kürk yapılan bir memeli türü. 8/
Gurbetteki bır kımsenin doğup
büyüdüğü ve özlediği yer... Kitap
getirmemış peygamber. 9/ Üstü
kapalı olarak anlatma... Cevizin
yeşil kabuğu ve yaprağı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Dil devriminin ilk yıllannda milletvekili anlamında kullanı-
lan sözcük... Bir nota. 2/ Tanmda kullanılan azotlu gübre...
Göçebe ya da yan göçebe Türkmenler arasında ölülerin ardın-
dan söylenen, ağıt ve bozlağa benzer türkü. 3/ Leş... Baş örtü-
sü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma. 4/ Birim... Eski Mı-'
sır'da güneş tannsı. S' Bırçok efsaneye konu olmuş ünlü Frigya
kralı. 6/ Bilinç... Arrvin'in eski adı 7/ Sebep... Engel. 8/ Ma-
rangozlukta tahta üzenne boydan boya açılan kanal... Bizmu-
tun simgesi. 9/ Ülkemiz sulannda yaşayan ve "şıp" de denilen
mersinbahğı türü... Bir söz ya da düşüncede dırenen.