05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK 1995 CUMARTESİ 12 DEIY4ZI Pemirel-Erbakan Kavgası (1) 1969 seçimlerine gidilirken Demirel'in yoğun kulisine ragmen Necmettin Erbakan. Odalar Birliği Başkanı olmuştu. Danıştay'a davalar açılmış, birbiriyle çelişkili iki karar çıkmıştı. Demirel'in, Erbakan'ın Odalar Birliği'nden çıkanlıp atılmasını istediği biliniyordu, ama hiçbir yetkili sorumluluk almak istemiyordu. AP Genel Başkanı ve Başbakan Demirel, Trabzon'a gitmek için uçak beklerken, kendisini uğurlayan dönemin Ankara Valisi Ömer Naci Bozkurt ile Emniyet Müdürü İbrahim Ural'a, "Ne pahasına olursa olsun, çıkarın o adamı oradan" diyordu. ÎSTANBUL Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan, İTÜ'nün eski mezunlarına verilen plaket töreninde. Hoca,aıkakapıdankaçıyorrtesi sabah bir şube müdürüyle görevli polis ekibi, dışan çıktığı anda Odalar Birliği'ne girip duruma hâkim olmak için gece saat 24.00'e kadar Erbakan'ın binayı terk etmesini beklediler. Polisler bekçiye kapıyı açtırdıklarında Erbakan, çoktan makam odasını kilitleyip ortadan kaybolmuştu bile. 'ube müdürleriyle polis ekibi, Odalar Birliği kapısında sabaha kadar beklerken. Erbakan arka kapıdan içeri girip makamına oturalı saatler olmuştu. Hırsızhk masasınm "tövbekâr kasa hırsızlan"ndan "Çopur Hüseyın", Erbakan'ın içeriden kilitlediği kapıyı açmaya çalışıyordu. NECDET ON't'R 25 aralık sabahı seçım sonuçlarının kesinleşmesi ile finali başlayan **Demi- rel-Erbakan kavgasf'na kadenn oyu- nudenilebılır. rastlantılannüriinüde. Bu konudakı tartışmayı başkalanna bırakıp herkesin oldugu gıbı bizinı yaşamımız- da da başımızdan geçen ve kavganın iç- yüzünü ögrenmemize neden olan olayı. bır ra>tlantıvı anlatmalıyım... Ya$am rastlantılarla doludur 1973 seçimleriyapılmfş. hükümet ara- yışı içındeki Türkıye. bır bunalım yaşı- yor. Bu durumla ılgili olarak ızlenecek politikanın saptanması amacıyla gazete- de düzenlenen toplantıya katılmak üze- re lstanbul'a gitmek için Esenboga'da kapısı kapanınca ha\alanacak uçagın içinde bekliyoruz. L'çak doîu. sadece birkaç sıra ötede eski Ankara Emniyet Müdürü İbrahim liral'ın yanında tek kışılik bir boş yer var. Bekliyoruz. Az sonra elinde pardö- süsü ve çantası Necmettin Erbakan gö- rünüyor. L'çagı baştan aşagı yürüyüp yer arıyor. Ural'ın vanındaki böş koltu- ğu göriip oturuyor. Gözlerimı ikiliye dıkiyorum. Çünkü. Ural. Ankara Emniyet Müdürü iken Baş- bakan Demirel'inemriyle. başkanı seçil- diğı Odalar Birli&ı Başkanlıgı makamın- dan polis gücüyle zorla çıkanlıp atılmış- tı Erbakan İbrahim Ural. Erbakan'a bir şey dıyor \ e aralannda duyamadıĞim kı- sa bır konuşma oluyor. Sonra bırbırlerine sırtlannı dönüvor \e bir daha da uçak Yeşilköy "e ınene ka- dar tek lafetmiyorlar. Uçaktan inince he- men ibrahim İJrarı yakalayıp soruyo- rum, "Sa\ın (Jral. ne oldu? Erbakan ile sohbete i>i başladmız. Fakat çok kısa siirdü ve sonra da birbirinize sırt- larını/ı döndüniiz." İbrahim Ural. kısa konuşmayı şövie anlatıvor. "İyi yolculuklar diledikten sonra. Beyfendı beni tanıdınız mı" diye sor- dum. 'Tanımaz olur muyum? Sız Anka- ra'nıneski Emniyet Müdürü sünüz. Oda- lar Bırligi olayında siz haksızdınız" de- yince karşıhk vermek /orunda kal- dım. "Hayır Savın Erbakan" dedim. 'Asıl siz haksızdınız. Eğersiz Ticaret Ba- kanı oisanızve bir emir verseniz. Emri- nizi vılayet, emniyet müdüriine ıntikal ettirse ve siz de o emri uygulamazsanız ne olur' O emniyet müdürü kanun kar- şısmda suçlu dpw$\a düşer' Erbakan t>u kez "Verilen enıri dinlemeseydınız efendim' karşılığını verince. ben de 'O zaman da bana işten el çektirirlerdi" de- dim. Bir daha da hiç konuşmadık." Ura) ile. Erbakan üzerine ayaktaki kı- sa sohbetımiz sırasında. aslında Demirel ile Erbakan arasında çok eskiye dayanan bır mücadelenın olduğu su yüzüne çık- tı. Ankara'ya dönünce gazete koleksi- yonlarından ve olayin tanıgı gazeteci ar- kadaşlardan derledığım "Demirel'in Odalar Birliği harekâtı" ile ilgılı bel- ge ve bilgıler. çok ılginç bır manzara or- taya çıkardı. Odalar Birliği olayı 1969 seçimlerine gidilirken Demi- rel'in voğun kulisine ragmen Necmettin Erbakan. Odalar Birlıgı Başkanı olmuş- tu. Danıştav'a davalar açılmış ve sonuç- ta bırbınyle çelişkili iki karar çıkmıştı. Demirel'in. Erbakan'ın Odalar Birli- gi'nden çıkanlıp atılma.sını istediği bili- niyordu. ama hiçbir yetkili bu sorumlu- luğu üzerine almak ıstemivordu. Seçimler nedeniyle sık sık uçakla ge- zılere çıkan AP Genel Başkanı ve Baş- bakan Demırel. her seferinde kendısını ugurla^ıp karşılayan zamanın Ankara Valisi Omer Naci Bozkurt ile Emniyet Müdürü Jbrahim Ural'a her karşılaşlık- lannda soruyordu: "Beyler, ne oldu iş?" Fakat Vali ile Emniyet Müdürü, bu kavganın dışında kalmaya çalıştıklann- dan. işin üzerine gitmek istemiyorlaıeh. Fakat Demirel, Trabzon'a gitmek için uçak beklerken ikısinı de yanına çağınp şöyiededi: "Ne pahasına olursa olsun. çıkarın o adamı oradan..." Lral.yutkunup"A- ma beyefendi. bana bu yolda verilmiş bir emir yok ki" deyince sınirlenen De- mirel. şoyle bir yol önerdi: "Ticaref Bakanı. vilavete gerekli emri verir. Vila>et de emnivet nıüdü- röne emir verir. olur bu iş." Vali Boz- kurt'a dönüp devam ettı: "Vali Be>, gerekli emri yazılı olarak verin." Ertesı sabah. telev izyon dızisi olabıle- cek, komik olduğu kadar her bakımdan düşündürücü ve üzücü olay. erken saat- lerde başladı Bır şube müdürüyle go- rev lı polis ekibi. dışan çıktıgı anda Oda- lar Bırliği'ııe gırıp duruma lıâkım olmak ıçın gece saat 24.00'e kadar Erbakan'ın binayı terk ctmesıııi beklediler. Anıirle- rıvle konu^up bekçiye kapıyı açtırdılar ve gördüler kı Erbakan, saatler önce ma- kam odasını kilitleyip ortadan kavbol- muştu. Birkaç şube mudurüv le takv iye- lı polis ekıbı. Odalar Birliği kapısında karargâh kurup Erbakan"ı beklemeyi er- tesı sabah da sürdürdüler. Kapıda polis- ler beklerken Erbakan bınanın arka ka- pısından içerı girip makamına oturalı sa- atler olmuştu. Kapıdaki polisler. Erba- kan'ın ıçerıde oldugundan habersızdi. Fakat Demirel. olup bıtenı duvup Vali. Bozkurt ile Emniyet Müdürü Uraî'ı tel- sızle ev ine çağınp sadece "N'edir bu re- zalet?"'denıekle yetınmi^ti. Vali Boz- kun. Odalar Birliğf ne birkaç vüz metre uzakiıktakı Içislen Bakanlıgı'ndaelinde telsızle operasyonu başlatmıştı Hırsızhk ma.sasının "tövbekâr kasa hırsızları"ndan "Çopur Hjiseyin". Er- bakan'ın içeriden kilitlediği kapıyı baş- lannda Emnivet Müdürü"nün de bulun- SUNUŞ 25 aralık pazartasi günii saatler 16.00'yı "fisterirken RP Genel Merkezi nin toplıintı salonu, medya çahianları ve RP'nin iist düzey militanlanyla tıklım tıkhmdı. Birkaç gı'/'n önce alanlarla ekranlardaki "mütecaviz" ve "müstehzi" Erbakan, gitmiş, sanki verine bir hafkası gelmişti. Demokrat, anlayifjı, anayasa ve rasalara bağh Erbakan 7 dinlivonhım gözlerim kıipalı... Geı, erli ovkırın beşte birini alarak seçimden birinci çıkan RP 'nin genel başkuıu, Cumhurbaşkanı nın hükümen kıtrma görevtnı neden kendisine vermesi gerektiğini anlatıvordu Erbakan a sordular. "Fakat Cumhurbaşkanı, hükümeti kıırınu görevini hemen size vermeyeceğini soylüyor. Se diyorsıınuz? " Erbakan, o kendine özgü "mütebessim " maskesini takıp "Ben " dedi "Cumhurbaşkanı 'nı sizden daha çok tanırtm." Beynimde şımşekler çaktı Gerçekten. Demirel ile Erbakan ı birbirlerinden iyi tanıyabılecek bir üçüncü kişi olamazdı. L'sıılca salondan çıktım reyıldınm hıztyla arşivımin başına koihtm. Sonuçta. mescitte başlayıp devletin zinesine nrmanan "Demirel-Erbakan kavgası "mn flnalıni oluşturan bu kiiçiik dizi çıktı. N.O. duğu kalabalık bır polis ekibinın huzu- runda açmaya çalışıyordu. Bu arada içe- nden, telefon konuşmalan yapan Erba- kan'ın sesi gelıyordu. Kapı açıldı \e ıçeriye önce Emniyet Müdürü Ural vearkasından polislergır- dıler. Tabiı gazetecilerdeoradaydı. Em- niyet Müdürii ile Erbakan arasında şu konuşnıageçti. "Müdiir Bev. mesul olursunuz." "Ben değil. bana emir verenler ola- bilir." "Bunun hesabını sizden sorarlar, soracağım." "Benden değil. Ben, verilen emri verine getirhorum." Dıyalog burada bitnıış ve Erbakan'ın sekreterine zabıt yazdırma bölümü baş- lamıştı. Fakat zabıt bir türlü bitmiyordu. Erbakan. 54'üncü sayfayı yazdırırken Emniyet Müdürü müdahale edıp sert bı- çimde "Sayın Erbakan, size beş daki- ka daha müsaade" dedi. Erbakan'ın kendı kafasına göre yazdırdığı zapfı. Emniyet Miidürü'ne ımza ısrarıyla bır yarım saat geçmiş ve Erbakan. nemlı • gözlerje makamını ve Odalar Birliği "nı ağır adımlarla terk edip gitmiştı Kavga siyasete sıçrıyor Polis tanıfından Odalar Bırlıgi Baş- kanlığı makarnından çıkanlan Erbakan. hıç zaman yitirmeden doğruca Adalet Partisi"ne gidip kaydını yaptırmıstı Er- bakan'ın AP'ye kaydından Demirel'in haberı olınanıışlı. ama Konya'dan aday- lığını duyduğunda kan beynıne çıkmış- tı. Demirel de hiç zaman geçirmeden. Er- bakan'ın adaylığını AP Genel Başkanı olarak veto etmişti. Bundan sonra Nec- mettin Erbakan'ın hep Demirel'in karşı- sında ve Millı Nizam. Milli Selamet ve de Refah partıleri çizgisinden geçerek bugüne gcldığini göriiyoruz. Odalar Birlıgı olavıvla Demirel ara- sındaki kavgayı daha sonra CHP-MSP koalisyon hük'ümetinde başbakan yar- dımcısı olduğu günlerde Erbakan'dan şöyle dmlemiştik: "Biz, Odalar Birliği'nde Anadolu kalkınması fikrinin mücadelesini \ ap- tık. Bu /ihnivetle Odalar Birliği'nde bir idare heyeti seçtirdik. Fakat hü- kiimetle aramızda zihnivet farkından bir mücadele başladı. Birçok menfa- at grupları tahammül edemediler. Hükümete tesir eftiler. Demirel de ay- nı telaş içinde >anlış hareketlere gir- di. Demirel. kanuni olmasına ragmen "Ben seçilen idareheyetinı tanımıvorum" dedi. Danıştav, Demirel'i haksı/ bul- du. Demirel. baş edemeveceğini gö- rüncc. Odalar Birliği'ni polis marife- tivle boşalltı. Tabii bu işin bu hadise- lerden sonra sivasisahada halledilme- si gerekivordu. Buna inandığımıziçin- dir ki. 1969 senesinde iş. sivasete inti- kal etti." Aslında Erbakan'ın siyasete adım atı- şı 1969 degıl. 1960 yılı'dır. Çünku. 21 Ma>ıs ihtılalıni gerçekleştiren Orgene- ral Cemal Giirsel. devlet ve hükümet başkanı olarak kuracagı hükümet için adam aramaktadır. Politik bakanlıklar için adam çoktıır da ticari ve ekonomik konularla ilgili bakanlıklar ıçın voktur. Demirel ve Erbakan'ın İTÜ'de başlayan arkadaşlıklan, siyaset yaşamında da bugüne dek sürdü. Yarın: Mescit arkadaşlığı Türkiye'de HABITAT kargaşasıSÖN.MEZTARGAN Komıtbiriik Genel Bajkan Veküi -1- Yözyılımızın en son ve en büyük doruk toplan- tısı olarak nitelenen HABITAT JI etkinlikleri 3-4 Hazıran 1996 tarihleri arasında Istanbul'dayapıla- cak. Bu etkinlikler nedeniyle I85 ülkeden yakla- şık 20 bin insanın anılan tarihte Türkiye'de olma- sı. konferansın niteliği denli, düzenlemenin bü>oik- lügü açısından da büyük önem kazanmaktadır. Kısa adı HABITAT olan, Birleşmiş Milletler In- san >erleşmeleri Merkezi'nin düzenledigı bu do- ruk toplantısının Türkive'ye verılmesi nasıl birsü- reç ızledı? Bu sorunun yanıtını bulmak için. 1992'de Rıo'da yapılan "Diinya Çevre \e Kalkın- ma Konferansı"na gitmek gerekecek. Bu konferansa Süleyman demirel'in başkanlı- ğmda katılan Türk heyeti. HABITAT Il'nin Türki- ye'de yapılması isteminde bulundu. • Yüzyılımızın en son ve en büyük toplantısı sayılan HABITAT II I996*da Türkiye'de yapılıyor. Ne ilginçtir ki, kamuoyunun yanı sıra. en duyarlı kesimler bile HABITAT'a ilişkin aynntılan bilmiyor. HABITAT'la ilgili bir toplantıda. izleyenlerden bıri soruyor: "Başkan, bu HABITAT eski krallardan birisi mi? Bu yazı, HABITAT'ı kral sananlar kadar. kendilenni HABITAT'ın kralı görenler için de kaleme ahnmış kabul edılmelidir. Türkiye'nin bu istemı. Aralık 1992'de yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda uygun gö- rülerek Istanbul'da yapılması karan alındı. Böylece, birincisı 1976 yılında. Kanada'nm Ven- couverkentınde yapılan HABITAT toplantısından yinnı yıl sonra. ıkıncisi Istanbul'da yapılacak. Amacı, toplumsal ilerleme ve ekonomik büyü- menın en önemli öğesi olan. insan yerleşmelerinin birıkımlen v e taşıdığı ağır sorunlar konusunda. ge- zegenimiz ınsanlarını bilinçlendirmck. dünyavı yönlendıren odaklara. hulundukları heralanda sağ- lıklı, adil. güvenilir bir yaşama ortamı hazırlama- ları konusunda etkin ve ciddı sorumluluk taşıma- ya yönlendırmek olan HABITAT II kent doruğu- nun. amacı denli önemli bir dığer özellıği de. bu- güne deginyapılmışbütün Birleşmiş Milletler kon- feranslanndan ayn olarak. bu doruk toplantısında ılk kez "Sivil Toplum Kuruluşlan'1 (NGO) ve ye- rel ınisiyatiflere en ganış yerin ve katılma olanak- larının sağlanmış olmasıdır. Genellikle devletten dcvlete ilışkiler olarak bı- çiınlenen Birleşmiş Milletler konferansları resmı biryapıyasahıpken, HABITAT Il'de devletten dev- lete ilışkilerin >anı sıra siv ıl toplum kuruluşları öne çıkarak, toplantılarrn stratejılerini oluşturmada önemli rollerüstlenecekler. katılımcılığıözendıre- ceklerdır. Çok sayıda devlet ve hükümet temsilcilerinin yanı sıra toplumsal yaşamın tüm alanlarından seç- İcin temsilcilerin katılacağı HABITAT II etkinlik- leri. resmi konferanslar dışında: Yerel Yönetımler Forumu. Araştırmacılar. Akademis>enler ve İlgili Meslek Sahıpleri Forumu. Sendıkalar Forumu, Si- vil Toplum Kuruluşları Forumu, Parlamenterler Forumtı, V'akıflar Forumu ve Özel Sektör Forumu olmak üzere toplam yedi ana başlık altında topla- nıyor. Yine bu etkinlikler kapsamında sergı ve fuarlar. özel gösteriler ve şenlikler. bu düzenlemenin için- de önemli bır yer al/yor. SÜRECEK POLTITKAVEOTESI IVEEHVIED KEM4L Koyverin Gelsin... Birınin işı sarpa sarınca, "Eşekten düşmüş karpu- za döndü" derler. "Ne sofraya konur, ne misafire ik- ram edılir." Son seçimler için de "Eşekten düşmüş karpuza dtndü" denebilir mi? Denir. Sonuçlara bakıyoruz. kımsenin işine yaramıyor. RP önde gelen bir partı ama tek başına bir hükümet kuramıyor. Birisiyle ortak kurmak istese kimse ya- naşmıyor. ANAP'la DYP bir araya gelse sayısı yet- miyor. Tam eşekten düşen karpuz! ikincı Dünya Savaşı'ndan sonra italya'da yapılan seçimlerde en çok oyu Togliyatti'nin Komünist Par- tisi aldı. Komünistlerden korkuluyordu. Bir Amerikan gazetecisi, Sinyor Togliyatti'ye sor- du: "Şımdi ne yapacaksınız?" Togliyatti'nin yanıtı şöyle: "Seçim sonuçlan ortada... Birkabine k'urmakiçin oylaryeterti olmuyor. Bir devrım yapmak için de çok fazla geliyor." Sonra gazeteciye dönüyor: "Sinyor, sız ne yaparsınız?" Erbakan'ın aldığı oylar belli. Bir kabine kurmak için yeterli değil. Ortak arıyor, şimdilık bulamıyor. "Ne yapacak?" Necmettin Bey'e "Erbakan" derler. kadayıfın al- tını yakmadan bir şeyler yapacak! Kabıneyı kuramı- yor ki "faizsizbanka" ile şeriatı kursun! Faizsız ban- kayı bilmem ama şerıat çok tehlikelıdir, fazla oyna- maya gelmez. Vaktiyle başbakanlardan biri, gericilerin çok azdı- ğt bir dönemde kürsüye çıkmış, azan milletvekille- rini susturmak ıçın, "Siz istesenız hılafetı (şeriatı) bile getirirsiniz" de- mışti. Demiştı ama dedığine pişman olmuştu. Da- hası pişman etmışlerdi. Bütün kabine istifa etmiş, kendi bır başına kalmıştı. Erbakan'ın tekerıne taş koymayın, bırakın sada- ret mührünü alsın, kabineyı kursun, Meclıs'ın karşı- sına çıksın, güvenoyu istesin, güvenoyu alamasın, yüz geri etsın, o zaman ne olacak? Yıllardır tatlı tatlı vaatlerde bulunuyor. elbette so- racaklardır: "Hilafet nerde?" "Şeriat nerde?" "Faizsiz banka?" "Milli görüş?" "Adil düzen?" Bunların hiçbirini kotarmadan kürsüden geri dö- necektir. Yıllardır azıttığı, azdırdığı kalabalıklar on- dan millı görüşü isteyeceklerdir. Bunlar, işin ideolo- jık yanı. Bır de ekmek, aş, ış, yaşam isteyenler çı- kacaktır. Bunlan vermek elbette çokzordur. Dört rekât kaza namazı kılmaya benzemez. Kılarsın ka- za namazını ödersın borcunu!.. Bunlar da çıkacak- tır. Sadece bunlar mı?.. Konya'dan tek başına mil- letvekilliğı, Millı Nizam, Millı Selamet de çıkacaktır. Ve Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şu dizeleri: Destek almakta geriden hat ettın profesör - ^ ^ Gericıliğî yenkien.^ ^***Z/ icat ettin profesör ilmini irfanını da Bır kürsunün şanını da Adını unvanını da Berbat ettin profesör Büyük kentlerin varoşlan tekin değildır; oy verir- ler ama hesabını da sorarlar. gecekondular tek tek oylarının hesabını isteyeceklerdir. O zaman ne olacak? BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/Tasarruf.2/As- va'daki goçebele- rin kullandığı ka- lın keçeden yapıl- mışdaırebıçimın- deçadır... Nuh'un oglu Sam'dan tü- rediklenne inanı- lan ve aralarında dılyakınlığıbulıı- nan çeşitlı kavım- lenn foplandığı kol. 31 Eski Mı- sır'da güneş tann- sı... Fırında ek- mek. börek. çörek çev ırmeye varayan bır tür kürek. 4/ An- tıl Denızı'nde bırada-dev let. 5/ Çocuk yuvası... Atılgan. gözü pek. 6/ Bir ışı ustalıkla yapan. II Sahıp... Derv ış se- lamı... Kendinı beğendırmek amacıyla yapılan dav ranış. 8/ Aydın ilınde ünlü bır antık kent. 9/ Soyundan gelinen kimse... Ltanç duyma. Tümör. VL'KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Farklı. başka. 2/ Iskambılde bir kâğıt... Gök \'arlıklannı gözetleme. 3/ Türkıve'nın plaka jşareti.. Kuşaktan kuşağa geçen kalıtımsal öğe.. Bırnota.4/ Hoş kokulu vegüzel çı- çekleri için yavgın olarak yetıştırilen tırmanıcı bır bitkı. 5/ Ta\ îada bır sav ı.. Av rupa'nın ikınci uzun ırmağı. 6/ Ocak. soba gibi ısınma aracı... Bir akademik unvanın kısa yazılı- şı 7/ Rio de Janeiro'da bulunan. dünyanın en büyük stad- yumu. 8/ "Kötü. düşükdüzevİ!" anlamındaargosözcük. 9/ Afyon'un bir ılçesi... "Ölmek kaderde var. bıze ürküntü ver- mıyor Lakinvatandanavrılışm ıstırabı—"(Yahya Kemal) ILAN T.C. ÇANAKKALE İLİ YENİCE İCRA CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1995 257 Süresinde mal beyanında bulunmamak suçundan sanık. Çanakkale ili. Yenice ılçesi. Çakıroba Köyü nüfusuna kayıtlı. Mustafa ve Medine'den olma. 1945 doğumfu. Fatma Özbir'ın hakkında IIK 337. md. ge- reğincecezaiandmlması ıstemi ileaçılandavadaya- pılan açık yargılama sırasında; Yapılan tüm yazışmalara ragmen sanığın tebliga- ta yarar açık adresının te&pit edilemeyıp sanığa du- ruşma günü tebliğ edilemediğinden, ilanen tebliğe karar verilmiş olmakla; Duruşmanın bırakıldığı 08.02.1996 günü. yukarı- da açık kirnliğı belirtilen sanıgın duruşmaya aelme- dıği takdirde CMLK 225 veTlK 349. md. gereğın- ce vokluğunda duruşmanın yapılacağı ve karar ver- ileceği ilanen ihtarolunur. 14.12.1995. Ba.sın: 64032
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle