Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 HA2İRAN 1994 CUMA CUMHURİYET SAYFA
VJÜNÜN F ÎLMLERl
TELEVIZYON 17
o 09.35
Kanal D
MACERA
Çılgın Sokaklar
(Crazy Streets)- Amos Kollek'in yönetiminde Alec
Baldwin, uyuşturucu çeteleriyle savaşan polis
rolünde. Film hıçbir kaynakta geçmiyor.
Gelinlik Kızlar
Gençlık çağında üç kızı olan bir babanın, onlarla
ilişkileri. Yön: Atıf Yılmaz. Oyn: Sadri Alışık,
Zeynep Değirmencioglu. Yeşim Tan (1972).
Kaybolan Saadet
Bir fabrika ışçisi, yanlışlıkla öldürülen kansının öcü-
nü almaya yönelir. Yön: Çetin tnanç. Oyn: Tamer Yi-
ğit, Gönül Hancı. Tülin Kazan, Turgut Özatay (1976).
Mazideki Kadın
Selma (Bahar Öztan) ile evli Kemal (Kenan Kalav),
Almanya'da bıraktığı. eski sevgilisi Eva (Nadja Smo-
lik) ile yıllar sonra karşılaşır. Yön: Araın Gülyüz.
(^) 10.30
\ 3 / Show TV
ORAM
10.25
TRT INT
OUYGUSAL
Çiğdem Çiçeği
YaşTandıktan sonra hapisten çıkıp yıllar sonra eski
sevgilisiyle karşılaşan bir adamın öyküsü. Yön: Soy-
daner Uğurlu. Oyn: Sibel Banş, Engin Özer (1989).
Yanan Benim
Cezaevımievken sürgüne gönderilen Kara Ali'nin ra-
kiplerinden biri, kızkardeşiyle aşk ilişkisi kurar. Yön:
Kunt Tulgar. Oyn: Durmuş Çiğdem, Meral Utacı.
AJbayın Laneti
(Colonel Effingham's Raid)- Emekli albav. kasaba
sımgesi tehlikeye gırince savaş başlatır. Charles Co-
burn ve Joan Benntt var. Yön: Irving Pichel (1946).
FakirBirKızSevdim
Kendinı iflas etmış gösteren milyoner bir gençle yok-
sul bır kızın aşk öyküsü. Yön: Sırrı Gültekin. Oyn:
Cüneyt Arkın, Gönül Yazar, Münir Özkul (1966).
Kaygısızlar
12.10
Kanal 6
DUYGUSAL
Fidye nedenıyle kaçınlan bir kızı, iki kafadar kurtar-
maya çalışır. Yön: Çetin lnanç. Oyn: Yalçın Gülhan.
Rornalı Perihan, Ahmet Mekin, Erol Taş (1975).
12.49 / lnterstar / CezmylrH Ayfinüh bilgiyanda
Hıyanet
(Betrayal)- Bir kadın, tanımadıgı birini evine almakla
hata ettiğini anlar. Amanda Blake. Tisha Sterling'in
oynadıgı filmı Gordon Hessler yönetmış (1974).
13.40
Kanal §
GÜLDÜRÜ
Gus
(Gus)- Katır Gus. katıldığı futbol takımını başarıya
koşturmaktadır. Vincent McEveety'nin yönettigi Dis-
ney filminde Edward Ashner, Don Knott's var (1976).
Olumsuz Hayal
(Negative Image)- Bültene göre Michael Wray'in yö-
nettigi, Kenneth J. MacGregor, Bonnie Beck'in oyna-
dıgı film, 'modellleri' öldürülen yönetmeni anlatıyor.
Av Köpekleri
(The Retrievers)- CIA, kendi hesabına çalışan bir
adamın peşine düşmüştür. Ellıot Hong'un filminde
Max Thayer, Shavvn Hoskins var (1982).
AdileTeyze
Çocukları çok seven yaşlı bir kadın. bir bebek için
türlü fedakarlıklar yapar. Yön: Alev Akarar. Oyn:
Adile Naşit, Mahmut Hekimoglu (1982).
Kıratiı Sülevman
Muhtar adayı Süleyman, köydeki siyasal rakıbiyle se-
çim savaşımına girer. Ali Avaz'ın yönetmenliğınde
Defhe Yalnız, Erol Günaydın, Y. Ejder var (1986).
Çizme Tepesi
(La Collina Degli Stivali)- Silahşör Cat Stevens (!),
iri kıyım arkadaşı ile haydutlara karşı çıkar. Giuseppe
Collizi'nm fılmi Spencer - Hıll hayranlanna (1969).
Gremlinler 2
17.45
Kanal D
WESTERN
(Gremlins 2 - The !New Batch)- Küçük canavarlann
öyküsü yine ekranda. Joe Dante'nin yönettıgi bölüm-
de Rick Baker'in kuklaları ve Z. Galligan var (1990).
Şans
(Chance)- Addison Randall ve Charles T. Kanga-
nis'ın birlikte yönettigi film, elmas peşindeki gangs-
terlerin ve polıslerin kavgasını konu ediniyor.
Fırüna Üçler20.30
Kanal D
MACERA
(My Lucky Stars)- Samo Hung ve Jackie Chan ikilisi
bir kez daha mafyayla savaşan Hong Kong polisi ro-
lünde. Samo Hung'un yönetmiş.
AlünParmak
(Goldfinger)-James Bond, ABD'rin altın rezervleri-
ne göz dıken adamı engeller. Guj amilton'ın yönet-
tigi fılmde Sean Connery. Oert Fröbe var (1964).
KLaiıkKatil
(Le Samourai)- TGRT, Melville'in "Samuray" fıl-
mini "Kiralık Katir'yapıvermiş. Alain Delon, Natha-
lie Delon var. Bir kara film başyapıtı (1967).
Gazeteei Kız
Kadın katili sapıkla peşine düşen gazeteci bir kızın
seriivenleri. Yön: Melih Gülgen. Oyn: Serpil Çak-
rnaklı. Tolga Savacı. Orhan Alkan, Alev Altın (1988).
22.00
Kanal D
MACERA
(Peggy)- Frederick de Cordova'nın yönettigi salon
güldürüsünün oyuncuları Diana Lynn, Charles Co-
bum, Charlotte Greenvvood, Rock Hudson (1950).
Seninle İlk Defa
Kanal 6"nın basın bülteninde oyuncu ve yönetmeni
hakkında hiçbir açıklama yapmadığı film konusunda
bir bılgi veremiyoruz.
223S / toterstar / DösdeD Sonra Yarudaa Önce Aynntıh btigiyanda
Yıldız Şövalyeleri
(Star Knıght)- Büyücüler,(Star Knıght)- Büyücüler, ejderhanın kaçırdıgı kızı
bulmakla görevlendirilir. Fernando Colomo'nun
yönetmenlıginde Klaus Kinski, F. Rey var (1986).
Katil Tinısah 1
(Killer Crocodile 1)- Radyoaktif ışınlar sonucu do-
gan dev bir timsah dehşet saçmaktadır. Larry Ludman
imzalı filmde Van Johnson, Anthony Crenna var.
Ölûmün Eşiğuıde
23.30
Kanal D
MACERAj
(Shadow of Death> Bır adam. film çekimi sırasında
cinayet işlemektedir. Robert King'in şıddet filminde
Anthony Perkins ve Deborah Foreman var (1988).
00.30
Kanal §
GÜLDÜRÜ
Marshlar Evinize
(Martians Go Home)~ Dünyaya gelen Marshlar bu
kez 'yeşil komedyenler'. David Odell'in yönettigi
FılmdeRandy Quaid, Margaret Colin oynuyor.
tG.40 / Sbow TV / Şeytanlar Aynnhh bilgi yanda
Ölmeden Önce Son Kez
(Once Before I Die)- 2. Dünya Savaşında geçen bu
serüveni John Derek yönetmiş, oynamış. Ursula And-
ress, Rod Lauren, Richard Jaeckel var (1965).
Mısır Çocuklan
(Children of the corn)- Çocuklar, kurak tarlalan ye-
tişkin kanıyla suiamayı düşünür. Yön: Fritz Kiersch.
Oyn: Linda Hamilton, Peter Horton oynuyor (1984).
BağdatYblu
tğfafedilen bır kadın. öç almak için tehlikeli bir serü-
\ene atılır. Yönetmen M. Kemal Kan. Oyuncular
Ugur Güçlü, Sema Özcan, Tunç Oral (1968).
07.00
Kanal D
MACERA
Yerlifılmleri göstermektedir O Yabancıfılmleri göstermektedir
OrtaHalli Değmez
interstar 724o|Julien Duvivier'nin klasiği Hollywood'da da çevrilmişti
Pepe le Moko versiyonu
MERCEKLE BAKINCA
MAHMUT T. ONGOREN
Cuayiril
Algiers Yönetmen: John
Cromwell / Senaryo: John
Howard Lawson, James M. Cain
/ Görüntü: James Wong Howe /
Müzik: Vincent Scott,
Mohammed Igorbouchen /
Oyuncular: Charles Boyer, Hedy
Lamarr, Sigrid Gurie, Joseph
Calleia, Gene Lockhart, Alan
Haleei / 1938 ABD yapırru, 93
dakika.
TV Servisi - "Benimle Casbah'a
gel!" Charles Boyer, "Cezayirli"de
Hedy Lamar'a böyle bir şey söyledi
mi, söylemedi mi? Yapımcı şirket
VVanger, hazırladığı tanıtım yazısında.
Boyer'in böyle bir söz etmediğini söy-
lüyor, ama, bunca yıldır böyle bir "de-
dikodu" yapıldığına göre, belki de
söylememişti... Bu dedikodu, film için
bir reklam kampanyası işlevini gör-
müş, yönetmen ve oyuncular büyük ün
yapmıştı. Bir fotoroman reklamında
Ibrahim Tatlıses'in Nükhet Duru'ya
"Benden nefret et, ama bana acı-
ma!" demesi herkesi güldürmüş, yıl-
larca dillerden düştnemişti. Ancak, so-
nuçta bu işten karlı çıkanın Tatlıses ol-
duğu' görüldü. Bu sözler, ona büyük
bir reklam sağlamıştı. Peki, Amerikalı
izleyiciler, Boyer'in "'Benimle Cas-
bah'a gel!" sözüne niçin gülmüşlerdi?
Bunu birazdan göreceğiz.
Film, Julien Duvivier'in "Pepe le
Moko" (1937) adlı ünlü gangster kla-
siginin Hollywood versiyonu. Univer-
sal şirketi 1948'de piyasaya "Cas-
bah" adlı bir yeni çevirim (remake)
daha sunmuştu.
Duvivier'in "Pepe le Moko" filmi.
başı derde girdiği için Cezayir'e kaçan
bir Fransız gangsterin öyküsünü konu
edinmekteydi. Gangster Pepe, "sıla
hasreti"ne dayanamayıp, ortaya çı-
John Cromwell'in filminde Charles Boyer'e Joseph Calleia eşlik ediyor.
kınca, polis kurşunlanyla can veriyor-
du. Yapıta, 1930'lann Fransız sinema-
sına egemen olan "kaderci" anlayışın
yarattıgı karamsarlık sinmişti. John
Cromvvell'in "Cezayirli"si, bu öykü-
yü ve karamsar havayı olduğu gibi fil-
mine taşımış.
193O'!u yıllarda, belli bir "egzotik"
film modası vardı. ABD'ye ve Avru-
pa'ya uzak, Orta Doğu, Afrika ve As-
ya ülkelerinde geçen filmler, izleyici-
nin yolculuk ve serüven özlemlerine
daha iyi karşılık verdiği için, çok tutu-
luyordu. Josef von Sternberg'in
"Şangay Ekspresi" (Shanghai Exp-
ress, 1932) ve "Marakeş"(Morocco,
1932), John Brahmin "Singapur"
(Singapore, 1947), "Tarzan" filmlen,
hatta ünlü "Casablanca" klasiği, ızlc-
yici üzerindeki etkilenni, büyük ölçü-
de bu uzak ve bilinmeyen, yani egzotik
bölgelerden sundukları görüntülere
borçluydu.
Charles Boyer'e yakıştınlan "Be-
nimle Casbah'a gel!" sözüne Ameri-
kalı izleyicinin niçin güldüğüne gelin-
ce. Boyer'in canlandırdığı "küçük
gangster"in, Hedy Lamarr'ı bu bölge-
lere davet etmesi, Ibrahim Tatlıses'in
oynadıgı sefıl kapıcının Nükhet Du-
ru'yu Havvaii adalarına davet etmesi
gibi, gülünç bir şeydi.
TRT ı 2i.oo\ 'Bir Başka Gece'de Yıldınm Aktuna da konuk oluyor
'Bir başka' Nükhet Duru
TV Servisi - "Bir Başka Gece'de Nükhet Duru.
Çeki'nin sunduğu "Dünden Bugüne"köşesinin konuğu
olacak. Nükhet Duru 24 yıllık sanat yaşamındaki "en'Meri
anlatacak ve Münir Nurettin Selçuk'un "Benr Kör
Kuyularda Merdivensiz Bıraktın"adlı eserini kanun
eşliğinde söyleyecek. Son kasetinde yer alan 4 parçayı da
seslendirecek olan Duru, geçen günlerde müzik dünyasının
kaybettığı L'zay Heparı ile anılannı da anlatacak.
Programa konuk olan diger müzik sanatçılan ise Adnan
Şenses veSeher Dilovan. "Bir Başka Gece"nin güldürü
bölümü "Gülelim Eğlenelim"ise, yeni kadrosu ile
ekranlara geliyor.Yasemin Bozkurt'un sunduğu "Birinci
Sayfa"nın bu haftaki konugu da Devlet Bakanı Yıldınm
Aktuna. Programda aynca her zaman oldugu gibi "Hadi
Anlat Bakalım", "Kamera Şakaları", "Yerli Moda"ve
"Yabancı Moda" köşeleri yeralıyor.
ShowTV oo.4O\ 'Kendine özgü' yönetmen Russell'dan
Eksantrik görsel buluşlar
r© Şeytanlar
The Devils / Yönetmen: Ken Russell' Senaryo:
Ken Russell (John VVhiting'in oyunu ve Aldous
Huxley'in romanından) / Görüntü: David VVatkin /
Müzik: Peter Maxwell Davies / Oyuncular:
Vanessa Redgrave, Oliver Reed, Dudley Sutton,
Max Adrian, Genıma Jones, Murray Melvin,
Michael Gothart, Graham ArJ|itage 1970
lngiltere yapımı.
Film, 17. yüzyılda bir rahibin açmazlarını anlatıyor.
TV Servisi- Ken Russell ın filmi,
17. yüzyıl Fransası'nda, kardinalin
siyasi entrikalanyla manastır rahibe-
lerinin cinsd azgınlıklan arasında sı-
kışan Peder Grandier'in öyküsünü
anlatıyor. Russell, konunun tarihsel
ve felsefi yönlerini ele almak yerine,
bütün filmlerinde olduğu gibi, ek-
santrik görsel buluşlan ve seksi öne
çıkarmış.
Ingiliz sinemasının kendine özgü
yönetmenlerinden Ken Russell, yö-
netmenlige başlamadan önce balet-
lık, tiyatro oyunculuğu ve fotoğrafçı-
lık gibi işler yapmıştı. 1958'de üç
amatör film çekti ve bunlardan
"Amelia and the Angel" ile BBC
televizyonunun "gözüne girmeyi"
başardı. Russell, BBC için çağdaş
sanatçılan konu alan ilginç filmler
çekmeye girişti. Özellikle besteciler
dızisi büyük ilgi topluyordu. "Pro-
kofiev"de (1961) adamın sadece el-
leri görünürken, "Elgar"da (1962)
besteciyi bir oyuncu canlandırmak-
taydı. "The Debussy Film" (1965)
ise tümüyle, dramatize edilmiş yaşa-
möyküsü niteliğindeydi.
Yönetmen, ancak üçüncü sinema
filmi "Aşık Kadınlar" (Women in
Love, 1969) ile büyük bir ticari başa-
rı kaz'andı. İzleyen çalışmalarıyla
kendi "sadık" izleyici kitlesini
oiuşturmaya başladı. "Doğru oyun-
cu" seçme konusunda olağanüstü
bir becerisi vardı. Örneğin "Valenti-
no" (1977) filminde başrolü, tam bir
isabetle, balet Rudolf Nureyev'e
vermişti. Filmlen ne kadar tartışma
yaratsa da, yeteneği ve özgünlüğü
tartışma ötesi yönetmenlerden oldu.
TRT 2 20M 'Stüdyo lstanbuF
Japon Festivali'ndenTV Servisi - Danışmanlıgını Al-
tan Aşar'ın üstlendiği Tülin
Kumru'nun sunduğu "Stüdyo İs-
tanbul" 5 haziranda Rus Sefare-
ti'nde yapılacak müzayedeye katı-
lacak parçalann tanıtımı ile başlı-
yor.
Programda daha sonra 27, 28 ve
29 mayısta gerçekleştirilen " I I .
Japon FestivalP'nden görüntüler
ekrana geliyor. Üç günlük festival
süresince Topkapı Sarayı, Cemal
Reşit Rey Salonu. Taksim Meyda-
nı. Istiklal Caddesi, Hilton Con-
vention Center'da gösteriler sunul-
du.
Saim Akçıl'ın stüdyo konuğu
olarak katıldığı "Stüdyo İstan-
bul", aynca Borusan Oda Orkest-
rası'nın Istanbul Teknik
Üniversitesi'nin Maçka Kampu-
su'ndaki konserinden görüntülere
de yer verecek. Program bu
bölümle sona erecek.
Tencerenin Dibi...
Çok garip çelişkiler yaşamaktayız.
ABD, Türkiye'dekı insan hakları ihlallerinden ötürü bize
yaptığı askeri yardımı kesiyor. Ama ABD'nin kendisi çok
büyük bir insan hakları ihlalinden ötürü Uluslararası Af
Örgütü'nün açıkladığı kara listenin başında yer ajıyor. Işte
çelişkinin birincisi...
Neden böyle oluyor? Çünkü ABD, çok önemli bir insan
hakları ihlaline, kimi eyaletlerinde son vermiş olmasına
karşın, aynı ihlali diğer eyaletlerinde sürdürüyor. Bu ihlal
ölüm cezasıdır. Daha geçenlerde ABD'de ölüm cezasına
çarptınlmış bir kişi, damarından zehir verilerek idam edil-
di.
Şimdi bizim devlet büyüklerimiz, kalkıp ABD'ye, "Ten-
cere dibin kara, seninki benden kara" diyecekler (belki
bugüne dek demişlerdır de), ama hemen şu yanrtla karşı-
laşacaklar: "Türkiye'de idam cezası sürdüğüne göre,
Türk yetkililerin söyleyecek bir sözü olamaz."
Gerçi 1984 yılından beri Türkiye'de idam cezası uygu-
lanmadı. Ama bu ceza, yasalanmızda Demokles'in kılıcı
gibi sallandırılıyor. Bizde ölüm cezası uygulanmasa bile,
ortalık karıştı mı hemen, "asarız, keseriz" uyarılarıyla
gözdağı vermeye de bayılır yetkililerımiz.
1984 yılından beri Türkiye'de kimse idam edilmemiştir
ve Kenan Evren'in sözüne uyarak ölüm cezası alanlar,
cezaevlerinde "beslenmektedirler". Her an cezanın uy-
gulanabileceğinı düşünerek... Bir suçluyu bile böyle ya-
şatmak, insan hakları ihlalinden başka bir şey degildir.
Türkiye, ABD'ye çatacak ya, kendisi de ölüm cezasını
yasalarda sürdürdüğü için ağzını açamıyor. Bu da bir
başka çelişki.
Ama yetkililerimiz, ABD'nin yardımı kesmesi üzerine yi-
ne de konuşuyoriar. örneğin 27 Mayıs 1994 Cuma günü
Cumhuriyet'te okuduğumuza göre, Sayın Demirel, "Tür-
kiye'de insan haklan ihlali, devlet tarafından yapılan bir iş
degildir" demiş. Alın size bir başka çelişki. Eğer devlet,
insan hakları ihlaline yol açmıyorsa bugüne dek Türkiye
içinde ve dışında açıklanan raporlarda, devletin neden ol-
duğu ileri sürülen ve kanıtlanan ıhlalleri niçin yalanlamadı-
nız, niçin bu suçlamaları yapanları cezalandırmadınız? Iş-
te bu da bir çelişki, hem de çelişkilerin en acısı...
Dahası da var. Sayın Demirel de diğer yetkililerimiz de
Türkiye'deki insan hakları ihlallerıyle PKK sorununu bile-
rek aynı potaya koyuyorlar ki, devletin yol açtığı ihlalle
PKK sorunu birbirıne karışsın ve devletin sorumluluğu gö-
zardı edilsin. Ama artık tüm dünya bunu yemiyor. Hatta
Uluslararası Af Örgütü'nün kara listeye aldığı ABD bile
Türkiye'de devletin sorumlu olduğu ihlallerin ayırdında.
Ortaya çıkan çelişkiden, Türk devleti ayırdında değilmiş
gibi davranınca da Türkiye'nin neler yitirdiğıni sayın bü-
yüklerimiz anlayamıyorlar. Bir de daha başka ne gibi çe-
lişkilere yol açtıklannı... Işte size en kral, en süper, en me-
ga çelişki: Türkiye'nin ABD'deki Büyükelçisi Nüzhet Kan-
demir, ABD Dıştşleri bakan yardımcılarından Stephen
Oxman'a Ankara'nın gerekirse Amerikan kredilerini alma-
ma yoluna gıdebileceğini söylemiş. Arkasından başta Sa-
yın Murat Karayalçtn olmak üzere, diğer siyasal partilerin
temsılcilen de Türkiye'nin ABD yardımına gereksinimi ol-
madığını açıkladı. Hadi bakalım, şu yardımı almayın da
görelim. Ahmet Artan da zaten bu açıklamalan televiz-
yondaki izlencesinde çöpe attı. Son olarak da Mrs. Çiller,
Türkiye'nin bu yardımı almayabileceğini Clinton'a söyle-
diğini açıkladı.
ABD yardımına gereksinim olmadığını söyleyen büyü-
kelçilerimiz ve siyasal parti temsilcilerimiz ve Mrs. Çiller,
mega medyadan hiç korkmuyorlar mı? 1991 yılında Was-
hington'daki bir basın toplantısında, benim de buna ben-
zer bir şey söylediğimi ileri süren mega medyanın oradaki
dehşetengiz muhabirleri, aleyhimde yazmadıklarını bırak-
mamışlardı. Bakalım şimdi büyükelçiler ve siyasal parti
temsilcileri aleyhinde neler yazacaklar?
Eğer yazmazlarsa bir başka çelişkiyle karşılaşacağız
demektır. Mega medya çelişkisi... Hadi görelim, kımin
tenceresinın dibi ötekınden daha kara!
Yeni bir televizyon kitabı:
Hülya Yengin, "Ekranın Büyüsü", Der Yayınlan, Istan-
bul 1994.
interstar 22.55] Yapay içeriğe akıcı anlatım
Çalışan
kadının
sorunlan
Dünden Sonra
Yarından Önce
Yönetmen: Nisan Akman /
Senaryo: Eriş Akman / Görüntü:
Erol Sayıbaşı ' Müzik: Onno
Tunç Oyuncular- Zuhal Olcay.
Eriş Akman, Sedef Ecer, Güzin
Özyağcılar. Sacit Onan, Dilaver
Uyanık, 1988 EKS yapım.
TURHAN GURKAN
Biri TV, öbürü reklam fılmleri çeken Gül
(Zuhal Olcay) ve Bülent (Eriş Akman) ad-
lı genç kan-koca. ayn yerlerde çalışmalan
ve işlerinin yoğunluğu yüzünden birbirleri-
ne çok az zaman ayırabilmektedirler. Bu dü-
zensiz çalışma yüzünden evlilikleri yıpranıp
örselenir. Aralannda bir iletişımsizlik doğar.
Karısını yeterince görememekten yakınan
Bülent. ondan işi bırakıp evde oturmasını ve
çocuk yapmasını ister. Kocasmı seven. an-
cak işten ayrılmaya da gönlü elvermeyen
Gül, sonunda yakın arkadaşı Selda'nın da
yardımıyla istemeyerek mesleğini feda eder.
İşten aynldıktan sonra güven duygusunu yi-
tiren ve kendini boşlukta bulan Gül, kocası-
nı, onu inatla elde etmeye çalışan genç asis-
tanı Pelin'den (Sedef Ecer) kıskanmaya
başlar. Kıskançlık yüzünden mutlu çiftin
birbirine sevgi, saygı ve güveni azalır.
Gül'ün yeniden işine dönüşü de sorunlannı
Zuhal Olcav, işinden ayrılan evli kadını oynuyor.
çözmeye yetmez.
' Nisan Akntan'ın eşi Eriş Akman'ın se-
naryosundan alarak yönettigi "Dünden
Sonra Yarından Önce"de. çalışan mutlu
bir kan kocanın, aralannda oluşan iletişim-
sizlik yüzünden çıkmaza giren evliliklerinin
öyküsü anlatılıyor. Filmde günümüzün eko-
nomik zorluklan karşısında aile bütçesine
katkıda bulunmak amacıyla çalışmak zorun-
da kalan kadının, iş yaşamında daha iyi bir
konuma geldikten sonra kocasıyla aralann-
da doğan anlaşmazlıklar ve sorunlar irdele-
niyor. Kişilerin iç dünyalanna kadın duyar-
lıgıyla egilen Akman, bunların ruhsal du-
rumlannı ve duygu birikimlerini ortaya koy-
maya çalışıyor. Içerik olarak oldukça yapay,
anlatı açısından akıcı, işlek bir sinema diline
sahip olan Akman, yeni biçim özelliklerr
deneyerek yeterince önemsenmeyen bir so-
runu ele alıyor. Film; 1988 Antalya Film
Şenliği, Ankara Film Şenliği, 1989 Ulusla-
rarası tstanbul Film Festivali'nde yeraldı.
EKKANSEPETI
Noyan - Noyan konseri 55 dakikada çekildi ve yayımlandı
TV Servisi- "Sizin sayenizde bu ülkede anlamlı
şeyler yapmanın mutluluğuna eriyoruz..."
Engin Noyan, geçen cuma akşamı saat 21 .OO'de
TRT1 'de ekrana gelen Noyan-Noyan "konser'Merini
bu sözlerle tamamladı.
Bu konserin canlı çekimleri için Noyanlara 60 daki-
ka tanındı. Konser 55 dakikada hiç tekrarlanmadan
tamamlandı.
Konser öncesi Noyanlar, stüdyodaki izleyicilerle
saatlerce sohbet ettiler. Noyanlar, stüdyo yönetmen-
lerinden çekim sırasında "alkış" konusunda izleyici-
lerin özgür bırakılması, ısrar edilmemesi ricasında
bulundular. Böylece her alkış içtenlikle doğdu.
Konser sonrasında izleyiciler çift ile çekim üzerine
konuşurken. "Bize, yavaş yavaş unutmaya
başladığımız şeyleri hatırİattınız. Anlamlı bir
toplum olduğumuzu hatırladık" sözleriyle
Noyan'lara teşekkür ettiler.
Noyanlann sahnede 2.5-3 saatte gerçekleştirdikleri
ve ekranda 55 dakikasını izledigimiz programın ide-
olojik yapısı, detaylanyla tartışılıp hesaplanmış.
TRT tarafından duyurusu tam olarak yapılmadan
gerçekieştirilen bu konserin ardından, izieyenler izle-
meyenlere şu öneriyi götürüyor:
"Bu programın tekrar ve tekrar yayımlanması için
TRT'yi zorlayın lütfen"