Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 fCASIM 1995 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYF;
KULTUR 15
UYGARLİKLARIN İZİNDE... OKTAY EKİNCf
Çanakkale'de SİT planlaması 'halka açık atölyeler'de yapıhyor
Eger
ÇanakkaleV
geçmek jçin
Kiiitbahir
Kaiesi'nin
yanıbaşından
kalkan
motorlara
binerseniz, bu
tarih ha/inesini
ezmek isteyen
boğaz köprüsü
projesinin ne
denJi
uygarlık
dışı olacağını da
köprû
vokken bik
farkedebilirsiniz.
Kenteelkonımada demokratik kültürBugünlerde yoiunuz Çanakkaieye
düşerse boğazı geçmek için Eceabattan
araba vapuruna bin/nek verine dilersenız
bu kez Kıhtbahır'den kalkan dolmus nıo-
tor/annı yeğleyın.
En küçüğü altı. en büyüğü ıse yırmi-
yeyakmotomobıliboğazınendarverın-
den yakJaşık 10-15 dakikada karşi kıvı-
ya ulaştıran bu sevimli motorlar. aynı an-
da size tanhle de ıç ıçe olma duvgusunu
yaşatacakiar.
Çünkü yıne Kilıtbahir KaJesinin he-
men yanıba^ındaki balıkçı barınağından
denize açılıp az sonra onun karşısındaki
ÇimenJik Kalesi'ne yaklaşmaya başla-
dığınızda. bu ikı tarihi yapıyı birlikte
seyrederek belkı de yüzierce yıl öncesi-
ne Sultan II. Mehrned'in henüz "Fatih"
olmadığı dönemlere gideceksiniz. II.
Mehmed'ın Istanbul'u almadan önce Bi-
zans'a denız yoluyla geiebilecek yardım-
fan daha ÇanakkaJe Boğazı "nda kesmek
için bu ikı kaleyı karşıhklı vapttrarak.
de>
r
im yerindeyse fethi nasıl sağiama al-
dığını gözlerinizle görüp yine tarihi ya-
şayacaksınız...
Eceabat'tan araba vapuru kullanmak
•• Çanakkale'de tarihi Kilitbahir ve Çimenlik kaielerini ezmeye niyetlenen
bogaz köprüsü girişimlerine karşı başlayan yerei direniş. kısa sürede kentin tüm tarihsel dokusunu
korumayı amaçlayan geniş katılımlı bir kültür projesine dönüştü. Koruma Kurulu,
bu projeyi SİT karanyla yasal güvenceye alırken. koruma amaçiı imar pJanı da tarihi Yalı Han'da
ve halkın izlemesine açık atölyelerde hazırlanıyor...
yerine Kilitbahir"den doimuş motoruna
bınmenin. başka bır güncel kazanımı da-
ha var.
Eğer bir kısım duyarlı Çanakkalelıle-
rın \eonlan destekleyen bızlergibilerin
Çanakkale köprü>ü projesinc neden kar-
§ı çıktığımızı merak edıyorsanız. vine bu
küçük ve alçakgönüllü deniz yoiculu-
ğuyla siz de çarpıcı gerçeğı görüp safla-
rımıza katılabilırsiniz.
Fatih, Bizans'a gelen deniz yolunu
kesmek için Osmanfı kalelennin yer se-
çiminde elbette kı boğazın en da yerıni
yeğlemış ve İstanbul Boğazfndakı Ana-
dolu ve Rumelihi.san"nda ızlenen yön-
tem burada da vinelenmişîi.
Canakkaie ıîe karşı kıyı arasmdaki
halkm denız ulaşımını sağlayan kayıklar.
motorfar ve derken önce at arabası son-
ra da otomobıl taşıvan teknelerde elbef-
te kı vine boğazın en daryennı kullan-
dılar ve bu tarihsel gelenek stmdı de ay-
nı güzergâhta sürüyor.
Ama iş Çanakkale Boğazı'nı geçecek
dev bırasma köprüproıesınegeldiğınde
\e bu proje için 20 yüzyılın 21. vüzvıla
da taşınan "engelişkin teknokyileri" dev-
reve gırdıginde. bu müthış mühendıslık
hankası ıçın de tıpkı 600 yı! öncesı gibı
yadakavıkçıların vemotorculann tercı-
hi gibi "boğazın en daryerinin'"seçılme-
>e kalkılma.s!. acaba ne kadar çağdaşf! ı
vene deıılı uvgart!) birtufumdur'
7
İşte bu sorunun yanıtını, Kılirhabır'den
kalkan küçük motor boğazın ortalarma
doğru geldığinde, her ikı tarihi kalenın
üzerınden geçecek ve onlan altına aîacak
olan dev bir asma köprüvü gözünüzün
önünde havalı olarak canlandırdığınızda
bıle hemen ve dehşetle ürpererek verc-
bılırsınız. Helevınebuköprü projesinin.
sadece karşınızda duran tarihsel mirasa
değil. v ıvadüklen ve bağlantı yollanyla
kuzeydeGelibolu Yanmadası'ndaki mil-
lı parka ve ormanlara. güneyde ise dün-
vanın en ünlü uygarlık merkezleri arasın-
da ver alan Troya bölgesine vereceği za-
rarları da düşündüğünüzde artık siz de
(hani şu kımilerıne göre tutucu sa>ılan)
gözö pek kommacılararasına yavaşya-
\a> katıhvorsunuz demektir.
Dilerseniz bunu sadece düşüncede de
bırakmayıp şırndi gerçekten onlara katı-
larak da sürdürebilirsiniz.
Kilıtbahır'den kar^ı kı>ıya bu duvgu
vüklü göziemferle geçtiğınızde. araba-
nızı hemen Valı Camısrnın arkasındakı
oioparka bırakın \e karşınızdaki Yalı
Han'dan ıçerigırin.
Bu küçuk ve se\ımlı. iki katlı. taş av-
iulu ve ahşap verandalı eski handa. sizi
önce ikı genç ve güzel insan karşılaya-
cak. HasanveNurTuıiıanlıçifti,bır>an-
dan birlikte ya$amasevincıni vakaladık-
ları tarihi Yalı Han'ın son onarım ışleri-
ni tamamlarken. öbüryandan o do>um-
suz demli çaylanndan sizede ikram ede-
rek güler yüzle "Hoşgeldiniz" diyeeek-
ler.
Derken yine bu küçük handa son za-
manlarda ne denli büyük coşkuların ya-
şandıgını da merak ederseniz, büyük ola-
sılıkla o sırada handakı odalardan birin-
de koruma planının son düzenlemelen
üzerinde çalışan mimar İsmail Eıten de
yanınıza gelerek Hasan'la Nur'un bırak-
tıkları yerden sozü alıp olanı bitenı ay-
nntılanyla anlatmaya başlayacak.
Sövleşiye katılmak üzere aynı han
odalanndaki Ç3lışmalanna ara verip av-
ludaki masanızın etrafında tahta sandal-
yelere oturan mimarlık ve şehircilık öğ-
renciîeri ise "ÇEYAP" projesinin gönüî-
lü neferleri ofarak uygarlıkların izınde
>ürümelerinin yarattığı ürünlere ve ba-
şanya gösterdiğiniz ilgiden ötürü size te-
şekküredecekler.
Yöresel duyarhlığa
"SİTkaranyla" destek
Tarihi Yalı Han'ın özgün orta-
mmda yaz bovunca süren ve şu
gûnlerde tamamianma aşaması-
na gelen "Çanakka/e Koruma
Amaçiı İmar Planı" çalışması.
aslında yıne yaklaşık biryıl ön-
ce baslatılan "ÇanakkaJe E»Jeri
Yasatma Projesi** adlı gönullü
bırçabanın üriinü.
Kısa adı "ÇEVAP'* olan bu
proje, tıpkı İzmır"teki İZEYAP
(Izmıt Evlerinı Yaşatma Proje-
si), ı\fugla'dakı MEVAP(Muğia
Evlerinı Yaşaıma Projesi) va da
Amas>a'daki YABEP(Yaiıbovu
Evleri Projesi) gibi Çanakka-
le"nin de tanhsel kent kımliğıni
vurgulayan ve yogun olarak Çi-
menlik Kalesi çevresindeki eskı
yerleşme dokusunda yer alan
kültür mirası niteliğindeki siiil,
resmı ve dınsel binalann yöresel
örgütlenmelerle korunarak ken-
te veniden kazandırılrnasın]
amaçlıyor.
ÇEV
;
AP, İZEYAP. MEYAP.
YABER. isimleri ise tüm bu pro-
jelen başlatan ve sürdüren Mi-
marlar Odası'ndaki kadrolann.
yine bu gönüllü korurnacılığın
yurt düzevinde yaygınla^acak
bır duyarlıhğa dönüsmesi özle-
mı\le ortaya çıkan es tanımla-
malar.
ÇEYAP'ın ayn birözelliği ise
Canakkaie Boğazf na kurulmak
ıstenen Kılıtbahır-Çımenlık as-
ma köprüsüne karşı baslatılan
demokratik dırenış süreci içeri-
sinde ortava çıkmış olması
Köprünün Anadolu yakasında
a>agını basması planîanan Çi-
menlik Kalesi ve ünlü Sarıçay
çevresindeki tarihsel ve dogal
dokunun bu ımha projesinin tah-
ribatından kurtanlmak ıstenme-
si. yine sadece köpriive karsı çık-
manın ötesinde, bu özeün doku-
hn mayıs a>mda kentsel SİTalanı olarak ilan edilen Çanakkale'nin
.okakJannda.yönesel kimliğin zarifJiğini belgeteyen çok sayrda
nimarlık örnegi yapı var. (Fotoğrafl an OKTAY EKİNGO
nun olası imar hırslanna karşı da
korunması ve }aşatılması gere-
gıni gündeme getirdi.
Böylece Çanakkale'deki ken-
te ve farihe karşı duvarlı birikı-
min -yine köpru olsa da olmasa
da- kültürel mirasın kurtanlma-
sına dönük daha etkın bir kam-
panyaya dönüştürülmesi hedef-
lendi.
Bu du>arlı sürecın hıç kuşku-
suz en önemli aşaması. Canak-
kaie Beledive Başkanlığı ile Mı-
marlar Odasf nın ayn ayn yap-
tıklan basviiruları bıriiktedeğer-
lendiren Edime Kültür ve Tabi-
at V'arlıklannı Koruma Kuru-
lu'nun 26.5.1995 günü >aptığı
220 no'lu toplantıda. boğaz köp-
rüsü projesinin baskısı altmda
bulunan ve buna baglı veni imar
taleplerinin de gündeme geldiği
tarihi kent dokusunu ve Sarı-
çay'ın denize kavuştuğu komşu
alanı kentsel ve doğal SİT
olarak ilan etmesivdı.
Koruma kurulu aynı gun
ve24I6no"lubuS/Tkara-
rında, bu bölgede tüm imar
uvgulamaiannı durduru-
vor ve koruma amaçiı imar
planı çalışmasının başlatıl-
masını öngörüyordu.
fşte bu asamadan sonra
ÇEYAP"ın öncelıkli gün-
demi. artık bölgenin tanh-
sel kimliğini sürdürmesine
olanak sağla>acak bır ko-
ruma imar planının hemen
hazırlanrnasi \e onaya su-
nulmasıydı.
Tıpkı İZEYAP. MEYAP
ve YABEP'te olduğu gibi
ÇEYAP'ta da Mimarlar
Odası'nıngönüllü öğrencı
çalışmalannı sürdüren Ga-
lata Grubu ve Çanakkalelı
diğer mimarlık ve şehircı-
lik öğrencilen kollan sıva-
dılar. Mimar İsmail Er-
ten'in koordinarörlüğünde.
mimar Prof Dr. Cengiz
Eruzun'un danışmanlı^ın-
da ve Canakkaie Beiedive
Başkaniığı 'nm Türkiv e 'ye
örnek olacak desteklen ve
katkılan ıle koruma amaç-
iı imar planı çalışması Ya-
lı Han'daoluşturulan halka
açık pianlama atölyesınde
gerçekleştinldı.
Bu çalışmalan kimi za-
man koruma kurulu üyele-
ri de toplantılarını Yalı
Han 'da yaparak denetledı-
ler ve önümüzdeki hafta-
larda sonuçlanması bekle-
nen koruma amaçiı imar
planını beledive meclisıy-
le koruma kurulunun or-
}
akla
f
yaf
?
ac
f
Tarihi >'alj Han. ÇE^AP projesinin merkezi ve Koruma Amaçiı İmar Planı çalışmasının halka açık
atöhesi olarak da hizmeî verivor.
Katafanıcı ve
açık bir pianlama
Canakkaie"de tüm bu coşku
vencı gelış.melenn tartişmasız li-
derı oîan İsmail Eıten,Çanakka-
le Koruma Planı'nın. aslında
ÇEYAP'ın ilk adımı olduğunu
söylüyor ve ajnı koruma planı-
nın da Canakkaie Tarihi Kent
Komısvonu'nca s ürutüldüğünü
vurguluyor. Bu komisyon. yine
Çanakkale'deki planiamava kat-
kı yapan mimar. şehirci. mühen-
dıs. arkeolog. sosyolog. öğrenci-
ler, beledive görevlıleri. müze
müdürlüğü. ünıversıte veduvar-
lı yurrtaşlardan olusu)or.
İsmail Erten, ÇEYAP'ın de-
mokratik vapısı v e amaçlan çer-
çevesınde. koruma planı çalrs-
masında da başlıca iki temel il-
ke olarak açıklık ve katıhm ko-
nularında ödünsüz bir çaba ser-
gilendığini >öy!üyor. Zaten.
pianlama bürosu olarak da bele-
dıye ya da herhangı bır resmi
mekân yerine. her yönüyle öz-
gün bır sivil mimarlık örneği
olan Yalı Han'ın seçilmesı de ış-
te bu nedene davanıyor. Yurttaş-
(ar. Yalı Han "a hem çav ıçmeye.
hemde pianlama çalışmasını iz-
iemeye geliyorlar. Yine pianla-
ma sürecinde iki ayda bir vapı-
lan halk toplantıları da Yalı
Han'da düzenlenıyor ve böylece
açıklık ılkesi eksiksız yaşama
geçivor.
Katılım konusunda ise resmi
kurumların, meslek odalannın,
.sı\ il toplum örgütlerinin ve du-
yarlı yurttaşlann her türlü görüş
\e önenlerı yıne Yalı Han'daki
açık \ e demokratik pianlama bü-
rosunda değerlendirmeve alını-
yor. Kimi öneriler hemen. kimi-
leri ise halk toplantılannda tartı-
şılarak karara bağlamvor. Tarih-
sel ve doğal mirasın korunması-
na özen göstermeyen, sadece
rantı hedefleyen imar teklifleri
ise zaten bu açık ve demokratik
ortamda pek gündeme getırile-
miyor.
Bövlesi bir çalışmanın dogal
sonuctı ise yine İsmail Erten'in
değerlendirmesme göre; plan
müellifliğinin de kolektif olma-
sı. Çanakkale'de bu tarihi çaba-
ya katkı yapan herkes. koruma
planını sahıplenmiş durumda.
Plan bu şekilde benımsenince,
bu plana dayalı olarak başlaya-
cak kentsel koruma ve tarihe say-
gılı imar uygulamaları da yıne
katılımcıların sahiplenmesiyle
sürecek ve doğrusu beledive de
bu süreçte daha rahat olacak.
Canakkaie Koruma Planı ha-
zırlama sürecine kasım (1995)
avından bu yana etkin olarak ka-
tılmava başlayan 18 Mart Üni-
versitesi'nin geKştird^i yeni çalış-
malar da çok anlamlı.
ÇEYAPsözeüleri ile üniversi-
te yelkilileri arasında yapılan
topJantıdan sonra. yine üniversi-
tenin fotoğraf bölümû. kentsel
ve doğal SİT alanında koruma
planını destekleyecek fotoğraf-
İann bu bölümde ders olarak ve
öğrenciler tarafından çekilmesi
kararını aldı. Benzerşekilde üni-
versitenm grafik bölümü de ÇE-
YAP'm ve koruma planının her
türlü tanttım afişini düzenleme-
yi üstlendi...
Sözün kısası, Çanakkale'de
Törkiye'nin özlemini duyduğu
bir uygariık ortamı yaşanıyor
Kentin bugiine dek pek önem-
senmeven tarihsel dokusu, ola-
bildiğince açık, demokratik ve
kafılımcı bir anlayışla. koruma
amaçiı bir kü/tür projesinin gü-
vencesmealınıyor. Beledive, ko-
ruma kurulu ve kentteki diğer bı-
limsel ve sosyal kurumların, gö-
nüllü bırlikteliklerle el ele vere-
rek bu proje etrafında oluştur-
duklan dayanışma ve işbirüf i ise
son yıllarda unutulmaya yüz tu-
tan yurtseverliğin Çanakkale'de
yeniden doğması anlamına gelı-
yor. Umarız. "Canakkaie geçil-
mez" sloganı 75 yıl sonra aynı
kararlıIıkla yaşama geçer ve ÇE-
YAP tüm hedefleriyle sonuçla-
nıncaya dek, yağmacıların ve
köprücülerin tuzakları bu ülke-
nin değerlerini korumak isteyen-
ler tarafından tiimüyle etkisiz
bırakılır...
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
TÜPk Tiyatposu 1995...
Acaba Tiirk Tiyatrosu 1995, halkına ne vermekte-
dir?
Artık kendi yazarı neredeyse olmayan bır tiyatro ne-
yi verebilirse, onu vermektedir.
Hiçbır toplumun özgün tiyatrosu, büyük ağırlıklı
olarak yalnızca yabancı oyunlar aracılığıyla oluştu-
rulamaz ve ayakta tutulamaz.
Ve biçbir toplumun olan tiyatrosu da. yalnızca bir
zamanlar yazılmış özgün oyunların yardımıyla kendi
toplumuna ayna tutamaz.
Herhangi bır toplumun yabancı oyunların pence-
resinden dünyaya ve kendme eleştirel bakabilmesi-
nin ternel koşulu, önce kendisinı ve yaşamını -elbet
kendi içınden çıkan oyunJar aracılığıyla- dramatize
edebilmiş olmasıdır. Eğerbu koşul gerçekleşmemiş-
se, hiçbir yabancı marka tiyatro gözlüğü bır toplu-
munkendi sorunlann/ sannede somut bir bıçimde iz-
lemesine yetmeyecektir.
Ham/et'in olmak ya da olmamak sorununu evren-
sel düzlemde tartıştıgı ve bu evrenselliğiyle herkese
sesiendiği, hıç kuşkusuz dogrudur. Ama aynı Ham-
let'ın, olma ya da olrnama koşullanna kendi özgün
koşullan içerisinde eleştirel bakmaya alışmamış/alış-
tınlmamış birtopluma, sözü edilen evrensellığine kar-
şın, ne ölçüde seslenebıleceği de tartjşılmaya değer
bir noktadır...
Brecht'in, bilim adamının sorumluluğunu Galr-
lei'nin ağzından dile getirirken takındığı tutum da ev-
renseldir; ne var ki, bu sorumluluğu kendi tiyatrosu-
nun penceresinden de görmeye yabancı bır toplu-
mun ortamında üretken bir tartışmanın konusu ya-
pabılmek, pek olası değildir.
Özetle söylemek gerekirse, yeryüzünde hiçbir top-
lum yoktur ki, kendi sanatının diliyle konuşma bece-
risini elde edemeden başka toplumlann sanatlannın
dilini yeterince öğrenebılmış otsun.
Türkiyede eğer son yıllarda özel tiyatrolann sayı-
sı daha önceki dönemlere göre hızla azaldıysa ve ti-
yatro, bugün Türk halkının "sanat dillen" arasında ön-
de gelmiyorsa. bunda yerfi oyunlarımızın sayısının
çok azalmış oluşunun payı çok büyuktür. Bugün bir
ıngiliz, bir Amerikan, bir Fransız ya da bır Italyan ti-
yatrosundan söz edildıği zaman bundan anlaşılan,
her şeyden önce o ülkelerin tiyatro yazariannın ve on-
larca kaleme alınan yenı oyunların bellı bir yoğunluk
düzeyini yakalamasıdır. Yoksa. ağırlıklı olarakyaöan-
cı ya da eski yerfı oyunları çok iyi oynamak ve sah-
neye koymak, hiçbir ülkenin tiyatro etkinlıklerinden
o ülkenin tiyatrosu diye adlandırıtabılecek bir tıyat-
ronun doğmasına yol açamaz.
Sanat, sonuçta toplumun kendinı yansıtma biçim-
lennden bıri olduğundan, sanattaki her kısırlaşma, o
sanatı besleyen toplumun da suskunlaşması anla-
mına gelir. Altmışlı ve yetmişli yıllarda özel tiyatrola-
rı nicelik ve nitelik olarak ödeneklı tiyatrolarını gerıde
bırakmış bır Türkıye, onca değerlı oyuncusunun ve
yönetmeninın varlığına karşın. bugün o yıllardaki ti-
yatro çizgısinin çok gerisıne düşmüşse. bunun birin-
cil nedenini bizım oyunlanm/zın artık çok azalmış ol-
masında aramak gerekmektedir.
Sanat alanında varlığını belli eden bunalımlardan
çıkış yolunu her zaman yıne sanat alanında arama-
ya kalkışmak, bu doğrultudaki çabaları sonuçsuz bı-
rakabilir; çünkü sanat, hiçbir zaman bir ülkeye, bir
topluma egemen olan genel atmosferden bütünüy-
le bağımsız bır gelışme çizgısi izlemez. Ülkemizin
yukanda anılan dönemlerden bu yana hedef olduğu
çeşitli baskılann yazarları suskunluğa ittıği ve bun-
dan tiyatronun da payını aldığı, bir gerçektir. Bir baş-
ka gerçek ise, özellikle 12 Eylül döneminin ürünü
olan depolitizasyonun, başka deyişle ülkenin geniş
anlamda siyasetle ilgilenmesi gereken asıl kesimle-
rini -korkutarak ve yasaklar aracılığıyla- sıyasetten ve
siyasi düşüncelerden "anndırma'" çabalannın ne ya-
zık kı bugüne kadar uzanan meyveler vermiş oldu-
ğudur. Böylece hazırlanan zemine kanştınlan köşe-
yi dönme felsefesinin mayasının da çok iyi tutmasıy-
la birfikte Türk toplumu, art(k genelde yaşadığı za-
mana ve dünyaya eleştirel düşüncenin geniş boyut-
lanyla bakamayan, salt gününü yaşama peşinde ko-
şan -ve bu durumda doğal olarak, gününü bile ya-
şayamayan!- örneğin gazete alma adı altmda tabak
çanak kuyruklarında zaman harcamayı doğrudan
düşünme yetisıne yönelık bır saldırı diye algılamayan,
ilkesizlikte birbirleriyle yarışan partilerden oluşma bir
aşureye hâlâ demokrası dıyebilen bir kitleye dönüş-
müştür.
Böyle toplumlann yazgısı ise, ancak bugünkü de-
rin suskunluk olabilır.
Ve böyle bir suskunluk ortamından topluma eleş-
tirel gözle bakabilecek bir sanatın doğabılmesi, ge-
nelde söz konusu bıle değildir.
Bu durumda, sanatların en "konuşkanı" olan tiyat-
ronun da kendi ortamımızda çoğunlukla bizım dili-
mizle degil, fakat başka dillerde konuşmaya başla-
mış olmasında şaşılacak bir yan, var mıdır?
"İncfl'den Resimfer" sergisı
Kültür Ser>isi - Ressam Nilgün Tüzüntürk 21 ki^ise/
sergisıni "İncirden Resimler" adı altmda Kuledibi La
Fuite Bar'da açtı. Yıl sonuna dek sürecek sergıde.
Isa'yı anlatan çok savıda rcsim bulunuyor. Resımlerini
daha önce de çeşitli galerı ve sanat es lerınde
sergileyen Tüzüntürk'ün 1976yılından bu yana kişısel
ve karma 20'nin uzerinde resım sergısi bulunuyor.
1954 yılında Adana'da doğan sanatçı. 20 yıldır resimle
uğraşıyor. /stanbul Erenkö) Kız Lısesı'nı bıtırdikten
sonra 1969-70 yıllannda Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi 'nde değısik atölyelerde çalışaıı
Tüzüntürk'ün yurtiçi ve yurtdışında özel
koleksıyonlarda resımlen bulunuvor
Eflatun Cem Güney Çocuk
Kitapları Yiarifması
Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen
Eflatun Cem Günev Çocuk Kitapları \'anşması "nda
ödüle Fent Avcı'nın '"Kırmızı Fıli Gördünüz mü" adlı
yapıtı değer görüldü. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın da
katıldığı. Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde
düzenlenen ödül töreninde mansiyon ödülleri.
"Ninernin Çocukluğu"' (Zerrin Cebeci). "Kargadan
Korkan Korkuluk" (Pınar Genkalmaz). "Lutten de
Ejderha Ejo'" (Niyal Akmanalp ve Huban Korkmaz).
"Orfoz" (Kıymet Pur), "Ben Minicık Bır Bebektim"
(Ayrtil Akal ve Ayda Kantar). "Kuli'nin Korkunç
Rüyası" (Aysel Gürmen ve Sibel DemirtasJ, "Oyuncu
Bulut" (Nural Birden). "Benimle Oynarmısın''
(Leyla Sakpınar), "Şaşkın Nası! Uyudu" (Müberra
Ertızun ve NıIüferDerıcioğlu). "Öyle Eğlenıyorum
kı" (Gülten Dayıoğlu ve Nazan Erkmen) adlı yapıtlara
verildi.
Genç tiyatroculara ffcincifik ödülü
Kültür Servisi - Devlet Tiyatroları, Opera ve Balesi
Çalışmalan Yardımlaşma Vakfı (TOBAV)'nın genç
tiyatroculan, Belçika'da düzenlenen '3 FabuJeus
Festıvali'nde Şahap Sayılgan'ın "Caos" adlı oyunu ile
Macaristan'ın ardından ıkincı olarak önemli bır
başarıya ımzalarını attılar. Festivale. Türkiye'nin yanı
sıra Italya, Macaristan. Slo\ak>a, (ngiltere.
Portekiz'den genç tiyatro gruplan katıldı.