27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ1994 PAZARTESt OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Universiteden medreseye!.. MEğıtım Bakanı Sayın Ayaz, bakanlık üst düzeyınden uç yöneticının görev yerlennı değıştırdi diye yer yennden oynadı. Çunkü bakanlıkta çöreklenen tankatçılarm düzeni bozuluyordu. Ya yenı kurulan adı var kendısı yok, derme çatma ünıversıtelere atamayla göndenlen rektörlenn kaç tanesı tankatçı, bundan habennız var mı? Prof. Dr. MUŞTAFA ÖZYURT Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi olmamışü Gerçı oğrenalenne "Nab- za göre şerbet vermeyin" dedığı ıçın bır profesor, geçıcı olarak bakanbk emn- ne alınmış olsa da unıversıtenın ağırb- ğı. hukumetın hep korkulu ruyası olmuştu O dönemde unıversıte ozerk- lığının odun vermez savunuculan, muhalefet lıden İsmet İnönü ve unıver- sıterun sembolu Ord Prof Dr Sıddık Sami Onar'dı 27 Mayıs 1960'ta bu ıkı- lıden Onar'ın kafasında açılan >ara, bardağı laşıran son damla oldu Çun- ku o. ıhtılalcı subaylann gozunde yer- de suruklenen Istanbul Unıversıtesı"- nın yaşlı rektorunden çok. bıbmselb- ğın ve onurun sımgesıydı Işte gunumuzdekı en buyuk eksıklık. İno- nu gıbı bır pohtıkacının yokluğu \e Onar benzen bır bıbm adamının oıta- ya çıkmamasıdır K ıskanmadım dersem \alan olur Bır sure once >etmış altı ıbn cumhunyet başsavcı- sı. sekız Devlet Gu- venlık Mahkemesı başsavcısı ve sekız ılçe savcısının or- taklaşa vayımladıklan, şenat hevesb- lenrun çanına ot tıkavan bıldınyı okuyunca unıversıte oğretım uvesı olarak, bu yureklıbğın bır benzenru topluca gosteremedığımıze uzuldum Demokratık. laık Turkıye Cumhun- yetı'nın boylesıne gozupek ve tuıarlı savunuculan bulunduğu ıçın de gurur- landım Ashnda I982'den ben topar- lanamayan uruversıtelenmızın ulke sonınlanna bu kadar kayıtsız kalabıl- me nedenlennı hıç ıçıme sındırebılmış de&bm Olajın kokenı 2547 sa>ıb YOK Yasası'nın getırdığı adam sende- ciliktetı ve baskılayıcı hukumlennden kaynaklanmaktadır Bır başka onemb neden ıse bu yasa- dan sonra oğretım uyesı olanlann ço- ğunun gerçek ozerk unıversıtenın et- kınbğını bılmemelennden ılen gelıyor 1950-60 donemınde bıle unıversıte- lenmız bu kadar ıçe donuk ve suskun Zorla uygulanalı yaklaşık on uç yıl geçmış ve tam tamına yırmı kez değı- şıkbk yapılmış olan Yuksek Oğretım Yasası, her şeyden once, bır 12 Eylül hukuku kalmtısıdır. Hukumetı oluşturan ıkı partının, gerek seçım bıldırgelennde ve koalıs- yon protokollennde gerekse hukumet programlannda >er almış olmasına karşın bugune değın değıştııme yo- nunde bır adım bıle atılmamış olması, sıvasal tutarsızbğın belgesıdır Bun- dan oncekı hukumette gorev alan obur oğretım u>esı bakanlan savma- sak bıle, Başbakan Yardımcısı ıle eko- nomıden sorumlu Devlet Bakanı ozerk unıversıtelenmızde yetışmış ıkı oğreum uyesıdır Üstune ustluk TC- nın elbncı hukumetının Başbakanı, ekonomı profesoru olmakla oğunen oğretım uyesı arkadaşımızdır Toplumun çeşıtb katmanlan kendı temsılcılennı parlementoya ye huku- metesokmauğraşıvenrler Unıversıte toplumu olarak aramızdan bır bayan oğretım uyesının başbakan olmasını kuşkusuz sevınçle karşıladık Ama bunca sure geçmış olmasına karşın, unıversıte yasası konusunda bır tumce bıle etmemış olmasını da uzuntuy le ız- ledık Bu mu unıversıte sorununa sa- hıp çıkmak, demezler mı9 Neyse. şu gunlerde SHP'nın uzenn- de ozenle durduğu demokratıkleşme paketınde. değıştınlmesı duşunulen yasalar arasında 13 sırasında YOK Yasası'nın buhınduğunu oğrendık Yalnız yasayı ele almakla bır şey de- ğışmez Anayasanın YÖK ıle ılgılı maddesı vennde kaldığı surece ufak bır makyajdan oteye gıtmez, hepsı o kadar Sahıplendıklen konu, ulkenın geleceğının şekıllendığı yuksekoğre- tım kuruluşlannın yaşam savaşıdır Eskı CHPnın uzantısı olduğunu sa- vunan SHP'ye 12 Mart donemınde zamanın Genelkurmav Başkanı Orge- neral Memdub Tağmaç ıle CHP Genel Başkanı İsmet Inonu arasında geçen bır konuşmavı Metin Toker'ın "İsmet Paşa'nın Son Vıllan" kıtabından ak- tarrhak ıstıyorum Genelkurmav Baş- kanı'na gore "sosyal çaikantılaruı kabahatı yüzde elli üni\ersitelerde"ydı ismet Paşa ıse başta > argı bağımsızbğı, unıversıte ozerklığı, duşunce ve orgut- lenme ozgurluklen ıle bunlann daya- nak noktası olan 1961 Anayasasfnın korunmasında kararlıdır Soz dönup dolaşıp da unıversıte ozerklığıne gelın- ce İnonu şoyle der "Bak iki gözüm. Sen benden ne istiyorsun, bilivor mu- sun? Bu memleketin yetişmeleri için en çok emek verdiği insanlar kendilerini yönetemezler... Sen benim buna inan- marnı istiyorsun! Doğrudur, olaylar çı- kıvor, poİis gelivor, jandarma giriyor. Hatalar vapılıvor. Ama burün bunlar haUedilebüir hususlardır. Özerklik için- de... Onlar kendilerini yonetemhorlar- sa, onları ben vöneteceğim diye ortaya çıkan kimselerin, onlardan fazlalıkları nedir? En çok emek verdiğimiz insanla- rın, en çok yatırım yaptığımız insanla- rın kendikendilerini \onetemeyecekle- rini bana kabul ettiremezsiniz." M Eğıtım Bakanı Savın Ayaz, ba- kanlık ust duzey uç yöneticının gorev yerlennı değıştırdi dıye yer yennden oynadı Çunku bakanlıkta çöreklenen tankatçılann duzenı bozuluyordu Ya yeru kurulan adı var kendısı yok, der- me çatma ünıversıtelere atamayla göndenlen rektörlenn kaç tanesı tan- katçı, bundan habennız var rru9 Hele o orumceklı kafada olanlann oluştura- caklan medrese duzenını değıştırme- nın ne kadar zor olacağmı hıç duşun- dunuzmu9 Atatürk'un 1933'te gerçek- leştırdığı reformla çağdaş duzeye çıkan unıversıtelenmi7, yırmı bınncı yuzyıla altı kala nasıl medreseleşıyor gormuyor musunuz9 Bu vebalden kurtulmanın tek çıkar yolu. unıversı- telenmızı hıç değılse kırk sekız yıl once yıne bır hazıran ayında yururluğe gı- ren (18 6 1946) 4936 sayılı Ünıversıte- ler Yasası'nın ulaştırdığı demokratık duzeye çıkarmaktan gecer Haaran geçtı gıttı Temmuz, ağustos, eylulü var beklemenın Beklenz. Yeter kı unıversıte kurtanlsın1 Sozu edılen kanunun 1 maddesı şoyle der "Üniversiteler; fakülteler- den, enstitû, yüksekokul ve bilimsd kurumlardan oluşan özerkbği ve tüzel- kişüiği olan yüksek bilim ve araştırma ve öğretim birimleridir. Her üniversite- nin kapsamındaki fakülteler de bu ka- nun hükumlerine gore bilim ve yönetim özerkliğine sahiptir. Rektör ve dekan- lar ve yönetim görevlilerini seçme hakkı öğretim üyelerinden oluşan kurullara verilmiştir." 2547 sayılı YÖK Yasası'- yla getınlen keyfı yonetım bıçımınde ıse tum yetkıler, pek çok yerde sıyasıle- nn ya da tankatçılann oyuncağı duru- muna duşen tek kışıye bağışlanmıştır İşte bu yasayı değışurmeye yanaşma- yan duşuncesızlığın altında yatan ger- çek neden bu Yoksa kımserun eğıü- mın daha ıyı olduğu ya da çok daha bıbmsel çalışma yapıldığı umurunda değıl Hukumet bu konuda gerçekten ınandına olduğunu kanıtlamak ıstı- yorsa once unıversıte toplumunu ka- zanmakla ışe başlamalıdır Bunun ıçın de buyuk araştırma veçabşma yapma- ya gerek yok 1946'da yururluğe gıren 4936 sayıh, 1960"ta kabul edılen 115 sayılı ve 1973'te yasalaşan 1750 sayılı yasalarla. 12 Eylul hukukunun kabn- tısı 2547 sayılı YÖK Yasası'nı kabaca karşılaştırmak bıle yeterlıdır ARADABIR Prof. Dr. TALAT TEKİN Yunus Emre Şeriata Karşı Sayın ilhan Selçuk'un geçenlerde yayımlanan "Ana- dolu Muslumanı Şerıatçı Değıldır ' başlıklı yazısını(*) bılmem okudunuz 0111? Bu çok ılgınç yazı şoyle sona erı- yordu "Anadolu halkı, Ataturk'u sever, ıster Sunnı ol- sun, ıster Alevı Şerıatçı, Ataturk'u sevmez, Mustafa Kemal'eduşmandır Şerıatçı, Islamısıyasetevetıcarete alet eden kışıdır Muslumanlığı partıcılık ıçın kullanır, Arap kulturuyle beyın yıkamaya kalkışır Anadolu top- lumunda şerıatçılıkla Muslumanlığı bırbırınden ayır- mak, laıklığe yeşıl ışık yakıp yol vermıştır " Sayın Selçuk'un Anadolu Muslumanlığı ıçın koyduğu bu çok doğru tanı (teşhıs) benı 700 yıl oncesıne, Anadolu Turk toplumunun yetıştırdığı ılk (ve kuşkusuz en buyuk) mutasavvıfşaırımız Yunus Emre'ye, onun şerıatveşerı- atçılar hakkındakı dızelerıne, beyıtlerıne goturdu Yunus Emre nın Muslumanlığından hıç kımsenın kuşkusu ola- maz Şıırlerı baştan başa Tanrı ve ınsan, evet, ınsan sevgısı ıle dolu bu buyuk gızemcı (mıstık) ve humanıst şaırımızın acaba şerıat ve şerıatçılar hakkındakı goruş- Ieri nelerdır? Edebıyat ve kultur tarıhımızdekı çok onem- lı kımı konular gıbı, bu konu da Yunus Emre uzerıne yapılan yayınlarda, yaygın bır argo deyımle, es geçıl- mıştır ya da en azından gereğınce vurgulanmamıştır Çok partılı sıyasal rejıme gırışımıze ve bununla bırlıkte dının ve dınsel ınançların oy ıçın alabıldığıne somurul- meye başlamasına kadar bunun belkı de buyuk bır sa- kıncası yoktu Ama şımdı hele şu son yıllarda, şerıatçı- ların gemı azıya almışçasına şahlandıkları ve 37 aydın ınsanımızı yeryuzunde yaktıkları cehennem ateşınde yok ettıklerı bır donemde, Yunus Emre'nın 700 yıl once şerıat ve şerıatçılar uzerıne soyledıklerını bır kez daha anımsatıp vurgulamanın yararlı olacağı kanısındayım Şunu hemen belırteyım kı Yunus Emre, şeriata ve şe- rıatçılara şıddetle karşıdır Bır şıırınde gerçeğı denıze, şerıatı da bu denızde gıden bır gemıye benzeterek şoyle der Şerıat bır gemıdır, hakıkat deryasıdurl 01 gemınun tahtası her nıce muhkem olsa I Denız mevcı kat'olsa ge- mı uşanasıdur (Şerıat bır gemıdır gerçek ıse onun denı- zıdır, gemının tahtaları ne kadar sağlam olsa, denızın dalgaları şıddetlenınce o gemı parçalanacaktır) Demek kı Musluman ıçın şerıat yeterlı değıldır, onunla Tanrı'ya varılamaz, aslolan, onemlı olan gerçek, Tanrı ve ınsan sevgısıdır Tum ınsanlara bır goz ıle bakmayan şerıatçı, evlıya bıle olsa, gerçekte bır 'as/'dır Cumleyaradılmışa bır goz ıle bakmayan I Şer un evlıyasıysa hakıkatde ası- dur Yunus bu şıırınde daha da ılerı gıderek şerıatçıların evlıya saydıkları, Tanrı ve ınsan sevgısınden yoksun kı- şılerın gerçekte "kâfır" olduğunu soyler Bundan ıçeru haber ışıt eydeyın ey yar I Hakıkatun kâfırı şer'un evlıya- sıdur1 Şerıatçı başka dın, hatta başka mezhepten olan kışıle- rı suçlar, onların ınançlarını kendı ınancına aykırı bulur ve Sıvas toplukıyımında olduğu gıbı, onları dırı dırı ya- kar Yunus'a gore ıse dın ve mezhep amaç değıl, araçtır, kışıyı Tanrı ve ınsan sevgısıne ulaştıracak bırer araç Bu nedenle Yunus hıçbır dın ve mezhebı kendı anancına aykırı bulmaz, çunku asıl amaç olan "muhabbet", yanı sevgı, bunlar tamam olduktan sonra doğacaktır Bız kımse dınıne hılaf dımezuz I Dın tamam olıcak toğar muhabbet Yalnız şerıatı uygulamak, kışıyı Tanrı ve ınsan sevgısı- ne goturmeye yetmez, ardından 'muhabbet" gelmelı- dır inançta amaç, 'dost', yanı Tanr/"yuzunu gorebıl- mek, ona erışebılmektır Şerıatçı ıse sevgıden yoksun olduğu ıçın hıçbır zaman bu aşamaya erışemez, "kapı- da kalır" Dostyuzın gorıcek şırk yağmalandı I Anunçun kapuda kaldı şerıat işte Yunus Emre, şerıatı ve şerıatçıları boyle yorumla- mış, onlara boyle karşı çıkmıştır Başka bır şıırınde de şeriata karşı daha ağır eleştırıde bulunmak ıstedığını, ancakşerıatçılardan korktuğu ıçın bu eleştırıyı yapama- dığını açıkça soyler Şerıat edebınden korkaram soyle- meğe I Yoğısa eydeyıdum dahı ayruksı haber Yunus'tan 700 yıl sonra şerıatçıların Anadolu'da ger- çekleştırdığı toplukıyım, onun şerıattan ve şerıatçıların "şe/r"ınden korkmakta ne denlı haklı olduğunu goster- mıyor mu 9 (*) Cumhunyet, 23 Hazıran 1994 TEMSİLİVE KATILIMCIDEMOKRASİNİN KÖKENİ Doç.Dr.SamiSelçuk 30 000(KDVıçınde) Çağdaş Yaymları Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-îstanbul Öderceli gonderilmez "Amerika'nın adamı...'' Kuzey Kore ıle ABD arasındakı gergınlık. 1950'lenn Guney Kore Devlet Başkanı Synegman Rhee'yı (Rı) anımsattı Türkıye'de Menderes dıktası ve öğrencı hareketlenne koşut olarak. 1 Amenka'nın adamf Sygman Rhee'ye karşı G. Kore'dekı öğrencı haberlen yer alırdı o yıllarda basında.. ADNANCEMGİL 4 A damlan' mı demebydı 0 ^ ^ Gerçekten ABD, sıya- / ^ k sal. asken, ekonomık Z — J ^ çıkarlan açısından kımı / ^ ulkelere goz dıker Bun- • A - -^^- larda egemenlığını sağ- lama yolunda kullanacağı kışılen bılır Son İran Şahı Rıza Pehfcvi, Şılı Dıktatoru Ge- neral Pinochet ve kımı Arap emın ya da kralı gıbı Ne var kı bır de amacına uygun olarak yetıştırdığı kışıler var Bunlann en bebrgın orneğı Syngman Rhee... Son gunlerde "Kuzej Kore"dekı nukleer tesıslennın uluslararası deneume açılması konusunda ABD ıle bu ulke arasındakı tartışmalar suruyor Gergınlığın gıttıkçe artması, yenı bır "Kore Savaşı"nı gundeme getınnıştır Bu durumda 1950 savaşında "Güney Kore" Devlet Başkanı Sygman Rhee'yı anımsamamak elden gelır mı 9 Bu adam. ABD'nin, amacına uygun olarak ye- tiştirdiklerinin en bebrgın orneğı Amen- kan mısyonerlennın bılınen yontemlenvle, daha çocuk yaşta ele geçınldı Metodist mis> onerlerin > onettığı bır okulda oğrenım gordu Ingıbzceyı oğrendı Ardından da Hınstıyan oldu Bundan sonra ABD yonetımı bu adamı bağnna bastı Basamak basamak yuksel- me yolunu açtı onune 19O5'te George Washıngton Unı\ersıtesı"ne kabul edıldı Burayı 1907'debıtırdı Ardından Harvvard Ünıversıtesı'nde yuksek lısans sınavından geçınldı Efendılen onu daha yuksekte gormek ıstedıklen ıçın Pnnceton Unıversı- tesı'nde "siyasal bilimler" doktorluğu un- vanı venldı kendısıne Donduğu dıne canla ve başla hızmet et- mek ıçın 1910'da Hınstıvanbğı yayma amacı guden "Genç Hıristivanlar Hare- keti"ne kaüldı Bu orgutu kurmak üzere Kore'ye don- du Metodıstler, Hınstıyanbğı yaymak ama- ayla konferanslar duzenlıyorlardı Sygman Rhee. bunlara katılmak ıçın yenı- den ABD">e dondu ve burava yerleştı 1919 yıbnın Mart ayında, Japon somur- gecıbğıne karşı Kore'de bır baş kaldırma hareketı başladı Gıttıkçe ayaklanmaya donen bu hareketı Japonlar acımasızca bastırdılar Bu harekeün surgune gıden kımı oncule- n 1919 Nısanı'nda geçıcı bır Kore huku- metı kurdular, başlanna da Sygman Rhee'vı getırdıler Rhee, II Dunya Savaşı bo> unca hep Amenka'da kaldı Savaş sonunda yenılen Japonlar a>nl- dıktan sonra Kore, 38 enlem sınır olmak uzere ıkıye aynldı Guneyde ABD ordusu- na bağlı bır komutanbk ulkeve el koydu, kuzeyde de SSCB komutanlığı kuruldu Eylul 1945'te ulkenın bağımsızlığını amaçlayan yurtseverler "Güney Kore Halk Cumhuri)eti"ru kurdular Ne var kı ABD komutanlığı bunu tanımadı İlgınç bır rastlantı. o sırada Sygman Rhee de Amenka'dan Kore'ye gebvermış- u ABD asken yonetımı. bağımsızlık ıste- yen Guney Koreblen yatıştırmak uzere Şubat 1946"da ulkesıne donmuş olan Rhee'nın başkanlığında bır danışma mecli- si oluşturdu Ekım 1946'da da yansı ABD asken yonetımınce atanan geçıcı bır yasa- ma meclisi kuruldu Patronunca desteklenen Sygman Rhee, sağcı bır pattı kurdu, 1948'de de gırdığı se- çımı kazandı, kurulan meclısın başkanı oldu Kurulan Kore Cumhunyetf nın başı- na getınldı Ekonomı alanındakı başansızlıklan yu- zunden gıttıkçe artan bır muhalefetle karşı- laştı 1950'de Kore Savaşfnın başlaması uzenne muhalefet liderlerini vatana hıvanet etmekle suçlavarak ıdam ettırdı Savaştan sonra da tum hak ve ozgurluklen kaldıran despotça yonetımı surdurdu O zamankı ABD Başkanı Truman, des- tekledığı Sygman Rhec'nın kışılığını şoyle açıkladı "1945'te Kore'ye döndüğünden be- ri aşırı sağcılarla işbirliği vaptı. Ilımlı duşıin- celi liderlerle çattştı. Rhee'nin polislerinin siyasal mitingleri dağıtmak, siyasal düş- manlannı sindirmek için ne gibi >öntemler kullandığı benı hiç ilgilendirmez. \ma beni en çok duşundüren şe> Rhee'nin hükümeti- nin ulkeyi kasıp kavuran enflasv ona hiç aldı- rış etmemesidir." Gerçekten de Guney Kore'de bunalım, aşın böyutlara ulaşıyordu Muhalefet gıt- tıkçe protestolannı arttınyordu 'Ameri- ka', amacına gore yetıştırdığı 'adamı'nın sonuy la hıç ılgılenmıy ordu Kullanılrruş bır pıyondan başka bır şev değıldı artık 0 "1952 ve 1956 seçimlerinde veniden devlet başkanı seçildi. Yönetimi sırasında özgür- lükleri kaldırarak muhaliflerini baskı altına alan Rhee, ülkede ithal ikamesine dayalı bir sanayileşme politikası izledi. 1960 başkanlık seçimlerinde, veniden baş- kan seçildığinin ilan edilmesi, muhalefetin seçimlerde hıle v apıldığını ileri sürerek ulke çapında protestosuna vol açtı. Büvuk bovut- Lara ulaşan oğrenci gosterileri karşısında, askerler gösterilere engel olamadılar. Olav- ların sürmesi ve ulusal meclisin de istifası uzerine gorevinden ayrıbmak zorunda kalan Rhee, bundan sonraki vaşamını Havvaü Adaları'nda sürgûnde geçirdi." PENCERE TARTIŞMA Anadolu'da sevgi ve hoşgörü Y Sşam alanlanmızı gunden gune kuşatan çevre bozulmasının yanı sıra, toplumsal vaşamımızada bulaştınbnak ıstenen bırtakım çırkınbkler. guzel Anadolumuzda bınlerce yılbk geçmışı olan hoşgoru \e se\ gı ortamını hedef abnıştır Bunun son orneklennden bın, Anadolu kulturumuze bır Pir Sultan Abdal'ı, bır Âşüt Veysel'ı ve daha nıce guzel ınsanı armağan eden Sıvas'ta yaşanmıştır Anadolu halkının nakış gıbı dokunmuş, çıçek çıcek bezenmış ve hoşgoru dolu geçmışıne bır kara golge gıbı duşen bu çırkınbk, daha çok varsılbk ıçın doğal çevremızı tuketen çırkın eller gıbı toplumsal yaşamımızı kırletmeye yonebktır Bu orlamda çevremızı kuşatan çırkın odaklar, fırsat bu fırsattır dıyerek geçen >ıl 2 temmuz gunu Sıv as'ta ınsanlann yaşama hakkına saldırdılar ve cınayetışledıler Tartışmasız ınsan, doğal v e kulturel çev renın en değerlı bır parçasıdır Gerçektede tum guzelbklen butunle>en, onlara anlam kazandıran ınsan değıl mıdır9 Bır çev re dostu olarak. doğaya yapılan çırkın saldınlann karşısında olduğum gıbı, ınsana >onebk boy le çırkın saldınlann da karşısındayım Veelbette kı ınsana yonelık her çırkın saldınnın karşısında olacağım Atalanmızın dedığı gıbı, v aş kesen baş da keser Son gunlerde guzel Anadolumuzu tuketmeyı amaçlayan çev re ve kultur değerlenmıze yapılan saldınlan gordukçe. atalanmıza hak v ermemek elde mı 9 Öncelen Anadolumuzun yeşıbnı yok edenler, artık ınsanına yonelmektedırler Gonul ıster kı boyle çırkın saldınlaryaşanmasın, buyuk Atamızın onderbğınde venlen onurlu bırozgurluk ve Kurtuluş Savaşı sonucu oluşturulan Anadolu ınsanının bırlıktebğı uzennde boyle kara bulutlardolaşmasın Ozelbkle de Sıvas ılımızde Çunku Sıvas. Pır Sultan Abdarıvetıştırmıştır Pır Sultan Âbdal. yuzyıllardır Anadolu'da sevgı ve hoşgorunun sımgesı ohnuştur Onun çocuklanndan Âşık Vevsel, sazının tellennden doğayı. ınsanı gormuş, san çığdemde. nor menekşede doğa v e ınsan sev gısını bulmuştur Bır >ıl once Sıvas'ta y aşananlara baktığımızda, yuzyıllık hoşgoru ve sevgının. Anadolu'nun bağnndan "doğadaki bir çiçeğin koparılıp yok edilişi gibi" y ok edılmek ıstendığıne tanık olmaktayız Bıhnmelıdır kı Anadolu halkı, Sayın Başbakan'ın çelişkisi B aşbakan Sayın Tansu Çiller'ın partısının kongrelenndeve kuruluş yıldonumu kutlamalannda yaptığı konuşmalarda, ozelbkle vurguladığı bır konu dıkkaümızı çekmektedır Sayın Çıller, uyesı olduğu Doğnı Yol Partısı'nın mısyonundan bahsederken Turkıye Cumhunyetı'nın tanhını 1946 ruhu ıle başlatıp, Demokrat ve Adalet Partısı çızgısıyle devam ettınp, Doğru Yol Partısı ıle bayraklaştığını ıddıa ederek, 71 yılbk cumhunyet tanhını, cumhunyeUn temel ılkelenne ters duşen 1946 ruhuyla başlatmakta. 1923-1946 tanhlen arasını yok saymaktadır Ülkemızde çağdaş, demokrat ve laık yaşamın temellen 1923 tanhınde atılmış ve ulusun yaranna siyasal, ekonomık ve sosyal değışımler en y oğun olarak 1946 tanhıne kadar yaşanmıştır Eğer bugün ulkemızdekı siyasal ıktıdan bır bayan başbakan temsıl edebıbyorsa bunun en buyuk etkenı, kendılennın yok saydığı, yaşanılmamış olarak duşunduğu 1923-1946 tanhlen arasında yaşama geçınlen çağdaşlaşma uygulamalandır Turkıye Cumhunyeü'nın tanhı 1946'da değıl, 1923'te kendı ozçocuklannın bıle kanını ıçen İranh mollalannın değıl. >Tireğınde mor meneİcşelen. san çığdemlen, kınnızı karanfıllen yeşerten Pır Sultan'ın, Âşık Vev sel'ın, en onembsı de Atatürk'un çocuklandır Doğadakı yeşıl zeytın ağaçlannın yenne, gn betonlan yukseltenlenn, ınsan v ureğındekı zev tın dallannı kırmalanna, banş guvencmlennı olduraıelenne ızınvermeyelım Uluondenmız Mustafa Kemal Atatürk'un. Anadolu geleneğımızden kaynaklanan hoşgoru ve sevgısıyle sonsuza dek 'yurtta banş, dünyada banş' ılkcsını hedefleyebm Her zaman guzel Anadolumuzda şenatın kan gollennın değıl, sevgının be> az gullennın oluşması ıçın var olalım Selma Erdal Bursa başlamıştır Vel946'>akadar da bır aydınlanma dönerru yaşanmıştır Turkıye Cumhunyetı'nın tanhını Demokrat Partı - Adalet Partısı - Doğru Yol Partısı çızgısıne bağlayarak 1946'da başlatmak ve daha oncesını kuçuk gormek başbakan da olsa kımsenın hakkı değıldır Av. Cemal Ravanoğlu Mersın Diyet Gazete!.. Çağımız yaman, kızılca hamam, demış de hop hop, kubbeye konmuş sımsıcak bır yaz, temız renk beyaz, kır- lenmış solmuş, medyaya dolmuş Medya'ya n'olmuş? • Medyaya Med denıyor, moda ya, Nerıman'a Nerı, Ab- dullah'a Apo, Julıde'ye Jul, Perıhan'a Perı, Gurbuz'e Gur, Husamettın'e Hus, Tansu'ya Tans, özer'e öz, Ibra- hım'e Ibo Medya'ya Med Geçen gun Med'e rastladım, yokuşu çıkamıyor . "I ıknefes Sordum - Lan n'oldu sana? Soluklandı - Tıkanıyorum -Nıçın' - Doktor aşırı beslenme dedı - Zıkkım olsun1 Boğazını tutsana1 -Tutamıyorum - Neden"? - Abı, yedıkçe hırs basıyor - Dılını tutmasını bılıyorsun ama - Dıl başka ışkembe başka' Yemeye gelınce doy- muyorum, konuşmaya gelınce kesılıyorum - Bıraz kılo ver -Verdım - Ne kadar? - 2000 çalışanı ışten attım - Ferahladın mû - Ne gezer • Med mutsuz Nalıncı keserıyle haberlen yontarken ortaya çıkan so- nuçta kalorısız bır gazete tıpı turedı Dıyetkolagıbı Dıyet gazete1 Savaş yıllarında, sıkıyonetım donemlerındeyasaklar, emırler teblığler vardı Haberleralabrostıraşedılır.yo- rumlar ıster ıstemez emru komuta zıncırıne gore bıçım- lenırdı ' Sıvıl toplum' a geçmıyor muyuz"? Ne ara rejım- deyız ne sıkıyonetım var, ne de asken yonetım' Ama ıyı saatte olsunlar basını efsunlamış, okumuş, uflemış Med rejım yapıyor Dıyet gazete çıkarıyor • Bu dıyet nasıl bır dıyef? Sunnı nın ramazanı, Alevı'nın muharremı hafıf kalır, Abdülhamit donemındekı sansurcubaşı Abdürrezzak Efendi haltetmış, Tans Hanım'ın Amerıka'ya yatırımla- rından mal varlığının kokenlerınden, şırketlerının vergı- lerının otesınden berısınden lâf açılmayacak Dolar patladı Boyle oldu Sultan Ikıncı Abdülhamit donemınde Babıâlı'ye zehır zıkkım yutturup soluk kesen, yazarken, soylerken gaze- tecıye gırtlağın dokuz değıl on dokuz duğum olduğunu ammsatan sansurcubaşı, şımdı otekı dunyadan memle- ketin halıne bakarken Med'ı goruyor - Maşallah, dıyor, zamane neler de neler yetıştır- mış 1 Padışahın yapamadığı, zaptıyenın kıvıramadığı, sıkıyonetımın ustesınden gelemedığı sansuru, adına Med denen bu sıvıl tekelcı nasıl da yururluğe koydu? • Medya'da Tans Hanım'a ılışkın sansur suruyor, hem temız toplumcularla, sıvıl toplumcuların ıttıfakıyla Unutmayalım Med, dıyet yaparken yalnız dut yer İSL\M'DA HOŞGÖRÜ VE SINIRI TANER AKC AM Anadolu bu yuzyılın başlannda dını anlamda farklı topluluklan bağnnda taşıyordu Bugun bu dınscl farklıbğı ortadan kaldırmış nufusun %98 ının Musluman oldugu bır ulke yaratmış olmanın gururu ıle ortalıkta dolaşıyoruz Refah Hareketı'nın temcl argumanı da budur Ulkenın %98'ının Musluman olması Ama ne onlann ne de laık- Kemalıstlenn akıllanna bu sayının nasıl elde edılmış oldu§unu sormak gelmıyor Çunku Anadolu'nun gaynmuslım topluluklan bu tanhı kutsal ıtüfakla ımha edıldıler Şımdı karşıbklı bırbırlenne kılıç bılemektedırler İsteme Adresi: B.ir>ak Y.ıy ınları Sağlık Sok. (> { 1 Yenisehir - ANKARA Tel: 0 512 4{1 7(, «(l HOSCÖRÜ VE SIN1I KURALSIZLIGIN HİKAYELERİ megeryapbğım alıntalan kimse söytememiş hepsiniben uydurmuşum MELIH PEKDEM1R meger^yaptıgım »~-**>« alıntılan kimse "ylememişhepsini 2. BASKI ancak kısaak ve küçucuk mutkıluklan olabdır soadan ve sahıa ınsanlarm bunu feutetmezler bıle ve bunu yalmzca şaırler farkedebihr befla kısaak ye kuçucuk mutkıluklan, soadan ve sahıa vnsanlann ancakşure dokulebık şur oiabthr, başka turiu anlatılmaz. teaak ve kuçjcuk mutKıhıkiart stradan ve sahıa ınsanlann, omre bedel olur bu bedelı hıçbır snadışı varsıl ödeyemez, paraa pukı yetmez upuzun ve kocaman ve umutsuz mutkJuklan yetmez ara herşeyten vatdır varsdlann, umuda ıhüyaçlan yoktur oyleyse herşeylen varoian vatsdlann yalnızca umutian yoktur oysa ruçbnşeyien yoktur snadan ve sahıa ınsanlann ancak kısaak ve kuçuaık mutkıydan olabtlır ve upuzun ve kocaman umutian bunu ancak feytozoflar bitır sakaft marx buna devnm demışör snadan ve sahta mdyonlarca ınsan, bunu farketükien zaman, umutian devmır, devnm olur İsteme Adresi: Basak Yaymları Saj;lt Yenisehir - ANKARA Tcl: 0 î 12 4 İI "(.'•"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle