04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2KASIM1995SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Hâkuniyet-iMiDiyeAşevi 1NERİÇ VELİDEDEOĞLU jüngörDilmen'in "Hâkimiyet-i Mil- HyAşevT adlı oyunu. Ahmet Levendoğ- lu ıun deyimivle "sahnede yaşama ge- çer tiyatroya tönüştü. 29 kasım çarşam- bazünü Atatürk Kültür Merkezi'nde ti- yaroseverlerin beğenısine sunulacak. iılındiğı gibi Dılmen. konulanni ya- kııtarihimizdenaldığı bir dizi oyun yaz- dı.Bunlartarihsel bir sıralamaya konul- duıunda ılkin I. Meşrutiyet ve Mithat Paa trajedısinın konu edıldığı "Devlet ve İnan", hemen ardından II. Meşrutiyet \e îirınci Dünya Savaşı yenilgisinin yer aloğı "İttihatveTerakkT, üçüncüsü ise İstjıbul'da silah bırakışma (mütareke) yılanndan bir kesiti içeren "Samsun'a DtçnTdur. l'lusal Kurtuluş Savaşı yıllannda üç ke: ısyan çıkartarak iç ayaklanma reko- ruru elinde tutan "Anzavur". dızinin dö-düncü oyunu. bundan sonra gelen **Hikimiyet-i Milliye Aşevi" beşinci oy un olarak sırada yerinı alır. Cağdaş Yaşamı Destekleme Derne- ği'iin öncülüğünde. Tiyatro Stüdyo- su'nun katkılanyla "okunıa tiyatrosu'' biçminde sergilenecek olan oyun, önce kıup olarak basılmış( *). yani "kitapsay- faUrında yaşama geçen" tiyatro olma şarsını elde etmış. şimdı 29 kasımda da ılkkez "sahnede yaşama" geçinliyor v azannın kısaca "Aşevi" dıye söz et- tiğ- oyun. yine onun deyışiyle: "Kurtu- luş Savaşımızın en kaygıh günlerinden baslayarak Lozan Banşı'na açılan gün- leri canlandınr." 1920"ninyoksul Ankarası'nınbıraşe- vınde geçer oyun. Henüz açılan Mec- lis'ın milletvekillen. memurlan, gazete- ciler, kimi aydınlar. kentin kimi yöneti- cileri burada yalnız yemek yemekle kal- mazlar, güncel tüm konulan tartışırlar, düşüncelerinı doğal bir biçimde içlenn- den geldigi gibi ortaya koyarlar, Mec- Hs'te noktalanan kimi tartışmalar yeni- den başlatılır. Bir bakıma "son otu- rum"lar Meclıs'te degıl de bu aşevinde yapılır. Aşevinin bu konumunu Güngör Dil- men, "Niye Aşevi* 1 sorusuna. "Burası Halkle Edib miUetvekillerinin kannlarını doy urmaya çalıştildarı. konukiannı ağırtadıklan, ku- lis yaptıklan bir yer. Millet Meclisi'nin küçiik bir kesiti. Ancak daha 'gayrıres- mi\ daha savruk. belki daha içten. İşler burada ayarlanır. Meclis kürsüsünden yapılacak konuşmalar burada prova edi- İir. İçki yasağı vardır. boğma rakının âlâ- sı burada yapılır" biçıminde verdigi ya- nıtla belırtir. Oyundaki kişiler kuşkusuz gerçek kişilerdir. başta İsmet Bey (Paşa) Yunus Nadi olmak üzere Rauf Bey. Çerkez Reşit Bey, Halide Edip, Dr. Âdnan. \unus Na- di, Mustafa Kemal'e halıfe olmasını öne- ren hoca mılletvekillerinden Rasih Efen- di, en güç dönemlerde Mustafa Kemal'in yanında olan Kürt aşireti reısi Diyap Ağa. dönemın Bolşeviklerinden Hakkı Behiç. Meclis'in Evrak Müdür Yardımcısı Tev- fik Bey. içki yasağını uygulamakla gö- revli. ama "boğma rakı" tutkunu emni- yet müdürü Dilaver ve Meclis'in en genç. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derheği öncülüğünde, Tiyatro Stüdyosu'nun katkısıyla Güngör Dilmen'in "Hakimiyet-i Milliye Aşevi" adlı oyununu okuma tiyatrosu olarak yann saat 19.00'da Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda sunuyor. 1920'nin yoksul Ankarası'nın bir aşevinde geçer oyun. Oyundaki kişiler kuşkusuz gerçek kişilerdir; başta İsmet Bey (Paşa) olmak üzere Rauf Bey, Çerkez Reşit Bey, Halide Edip, Dr. Adnan, Yunus Nadi, Mustafa Kemal'e halife olmasını öneren hoca milletvekillerinden Rasih Efendi. en güç dönemlerde Mustafa Kemal'in yanında olan Kürt aşireti reisi Diyap Ağa, dönemin Bolşeviklerinden Hakkı Behiç, Meclis'in Evrak Müdür Yardımcısı Tevfik Bey, içki yasağını uvgulamakla görevli. ama "boğma rakı" tutkunu emniyet müdürü Dilaver ve Meclis'in en genç. çocuk yaşta memuru Hıfzı... çocuk yaşta memuru Hıfzı. Evet, Mec- lis'in yetmişlik Dıyap Ağası'ndan olan. 16 yaşındaki mübey yizı (müs\ettelerı te- mize çeken) Hıfzı Veldet'e dek pek çok kişıyi bu aşev inde buluruz. Meclis'in bir uzantısı olan bu aşevinin gündemi zaman zaman Millet Mecli- si'nde ustii örtülü geçen kimi konulann ya da doyurucu bir sonuca varamamış kimi tartışmalann veya Meclis dışına sarkan kimi söylemlerin yeniden ele Okuma tiyatmsu. bizde. liyatromm uygnluma alanları içinde yaygmlık karanmış bir etkinh'k tiiıii Jegil. "Bir oyun metninin sunulması söz konusu ise neden gerçek formu içinde ('oyun' olarak) değil de eksik boyutlu birform içinde sunulsun? " bakışı egemen sanırvn. Pek haksız bir bakış da değil bu. Ancak okuma tiyatıvsunun kendi başma kimi i$Ie\ler taşıdığmı da göz ardı elmemeli: 1. Amatör-egitıcı etkınlikler re tiyatıv eğitimi alanlannda yaıuHı bir uygulama türüdür. 2. Yalıuzca tarihseL'belgesel deger taşıyun, ama bu önemlı \anıyla yeni kuşaklam sunulmaya deger bir Okuma Tiyatrosu oyunu giin ışıgına çıkaıvbilir. (Şehir 77ı atrolan nda. bu çatı altmda sahnelenen ılk oyun olma özelliği nedeniyle buyıl okuma tiyatmsu olarak sunulan Çürük Temel gibi.) A Oyun kışilennin çoklugu, teknik olanakstzlıklar (giderek tecimsel şansı olmaması) vb. neadenlerle 'oyun laşamayan metinleri başka voldan değerlendirmış olıır. Hâkimiyet-i Milliye Aşeri'nin okuma tivatrosu olaruk (Tiyatro Stüdyosu nun katkısıyla) sumılmasımlaki temel anıaç da -mkarıda sırulananlardan kınıine ek olarak- bence şu: Oyun metninin "tiyatro yazını" olaruk değeri, önde gelen özelligi olmayabilirse de onun c umhurivet tanhimizin çok önemli bir kesitinı ve kifilerini -çogunu da ilk kez- livatro dünyusmın da malı vapnıakgibi değerli bir işlevi var (L'lkenin vasadıgımı: günlerinde bunun önenıinin katlanarak arttıgını mrgıdamak gerekli mi?) Ahmet Levendoğlu alınmasıyla oluşur. Örneğin Reşit Bey'e. agabeyi Etem'ın "Mustafa kemal'i Meclis'in kapısında asacağmT deyışı anımsatılıp kendılerinin gerçek düşün- celennın ne olduğunu açıklaması istenır ve Reşit Bey. bütün düşünce \e görüşle- rinı içinden geldigi gibi anlatır. konuşur. sustuğunda ismet Bey'in dingın. ama ke- sin yanıtı gelir: "Yerel kurtuluş saiaşı, uhısal kurtuluş savaşuıa döniişecektir!" Onca karşıt görüşün tartışıldığı bu aşe- vinde yine de elle tutulacak kertede sı- cak bir ortamın varlığını duyumsanz; çünkü kişiler ınsanı insan yapan özde birleşirler; savaş geçicıdir: banş, kardeş- lik temeldir. Bu öz. Mustafa Kemal'e annesinden mektup getirirken ajan diye yakalanan Rum genci Agapiosun Aşevi'nde aklan- masıyla somutlaşır. Hâkimiyet-i Milliye Aşevi'ni, okuma tiyatrosu biçiminde sahneleyen Tiyatro Stüdyosu, bilindiği gibi Ahmet Leven- doğlu, Haluk Bilginer, Zuhal Olcay'ın kurduğu bir tiyatro: bugünlerde dördün- cü oyunlan olan "Çöplük" ile çalışma- larını sürdürüyor. Aşevi'nin sahnelen- mesinin tüm organizasyonunu Arzu Bi- gatBarilyüklenmiş: Hamidiyekahrama- nı Rauf Bey'i (Orbay). Ahmet Leven- doğlu; Çerkez Etem'in kardeşi Reşit Bey'i, Haluk Bilginer; Erzurum Kong- resı'nde "Amerikan güdümii"nün ateş- li savunucusu, ama şimdı cepheye gıtme- ye hazırlanan Halide Edib'i. Zuhal Ol- cay; Meclis'in Evrak Müdür Muavıni Tevfik Bey'i. Selim Naşit Ozcan; Aşe- vi'nde gazeteci kimlıği ağırbasan Yunus Nadi'yi, Cüneyt Uzunlar. halife sorunu ile kafası iyice kanşmış. ama sonralan Antalya Millenekili olarak TBMM'de görev alacak olan Rasih Hoca'yı da Me- lih Düzenli,aşiret reisi Diyap Ağa'yı Ce- lal Bdgil. geleceğin çağdaş, laık Türki- yesı'nin -bir bakıma- gençliğini simge- leyen Hıfzı Veldet'i de Devrim Nas ses- lendirecek.Oyunda \er alan dans göste- risinın koreografısi, Sibel Kasapoğlu ta- rafından yapıldı. baş balerinlerden Nila> Yeşiltepe tarafından da sunulacak. Oyunun dilı ise tarihsel kışıleri yaşa- dıklan zamanın dilı ile konuşfurmayı iî.- teyenleretambiryanıt: 1920'lerin İsmet Paşası. Rasih Hocası, Dıyap Ağası. Ha- lide Edip'ı günümüzün an Türkçesiyle öyle rahat. öyle anlaşılır, öyle yakışır bir biçimde konuşuyorlar ki. Güngör Dil- men'in bu konudaki ustalığı hertürlü be- ğenıyi hak ediyor. Kurtuluş Savaşı Ankarası'nın havası- nı, ismet. Rauf beylerle Yunus Nadi. Ha- lide Edip. Rasih Hoca ve Hıfzı Veldet ile birlikte solumak istersenız, 29 kasım çar- şamba günü AKM 'de. saat 19.00'da kon- ser salonunda olun. <*) Hâkimiyet-i Milliye Aşe\i, Giinğffr Dilmen. Yapt Kredi Yayınlan Nisan IW2 ALINTILAR Çağdaş bir alüak oyunu: ÇöpKik AYŞEGÜL VTJKSEL Tiyatro Stüdyosu'nun bu yılkı yapınıı 'Çöplük' Türk tiyatrosunda ender olarak gerçekleşen bir buluşmayı yansıtıyor: Ye- nı ve farklı bir Türk yazan, yaratıcı bir yö- netmen, usta oyuncular \e hünerlı bir sah- ne tasanmcısı. Lstelık özel tiyatro yapım- lannda yalnız dev letın değil. özel sektörün de parasal destek sağlamasının ne denli olumlu sonuçlar verebıldığınin açık bir göstergesi bu çalışma. 'Çöplük' de\ letın ve Efes Pılsen'ın katkısıyla gerçekleşmış üstün düzeyde bir yapım. Turgay Nar, adını öncehkle şiır türünde verdıği yapıtlann kazandığı ödüllerle du- yurmuş genç bir yazar. 'Çöplük' oyunun- da yansıyan temel erdemi, şair özelliğini sahnedeki görsel'işıtsel olanaklan değer- lendırme yönünde kullanırken. sahnedeki dilsel söylemi alabildığıne yalın ve ekono- mik kılabılmış olması. (Kimi ozan-tıyatro yazarlanmız genel- likle şiırsel söylemi yalnızca "söz'e yükler- ler oysa.) Dahası. Turgay Nar dınsel mito- lojik boyutlara dayandınlmış masalsı bir tiyatro söylemını oluştururken seyırcinın kavrayamayacagı denli karmaşık çağnşım zincırlerı kumıaktan kaçmdığı gibi. her im- genin netlıkle açıklandığı alegonk bir diz- ge kurma çabasına da girmeyerek mernın gevezeleşmesini engellemış... Bir mesel oyun 'Çöplük'; ortaçağ 'ahlakoyunlan'nın gizemlı so\-utluğuyla bezenmiş olmasına karşın. seyırciye ahlak dersı vermek yen- ne soru soran. ama çığlığa dönüşen soru- larla ınsanlığın bugününü sorguladığı ıçın de çağdaş bir ahlak oyununa dönüşen bir metın. Büyük bir çöplüğü mesken tutmuş sa- hıpsiz insanlann öyküsünü anlatıyor Nar. Çöplük. bir yanıyla bızım toplumumuz. bir yanıyla tüm dünya. Çöplük paylaşılmış. çöplûğün köşeleri tutulmuş. çöplüğün ka- badayılan var: pislık. acımasızlık. şiddet ve ölüm çöplüğün doğal öğeleri. Çöplük hırsızlara, katıllere, kaçaklara yataklık eden. 'insanı insan kılan" tüm değerleri öğütüp enten bir karanlık pıslik denizı. In- sanlığın sonu... Nar'ın öyküsü yazgısını bırbinne bağla- mış üç naylon toplayıcısının ılişkisinde bı- çımlenıyor. Üç unutulmuş msan Aymelek (insanhğı kurtarma adına kendini feda eden tsa'vı doğuracak bakıre Mervem mi?). ağabeyi Haço ve onun arkadaşı fsra- fij (Kıyamet borusunu o mu öttürecek?). 'Üstben'ın -çöplük ortamına karşın- temız görüntülü kıldığı sıradan gündüzler. 'alt- ben'in kana buladığı geceler ve karabasan- larla bezelı uyku süreçlen... Tevrat ve In- cil'ın söylencelerı ınsan ruhunun labirent- lerinde ıç ıçe. ama Tanrı nerede? İnsan in- sanakarşne ınsanın yanıbaşında yapayal- nız. Eylemı ise hem alçakça hem ınsanca. Saf Haço'nun tüm korkaklığı. tüm aşagı- lanmışlığı içinde bıle koruyabildigı bir kı- riTitı 'onur'. tsrafil'in gırtlağına kadar bu- laştığı suç batağında bıle yok olmayan bir da:nla 'vicdan azabı'... Tüm tanrısal söy- lenceler 'iflas' ettığine göre kör kuyunun kanlı dölyatağında vaşanan hesaplaşmada Haco'da Ahmet l ğurlu ve Israfil'de Haluk Bilginer gerçek ti> atrocu kimlikierini yasladıklan yetenek. eğitim \ç becerilerini seferber ederek müthiş bir ikili oluşturuyorlar. Göz göze. dirsek dirseğe. soluklan birbirine kanşarak yorumladıklan rollerinde bellekkrden çıkmay acak düzey de başanlılar. Zuhal Gencer ise Ay melek'in yaşadığı kâbusu tek başına oluştururken. aşın groteske ya da bir tür şiirsel anlatımın kolaylığına sığınmadan. olabildiğincc doğal bir vorum sunuvor. ınsanlığı temıze çıkarmaya yetecek denli aüçlü mü bu > erdem arOklan?' Insana bağ- îi bu... Duygu Sağıroğlu'nun kara plastik mal- zemeden oluşturduğu uçsuz bucaksız çöp dağını Işıl Kasapoğlu yaman bir ustalıkla dev indiriyor. Değışen sahnelerin mekân- lan çöp kümelennın altında saklı sessız ak- törlerin koreografık hareket düzeni içinde oluşuyor. Cafer VTğiter'ın aydınlıkkaran- lık karşıtlığında dengelediği ışık düzeni içinde 'düş' dumanlı bir söylence uzaklı- ğında. gerçek düzlemınde y aşanan karaba- san imgelen de karanlığa düşen ışık örge- leriyle dıle gelıyor. Yönetmen Kasapoğlu alabıldiğıne görsel boyutlarda. 'grotesk'ı doğru dozda kullanan bir sahne anlatımı gerçekleştırmış. Gelışmiş teknıkler olma- sa da sahnede vurucu görsel olanaklaroluş- turulabileceğıni bir kez daha kanıtlıyor. Görsel düzlemde. sankı ışıtme duyunuza gerek kalmadan da ızleyebileceğinız. anla- yabıleceğınız ve tiyatro tadı alabıleceğıniz bir anlatım düzenıyle. görsel bir anlatım dizgesiyle karşı karşıyasınız. Kasapoğ- lu'nun sahnede oluşturduğu doğal plastik görünümü çarpıtan tek öğe 'kuyu sahne- si'nde kullanılan ayna belkı de. Çevre ta- sanmı içinde daha kolay erıtılebılecek bir yansıtmateknığı düşünülemez mıydı? Böylesıne görsel bir egemenlık içinde. oyunda asıl v urgulanan olguyu. 'insan'ı ön düzeye çıkarmak ise oyuncuya düşüyor. Her bın farklı bırduyarlık düzey i içinde çe- şıtli ınışler çıkışlaryaşayan üç ınsanın fark- lı devınimlerıni uyumlu bir bütün içinde erıtebılmek ıçin son dereceduyarlı ve den- geiı yorumlar gerekli. Haço'da Ahmet Lğurlu v e lsrafıl'de Haluk Bilginer. televız- yon yoluyla edındiklen 'popüler' kımlık- lerıyle değil, gerçek tiyatrocu kimlikierini yasİadıkları yetenek, eğıtım ve becenlerı- ni seferber ederek müthiş bir ikıli olu^tu- ruvorlar. (Korkunç olan. yapımda kahka- hayla gülünebılecek pek az an olmasına karşın. oyuna "tek'vizyondan sevdikJeri sa- natçıyı 'yakından görebılmek' için"gelmış bulunan se>ırcı çoğunluğunun. kahkaha at- mavı. oyunun güldürüyle hiçbır ilgısınin olamayacağının artık açık seçık anlaşıldı- ğı ikincı bölümün ortalarına kadar sürdür- mesı!) Uğurlu ve Bilginer göz göze. dirsek dirseğe. soluklan bırbirıne kanşarak yo- rumladıklan rollennde belleklerden çık- may acak düzeyde başanlılar. Zuhal Gen- cer ise ıki oyuncu arasındakı ıletışıme da- yalı olmayan bir rolde Aymelek'ın yaşa- dığı kâbusu tek başına oluştururken aşın groteske ya da bir tür şiırsel anlatımın ko- laylığına sığınmadan. olabıldığince doğal bir yorum sunuyor. Dürüst bir oyunculuk yaklaşımı var; rolünü daha ağırlıklı kılma çabasında değil. Yalın. dengeli. sevimli. Tiyatro Stüdyosu'nun nıtelıkli yapımcı- lık anlayışını sürdürmesıyle. özel tiyatro- lann 1960'lardakı 'önder'konumunu yine kazanabıleceğı umudu da yeşenyor. Turgay Nar'ın. tiyatro yazarlığı serüveni içinde •Çöplük' bağlamında olduğu denli şanslı olmasını dıliyorum. "Çöplük'ü henüz ızlemediysenız kaçır- mayın. Bence 1995'ın ülkemizdekı en önemlı tiyatro olayı. DÜZELT.ME: 19 kasım pazar giinü vcı- \ımlanan "Yıldız Kenter'c ılıskın \aztmda \cralanparantez eksıklığı. noktalama ve \ a- zım ranlışları dışındukı üç önemli dizgı van- hşından birmi-büti'müy le ters bıranlama \ol açtığı içın- ılüzellmek zorunda\ ım. flbsen m •Nora'5(. Strindberg m 'Miss Julie's;. Ale- xandre Dumas Fils ın 'La Dame au\ Ca- rnellias'u. Racine ;/; 'Phaedre'ı Bernard Sha« ıı/ı 'C andida"\; Shakespeare 'ın hiı dolıı kadın hijisı. Euripides ın 'Medea'sı. Lorca nın 'Yerma\;. Pirandello nıın 'oyuncu kadın' kişilerı Yıklız Kenter tara- fımlan vonımlaııımş olabileydi keşke.) }azıda 'yorumlanmış' sözcüğü nedense 'yorumlanmamış' olarak dizdmişti. Beatles'ın modası hiç geçmiyor Kültür Servisi -Beattes'ın, aylardır heyecanla beklenen ve daha ortaya çıkmadan büyük üne kavuşan şarkısı 'Free As A Bird". sonunda Ingiltere'nin tüm radvo ıstasyonla- n ve TV kanallannda çalınmaya başladı. fngılızler. tek- nolojının tüm olanaklarını seferber ederek John Len- non'ın sesini Beatles'ın yaşayan üyelenyle birlikte 'Free Asa Bird' parçasında kullanarak 1960lardan bugüne gö- rülmedik bir Beatlemanıa kampanyasına imza attılar. Bugüne dek hiç yayımlanmayan 60 parçadan oluşan Beatles Antolojısı'nın 1. volümünde yer alan 'Free Asa Bird'ün daha önce hiç yay ımlanmamasından öte bir baş- ka özelliği de parçanın kaydının bıle yapılmamış oluşu. Demo kayıtlardan alınan John Lennon'm sesı, grubun di- ğer üyelennın seslerıyle bırleştırılerek, şımdının bırlık- telığinın son örneklerinden bıri çıkmış. Bılmdiğı gıbı bu yöntemı daha önce Nat KingCole'un kızı Nathah'eColeda kullanmıştı. Ve yine şu sıralarda pı- yasaya çıkan son albümleri ile Freddy Mercury-Queen- birliktelıği de teknolojının son harikalarından bir örne* ğin sonucu. 'Free .As A Bird'de Beatles hayranlarını bir sürpnzbeklıyor. John Lennon. kaydın sonunda. "Nesaç- ma sapan bir şarkı. Neyse ki bizden başka kimse dinle- meyecek" dıyor. Müzık eleştırmenlerının albümün çıkışı konusundakı görü>ü ise. "Müthiş bir zamanlama". "Çünkü onlara herzamankinden çok ihtiyacımız\ar." Mojo Müzik der- gisi yazarlarından Jim Inin düşündüğü Beatles'dan da- ha farklı bir Beatle;. ile karşıla^tıgını söylüyor. "Amaat- mosfer ay nı. Kendinbi. ellerinizi başınızın arkasında ka- vuşturmuş gökyüzünü yatarak izler gibi hisscdivorsu- ııuz." Paul Gambaccini ise ^arkılann herhangı bir Beat- les parçasından daha ıvı ya da Kötü olmadığmı savunu- yor. "Arka arkay a üç kez dinledim \e hay ran kaldım. Şar- kılann güzelliğinden değil, geçmişin bugün de sürekliliği- ni koruması yüzünden_." Gambaccini aynca. "Herşey- den önemtisi bu tarihi bir belge"dıyor. u Ve tam zamanın- da ortaya çıkanldı. Aksi takdirdc. diğer Beatles üyeleri- nin John Lennon'a kaülmasını bekleseydik. çok geç ola- bilirdi." Beatles Antolojısi'nin tıcarı başarısı "Free As a Bird" parçasına endekslenmış durumda. Parça. gerçek bir Be- atles parçasından çok Ly nne, George Harrison, Bob D>- lan'dan oluşan 'Tra\elling Willburys" havasinı ta^ıvor. 'Money, You Really Got A Hold On'.Me, Roll (her Beet- ho\en" gıbı 1963 yılında Isveç radyosunda canlı kayıt edilmiş ve hâlâ dınlenen parçalarla birlikte "Beades Ant- hology volum I', müzık tarihının sıradışı gruplarından Beatles'ı geçmışten bugüne taşıyan önemlı bir belge. TAHSIN YUCEL Cenaze Töreni Jean Genet, son yapıtı Un Captif amoureux'öe, François Mitterrand'ın Enver Sedatın cenazesi- ne katılışını Alman televizyonundan izledığıni soyler. Demek ki, "Fransızlar'ın cumhurbaşkanı"n\n imge- sinı çok kısa bir süre gözlemleyebilmiştir; ben diye- ytm dört saniye, siz deyin üç çarpı iki saniye. Ama Jean Genet bu, gördügünü öyle bir anlatır ki, ada- mı (ve adamlarını) renkli camdan değil de gerçek ye- rinde ve gerçek zamanında. üstelik hemen yanı ba- şından izlemiş gibi bir duygu uyanır içimızde. François Mitterrand'ın korumaları arasında ilerle- yişıni izlerken, önce ünlü bir müzikhol numarası ge- lir Genet'in gözlerinin önüne: bir dansöz, hiçbır za- man dizlerine değmeyen kabarık eteğı yeri süpüre süpüre, yağlı tabanlar üstünde kayar gibi, usul usul, sahnenin dibinden öne doğru ilerler. sonra. yüzün- detatlı birgülümseme, kendısini alkışlayan izleyici- leri selamlarken. eteğini kaldırarak ayaklanndaki te- keriekh patenleri gösterir. Genet'ye göre, Mıtterrand da, Enver Sedat'ın cenazesinde. korumaları arasın- da böyle ilertemektedir işte: adamlar kendisini öyle yakından, öyle sıkı bir kıtle oluşturarak koruriar ki kendısi de zırhmın içinde öyle dik, öyle kaskatı du- rur ki, korunmaktan çok, taşınır gibi görünür; belki adamları kendisini sımsıkı tuttuğu , belki ayaklarına birer paten geçırdiğı, belkı de çocuklann çok sev- dikleri şu altı tekerleklı tahta oyuncaklardan birinin üstünde gıttıği için, hiç yürümeden ilerler. Ne var ki, çocuklar ustalıklarını bu oyuncağın üstünde olabil- diğince hızlı giderek. ikıde bir hızla yön değiştırerek gösterırler; Fransızlar'ın cumhurbaşkanıysa, bir ba- kıma daha üstün bir biçimde oynar oyunu: oyunca- ğı "görkemli ve alaycı bir ağırtıkla" kullanır. Genet'de imgetükenmez: bu ımgeden Avrupa'nın kimi "birinci sınıf cenaze törenlennde". yerlere dek inen kara kumaşlarla "eteklenmış" olarak. kral so- yundan gelme cesedin bulunduğu arabayı çeken atların imgesine gelir. Bu kara eteklı "kamaval im- gesi" de hemen bir başka ımgeye yöneltır onu: kuk- lalann bir tür süremini oluşturan şu parlak ipekliden yapılmış "manşon" imgesine. Kuklacının ellerı ve kolları bu manşonun içine girerek küçüçük varlıkla- rı küçüçük bir sahne üstünde, gümbür gümbür bir sesle oynatır. Fransızlar'ın cumhurbaşkanı dayaza- nmızın gözlenne alt yanı -cinsellikten arınmış olarak- uçsuz bucaksız bir ipek manşonun içinde gizlenen, bÖylece, biraz da oyun gereği. korumalarının ya da polislerin bir baş yukarısında yer alan, kaskatı. dim- dik bir kukla gıbı görünür. Sonra sıra sonuca gelir. Genet görüntülerden derin sonuçlar çıkarmanın da ustasıdır: polısin ipek manşonunun ucunda beliren "orunlu kışi", kendisini koskoca bir ülkenın tepesin- de tutan erki de gene ondan, yanı polisinden almak- tadır. Öyle ya, minik tekerlekler üstünde polısin yar- dımıyla devinen bu başkan imgesi, gücün tüzeden önde geldiğinin kanrtıdır, hem de herhangi bir kuram- dan çok daha güzel, çok daha iyi kanıtlamaktadır bu gerçeği. işte her şey gözlerinin önündedir, televiz- yonda görmektedir, kuşku duyması için hiçbır neden yoktur. güç tüzeden önde gelmekte ve tiize, ipek manşonların desteğinde, güçten kaynaklanmakta- dır. Jean Genet, Un Captif amoureux'de sıkıntılı bir ya- zar izlenimi yaratır genelikle, konudan konuya atlar durur, François Mitterrand'ı da korumacılannın ara- sında bırakıp bir başka konuya yönelır. Şu var ki, or- taya attığj çetrefil sorun, son sonuçlanna dek götü- rülebilir. Örneğin içinde yaşadığımızı söyledikleri şu örnek "şeffaflık" döneminde. ipek manşonu bir pa- çavra gibi fırtatıp atarak taşınanla taşıyıcı arasında- ki bir kafalık boy farkını sıfıra indirdığimizı düşüne- lim: işte güç ile tüze arasındaki yapay kopukluk ta- rihin karanlıklarına gömülmüş, işte "görunme"y\e "olma" arasındaki karşıtlık bir çırpıda son bulmuş, işte Sezar'ın üstü kapalı biçimde çoktandır kullan- makta olduğu hakkı Sezar'a bir de herkesin gözü önünde "sunmak" kaçınılmaz bir demokrasi koşu- lu olup çıkmıştır. Korumalannın ortasında, koruma- lanyla aynı düzlemde, korumalarıyla kol kola, omuz omuza bir Mitterrand görüntüsü de, ne yalan söyle- meli, korumalarının avcunda ya da omzunda oturan bir Mitterrand görüntüsünden çok daha çekicidir. Var mı bunun başka ızah tarzı? Zümriit Radau'ya Bulgaristan'dan resim ödülü Kültür Servisi - Geçen günlerde. UNESCO'ya bağlı Bulgar Sanatçılar Birliği'nın düzenlediğı "Autumn'95" başlıklı sergıye katılan Zümriit Y. Radau resım dalında ödül kazandı. Bulgar Sanatçılar Derneğf nın davetlısı olarak sergiye katılan 4 Türk sanatçının: Zümriit Y. Radau. Z. RücharŞahinoğlu. Hülya Yıldırım ve Su Yücel'ın yapıtları Sofya'da sergilendi. Bulgaristan. Yunanistan. Romanyave Türkiye'den 450 sanatçının toplam 600 yapıtının yer aldığı sergi kapsamında resım. heykel ve baskıresim dallannda birer ödül verildı. 13 kasım tarihinde açılan sergıde Radau'nun yapıtı. Bulgar Sanatçılar Derneği ve Bulgar Sanatını desteklekme Fonu tarafından ödüle değer bulundu. Yapı Kredi Salı Toplantıları Kültür Senisi - Yapı Kredi Salı Toplantıları Sanat ve Sosyoloji dizisi bugün saat 18.30'da Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde, Toplumsal Gelişimin Eşiğınde Sanat konulu toplantıyla devam ediyor. Alı Akay'ın yöneteceğı toplantıya konuşmacı olarak Semra Germaner ve Orhan Tekelioğlu katılacak. İstanbul Quarterden konser Kültür Servisi - İstanbul Dev let Senfoni Orkestrası'nın dört değerli elemanından oluşan 'Istanbul Quartet" perşembe günu saat 19.30'da Şişli Etfal Hastanesı Konferans Salonu'nda. J.Haydn. J. S. Bach ve W. A. Mozart'ın eserlenni seslendirecek. Şişli Etfal Müzik Akşamlan çerçevesınde ttüm sanatseverlere açık olarak düzenlenen konserlerın 1 l.'si olan bu konserin sponsorluğunu Sandoz İlaç A. Ş. üstleniyor. Abbado'nun eserine Türkiye prömiyeri ANKARA (ANKA) - Prömiyeri Rusya'da gerçekleştirilen ünlü İtalyan bestecisı Abbado'nun yazdığı eserın ıkınci dünya prömiyen. İtalyan Kültür Heyeti'nin gırışimlerı sonucu Türkiye'de yapılacak. Eser, şeflığını Gürer Aykal'ın yaptığı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından. kemancı Alessandro Farro'nun katılımıyla 1-2 aralık tarihlerinde Ankara'da seslendırılecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle