25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17HAZİRAN1994CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 ZAZ komedisi kendini yineliyor: Çıplak Silah 33 kısım tekmilibirden... 'Soğuk çeliğihissetmek' üstüne SUNGUÇAPAN Sıcaklarla susuzluğun atbaşı gittiği yaz günlerinde bu hafta ölü mevsün gereğj, tekrar film- lerine yönelen sinemalarda viz- yona çıkanlan biricik yeni fîlm, sonradan seriye dönüştürülen, birkaç yıl öncesinin ilginç ZAZ komedisinin son devam filmi: "Çıplak Silah 331/3 Son Haka- ret" 1980'li yıllarda "Air Plane", "Top Secref, gibi uçuk güldü- rûleriyle özellikle genç seyirci yığınlanna ulaşarak komedi tü- rûne yeni bir ceşni getiren ZAZ ekibi (yani Jerry Zucker, Jam Abrahams, David Zucker yö- netmen üçlüsü), artık solo uçuşlara yöneldi bir süredir. Jerry Zucker "Gbost-Hayalet". Jim Abrahams "Hot Sbots"la gişe rekorlannı zorlarken Da- vid Zucker de "Naked Gun- Çıplak Silah l-2"yle daha bü- yüîc bir başanyı elde ederek gü- nümüz Hollywood sinema- sındaki borusu öten, namlı yö- netmenler kategorisine dahil oldu. Güncel göndermeler tlk iki filmden tanıdık, eğlen- celi ve esprili parodi almosferi- ni yeniden kurmaya girişen "Çıplak Silah 331/3" ilk iki fıl- min seyirciyi tavlanuş ve tut- muş öğelerini yineliyor, daha gûncel gönderme anıştırma ve 'kıç üstü oturtma' matraklı- kJanna başvurarak. Yıllann 2. sınıf aktörû Leslie Nielsen'e, ilerlemiş yaşında yeniden ün kazandı- ran, görevine, alışkanlıklanna bağlı. 30 yıllık polis teğmeni Frank Drebin karakteri çevresinde gelişen filmde,.sü- reJdi abuk sabuk espri üretip dayanj- lmaz derece salak, sakar ve intıkali kıt kahramanımızın ortalığı altüst eden soytanhklanna ağırlık veriyor, David Zucker'in başı çektiği senarist takunı. Son dönemin popüler filmlerinin pa- rodisi olarak seyredip yer yer seyirciyi illallah. dedirten gag ve espri bom- bardımaruna tutan "Çıplak Silah 33 1/3", devam fılminin başan reçetesini harfi harfîne yerine getirmeye özen gösterirken, 'çıplak ve serin' esprileri, mizahı diyalogİan, özel efekt-dublör becerisiyle kotanlmış, şamatalı kala- bahk sahneleri, matrak, eğlenceli bö- lûmleri ve boJ tahribata, yıkıp dökme- lere dayanan hızlı temposuyla sürekli gülümselemelere davetiye çıkararak Çıplak SHaH 331/3: StO Hakartt(Naked Gun 331/3: The Final Insult) Yönetmen: Peter Segal / Senaryo: Pat Proft, David Zucker, Robert LoCash / Kamera: Robert Stevens / Müzik: Ira Nevvborn / Oyuncular: Leslie Nielsen, Priscilla Presley, George Kennedy, Fred Ward, O.J. Simpson, Anna-Nicole Smith /1994 ABD (UIP) Beyoğlu Atlas, Osmanbey Gazi, Kadıköy Süreyya, Bakırköy Renk, Etiler Akmerkez, Maslak Mövenpick, Altunizade Capitol sinemalannda. tûketilen, modern bir eğlencelik düze- yine de erişiyor zaman zaman. Yakın dönemin popüler Hollywood yapımlanyla alabıldığine dalga geç- mek üstüne kurduklan güldühileriyle ünlenerek neredeyse ekole dönüşen, yığınla gönderme- dokundurma, çağnşıma kapı açıp büyük ölçüde aktü- aliteden de besle- nen mizahlanyla Amerikan güldü- rüsünü çağdaş, muzip ve uçuk tat- larla renklendiren ZAZ'cılann (Zuc- ken, Abrahams, Zucker) gitgide yürü- yen namı. gişe başanlanyla devam edi- yor etmesine. Ama durum komedisin- den abuk sabukluğa ve saçmaya uza- nan ZAZ mizahının yanna kalıp kal- mayacağı anlık, gecici, hoş ancak boş olmaktan öteye gecip geçmeyeceği de tartışmaya açık her zaman için. Günü- müzün en ileri tüketim toplumu ABD'ye yaraşır biçimde, anında tüke- üliveren, seyirciyi hızlı bir tempoda. "Çıplak Silah 3", eski-yeni şu ünlü fılmlerin de parodisi niteliğinde, seçebildiğimiz kadanyla: Dokunulmazlar / Brian de Palma, Jurassic Park / S. Spielberg, Thelma ve Louise / Ridley Scoot, Ağlatan Oyun / Neil Jordan, Bodyguard, Alkatraz Kuşçusu, Büyük Kaçış, vb... peş peşe birbirini izleyen, espri-gag sa- ğanağına tutarak eğlendiren, büyük ölçüde parodi ve kolaj becerisine da- yandınlan ZAZ mizahından yine de hoşlananlann es geçmeyeceği bir yaşamının sonunda, ardında 3000 ölü, 432 yarah, binlerce sarfedilmiş kurşun bırakarak (!) emekli oluyor 'taze koca' kah- ramanımız. Ne var ki depreşen polislik aşkına karşı koyamayı- nca, feminist arkadaşlannın hep dolduruşuna gelen kansı Jane-PrisciDa Presley seviş- mekten bile aciz Frank'ı terke- diyor. Birlikte ruh doktoruna giden, malum evlilik sorun- lanyla başlan beladaki çifti- mizin domestik ilişkileri faslın- da, hafif romantik takıiıp, Frank'ın çakürmadan (!) peşi- ne takıldığı, 'bloody mama'- sının yardımıyla hapishaneden tüyerek Oscar ödüllerinin veri- leceği, anlı-şanlı Hoilywood şöhretlerinin de boy göstereceği geceyi bombalamaya kafayı takmış, öykünün kötü adamı olan, ana kuzusu, psikopat gangster Rocco Dillon - Fred VVard faslında da malum polisi- ye türüyle gjrgır geçen "Çıplak Silah 3", eski-yeni şu ünlü fılm- lerin de parodisi niteliğinde, se- çebildiğimiz kadanyla: Doku- nulmazlar ' Brian de Palma, Ju- rassic Park / S. Spielberg, Thel- ma ve Louise ; Ridley Scoot, Ağlatan Oyun ' Neil Jordan, Bodyguard, Alkatraz Kuşçusu, Büyük Kaçış, vb... Şamatalı parodiseçkisi Daha hızlandınlmış ritim ve daha çok eğlendirici numaralar içeren güldürüde, gayretli ama sakar ve gerçek polis kahrama- nımız. "Çıplak Silah l"de İngil- tere kraliçesini, "Ç. Silah 2"de ABD başkanını kurtardığı gibi, bu kez de Oscar törenıni ve Hollyvvood'u kurtanyor sonunda. Pia Zadora'nın gösterisinin içine ediyor, antolojilere geçecek düzeyde matrak fınal sahne- sinde. Bee Gees müziğı eşliğinde. 1970'lerin sonlanndaki disko saldınsı- na ilişkin bölüm ya da malum hapıs- hane ve kaçış sahneleri gibi oldukça Frank Drebin-Les- eğlenceli anlar da sergileyen fılm, ayn- lie Nielsen, unut- ca 1950'lerin sanşın dilber starlannı çağnştıran. Marilyn Monroe - Jayne MansfkM kanşımı, ırikıyım yeni bir fistığı, Aıma - Nicote Smith'i de tanıtı- yor. Ilk iki fîlminesprisini, dinamizmi- ni pek yakalamayasa da seyredecek film yokluğunda, anında tükeüliveri- lecek cinsten, gırgır, şamata ve gön- dermelerden yana bolca nasibini almış bir parodi seçkisi "Çıplak Silah 3". Sı- güldürü "Çıplak Silah 33 1/3" kuşku- suz. Yönetmen olarak yenilerden Pe- ter Segal adının geçmesine de aldan- mamalı, aslında tipik bir David Zuc- ker (ve aynlmaz senaristi (Pat Proft) güldürüsüyle karşı karşıyayız bir kez daha. 32 kısım tekmili birden fılmde, muş olanlara süper- markatteki dayanı- lmaz salaklıklanyla derhal kendini hatırlatıyor bir çırpıda. Brian De Palma'nın Eisenstein ustaya saygılı bir atıfta bulunduğu. "Dokunulmazlar"ın ünlü merdivenler sekansına yapılan gönderme sahnesiyle açılan "Çıplak cakta soğuk esprileriyle serinlemeye Silah 33 l/3"ün başında, uzun meslek de yardımcı olabilir... Alkazar Sinema Merkezi'nde bu hafta Alkazar Sinema Merke- zi, bu yaz ülkemizde ilk kez bir "Repertuvar Sineması" yeniliğini başlatıyor. Yaz boyunca Beyoğlu Alkazar ve Alkazar-Avrupa sine- malannda, geçen mevsim- Ierin beğenilen fılmleri, haf- talık belli programlar çerçe- vesinde, değişik gün ve sa- atlerde gösterilecek. "Tutku ve Erotizm" başlıklı ilk haftanın filmleri şöyle belirlendi: Sevgfli (Jean-Jacques Annaud/ Jane March, Tony Leung) Alkazar-Cuma (Bugün), Et (Marco Ferre- ri/ Francesca Dellera. Ser- gio Castellito) Avrupa- Cuma (Bugün), Teroel tçgûdü (Paul Verhoeven/ Sharon Stone. Michael Do- uglas) Alkazar-Cumartesi, Madoona Yatakta (Alek Keshishian/ Madonna) Av- rupa-Cumartesi, Varotaıa- nm Dayamlmaz Hafifliği (Philippe Kaufman/ Juliette Binoche. Lena Olin, Daniel Day-Lewis) Alkazar- Pazar. Bağla Beni (Pedro Ahnodovar/ Victoria Abril) Avrupa-Pazar, ölesiye (LOUK MaDe/Jeremy Irons, Juliette Binoche) Alkazar- Pazartesi, Berberin Kocası (Patrice Leconte/ Jean Rochefort, Ana Galiena) Avrupa-Pazartesi, Uçan Gfil (Martha Coolidge/ La- ura Dern, Diane Ladd. Ro- bert Duvall) Alkazar-Sah, Robert's Movie (Canan Ge- rede/ Aslı Altan. Patrick Bauchan) Avrupa-Salı, Ze- hnü Sarmaşık (Kathy Shea Ruben/ Drew Barr, Sarah Gilbert) Alkazar-Çarşam- ba, Yüksek Topuklar (Ped- ro Ahnodovar/ Victoria Ab- ril, Miguel Bose) Avrupa- Çarşamba, öpme (Andre Techine/ Emmanuelle Be- art, Philippe Noiret) Alka- zar-Perşembe, Madame Bovary (Oaude Chabrol/ Isabelle Huppert, Jean- François Balmer) Avrupa- Perşembe. Spike Lee'nîn yeni filmi 'Crooklyn' otobiyografik özellikler taşıyan bir güldürü Kültûr Servis» - "M alcobn X'- 'fılminin ünlü yönetmeni Spike Lee'nin önümüzdeki sezon si- nemalarda gösterilecek olan yeni filmi "Crooklyn". otobi- yografik öğeler taşıyan bir gül- dürü. 1970'lerde Brooklyn'de yaşayan beş afacan kardeşin öyküsünü anlatan "Crooklyn"- in senaryosunu, Spike Lee ve kardeşleri Joie ile Cinque birlik- te yazmışlar. Film dört erkek ve bir kjzkar- deşin, cazcı bir baba ve öğret- men bir annenin gözetiminde Lee'Ierinkine benzer koşullarda geçen çocukluk yıllannı ele al- masına karşın Spike Lee kendi yaşamlannı senaryolaştırmadı- klannı belirtiyor: " Elbette kendi deneyimleri- miz de senaryoya girdi ama eğer seyirci neresi otobiyografik ne- resi değil diye seyrederse çok şey kaçınr bence. Bütün sanatçılar yapıtlannda kendi deneyimlerini yansıtırlar, ama bu film kesinlik- le Lee'lerin çocukluğunun hika- yesideğU." Lee'nin kızkardeşi Joie de "Bu kotnik bir fıkir. Üç kjşinin yazdığı bir metin kimin oto- biyografisi sayılacak?" diyor. Aslında senaryoyu son ana ka- dar üç değil, iki kardeş yazmak- taymış. "Ben sürecin sonunda işe dahil oldum. Hikaye zaten Film, küçük yaşta bir erkekler çeteani yönetmek sorumiuluğunu ustlenmiş Afro-Amerikan kızın öyküsüne dönüşmüş. Broklyn'debeş afacankardeşortaya çıkmıştı sadece bir yapı eksüdiği vardı ben de sinema alanındaki deneyim- lerimle bunu sağladun" diyor Spike Lee. Filmde cazcı baba rolünü "Malcolm X"den tanıdığımız Delroy Undo, anne rolünü ise yönetmenin gözde oyuncusu AUre VVoodard üstleniyor. Ama fılmin asıl oyunculan çocuklar. Ve çekimlerin sonunda tüm ekip çocuk- larla çalışmanın korkunç bir işkence ol- duğu konusunda görüş birliğine van- yor. Joie, "Hayvanlar ve çocuklarla dolu bir sette çahşmak çok zor ama hiç değilse hayvanlar eğitflmişti" diye özetliyor bu deneyimi. Lindo ise "Çocuklarla çalışmanın beni nasd dehşete döşürduğunü asla anla- tamam. Çoculdar acımasızca düriist olu- yorlar ve tek cümleyle bam telinize bası- veriyorlar" diyor. Lindo, "Crooklyn"e otobiyografik ögeler katan başka biretken. Filmde ol- dukça sert bir babayı canlandıran Lin- do, rolünü kendi babasını örnek alarak kurduğunu söylüyor: "Tüm çalışma bo- yunca babamı düşündüm ama onu mo- del aldığımı Lee'lere söylemedûn çûnkü çok özel bazı şeyleri anlatmam gereke- cekti" Filmde rol alan beş çocuğun içinde en önemli rolü ZeMa Haris canlandınyor. Haris, dört erkek kardeş arasında sıkışıp kalan ve Joie temel alınarak ya- zılan rolü ustlenmiş. Spike Lee, "Joie, kız çocuğun arada kaynamaması için çok ısrar etti. Sonun- da film çocukluğu elinden alınmış. küçük yaşta bir erkekler cetesini yönetmek so- nımluğu omuzlarına yüklenmiş bir Afro- Amerikan kızın öyküsüne dönüştii" di- yor. "Crooklyn"in başanlı olup olmaya- cağı henüz belli değil ama Lee kardeşler başanh olsalar bile bir daha birlikte çalışmayı düşünmüyorlar. Joie ortak duygulannm şöyle özetliyor:"Evet çok güzei bir deneyündi ama bir daha ya- şanmamak kaydıyla." Sanatçılar Kumltayı 2 temmuzdaKültür Servisi - Edebiyatçılar Derne- ği, Sıvas olaylanrun yıldönümü olan 2 Temmuz'da "Sanatçılar Kurultayı"nı toplayacak. Dernek Genel Başkanı Mustafa Şerif Onaran, tek gündem maddesini "Laik- h'k veÖrgütlenme"nin oluşturacağı ku- rultay için toplam 73 sanatçı örgütü ve dergiye çağnda bulunulduğunu bildir- di. Anıtkabir ziyareti ve "Anrt Mezar" açılışıyla başlayacak kurultaya, Musta- fa Şerif Onaran, Aziz Nesin, Yekta Gûngör Özden, Ilhan Selçuk, Oktay Akbal, Şükran Kurdakul, Hikmet Şim- şek, Mahmut Tali Öngören ve Hüsa- mettin Koçan konuşmacı olarak katıla- caklar. Şinasi Sahnesi'ndegerçekleştiri- lecek ve örgüt temsilcilerinin de görüş- lerini açıklayacağı kurultayın sonuç bildirgesi aynı gün açıklanacak. GuneyAfrtka (2) UĞUR KÖKDEN Afrika, büyük ve acılı bir kıta! Ezik ve sindirilmiş insan- lar deposu! Sömürü ve yatırım toprağı! Uzun sürmüş ge- cesine karşılık, zengin geleneklere, üstünde dikkatle du- rulması gereken bir geçmişe ve soylu bir kültür varlı- ğına sahip saygın bir kıta. Yazık ki Afrikalı yazarlar, yüz- yılın ikinci yarısından başlayarak köklü sözlü gelenekle- rini bir yana bırakıp Batı edebiyatının türlerini daha çok benimseme yolunu seçtiler. Özellikle roman/öykü ka- rakterlerinde, Hıristiyanlıktan alınmış izler ve etkiler ağırlıklı. Irk ayrımına karşı verilen uzun savaşım sürecinde Güney Afrika edebiyatı, hiç kuşku yok, önemli roller üst- lendi. Bantu dilleri ailesi içinde verilen ürünlerin yanı sıra "afrikaner" (Felemenk, Alman ve bir ölçüde de Fransız kökenli sömürgecilerin çocuklarının oıiak dev- şirme dili) diliyle ve son olarak ingilizce yazılmış yapıtlar bu savaşımda onurlu mevziler elde etti. Böylece, kavga- nın olduğu kadar bilincin sınırları da genişliyordu dur- maksızın. Kimi beyazların da bu çağdışı, utanç verici ırkçı uygulamanın son kalelerini zorlamaya başlama- sıyla gerçeğe daha uygun bir görüntü ortaya çıktı. Ândre Brink, Breyten Breytenbach gibi 35li kuşak -öbür deyiş- le, Altmışlı yıllann "Öfkeli Gençler"\- afrikaner dilinde verdikleri eleştiri ürünleriyle ırkçı rejimi sarstılar. Eski bir Boer ailesinden gelen şair Breytenbach, Ka- sım 1976'da, değişik düşünceyi "suç" sayan bir zulüm mahkemesinde dokuz yıla mahkum edildi. Ama o, sanık sandalyesinde kendısini değil, zencileri, melezleri ve Hintlileri savunmuştu. Doğduğu topraklarda gölgelere sığınmış birtakım psikopatlar "güvenlik"adı altında ölü- mü örgütlerken, Breytenbach, Afrika'nın en uç noktası- na dek -kıvançla dolu, başı dik- yürüdü. Yaptığı ağır seçi- mı yakınmadan kabul ederek, ödün vermeden halkının acılarının sözcüsü ve elçisi oldu. Brink'e gelince, bu tanınmış Nobel adayının yasakla- nan ilk yapıtı "Gecenin Karanlığı"ydı (1973). Romanında, ırkçı sistemin suç saydığı tüm eylemlerin sergilendiğ^ görülür. Her seçimin, ödenecek bedeli de birlikte getir- diği kanısını taşıyan Brink, birçok öteki yurttaşı gibi sür- günde yaşamak zorunda kaldı. Altın Yayınlan'nda bir- çok romanı (Rüzgarda Bir An, Sesler Zinciri) yayımla- nan Brink'in kimi yapıtının satışı on sekiz yaşın altındaki- ler için yasaklanmıştı. Irkçı rejim, ilk kez onunla, afrika- ner diline sansür getirme yolunu seçtı. Can Yayınlan arasında çıkan Kuru Beyaz Bir Mevsim, aynı zamanda beyazcamda gösterilen bir filmin de konusu oldu. Son romanları olan Vebanın Duvarı (1984) ve Sıkıyönetim (1988) ise henüz Türkçeye aktarılmadı. Pretoria yönetimine kararlı, ama ılımlı biçimde uzun süre karşı çıkmış yazarlardan birisi de, 1988'de 85 ya- şında ölen Alan Paton oldu. Liberal Parti'nin de kurucu- su olan bu yazar, Güney Afrika'da incil'den sonra en çok satılan romanı yazdı: Ağla Sevgili Yurdum (Koza ve Can Yayınlan). Bu roman, ayrıca beyazperdeye de aktarıldı. Ingilizcede ürün veren genç kuşak yazarlardan biri de, ülkemizde yarım düzineye yakın kitabı çevrilmiş olan J.M. Coetzee. Şimdi o da elli yaşı aştı. ince bir alay- cılığın egemen olduğu romanlarında yazarın yalın ania- tımı dikkati çeker. Barbarları Beklerken (1980), Michael K. Nasıl Yaşadı? (1986), Foe (1986) -bunlar Adam Yayın- lan arasında çıktı- ile Demir Çağı (1991, Alan Yayıncılık) bu arada sayılabilir. Coetzee, Kafka tadı veren genel havasıyla, romanlarında Güney Afrikanın ağır ve hü- zünlü ortamını okura aktarır. Onun bir yazar olarak bu- lunduğu nokta, belki biraz hızlı yazan Brink'le, olağa- nüstü biryazar sayılacak Nadlne Gordlmer arasındadır. denebilir. Gordimer'in dilimize çevrilen Yabancı Dünyalar (Can), aslında başlıbaşına bir araştırma konusu sayıla- cak zenginlikte ve değerde. Yeniden doğacak Afrika kültürü, kıtanın eşitlik ve çağ- daş bir kimlik arama çabaları, Kenyalı iki kardeş yazarın (Kibera ve Kahiga) birlikte yayımladıkları öyküler derle- mesinin isminde kendini gösteriyor: Guçlü Kül! Geleneksel anka kuşuna anlamlı bir gönderme. Robert Redford Hollywood'da 'virüssavaşı'Kültür Servisi - Uzun yıllar AIDS virusünü görmezden gelen Hollyvvood, "Philaddphia"nın ticari başansı üzerine birden virüs- lerle ilgili filmleri yeni bir altın madeni olarak görmeye başladı. AIDS'in üzerine bir de yamyam virüs salgını eklenince Hollyvvo- od. virüslerin sinema seyircisinin cüzdanını viyebileceğine ikna oldu ve film şirketleri bu konuda yazılmış az sayıdaki senaryoyu ele geçirebilmek için kanlı bir savaşa girişti. Bu savaşlardan biri, ûnlü New Yorker dergisinde gazeteci Ric- hard Preston'un altı aylık bir araştırma süreci sonunda onaya çıkardığı virüs skandalı üzerinde yoğunlaştı. Amerikan ordusuna bağlı bir araştırma üssünde bulu- nan ithal denek hayvanlan arası- nda ölümcül bir \irüs salgının ba- şlaması üzerine ordunun üst dü- zey yetkilıleri ve VVashington, Amerikan ordusunu çökertmek üzere özel yetiştirilmiş bir virüsün Amerika'ya ithal edildiğine inan- maya başladılar. Sonunda bıyolog Albay Nancy Jaax başkanlığında- ki bir ekip virüsü kontrol altma al- mayı başardı ve konu hasir altı edildi. Ta ki Preston bunu su yü- züne çıkarana kadar. Haberin New Yorker'da ya- yımlanmasının ardından virüsün yenilmesi için verilen savaştan daha zorlu bir savaş başladı. Twen- tieth Century Fox'dan yapıma Lynda Obst bu haberin yayın hak- lannı almak üzere harekete geçti. Aynı günlerde Warner Bross'- dan Amold Kopelson aynı amaçla New Yorker"a başvurdu. Pres- ton iki teklıfj de değerlendireceğinin söyledi. Obst ile Kopelson'un yayın haklannı ele geçirme savaşında kullandıklan yöntem çok farklıydı. Obst öncelikle haberin kahramanı Jaax'la buluştu ve ona "tkimiz de çalışan anneleriz birfoiri- mizin haiinden anlarız. Eğer haber Kopelson'a giderse seni bir seks scmbolüne dönüştörür" dedi. Bu- nun üzerine Jaax Preston'u araya- rak haberini Obst'a satması için baskı yaptı. Kopelson ise "Yaym haklannı satsan da satmasan da ben bu konuda film yapacağım. Satman senin yaranna olur"dedı. Bu tehditten rahatsız olan Pres- ton'a son karannı verdiren Obst'- un kendisinin de eski bir gazeteci olduğunu anımsatması oldu. Obst. ilk raundu kazanmış yayın haklannı almışü ama Ko- pelson da blöf yapmadığını kanıtlarcasına hemen senaristlerine bir virüs hikayesi yazdırmaya başladı. Obst ise "Dracula"nın se- naryo yazan James V. Hart'ı görevlendirdi. Yönetmen olarak da Ridley Scott, Jonathan Demme. Peter Weir ve Sydney Pollack'ın isimleri geciyordu ama kimseyle anlaşma imzalama aşamasına ge- linememişti. Oysa Kopelson senaryoyu tamamlatmış ve Wotfgang Peterson ile anlaşmıştı. Obst da tek şansının ünlü bir oyuncu bul- mak olduğuna karar verdi ve Robert Redford ile Jodie Foster'la te- masa geçti. Her ikisinin de projeye sıcak baktıklannı söylemesi üzerine Scott da yönetmeye razı oldu. Virüs savaşında son durum bu. Henüz savaşı kimin kazanacağı belli değil. Ama kesin olan bir şey var Hollyvvood cephesınde yeni bir şey yok. Jodie Foster
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle