Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 KASIM 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
İKV3O
yaşında
• Ekonomi Servisi-
Türkıye nin Avrupa Birlıği
ile ilışkilennı yürütmek
amacıyla. I965yılında
Istanbul Tıcaret Odası
Başkanı Behçet
Osmanağaoğlu ıle İstanbul
Sanayı Ödası Başkanı Fazıl
Zobu'nun kurduğu İktisadi
Kalkınma Vakfı bugün
30"uncukurulu§
yıdönümünü kutluyor.
IKV'denyapıIan
açıklamada. Conrad Hilton
Otel "de düzenlenecek
kutlamatörenıne.
Cumhurbakanı Süleyman
Demirel ile Başbakan
Tansu Çıller'ın de
katılacağı belırtildi.
Otoyolların
kamulaştırma
borcu
• ANKARA (AA)-
Fınansmanı Hazine
Müsteşarlığı tarafından
karşılanan otoyollann
yapımından kaynaklanan
kamulaştırma borcunun,
9.6 trilyon lirayı geçtiği
bildinldi. Bayındırlık ve
tskân Bakanlığı'ndan
alınan bilgiye göre. otoyol
projelerini gerçekleştiren
Karayolları Genel
Müdürlüğü'nün 2 trilyon
192 mılyar lırası
•'kamulaştırma" ana
parası. 3 trilyon 917 milyar
lirası "bedel artışı", 3
tnlyon 525 milyar lirası da
tahakkuk tarihindekı faız
farkı olmak üzere. toplam
9 tril>on 634 mılyar lıralık
ödeneğe ıhtiyacı
bulunuyor. Anayasanın
ılgılı maddesı ve
Kamulaştırma Kanunu'na
göre. taşınmaz mal
sahiplennın kamulaştırma
alacaklarının nakit olarak
ödenmesi gerektigıne ışaret
eden bakanlık yetkılileri,
Hazine Müsteşarlığı Kamu
Fınansmanı Genel
Müdürlüğü'nden nakıt
aktanldıkça. uygulama
esaslanna göre ödemelere
devam edıldiğinı
vurguladılar.
Yabancılarla
ontak yatırım
• ANKARA (ANKA) - Bu
yılın ilk on ayında Türk ve
yabancı yatınmcılann
ortaklaşa gerçekleştireceği
180.7 trilyon liralık
yatınma izın venldi.
Hazine Müsteşarlığı'ndan
edinilen verilere göre. ızin
\erilen yatınmlarda toplam
vabancı sermaye payı
711.2 milyon dolar
(yaklaşık 37 trilvon lira)
düzeyınde bulunuvor lzne
bağlanan yatınmlann
117.9 trilyon liralık
bölümü. hizmetler
sektöründe
gerçekleştırılecek.
Yabancılar, hizmetler
sektörüne yönelik
yatınmlara 345.4 milyon
dolarla katılıyorlar.
Şahinoğlu'ndan
yatırımcıya uyarı
• TRABZON (AA) -
İstanbul Ticaret Odası
(tTO)MeclisBaşkanı
Atalay Şahınoğlu.
işadamlannın yatınm
yaparken çok 1yi
planlamada bulunması
gerektiğini ifade ederek
geçmişte pek çok
yatınmcının teşvık
aşamasında dev letin
taahhüt ettığı desteği
vermediği ıçin yüksek
faizle aldığı kredıler
yüzünden zor durumda
kaldığını hatırlattı.
Karadenız Genç Işadamlan
Derneği'nin toplantısında
konuşan Şahinoğlu, KEİ
ülkelerine olan ihracatın
arttırılması gerektiğini
vurgularken dünya
ekonomık pastasından pay
alabilmek ıçin rekabet
şartlannı geliştırmek
zorunluluğuna dıkkat çekti.
Tarım Kongresi
raporu açıklandı
• ANKARA (AA) -
"Türk Dış Tıcaretınde
Tanmın Yeri Kongresı'95"
adıyla 21 -22 kasım
tarıhleri arasında
gervekleştinlen kongrenin
ardından. çalışma
komitelerinde ortaya çıkan
"'sonuçlar ve öneriler" bir
rapor halinde açıklandı.
Raporda. tanm sektöründe
kavnaklann rasyonel
kullanımını sağlavacak
düzenli ve ıstikrarlı bir
polıtikanın uygulanamadığı
belırtilirken. tanm Satış
Kooperatiflen Birliği"nin
yapısının örgütlenme içın
yeterlı olmadığı ve
miıdahaleler ıle üreticiyi
kendı başına karar veremez
hale getırdığı ıçin yapısal
değişıkliklere ıhtiyaç
dujduğu kaydedildi.
Fon kesintisini düşüren hükümet, ihracatı 500 milyarlık krediyle destekleme karan aldı
Pamukta seçim hesaplam• Pamuk ihracatının desteklenmesi ve geliştirilmesi
amacıyla destekleme ve fiyat istikrar fonundan Zıraat
Bankasf na 500 milyar liraya kadar kaynak aktanlacak ve
bu kaynak banka tarafından üç ay içinde Antbirlik.
Çukobirlik ve Tariş'e kullandırılacak. Birlikler. bu krediyi
ortaklanndan 1995 yılı ürününden alımı yapılacak pamuk
bedellerinin ödenmesinde kullanacaklar. Krediye yıllık
yüzde 50 basit faiz uygulanacak.
Ekonomi Ser>isi - Tanm
konusunda kılını kıpırdatmayan
hükümet. pamuktakı seçım he-
saplanna hız verdı. Pamuk ıhra-
catına şımdı de kredı desteği sağ-
lanıyor Pamuk ihracatından ya-
pılan fon kesintisini düşüren hü-
kümet. bir adım daha atarak ihra-
catın desteklenmesi amacıyla üç
tanm satış kooperatifleri birliğı-
ne 500 milyar lira kredi kullandı-
nlmasını kararlaştırdı.
Resmi Gazete'de yayımlanan
teblığıne göre pamuk ihracatının
desteklenmesi ve geliştirilmesi
amacıyla destekleme ve fiyat is-
tikrar fonundan Ziraat Banka-
sı 'na 500 milyar liraya kadar kay-
nak aktanlacak ve bu kaynak
banka tarafından üç ay içinde
Antbirlik. Çukobirlik ve Tariş"e
kullandınlacak. Bırlikler. bu kre-
diyi ortaklanndan 1995 yılı ürü-
nünden alımı yapılacak pamuk
bedellerinin ödenmesinde kulla-
nacaklar. Krediye yıllık yüzde 50
basit faiz uygulanacak. Birlikle-
re teslım edilecek urünün bedeli
Zıraat Bankası'nca peşın olarak
doğrudan üreticılere ödenecek.
Ziraat Bankası'na. kredıyı tahak-
kuk eden faizin dört puanı hiz-
met ve komisyon olarak verile-
cek. Kredi. engeç 1996yılı sonu-
na kadar tasfiye edilecek.
Fon indirimi ve düzeltme
Bakanlar Kurulu. 10 kasimdan
geçerlı olmak üzere pamuk ihra-
catında kılogram basjna 60 sent
olan destekleme ve fiyat istikrar
fonu kesintisini 20 sente ındır-
mişti. Bu indirimın gerekçesi, pa-
muk fazlası olarak açıklanmıştı.
Dış Tıcaret Müsteşarlığı yetkili-
leri. fazlanın ıhraç edılebılmesi-
nı sağlamak ıçin fon kesıntısının
duşurülduğunü, ancak ihracatın
çok fazla artmasının ve iç piyasa-
da pamuk sıkmtısı doğmasinın
önlenmesı amacıyla ıhracatta
1995-96 sezonu ıçin 50 bın ton-
lukbirkotabelirlendiğıni açıkla-
mışlardı.
10 kasımda Resmi Gazete "de
yayımlanan fon kesintisinın dü-
şürülmesiyleilgıli kararda bir dü-
zeltme yapıldı. Söz konusu kara-
ra konu olarak pamuk türü karde
edilmiş veya penyelenmiş pamuk
olarak açıklanmıştı. Dünkü Res-
mi Gazete'de y ayımlanan düzelt-
me ile karara konu türün karde
edilmemiş ve penyelenmemiş pa-
muk olduğu belirtildi. Aynca da-
ha önce sadece hidrofıl pamuklar
karar kapsamı dışında tutulurken
yeni düzenlemey le ağartılmış pa-
mukların da kapsamda olmadığı
açikİ3iıdı
Avrupa, Türkiye'yi tanımıyor
Avrupa-Türkiye Temas Merkezi Başkanı Jean Pirlot, "Türkiye hakkındaki bilgileri
Türkiye'nin düşmanlanndan alıyoruz, ama Türkiye'den hiç bilgi gelmiyor" diye yakındı.
Ikinci Dünva Savaşı sırasında doğan Pirlot
kendi kuşağının Birleşik Avrupa fikriyle
büyiidüğünü belirterek. "Bdçikalı bir Av-
rupa militanı olarak Birieşik A\ rupa anıa-
cına ancak Türkiye'nin de dahil edilmesiv-
le vanlabileceğine inanıyorum'" diyor.
OZGLRLHJSOY
Avrupa Parlamentosu'nun
gümrük bırlığini oylamasına az
bırsüre kala. Türkiye'nin Avru-
pa'ya ait olup olmadığı tartış-
malan hız kazandı. Bu soruya
verilen yanıtların dolambaçlı.
eksik ya da önyargılarla bezen-
miş olmasının bir nedeni. iki ta-
rafın bırbirleri hakkındaki bilgi-
lerının yetersızlığı
Geçen hazıran ay ında kurulan
Avrupa-Türkiye Temas Merke-
zi. taraflar arasındaki anlayışı
gelıştırmeyı hedeflıyor. \1erke-
zin Başkanı Jean Pirlot, bu y üz-
den öncelıkle Türkiye hakkında
bir dokümantasyon merkezi
kurmayı planladıklannı söylü-
yor.
Türkiye ıle ılgıli, Avrupa "da
ve özel olarak Brüksel'dekı do-
kümantasyon sayısının arctınl-
ması gerektiğini vurgulayan Pir-
lot. "Türkiye hakkındaki bilgi-
leri Türkiye'nin düşmanlann-
dan alıvoru/. ama Türkhe'den
bilgi geJmiyor" dıyor.
Pirlot. başta Devlet Istatistık
Enstitüsü (DİE) olmak üzere bü-
tün bakanlıklar ıle bağlantı ku-
rarak, Türkiye den düzenli bir
bılgı akışını sağlamaya çalıştık-
larını ifade edıyor. DlE'nin ol-
dukçagüvenilırolmasınakarşın
Avrupa'datanınmadığını kayde-
den Pirlot. Temas Merkezf nde
Türkiye'den gelen bılgilerle bir
dokümantasyon merkezi olus.-
turmanın yanı sıra Türk kurunv
larının adlannı duyurmayı he-
defledıklerini de \urguluyor.
Pirlot. "Türk istatisn'kleri kötü-
dür" önyargiMiıın halen geçerlı
olduğunu s,u örnekle açıklıyor
DIE'yi bümiyoriar
"Belçika'da okuyan bir Türk
öğrenei. hazırladığı tezde
DlE'nin rakamlannı kullanır.
Ancak ögretmen. rakamlann
doğruluğunu kabul ettnez."
Hazıran ayında kurulan Te-
mas Merkezi'nın ıkıncı ışlevı.
adından da anlaşılabıleceği gibı
Tıırk kurumlan ile Avrupa ku-
rumlan arasındaki teması kolay-
laştırmak. Avrupa'da. 2 bıni a^-
kın sivil toplum örgütünün bu-
lunduğunu hatırlatan Pirlot.
Türkiye"deki örgütlerin de bu ör-
gütlerle bağlantıya geçerek. de-
neyimlerinden yararlanabilece-
ğını ifade edıyor.
Şimdıye kadar yalnızca dip-
lomatlar. bürokratlar ve sınırlı
olarak da ı^adamları düzeyinde
bir ılişkinin bulunduğunu kay-
deden Pirlot. özelleştırmeörne-
ğınden yola çıkarak temasın
önemine şu sözlerle işaret edı-
yor
"Avrupa Süt İ'reticileri Birli-
ği'ne bir ziyaretim sırasında,
Türkiye ile bağlantılan olup ol-
madığını sormuştum. Şaşırdılar,
"\ereden çıktı bu soru" der gi-
biydiler. SEK tesislerinin satışa
çıkhğını söylediğimde. tepkileri
değişti. Hiç haberleri yoktu, ki-
me başvuracaklannı bilmiyor-
lardı. İki günlük özelleştirme
konferansı düzenlendL ama bu
tabii ki hiç yeterli olnıadL"
Temas Merkezine. Türki-
ye"den bir bakanlıktan da Belçi-
ka hükümetı ve Avrupa Komıs-
yonu'ndaki ilgili bınmlerle bağ-
lantı kurabilmek ıçin bir talep
gelmiş. Pirlot. bunun çok dogal
olduğunu söylüyor Çünkü. Tür-
kiye delegasyonunun. özellıkle
de gümrük bırlığı tartışmalan M-
rasında bu tür taleplere y anıt v e-
rebilmesı mümkün değıl. Bılgi-
sayarlara. Avrupa Parlamentosu
ve Komısyon'dan özellikle de
Türkıyeilgı binm ve isımlen tek
tek kaydettiklerini belirten Pir-
lot, "Bizim için doğnı insam bu-
lup bağlantı kurmak çok kolav.
Kimscden i/in aJmamız da ge-
rekmiyor"' diyor
Temas Merkezı'nın üçüncü
ışlev ı de AB ıle Türkiye arasın-
daki ılis.kılerın artmasını sağla-
vacak alanlar hakkında küçük
çaplı semınerler düzenlemek -6
Mart-Ortaklık Konseyi Karar
Metni'ndekı başlıklar. merkezın
çıkış noktasını oluşturuyor.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU
Polonya: Eski ve Yeni Patronlar Uzlaştı
S
on on yılın en heyecan verıcı işçi ha-
reketi. Solidarnoş'un efsanevi lide-
ri Lech Walesa, Polonya Devlet
Başkanlığı seçimlenni. 6 sene önce
devirdıği rejimde bakanlık yapmış
Alexander Kwasniewski'ye kaybetti. Rus-
ya'nın Komünist Parti liderı Gennadi Zyuko-
now, "Buna hiç şaşırmadık, çunku Rusya 'da
olduğu gibi Avrupa genelınde de behrgın bir
şekilde sola doğru bir kayma izlenmektedır"
dedı (Cumhuriyet, 21 /11/95). Avrupa'nın ge-
nelinde bir sola kayma başlamış olabilır. An-
cak, kendımizi aldatmayalım, Zyukonow ve
Kwasniewski'nin dün olmadığı gibi, bugün de
sol ile yakından uzaktan bir ilişkılen yok. Po-
lonya seçimleri ise solun bir zaferinı değil, re-
formlar altında gelişen yeni sermaye sınıfı ile
devlet ışletmelerinde ve bürokrasisınde yaşa-
maya devam eden eskı rejımin hâkım sınıfı
arasında bir uzlaşmanın gerçekleştiğıni gös-
teriyor.
1980'lerin sonunda Polonya işçileri hâkim
sınıfın imtiyazlarına son talebı ile özgür sendi-
ka, ifade ve örgütlenme
hakkı ıçin ayaklanmaya
başladığında oluşan Solı-
darnoş'un (Dayanışma Ha-
reketi) lideri olarak karşımı-
za çıktı Lech VValesa. Po-
lonya'daki rejimin kendini
"komünist" olarak sunma-
sı. kilisenin ve Batının ise
Solidarnoş'u desteklemesı
ise birçok "so/cu"nun kafa-
sını karıştırdı, VValesa'ya
CIA ajanı diyenler bile çıktı.
Ama VValesa, savaşkanlığı.
uzlaşmazlığı. inancı ve li-
derlik kapasıtesıyle zahmet
edip de Solidarnoş'un ya-
pısına, dinamiklerıne ve ta-
leplerine bakan tum gerçek
sosyalistlerin hayranlığinı
kazandı. Ne yazık kı, Lech
VValesa. kendıliğinden bir
hareketin öne fırlattığı bir iş-
çi lideri olmanın ötesıne ge-
çemedi. Ne gerçek bir siya-
si hareket yaratabildi ne de
bir siyasi ekonomik prog-
ram. Bu yüzden. devlet
ne katarken VValesa'nın toplumsal desteğı de
artık yüzde 8'e kadar gerilemışti. Böylece VVa-
lesa, tutarsız politikalarıyla sadece kendi po-
pularıtesını azaltmamış, aynı zamanda geçen
6 sene içinde eskı rejimi düşüren işçıler, aydın-
lar ve kilıseden oluşan ittıfakın dağılmasına da
yol açmıştı (Financial Times, 21/11/95).
Reformlar sureci. halkın ve işçilerin ekono-
mık durumunu bozarken özelleştirmeler. pı-
yasa ekonomisı reformları. yabancı yatırımlar
ve artan dış tıcaretin etkisiyle Polonya'da ye-
ni bir özel sektör sermaye sınıfı tabakası ge-
lişti. Eskı rejımin hâkim sınıfı "Nomenklatura"
ise devlet ışletmelerinin. bürokratık mevkilerın
elinde bulunmasının getirdiğı olanaklarla bu
akan sudan kovasını doldurmaya. şirketleşe-
rek bir özel sektör sermaye sınıfına donüşme-
ye, boylece de sürece uyum sağlamaya baş-
ladı. Bu yüzden Nomenklatura. özelleştırme-
lenn hızlanmasından ve devlet harcamalarının
kesıntiye uğramasından belkı şıkâyetçıydi, a-
ma reformlara karşı değildi. Sadece. uyum
sağlamak için, bıraz daha zamana gereksinı-
Polonya halkı, 10 yıl sonra Lech VValesa efsanesine son verdi.
başkanı seçilmiş olmasına rağmen varlığını
"komünizme". yani olmayan bırşeye karşı sa-
vaş uzerine kurduğu için kısa zamanda, an-
lamsızlaştı ve bu son başkanlık seçimlerinde
de yel değirmenlerıne saldıran Donkışot'a
benzedi.
VValesa demokrasi vaat etmişti
Lech VValesa, 1989da ışçilere ve Polonya
halkına demokrasi vaat etti ve bunun da açık
pıyasa ekonomısinde gerçekleşeceğinı söyle-
dı. O zamandan bu yana, reformlar altında ge-
çen altı sene içinde, işçı sınıfının ve dığer üc-
retlilerın ekonomık durumu gıderek kötüleşti,
işsizlik arttı. Bu arada VValesa, gittıkçe devlet
başkanlığı yetkılerini (komünistlerle sayaşmak
gerekçesiyle) sürekli arttırdı, keyfi yönetimi,
kaprısleri ve geleceğe ılişkin ümıt vermekteki
becerıksizliğı ile herkesi bıktırdı. Seçimlerden
birkaç ay önce işçı hareketi Polonya'nın bü-
yük sanayi merkezlerinde yine ortalığı birbıri-
mi vardı. Bir de iktidara daha yakın olmaya. Di-
ğer taraftan son 6 yılda yetişen genç kuşaklar
-ki bunların gözleri, tümu ıle Batı'ya dönüktü-
VValesa yönetiminin beceriksizliklerinden, "de-
mokratıkleşme" surecını yeterınce hızlı ve ıs-
tikrarlı bir şekilde götürememesinden, kılise-
nın sivıl hayata karışmasından ve VValesa'nın
demagojik demeçlerinden şikâyetçiydıler. VVa-
lesa'nın Batılı dostları da "adamın eskı kafalı-
lığından, beklenmedık garip tutumlarından.
ne anlama geldığı belli olmayan karanlık ko-
nuşmalarından şikâyetçiydıler."
VValesa'nın baş rakibı Kwasniewski, ışada-
mı görünüşü, şık gıyşimı. gençlıği. istikrar va-
atleri, reformlara ve NATO'ya gırme sürecine
bağlılığı ile seçım oncesı maratonda Batının ıl-
gisıni çekmeye başladı (The Economist,
25/11/95). Reformların altında gelişmiş, palaz-
lanmış yeni sermaye sınıfı, unıversıteli gençler
ve büro işçileri de (beyaz yakalılar) Kvvasnı-
evvski'ye yönelmeye başladılar (Wall Street
Joumal, 21/11 /95). Kwasnıewskı surekli. istik-
rar ve uzlaşmadan, reformlardan bahsederken
geleceğe yonelık ışaretler verirken VValesa, sü-
reklı artık pek kımsenın ilgilenmediğı komü-
nizm canavarına karşı bayrağını sallayıp duru-
yordu. Bunlara basının ve televızyonun Kwas-
nievvski'nin yanında tutum alması da eklenin-
ce VValesa, sadece işçilerin önemli bir kesimı-
nın değil, orta sınıfın da desteğıni kaybetti. bu-
nunla beraber seçimleri de. Tahminlere göre
Kwasniewskı işsızlenn yuzde 60'ının ve işa-
damlannın yuzde 54'ünün oylannı almıştı. Be-
yaz yakalı işçilerin yuzde 53.7'si de Kwasni-
evvski'ye oy verdı. Katolik kırsal kesimlerle sa-
nayı ışçılerinin oytarı VValesa'nın seçimleri ka-
zanmasına yetmedı.
Kvvasnıevvski'nın başkanlık seçımini kazan-
mış olmasından Batı basını oldukça memnun
gorunüyor. Hemen hiç kımse açık piyasa eko-
nomısine geçış reformlarının geleceğinden en-
dişelı değil.
Hem hükümetin hem de devlet başkanlığı-
nın bir tek siyasi akıma ve "modern bir lide-
rin" elıne geçmiş olması da
belırsızlığı azalttığı ıçin
olumlu karşılandı. Ne de ol-
sa Kwasnıewskı. Batının ış
yapmaya alışık olduğu tür-
den bir siyasetçi: Gelen ha-
berlere göre Kwasnıewski,
eskı arkadaşları "komünıst"
partı burokratlanyla biriikte
kurduğu sıgorta şırketine
olan ortaklığını gizlemış.
üniversite diplomalan hak-
kında yalan söylemiş ve es-
kı ''komünist" dostlarının
yolsuzluklarını elınden gel-
dığınce ortbas etmişti (Wall
Street Journal, 21/11/95).
Bu yüzden Batılı işadamla-
rı. politikacılarveyorumcu-
lar. kendilerine hiç benze-
meyen, kaprıslerine katlan-
mak zorunda kaldıklan. bu
kaba saba işçı parçasından
kurtuldukları içın memnun-
luklannı gizleyemiyorlar. Di-
ğer taraftan VValesa'nın na-
sıl bir savaşçı olduğunu ha-
tırladıkları içın yorumcular,
Prim
tühsilütuuı
açıklık
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosıı) - Sosyal
Sigortalar Kurumu
(SSK.)özel sektör
çalışanlannın kasım
ayına ilişkın prim
kesıntilerinin. ayın ilk 14
günü içın eski. kalan 16
gün içın ise yeni gösterge
tablosu esas alınarak
hesaplanacağını bıldirdı
SSK'nin tebliği ile
memur maaş katsayısı ve
gösterge tablosunda
değişiklik yapılan kasım
ayı pnmlerinin
hesaplanma biçimine
açıklık getirildi. Buna
göre tav andan prim
ödeyen bir ücretlının
prime esas kazancı. ilk 14
gün içın 3 milyon 801 bın
588 lira. son 16 gün ıçin
9 milyon 155 bin 712 iira
olacak. Böylece kasım
ayına ilişkin prime esas
kazancın üst limiti. 12
milyon 95" bın 300 liraya
ulaşıyor. Bu miktar
üzennden her zaman
olduğu gibı yüzde 14
oranında SSK primi
tahsil edilecek.
Hükümet pamuk üreticisinin o> ları için 500 miKan gözden çıkardı. I
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Tersine Dönen Tekerlekler
Toplumsal gıdışe "yön vermesi gereken" siyasi
partıler ve basın-yayın kuruluşlarının günümüzdeki
durumu, içindeki yıkıcı öğelerle kaygı vericidir.
Önce siyasete değınelim. Siyasal partiler kendile-
rınin "var olmalannı" sağlayan seçimler konusunda
bile anlaşamazken. ülke sorunlanna çözüm üzerin-
de anlaşmaları da söz konusu olmuyor. Sorunlardan
kaçış ve dinsel duyguları kışkırtmaya dayalı bir ya-
rış ıle seçimlere gidiliyor. Partıler destek isteyecek-
leri toplum kesimleriyle, işçiler. çiftçiler, işverenler.
gençler, esnaf ve sanatkârlar ile kendilerini güçlen-
direcek dokuyu ya da bağı kuramıyor.
Bu olgu soldaki kitle partileri içın de özellikle ge-
çerlidir.
Geçen hafta sonu Almanya'da Sosyal Demokrat
Partı'nın (SPD) genel kurulu vardı. Parti içi kavgala-
rın yaygınlaştığı, SPD'ye kamuoyu desteğının yüz-
de 28 gibı yakın onyıliarın en alt noktasına düştüğü
bir ortamda yapılan genel kurulda beklenmedik bir
gelişme yaşandı.
Partilerının büyüyüp güçlenmesini kendi siyasal
geleceklen içın de yaşamsal bulan SPD delegeleri
olağandışı birtutum sergiledi. yeterince başarılı bul-
madıkları genel başkanlannın yerine Parti'nin "solka-
nadının" önde gelenlerınden Oskar Lafontaine'i
yeniden partı başkanlığına seçti.
Yeni genel başkanın daha seçilir seçilmez yaptığı
ilk iş. kendisınden önceki genel başkanı, partı içı bü-
tünleşme amacıyla. yardımcılanndan biri olarak seç-
tirtmesıydi.
Sosyal demokrat delegelerın en önemli ısteği
SPD'nin "varlık nedenı"n\n açıklık kazanması, kim-
liğinin belirlenmesiydı. Alman sosyal demokratları
"kimliklerini" kendilerini yaratan nesnel koşullarda,
sol değerlerde arıyorlardı. Özellikle işçiler, serbest
meslek sahiplerı ve gençlerden daha yüksek oran-
da destek elde edilmesi içın neler yapılması gerek-
tığı, enıne boyuna tartışılıyordu.
Bızdekılerde. partilerinde "solcu avına" çıkarak ya
da etnık köken ve mezhep farklılıklarına dayalı poli-
tıkalarla bölündükçe bölünüyor, sürekli iç kavgalar-
la birbirlennı yiyor. Bunun sonuçları, kamuoyu araş-
tıımalarının yüzde 10'luk sonuçlarından izlenebilir.
• • •
Topluma yön vermesi gerekenlerin biri de basın-
yayın kuruluşlandır. Ülkemizin basın-yayın dünyası-
nı, yaklaşık üçte iki gibi çok büyük bir bölümünü, i-
ki sermaye grubu elinde tutuyor.
Son yıllarda bu iki basın topluluğu arasında gide-
rek yoğunlaşan oranda bir "promosyon" yarışı ya-
şanıyor. "Promosyon "un sözcük anlamlarından biri
tanıtım amacıyla reklamdır Asıl anlamı da "daha /7e-
riye ya da yukanya göturmektir."
Bu basın kuruluşları daha çok gazete satmak ama-
cıyla giderek artan değerlerde olmak üzere armağan-
lar verıyor. Ancak bu uygulamanın hiç de "daha ile-
riye, yukanya bir ozellik taşımadığı" tam tersine bir
gidişi sımgelediği her geçen gün daha da açıklık ka-
zanıyor. Nasıl mı?
Ekonomikanlamda reklam, "ürünü tanıtım"ama-
cıyla yapılır. "asıl olan üründür; ürün olmalıdır. Ar-
mağan öne çıkanlırsa alıcının gözünde gazete yok
olur. "0
Bunu önlemek üzere. düşmemek için bisikleti da-
ha hızlı sürer gibı. satışınızın "düşmemesi" için her
yeni aşamada daha değerli. en değerli ve çok sayı-
da armağanlar vermek zorundasınız. Yoksa eskı sa-
tış miktarını bile sağlayamazsınız. Böyle olunca da
reklammı yaptığmız ürünün varlık nedeni kalmaz.
Gazetenın yerinı. tümüyle armağan alır.
Oysa niteliklı. çok daha zengın içeriklı gazete çı-
kararak yıllardır bir turlü büyümeyen pazar genişle-
tılmeliydı. 'Armağan yarışı" ve "basın içi kavga"n\n
yerine haberiyle, yorumuyla daha niteliklı gazete ya-
rışına yönelinmesi, yalnız toplumsal açıdan değil,
"Zarann neresınden dönülürse kârdır" bireysel man-
tığının da bir gereği sayılmalıdır.
Kaldı kı. kimi gazetelerin söz verdıklerı armağan-
ları vermedıklerı/veremedikleri durumlarda, yalnızca
"armağan için" gazete satın alan milyonların sömü-
rüldüğü ve ilginçtır bu konuda herhangi bir kamusal
düzenlemeye gidilmedığı görülüyor.
Hükümet ve siyasal partiler buradaki okuyucu sö-
mürüsüne "seyirci" kalabilıyor; giderek toplumsal
sorumluluğu unutarak ıç kavgaya sürüklenen bası-
na parasal destekler sağlıyor; kendilerine benzeyen
bu olumsuz gıdışi besliyor.
Kısaca, toplumsal yapının iki çok önemli tekerle-
ği. siyasal partileri ve basını, birbırterine takılmış ve
ileriye doğru değil. tersine dönüyor.
İLAN
T.C.
YAZIHAN ASLİ\ E HLKUK
EsasNo: 1995 83
Davacılar V'elı Coşkun ve Velı Çağlar tarafından da-
valılar. Maliye Hazınesi ve Karaca Köy Muhtarlıgı aley-
hıne açılan tespıt ve tescıl davasının yapılan açık yargı-
laması sırasında verilen ara karan gereğınce:
Yazıhan ılçesi. Karaca Köyü. Kumarlı mevkıinde ka-
ındoğusııdere. batısı sırt. güneyıhark.kuzeyıyol ıleçev-
rılı olan taşınmazın üzerınde bir hak ıddiasında bulunup
hakki ve hukukı sahısların delıllen ıle bırlıkte 3 ay içe-
nsınde yukanda esas numarası yazılı Yazıhan Asliye
Hukuk Vlahkemesı'nin 199583 sayılı dava dosyasına
müracaatları M.K.'nm 639. maddesı gereğınce ılan olu-
nur. Basın: 56064
bıraz olsun endişe duymadan da edemiyor ve
VValesa'ya uzlaşma, itidal ve işbirliği tavsiye
edıyorlar.
Büyük bir demokratik işçı hareketinın mu-
cadelesı ıle Doğu Bloku'ndan kopmayı bece-
ren ilk ulkeydi Polonya. Bugün Polonya'da bir
başka "ilk" gerçekleşıyor: Eskı ve yeni kapita-
list sınıflann çoğunluğu seçimlerde ortak bir
adayı tercih ederek bir ittıfakın ve belkı de ye-
ni bir sınıf olarak birleşmenin önünü açıyorlar,
hem de Batı'nın desteği ıle... Işte Polonya se-
çımlerının ılgınçhği burada yatıyor. Yoksa ken-
dini sosyal demokrat olarak pazarlayan bir es-
kı "komünist"\n kazanmasında değıl. Bunaşu
ongoruyu de (ve umudumu) eklemek ısterım:
Eskı ve yeni kapıtalıst sınıflann bir araya gel-
mesıyle belki de ilk defa "komünızmınyıkılma-
sının" yarattığı pohtik ve ıdeolojık toz duman
Polonya'da dagılacak, işçiler gerçek karşıtla-
rını berrakça gorme şansını elde edebilecek-
ler...
ETiBANK
Faiz Oranları ile mevduatınıza
YÜKSEK KAZANC SAĞLIYOR.
0/
/c
/c
0/
/c
0/
/c
57
70
80
90
1 AY VADELİ
3 AY VADELİ
6 AY VADELİ
1 YIL VADELİ
ETİBANKB A N K A C I L I K A . O .