Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 OCAK1995SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Insanın kendini ifade eden bir oyun
Şehir Tiyatroları, Güngör Dilmen 'in 'Canlı Maymun Lokantası 'nı Ali Taygun 'unyorumuyla sahneliyor
ASUMARO
Kırmızı rengın ağır bastığı,
parlak. aydınhk bır lokanta, bır
Çm lokantası \rkada yıne
parlak renklerle bezenmış
kocaman bır ejderha resmı
duruyor Bu capcanlı
nıanzarayla ters düsen eskı bır
tahta masa var ortada Altında
zıncırler sarkıyor ve uzennde
bır delık var Bu lokantanın
ozel yemeğı "canlı maymun
beyni' bu masada sunuluyor
Ve bırazdan Hong Kong'a
balayına gelmış Jonathan çıftı
bu ozel vemeğı tatmak üzere
burada olacaklar
lstanbul Şehır Tıyatrolan'nın
Kadıkoy Haldun Taner
Sahnesı'nde sergıledıgı
Gungor Dilmen ın "Canh
Maymun Lokanta»'' adlı
oyunu, her gece ızleyenlere
genlımlı dakıkalar yaşatıyor
Batı'yı temsıl eden Jonathan
çıftı. Çınlı ozan Wong, ona
aşık Avrupalı Matmazel Lülıi.
maymun avcısı Çoo ve
lokantanın her şeyı doğal
karşılayan garsonu arasında
geçıyor oyku
Amenkalı çıft buyük bır
sabırsızlıkla, beynını
yıyeceklen maymunu
bekJerken, maymun
lokantadan kaçmayı başanyor
Jonathan'lar müthış bır hayal
kınklığı yaşar Çoo her şeye
karşın yakaladığı maymunun
parasını ısterken, bır köşede
oturan ozan Wong ruyler
urpertıcı bır onen getınyor
Kaçan maymunun yenne
kendı beynını sunuyor onlara
Alacağı parayı sayısı bellı
olmayan çocuklanna verecek
olan Wong'la Bay Jonathan
arasında, Matmazel Lulü'nün
huzûnlu bakışlan altında
kıyasıya bır pazarlık başlıyor
tnsanın kendini ifadesi
üzerine bir oyun
Güngor Dilmen'ın 1962
yılında Amenka'da Türkçe ve
Ingılızce olarak yazdığı oyunu,
AK Taygun sahneye koyuyor
Sahne tasanmını Abl
Yalkut'un, gıysı tasanmını
Aysel Doğan'ın
gerçekleştırdığı oyunda
Jonathan çıftını Erhan
YazKioglu ve Betül Anm,
Wong'u Valçın Boratap.
Çoo'yu Mehmet Gurhan.
garsonu Oktay Sözbir.
Matmazel Lulu'yu ıse Tomris
İncer canlandınyor
Ah Taygun'a gore oyun,
'Idasik' "Zaman içinde çeşitli
tarihsel donemlerde çeşitli
sorunsallara cevap \eren
yapıta klasık divorum ben.
1963'te bu oyunun başka bir
konuyu ele aldığını
söyleyebilirdik, 701i yülarda
bambaşka, bugun bambaska
bir konuyu ele aldığını
soylevebüiriz. 60'b vıllarda bir
ahlak sonınuvdu, olur mu.
otmaz nu, 70'İi yıllarda daha
politik bir ovun olarak
algılanıyordu. Bugunse,
ınsanın kendini ifadesi üzerine
bir ovun gpbı gelhor bana".
Oyunda ıkı farklı yaşam
anlayışı, ıkı farklı dunya
Oyunda, Erhan Yazıcıoğhı, Betül Anm, Yalçın Boratap. Mehmet Gürhan, Okta> Sözbir ve Tomris İncer oynuyorlar.
sergılenıyor "Biryanda
sorunlara kendince bir çozüm
bulmuş bir sistematık var:
Jonathan'lann sıstematıği
Bunlann karşısında, bunu
kabul etmeven. ama buna bir
alternatif de bulamavan bir
VVong-Lulu ıkilisı var. Alçalan
değerlenn insanlan. Ve onlann
değerlen yrtıp gıdıvor.
Değerleriyle beraber
kendilerinin yitip girmesinden
başka çozum bulanuvorlar
sonunda. Çoo-garson ikılısı ise.
iki tarafa da kendini adapte
edebilen, iki taran da
anlayabilen. ve kendi
çıkariannı koruyan bir ikili".
Hem 68 kuşağının, hem de
yeni kuşağın sorunlan
Oyun, günumuzde çok onemlı
bır noktaya değınıyor
Taygun'a gore hem 68
kuşağının, hem de yenı yetışen
kuşağın kafasındakı
problemlen dıle getınyor
"Başkalanndan duyduklan
bir dünyayi karşıiannda
bulamavan ve çarnaçar
Jonathan taranna geçmek
durumunda kalan ama bunu
da kabul etmek istemeyen bir
gençlık var. Bir de bunu
vaşamış olan ve bunun akıp
gıdışını goren ve elınden fazla
bir şev gelemeven bir kuşak
var. Bu iki kuşağı da oyunda
göruyorum, o açıdan bu oyun
bir trajedi olarak Ugimi
cekivtM-".
"Canlı Maymun Lokantası"nı
Alı Taygun'un gozûnde
onemlı kılan ıkıncı nokta ıse,
Nazım Hikmet'ten bu yana
şıınn tıyatroda kullanımının
çok az orneklennden bın
olması Şıırsel bır soylemı
olması. vezınlı, kafıyelı
konuşmalann olmasının yanı
Matmazel Lülü (T.İncer) ve Çinli ozan VVong (Y.Boratap)
sıra, oyunun kendısının bır
'şiir' olduğunu soyluyor "Bir
metafor üzerine kurulmuş, ve o
metafor üzerine çeşıtlemeler
yapıvor, muthiş ımajlar
yaraüyor insanın kafasmda.
Bu rur riyarro, bızde
Nazun'dan sonra pek yapılmış
degil. O açıdan da çok onemli
bir oyun olarak göruyorum.
Şür-tiyatro, ya da muziksiz bir
opera. Operacılar operaya
muzikü tiyatro diyorlar, biz de
buna muziksiz opera,
orkestrasız opera, yahut
notasız opera divebilınz,
oylesine bir muziği var oyunun.
Sataneleme sırasında, oyunu
seyredenler bir muzik eseri
sey rediyormuş tadını alsınlar
dıve çok uğraştım Ve
zamanlama oturduğu zaman
da hakikaten o müzik tadını
veriyor oyun".
Turk tiyatro tanhınde onemlı
bıryen olan "Canlı Maymun
Lokantası' nı oyunu bılmeyen
genç ızleyıcıyle
buluşturmaktan büyük
mutluluk duyuyor Taygun
Oyuna bır muzık esen gıbı
yaklaşan yonetmen, bunun
tempoyla sağlandığını, tempo
duşerse butun tadının
kaybolacagı goruşunde
Oyunun sonu bır ebedı eser
olarak onemlı olsa da, Taygun
bunun bır adamın kafatasının
açılması uzenne bır oyunmuş
gıbı alınmasına karşı
Asıl onemlı olanın, ınsanın
çağına ayak uyduramaması
olduğunu vurguluyor
"O uyuşumun eksikliği bence
üzerinde dunılması gereken.
Ikı Amenkalımn tempolan da,
zamanlamalan da, enerjikri
de bambaska, iki ayn dünyayı
bir arada >aşıv or sevircî. Bence
asıl lezzet orada".
Fantezi ama dramatik
yapısı çok dengeü
Erhan Yazıcıoğlu,
canlandırdığı Bay Jonathan'ı
'insan beyni yemeği
düşıinebüecek ığrenç bir
4merikalTdıye tanımlıyor
"Kaçan maymunun yedegi
yok. Çocuklannın geİecegini
düşunerek. bıraz da dünyadaki
düştöğu umutsuzluklann
neticesinde beynini satmayı
duşunebılen çaresiz bir ozan ve
bubevnı çok fazla
duşunmeden yemeği kabul
eden bir adam.
"Mutlulufun parayla satın
ahnamayacağını
bıhyorum'demesine rağmen
bir insan beyninin parayla
satın alınabilecegini duşünen
iğrenç bir tip. Ve petrol onun
için bir tann adeta".
Yazıcıoğlu, öncelen oyuna
ısınamamış, kendısı insanlan
ve hayvanlan çok sevdığı ıçm
böyle bır tıpe burûnmekte
zorlanmış "Ama sonra
aktoıiüğün cilvesidir, boyle bir
rolu de oynamak gerekır diye
duşundum oynamaya
çalışıyorum"'.
Tomns tncer'ın canlandırdığı
Matmazel Lulu, hüzun dolu
şıırlı sozler soyleyen, mce,
duyarlı bır kadın İncer, oyunu
okuduğunda Matmazel Lülu
olmasa da oyunun akışında bır
şey değışmeyeceğını
duşunmüş "O sadece bir renk,
karakter olarak görmuyonım
ben onu bir resmin hoş bir
fırça darbesi olarak
göruyorum''.
Oyunda bır komısyoncu, bır
aracı ışlevı ustlendıgı ıçın
herhangı bır sorumluluk
duygusu taşımayan garsonu
Oktay Sozbır, 'arafatta kalmış
bir yapf sozlenyle tanımlıvor
"DostlukJannı korumak istiyor
bir yandan fakat meslegı ağır
basiyor. Oyunu seviyorum ama
çağunız için biraz fantezi
kaJdığını dusıınuvorum.
Çagımızın yeni sorunlan,
yaşama ait bir telaş ve çeşitli
krizJer doneminde bu oyun
biraz fantezi ama deriniiği olan
dramatik vapısı çok dengeli bir
oyun".
Doğu ve Bab'nın
uçtaki tipleri
Bayan Jonathan da kocası gıbı
her şeyın, yasal olmak
koşuluyla parayla satın
alınabıleceğıne manıyor
Betul Anm, onun
'kapitalizmin uçlannda"
olduğunu belırtıyor
"Karşısındaki insan razıysa
insanın kulagını da satın
alabıur, gozunu de, beynini de.
Adam satmak istiyor, o aunasa
başkası alacak. Bence bu
kapitalizmin getirdiği bir bakış
açısL Ama tabıi Doğu'nun
tiplen de, Baü'nın tipleri de
çok uçta. Yazar Doğu'yu ve
Batı'yı daha iyı anlatabiunek
için uç noktalan seçmiş".
Kadının mantığının kendı
ıçınde doğru olduğunu ılen
sıiren Anm, günumuzde
manevı değerlenn yennı
paranın aldığını, para
kımdeyse herkesın onun
etrafını sardığını belırtıyor
Çok hareketlı ve alışılmışın
dışında bır performans ısteyen
Çoo rolu, Mehmet Gurhan'ı
haylı zorlamış Hâlâ da süreklı
çalıştığını belırtıyor "Rolü
bırakmamak gerekiyor, voksa
bir takım sey leri insan
atiavıveriyor. Oyunu ilk
okuduğunuz vakit sanki
çalakalem yazümış gjbi gelhor
ama her repligi ınceledığinizde
altuıda inaiulmaz bir > anardağ
var. Butun rolkr ınanılmaz
aktorlük ve aktnshk gosterisi
istiyor. Bu oyunu Pinter füan
yazmış olsavdı dunva çapında
promıyerler yapabılırdi".
Hollywood <da kime niyet kime kısmetKultür Servisi- The Independent gazc-
tesınde çıkan bır yazıda. yıldızlann na-
sıl ortaya çıktıklan ele alınıyor Chriso-
an Slater, bu konuda çok dıkkatlı da\ ra-
nıyor Yaptığı açıklamaya gore, "Vam-
pirle Göruşme"fılmınde, River Pho-
enix' ın rolünu oynayarak kazandığı para-
yı, olen yıldız ıçın kurulan bır hayır ku-
rumuna bağışlayacak Bunu, Phoenıx'ın
anısına duydugu saygının bır gostergesı
olarak yapıyor ve tekrar tekrar soyledığı
gıbı, ınsanlann, onun bundan yarar sağ-
ladığını duşunmelennı ıstemıyor
Slater m bu konu uzennde bu kadar ıs-
rarla durmasının nedenı, son zamaniarda
dergı kapaklannda sıklıkla yer alması
Slater'ın farkına vardığı gerçek, Holly-
wcod un son anda gerçekleşen oyuncu
değışıkhklen soylencesıne duydugu sev-
gı Bu soylenceye güç veren bır başka
gerçek daha var Eğer ClaudetteColbert
kayak>aparkenbelınıkırmasa>dı Bette
Davıs, asla "Perde Açılıyor"(1950) fıl-
mınde Margo Channıng'ı oynayarak ün
kazanamazdı Zaten şımdı Channıng ro-
lünde Colbert'm oynadığını kım duşune-
bılır kı° Bu da söylencenın, en karanlık
çelışkılennden bınnı gundeme getınyor
Eğer yıldızlar tamamen eşsız \e benzer-
sızlerse nasıl oluyor da bırbırlennın rol-
lennı oynayabılıyorlar
9
Yıldızlann bır-
bırlennın yenne oynayabılmelen, "göste-
ri devam etmeli'' mantıgından çok, yıldız-
lann bırer tıcan mal olduğu fıknnı guç-
lendınyor Bu rol degıştırme hayal ede-
bıleceğınızden daha sık gerçekleşıyor
Aslında, boyle rastlannlar olmasaydı, bır-
çok yıldız üne kavuşamayacaktı
Eğer George Raft vazgeçmeseydı
Humphre> Bogarr"Malta ŞahinTnde oy-
nayamavacaktı A>TII şekılde, Raft, u
Ca-
sabianca"ya da omuz sılkmıştı Bogart,
en ıyı ıkmcı aktorolmaktan hoşnut değıl-
dı, ama hatalanndan ders almayan
Raft'tan artakalanlar sayesınde, olumsuz-
luğû vakaladı
Bu gıbı kararlarda, oyuncular hıçbırza-
man ders almadığına gore, şohretler mı
rol oynuyor0
Kanıt mı9
"Cumartesi Ge-
cesi Ateşi" ve "Grease"fılmlenyle, bu-
yuk bır başan >akalayan John Travol-
ta'nın, "CennetGünleri", "\merikan Ji-
golo" ve "Subav ve Centümen" fılmlen-
ne once evet sonra hayır demesı Richard
Gere'ın doğmasına yol açtı Cstüne üst-
lük. Travolta. "dünyanın en seksi erkegi*'
unvanınıdaGere'ekaphrdı Travolta, çok
muşımarmıştı9
Budaış.ınbırkısmı Dıs-
ney şırketı, AU Gırl Productıons adında
kendı yapımcılık şırketını kuran Bette
Midler'ı pıyasadan sılmek ıçın "Yırok
Rahibe"ye bır servet harcadı Şırket, on-
lann nıyetlennı anlayan ve o vûzden ters
davranan Whoopi Goldberg le gonulsuz
olarak çalışmaya başladı
Bununla bırlıkte. Goldberg. 100 mıl-
yon dolarlık bır başanya ımzasıru atınca,
durum tersıne dondu Goldberg, Mıd-
ler'm tahtına yerleştı
Benzer bır şekılde, Burt Reynolds da
"Sevgi SozcukJeri"* filmınde trenı kaçır-
dı Emeklı astronot Garrett Breedlove ro-
lü (ıkıncı Oscar'dan söz etmeye gerek bı-
le yok), Jack Nicbobon'ın meslek yaşa-
mında bır dönum noktası olurken. Rey-
nolds çokuş yaşamaktaydı Reynolds,
kendısını cıddı bır oyuncu olarak sunabı-
lecek bır rolu neden reddetmıştı9
Joan Crawford'ın "Insanlar Yaşadık-
ça" filmınde, Burt Lancasteria oyTiama-
masının nedenı, kostûmu beğenmemesı
olabılır mı9
Buyuk olasılıkla Lana Tur-
ner, yonetmen Otto Premınger kosrum
tasanmı yapmak ıçın, Jean Louıs adında-
kı terzısını getırmesıne ızın vermeyınce,
"Bir Cinayetin AnatomisT filmınde oy-
namayı reddetmıştı Böylece, sınemanın
en erotık sahnelennden bırtnde Deborah
Kerr oynadı ve Lee Remkk de Turner'ın
tahtına kondu
Grosz ve Berlin fle New York
ALINTILAR
TAHSİN YÜCEL
Bir Tuhal Yazar
Georges Bernanos ufkemızde pek bılınmez Oysa,
benım alçakgonullu kanıma gore, yuzyılımızın ılk yansının
en çekıcı yazartanndan bındır Çekıcılığı de, gene benım
alçakgonullu kanıma gore, romanlarından çok, kavga
yazılarından kaynaklanır Koyu bır Katolıktır, ama Les
Grands Cımetıeres sous la Lune adlı kıtabında Franco'ya
arka çıkan Ispanyol Kılısesı'nı yerden yere vurarak Avru-
pa'yı bırbırıne katar; kralcıdır, ama kavga yazılarının onem-
lı bır bolumu kralcılarla gınştığı ateşlı tartışmalardan oluşur
Bu arada, halktan gelen bır başkaldın eylemı olarak Fransız
Devnmı'nı goklere çıkarabılır, savaş oncesının uzlaşmacı
polıtıkasını katlanılmaz bularak çok sevdığı ulkesını bırakıp
gıdebıiır Dırenış sırasında oyle yazılar yazar kı, yalnız
dırenışçıler değıl, solcular bıle bır olçude kendılennden sa-
yarlar onu Örneğın Malraux "sarsılmaz ıçtenlığrm
hayrandır; orneğın Camus başında bulunduğu Combat
gazetesınde duzenlı olarak onun kavga yazılannı yayımlar
Ama duzelmez bır huyu vardır Bemanos'un hıçbır za-
man uzlaşmacılığa yanaşmaz Gerekçesıyse, kımı unlü
aydınlanmızın gulup geçeceğı bır gerekçedır "Les Grands
Cımetıeres sous la Lune gıbı bır kıtap yazmakJa gerçeğe
çok fazla datdım Istesem de çıkamam bır daha! "Hem
gerçeğıyle bağlıdır, hem de bağlılığını onleyebılecek
koşullardan ozenle kaçınır Savaş sonunda, De Gaulle'un
bakanlık onerısını hıç duralamadan gen çevınr Boylece,
kendı gerçeğının ıçınde kavgasınıozgurcesurdurur Yazın
ve duşun alanında da Mantaın, Maurras, Maunac, Mal-
raux, Maurois, amansız eleştınsınden payını almayan yok
gıbıdır Örneğın Maurois konusundakı gozlemını bınlen
bana ıkıde bır anımsatır "Mauroıs ıçın açık kafalıdır der-
ler, oyledır, genel ev kaptsı gıbı açıktır kafası, negırenbel-
lıdır, ne çıkan " Yazariık yaşamının başından sonuna,
Bemanos'un en çok yerdıgı Fransız yazarianndan bın de
Andre Gide'dır doner doner vurur buyuk yazara *
Ne var kı, bır açı değışıklığıyle, Bernanos'un "sarsılmaz
bırıçtenlık"\e yenn dıbıne geçırdığını gene aynı "sarsılmaz
ıçtenlıkle" savunması da olmayacak bır şey değıldır Bunun
en guzel orneğını de 1945 şubatında, donemın koşullanna
gore kendısıne daha yakın olması gereken, ustelık "büyük
ozan" dıye nrtelemekten çekınmedığı Aragon'a karşı An-
dre Gıde'ı savunarak venr
Yazısına "Gıde'e karşı duygulanm uzun zamandırbılınır.
Kıtaplanmda onu öven tek bır satır bulanın alnını
kanşlanm" dıye başlar, ona hoşgorulu davranmak ıste-
mek şoyle dursun, Fransız dılını "onurlandıran" ve Fransız
yazınının "en büyüklennden bın "olan unlu yazann hakkını
vermek ıçın bır çaba harcaması gerektığını belırtır, sonra
Aragon'un Gıde'ın Gunluk'une dayandırdığı suçlamalan bır
bır çurutmeye gınşır
Aragon, Gıde'ın 1940'ta, on Fransız'dan dokuzunun,
kendılenne gonenç getırmesı koşuluyla, Alman egemen-
lığını benımsemeye hazır olduğunu yazmasını ayıplamıştır
Bernanos, "Yalan mı?" dıye sorar, daha sonra bu ege-
menlığı nıce yuksek gorevlıler benımsemış, Gıde'se sap-
tamış, ama onaylamamıştır Aragon, Gıde'ın duşmanla
uzlaşmanm korkaklık değıl, bılgelık olduğunu soylemesı-
nı, "Kafesın demırlennde kolumuzu, kanadımızı yarala-
mak neye yarar^" dıye sormasını eleştırmıştır Bernanos
bunu, bılıncımızle katılmayı yadsıdığımız bır yasadışı
yetkıye durum zoruyla boyun eğmenın anlatımı olarak nrtel-
er Gıde, 28 Eylul 1940'ta, "Eğer, korktuğum gıbı, yann her
turlu duşunce ozgurluğumuz, hıç değılse bu duşunceyı
dıle getırme ozgurluğumuz yadsınacak olursa, sanatın,
hatta duşuncenın aşın bır ozgurlük ıçınde olduğundan
daha az şey yıtırdığıne ınanmaya çalışacağım Baskı en tyı-
len edçaltamaz, otekılere gelınce, fazla onemı yok Yaşasın
bastınlmış duşuncei" dıye yazmıştır Aragon bu satırlan
alıntılayarak "Yaşasın bastınlmış duşunce'" sozunun üç
asağı beş yukarı "Yaşasın duşunceyı baskı altında tutan-
lar
1
" anlamına geldığını anıştırmıştır Bernanos, Gıde'ın
yaklaşmakta olan baskıyı sezdığını, bunu hıçbır zaman ıs-
temedığını, bundan korktuğunu, çok haklı olarak da
baskının ancak korkakları alçaltacağını, en lyılenyse,
guçlendınp yucelteceğını duşunduğunu yazar Kendısı de
eskıl çağda Hınstryanlara yapılan baskının onlann ınancını
korukledığını yazmıştır, ama hıç kımse Nero'yu yuceltmek
ıstedığını ılen surmemıştır "Buyukbırozanın boyle avukat
oyunlanna gonül ındırmesı ınsanın yüzunü kızartıyor"öer
Bernanos
Bernanos, değışık yapıtlarında, yalanı, ınsanın tınsel
vartığını kemıren bır olumcul hastalık gıbı gorur, zaman za-
man belıriı yalan turlerıne adlar bulduğu da olur Aragon'a
karşı çıkmasının bır nedenı de budur belkı. Öyle ya,
başkasının soylemını kararlı bır bıçımde tersıne yorumla-
yarak onu kuçultecek sonuçlar çıkarmak da bır yalan edı-
mınden başka ne olabılır? Aynı bıçımde başkasının soyle-
mınden çarpık bır sonuç çıkanp bu çarpık yorumu tırnak
ıçınde, soz konusu soylemın kendısı dıye sunmak da bır
yalan edımıdır Ama Bernanos bu son yalandan hıç soz et-
mez
Acaba neden?
Kültür Servisi - GeorgeGrosz'u
Berlın'den aynştırmak olanaksız
Empresyonıstlenn 1870'lerde Pa-
ns'ı ele geçırmelen gıbı. Ernst-
LudvMg Kirchner. Otto Dix ve Ge-
orge Grosz da bıze 1910'lardan ve
1920'lerden kalma bır Berlın ımge-
sı sunuyorlar
Grosz'un Berlın"ı kabarelen. tra-
vestılen, şışman sanayıcılen ve
kurklö harumefendılenyle yozlaş-
ma vegunahın venı başkentıydı
•Dedkated to Oskar Panizza'da
(1917-18) haçlarını fırlatan dın
adamları neredeyse tuvalden firla-
>acak gıbı görunuyorlar Kjyamet
gunünu sımgeleyen ve bır tabutun
uzennde oturan ıskelet, sokaga do-
kulen ınsanlann yarattığı kargaşa
ıçmde zorlukla fark edılebılıvor
Satıatçının bu yoğunluktakı ılk
vapıtlarında, unlu 'Metropolis' ve
'Chy' adlı resımlennde koşelı fi-
gurler her bır yone koşuyor
Grosz un bır başka belırleyıcı ozel-
, lığı 'cehennem ateşi kırmızısı'nı
kullanması
Berlın'de açılan 'George Grosz:
Berlin-New York" başlıklı sergıde,
Grosz un resımlen, grafık çalışma-
lan \e taslaklannı ıçeren yûzlerce
defter çağdaşlannın yapıtlanyla bır
arada sergılenıyor Bu, sergının zı-
yaretçılenne Grosz'un vapıtlannı,
sanat hareketlen \ e zamanm etkıle-
nyle bırlıkte ızleme olanağı sunu-
yor Grosz 1913 yılındaPans'e yap-
tığı zıyarette Fransız kubızmıyle
Italyan fütünzmını keşfettı Ancak
Pfcasso'nun kubızmı, kadmlığı uı-
celerken bıle soğuk ve analıtıkken,
Grosz, kubıstler gıbı perspektıfı
parçalama yolunu seçtı ve hareket-
lı, kaynayan bır toplumu parçala-
mak, kentın coşkusunu sergılemek
ıçın fururustlenn hızlı hareketlenne
yer verdı Uçaklan parçalara a>ır-
ması, ahlakı parçalanmışlık duygu-
sunu yansıtıyor
Grosz, Bınncı Dunya Savaşı'nın
dehşetınden ve ımparatorluğun ço-
kuşu, kısa omurlu sosyalıst devletm
başansızlığı yuzunden bu dehşetın
savaş sonrası Almanya sında yarat-
tığı karmaşadan fazlasıyla etkılen-
mıştı VVeımar Cumhunyetı 'ne kar-
şı olan Grosz, ulusal sosyalızmın
yukselışını onceden gormuştu
Berhn dadaızmıne polıtık bır eğı-
lun kazandırdı Berlın'dekı sergı,
Grosz, Raoul Haussmann. Hannah
Höch'ûn, 1920 yılında Berlın'dedü-
zenlenen Bınncı Uluslararası Dada
Fuan'nda yer alan bazı yapıtlannı
da ıçenyor
Alman Komunıst Partısı'nın ılk
uyelennden olan Grosz ıçm sanat,
toplumsal savaşın bır parçasıydı
Bunu da dadaıst dergılerde yayım-
lanan çızımlennde ıfade edıyordu
Yayımîadığı yapıtlannı bunuvazıye
ve nıhban sınıfına saldırmak ıçın
bır araç olarak kullanıyordu
"Modellerimın çırkinliğıne ve za-
limligine uvgun bır bıçeme uiaşmak
ıçın. bana guçlu duv gulann en do-
lavsız anlatımı gıbı gorunen ruvaJet
resımlen kop\a eram" dıye yazmış-
tı 1924 yılında
Kumar, seks, açgözluluk gıbı bı-
reysel zaaflar, toplumsal zaaflar ıçın
bır eğretıleme bıçımını aldı Ancak
Grosz kendısı de randevuevlenne,
kumarhanelere ve barlara gıttığın-
den butun bunlann onda hem nef-
ret uyandırdığı hem de onu buyule-
dığı duşunulebılır Grosz'un yete-
neğı, yapıtlannın sıradan polıtık
propagandayı aşmasını sağladı Ya-
pıtlannı gorenler, sanatçımn her-
hangı bır kımseyle duygudaş olup
olmadığını ya da vaşlı fahışelenn-
de ınsanlık olup olmadığını duşü-
nup dururlar Berlın'dekı sergıde
>er alan çızımler, tanhı fotoğraflar,
arşıv resımlen Grosz'un yaşamın-
dakı ıkı buyuk kentı sunuyor Ber-
lınveNevvYork Bu sergı Grosz'un
yaşamının daha az bılınen kısmını,
Nevv York'ta yaşadığı sure ıçınde
y aptıklannı da gozler onune serme-
sı açısından onem taşıyor Gençlı-
ğınde Amenka tarafından büyule-
nen sanatçı, admın yazılışını Georg
Gross olarak değıştırmıştı 1933 yı-
lında Amenka'ya taşınan Grosz,
1959 yılında Berlın'e donmuş, bır-
kaç hafta sonra da olmuştü
08 00 Sabahın Nağmelerı 17 00 Sevdığınız Sesler, Sevdıömtz Şaıtala
1100 Enstrümantal 1800 Fasrt
1130 Sevgı Bahçesı 19 00 Unutulmayan Sesler
14 00 Gûldeste 2000 Seçme Eserler
23 00 Sevılen Şarkılar
HatarSaatlen 11 00-12 0O-13 0O-17 00-18 0O-190O-21 00
SONUÇ
KONSER
Grosz'un ilk yapıtlanndan 'Tophımun Nüfuzlu insanlan
OKAYTEMIZ
BAND
&
SAKARİ
KUKKO
31 OCAK/1-2 ŞUBAT
Saat 23.00
Rez 244 25 58
243 68 23
Sfu
eoner oigun
emin igüe
(5aiı ^ 30 23 30)
CABARET
CİNE
UMİpıııırSok N t 1 \rn iMilkın
k! . ^ " 1 <h