Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12TEMMUZ1994SAU
i
12 KULTUR
ŞehirTiyatrolanve Akbabalar RitüeliORHANALKAYA
27 Mart seçimlerinin ardından, hem
'pajıtaht'ın hem de 'cumhuriyet'in
başkentlerinde yerel yönetim yetkisini
devTalan Refah Partisi, yarattığı top-
lumsaJ çalkantı ile kimi önemli tartış-
malan, çaüşmalan es geçmiş Türkiye'-
nin gündemine yeru 'soru(ıı)lar' taşıdı.
Içeriksizleştirilmiş kavramlann
konfeti yağmuru altında, görücü usu-
lü evienmeye ahşmış 'pseudo entelejen-
siya' ve Baü sosyetesi de kavram ka-
buklannın altındaki dokuyu hiç me-
rak etmemenin bedelini, köktendinci
ve mikro-milliyetçi ürmanış karşısı-
nda şaşkınlıklara savrularak ödüyor
bugün.
Demokrasiden, laisıteden, çağdaş-
tıktan.. özellikle bu sonuncusundan,
aslında aynı şeyleri anlamadıgımızın
bir kez daha ve karşı konulamaz bir
netlikte ortaya çıkışıyla birlikte, haya-
tın dinamik süreçleri karşısındakı sav-
ruluşlar daha acıtıcı bir hal almaya
başladı.
Toplumun otoriter siyasetlere yöne-
lişi karşısında, temel değerlerimizi sa-
vunma aşamasına gerilediğimiz bu-
gün, değerlerimizi savunabilmenin
'haklüık noktası'nı da oluşturmak zo-
runluluğuyla karşı karşıyayız. Bunun
bir adımı olarak temel yapı-üstyapı /
üstyapı-ûstyapı ilişkilerini yeniden
gündemimize aJmak ve anlamaya ça-
hşmak. karşılaştığımız kimi problem-
lerin çözümüne yardımcı olabüir.
Devletle hükümetin, yasamayla
yargının, anayasayla ceza hukukunun
birbirine kanşıınldığı bir ortamda üst-
yapı kurumlanyla ilgili tahlil yeteneği
beklemek belki abarülı bir istek ola-
cakur.
Nedir Tûrkiye, tüm kavramlanrun
önüne iki nokta üst ûste koyup asgari
tanımlarda buluşmak zorundadır.
Yaşadığımız iletişim sabuklaşmasına
bir son vermenin yolu, bu kaçınılmaz
çabadan geçiyor.
Sanat bir üstyapıdır
"Grundrisse*'de, "Sanatın bazı çi-
çekJeme dönetnlerinin, topiumun genel
geiişimiyle, dola> rsıvla da foplumun ör-
güttenmesnii] iskeleti olan maddi teme-
Hyle tamamen oranbsız oWuğu"nu söy-
leyen Kari Mant'tan mülhem, sanatın,
maddi üretimi belırleyen formasyon-
dan bağımsız bir karakteri olabüeceği-
nin altını çizelim. Bu belirlemeye ihti-
yacımız olacak; çünkü, Türkiye'nin
içinde olduğu yeni bir sıyası süreçte,
şaşkın akbabalar kaş yapmaya çalışı-
rken göz oymaya başladılar bile.
Temel yapının -ûretim ilişkilerinin-
üstyapıyı -siyaseti, kültürü, sanatı vb.-
bire bir belırlediği düşüncesi ne kerte
yanlışsa.. üstyapılar arasında bire bir
orantılar, "mütekabUiyeÜer' aramak
da o kerte yanjıştır.
Keza, otoriter bir siyasetin, temsiü
demokrasilerde kimi yetki alanlanm
elde etmesi, ülkenin otoriter bir siste-
me teslim olduğu anlamına getmeye-
cep gibi; siyasetle çeşitli temas iüşkiİeri
içinde olan diğer üstyapı alanlanrun,
otoriter bir siyasetin gûdümüne gir-
mesi de 'zorunhı' değMr.
Yaratıcı üretira durdumlamıyor
Bugün Türkiye, bir yanda kökten-
dinci diğer yanda mikro-milliyetçi si-
yaset rüzgarlanndan etkileniyor. Bu-
gün itaJya, mikro-milliyetçi, neo-faşist
siyaset rüzgarlanndan etkileniyor.
Bugün Kafkaslar ve Balkanlar, ner-
deyse kavim savaşlanna sürükleniyor.
Ve tüm bu coğrafyalarda, kültürel
üretim, hakim siyasi rüzgarlardan
bağımsız bir seyir de gösteriyor. Bos-
na-Hersek'ten Gürcistan'a kadar,
sıcak savaşı yaşayan toprak-
larda. tiyatrolar perdelerini
açıyor; Makedonya'dan Ve-
nedik'e, festivaller birbirini
kovalıyor.
fnsanın yaratıcı gücünden -|
kaynaklanan üretim durmu-
yor, durdurulamıyor.
Ne ttalyanlar Berhısconi-
Fıtsi ıktidanndan ödenek alan
tiyatrolannı, destek alan festi-
vallerini, vergi indirimi alan
yazarlannı sorguluyor.. ne
Gürcüler, elektrik kısıntısı yü-
zünden öğlen saat birde perde
açan tiyatrolannı savaş kamp-
lanna çağınyor.
tnsaniık tarihinin dokusu-
na sinrrüş bir bilgi; temelyapı-
üstyapı / üstyapı-üstyapı iliş-
kilenrun 'eşitsız getişüm' gös-
terdiği bilgisi, yeryüzü yaşa-
yanlannın ahmaklık alt
sınınnı da belirliyor.
Bu alt sının kaybetmek, bir
ahmaklık ve akbabalık histe-
risiyle sembolik ahlak knzleri
geçirmek; Türkiye'ye, elindeki
çok önemli üstyapı kunımla-
nnı kaybettirecek bir felakete
mal olabilir.
Şehir Tiyatrolan'nda
neler oluyor?
Şehir Tiyatrolan'nda, ilk
alö yılı vekaleten, son dört yılı
, asaleten on yüdır Genel Sanat
' Yönetmenliği yapan Saym
j Gencay Güriin, idari soruştur-
tma gerekçesiyie açığa ahndı.
', Kuruma emeği geçmiş bir yö-
;neticinin, idari şaibe altında
- olması üzücüdür. Dilerim,
Sayın Gürün kısa sürede ak-
lanır.
1990 senesinde, Şehir Tiyat-
rolan yönetrneüğinde yapılan
dört maddelik Vandal' deği-
şiklik, 'genel sanat yönetmeni'-
ni tarif eden maddeyi alabil-
diğine genişletmiş; İiyatroyu
öteden beri mesiek ettinmt;
• oyuncu ya da yönetmen' olma
.şartı, "tiyatro alanmda ça-
lt^mş rejbör, oyuncu, yazar,
eteştirmen, araştırmacı, çevir-
men, öğretim Syesi ve)a öğre-
öm gorevüsT genişlemesiyle
; belirsiz bir ufka açılmış; tiyat-
royla şöyle böyle iüşkisi olan herhangi
bir kişinin, kurumun sanatsal sorum-
lulugunu üstlenmesinin yolu açılmıştı
(Madde 7).
80 yıllık kurumun tarihinde ilk kez,
'yönetim kuruiu'na uzmanlık alanı dı-
şından siyasetçilerin girmesine de aynı
yönetmelik değişikliğiyle olanak tanı-
nıyordu (Madde 3/d).
BekJentüer
Hatırlanacağı gibi, Sayın Sözen, bu
değişiklikleri yaptıktan sonra, Sayın
Gürün'ü asaleten genel sanat yönet-
menliğine atamış; kendi çahşma kad-
netimine, mutlaka 'bir şeyter vaat et-
miş oimast gerektiğini' düşünüyorlar.
Bu tezin doğru olup oteıadığı, ancak
zaman içinde göriilebilir.
Nedir: Daha önemli olan, bu tea'n,
içerdiği yıkıa boyutu 80 yılbk bir tiyat-
ro kurumunun yaşatılması konusun-
da herhangi bir öneriyle destekleniyor
olmasıdır.
Şimdi, geriye gıderek beklentileri
gözden geçirelim.
Birinci beklenti, belediye yönetimi-
nin, Şehir Tiyatrolan bütçesinde kısın-
tıya, kadrosunda tensikata gitmesiydi.
Ikinci beklenti daha da radikaldi; ku-
rumun tümüyle ortadan kaldınlma-
kıyye mi yapıyor? Şehir Tiyatrolan sa-
natçılan RP ile uzlaşmaya mı vardı?
Eksik tanımla doğru tahlil
yapılamaz
Yukanda saydığım beklentilerin ve
izleyen sonılann tümü, aslında, sanat-
siyaset üişkisinin, yani iki üstyapı ala-
nının ilişkilendirilme yönteminin he-
men hiç düşünülmemiş, gündem al-
mamış olmasından kaynaklanıyor.
Bu da, köktendinci ve mikro-milli-
yetçi yükselişin oluşturduğu yeni siya-
set haritasının doğru tahlil edılmesini
neredeyse imkansız kılan bir tanım
mayacaktır. Çünkü, bir siyasi formas-
yonla 'eşit geİişeo' bir sanat kurumu,
varlık nedenini de imha eder.
Sanat ve siyaset arasında bire bir ör-
tüşmeler arayan bir yaklaşım, olsa ol-
sa, sanat özgürlüğü karşıtı, baskıcı,
yapünmcı, otoriter siyasetlerin önünü
açar.
Bu yaklaşım, Istanbul Festivali'ni
Eczacıbaşı sermayesiyle açıklayıp
boykot etmek; sinema ve tiyatroya
devlet ödeneğini ya da telif hakları do-
layımındaki vergi indirimini, devletten
geldiği için reddetmek; sağ iktidarlar
döneminde Etevlet Tiyatrolan'nı sağcı
saymak; belediyeye ait mekanlara,
Devlet Tiyatrolan
nasıl 'hûkümetin
tiyatrosu' değilse,
Şehir Tiyatrolan
dahiçbir zaman,
sözgelişi
'askerlerin
tiyatrosu' olmadı.
42 sanatçısını
sıkıyönetim
komutanhğı
karan ile kapı
dışaneden'3.
cunta' yönetimi
zamanında bile
Şehir Tiyatrolan,
sadece İekelendi';
askerlerin
tiyatrosu olmadı.
rosundan iki siyasetciyi de yönetim
kuruluna atayarak tiyatronun yöneti-
mine, tiyatrocu olmayan kişileri dahil
etmişti.
Yeni belediye yönetimi, bu madde-
leri beklentilerin aksi yönünde işletti.
Siyasetçileri değil, kurum içinden sa-
natçüan genel sanat yönetmenliğine
ve yönetim kuruluna atadı.
Denklem, açıkçası biraz kanşık, bi-
raz şaşırtıcı. Ortaya çıkan problem ise
yüzeyde değil, derin yapıda çözülmesi
gereken bir problem.
Problemi yüzeyde çözmeye kalkı-
şanlar, özellikle, hayatı bir şeyler veri-
iip bir şeyler aünan bir ticarethane ola-
rak algılama eğiliminde olanlar ortada
bir 'pazariık' bulunduğunu; yeni Şehir
Tiyatrolan yönetiminin, belediye yö-
sı... Üçüncü veyaygın beklenti, beledi-
ye yönetiminin, kendi ideolojisi. siyasi
düşüncesi çerçevesinde atamalarla ku-
rumun sanatsal bağımsızlığını ortadan
kaJdınp Şehir Tiyatrolan'ru bir propa-
ganda alanı haüne dönüştürme çabası
içine ginnesiydi.
Kimse dördüncü bir beklenti içinde
değildi... Oysa, ^ördüncü şık gerçek-
leşti ve tiyatronun içinden, sanatçı
kimlikleriyle öne çıkmış insanlar yö-
netime getirildi.
Bu gelişme, yaklaşık olarak şu soru-
lan doğurdu: Bu tercih, Refah Partisi'-
nin ve kadrolanmn ideolojisiyle hiçbir
biçimde bağdaşmadığına göre:
RP takıyye mi yapıyor? RP, Medine
Vesikası'nı hayata geçirmeyi mi deni-
yor? Şehir Tiyatrolan sanatçılan ta-
boşluğunu işaret ediyor. Şaşkınlık, ak-
lın önünde koyu bir baraj oluşturmuş
durumda
Şehir Tiyatrolan, padişahlık döne-
minde kuruldu. Tek parti, DP, 1. cun-
ta, AP, 2. cunta. CHP, 3. cunta,
ANAP, SHP yerel yönetimlerinden
ödenek aldı.
Devlet Tiyatrolan nasıl 'hûkümetin
tiyatrosu' değilse, Şehir Tiyatrolan da
hiçbir zaman. sözgelişi 'askerierin ti-
yatrosu'' olmadı. 42 sanatçısını sıkıyö-
netim komutanhğ] karan ile kapı dışa-
n eden '3. cunta' yönetimi zamanında
bile Şehir Tiyatrolan, sadece 'leketen-
di'; askerlerin tiyatrosu olmadı.
Dün, bu siyasi formasy onlann tiyat-
rosu olmayan Şehir Tiyatrolan, bu-
gün de RP'nin tiyatrosu değildir. ol-
sözgelişi Açıkhava Tiyatrosu'ne, Ce-
mal Reşit Rey Konser Salonu"na git-
memek.. ve benzeri bir dizı ahlaki
yaptınmı da zorunlu kılar.
Şehir Tiyatrolan'na oyun vermeye-
lim... Yönetime kim gelirse üzerine bir
şaibe bulutu örtelim... Oyunlannı,
üretimlerini izlemeyelim... Yargılama-
daninfazedelim...
Bu yaklaşım, siyaseti, temelyapı ve
üstyapı kurumlannın ustüne oturtan
bir mutlakiyet şemsiyesinin, sorgulan-
mamış ritüelidir.
Bu, bir akbaba ritüelidir.
Yok oluşun, çöküşün rantıru topla-
ma arzusunun yol açtığı bir tören his-
terisidir bu...
Bugün karşı karşıya olduğumuz du-
rum, yerel yönetim deneyimi yetersiz.
uzmanlık alanlanna genişlememiş bir
siyasi kadronun, çeşitli uzmanlık alan-
lannda (İSKİ, imar komisyonlan, sa-
nat alanlan vb.) uyguladığı bir 'ara
fonnül' olabilir ki, bu olasıhk hayli ak-
la yatkın gözüküyor. Bu durum, radi-
kal karakterli siyasi hareketlerin tü-
münde rastlanan, siyaseti önceleme,
giderek tekleştirme eğiliminin, 'yöoeti-
me hazıriıkstz yakalanma' sürecindekı
bir tezahürü de olabilir. RP kadrolan,
bu alanlardaki gerçek düşüncelerini,
niyetlerini hayata geçirmeyi deneme-
den önce, zaman kazanmaİc amaayla,
kamuoyu nezdinde prestij sahibi uz-
manlara yetki devrederek, hareket
alanlanm genişletmeyi seçmiş olabilir.
Akılcı ilişldJendirmeler
Nedir: Bu ve benzeri "kuvvetli" ola-
sılıklar. 'şimdi ve burada' savun-
mamız, sahip çıkmamız gereken de-
ğerlerimize kuşkuyla bakmamızı, şim-
diyi ve burada olma haünj ıskala-
mamızı gerektirmez. Gerektirmemeli-
dir. Düşünme eyleminin başlıca yol
göstericisi olan 'kuşku', ters tepen bir
silah gibi. dönüp bizi vurmamalıdır.
Gene Marx'tan el abyorum: "Çeşitii
mülkiyet biçimleri üstünde, sosyal ya-
şaytş koşullan üstünde, kendine özgü
olarak biçimlennüş çeşitli duygular-
dan, yanıbamalardan. düşünce tarz-
Unndan >e hayat göriişlerinden olu-
şan koskoca bir üstyapı yükselir."
Çoksesliliği. çok renkliliği, özgür-
leşmeyi savunmanm belki ilk adımı,
şeyler arasında, durumlar arasında
akıla ilişkilendirmeler kurabilmekten
gecer.
Kendi varoluşumuzla ilgili bul-
duğumuz her şeyi savunabilmenin en
etkili yolu da onlan, herdurumun üs-
tünde ve hepimize ait olduğunu bilme-
nin kararlıliğıyla, sonuna dek savun-
maktan geçer.
Ne işler yolunda gitmektedir; ne de
her şey bıtmiştir.
Hepimize ait olan bir coğrafyada,
hep birlikte yaşamaya arzulu isek bu-
nun imkanlanna da ulaşmamız gere-
kir.
Bu iletişim sabuklamasına son ver-
mek için, sorgulama, edinme kapılan-
mıa sonuna dek açmalı; kavramlan-
mızın içeriğine ulaşma zahmetine kat-
lanmalı; talep ettiğimız şey her neyse..
demokrasi, özgürlük, insan haklan..
herkes için talep etmeyi becerebilmeh;
birkaç hezeyan çığlığının binlerce usul
sesi bastırmasına izin vermemeliyiz...
Bugün, hala, Şehir Tiyatrolan sa-
natçılar tarafından yönetilmektedir.
Tüm Istanbullular, bu şansa sahip çı-
kabilirse yalnız cumhuriyetten daha
uzun ömürlü bu kurumumuz değil,
yeryüzünde özgürleşerek yaşama hak-
kımız da zenginJeşir...
Sahip olduğumuz her değerin sonu-
na dek bizimle olmasını sağlayabilme-
nin en etkili yolu. değerlerimize değer
vermekten gecer.
Rengim
Gökmen'den
Erdoğan'a yanıt
• ANKARA (AA) - Devlet Opera
ve Balesi Genel Müdürü Rengim
Gökmen, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkaru Recep Tayyip
Erdoğan'ın bale ile ilgili "belden
aşağı" sözlerini, "Sayın başkan,
bale sanatını striptizle kanştınyor"
biçimindeyanıtladı. Rengim
Gökmen, Istanbu] Büyükşehir
Belediye
Başkanı
Recep Tayyip
Erdoğan'ın
özel bir
televizyon
kanalında bale
ile ilgili olarak
"Belden
aşağıya hitap
ediyor"
sözlerini
küçümseyici ve her türlü sanat
düşüncesinden uzak, talihsiz bir
açıklama olduğunu kaydetti. Bu
sözlerin Erdoğan'ın kişisel görüşleri
olarak önem taşımadığını, ancak bir
belediye başkanı olarak bu görüşleri
öne sürmenin üzücü olduğunu ifade
eden Gökmen, şöyle devam etti:
"Bale sanat dalı, tüm insanlığm
ortak kültür birikiminin ürünüdür.
Her sanat dalı, kendi malzemesini
kullanarak mesajlannı toplumlara
iletir. Resim sanatı renklerle,
çizgilerle, müzik sanatı seslerle,
edebi sözlerle cümlelerle kuraı1
bu
iletişimı. Bale sanatının kullandığı
malzeme, insan bedenidır. Bunun
cinsellikle nasıl birçağnşıma
sokulduğunu anlamak mümkün
değildir."
Sağlar'dan
Erdoğan'a
• İSTANBUL (AA) - AKM'de bir
basm toplantısı düzenleyen Kültür
Bakanı Fikn Sağlar, îstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın, baleyi, "belden
aşağı" olarak tanımladığının
hatırlatılması üzerine, "Nedemek
istediğini tam olarak anlatsın, bir
yorum yapalım. Nedemek
istediğini bileanlatamamış. Zaten
beyninin gelişmiş olduğu
konusunda kuşkuluyum"dedi.
Sağlar, daha sonra konuşmasına
şöyle devam etti: "Bunlar her şeye
şehvet duygulanyla bakıyorlar, hep
bunu görüyorlar. Doğal, ama ilkel
anlayış içinde bunlar dört kadınla
evlenmeyi de talep ediyorlar.
Onlann da düzeyini yükseltmek
görevimiz. Aksi halde bunlar
karaçarşaflar ve kara öriimcek
ağlan ıçine insanı sokacaklar."
Kültür Bakanı Sağlar, Başbakan
Tansu Çiller'in Kürtçe TV ile ilgili
söziennin hatırlatılması üzerine de,
"Geç kalmış sözdür" dedi ve
Başbakan'ın bu konuda
söylediklerini sevindirici olarak
nitelendirdı.
l.ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTIVALİ
Gizemli Brezilya dünyasında bir gece
Festivalin bu akşam saat 20.45'te başUva-
cak 'Brezilya Gectsi'ııe dün\anın en üiıfö
ağız armonikası ustası TooCs Thielemans
(solda)üe Latin nıûziğinin en tanınnıış
şarlucsı Vfilton Nascimento dinamik gnı-
bujla karoaval hatası yaşatacaklar.
Kültür Senisi -1. Uluslararası Caz
Festivali'nde bu gece, müzikseverler
iki ayn konserle Brezilya'nın gizemli
dünyasına bir yolculuk yapacaklar.
20.45'te başlayacak olan "Brezilya
Gecea"nde, Toots Thielemans Brasü
Project ve Miltoo Nascimento, tstan-
bul Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne
alacaklar.
Dünyanın en ünlü ağız armonikası
ustası olan Belçikalı Toots Thiele-
mans'ın yakın tarihlerdeki Breziiya
ilişkisi, onun müzikal paletinin sadece
bir rengi. Müzik dünjasındaki yerini
"Bir tebessümle bir gözyaşının ortası-
nda bir yerdeyim" diye dıle getiren To-
ots Thielemans, 1922'de Brüksel'de
doğdu ve Swing döneminin usta isim-
leri, Çingene gitannın büyük ismi
Django Reinhardt ve Chariie Christi-
an'm etkisinde yetişti. Toots'un caz
sahnesine ilk adımı atması ise 1950
yılında Avrupa'da Benny Goodman.
Roy Elridge ve 2k»t Sims ile çalmasıy-
la oldu. 1951'de Amerika'da Chariie
Parker'ın, Mües Davis ve .Vült Jack-
son'ın da yer aldığı "An Star Orkest-
rssı"nda bir hafta geçirdi. Toots, o
günleri anarken "Böyle bir şey için
gerçekten hazır değüdim" diyor, "Mi-
les benimle sürekli dalga gecerdi: 'Bu
adam gerçek bir beyaz!' deyince Bird
de ona "Hey. benim adamımı rahat
bırak!' derdi. Bunlar benim için çok de-
ğerii anılar".
Toots. 1963 yılında çıkardığı ve
şarkının melodisini gitar eşliğjnde
ıslıkla söylemc tekniğini kullandığı bir
caz valsi olan "Bluesette" ile dünya
çapında dinleyiciye ulaştı. Bu melodi.
Kültür • Sanat
ALKAZAR'IN SEÇTİKLERİ
293 89 78 (3 hat)
PERd SİNEMASI (251 32 401
Tel: 245 73 83-245 75 38
Yıhn "en iyi fılm" listelerine giren en seçkin eserleri Alkazar gösterdi
Mkazar
12Tem.Salı ELVEOA CARİYEM
Chen Kaıge
12 00-1515-18 30-2145
13 Tem. Çarş TATL1EMMA SEVGİLİ BÖBE
Istvan Szabo
1200-14 15-1630-18 45-21.00
14 Tem Perş CHAPLIN
Richard Attenborough
12 00-15 00-18 00-21 30
AlkazarAmıpa Eurimages
AYAZOA BİR YÛREK
Claude Sautet
1215-14 30-16 45-19.00-21 15
KAFKA
Steven Soderberg
1215-14 30-16 45-19.00-21 15
ELVEDA CARİYEM
Chen Kaıge
12 00-15 15-18 00-21 45
(Bevcğlj
yaf
ra ı n
fonetmenmın son filmt'
TEPENİNKRAU
Yön: Steven Sçderbergh
Oyuncular: Jesse BıaOtoıc
Jeroer Krabbe
Lısa Eıchhern
1200 14 15 16 30 !8 45 21 00
BULUNMAZ TİYATRO
İ S T A N B U L
Yön: H. Hilmi Bulunmaz
ÇAĞDAŞ
KARAGÖZ
Oyn: Gûrsel Akyel
Akın Güneş-Mete Özdemır
Cuma 20.00
Istıklal Cad. No: 186 2 Beyoglu
Tel: 513 74 31-522 65 85-
251 60 90 • 638 14 84
BEYOGLÜ EÜRIMAGES SİNEMASI
"Eurimages ın katkılarıyı^"
SİNEMA YAZARLARININ SEÇTİĞİ
YILIN EN İYİ 10 FİLMİ
Bugün
Ariz
Rüyas±
Yön: EMIR KUSTURICA
•4» fTel 25132 40)12 00-15.00-18 00-21.00
T E T Î K Ç İ< >
(
Sıcak yaz gunlerıne bıraz hareket, bıraz heyecan katmak
ısteyenler "Tetıkçryı mutlaka gömnelıier "Tetıkçı" yoğun temposu
> nefes kesen sahnelerı ile uzun sûredır özlercını çektıjımız tam
* > anlamıyia sürûkleyıcı bir fılpı Yonetmenlıgmı Luıs Llosa yaptıjı
< ( fılmde başrolten Tom Berenger ve Bılly Zone payiaşıyorlar
« , "Tetıkçfyle Panama ormanlarıran tehlıke dolu denn!ıWerıne gırecek.
amansız bir takıbın peşındei surukleneceksınız Tek Şansınız
olduğunu düşunun ya öiecek ,a oldj'eceKsınız
< »
< >< I
< ,
< ,
< »
Kültür Sanat
ilanlarınız için:
293 89 78
(3 hat)
1988'den beri böyle bir protest müzik dinlemediniz!
ekrem ataer
MARE NOSTRÜM (Bizim "Deniz")
Madımak'ta
Yanan Benim
•HeCanım
•Semah
(Done Döne)
• Sardunyaya Ağt
• Mayıs Aylann
Guludur
• Benim Kabem
Insandtr
• Sol Kolum Yaralı |
•Vunı 8re
Hızır Paşa
• Sıvas Ellennde
SazunÇalınır
• Işcı Marşı
MAJÖR PLAK (O 212) 527 61 28
A k b a n k K ü l t ü r S a n a t E g i l i m M e r k e z i
AKSANAT Gl.MERI • 12-16 TEMMIZ 94
GÜNLÜK ETKİNIİKLER
12 TEMMUZ 1994, SAU Saat; 12.30 ve 18.00 (53 dakika)
Laser-disc'ten büyük ekranda konser:
MOZART "Keman Konçertosu No. 4 ve 5"
(Kremer/N. Hamoncourt)
13 TEMMUZ 1994, ÇARŞAMBA Saat: 12.30 ve 17.30 (1 saat 20 dakika)
"LAUREL and HARDYFUmlert" II
"P1CK A STAR" (ingiUzce orijinal)
14 TEMMUZ 1994, PERŞEMBE Saat: 12.30 vel&OO (50 dakika)
Video'dan buyük ekranda konser:
SCHUBERT "Sen/oHt Ha. 9" (Muti)
15 TEMMUZ 1994, CUMA Saat: 18.30
XAZ AKŞAMLARI"
Erol Pekcan'ın arusına: İLKİN DENtZ ve GRUBU
16 TEMMUZ 1994, CUMARTESİ Saat: 15.00 «5 dakika)
Video'dan buyuk ekranda bale.
STRA VINSKY "Firebird - AteşkufU "
Danimarka KraUyet Balesi
CD'DEN KENDİ SEÇTİKLERtNİZ
KJasik müzik yapıtlanndan oluşan diskotegımızden seçtıklerinızı haftanın
aşagıda belirtılen gün ve saatlerinde ozel kulaküklarla dinleyebılirsıniz.
Çarşamba, Perşembe ve Cumartesi günlen
Saat: 13-30 - 16.30 arası
STÜDYO VE ATÖLYELER
Resım Atölyesı'nde Stnan Demirtaş
Özgün Baskı Atölyesı'nde Mebmet GiUeri
RubcanAkil
Tüm «kınlıkte ı(in davHiyclrr AKSANATtan safthrubiliı
AKSANAT. Isnklil Caddesi 80080 Beyaflhı-IsaiTbu! Tel (02!2) 252 35 <XWİ-02 Faks (0212) 245 12 28
AKBANK
daha sonra dünyanın çeşitli köşelerin-
den birçok cazcı tarafından plağa
alındı ve ilk "The Brasü Project" albü-
münü kapatan son parça oldu. önce-
leri Amerikan bebop müziğine eğilirn
gösteren Toots'un, Brezilya mûziğiyle
ilk tanışması, 1960'larda Stan Getz
aracılığıyla oldu. İlk Brealya kökenli
müzik çalışması ise 1972'de Brezilyab
şarkıcı Elis Regina ile gerçekleşti.
Toots Thielemans"a istanbul
konserinde. tuşlu çalgılar ve vokal-
de Ivan lins. gitarda Oscar Castro
Neves. gitar ve vokalde Dori Cay-
mmi, piyano ve vokalde EJiane Eİi-
as, gitarda Ricardo Silviera, basta
Brian Bromberg. davul ve vokalde
\Iike Shapiro'dan oluşan grubu eş-
lik edecek.
Brezilya Gecesi'nin diğer yıldızı
ise Milton Nascimento. 1942 yılında
Rio deJaneno'da doğan ünlü voka-
listin. mûziğe olan ilgisi. iki yaşı-
ndayken kendisini evlat edinen be-
yaz anne babasının etkısıyle doğdu.
Uluslararası Af Örgütü, Yeşil
Banş ve Fransa Özgürlük Vakfı'nın
çabşmalanna katılan Milton Nasci-
mento, çevrenin korunması ve in-
san haklanna saygı için mücadele
eden dünya sanatçı çevresinin aktif
birüyesi. 1992'deGrammy'yeaday
gösterilen. Down Beat dergisinin
1992 Uluslararası Eleştirmenler ve
1991 Okuyucu Anketleri'nde ödül
kazanan sanatçıya bu gece basta
Joao Baptista Corvalbo. tuşlu çalgı-
larda Hugo Fattonızo ve Tıûio Mou-
rao, vurmalı çalgılarda ise Yanderlei
Silva, RobertİDo Silva, Ronaldo SU-
va ve_ W ibon Lopes eşlik ediyor.
Çizgifibn
sektörü
ötiiyor
ANKARA (ANKA) - Çeşitli ne-
denlerle TRT desteğini ve tasarruf
önlemleri nedeniyle Kültür Bakanlı-
ğı desteğini yitiren Türk Çizgi Film
Sektörü durma noktasına geldi.
Kültür Bakanhğı Telif HakJan ve Si-
nema Genel Müdürlüğü verilerine
göre 1991 ile 1994 yıllan arasında 8
yerli, 105 yabana olmak üzere top-
lam 113 çizgi filmin kayıt tescilinin
yapıldığı belirlendi.
Kültür Bakanhğı'ndan edinilen
bilgiye göre Telif HakJan ve Sinema
Genel Müdürlüğü'nce 1991 yılında 3
yerli, 76 yabana, 1992 yılında 2 yerli
20 yabancı, 1993 yılında 3 yerli, 8 ya-
bana ve 1994 yıhnda bir yabana ol-
mak üzere toplam 113 çizgi filmin
kayıt tescili yapıldı.