Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TA CUMHURİYET 20 KASIM 1995 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
^eo-Liberalizm, Neo-Faşizm, Köktendincilik
konomik ve toplumsal sorunlan ile yalnız başına bıraküan
ireyin içinde bulunduğu cıkmazda çözüm olarak ırk ya da din
ağlannı öne süren faşist ya da köktendinci akımlar. giderek
ütün dünyada güçlenmektedir. Bu ABD'de aynı parti çatısı
Itmda oluşurken (Kirkland Jr.. 1995), ülkemizde seçim ittifakı
nçiminde kendim göstermektedir.
Doç. Dr. ERHAN YILDIRIM Ç. Ü. Öğretim Elemanlan
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
G
ünümüzde herhangv bir nn başına kadar sürmüştür. 1960"U yıl-
düşünce akırrundan söz lann ikincı yansindan sonra toplumcu
etmek ıstedığimız za- düşüncenin egemen olmaya baijladığı ve
man. neyleyelimki. neo, bireylerin topium için bir şeyler yapma-
post ya da yeni gibi bir yı ilke durumuna getirdiği görüİmekte-
ön takı koymak gereki- dir. 1970'li yıllann sonuna kadar süren
düşünce akımından söz
, etmek ıstedığimız za-
man. neyleyelimki.neo,
post ya da yeni gibi bir
ön takı koymak gereki-
yor! Çünkü bu akımlar daha önce ortaya
çıkan düijüncelerdeki temel görüşkri ka-
bul etmeklebirUkte. bu göriHkrın eksık-
likkrini tamamladıklannı ve günümü-
zün değişen koşullanna uygun yeni öne-
riler getirdiklennı ileri sürmektedirler.
Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonraki za-
man siirecı içinde. dünyada üç farkh akı-
mın egemen oldugu görülmektedir. Bu
egemenlık. bir anlamda moda konumu-
nualmı^tır. Bunlarsırasıyladevktçi.top-
lumcu vebireyci akımlardır. İkınci Dün-
ya Savaşı'ndan sonra toplumlarda ege-
men olan düşünce devletçılik anlayı^ı ol-
mu^ \ e toplumu olusturan bireykr gene-
lınde. devlet için bir şeyler yapmayı gö-
rev edmmışkrdi Bu akım 196O'lı yılla-
bu akımın yerini. bireylerin sadece ken-
dilenni düşündükkri neo-liberal düşün-
cenin yaygınhk kazanmaya başladığını
ve 198Q'li yıllara damgasını vurduğunu
görmekteyiz. Bu dü^ünce sonucu birey-
lerin sadece kenditeri için bir şeyler yap-
maya çahştıkları; ulusal devkt kavramı-
nın eskidiği ve yerine küreselkşmenin
yerkştiği; toplumcu düşüncenin ise tari-
hin tozlu sayfalan arasında kaldtğı ileri
sürülmüştÜT. Dünyada görülen bu geliş-
mekr. kaçınılmaz olarak Türkiye'de de
yansımasını bulmuş ve bir zamanlann
toplumcudüşüncesine sahip birc,okkim-
se. bugün bireysclci düşüncenin temsıl-
cisi kesiimiştir
Günümüzde egemen olduğu görülen
neo-liberal düsiince. ozünü klasik libera-
lizmden almakta ve anarşi&t, realist ve
minimalist eğilimkri içermektedir. Kla-
sik liberatizm, bireysel özgürlükkre ve
mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Libe-
raller, insanın doğası gereği sahıp olma-
sı gereken özgürlüğün. insan türüyle ve
insanın ortaklas,a yaptığı tarıhle bir ara-
da bulunduğu gerçeğinı gözardı etmek-
te ve özgürlüğü. kişinin kendi baştna
buyruk olacağı bireysel baza ındırge-
mektedirler. Lıberal demokrası bir radi-
ka!b«re\cfflikideolojisi\arattıgı için. hem
özel. hem de tüzel kişiierce sahip olunan
Özel mülkiyet fikrine. şiddeth bir şekil-
de gereksinim duyar. Özel vaş.arn. bazı-
ları ıçin güvence altına ahnır. takat her-
kesın katılabikcegi kamusal yaşam ola-
naksızdurumageltr Lıberalizmkendini.
eşitsızlikk tanımlanan toplumsal yapı-
lara adarken tutarlı bir dağıhmcı adakt
duygusundan uzak durmak zorunda ka-
lır (Barber B . s 150). Toplumadayattı-
ğı eşitsizlıği haklı göstermek için serbest
piyasa kavramına gereksinim duyar.
Çünkü. gelir dağılımmda adaleti sağla-
mak için yapılan müdahalelerin, piyasa-
nın kaynak dağılımı için verdigi sinyal-
lerin çalışmasını ve en yetkin üyekrin
ortaya çıkmasını enaelkdiöıni ileri sürer
(Hayek. 1944).
Liberalızmbir yandan doğal hukuk an-
lammda bireyin özgüdüğünü sasunur-
ken, öbür vandan devleti, bu özaürlük
haklannı savunma işiyle görev lendirır.
Bir yandan devktin ekonomiye müda-
halesinin minimuma indirgenmesi ge-
reklıliğiüzerindedururken, öbür yandan
da özel sektöre teşviklerin sürdürülme-
smi ister (bkz. TÜSİAD. 1995). Çünkü
rıeo-liberalizmin anladığı özgürlük. si-
yasal özgürlükten çok ekonomik özgür-
İüktür.
Neo-liberal politikalar ABD'de Re-
agan, lngiUere'de Thatcher döneminde
uygulanmay a konulmuşve Reaganizm ve
Thatcherizm olarak adlandmlmıştır.
Benzer politikalar. İMF veDünya Banka-
sı denetimindetüm gelişmekte olan ülke-
kre küreselle^menin otmazsa oltnaz ko-
şulu olarak dayatılmtştır. Detnokrasinin
ge^ınediğibuülkelerde.sKasalözgüriü-
ğü, bire>sel özgürlüğün gerekli bir tiğesi
olarakgörmeyen neo-liberal dü^ünce,ka-
çınılmaz olarak baskıcı rejimkre yol aç-
mıştır.
Toplumsal bir varlık olan insanı top-
lumdan soyutlayarak. bireyselliğı ön pla-
na çıkaran neo-liberal dü^ünce. toplum-
sal sorunların çözümünü de bireysel ba-
za indirgemi^tir. Kamusal ve yan kanıu-
sal mal ve hizmetlerin özel kesimce daha
etkin olarak üretilecefjni ilerisürerek. bir
yandan özelleştirme çalı^malannı başla-
tan.öte\andan da işsiztiğin artmasına.ge-
lir dağılımının bozulmasına ve toplumda
sosval adaletin ortadan kalkmasına ne-
den olan politikaları öneren neo-liberal.
neo-fa^istve köktendinci akımlanngeüş-
mesi için uygun ortamı yaratmıştır. Hkj
şüphesiz bu gelişmede sol kesimdeki da-
ğınıklığın ve programsızlığın da önemli
bir katkısı vardu". Ekonomik ve toplum-
sal sorunlan ile yalnız başma bırakılan
bireyin içinde bulunduğu çıkmazda çö-
züm olarak ırk ya da din bağlannı öne sü-
ren faşist ya da köktendinci akımlar. gi-
derek bütün dünyada güçlenmektedir. Bu
ABD'de aynı parti çatısı altında oluşur-
ken (Kirkland Jr. 1995i, ülkemizde seçim
ittifakı biçiminde kendini göstermekte-
dır. Dünya ve ülkemizdekı gelts,mekri
dogru değerkndirip gerçeği görmezsek.
görmezden gelirsek. görüp de üstüne gıt-
mezsek, yapılması gerekeni başkasının
yapmasını bekkrsek. bir sabah güneş.
başkabirTürkiye'nin. degişikbirTürki-
ye'nın üstüne dogar (Göksel. 1995). Bu
nedenk. kişisel kaygılardan annıp, so-
runlara toplumsal çözüm üretmek zorun-
da olduğumuzun bilincine varmamız ve
buna uygun davranışlarda bulunmamız
gerekmektedir.
Kaşnakça. 1) Barber B Güçlü Demokrasi.
Ayrıntı Yayınlan. Istanbul !W5.
2) Hayek F The Road to Serfdom. Univer-
sit% of Chıcaao Press, Chıcago. 1944.
'3) TÜSİAD. Optimal De\ let. lstanbul 1 >»5.
4ı Kirkland Jr. R.l. "Today's GOP. The
Partv's Over for Big Business" Fortunc. Feb-
ruarv 6. 1>W5
5) Göksel H A. "Teokratik Faşizm" Cum-
huriyet gazetesi. 26.07.19^5
ARADA BİR
Doç. Dr. NUR ALK1Ş Mimar Sinan
Üniv. Eğitim Bilimleh Böfümü
Kafkas Kaması GibiHer şeyı tüketıyoruz: Yiyeceğt. ıçeceği. suyu, havayı...
Toplumsal değişmedir adı, pek nereden estığı belli olmaz.
Eser eser de alır götürür. götürur de getirdikleri götürdük-
lerinden farkh olur Toplumsal değişmedir adı, kolaysadur-
dur... Irmağın yatağı değışır, ama o da olsa olsa planla,
programla'... Tüm dünyayı sarmış bir tiortum, yeri gö^ü
sarmalamış, yerinden oynatır dünyayı da; arna biz uyuruz.
Kaptırmışız yakamızı siyasete. spora. reklama. cinsellığe.
iki yakamız bir araya gelmıyor.
Tüketim çızgisi bu. Bir yer ekseni gibi. dünyayı tam or-
tadan yanp geçtyor. Politıkayı da yanyor. dını de. her şeyi.
Insanlığın bileşke noktası bu, kurtulan pek yok bu eksen-
den. Ama etkisini denetim altına alan var. ırmağa yol ve-
ren de... iki yanı keskin bir bıçak bu, Kafkas kaması gibi
bir şey. Hiç Kurtuluşu yok, iki yanı da keser. Çektin mi bir
kez. girmez kınına, ya kendini kesersın. ya düşmanını. Kes-
mezsen toplum keser seni. Tüketsen birtürlü. tüketmesen
başka türlü.
Tüketimi Kafkas kaması kılan etmenlerin en başında
medya var: mal tüketiyoruz, hizmet tüketiyoruz... Neden o
müziktürünütükettiğımızı bilmeden. çoğunlukla bunu dü-
şünmeye gerek bile duymadan... Bir duşunsek, hangi mü-
ziğin bızı nasıl bir kalıba dökeceğinı de çıkartabilinz. gete-
cek kuşaklara bırakacak kalıtı da... Bız ne kadar düşün-
meden dinliyorsak. ne idüğü belli olmaz müzikler de tüke-
tıle tüketile sarmalıyor bizi. Bir kötü ur örneği. çoğalıyor da
çoğalıyor. Sonra da ameliyat bile para etmıyor. Zevk tüke-
tiyoruz.. öylesine ki, önceleri zevk verenler artık zevk ver-
mezoluyor. Eski bayramlar diyoruz. Tadı damaöımızda ço-
cukluk şekerlen... Çeşit çesit'çok şeker çıksa da vermiyor
horoz/unun fadını. Salatada ya sirke olur. ya limon. Türk
damağında. Şimdi ıkisi bir arada. Yeni salatalara alışama-
yışıma yeni yetmeler şakayla bakıyor. Bir de konserveler
var, oysa nerde o canım yaprak sarmaları. çerkeztavukla-
n.
Dokunmasıyla içimizi tıtreten eşlerimiz. zaman geliyor,
bir buz kalıbı oluveriyor. Nasıl oluyorsa? Sonra gelsin cin-
sel tüketim araçlan. Tutar mı ki biıiikte dinlenen bir ince in-
ce, duygulu müziğin yerini? Gül esansıyla yapılan. ama
ö2ünden kilometrelerce uzak Fransız partumlen... Her ta-
raf koku: Burnumuzu incecik yasemin kokulannı alamaz
hale getiren kokular. yok ev kokulan. araba kokulan...
Tükenen çam kokulannı yaban elterde kavanozlayıp sa-
tıyorlarmış diye duydum: Bilrnem doğru. bilmem öykü. Do-
ğayı da tüketiyoruz. Uzayda birileri varsa rezıl olacağız.
dünyanın çevresi de bir çöplük!
Adaletı aşındınyoruz. Güçlünün hep haklı olduğu bir sis-
femi getıriverip onu adalet sayıyoruz, sonra da ne yapa-
lırn. dünya degişiyor. diyoruz. Doga da topluma benziyor,
güçlü olan yaşar. Kendimiz zayıf düşmeye yüz tuttuk mu
hemen adaletle oynuyoruz. Muhalefetin birbölümü hemen
seçim diyor (hemen mi, değil mi tartışması ayrı). hayır, son-
ra diyoruz. Koşullar bir degişiyor, daha dün olmaz dediği-
mize koltuk pahasına olur çekiyoruz. Bir de üstüne vatan.
millet cilası çektik mi... Kat kat olmuş gerdan örneği kıvır
da kıvır. Korkuları yiyoruz bir bir. Dostluklan. Dost dedikle-
rimizi post kılıp ne olacak canım, bizde dost edinme gücü
var ya bir daha dost ediniyoruz! Sonra moda edimyoruz,
psikoloğa gitmeyi. Bu kadar tüketılen değer, ınanç, sevgi,
mutluluk. umuttan sonra ne denge kalıyor. ne de yeni bir
dengeye kucak açacak dengesızlık. Bir karmasa ortasın-
da psikolog koltuğu tüketiyoruz.
Her şeyi tüketiyoruz. Bu ara dünya d/ni tüketiyor. Değer-
ler, erdem. ahlak. mutluluk, umutlar gidince, açınca hor-
tum kucağını tutunacak bir dal o kalıyor. Ülkemizde de la-
iklik kaygısı sürüyor. Ama gözden kaçan önemli bir nokta
var burada, laiklikkarşıtı olanlar da say/ianlan tüketiyor. Her
kesimin birleştiği çizgi bu, bir eksen bu, seni deler geçer
de öbürünü delmez mi? Çarşaflar tükeniyor. ibrikler, de-
ğiştirilip duran hoca kapıları aşınıyor, Bir aşınma bu; top-
rağın bu yakası kayıyorsa öteki yakası da kayıyor. Türkçe-
miz, güzelim Türkçemizi de tüketiyoruz. Krt akıllıların, bil-
giçierın dilinde yabancı sözcükler tümen tümen.. En acısı
da geleceği tüketiyoruz. geçmişi çerez yapıyoruz rakı sof-
ramıza, şımdiyi de su!.. Bir sarhoşiuk sardı bizi. Üretme-
den tüketmenin sarhoşluğu! Sözün kısası ülkemiz için bir
genel politika saptamak, ırmağa yeni bir yatak açmak zo-
rundayız. Her gelenin uygulaması gereken. zor değişır ku-
rallarımız olmalı. Toplumsal değışmeye dur demek müm-
kün olmadığına göre, çekilmişse kınından Kafkas kaması,
yaban elleri kessin.
Küba'dan îzlenimler
KAMER GENÇ TBMM Başkan
K
üba halkı. Marksist-Leninist kül-
türü gerçekboyutlan ile özümse-
miî ve bunu yaşatmak için en bi-
linçlidırenci göstermektedir. Bu
hususu daha Meksikanın Can-
cun Havaalanı'nda Küba'ya ait
uçağa binerken görmek mümkündür Uçağa bi-
nerken hiçbir ayınm yok. Isteyen istediği yere
oturur.. öyk makam sahıplerine aynlmıs, yerbu-
lamazsınız. lnsanlar arasında eşitlik her yerde
seçılmektedir. İnsanlann deri renkkri ayrıma ne-
den olmamaktadır.
Küba. tropikal iklimın sağladığı çok güzel bir
dogaya sahip. Sanayinin gelişmemiş olması do-
layısıyla çevre kirlıliği olmay an. denizleri \ e ku-
mu pınl pınl. gerçekten insanı manen çok din-
kndiren bir güzelligi var. Cadde ve sokaklan da
çok temiz. Ancak sık sık sağanak yagmur yağ-
dığından büyük su bırikintikri olmakta. Bu du-
rum yalnız yayaların değil. arabaların hareketk-
rini de engellemektedir.
Küba halkı başlangıçta sömürgecılige kar^ı sa-
vas,mıs,, bu suretle bağımsızhğını kazanmı^tır
Bagımsızlık savas.ını \ eren ve kazanan Jose Mar-
ri milli bir kahramanları olarak halk arasında çok
büyük ve saygın bir yere sahip kişiligini koru-
maktadır
196O'lı yıllarda ıse Casrro,CheGuevara.Mon-
tane gibi liderkrin önderlığinde baştatılan silah-
lı devrim mücadelesi başarı ile sonuçlanmış ve
Küba 1960'tan hibaren Marksist bir yönetimk
Vekili
yönetilmektedir. Bu tarihten itibaren de Küba
üzerinde sıkı bir Amerikan ambargo^u bulun-
maktadır. Ambargo. ülkede büyük sıkıntı yarat-
mıijiır. Ancak halk. bu ambargoya kars.\ bilinçli
bir direnış göstermektedir.
Ülkede çözüme ulas,tınlan en önemli sorun,
sağlık sorunudur. 216 kişi bir doktora baglan-
mıs.tır. Hasta. önce bağlı olduğu doktora gitmek-
te. ondan sonra hastahğın ağırhğına ve tedavi bi-
çimıne göre ılçe. ıl ya da ana merkezkrdeki has-
tanelere göndenlmektedir.
199? yıhndan itibaren Küba'da halkın yaban-
cı para taşımasına ızin \erilmii5 \e piyasada do-
larla serbest ahşveris, yapılmaya ba^lanılmıs.tır.
Ayrıca son zamanlarda. katı devletçılikten vaz-
geçilerek piyasa ekonomisine dönüs. baş.lamıs.
bulunmaktadır.
Küba. uzun süre Sovyetler Birliği ile aynı blok-
ta yer aldığından Sovyetler Birliği'nin büv ük yar-
dunlanna mazhar olmuş. hatta kıs.ı bas.ına yılda
40 dolar yardım vapılmiij. Sovyetler rejiminın
çöknıesi sonucu ülke büyük sıkıntıya diHnıü^;
Küba yı ziyaretimiz sırasında parlamentoda ka-
bul edıkn bir yasa ile milli eğitim, sağlık ve mil-
li güvenlik konulan dış,tnda kalan alanlar. yaban-
cı sermayeve açık hale getirılmis,tir. Bütün bu
açılımlar. rejımden önemli dönüşkr ohnakla bir-
Ukte. Kübalılara göre bunlar. Marksist-Leninist
rejimden dönüij deg.il, rejiminbir zaferi olarak ni-
tekndinlmektedir.
Küba'da kaldığımız beş gün zarfında. sokak-
larda gezen insanlar tertemizdi, pejmürde kıhk-
lı diknci türünde hiç kimseye rastlamadık. însan-
lan. iklimi gibi sıcakkanlı ve cana yakın kişikr,
Devkt büyüklerinin sokaklarda resmine rastla-
yamazsınız. Jose Marti ile Che Guevara dıştnda.
Küba devnminden sonra ülkede bir milyondan
fazla zengın ınsan. yundışına kaçmış. çogu da
Amerika'da yerleşmiş. Bu zenginlerin mallanna
dev let el koymuş. ancak troptkal iklimin binalar-
da yaptığı aşındırmalar onarılmadığı için şehir-
ler terk edilmis ya da saldınya uğramış görüntü-
kr vermektedir.
Küba'da bir tek siyasal parti bulunmaktadır.
Bu partinin 915 bin üyesi var.
Genel merkezinde 350 kis,i çalts,maktadır. Par-
ti üyesi olmak için öncelikle ilgilinin. çalıştığı ku-
rumda yapılacak seçimi kazanması gerekmekte-
dir. Bu seçımde egemen olan ölçütler. en çalıs,-
kanlık. en dürüstlük, en zekilik \e en yetenekli-
liktir
Ambargo. Küba'da büyük sıkıntı yarattığın-
dan. halk ve devlet yöneticilen. Amerika'ya kar-
s.ı. büyük kin beslemektedirler. Türkıye de Ame-
nka'nın müttefiki olduğu için Türkiye'ye de pek
sıcak bakmamaktadırlar.
Sovyetler Birliği"ndeki rejimm çöküs. nedeni-
ni devrimin liderlerinden \e halen Gastro'nun
yardımcısı Montane'ye sorduğumda. kendisi
u
Son zamanlardaki SO\A et De\let Başkanlan 70
yaşın üzerindeydi ve 6'şar ay ara ile cenazelerine
gjdiv'orduk.Burejimiçökerttrdemişti.Haklıhk
payı yüksekti bana göre. Kendisıni yenilemeyen
rejim çökmeye mahkûTndur,
ÎFSAK"KamuYarannaDernek" Olmalı
1
55 yılhk bir geçmişi
bulunan genç sanat
dah "fototraf",
1839yılmda
Fransa'da bulunmuş
ve çok kısa bir süre
içinde tüm dünyaya
yayılmıjtı. Ertesi yıl ilk
fotoğraf yayını Fransa'da
yayımlanırken ilk fotoğraf
derneklen de kurulmaya
basladı. Fotoğrafın
bulunması. ressamlar
arasında bir panık yaratırken
Kırım Savaşı nda çekılen
görüntükr. basında
kuHanılan ilk fotoğraflardı.
Ancak ülkemizde fotoğraf
derneklenmızın geçmişine
baktığımızda, bu kadar
eski\e uzanan bir sürecm
ya>anmadığı görülür.
Clkemızde ilk fotoğraf
kurumla^ması 1^50'de
ŞinasiBarutçunun
önderliğınde kurulan
TAFK'tır (Türkiye Amatör
Foto Kulübü». TÂFK'ı 1^59
yılında İFSAK (lstanbul
Fotoğraf ve Sınema
Amatörlen Derneğıi ve
1966 yılında adı pek
duyulmayan TFSAK
(Türkıye Fotoğraî ve Sinema
Amatörlen Kulübü) izler.
İFSAK' ın kurucusu
Nurerttn Erkılıç, ölümünden
(1983)birkaç ay önce
vazdığı bir mektupta
İFSAK'ın kuruluşunu şöyle
anlatmaktadır;
^Türkive'deki amatör
fotoğrafçılıgın içine düştüğü
zor bir ortamın sonucu
olarak Utanbul'da da bir
fotoğraf kulübünün
kumlması gerektigine
inandım. derekli araştirma
çalışmalan yapmaya
başladım. Önceleri olumlu
bir sonu^ aldığımı maalesef
söyleyemem. Kar^ıma
birçok engel çıktı. Fotoğraf
amatörü olan >a da olmayan
arkadaşlanmia i^biriiği
yaptım. Erenkö\ "de oturan
bir arkadaşımızın evini
merkez olarak göstererek
'Erenköv Amatör Foto
Kulübü' adıylayasal
isk'nılcn.' başladık.
\\lıklarımınn
birleştirilmesiyle parasal
olanak sağladık. Yaptıgımızı
işi desteklevenkrin bü\ük
bir çogunluğu amatör
fot^rafçı olma>an.
yaptığımu i'şin ciddiyetine
inanmış kinısıkrdi.
'Erenköy Amatör Foto
Kulübü''ile'tFSAK" bir
bütün." (Seyit Ali Ak-
İFSAK Fotoğraf Yıllığı-
1986) İlk fotoğraf sergisını
1960 yılında Galatasaray
Lisesı'nde açan kulüp. 1962
yılında etkinliklerini
yaygmlaştırmak amacıyla
adını "lstanbul Fotoğraf >e
Sinema Amatörleri Dernegi
'" kısaca ~lFSAK"olarak
deâiştırdi. İlk uluslararası
ılişkısini VDAD "Federal
Almama Fotoğraf Birlikleri
Federasyonu" ile kuran
dernek. bugüne kadar
düzenledıği 6 uluslararası
yanşmada. Türk
fotoğrafının. yabancı
fotoğraf dünyasında
tanışmasını sağlamıştır.
1974- 19S6 yılları arasında
düzenknen 9 ulusal
yanşmalara ise 1118
fotoğrafçı 4287 eserle
katılmıştır. Bir üst fotoğraf
kuruluşu olan
u
FlAP"ın
(Uluslararası Fotoğraf Sanatı
Federasyonu) iki yıldabir
ayn ülkelerde düzenledigı.
ülkelerin takım halınde
yanştığı -Renkli Baskı
BknaPı 1984 yılında
Türkıye'de İFSAK
tarafından gerçekkşmişti.
Fotoğraf sanatının
Türkiye'de \ay£inlas.masını
temel'hedefaİan İFSAK.
fotoğraf üıetıminın artması.
yeni fotoğrafçılann
yetişmesı \ e fotoğrafın
gereken savgınlığım
sağlama amacıyla çaba
göstermektedir. Yurüçınde
çeşitli nedenierle yok olan
defierler ve doğal güzellıkkr
için tanıtım ve belgekme
amacıyla düzenlı fotoğraf
çekım gezilerı
düzeniemektedir. İFSAK
üyelerinin düzenledıği
konulu ve karma seraıkr
ülkemizın birçok kentinde.
kasabasında hatta fabnka
köşekrinde sergılenmiştir.
Fotoğraf sanatına ılgı duyan
ve bir birikime sahip
olmayanlar için IFSAK, 79
dönemdır her yıl yakla^ık
600 kişıye, uzmanlaşmış
egirmenlerı ile iki ay süren
eğitim seminerkrı
vermektedir. Daha pek çok
hizmet ve etkinliği
sayılabilir. Bu yıl
düzenleyeceği *\\.Fotoğraf
Günleri" kapsamındaki
aösteri. sergi ve panellerk
birçok fotoğraf sanatçısının
ıs.lerını Türk kûltürûne
sunacaktır. İFSAK'ın amacı
fotoğraf sanatını pek çok
sanat dalının en büyük
açmazlanndan bin olan dar
bir çerçeve içinde kalmaktan
kurtarmak ve topluma mal
etmektır. Türk fotoğrafinda
bunca işlev. şüphesiz
ülkemizde bulunan fotoğraf
derneklen ve kışisel
çabalarla gerçekleşmektedir.
Ancak bunca hareketin
ardında bir de devlet desteği
bulunmaktadır. Kültür
Bakanlığf nsn iki yılda bir
tekrarladığı ulusal fotoğraf
yanşmalanndakı ödülkrk.
sanaıçılann güçlenmesini ve
yönlenmelerinı sağlamıştır.
Eserler. Kültür Bakanlığı
gaknkrınde sergiknirken
kataloglarla
belgelenmektedır. Son
yıllarda Kültür Bakanlığı
yayınlan arasında fotoğraf
albümlen de yer almaya
baslamıştır. Demek. sanatçı,
kamu üçgeni içinde. İFSAK
1992 yılında düzenkdiği
dosya ile Bakanlar
Kurulu'na Kamu Yaranna
Demek olma ıstemınde
bulunmuştu. Dosya birçok
bakan tarafından
ıncelenmis.. ancak henüz
olumlu olarak
değerlendinlememiştir. Füli
olarak kamu yaranna çalışan
ve üye ödentilerinden başka
bir gelirı olmayan derneğin
"kamu yaranna dernek'"
sayılması çok temel iki
sorunu çözecektir. Bağış
alabilme ve konut sorunu.
Geçen yıllarda İFSAK'la
aynı statüde bulunan
Ânkara Fotoğraf Sanatı
Derneği (AFSAD) bas.\ uruda
bulunarak kamu yaranna
dernek olma hakkını
kazanmıştı. lstanbul'da
bulunan bir başka fotoğraf
demeği de başvuruda
bulunmuş, böylelıkle
ülkemizde "Türk Fotoğraf
Federasyonu"nun kurulması
ıçin ginşımkr ba^layacaktır.
Türk kültürüne ve tstanbullu
fotoğraf sanatçıları ve
fotoğrafa gönül veren 36
vıllık kültür kurumu
İFSAK"ın bir an önee kamu
varanna dernek olması başta
İFSAK üyelerinin ve sanat
dünyasmm dikğidir.
Alberto Modiano
Fotoğraf Yazaa'İFSAK
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı
PENCERE
Bir Kişi...
MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, bekien-
medik bir açıklama yaptr.
"MHP, erken genel seçimlere hiçbir siyasi partiy-
le ittifak yapmaksızın katlacaktır."
Önemli bir açıklamadır bu; ülkenin geleceğini et-
kileyecek ipuçlannı içeriğinde taşımaktadır.
•
DYP-MHP ittifakının çekirdeğinde "şoven sağ" ile
"merkez sağ "ın buluşması yatıyordu.
"Amerika-Anadolu-Orîa Asya" ekseninde gelişe-
bilecek işbirliğinin itici gücü, PKK'nin körüklemesiy-
le yükselen Türkçülük devinimiydi.
Çiller ittifakfa kendisinin 2000 yılına değin gelece-
ğini görmek istiyordu.
ANAP telaşa düşmüştü.
Mesut Yılmaz -ister istemez- kendi sağındaki
sağla ittifak aranışına geçmişfi.
İki merkez sağ partinin, aşın sağ kutuplann çekim
gücü içine girmelerinin anlamı neydi?..
•
Türkeş, Çiller'den neden vazgeçti'?..
Tansu Hanım'ı güvenilmez mi buldu?..
YoksaÇiller'in sırtındaki kirli yükü paylaşmanın be-
delini ödemek mi istemedi?..
Bölge barajlannm kaldınldığına ilişkin Anayasa
Mahkemesi karan mı onceden Türkeş'e sızdınldı?
MHP tabanından gelen tepkiler mi Alparslan Tür-
keş'i bir dönüşe zortadı?..
Çiller'in sırtında kirli bir yük var; bakan koltuğun-
da otururken Amerika'ya yatırım yapıyor; malvar-
lığının hesabını veremiyor; döviz zengini; vergi kaç-
kını.
Seçim kampanyalarında, Çiller'in sırtındaki kîrli
yükten MHP de payını almayacak mıydı?..
Türkeş, DYP'den neden uzaklaştı?..
•
Gerekçe ne olursa olsun, ittifakın bozulması önem-
li bir olaydır.
Türkiye, dümenı laçkalaşmış, direği kırılmtş, maki-
ne dairesini su basmış bir gemi gibi sürüklenip gidi-
yor; erken genel seçim, ülkenin kendi kendisıni to-
parlaması için yararlı bir adım olabilir.
Ülkenin başında bugün ne yapacağını bilmez bir
Başbakan var.
Öyle dönemler olur ki bir tek kişinin güvenilir kim-
liği. toplumda durulma sağlayabiiir.
Seçimden sonra büyük olasılıkla kurulacak koalis-
yonda, Türkiye, hoplayıp zıplayan; devlet nedir, ta-
rih nedir, bilmeyen; dünyayı kendisine sözde hayran
bırakan; medyatik yaşamı ciddi devlet yönetiminin
önünde tutan, sabah akşam büyük düşlemlerin pe-
şinde koşan Çiller'den kurtulursa rahat bir soluk ala-
bilir.
Bir tek kişi...
Ama güvenilir bir kişi...
Seçimden sonra parlamentoyu dolduracak yeter-
li partilerin anlaşmasıyla Başbakanlık koltuğuna otu-
racak aklı başında bir kişi. zıvanadan çıkmış yaşamı
dinginleştirebilir.
•
Sol kendi içinde bütünleşebilseydi, bu tarihsel tır-
satı kullanabilirdi.
Çünkü büyük sermayenin gücü ikiye çatlamış,
DYP ile ANAP arasında bölünmüştü. 1980'liyıllardan
bu yana solun kaçırdığı fırsat sorumiuluk hanesine
yazılacak...
Türkiye, 1995 genel seçimine demokrasiden yok-
sun bir düzenle giriyor...
2000'e dönük umutlarımız nasıl?..
Sol bütünleşemezse, ülke 2000 yılına da demok-
rasiden yoksunlukla girecektir.
20 Kasım 1979 günü karanlık odaklann tetikçikri
tarafından alçakça katledilen ve katılkrinin
bulunması için görevlikrce bugüne değin hiçbir
ciddi çaba harcanmayan
Prof. Dr. İIMİT
DOĞÂNAY'ı,
yitiri^imizin 16'ncı yıldönütnünde
özlemle ve sevgıyk anıyoruz.
DOSTLARl
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
yerinizden almır.
Tel.: 554 08 04
ÇAĞDAŞ YAŞAMI
DESTEKLEME DERNEĞt
sizlerle. ülkemiz içm yapılabilecekleri
görüşmek \stiyor.
Tel.: 275 50 82
ALAADDINHOTEL••••
İncekurn Alaaddin Hotel, Türkiye'nin yeşil turizm beldesi Antalya'tun Alanya ilçesi Avsallar kasabasında
Akdeniz'in berrak kıyvlannda huzur, spor, eglence dolu bir ortama sahipür.
Anialya Havaalam'na 98 km. uzakhkta olan İncekum Alaaddin Hotel 232 oda, 500 yatak kapasitelidir.
Yıhn 500 gününün gûneşli geçüği ve deniz sezonunun 8 ay sürdüğü Akdeniz'in bu şirin yöresindeki otelimi-
zin odalan ile tüm kapah alanlan merkezi ısttma, soğutma ve havalandırma sistemi ile donaülmışür.
Özel banyolu odalanmız otomatik telefon, 4 kanal müzik yayını, uydu yayın TV sistenü ile oteümiz uülde
evinizi aratmayacaktır.
İncekum Alaaddin Hotelde aynca açık ve kapah barlar, sauna, kondisyon merkezi. disco, 2 yüzme havuzu,
özel plaj alanı, iskele, su sporlan merkezi, tenis kortu bulunmaktadır.
Otelimiz 150 kişilik simültane çeviri sistemi toplanu salonu, 500 kişiük restoran, alakart restoran, pasta salo
nu, televizyon salonu, oyun odası, alışveriş mağa2aları, ve manzara lera&lan ile unutamayacağmızbir tatil surı
maktadır.
İncekum Alaaddin Hotel'in mutfak ustalan da gecemüziği eşliğinde zengjn açık büfeleri ile Türk yemekleri
nin lezzeüni sizlere bir kez daha tattıracakur.
Yılba^ına kadar çok özel fiyatlar. 1 hatta yanm pansi>on: 5.250.000 TL.
ALAADDİN OTEL
• • * •
Rezervasyon için:
10242)517 1491 (6 hat)
tncekum-ALANYA