Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17EKİM1995SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bir Konferans ve Çin
Prof. Dı\ SLNA KİLİ Boğaziçi Üniversitesi
1
947 yıhnda Birleşmiş Millet-
ler'in (BMl "Kadının Statüsü
Komisyonu" kurulduğunda
dünyada yalnızca 33 ülkede ka-
dınlar sıyasal haklara sahiptı.
Eylül 1995'te Pekin'de topla-
nan 4. Dünya Konferansı'na gelindiğin-
de kadın haldan konusunda dünyada dra-
matik bir aşamaya ulaşılmış olduğu bir
gerçek. Kimi ülkeler en üst düzey kadın
yöneticılerı ile bu konferansa katıldılar.
Örneğin. Pakıstan'dan Benazir Butto, İz-
landa De\let Başkanı Vigdis Finnbo-
gattir, Vietnamdan başkan yardımcısi
Nguyen Thi Bink, Tanzanya'dan konfe-
rans Genel Sekreteri \ e Bakan Gertrude
Mongella; Norveç'ten Başbakan Gro
Harien Brundtland. ABD delegasyonu-
nun başkanı ise Demokrat Parti'nın eski
başkan yardımcısı adaylanndan Geral-
dineFerraroidi.
4. Dünya Kadın Konferansı BM'nin
şımdıve dek organize eltiği en büyük
konferans. Aynca bu konferans kadın
haklannın gelişmesine kendinı adayan
20. yüzyılın son BM konferansı. Dünya
kadın nüfusunun beşte birinin yaşadığı
Çin HalkCumhuriyeti'nde bu konferan-
sınyeralnıasınında aynca bir önemı var.
"Retorik" mi yoksa ihtilal mi?
Dördüncü Dünya Kadın Konferan-
sı'nınaldığı kararlardevletlen. hükümet-
leri bağlayıcı değil. Bunlaryalnızcaöne-
riler. tavsiyeler. Ancak bırçok ülkede bi-
linçlenen. örgütlenen kadınlar. haklannı
kazanma \e erkeklerle eşitliği >ağ!ama
konusunda kararlılar. Kadın haklanna
ters düşen uygulamalara gırışen hükü-
metlen kadınlar ~o>" güçleriyleyönlen-
dinne etkisıne sahıp. Bu nedenle 4. Dün-
ya Kadın Konferansı'nı. ne yalnızca re-
torikin egemen olduğu ve ne de kadın
haklan konusunda bir ihtilal olarak ta-
nımlayabiliriz. Ancak aile. miras. sağlık.
ekonomik güce kavuşma. kadınlann ken-
di cinsel ve üreme sağlıkları konusunda
kendi denetimleri olmalan gibi konular-
da aşama kaydedildiği de bir gerçek. En
önemlısi kadın haklannın insan haklan
çerçe\esinde degerlendırilmesi. kadın
haklannın bir insan hakları sorunu oldu-
ğu görüşünün. bazı itirazlara karşın, ge-
niş destek görmesi ve deklarasyonda yer
alrnası.
İslam iilkeleri. Kara Afrika. Batı ve
Tiirkiye: Dördüncü Düny a Kadın Konfe-
ransı konusunda oldukça çok şey söylen-
dı. çok şey yazıldı. Bu nedenle o günler-
de Sayın Devlet Bakanı olan Aysel Ba>-
kalbaşkanlığındakı resmi Türk heyetınin
bir üyesi olarak katıldığım bu konferan-
sın bizı özellikle ilgilendırmesi gereken
ıki yönü üzerinde durmak istiyorum.
Birincisı. kız çocuklannın miras hak-
kı konusunda katıldığım toplantıda. baş-
ka bazı toplantılarda da sergılenen bir
durumla karşılaştım. O da başı Bangla-
deş. Iran. Fas ve Mısır'ın çektiği ve kök-
tendinci (fundamentalist) eğilimli bir Is-
lam ittifakı idi. Bu ittifak zaman zaman
Vatikan temsilcıleriyie işbirliğine gidi-
yor ve birölçüde Hıristıyan ve tslam kök-
tendincıliğinin dayanışması olarak ken-
dinı belirliyordu. Konuşmalanmda ka-
dın erkek eşitliğini savunduğumda. ka-
dınlann erkeklerle. kız çocuklann erkek
çocuklarla eşit miras hakkı olmalan ge-
rektiğinı vurguladığımda, dinin kısttlayı-
cı değil. özgürleştıricı bir rolü olması ge-
rektiğini belirrtiğimde. eğeryasalareşit-
liği sağlamıyorsa. bunlarındeğiştirilme-
si içın bu tarihsel fırsatı değerlendirerek
ılerıve atılım y apmamız gerektiğini açık-
ladığımda karşımda hep miras konusun-
da kız-erkek çocuk arasında eşitsizliei.
dinsel nedenlere davatarak savunan fs-
lam ittifakını buldum. Ne yazık! Ancak
kara Afrika'nın bu ve benzer konularda
büyük desteğini gördük. Örneğin. Tan-
zanyalı delege şöyle konuştu: "^ üzde
51 "i Müslüman olan bir ülkeden geliyo-
rum. Ben de Müslümanım. Ancak kızev-
latlarınıı eşit görmeyen bir göriişii onay-
lanıak. onlan eşitsiz bir dünyaya ha/ırla-
mak için burada degilim."
Ikinci gözlemim Batı Avrupa Birliği
ülkelennin. bu tartışmalar sürerken ser-
giledığı sessizlık. Toplantıda bu ülkeler-
den tek bir kişi ve çok kısa konuştu. Top-
lantı sonrası birlık üyelerinebıı tutumla-
rının nedenini sorduğumda bana \erilen
yanıtşudoğrultudaıdi: "Biz'onlan" kar-
şunıza almak istemiy oruz. Siz bu konula-
n aranızda hallediniz isthoruz; üstelik siz
konuy u çok etkili bir biçimde dile getir-
diniz.bizdahaiyisini>apamazdık"dedi-
ler. İnsan haklan konusunda. Türkıye söz
konusu olduğunda süreklı eleştin yağdı-
ran Batı, kız-erkek çocuk eşitsizliğini sa-
vunan İslamcı görüşlerönünde. genelde.
^essızlığıni korudu.
\'e Çin._
9 yıl aradan sonra bu konferans nede-
niyie Çin'e tekrargeldim. Gerçi ilkgeli-
şim kişisel bir çağın sonucu idi "Çin
Hukuk Birliği"' Başkanı Zhang Yo-
uyu'nun konuğu olarak Çın'in çeşitli yö-
relerinde akademik tema^larda bulunma
olanağım olmuş ve bu sütunlarda bir ya-
zım (makalem) yayımlanmıştı. Bu yazı-
mın ilk tümcelenni yineliyorum. çünkü
Çin'i ve Çin dış politikasını anlamak için
Çin'in geçmişindeki bu üzücü olaylan
dabılmekgerekli: "Sömüriidüzeniyleü-
0li üzücü ve o kadarda cirkin çeşitli oiay-
lar arasında Çin'in geçmişinde yer alan
iki konu kiiçük yaştan beri belleğimden
hiç silinmedi. Birisi Şanghay 'da yalnızca
yabancılann girebildiği bir restoramn ka-
pısına"Buray a Çinliler ve köpeklergire-
mez' diye asılnıış tabela; öteki ise ticari
amaçlaria zorla af>on satmak için kimi
Batılı devletlerin Çin'e açtıkları \e tarihe
'Afyon Savaşları" diye girenolay. Her iki-
si de emperyalizmin, yayılmacılığın çar-
pıcı birer örneği oiarak canlılıgını koru-
makta." (-)
Çin önemli bir ülke 9.6 milyon kilo-
metrekare büyüklüğü. 1 milyar 200 mil-
yon nüfusu ile Çin eğer ekonomik büy ü-
meyi gerçekleştirir ve teknolojiyi yaka-
larsa bir süpergüç olma özelliklerine sa-
hip. 9 yıl aradan sonra Çin'de şaşırtıcı
gelişmeler gördüm. 4. Dünya Kadın
Kongresini büy ük bir ustalıkla düzenle-
mişlerdi Hele 4 Eylül'dekı açılış töreni
unutulmaz güzelliklerle doluydu. Yollar
ıvi.
Pek çok yerde yenı oteller. iş ve alış-
\erışmerkezleri \apılmış. Halkdahagö-
nenç (refah) içinde görünüyor. Çin'in
özel gınşıme olanak tanımasn la bırzen-
gın Çinliler sınıfı (Çinlı Yuppiler) orta-
ya çıkmış. Gerçi Çin ekonomik sistemin-
deki degışımi yavaş bir tempoyla sürdü-
rüyor. Geçmı^i ıyı bilen eski yöneticiler-
denbırkesimı hâlâ etkili. Ancak yeni ku-
şaklar daha sabırsız olup. geçmışın etki-
lerinden uzaklaştıkça ekonomik sıstem-
dekı değışmeyi hızlandırabilırler. Böyle
bir tempo Çin'in 46 yıldır alışmış oldu-
ğu toplumsal dengey i bozabilir. yeni ku-
şaklar toplumsal eşitliği bozucu, tüketi-
ci politikay a teslim olacaklar mı? Bunun
yanıtını şimdılik \ermek güç. Ancak es-
ki kuşak. modernleşmenin toplumsal dü-
zeni bozmayacak ölçülerde olmasından
yana.
Çin'in bugün güttüğüdışpolitikayı an-
lamak içın şu konulan anımsamakta ya-
rar var: 19. \ üzy ıldan beri Çinlılere Ame-
rikalılar. A\ rupalılardikte etti ve Çin ala-
bildiğine sömürüldü. Çinliler hâlâ bunun
kızgınlığını taşı>orlar. Onlar kendı ger-
çeklerini Batılılardan daha iyı bildikleri-
nı haklı olarak vurguluyorlar. Unutma-
mak gerekir kı 2000 yıldan fazla Çin kül-
türel. sivasal. ve askersel konularda Do-
ğu Asya'ya hükmedıyordu. Ancak
1839'dan 1949'a değin Ingiltere. Fransa.
Amenka gibi güçler ve sonradan Japon-
>a sürekli olarak Çin ordusunu \e deniz
kuvvetlerini yendi. Çin toprak kaybetti ve
Çin yasaları Çin topraklannda yabancı-
lar için geçerlı olmadı. II. Dünya Sa\a-
şı'nda bıle Çin eşit bir ülke olarak görül-
medi. Ingıltere. ABD \e Sovyet Rus-
ya'nın >eni dün>a haritasını çizdikleri
ustdüzev toplantılardaÇan Kay Şekyok-
tu.
Çin bir süper güç olma yolunda. En-
düstrileşmesi gi'nenlı adımlarlayürüvor.
Silahlı kuvvetîerinı yeni sılahlarla dona-
tıyor. onlann yenı teknolojiyi yakalama-
sınaözen göstenyor. Uçaktaşıyan birge-
mi edinme yolunda. Kısacası. Çin silah-
lı kuvvetleri gelişiyor ve gücünü dünya-
ya duyuracak düzeye geliyor.
Batı'ya. özellikle ABD'ye karşı Çin
duyarlı (hassas). alıngan: geçmişin tüm
aşağılanmişlıklarının etkisiyle. onlann
Çin'e güttükleri kimi politikalara aşın
bir gururla tepki gösteriyor. Ancak Çin-
liler sert konuşsalar bile. akılcı hareket
etmeyi ».eçıyorlar.
Çin ve Türkiye
Tarihten gelen ilişkilerimizi, bugün ve
yann geliştirmek \e pekiştirmek her ıki
ülkenin ve dünya banşının yararınadır.
Başanlı bir Kurtuluş Savaşı vermiş bir
Türkiye ile bağımsızlığına kavuşmuş bir
Çin'in Batı ile Çin ilişkilerinden daha an-
layışlı. daha yumuşak olması doğaldır.
Şinjiang bölgesıne gelince. Türkiye'nin
güttüğü gerçekçi siyasa. orada yaşayan
LygurTürklerinin\arlığınırahatsızedi-
ci bir öğe olarak değil. tam tersine her iki
ülkeyi daha da yakınlaştıncı bir kültürel
olgu olarak görme doğrultusundadır.
NapoKonÇin içinşöyledemiş: "Bıra-
kınız. bu de\ uyanmasın." Kanınica bu
dev uyanmıştır.
(i-) Suna Kili. "Çin". Cumhurıyet. 5
Ocak 1987.
ARADABIR
NURAJN TEZCAN
Yöntemli Bir Yazar
1993 yılı Frankfurt Kitap Fuarı! Uzun korıdorlardan
geçerek doğruca 'Türkiye Kitap Sergisi'rim bulundu-
ğu binaya gittiğimiz günü çok iyi anımsıyorum. Kül-
tür Bakanlığrnın düzenlemesiyle gerçekleştirilen bu
sergide göçmen Türkleri bir araya getiren başka bir
coşku yaşanıyordu. Adalet Ağaoğlu, Orhan Asena,
Pınar Kür, Nedim Gürsel, Bilge Karasu kitaplarını
imzahyordu. Bilge Karasu'ya kitaplannı imzalatmak is-
teyenlerin arasına karışıp kendısine yaklaşmaya ça-
lıştık. Sıra bize geldiği zaman, kendiliğinden ellerimiz
kavuştu ve Bilge Karasu'nun gözlerinde Ankara'da-
ki eski günlerimizi tüm canlılığıyla yeniden yaşadım.
Kavaklıdere'de yolüstü karşılaşmalarımızı. ayaküstü
konuşmalarımızı... Iki gün boyunca birlikte 'Frankfurt
Kitap Fuan'ru gezdık. Kitap fuarının sonsuz katlannı,
sonsuz koridorlarını, sonsuz kitap sergilerini dolaştık.
Bilge Ağabey anlatıyordu, Beytepe'de yaptığı ders-
leri, öğrencilerle konuşmalarını, onlardan edindiği iz-
lenimlerı: okuma-yazma üzerine irdelemelerini...
Onunla konuştukça etrafımdaki kitapları unutuyor.
onun alışılmışın ötesinde ınce yakalayımlarıyla ken-
dimden geçıyordum. Anadilimden uzakta yaşamanın
susamışlığıyla dinliyordum.
Ayrılırken kesinlikle tekrar görüşmek istediğimizi
dile getiriyorduk. Almanya'ya. Berlin'e gelecekti, bi-
ze gelecekti. Doyulmaz söyleşisini yine tatmak umu-
du... Günümüzde Türk dilınin gerçek yazarlanndanbi-
ri Bilge Karasu idi. Bilge Karasu, hiç de öyle adı bili-
niveren bir yazar değildı. Birçoklarının bu adı daha
duymamış olması, yazarlığın ucuzladığı. okuma dü-
zeyınin düştüğü ve gerçek değerlerin gözardı edildi-
ği bir toplumda bizi şaşırtmazdı. Okuyucu sayısının
çokluğuna göre yazar ve yazın değerlendirılmesı ya-
pılan bir toplumda o, bu ters oranın en başta gelen
adıydı.
1980'li yıllarda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde
'Türk Dili' dersleri verirken her okutman gibi ben de
kendimce iyi yazı yazmanın yöntemlerini aktarmaya
çalışıyordum. Ama bilıyordum ki iyı yazı yazmak, bü-
tün belırlenmiş olan kuralların ötesinde birşeydi. Bu-
nu Bilge Karasu'nun Türk Dili Dergisi. Ağustos
1982'de çıkan 'Dostlanm Üzerine' Diye Söze Girişe-
rek başlıklı yazısında buldum. Burada, kendısinm ya-
zılarını nasıl yazdığını dile getiren betimleme, bütün
belırlenmiş yazı yazma yöntemlerini boşa çıkanyor-
du. Bu, kuşkusuz onun gerçek yazarlığının kanıtıydı.
Bu satırları okuyucularla, Bilge Karasu'nun okurlarıy-
la bir kez daha paylaşmak istiyorum:
"Yazı yazarken gördüğüm pek çok kimseyı düşü-
nüyorum şu anda; gerçekten kalemi eline alıp yazı-
sını döktürüveren birçok kimseyi... O yazıyı okuyup
şurasına burasına bir virgül eklemekle. orasına bura-
sına ufacık bir düzeltme yapmakla yetinenleri... Böy-
le çalışıp hemen hemen kusursuz yazılar ortaya ko-
yan birkaç kişiyi...
Bense, yazılarımla uzun uzun yaşamak zorundayım
sanki; o yazının çatısı, yaşayarak (yaşarken, yaşadık-
ça) çatılacak, yazı etlenip butlanacak. değişik yerle-
rinden başlanarak, yazıiıp bozulacak, değişik yollar
denenip bırakılacak; sınanıp 'işlenmeye değer'bu-
lunmuş damarlar, yüreğe giden yolu oluştursun diye
düzene konup birleştirilecek, ayniacak; ortaya bit-
miş gibi görünen bir yazı çıktığında da en acımasız
makaslamalarla kurguya yeniden girişilecek, yazının
yüzlerce yerine ufak büyük birtakım ekleme, çıkarma,
düzeltme işlemleri uygulanacak. Sözün kısası vakit
geçecek, o yazıyla yaşamanın getirdiği (anlamsız kıl-
dığı, önemlileştirdiği) ne varsa, yazma'da oralardan
geçip dolaşıp bir yerlerde eğlenecek, bir yerlerde
hızlanacak. Sonunda ortaya bir yazı çıkacak...
Böyle yazmak gerektiğini söylemiyorum, ancak
böyle yazabildığimi söylüyorum."
Böyle yazan bir yazarı da böyle okumak gerekiyor-
du. Onu okuyanların. okuyacak olanların daaynı oku-
ma yönteminı seçmesı gerekiyordu. Işte Bilge Kara-
su, dille. duygularını. algılayımlarını, birikimlerini, irde-
lemelerini. yorumlarını bu çok seçkin ve özenli yön-
temiyle birleştiriyor, görünen gerçeğin ötesindeki ger-
çekleri gören bir yazar yetkinlığiyle yapıtlarını oluştu-
ruyordu.
Bilge Karasu. "Troya'da Ölüm Vardı", "Uzun Sür-
müş Bir Günün Akşamı", "Göçmüş Kediler Bahçe-
si". "KısmetBüfesi", "Gece", "Ne KitapsızNe Kedi-
siz", "Kılavuz", "Nar'ia Incir'e Gazel" adlı yapıtlarıy-
la Türk yazınının akışı içinde çok ayrıcalıklı bir yer
kazanmış olan yazardı.
Rusya'da ekonomik reformlar
Sovyetler'in çöküşünden sonra Rusya Federasyonu'nda ve Doeu Avrupa
ülkelerinde bir 'piyasa ekonomisi* tutkusu başlamış, politikacılar,
akademisyenler ve basın. hep bunu işlemeye devam etmiş, bunahmdan çıkıp
refaha eri'şmek için bu adeta bir 'sihirli değnek' olarak görülmüştür.
Prof. Dr. NAZİF KUYUCUKLU
S
ovyetler Birliği ile Doğu Avrupa ül-
kelerinde rejimlerın çöküşünden son-
ra. tek kutuplu ya da sistemli bir dün-
ya ortaya çıkmış. globalleşmeden,
yanı dünyanın hertürlü bütünleşme-
sinden artık çok daha sık sözedilirol-
muştur. Gerçi sosyalist düzende daha bazı ülke-
ler. bu arada özellikle Çin varlığını sürdürüyor.
Ancak bazı endişelere karşın Çin'in yabancı ka-
pitalı özendirmeli sosyalist uygulaması, Sovyet
sosyalizminin eskiden Batı'ya battığı kadarbat-
mıyor. Bız bu yazıda. Sovyetler'ın çöküşünden
sonra Rusya Federasyonu'nda ulusal ekonomide
gelişme üzerinde durmak istiyoruz.
Öncelikle belirtelim kı. Sovyetler'in çöküşün-
den sonra Rusya Federasyonu'nda ve Doğu Av-
rupa ülkelerinde bir 'piyasa ekonomisi" tutkusu
başlamış, politikacılar. akademisyenler ve basın.
hep bunu işlemeye devam etmiş. bunahmdan çı-
kıp refaha erişmek için bu adeta bir 'sihirli değ-
nek' olarak görülmüştür. Bugün de sıyasal ikti-
darlar refaha erişmenin yolunu piyasa ekonomi-
sinde görmektedırler. Ancak 1989'lardan bu ya-
na ülke ekonomısinin durumunda iyileşme ol-
mamış. hatta durum daha da kötüleşmiştir. 1993
yılında ülke GSMH'si gayrı safi milli hasılası
(GSMH = yani geliri) yüzde 29 azalmıştır. Sana-
yide ve kapital oluşumunda bu gerileme daha
yüksektir. Oysa sanayi mallan fiyatendeksi 340
katı artmıştır. Ekonomide bu kötüleşmenin ya-
şam düzeyini. yaşam biçimıni. sağlık ve nüfusun
yaşarn süresini olumsuz biçimde etkilediği belir-
tıliyor. Değınilen tarihler arasında reel gelirler
yüzde 43 azalmış, nüfusun yüzde 26.7'lık bölü-
mü asgari geçimin altına düşmüştür. Nüfusta var-
sıl-yoksul aynmı ya da parçalanma hızla büyü-
mektedir. Sovyet döneminde köşebaşını tutanlar-
dan bir grubundadahil olduğu belirli birkıtleçok
rahatpara kazanarak eski Rusburjuvazisini arat-
mayacak düzeye yükselmiş bulunmakta, buna
karşın tkinci Dünya Savaşı'nda bazı uzuvlannı
yitirmişlerle üniversite hocalan yaşamlannı zor
sürdürmektedirler. En çok kazananlarla en az ka-
zananlar arasındaki fark 1991'de 4.5 kat iken.
1992'de 8. 1993'te 11 kat olmuştur. Büyük ola-
sılıkla günümüzde bu aralar daha da açılmıştır.
Halkın beslenmesi eskıye göre kötüleşmiştir. Te-
mel besin mallan tüketimınde büyük bir gerile-
me olmuştur. Bunlann tüketiminde 25-30 yıl ön-
ceki düzeye düşüldüğü belirtiliyor.
Yaşam biçiminde de büyük bir kötüleşme var
Toplumda suç işleme sayısında bü^Tik artışlar ol-
duğu belirtiliyor. I993
:
te kayıtlı suçlar 1990a
göre 1.53 katı daha fazladır. Burada ağır suçlar.
bu arada kasıt'a dayananlardaha yüksektir. Hır-
sızlık olaylan çok artmıştır. Toplumsal güven ye-
terince sağlanamayınca. herkesin kendi güvenlı-
ğini sağlaması gerekmiş ve bunun sonucu illegal
olarak büyük birsilah kaçakçılığı akışı doğmuş-
tur. Eski dönemde sıkı bir silah denetimi varken,
yönetim denetimi sağlayamamiş. çeşitli mafya
gruplan ortaya çıkmış. Kızılordu'nun başta ol-
mak üzere, değişik marka silahlan >atılıp alınır
olmuştur. Silah ve cephane hırsızlığının 1993'te
bir yıl öncekine göre yüzde 23 arttığı bildirilmiş-
tir. Uyuşturuculuk vebunuııla ılgili suçlar önem-
li bir düzeye çıkmıştır. Rüşvetgıderekyayılmak-
ta olup rüşvet olaylannın da yüzde 35 arttığına
değiniliyor.
Ulusal ekonomidekı bu bozukluklann nüfusta
doğum-ölüm oranlannı ve insan yaşam süresini
de olumsuz yönde etkılediğıni belirtmek gerekir.
İstatistik venlenne göre Rusya Federasyonu'nda
doğumlar 1993'te geçen yıllara göre binde
10.7'den 9.2"ye düşmüş. ölümler ise y üzde 20 ar-
tarak binde 12.2'den 14.6"ya yükselmiştir. Faal
nüfus yaşlanndaki nüfusta da ölümler artmış. bu
gruptakılertoplam ölümlerin yüzde 27
'sını oluş-
tururken bu oran y üzde 30'a çıkmıştır. Yukarıda-
kı veriler dikkate alınırsa doğal nüfus artışında
negatif bir gelişme olmuş. yanı ölümlerin do-
ğumlan aşmasıyla nüfus azalmaya başlamıştır.
Aynca. bu olumsuz gelişmelerin yaşam süresini
de kısalttığına değiniliyor.
Verilere bakıldığında bunalımın geçen yıl. ya-
ni 1994'te de azalmadığına işaret ediliyor. İçin-
de bulunduğumuz yıl ülkede toplam tahıl üreti-
minin 69-70 milyon ton olduğu tahmin ediliyor.
Oysa geçen yıl bu miktar 81 milyon tondu.
Reformlann yapılıp piyasa ekonomisine kısa
süredegeçilememesinde bazı kaynaklar başta re-
formlan bir bütün olarak ele alacak bilimsel dü-
zey in düşüklüğünü gösteriyorlar. Buna göre. top-
lumu bütün olarak biçimlendirecek olan reform-
ları kapsayan ekonomik kuram (teori) bılgisi ek-
siktir. Reformlarda olaylar ya da birimler parça
parça ya da tek tek ele alınmakta. burada da bir
ilkeden ya da sistemden çok. kişisel düşünceler
önemli olmaktadır. Bu alanda çalışacak nıtelikli
eleman sayısı da çok sınırlı olup bunlan yetişti-
recek herhangi bir kurumun olmadığı belirtiliyor.
Sonra reformlar yapılırken. yerel ve uluslararası
deneylerden yararlanmanın da çok eksik olduğu-
na değiniliyor. Aynca. ekonomik reformlann hu-
kuksal temelinin de olmadığı söyleniyor. Örne-
ğin değerli senetlerin satıldığı piyasa.yanı "Men-
kul Değerler Piyasası >a da Sermaye Piyasasr ya-
sası yoktur, piyasa hakkında herhangi bir düzen-
leme ve fiyat oluşumuyla ilgili düzenlemeler
yoktur.
Tüm bu olumsuz noktalann yanında. ülkenin
çok geniş doğal kaynaklannı işlemek üzere. sa-
nayı ve ötekı alanlarda yatınm yapmak üzere ya-
bancı kapital. ginşimcıler gelmeye başlamıştır.
Tabiı bunlarhenüzçok mütevazı bir düzey dedir.
Halen Rusya Federasyonu'na. ülkeden dışarıya
birkaç bin işçi çıkmışken. dışandan 200 bın do-
layında işçı gelmiştir. Gerçi bunun yansı Bağım-
sız Devletler Topluluğu'ndan. sadece 60 bin ka-
darı Ukrayna'dandır. Bu arada 18 bin Türk işçisi
de burada çalışıyor görünüyor. Herhalde bu ışçi-
ler Rusya Federasyonunda müteahhitlik hizme-
tı veren Türk ortaklıklarında çalışmaktadırlar.
Sonuç olarak. Rusy a Federasyonu'nda ekono-
mik yapıdakı değişiklik çok ağır olmaktadır Pi-
yasa ekonomisi yolundakı bunalım henüz aşılmış
değildır Eskınin y ıkılıp henüz yeninin ortaya ko-
namaması sonucu ülke GSMH'sı düşmüş, halk
daha çok yoksullaşmış. dolayısıyla da toplumda
suçlar artmış. ölümler çoğalmıştır.
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Yayına Hazırlavan:
ÇETİNVİĞENÖĞLl
SAKINCALI
KADIN POLİS
küdııt po!i\ \iirlmn larfı'ııın untltınııı hazen »iiterek.
haıcn uzulerek, bazrıı dnşüııerek, tmzvn de kızurak
okıtyaca^ıııızı *am\ oruz,
150.000 TL.fKDV ıçınde!
llhan Selçuk
YÜZBAJI
SELAHATTIN'İN
R0MANI
6. BASI
İKİ CİLT
BN İki cİlfiik roman vakın tarihttnizirt ner^eklcrini dile ^erirme
pek {ok yânu u\dtnlunmamı$ bir devrne t$ık tutmuktadır,
320 000TL (KDV ıçındeı
Erol Toy
YİTİK ÜLKÜ
2
EROL
Osnıanlmut sonyuzytluu konu edınen )nik İ tkiı'niın
bu ikiıni Lİfdiııde Tanzımat, \te$ruti\et, Hurriyet
f/kinci \te$ruti\et) in son haz/Htklan famanıtanıyar.
300 000 TLıKDV ıçmdeı
DATÇA SULH CEZA MAHKEMESİ'NDEN
Esas No. 1995 5 Karar No: 1995 36
Gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet suçundan sanık Savaş Tatlı hakkında açılan dasanın
yargılaması sonucunda. Sanığın ınıal ettıği sııcuklann etıkelının olmadığı \e siıcuklar için-
de etten başka bağ doku. sınır \e benzeri tespıt edıldığınden:
a) TCK'nın 398. 647 S.K.un 4. TCK'nın ~2. maddesi uvannca 990.000.- TL. ağır para
cezası ile cezalandınlmasına. bı TCK'nin 402 l. maddesi uvannca 4 ay süreyle cümıe vası-
ta kılınan nıeslek. sanat ve tıcaretının tatılı ile 10 gün sürevle ışyennın kapatılmasına ve ve-
rilen cezaların 64
7
sayılı kanunun 6 maddesi uyarınca ertelenmeMiıe karar venhnı^tır.
llanolunur. Basın: 462'7
S
FATİH 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞI'NDEN
DosyaNo: IW2.1007
Mahkememızin 1992 1007 esas ve 1993 33 karar.
25.1.1993 tanhlı kararı ile Erzıncan. Kemaliye. Apçoğa
Köyü.Cilt 035 04. Sayfa 35. Kiitiik: 192'den'üfusa kaut-
h.ÂlıRızaveRabia'danolma. Istanbul. 16.6 1^51 D.luls
-
mail llhan Sökmen'in hasta olması sebebıyle. kısıtlanarak
aynı verde nüfusa kayıılı bulunan anne.M Mustafa \e Fat-
nukızı. Kemaliye 1336 D lu Rabıa Sökmen \ası olarak ta-
y ın edilmış olup ılan olunur. 2V.9.1995 BaMn: 46976
PENCERE
İnsanskz DemokrasiL
Pazar günü Meclis'te yapılan güvenoylamasında
Çiller'in azınlık hükümeti yenilgiye uğradı.
Sonuç medyanın da yenılgisiydi.
Pazartesi günü gazetelere baktım, çoğunluğun ak-
lı başınagelmemiş..
İnsan yukardan düştü mü, önce boşlukta uçar, kı-
çıyla toprağa oturmadan aklı başına gelmez.
•
Eline verilen gül gibi siyasal iktidarı iki yılda yiyip
bitirdi Tansu Hanım...
Sıra DYP'de mi?..
Göreceğiz.
Şımdi yargısız ınfazla partiden adam atan DYP'nin
yakın bir seçimde 18O'ı aşkın milletvekiliyle parla-
mentoyu doldurması beklenir mi?..
12 Eylül'ün faşizmine karşı -başta Cindoruk- diş-
lerini tırnaklarını kazma kürek yapanların çabalarıyla
1991 seçimlerini kazanan DYP'nin bu ülkenin insan-
larınasöyleyeceğinekaldı?.. Çiller, DYP'nin altından
girip üstünden çıktı, sanki 'kanun zoru' varmış gibi
olmayacak kişilerle didişip durdu...
Tansu Hanım, düşmanını saptamak istiyorsa evin-
deki boy aynasına baksın!..
Aynada kendisıne gülümseyen kadın, siyasal ya-
şamda Çiller'in en büyük hasmıdır.
•
Bir telefonla Bill Clinton'ı tavlayan, Helmut
Kohl'ün ağzından girıp burnundan çıkan, Yeltsin'e
tarih dersi veren. Israil Başbakanf nın ellerini avuçla-
rına alıp iş bitıren, Chirac'a el öptüren Başbakanı iç
polıtikada pazarlayan medyanın çabaları boşa çık-
tı...
Peki, bu komedyada perde indi mi?..
Durun bakalım...
Komedyanın gözyaşlarıyla ıslanan bir tragedyaya
dönüşmesı ışten değil..
Öyle bir İnsanlık Komedyası' yaşıyoruz ki içinde
insanlıkyok...
Ya da insanın değeri 3 kuruş 30 para...
Yaklaşık yüzde 100 enflasyon ortamında 10 aydan
beri işçıye sıfır zam siyasetinı uygulayan bir kafata-
sının içinde yuvalanan beyın ne düşünür?..
Insanları kâğıt üzerine yazılı sayılaıia toplayıp çı-
karan ve çarpıp bölen bir politikanın sahipleri, insan-
lardan oluşan birtoplumu yönetebilirler mi?..
•
İnsan devlet için değildir..
Devlet insan içındir.
İnsan politika için değildir..
Politıka insan içindir.
Memuru. köylüyü, emekçiyi, emekliyi. işçiyi, esna-
fı hesaba katmadan bir ülkeyi yönetmek için kolları-
nı sıvamış olanların hesapları ters çıktı.
•
DYP-CHP koalısyonuna ilışkin yeni haberier il-
ginç?.. Bugünden yarına ne olacağı belli olmaz: ama,
ünlü bir fıkrayla yazıyı bitirmekte yarar var:
Akrep, dere kıyısında vıraklayan kurbağaya demiş
kı:
- Ne olurbeni karşıya geçirl.
Kurbağa:
- Olmaz, diye dırenmış, sana güvenemem...
Akrep:
- Benyüzme bilmem ki!.. diye üstelemiş. eğersu-
yun ortasında sana bir şey yaparsam ben de ölü-
rüm...
Kurbağa düşünmüş, taşınmış, razı olmuş. akrebi
sırtına almış; karşıya geçiriyormuş: ama. tam suyun
ortasında akrep kurbağayı sokmuş. Ikisi de suya gö-
mülürlerken kurbağa son nefesinde sormuş:
- Neden yaptın bunu?..
Akrep boğulurken:
- Ah, demiş, huyum kurusun!..
UNIVERSITE
ADAYLARI!..
EK KONTENJANI
KAZANANLARIN TAM LİSTESİ
BUGÜN
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin çıkardığı
5/z/mGazete'de
Sivil toplum gazetesi
Her gün 10 bin lira
İÇTAM
OTELYÖNETİCtLİĞİ
SERTİFİKA PROGRAMI
(15. Dönem)
* Istanbul Üniversitesi. tktisat Fakültesi. İktisadi
Coğrafya v e Turızm Araştırma Merkezi (İCTAM). Bıl-
gisayar desteklı "Otel Yöneticiliği Sertifıka Programı"
düzenlemiştir.
* Program Otel Yönetimi'nin tüm konularını kap-
samaktadır. (Ön Büro Yönetimi. Yiyecek İçecek \'ö-
netimi. Kat Hizmetlerı Yönetimı. Ötellerde Personel
Yönetimi ve Organizasyon. Teknık Hizmetler Yöne-
timi. Ötellerde Satış ve Pazarlama. Seyahat Acentele-
rı ve Otel-Acente İlişkilerı. Halkla İÎışkıler. Güncel
Ekonomik Turizm Sorunları. Turizm Pazarlaması-Pro-
mosyonu, Genel Tunzm. Turizmde Kantitatif Analiz.
Konferanslar. FIDELIO OTEL OTOMOSYONL
PROGRAMI. ı
* Türkiye'de beş yıldızh otellerın tek tercıhı duru-
muna gelen FIDELIO otel otomasyon programının
eğitimi, PROTEL Bilaisayartarafından verılmektedir.
* Program. 06 KasTm 1995 - 29 Aralık 1995 tarih-
leri arasında ve işgünlennde(08.30-12.35 saatleri ara-
sında) yapılacaktır.
* Katılmak isteyenlerO2 Kasım 1995 gününekadar
şahsen müracaat edebilirler.
* Aday kaydı içın: asgari lise mezuniyet belgesi ve
Nüfus Hüviyet Cüzdanı sureti ile 3 fotoğraf çerekli-
dır.
* Ek bilgı için.
Istanbul Üniversitesi. Iktisat Fakültesi. İktisadi Coğ-
rafya v e Turizm Araştırma Merkezi - İCTAM Beyazıt
İstanbul /
TEL: (212)52751 59-526 57 42-514 1490
FAX: (212)526 57 42
Basın: 47014