30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 OCAK 1995 CUMA 12 DIZIYAZI Gecekondu halkı, kentten etkilense de kentlileşmenin henüz çok uzağında Partiler,konduyu tarumıyor27 Mart'ta gecekondululann oy verme davranışını etkileyen altıncı faktörde üç değişken bir- likte çalışmaktadır. Komşular arasında yardımlaşma varlığı, gecekondululann kendi kentlili- ğine ilişkin yargılan ve 1994 Türkiyesi'nin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi zor- luklan çözecek güçte bir siyasi partinin varlığma ilişkin gece- kondululann göriişleri. 1988 yılında Beşiktaş gece- kondulan üzerine yaptığımız ça- lışmada gecekondulular arasın- da köyde var olan imece. salma veya benzeri yardımlaşmalann olmadığı. tıpki gecekondu ben- zeri yapılara sahip diğer ülkeler- de olduğu gibi sadece elektrik, su açtırma gibi işlemlerde bir ön- der etrafında birleştikleri, aksı halde bir örgütlenmeleri olmadı- ğı saptanmıştı. Yardımlaşma azalıyor 1994"te bu ilişkilere tekrar ba- kıldığında kömşular arasındaki yardımlaşmanın 1988'e göre azaldığı bulunmuştur. Bu durum gerek RP ve gerekse öteki parti- ler grubunda böyle devam et- mektedir. Yardımlaşma yok di- yenlerin büyük çoğunluğu. ne- den olarak 1988'deki kenttekı ge- çim derdini öne sürmektedirler, ancak bu nedenin oranı 1988'e göreoldukçayüksektir. 1988'de, kömşular arasında yardımlaşma- m.a nedenlerinde örf ve âdet fark- lılıklannı neden olarak gösteren- ler çoğunluktaydı. Göçenin yeni yerleşim tarafın- dan tam olarak uyum sağladığı- na. yeniden toplumsallaştığma ilişkin değişik ölçütleröne sürül- mekle beraber, 1. kültürlenme, 2. göçenin bireysel uyumundan duyduğu tatmin. 3. uyum sağla- nan toplumun esas olarak kurum- sallaşmış alanlanna göçenlerin tam birdağılım göstermesi, üze- rinde birleşilmiş üç ölçüttür. Bu nedenle, gecekondululann kendi kentliliğine ilişkin algıları son derece önemlidir. Kendilerini kentli algılamala- n, onların kentlileşmelerinde başka bir ifadeyle yeniden top- lumsallaşmalannda, uyum gös- terdiklerini anlamada bir aşama ie bir ölçüttür. Bu gerçekleşmiş- |e kentin olumlu etkisinden ta- mamen olmasa da kısmen söz et- mekolanaklıdır; gecekondulular da artık kentin ortak yapısmda üreten, tüketen ve vatandaş ola- rak yerlerini almaya başlamışlar- dır, denebilir. Kimlik bunalımı sorunu Ancak bu araştırmanın bulgu- lan gecekondululanmızın henüz bu aşamada olmadığını göster- miştir. RP'lilerin yüzde 65.2'si, öteki partiler grubunun yuzde 68.6"sı kendilerini gecekondulu algıla- maktadır. 27 Mart sonrası basın- da yer alan makalelerde. onun si- yasal davranışını kentli olama- manın getirdiği bir "kimlik buna- lımı" olarak lanse eden yaklaşım- lara rastlanmıştır. Bu zaten az rastlamr ve geçici durumu, zah- met edip araşnrdığımızda kentle köy değil, kentle gecekondu ara- sında kalmışlığın sıkıntısını ya- şayanlann gerçekten son derece az olduğunu saptadık. RP grubunda kendini hem kentli hem de gecekondulu gö- renlerin oranı yüzde 0.5. öteki partiler grubunda yüzde 0.8'dir. 27 Mart'ta oy verenler parti gö- zetmeksizin değerlendirildiğin- de bu oranın yüzde 0.7 olduğunu gördük. Yüzde 0.7'nin haricinde olan büyük çoğunluk kimlik bu- nalımı yaşamamakta, kendini ya kentli ya da gecekondulu algıla- maktadır. * Kitlelerden söz ederken son derece özenli gözlem bile yeter- li olmamakta. istatistik biliminin yardımı olmaksızm doğruy a ula- şılamamaktadır. Zaten tek başına kimlik bunalımı her türden de- ğişkenin cirit attığı bir alanda si- yasal davranışı açıklamaya yeter- li olmazken. birevsellik kokan bir 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde partilere verilen oyların 1989'daki durumu 1989 sonucları •Bütün siyasi partilerin var olan gecekondu politikalarını düzeltmeleri, gecekondu politikası olmayan partilerinse ivedilikle geliştirmeleri, sadece insani nedenlerle değil, aynı zamanda vazgeçilmez oy potansiyellerinin siyasal, sosyolojik ve ekonomik getirileri nedeniyle zorunludur. •Refah Partisi, son seçimlerde gecekondulu seçmene ulaşmanın en etkili yolunu kullanarak seçmenle yüz yüze etkileşim kurmuş, sandık başında nasıl oy vereceğini ya da hangi partiye oy vereceğini tam da oy verileceği zaman öğreterek başarı sağlamıştır. Unuttum, Yaştm bibniyorum hıtmuyocdu uır İP 53 Toplom 2 50.0 108 %18.5 122 %20.9 %50.0 47 %8.0 %50.0 78 %13.3 4 %0.7 1 %25.0 68 %35 6.0 1 S25.0 70 %0.3 4 %0.7 585 %100 Köyden kente göç eden insanların kentlileşmesi uzun bir süreç ve etkin bir halk eğitim politikası gerektiri- yor. Bu araştırma, gecekondu halkının kentlileşme konusunda henüz yeterli yol alamadıgını ve onlann ken- dilerini 'gecekondulu' olarak algıladığını ortaya koyuyor. dunımu sosyolojik bir alana taşımak için araştırma yapmak gerekirdi! 27 Mart'ta gecekondunun siyasal davranışmda rol oynayan etkenlerden biri de 1994 Türkiyesi'nin içinde bu- lunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi zor- luklan çözecek güçte bir siyasi partinin varlığına ilişkin gecekondululann gö- rüşleridir. Bu unsurun altıncı faktör ara- sında yer almasınm gecekondululann ülke yönetimınden bağımsız ve etkilen- meden değil, ama kendilerine ait ger- çeklere kıyasla daha az etkilendikleri anlamına da gelir. 27 Mart'ta oy veren gecekondulula- nn yüzde 44.7'si ülkenin içinde bulun- duğu ekonomik. sosyal ve siyasi zorluk- lan çözecek güçte bir partinin var oldu- ğunu söylerken, yüzde 40.4' ü böyle bir partinin olmadığını, yüzde 14.8'i ise bu konuyu bilmediğini söylemiştir. Yüzde 14.8'likkesiminkonuyubilmemesinde yatan neden elbette eğitim düzeylerinin düşük olmasıdır, vatandaşlık eğıtimine olan ihtiyacınsa bir başka göstergesidir. Böyle bir partinin var olduğunu dü- şünenlerin yüzde 36.6'sı RP'yi, yüzde 19.5i DSP'yi, yüzde 13.7'si ANAP'ı. yüzde 11.8'i DYP'yi ve yüzde 8.8'i de SHP'yi bu güçte bir parti olarak gör- mektedir. Bu güçte bir partinin olmadı- ğını söyleyenlerin bir kısmı çeşitli ko- alisyonlar önerirken bir kısmı da sis- tem-içi ve dışı çeşitli önerilerde bulun- muşlardır. Mevcut sistem içinde öneride bulu- nanlar yüzde 59.4 ile çoğunlukta olup, halkın demokrasiye doğrudan katılımı, bir lider etrafında birleşme, tek parti ik- tidan. mevcut hükümete çözüm öneri- leri, solda birlik, askeri darbe başlıkla- nnda toplanan öneriler sunmaktadırlar. Bu güçte bir parti olmadığını söyleyen- lerin yüzde 6.8'isosyalistdevrimi ülke- nin içinde bulunduğu durumdan çıkan- cı bir çözüm olarak görmektedir. 27 Mart'ta RP'ye oy verenlenn yüz- de 52.9'u ülkeyi bu zorluklardan çıka- racak bir partinin var olduğunu söyler- ken. bu görüşü savunanlann yüzde 75.7'si bu güçte parti olarak yine Re- fah'ı görmektedirler. Dizimizindahaönceki bölümlerinde de belirtiğimiz gibi, gecekondulunun siyasal davranışına etki eden unsurlar altı faktör etrafında birlcşmiştir. Eğitim düzeyi ve yapılan iş unsurlan cinsiyet unsuruyla kendini göstermiş. gecekon- dulunun siyasal davranışına birinci fak- tör olarak damgasını vurmuştur. Kırsal işbölümünden kentsel ışbölü- müne geçişte. bu geçişin çiftçilik ve il- gili kollardakı tanm çalışanından işçi- liğe ve ev kadmhğına geçişin yukan doğru mu, aşağı doğru mu dikey hare- ketlilik olduğu tartışılır olsa da. köyden kente göçle gerçekleşen yatay ve dikey toplumsal hareketlilik vardır. Ülkemi- zin bu kıtle için bir halk eğitim politi- kası yoktur. Dolayısıyla, gecekondulu- nun kentsel işbölümüne geçişteki kar- şılanmayan mesleki eğitim ihtiyaçlan ile kentleşmeye ait eğitim ihtiyaçlan si- yasal davranışlanna da yansımıştır. Kentin etkisi az Ikincı faktör olarak kentte kalış süre- si, yaş ve ev sahipliği durumu birlikte çalışan unsurlardır. Kentin gecekondu- lu üzerindeki kendiliğinden kültürleme- nin, bu kültürleme eğitime dönüştürü- lüp yöniendirilmediği sürece tesadüfi sonuçlar yaratacagı beklenen durumdu. Nitekim. kent. gecekondulu üzerinde etkili olmuştur. ama tesadüfilik gerek oy verdiği partinin amblemini tamma- ma. hükümet ile belediye hizmetlerini tanımama, hatır için oy verme, ülkenin sorunlarından habersiz olma olarak kendini göstermiştir. Vatandaşlık eğiti- mıne ihtiyacın gösiergesi olan bu bilgi eksiklikleriyle seçmenin oy verme dav- ranışının, parti tercihinin ne kadar bi- linçten uzak olduğu ortadadır. Bu anlarnda, Refah Partisi, gecekon- dulu seçmene ulaşmanın en etkili yolu- nu kullanarak seçmenle yüz yüze etki- ieşim kurmuş, sandık başında nasıl oy vereceğini ya da hangi partiye oy vere- ceğini tam da oy verileceği zaman öğ- reterek başan sağlamıştır. Ancak RP'nin bu çalışmalanndan sonra yapı- lan bu araştırmada, Refah'a oy vermiş grupta da vatandaşlık eğitim ihtiyacı saptanabiliyorsa, buna hem hükümet- lerin hem de partilerin halk eğitimi ça- lışmalanyla yaklaşmalan gerektigini. sadece sandık başında durmanın yet- meyeceğini söylemek hiç de yanlış ol- maz. Araştırmayla saptanan 6 faktörde yer alan unsurlann (bağımsız değişkenler) büyük çoğunluğu değıştirilebilir değiş- kenlerdir. Bu durum, gecekondu- lu seçmenin tercihlerinin yapıla- cak çalışmalarla hemen her sc- çimde rahathkla, ancak planlı davranarak değiştirilebileceğini göstermektedir. Gecekondu, kendi başına bir kültürdür, bu kültür üyelerinin davranışlanna yansır. Kentlileş- menin siyasal davranışa etkisi ne- deniyle kentte yapılan seçim tah- mini araştırmalan gecekondulu- ya özgü mannkla ve sorularla bu seçmene gidemedikleri sürece başanlı olamaz. Daha oy verme- mede kahplaşmış kitleyi yakala- yamayan araşttrmalar, yüzde 65'lik oy potansiyeli olan bu kit- ledeki sorunlan saptayamaz, üs- tüne üstlük genel kanı doğruysa yönlendirilmiş de çalışırlarsa kentin siyasal tercihi her zaman sürpriz olacaktır. Partilere diişen görev Bütün siyasi partilerin var olan gecekondu politikalannı düzelt- meleri, gecekondu politikası ol- mayan partilerinse ivedilikle ge- liştirmeleri, sadece insani neden- lerle değil, aynı zamanda vazge- çilmez oy potansiyellerinin siya- sal, sosyolojik ve ekonomik ge- tirileri nedeniyle zorunludur. Bu ıse, bilimsel araştırma sonuçlan- nı bir alet kullanırcasına usta bir biçimde elde etmeye ve yaşama geçirmeye bağhdır. Gecekondular henüz tam ola- rak apartkonduya dönüşmemiş- ken gecekondulunun ihtiyaçlan- na uygun kent politikalan geliş- tirilmezse, gecekondulann dav- ranışlan apartkondulann yüksel- mesinden çok çok daha yavaş bir hızla kentlileştiğinden yalnızca iş alanlannda, siyasal davTanışla- nnda değil başka alanlarda, örne- ğin suç alanmda da gelebilecek sürprizlere hazır olmalıyız. SHP oyları nereye gtttl? Refah'a kayan oylann nereden geldiği ve bunlann sahıbi olan seçmenlere ilişkin bu bilgilerden sonra akla gelen bir baska soru, "Peki o zaman SHP'nin oytan ne- reye gttti?" şeklinde dile getirile- bilir. Tablo, 1989 ile 1994 arasın- daki oylanndaki kaymalann ta- mamı hakkında bilgi vermekte- dir. Bu bulgulara göre, • SHP, gecekonduda büyük bir oy kaybına uğramamıştır. SHP'nin oy kaybı yüzde 65'lik oy oranıyla gecekondudan gel- mediğine göre apartkondu ve kentsel alanlardan oy kaybettiği söylenebilir. • SHP'den ANAP'a, oradan da Refah'a oy kayması siyasiler- ce dile getirilen bir olgudur. 1989 önce- si gecekondulunun siyasal davranışına ilişkin bir araştırma olmadığına göre, bu geçişliliği dile getiren ve siyasilerce ortaya atılan bu olgunun gecekonduda geçerliliğine ancak elinizdeki ve bir başka seçim sonrası yapılacak araştırma bulgulanyla cevap bulunabilir. 27 Mart'ta ANAP gecekondu oylarının yüzde 7.6'sım SHP'den elde ertiğine gö- re, bundan sonraki seçimde bu yüzde 7.6'nm ne kadannın Refah'a geçeceği- ni saptamak gerekir. SHP-ANAP-Re- fah geçişliliğine ilişkin kentsel ve apart- kondu alanlannda yapılmış araştırma varsa bu geçişlilik saptanmış olabilir, ama bu olgu gecekonduda bilimsel ola- rak elinizdeki araştırma öncesi araştır- ma olmadığından saptanamamıştır. • Tablo, gecekonduda partiler arası kaymayı, bireysel durumlan ve "yaşım tutmuyordu" bashğında 1994 seçim- lerinde ilk kez oy kullanan genç oylan vermektedir. Yorumu okuyucuya bırakıyorum. Yarın: Olası bir seçimde kim klmden oy alabilir? ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Suskunluğun Faturası Meclis önünde bir tören, 27 Mayısçılardan Muzaffer Yurdakule için saygı duruşu, 6 Ocak 1961'de toplanan Kurucu Meclis'in, o Kurucu Meclis'in hazırladığı anayasa doğrultusunda oluştuaılan ilk Meclisin üyeleri, CHP'li mil- letvekillerinden, senatörlerden bir grup ve 27 Mayıs'çılar, 1960'lardan 95'lere dek başkent olaylarını birlikte yaşadı- ğımızdostlar.Tanıdığım zaman üniformalıydılar. Hepsi ça- kı gibi, güçlü, umutlu. Ağarmış saçlarında, derin çizgile- rinde yılîann acı birikimi var şimdi. Bir mayıs gecesini da- ha güzel, daha aydınlık bir sabaha ulaştırmak için baş koydular, ölümü göze aldılar, ama umutları yeşerdi mi, soldu mu? Avukat yeğeni Nural Gökdemir, dayımın üç mezar ta- pusundan başka malı yok, diyor ağlayarak. Acıyla gülüm- süyorum. O tapular onuriu bir yaşamı kanıtlıyor değil mi, ister istemez tapu bolluğuna ulaşanlan da çağnştınyor. 27 Mayısçılann politikada uzun yıllan var ama gelir düzeyle- ri uzamadı hiç, çoğu güç koşullarda yaşıyor, ama onurta- n zedelenmeden. Yokluk en onurlu varlık hiç kuşkusuz, pa- rayla değil evrensel değerlerle oluşuyor. Muzaffer Yurdakuler, Karşıyaka'ya oğlu Hakan'ın yanı- na gitti. 1976 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi önünde öl- dürüldü Hakan. Kanlı olayların tınmandığı günler yaşanı- yor başkentte, Maltepe Camii'nden Karşıyaka'ya kadar uzanan görkemli bir kalabalık uğurluyor genç ölüyü. Olay- sız bir tören yaşamanın sevincini kutluyoruz nerdeyse! Yıllar geçti, ne değişti! Kocatepe Camii'nde bir 27 Mayıs- çının namazı kılınıyor, Gaziosmanpaşa'da bir sokakta da devrimci bir yazar için saygı duruşu var, kınmızı karanfil yağmurunda bir öfkeyi, protestoyu sergiliyor başkentliler. Uğur Mumcu'nun sönmeyen ışığını yansıtıyor. Iki yıl geç- ti aradan, Mumcu cinayeti aydınlanamadı, tersine ufku- muz, yaşamımız giderek karanyor. Cinayetler zincirine ye- ni halkalar ekleniyor durmadan. Onat Kutlar 59. doğum yılını kutlamadan yaşamını yrtiriyor, görevliierin cinayetin Onat Kutlar'ı amaçlamadığını söylemesi neyi değiştirir! Bugün Onat Kutlar, Yasemin Cebenoyan, yarın başka- sı! Karanlık delinmiyor, yoğunlaşıyor! Karanlığı delmek için aydınlığa ulaşmanın yolunda buluşmak gerekiyor her şey- den önce. O yol açılmış bulunuyor artık. Önce cenaze törenine, ardından Mumcu'ya saygı du- ruşuna, akşama doğru da Mumcu ve Muammer Âksoy anısına düzenlenen bir açıkoturuma gittim 24 ocak günü. Adalet Sarayı'nın salonu çok kalabalık, her kuşaktan hu- kukçular ve gençler. Kimi kişileri güç tanıyorum. Biz 1960'lann gençleriyiz, diyorlar. Bana çiçek atıyorlar. Bu açı- koturum da Uğur Mumcu ve Aksoy'a sunulan en güzel çi- çek bence. Onların onurlu savaşıyla oluşan bir ortamda üreyen çiçekler. Demokratik haklar ve özgürlükler, insan hakları için savaşmayı biryaşam biçimine dönüştüren bir bilim adamına, bir düşün adamına, bir yazara, o savaşa bir katkıyla saygı duyulur ancak. Onlann inancı doğrultu- sunda düşünceler üreterek. Türk Hukuk Kurumu'nun dü- zenlediği açıkoturumu bu doğrultuda bir ürün diye düşü- nüyorum ben. Karanlığı delen bir ışık, acıyla, gözyaşıyla, umutsuz, kara bir ortamda oluşan bir ürün diye. Avukat Talay Şenol'un yönettiği açıkoturumda Profesör Ergun Özbudun, Profesör Ahmet Taner Kışlalı ve Profesör Mümtaz Soysal'in konuşmalanyla bilimin ışığında açılan bir yol diye. Gözyaşı, acı, öfke, bir üretkenliğe dönüşerek değeflenir değil mi? Toplumumuz böyle bir dönüş noktasında şimdi, bir bi- rikimi değerlendirmek göreviyle karşı karşıya. Bu görevi başarmak gerekiyor. Siyasal ortamdaki yozluktan yakını- yorsak o ortamı değiştirecek çözümlere yönelmek gere- kiyor. Haklanmızı, özgürlüğümüzü kullanmak, yaşama ge- çirmek gerekiyor. Yoz ortamı, fosilleşmeyi önleyecek yön- temi bulmak için var gücümüzle çalışmazsak yakınmaya hakkımız olabilir mi? ••• Ocak ayı sona eriyor ama hâlâ yeni yılı kutlayan kartlar geliyor. Biri de Aykııt Hamzagil'den Bema Türemen'in özgün baskısıyla güzel bir tekir. Mavi gözlerinde panltılar, ipek tüyleriyle hoşgörü yılını da kutlar gibi. Ekte de bir ya- zı, Martin Niemuller'den bir sesleniş: "Almanya'da Naziler, komünistleh içeri attı; sesimi çı- karmadım, çünkü komünist değildim. Sonra Yahudileri içeri tıktılar. Bu kez de sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi de değildim. Derken sıra sendikacılara geldi. Hâlâ susu- yordum. Çünkü sendikacı da değildim. Sonunda beni de götürdüler ve kimse sesini çıkarmadı." Bu sözlerin gerçeğini yaşayarak biliyoruz değil mi? Sus- kunluğun da bir faturası var. Yeni faturalarödememek için sesimizi, soluğumuzu duyurmak zamanı şimdi. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA 1/ Heykelcilik ve oy- macılıkta, genellikle arka planı oluşturan düzlem oyularak, de- sen ve figürlerin bu düzlemden dışan taşa- cak biçimde bırakılma- sı... Bir nota. 2/Bir gıda maddesi... Yeraltı su- y\ınu taşıyan geçirimli katman. 3/ El yazısın- dan karakter ve duygu- ları anlamayı amaç edinen inceleme yönte- mi. 4/ Ege bölgesine özgü. zeybek türü bir halk oyu- nu... Köpek. 5/ Afrika'da yetişen ve parlak kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç. 6/ îlave... Giz- li görevli. II tskambillerle oyna- nan bir tür oyun... Bir nota. 8/ Ke- di ve köpeğin ön ayağı... Gele- neksel Havvaii dansı. 9/ tlkel bir silah... Kanda alyuvar sayısının azalmasından ileri gelen ve daha çok genç kızlarda görülen kansız- lık hastalığı. YUKARTOAN AŞAĞIYA 1/ 1960'larda Jamaika'da doğan müzik üslubu... Italya'nın en uzun ırmağı. 2/Arap abecesinde yuvarlak ünlüleri (o-ö-u-ü) karşılayan işaret... Bir işletmenin ani batışı. 3/ Küçük su kana- lı... Mısır'ın plaka işareti. 4/ Kalın kabuklu bir portakal cinsi... Hatay ilinde bir göl ve ova. 5/ Çevrebilim. 6/Gemilerde bulun- dunılan sandal... Holmiyumun simgesi. II Çin'de Buda'ya ve- rilen ad... Öğe.8/ Perhiz... Uluslararası Çalışma Örgütü'nün simgesi. 9/ Tıp dilinde derinin kanlanmasına verilen ad... Yete- ri kadar olmayan. HER ZAMAN ATATÜRK'le Anayasa Mahkemesi Yayım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle