07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET ~rr- 20OCAK1995CUMA 14 KÜLTÜR Bedia Muvahhit ölümünün 1. yılında bugün saat 11.00'de Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda anıhyor w Halkm sevgisi muthı etti bizL.. 9 SELMASELÇUKER Bedia Hanını'la o günkü sohbeti- miz ne güzeldı. ölümünden az önce. Kendisi ile baş başa her konuyu gö- rüşmüştük... Sahnelerin dev sanatçı- sı. toplumun sevilen insanı... O gün bana bılmedığimiz yönlerini de ko- nuşmak fırsatını vermişti. Unuta- mayacağımız bu kıymetlı insanlan anmanın kutsallığını düşündüm - Bedia Hanım. hiç âşık oldunuz mu? Aşk nasıi bir şey sizin için? - Ben Muvahhit'i çok sevdim. Aşk, valla rahatsızlıktır. rahatsızhk. Hasta olmamaya baktığım gıbı. âşık olmamaya da gayTet ettim. - Yani hep manükusınız. Hep, maalesef öyle. Yahut da be- nim lehıme evvela mantık... Genç- tım, dul kaldım. Tekrar evlendim, olmadı Mukadderat yalnız yaşa- makmış hayatımı. Yalnız yaşıyorum tabii... Gelinimi çok sevenm, torun- lanmı da. Âşığım onlara... Yalnızlık hissi Yalnızlık güzel ama, akşam olun- ca insan kendıni >alnız hissedıyor. Her e\de lamba yanıyor, ışıklar ya- nıyor. Biliyorsunuz kı herkes koca- sını bekliyor falan, ben yapayalnız! O vakıt ınsana acı veriyor yalnızlık. Şimdı onun da kolaymı buldum, o saatte işle meşgul oluyorum. Eski- den, o akşam saatlennde çıngıraklı yoğurtçular geçerdi. Benim de ara- bam vardı, atlayıp arabaya Emır- gân'a gider, denız kenannda yo- ğurtçulann saati geçinceye kadar otururdum... Şimdi arabam da yok. çıngıraklı yoğurtçular da. Vasfi Bey'le niçin evlenmedi - Bedia Hanım, Vasfı Be> 1e niçin evlenmediniz (Vasfi Rıza Zobu)? Vasfı benım kardeşim, insan kar- deşiyle evlenir mi hiç?.. Ben Fer- di'yle evleneceğim zaman bile, "Vasfi, ne dersin" dedım, ona sor- dum. "Evlen Bedia", dedi, "cünkü oğlun büyüyecck (o zaman Sinan çok küçüktü), sen valnız kalacak- sın" dedi "Gezmeyi de seviyorsun, evlen"dedı. - Bedia Hanım, hep güzel ve ba- kımlı bir hanım oldunuz. Hep beğe- nüdiniz» Bunun bir sım var nu? Güzellik falan kalmadı, gençlik kalmadı. Sen iltifat edip bunları söylüyorsun ama, ben kendimi artık hiç beğenmiyorum. Fakat kendimi de hiç bırakrnadım. Yaradılışım ne- şeli: hüzünlü insan değilim. Hasta- lıktan, ölümden başka bir şeye üzül- mem.. Kanaatkâr insanim, fazlasını beklemem. Kjskanç değilim. Olma- yacak şey istemem, onun için hayal kınklığına uğramadım; o, insanı çok sarsar. Emeklı olduktan sonra kendimi bırakmayacağım dedim. Terzıye gider, berbere giderim, hiç ıhmal etmem. Belki bunun tesiri- dir... Yoksa gençlik, güzellik hepsi geçti... - Bedia Hanım, siz meşhursunuz Mesela kalabahk btT yerde kalkıp konuşamam! - Sizin ayakkabıya merakınızı da biliyorum. Ayakkabı, ah o korkunç merak. Ayakkabı merakım müthış bir şey... Çocukluğumdan ben ayakkabıya çok meraklıyım.. Bu kadar iskarpi- nim var, hâlâ isterim ki birisi bir is- karpin ısmarlasa da giyinsem. Giyi- me de çok merakım var. Allah razı olsun, Yddırun Mayruk yapıyor es- vaplanmı. - Araba kullanmasını da sevdiği- ni/i biliyonız, ne dersiniz? Ah soıma... Büyük üzüntüm, ara- ba kullanamıyorum. 32 sene araba kullandım; hiç kaza yapmadım... Çok oyalanıyordum. Tansiyon teda- Evet, ihtiyarlamadı. Bunun püf noktası nedir biliyor musunuz? Ka- fayı çok çalıştırmak. Ben Fransız mektebinde okuduğum için çok ez- berlettiler. Çocukluğumdan ben ez- berlemeye alışmışım... Hayatında keşkelere yer yok, Ferdi Statzer ile evliüği dışuıda - Keşke şunu yapsaydım veya yap- masaydım dediğiniz oldu mu? Her istediğimı Allah verdi, her ıs- tedığimi, gerek tiyatroda gerek ha- yatta. Kanaatkâr insanim. fazlasını istememişim. Hayatımda bir hatam var, pişmanım: Ferdi'yle evlendim, anlaşamayacağımı tahmın etme- dim... Bir iyiliği oldu Ferdi'yle ev- lüm, bilsem ki hiçbir şey duymayacağım, korkmayacağım. Ama ben öyle zannediyorum ki öldükten sonra her şeyi göreceğim, her şeyi duyacağım ama, hiçbir şey yapamayacağım. O sıkıyor beni! Bizim aile mezarhğımız hazır Emirgân'da, o hususta rahatım. Emirgân'daki mezan alırken ordaki adama 'Aman kuzum, deniz görsün' dedim. Adam,"Deniz görmüyor ama, bakın etrafınızda hep kibar insanlar; bir konsolos, bir doktor, bir sefir...' 'Ah, selam söyle, geldiğim zaman görüşürüz' dedim. Burası yol üzerinde, gelirler, çocuklanm filan gelirler... Hissedeceğim bunu." ama, bir salona girdiğiniz zaman bütün başlar size dönüp bakar; bu bakış, şöhretinizden dolayı değil sa- dece. Ben bir salona gırdiğim zaman o kadar heyecanlanırım ki kimse inanmaz. Kalabahk bir salona gire- mem, hep erken giderim benden önce gelenler olmasın dıye. Yaradı- hşım sıkılgan insan. - Ama sahnede kalabahğa alışkın- sııuz? - Sahne başka. Sahnede oradaki temsil ettiğım insan oluyorum; o ben değilim, başka bir insanim... visinde olduğum için bırakmıştım Ben çocukken, çok küçüktüm. Bü- yükada'da bir Arap şeyhı kırmızı bir araba getirdi. Kıyamet koptu adada. Ben tepiniyorum, ben de ısterım. Atsız araba.. atsız kırmızı araba is- tenm... lzın vermediler Büyüyünce dedim, kendi kendime, ılk işim kır- mızı araba alacağım. Sonra... Kır- mızı araba aldım ve hep aldığım arabalan tekrar kırmızıya boyattım. - Bedia Hanım, bir şey daha dik- katimi çekiyor. Hafızanız çok kuv- veÜL, bunun da bir püf noktası var nu? lenmemin; her sene bir yerlere git- tik. Avrupa'yı arabımızla gezdik. Tiyatrolara, festivallere gittık, tek avantajım o oldu. On sekiz sene evlı kaldık. - Eski filmleri seyrederken, sizin eski oyunlan; gülii>or musunuz? Ölen artıstlerı seyredemıyorum, "Ay bu ölmüş" diyorum Renksiz seyredemıyorum, o güzelım eski filrnlen renksiz göstenyorlar. Kendi filmim çok az benim Birkaç film çevirdim, Zeki Müren'le üç fılm. Arzu Film'de lrfan Bey ısımlı bınsi film çevinyor (Ateşli Çingene), Re- jisör Metin Erksan. Türkây Şoray genç; yaşlı çıngeneyi ben oynuyo- rum, büyücü bir kadın. Aman ne güzel, ne iyi falan. Afîşlere baktım Beyoğlu'nda, a, benim ismim yok! Lüks Sineması'nda oynuyor. Sıne- maya karanhkta gıreyim de baka-, yım bu film mi dedim. Karanhkta gırdim oturuyorum, gösteriyor isimleri. Türkân Şoray, bilmem ne, bilmem ne... Bedia Muvahhit iki. üç isımle beraber... Bedia Hanım bu fılm işi senin işin değil. Demek ki yalnız gençler yazılıyor. Şimdiden sonra bana ne film ne de aldığım para gerekli... Ne de şöhrete ihtiya- cım var. Allah ne verdıyse dedim... Oynayabılirdim tabii, ama o kadar gücüme gıttı ki... Kendilerine de bir şey söylemedim. Onlar lüzum gör- mediler. ben de onlarla çalışmaya lüzum görmedim... Eşyalan Tiyatro Müzesi'nde Televızyonda daha çok havadisle, son haberlerle ilgileniyorum. Ha- berleri almadan yatamıyorum. Dok- torumun öldüğünü de orda haber al- dım, çok fena oldum. Çünkü dokto- ruma o kadar inanmıştım ki öldün dese "Eşhedü en lâ ilâhe illallah" deyip mezara girecektım. O kadar inanmıştım; çok sarsıldım. Şimdi yavaş yavaş kendime geliyorum Çantalanmı, ıskarpinlenmi verdirn müzeye. Sonra birçok resimlerimi koymuşlar, çok hoşuma gıtti. - Açılışına gittiğim miizede size ve \asfi Bey'e ait birer büyük köşe ya- palım istivordum. Evet, çok iyi olur tabii. Albüme bakamıyorum, sinirleniyorum. Ay o da öldü, o da öldü diye. Allah bizi unuttu galiba, diyorum! Geçen gün tıyatrodan bir genç kızla tanıştım. "Biz çok şansbyız, çok güzel bir dev- rede çalışryoruz. Bütün kahru eziyeti eşkiler çekmiş," dedi. Çok hoşuma gittı kızın söylediklen ve bunu id- rak etmesi. Hakikaten kahnnı, yok- luğunu, eziyeti bız çektik. Çok az para kazandık. Babamdan, oğlum- dan gelirlerim olmasa idi geçinmem çok güç olurdu. Hepimız için de boyle oldu. Fakat halkın bize gös- terdiği sevgi, seyircinin ilgisi elbet- te bızi mutîu etti. Hâlâ unutmadılar. anyorlar! Evet. sevgili Bedia Muvaahhıt; sizı unutmadık, hâlâ anyoruz.. Üçüncü romanı İngiltere'de bu hafta yayımlanan Neil Jordan'ın son filmi'Vampirle Görüşme' gösterimde Tiirtc Müziğmde Kitabı ckliil alaıı tek çağdaş yö Kültür Servisi- 'Vampirle Gö- rüşme' adlı filmi yakında gösteri- me girecek olan ve daha önce ül- kemizde adını 'Ağlatan Oyun'la duyuran yönetmen Neil Jordan'ın üçüncü romanı. bu hafta İngilte- re'de yayımlanıyor. The Sunday Times'da çıkan ya- zısında Tom Shone, Jordan'ın meslek yaşamına ışık tutuyor: "Neü Jordan'ın 1991'de çevirdi- ği 'Mucıze' adlı filminde, bir genç kızla bir delikanlı. sahilde. anlatim kuramlan hakkında tartışırlar. A, B'yi; B de C'yi seviyorsa, bunun trajedi olduğuna karar verirler. Eğer A, B'yi; B, A'yı deği] de C'yi ve C de A'yı seviyorsa, durum duygusal bir komediye dönüşür. 'Ya A, B'yi; B de A'yı severse' di- ye sorar genç kız. Delikanlı yanrt- lar: O,zaman ortada anlatılacak bir öykü yoktur." Söylemeye gerek yok; Jor- dan'ın filmleri basit "kızla erkek tanışınca" öykülen değildir. 'Ağ- latan Oyun'u ele alın. Adam, ka- dınla tanışır. Adamın. kadının eski erkek arkadaşının ölümünde par- mağı olan bir IRA gönüllüsü. ka- dının da aslında erkek olduğu an- laşılır. Ya da 'Mucize': Kızla er- kek arkadaştır. Erkek, kadınla kar- şılaşır ve ona âşık olur. Kadının kendi annesi olduğunu anlayınca, erkek kıza döner. En sonunda, bir fil gelip yerel kiliseyi yerle bir eder. Yetişkinler için masal anlatan usta Jordan'ın filmleri işte böyledır. Din, polıtika ve seksten oluşan süslü, temasal çalıhklann arasın- da, konu özetlen yollannı yitırir. Ama yine de sözgelimi Rapun- zel'in konusunu özetlemeye ve onu akla yakın bir hale getirmeye çahşırsınız. Jordan'ın filmleri, ka- ramsar ve çağdaş bir hava yaratsa da peri masallannda görülen lüks mantığa ulaşmaya çalışır. 43 ya- şındaki Jordan. yetişkinler için masal anlatan bir ustadır. 1986'da çevirdiği Mona Lisa, kurbağa prensin gözünden aniatılan bir masaldır; 'Ağlatan Oyun' kurbağa ve akrep benzetmesi yapılarak sonlanır; 'Kurtlar Topluluğu". fe- minist bir duyarlılıkla yenıden ya- zılmış bir 'Kırmızı Başlıklı Kız' masalıdır. Hayvan tiplemelerine Jordan, bu hafta, yarasalan ve de- niz canavarlannı da ekliyor. En pahalı ve iddialı filmi ^ampirie Görüşme' Bır tarafta, Jordan'ın en pahalı ve iddialı ftlmi 'Vampirle Görüş- me', dığer tarafta yeni çıkan üçün- nnda babalar ve oğullar arasında- kı ilişki konusunda içten ve yan özyaşamöyküsel bır incelemeye dönüşüyor ve denızde kendi baba- sını avlayan bır adamın gerçeküs- tü imgesiyle bitiyor. Jordan'ın ba- bası, 'Ağtetan CKun'un giriş sah- nesindekı köprünün altında balık tutarken, kalp krizi geçirerek öl- müştü. Jordan ı 'Vampirle Görüşme' adlı filmi çekmeye iten neden, bu fılmin ingiltere'de olmasa bile Amerika'da karşılaşrığı beklenme- dik başanydı. (Altı dalda Oscar'a aday gösterildi.) Anne Rice'ın vampir romanından uyarlanan se- naryo, Hollyvvood'u dolaşmaktay- PORTRE/mjL JORDAN Jordan, Shgo yöresinde dogdu. Artnesı ressam, babası ona hortlak öyküleriyle kanşık çeşitlı eğitım kuramlan anlatan bır eğitmendı. Dublın'de büyüdü vebırKatohk okulunda eğıtim gördü. Jordan, zamanının büyük bır bölümünü Dublın varoşlarında düşler kurarak geçıren içe döntik ve hayalperest bır çocuktu. "Dublin, gri, düzensiz ve kah«rengiydi" dıye yazmıştı Jordan 'Taşra, acımasızca veşildi. Deniz. bu ikisinin \ansimasi\di.' Ortaçag Irlanda tanhı okuduktan sonra (bıtırme tezı, azızlenn yaşamlan hakkındaydı), kansıyla birlikte Londra'ya taşındı, işini bıraktı ve yazmaya başladı. Sinema dünyasına gırişi, kendi deyişiyle, kaza sonucu oldu. cü kitabı 'Deniz Canavarryla Gün- doğumu' var. Jordan, aynı zaman- da hem fılmi için 60 milyon dolar alan hem de Booker Odülü'ne aday gösterilebılecek bir kitap ya- zan tek çağdaş sinema yönetmenı. Kitap, Jordan'ı yalnızca filmle- rinden tanıyanlar için büyük bir haber olabilir: ama bu roman, ona 'Guardian' ve 'Somerset Maug- ham' ödüllerını kazandıran 'Tu- nus'ta Gece' (1976) adlı kısa öykü derlemesinde kendini ilk kez gös- teren yeteneğin son dışavurumu. 'Deniz Canavanyla GUndoğumu', hızlı bir Ikincı Dünya Savaşı geri- lim romanı gibi başlıyor, ortala- dı, ama 'Kurtlar Topluluğu'nu çok beğenen Rice, Jordan'a filmi çekmesi için yalvardı Vampir Lestat rolünde Tom Cruise'ın oy- nayacağı anlaşılınca, Rice filme karşı öldürücü saldınlarda bulun- du ve okurlan da filmi boykot et- meye hazırlandılar. Rice'a çekilen sahnelerden biri gösterildi, o da fıkrini değiştirdi. Amerika'daki bütün gazetelere. Cruise'un mü- kemmel, Jordan'ın deha. filmin de basyapıt olduğuna ilişkin de- meçler verdi. Jordan böyle tartışmalara alış- mış olmalı. 'Ağlatan Oyun' hem IRA yanlısı hem de IRA karşıtı olmakla suçlanmak gibi mucızevi bir iş başarmıştı. Jordan'ııı kendisi de politikayı bir bulmaca olarak gördüğünü, fılmlerinın korkunç durumlarda kalan içten \e sıcak insanlan anlattığını belirtmışti. Cinsel beürsizh'ğe hayran Jordan. cinsel belirsizlığe hay- ran. Hemen hemen bütün filmlen, kendıni tanımadığı bir dünyada bulan. bilgisızliği yüzünden buda- laca hareket eden \e çok geç kal- dığı için de kendismi kurtarama- yan suçsuz insanlan konu alır 'Mona Lisa'da, eski moda bir suç- lu olan Bob Hoskins, Soho fahişe- lerinin arasına düşer. kurtarmay umduğu bır fahişeye âşık olur Sonra, onun bir lezbiyen olduğu- nu anlar ve sonunda, kendisi fahi- şe tarafindan kurtanlır. Benzer şekilde, 'Ağlatan Oyun'da da Stephen Rea, bır gece kulübünde çalışan güzel şarkıcıyı, IRA'nm teröründen korumaya ça- lışır. Âşık olduğu kadının aslında bir travesti olduğunu öğrenir ve so- nunda. korumayı düşündüğü in- san, onu kurtarır. Bu değişiklık çağdaş olabilir, ama alınan örnek, efsanevidir: Jordan'ın filmlerinde, başı dertte olan küçük hanım, ce- sur şövalyeyi kurtanr. Erkek einselliğini ele alan ilk vampir filmi 'Vampirle Görüşme' de benzer bır anlatıma sahip; 18. yüzyıl New Orleans'ında. Brad Pitt'ın oynadı- ğı genç dul, Tom Cruise'un oyna- dığı vampir Lestat'ın etkisi altına girer. Film, kadın değil de. erkek ein- selliğini ele alan ve vampirin kur- banlanyla ilgilenmeyen ılk vampir filmi. Olası kurbanlann karanlık koridorlarda tehditkâr bir şekilde dolaştığı bır film değil bu; tam tersi, züppe vampirlerin görkemli bir şekilde aydınlatılmış mekân- larda dolaştığı bir film. • Kültür Servisi - thsan Özgen (klasik kemençe), Theo Loevendie (saksofon), Guus Jansen (piyano), Martin Dyunhoven'den (perküsyon) oluşan dörtlü, Hollanda ve Belçıka'yı kapsayan "Türk Mûziğınde Buluşahm" adlı konserler dizisine başlıyor. 22-29 ocak tarihleri arasında Den Haag, Berchem, Arnhem. Utrecht. Rotterdam ve Amsterdam'da gerçekleşecek konserlen. Türk ve Hollanda Kültür Derneği KÜLSAN düzenlıyor. Konserlerin ana temalan. Petraki, Tanburi Cemıl Bey. Derviş Mustafa Efendı gibi bestecılerden, Yunus Emre'nin şiirleri üzerine söylenmiş bazı nefeslerden oluşuyor. Kanuni Süleyman belgeseli tamamlandı kültür Servisi - Anne Rice'ın 1976'da yazdığı ve Vampir Günlükleri adtnı taşıyan roman dizısınm ıflc kı- tabından uyarlanan 'Vampirle Görüşme' bugün göste- rime gınyor. Kitap, kısa sürede en çok satan kıtaplar ara- smda yer alınca, yapımcılann ilgisinı çekmişti. Film de ABD'de göstenme girdığı ilk üç gün ıçınde 38 7 milyon dolarlık hasılat yaptı. Filmin yönetmenhğvnı. daha önce Mona lisa ve Ağ- latan Oyun fılmlennden tanıdığımız trlandalı yönet- men-yazar Neil Jordan yaptı. Başrollerdeyse Tom Cru- ise. Brad Pitt, Antonia Banderas. Christian Slater, Kirs- ten Dunst yer alıyor. Vampir Lestat'ı canlandıran Cru- ise, rolünü çok sevdığinı, çekımler sırasmda 18 kilo ver- dığmı açıkhyor. Yapımcılann belırttığine göre fılm çekılırken mekân konusunda senaryoya sadık kalınmış. Doğal mekânlar- da ya da stüdyolarda gerçekleştinlemeyen kimı sahne- ler için büyük ölçüde bılgısayarda canlandırma yapılmış. Vampirlerin dünyasına bakış... Yapımcılann, filmi çekerken tıtiz davrandıklan bır dı- ğer konu da makyaj. Makyaj ve efekt sorumlusu Stan Winston, "LdeyicL, gerçek bir vampirin nasıl olduğunu görsün istedik" diyor, "Korkunç ama zarif ve güzd." TheObserver'da çıkan bır yazısında, Joan Smith. fil- min AIDS'e venlmiş sanatsal bir yanıt olduğuna inanı- yor: Açıkça görünen insan erotızmınin sınırl|innda ge- zınırken. film, tabu üstüne tabu yıkan ve kana bulanmış genç adamlann portresını çızıyor. Bu açıdan. vampır efsanesi. korunmasız seksm ölü- me yol açtığı gerçek dünyaya meydan okuyor. Lestat ve • daha genç olan Louıs, 200 yıl boyunca, New Orleans'tan San Francısco'ya kadar, ortalıkta dolaşıp gözlenne kes- tirdiklerine dışlerini geçinyorlar. Kurbanlan arasında, vampirlenmizin sübyancılık (pedofili) eğilimlenni de ortaya çıkaran 6 yaşındaki kız çocuğu (Kırsten Dunst) davar. Konunun böyle işlenmesıne karşı çıkanlar arasında yer alan eleştirmen James B.Twitchell. "Efsane, cinsel heyecan yüklüdür, ama cinseüikten söz etmez. Cinsel or- ganJaru kanşıklığı. sorumlulugu, suçu. aşkı içermeyen sekstir bu. Daha iyi bir anlatımla. söylevecek bir sözü ol- mayan, hiçbir şey ima etme\en bir sekstir söz konusu olan"diyor. 'Vampirle Görüşme'nin, mükemmele yakın bır tan- fı, baştan çıkarma ışlemıni adım adım gösteren bır fılm olduğunu söylüyor: Kendıne özen gösterme, kur yapmeı, yatak odası sahnelen, uyanlma... en sonunda boyunda bır ısınk. Filmin yönetmenı Neil Jordan'a göre, fılm cın- selliğe çok önem veriyor. Jordan vampirlerin, binni ısınp kan emdıklen zaman. değişik bır orgazm yaşadıklarını söylüyor. Burada daha acı bır gerçekle karşı karşıyayız: A1DS çağında. tutku sonsuza kadar ertelenmiş bır zevk olarak vorumlanıyor Louis ve Lestat asla yaşlanmıyorlar. asla ölmüyorlar, a- ma aynı zamanda asla sevışmıyorlar da. Hiç kımse se- vışmıyor aslında. Dikkat çeken bır dığer nokta da. altı çizılen eşcmsel eğilımlere karşın kurbanlann her zaman kadın olması. • ANKARA (AA) - Kanuni Sultan Süleyman'ın doğumunun 500. yıldönümü kutlamalan çerçevesinde, TRT ve Avusturya Televızyonu ortak yapımı olarak gerçekleştirilen Kanuni Sultan Süleyman belgeselinin çekimlen tamamlandı. Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu Başkanlığı'nın da katkıda bulunduğu belgeselde Kanuni'nin devlet adamı kişilıği, yaşamı, yapıtlan, örnek davranışlan ve dönemındeki yeri anlatıhyor. Yönetmenliğini Avusturyalı tarihçi ve yönetmen Prof. Dr. Erich Figl'ın yaptığı belgeselin yapımcılığını da Sacit Doğruyol üstlendi. Türkiye, Avusturya, Hındıstan, Italya, Irak, Ürdün, tspanya, Malta, Rodos ve Macaristan'da çekımi yapılan belgeselin kurgusu da Avusturya'da yapılacak. • Kansını ve küçük kızını yitirmenın üzüntüsüyle yı- kılmış, New Orleanslı toprak sahibı Louis (Pitt), vam- pır Lestat (Cruise) tarafindan ısınlır. O artık ölümsüz bır vampirdir. 200 yıl sonra, San Francısco'da Louıs genç bır gazeteciye (Slater) öyküsü- nü anlatmaya karar venr. Anlattığı öykü, aşk, tutİcu. hü- zün, acı, pışmanlık ve korkunun ıç ıçe geçtıği 200 yıl- lık bir vampir tarıhıdir. Ama gerçek bır karanlıklar prensı olan Lestat'ın çev- resınde dönen butarih, ölümlü bir insanın tutkulannı ya- şayan bır ölümsüzün, yüreğı insan kalmış, duygu dolu, katıldığı karanlıklar dünyasına tam olarak ayak uydura- mamış bır vampınn agzından anlatılmaktadır. Çünkü eşı ve çocuğuyla mutlu yaşayan Louıs, Lestat sayesın- de ölümün. hastalığın ve acının ötesıne geçmıştır, ama ınsanhğından da olmuştur. Yanı yıtırdıkleri, kazandık- larından fazladır aslında... Film, diğer vampir filmlen- nın tersine, kurbanların değil, vampırlenn dünyasına ışık tutuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle