26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLUL 1994 PAZARTESI DIZIYAZI POLrnKA VE OTESI MEHMED KEMAL Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu yöneticisi Dr. Nafis Sadık Cumhurİyet için yazdı Aileplanlaması,insanhakkıdırGünûmûzde dünya nüfusu, bir yılda, bugüne ka- dar yaşanan en üst düzeyde artış olan 95 milyonluk bir büyüme ile 5.7 milyara ulaşmıştır. Bu büyüme- nin yaklaşık yansı Afrika, Asya ve Latin Ameri- ka'nın gelişmekte olan ülkelerindedir. Öteki yansı ise Güney Asya ve Afrika'dadır. Insan nüfusunun büyümesi, dağılımı, yapısı ve göçü ile ilgili eğilımler özel bir ilgi konusu olma- lıdır. Bunlar; yoksulluk, çevresel baskı, erkek ve ka- dın bireylerin kendi haklannı kullanmadaki yeter- lilikleri gibi öğelerce etkilenmekte ve bunlan etki- lemektedirler. Bu haklardan birisi de aile planlamasıdır. Insan Haklan Konferansı'nda kabul edilmiş olan '1968 Tahran Bildirisi' şu ilkeyı getırmektedir: "Ana ve babalar, sahip olacaklan çocuklannın sayısını ve sıklığını özgüree ve sorumiu olarak beüriemekte te- me\ bir insan hakkına sahiptirler." Dünya Nüfus Konferansı'nın kabul ettıği,'Dünya Nüfiıs Eylem Planı 1974'te. "bütün çiftlerin ve bireylerin, sahip olacaklan çocuklann savısiiu vesıkbğını beüriemek- te ve buntı gerçekleştirebilmek için gerekli olan bil- gi ve araçlara sahip olmakta tenîel bir hakka sahip oiduğunu" bıldınlıyordu. ' Çiftlerin ve bireylerin kendi soylannı sürdürme I haklan, 1979 tanhli 'Kadınlara Karşı Her Tûrlü Ay- ı nnun Ortadan Kaldınlması Sözleşmesi'nde, 1984 ,'tanhli 'Uluslararası Nüfus Konferansı'nın tavsiye- ' lerinde ve kadın on yılı içinde 1985 yılında yapılan 'Dünya Konferansı'nda kabul edilmiş olan 'Nairo- bi beriye Dönük Srratejileri'nde tekrarlarunıştır. /Lalkınmakta olan ülkelerde her yıl yaklaşık yanm milyon kadın, gebelik nedeniyle ölmekte ve milyonlarcası da sonuç olarak hastalanmakta ya da sakat kalmaktadır. Milyonlarca kadın, çocuk düşünneye zorlanmakta ve birçoklan yasallık taşımayan güvensiz uygulamalar sonunda kurban durumuna gelmektedirler. Tahran'dan yirmı beş yıl sonra, aile planlaması hakkı, dünya nüfusunun yalnızca yansı için bir ger- çekliktir. Dünyada yaşayan en azından 350 milyon çiftin modern, güvenli ve etkili aile planlaması hiz- metlerine ulaşma olanağı yokrur. Bu, birey olarak sahip olduklan haklardan önemli biryoksunluktur. Bunun ayncâ, en temel insan hakkı olan yaşamak hakkı da dahil olmak üzere ınsan haklannın birçok öteki yönleri üzerinde de etkileri vardır. Kalkınmakta olan ülkelerde her yıl yaklaşık ya- nm milyon kadın, gebelik nedeniyle ölmekte ve milyonlarcası da sonuç olarak hastalanmakta ya da sakat kalmaktadır. Milyonlarca kadın, çocuk dü- şürmeye zorlanmakta ve birçoklan yasallık taşıma- yan güvensiz uygulamalar sonunda kurban duru- muna gelmektedirler. Annelik nedeniyle ortaya çıkan ölümler bütün endüstrileşmiş ülkelerde ve aynca birçok öteki ül- kede herften hemen ortadan kalkmıştır. Annelik ne- deni ile ölümün, dünyanın öteki köşelerinde rü- müyle ortadan kaldınlamasa bile önemli derecede azaltılması için, bugüne değin yapılandan daha faz- lasının yapılmamış olması, insan haklanna karşı bir saldındır. Bu, en kolay biçimde yüksek nitelik- li modern aile planlaması hizmetlerinin kullanılma- sının genişletilmeşi ile yapılabilir. Aile planlaması, kadınlann ve onlann çocukla- nnın yaşamlannı korumakta ve ailenin güvenliği- nin sağlanmasına yardımcı olmaktadır. Kadınlar bunu bilmektedir ve onlann bu bilgileri aile plan- lamasına olan yüksek ve daha da yükselmekte olan istemlerine yansımaktadır. Eğer kendilerine sunul- muş olsaydı, şu anda dünya çapında yaklaşık 120 milyon kadın daha, modern gebelikten korunma yöntemlerini kullanıyor olacaktı. Onlann gebelik- ten daha iyi korunmaya ivedi gereksinimleri vardır. Aynca, erkekler için de gebelik önleyicı araçlann geliştirilmesine gereksinim duyulmaktadır. Kendi soyunu sürdürme ile ilgili insan hakkı yal- nız bireysel olarak kullanılabilir. Çocuk sahibi ol- ma ya da olmama karan yönetimler, topluluklar ve hatta ailelerce bile alınamaz. Toplum ve toplum öl- çütleri kendi soyunu sürdürme karannı etkileyebi- lirse de karann kendısi gene de bireyin hak ve so- rumluluğu altındadır. IBütün kültürler doğuma saygı duymaktadır Bütün kültürler doğuma, topluma kıymetli bir katkı olarak değer vererek tam bir saygı duymak- tadırlar; bu bir övünme sorunudur. Ancak şu anda, doğurmanın, kadının bir görevi durumuna dönüş- türüldüğu; çocuk doğurma görevinin ise kadınlann bu konuda kendi kararlannı verme haklan olmadı- ğı biçiminde yorumlandığı görülmektedir. Bu, kültürün, kendi soyunu sürdürmek için bir baskı aracı olarak kullanılmasıdır. Kültür ve gele- neklerin bu biçimde tahrif edilmeleri kadından do- ğurmanın onunınu almakla kalmaz; bu, aynca, ka- dınlann kendilerinin de insan olduklannı anlama- lannı ve gelışmeye tam katkılannı vennelerini en- geller. Kültürel tartışmalar aynca, kadınlann doğum yapmaktan korunmalan için kullanılabilir ve bura- da açıkça bir kez daha belirtiyorum ki böyle dav- ranmak da insan haklannın bir ihlalidir. Baskı, ah- laki olarak igrendiricidir. Aynca bu, pratik yönden etkisizdirde. Toplumun ilgisi en iyi biçimde, kadın ve erkeklerin kendi seçme haklannı kullanmalan- na ve aynı zamanda kendi kişisel sorumluluk anla- yışlannı geliştinnelerine izin verilerek ve bunun için yüreklendirilerek kullanılabilir. Bireysel se- çimlerin ve sorumluluklann kabul edilmesi, kişile- rin ve bir bütün olarak toplumun gelişmesine de kat- kıda bulunur. Gelişme sürecinde kadınlar hiçbir şeyi, ne ortak olarak ne de bundan yararlananlarolarak eşit biçim- de paylaşmışlardır. Onlar kendi evlerinin içinde şid- det kurbanlandır, evlerinin dışında ise daha da ze- delenebilirdurumdadırlar. Ailelerine karşı olan so- rumluluklan nedeni ile kadınlar savaşın, siyasal ayaklanmalann ve doğal felaketlerin gerilimini ken- EsM Defterier... Dr. Nafıs Sadık, nüfus planlamasının dünya öJceğinde yaygmlaştınlması gerefine dikkaı t,cıvci CK JO* k diyon Tahran'daki konferanstan yirmi beş yü sonra, aile planlaması hakkı, dünya nüfusunun yalnızcayansı için bir gerçekliktir. Dünyada yaşayan en azından350 milyon çiftin modern,güvenli ve etkili aile planlaması hizmetlerine ulaşma olanağı yoktur. Bu, birey olarak sahip olduklan haklardan önemli bir yoksunluktur. Portre Nüfus konferansının ıııiman Dr. Nafıs Sadık. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) genel müdürüdür ve aynı zamanda BM Genel Sekreter Yardımcısı konumundadır. tşadamı Azhar Sadık ile evlidir; üç çocuklanndan başka iki çocuğu da evlat edinmişlerdir. Pakistan vatandaşı olan Dr. Sadık, Hindistan'da Jaunpur da doğmuştur. Babası Mohammad Shoaib, Pakistan Finans Bakanı ve Dünya Bankası Başkan Yardımcısı idi. Dr. Sadık, Kalküta'da Loreto College'de eğitim görmüş ve tıp doktoru unvanını da Karaçi'deki Dow Medical College'de almıştır. ABD'nin Baltimore Kent Hastanesi, The John Hopkins Üniversitesi ve Queens University'de, Kingston'da ve Kanada"nm Ontario kenrinde olmak üzere çeşitli görevlerde bulundu. 1954- 1963 yıllan arasmda Pakistan Silahlı Kuvvetleri'nde sivil tıp subayı olarak görev yaptıktan sonra hükümet Planlama Komisyonu, Saglık Bölümü'nün başkanlığına atandı. 1966 yılında Pakistan Merkezi Aile Planlama Kurulu'nun 'planlama ve eğitim' yöneticisi oldu. UNFPA'ya 1971 yılında katıldı ve 1973 yılında 'program bönunü şefi' oldu. 1977'den 1987'ye kadar aynı kuruluşun genel müdür yardımcılığını yapü. Dr. Sadık 1979 yılında 'Hugta Moore Ödühı'nü kazanmıştır ve bunu kazanan ilk kadındır. Nüfus ve siyasa konusunda iki kitabı ve çeşitli yayınlan vardır. Dr. Sadık, 250 milyon dolarlık bir bütçe ve 800 kişilik kadroyla çahşıyor. Kahire'de bugün başlayan ve her 10 yılda bir düzenlenen nüfus ve kalkınma konferansının mımandır. Nafis Sadık 3. BİNYIL'A DOĞRU DÜNYA 1994 1 Çin 2 Hindıstan 3 ABD 4 Endonezya 5 Brezılya 6. Rusya 7 Pakistan 8. Japonya 9. Bangladeş 10 Nıjerya 11 Meksıka 12 Almanya 13 Vıetnam 14 Filıpinler 15.Türk)ye 16. Iran 17 Tayland 18. Mısır 19. Ingıltere 20 Fransa 21.ltalya 22. Etiyopya 23. Ukrayna 24 Myanmar 25 G.Kore 26. Zaıre 27 G.Afrıka 28. İspanya 29 Polonya 30 Kolombıya 31. Arjantin 32. Tanzanya 33. Kanada 34. Fas 35 Sudan 36. Cezayır 37 Kenya 38. K Kore 39. Peru 40. Romanya 41Özbekıstan 42. Nepal 43. Venezüella 44. Tayvan 45 Irak 46. Uganda 47 Malezya Nöftıs (1000) 1 191 976 911.576 260 750 199.717 155.254 147.820 126.415 125.023 116.602 98 091 91.840 81 175 73.104 68.726 61.799 61.168 59.396 58.873 58.370 57.999 57.150 55.228 51.482 45.454 44.454 42.476 41.155 39.193 38.564 35.578 33 913 29.755 29.112 28.559 28.175 27.895 26.975 23.067 22.914 22.728 22.118 22.050 21.328 21.050 19.890 19.823 19486 48. Suudi Arabıstan 17.999 49. Srı Lanka 50. Afganıstan 17.889 17846 2010 1 Çın 2 Hindıstan 3 ABD 4 Endonezya 5. Pakistan 6 Brezılya 7 Bangladeş 8. Nıjerya 9. Rusya 10. Japonya 11. Meksıka 12 Iran 13. Vıetnam 14 Fılipınler 15. Etiyopya i&Türidya 17. Mısır 18. Almanya 19. Tayland 20 Zaıre 21 Ingıltere 22. Myanmar 23. Fransa 24. G.Afrıka 25 Italya 26 Ukrayna 27 G.Kore 28 Tazmanya 29. Kolombıya 30. Kenya 31. Sudan 32. Polonya 33 İspanya 34 Arjarrtın 35. Cezayır 36 Fas 37. Afganistan 38. Irak 39 Kanada 40 Nepal 41 Uganda NÜFUSUNUN GELİŞİMİ Nûfus (1000) 1 376.092 1 163 250 300 431 250.330 191708 179 708 164 821 161.969 145.183 130.397 118.455 100.381 91.729 89 337 89 047 81.323 80.688 78197 68 836 68.588 60 986 59 214 58 766 58 446 58 085 49.736 49 683 48 371 44.504 44.387 43.045 41.332 40 682 39.947 38186 38.112 34.724 34.545 33 410 32.258 30.690 42. Suudı Arabıstan 30.494 43 özbekıstan 44 Peru 45 K Kore 46. Venezüella 47. Gana 48. Malezya 49 Mozambik 50. Surıye 29.880 29 533 28.491 28.428 26594 26.589 25.406 24.174 2025 I.Çin 2. Hindıstan 3. ABD 4 Endonezya 5. Pakistan 6. Nijerya 7. Bangladeş 8. Brezılya 9. Iran 10 Rusya 11 Meksıka 12. Etiyopya 13. Japonya 14.Vietnam 15 Filipınler 16 Zaire 17.TürUy« 18. Mısır 19. Tayland 20. Tanzanya 21 G Afrika 22. Almanya 23. Myanmar 24. Kenya 25. Ingıltere 26. Sudan . 27.Fransa 28. Italya 29. Irak 30. Kolombıya 31 G.Kore Nütus (1000) 1.504 280 1.376.075 338.338 288.526 275.645 246.030 211 268 199.890 152.203 142.065 137 483 133.223 125.806 107 225 105.147 104 530 98.180 97.891 74.536 74.172 73.211 73.201 71.669 63.826 62.147 60.602 58.664 56.105 52.615 51.260 50.811 32. Suudı Arabıstan 49.064 33. Afganıstan 34. Ukrayna 35. Cezayır 36. Fas 37 Uganda 38. Arjantin 39 Nepal 40 Polonya 41. İspanya 42. Gana 43. Cote D'lvoirt 44 özbekıstan 45. Surıye 46. Kanada 47. Mozambik 48 Peru 49 Yemen 50. Venezüella 48.956 47 970 46.780 46.297 45.933 44 599 43 362 42.733 39.836 37.988 3 37.942 37 200 36 498 36 413 36.290 34 962 34.844 34 323 di paylanna düşenden çok daha fazla taşırlar. Sığın- macılann çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır ve Yugoslavya'nın parçalanmasında da görmüş oldu- ğumuz gibi, yalnızca kendi üretken rolleri sebebi ile planlı şiddete maruz kalabilmektedirler. 'Birinti Dünya Kadın Konferansı'ndan yaklaşık 20 yıl sonra biz hala cinsler arası eşitliğin gerekli- lığini tartışıyoruz. Bu arada, kadınlann gereksinim- lerine olan heveslılikten çok, haklanna yönelik olan ve daha çok konuşmalar biçiminde gerçekleştınlen mücadeleler verilmiştir. Onlann sağlığı, onlann eğitimi, onlann refahı her zaman ikinci planda kalmıştır. Artık bir deği- şiklik yapmanın zamanıdır. Bu değişiklik evde baş- lamahdır, doğum zamanında ve hatta doğumdan önce başlamalıdır. Bazı kültürler kızlara karşı sis- tematik bir aynm uygulamaktadırlar. Doğum anın- dan başlayarak kızlar erkeklerden daha az değerli olarak kabul edilmekte ve bu onlann çocuklanna ve birer yetişkin olarak yaşamlanna da yansımak- tadır. Yıyeceğe, sağlığa ve eğitime çok daha az oranda erişmektedirler. Belli bir konumdan yoksun olmalan, onlan ergenliklerine kadar izler ve onla- nn yaşamlannı da ve onlann çocuklannın yaşam- lannı da kırletır. Aynm artık kesinlikle durdurulma- lıdır. Cinsiyetler arası eşıtlik, insan haklannın teme- lidir. Bu yıl 'Uluslararası Aile Yüı'dır. Bunu fırsat bi- lerek ailenin bütün üyelennin ve özellikle çocuk- lann insan haklannın altını çızmek istiyorum. Ço- cuklar genellikle basitçe, evın ekonomik açıdan de- ğerli mallan ve ana babanın yaşlılık günlerinde bir güvence kaynagı olarak görülmektedirler. Ulusla- rarası Çalışma Orgütü (1LO) ve öteki gruplarca ya- pılan son araştırmalar, çocuklann sömürülmelen hakkında alarm vermekte olan eğilimler ortaya çı- karmışlardır. Çocuklann da -ilki kendileri olmala- n nedeniyle istenmeleri olan ve kendilerinden bek- lenmeyen- haklan ve gereksinimleri vardır. Bu yıl aynca, Kahire'de 5-13 Eylül 1994 tarihle- ri arasında yapılacak olan 'Nüfus ve Gefişme İçin Uluslararası Konferans' (JCPD) yılıdır. Bu konfe- ransın genel konulan; 'nüfus1 , 'sürekli ekonomik büyüme1 ve 'sürekli gelişme'dir. Cjelişme sürecinde kadınlar hiçbir şeyi, ne ortak olarak ne de bundan yararlananlar olarak eşit biçimde paylaşmışlardır. Onlar kendi evlerinin içinde şiddet kurbanlandır, evlerinin dışında ise daha da zedelenebilir durumdadırlar. Artık bir değişiklik yapmanın zamanıdır. Bu değişiklik evde başlamalıdır. Hazırlık çalışmalannın en dikkat çekici özellik- lerinden biri, hükümet dışı kuruluşlann, özellikle kadın kuruluşlannın ve gelişmekte olan ülkelerden hükümet dışı kuruluşlann geniş katılımlanydı. Yer- li insanlan temsil eden kuruluşlardan kadın ve er- keklerin kapsamlı katılımlanndan özellikle çok memnun oldum. 4-22 nisan tarihleri arasında 'kon- ferans hazırlık komitesi'nin üçüncü toplantısı yapıl- dı. Bu toplantı, konferans sekreterliğince hazırlan- mış olan 'Konferans Eyiem Tasan Programı'm göz- den geçirerek tartıştı. Tasan halindeki belgede, nüfus ile ilgili siyasa- lar ve programlann tartışılması, düzenlenmesi, yü- rütülmesi ve gelıştinlmesine olan katılımlann güç- lendirilmesi yolu ile bütün resmi ve hükümet dışı kuruluşlar arasında her düzeydeki ortaklıklann ge- liştirilmesi; H1V enfeksiyonuna yol açan vırüsün yayılmasının engellenmesi için gösterilen çabala- nn güçlendirilmesi ve yerel topluluklara toplumsal ve kültürel açıdan uygun gördükleri nüfus ve geliş- me ile ilgili hizmetlere erişmelerini güvence altına almak gibi birtakım başlıklar vardır. Tasan durumundaki belgeye son biçimini ver- mek için yapılan tartışmalann yanında, bu son ha- zırlık toplantısıyla, hükümet dışı kuruluşlara güven verilmesi ile ilgili istemler incelendi. Konferansın usulü ile ilgili kurallarsaptandı, bölgesel ve altböl- gesel konferanslann sentez raporlan incelendi. Kısa bir süre önce yazmış olduğu bir yazısında Genel Sekreter Butros GaK: "Çağdaş insan haklan sistemimiz. tarihten ve kül- türden gelen insana değer verme istemierinin bir mi- rasıdır. Bu, dünyanın büyük felsefelerinin, dinlcri- nin ve kültüıierinin sürekli öğelerini gösterir. Bugün bu, bütün halklann, üzerinde yaşamakta olduklan dünyanın bicimlendirilmesi \e paylaşılmasına katıl- malannı olanaklı kılarken, modern bilim ve ileri teknolojiler üzerindeyapdanmaktadır" demektcdır. 21. yüzyılın gelişme gündemi, bütün kadın ve er- keklere kendi doğalannda bulunan degerin verilme- sini onaylayacak ve onlann temel insan haklannı kullanmalan fırsatını kendilerine verecektir. Bu gündemde nüfusun ise özel ve önemli bir yeri var- dır. Amacımız, her düzeyde, olası en geniş seçim öz- gürlüğünü kurmak olmalıdır ve bu seçım sorumiu olarak, güvenlikle uygulanmalıdır. Haydi, özgür- lüğü ve onunla bırlikte gelecek olan sorumluluğu kabul etmek için hazırlanalım... Yarın: Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Prof. Gary S. Becker Savcıların, yargıçların, avukatların gün ışığına çıkma- mış nice olayları vardır. Yazıldığmda ilginçtir, ilgiyle okunur. Bunlardan biri Faruk Erem üstadımızın, biri de Çetin Yetkin dostumuzundur. Faruk Erem'in "Bir Ceza Avukatı'nın Anıları" sadece bir anı olarak kalmamış, ti- yatrosu, sineması da yapılmıştır. TV'de de sırası geldi- ğinde sık sık gösterilmiştir. Şimdi elimde Çetin Yetkin'in "Bir Savcının Not Def- teri'ndenl var. Çetin Yetkin'i hukuku bitirip, doktorasını yapıp Ankara Adliyesi'ne atandığı yıldan beri tanırım. Siyasetin sanata karşı oluşu üstüne bir kitap hazırlıyor- du. Daha işin ilk adımında başını derde sokacak kapıları çalıyordu. Dert yoksa o derdi icat ediyordu. Böyle işler- den kişinin başı nasıl ağrır, bir hukuk adamı olarak kendi daha iyi bilir. Bilirdi de idealizmi ağır basıyordu. Kitap il- gi topladı, birkaç basım yaptı. Çetin Yetkin, savcılıktan üniversiteye, gazetecilikten yazarlığa (araştırmacı) atlamayı bildi, birçok meslek de- ğiştirdi. Çetin Yetkin, büyük gazetelerde çalıştı. Yazıları okun- du. Belalı bir yazar oldu, diyorum. Doğrudur. Bela bir yere gizlenmişse, o delikten çıkar, gelir, onu bulur. Hatta bir kezinde ölüm, Yeniköy'deki dağ evinde, bir kapı eksi- ğiyle gelip, onu bulmuştu. Bir kapı arayla ölümden zor kurtuldu. Ölüm çok değil, bir kapı yanılmıştı. Başkalarından işittiğime göre Yeniköy'deki babaevi- ne pusu kurmuşlar, beklemişler, tam kapıdan çıkarken ateşlemişler, çıkan kurşun Çetin'i değil, ona çok benze- yen komşusunu bulmuştu. Komşu gitmiş, Çetin kurtul- muştu. "BirSavcının NotDefteri'nden"\ bir anılarzinciri değil, yaşanmışolaylardı. Bunların içindenseçmeler yapılabi- lir. Bunlar cumhuriyet savcılığı yaparken başından ge- çenlerdir. 12 Mart döneminde fuhuş yaparken kapatılan oteller; sorumiu makamlardan gelen buyruklarla bu otellerin açılması; 12 Eylül döneminde siyasal polisin yaşı küçük ktzları satması, hep fuhuş üzerine alınıp veri- len buyruklar... Çetin, yalnız yakındakileri anlatmıyor, uzak olaylara da ışık tutuyor. Bir de gizli kalmış, birçok yakın ve uzak dostun karıştığı olaylar da var. Bunların üstünden geç- mişin silindiri geçmiştir. Benim de karıştığım bir olay var. Istanbul'daki 1 Mayıs duruşmasında savcı Çetin Yetkin'dir. Duruşmadasoruş- turmanın genişletilmesini istiyor. Böylece davanın kap- samı anlaşılacaktır. Çetin'i bu istek üzerine, hemen pasif bir göreve alıyorlar. Çetin, durumu anlayınca istifa ediyor. Derken hükümet değişiyor. Başbakanlığa Ecevlt, Adalet Bakanlığına Mehmet Can geliyor. Bu yeni geliş- me karşısında savcılığa dönmek istiyor. Çetin, bana gel- di, Mehmet Can'la görüşmek, savcılığa dönmek istedi. Amacı 1 Mayıs olaylarını canlandırmaktı. Çetin'le kalktık Ankara'ya gittik. Elinde 1 Mayıs olaylarını canlandıracak bir dosya vardı. Bu dosyadan birer suret de Turgut Ka- zan, Metin Şekercloğlu ve bende varmış (geçmiş gün unuttum). Bu olayı Çetin deşmek isterken şu yanıtı alıyor: "Konu üstüne gidilmeyecek, geçmişin kulleri kanştırılmaya- cak, olaylar adliyenin değil, polisin malı olmuştur." Kitapta böyle birçok olay var. Hepsi de geçmişin malı olmuştur. Çetin de zaten bu olayları geçmişi deşmek için değil, bir hoş sada olsun diye yazıyor. Bırakın 70'li yıllan, şuradaki üç beş yıllık olayları bile dürülmüş def- terier saymıyor muyuz? Bu da dürülen defterlerden biri olsun!.. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Tath su kefali. 2/ Ko- runmak için birine ya da bir yere bırakı'an eşya... Tavlada bir sayı. 3/ Af- rika'da bir ırmak... Mu- habbet tellalı. 4/ Bir akademik unvarun kısa yazılışı... Bir hayvan... Büyük erkek kardeş. 5/ Korkmak, ürkmek... Hayvanlara vurulan damga. 6/ Yoksullara yi- yecek dağıtan hayır kuru- mu. 7/ Türk müziğinde "usul" anlamında kullanılan söz- cük... Aruz ölçüsünde, kısa okun- ması gereken bir heceyi uzatma. 8/ Faruk Nafiz Çamlıbel'in üç perde- lik manzum oyunu. 9/ Yeni doğur- muş memelilerin ilk sütü... Ayın ve kimi yıdızlann dolayındaki ışık çevresi. VT.TCARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tahta kıhçlarla yapılan Japon dövüş sporu... Üstü kapalı olarak anlatma. 2/ Yalıcapkını da denilen ve su kıyılannda yaşayan bir kuş. 3/ Renkli televizyon sistemle- rinden biri... Küçük çocuklan korkutmak için uydurulmuş ya- ratık. 4/ Genişlik... Gözleri görmeyen... Ender, seyrek. 5/ Tüy- süz şeftali. 6/ Derebeylik Japonyası'nda en aşağı sırufı oluştu- ran halk... Erzincan'ın bir ilçesi. 7/ Bir bağlaç... Fide yetiştir- mek için aynlmış toprak bölümü. 8/ Süsü ve gösterişi olrna- yan... Samit de denilen ve sözsüz oynanan köy seyirlik oyunlannın genel adı. 9/ "Hile. tuzak" anlamında argo sözcük. ÎLAN T.C. LÜLEBURGAZ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1992,1208 Davaa Mustafa Şinn tarafından davalılar Kazım Şirin vs. aley- hine açılan taksim ve izalei şüyu davasının yapılan açık duruşması sonunda dava konusu Lüleburgaz Turgutbey Köyü hudutlan dahi- lınde tapu sicilinde 420.421.422 parsellerin ortaklığının saüş suretiyle gidenlmesine karar venlmiş. karar davalılar Gülay Hari, Nuray Hari ve Meral Han'nin gösterilen adreslerine tebliğ edilememiş, zabıtaca yapılan araştırmada da adresleri tespit edilememiş olduğundan veri- len satış karannın Uanen tebliğine karar venlmiş olup. dava konusu taşınmazlar icin verilen satış karan davablara Uanen tebliğ olunur. 8.8.1994 Basın: 50651 Y A Y I N H A K K I C u m h U h y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z ILAN T.C. PINARBAŞIASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1994/43 Karar No: 1994 141 Davacı Cihan Tuncay vekili Av. Fuat Şıklaroğlu tarafından davalı Hatice Tuncay (Faüh Mahallesi Gebı Cad. No 126 3 adresi gösteril- mek suretiyle) açılan boşanma davasında dava dilekçesi mutad vası- talarla tebliğ edilememiş ve gazete ilamı ile tebliği yapılnuş bu kez yapılan yargılamada mahkememizin 1994 43esas 1994/141 karar sa- vilı ilamı 30.6.1994 tarihinde karara cıkmış olup, Jstanbul Üsküdar Selimiye Mahallesi 038 18 cilt 97 sayfa 1596 kütükte evliUkleri kayıüı taraflann boşanmalanna karar venlmiş olup, belirtılen bu karann yayın lanhinden itibaren 15 gün içinde temyız edilmediği takdırde kcsinleşeceğinin karar tebliği yenne kaim olmak üzere ilan olunur 19.8.1994 Basın: 50645
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle