Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27OCAK1995CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
SUNGU ÇAPAN
Coppola'nın iki yıl önceki Drakula'sından
sonra Vampir filmleri, şimdi yeniden gözde!
Vampir ıısulü, illv ısınşta aşk
Kühür Servisi - Sömestr
tatilınin devam ettiği şu
günlerde lstanbul
sinemalannda çocuklara
yönelik fılmlergöstenmde.
Bunlardan biri de her şeyin
mümkün olduğu bir düş
dünyasında geçen
'Masallar Prensi*. Joe
Johnston'ın yonettigı
fîlmde, ailesi ve çe\Tesinin
süreldi koruduğu. bu
yüzden özgûvenini yitirmiş
bırçocuk olan Rıchard'ın
babası tarafından ufak tefek
ışlen görmek üzere dışan
göndenlince. korkunç bir
fırtınada, kocaman ve
korkunç bir dünyada tek
başına kalması konu
ediliyor. Kitaplann ve
yazılmış sözcüklerin
koruyucusu Masallann
Prensi. Rıchard'ı riiyasında
bıle görmedıgı yerlere
götûrmeye hazırdır. Filmde
başlıca rollen Macaulay
Culkin, Christopher Lloyd.
Ed Begley ve Mel Harris
paylaşıyor. Bir diğer film,
yönetmenlığıni Duvvayne
Dunham'ın üstlendiği. ikisı
köpek, bıri kedi üç evcil
hayvanın sahiplen
tarafından emanet
bırakılmalanyla başlayan
bir serüveni konu eden
'Yuvaya Dönüş". Kendı
aralannda konuşarak
anlaşan bu kahramanlann
önünde hıç alışık
olmadıklan acımasız doğa
koşullannın ve vahşı
hayvanlann hüküm
sürdüğü aşılmaz daglar
uzanmaktadır. Bu üç
hayvanın çıktıklan bu çetm
yolculuktaki en büyük
desteklen, sahiplerine karşı
besledıkleri sevgi, sadakat,
baglılık duygulanyla,
aralanndaki dayanışmadır.
Filmde. çocuklarla
hayvanlar arasındaki güçlü
bagın da altı çıziliyor.
Agnieszka Holiand'ın
yönertıgı 'Gizü Bahçe' ise
her yaştan izleyıciye hitap
eden bir film. Frances
Hodgson'm yüzyılın
başında yazdıgı öyküden
sınemaya aktanlan filmde,
yalnız üç çocugun
yaşamlan ve kişiliklen,
aralannda bir dostluğun
başlamasıyla ve kılitli bir
gızlı bahçeyi yeniden
yaşama döndürmelenyle
değişıyor Bu bahçe onlann
sığınaklan oluyor. Filmde
başlıca rolleri Kate
Maberty, Heydon Provree,
Andrew Knott, Maggie
Smith velreneJacob
üstlenıyor.
Yırmı bırincı yüzyılın artık ka-
pımızı çaldıgı günümüzde, tekno-
lojı ve bilgı-iletışım çağının göl-
gesının düştüğü 199O'lı yıllarda.
San Francıscolu genç bır gazete-
cı (Christian Slater)ezgin, bezgın
ve kınlgan bır vampırle mülakat
yapıyor. Yaşayan ölü olarak yüz-
yıllan de\ırmış, mıtolojının
Olımpos Dagı'nı mesken tutmuş
antık tannlan gıbı, ölümsüzlüge
ermış, havat koleksıyoncusu, ebe-
dı bır kan ıçıçı olan, 'kötü' Lestat
Lıoncourt (Tom Cnıise) tarafın-
dan, 1791" ın bır Nevv Orleans ge-
cesınde vampıre dönüştürülerek
'karanhğadoğan', yakışıkJı. genç
vampir Louıs, dünyanın dört bu-
cağına yayılmış. çok uzun yaşa-
mını anlatıyor bınncı tekıl şahıs
ağızdan, bu ınanılması güç müla-
katta. Kansıyla küçük kızını yıtır-
mış, Louısıanalı çıftlik sahıbı.
genç. melankolık Louıs Poınte Du
Lac (Brad Pitt), 'aşk, ihtiras, acı,
pişmanlık. hüzün ve edilgenliğin
iç içegeçtiği' 'şımdıhk sadece 204
yıllık ömrünü hıkâve ediyor, iki
saatlığıne. Bır yaşayan ölünün
güncesınden seçılmış geriye dö-
nüşler'le, finalde boynunu sıvn
dişlerine teslim edeceğı. korkunç,
ama zarif Lestat'm yenı kapatma-
sı olacak genç gazetecıye ve gıde-
rek kırmızıyla sıyahın ağır bastı-
ğı, göz boyayıcı, kafa kanştırıcı.
modern bır korku ve \ampır öy-
küsıi çeşıtlemesının gotık labı-
rentlenne doğru çekecegı bız se-
yırcilere (Bu arada 16 yaş sının
konmuş fılmin kan tutan sınema-
severlen bir haylı rahaisız edece-
ğını belırtelım.) Louıs'nın güzel-
lığıne, 'ük ısınşta' vurulan Les-
tat' ın sunduğu ıkı seçenekten. Fa-
ust'van bırtercıhle. sıradan ölüm-
lü hayatı reddederek, hastalık,
yaşlanma, fızıksel kınşma ve ölü-
mün yer almadıgı. ölümsüz ve
sonsuz vampir yaşamını yeğleyen
Louıs'nın anlatımıyla nakledıyor
öyküsünü film.
İnsansı vampir öyküsü...
Ne var ki ölümsuzlüğün bedelı
altında ezılen insansı vampir Lo-
uis, asla pişmanlık duymamayı
öğrenmış, genelde 'kötü olmayı'
1
bırgörüş meselesı olarak haylı ge-
nış algılayan hocası -kocası. san
lepıska saçlı, çapkın, sapık ve
züppe, deneyımlı vampır-Les-
tat'ın bütün yönlendırmelenne ve
etkısine karşın, taşıdıgı ınsan ru-
hunu, duygu dolu yüreğını sıltp
atamıyor bır türlü.
Tutkusuna bütünüyle teslim ol-
duğu ustasının kılavuzluğunda
ayak bastıgı karanlıklar dünyası-
na ve ölümsüzler âlemıne bıraz
avkın (daha doğrusu insansı) ka-
çan, zorakı vampir kahramanımı-
zın melankohsıne ılaç olsun diye,
büyümüş de küçülmüş ıfadelı, cın
gıbı, çok bılmış, küçük bır kız ço-
cuğunu, melegımsi (bır tek kanat-
lan eksik adeta) Claudıa'yı da (se-
naryo yazanAnne Rke'ın 5 yaşın-
da kan kansennden ölmüş kızın-
dan esınlenilmiş bu karakten, us-
ta oyunculara taş çıkartan bır be-
cenyle canlandınyorçocuk yıldız
Kirsten Dunst^erçekten) vampı-
re dönüştürüyor Lestat efendı çok
geçmeden. Lestat-Louis beraber-
lığinm 'meyvesi', asla büyüyeme-
yecegi ve sonsuza dek çocuk ka-
lacagı ıçın, Lestat'a da Louıs'ye
VampİHe GÖrÜŞme (Interview with the Vampire) Yönetmen: Neil Jordan /
Senaryo: Anne Rice (Yazann aynı adlı romanından) Kamera: Philippe
Rousselot / Müzik: Elliot Goldenthal / Oyuncular: Tom Cruise, Brad Pitt,
Antonio Banderas, Christian Slater, Stephen Rea, Kirsten Dunst, Laure
Marsac, Indra Ove /1994 ABD (WB). (Beyoğlu Fitaş, Şişli Kent Kadıköy
Ocak, Maslak Mövenpick, Altunizade Capitol, Erenköy Apollon, Çemberlitaş
Şafak, Bakırköy Avşar, Ataköy Prestij sinemalannda.
dm versıyonu olarak nitelenen,
fantastık romanlanyla son dö-
nemde ıyıce popülerleşmış yazar
Anne Rice.l 976da 'Bir Vampirin
Güncesi'adlı sen romanlarının ıl-
de lanetler yagdınyor
Küçük Claudia'nın da katılı-
mıyla üçlü vampır aılemız, Ame-
rika'dan kalkıp Avrupa'ya deplas-
mana çıkıyorlar derken. Pans'te
Louıs'ye sulanan. eskı topraktan.
soy lu ve seçkın Armand'la (Anto-
nio Banderas), Fransız vampir
Santıago (Stephen Rea) gıbı Avnı-
palı kan ıçıcıler de devreye gınyor
bu arada. Ve kuşkusuz yann. öbür
gün gerçekleştınlecek olan, öy-
küyü sürdürecek bir dev am filmı-
ne yeştl ışık yakan bır fınalle nok-
talanıyor, bol kanlı, ıhtıraslı bu
modern vampir üsrün yapımı...
Nosferatu'dan günümüze...
Fantastik sinemanm, korku ve
dehşet türünün en venmlı uzantı-
lanndan sayılan vampir fılmleri.
yedınci sanatın başlangıcından
ben ılgı görmüş. seyircı çekmış
bır yan tür, sessız dönemden bu-
güne dek. Alman dışavurumculu-
l '
g
ğunun başyapıtı, ünlü 'Nosferatu'
klasıgınden günümüzün 'Inno-
cent Blood-Masum Kan
1
ya da
'WolT gıbı gışe fılmlenne İcadar.
türün yıllar vılı demırbaş malze-
mesı ola gelmış vampir öykülen.
1992'de Coppola'nın yaptığı
"Bram Stoker'den Drakula'' fıl-
mmın beklenmedık başansı üstü-
ne Hollyvvood'un ılgı alanına gır-
mıştı yeniden. Günümüzde best-
seller listelennın gedıklısı halme
gelen. vaktıyle takma ımzalarla
porno. sado-mazo romanlar da
yayımlamış, Stephen King'ın ka-
kı olan 'Interview with the Vam-
pire'ıyla dıkkatı çekmıştı. Sıne-
maya uyarlanması 17 yıldır yılan
hıkâyesıne dönmüş, yıllarca ya-
pımcıların çekmecelennde unu-
rulmuş 'Vampirle Görüşme' se-
naryosuna, Coppola'nın 'Draku-
la'sı sayesınde yeniden el atılmca,
Hollywood usulü kotanlmış. de-
koru, kostümü. makyajı v e ağır at-
mosferıyle oldukça gösterışlı,
kanlı ve yüksek bütçelı bır vam-
pir edebiyatı uyarlaması çıkmış
ortaya.
Özelhkle 1980'lerin kült ımge-
sı olagelen azgın vampir kahra-
manı Lestat sayesinde ünlenen
Anne Rıce, 'Vampir Lestat'
(1985), 'Lanetiiler Kraliçesi'
(1986) ve 'Vücut Hırsıa' (1992)
adlı kitaplanyla sürdürüp tamam-
ladı 'Vampirin Güncesi' adlı sen
romanlannı, Rıce'ın "birçeşitKa-
tofik suçluluk ve cinsel ahiaksızbk
üstüne' odaklanan 'Vampirle Gö-
rüşme' romanı, bırbirlennden ala-
bildığine farklı karakterler olarak.
karşıtiann çekıcıliğinı ömekleyen
Lestat-Louis (eşcınsel) ılışkısı
çerçevesinde gelişiyor. Kaybettı-
ği kızının 'eviat acısıyla' oturup
yazdığı romanma özvaşamsal
öğeler katmadan da edemeyen
Anne Rıce, aslında ınancını yitı-
rip acı çekmeyı bızzat ısteyen, ah-
lakı ıkılem ıçınde kalakalmış, pa-
sıf yakışıklı Louıs'nın de kendısı.
'Ağlatan Oyun'la başan kaza-
nınca tekrar Hollyvvood'un yolu-
nu tutup bu ıddıalı vampir filmı-
ne soyunan, trlandalı yönetmen
Neil Jordan, türün bıldik kalıpla-
nnı, belirgın bır humor'la tersıne
çevırıyor Vampir kahramanlan-
mızm görüntülen, aynaya yansı-
vor, sarmısaktan ya da haçtan fı-
lan hiç etkilenmıyorlar örneğın.
Kalbe kazık çakarak vampir öl-
dürmekse palavra!
Vampirle görûşme
Gün ışıgmdan kaçıp sınemaya,
karanlık salona gıden (programda
Murnau'nun sessız klasıgı 'Sun-
rise^afak'la 1988 yapımı 'Tequ-
ila Sunrise' var), tavuk, yılan ve
fare kanıyla ıhtıyacını görüp ın-
sanlara ılışmeyen, yumuşak Lo-
uıs'nın gölgesı bıle var! Düşünce-
leri okuyan ve kötüyü daha zevk-
lı bulan Lestat rolündeki 'mazbut,
temiz, dd çocuk 'Tom Cruise'un
çabalan görmezden gelınecek gı-
bı değılse de, ustasına ruhunu su-
nan Louıs'yı oynayan Brad Pitt'ın
yetenekleri bir haylı sınırlı dogru-
su. Günümüzde çaödaş toplumun
gıtgıde 'keskinleşen çelişkileri
içinde öne çıkan güç ilişkisinin nıe-
taforu" olduğu ılen surulebılecek
vampırlik olayını, pahalı. zengin
bır Hollyvvood üstün yapımının
renkli cılasıyla önümüze süren
'Vampirle Görüşme',yönetmen
Neil Jordan'ın kanyeri bakımın-
dan 'The Crying Game'ı mumla
aratan bır çalışma. Ağır aksak, öz-
nellıkten de yoksun bır üslup tut-
tûran"Jordan, aslında 'güçhınnn
(vampınn) kendi kötülüğünü \e
çaresizliğini, güçsüz kurbanıyla
paylaşmasından başka bir şey ol-
mayan' vampırlik öyküsüne, kafa
kanştıncı bır tarzda yaklaşırken,
Sightand Sound dergısınde belır-
tıldığı gıbı, Lestat'la Louıs (ve kü-
çük Claudıa) arasındaki ilışkının
doğru dürüst adını koymaktan da
kaçınıyor her nedense, vampırle-
nn cınselligi yoktur teranesinın
ardına sığmarak.
Romanın ve senaryonun yaza-
n Anne Rıce'ın övgülenne katıl-
mak pek olası değil sonuçta. An-
cak bu türün ıflah olmaz tıryakı-
lenne ya da Tom Cruıse-Brad Pitt
gıbı parlak Hollyvvood yakışıklı-
lanna tutkun seyırcıye salık ven-
lecek cınsten, çarpık ve dennlik-
siz, ama albenisı yennde, göste-
nşlı ve gözalıcı bır üstün yapım
'Vampirie Görüşme.' Bızce bu
vampirle görüşmesenız de»olur..
Seri halde cinayet işleyen ev kadını olur mu?
Beiah Aime (Serial Mom) Yönetmen ve
senaryo: John Waters ' Kamera: Robert
M. Stevens / Müzik: Basil Poledouris /
Oyuncular: Kathleen Turner. Sam
Waterston. Ricki Lake. Matthevv Lillard,
Mink Stole 11994 ABD (WB-Film Pop)
Beyoğlu Beyoğlu ve Harbiye As
sinemalannda.
llk bakışta hamarat. sevecen, saygılı, kusursuz
bir evkadını Beverly Suthpin (Kathleen Turner).
Sevgi dolu bır eş. kendi halınde sıradan dişçi ko-
cası (Sam Waterston) için Erkek delısı, hafifçe
tombik kızı ya da (Quentın Taranrıno gibi) videocu-
da çalışan. uçuk korku fılmleri tutkunu, genç og-
luna habire börekler. çörekler, yemekler yaparak
yedirip içiren, kol kanat geren, tam bir anaç tavuk.
Günümüz Amerikan toplumundan, tıpik ortadırek
aile kadını olarak karşımıza gelen Kathleen Tur-
ner'ın gıderek sen halde cinayetler işleyen soguk-
kanlı bır katıle dönüşümünü görüntüleyen "Belah
Anne-SerialMom'' güldürüsü, bizde pek tanınma-
yan Amerikalı yazar-yönetmen John V^âters'ın, za-
man zaman ırici, tıksindinci de olabilen, sivn kara
mizahını sergileyen, matrak bir eglencelik.
Yüreği hilik dolu Beverty'nin kurbanlan
Baltımore'da yaşayan, 4 kişılik, sıradan Amen-
kan aılesinın temel dıreğı olan. elinden her ış ge-
len, çocuklanna. kocasına çok düşkün anne Be-
verly, bütünenerjisinı. aılebıreylerinı kötüdurum-
da bırakanlan, önceden planlayıp tasarlamaksızın,
akla-hayale gelmedık yollardan bir bir öldürmeye
vennce birtakım esrarengiz cinayetler peşpeşe bir-
binni ızliyoraile çevresinde. Dogal olarak kısa sü-
rede bütün kuşkulan üstünde toplayan 'serial kffl-
ler' Beverly. gitgide çogalan her öldürme eylemi-
nin sonrasında, sanki dızgınlennden boşanıyor, onu
sınırlayan kısıtlamalardan kurtulup özgürleşiyor
bir sürelığine. Pısınk kocasıyla sevişırken yen gö-
ğü ınletiyor örneğin, oğlunun (Matthew Lillard)
derrslenne yetennce çalışmayıp başansız oldugunu
söylemekten başka günahı olmayan matematik ög-
retmenini arabasıyla, son derece sakın ve dehşeten-
giz bir şekılde. ezıp öldürmesinin ardından. Adeta
içgüdüsel olarak ailesıne, yasalara zarar gelmesıni
örılemek amacıyla cinayetler işleyen. yüreği iyilik
dolu Beverly'nın kurbanlan, ögretmemn peşi sıra,
kızını terk edıp başkasıyla çıkmaya başlayan, arka-
"Belah Annc"de, "AteşB Vücudar", "Güllerin Savaşı", "Prizziierin Onuru" ya da "Ptggy Sue*
gibi filmlerden hatııianacak, dünün çekici >ildızlan Kathleen Turner'la, Suzanne Somers.
dan cığeri bır şömine kanştıncısı demir çubukla şiş-
lerup çıkanlarak tuvalette öldürdüğü delikanh, di-
şinin dolgusu düştugü ıçın kocasının hafta sonun-
da çalışmasına sebep olan. yaşlı bınyle cadaloz ka-
nsı, oğlunun çalıştığı v ideo dükkânından aldıgı ka-
setlen başa sarmadan lade eden, köpeğıne ayakla-
nm yalatmaktan zevk alan. ekran tıryakisi bir bur-
juva kadın. vb.'nden ibaret uzun bir liste oluşturâ-
caktır gıderek. Tuvaletten çıkarken suyu çekmedi-
nız ya da emnıyet kemerinı bağlamadan direksiyon
GÖSTERİMDEKİ FİLMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
••
•
•
•
•••
•
•
Aslan Kral/ The Lion King
Bebek Firarda/ Baby's Day Out/ Patrick R. Johnson
Belalı Anne/ Serial Mom/ John VVaters
Gecenin Rengi/ Color of Night/ Richard Rush
Maske/ The Mask/ Charles Russel!
Richıe Rıch/ Donald Petrie
Ruhların Evı/ The House of the Spirits/ Bille August
Uç Renk: Beyaz/ Krzysztof Kieslovvskı
Uçü Birarada/ Threesome/ Andrevv Bergman
Vampirle Görüşme/ Intervievv with the Vampire/ N. Jordan
başına geçiyorsanız yandınız, aman tonton ev ka-
dını Beverly'ye görünmeyin. Kasap çengelinden
cinayet aletine dönüşmüş, yaglı bir kuzu budu, sı-
radan bir makas ya da pencereden kurbanın üstü-
ne fırlatılan bır klima c.hazı. vb. olabıliyor. Be-
verly'nin bırbirinden ilginç öldürücü sılahlan. Bü-
tün bu cınayetlerin işlendigi sahnelerde perdeyi
kaplayan John Waters'ın kara mızahına, sıvri ve
keskın hıcvıne kesinlıkle ılgısiz kalmayan seyirci
de, zorunlu olarak agzına iliştirdiği gülücüklerle,
sürekli müstehzi, seyrermek durumunda kalıyor.
" Belah Anne"yi.
1970'lerin başından itibaren eşcinsellere. 'dön-
me'lere, 'marjınal'lere ve sokak kültürüne kame-
rasını çev irdiğı. yerleşik sisteme ve düzene eleştı-
rel bakışlar fırlatan, bagımsız. neşeli, özgün ve yer-
gıci filmleriyle sivnlmış, yazar-yönetmen John
Waters, ilk kez geçen yıl Cannes Festivah'nde gös-
tenlen bu son filmiyle, şimdilik eskiye oranla, da-
ha durmuş-oturmuş, olgunlaşmış ve farkh bir sine-
macı ızlenimi uyandınyor.
Çok sevüen bir halk kahramanı
Gerçi yer yer tabanca gibi bir kara mizah örne-
ği nıteligi kazanan, yer yer absürd ve çılgınca bir
parodi boyutlanna ulaşan "Serial Mom" büyük bir
başyapıt olmasa da. en azından medya eleştirisi ko-
nusunda şu geçen haftalann olay-filmi, OİKıerSto-
ne'un şamatalı, şıddetlı kan gösterisi "'NaturalBonı
Killers-Doğuştan Katiller"den çok daha oturaklı
ve saygın bir yergi kuşkusuz. John VVaters'ın öz-
gün sinemasını "PbKester", "Hairsprey" ya da
"CryBaby"gibı filmlerindenbiliptanıyanmerak-
lısı ıçin, hiç de bir sürpriz degil"Belalı Anne". Üs-
telik \VUliam Burroughs'un yakıştırmasıyla, 'Çöp-
lüğün Papası' nıtelemesini gerçekten hak eden, kı-
mılennce 'sinir' bulunup değen verilmeyen bu ba-
ğımsız sınema ustasının, küçük bütçesini kat kat
aşan çaptaki ıronisinı ıçeren "BeJah Anne*
>
sını, Be-
yoglu Beyoğlu Sınemasf nın yenılenmış koltukla-
nnda seyretmek de oldukça keyıfli doğrusu Sonun-
da yakayı ele verip mahkemelere çıkarak medya-
nın yeni yıldızı ve çok sevılen bir halk kahramam
halıne getınlıveren mazbut ev kadını-sevecen an-
ne Beverly Suthpin rolündeki, yanaklan sarkmış,
poposu büyümüş Kathleen Tumer'ın oyunuysa tek
kelimeyle görkemlı. Sömestır tatılıne uygun fılm-
lerin cırit attığı bu haftanın bizce en iyisi, John Wa-
ters'ı tanıtıp sevdırecek nitelıktekı "Belah Anne"
güldürüsü özetle. Kaçırmayın.
YEDIRENK
UGUR KOKDEN
Dağlarca'ya Çiçekler
Küttür Bakanlığı'nca her yıl verilen "Kültür ve Sanat Bü-
yük ödülü"nün bu yılki sahibi Fazıl Hüsnü Dağlarca.
Büyük şairimiz, geçen yıl sekseninci yaşını doldurmuş-
tu. Bakanlığın bu gecikmiş ödülü, aslında, heryönden sa-
hibini bulmuş sayılır. Dağlarca, bir şairi şair yapan gerçek
özün sağlam bir karakter olduğuna ınanıyordu. Ayrıca,
"karaktersiz şiir de olmaz" dıyordu. Ona göre şiirin ana-
yurdu, şiinn doğduğu yer 'insan'Ğ\.
Nice şiire imzasını atan şair, sınırlannı belirtmekten çe-
kinmemişti. "Insan ne yapsa, neyazsa, ne kadar kitap ya-
yımlasa, yaptığı iş bir büyük önsözden başka nedir?"
Belki, Dağlarca'ya sayısız ödül verilse bile hepsinin or-
tak gerekçesi tek başına bu söz olabilir.
Vaktiyle, Orhan Burian, onun için "Pythia" demişti.
Delphoi'nin başrahibesi, kâhin Pythia. Kırtsal buhurdanın
etkisiyle yan kendınden geçmiş bir durumda, hiç kimse-
ye benzemeyen sözler söyleyen bir Dağlarca. "O, şairtik
hilâtını Nâzım Hikmet'ten daha büyük bir alçakgönüllülük
ve daha büyük azametle giymiş tek şairdir" diyordu Buri-
an, 1946'da.
Gerçi, o yıllar, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın birinci dönemi-
nin (1935-45) sona erdiğı zaman dilimiydi. Yalın ve des-
tansı bir dille gerçekleştırdıği verim: Havaya Çızilen Dün-
ya, Çocuk ve Allah, Daha, Çakınn Destanı ve Taş Devri.
Askerlıkten ayrılmış bıle olsa, silahını bırakmış değildi.
En büyük sılahı da akıl duyariığıydı. "Ben askerim, Türk-
çeyi askeherimden öğrendim " demişti. Şiirini de bir kann-
ca gibi, deli bir böcek gibi Sıvas'tan ya da Erzurum'dan
kalkıp Izmir'e ulaşan genç askerlerin çocukça özlemlerin-
den, bakışlarından, sonsuza açılmış hayretlerinden çekip
çıkanyordu.
Belirli bir geçış sürecinin ardından, 1955'ten başlayıp gü-
nümüze ulaşan yeni dönemının boy verdiğine tanık olu-
ruz. Artık, şiiri koklayarak bulmaktadır şair -kendi terimle-
riyle. Öte yandan, Dağlarca, "Karşı-Dağlarca"y\ doğur-
muştur sanki. "Insan, ancak öğretilerden dışan çıktığı za-
man şiıryazabilir" der. Ona göre "Şairter, önce doğaya kar-
şı, sonra topluma karşı 'Hayır!, diyen insanlardır."
"Usla, yürekle büyümüş gündüzler geceye karşı."
O halde, Dağlarca'nın gözünde "sözcük, insan başkal-
dınsının ta kendisıydi." "Karşı yaşamak" da buydu zaten
onun kafasında.
Kültür Bakanlığı'nın ödülünden önce, devlet ona hiç yak-
laşmadı mı? Elbet, yaklaştı; zaman zaman aradı büyük şa-
iri. Sözgelimi, Asılmış isımli şıiri Varlık'ta yayımlandığı za-
man. Suçlandı, sonra aklandı. Bu, Dağlarca'ya 1949'da
hak görülmüş "devlet" ödülüydü.
Arkasından, Aksaray'da açtığı kitapçı dükkânı dönemin-
de cama yapıştırdığı duvar şiirleri nedeniyle birbirini izle-
yen uzun süreli soruşturmalar, toplama kararlan, mühür-
lemeler geldı. Üzünçlerie yaldızlanmış, süslenmiş, yeni bir
ödül.
Doğal ki 12 Mart günlerinde, askerlerin eski bir askere
hak gördüğü "ödül"u de unutmamalı. Dağlarca'nın on beş
askeriik yılı içinde edindiği, parasını ödediği, evde bulun-
durma ruhsatını taşıdığı "Kınkkale" için Sağmalcılar Ce-
zaevi'nde geçırmek zorunda kaldığı on beş tutuklu gün
ödülü.
Son olarak -dileyelim, son olsun artık!- Ankara Birinci
Ağır Ceza Mahkemesi'ndekı yargılanma. Tüm dergısinde
yayımlanan, Türk askerlerınin Amerikan helalarını temizle-
mesine karşı çıkan, Ikili Antlaşmalar'ın yükledığı bu zorun-
luluktan yakınan şiirinin yargılanması, suçlanması süreci.
Yaşamın zengin karmaşası kptnde, nasıl şiirler belirli bk
parçayı oluşturmaktaysa birbirini izleyen yıllar içinde ken-
dini gösteren "devlet ödülleri" de aynı bütünün bir başka
parçası.
Dağlarca şiirinin büyüleyici özü, yaşadığı zamanın olan-
ca nirengı noktasını birer zengin kabartma gibi kendisine
özgü öğelere dönüştürerek Türkçe söze yeni anlamlar ka-
zandırdı, kazandırmakta. Uygarlık öncesi bir hava, birtat,
sanki onun şiirini şimdiden bir çeşit klasıklik duygusuyla
sanp sarmalıyor.
"Kişi yaşamının bir biriyle ılişkisiz ya da uzaktan ilişkili
panltıları"n\ konu edinen, büyük Divan şaınnin en çok kul-
landığı aruz ölçüsüyle yazılmış Şeyh Galib'e Çiçekler
(1986) gibi Dağlarca'ya da gönül ve ömür dolusu çiçek-
ler!..
Çünkü nasibine sonsuzluklar kanştı, yüreğindeki nurdan.
Foiklorik kadın başları ve
resim sergisi
• Kühür Servisi - Bahkesırlı sanatçı kan-koca Tülin Aksu ve
Dr. Yalçın Aksu'nun sergısı. bugün Akbank Bahanye Sanat
Galensi AA Salonu'nda açılıvor. Sergıde Tülın Aksu'nun
foiklorik kadın başlan ve Dr Yalçın Aksu'nun. bugüne kadar
çeşitli ödüller kazanan ve kendi buluşu olan guaj. suluboya ve
akrilık boya kullanarak yarattığı eserlen sergilenecek. Sanatçı
çıft. bugüne kadar açtıklan sergilerde çeşitli odüller kazandılar.
Ayşe Cesup'un resim sergisi açılıyor
• Kültür Servisi - Ressam Ayşe Cesur'un sergısı. bugun saat
17.00"de. Bakırköy Beledıye Tiyatrolan Yunus Emre Kültür
Merkezı'nde açılıyor. Tablolannda genellıkle dogum. büyüme,
beslenme ve insanın doğadaki yeri gibi konulan işleyen Cesur,
ele aldığı konulannı dızı tuval ve resim uzennde gelıştiriyor.
Cesur'un resim sergısı, 20 şubata kadar açık kalacak.
KONFERANS
ÜNİVERSİTE OLMALI MI?
OLMAMALI MI?
Konuşmacı Prof. Dr. Metin Bara
Tarıh- 28 Ocak 1995 Cumartesı
Saat 15 00
Yer: Galena Konferans Salonu, 4 kat
Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği
Bakırköy Şubesi
Tei. 543 67 09
Program
Sunuş: Nur Sağlamer
Teşekkür Torenr Derneğımıze yapmış olduklan katkılardan
dolayı Ataköy Resim Atötyesi ressamlanna teşekkür.
Konferans
ÇAĞLA TADI
Necdet Tezcan'ın doğa, öğretmenlik,
çocuk şiirleri..
Türk Kütüphaneciler Derneği
Edirne Şubesi Yayınları
NE YAZIYOR BU KADEVLAR
Mehmet Aydın, Osmanlıdan günümüze
örnekleriyle kadın yazar ve şairlerimizi
tanıtıyor.
îlke Khabevi Yayınları - ANKARA