Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS1994 SAU
12 KULTUR
Umberto Eco, yazdığı denemelerini 'Bir Som Balığıyla Nasıl Yolculuk Yapılır'da topladı
Duyarsız diinyaya karşı savaşıııı
FELSEFE YOLUNDA
ARSLAN KAYNARD AG
Kültür Servisi - Felsefeci, tarihçi,
yazın eleştirmeni, yazar ve işaret bilirni
uzmanı. Aynı zamanda bir gazeteci,
Italyan televizyonuna kültür prog-
ramlan hazırlayan bir yapıma ve su-
nucu, sanat yapıtlannın (başta Mona
Lisa olmak üzere) farklı insanlar üze-
rindeki farkb etkilerini gözlemleyen
bir araştırmaa.
Yazın yaşamına 1980 yılında yayı-
mlanan 'Güiün Adı' adlı romanıyla
adım atan Umberto Eco'nun bu ro-
manı, daha sonra başrolünü Sean
Connery'nin oynadığı birfilmedönüş-
türülmüştü.
Som balığıyla mücadele
Eco'nun, kendi deyimiyle '30 yüdır
çekmecesinin gözünde sıktşıp kalan'
denemeleri 'How To Travel With A
Salmon - Bir Som Balığıyla Nasıl Yol-
culuk Yapılır' adlı kitapta toplandı.
îngjlizee'ye çevrilen kitabın başlığı,
herhangj bir anıştırma ya da sözcuk
oyunundan kaynaklanmıyor. Ya-
zann bir havaalanında. 'duty free'den
satın aldığı som balığıyla yolculuk
ederken verdiği mücadeleyi anlatıyor.
Eco, otel odasındakı 'mini bar'ı boşal-
tarak balığı oraya yerleştiriyor. Bar-
daki içki şişelerini de dolaba koyuyor.
Otel görevlileri ise balığı cıkanp ban
yeniden düzenliyorlar. Bu birkaç kez
yineleniyor. Yazar, otelin tngilizce bil-
meyen Hintli personeliyle bir türlü an-
laşarnıyor.
Kitabın diğer bölümlerinde ise
uçakta gergin durumlarda yemek ye-
menin uygunsuzluğu, geleneklerle
başa çıkma, Amerika'da tren yolculu-
ğu yapma, sürücü belgesi alırken İtal-
yan bürokrasisiyle savaşma, faks ve
mobil telefonlarla uğraşma gibi konu-
lar, başka deyişle, yazann duyarsız bir
Kitap, yazann bir
havaalanında, 'duty
free'den satın aldığı
som balığıyla
yolculuk ederken
verdiği mücadeleyi
anlaüyor.Eco,
bütün bölümlerin
parodiolmadığını
vurgulayarak,
eleştiri ve ahlaki
amaçlan bir kenara
bırakıp bazı
eğlenceli bölümler
koyduğunu
belirtiyor.
dünyaya karşı verdiği savaşım yer alı-
yor.
Konferanslardan derlenen kitap
Ancak Eco. kitabın önsözünde
"Şunu da eklemeliyim ki buradaki bü-
tün bölümler parodi dcğildir. Ekştiriyi
ve ahlaki amaçlan bir kenara bıraka-
rak kitaba dahil ettiğim bazı eğlenceli
bölümler de var. Ama bunu haklı gös-
termeye çauşmaya gerek duymuyo-
rum" diyor.
Yazann 'Six Walks in the Fictional
Woods' adlı çalışması ise Harvard'da
verdiği derslerden ve konferanslardan
derlenmiş bir kitap. Edilörlüğünü Ro-
bert Lumley'nin üstlendiği bir diğer ki-
tap 'Apocalypse Postponed' da daha
kısa metinleri, gazetelerden, dergjler-
den, üniversite yayınlanndan alınmış
kısa yazılan içeriyor.
Günümüzde pek çok akademisyen
yazın yaşamına adım atıyor. Ancak
yeteneğiru sempatik ve güvenli bir bi-
çimde sunması Eco'yu diğerlerinden
ayınyor. Eco'nun ilgi alanının çok ge-
niş olması nedeniyle, Robert Lumley
onun 'elit' ve 'popüler' kültür arası-
ndaki keskin aynmlan vurgulamasını
uygun görmüyor. Ancak Eco, zaten
ortada olduklannı savunduğu bu
aynmlan makalelerinde vurgulamayı
sürdürüyor.
Umberto Eco'nun çahşmalannda
bu iki kültür arasındaki aynmdan
başka aynmlar da gözlenebilir: Açı-
klamalanndaki organik ve mekanik
biçim farkı, insanın çevresini sezgi ve
akıl yolu ile kavraması arasındaki
fark, yaraua zeka ıle sistematik açı-
klama arzusu arasındaki farklar. Bun-
lann yanı sıra yazann bilincinde sa-
natçı ruhla, bilimsel öğretinin çatı-
şması da var. Eco'nun uzmanı olduğu
'semiotik' ya da işaret bilim', bir bire-
yin ya da kültürün kendisini işaretler
aracılığıyla ifade etmesini içeriyor.
Metodlan deneyimlere dayanıyor. Bir
başka deyişle, işaret bilimi, kaşlan ha-
vaya kaldırmanın, bir kültürde
şaşkınlık ya da sürpriz ifade ederken,
başka bir kültürde neden alınganlıkla
eş anlamlı olduğunu araşünyor. Eco,
bir işaret bilimi uzmanı olarak insan
davranışlannın dilinden iyi anlıyor.
Bu onun için insanlan tanımanın bir
başka yolu. Bir yazar olarak da ona
çok şeyler kattığı kesin. Ancak yazan
sürekli çözümleme ve değerlendirme
yapmaya itiyor.
Eco'nun 'Six Walks in the Fictional
Woods'da kullandığı biçemin ber-
raklığı karşıtlıklarla belirlenmiş. Ya-
zar "Index on Cencorship' dergisinde-
ki bir söyleşisinde kendisini bir 'görece
uzmanı' olarak tanımlıyor.
Yeni anlatun ve algılama yollan
"Gerçek sözcûğünü kullanmak iste-
miyorum, çünkü yalnızca fikirler ve gö-
rüşler > ardır. Bu fikirlerden ve görüşler-
den bazılan diğerlerine yeğlenir. İnsan,
Iıer şey terdbe bakıyor, lanet olsun' di-
yemez. Hatta bir fikri diğerine tercih
eöne uğruna ölebiKr" diyor. Açıkça
görülüyor ki Umberto Eco 'gerçek'
sözcûğünü, 'tercih' sözcüğüyle eşan-
lamlı görüyor. Yazara göre kişi, se-
çimlerinin bir ürünü, kimse seçme ya
da tercih hakkına sırt çeviremez. Eco'-
nun tercihi, yazın yapıtlannı günümü-
zün makineleşmiş dünyasıyla karşı-
laştırmak, yeni anlaüm ve algılama
yollan bulmak. En büyük korkusu ise
bağnazbk ve önyargı.
Harvard notlannı topladığı kitabı-
nda Gerard de Nerval'ın 'Sylvie'sinin
etkileri gözleniyor. Ancak bu etkileşi-
min Sylvie'nin karakterinden mi yok-
sa kitabın biçeminden mi kaynak-
landığı belli değil. Yazar öykülerin
çok önemli olduğunu, onlar sayesinde
varlığımızın anlam kazandığını savu-
nuyor.
TRT'nin 200 bölüm olarak tasarlanan 'Sahte Dünyalar' adlı dizisi tüm zorluklara karşın sesli çekiliyor
Bir ailenin ardmdaki Türkiye
GAMZE VARIM
Yapımalığını TRT Ankara
Televizyonu'nun üstlendiği Sah-
te Dünyalar' dizisinin çekimle-
rinin bir bölümünün gerçekleş-
tirildiği Tarabya'daki mekan-
dayız. Çekimler ıçin benzer di-
zilerde kulianılan stüdyo ya da
platolar yerine gerçek mekan-
İar yeğleniyor ve dizi sesli ola-
rak çekiliyor.
Çekime başlamak içın hava-
nın kararması beklenirken dizi-
nin yönetmenleri Sadullah Ce-
len ve Taner Akvardar'la söyle-
şiyoruz.
Taner Akvardar, 'Patates,
soğancılara, Aygazcdara ve hav-
layan köpeklere' karşın diayi
sesli çekmek üzere yola
çıküklanm ve bu konuda iddi-
alı olduklanm belirtiyor. Ak-
vardar, sesli çekimin zorluklan-
ndan söz ederken "Türkiye
çoksesliliğin değil, kakafoninin
olduğu bir yer. Her kafadan bir
ses çıkıyor" diyor.
Bölüm başı 240 milyon
Yönetmenler, TRT ile çahş-
maktan son derece memnunlar.
Bütün isteklerinin yerine getiril-
diğini ifade ediyorlar.
Sadullah Celen çok genç bir
ekiple ve TRT'nin genç pro-
düktörlennden Sinan Yaka ile
çahştıklannı, birbirlerini çok iyi
anladıklannı belirtiyor.
Teknik olanaklann yanı sıra
gerek yayın politikası gerek
dünya görüşü olarak belîi bir
çizgiyi sürdürmesi ve kurum
olma niteliği nedeniyle TRT ile
çalışmanın rahatlığını taşıdı-
klannı da sözlerine ekliyor.
Dizinin 3.5 ayda çekilecek ilk
26 bölümünün bütçesi. bölüm
başına 240 milyon olarak belir-
lenmiş. 52 bölümlük senaryosu
hazır olan dizinin 200 bölüme
kadar sürdürülmesi düşünülü-
yor.
Celen ve Akvardar, dizinin
yübaşından itibaren yanm sa-
atlik bölümler halinde hafta içi
her gün yayımlanacak olması-
nın 'soap opera' olarak adlandı-
nlan türü cağnştırmasından ra-
hatsızlık duyuyorlar. 'Sahte
Dünyalar'ı bu isimle nitelenen
derinlikşiz, boyutsuz yapunlar-
dan ayırmak istediklerini vur-
guluyorlar. Akvardar "Dizide
bir aile var. Bu ailenin arkasında
Türkiye'den manzaralar var"
diyor.
Celen, oyuncu seçiminde se-
naryodaki karakterlere uygun-
luğun yanı sıra sesli çekimin ge-
rektirdiği bir koşul olan 'ezber
yapma ahşkanlığınT ölçüt ola-
rak aldıklannı, bu nedenle ti-
yatro sanatçılanyla çabşmayı
uygun gördüklerini belirtiyor.
Aynca iki yönetmen de daha
önce oyunculann çoğuyla bir-
likte çalışmışlar.
Tarabya'da kiralanan evin
bahçesinde çekim öncesi hazır-
lıklar sürerken bu kez oyuncu-
lara yöneliyoruz.
Yülar sonra yeniden...
Senaryosunu Aycan Giritii-
oğlu'nun yazdığı dizinin başrol-
Sadullah Celen
lerinde tiyatro geçmişi olan si-
nema o>oınculan Çolpan tlhan
ve Eşref Kolçak var. Ovıınculu-
ğa yaklaşık 10 yılbk bir ara ve-
ren Çolpan İlhan, sanki hiç ara
vermemiş gibi bir duyguyla ye-
£ Yapımcılığını TRT Ankara Televizyonu'nun
| üstlendiği dizide; Çolpan İlhan: Eşref
| | Kolçak, Aliye Uzunatağan, Aslı Ongören,
Aytaç Arman, Taner Barlas, Uğur Polat,
Berna Laçin, Levent Özdilek, Ruhsar Öcal,
Engin İnal ve Kaan Girgin oynuyorlar.
niden kamera karşısında. Di-
zide 'dirayetü, ilkeli, gerçekleri
iyi yakalayan, kişilikli" bir ka-
rakteri canlandıran sanatçı için
Eşref Kolçak'la yıllar sonra ye-
niden bir araya gelmek hoş bir
sürpriz olmuş. Kolçak'la birlik-
te oynadıklan 'Bir Şoförün Giz-
li Defteri' adlı filmın hasılat re-
korlan kırdığını anımsatan
Çolpan İlhan, daha sonra da
başanya ulaşan fılmlerde bir
Taner Akvardar
araya geldiklerini belirtiyor.
Dizide holding sahibi Zeki
Karabey i canlandıran Eşref
Kolçak, Türkiye'de bugün tek-
nik olanaksızlıklar yüzünden
fılmlerin çoğunlukla sessiz çe-
kildiğini söylüyor. 30'lu yıllar-
dan sonra yapılan fılmlerde da-
hili sahnelerin Almanya'dan
getirilen tek bir makineyle sesli
olarak çekildiğini belirten Kol-
çak, bu makinenin Şişli'de bir
stüdyoda çıkan yangın sonucu
kullanılamaz hale geldığini ifa-
de ediyor.
Zengin ve nüfuzlu Karabey
ailesinin, devlet içindeki uzantı-
sını temsil eden, yetişmesinde
Zeki Karabey'in büyük desteği-
ni görmüş iktidar milletvekıli
Cernil rolünde sinema oyuncu-
su Aytaç Arman var. Sesli çeki-
min kendisini biraz zorladığını
belirten sanatçı, bu dizide rol al-
mayı kabul etmeden önce bir
duraksama geçirmiş. Ancak
konuştuğumuz sanatçılann ço-
gu gibi olumlu yanıt vermesin-
de TRT ile çalışacak olması ve
ortaya nitelikli yapım çıkacağı
yolundaki inancı etkili olmuş.
Dizide aynca Aliye Uzunata-
ğan, Taner Barlas, Uğur Polat,
Aslı Öngören, Levent Özdilek,
Berna Laçin gibi tıyatro oyuncu-
lanyla, opera sanatçısı Ruhsar
Öcal, daha önce TRT'nin bü-
yük prodüksiyonlannda oyna-
yan Engin İnal ve Yapı Kredi
reklamlanndan tanıdığımız
Kaan Girgin rol alıyor.
Bahçede topluca yenen ye-
mekten ve karanlığın çökme-
sinden sonra bütün hanrhklar
tamamlanıyor. Birkaç prova-
dan sonra da çekime bâşlanı-
yor.
Kültür •Sanat 293 89 78 (3 hat)
DISPARA
IARLOS SAURA nın scn Mrr
FRANCESCA NERİ &
ANTONIO BANDERAS
Yolnız Beyoğlu Sınemasındo
TEL 251 32 40
12 15 !4 3016 45 19 00-21 15
FIDA FILM
PERA SİNEMASI
(251 32 40)
(Beyoğlu Sıneması Yanı)
SON HAFTA
MANHATTAN
Yön: VVOODY ALLEN
Oy: • VVOODY ALLEN
• DIANE KEATON
1200-14 15-16 30 18 45-21 00
ALKAZAR AVHLTA SL\EM\L\RI
BüGüN
'ÖLÜMSÜZ Z
Yön: Costa Gavras
ALKAZAR: 12.15-14.30-16.45-19.00-21.15
*DÜNYANIN SONUNA KADAR
"üntil The End of The World"
Yön: Wim Wenders/William Hurt-Solvaig Donmantın
AVRÜPA: 11.30-14.45-18.00-21.15
YARIN
*KARA CÜBBE *BARTON FINK
BULUNMAZ TİYATRO
31 Ağustos'tan başlayarak
MUAMMER KARACA TİYATROSU'NDA
INEKYazan: Nazım Hıkmet
Yon H. Hilmi Bulunmaz
C.lesî 21.00
D U Ş SESSIZLIGIN RENKLERIYazan-Yöneten-
H Hılmı Bulunmaz
Çarşamba 20.30
Palyaço-Mım
Aslan Tımur
Salı 15.00
Bilet fiyatları; TAM: 10O.OOOTL. İstiklal Cad. No: 186/2 Beyoğlu
Öğrenci: 8O.OOOTL. Tel : 513 74 31 • 522 65 85 • 251 60 90 - 638 14 84
"Böylesine keskin bir
sinema duygusuyla
islenmis, böylesine batılı
ve modern bir filmi hiç
beklemiyorduk"
Atilla Dorsay
Serap Aksoy
Fikret Kuşkan
Yönetmen
Zeki Demirkubuz
2* AiustM-ta
Seyoğıu PERA - Kaûmoy MODA
sinemalarınca
| İSTANBUL BELEDİYESİ
-AJŞEHİR TİYATROLARI
YAZ O Y U N U
AÇIKHAVA TİYATROSU'nda
Reşat Nurı GUNTEKIN
ÇALIKUŞU
Oyunlaştıran: Necatı CUMALI Kostüm: Sevım ÇAVDAR
Özgün Müzik: Esın ENGİN Koreograli: Semıramıs UYAB
Yönelen: Hakan ALTINER Şarkı Sözleri: Gülsiın SIREN
Dekor: Atıl YALKUT Orkestra Şeli: Önder BALI
Oyun Günleri:
19 Agustostan Isbaten 31 Ağustos a Kadaı Pazat Hanç H M Akşam Saat 2100 de
Telelorta Rezetvasyon İçın 240 77 20
Hetler Tıyato jşclerr yansıta Vatara™ Taksn Bosürü. GaEia S»«la Ma^ası
Oenz CMti&sı Gşea Bosâno K «Jütoy HJamf .merkez; şşelandE de sationla*
MAVERICKX
Vahşı Batı da hayatta
kaiabılmek içın en azından
bir lane ozel yetenegınız
olması gerekır Cesatet
kurnazlık kaba kuvvet ya
da başınız derde
gırdığınde ortadan
kaybolmanızı sağlayacak
uzun ve guçlu bacaklar
Çok çekıcı ve esprılı bırı
olan Bret Maverıck ise
kumarda rakıp
tanımamaktadır Batı nın
en renklı sımalarından bırı %
olan Maverıck 500 bın
dolarlık poker odülünu
kazanmak üzere maceralı
bir yolculuğa çıkar
Maceralarının en güzel
bolümu de. hiç kuşkusuz
güzel ve zeki bir kadın
olan Annabelle
Bransford un kalbını
kazanması olur
Yonetmenlığını Rıchard
Donner ın yaptığı fılmde
başrollerı ıkı unlu oyuncu
Mel Gıbson ve Jodce
Foster paylaşıyorlar 19
Ağustos tan itibaren
sınemalarda
ANKARA SANAT TİYATROSU
İSTANBUL TURNESİ
HALK
niş>ı\\ıFkj»ayAzızOr Stcohkman
rolü ıle yrilar sonra sahneöe
İ1-2-3-4-5-6-7 Eylül Saat 21.30
Genel İstek Üzerlne
Yalruz 3 oyun
8-9- İO Eylül
»00.Oran
aMtUO
SAKINCALI PfYADEBUet Satış:
Rumeli Hisar gişe 2872104
Vakkorama Taksim, 251 28 88
Suadiyc 350 87 42, RumeU 234 42 81
Hangi Yüzyılın Işi Kolay?
Melih Cevdet Anday, Cumhuriyet'teki son yazılarırv
danbirinde(
1
) 'Vüzy;/sonL/"deyimineilişkindüşüncele-
rini söylüyor. Anday'ın dediği gibi, içinde bulunduğu-
muzçağa ne ad verileceğini bilemeyiz. Bugün "uzayça-
^/"diyoruz, yarın belki de başka ad verecekler. Eskicağ,
ortaçağ, yeniçağ... bunların hepsi sonradan adlandırıl-
mış.
Yazısını okuduysanız görmüşsünüzdür: Onu asıl ilgi-
lendiren şey, "Yüzyılımızın, bundan sonraki yüzyıla
hangi sorunlan aktaracağıdır." Şu soruları soruyor:
"Yeni yüzyılın düşünürleri bizim için ne diyecekler? Be-
ğenecekler mi bizi? Ayıplayacaklar mı? 20. yüzyıl ilerle-
me dönemidir mi diyecekler? Yoksa gericiliğin insanlan
engellediği bir yüzyıl olarak mı nitelendirecekler?"
20. yüzyıl için nedenileceğini merakeden Anday biraz
sonra 21. yüzyıl üzerinde düşünmeye başlıyor ve ürper-
tici bir saptamada bulunarak "Hümanizma, yeni yüzyıl-
da belki de içeriksiz bir kavram olacaktır" diyor. Şunu
da ekliyor: "Dizginsiz kalan ve doğasında çatışma tohu-
mu taşıyan kapitalizm, şirretliği ve yırtıcılığı ile belki de
dünyanın sonunu getirecektir."
Yazı karamsar mı? Bence değil. Karamsarlığı An-
day'a hiçbir zaman yakıştırmadım. Bu yazı için de ka-
ramsar demeye dilim varmıyor. Bilirsiniz, onun "Gele-
cek" başlıklı bir şiiri vardır. 1956'da yazmıştır. Şöyle biti-
rir şiirini:
"Biz insanın ceddi
Gelecek mutlu insanın."
Daha sonra, "Gelecek insanın mutlu olacağını, dünkü
insanın mutlu olmadığını nereden biliyorum"diye kendi
kendini eleştırmiş. O şiirini dogmatik bulmuştur.(
2
)
Kim ne derse desin, ben gelecek insanın bizden daha
mutlu olacağını düşünmek istiyorum. Çünkü her şeye
karşın insana güveniyorum. Tarihte her olumlu şeyi in-
san yaptı. Yarın yine olumlu şeyler yapacak.
"Yüzyıllar" konusunda güzel bir yazı Anday'ınki. Fel-
sefi biryönü de var. Dünya edebiyatını karıştırsak bu ko-
nuda neler buluruz kim bilir? Anday'ın yazısını okuduk-
tan sonra bizde bu alanda yazılmış başka yazılar var mı
diye düşündüm. Aklıma Sadullah Paşa'nın "79. Asır"şi-
iri geldi. O şiir içerik bakımından önemlidir, 1800'lerin
ortalarında yazılmıştır, özetliyorum:
"Bu yüzyılda düşünce ışıklan son noktasına ulaştı. 01-
maz sanılan şeyler oldu. Mantığın yerini deney aldı. Par-
lak zekalar gökyüzüne yükseliyor. Dünyanın yaradılışı-
na ilişkin kanıtlar artık, din kitaplarında değil, yer ta-
bakaları arasında araştırılmakta. Elektrik dört yana ha-
ber taşıyor Buhar gücü her yana hızır gibi yetişiyor. Bi-
lim bütün boş inançları yıktı. Hak ve ödevin sınırları sap-
tandı, artık insanlar birbirini zorlayamıyor. Kişilerin hak-
larını yasalar korumakta. Kimse kimsenin kulu, kölesi
değil. Zaman, ilerleme zamanı, dünya bilim dünyası.
Böyle bir yüzyıl önceki yüzyıllardan daha üstün olmakla
övünse yeri değil midir?"
Gördüğünüz gibi Sadullah Paşa 19. yüzyılı iyice yü-
celtmekte. Çizdiği tablo bir çeşit "ütopya "ya benzese de
önemli. Yaşadığı yüzyıl bir Osmanlı aydınına böyle izle-
nim vermiş, inandırmış onu
Namık Kemalin yazılanyla Tevfik Rkret in şürlerinde
de buna benzer övgüler, nıtelemeler vardır. Bilim, tek-
nik sevgisi, ilerleme özlemi, tanzimat ve meşrutiyetteki
düşünce hayatının başlıca özelliklerinden biridir.
Gelelim 20. yüzyıla. Madem ki, şiirden söz ediyoruz,
bu kez de aklıma Nazım Hikmef in şiiri geliyor.
"Yirminci Asra Dair" başlıklı şiirinde şöyle diyordu
Nazım Hikmet (uzun olduğu için birkaç dizeyi çıkarmak
zorunda kalıyorum):
Kendi asrım beni korkutmuyor
ben kaçak değilim.
Asrım sefil,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur,
büyük
ve kahraman
Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir za-
man.
Ben yirminci asırlıyım
Ve bununla övünüyorum.
Son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır
(Benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem)
Senin gözlerin gibi Hatçem,
Güneşli olacaktır...
Bu şiir, 20. yüzyılın ortasına yaklaşılırken yazılmıştır
Şimdi 1994'teyiz, 20. yüzyılın bitmesine beş yıl kaldı. Çok
kimsenin, olacakdiyebeklediği "sosyalizm"gerçekleş-
medi. Nazım Hikmet bu durumu görseydi ne derdi aca-
ba? Bana kalırsa 20. yüzyılda doğduğu için yine de övü-
nürdü. Çünkü, kim ne derse desin, şanlı bir yüzyıldır ya-
şadığı. ınsanoğlu, bu yüzyılın içine epeyce olumlu şey
sığdırmış, birçok güzel deneyimi yaşama fırsatını bul-
muştur.
Ben de merak ediyorum: 21. yüzyıldakiler bakalım ne
yapacaklar? Vahşi kapitalizm ile nasıl baş edecekler?
Anday, "21. yüzyılın işi güç" demiş. Hangi yüzyılın işi
kolay olmuştur ki?! Çünkü "insan" olmak kolay değil.
Yalnız "insan" olmak mı? "Toplum" olmak da kolay de-
ğil-
Ç) Yeni Yüzyılın İşi Güç, 5.8.1994
(
2
) Dogmacılığın Bir Türü, Cumhuriyet, 17.2.1989
Antalya'da karikatün şenliği
• ANTALYA (AA) - Antalya Şanat Yolu'nda devam eden 2.
Karikatür Şenliği kapsamında iki sergı daha açılacak. 25
ağustos-15 eylül tarihleri arasında açık kalacak sergilerden ılki,
Çankaya Beledıyesi'nce4yıldırdüzenlenen karikatür
yanşmalannda ödül kazanmış yapıtlardan oluşuyor. Bu
sergide, pek çok usta çizerin seçkin eserleri görülebilecek.
Karikatür Şenlıği'ndeki ikina sergı ise Karikatürcüler Demeği
Yönetim Kurulu üyesi Muhittin Köroğlu'nun kışisel sergisi. 1.
Antalya Karikatür Şenliği'nde de yer alan ve çevre
konusundaki çizgileriyle büyûk beğeni toplayan Köroğlu,
sergisi boyunca Antalya'da olacak ve karikatürlerini
imzalayacak. Sanat Yolu'nda açılacak iki sergi, 15.00-23.30
saatleri arasında gezilebilecek.
Adana Büyükşehir Belediyesi
Konservatuvârı'na öğrenci alınacak
• ADANA (AA) - Adana Büyükşehir Belediyesi
Konservatuvan'nın. Türk Sanat ve Halk Müziği ile
Halkoyunlan bölümlerine sınavla öğrenci ahnacak. Adana
Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürii Ahmet Evsen yaptığı
açıklamada, Türk Sanat Müziği, Halk Müzigı ve
Halkoyunlan bölümlerine kayıt yaptırmak isteyen adaylann,
j 7 Eylül 1994 tarihine kadar Konservatuvar Müdürlüğü
Öğrenci İşleri Bölümü'ne başvurmalan gerektiğini söyledi.
Evsen, sınava katılacak adaylann 18 yaşından büyük ve 35
yaşından gün almamış olmalan, istedikleri bölüme uygun
özellikler taşımalan gerektiğini kaydetti. Önceki yıllarda
Konservatuvar'a kayıt yaptırmış, ancak çeşitli nedenlerle
öğrenimine ara vermiş öğrencilerin de kayıtlannı
yenileyebileceklerini ifade eden Evsen, bu öğrencilerin,
derslerine bıraktıklan yerden başlayacaklannı belirtti.