29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 1995 PA2ARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Yeni Ders Yılı Başlarken Universite...Çırkın polıtıkacı ıçın onemlı olan bılınçsız vatandaş kesımıne "universite dıplomasf'adı altında e\rensel değen olmayan birer kâğıt parçası vermektır Bunun dın tıcaretınden daha küçuk bır "suç"olduğu savunulamaz Prof. Dr. SÜMER GÜREL MSÜ G erçek anlamda '•universi- te'" kavramının özune do- la> ısıvla "unıversıteB'" bı- reyın sahıp olma>ı gere- ken nıtelıklenn açınımına eğıldığımızde durumun "ciddiveti" ve "vahameti" ortaya çık- maktadır Bu bağlamda ben kendı payı- ma duşenı, yenı bır durum değerlendır- mesı yaptığımda akademık vaşamımın 38 yılınabaşlayacağımşugunlerde rah- metlı Nadir Nadi'nın unlu "Ben Ataturk- çü Degüim'" ıronısıne koşut olarak "Ben Universiteli DeğJBm" demeyı yeğlıyo- rum Neden mı7 Universite sözcuğunun kokenınde (uru- verse = evren) taşıdığı anlam açısından "evrenseT bır olgu olmak durumundadır Soz konusu evrensellık ışlevsel oiarak "araştırmalar yoluyla bilgı uretılen ve bu bilgilenn insanlık yaran için kullanıldığı ortamdır" bıçımınde tanımlanmaktadır Boylesı bır "ortam" ınsansız duşunule- meyeceğıne gore oğrencı, oğretıcı ve yo- netıcı oğelerden oluşan ınsan boyutu ünı- versıte olgusunun ozüdur Bıçımsel boyut ıse oğrenıme ılışkın kolaylık ve avandanlıklar(kıtaptan labo- ratuvar malzemelenne oradan da tüm teknık donanıma uzanan şeyler ) ıle on- lan ıçeren uygun mekanlar, yanı tızıksel çevredır Bu ıîcı bo> uta ek olarak kurum- sallığın getırdığı kural \e torelen de unut- mamak gerekır Onlan da sade deyışle bır ünıversıtenın sahıp olması gereken mını- mum fakulte sayısı, turlen öğrenımı tum katmanlan ıle -lısans yuksek lısans, dok- tora v s - yurutebılecek nıcelık \ e nıtelık- tekı ınsan gucunun evrensel standartlara uygunluğuvb olarak açıklayabılınz An- cak bu kısa >azının -\e yazannın- ama- cı, tartışmayı bu yonde açmak değıldır Amaç.başlıktakı ıkı soruyugerçekten uygarca bır sorumluluk ıçınde kendımı- ze sorarak nesnel yanıt aramaktır Oyle yapınca da >anıt "Ben Universiteli Degi- lim" olmaktadır tşte kanıtlan •Benım unıversıtemdekı tum bıreyler duşunce \e düşuncelennı yazılı va da sozlu (gıderek gorsel) > ol lardan kamuya aktarma özgurlüğune sahıp mıdır9 Benım unıversıtemdekı akademık bı- reyler (saptanan olçütler çerçev esınde ka- bul edılmesı kesın bıle olsa) duşûnduk- len her turlu bılımsel araştırmayı yapa- bilecek olanaklara s>ahıp mıdırler'7 Baş- ka bır deyışle, "unrversitelenmiz'' bınn- cıl ışlevlen (oğrenımden de once gelen v e oğrenıme bı Igı malzemesı hazırlamak demek olan) araştırmaya ne denlı onem \ e oncelık \ ermektedırler7 Sonuclan za- man zaman evrensel duzeydekı karşılaş- tırmalı yayımlarda utanç ve uzuntu ıle ızlemektevız •Unıversıtelenmızde "akd"oğesı tum davTanış ve duşunuş kurgusunda "inanç" oğesının onunde rutulmakta mıdır' Bu so- runun yanıtı unnersıte denılen ortamın ne denlı laık bır yapıya sahıp olduğunu gosterecektır •Unıversıtelenmızdebıre>lerarasıılış- kılerde (oğrencı-oğretıcı-yonetıcı) genel goruntu ne denlı "demokrank'1 tır1 Daha sade bır anlatımlabu ılışkılerde '"nesnel- lik" boyutu "dznellik'" boyutuna egemen mıdır° \oksa akademık ve yonetsel ışler ış- levler çıkar ılışkılen onde tutularak ast- ust korkusu ıçınde mı jurumektedır7 Bu kanıtlar boylece uzar gıder, ama bız bır başka onemlı hususa geçerek go- ruşlenmızı toparlamavaçalışalım \OK donemı olarak adlandınlan 1980 sonra- sı unıversıtelerdekı refoım (') uygulama- lan, esasen belırlı evrensel nıtelık sorun- lan olan unı\ ersıte y aşamını daha da cıd- dı sorunlara boğmuştur Yukandakı (vanıtlannın olumsuzluğu tartışılamavacak kadar) kesın kanıtlara ek olarak refoım adına yapılanlann ünı- versıtenın tüm bılım dallanndakı oğrenım sureçlennı bırer "yüksek mesleki okul eğitinı1 ' anlayışına donuşturduğu ıçın açık seçık ortadadır Askenbırdarbenın(rast- lantısal olmavan) uzantısı nıtelığınde ve "vatan sathında, her ycrdeki üniversite- lerde hakça bir eşitlik sağlama"" gıbı ha- ması bır soylem ıle eğıtım programlan (öğ- renım duzenı ya da sıstemı değıl) ozdeş- leştınlmıştır Yüzeysel bakıldığında sa- vunulası bır goruş gıbı gorunen ucuz o> avcılanna malzeme olan bu goruş, ulke- nınaltveustyapısalkurumlan açısından ıncelendığınde cıddı bır suç oğesı ıçermek- tedır Bugun YÖK yetkılılennın bıle karşı koymaya çalıştığı her ıle bır universite vaadı ve uygulamasının (ıl olan ılçeler de nasıplennı alabılırler) kokenınde soz ko- nusu suçun yenı ıcra boyutlan yatmakta- dır Çunku çırkın polıtıkacı ıçın onemlı olan bılınçsız vatandaş kesımıne "univer- site diploması" adı altında evrensel dcğe- n olmayan bırer kağıt parçası vermektır Bunun dın tıcaretınden daha kuçuk bır "suç" olduğu savunulamaz Ovsa yuksek (va da yuksek olmavan) meslek okullan (tercıhan teknık ağırlık- lı) yaygınlaştınlarak, hem ımam-hatıp lı- selennın dengesız ve bılınçlı artışı dur- durulur hem de ılgılı sektorlere uzman/us- ta teknık kadro yetıştınlebılır Bu yapılmamakta ya da yapılamamak- tadır Işte tum bunlara sey ırcı kalıyorsam asılo zamanabesle ıştıgal edıyorum va da "Ben Lniversiteh" Depim" dıyorum Bu sa\ sozde bırleşebilırsek, YOK duze- nını YOK etmenın yolunubulup univer- site kavramına uvan gerçek reformu ha- zırlayabılınz Gerçı bu kola> olmayacaktır, zıra 15 yıl- da bır YÖK kuşağı oluşmuştur Gokku- sağı kadar "renklT bır akaderruk kuşak- tır bu Yanı 15 yıl oncekı genç ve YÖK'e (şu veya bu nedenle) ınanmış kadro bu- gün olgun profesorlenn ve gıderek en ust duzey yonetıcılennın çoğunluğunu oluş- turmaktadır O halde sorun kuşak soru- nudur ve geceden sabaha çozulemez Son bırkaç yıldır başla>an (demokra- tık bıreylenn baskısı ıle gelışen) rektor, gıderek dekan adaylannın oğretım kad- rolannın oylanyla belırlenmesı eğılımı bu yolu açacak ılk adım olabıiır Ancak vakıf unıversıtelen donemıne gırdığımı- ze göre savaşılması gereken bır cephe da- ha çıkıyor demektır Tum bunlann bılın cınde olarak geleceğın umudu öğrencı- lenmıze başanlı bıroğrenım yılı dılıyor, meslektaşlanma da kolay gelsın dıyo- rum ARADABIR YAVUZ GÖR Emekh Elçi Top BaşınaL Askerlığımı topçu asteğmenı olarak yaptım Anka- ra yoresınde, çakılı bır ağır uçaksavar bataryasında eğıtım gorduk Tabur komutanı bınbaşı, mesleğını lyı bılen astla- nnı seven, sert, fakat sevecen, saygın bıraskerdı Bır yaz gunu, bataryaya "bas/c/n"yaptı "Asteğmeni Bır tatbıkat yaptır erlere " komutu verdı Topçulukta bas-banton sesınız yoksa tam başa- n sağlamak guçtur Bu asteğmen de bataryanın sa- ğında solunda oturan ve verılmış olan sıgara mola- sının tadını çıkaran erlere çıkarabıldığı en yuksek tondan bır komut verdı "Top başına 1 " Kastamonulu Mustafa Muşlu Zekı, Ankaralı Ah- met, Antalyalı Hüseyin ve oburlerı Bu ulke çocuk- lan, bırden, guçlu bır elektrık çarpmasına uğramış gı- bı yerlennden fırlayarak toplarının başına koşup ba- taryayı bır-ıkı sanıyede atış durumuna getırdıler Bu ış ıçın eğıtılmışlerdı, ama daha onemlısı yap- tıkları gorevın gerektığınde ne onemlı olabıleceğının bılıncınde olmaları ıdı Bu da yureklerındekı katıksız yurt sevgısınden kaynaklanıyordu Bınbaşının yu- zunde memnunluk gorur gıbı oldum "Bu ış daha çabuk olmalı asteğmen " dedı, el.- mısıkıpgıttı Banamadalyataktısankı Bendezıh- nımden erlere taktım madalyaları • • • Bırkaç gundur kıtle ıletışım araçlarını televızyon- lardakı haberierı, yorumlan ve oturumlan ızlıyoruz Ey- lul goklennde kul rengı bulutlara karakalemle yazıl- mış "hukumet bunalımı" yazılı Bu bunalımı (knzı) kımler, nasıl çozebılır^ Bu konu bu yazının amacı de- ğ'l Konu şu Saya saya bıtmez tukenmez belalar var ülkenın başında Sozcuğu kullanmamayı yeğler- dım, ama ortalık tam bır "keşmekeş"ıçınde Ulusu ve devletı, bu tehlıkelı vırajlarda dortnala koşmaktan alıkoyup dızgınlerın bır an once çekılme- sı gerekıyor Bunu yapabılmek durumunda olan kı- şılere ve kışılıklenn tutumuna bakıyorsunuz Her bı- nsı, Lefter Küçükandonyadis e taş çıkaracak "ça- /;m"peşınde Kuçuk hesaplar ardında "Sen" var, "ben" var "ö»z"yokortada Yarın, oburgun er ya da geç bu kışıler ve bu kışi- lıklerTurkhalkınınkarşısınaçıkıp "oy" ısteyecekler Belkı de uyuttuklarını ya da uyuşuk sandıklan halkın sağduyusu, bu çalım gostensmı pek lyı değerlendı- nr Bundan hıç kuşku etmesınler Yanılırlar Asıl trajedı, bu manzaraları goren "rıa/^"ın sandık başından umudunu kesmesı olabıiır • • • Bız Ankara bayırlarında askerlık yaparken "ba- nş "vardı Şımdı duşman odaklan kuzeyden guneyden ba- tıdan ve de doğudan poyrazdan ve karayelden us- tumuze yuklenıyor Durum boyle ve "top toaş/"yapmak anı çoktan gel- mış ıken "murettebat" yerınden kıpırdamıyor sıga- ralannı sondurmuyor kılını kıpırdatmıyor Kastamonulu Mustafa ve bataryadakı arkadaşla- n adama "yurt sevgısı "nden koskoca bır "sıfır" ve- nr beyler Vermıştır bıle1 Felsefe eğitimi ve öğretimi Doç. Dr. BETÜL ÇOTUKSÖKEN îstanbul Üniversıtesi F elsefenın bır bılgı dalı olarak ozgul ay- nmı. onun sorun goren. sorunlan kav - ravan, daha açık bır deyışle varolan- lara ılışkın her turlu bağlantıyı sorun- laştıran yanında somutlaşmaktadır Bu bağlamda, felsefede bır konu sı- nırlaması voktur Ancak konulara yaklaşım aşa- masında. bırbınnden çok farklı bıçımlerde ken- dını sunan varolanlar arasındakı ılışkılen çozum- lemede, bırçok farklılıklar belınr Işte bu nokta- da. felsefe tanhı, bırbınnden farklı çozurnleme de- nemelennın toplamıdır denebılır Felsefenın varolanı ve varolanlar arasındakı ılış- kılen belırleyen bır bılgı dalı olarak ıçerdığı -bır bakıma "jçsel" denebılecek- sorunlannın yanı sı- ra. vıne bır bılgı turu olması ustelık çok uzun za- mandan ben de ogretılen, aktanlan. başkalannın eğıtımınde rolu olan bırbılgı dalı olması nedenıy- le bırçok sorunu vardır Felsefenın dunyava. varolana bır çeşıt bakışı sağlayan ve belkı de ınsana en yakışır, en varaşır bır etkınlık olduğu duşunulurse, onun eğıtımı ve oğretımı buyük bır onem kazanmaktadır Bu so- run da felsefenın "ehşsal" 1 sorunu olarak gorule- bılır Felsefı eğıtım nasıl bıregıtımdır 9 Bu eğıtım bıreylerde, kışılerde, olup bıtenler arasında -he- pımızın bır bakıma ıçınde yaşadığımız dunvada- sorunlan gormev ı sağlayan bır eğıtımdır Sorun- lar da ancak olaylann, fenomenlenn bılınmesıy- le onlarhakkındasağlıklı "bügUer" edınılmesıy- le gorulebılır tnsanın en temel yonelımı 'bflroe've ılışkındır ışte onemlı olan bu vonelımın doğru- lanmış gerekçelendınlmış bılgılerlebeslenmesı- dır Insanlararası ılışkılenn ve buna bağlı olarak sorunlann da büyuk olçude arttığı gunümuzde ne- redeyse hıçbır şeyın gızlı, örtulu kalmaması ge- rektığı ulkusüyle (ıdealıyle) yonlendınlen çağımız- da -yıne de- sınırlann ıyı çızılmesı ya da belırlen- mesı ıçın, neyın. ne kadar gerçekleştınlmesının bı- reylenn yarannaolacağının saptanabılmesı ıçın fel- sefeye, felsefe eğıtımıne her zamankınden çok gereksınımımız var gıbı gorunuyor Ama tek tek kışılenn çoğun raslantıya bağlı olarak bu egıtım- den pay alması hıç mı hıç yeterlı değıldır Ozel- lıkle toplumsal kurumlann oluşumu sırasında boy- le bır eğıtım ulkusune yer venlmelı kı ınsanlar, tek kışıler adeta dogal olarak bu eğıtımı ozlenne ge- çırebılme şansına sahıp olsunlar Ote yandan felsefe oğretımının nasıl olması ge- rektığı de buyuk bır sorun alanı olarak belırmek- tedır Felsefı bılgı kıme nasıl hangı araçla. kım- ler tarafından venlmelıdır 7 Felsefı eğıtımle felse- fe oğretımı arasındakı ılışkılernelerdır 1 ' Bu soru- larda dıle gelen sorunlar Sofıstlerden gunumuze. felsefeyle yapıcı, yaratıcı ya da aktancı, oğretıcı olarak ılgılenen herkesı meşgul etmıştır, etmek- tedır Okullarda soz konusu olan felsefe oğretımın- de, ortaklığı sağlamak üzere oluşturulan müfre- dat programlannın (ortaoğretım ıçın) ve çerçeve programlannın (yuksekoğretım ıçın) amaca en uygun bıçımde duzenlenmesı gerekmektedır Bu- rada a*ıl amaç da, kafalann unutulmaya mahkum tnl|î1erî5 doldurulması değıl, ">argı verme gü- cfi"nu one çıkaracak bilgilenn gençlere kazandı- nlması olmalıdır Bu bağlamda ozellıklede ornek- ler buyük onem taşımaktadır <\ncak felsefi du- şunuşun orneklen bılınçlı olarak oğrencıye venl- melı ve felsefe öğrenımı gormek uzere unıversı- teye gelmış olan oğrencıye hep şu soru sordurul- malıdır "Acababu turdüşunceİeriortava koyar- ken bir fUozofun kaygtsı nedir/nelerdir?" Boyle bır soru bılıncı, gıderek duşunenın neyı, nıçın, ne amaçla gerçekleştırmek üzere bılınç kazanması ge- rektığını de daha ıyı orta> a koyacaktır Bu kışı fı- lozof olmasa bıle bılınçlı ınsan, bılınçlı bır bırey, ıyı bır yurttaş olabılecektır Felsefe öğrenımı gormek uzere ünı\ ersıteye ge- len öğrencılenn felsefece kendılennı zengınleş- tırmelennde felsefe olmayanın da pavı buyuktur Bu nedenle bılımlerle kuracaklan ılışkılenn ya- zından. (edebıyattan), genellıkle sanattan elde edeceklen bılgılenn felsefe oğretımınde kendıle- nne sağlayacağı varar buyuk olacaktır Aynca. felsefe dışı dallarda oğrenım gören öğ- rencılere de (sınırlı da olsa) felsefe derslen ver- mek buyük onem taşımaktadır Burada temel so- ru şu olmalıdır "Felsefe dışı herhangi bir uzman- uk alanının felsefi temelleri ncdir?" Felsefenın o uzmanlık alanının sorunlannı çozumlemede (gı- derek de çozmede) ne turden bır katkısı olabıiır sorusu. hem bu konuda -felsefede- bılınçlenme- ye çalışan oğrencı ıçın, hem de ona yardımcı ol- mak uzere orada bulunan oğretıcı ıçın yonlendı- ncı olacaktır Bundan dolayı da, ünıversıtelenn fel- sefe bölumlennın dışındakı oğrencılere yonelık ol- mak üzere "FebefeyeGiriş" adı altında ya da "Fel- sefe Tarihr adı altında ıkı ya da uç saatlık bır fel- sefe dersının ders programlanna alınması son de- rece vararlı olacaktır Ancak bu dersler gerçek- ten felsefe Öğrenımı göffnüş, aiamnda uzmanlaş- mış kışılerce venlmehdır Boylece olup bıtende sorunlar görebılen, hoşgöru adına, kayırma, ve aldırmazlık tuzağına duşmeyen. ıdeaflen olan, ama ote vandan bağnazlık tuzağına da duşmeyen olaylara, fenomenlere -doğru bılgılere dayalı ola- rak- çok çeşıtlı açılardan bakabılen gençler, bırey- ler yurttaşlar yetıştırme umudu doğabılecektır TARTIŞMA Gerçek Atatürkçüler birleşmedikçe... NİĞDE İCRA HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosvaNo 1994 1 Mut Davacı Hacı Abdullah Kasabası Beledıye Ba^kanlı- ğı tarafından davalılar Vehbı Nazırlı \e 4s>a Âvrupa Beledıyeler Bırlığı alevhıne ıkame edılen ıstıhkak da- vasına esas olmak uzere venlen ara karar gereğınce Davalı 'ksva-Avrupa Beledıyeler Bırhğı Meşrutıvet Cad No 20 lOYenışehır Ankara posta kanalıyla teb- lıgat yapılamadığı gıbı zabıtaca v apılan tahkıkata rağ- men adresının tespıtı mumkun olmadığından da\a dı- lekçesının ılanen teblığme karar venlmış olup duruş- ma gunu olan 1110 1995 gunu saat 09 OO'da mahke- me salonunda tum dehllenvle bırlıkte hazır bulunma- sı, gelmedığı takdırde >okluğunuzda karar venleceğı hususu davetıye teblığı venne kaım olmak uzere ılan olunur 11 9 1995 Basın 43790 oğazıçı Unıversıtesi öğretımüyesı deöerlı Prof Dr^Suna Kıli'nın6 Ekım 1985 tanhınde çıkan "4tatürkçükr Birieşmedikçe" başlıklı yazısından aldığım bır ıkı bolumle konuvagırmek ıstı>orum "Devletin tetevizMinundan vapılan wrum \e vonlcndırnıcler. Orgun eğitimın kitap ve ızlencelerınde mıllılık' aldatmacasıvla uvgulanmava konmava çaüşılmaktadır. Gerçekte bu •millilik" cumhurhetin temelinde vatan ulusallık'İa Ataturk'un altı ilkesinden biri olan ulusçuluk'la tümden çeiişen bir kavramdır. Bu 'mJllilik" aldatmacasının arkasındaki guç Musluman-Turk sentezi bağnazlığL Atarurk'ü yok sa\ ma, Turkiye Cumhumetini Chmanlı'mn uzantısına donuşturme ve Turk-İslam Cumhunvetı >aratma savaşımıdır. Gun, Ataturkçuluğe, \taturk ilkelerine karşı çıkanlan eleştırme, toplumu çağuı gerisine çekme>e çalışanlara kızma, öfkelenme degil, birleşme ve guçlenme. tek bir sivasaJ örgutte toplanma zamanıdır ve \annlar \taturkçuler bırleşınız' diyenleri. birlikten guç yaratacaklann olacaktır." Ben on vıl sonra "Ataturkçukr Birleşmedıkçe'" başlığına 'gerçek' sozcuğunu ekledım Cunkudeğerlı Asım Aslan'ın "Sömıirulen Atatûrk" adlı kıtabında her verde Ataturk herkes Ataturkçu bölumunde 13 sıfatlı Ataturk ten soz edılmekte, dun>aca bır dahı lıder olduğu teslım edılen Ataturk maske olarak kullanılmak ıstenmektedır O büyuk ınsan dıyor kı "Biz Batı uygaruğını bir taklitçilik yapalım di>e almıyoruz. onda iyi olarak gordukJerimızı kendı bun>emi/c uygun bulduğumuz ıçin duma uygarhğı se\i>csi içinde benımsivonız."Bu goruş ve anlayış ıçınde Batı dakı ve dunyadakı ızmlen, ^ıyasal doktnnlen taklıt ederek esasında bızım mılletımızce yadırganan taraflann bırbınnı kolayca somurecek sloganlarla rejım kurmaya çalışmamalıvız Sermaye veemeğı bırbınnın tamamlayıcısı olarak kabul eden, sosyal adalet ıçensınde ulusal gelınn dağılımını hedef alan ve yıne hıçbır zumreye ustunluk tanımayan. bırbınnı somurgesını kabul etmeyen, ozel gınşım bızım ıçın esastır Ancak bız halkın bılhassa sermaye bınkımı olamamış o devırde yapamadığı kadar devletçıyız dıyen sermave emek devlet üçlusunun bırbınnı sömürmeden denge ıçınde kalması goruş ve duşuncesı bütun dunvanın ozledığı bugün muhtaç olduğu en ılen bır goruş ve du^üncedır Işte bu ılkelerle vurtta ve dunyada banş sağlanabılır Turk uygarlığı, dunya uygarlığına ulaşabılır Batı uygarlığından yontem ve teknık alabılınz Ataturk'un dedığı gıbı Turkluğun buyuk, medenı vasfı ve buyuk medenı kaabılıyetı hıçbır zaman unutulmamalıdır ve bız bıze benzemelıyız Partılen kapatmakta bızde olduğu gıbı ıstenılen sonucu vermıvor Çunku partılenn arkasında mılyonlarca ınsan var Tabela ındırerek fıkırler ve goruşler kaldınlamıyor Ad değıştırerek yenıden kuruluyor, geçen dağınık zamanlar memleket aleyhıneoluyor Partı \e memleketı yanlış yola gotururlerse yonetıcıler dıvana venlmelı ve gereken >apılmalıdır Mılyonlarca ınsanı mahkûm etmek olmuyor Kapatılan partılenn yenıden açılmasına TBMM'de karar venldıkten sonra parçalanan partılenn bırleşmesı halkın ısteğı olduğu halde dağınıklık devam etmektedır Bu dağınıklığa halkın tahammülu kalmadığı gorulüvor Mevcutseçım kanunu ıle azınlık çoğunluğu (yanı yüzde 25 ıle bınncı olan partı vuzde 75'ı) ıdare ettığıne gore ancak dağılmak değıl toplanmakla bu yanlış düzeltılebılır "Yoksa ya bana da çıkarsa zıhnıyetı memleket ve rejım aleyhıne olur Lıderlenn bu yanlışlığını halkımız oylanyla duzeltmelıdır 71 >ıllıkcumhunyetımızın temel taşlanndan olan laıklık son zamanlarda tartışma konusu yapılırken butun dunyaca yuzyılımızın en buyuk lıden olarak kabul edılen. yıkılan heykellenn yenne heykelı konulan Ataturk'umuze de sataşmalar devam etmektedır O yol göstencı lıder dıyor kı "Bir şey, akıl ve mantığa ve mületin çıkarlanna uygun ise o bizim dınimıze de u> gundur. Bizim dinimiz akla \e mantığa uygun bir din obnasaydı, en olgun ve en son din olmazdı. Din: mezhcp. politika alctı olarak kullaıulamaz." O dıktator degıl otonterdı O dun>a çapındalu devnmler başka türlü olamazdı Turkler. çağdaş dünyaya uymazdı, atılım yapamazdı Laık olmayan öbur memleketler gıbı kalırdı Manevıyat, dın ınsanlar ıçın mutlaka lazım Ancak dunya ışlenyle ayınnak gerekırdı Yuce mılletımızın yuksek sağduyusu, boyle gorüşlere mutlaka kulak venr, doğru yolu bulur, gosterdı gosterecektır Azınlığın çoğunluğu yoneten, seçım kanunu değışmedıkçe. ya bana da duşerse duşuncesıyle, genye gıtmekten kendımızı ancak bırleşerek kurtarabılınz Kurtuluş, bırleşen gerçek Ataturkçulerdedır Laık bır de\ let radyo- televızyonunda nasıl bır gerçek dını goruşlen açıklaması gereken bır 'inanç saati'\arsa çağdaş ve uygar goruşlen de açıklayacak '\tatıirk düşiınce saati 1 de konulmasını onermey ı bır gerçek goruş olarak benımsıyorum Boylece göruşerek konuşarak tartışarak gerçeklen bularak bırlık ve beraberlığımızı korur ıç ve dış çıkarcılann esın olmayız MİTHATTUYGUN Bankacı PENCERE MUĞLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1993 743 Davacı Alı Osman Şahın \ekılı Av Mustafa Apavdın tarafından davalılar Idns Argun ve S S Kurumu aleyhlerıne açı- lantespıt davasının yapılan duruşmalan sırasında, S S Kurumu ndan mahkememıze bıldınlen Kertoteks ka> ıtlannda ısım- len bıldınlen, ancak zabıta manfetıyle yapılan araştırmalara rağmen adreslen tespıt edılemeyen Mustafa oğlu 1939 To- kat doğumlu Alı Osman Şahın Abdullah oglu Tomarza 1939 dogumlu Osman Şahın. Ahmet oğlu Havza 1940 doğumlu Osman Şahın Alı oğlu Kövceğız 1335 doğumlu Osman Şahın, Alı oğlu Osmanı>e 1944 doğumlu Osman Şahın. Bekır oğluMuğla 1943 dogumlu Osman Şahın Rehıka oğlu Şorgun 1945 doğumlu Osman Şahın, Ramazan oğlu Kövceğız 1931 doğumlu Osman Şahın Velı oğlu Çavhısar 1328 doğumlu Osman Şahın Yakup oğlu Kelan 1328 doğumlu Osman Şahın, Ismaıl oğlu Armutalan 1940 doğumlu Osman Şahın, lsmaıl oğlu Şelendı 1940 doğumlu Osman Şahın Mehmet oğlu Çan- kın 1947 doğumlu Osman Şahın Mehmet Alı oğlu 1935 Dırmıl doğumlu Osman Şahın, Mustafa oğlu 1934 Dayıoluk do- gumlu Osman Şahın, Osman oğlu 1338 doğumlu(Ta\ şanlı) Osman Şahın ısımlı kışılenn 923 46 sıcıl savılı ışyennde 14 4 1966- 17 4 1966tarıhlen arasında 3 gun 1966 yılı 3 dönemınde2 gun olarak geçen dava konusu çalışmalarda hak ıddıaedıpet- medıklen hak ıddıa edıvorlar ıse duru>manın bırakıldığı 25 10 1995 gunu saat 09 OO'da Muğla Aslı>e Hukuk Mahkeme- sı duruşma salonunda hazır bulunmalan hazır bulunmadıklan takdırde bu çalışmalarda hak ıddıa etmemış »ayılacakları. ılanen teblıg olunur 16 8 1995 Basın 40063 MUĞLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1994'466 Davacı Kemal Gümuş vekılı tarafından, davalı Ş Ş Kurumu aleyhıne açılan tespıt da- vasının >apılan duruşmalan sırasında venlen ara karan gereğınce, S Ş Kurumu'ndan mahkememıze bıldınlen Kartoteks kayıtlarda adı geçen, 1- Bınalı oğlu, 1948 Posof doğumlu Kemal Gumüş, 2- Bınalı oğlu 1943 Posof doğumlu Kemal Gumüş, 3- Demır oğlu, 1944 Muğla doğumlu Kemal Gumüş, 4- Halım oğlu, 1945 Hanpınar doğumlu Kemal Gumüş, 5- lrfan oğlu 1943 Bekçıler doğumlu Kemal Gümüş ısımlı sahıslann zabıta manfetı>le yapılan tum araştırmalara rağmen adreslen tespıt edılemedığıbıldınlmışolduğundan, bu şahıslann 1969 yılı 4 donemde 118 46 no'lu Şa- mı Oğuz ışvennde geçen 4 gunluk sıcılsız çalışmalarda hak ıddıa edıp etmedıklen hak ıddıa edıvorlar ıse duruşmanın bırakıldığı 25101995 tanhınde Muğla Aslıye Hukuk Mah- kemesı duruşma salonunda saat 10 20'de hazır bulunmalan, hazır bulunmadıklan tak- dırde, bu çalışmalarda hak ıddıa etmemış sa>ılacaklan, ılanen teblıg olunur 16 8 1995 Basın 40059 Tesettür'ün Dayamlmaz Çekiciliği... Eskı deyımlerle 'kırkını mutecavız' ya da 'ellısıne merdıven dayamış' kır saçlı bır çapkın, otobusun koltuğunda bacak bacak ustune atmış mını eteklıyı gozune kestırmış, çapraza almış, tam saldınya ge- çecekken kız ayağa kalkıyor - Amca buyrun sız oturun!. Eyvah1 Çapkın ne yapsın'? Karalar mı bağlasın? . Olum- lerden olum mu beğensın1 Kırkını mutecavız ya da ellısıne merdıven dayamış bır kadının başından boyle bır seruven geçemez • Erkekegemenlığındekı dunyada, Batı'dan Doğu'ya kadın pazarları kurulmuş Seç seç al' Batı'nın dergılerınde, gazetelennde, televızyonla- nnda sınemalarında kadın pazan Çağdaşlık numarası altında kadını metalaştınp pı- yasasını oluşturan dunya goruşunde borsa erkeğe endekslı1 Kadın sankı esır pazannda satışa çıkan- lıyor, dışlen saçlan, bacakları, belı, gobeğı, poposu, dudaklan, burnu, memelen ınceden ınceye gozden geçınlıp değer bıçılıyor Öyle bır dunya goruşunun gu- dulenmesınde yaşıyoruz kı moda dergılenne, televız- yon yayınlarına, sınema filmlerıne medyanın gaze- telerıne bakılırsa kadın baş dondurmelı, saçlarını sa- vurdu mu kınp geçınnelı, kokusu erkeğın aklını ba- şından almalı, çevresıne "Ve benı" mesajını ıletme- lı, yururken poposunu oyle bır sallamalı kı henflen çıl- dırtmalı1 Televızyon ekranının karşısında yanm saat oturan kışı, ıletışım devnmını yaşayan gezegenımızde, Ame- nka'dan Japonya'ya dek kadın pazan kurulduğunu anlamakta guçluk çekmez • Ama her kadın da 'sınema yıldızı' ya da 'top mo- cfe/'olamaz ya Kadıncağız ne yapsın'' Kannca karannca çevresını pazar yerı gıbı gorup kendını de mal yenne mı koysun? Her sabah ayna karşısına geçıp Hollywood şablonuna gore guzelleş- meye çalışmak ruh yıpratıcı bır ıştır 'Insanlaşmak' yenne 'kadınlaşmak' kavramını koyan ıdeolojının tu- zağına gıren, bu ışın ıçınden nasıl çıkacak? Erkek egemenlığının yoğun baskısı altında yaşayan bırtop- lumda her geçen gun kahrolacak 1 Ya Allah'ın haksızlığına uğramışsa'? Doğanın kendısıne sunduğu olanaklar kısıtlıysa, pa- zar yennde satış fıyatı duşukse? • Ulkemızde 'tesettur'e kayan kadınlann sayısı gun geçtıkçe artıyor Kımı kız çocuğunu kuçucuk yaşta alıyorlar, başı açık dolaşmanın cehennemlık bır gunah olduğunu taze- cık beynıne ışlıyorlar, çarşafa sokuyortar ya da sık- mabaş (turban) denılen ortunme bıçımıyle, başını bağlayıp topuklanna dek mantonun ıçıne kapatıyor- lar Bu durumda kadın, erkeklenn gozîennden bede- nını sakınıyor Bacakları mı çarpıkmış'? Belı mı ka- lınmış'? Memelen mı duşukmuş? Kalçalan mı bı- çımsızmış? Kıme ne 1 Kahrolası pazar yennın alıcı gozîennden uzakta, kendı dunyasında yaşıyor kadın Çoğu kadınımız ıçın bu tur bır dunyanın çekım gu- cu gun geçtıkçe artıyor, ortunerek kendısını koruma ve savunma gudusunun yanı sıra hıçbır zaman ka- zanamayacağı bır yarıştan kaçınma duygusu ağır basıyor ama, yağmurdan kaçarken doluya tutulu- yor, erkeğın tam anlamında 'efendı' olduğu bır dun- yanın kolelığını benımsıyor • Sosyalızmın oğretısı, bu ıkı dunya arasında kadı- na ozgurluğunu ve kışılığını sağlamak yolunda ılke- lerını belırler, ama, toplumculuk şımdılık 'pıyasada' genledı Kadın ne kapıtalızmın pıyasasında metalaşırsa ın- sanlaşabılecek ne de şenatın yobazlığında koleleşır- se Turkıye'nın bugunku ortamında, kadın, kılıseyle camı arasında şaşkınlaşmış gıbıdır SİMAV İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI 1995 152 Tal Satılmasına karar venlen gavnmenkulün cınsı, kıymetı. adetı. e\safı Sımav tapusunun 166 madde ve 23 parsel nu- marasında kavıtlı ıkı katlı kerpıc, ev olup Sımav Karşıvaka Mahallesı Karşıvaka Cadde olup ışbu taşınmaz ıçensınde elektnk \e suvu mevcut olup, 227 74 m2'lık mıktannda olup, ışbu taşınmazın muhammen kıymetı 600 000 000 - TL'dır Satış şardan: 1- Satış 13 11 1995 günu saat 09 30dan 09 40 a kadar Sımav Adlıve onunde açık arttırma suretıy- le yapılacaktır Bu arttırmada tahmın edılen kıymetın % 75'ını \e ruçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ıle ıhale olunur Boyle bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhudu bakı kal- mak şartıvla 23 11 1995 gunu vukanda belırtılen ajııı yer ve saatler arasında ıkıncı arttırmava çıkanlacaktır Bu art- tırmada da bu mıktar elde edılememışse gaynmenkul en çok arttıranın taahhudu saklı kalmak uzere arttırma ılanında gostenlen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edılecek- tır Şu kadar kı arttırma bedelınm malın tahmın edılen kıy- metınm % 40 mı bulması ve satış ısteyenın alacağına rüç- hanı olan alacaklann toplammdan fazla olması \e bundan başka parava çevırme ve pavlaştırma masraflannı geçme- sı lazımdır Boyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı duşecektır 2 Arttırmava ıştırak edeceklenn, tahmın edılen kıyme- tın ° o 20 sı nıspetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar mıl- lı bır bankamn temmat mektubunu vennelen lazımdır Sa- tış peşın para ıledır, alıcı ıstedığınde 20 gunu geçmemek uze- re mehıl venlebılır Tellâlıve resmı, ıhale pulu. tapu harç ve masraflan alıcıva aıttır Bınkmış vergıler satış bedelınden odenır KDV alıcıva aıttır 3- lpotek sahıbı alacaklılarla dığer ılgılılenn (+) bu gay- nmenkul uzenndekı haklanm hususıv le faız \e masrafa da- ır olan ıddıalannı da>anağı belgeler ıle on beş gun ıçınde daıremıze bıldırmelen lazımdır Aksı takdırde haklan tapu sıcılı ıle sabıt olmadıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklar- dır 4- thaleye katılıp daha sonra ıhale bedelını yatıımamak suretıvle ıhalenın feshıne sebep olan tum alıcılar ve kefil- len, teklıf ettıklen bedel ıle son ıhale bedelı arasındakı fark- tan \e dığer zararlardan ve aynca temenut faızınden mute- selsılen mesul olacaklardır Ihale farkı \e temerrut faızı ay- nca hukme hacet kalmaksızın daıremızce tahsıl olunacak, bu fark. varsa oncehkle temmat bedelınden alınacaktır 5- Şartname, ılan tanhmden ıtıbaren herkesın görebılme- sı ıçın daırede açık olup masrafı venldığı takdırde ısteyen alıcıva bır orneğı gondenlebılır 6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı gormuş ve munde- recatını kabul etmış savılacaklan, başkaca bılgı almak ıste- yenlenn 1995 152 Tal savılı dosva numarasıvla mudurlü- ğümuze başvurmalan ılan olunur 14 9 1995 (+) İlgUiler tabtrine irbfak hakkı sahipleri de dahBdir. Basın 43761
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle