05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 HAZİRAN1994 CARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Sanayi üretimindeazalış • ANKARA (AA) - Sanayi sektöründe bu yıl nisan ayında, birönceki yılın aynı ayıyla karşılaştınldığında, üretiminde düşüş görülen ürünlerin başında dayanıklı tüketim maddeleri, çimento, hampetrol, otomotiv ve al- kollü içkiler geldi. Devlet İstatistik Enstitüsü larafından açıklanan verilere göre, bu yıl nisan ayında geçen yıhn aynı ayına oranla sanayi sektöründe toplam yüzde 8. l üretim azalması görüJdü. Sanayi ürünleri arasında nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre üretiminde en fazla düşüş görülen ürünler. geçen aylarda zaman zaman üretime ara veren otomotiv sektöründe bulunuyor. HökümeteYetki Yasasıçıkt] • ANKARA (ANKA)- Hükümete, Bankalar Yasası, Sigorta Murakebe Yasası ve Türk Ticaret Yasası'nda değişiklik yapmak için kanun hükmünde kararname yayımlama olanağı sağlayan Yetki Yasası çıktı. Hükümete, banka. sigorta ve ticaret mevzuatında değişiklik yapma yetkisi veren yeni yasa Resmi Gazete'deyayımlandı. Yasa ile Bakanlar Kurulu'na kararname çıkarma için altı ay süre veriliyor. Bakanlar Kurulu bu süre içinde birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarabilecek. Tofaşsermaye artdracak • ANKARA (ANKA)- Ekonomik krizden en çok etkilenen sektörlerden otomotiv sektörünün lokomotifi Tofaş Otomobil Fabrikalan. sermayesini iki katına çıkaracak. Şirket 600 milyar liralık sermaye arttınmı için Sermaye Piyasası Kurulu'na başvurdu. Sermayesi 600 milyar lira olan Tofaş Otomobil Fabrikalan. 600 milyarlık bedelsizarttınm için geçen hafta SPK'ye başvuruda bulundu. Şirketin başvurusunun kabul edilmesi haünde sermayesi l .2 trilyon liraya yükselecek. Ziraartan 1 trilyonlukVDMK • ANKARA (ANKA)- Ziraat Bankası. bu yıl içindeki üçüncü VDMK ihracıru gerçekleştirecek. Bankanın bir trilyon liralık Varlığa Dayalı Menkul Kıymet ihraç başvurusu, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından ka\da alındı. Ziraat Bankası, bir trilyon li- ralık VDMK'yi tüketici kredileri ve bireysel krediler karşılığı ihraç edecek. Petrol Ofisi'nin ûç aylık kârı • ANKARA (ANK A) - Petrol Ofısi, bu yılın ilk üç ayında kannı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 868.7 arttırarak 682.1 milyar liraya çıkardı. Petrol Ofisi'nin bağımsız, denetimden geçmemiş üç ayhk bilançosuna göre bu yılın ilk üç ayında toplam 13.1 trilyon gelir elde eden şirketin üç aydaki gideri 12.1 trilyon lira oldu. UNİCE'yeyenî • Ekonomi Servisi - Avrupa Birliği'ne üye olan ve olmayan 25 Avrupa ülkesi Sanayi ve fşverenler Konfederasyonlan Birliği (UNICE) Başkanlar Konseyi, Francois Perigot'u başkanlığa seçti. Geçen cuma günü Atina'da yapılan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Halis Komili'nin de katıldığı UNICE Başkanlar Konseyi toplantılanna UNICE'ye bağlı 33 federasyon başkanı katıldı. Piyanist LİDYA Grup yemeklerinde çok özel fiyat! Restaurant Cafe - Bar 251 00 00 İstanbul Trafik Şubesi'nden akiığırn 339571 No'lu sürücü ehliyetimi kaybettim. Gecersizdir. HANDANÇELEBİ Özel sektörden süt paralannı zamanında alamayan üreticiler SEK'in satışı için uyanyorlar: Üretici detüketicide yanar• Üreticiler, "Köylüyü korumak için SEK'in özelleştirilmesi şart" görüşünü savunan SETBİR Başkanı Doğan Vardarh'yı, "Şirketi Tikveşli önce bizim iki aylık süt paramızı ödesin. Bizim paramızla fabrika ahyorlar" diye yanıtladılar. BÜLENT KIZANLIK SETBJR Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Vardarh, üreti- ciyi korumak için SEK'in özelleş- tirilmesinin zorunlu olduğunu sa- vunurken. şirketinin üreticilere süt paralannı bir-iki ay gecik- meyle ödediği belirtiliyor. Türkiye'nin süt merkezlerin- den Kırklareli ve cevresindeki üreticiler, SEK'in düşükfiyatve- rerek üreticiyi mağdurettiğini ile- ri süren Doğan Vardarlı'vı, "Bi- zim paramızı ödemeyip, peşin pa- rayla SEK'in Havza fabrikasını alıyor. Önce Doğan Bey'in şirketi olan Tikveşti bizim birikmis ala- caklanmızı ödesin" diye ya- nıtladılar. Doğan Vardarh ile yapılan bu röportaj yayımlandıktan sonra Cumhuriyet'i arayan Kırklareli Köy-Koop Birliği Başkanı Erdo- ğan Kantürer, Tikveşli'nin üreti- cileri SEK'ten koparmak ve ken- dısine bağlamak için göstermelik biçimde fiyat arttırdığını savun- du. Erdoğan Kantürer, "Tikveşli, kanıp da sütünü terenlerin pa- rasını 1-2 avdır ödemiyor. Bu pa- rayı çalıştırıp sütü ucuza getirmiş oluyor. Aynca baştan >erdiği >ük- sek fiyatı da köylüyü keıidine bağlavınca düşüriiyor. Gelin üreti- Sütteyapılanhesaplar Köv-Koop Kırklareli Birliği Başkanı Erdoğan Kantürer, SEK'in zaten üç yıldır büv ük oranda özelleşürildiğini savundu. Kantürer. SEK'in özelleştirilmesi için Kırklareli ve Edirne Birlikleri ile bayilereait İstanbul Süt Kooperatifi'nin ortaklığıyla Trakya Köy A.Ş adıyla bir şirket kurulduğunu, süt alımı. depolama. nakliye ve dağıtımı bu şirketin yürüttüğünü, söyledi. Birlik başkanı, birazdaha zaman verilse. üretici ve bayilere ait bu şirketin imalatı da üstlcnebileccğıni belirtti. Kantürer. SEK'in de Tikveşli'nin de 20 yıldır bölgeden süt alımı yaptığını anlatarak. "süt fiyatını yükseltme politikasının" arkasmdaki nedenleri şöyle yorumladı: •Tikveşli ihalelerden 15 gün-1 ay önce o yüksek fiyatı verdi. Ama arkadaşlanmızın tamamına yakını onu tanıdığı için güvenmedi ve sütünü vermedi. Zaten ihalede de birlik olarak bızonugeçtik". • Siyasi bir olay da var işin içinde. SEK'i haraç mezat almak istiyorlar bunlar. O günlerde de SEK'in pazarlanması, tekliflerin verilmesı öncesiydı. Tüm köylerin sütünü kendine bağlayıp, SEK'i almak için propaganda yapacaktı. • Bu ortaçağdan beri mandıracılann uyguladığı birckonomik sistemdir. Bütün yaz sütü ucuz fiyattan alıyor. stoklannı yapıyor. Süt ucuz olunca peynir fiyatı da ucuz tabi. Bütün yaz peynir stoklannı da bıriktıriyorlar ucuz sütten. Tam sonbaharda sütler kesildiğinde süt fıyatlannı arttırıyorlar. Böyle ucuza slokladıklan peyniri pahalıya satıyorlar. Süt fıyatlan 3 bin 700-3 bin 200 liraya kadar düştü ancak pe> nir fiy atlan düşmedi. • Almanya'danHollanda'dansütineğigetiriyorlardı.Ellerindestok vardı. Dışandan ucuz aldılar inekleri, burada pahalı sattılar. Süt fıyatlannı arttırdılar, köylü de buna güvenip inekleri aldı. Ozeleverenbin pişman İhruHim AUtaş (Birlik Yönetim Kurulu iiyesi ve Turgutfaey Köyfl'nde üretici) : Esasında Tikveşli. bu yaayı bütün kooperatiflere yollamadı. Sadece SEK'e süt veren kooperatiflere yolladı ve ihale- den 15günönceyolladı. Zaten ihalede böyle çıkacağı belliydi. Yine bir özel sektör_ fırması olan Bahçıvan benim ayağıma geldı. başkan "Senin sütüne3binlira verelim" dedi. Ben zaten ihalede o _ fıyata çıkacağını belirterek "Sen ondan sonraki fiyatını ver" dedim. "Yok şimdi mukaveleyi basahm. sütünü 3 bin liradan alalım" dedı. Ve ondan sonra sütler4 bin 200 liraya çıktı. /ıne( Patntn (SinanJı Köyü Kooperatifi eski başkanı): 1990 yılında SEK'tc grev başlayıp birhafta süt alımını durdurunca özel sektör 800 liralık fiyatı hemen 400 liraya düşürmüştü. Bizim köyün 8 ton sütü \ar. Tikveşli birliğegöre 100 lira fazla fiyat verdi. Arkadaşlar benı dinlemeyıp mukaveleimzaladı- lar. Şimdi 2,5 aydır süt parasını alamıyorlar. Köylü bayramdada parasını alamadı. _ Kooperatifyö- neticileri kahveyepkamıyorlar. Herkes ineklerini satmanın yo- lunu an>or. Üretim 3,5 tona düşlü. Alacak yüzünden Tikveşli'yi bırakamıyorlar. Geçınmek için sütün bir kısmını başka yere ucuza veriyorlar. cinin perişanlığını göriin" diye ko- nuştu. Lüleburgaz'daki kooperatif birliği toplantısında görüştüğü- müz üretici kooperatifleri yöne- ticileri ve dolaştığımız köylerdeki üreticiler de özel sektör firmalan- na veryansın ederek. "Iki bay- ramı parasız gecirdik" diye >akındılar. Üretıciler, *^SEK bi- zim paramızı 15 günde bir düzenti olarak öderdJ. Sütünü, başta Tik- veşli olmak üzere özel sektöre ve- ren üreticiierin alacağı 45 günle 90 gün arasında gecikfi. Ödemeler en iyi ihtimalle birbuçuk ay geriden geliyor" dediler. Üreticiler. üretimin azaldığı sonbahar ve kış aylannda fiyat yükselterek sütü kapmaya calı- şan özel sektör sanayi kuruluş- lannın. yaz aylan ile birlikte üre- ticiye verdikleri fiyatı kiloda 400 lira ile bin lira arasında düşür- düklenni kaydederek. "SEK ol- masa fiyatian bugünkünden en az bin lira daha düşük olurdu" iddi- asını savundular. Sütünü özel sektöre verip pa- rasını alamayan köy kooperatif- leri yönetimleri ile mahalli idare birliklerini yürüten kaymakam- lann üretici ile karşı karşıya gcl- diklen, Lüleburgaz Kayma- kamı'nın da bu sıkıntıyı yaşadığı belirtildi. SEK özelleştirildiginde, özel sektör tekellerine esir olacakla- nnı, bu durumda da havvanlannı kesıme göndereceklennı belırten üreticiler. "İnekler kesilince dana da olmayacak. Hem süt hem üreti- mi azalınca, fiyatlar artacak. Hem üretici hem tüketici zarar gö- recek" dediler. Kooperatif üyeleri Türkiye'de ilk defa altı otobüs dolusu üretici- nin Ankara'ya giderek SEK'in özelleştirilmesi ile ilgili olarak hü- kümet ve partiler nezdinde de- mokraıik lepki ortaya koyduğu- nu hatırlattılar Yerli ve yabancı çıkar gruplan, Teletaş'm anonim şirkete dönüşmesini engelîeme çabalannı 1983'e değin sürdürdüler, ama sonunda başansızlığa uğradılar. Ozal, HT için baskıvaptı VTELETAS 1 H.luK d.,.» Arla. 1981-82 yıllannda da kendi ürettiği teknolojileri kullanarak büyü- meye ve kendini yaşatmaya devam etti. Artık PTT içinde kalmanın sıkıntılan yaşanmaya başlamıştı. Devletin ya- şadığı döviz darboğazı, her alınan mal için DPT'den onay alınması gereküliği gibi bürokratik engeller, Arla'nın önü- nü tıkıyordu. Teletaş'ın Mart I994'te Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı bırakan Fikret Yöcel, o dönemi şöyle değerlen- diriyor: "Sıkıntılardan kurrulmak için, özel bir sanayi kuruluşu haline gelmemiz gerektiğini anladık. Yani gerçek anlam- da ve sanayi dinamizmini yakalayabil- memiz için özelleştirme. Ama ulusal tek- nolojiyi üretecek ve eski hedeflerini de- vam ettirecek şekilde bir anonim şirket." Teletaş, 1983 yılında, bazı yerli ve ya- bana çıkar gruplannın engelîeme çaba- lanna karşı. anonim şirkete dönüştü. Çıkar gruplan içinde, Netaş'ın yerli or- taklan ve Netaş'ın ortağı olan Kanada'- nın Northern Telecom şirketi bulunu- yordu. Netaş ve Kanada fırması. stok- lannda bulunan eski kuşak telefon sant- rallannı uzun bir süre daha Türkiye'ye satmak istiyorlardı. Oysa PTT ve Arla. 1980 yılından başlayarak bilgisayar tek- noiojisinin kullanıldığı sayısal santral üretimine geçmek üzere hazırlık yapı- yoriardı. Bu hazırlıklan yapanlar arası- nda, dönemin PTT Genel Müdürü Ser- vet Bilgi de bulunmaktaydı." 8 Eylül 1983"te anonim şirket olarak kurulan Teletaş'ın, hisselerinin dağılımı şöyle olmuştu: PTT (yüzde 49), PTT Personeli Biriktırme Sandığı (yüzde 26), STFA (yüzde 13), Vakıflar Bankası (yüzde 10), Ray Sigorta (yüzde 2). Teletaş. üretim sahasını geliştirmek ve PTT'nin hızlı gereksinimini karşıla- mak için. sayısal santral teknolojisinin transferine yönelik olarak lisans anlaş- ması yapmayı amaçhyordu. Gelen tek- lifler arasından Amerikan ITT fırması- nın "Sistem 12" adlı santralı uygun bu- lundu. Ancak yerli ortaklann gücü. an- laşmanın maliyetini karşılayacak dü- zeyde değildi. Teletaş'a yabana ortak alınması böylece gündeme geldi. Teletaş yöneticileri, şirketin. yüzde 19 oranındaki hissesinin ITT ve onun Avrupa bölümüne (BTM) satılmasının bu iş için yeterli olacağını hesaplamı- şlardı. Dönemin Başbakanı Turgut Ozal devreye girerek. yüzde 39'dan daha az pay satılmaması için baskı yaptı. Yücel, bu baskıya direnemediklerini söylüyor: "Edindiğimi/ bilgilerden hare- ketle, yabancıya yüzde 19 gibi bir pay vermevi kararlaştırdık. O sıralarda bize Başbakanlık'tan gelen tesirle, 'En az yüzde 39 olmalıdır' dendi. Buna rıza gös- termek zorunda kaJdık. Aksi takdirde, li- sans anlaşmasının DPT'den tasdiki gere- kir. Hükümetin isteklerine uygun dav- ranmamışsanız, lisans anlaşması tasdik edilmez. Biz de yabancı ortağa yüzde 39 teklif ertik, Memnuniyetle' dediler." Bu gelişmelerin ardından Teletaş'ın yeni onaklan ve paylan, Temmuz 1984'te şu duruma gelmişti: "ITT-BTM (yüzde 39), PTT (yüzde 40), PTT Sandığı (yüzde 8), STFA (yüz- de 7), Vakıflar Bankası (yüzde 5), Ray Sigorta (yüzde 1)." Alcatel sahnede Birkaç yıl sonra, beklenmeyen bir ge- lişme sonucu Fransız Alcatel fırması Teletaş'ın ortaâ haline geldi. Nisan 1987'de, AlcateC ITT'yi satın alınca. Te- letaş'ın yabancı ortağı oldu. Alcatel, ITT ve diğer bazı firmalan satın alarak. dünyanın ikinci büyük telekomünikas- yon fırması haline gelıyordu. 1988 yılı verilerine göre Alcatel'in cirosu. 8.8 mil- yar dolardı. Bu rakamın büyüklüğünün vurgulanması açısından, aynı yıl Tür- kiye'nin toplam ihracatının 11.6 milyar dolar olduğu belirtilmeli. YARIN: 'Altm hisse'puloldu Mekan'ın 'Kraliçe' azizliği HULYA GENÇ Cumhurlyot G«z«t«s/ TürKocaöı Çad. 39/41 CağaloğTu/ISTANBUL TEL: 512 05 OS f=AX: 514 O7 51 İkilerAlüminyum üzdü 1991'de, Pimaşın Pimapen bayii olan İkiler Alüminyum'a balkon kapısı ve 1 pencerelerime PVC yaptırmak ve ıstcam takbrmak için başvurdum. 11 ay sonra kapı ve pencereler takıtdı. Bir süre sonra balkon kapısının kullanılamaz hale geldiğini gördüm. İkiler Alüminyum'u arayarak şikayetimi söyledim. Bir kaç gün sonra gelen yetkililer pencereleri kontrol edip gitöter. Şikayetlertn devam etmesi üzerine Pimapen'den yetkili yolladılar. "Bunları tamir edemeyiz, mutlaka yenilenmesi gerekir'diyen yetkililer, lekrar geleceklerini söylediler. Şimdlye dek bir haber alamadım. Sevtm Kurt/İSTANBtTL O kurumuzun şikayetini Pimaş'a ilettim. Yetkililer, kapı ve pencerelerdeki aksaklıkları düzelttiklerini, ikiler Alüminyum tarafından takılan ısıcamları değiştirdiklerini bildirdiler. Sevim Hanım ise bakımın istediği gibi olmadığını belirterek, takılan ısıcamlardan birinin çatladığını söyledi Sevim Hanım, henüz Pimaş'tan bircevap alamadığını anlattı. Pimaş'ı aradığımda, ısıcamın kırılma sebebinin belli olmadığı, herhangi bir odeme yapılmayacağı açıklandı Yetkililer, diğer tamiratları da yapacaklarını hatırlattılar. • M ekan yataklannın Kadıköy Bayiindenbirtane çlft, iki tane tek kişilik "Kraliçe Model 5 Yıldız"yatak siparişi verdim. Mekan yataklannın müşterilerine uyguladığı yüzde 20'lik indirimden faydalanarak, 7 milyon lirayı peşin ödedim. 15 gün sonra yatakian teslim almak üzere gittiğimde tek kişilik yataklardan birinin başkasına satıldığını ögrendim. Fabrikaya sipariş verdiklerini söyleyen yetkililer, bana geçici bir süre için başka biryatakverdiler. Eve gittiğimde Kraliçe model çift kişilik yatakla, tek M ekan Yatakları Dağıtım Pazarlama AŞ'ninlzmit'teki fabrikasından AN Erdem ile görüştüm. Mekan yataklannın standart, spesiyal ve sağlık olmak üzere üç serisibulunduğunu belirten Ali Bey, Kraliçe modeli adı altında tek tip üretim yapıldığmı vurguladı. Yıldızların yatağınkalitesine belirlemediğine dikkat çeken Ali Bey, "Yıldız işaretlerini yataklarm ismini pekiştirmek için kullanıyoruz. Fatma Hanım'ınyatağına iliştirilen etikette basım hatası bulunabilir" diye konuştu. Tek kişilik ile çift kişilik yatak arasında görünüş bakımından çok büyük farklar olduğunu hatırlatmamız üzerine Ali Bey sözlerine şöyle devam etti: "Bizyatağı satarken bayilerin müşterilere açıklama kişilik yatağı karşılaşbrdığımda birbirlerine benzemediklerini farkettim. Üstelik çift kişilik yatağın üzerinde "Kraliçe Modeli 1 Yıldız" yazıyordu. Oysa ben 5 yıldız parası ödemiştim. Mekan yataklannın İstanbul'daki merkezini aradığımda, 1 yıldız ile 5 yıldız arasında kalite bakımından fark bulunmadığı, yıldız işareberinin rasgele konukJuğunu söylediler. Bu cevap bana yeterli gelmediği için durumu size bildirmeye karar verdim. FatmuŞuhin/İSTANBUL yapmalarını istiyoruz. Kraliçe, Mola, Kısmet tipifermuarsız yataklanmız garanti kapsamının dışındadır. Buyataklarda üretim hatasından kaynaklanan bir problem varsa değişiklik yapıyoruz. Bu nedenle Fatma Hanım'ınyatağmı öncelikle görmemiz gerekiyor. Eğer söz konusu yatakta üretim hatasından kaynaklanan bir sorun varsa yatağı değiştiririz. Fatma Hanım 'a aradaki fiyat farkını ödemesi şartıyla üst model bir yatak da verebiliriz." Ayru model, tek ve çift kişilik yataklardafarklı malzemelerin kullanıldığına dikkat çeken Ali Bey, "Fatma Hanım da bu nedenle yataklarm aynı kalitede olmadığını düşünmüş olabilir" dedi. • EKONOMYE BAK1Ş TAINER BERKSOY Kalıcı Çöıüm Reel Düzenlemede Bir süredir ekonomik krizin karakterini ve olası çözümle- rini tartışıyorum. "Uzattın,pehlivan tefhkasına döndürdün" diyen dostlarım var. "Bunca laf ürettin, net bir sonuç çıkmadı" diyenler de oldu. Kısacası, sözü ağzında dolaştırıp durma, ne söyleyecek- sen söyle diyor okurlarım. Bugün onu yapacağız. Önce teşhisleri sıralayalım. Ekonomik kriz, piyasa den- gesizliği görüntüsü taşıyor. Bu doğal. Piyasa ekonomile- rinde dengesizlikler hep piyasa göstergeleri yoluyla belli ediyor kendisini. Ama görüntünün ardındaki gerçek bun- dan farklı. Dikkatle irdelenirse piyasa dengesizliklerinin te- melinde, reel kesimdeki yapısal darboğazların yattığı gö- rülüyor. Yani, krız öyle parasal dengesizlik diyerek savuş- turulacak karakterde değil. Yapısal darboğazlar ekonominin içinde gizli. Üzerlerine gidilip, zorlanmadıkça, uyarılmadıkça önemli bir sorun çı- karmıyorlar. Ancak, ekonominin hızlı gelişmesine sürekli köstek oluyor, büyumeyi düşük bir düzeyle sınırlıyorlar. Başka bir deyişle, ulusal refahı arttırmaktansa durumu korumaya yönelik, orta karar bir büyümeye razı bir geliş- me tercihi, yapısal darboğazları fazlaca zorlamadan duru- mu idare edebiliyor. Belki kriz oluşmuyor, ama ekonomi yavaş büyümeye tutsak ediliyor. Bu dar gömleği giymek istemeyenlerin iki seçeneği var. Birincisi, yapısal sorunları çözüp ekonomiyi kendisini bes- leyen hızlı bir kalkınma rayına oturtmak. Doğrusu bu. İkinci seçenek ekonomide gizli darboğazları umursa- madan büyumeyi hızlandırmayasoyunmak. Popülistyone- timler genellikle bu ikinci seçeneği benimsiyor. Darboğaz- lar aşılmadan büyüme zorlanınca temel dengesizlikler su yüzüne çıkıyor, piyasalar altüst oluyor ve bu süreç krizle noktalanıyor. Bizde oluşan ekonomik krizin ana karakteri de aynen böyle. Bu teşhisi koymadan, kalıcı bir tedavi olanaksız. Pekı, geçici bir tedavi olası mıdır diyebilırsiniz. Evet olasıdır. Bugün girişilen ve IMF'nin onayladığı program da bu tür tedavinin tipik bir örneğı. Bu yaklaşımda yapısal den- gesizlikleri onarma yerıne, bozulan piyasa göstergelerini düzeltme eğilimi egemen. Ancak, bunu bütünüyle piyasa- lara bırakmak yerine. ozellikle kamunun miktar büyüklük- lerini yeniden belırleyerek gerçekleştirmek hedefleniyor. öteki fiyatların da bu süreçte yeniden oluşarak denge sağ- lamaları öngörülüyor. Geçmiş deneylere bakılırsa, genel- likle istenen sonucun elde edildiği gözleniyor. Krizin gerçek çözümü budur derseniz, o zaman iş de- ğişir. Yapısal darboğazlar aşılmadıkça bu tür çözümler sa- dece geçici bir görüntü düzelmesi sağlar. Sorunun temeli hala ekonomide gizlidir. Bu çözülmedikçe ilk genişleme evresinde aynı popülist döngu yinelenir ve ekonomi ben- zer bir krize sürüklenir. Krizi çözmek istiyorsak yapısal dengesizlikleri onar- mamız gerekir. Bu. kısa dönemde, parasal önlemlerle yapılabilecek bir onanm değil kuşkusuz. Orta ve uzun dö- neme uzanan bir perspektifle, reei kesimin yeniden düzen- lenmesıni gerektirır bu onarım. En önemli yapısal darboğaz, ulusal tasarruf yetersizliği. Yetersiz tasarruflar büyümenin motoru olan yatırımları sınırlıyor ve ekonomiyi yavaş büyümeye tutsak ediyor. Bu kronik bir olgu. Popülist iştaha ile dış kaynağa ya da tüketi- me dayalı bir büyüme zorlanınca, tasarrufdarboğazı temel sınırlayıcı haline geliyor ve önce finans piyasalarından başlayan bir kriz sürecıni ateşlıyor. Aynen bizde olduğu gibi. Tasarrufların gönüllü parçası özel kişı ve kurumlardan geliyor. Cebri parçasını ise kamu otoritesi vergi yoluyla sağlıyor. Yapısal darboğazın aşılabilmesi için her iki türta- sarrufun da artması gerekiyor. Sağlıklı tasarruf kapasitesi ekonıminin uretım ve pazar yapısıyla bağlantılı. Uretilen malın tüketilmeyip, tasarruf edilmesi ancak tüketilmeyen mal (makine) üretilmesi ve tüketim mallarının önemli kısmının da dış pazara satılması (ihracat) ile mümkün. Kalıcı yapısal çözümün en önemli düğümü burada ya- öyor. Üretim yapımızı, tüketim malları üretimi ötesinde ek kapasiteler yaratacak biçimde yeniden düzenlemeliyiz. Bu bir. Tüketim mallannı da ek bir desteğe gerek duymaksızın dış pazarlarda satabileceğimiz maliyet, fiyat ve kalitede üretir hale gelmeliyiz. Bu da iki. Bunları yapmadıkca, dön- güsel nitelıkte ve piyasa dengesizliği görüntüsü veren kriz- lerden kurtulmakolanaksız. IMF kıskacından kalıcı biçimde çıkmanın yolu bu. ikinci düğüm noktası kamu finansmanında. Cebri tasar- rufları, yani vergi gelirlerini mutlaka arttırmalıyız. Bunun için. bir verenden bir kez daha almak yerıne, kapsamlı bir vergi reformu yapmak gerekiyor. Vergiden bağışıklığı bi- rinci düğümün çözümüne yönelik olarak yeniden duzenler- sek bir taşla iki kuş vurmamız bile olanaklı. Üçüncü düğüm noktası olan dış ödeme açığı da zaten ilk ikisiyle bağlantılı. Ihracatını sağlıklı götüren, kamu kesimi dengesi gözetilen bir ekonomide dış ödeme dengesizliği ve kur hareketleri oldukça sınırlı ve salt piyasa olgusu ola- rak ortaya çıkıyor. Onarılmış bir yapıda bu tür piyasa den- gesizliklerini çözmek ise çocuk oyuncağı. işte bizim pehlivan tefrikamızın sonuç bölümü. Dikkat ederseniz mutlu birson bu. Ama koşulları var. Birinci koşul yıllardır sürdürdüğümüz parasalcı masalı bir kenara ko- yup, ekonominin reel bazını yeniden onarmak. İkinci koşul, görüntüyü kurtarma huyumuzdan vazgeçip. kalıcı, yapısal çözümleri talep etmek. En onemlı koşul ise ekonomıye ve geleceğimize bu gözle bakan bir siyasi iktidar oluşturmak. ÇİLLER'DEN İHRACATA KREDİ SflzO: 4 ayda 1 milyar dolargelecek ANKARA (ANKA) - Başbakan Tansu Çil- ler, ihracatı destekle- mck için Eximbank kanalı ile her ay 250 milvon dolarlık kredi verileceğini. verilen krcdi tutannın 1 mil- yar dolara tamamla- nacağını açıkladı. Çil- ler. Hazine'nin önü- müzdeki üçay minimum düzey- de borçlanacağına da dikkati cekerek piyasa faizlerinin düşe- ceğini söyledi. Başbakan Tansu Çiller. par- tisinin TBMM grup toplantı- sında yaptığı konuşmada, Ha- zine'nin son çıkardığı tahvıller- den elde ettiğı gelirle üç aylık ih- tiyacını karşıladığını belirterek, "Ha/inc bundan sonraki üç ay içinde minimum düze>de borçla- nacaktır. Ha/ine pi>asalardan çekilince, faizlerde de düşme ola- caktır" dedi. Çiller, enflasvonun önümüzdeki ay da düşmeye de- vam edeceğinı savundu. Ran! ve saadet zincirini kır- dıklannı kaydeden Çiller, "Rantı finansal çevreler aldı.. Banka sayısı son yıllar- da 6(W5V yükseMİ. Bunlar dışandan düşük fiyata dö>iz getirdi; sarh ve yüksek faizle değerlendirip tekrar yurtdışıııa çıktı" dedi. Bu saadet zincirinin faturası olan 217 tril- yon liranın, Türk halkına ödettirilmek istendiğini anlatan Çiller. "Buna izin veremezdik. Biz bunun için saadet zincirini kurdık" diye ko- nuştu. Türkiye'nin çıkışının ihracat- tan geçtiğini belirten Çiller, Exımbank kanalı ile her ay ih- racatı desteklemek için 250 mil- yon dolarlık kredi sağlanacağını açıkladı. Çiller. Eximbank tarafından verilen kredi loplamının 1 mil- yar doları bulacağını söyledi. Ihracatın son bir ay içinde yüz- de 13 artlığını, ithalattaisegeri- leme olduğunu ifade eden Çil- ler, "Vıllar sonra ilk kez ihracat rakamı, ithalatı karşılar duruma gelmiştir. Yıl sonunda cari işlenı- ler açığı sıfır olacakhr" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle