26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12TEMMUZ1994SAU i 12 KULTUR ŞehirTiyatrolanve Akbabalar RitüeliORHANALKAYA 27 Mart seçimlerinin ardından, hem 'pajıtaht'ın hem de 'cumhuriyet'in başkentlerinde yerel yönetim yetkisini devTalan Refah Partisi, yarattığı top- lumsaJ çalkantı ile kimi önemli tartış- malan, çaüşmalan es geçmiş Türkiye'- nin gündemine yeru 'soru(ıı)lar' taşıdı. Içeriksizleştirilmiş kavramlann konfeti yağmuru altında, görücü usu- lü evienmeye ahşmış 'pseudo entelejen- siya' ve Baü sosyetesi de kavram ka- buklannın altındaki dokuyu hiç me- rak etmemenin bedelini, köktendinci ve mikro-milliyetçi ürmanış karşısı- nda şaşkınlıklara savrularak ödüyor bugün. Demokrasiden, laisıteden, çağdaş- tıktan.. özellikle bu sonuncusundan, aslında aynı şeyleri anlamadıgımızın bir kez daha ve karşı konulamaz bir netlikte ortaya çıkışıyla birlikte, haya- tın dinamik süreçleri karşısındakı sav- ruluşlar daha acıtıcı bir hal almaya başladı. Toplumun otoriter siyasetlere yöne- lişi karşısında, temel değerlerimizi sa- vunma aşamasına gerilediğimiz bu- gün, değerlerimizi savunabilmenin 'haklüık noktası'nı da oluşturmak zo- runluluğuyla karşı karşıyayız. Bunun bir adımı olarak temel yapı-üstyapı / üstyapı-ûstyapı ilişkilerini yeniden gündemimize aJmak ve anlamaya ça- hşmak. karşılaştığımız kimi problem- lerin çözümüne yardımcı olabüir. Devletle hükümetin, yasamayla yargının, anayasayla ceza hukukunun birbirine kanşıınldığı bir ortamda üst- yapı kurumlanyla ilgili tahlil yeteneği beklemek belki abarülı bir istek ola- cakur. Nedir Tûrkiye, tüm kavramlanrun önüne iki nokta üst ûste koyup asgari tanımlarda buluşmak zorundadır. Yaşadığımız iletişim sabuklaşmasına bir son vermenin yolu, bu kaçınılmaz çabadan geçiyor. Sanat bir üstyapıdır "Grundrisse*'de, "Sanatın bazı çi- çekJeme dönetnlerinin, topiumun genel geiişimiyle, dola> rsıvla da foplumun ör- güttenmesnii] iskeleti olan maddi teme- Hyle tamamen oranbsız oWuğu"nu söy- leyen Kari Mant'tan mülhem, sanatın, maddi üretimi belırleyen formasyon- dan bağımsız bir karakteri olabüeceği- nin altını çizelim. Bu belirlemeye ihti- yacımız olacak; çünkü, Türkiye'nin içinde olduğu yeni bir sıyası süreçte, şaşkın akbabalar kaş yapmaya çalışı- rken göz oymaya başladılar bile. Temel yapının -ûretim ilişkilerinin- üstyapıyı -siyaseti, kültürü, sanatı vb.- bire bir belırlediği düşüncesi ne kerte yanlışsa.. üstyapılar arasında bire bir orantılar, "mütekabUiyeÜer' aramak da o kerte yanjıştır. Keza, otoriter bir siyasetin, temsiü demokrasilerde kimi yetki alanlanm elde etmesi, ülkenin otoriter bir siste- me teslim olduğu anlamına getmeye- cep gibi; siyasetle çeşitli temas iüşkiİeri içinde olan diğer üstyapı alanlanrun, otoriter bir siyasetin gûdümüne gir- mesi de 'zorunhı' değMr. Yaratıcı üretira durdumlamıyor Bugün Türkiye, bir yanda kökten- dinci diğer yanda mikro-milliyetçi si- yaset rüzgarlanndan etkileniyor. Bu- gün itaJya, mikro-milliyetçi, neo-faşist siyaset rüzgarlanndan etkileniyor. Bugün Kafkaslar ve Balkanlar, ner- deyse kavim savaşlanna sürükleniyor. Ve tüm bu coğrafyalarda, kültürel üretim, hakim siyasi rüzgarlardan bağımsız bir seyir de gösteriyor. Bos- na-Hersek'ten Gürcistan'a kadar, sıcak savaşı yaşayan toprak- larda. tiyatrolar perdelerini açıyor; Makedonya'dan Ve- nedik'e, festivaller birbirini kovalıyor. fnsanın yaratıcı gücünden -| kaynaklanan üretim durmu- yor, durdurulamıyor. Ne ttalyanlar Berhısconi- Fıtsi ıktidanndan ödenek alan tiyatrolannı, destek alan festi- vallerini, vergi indirimi alan yazarlannı sorguluyor.. ne Gürcüler, elektrik kısıntısı yü- zünden öğlen saat birde perde açan tiyatrolannı savaş kamp- lanna çağınyor. tnsaniık tarihinin dokusu- na sinrrüş bir bilgi; temelyapı- üstyapı / üstyapı-üstyapı iliş- kilenrun 'eşitsız getişüm' gös- terdiği bilgisi, yeryüzü yaşa- yanlannın ahmaklık alt sınınnı da belirliyor. Bu alt sının kaybetmek, bir ahmaklık ve akbabalık histe- risiyle sembolik ahlak knzleri geçirmek; Türkiye'ye, elindeki çok önemli üstyapı kunımla- nnı kaybettirecek bir felakete mal olabilir. Şehir Tiyatrolan'nda neler oluyor? Şehir Tiyatrolan'nda, ilk alö yılı vekaleten, son dört yılı , asaleten on yüdır Genel Sanat ' Yönetmenliği yapan Saym j Gencay Güriin, idari soruştur- tma gerekçesiyie açığa ahndı. ', Kuruma emeği geçmiş bir yö- ;neticinin, idari şaibe altında - olması üzücüdür. Dilerim, Sayın Gürün kısa sürede ak- lanır. 1990 senesinde, Şehir Tiyat- rolan yönetrneüğinde yapılan dört maddelik Vandal' deği- şiklik, 'genel sanat yönetmeni'- ni tarif eden maddeyi alabil- diğine genişletmiş; İiyatroyu öteden beri mesiek ettinmt; • oyuncu ya da yönetmen' olma .şartı, "tiyatro alanmda ça- lt^mş rejbör, oyuncu, yazar, eteştirmen, araştırmacı, çevir- men, öğretim Syesi ve)a öğre- öm gorevüsT genişlemesiyle ; belirsiz bir ufka açılmış; tiyat- royla şöyle böyle iüşkisi olan herhangi bir kişinin, kurumun sanatsal sorum- lulugunu üstlenmesinin yolu açılmıştı (Madde 7). 80 yıllık kurumun tarihinde ilk kez, 'yönetim kuruiu'na uzmanlık alanı dı- şından siyasetçilerin girmesine de aynı yönetmelik değişikliğiyle olanak tanı- nıyordu (Madde 3/d). BekJentüer Hatırlanacağı gibi, Sayın Sözen, bu değişiklikleri yaptıktan sonra, Sayın Gürün'ü asaleten genel sanat yönet- menliğine atamış; kendi çahşma kad- netimine, mutlaka 'bir şeyter vaat et- miş oimast gerektiğini' düşünüyorlar. Bu tezin doğru olup oteıadığı, ancak zaman içinde göriilebilir. Nedir: Daha önemli olan, bu tea'n, içerdiği yıkıa boyutu 80 yılbk bir tiyat- ro kurumunun yaşatılması konusun- da herhangi bir öneriyle destekleniyor olmasıdır. Şimdi, geriye gıderek beklentileri gözden geçirelim. Birinci beklenti, belediye yönetimi- nin, Şehir Tiyatrolan bütçesinde kısın- tıya, kadrosunda tensikata gitmesiydi. Ikinci beklenti daha da radikaldi; ku- rumun tümüyle ortadan kaldınlma- kıyye mi yapıyor? Şehir Tiyatrolan sa- natçılan RP ile uzlaşmaya mı vardı? Eksik tanımla doğru tahlil yapılamaz Yukanda saydığım beklentilerin ve izleyen sonılann tümü, aslında, sanat- siyaset üişkisinin, yani iki üstyapı ala- nının ilişkilendirilme yönteminin he- men hiç düşünülmemiş, gündem al- mamış olmasından kaynaklanıyor. Bu da, köktendinci ve mikro-milli- yetçi yükselişin oluşturduğu yeni siya- set haritasının doğru tahlil edılmesini neredeyse imkansız kılan bir tanım mayacaktır. Çünkü, bir siyasi formas- yonla 'eşit geİişeo' bir sanat kurumu, varlık nedenini de imha eder. Sanat ve siyaset arasında bire bir ör- tüşmeler arayan bir yaklaşım, olsa ol- sa, sanat özgürlüğü karşıtı, baskıcı, yapünmcı, otoriter siyasetlerin önünü açar. Bu yaklaşım, Istanbul Festivali'ni Eczacıbaşı sermayesiyle açıklayıp boykot etmek; sinema ve tiyatroya devlet ödeneğini ya da telif hakları do- layımındaki vergi indirimini, devletten geldiği için reddetmek; sağ iktidarlar döneminde Etevlet Tiyatrolan'nı sağcı saymak; belediyeye ait mekanlara, Devlet Tiyatrolan nasıl 'hûkümetin tiyatrosu' değilse, Şehir Tiyatrolan dahiçbir zaman, sözgelişi 'askerlerin tiyatrosu' olmadı. 42 sanatçısını sıkıyönetim komutanhğı karan ile kapı dışaneden'3. cunta' yönetimi zamanında bile Şehir Tiyatrolan, sadece İekelendi'; askerlerin tiyatrosu olmadı. rosundan iki siyasetciyi de yönetim kuruluna atayarak tiyatronun yöneti- mine, tiyatrocu olmayan kişileri dahil etmişti. Yeni belediye yönetimi, bu madde- leri beklentilerin aksi yönünde işletti. Siyasetçileri değil, kurum içinden sa- natçüan genel sanat yönetmenliğine ve yönetim kuruluna atadı. Denklem, açıkçası biraz kanşık, bi- raz şaşırtıcı. Ortaya çıkan problem ise yüzeyde değil, derin yapıda çözülmesi gereken bir problem. Problemi yüzeyde çözmeye kalkı- şanlar, özellikle, hayatı bir şeyler veri- iip bir şeyler aünan bir ticarethane ola- rak algılama eğiliminde olanlar ortada bir 'pazariık' bulunduğunu; yeni Şehir Tiyatrolan yönetiminin, belediye yö- sı... Üçüncü veyaygın beklenti, beledi- ye yönetiminin, kendi ideolojisi. siyasi düşüncesi çerçevesinde atamalarla ku- rumun sanatsal bağımsızlığını ortadan kaJdınp Şehir Tiyatrolan'ru bir propa- ganda alanı haüne dönüştürme çabası içine ginnesiydi. Kimse dördüncü bir beklenti içinde değildi... Oysa, ^ördüncü şık gerçek- leşti ve tiyatronun içinden, sanatçı kimlikleriyle öne çıkmış insanlar yö- netime getirildi. Bu gelişme, yaklaşık olarak şu soru- lan doğurdu: Bu tercih, Refah Partisi'- nin ve kadrolanmn ideolojisiyle hiçbir biçimde bağdaşmadığına göre: RP takıyye mi yapıyor? RP, Medine Vesikası'nı hayata geçirmeyi mi deni- yor? Şehir Tiyatrolan sanatçılan ta- boşluğunu işaret ediyor. Şaşkınlık, ak- lın önünde koyu bir baraj oluşturmuş durumda Şehir Tiyatrolan, padişahlık döne- minde kuruldu. Tek parti, DP, 1. cun- ta, AP, 2. cunta. CHP, 3. cunta, ANAP, SHP yerel yönetimlerinden ödenek aldı. Devlet Tiyatrolan nasıl 'hûkümetin tiyatrosu' değilse, Şehir Tiyatrolan da hiçbir zaman. sözgelişi 'askerierin ti- yatrosu'' olmadı. 42 sanatçısını sıkıyö- netim komutanhğ] karan ile kapı dışa- n eden '3. cunta' yönetimi zamanında bile Şehir Tiyatrolan, sadece 'leketen- di'; askerlerin tiyatrosu olmadı. Dün, bu siyasi formasy onlann tiyat- rosu olmayan Şehir Tiyatrolan, bu- gün de RP'nin tiyatrosu değildir. ol- sözgelişi Açıkhava Tiyatrosu'ne, Ce- mal Reşit Rey Konser Salonu"na git- memek.. ve benzeri bir dizı ahlaki yaptınmı da zorunlu kılar. Şehir Tiyatrolan'na oyun vermeye- lim... Yönetime kim gelirse üzerine bir şaibe bulutu örtelim... Oyunlannı, üretimlerini izlemeyelim... Yargılama- daninfazedelim... Bu yaklaşım, siyaseti, temelyapı ve üstyapı kurumlannın ustüne oturtan bir mutlakiyet şemsiyesinin, sorgulan- mamış ritüelidir. Bu, bir akbaba ritüelidir. Yok oluşun, çöküşün rantıru topla- ma arzusunun yol açtığı bir tören his- terisidir bu... Bugün karşı karşıya olduğumuz du- rum, yerel yönetim deneyimi yetersiz. uzmanlık alanlanna genişlememiş bir siyasi kadronun, çeşitli uzmanlık alan- lannda (İSKİ, imar komisyonlan, sa- nat alanlan vb.) uyguladığı bir 'ara fonnül' olabilir ki, bu olasıhk hayli ak- la yatkın gözüküyor. Bu durum, radi- kal karakterli siyasi hareketlerin tü- münde rastlanan, siyaseti önceleme, giderek tekleştirme eğiliminin, 'yöoeti- me hazıriıkstz yakalanma' sürecindekı bir tezahürü de olabilir. RP kadrolan, bu alanlardaki gerçek düşüncelerini, niyetlerini hayata geçirmeyi deneme- den önce, zaman kazanmaİc amaayla, kamuoyu nezdinde prestij sahibi uz- manlara yetki devrederek, hareket alanlanm genişletmeyi seçmiş olabilir. Akılcı ilişldJendirmeler Nedir: Bu ve benzeri "kuvvetli" ola- sılıklar. 'şimdi ve burada' savun- mamız, sahip çıkmamız gereken de- ğerlerimize kuşkuyla bakmamızı, şim- diyi ve burada olma haünj ıskala- mamızı gerektirmez. Gerektirmemeli- dir. Düşünme eyleminin başlıca yol göstericisi olan 'kuşku', ters tepen bir silah gibi. dönüp bizi vurmamalıdır. Gene Marx'tan el abyorum: "Çeşitii mülkiyet biçimleri üstünde, sosyal ya- şaytş koşullan üstünde, kendine özgü olarak biçimlennüş çeşitli duygular- dan, yanıbamalardan. düşünce tarz- Unndan >e hayat göriişlerinden olu- şan koskoca bir üstyapı yükselir." Çoksesliliği. çok renkliliği, özgür- leşmeyi savunmanm belki ilk adımı, şeyler arasında, durumlar arasında akıla ilişkilendirmeler kurabilmekten gecer. Kendi varoluşumuzla ilgili bul- duğumuz her şeyi savunabilmenin en etkili yolu da onlan, herdurumun üs- tünde ve hepimize ait olduğunu bilme- nin kararlıliğıyla, sonuna dek savun- maktan geçer. Ne işler yolunda gitmektedir; ne de her şey bıtmiştir. Hepimize ait olan bir coğrafyada, hep birlikte yaşamaya arzulu isek bu- nun imkanlanna da ulaşmamız gere- kir. Bu iletişim sabuklamasına son ver- mek için, sorgulama, edinme kapılan- mıa sonuna dek açmalı; kavramlan- mızın içeriğine ulaşma zahmetine kat- lanmalı; talep ettiğimız şey her neyse.. demokrasi, özgürlük, insan haklan.. herkes için talep etmeyi becerebilmeh; birkaç hezeyan çığlığının binlerce usul sesi bastırmasına izin vermemeliyiz... Bugün, hala, Şehir Tiyatrolan sa- natçılar tarafından yönetilmektedir. Tüm Istanbullular, bu şansa sahip çı- kabilirse yalnız cumhuriyetten daha uzun ömürlü bu kurumumuz değil, yeryüzünde özgürleşerek yaşama hak- kımız da zenginJeşir... Sahip olduğumuz her değerin sonu- na dek bizimle olmasını sağlayabilme- nin en etkili yolu. değerlerimize değer vermekten gecer. Rengim Gökmen'den Erdoğan'a yanıt • ANKARA (AA) - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkaru Recep Tayyip Erdoğan'ın bale ile ilgili "belden aşağı" sözlerini, "Sayın başkan, bale sanatını striptizle kanştınyor" biçimindeyanıtladı. Rengim Gökmen, Istanbu] Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özel bir televizyon kanalında bale ile ilgili olarak "Belden aşağıya hitap ediyor" sözlerini küçümseyici ve her türlü sanat düşüncesinden uzak, talihsiz bir açıklama olduğunu kaydetti. Bu sözlerin Erdoğan'ın kişisel görüşleri olarak önem taşımadığını, ancak bir belediye başkanı olarak bu görüşleri öne sürmenin üzücü olduğunu ifade eden Gökmen, şöyle devam etti: "Bale sanat dalı, tüm insanlığm ortak kültür birikiminin ürünüdür. Her sanat dalı, kendi malzemesini kullanarak mesajlannı toplumlara iletir. Resim sanatı renklerle, çizgilerle, müzik sanatı seslerle, edebi sözlerle cümlelerle kuraı1 bu iletişimı. Bale sanatının kullandığı malzeme, insan bedenidır. Bunun cinsellikle nasıl birçağnşıma sokulduğunu anlamak mümkün değildir." Sağlar'dan Erdoğan'a • İSTANBUL (AA) - AKM'de bir basm toplantısı düzenleyen Kültür Bakanı Fikn Sağlar, îstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, baleyi, "belden aşağı" olarak tanımladığının hatırlatılması üzerine, "Nedemek istediğini tam olarak anlatsın, bir yorum yapalım. Nedemek istediğini bileanlatamamış. Zaten beyninin gelişmiş olduğu konusunda kuşkuluyum"dedi. Sağlar, daha sonra konuşmasına şöyle devam etti: "Bunlar her şeye şehvet duygulanyla bakıyorlar, hep bunu görüyorlar. Doğal, ama ilkel anlayış içinde bunlar dört kadınla evlenmeyi de talep ediyorlar. Onlann da düzeyini yükseltmek görevimiz. Aksi halde bunlar karaçarşaflar ve kara öriimcek ağlan ıçine insanı sokacaklar." Kültür Bakanı Sağlar, Başbakan Tansu Çiller'in Kürtçe TV ile ilgili söziennin hatırlatılması üzerine de, "Geç kalmış sözdür" dedi ve Başbakan'ın bu konuda söylediklerini sevindirici olarak nitelendirdı. l.ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTIVALİ Gizemli Brezilya dünyasında bir gece Festivalin bu akşam saat 20.45'te başUva- cak 'Brezilya Gectsi'ııe dün\anın en üiıfö ağız armonikası ustası TooCs Thielemans (solda)üe Latin nıûziğinin en tanınnıış şarlucsı Vfilton Nascimento dinamik gnı- bujla karoaval hatası yaşatacaklar. Kültür Senisi -1. Uluslararası Caz Festivali'nde bu gece, müzikseverler iki ayn konserle Brezilya'nın gizemli dünyasına bir yolculuk yapacaklar. 20.45'te başlayacak olan "Brezilya Gecea"nde, Toots Thielemans Brasü Project ve Miltoo Nascimento, tstan- bul Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacaklar. Dünyanın en ünlü ağız armonikası ustası olan Belçikalı Toots Thiele- mans'ın yakın tarihlerdeki Breziiya ilişkisi, onun müzikal paletinin sadece bir rengi. Müzik dünjasındaki yerini "Bir tebessümle bir gözyaşının ortası- nda bir yerdeyim" diye dıle getiren To- ots Thielemans, 1922'de Brüksel'de doğdu ve Swing döneminin usta isim- leri, Çingene gitannın büyük ismi Django Reinhardt ve Chariie Christi- an'm etkisinde yetişti. Toots'un caz sahnesine ilk adımı atması ise 1950 yılında Avrupa'da Benny Goodman. Roy Elridge ve 2k»t Sims ile çalmasıy- la oldu. 1951'de Amerika'da Chariie Parker'ın, Mües Davis ve .Vült Jack- son'ın da yer aldığı "An Star Orkest- rssı"nda bir hafta geçirdi. Toots, o günleri anarken "Böyle bir şey için gerçekten hazır değüdim" diyor, "Mi- les benimle sürekli dalga gecerdi: 'Bu adam gerçek bir beyaz!' deyince Bird de ona "Hey. benim adamımı rahat bırak!' derdi. Bunlar benim için çok de- ğerii anılar". Toots. 1963 yılında çıkardığı ve şarkının melodisini gitar eşliğjnde ıslıkla söylemc tekniğini kullandığı bir caz valsi olan "Bluesette" ile dünya çapında dinleyiciye ulaştı. Bu melodi. Kültür • Sanat ALKAZAR'IN SEÇTİKLERİ 293 89 78 (3 hat) PERd SİNEMASI (251 32 401 Tel: 245 73 83-245 75 38 Yıhn "en iyi fılm" listelerine giren en seçkin eserleri Alkazar gösterdi Mkazar 12Tem.Salı ELVEOA CARİYEM Chen Kaıge 12 00-1515-18 30-2145 13 Tem. Çarş TATL1EMMA SEVGİLİ BÖBE Istvan Szabo 1200-14 15-1630-18 45-21.00 14 Tem Perş CHAPLIN Richard Attenborough 12 00-15 00-18 00-21 30 AlkazarAmıpa Eurimages AYAZOA BİR YÛREK Claude Sautet 1215-14 30-16 45-19.00-21 15 KAFKA Steven Soderberg 1215-14 30-16 45-19.00-21 15 ELVEDA CARİYEM Chen Kaıge 12 00-15 15-18 00-21 45 (Bevcğlj yaf ra ı n fonetmenmın son filmt' TEPENİNKRAU Yön: Steven Sçderbergh Oyuncular: Jesse BıaOtoıc Jeroer Krabbe Lısa Eıchhern 1200 14 15 16 30 !8 45 21 00 BULUNMAZ TİYATRO İ S T A N B U L Yön: H. Hilmi Bulunmaz ÇAĞDAŞ KARAGÖZ Oyn: Gûrsel Akyel Akın Güneş-Mete Özdemır Cuma 20.00 Istıklal Cad. No: 186 2 Beyoglu Tel: 513 74 31-522 65 85- 251 60 90 • 638 14 84 BEYOGLÜ EÜRIMAGES SİNEMASI "Eurimages ın katkılarıyı^" SİNEMA YAZARLARININ SEÇTİĞİ YILIN EN İYİ 10 FİLMİ Bugün Ariz Rüyas± Yön: EMIR KUSTURICA •4» fTel 25132 40)12 00-15.00-18 00-21.00 T E T Î K Ç İ< > ( Sıcak yaz gunlerıne bıraz hareket, bıraz heyecan katmak ısteyenler "Tetıkçryı mutlaka gömnelıier "Tetıkçı" yoğun temposu > nefes kesen sahnelerı ile uzun sûredır özlercını çektıjımız tam * > anlamıyia sürûkleyıcı bir fılpı Yonetmenlıgmı Luıs Llosa yaptıjı < ( fılmde başrolten Tom Berenger ve Bılly Zone payiaşıyorlar « , "Tetıkçfyle Panama ormanlarıran tehlıke dolu denn!ıWerıne gırecek. amansız bir takıbın peşındei surukleneceksınız Tek Şansınız olduğunu düşunun ya öiecek ,a oldj'eceKsınız < » < >< I < , < , < » Kültür Sanat ilanlarınız için: 293 89 78 (3 hat) 1988'den beri böyle bir protest müzik dinlemediniz! ekrem ataer MARE NOSTRÜM (Bizim "Deniz") Madımak'ta Yanan Benim •HeCanım •Semah (Done Döne) • Sardunyaya Ağt • Mayıs Aylann Guludur • Benim Kabem Insandtr • Sol Kolum Yaralı | •Vunı 8re Hızır Paşa • Sıvas Ellennde SazunÇalınır • Işcı Marşı MAJÖR PLAK (O 212) 527 61 28 A k b a n k K ü l t ü r S a n a t E g i l i m M e r k e z i AKSANAT Gl.MERI • 12-16 TEMMIZ 94 GÜNLÜK ETKİNIİKLER 12 TEMMUZ 1994, SAU Saat; 12.30 ve 18.00 (53 dakika) Laser-disc'ten büyük ekranda konser: MOZART "Keman Konçertosu No. 4 ve 5" (Kremer/N. Hamoncourt) 13 TEMMUZ 1994, ÇARŞAMBA Saat: 12.30 ve 17.30 (1 saat 20 dakika) "LAUREL and HARDYFUmlert" II "P1CK A STAR" (ingiUzce orijinal) 14 TEMMUZ 1994, PERŞEMBE Saat: 12.30 vel&OO (50 dakika) Video'dan buyük ekranda konser: SCHUBERT "Sen/oHt Ha. 9" (Muti) 15 TEMMUZ 1994, CUMA Saat: 18.30 XAZ AKŞAMLARI" Erol Pekcan'ın arusına: İLKİN DENtZ ve GRUBU 16 TEMMUZ 1994, CUMARTESİ Saat: 15.00 «5 dakika) Video'dan buyuk ekranda bale. STRA VINSKY "Firebird - AteşkufU " Danimarka KraUyet Balesi CD'DEN KENDİ SEÇTİKLERtNİZ KJasik müzik yapıtlanndan oluşan diskotegımızden seçtıklerinızı haftanın aşagıda belirtılen gün ve saatlerinde ozel kulaküklarla dinleyebılirsıniz. Çarşamba, Perşembe ve Cumartesi günlen Saat: 13-30 - 16.30 arası STÜDYO VE ATÖLYELER Resım Atölyesı'nde Stnan Demirtaş Özgün Baskı Atölyesı'nde Mebmet GiUeri RubcanAkil Tüm «kınlıkte ı(in davHiyclrr AKSANATtan safthrubiliı AKSANAT. Isnklil Caddesi 80080 Beyaflhı-IsaiTbu! Tel (02!2) 252 35 <XWİ-02 Faks (0212) 245 12 28 AKBANK daha sonra dünyanın çeşitli köşelerin- den birçok cazcı tarafından plağa alındı ve ilk "The Brasü Project" albü- münü kapatan son parça oldu. önce- leri Amerikan bebop müziğine eğilirn gösteren Toots'un, Brezilya mûziğiyle ilk tanışması, 1960'larda Stan Getz aracılığıyla oldu. İlk Brealya kökenli müzik çalışması ise 1972'de Brezilyab şarkıcı Elis Regina ile gerçekleşti. Toots Thielemans"a istanbul konserinde. tuşlu çalgılar ve vokal- de Ivan lins. gitarda Oscar Castro Neves. gitar ve vokalde Dori Cay- mmi, piyano ve vokalde EJiane Eİi- as, gitarda Ricardo Silviera, basta Brian Bromberg. davul ve vokalde \Iike Shapiro'dan oluşan grubu eş- lik edecek. Brezilya Gecesi'nin diğer yıldızı ise Milton Nascimento. 1942 yılında Rio deJaneno'da doğan ünlü voka- listin. mûziğe olan ilgisi. iki yaşı- ndayken kendisini evlat edinen be- yaz anne babasının etkısıyle doğdu. Uluslararası Af Örgütü, Yeşil Banş ve Fransa Özgürlük Vakfı'nın çabşmalanna katılan Milton Nasci- mento, çevrenin korunması ve in- san haklanna saygı için mücadele eden dünya sanatçı çevresinin aktif birüyesi. 1992'deGrammy'yeaday gösterilen. Down Beat dergisinin 1992 Uluslararası Eleştirmenler ve 1991 Okuyucu Anketleri'nde ödül kazanan sanatçıya bu gece basta Joao Baptista Corvalbo. tuşlu çalgı- larda Hugo Fattonızo ve Tıûio Mou- rao, vurmalı çalgılarda ise Yanderlei Silva, RobertİDo Silva, Ronaldo SU- va ve_ W ibon Lopes eşlik ediyor. Çizgifibn sektörü ötiiyor ANKARA (ANKA) - Çeşitli ne- denlerle TRT desteğini ve tasarruf önlemleri nedeniyle Kültür Bakanlı- ğı desteğini yitiren Türk Çizgi Film Sektörü durma noktasına geldi. Kültür Bakanhğı Telif HakJan ve Si- nema Genel Müdürlüğü verilerine göre 1991 ile 1994 yıllan arasında 8 yerli, 105 yabana olmak üzere top- lam 113 çizgi filmin kayıt tescilinin yapıldığı belirlendi. Kültür Bakanhğı'ndan edinilen bilgiye göre Telif HakJan ve Sinema Genel Müdürlüğü'nce 1991 yılında 3 yerli, 76 yabana, 1992 yılında 2 yerli 20 yabancı, 1993 yılında 3 yerli, 8 ya- bana ve 1994 yıhnda bir yabana ol- mak üzere toplam 113 çizgi filmin kayıt tescili yapıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle