Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 1995 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
İBRETALINACAK BİR YARDIM OYKUSU
Tl ı (} 1 O
Araştırma: ALP AY K AB ACALI
Refah Partisi 'nce "Bosna Müslümanlanna
Yardım "adı altında toplanan paralann
yerine ulaşmadığı, başka amaçlarla
kullamlmak üzere birtakım gizli hesaplara aktanldığı
volundaki bilgiler, zihinlerde birtakım soru/arın
çengellenmesine yol açıyor.
Bu çerçevede Hhan Selçıtk, 1920 'lerde Hindistan 'daki
Müslümanların "Halife "yi kurtarmak için yardım
toplamaları olavını anımsattı.
(Cumhuriyet, 23-24 Aralık 1994).
Hintyardımının Anadolu 'ya ıdaştınlmasına aracılık
ettiklerini öne süren iki kişi vardı:
Rahip Robert Frew ve Mustafa Sagir.
Çok geçmeden bunlann Ingiliz casusu
oldukları, Kurtuluş Savaşı nın başarıya ıdaşmasını
engellemek için, Mustafa Kemal 7 ortadan
kaldırmak için çalıştıkları anlaşıldı...
Olayın arkaplamndaki oluşumlar ve bu
konudaki belgeler, Mustafa Kemal 'in
deyişiyle, "Gelecek (bugünkü)
kıışakların ders almastna ve uyanmasına
varavacak nitelikte "dir.
Anadolu kurtuluş çaresi ararken, işgal altındaki İstanburdabambaşkahesaplaryapılıyordu
Ingilizlerinhilafet oyunu
B
irinci Dünya Sa-
vaşı, Osmanlı
Devleti ve bağla-
şıklannın yenilgı-
siyie sonuçlanıp
da 30 Ekım
1918'de Mondros Ateşkesi im-
zalanınca, Osmanlı Devleti"nin
bölüşülmesi için emperyalıstler
arasında yapılmış olan gizli an-
laşma (Sykes-Pıco Anlaşması.
Nisan 1916) yürûrlüğe konul-
mak istendi .1917 Sovyet Devri-
mi'nin ardından bu anlaşma. bel-
geleriyle birlikte açıklanmıştı
ama: gözü kara emperyalizm,
engel tanımıyordu. lngiliz. Fran-
sız ve Italyanlann Anadolu'yu
işgallerinin ardından Yunanis-
tan'ın Izmir'e asker çıkarması,
Türkiye halkını "Ya bağırasızlık
ya ölüm" karanna götürdü ve
Kurtuluş Savaşı'nın hazırlıklan
başladı.
İşgal altındaki lstanbul'da
bambaşka hesaplar. bambaşka
hazırlıklar vardı: Düşmanla iş-
birliği yapan padişah-halife ve
onun hükümetleri... Işbirlikçiler,
çıkarcılar... Kargaşalı ortamdan
yararlanmayı uman hemen her
eğilimde partiler ve demekler...
"Manda"cılar. aynlıkçılar
fatgHiz Muhipleri Cemjyeti
Bu ortamda kurulmuş olan ör-
gütlerden biri de Ingiliz Muhip-
leri Cemiyeti'dir (lngiliz Seven-
lerDerneği). lşgalci Ingilizlenn
güdümündeki dernek, görüntü-
de Osmanlı lmparatorluğu ve ha-
lifeliği ile Büyük Britanya lm-
paratorluğu arasındakı gelenek-
sel dostluğun sürdürülmesi ama-
cını gütmekteydi.
Gerçekte ise lngiliz çıkarlan-
nı korumakta. tngiltere'nın ege-
menliğini Türkiye halkına kabul
ettirme yolunda çaba harcamak-
taydı. Demeğin iki yöneticisin-
den biri olan Sait Molla, Anado-
lu'dakı belediye başkanlarına
çektiği telgraflarda lngiliz ege-
menliğıni biricik kurtuluş yolu
olarak gösterecek ölçüde ileri gi-
diyordu.
Sait Molla ve örgütün öteki
yöneticisi Rahıp Robert F ı w ln-
giliz ajanıydılar. Bu iki ajanın
"marifetlerinj'' anlatmaya geç-
meden, konunun en duyarlı nok-
tasına deginmek gerekıyor:
httafet tezteri
O dönemde bütün Müslüman
ülkelerin halklan "hflafet" kuru-
muna bağlıydı. Bu kurumun ba-
şında da Osmanlı Padişahı bulu-
Birinci Dünya Savaşı sonunda işgal altındaki tstanbul'da herkes ayn bir çaba içindevdi: Düşmanla işbirliği yapan padişah-halife
ve onun hükümetleri... İşbirlikçiler, çıkarcılar... Kargaşalı ortamdan yararlanmayı uman hemen her eğilimde partiler ve dernek-
ler... "Manda~cılar. aynlıkçılar...
nuyordu. Öte yandan Müslüman dün-
yasının hemen hemen tümü. savaşı ka-
zanmış olan Ingiltere'nin egemenliği
altındaydı. ingilizler. bu geniş kitleleri
sorunsuz yönetebilmek için halifelik
kurumunu yaşatmak ve bu konuda so-
run çıkmasını önlemek zorundaydılar
Oysa Mekke Şerifi Hüseyin, büyük sa-
vaşta Ingilizlenn vaatlerine ınanarak,
Osmaniıîara karşı koymuş; savaşın he-
men ardından da hem bağımsızlık. hem
halifelik ilan etmişti.
Bu iküem içinde İngilizler, padişah-
halife Vahideddin'ın işgal Istanbu-
lu'ndan atılmasının tepkilere yol açıp
açmayacağını araştırdılar. Dışişleri Ba-
kanı Lord Curzon'un hazırladığı. Ba-
kanlar Kurulu'na dağıtılan muhtırada
"Halife'nin İstanbul'dan atılmasının
Hindistan Müslümanlannca büyük
tepkiyle karşılanmayacağı, yedi yıl Hint
genel valiliği yapmış olması dolavısıvla
kendisinin (Curzon'un) Müslümanlan
İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un haarladığı, Bakan-
lar Kurulu'na dağıtılan muhtırada "Halife'nin İstanbul'dan
atılmasının Hindistan Müslümanlannca büyük tepkivle karşı-
lanmavacağı. vedi yıl Hint genel valiliği yaprnış olması dolayısıy-
la kendisinin Slüsİümanlan i\i tanıdığı" öne sürülüyordu.
iyi tanıdığı" öne sürülüyordu (Bilal N.
Şimşir: İngiliz Gizli Belgelerinde Ata-
türk.l.s. 300 vd.).
tlginçtir, serüvenci bir lngiliz şairinin
yıllar önce ortaya attığı, o sıralarda pek
ciddiye alınmamış olan "Ruhani hali-
felik" görüşü yeniden gündeme gelmiş-
tl.
VVirJrid Scavven Bluntadlı, Protestan-
lıktan Katolikliğe geçme bu lngiliz şa-
iri, atlara meraklıvdı. Bu tutkusu nede-
ni\ le Abdülhamıd döneminde Arap ül-
kelennde dolaşmış; halifeliğin Arap-
larda olması gerektığı yolundaki göriiş-
lere yakınlık duymuştu.
Türklenn halifeliği Araplann elin-
den alarak kendı siyasal boyundurukla-
n altına soktuklanna inanmaya başla-
mıştı. Bu yüzden. "Müslüman halifeli-
ğinin cisimsel değiL Katoliklikteolduğu
gibi ruhani bir otorite olduğunu". bu-
nun İngiliz çıkarlanyla da uyuştuğunu
savunmuştu. Üstelik, Islam dünyasında
kendisine bir yandaş da bulmuştu. Bu.
bir Islam "reformcu'*su olarak tanınan
Cemaleddin Afgani'ydi. Afgani, o sıra-
lar Mekke Şerifi Hüseyin'le görüşüp
onu halifeliğıni ılan etmeye bile zorla-
mıştı. Hüseyin. bunu kabul etrnemişti.
Savaştan sonra bu görüş lngiliz siya-
setçilerince de benimsenmeye başla-
mıştı. Ortamı. halifeliğin Istanbul'daki
sultandan alınıp Araplara verilmesine
daha uygun görenlere rastlanıyordu.
Hindistan'daki gelişmeter
Ancak, şimdi de Hindistan"da sorun-
lar başgöstermişti. Gandhi'nın ingiliz
yönetimıne başkaldırma eylemi sürer-
ken, Hint Müslümanlan arasında da hi-
lafeti destekleme akımı yayılıyordu.
Genel eğilim, Osmanlı haiifelığini tut-
ma yönündeydi.
Bu eğilimi dahayararlı gören tngiliz-
ler de vardı: İstanbul'daki "ruhani ha-
lifelik" hem Sovyet Devrimi'ne, hem
ne Cumhuriyet döneminin ilk İs-
tıklal Mahkemesi kurulacak ve
lstanbul'da gazetecileri yargıla-
yacak; mektubun suç işleme
kastıyla yayımlanmadıgı gerek-
çesiyle aklama karan verilecek-
ti.)
Britanya Kızıiay Deraeği'nin
İstantouTdaki uzantıa
Aynı kişıler. ateşkes dönemi-
nin başında Londra'da British
Red Crescent Society (Bntanya
Kızıiay Derneğı) adlı örgütün
kurulmasınaönayakoldular. Bu
kez. Hindistan'daki Müslüman-
ların Osmanlı hilafetine bağlı
Müslumanlara yardım etmesinı
sağlamaya çalıştıklannı öne sü-
rüyorlardı.
Demeğin Istanbul kolu, lngi-
liz Muhipleri (ya da Muhipler)
Cemiyeti - The Friends of Eng-
land Âssociation adıyla, Protes-
tan mısyoneri Robert Frevv tara-
fından örgütlendı. Frevv. aynı za-
manda lngiliz Yüksek Komiser-
lığf ndeki. "Foreign Offîce un-
surlannın baş gizli ajanTydı
Önceleri kendisi ikincı plana çe-
kılmiş, bir başka lngiliz ajanı-
nın. Sait Molla'nın başkanlığa
gelmesini sağlamıştı. Şûra-yı
Devlet (sonra Danıştav) üyesi
olan Sait Molla, aynı zamanda
ı- • • r x " r> J Istanbul hükümetlerinın de
'ınncı Dunya Savaşı sonrasında -mutemer adam.yd. 1920de
Müslüman dünyasının hemen hemen f*
12 a
> kadarAdi.yeMüsteşar-
J
ı lığı yaptı; Dıvan-ı Harblerde(Sı-
tumu, savaşı kazanmış olan Ingıltere nın k.yönetim Mahkemesi) sorgu
egemenliği altındaydı. İngilizler, bu geniş ^fnd
"bulundu
kitleleri sorunsuz yönetebilmek için hgınzsever
. *•£• 1-11 i ı Iktıdardakı (daha doğrusu, ık-
hallfellk kurumunu yaşatmak Ve bu t.darolmayaçal.şan) Hürriyetve
konuda sorun çıkmasını önlemek itiiaf F.rkas.'yia da s,k. ıiişkne-
. . . T
_^ . . nbulunan IngılızMuhipleriCe-
ZOnindaydllar. Bunun lÇin arayiŞ miyeti. Anadolu'da itilafçılann
irinHpvHiİpr "uzanabüdiği" yerlerde şubeler
iVmucyuilCl. açıyordu. Üye sayısının 50 bine
ulaştığı öne sürülmüştür.
'İşgal Acılan' adlı kitapta be-
lırtıldığıne göre "Derneğin ku-
ruluşundan önce İstanbul'da İn-
gilizkre dost olarak kaç kişinin
derneğe üye olacağının bilinme-
si gerekiyordu. Sait Molla'ya,
'Sizyardımı bu yoldan yapacak-
sınız. para için sıkıntı çekmeyi-
niz. Bize (İngilızlere) dost der-
nek kurulmasım arzu eden kim-
selenn adres ve imzalannı taşı-
yan bir tutanak sağlayınız" de-
nildi. O da bu işi üzerine aldı.
Alemdar gazetesi sahipleriy le el
ele verdi. Bu gazete Vahideddin
ve Damad Ferit'e olduğu kadar
İngilizlere de sıkı sıkıya bağlıydı. Bağlı-
lığını, ınilli harekete veonu yönetenlere
karşı şiddetli yaalan ile gösteriyordu.
İmzalanacak tutanakta şunlar yazılıy-
dı:
'Aşağıda imzası bulunan bizler, ada-
let ve insanlığın koruyucusu İngilizle-
re dost olduğumuzu imzamızla belge-
ler ve İngiliz Muhiplen Cemiyeti adıy-
la bir cemiyet kurmaya karar v erdiğimi-
zı açıklanz."
Bir hafta sonra tutanaklar Mr.
Ryan'a (İngiltere Elçiliği Baştercü-
manı) sunulduğu zaman o ve yanın-
daki İngiliz Gizli Servisi'nin seçkin
kişisi General Deedes şaşkınlık için-
de kalır. Tutanaklardaki bilinen ve
bilinmeyen. >anı gerçek ve uydurma
imzalann sayısı elli bını aşmıştır."
Yarın: Rahip ile Molla 'nın
kirli işleri
|alci İngilizlerin güdümündeki
lngiliz Muhipleri Cemiyeti,
görüntüde Osmanlı Imparatorluğu ve
halifeliği ile Büyük Britanya
împaratorluğu arasındaki geleneksel
dostluğun sürdürülmesi amacını
gütmekteydi. Gerçekte ise İngiltere'nin
egemenliğini Türkiye halkına kabul
ettirme yolunda çaba harcamaktaydı.
Türkiye'deki ulusçu akımlara karşı ko-
yabilecek bir kurum olabilirdi. A>nca
bu yolla Hint Müslümanlannın kendi
ülkelerindekı Hindu ulusçuluğuna ka-
tılmaları da önlenebılirdi.
Bu görüş, özellikle Londra'da yaşa-
yan İsmailiye mezhebı lideri Ağa Han
ile Se>yid Emir Ali tarafından sa\ ımu-
luyordu. Bunlar. İngiltere'nin sözü ge-
çerkişıleri konumundaydılar. Ağahan-
lık. "ruhani reislik" olarak tanınmıştı:
Emır Ali de ingiltere Kralı'nın özel
konseyinde (Privy Council) üyeydi.
Birinci Dünya Savaşı başlarken Os-
manh halifesinin cihat ilanına karşı
Hindistan'dakampanya açanlardabun-
lardı. (Ne ilginçtir ki, vine bunlar Ka-
sım 1923"te Başbakan İsmet Paşa'va
birortak mektupgöndererek "Hilafetve
halifenin Müslüman milletlerin saygı ve
gü venineyaraşır bir d üzeve eriştiriJme-
sini" istevecekler; bu mektubun İstan-
bul gazetelerinde yayımlanması üzeri-
POLİTtKA VE OTESt
MEHMED KEMAL
Eyüp Sırtlamna Doğru...
Onat Kutlar, yeni yıl yazısına şoyle başlıyordu:
"Sevgilı Cumhuriyet okurlan; sizler bu yazıyı okurken
ben, büyük bir olasılıkla Halıç'e tepeden bakan biryer-
de, Eyüp sırtlarındaki PiyerLoti Kahvesi'nde, yeniyılın ilk
kahvesini yudumluyor olacağım. Birkaç yıldan beri (sa-
nınm on beş yılı buluyor) bir küçük kişisel gelenek oluş-
turdum. Yeni yılı bu sevimli ve tenha kahvede karşılıyor-
um. Aşağılarda heryıl, biraz daha değişik giysili bir kala-
balıkla dolup taşan Eyüp Sultan Camii selvileri, yaşlanan
uçsuz bucaksız mezarlıklar, ortasındaki atık adacığı gide-
rek büyüyen karanlık Haliç suları ve daha uzaklarda her
yıl biraz daha kirienen hava yüzünden daha da az seçi-
len büyük köy: Istanbul."
Gazeteye verilen yazı sürüyordu. Onat ise saatlerin
19.15'inde The Marmara Oteli'nde dostlanyla yarenlik
ediyordu. Dostlarının biri öykücü Füruzan'dı. Onunla ko-
nuşuyordu. Söz çabuk bitti. Füruzan tez aynldı. Buzdo-
labının bulunduğu köşeyı dönmüştü ki, büyük bir patla-
ma oldu.
Onat'ın yıllardır süren bir alışkarjlığı vardı; akşamüstle-
ri Opera Pastanesi ya da Çiçek Bar'a gelirdi. Bugün de
öyle akşamlardan bırıydı. Gelmış, konuşmuş, hal hatır
soruyordu.
Dünya yeni yıla giriyordu, Onat Kutlar da... Insanlann
türiü alışkanlıklan vardı, Onat'ın da... Birdenbire ortalık kar-
makarışık oldu, gövdeler havada uçmaya, çığlıklar birbi-
rini izlemeye başladı. Kolay degil, pastaneye yerleştırilen
bir bomba ortalığı toz duman etmişti.
Edebiyata öykü yazarlığıyta giren, sinema yazariığıyla
sürdüren, buna sınematek yönetıciliğini ekleyen sinema
yazarlığında usta olan Onat Kutlar'ın önünde patlamıştı
bomba...
Onat Kutlar hastaneye kaldırılırken bombanın sorum-
luluğunu İBDA-C (Islami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi)
almıştı. Büyük Doğu adı Necip Fazıl Kısakürek'ten ge-
liyordu. Saldırı sanatçılara yöneliktı. Sanatçıların devam
ettiği kahve de bu yüzden seçilmişti. Bir ölü vardı, yara-
lılar da çevreye dağılmıştı.
Amerikan Hastanesı'ne yatırılan Onat Kutlar, belinden
yaralandı. Beline cam kırıkları doldu. Yoğun bakıma alın-
dı ve felç olduğu anlaşıldı... (Inşallah degil).
Onat Kutlar, Alanya doğumludur, ama aslı Gaziantep-
lidir. Dil uzmanı Ömer Asım Aksoy'un hemşerisi olmak-
la övünür.
Edebiyata öyküyle girmıştir; Ishak adlı öykü kitabıyla
Türk Dil Kurumu (TDK) ödülünü kazanmıştır. Sonraları bir
dergi, gazete de yazmıştır. Son zamanlarda Cumhuriyet
gazetesinde haftada bir söyleşı yazıyordu, yazacak.
• ••
Suat Taşer öleli 10 yıl olmuş. Değerini ancak 10 yıl
sonra bilmişler. istanbul il Halk Kütüphanesi Müdürü Ay-
ten Şan Şölen, bir "yorumlama programı" düzenledi.
Yıllar sonra yapılan bu değer bılme toplantısına Salim
Şengil, (Bendenız), Hayati Asılyazıcı, Bedrettin Ayktn
da katıldılar. Mehmet Esatoğlu'nun, "Bu Dünyadan Su-
at Taşer Göçeli" oyununa "Istanbul Sahnesi Oyuncula-
n"da katıldılar.
Bir konuşma ustası, bir tiyatro adamı ve sanata adan-
mış bir yaşam sergilenmış.
Suat Taşer, benım Ankara'dan genclik yıllarımdan ar-
kadaşımdır. Önce şairdi. İlk şıirleri Yunan mitolojisi üstü-
neydı. Sonra kendini tüm tiyatroya verdi. Telif, çeviri bir-
çokyapıtı vardır... izmır Şehir Tıyatrosu'nun hem müdür-
lüğünü, hem yönetıciliğini yaptı. Izmir Dokuz Eylül Üniver-
sitesi'nde tıyatro dersleri verdi. Hayati Asılyazıcı'nın yap-
tığı bir yorum Suat Taşer'in en ince ayrıntısına kadar her
şeyi verdi. Doğrusu böyle bir araştırmanın varlığından ha-
berim yoktu. Asılyazıcı'yı kutlanm.
Sanatın değeri geç biliniyor; düşmanı da var.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN SAGA:
1/ Taşhk, çalılık yer. II
Ücret... Trajedı ile ko-
medı arasıda yer alan
sahneyapm 3/^Gargan-
tua" ve "PantagrueT ad-
lı yergıli ve komik vapıt-
lanyla ünlü Fransız ya-
zan. 4/ Buyük kardeş.
ağabey... Sessiz, uslu. 5/
Notada durak işareti .
Anadolu halklannın en
eski ve en büyük ana tan-
nçası. 6/1ktidar mevkiı.
7/Gece... Gözlüğü. kes-
tanesi ve sineği vardır. 8/
Bilanço. 9/Memelilerde proteın me-
tabolizmasının son ürünü olan ve
idrarla dışan atılan madde... Büyü-
memış kar puz.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Arkası kabank. oturacak yen ge-
niş koltuk...Tavladabırsayı. 2/Ku>-
ruksokumu kemıği... Uzun tüylü ve
sarkık kulakh bir köpek cinsi. 3/ Js-
lam dınıne göre haram sayılan faiz...
Ekinlere zararlı bir böcek. 4/ Yük-
sek rakımlı ülkelerde tunzm ve dağcılık etkinlikleri arasında yer
alan yürüyüş gezileri. 5/ Din işlerini devlet işlerine kanştııma-
yan... Hayat arkadaşı. 6/ Her yanı suyla çevrili kara... Bir zinciri
oluşturan halkalardan herbin. 7/Ölçüt... Bir organımız. 8/ Eski
dilde bal... Gözleri görmeyen. 9/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Po-
kerde değişik renkten beşli diziye verilen ad.
Gazeteci Yazar Nazmi Kavasoğlu Almanya'daki Türk düşmanlığını değerlendirdi:
6
Hortlayan ırkçılık, AIDS'ten tehlikeli'Haber Merkezi - Çauşmalannı 22 vıldan beri
AJmanya'da sürdüren gazeteci-yazar Nazmi Ka-
vasoğlu ile Almanya'daki ırkçı akımlar ve Türk
düşmanlığı konulanru görüştük:
- Almanya'daki Türklere karşı olan hareketle-
rin kökeni nedir sizce?
KAVASOĞLL - Nedenler, o kadar çok ki. An-
cak temel nedenleri savarak olayın bütününü kav-
ramaya çalışmalıyız. İşsızliğin artması, kazanıl-
mış haklara vurulan tırpanlar... Her an yenisi uy-
gulamaya konulan tasarruf önlemleri, bazı Al-
manlann içinde, derinliklerinde gızlenmiş olan.
AfDS'tendetehlikeli ırkçılığınyeniden hortlama-
sına sebep oluyor.
- Alman hükümeti yeterli önlem alıyor mu ?
KAVASOĞLU- Yeterli önlemlerin'almamadı-
ğını, böyle giderse faşıst tehlikenin Alman de-
mokrasisini yutabileceğini daha geçen gün bir Al-
man gazetesinde çıkan, söyleşide tüm aynntıları
ile anlattım. Nazilerden tehdit aldım. demokrat
güçlerden ise büyük övgü... Ancak birgerçek var-
dır ki onu asla gözardı edemeyiz. Alman demok-
rasisı yerküredeki çıkarlanndan vazgeçemez. Hit-
ler'in iktidara gelmesi ile. günümüz gerçeklerinı
kesinlikle kanştırmamak zorundayız. 2. paylaşım
Sesimizi duyurabilmemiz için önce Türkiye
gerçek anlamda demokrasiyi gerçekleştirmek zorundadır. O
dünya güzeli Türkiye'yi "on bin kişinin türlü ayak oyunlanyla
çıkar kavgası yaptıklan" bir cehenneme çevirdiler...
Türkiyemiz mutlaka, hukuk devletinin istediği, çeşitli
fikirlerin birbirlerine tahammül etmeyi öğrendiği, üretenin,
yaratanın, başannın alkışlandığ bir ülke haline gelmelidir.
savaşına neden olan Alman faşizmıni, Alman ser-
mayesi dedestekliyordu. Oysa bugün sermayenin
geldiği bılinç ve konum başkadır. Fşte bundan ötü-
rii, Alman hükümeti "yanan demokrasisini" sön-
dürmek zorundadır Elbette bunu Türklerı ya da
Türkıye'yi sevdiğı için yapacak değil. Almanya
kendinden başka kimseyi sevmez. bunu Türkiye
de bir öğrense. işte o zaman "yandı gülüm keten
helva" olur ve Türkiye gerçek anlamda kurtulur...
- Yeterinee sesimizi duyurabiliyor muyuz?
KAVASOĞLL - Türkün gücü Türke yeter. Se-
simizi duyurabilmemiz için önce Türkiye'nin
kendisine güvenmeyi öğrenmesı gerekır. Demok-
rasımizı hâlâ cüzzamlı halınden kurtaramadık...
Başka düşüneninsanlanncayırcayırdevletın göz-
leri önünde yakıldığı bir ülkeye kim inanır. Soru-
yorum size, kim inanır? Ülketniz önce gerçek an-
lamda demokrasiyi gerçekleştirmek zorundadır.
O dünya güzeli Türkiye'yi "on bin kişinin türlü
ayak oyunlanyla çıkar kavgası yaptıklarT bir ce-
henneme çevirdiler. . Türkiyemiz mutlaka de-
mokrasıyi. hukuk devletinin istediği. çeşitli fikir-
lerin birbirlerine tahammül etmeyi öğrendiği. üre-
tenin, yaratanın, başannın alkışlandığ bir ülke ha-
line gelmelidir. İşte o zaman sesimizi duyurabili-
riz... İşte o zaman saygınlık kazanabilıriz .
- Peki... Almanya'daki Türklerin örgütienme ve
donanım açısından olan olav lan engelleme güçle-
ri yok mu?
KAVASOĞLU - Buna çizmevi aşmak derler..
Almanya"dakı Türk daha ne vapsın? Dövızini
göndersın... Türkiye'yi tanıtsın... Türkiye'yi Or-
tak Pazar'a soksun... Lobisini kursun... Ohhh!..
Daha neler... Türkiye'nin bunu istemeye hakkı
var mı? Kimden isteniyor bu? 30 yıl evvel Ana-
dolu'nun ortaçağ üretim ilişkilerinden kopanl-
mış. urgana bağlanmış tahta bavullanyla "Eti se-
nin, kemiği benim" dıye buralara salınmış insan-
lardan böyle şeyler beklemek, doğru mu? Sizin
Almanya'daki Türk örgütlerı dediğınız, genellik-
le kıtıpıyoz çıkarlar peşinde koşan, Almanya'da-
kı Türkleri öne sürerek Almanlardan birşeyîertır-
tıklayalım diye düşünen cılız derneklerdir. Yüz-
de doksan dokuzu böyledir. Çoğu Bayburt'taki
birdemekten bile daha az, fikirdonanımsızıdır...
BunlarTürkiye'dekiağabeylerininuzantılandır...
Özgün düşünce üretemezler
- Vine Türkiye'ye dönelim. Şu andaki hükümet
gerek içerde, gerekse yurtdışında oluşmuş olan
Türklerin sorunlanyla başedebiliyor mu?
KAVASOĞLU - türkiye'de bir hükümetin ol-
duğundan söz etmek pek o kadar kolay degil. Şu
andaki hükümet bence cumhuriyet tarihimizin
gelmış geçmış en başansız hükümetıdır.
Kaderin tecellisine bakın ki. Türkiye gıbı
mükemmel olanaklar ile donanmış bir ülke. bu in-
sanlann elınde ovuncaktır.
ADRES DEĞİŞİKLİĞİ
Büyükköy Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Derneği'nin yeni adresi Zübeyde Hanım Mah.
1306 . Sok. No: 14/A
GAZİOSMANPAŞA / İSTANBUL
olarak değişmiştir.
Duyurulur.
T.Ç
TOKAT 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1994/179
Davacı Ayhan Çelik vekih Av. Selahattın Akgül tarafından da
valılar Mustafa Tektaş ve Irşad Dönergöz aleyhine mahkememi-
ze açılan menfi tespit davasının yapılan duruşmasında verilen ara
karan gereğınce:
Davalılardan Mustafa Tektaş adına çıkan davetiyenin bila teb-
lığ iade edıldığı yaptırılan zabıta tahkikatında adresi bulunama-
dığı anla şılmakla ilanen tebhğıne karar verilmiştir.
Belirtılen gün ve saatte Mustafa Tektaş'm 16.2.1995 günü, sa-
at 09.50'de duruşmaya katılmadığı veya kendisini bir vekille tem-
sıl ettirme dığı takdırde yargılamaya yokluğunda devam edile-
ceğı ve karar verı leceğı hususu dava dilekçesi ve duruşma gü-
nünün tebliğı yerine kaım olmak üzere ilanen teblığ olunur.
Basın: 136