27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EYLÛL1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Reichstag paketlensin ıııi? MEHMET BAYHAN CDU üyesi VVoifgang Scha- uble'ın konuşması özet olarak şöyle: "Christo'nun Kaliforni- ya'da bir adayı, Japonya'da kır- sal bölgeyi ve Paris'te *Neuf Köp- rüsü'nü paketlemiş obnası beni de etkilemekte. Ancak önerisi- nin sanatsal yönü bizi ilgilendir- miyor. Bu, açık düşüoceli olup otanama konusu da değil. Re- ichstag, Neuf Köpriisü degildir, yakm Alman tarihinin önemli bir simgesidir. Tarihimizin dö- nüm noktalan bu taş binada iz bırakmıştır. Yüzyılımızdaki Al- man kaderinin tanığıdır bu bina. 1918'de, bir balkonundan ilk Al- man Cumhuriyeti açıklanmıştı. 1933'te yakılması bir barbar diktatörlüğün yolıuıu açtı. On iki yıl sonra, iki Kızılordu aske- rinin çatısma diktiği bayrak Üçüncü Reich'ın sonunu ilan etti. Beriin ve Almanya'nın bö- lünmüşlüğünde önemli bir simge idi. Deneylere kurban edilecek sı- radan bir bina değil ve bu değer- de çok simgeye sahip değiliz. Başka hiç bir ülkede benzer hiç bir bina bu tür eylemlerle karşı karşıya kalmadı. Tartışılan, ama etrafında birleşilen, sahip çıkılan politik eksenlerdir bu simgeler. Reichstag'ın paketicnmesi halkı bir araya getirmez, aksine, böler ve şaşrrtır. Birçoğu, başka önemli işbniz olup olmadığını so- racaktn*. Unutmayın ki >atan- daşlarımız tarihimizin, demok- rasimizin ve kültüriimüzün onu- runu bizlere emanet etmiştir. Be- nimle beraber karşı oy kul- lanın." Christo, 22 yüdır paketlemekten söz ediyor Böylesi bir konunun meclis gündemine alınıp tartışmaya ve oylamaya açılrruş olmasına bi- raz şaşırsanız da. SPD sözcüsü Peter Conradi nın konuşmasını iki kere okumakta yarar var. 1960'taki bir konuşmasında Adolf Arndt şunlan söylemişti: "Demokratik bir ortamda hiç kimse sanatın ne olduğunu belir- lemeye kalkamaz. Daha da öte- si, hiç kimseye böyle bir hak ve yetki verilemez... Sanat, oy ile belirlenemeye- cek bir alandır. Bizler, iş ve ev, vergi ve yol gibi konularda ad- lanna karar vereüm diye seç- New Yorklu sanatçı Christo, Almanlann ünlü meclis binası Reichstag'ı kumaşla kaplayarak paketlemek için uzun yıllardır girişim yapıyordu. Yüz bin metrekare kumaş kullanacak ve giderleri kendisi karşılayacaktı. Toplumun geniş bir kesiminde süren tartışmalar, yakınlarda Alman Federal Meclisi'ndeki oylama ile sonuçlandı. Karşı uçtaki iki milletvekilinin konuşmalanna goz atmakta yarar var. (KulturChronik-3/1994) menlerimizce görevlendirildik. Bu konulann arasında sanat yoktur. Sanat üzerine konuş- mak zordur bu nedenle. Christo'nun projesi hemen tûm sanatçılar ve eleştirmenler- ce desteklenmekte. Bütün bu in- sanlar, yakm gelecekteki meciis binamız Reichstag'ın paketlen- mesine izin verilmesini istemek- tedirier. Onlara göre bina böy le- ce yeni ve estetik bir görünüm kazanacaktır. Bu eylem bizlere, binay ı değişik bir şekilde algda- mak olanağı terecektir. Vergi ödeyen vatandaşlanmıza yeni bir yûk gelmeyecektir, çünkii Christo giderleri kendisi karşıla- yacaktır. Her -ye\ in fijatı ile öl- çüldüğü bu dünyada bu sanatsal gösteri, sanatın ticari eşyadan daha başka bir şey olduğunu vurgulayacaktır. Etkinlik sade- ce on dört gûn sürecek, TV ve basın ile tüm dünyaya yayüacak ve insanlığm belleğinde yer ede- cektir. Sanatsal yaklaşunlara politik bir görüş eklemek istiyorum. Christo 22 yıldır bu binayı pa- ketlemekten söz ediyor ve tüm girişimleri yapıyor. Kararlılık ve inattan etkilenmemek olası mı. Bu tavırdır ki erişihnez gibi gö- riineni olanaklı kılar. Bu bir po- litik, hatta demokratik-sanatsal eylemdir. Keşke poütik kam- panyalarımızda da aynı ka- rar lılığı ve direnme gûcünü gös- terebüsek." Yeni başlangıç için eşsiz bir sanat gösterisi "Partim bu projeyi iki kere tartıştı. Oylama yapmadık; eleş- tiren de \ar destekleyen de. Bazıları "ekonomik kriz. mil- yonlarca işsiz, aşın sağm dehşe- ti ve gelecekten endişe varken Federal Meclis sanatı konuşu- >or" diyor. 'Daha önemli konu- larımz yok mu' diye soruluyor. Bir karşı sorum var: Gereksin- meler ve korkular, savaş ve işsiz- lik var diye sanat üzerine konuş- ma olmamalı mı? Sanatın, so- runların çözümü sonrasına erte- lenmesi ne ilkel bir düşüncedir. Tam tersi doğrudun savaş ve is- sizlik olduğu için, umutsuzluk ve korku, umursamazlık \e düşgü- cü yoksunluğu olduğu için sanat gündeme gelmelidir. Christo'- nun çaltşması ile umut ve cesaret veren, kendine güveni güçlendi- ren, güzel ve ışık saçan bir moral yapı oluştunılacaktır. Seçmenlerimiz bu eylemi yanlış anlar diye endişelenenleri- miz var. Onlara açıklamak bi- zim sonımluluğumuzdur. Paket- lemenin ne Reichstag'ı ne de Al- man tarihini zedeleyeceğini an- latmalıyız. Tam tersine, Berlin'- de yeni bir başlangıç için eşsiz bir sanat gösterisi olacaktır. Hem de vergilerden kunış öde- meden. Cyelerden hangileri seç- menlerden korkmaktadır. Kor- ku, seçmenlerimize danışmada veya sanat ve politikada iyi bir çıkış noktası degildir. Cesaret gereklidir, yüreksizlik değil. Paketlenmesi 223'e karşı 292 oyla kabul edilir Bazıları 'binanın itiban tehli- kede' diyor. Neden on dört gün yeni bir deney yaşamaktan alı- koyalım kendimizi? Bir gün ça- Itşacağımız bu binada pek auşıl- madık ve yeni bir deneye izin vermeyecek düzeyde politikacı- lar mıyız? Christo'nun Reichs- tag'ı paketlemesi yeni bir baş- langKi, yeni bir dönemi işaretle- yecektir. Alman parlamenter demokrasisinin tarihinde yeni bir sayfa açılacaktır; kendine güvenen, olgun, hoşgörülü, yeni- ye açık, alışılmadığa karşı ilgili, umutsuzluğun kol gezdiği bir çağda yürekli... Şiddet görüntülerinin ağır bastığı günümüzde ince ve du- yarlı bir işaret olacaktır. Tüm dünya TV'lerinde paketlenmiş Reichstag ile beraber Rostock, Mölln, Solingen ve Hoyersvver- da'dan çok daha banşsever bir Almanya görüntusü yayılacak- ör." Sonuçta. Reichstag'ın paket- lenmesi 223'e karşı 292 oyla ka- bul edilir. Christo önümüzdeki haftalarda eylemini gerçekleşti- recektir. Peter Conradi'nin ko- nuşmasını okuduğumuzda bir kıvancı paylaşmamak olası de- ğil; insan her koşulda sanata açık ve saygılı olduğunda daha insandır. Bir başka ülkede olsa da. bu anlayışın baskın çıkabil- diği bir çağda yaşamak gene de kıvançtır. Tüm boyutlan ve satır aralan ile olaydan. konuş- malardan alınacak çok ders var. Bakarsınız birileri yarar- lanır. TRT Müzesi'nde geçmişe yolculukANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cızırtılı taş plaktan, Mustafa Kemal'ın sesı yayılıyor. Yıî 1935. CHP'nin kurucusu ve ilk genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk. partisinin kurultayı- nda konuşuyor. Delegelere hitap eden Mustafa Kemal'in sesini duyurmalc için Philips marka bir mikrofon kullandığjru biliyor muydunuz? Belki aranızda, dedeleri o kurultaya kaülrruş olanlar bir olasılık bilebilir. Ama büyük çoğun- luğun haberi bile olmadığı kesin. Eğer, Cumhu- riyet Türkiyesi'nin iletişim teknolojileri tarihini bilmek, geçmişe yolculuk yapmak istiyorsanız, buyrun TRT MüzesTne... Radyo yayıncıhğında 67, televizyon yayıncılığında da 26 yılı geride bı- rakan TRT, geçmişini bir bütün olarak biraraya getirmese de. günışığına çıkardı. TRT'nin 30. kuruluş yıldönümü çerçevesinde oluşturduğu TRT Müzesi açıldı. Radyo ve televizyon olmak üzere iki ana bö- lüme aynlan müzede, gecmiş bir bütün halinde yer almıyor. Birbirinden kopuk yıllara ait araç- gereç, bilgi, belge. taş plaklar çeşitli zaman di- limlerinden bulunup ortaya çıkanlmış. Müze'de aradığınız taş plaklarsa, çok azı kalmış. Ankara TRT müzesinin en önemli bölümünü Atatürk'ün 1935 yılında CHP Kurultayı'nda yaptığı açış konuşması ile 10.yıl nutkunu okuduğu mikrofon oluşturuyor. 1930'lu yıllara ait mikrofon, Philips marka. Mikrofonun sehpası ise 1938 yapımı. Atatürk'ün 10. Yıl Nutku ise 1957 yılında plağa kaydedilmiş. Radyosu'nda yer yokluğu gerekçesiyle birçoğu imha edilmiş. Yok, aradığınız televizyon araç ve gereci ise, o da, Makina Kimya Endüstrisi(M- KE)'ne "hurda niyetine" verilmiş. Bütün bunla- ra rağmen, Atatürk'ün "Nutku"nu okuduğu mikrofon, ve taş plağın, yanısıra, 1935 CHP Kurultayı'run açış konuşması plağa aktanlabil- miş. İsmet Inönü'nün İzmir'de halka seslenişi. Kasım Gülek'ın bir konuşması da taş plaklar arasında ilk sırada yerini almış. TRT müzesi, teknik uzman ekibin Ankara, Istanbul ve İzmir depolannda hizmet dışı kalan cihazlardan sergilenmeye uygun olanlann belir- lenmesi sonucunda oluşturuldu. Gecmiş yıllar- da radyo ve televizyon yayınlannda kullanıla- rak teknik ömrünü tamamlamış 25O'yi aşkın çe- şitli cihaz. elden geçirilerek genel bakımı, smı- flandınlması ve onarımı tamamlandı. Müzeyle ilgili çalışmalar arasında yer alan tanıtıcı broşür- ler, 194O'lı yıllarda yaınlanmış radyo dergilerin- den kolaj tekniği ile derlenmiş. Müzede başlıca, Marconi marka radyo ve kontrol ünitesi, ölçü araçlan, mikrofonlar, 1940'b yıllann başında kullanışmış çelik şeriıli, kaydedici okuyucu, 1950 yıllann başında yurda gelen radyo-teyp birleşik aygıtı. 1970'li yıllarda yararlanılan 16mm C.P fılm kamerası, 1967'de alınmış tılm seslendirme masası ve bir çok malzeme bulunu- yor. TRT müzesinin en önemli bölümünü Ata- türk'ün 1935 yılında CHP Kurultayfnda yaptığı açış konuşması ile 10.yıl nutkunu oku- duğu mikrofon oluşturuyor. 1930'lu yıllara ait mikrofon, Philips marka. Mikrofonun sehpası ise 1938 yapımı. Atatürk'ün 10. yıl nutku ise 1957 yılında plağa kaydedilmiş. Atatürk'ün 1935 yılında 4. Olağan CHP Kurultayı'nı açış konuşması da 1949 yılında sesli fılmden plağa aktanlmış. Atatürk'ün kurultayı açış konuşma- sından anlaşılabılen bazı bölümlerde şöyle: "Partimiz, iç ve dış düşmanlannın süngüleri altı- nda uçurumun kenannda > ıkık bir ülke, türlü düş- manlarla kanlı boğuşmalar, \ ıllarca süren savaş altında kuraldu. Ondan sonra içerde ve dışarda saygıyla anılan ve demir atan yeni sosyete ve yeni bir bayrak ve bunlan başaraıak için yapılan dev- rimler. Bayanlar ve Baylar. partimizin her kurultayı ayn bir özelh'k taşımaktadır. 1927 kurultayı, Cumhuriyet'in sarsılmaz temeüeri olduğunun an- laşümasına, 1931 Kurultayı, güvenlik ve sukünun kesin olarak yeıieşrnesine, bu kurultay ise büyük ölçüde gelişim ve içinde bulunduğumuz yıllara rastlıyor. Llusa hizmet yolunda bütün varlığı- mtzla çalışmak parti üyelerinin bozulmaz andıdır." Reiser, 'Adarn Sanat'ta Küitfir Senisi- Adam Sanat Dergisi'nin, eylül sayısında ka- rikatürcü Reiser'in karika- türlerine ve yaşam öyküsüne geniş yer verilmiş. "Beş milyar ınsanın olduğu bir dünyada gül- mek için epey neden olduğuna" inanan ve 1985 yılmda ölen Re- iser, Fransa'nın önemli karika- türcülerden sayüıyor. Derginin eylül sayısında Me- met Fuat'm "Öykücülüğü- müz". Mehmet H. Doğan'ın "Şiirce". Uğur Kökden'in "Ayazda Bir Yürek", Orhan Barlas'ın "Güzel Araçlar-Ger- çek Amaçlar", Ataol Behra- moğlu'nun "Nazım Hikmet'in M(xiern Türk Şüri Üzerinde Etkileri", VecBn Timuroğlu'- nun "Kürşat'la Bir Söyleşi", Murathan Mungan'ın "Edebi- yatımızda Pisboğazlar", Gür- han Tümer'in "Mini Deneme- ler", Yücel Kayıran'ın "Abdül- kadir Budak'ın Şiiri: Kerem'in Çığlığı", Huseyin Peker'in "Günyol ve tki Şür Kitabı" başlıklı yazılan yer ahyor. Fet- hi Nad'nin "Eleştiri Günlüğü" nün yanısıra Salah Birsel, Er- cürnent Uçan, Cevat Çapan, Nihat Ziyalan, Yeşûn Salman, Hidayet Karakuş. tnci Asena, Erdal Ak>va, Enis Batur, Tank Gönersel, Turgay Fişekçi,Hay- dar Ergülen, Sunay Akm'ın da şıirleri yer alıyor. 18.Montreal Film Festivali'nde 63 ülkeden toplam 340 fılm gösteriliyor Kanada belgeselleri yoğıuılııkta • Hollywood, Kanadah yönetmenleri içine çekemese de biçemlerini ve dillerini etkiliyor. Ancak, Kanada fılm endüstrisinin güçlü yanlan da var. Kültür Servisi - Bu yıl 18'inci- si düzenlenen Montreal Film Festivali'nde 63 değişik ülke- den toplam 340 fılm gösterili- yor. Bunlann arasında Oüver Stone'un 'Narural Born Killer' adh fılmiyle, Alan Zweig'ın 'The Darling Family' adh fılmi yer ahyor. Stone'un, senaryosunu Qu- entin Tarantino'nun yazdığı, 'Bonnie ve Oyde'ı anımsatan fılmiyle, Zvveig'ın fıhninin baş oyuncusu Linda Griffiths'in oyunundan sinemaya uyarladı- ğı, eskiden hippi olan bir çiftin öyküsünün anlatıldığı filmi, festivaldeki çeşitliliği gösteri- yor. Festivalde aynca Jan Ki- dawa-Blonski'nin 'Diary in a Marble' fıhniyle, Mkhale Aus- tin'in 1817 yıhnda İngiltere'de bir köyde görülen ve bihnen hiçbir dih konuşamayan, esra- Andre Forcier'nin'VVyoming Rûzgan' adlı fiuninde Sarah-Jeanne Salvy ve Francois Guzet. rengiz bir genç kadını konu alan 'Princess Caraboo' adh fıl- mi yer ahyor. Montreal Film Festivali'nin direktörü Serge Losique Kana- da fılm endüstrisinin üçe bölün- düğünü belirtiyor. Kanadah sinemacılar da Av- rupa'daki meslektaşlan gibi Amerika'nın manyetik çekim alanına kapıhyorlar. Hollyvvood, Kanadah yönet- menleri içine çekemese de bi- çemlerini ve dillerini etkiliyor. Kanada aynca, Avrupa sine- masını etkisi altına alan sorun- lann laboratuvar boyutunu oluşturuyor. Ancak, Hollyvvood'un çeki- ciliğine kapılmasına karşın. onun baskınlığından korkan Kanada fılm endüstrisinin güç- lü yanlan da var. En eski geleneklerinden biri, belgeseller. 1900 gibi erken bir tarihte kurulan Bioscope Com- pany'nin kuruluş amacı, göçü teşvik etmek için seyahat fılmle- ri çekmek. Konulu. uzun met- rajlı fılmler ise 1914 yılından beri çekiliyor. Festivalin 'Kanada Panora- ması'bölümünde yer alacak 19 fılmin 8'i belgesel. Oiğer bö- lümlerde de Kanada fıhnleri var. Açıhşta gösterilen ve festi- valin yanşmalı bölümünde yer alan Claude Massot'un 'Kab- loonak'ı da bu fılmler arasında. Bu filmin çekimleri Sibirya ve Kuzey Kanada'da gcrçekleşti- rilmiş. Kanada belgeseli Festivalde gösterilecek bir başka Kanada belgeseli, Nor- man VVilliam taraftndan var ol- duğu kabul edilen bazı kişiler hakkında yapılan araştırmalar- dan oluşuyor. Avrupa'da mülteci olan Que- bec'li William'ın insani yardım örgütleri ve kampanyalan kis- vesi altında çeşitli ülkelerdeki politik ve mali projelerle ilgisi bulunduğu ileri sürülüyor. Jacques Godbout 'L'AfTaire Norman William' fılminde bir esrar perdesini aralamaya çalışıyor. Andre Forcier'nin 'Le Vent du Wyoming - Wyoming Rüzgan' adlı filmi ise pek çok ülkeyi do- laşması beklenen bir Kanada- Fransız ortak yapımı. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL 9 Eylül'ün 72. Yılında Savaş ve Barış Edebiyat-ı Cedide'nin önde gelen şairlerinden biri olarak kabul edilen Cenab Şahabettin, Yunan ordusu- nun Bursa'ya kadar yayıldığı günlerde karşı koymaya çalışan ulusal güçleri, işbirlikçi Ali Kemal'in Peyam ga- zetesinde şöyle kınıyordu: "llkbaharda Bursa ovasını bir savaş alanı yapmak ya- rabbi!.. Bu çılgın teşebbüs güzelliğe tabiatın hukukuna, zemin ve semaya karşı ahmakça bir cinayettir." Bir barışseverin tepkisi olarak mı düşüneceğiz bu sa- tırları. Yoksa Yunan ordusu ile onu silahlandıran emper- yalizme teslim olma çağrısı mı? Ülkenin tam bağımlı duruma getirilmesine çeyrek ka- la kendilerini Osmanlı sayan "münevver"\enn çoğu aynı kafadaydı Cenap Şahabettin'le. Üstelik yokluğa, yoksulluğa karşın Anadolu'da crgüt- lenmeye çalışan vatanseverleri "çılgın" ve "hain" ola- rak nitelemek, işgal komutanlarıyla sarmaş dolaş, "dün- ya sulhu"na katkıda bulunmak gibi görünüyordu o kafa- lara ABD Cumhurbaşkanı Wllson'un ilkelerine bağlanarak "manda "cılığa oynayanlar da onlardır. ingiliz Muhipleri Cemiyeti'nin kurucuları arasına katıl- makla savaşı önleyeceklerini umanlarda. 1918-1923 yıllarındaki olaylara Cenab Şahabettin ve kafadarlarının mantığı ile yaklaşırsak, Izmir'in işgalin- den bir gün önce düzenledikleri mitingte "Işgali tanımı- yoruz. Şehrimizi ve bölgemizi savunmak için 'Vatan Or- dusu' o7uşfuraca(?'z"diyecanlarını ortaya koyanlar, Ege ovalarını kana bulamak ısteyen gözü dönmüş savaş kışkırtıcıları sayılmaz mı?.. Ya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni örgütleyenler, böl- gelerinden milletvekili seçilerek görev başı yapanlar? Ya başta Mustafa Kemal Paşa, bağımsız Türkiye uğru- na baş koymuş binlerce isimsiz neferi ve subayı Kurtu- luş Savaşı'nın?.. Işbirlikçinin sözlüğünde hain, Şeyhülislamın fetvasın- da eşkıya.. Gerçekten Şeyhülislamın fetvasındaki (5 Nisan 1920) savaş ve barış yorumuna bakılırsa "Şeriata ve Halife Padişaha başkaldıran eşkıyalann (Kurtuluş için savaş verenlerin, Ş.K.) katli vaciptir." Anadolu'da görevli 153 müftü adınafetva veren Anka- ra Müftüsü'nün karşı görüşü ise şöyle: "İşgal edilen memleketleri düşmandan temizlemek için mücadele eden ve savaşan Islam halkı, eşkıya sayı- lamaz. Bu savaşta ölenler şehid, hayatta kalanlar gazi- dir." Savaş mı? Barış mı? Türkiye halkının büyük çoğunluğu, Osmanlı kafasına da, çağdışı kalmış şeriat kafasına da inanmadığı için, Kurtuluş Savaşı'na katılarak verdi bu soruların yanıtını. Bu nedenle 9 Eylül'ü sonuç değil başlangıç görenler haklıdır. Değişik sınıf ve katmanlardan gelen Anadolu insanının emperyalizme ve eskimiş, kimliğinı yitirmiş Osmanlı kurumlarına karşın çağını, kendini algılama bi- lincinin simgesi olarak görenler de haklıdır. Unutmayalım ki 9 Eylül'den sonraki sürecin ilk aşama- sında Balkan ülkeleri arasındaki çatışkılar giderilmiş, özellikle Türk-Yunan halklarınm kardeşliği gündeme gelmişti. 1930da Yunanistan Başbakanı Venizelos, aynı yılın Nobel Ödülü'nün Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa'ya verilmesini önerirken ödül ku- rulu başkanlığına şöyle yazıyordu: "Yeni Türkiye devleti komşularıyla tüm toprak sorun- larını çözmüş, ulusal ve siyasal sınırlarını güvence altı- na almış ve Ortadoğu 'nun gerçek bir barış dayanağı ol- muştur. Barışa olan bu değerli katkı. tümüyle Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa ya aittir. Ben, 1930 yılı Yunanistan Başbakanı olarak Turk-Yunan and- laşmalarmın imzalanmasıyla Ortadoğu bölgesinde olu- şan yeni barış dönemini göz onünde bulundurarak No- bel Barış Ödulu sayın komite üyelerine. Mustafa Kemal Paşa 'yı aday olarak önermekteyim.'' (Anan Asım Bezir- d, Inceleme ve Şiirlerle Türk-Yunan Dostluk ve Barışı, I. bas. 1987, sf. 26) Sözümü, Yunanistanlı şair Filippos Mavroyorgis'ın (doğ. 1924) Ahmet Yorulmaz dostumun dilimize çevirdi- ği dizeleriyle bitirmek istiyorum. O kuşaklar ki dökülüp gittiler yapraklar gibi birer ikişer yeni bir şafak bekleyerek, Ama yaşattılar yıllarca umudu diri tuttular. yemesin diye kimseyi o kanlı canavarlar artık; kucaklasm diye tüm evreni barış ve insanlık. Billup Çağlar ve Mehtab Kardaş'dan 'Minyatüp Resim Sergisi' Kültür Servisi -Billur Çağlar ve Mehtab Kardaş'ınMinyatür Resim Sergisi I0-I9 Evlül tarihleri arasında The Marmara Oteli'nde izlenebilecek. Sergi. minyatür sanatını. çağdaş resim anlayışı iledeğerlendirerek eski teknikle birlikte eski sanat ruhunu da koruyarak daha ilerive götürmek için yaptıklan calışmaiardan oluşuyor. 1951 yılında İstanbul'da doğan Billur Çağlar. 1990 yılında Cahide Keskiner Atölyesinde çahşmalanna başladı. Mehtab Kardaş ise 1949 yılında İstanbul'da doğdu. 1990 yılında Cahide Keskiner Atölyesi'nde başladığı çalışmalannı. Mamure Öz - Semih İrteş atölyesinden sürdürdn. Topkapı Sarayı Geleneksel Türk Süsleme Sanatlan 2 yılhk sertifıka kursunu bitiren iki sanatçı çeşitli karma sergilere katıldılar. 'Geleneksel Türkiye' konulu fotoğraf yarısması Kültür Senisi - Yeni Yüksektepe Kültür Derneği tarafından düzenlenen 4. Ulusal Fotoğraf Yanşması'nın konusu 'geleneksel Türkiye' olarak belirlendi. Seçicı Kurul dışında tüm amatör ve profesyonel sanatçılara açık olan yanşma. siyah-beyaz baskı, renkh baskı ve saydam olmak üzere üç bÖlümdegerçekleştirilecek. Birkişi herbölümeençok beş yapıtla katılabilecek. Her bölüm ıçın 70 bin lira katılma ücreti alınacak. Yanşmanın seçici kurulu Ozan Sağdıç. Adnan Ataç, M. Arslan Güven. Ahmet Çakır. Abdullah Gündüz. Tacettin Teymur ve Ferim Cıkgel'den oluşuyor. Her üç alanda da birinci olan yapıta 3 milyon, ikinci olan yapıta 1.5 milyon, üçüncüye ise 700 bin TL. ödül verilecek. Aynca yanşmada her dalda iki yapıt mansiyonla, aynca AFAD, AFSAD ve Fotoğraf Dernekleri Çalışma Kurulu tarafından da ödüllendirilecek. Yanşmaya son katılma tarihi 10 şubat 1995 olarak belirlendi. 'Türk Tutkusu'nun çekimleri bitti Kültür Servisi -'Aşıklar' fılminin İspanyol > önetmeni Vicente Aranda, Antonio Gala'nın romanından uyarladığı 'Türk Tutkusu" adh fılmin çekimlerini tamamladı. Başrolünü Ana Belen'in üstlendiği fılmde hayatından memnun olmayan İspanyol birev kadınının birTürk'le yaşadığı tutkulu ilişki konu edihyor. Filmde Türk'ü Yunanlı oyuncu George Corrafacecanlandınlıyor. Aranda filme, biri Gala'nın romanına sadık kalan kötü. diğcri iyi iki ayn fınal çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle