Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL1994 PAZAR-
8 PAZAR KONUKLARI
MGKmn göigesindekidüşüncesuçuayıbıSUNUŞ: 21. yüzyılagirerken hala "fıkir suçu
ayıbını''üzerinden atamayan Türkiye için Adalet
Bakanlığı 'nın 3 eylülde oluşturduğu Düşünceye
Özgürlük Komisyonu 'nunyaratîığı umut ışığının
üzerinegölgedüştü.
Komisyonun ilk toplantısına çağrılan Barolar
BirliğiBaşkanı ile tüm Türkiye baro başkanlan,
Basın Konseyi vegazeteciler cemiyeti temsilcileri,
üniversite öğretim üyeleri veyargıçlar arasından 30
kişilik komisyon oluşturuldu. Terörle Mücadele
Yasası ve diişünce suçları konusunda çalışmalar
yapacak olan komisyondan bir hafîa sonra iki istifa
oldu.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza
Hukuku ve Ceza UsulHukuku Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Çetin Özek ile İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Bülent Tanör
ayrıldıklarmıaçıkladılar.
Âyrıca, Avrupa Topluluğuileilişkilerdebir "göz
boyama" boyutundan ilerigidilemeyeceğini
ajrılmagerekçelerinde dilegetirdiler. Tanör ve
Özek, komisyonun, düşünceye özgürlük değil,
düşünceyesınır arayışmda olduğunu vurgulayarak
şu açıklamayıyaptılar:
"Milli Güvenlik Kurulu isteğiyle düşünce özgürlüğü
sağlanamaz. Biz, Terörle Mücadele Yasası nın
( TM Y) tamamen kaldırılmasındanyanayız.
Ancak, sınır arayışıgündeme geliyor. Düşüncenin
sınırı olmadığıgörüşündeyiz. MGK'den gelen bir
izinle de çalışamayız. MGK izin vermedikçe buyasa
kaldırılamaz. Bize, 'Düşünce özgürlüğünün sınırı ne
olsun'diyesormak, çalışmaları baştan itibaren
kısıtlamaktır." Tanör ve Özek ile komisyonun
çalışmaları, düşünme ve düşünceyiaçıklama
özgürlüğü konusunu görüştük. Anayasa
değişmedikçe Türkiye 'dekidemokrasi ve özgürlük
sorununun çözülemeyeceğikonusunda hemfikir
olan Tanör ve Özek, siyasipartileringerçekte 12
Eylülanlayışını devam ettiren anayasa ve
yasalardan memnun olduklarını anlattılar.
Söyleşi Deniz Teztel Konuklar Prof. Çetin Özek Ceza Hukuku ve Ceza Usul Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Bülent Tanör Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
Sayın özek, Adalet Bakanhğı'nuı ohışturduğu Düşünceye öz-
gürlük Konüsyonu'ndan neden aynUhmz?
OZEK: Evet. Demokratikleşme, demokratik yöntemle olur.
Yani askeri yöntemle demokratikleşme olmaz. Onun için bu-
nun bir demokratikleşmeye yol açmayacagını düşünüyorum.
Bana kalırsa yurtdışına şirin gözükmek için bu yola başvuru-
yorlar. önümüzdeki günlerde Avrupa Topluluğu'nun toplantı-
sı var. Onun telaşını yaşıyorlar. Ancak, düşünce özgürlüğünün
sının saptanmaz. Çünkü düşünce özgürlüğü sınırsızdır. Düşün-
ce özgürlüğü ile düşünce açıklama özgürlüğünü birbirinden
ayırmak olmaz.
- Şimdi diişünce özgürlüğü dediğimizde tabii ki düşünceyi açıkla-
ma özgürlüğü, ifade özgürlüğü demek oluyor.
ÖZEK: Tabii. Bızım 1982 Anayasası'nda yapılan şaklabanlık.
Anayasa 'Herkes istediği gibi düşünür' diyor. Kafanın ıçinde-
kini kim anlar ki... Düşüncenin açıklanması özgürlüktür. Yani
beynin elektrik düğmesi yok ki, 'düşünme' diye kapat. Demek
ki önemü olan, düşüncenin açıklanmasıdır. Onun için de basın
yoluyla açıklama, konuşarak açıklama, propaganda fılan diyo-
ruz. Bu bakımdan açıklamada özgürlüğün sının saptanmaz.
- Kişinin hareketinin, düşünce açıklamak kategorisinden çtkıp,
suç kategorisine girmesini nasıl betirleyeceğiz?
ÖZEK: Açıklanan düşüncenin ıçeriği ne olursa olsun, örneğin
insanın kızı öpme konusundaki düşüncesi de özgürlüktür. Hat-
ta bazılan beni eleştirir, ama suça itelememek koşuluyla şiddet
doktnnlennin açıklanması da düşünce özgürlüğüdür. Yani teo-
rik olarak 'Bu, şiddetle
yapılır" diye bir teori oluştu-
rulduğunda bu da düşünce-
dir.
- Komisyonda düşünceye öz-
gürlük konusunda ne yapıb-
yordu?
ÖZEK: Şimdi bu komisyon-
da hep 'Sının nereden ko-
yalım' denildi O günlerde
Tansu Hanım da konuştu.
'Biz özgürlükten yanayız.
Şuna anayasa izin vermedi.
Ulkemize zarar verecek fikir-
lere de izin vermeyiz' dedi.
Çağdaş anlamda gerçek bir
düşünce özgürlüğü konusun-
da samimı bir çalışma oldu-
ğunu düşünmüyorum. Bir
değişiklik yapılacaksa da bu-
nun çağdaş anlamda, bilim-
sel anlamda kişinin düşünce-
sini açıklamasını, gerçek
anlamda düşünce özgürlüğü-
nü sağlayacak bir metin çı-
kacağını zannetmiyorum. Bu
bakımdan, ben de askere hiz-
met etmek istemiyorum de-
dim. Onlann isteğine göre
çalışmak istemiyorum de-
dim.
- Herhalde düşünceye özgür-
lüğü kolay kolay Türkiye'ye
getiremeyeceğiz?
ÖZEK: Bugün ülkemizin yö-
netiminde söz sahibi ve karar
sahibi olanlar gerçek anlam-
da özgürlükçü değıller. Bakı-
yorsunuz hepsi özgürlükçü.
Özgürlükçü olmayan yok.
Hepsi özgürlükçü ama hepsi,
'Bir yerde şu kadarma izin veririz, bu kadanna izin vermeyiz' an-
layışındalar.
- Şizce ne yapüması Iazım?
ÖZEK: Bir düşüncenin açıklamasını suç saymak ne demektir?
İzin verilmeyen düşünce alanlan yaratmak demektir. Yani ille-
gal düşünce alanlan yaratmak demektir. Ona paralel olarak il-
legal siyasi faaliyet alanlan yaratmak demektir. İşte 12 Eylül'de
sol böyle tahrip edildi. yasak yasak denilerek. Şimdi kim, hangi
yetkiyle benim nasıl düşüneceğimi saptayacak? Ama bu bizde
hep bir yerde çok kabul gören bir sistem. Televizyon yasası çık-
tı, benim neleri öğreneceğimi oradaki 9 kişi saptıyor. Şunlar ya-
sak diyor. Muzır yasası da Türk halkının neyi okuyup neyi oku-
mayacağını belirÛyor. Olağanüstü durum öyle, MGK'nin Te-
rörle Mücadele Yasası böyle. Birileri hep Türk insanı adma
neyi bilmesinin, herhalde ahlakımız bozulmasın, uslu çocuklar
olalım fılan diye düşünüyorlar.
- Sonuçta izin verilen ve verilmeyen düşünceler çıkıyor ortaya.
ÖZEK: Evet, devamlı izin verilen alanlar, izin verilmeyen alan-
lar var. Halbuki demokrasi, çoğulculuk. Her görüş olacak, halk
da onda uzlaşacak. Tabii 12 EylüTün etkisi sürüyor. Herkes 12
Eylül'e karşı, ama kimse getirdiklerini değiştirmeye yanaşmı-
yor. SHP'si de MHP'si de hiçbirisi gönüllü değil. Anayasa orta-
da. Demek ki yöneticiler memnun. TCY'nin (Türk Ceza Yasa-
sı) 141, 142 ve 163'üncü maddelerini kaldırdık diyorlar, ama
düşünceyi cezalandınyorlar. Ve bu maddelerden daha beter
olan maddeleri TMY'de (Terörle Mücadele Yasası) 6, 7 ve 8.
maddelerde getirdiler.
- Yasa, terörün tantmtnt dayapıyor?
ÖZEK: Dünyada olmayan bir tanım. Terörün tanımı hiç yapıl-
maz. Sadece terör eylemleri belirlenir. Tedhışçıliği Men Sözleş-
mesi'nde böyle tanımlanır. Bizdeki yasa, iki kişinin anlaşmasını
terör eylemi sayıyor. Aslında terör eylemi şiddettir. Efendim.
'Güneydoğu sorununun çözümü, ancak resmi görüşle olur, başka
türlü olmaz' görüşünü benimseyerek ceza verebiürsiniz, ama o
zaman da düşünceyi cezalandınrsınız. Yasadaki amaç, 'Benim
izin vermediğim düşünceyi savunamazsın' anlayışı. Onun için bu-
Bizim 1982 Anayasası'nda
yapılan şaklabanlık.
Anayasa 'Herkes istediği
gibi düşünür' diyor. Kafanın
içindekini kim anlar ki...
Düşüncenin açıklanması
özgürlüktür. Yani beynin
elektrik düğmesi yok ki,
'düşünme' diye kapat.^
nun kalkması lazımdır.
TMY'deki terör örgütü tanımını dünya kabul etmiyor. Aynca
terör suçunun ne olduğu, bizim de katıldığımız tedhişçiliğin ön-
lenmesine yönelik sözleşmede bellidir. Diyelim ki bir silahlı çete
üyesi bomba atmış. Biz yurtdışından bombayı kim atmışsa onu
istememiz gerekirken çetenin tüm üyelerini istiyoruz. O zaman
da iade edilmiyor. Yalçın Küçük'ün terörist diye iadesi isteni-
yor. Tabii, bizi dünyaya güldürüyorlar. Yalçın Küçük yazı yaz-
mış, isterse terörü savunsun, ama terör yapmamış, bomba at-
mamış bir şey yapmamış.
- Doğan Güreş'in etnekti olduktan sonra 'Demokrasinin normal
suuruun biraz soluna kaydığı' görüşünü nasıl değerUmSriyorsu-
nuz?
ÖZEK: Güldürme ya. Cevap venlecek cıddi laflar değil. Doğan
Paşa, herhalde Tansu Hanım'la beraber uyguladığı eski görü-
şünü sıvilükte de uygulatmak istiyor. Yahut da bu konuda hiç-
bir şey bılmiyor. Onun kafasındaki demokrasi belki geniş, ama
dünyadaki ve bilimsel anlamdaki demokrasiyle alakası yok.
- Bir de devlet ve birey iHskisi var?
ÖZEK: Devlet, metafızik bir kavram olarak anlaşılıyor. Elin-
den tutuyor musun devleti? Tutmuyorsun. Çünkü devlet biziz.
Devletle bırey arasında çıkar çelişkisi varmış gibi geliyor. Ve
devleti korumak için düşünceyi yasaklıyor 82 Anayasası. Dev-
leti bireye karşı koruyor. Bu anlayış, yani yasaklama, devletle
bıreyi birbirinden aynymış gibi gösteriyor. Dolayısıyla bu ana-
yasaya hakim olan 'Bizdevletçiyiz, devleti konıvacağız' görüşü.
açıklanan düşünceyi ceza-
landınyor. Oysa, dünyadaki
anlayış devletle bireyin ayn
olmadığını ortaya koyuyor.
Yani devlet, esasında bireyle-
rin hizmetinde olan bir teşki-
lattır. Bu bakımdan bugün
deviete karşı işlendiği ileri sü-
rülen suçlar, asbnda bireye
karşı işlenmiş suçtur. Onun
için tek korunacak hukuksal
değer bireydir, bireyin hak-
landır ve bu da evrenseldir.
Bu nedenle, Avrupa Konse-
yi'nden veya insan haklan-
ndan gelinip bizdeki bir
olayın incelenmesi içişlerine
müdahale değildir, evrensel-
dir.
- Deviete karşı işlenen suçlar
ne olacak?
ÖZEK: Bugün deviete karşı
suçlar, insanlann, bireylerin
demokratik düzende yaşama
hakkına karşı suç sayılır.
Yani artık devlet demokrat
olmaz, bireyin yaşamı de-
mokrat olur. Artık dünyada
insanlar iki konuda anlaşı-
yorlar. Biri, sadece bir kişi
bile benimsemiş olsa o görüş
muteberdir ve en aykın görüş
dahi siyaşal katılımda tercihe
sunulur. İkinci konu ise bilgi-
lenmek, görüşlerin açıklan-
ması ve siyasal yapı konusun-
daki uzlaşmanın hukuka uy-
gun olarak değişebilirliğidir.
Hukuka uygun olduğu tak-
dirde sistem, o sistemin ön-
gördüğü kurallar içinde tam
zıddına. dönüşebilir. Bu suç değildir. Suç olan nedir? Ben,
'Hayır bu uzlaşmayı tammıyonım, silahla bunu değiştireceğim'
diyerek eyleme döndüğünde o suçtur. Bugün dünya bunlan ko-
nuşuyor, bizde ise hala resmi görüş var, izin verilen görüşler var.
Dünyada insanlar, 'Özgürhîğü yok etmek özgürliiğü yokrur.
Özgürlüğü yok etmek özgürlüğü eylemdir' diyorlar. •
- Milli Güvenlik Kurulu'nu (MGK) gerekçegöstererek aynhbğt-
nız Düşünceye özgürlük Konüsyonu'nun işlevine olacak sizce?
TANÖR: Evet. MGK nedeniyle aynldım. Bu komisyona biralt
komisyon seçtiler. Ve basından izlediğim kadanyla da çalışma-
lan TMY'nin (Terörle Mücadele Yasası) 8. maddesine indirge-
mişler. Ben böyle bir çalışmaya devam etseydim bir orta kap-
samlı. bir de dar kapsamlı iki paket vardı aklımda. Dar kap-
samlı olanı TM Y 8. maddesıyle ilgilıydi. Acilen düşünce suçla-
nyla ilgilenirdim. Orta kapsamlı paket iso TMY 6., 7. maddeler
TCY'nın (Türk Ceza Yasası) 158, 159, 155 ve özellikle Iıalkı
birbiri aleyhine kin ve atalete teşvik' suçunu kapsayan,312. mad-
desiyle ilgilıydi. Münir Ceylan gibi Terörle Mücadele Yasası'yla
mahkum edemediklenni 312 maddeye dayanarak mahkum
ediyorlar. Eğer amaçlan gerçekten düşünce suçunu ortadan
kaldırmaksa, orta kapsamlı olarak adlandırdığım çahşmayı
yapmalan gerekir. Yoksa sadece TMY 8. maddesinin kaldınl-
ması derde deva değil. Ama öyle anlaşıhyor ki, hükümet çevre-
len düşünce özgürlüğünün derdine deva olmak amacında değil.
Onlann derdi 'Yurtdtşmda yüzümüz ktzanyor' diye kısa vadede
bir şey yapmak. Yani bızimkıler biraz telaşa kapılmışlar, vitrin
düzenlemesi yapmak ıhtiyacını duymuşlar.
- Devlet Bakam Esat Kırathoğlu, düşünce özgürlüğü ile Ugiügö-
rüşlerini açıklarken 'Sokaktan geçen bir katbnı güzel diye öpe-
mezsiniz' dedi. Bu konuda ne düşünûyorsunuz?
TANÖR: Bir bakan. düşünceyi ve düşünceyi açıklama özgürlü-
ğünü bir kadına saldınyla özdeşleştiriyor. Cumhuriyet hükü-
metleri adına tam bir yüzka-
rası. Bir bakan, düşünceyi
açıklama özgürlüğünü bir
kadına tecavüzle sarkınülıkla
eş anlamb sayıyor. Korkunç
bir zihniyet.
- t\edir düşünce özgürhîğü?
TANÖR: Bakan olsun, bir
sürü hukukçu olsun hep
yanlış anladılar düşünce öz-
gürlüğünü. Düşünme özgür-
lüğü olarak algıladılar. Dü-
şünme serbesttir, sınırsızdır.
Düşün. düşüne bildiğin ka-
dar. Hindisel bir özgürlük
adeta. Ancak 'Açıklama ey-
lemdir, smırlanabilir" dediler.
Yani propagandaya yasak
konabilir, bazı fıkirlere yasak
konabilir. Hep böyle anladı-
lar düşünce özgürlüğünü.
Maalesef Anayasa Mahke-
mesi de bunu bu şekilde anla-
mıştır. Oysa düşünce özgür-
lüğünün bugünkü anlamı açı-
klama özgürlüğüdür. ifade
özgürlüğüdür.
- Yani düşünce özgürlüğü eşit-
tir açıklama özgürlüğü...
TANÖR: E\et. Açıklama öz-
gürlüğüdür, propaganda öz-
gürlüğüdür. Asıl önemlisi bu-
dur. Bırisi bana sorduğu za-
man 'Benim düşüncem şudur'
demenin fazla bir anlamı yok.
ama düşüncemi sağa sola
yaymak, doğru sandığım dü-
şüncemi ona buna aşılamaya
çalışmak... İşte bu herkesin
doğal hakkıdır. Oysa Anaya-
sa Mahkememize, Yargıtay'a
göre zararlı fıkirler varsa bunlar yasaklanabilir. Aslında, fıkrin
zararlı mı yararh mı olduğu kamu vicdanına ait bir şeydir, tartı-
şmaya bağlıdır. Bu. hukuku ılgılendirmez, mahkemeyi ilgilen-
dirmez. devleti ılgılendirmez. jargıcı ilgilendirmez..
- Herhalde bu kurum ve kuruluşlan eylem UgilentSrir.
TANÖR: Şimdi eyleme gelince. Propaganda eylem değildir.
^ Bugün 12 Eylül'ün hala devam
etmesinin iki nedeninden bir
tanesi, anayasasının, yasalannın
devam etmesiyse ikincisi sözde
sivil siyasi kadrolann bu rejimi
sürdürmeleridir.
12 Eylül'ün günlük hayatımızı.
nefes alışımızı düzenleyen 600
kanunu var. A
TarüşmalıyasaneyiiçeriyorTERÖRLE MÜCADELE YASASI
Terör Tanımı
Madde -1. Terör; baskı, cebir veşiddet,
korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit
yöntemlerinden biriyle, anayasada
belirtılen cumhuriyetin niteliklerini siyasi,
hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini
değiştirmek, Devletin ülkesi ve milleti ile
bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk
Devleti'nin ve Cumhuriyeti'nin varlığmı
tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini
zaafa uğratmak veyayıkmak veya ele
geçirmek, temelhak ve hürriyetleriyok
etmek, devletin iç ve dısgüvenliğini, kamu
düzenini veyagenel sağlığı bozmak
amacıyla bir örgüte mensup kişi veya
kişiler tarafından girişilecek her türlü
eylemlerdir. Bu kanundayazılı olan olan
örgüt, iki veya dahafazla kimsenin aynı
amaç etrafında birleşmesiyle meydana
gelmiş sayılır.
Açıklama ve Yayımlama
Madde - 6. İsim vekimlik belirterek veva
•' belirtmeyerek kime yönelik olduğunun
anlaşılmasını sağlayacak surette kişılere
karşı terör örgütleri tarafından suç
işleneceğini veya terörle mücadelede görev
ahnış kamu görevlilerinin hüviyetlerini
açıklayanlar veyayayımlayanlar veya bu
yolla kişileri hedefgösterenler beş milyon
liradan on milyon liraya kadar ağırpara
cezası ile cezalandırılır. Terör örgütlerinin
bildiri veya açtklamalartnı basanlara veya
yayımlayanlara beş milyon liradan on
milyon liraya kadar ağırpara cezası
verilir.
Terör Örgütleri
Madde -7.3 ve 4. maddelerle Türk Ceza
Kanunu nun 168,169,171,313,314 ve
315. maddeleri hükümleri saktı kalmak
kaydıvla bu kanunun 1. maddesinin
kapsammagiren örgütleri her ne nam
altında olursa olsun kuranlar veya bunların
faaliyetlerini düzenleyenler veya
yönetenler beş yıldan onyıla kadar ağır
hapis ve ikiyüz milyon liradan beşyüz
milyon liraya kadar ağırpara cezası, bu
örgütleregirenler üçyıldan beş yıla kadar
ağır hapis veyûz milyon liradan üç yüz
milyon liraya kadar ağırpara cezası ile
cezalandırılır.
Yukarıdakifıkra uyarınca, meydana
getirilen örgüt mensuplarma yardım
edenlere ve örgütle ilgilipropaganda
yapanlara.fiilleri başka bir suç oluştursa
bile aynca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve
ellimilyon liradan yüz milyon liraya kadar
ağırpara cezası hükmolunur.
Devletin Bölünmezliği Aleyhine
Propaganda
Madde - 8. Hangiyöntem, maksat ve
düşünceyle olursa olsun Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedefalan
yazılı ve sözlüpropaganda ile toplantı,
gösteri veyürüyüşyapûamaz. Yapanlar
hakkında 2yıldan 5 yıla kadar ağır hapis ve
ellimilyon liradan yüz milyon liraya kadar
ağırpara cezası hükmolunur.
Propaganda, düşünce açıklamanın daha sistemli bir şeklidir. Ve
bu düşünce açıklama özgürlüğünün ta içinde yer alır. Yeryü-
zünde bugün propaganda yasağı yok mu? Var, birkaç tane var.
Bazı ülkelerde faşist propaganda, ırkçı propaganda, savaş kış-
kırtıcılığı, halklan ve değişik etnik gruplan birbiri aleyhine si-
lahlı eyleme teşvik edici propaganda yasaktır. Bunlar gibi 4-5
kalem vardır. Ama bunlar dikkat edilirse; insanlığın ağzı İkinci
Dünya Savaşı'ndan ve faşizmden çok yandığı için, savaşa ve fa-
şizme karşı konmuş sınırlamalardır.
- Bizdeki gibi yasaklara demokratik ülkelerde rastlanıyor mu?
TANÖR: Benim bıldiğim; bölücü propaganda yasağı. eskıden
olduğu gibi komünizm propagandası yasağı. anarşızm propa-
gandası yasağı, antılaik propaganda yasağı, Türkiye dışında
hiçbir ülkede -demokrasileri kasdediyorum- yoktur. Şimdi
dünyada aynlıkçı teröre sahne olan tek ülke Türkiye değil. İn-
giltere'de, Fransa'da, İspanya'da da var... Benim bıldiğim. bu
ülkelerin hiçbirinde aynmcıhk propagandası ya da bizımkilerin
deyimiyle bölücü propaganda diye bir yasak yoktur. Aynlıkçı
fıkir, dünyanın bütün demokrasılerinde savunulur. Ancak. şıd-
det eylemi yasaktır. Aynlıkçı gaynlıkçı. dinci. sağ. sol şiddet ey-
lemi yasaktır. Şimdi bizde cezaevinde bulunanlar benim bıl-
diğim kadanyla aynlıkçı fılan değil. Aynlıkçı olsa ne olur? Ayn-
lıkçı fıkirler zaten silahla konuşuyor. Bir ınsan kalksa yazı yazsa
'Ben aynlmak istiyorum. Türkiye bölünsün, Kürdistan ayn bir
devlet olsun' dese, dığerlen de çıkar cevap venr. 'Hayır bu yanlış
olur. Ne Türklere, ne Kürtlere yarar' der. Bu bir fıkırdir. Katıla-
lım. katılmayalım. Cezaevın-
deki kişılenn getırdikleri tah-
liller bellı. beğenıp beğenme-
yelim tahlil yapmışlar. Bunun
mahkemesi ancak halk vic-
danı, bilimsel tartışmadır.
Devlet eğer demokratik ise
bunlar devleti ılgılendirmez.
mahkemeyı ilgilendirmez.
- I\e yapılması gerekiyor?
TANÖR: Ben ceza hukukçu-
su değilım. Ancak sırf düşün-
ce özgürlüğü açısından
TMY'nin 6, 7, \e 8. maddele-
rine ilgı duydum. 8 kesin
kaldınlmalıdır. Yani propa-
ganda yasağı kaldınlmalıdır.
Ve korkmamak Iazım bun-
dan. Kimsenin de çıkıp açık
açık 'aynlalım' fılan diyeceğı-
ni sanmıyorum. Böyle diyen
olursa ne olacak? Bu da bir
düşüncedir. 6. maddedeki ya-
saklar da kaldınlmalıdır. 7.
madde, şiddet örgütünün ö\-
güsü. Ona bir şe\ diyemem.
Başka ülkelerde de var o.
- Bu söylediklerinizi yapabile-
cekier mi?
TANÖR: En iyimser tahmin-
le şunu bekliyorum; 8. mad-
deye şiddet unsurunu ekler-
lerse içerdekiler çıkar. Ama
ideali, toptan 8. maddeyı
kaldırmaktır. 8.madde için
nasıl bir rötuş yapacaklar me-
rak edıyonım. Ama toptan
kaldıracaklannı. bakanlığın
böyle bir öneriyle ortaya çı-
kacağını sanmıyorum.
MGK"den geçirebileceklerini
de sanmıyorum. Çünkü bir kere yakayı kaptırmış durumdalar
MGK'ye.
- EmekH olan Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in geçen gün
Cumhuriyet'te yer alan bir açıklaması vardı. 'Türkiye deki de-
mokrasinin normal sınırtn biraz soluna kaydığını' savımuyordu.
TANÖR: Evet. ama gerekçesi yoktu yaada. Gerekçesi olmadı-
ğı için hüküm yürütmek kolay değil. Ama bu laflar bana 12 Ey-
lül öncesindekı benzerlerini hatırlatıyor. Ve inşallah dıyorum,
durum o değildir. Askerlerin söylediği laflar. gerekçesi olsun ol-
masm pek tekin laflar değil. Bundan daha sağa demokrasi yok
yeryüzünde. Komünist partisi yasak, 6 tane sosyalist parti ka-
patıldı. Sendikası parti ile işbirliği yapamaz. memuru sendikay-
la işbirliği yapamaz, sendikalı olamaz. Herkesi kendi alanına
hapsetmişler ve aralanna duvar çekmişler. Cç tane partinin biri
milliyetçi sağ, öbürü dinci sağ. Ülke nasıl sola kayıyor, bu da
sağa kayma değılse korkalım.
- Çözümü nasıl bulacağız?
TANÖR: Yeni bir anayasa yapılmadıkça Türkiye demokrasi ve
özgürlük sorununu ebediyen çeker. Ancak anayasa değişikliği
birçoğunun işine gelmiyor. Topu birbirinin üzerine atıyorlar.
Ve samimi değiller. Bence bu anayasa sağ iktidarlann, sağ par-
tilerin işine geliyor. Yani demokrasiden anladıklan, kendi siyasi
haklannın iadesinden ibaret.. Bugün 12 Eylül'ün hala devam
etmesinin iki nedeninden bir tanesi, anayasasının, yasalannın
devam etmesiyse ikincisi sözde sivil siyasi kadrolann bu rejimi
sürdürmeleridir. 12 Eylül'ün günlük hayatımızı düzenleyen. ne-
fes alışımızı düzenleyen 600 kadar kanunu var. Bunlann hiçbi-
rini Anayasa Mahkemesi'ne gönderemiyorsunuz. Çünkü ana-
yasanın geçici 15. maddesi bunu yasaklamış. Bu maddeyi kal-
dırmak Iazım. Bunu bile kaldırmadı bu iktidarlar. Yani kendin
bir işi yapmıyorsan anayasayı degiştirmiyorsan yasalan değiş-
tirmiyorsan bırak bari bu yasalar için anayasa yargısının yolu-
nu aç, bunu da yapmadılar. Kesinlikle bu anayasa işlerine geli-
yor. Türkiyede adeta demokrat olamayan, sağa oluyor. Daha
doğrusu insanlann sağa olmasının önemli bir nedeni de de-
mokrat olmamalan. •