05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI İKV3O yaşında • Ekonomi Servisi- Türkıye nin Avrupa Birlıği ile ilışkilennı yürütmek amacıyla. I965yılında Istanbul Tıcaret Odası Başkanı Behçet Osmanağaoğlu ıle İstanbul Sanayı Ödası Başkanı Fazıl Zobu'nun kurduğu İktisadi Kalkınma Vakfı bugün 30"uncukurulu§ yıdönümünü kutluyor. IKV'denyapıIan açıklamada. Conrad Hilton Otel "de düzenlenecek kutlamatörenıne. Cumhurbakanı Süleyman Demirel ile Başbakan Tansu Çıller'ın de katılacağı belırtildi. Otoyolların kamulaştırma borcu • ANKARA (AA)- Fınansmanı Hazine Müsteşarlığı tarafından karşılanan otoyollann yapımından kaynaklanan kamulaştırma borcunun, 9.6 trilyon lirayı geçtiği bildinldi. Bayındırlık ve tskân Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre. otoyol projelerini gerçekleştiren Karayolları Genel Müdürlüğü'nün 2 trilyon 192 mılyar lırası •'kamulaştırma" ana parası. 3 trilyon 917 milyar lirası "bedel artışı", 3 tnlyon 525 milyar lirası da tahakkuk tarihindekı faız farkı olmak üzere. toplam 9 tril>on 634 mılyar lıralık ödeneğe ıhtiyacı bulunuyor. Anayasanın ılgılı maddesı ve Kamulaştırma Kanunu'na göre. taşınmaz mal sahiplennın kamulaştırma alacaklarının nakit olarak ödenmesi gerektigıne ışaret eden bakanlık yetkılileri, Hazine Müsteşarlığı Kamu Fınansmanı Genel Müdürlüğü'nden nakıt aktanldıkça. uygulama esaslanna göre ödemelere devam edıldiğinı vurguladılar. Yabancılarla ontak yatırım • ANKARA (ANKA) - Bu yılın ilk on ayında Türk ve yabancı yatınmcılann ortaklaşa gerçekleştireceği 180.7 trilyon liralık yatınma izın venldi. Hazine Müsteşarlığı'ndan edinilen verilere göre. ızin \erilen yatınmlarda toplam vabancı sermaye payı 711.2 milyon dolar (yaklaşık 37 trilvon lira) düzeyınde bulunuvor lzne bağlanan yatınmlann 117.9 trilyon liralık bölümü. hizmetler sektöründe gerçekleştırılecek. Yabancılar, hizmetler sektörüne yönelik yatınmlara 345.4 milyon dolarla katılıyorlar. Şahinoğlu'ndan yatırımcıya uyarı • TRABZON (AA) - İstanbul Ticaret Odası (tTO)MeclisBaşkanı Atalay Şahınoğlu. işadamlannın yatınm yaparken çok 1yi planlamada bulunması gerektiğini ifade ederek geçmişte pek çok yatınmcının teşvık aşamasında dev letin taahhüt ettığı desteği vermediği ıçin yüksek faizle aldığı kredıler yüzünden zor durumda kaldığını hatırlattı. Karadenız Genç Işadamlan Derneği'nin toplantısında konuşan Şahinoğlu, KEİ ülkelerine olan ihracatın arttırılması gerektiğini vurgularken dünya ekonomık pastasından pay alabilmek ıçin rekabet şartlannı geliştırmek zorunluluğuna dıkkat çekti. Tarım Kongresi raporu açıklandı • ANKARA (AA) - "Türk Dış Tıcaretınde Tanmın Yeri Kongresı'95" adıyla 21 -22 kasım tarıhleri arasında gervekleştinlen kongrenin ardından. çalışma komitelerinde ortaya çıkan "'sonuçlar ve öneriler" bir rapor halinde açıklandı. Raporda. tanm sektöründe kavnaklann rasyonel kullanımını sağlavacak düzenli ve ıstikrarlı bir polıtikanın uygulanamadığı belırtilirken. tanm Satış Kooperatiflen Birliği"nin yapısının örgütlenme içın yeterlı olmadığı ve miıdahaleler ıle üreticiyi kendı başına karar veremez hale getırdığı ıçin yapısal değişıkliklere ıhtiyaç dujduğu kaydedildi. Fon kesintisini düşüren hükümet, ihracatı 500 milyarlık krediyle destekleme karan aldı Pamukta seçim hesaplam• Pamuk ihracatının desteklenmesi ve geliştirilmesi amacıyla destekleme ve fiyat istikrar fonundan Zıraat Bankasf na 500 milyar liraya kadar kaynak aktanlacak ve bu kaynak banka tarafından üç ay içinde Antbirlik. Çukobirlik ve Tariş'e kullandırılacak. Birlikler. bu krediyi ortaklanndan 1995 yılı ürününden alımı yapılacak pamuk bedellerinin ödenmesinde kullanacaklar. Krediye yıllık yüzde 50 basit faiz uygulanacak. Ekonomi Ser>isi - Tanm konusunda kılını kıpırdatmayan hükümet. pamuktakı seçım he- saplanna hız verdı. Pamuk ıhra- catına şımdı de kredı desteği sağ- lanıyor Pamuk ihracatından ya- pılan fon kesintisini düşüren hü- kümet. bir adım daha atarak ihra- catın desteklenmesi amacıyla üç tanm satış kooperatifleri birliğı- ne 500 milyar lira kredi kullandı- nlmasını kararlaştırdı. Resmi Gazete'de yayımlanan teblığıne göre pamuk ihracatının desteklenmesi ve geliştirilmesi amacıyla destekleme ve fiyat is- tikrar fonundan Ziraat Banka- sı 'na 500 milyar liraya kadar kay- nak aktanlacak ve bu kaynak banka tarafından üç ay içinde Antbirlik. Çukobirlik ve Tariş"e kullandınlacak. Bırlikler. bu kre- diyi ortaklanndan 1995 yılı ürü- nünden alımı yapılacak pamuk bedellerinin ödenmesinde kulla- nacaklar. Krediye yıllık yüzde 50 basit faiz uygulanacak. Birlikle- re teslım edilecek urünün bedeli Zıraat Bankası'nca peşın olarak doğrudan üreticılere ödenecek. Ziraat Bankası'na. kredıyı tahak- kuk eden faizin dört puanı hiz- met ve komisyon olarak verile- cek. Kredi. engeç 1996yılı sonu- na kadar tasfiye edilecek. Fon indirimi ve düzeltme Bakanlar Kurulu. 10 kasimdan geçerlı olmak üzere pamuk ihra- catında kılogram basjna 60 sent olan destekleme ve fiyat istikrar fonu kesintisini 20 sente ındır- mişti. Bu indirimın gerekçesi, pa- muk fazlası olarak açıklanmıştı. Dış Tıcaret Müsteşarlığı yetkili- leri. fazlanın ıhraç edılebılmesi- nı sağlamak ıçin fon kesıntısının duşurülduğunü, ancak ihracatın çok fazla artmasının ve iç piyasa- da pamuk sıkmtısı doğmasinın önlenmesı amacıyla ıhracatta 1995-96 sezonu ıçin 50 bın ton- lukbirkotabelirlendiğıni açıkla- mışlardı. 10 kasımda Resmi Gazete "de yayımlanan fon kesintisinın dü- şürülmesiyleilgıli kararda bir dü- zeltme yapıldı. Söz konusu kara- ra konu olarak pamuk türü karde edilmiş veya penyelenmiş pamuk olarak açıklanmıştı. Dünkü Res- mi Gazete'de y ayımlanan düzelt- me ile karara konu türün karde edilmemiş ve penyelenmemiş pa- muk olduğu belirtildi. Aynca da- ha önce sadece hidrofıl pamuklar karar kapsamı dışında tutulurken yeni düzenlemey le ağartılmış pa- mukların da kapsamda olmadığı açikİ3iıdı Avrupa, Türkiye'yi tanımıyor Avrupa-Türkiye Temas Merkezi Başkanı Jean Pirlot, "Türkiye hakkındaki bilgileri Türkiye'nin düşmanlanndan alıyoruz, ama Türkiye'den hiç bilgi gelmiyor" diye yakındı. Ikinci Dünva Savaşı sırasında doğan Pirlot kendi kuşağının Birleşik Avrupa fikriyle büyiidüğünü belirterek. "Bdçikalı bir Av- rupa militanı olarak Birieşik A\ rupa anıa- cına ancak Türkiye'nin de dahil edilmesiv- le vanlabileceğine inanıyorum'" diyor. OZGLRLHJSOY Avrupa Parlamentosu'nun gümrük bırlığini oylamasına az bırsüre kala. Türkiye'nin Avru- pa'ya ait olup olmadığı tartış- malan hız kazandı. Bu soruya verilen yanıtların dolambaçlı. eksik ya da önyargılarla bezen- miş olmasının bir nedeni. iki ta- rafın bırbirleri hakkındaki bilgi- lerının yetersızlığı Geçen hazıran ay ında kurulan Avrupa-Türkiye Temas Merke- zi. taraflar arasındaki anlayışı gelıştırmeyı hedeflıyor. \1erke- zin Başkanı Jean Pirlot, bu y üz- den öncelıkle Türkiye hakkında bir dokümantasyon merkezi kurmayı planladıklannı söylü- yor. Türkiye ıle ılgıli, Avrupa "da ve özel olarak Brüksel'dekı do- kümantasyon sayısının arctınl- ması gerektiğini vurgulayan Pir- lot. "Türkiye hakkındaki bilgi- leri Türkiye'nin düşmanlann- dan alıvoru/. ama Türkhe'den bilgi geJmiyor" dıyor. Pirlot. başta Devlet Istatistık Enstitüsü (DİE) olmak üzere bü- tün bakanlıklar ıle bağlantı ku- rarak, Türkiye den düzenli bir bılgı akışını sağlamaya çalıştık- larını ifade edıyor. DlE'nin ol- dukçagüvenilırolmasınakarşın Avrupa'datanınmadığını kayde- den Pirlot. Temas Merkezf nde Türkiye'den gelen bılgilerle bir dokümantasyon merkezi olus.- turmanın yanı sıra Türk kurunv larının adlannı duyurmayı he- defledıklerini de \urguluyor. Pirlot. "Türk istatisn'kleri kötü- dür" önyargiMiıın halen geçerlı olduğunu s,u örnekle açıklıyor DIE'yi bümiyoriar "Belçika'da okuyan bir Türk öğrenei. hazırladığı tezde DlE'nin rakamlannı kullanır. Ancak ögretmen. rakamlann doğruluğunu kabul ettnez." Hazıran ayında kurulan Te- mas Merkezi'nın ıkıncı ışlevı. adından da anlaşılabıleceği gibı Tıırk kurumlan ile Avrupa ku- rumlan arasındaki teması kolay- laştırmak. Avrupa'da. 2 bıni a^- kın sivil toplum örgütünün bu- lunduğunu hatırlatan Pirlot. Türkiye"deki örgütlerin de bu ör- gütlerle bağlantıya geçerek. de- neyimlerinden yararlanabilece- ğını ifade edıyor. Şimdıye kadar yalnızca dip- lomatlar. bürokratlar ve sınırlı olarak da ı^adamları düzeyinde bir ılişkinin bulunduğunu kay- deden Pirlot. özelleştırmeörne- ğınden yola çıkarak temasın önemine şu sözlerle işaret edı- yor "Avrupa Süt İ'reticileri Birli- ği'ne bir ziyaretim sırasında, Türkiye ile bağlantılan olup ol- madığını sormuştum. Şaşırdılar, "\ereden çıktı bu soru" der gi- biydiler. SEK tesislerinin satışa çıkhğını söylediğimde. tepkileri değişti. Hiç haberleri yoktu, ki- me başvuracaklannı bilmiyor- lardı. İki günlük özelleştirme konferansı düzenlendL ama bu tabii ki hiç yeterli olnıadL" Temas Merkezine. Türki- ye"den bir bakanlıktan da Belçi- ka hükümetı ve Avrupa Komıs- yonu'ndaki ilgili bınmlerle bağ- lantı kurabilmek ıçin bir talep gelmiş. Pirlot. bunun çok dogal olduğunu söylüyor Çünkü. Tür- kiye delegasyonunun. özellıkle de gümrük bırlığı tartışmalan M- rasında bu tür taleplere y anıt v e- rebilmesı mümkün değıl. Bılgi- sayarlara. Avrupa Parlamentosu ve Komısyon'dan özellikle de Türkıyeilgı binm ve isımlen tek tek kaydettiklerini belirten Pir- lot, "Bizim için doğnı insam bu- lup bağlantı kurmak çok kolav. Kimscden i/in aJmamız da ge- rekmiyor"' diyor Temas Merkezı'nın üçüncü ışlev ı de AB ıle Türkiye arasın- daki ılis.kılerın artmasını sağla- vacak alanlar hakkında küçük çaplı semınerler düzenlemek -6 Mart-Ortaklık Konseyi Karar Metni'ndekı başlıklar. merkezın çıkış noktasını oluşturuyor. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU Polonya: Eski ve Yeni Patronlar Uzlaştı S on on yılın en heyecan verıcı işçi ha- reketi. Solidarnoş'un efsanevi lide- ri Lech Walesa, Polonya Devlet Başkanlığı seçimlenni. 6 sene önce devirdıği rejimde bakanlık yapmış Alexander Kwasniewski'ye kaybetti. Rus- ya'nın Komünist Parti liderı Gennadi Zyuko- now, "Buna hiç şaşırmadık, çunku Rusya 'da olduğu gibi Avrupa genelınde de behrgın bir şekilde sola doğru bir kayma izlenmektedır" dedı (Cumhuriyet, 21 /11/95). Avrupa'nın ge- nelinde bir sola kayma başlamış olabilır. An- cak, kendımizi aldatmayalım, Zyukonow ve Kwasniewski'nin dün olmadığı gibi, bugün de sol ile yakından uzaktan bir ilişkılen yok. Po- lonya seçimleri ise solun bir zaferinı değil, re- formlar altında gelişen yeni sermaye sınıfı ile devlet ışletmelerinde ve bürokrasisınde yaşa- maya devam eden eskı rejımin hâkım sınıfı arasında bir uzlaşmanın gerçekleştiğıni gös- teriyor. 1980'lerin sonunda Polonya işçileri hâkim sınıfın imtiyazlarına son talebı ile özgür sendi- ka, ifade ve örgütlenme hakkı ıçin ayaklanmaya başladığında oluşan Solı- darnoş'un (Dayanışma Ha- reketi) lideri olarak karşımı- za çıktı Lech VValesa. Po- lonya'daki rejimin kendini "komünist" olarak sunma- sı. kilisenin ve Batının ise Solidarnoş'u desteklemesı ise birçok "so/cu"nun kafa- sını karıştırdı, VValesa'ya CIA ajanı diyenler bile çıktı. Ama VValesa, savaşkanlığı. uzlaşmazlığı. inancı ve li- derlik kapasıtesıyle zahmet edip de Solidarnoş'un ya- pısına, dinamiklerıne ve ta- leplerine bakan tum gerçek sosyalistlerin hayranlığinı kazandı. Ne yazık kı, Lech VValesa. kendıliğinden bir hareketin öne fırlattığı bir iş- çi lideri olmanın ötesıne ge- çemedi. Ne gerçek bir siya- si hareket yaratabildi ne de bir siyasi ekonomik prog- ram. Bu yüzden. devlet ne katarken VValesa'nın toplumsal desteğı de artık yüzde 8'e kadar gerilemışti. Böylece VVa- lesa, tutarsız politikalarıyla sadece kendi po- pularıtesını azaltmamış, aynı zamanda geçen 6 sene içinde eskı rejimi düşüren işçıler, aydın- lar ve kilıseden oluşan ittıfakın dağılmasına da yol açmıştı (Financial Times, 21/11/95). Reformlar sureci. halkın ve işçilerin ekono- mık durumunu bozarken özelleştirmeler. pı- yasa ekonomisı reformları. yabancı yatırımlar ve artan dış tıcaretin etkisiyle Polonya'da ye- ni bir özel sektör sermaye sınıfı tabakası ge- lişti. Eskı rejımin hâkim sınıfı "Nomenklatura" ise devlet ışletmelerinin. bürokratık mevkilerın elinde bulunmasının getirdiğı olanaklarla bu akan sudan kovasını doldurmaya. şirketleşe- rek bir özel sektör sermaye sınıfına donüşme- ye, boylece de sürece uyum sağlamaya baş- ladı. Bu yüzden Nomenklatura. özelleştırme- lenn hızlanmasından ve devlet harcamalarının kesıntiye uğramasından belkı şıkâyetçıydi, a- ma reformlara karşı değildi. Sadece. uyum sağlamak için, bıraz daha zamana gereksinı- Polonya halkı, 10 yıl sonra Lech VValesa efsanesine son verdi. başkanı seçilmiş olmasına rağmen varlığını "komünizme". yani olmayan bırşeye karşı sa- vaş uzerine kurduğu için kısa zamanda, an- lamsızlaştı ve bu son başkanlık seçimlerinde de yel değirmenlerıne saldıran Donkışot'a benzedi. VValesa demokrasi vaat etmişti Lech VValesa, 1989da ışçilere ve Polonya halkına demokrasi vaat etti ve bunun da açık pıyasa ekonomısinde gerçekleşeceğinı söyle- dı. O zamandan bu yana, reformlar altında ge- çen altı sene içinde, işçı sınıfının ve dığer üc- retlilerın ekonomık durumu gıderek kötüleşti, işsizlik arttı. Bu arada VValesa, gittıkçe devlet başkanlığı yetkılerini (komünistlerle sayaşmak gerekçesiyle) sürekli arttırdı, keyfi yönetimi, kaprısleri ve geleceğe ılişkin ümıt vermekteki becerıksizliğı ile herkesi bıktırdı. Seçimlerden birkaç ay önce işçı hareketi Polonya'nın bü- yük sanayi merkezlerinde yine ortalığı birbıri- mi vardı. Bir de iktidara daha yakın olmaya. Di- ğer taraftan son 6 yılda yetişen genç kuşaklar -ki bunların gözleri, tümu ıle Batı'ya dönüktü- VValesa yönetiminin beceriksizliklerinden, "de- mokratıkleşme" surecını yeterınce hızlı ve ıs- tikrarlı bir şekilde götürememesinden, kılise- nın sivıl hayata karışmasından ve VValesa'nın demagojik demeçlerinden şikâyetçiydıler. VVa- lesa'nın Batılı dostları da "adamın eskı kafalı- lığından, beklenmedık garip tutumlarından. ne anlama geldığı belli olmayan karanlık ko- nuşmalarından şikâyetçiydıler." VValesa'nın baş rakibı Kwasniewski, ışada- mı görünüşü, şık gıyşimı. gençlıği. istikrar va- atleri, reformlara ve NATO'ya gırme sürecine bağlılığı ile seçım oncesı maratonda Batının ıl- gisıni çekmeye başladı (The Economist, 25/11/95). Reformların altında gelişmiş, palaz- lanmış yeni sermaye sınıfı, unıversıteli gençler ve büro işçileri de (beyaz yakalılar) Kvvasnı- evvski'ye yönelmeye başladılar (Wall Street Joumal, 21/11 /95). Kwasnıewskı surekli. istik- rar ve uzlaşmadan, reformlardan bahsederken geleceğe yonelık ışaretler verirken VValesa, sü- reklı artık pek kımsenın ilgilenmediğı komü- nizm canavarına karşı bayrağını sallayıp duru- yordu. Bunlara basının ve televızyonun Kwas- nievvski'nin yanında tutum alması da eklenin- ce VValesa, sadece işçilerin önemli bir kesimı- nın değil, orta sınıfın da desteğıni kaybetti. bu- nunla beraber seçimleri de. Tahminlere göre Kwasniewskı işsızlenn yuzde 60'ının ve işa- damlannın yuzde 54'ünün oylannı almıştı. Be- yaz yakalı işçilerin yuzde 53.7'si de Kwasni- evvski'ye oy verdı. Katolik kırsal kesimlerle sa- nayı ışçılerinin oytarı VValesa'nın seçimleri ka- zanmasına yetmedı. Kvvasnıevvski'nın başkanlık seçımini kazan- mış olmasından Batı basını oldukça memnun gorunüyor. Hemen hiç kımse açık piyasa eko- nomısine geçış reformlarının geleceğinden en- dişelı değil. Hem hükümetin hem de devlet başkanlığı- nın bir tek siyasi akıma ve "modern bir lide- rin" elıne geçmiş olması da belırsızlığı azalttığı ıçin olumlu karşılandı. Ne de ol- sa Kwasnıewskı. Batının ış yapmaya alışık olduğu tür- den bir siyasetçi: Gelen ha- berlere göre Kwasnıewski, eskı arkadaşları "komünıst" partı burokratlanyla biriikte kurduğu sıgorta şırketine olan ortaklığını gizlemış. üniversite diplomalan hak- kında yalan söylemiş ve es- kı ''komünist" dostlarının yolsuzluklarını elınden gel- dığınce ortbas etmişti (Wall Street Journal, 21/11/95). Bu yüzden Batılı işadamla- rı. politikacılarveyorumcu- lar. kendilerine hiç benze- meyen, kaprıslerine katlan- mak zorunda kaldıklan. bu kaba saba işçı parçasından kurtuldukları içın memnun- luklannı gizleyemiyorlar. Di- ğer taraftan VValesa'nın na- sıl bir savaşçı olduğunu ha- tırladıkları içın yorumcular, Prim tühsilütuuı açıklık ANKARA (Cumhuriyet Bürosıı) - Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK.)özel sektör çalışanlannın kasım ayına ilişkın prim kesıntilerinin. ayın ilk 14 günü içın eski. kalan 16 gün içın ise yeni gösterge tablosu esas alınarak hesaplanacağını bıldirdı SSK'nin tebliği ile memur maaş katsayısı ve gösterge tablosunda değişiklik yapılan kasım ayı pnmlerinin hesaplanma biçimine açıklık getirildi. Buna göre tav andan prim ödeyen bir ücretlının prime esas kazancı. ilk 14 gün içın 3 milyon 801 bın 588 lira. son 16 gün ıçin 9 milyon 155 bin 712 iira olacak. Böylece kasım ayına ilişkin prime esas kazancın üst limiti. 12 milyon 95" bın 300 liraya ulaşıyor. Bu miktar üzennden her zaman olduğu gibı yüzde 14 oranında SSK primi tahsil edilecek. Hükümet pamuk üreticisinin o> ları için 500 miKan gözden çıkardı. I ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Tersine Dönen Tekerlekler Toplumsal gıdışe "yön vermesi gereken" siyasi partıler ve basın-yayın kuruluşlarının günümüzdeki durumu, içindeki yıkıcı öğelerle kaygı vericidir. Önce siyasete değınelim. Siyasal partiler kendile- rınin "var olmalannı" sağlayan seçimler konusunda bile anlaşamazken. ülke sorunlanna çözüm üzerin- de anlaşmaları da söz konusu olmuyor. Sorunlardan kaçış ve dinsel duyguları kışkırtmaya dayalı bir ya- rış ıle seçimlere gidiliyor. Partıler destek isteyecek- leri toplum kesimleriyle, işçiler. çiftçiler, işverenler. gençler, esnaf ve sanatkârlar ile kendilerini güçlen- direcek dokuyu ya da bağı kuramıyor. Bu olgu soldaki kitle partileri içın de özellikle ge- çerlidir. Geçen hafta sonu Almanya'da Sosyal Demokrat Partı'nın (SPD) genel kurulu vardı. Parti içi kavgala- rın yaygınlaştığı, SPD'ye kamuoyu desteğının yüz- de 28 gibı yakın onyıliarın en alt noktasına düştüğü bir ortamda yapılan genel kurulda beklenmedik bir gelişme yaşandı. Partilerının büyüyüp güçlenmesini kendi siyasal geleceklen içın de yaşamsal bulan SPD delegeleri olağandışı birtutum sergiledi. yeterince başarılı bul- madıkları genel başkanlannın yerine Parti'nin "solka- nadının" önde gelenlerınden Oskar Lafontaine'i yeniden partı başkanlığına seçti. Yeni genel başkanın daha seçilir seçilmez yaptığı ilk iş. kendisınden önceki genel başkanı, partı içı bü- tünleşme amacıyla. yardımcılanndan biri olarak seç- tirtmesıydi. Sosyal demokrat delegelerın en önemli ısteği SPD'nin "varlık nedenı"n\n açıklık kazanması, kim- liğinin belirlenmesiydı. Alman sosyal demokratları "kimliklerini" kendilerini yaratan nesnel koşullarda, sol değerlerde arıyorlardı. Özellikle işçiler, serbest meslek sahiplerı ve gençlerden daha yüksek oran- da destek elde edilmesi içın neler yapılması gerek- tığı, enıne boyuna tartışılıyordu. Bızdekılerde. partilerinde "solcu avına" çıkarak ya da etnık köken ve mezhep farklılıklarına dayalı poli- tıkalarla bölündükçe bölünüyor, sürekli iç kavgalar- la birbirlennı yiyor. Bunun sonuçları, kamuoyu araş- tıımalarının yüzde 10'luk sonuçlarından izlenebilir. • • • Topluma yön vermesi gerekenlerin biri de basın- yayın kuruluşlandır. Ülkemizin basın-yayın dünyası- nı, yaklaşık üçte iki gibi çok büyük bir bölümünü, i- ki sermaye grubu elinde tutuyor. Son yıllarda bu iki basın topluluğu arasında gide- rek yoğunlaşan oranda bir "promosyon" yarışı ya- şanıyor. "Promosyon "un sözcük anlamlarından biri tanıtım amacıyla reklamdır Asıl anlamı da "daha /7e- riye ya da yukanya göturmektir." Bu basın kuruluşları daha çok gazete satmak ama- cıyla giderek artan değerlerde olmak üzere armağan- lar verıyor. Ancak bu uygulamanın hiç de "daha ile- riye, yukanya bir ozellik taşımadığı" tam tersine bir gidişi sımgelediği her geçen gün daha da açıklık ka- zanıyor. Nasıl mı? Ekonomikanlamda reklam, "ürünü tanıtım"ama- cıyla yapılır. "asıl olan üründür; ürün olmalıdır. Ar- mağan öne çıkanlırsa alıcının gözünde gazete yok olur. "0 Bunu önlemek üzere. düşmemek için bisikleti da- ha hızlı sürer gibı. satışınızın "düşmemesi" için her yeni aşamada daha değerli. en değerli ve çok sayı- da armağanlar vermek zorundasınız. Yoksa eskı sa- tış miktarını bile sağlayamazsınız. Böyle olunca da reklammı yaptığmız ürünün varlık nedeni kalmaz. Gazetenın yerinı. tümüyle armağan alır. Oysa niteliklı. çok daha zengın içeriklı gazete çı- kararak yıllardır bir turlü büyümeyen pazar genişle- tılmeliydı. 'Armağan yarışı" ve "basın içi kavga"n\n yerine haberiyle, yorumuyla daha niteliklı gazete ya- rışına yönelinmesi, yalnız toplumsal açıdan değil, "Zarann neresınden dönülürse kârdır" bireysel man- tığının da bir gereği sayılmalıdır. Kaldı kı. kimi gazetelerin söz verdıklerı armağan- ları vermedıklerı/veremedikleri durumlarda, yalnızca "armağan için" gazete satın alan milyonların sömü- rüldüğü ve ilginçtır bu konuda herhangi bir kamusal düzenlemeye gidilmedığı görülüyor. Hükümet ve siyasal partiler buradaki okuyucu sö- mürüsüne "seyirci" kalabilıyor; giderek toplumsal sorumluluğu unutarak ıç kavgaya sürüklenen bası- na parasal destekler sağlıyor; kendilerine benzeyen bu olumsuz gıdışi besliyor. Kısaca, toplumsal yapının iki çok önemli tekerle- ği. siyasal partileri ve basını, birbırterine takılmış ve ileriye doğru değil. tersine dönüyor. İLAN T.C. YAZIHAN ASLİ\ E HLKUK EsasNo: 1995 83 Davacılar V'elı Coşkun ve Velı Çağlar tarafından da- valılar. Maliye Hazınesi ve Karaca Köy Muhtarlıgı aley- hıne açılan tespıt ve tescıl davasının yapılan açık yargı- laması sırasında verilen ara karan gereğınce: Yazıhan ılçesi. Karaca Köyü. Kumarlı mevkıinde ka- ındoğusııdere. batısı sırt. güneyıhark.kuzeyıyol ıleçev- rılı olan taşınmazın üzerınde bir hak ıddiasında bulunup hakki ve hukukı sahısların delıllen ıle bırlıkte 3 ay içe- nsınde yukanda esas numarası yazılı Yazıhan Asliye Hukuk Vlahkemesı'nin 199583 sayılı dava dosyasına müracaatları M.K.'nm 639. maddesı gereğınce ılan olu- nur. Basın: 56064 bıraz olsun endişe duymadan da edemiyor ve VValesa'ya uzlaşma, itidal ve işbirliği tavsiye edıyorlar. Büyük bir demokratik işçı hareketinın mu- cadelesı ıle Doğu Bloku'ndan kopmayı bece- ren ilk ulkeydi Polonya. Bugün Polonya'da bir başka "ilk" gerçekleşıyor: Eskı ve yeni kapita- list sınıflann çoğunluğu seçimlerde ortak bir adayı tercih ederek bir ittıfakın ve belkı de ye- ni bir sınıf olarak birleşmenin önünü açıyorlar, hem de Batı'nın desteği ıle... Işte Polonya se- çımlerının ılgınçhği burada yatıyor. Yoksa ken- dini sosyal demokrat olarak pazarlayan bir es- kı "komünist"\n kazanmasında değıl. Bunaşu ongoruyu de (ve umudumu) eklemek ısterım: Eskı ve yeni kapıtalıst sınıflann bir araya gel- mesıyle belki de ilk defa "komünızmınyıkılma- sının" yarattığı pohtik ve ıdeolojık toz duman Polonya'da dagılacak, işçiler gerçek karşıtla- rını berrakça gorme şansını elde edebilecek- ler... ETiBANK Faiz Oranları ile mevduatınıza YÜKSEK KAZANC SAĞLIYOR. 0/ /c /c 0/ /c 0/ /c 57 70 80 90 1 AY VADELİ 3 AY VADELİ 6 AY VADELİ 1 YIL VADELİ ETİBANKB A N K A C I L I K A . O .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle