03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17KASIM1995CUMA 14 KULTUR Nam June Paik İstanbul Bienali'nde sergilediği yapıtını Kore Savaşı'nda ölen Türk askerlerine adadı TV ekranmdaıı elektronîk tuvale • Yaşamını ABD'de sürdüren ünlü Korelı vıdeo sanatçısı ]Nam June Paık. 'elektronîk dada'nın babasf olarak nıtelendınlivor 'Yaşamımız boyunca televızyonun saldırısına uğradık, artık karşı saldınya geçmenın zamanıdır!' dıyen Paık. Uluslararası İstanbul Bıenah'ne katılmak üzere Istanbul'daydı AHL ANTMEN "Yaşamımız boyunca televiz>onun sal- dmsına uğradık, artık karşı saklınya geç- menin zamanıdır!" 1960"lı yıllarda Almanya'da ortalığı kasıp kavuran Fluxus ruzganna yön ve- ren sanatçılardan bın de kalkıp kore'den Avrupa'ya gelmış. elektronîk a>gıtlara meraklı ufak tefek bır genç adamdı Nam June Paik. Bugun 63 yaşında olan o ufak tefek Korelı'nın onderlığınde yepyenı bır sanat doğdu 1 %0'lı yıllarda \ ıdeoyla ıi- gılenen tek tuk sanatçıdan bın> dı Paık ve onun elektronıkle gorsel sanatlan bırleş- tırme hayallen. bır yandan vıdeosanatı- nın en ılgınç orneklennı doğururken, bır yandan da "yaşamımız boyunca saldın- sına uğradığunız" o TV ekranının ekra- nın çok dışına taşan gerçeğını sorguladı Nam June Paık'ın. oturma odasındakı o 'sihirii kutu'nun gunumuz ınsanı ıçın anlamını ırdeledıği 1974tanhlı "TVBu- da"sı televızyonun nasıl 'dinseUeştiği'. 'TV insanlannı* bırdının mensuplan gı- bı bırbınne bağladığı gerçeğını kendine ozgu o 'yaramaz çocuk' mızahıy la orta- ya koyuyordu Paık'ın 197O'lı yıllarda "TV Buda"sıy la ortaya koyduğu gerçe- gı. Italyan yonetmen Nanni Moretti nın *Se\güiGünluk"adlı fllmındekıbırsah- neyı getırıyor akla Moretti \e sozde "T\ duşmanı"yazar arkadaşi Italyan adalanndan bınnde Amerıkan tunstlere rastladıklarında. en son pembe dızının ılenkı bolumlennı sorarlar "Falancafa- lancayla evleniyor mu?" Amenka ıle Italya arasında anında kurulan şu 'kül- tür' koprusune bakın1 Vıdeo sanatçılannın aslında televız- yonla oldukça karmaşik bır ılışkısı var Bu medyayı eleştırmekle bırlıkte. yapıt- lannın daha genış bır ızleyıcı kıtlesıne ulaşabılmesı.y ıne tele\ ızyon aracılığıy- la olanaklı Öte yandan, televızyon da vıdeo sanatçılanna çok şey borçlu Mu- zık klıpien ya da tele\ ızyon reklamlan vıdeo sanatının teknıklennı kullanıyor buyuk ölçude Yaptığımız soyleşı s>ıra- sında. bu duruma gondermede bulunarak bır espn y apıyor Nam June Paık "MTV variıgımı tehdit ediyor!" Paik'in yapıtı Antrepo'da Uluslararası tstanbul Bıenalı'ne katıl- mak uzere Istanbul'a gelen Nam June Paık'ın 1951-52 Kore Savaşı'nda olen Turk askerlenne adadığı ışı. bıenal me- kanlanndan Antrepo'da sergılenıyor Iş- te televızyon bağımlılannı pek hoşnut bırakacak bır ış1 Onlarca televızyon ek- ranından bır ımaj bombardımanına tutu- luyor ızley ıcı. bunlann arasında Paık'ın. Turkıye'ye ozgu bır ış tasarlamak ama- cıyla onceden 'ısmarladığı' dansoz go- runrulen de \ar Paık. Kore Savaşı konu- sunda son derece duyarlı "Taksiye bin- diğimde taksi şoförü Koreli olduğumu öğrenince amcasının orada ölmiış oldu- ğunu söy ledi bana. Kore'deölen Türk as- kerlerinin savısı, hiç de azımsanacak öl- çüde degil." 196O'lı yıllarda mühendıs arkadaşı Shuya Abe ıle bırlıkte yaptıklan *vide- os>Tithesizer'la aletı kullanabılen herke- sın "bir Monet, bir Mondrian" yaratabı- leceğını ortaya koyan. TV ekranının tu- valın yennı alacağına (hatta bugun artık aldığına)ınanan Nam June Paık. "enfor- masyon sanarhr, sanat enformasyı>ndur,~ dıyor "Ekran"ı olağanustu bır elekrro- nık-sanatsal sey ırlığe donuşturerek *tele- vizyonekranı'nın bo\ unduruğundan kur- taran Paık'ın televızyonla olan ılışkısı salt haber alma duzeyınde "CNVden önce hiç televizyon izlemiyordum. Ama CNVi izliyorum. çünku tam bir enfor- masvon delisiyim. Akşamlan televizyon izJemem, çünku ay nı habeıieri ust uste \e- riyorlar genelde. Bir de tele\iz\on o>le komikbirşey kı insan ekranınbaşınaya- pışıyor kalıyor. aynı şevlerı bırkaç kez iz- liyor. Tele\izyonu değil ama haberleri iz- lemeyiseviyorum.Bırdeşoyleduşunnıek gerek: Entelektuel bir aile için, haber al- ma açısından telev iz>onun oncesi >°ar, ga- zeteler. Nani bu kişiler. gazete okumakla televizyon izlemek arasında bir seçim y apma şansına sahipler, ama diyelim bir koylii için.dünvanın neresinde olursa ol- sun, televizyondan önce enformasyon di- ve bir şe> de yoktu. Tele>iz\on onun için bu kadar gelişti. Şimdi Internet'in bu den- li ilgi gormesinin nedeni de. insanlann enformasyona ilk elden ulaşmak isteme- si." 1974 yılında ıletışımde mesafe soru- nunun ortadan kalkması. ABD'de her kentı bırbınnebağlayacakbıragoluştu- rulması ıçın "Electronic Super High- wa> " duşuncesını ortaya atan \ e aynı dü- şunceyı ABD Başkam Bill Clinton'ın 1992 seçım kampanyası ıçın yürüttuğu- nu ıddıa edcn Nam june Paık'ın bu ha- \alı zamanında"L'fakbirKoreli'ninen- telektuel utopyası" olarak gorulse de go- numuzde va\aş yavaş gerçekleşıyor ol- ması\ la bırlıkte kımı yazarlann, "Voksa Nam June Paik. ulusİararası eJektronik iletışıminin peygamberi mi?" sorusunu sormalanııa neden oldu Şu "ekrantu>alinyerinia]acak~keha- netıne gelınce. 1965 vılındaettığı bu la- tı anımsaNarak. "Haklı çıktım," dıyor Nam June Paık "Bilgisayar ekranlan- nın içinde de bir tur sanat var. Bugun tu- \ali kullanan, yalnızca sanatçılar. Oysa dunyanın dort bir \anında bir surü insan bilgi$a\aıia resim \apabili\or artık." "Elektronik dada'nın babası" olarak nıtelendınlen Paık'ı venıden geçmışe go- rurelım dıyoruz Kendı geıivlığı. bugu- nun genç sanatçiMiıın yaşadığı sorunla- rı gundeme getırıyor. bu arada Paık. al- çakgonullulukle "Bensanseseri bulun- duğum konuma geldim." dıyor "Birin- cisi. >ıl 1959'du \eo sırada bulunduğum AlmamB'da pek yabancı sanatçı \oktu ve Almanlar yabancı sanatçılara karşı daha hoşgorülıh dü. İkincisi. kimsenin vi- deodan haberi olmadığı bir donemde ben \ideo sanatı \apı\ordum. ııstelik aletieri alacak. muhendisleri tutacak param da vardı. İ'çuncusu. o ortamda John Cage ile tanıştım ki daha Cage unlü ounamış- tı \e beni pek çok onemli isimle tanıştır- dı." Nam June Paık. Batı sanat sıstemının katı dışlılen arasına böyle gırmış ama. bugunun genç sanatçısı ıçın durumun bu denlı kolay olmayacağını soyluyor Ona gore. bır şeyı taklıt etmeden eleştırmen- lenn ılgiMnı çekmek olanaksız oysa bır ılgı uyandığı zaman da eleitırmenlerın sanatçıyı taklıtçılıkle suçlayacağı daor- tada Bu kısırdongu ıçınde. aykın sesle- rın çıkmamasına ışaret ediyor. Kore Bıenalı'yle İstanbul Bıenah'nı kanjilaştıran Nam June Paık. butüretkın- lıklerın tunzmle bırleşmesı sonucu daha genış. kıtlelere ulaşabıleceğını soyluyor Bıenalın uluslararası nıtelığınden ıse ol- dukça hoşnut "Türkiyebienalioturtana kadar bu tarz düzeniemeler en dogrusu. L luslararası anlamda isim olan bir sa- natçınm işiniTürki>e'>egetirmekkola\- dır da. o sanatçıyı buraya getirmek kolay degildir. Doğrusunu isterseniz, bu biena- lin genel küratorü Rene Block olmasay- dı. ben İstanbul'a gelmezdını." Düşle gerçeğîn içinde yalnızbk... DUYGU DLRGUN "Yalnızlık çağımızın en utanç verici hastahklanndan biri. Bundan kaçmak için insan, hokkaba/lıklara \v hayallere başMirur. Çocukluktan ergenlik çagına geçerken. \aralarını kapatmak zayıflık- lannı saklamak\c içgudulerinı bastırmak için makyaj \apıp durur \e maskeden farksız bir gorunum ortay a çıkar. Değil mi ki. en güzel güller bile pislikten >«şerebi- lir_." Theatrama Tıvatro Topluluğu yenı oyunlan "Sırça Kumes/ Laura"yı boyle tanımlıyor Tennessee \\ illiams ın yapıt- lanndan bır derleme olan oyunu Fo\ Fun Kültur Merkezı'nde sahnelıyortopluluk Oyunu sahneye koyan A\şe Başkut'u. "genel prova" oncesının heyecanının ya- şandığı o gerılımlı atmosferde buluyo- ruz Ba^kut oyunculanyla son derece ya- kın. bır bakırha alı^ılmadık çızgıde bır yonetmen Oyunculardan bınnın kostu- mu uzennde kuçuk bır tamırat y apıyor ekıbıne "zengin bir akşam yemeği" ıs- marlayarak morallennı yükseltmeye ça- lışıyor Oynnunu sahnelendığı mekanı- nın ınsanın ıçını tıtreten soğuâundan. tek- njk aksamalann yarattığı moralsızlıkten eser kalmıyor boyle anlarda ~\\ illiams, riyatronun klasikleşmiş >a- zarlanndanbiri. Fransa'datiyatrookudu- ğum zamanlarda bulunduğum her okul- da \\ illiams üzerine dersler \erilirdL Hâ- lâdaöyle"dıyor Ba>kut Bugunedektam anlamıyla hakkı \enlmemi!) bır oyun ya- zan olarak tanımlıyor Uıllıams'ı Nede- nınııseşoyleaçıklıyor '"Herşeyiuzaktan elealan, cinsellik yönü kapalı. naif bir >a- zar olarak gosterildLZaten kendisi de 'be- nım oyunlanmı hiç kımse ıstedığımgıbı sahneleyemedı" demiş zamanında.. lşte, ben de onun bu ele alınmayan yonlerini anlatmaya çalışıyorum" İçten ıçe taşıdı- Theatrama, Tennessee U'illiams'ın yapıtlanndan deriediği "Sırça Kiimes /Laura" adlı ovunu \\şe Baskufun yönet- menliğinde. Fo\ Fun Kühiir MerkezTndesahneliyor. (Fotoğraflar DE\'RI\1 BARAN) ğı bır kaygı da var "Bu kadın T. Willi- anıs'ı ne hale getirmiş diyecekkr biliyo- rum" Bunarağmen. ıddıasından\azgeç- meyeyana!;mıvorBaskut "Bizonu.onun istediği gibi sahnelemeye çauşıyoruz." Hayallen ve oyuncaklan ıle avunan kımsesiz Laura. sınema dunyasının ya- paylığını seçen Tom, yalnızlığını eskı bevgılılennın hayallen ıle dolduran Amanda ve aktor Jım'ın yaşamları ha- yal gerçek kanşımı bır noktada kesışır "Sırça Kümes" aıle ıçı ıletışımsızlığı. toplumsal baskılann yol açtığı açlık ve tatmınsızlığın yarattığı -.apmalan anlatı- yor Başkut'un dev ışıyle Iletışımsızlık sa- dece toplumun genelınde değil artık aıle ıçensındedekendınıgostenyor\emsan- lar gelışen teknoloıı. yukselen yaşam standartlanyla bırlıkte yalnızlığıdaoğre- nıyor Başkut un valnızlık deneyımının onemli duraklanndan bın Fransa "22 vıl Fransa'da vasadını. En başta valnızlığı hissettim. Ilctisimsizlik. vabancıiık- Ama bunu hissermck için artık o kadar uzağa Z-1 Çizgi Film Atölyesi açılıyor Kültûr Senisi - Yavuz Ozkan' ın açtığı "Z-l Film AtöKesi" bunyesınde. genç canlandırma sınemacı adaylanna sağlam meslekj bılgı aktarmak, bu bılgılen uygulatmak. bu konuda dunyadakı gehşmelen ızley ıp tanıtmak, canlandırma sınemaMnın Turkıye'de ve dünyada kendisinden soz edılebılır bır sanat konumuna gelmesi, aynı zamanda bır sektor oluşturması savaşımında çağdaş bır bırıkımle yer alabılmesine yol açabılmek amacıyla kurulan "Z-l Çızgı Film Atolyesı" Meral ve Cemal Erez yonetımınde. haftada 40 saat, tam gun eğıtım yapacak Atolye, Her alanda olduğu gıbı kultür ve sanat alanında da gerçekten değerlı olanın yerını hızla değersızlerın aldıgı bır ortamda. genç canlandırma sınemacı adaylannın. bır sınemacının sahıp olması gereken bılgı ve bınkımlennı sağlayabılmelenne olanak yaratmak amacıyla kuruldu Atolye'de, çızgı film ıçın Fransa, Çekoslo\akya, Polonya ve Macanstan'dan. atölyenın olanaklan elverdığı olçude ders ve semıner ıçın elemanlann davet edıimesı planlanıyor Zl Çızgı Film Atolyesı ıçın başvurular 21 Kasım 1995 tanhıne kadar. Sıraselv ıler Caddesı. Aslanyatağı Sokak. No 5. Cıhangır adresıne, bır vesıkalık fotoğrafla kabul edılecek Başvurular ıçın en az lıse mezunu olmak tercıh edılecek Atolye ıçın ogrencı seçımı ıkı aşamalı bır sınav sonucunda yapılacak Adaylar. desen, çızgı ve yazılı olmak uzere sınemasal anlatım sinavlanna tabı tutulduktan sonra her ıkı aşamada en y uksek notu tutturan on kışı oğrencılığe. daha sonrakı be> kışı ıse yedek oğrencılığe seçılecek Desen ve sınemasal anlatım sınavı 22 kasım. mulakat 23 kasım gunu gerçekleştınlecek. sonuçlar27 kasım günu açıklanacak Çızgı Film Atolyesı'nde eğıtım 4 aralık gunu başlayacak Haftada beş gun (40 saat) ders venlecek olan Atolve'de oğrencılerden ucret alınmayacak Devam zorunluluğu olan. 5 ders ve bır semınere katılmayan oğrencılenn ılışkısının kesıleceğı atolyede oğrencıler, canlandırma film uretım aşamalarının her bınnde çalışacaklar. bu sureç ıçınde canlandırma sınemasının hangı dalında uzmanla^acaklan belırlenecek Canlandırma bolumu oğrencılen. "Canlandırma Sineması \tolyesi~derslenni Vahkonağı Caddesı \kkırmanlı Sok3k, Nayır Sıtesı No 3ü. Nışantaşı adresınde Film Atolyesı ıle ortak sınema derslennı ıse Sıraselv ıler Caddesı Aslanyatağı Sokak. No 5'tekı film atolyesınde gorecekler Canlandırma Sineması Atolyesı'nde dersler. senarvo-dıyalog. storyboard. tıp yaratma, backround. layout canlandırma renklendırme. bılgısayar maddelenne gore yapılacak oğrencıler oyunculuk analızı senaryo yazım teknığı montaj teknığı kamera, ışık. estetık. sınema tanhı ->anat tarıhı derslennı ıse Sınema Atolyesı'nde gorecekler Oğrencılere ayrıca. ayda bır sanat, sosyolop ve psikolojı uzerıne semınerler ve her ay yapılacak konuvla ılgılı uzmanlardan semınerler venlecek gitmeye gerek yok. Kskidcn Turkiye'ye gelişlenmde. en se\diğim şev. laksive bi- nıp şoförle sohbet etmekti. Artık bunu yapmıvonım. Kimsedeyapmıyor" Wıl- İıams ı sevme nedenlennden belkı de en onemlısı. yalnızlığı ele alı> bıçımı "Zor bir yaşamı olnıus. Zamanın değer yargn lanna, toplum dışı olmay ı goze alarak kar- şı çıkmış. Bu her sanatçının alması gere- ken tavır aslında. En azından kendi değer- lerini korumak için" Genç bır oyuncu kadrosu ıle çalışan Başkut. hem v onetıp hem oynamak zor- layıcı olduğundan sahne gensınde kal- mayıyeğlıyor Amatorruhtaşıyanınsan- larla çalışıyor. bu bır bakıma yenı bır tı- vatro olmanın kaçınılmaz sonucu "Yorucu bir oyun~ Çunku maddı ve manevı anlamda Başkut'u yoruyor Ge- rek. uç yıldır bırlıkte çalıştığı ekıpten kopmalar gerekse. bu y ıla dek alınama- yan dev let desteğı. bu yorgunluğun baş- lıca nedenlen Ama artık onlar da devlet- ten ve kımı ozel kurumlardan destek alı- yorlar "Buradadeğişikbirşeyleryapıyo- ru/. Seyirci komedi beklh or diye komedi yapmak değil, denenmemiş oİanı dene- mek istiyoruz*' dıyen Başkut. seyırcının ılgısını sorunca bıraz kırgın bır gülümse- meyle seyırcının alıştığı bıldığı oyunla- n yeğledığını soyluyor "Neyapalun,se- yirci henüz bizi tanımıvor. İnsan tanıma- dığı şeyden çekinirelbette" Her ne kadar geçen yılın sayısını asamazlarsa tıyatro- yu bırakacağını soy lese de bu karardan çabuk donuyor Başkut "Bıraz delı bır yaşam benımkısı Her yıl tıyatroyu bıra- kacağim dıyorum ama insan tutkusunu kolay kolay bırakamıyor Hele bu tutku ınsanın 20 yılını kapsıyorsa" Başkut un tıyatToya ılışkın en buyuk hedefı. halka ulaşmak Tıyatroya gıden kesımın toplumun egıtımlı. sevıyelı, dar bır kıtle olduğunu soyleyen sanatçı, "Pe- ki ya halk nerede" dıyor "Tiyatro insa- nın vaşamının bir parçası olmalı. İlkokul- dan hatta anaokuldan başlayarak insan- lara tiyatro anlarjlmalı" Haİk dedıgımız ve bızım de bırparçası olduğumuz o ge- nış kıtlenın tıyatroyla bagının guçlendı- nlmesı ıçın y ığınla projesı var "Tiyatro elit bir kesim için değiL halk için olmalı. Halkın anlayacağı bir dil de var ve bu di- li kullanmak gerek. Bunun için, hastane- lerde. hapishanelerde de sahneleyeceğim Laura"yı" İnsan yaşammın bunca ıçın- dekı tıyatronun dılı daha yalın olmalı Başkut'a gore Bunu bır olçude başardı- ğını da anlatıyor "Geçen yıl bir izleyki aradı. Telefonun öbiır ucundan kızgın bir ses, 'Ayşe hanım. 100 bın lıramı çope at- tım' diyor. Oyunculanmdan birini sokak- ta görmuş. "Sokakta nasıl konuşuyorsa sahnede de oyle konuşuyor. boyle şey olur mu" demek için aramış. 'Amacıma ulaşmişim oyleyse' dedün çiınkü oyun- culanmın abartılu gerçek dışı bir iıslup kulanmasına karşıyım" Başkut, tıyatro- yaşam-ınsanılışkılenndeuzunzamandır varmak ıstedığı noktaya bır olçude ulaş- mış Nasıl mı9 Yaşamı boyunca tiyatro nedır gormemış bır insan. bebeğmın ba- kıcısı "Laura"nın provalannın en sadık ızley ıcısı artık Arıburnu Odülleri 7 yaşında | Kültür Senisi - Orhon Murat Anburnu anısına dü-j zenlenen geleneksel Anbumu Odüllen'nın bu yıl ye^ dıncısı venlecek Oktav Akbal, AbdülkadirBudak-Turgay FtşekçuKe- malÖzerve Hilnıi^avuz unseçıcı olduğu şıırkıtabı da- lında odul 10 Nısan 1995'ten sonra vayımlanan şıır kı- taplanna venlecek Oğuzhan Akay. Huseyin Alemdar, Ali Asker Barut. Gultekin Emre ve En>er Ercan'dan oluşan seçıcı kurul ıse yayımlanmamış şıır kıtabı dalında kıtap butunluğü taşıyan dosyalan değerlendırecek Ilkı bu yıl venlecek olan uzun metrajlı film dalı seçı- cı kurulu Perihan Sa\aş, Cemal Şan, Meral Oğuz, Zuhal Olcay ve ZekiOkten seçıcılığınde 1995 yapımı fılmler- den uçunu "En İyi Lzun Metrajb Film", "\ ümazZafer En İyi Film Juri Özel Odulu" ve "Kadir Savun En İyi Film Jüri Özel Ödülu" ıle odullendırecek Kıse metrajlı film dalının seçıcı kurulu Tank Akan, Tunç Başaran. Cevat Çapan. Şerif Sezer ve Atıf \ ıl- maz'dan oluşuvor Odul, 30 dakıkadan uzun olmayaır fılmlere venlecek SerapAksoy, İbrahim Karaoğlu, Vla- citKoper.OrhanOğuzve Na^uzÖzkan'dan oluşan uzun metrajlı fılmoykusu seçıcı kurulu da sı- nematografık ozel- lıkler taşıyan ve beş sayfadan uzun olma- yacak oykülen de- ğerlendırecek 18x24 ölçulenn- den kuçuk olmyan sıyah-beyaz baskıla- nn vanşacağı totoğ- rafdalının seçıcı ku- rulu Merih Akoğlu, Şahin Alparslan. RH za Baloğlu, Murat Duzgunoğlu ve Gül Ezenden oluşuvor Son katıhm tanhı lOMart 1996 olarak belırlenen Anburnu Ödüllen'ne katıl- mak ısteyenler ya- pıtlannı (uzun met- rajlı film ve kısa metrajlı film dallan harıç) bır totoğraf ve yaşamoyku- lem le bırlıkte. 7 nushaolarak "AnburnuÖdüUeri.Âhu- dudu Sokak, No: 27 Daire: 3. Beyoğlu 80060 İstanbul" adresıne gondermelen gerekıyor Daha genış bılgı ıçın (0-212) 251 29 61 nolu telefona başvurulabılır Yüzyılın son genç kuşağına adanan sergi Kultur Senisi - Balkan Naci İslimyeli nın "Suç' adlı ser-T gısı Yapı Kreçjı l'Çazırrj Tjjkent Sa^jat Galensı'nde ?1Jca4 sımda açılıyor . . . j Ikı bolumden oluşan sergının bır bölumunü Balkan Na- cı tslımyeh'nın geçen bahar aylannda Amerıka'dagerçek- leştırdığı kışısel sergının venıden duzenlenmış urunlerın- denoluşuyor Dığerbolumse. sanatçının avnı kavramınde- vamı olan dığer çalışmaları Sanatçının bu sergıler nede- nıvle hazırladıgı kıtapsa ayn bır sergı nıtelığınde Suç adını taşıy an bu ıkı verlestırmede. galen mekânı. ya- şadığımız yüzyılın buvuk ınsanlık suçlarının belgelenvle saklandığı bırarşıv aianına donuşturu- lüyor Suçkavramı- nın açıldığı, suçlu- lann \ekurbanlann bakışıklı konumla- nnın degıştınldığı ve derınleştınldıgı yerleştırme bırey- sel ve toplumsal bır sorgulama nıtelı- ğınde Busergısınıyuz- yılın son genç ku- şağına adayan Bal- kan Nacı islimyeli. 1947 yılında Âda- pazan'nda doğdu 1968'de gırdıgı Devlet Tatbıkı Gü- zel Sanatlar Yuk- sek Okulu Resım B o l u m u ' n d e n 1972'de mezun ol- du Kuruma. 1973 yılında asıstan ola- rak kabul edıldı 19^5'te AviKtur- ya'nın Salzburg kentınde taşbaskı çalışmalan yaptı 1980- 81'de ttalyan hûkumetının bursuvla Floransa Güzel Sanat- lar Akademısı nde resım çalıştı 1983 te sanafta yeteriılık dıploması alan sanatçı. I986'da resım bolumu doçentı ol- du 1989'de Nevv York'ta çağdaş sanat uzerıne araştırma-, lar yaptı 1991 "de Fullbnght araştınna bursunu kazanarak Nevv Vork Ünıversitesi Guzel Sanatlar Fakultesı'nde sanat çalışmalannı surdurdu 1995'teHartfordTnnıty Kolejı'nın davetıyle bu unıverbitede konuk ^anatçı olarak çalıştı 1991 "den başlayarak otuzun uzennde kışısel sergı gerçek- leştıren Prof İslimyeli. Marmara L'nıversnesı GüzetSanat- lar Fakûltesı ndekı öğretım uyelığı gorevını ve sanat çalış- malann surdurmektedır mİFSAK 11. ISTAJNBLL FOTOĞR4F GL^LERt SEYlT ALt AK "USTALARDAN XI" Benı yurtdışında çalışan Turk fotoğratçılarının yapıtlannı derlemeye ıten nedenlenn başında. koklen doğduklan toprakta, kollan goğe yukselmeye çalışan bu ınsanların ne tur ışler urettıklen. "ınsancıl ve evrensel" olma duşuncesıne nasıl ulaştıklan sorusuna bır yanıt bulma duşuncesı gelmektedır YURTDIŞINDA ÇALIŞAN TLRK FOTOĞR.AFÇILAR1 SERGİSİ (Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, İstiklal Caddesi. 17-29 Kasım 1995)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle