Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17HAZİRAN1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
ZAZ komedisi kendini yineliyor: Çıplak Silah 33 kısım
tekmilibirden...
'Soğuk çeliğihissetmek' üstüne
SUNGUÇAPAN
Sıcaklarla susuzluğun atbaşı
gittiği yaz günlerinde bu hafta
ölü mevsün gereğj, tekrar film-
lerine yönelen sinemalarda viz-
yona çıkanlan biricik yeni fîlm,
sonradan seriye dönüştürülen,
birkaç yıl öncesinin ilginç ZAZ
komedisinin son devam filmi:
"Çıplak Silah 331/3 Son Haka-
ret"
1980'li yıllarda "Air Plane",
"Top Secref, gibi uçuk güldü-
rûleriyle özellikle genç seyirci
yığınlanna ulaşarak komedi tü-
rûne yeni bir ceşni getiren ZAZ
ekibi (yani Jerry Zucker, Jam
Abrahams, David Zucker yö-
netmen üçlüsü), artık solo
uçuşlara yöneldi bir süredir.
Jerry Zucker "Gbost-Hayalet".
Jim Abrahams "Hot Sbots"la
gişe rekorlannı zorlarken Da-
vid Zucker de "Naked Gun-
Çıplak Silah l-2"yle daha bü-
yüîc bir başanyı elde ederek gü-
nümüz Hollywood sinema-
sındaki borusu öten, namlı yö-
netmenler kategorisine dahil
oldu.
Güncel göndermeler
tlk iki filmden tanıdık, eğlen-
celi ve esprili parodi almosferi-
ni yeniden kurmaya girişen
"Çıplak Silah 331/3" ilk iki fıl-
min seyirciyi tavlanuş ve tut-
muş öğelerini yineliyor, daha
gûncel gönderme anıştırma ve
'kıç üstü oturtma' matraklı-
kJanna başvurarak. Yıllann 2.
sınıf aktörû Leslie Nielsen'e,
ilerlemiş yaşında yeniden ün kazandı-
ran, görevine, alışkanlıklanna bağlı.
30 yıllık polis teğmeni Frank Drebin
karakteri çevresinde gelişen filmde,.sü-
reJdi abuk sabuk espri üretip dayanj-
lmaz derece salak, sakar ve intıkali kıt
kahramanımızın ortalığı altüst eden
soytanhklanna ağırlık veriyor, David
Zucker'in başı çektiği senarist takunı.
Son dönemin popüler filmlerinin pa-
rodisi olarak seyredip yer yer seyirciyi
illallah. dedirten gag ve espri bom-
bardımaruna tutan "Çıplak Silah 33
1/3", devam fılminin başan reçetesini
harfi harfîne yerine getirmeye özen
gösterirken, 'çıplak ve serin' esprileri,
mizahı diyalogİan, özel efekt-dublör
becerisiyle kotanlmış, şamatalı kala-
bahk sahneleri, matrak, eğlenceli bö-
lûmleri ve boJ tahribata, yıkıp dökme-
lere dayanan hızlı temposuyla sürekli
gülümselemelere davetiye çıkararak
Çıplak SHaH 331/3: StO Hakartt(Naked Gun 331/3: The Final Insult) Yönetmen: Peter Segal /
Senaryo: Pat Proft, David Zucker, Robert LoCash / Kamera: Robert Stevens / Müzik: Ira Nevvborn
/ Oyuncular: Leslie Nielsen, Priscilla Presley, George Kennedy, Fred Ward, O.J. Simpson,
Anna-Nicole Smith /1994 ABD (UIP) Beyoğlu Atlas, Osmanbey Gazi, Kadıköy Süreyya, Bakırköy
Renk, Etiler Akmerkez, Maslak Mövenpick, Altunizade Capitol sinemalannda.
tûketilen, modern bir eğlencelik düze-
yine de erişiyor zaman zaman.
Yakın dönemin popüler Hollywood
yapımlanyla alabıldığine dalga geç-
mek üstüne kurduklan güldühileriyle
ünlenerek neredeyse ekole dönüşen,
yığınla gönderme-
dokundurma,
çağnşıma kapı açıp
büyük ölçüde aktü-
aliteden de besle-
nen mizahlanyla
Amerikan güldü-
rüsünü çağdaş,
muzip ve uçuk tat-
larla renklendiren
ZAZ'cılann (Zuc-
ken, Abrahams, Zucker) gitgide yürü-
yen namı. gişe başanlanyla devam edi-
yor etmesine. Ama durum komedisin-
den abuk sabukluğa ve saçmaya uza-
nan ZAZ mizahının yanna kalıp kal-
mayacağı anlık, gecici, hoş ancak boş
olmaktan öteye gecip geçmeyeceği de
tartışmaya açık her zaman için. Günü-
müzün en ileri tüketim toplumu
ABD'ye yaraşır biçimde, anında tüke-
üliveren, seyirciyi hızlı bir tempoda.
"Çıplak Silah 3", eski-yeni şu ünlü fılmlerin de
parodisi niteliğinde, seçebildiğimiz kadanyla:
Dokunulmazlar / Brian de Palma, Jurassic Park /
S. Spielberg, Thelma ve Louise / Ridley Scoot,
Ağlatan Oyun / Neil Jordan, Bodyguard, Alkatraz
Kuşçusu, Büyük Kaçış, vb...
peş peşe birbirini izleyen, espri-gag sa-
ğanağına tutarak eğlendiren, büyük
ölçüde parodi ve kolaj becerisine da-
yandınlan ZAZ mizahından yine de
hoşlananlann es geçmeyeceği bir
yaşamının sonunda, ardında
3000 ölü, 432 yarah, binlerce
sarfedilmiş kurşun bırakarak (!)
emekli oluyor 'taze koca' kah-
ramanımız. Ne var ki depreşen
polislik aşkına karşı koyamayı-
nca, feminist arkadaşlannın
hep dolduruşuna gelen kansı
Jane-PrisciDa Presley seviş-
mekten bile aciz Frank'ı terke-
diyor. Birlikte ruh doktoruna
giden, malum evlilik sorun-
lanyla başlan beladaki çifti-
mizin domestik ilişkileri faslın-
da, hafif romantik takıiıp,
Frank'ın çakürmadan (!) peşi-
ne takıldığı, 'bloody mama'-
sının yardımıyla hapishaneden
tüyerek Oscar ödüllerinin veri-
leceği, anlı-şanlı Hoilywood
şöhretlerinin de boy göstereceği
geceyi bombalamaya kafayı
takmış, öykünün kötü adamı
olan, ana kuzusu, psikopat
gangster Rocco Dillon - Fred
VVard faslında da malum polisi-
ye türüyle gjrgır geçen "Çıplak
Silah 3", eski-yeni şu ünlü fılm-
lerin de parodisi niteliğinde, se-
çebildiğimiz kadanyla: Doku-
nulmazlar ' Brian de Palma, Ju-
rassic Park / S. Spielberg, Thel-
ma ve Louise ; Ridley Scoot,
Ağlatan Oyun ' Neil Jordan,
Bodyguard, Alkatraz Kuşçusu,
Büyük Kaçış, vb...
Şamatalı parodiseçkisi
Daha hızlandınlmış ritim ve
daha çok eğlendirici numaralar
içeren güldürüde, gayretli ama
sakar ve gerçek polis kahrama-
nımız. "Çıplak Silah l"de İngil-
tere kraliçesini, "Ç. Silah 2"de
ABD başkanını kurtardığı gibi, bu kez
de Oscar törenıni ve Hollyvvood'u
kurtanyor sonunda. Pia Zadora'nın
gösterisinin içine ediyor, antolojilere
geçecek düzeyde matrak fınal sahne-
sinde. Bee Gees müziğı eşliğinde.
1970'lerin sonlanndaki disko saldınsı-
na ilişkin bölüm ya da malum hapıs-
hane ve kaçış sahneleri gibi oldukça
Frank Drebin-Les- eğlenceli anlar da sergileyen fılm, ayn-
lie Nielsen, unut- ca 1950'lerin sanşın dilber starlannı
çağnştıran. Marilyn Monroe - Jayne
MansfkM kanşımı, ırikıyım yeni bir
fistığı, Aıma - Nicote Smith'i de tanıtı-
yor. Ilk iki fîlminesprisini, dinamizmi-
ni pek yakalamayasa da seyredecek
film yokluğunda, anında tükeüliveri-
lecek cinsten, gırgır, şamata ve gön-
dermelerden yana bolca nasibini almış
bir parodi seçkisi "Çıplak Silah 3". Sı-
güldürü "Çıplak Silah 33 1/3" kuşku-
suz. Yönetmen olarak yenilerden Pe-
ter Segal adının geçmesine de aldan-
mamalı, aslında tipik bir David Zuc-
ker (ve aynlmaz senaristi (Pat Proft)
güldürüsüyle karşı karşıyayız bir kez
daha.
32 kısım tekmili
birden fılmde,
muş olanlara süper-
markatteki dayanı-
lmaz salaklıklanyla
derhal kendini
hatırlatıyor bir
çırpıda. Brian De
Palma'nın Eisenstein ustaya saygılı bir
atıfta bulunduğu. "Dokunulmazlar"ın
ünlü merdivenler sekansına yapılan
gönderme sahnesiyle açılan "Çıplak cakta soğuk esprileriyle serinlemeye
Silah 33 l/3"ün başında, uzun meslek de yardımcı olabilir...
Alkazar
Sinema
Merkezi'nde
bu hafta
Alkazar Sinema Merke-
zi, bu yaz ülkemizde ilk kez
bir "Repertuvar Sineması"
yeniliğini başlatıyor. Yaz
boyunca Beyoğlu Alkazar
ve Alkazar-Avrupa sine-
malannda, geçen mevsim-
Ierin beğenilen fılmleri, haf-
talık belli programlar çerçe-
vesinde, değişik gün ve sa-
atlerde gösterilecek.
"Tutku ve Erotizm"
başlıklı ilk haftanın filmleri
şöyle belirlendi:
Sevgfli (Jean-Jacques
Annaud/ Jane March, Tony
Leung) Alkazar-Cuma
(Bugün), Et (Marco Ferre-
ri/ Francesca Dellera. Ser-
gio Castellito) Avrupa-
Cuma (Bugün), Teroel
tçgûdü (Paul Verhoeven/
Sharon Stone. Michael Do-
uglas) Alkazar-Cumartesi,
Madoona Yatakta (Alek
Keshishian/ Madonna) Av-
rupa-Cumartesi, Varotaıa-
nm Dayamlmaz Hafifliği
(Philippe Kaufman/ Juliette
Binoche. Lena Olin, Daniel
Day-Lewis) Alkazar-
Pazar. Bağla Beni (Pedro
Ahnodovar/ Victoria Abril)
Avrupa-Pazar, ölesiye
(LOUK MaDe/Jeremy Irons,
Juliette Binoche) Alkazar-
Pazartesi, Berberin Kocası
(Patrice Leconte/ Jean
Rochefort, Ana Galiena)
Avrupa-Pazartesi, Uçan
Gfil (Martha Coolidge/ La-
ura Dern, Diane Ladd. Ro-
bert Duvall) Alkazar-Sah,
Robert's Movie (Canan Ge-
rede/ Aslı Altan. Patrick
Bauchan) Avrupa-Salı, Ze-
hnü Sarmaşık (Kathy Shea
Ruben/ Drew Barr, Sarah
Gilbert) Alkazar-Çarşam-
ba, Yüksek Topuklar (Ped-
ro Ahnodovar/ Victoria Ab-
ril, Miguel Bose) Avrupa-
Çarşamba, öpme (Andre
Techine/ Emmanuelle Be-
art, Philippe Noiret) Alka-
zar-Perşembe, Madame
Bovary (Oaude Chabrol/
Isabelle Huppert, Jean-
François Balmer) Avrupa-
Perşembe.
Spike Lee'nîn yeni filmi 'Crooklyn' otobiyografik özellikler taşıyan bir güldürü
Kültûr Servis» - "M alcobn X'-
'fılminin ünlü yönetmeni Spike
Lee'nin önümüzdeki sezon si-
nemalarda gösterilecek olan
yeni filmi "Crooklyn". otobi-
yografik öğeler taşıyan bir gül-
dürü. 1970'lerde Brooklyn'de
yaşayan beş afacan kardeşin
öyküsünü anlatan "Crooklyn"-
in senaryosunu, Spike Lee ve
kardeşleri Joie ile Cinque birlik-
te yazmışlar.
Film dört erkek ve bir kjzkar-
deşin, cazcı bir baba ve öğret-
men bir annenin gözetiminde
Lee'Ierinkine benzer koşullarda
geçen çocukluk yıllannı ele al-
masına karşın Spike Lee kendi
yaşamlannı senaryolaştırmadı-
klannı belirtiyor:
" Elbette kendi deneyimleri-
miz de senaryoya girdi ama eğer
seyirci neresi otobiyografik ne-
resi değil diye seyrederse çok şey
kaçınr bence. Bütün sanatçılar
yapıtlannda kendi deneyimlerini
yansıtırlar, ama bu film kesinlik-
le Lee'lerin çocukluğunun hika-
yesideğU."
Lee'nin kızkardeşi Joie de
"Bu kotnik bir fıkir. Üç kjşinin
yazdığı bir metin kimin oto-
biyografisi sayılacak?" diyor.
Aslında senaryoyu son ana ka-
dar üç değil, iki kardeş yazmak-
taymış. "Ben sürecin sonunda
işe dahil oldum. Hikaye zaten Film, küçük yaşta bir erkekler çeteani yönetmek sorumiuluğunu ustlenmiş Afro-Amerikan kızın öyküsüne dönüşmüş.
Broklyn'debeş afacankardeşortaya çıkmıştı sadece bir yapı eksüdiği
vardı ben de sinema alanındaki deneyim-
lerimle bunu sağladun" diyor Spike Lee.
Filmde cazcı baba rolünü "Malcolm
X"den tanıdığımız Delroy Undo, anne
rolünü ise yönetmenin gözde oyuncusu
AUre VVoodard üstleniyor.
Ama fılmin asıl oyunculan çocuklar.
Ve çekimlerin sonunda tüm ekip çocuk-
larla çalışmanın korkunç bir işkence ol-
duğu konusunda görüş birliğine van-
yor.
Joie, "Hayvanlar ve çocuklarla dolu bir
sette çahşmak çok zor ama hiç değilse
hayvanlar eğitflmişti" diye özetliyor bu
deneyimi.
Lindo ise "Çocuklarla çalışmanın
beni nasd dehşete döşürduğunü asla anla-
tamam. Çoculdar acımasızca düriist olu-
yorlar ve tek cümleyle bam telinize bası-
veriyorlar" diyor.
Lindo, "Crooklyn"e otobiyografik
ögeler katan başka biretken. Filmde ol-
dukça sert bir babayı canlandıran Lin-
do, rolünü kendi babasını örnek alarak
kurduğunu söylüyor: "Tüm çalışma bo-
yunca babamı düşündüm ama onu mo-
del aldığımı Lee'lere söylemedûn çûnkü
çok özel bazı şeyleri anlatmam gereke-
cekti"
Filmde rol alan beş çocuğun içinde en
önemli rolü ZeMa Haris canlandınyor.
Haris, dört erkek kardeş arasında
sıkışıp kalan ve Joie temel alınarak ya-
zılan rolü ustlenmiş.
Spike Lee, "Joie, kız çocuğun arada
kaynamaması için çok ısrar etti. Sonun-
da film çocukluğu elinden alınmış. küçük
yaşta bir erkekler cetesini yönetmek so-
nımluğu omuzlarına yüklenmiş bir Afro-
Amerikan kızın öyküsüne dönüştii" di-
yor.
"Crooklyn"in başanlı olup olmaya-
cağı henüz belli değil ama Lee kardeşler
başanh olsalar bile bir daha birlikte
çalışmayı düşünmüyorlar. Joie ortak
duygulannm şöyle özetliyor:"Evet çok
güzei bir deneyündi ama bir daha ya-
şanmamak kaydıyla."
Sanatçılar Kumltayı 2 temmuzdaKültür Servisi - Edebiyatçılar Derne-
ği, Sıvas olaylanrun yıldönümü olan 2
Temmuz'da "Sanatçılar Kurultayı"nı
toplayacak.
Dernek Genel Başkanı Mustafa Şerif
Onaran, tek gündem maddesini "Laik-
h'k veÖrgütlenme"nin oluşturacağı ku-
rultay için toplam 73 sanatçı örgütü ve
dergiye çağnda bulunulduğunu bildir-
di.
Anıtkabir ziyareti ve "Anrt Mezar"
açılışıyla başlayacak kurultaya, Musta-
fa Şerif Onaran, Aziz Nesin, Yekta
Gûngör Özden, Ilhan Selçuk, Oktay
Akbal, Şükran Kurdakul, Hikmet Şim-
şek, Mahmut Tali Öngören ve Hüsa-
mettin Koçan konuşmacı olarak katıla-
caklar. Şinasi Sahnesi'ndegerçekleştiri-
lecek ve örgüt temsilcilerinin de görüş-
lerini açıklayacağı kurultayın sonuç
bildirgesi aynı gün açıklanacak.
GuneyAfrtka (2)
UĞUR KÖKDEN
Afrika, büyük ve acılı bir kıta! Ezik ve sindirilmiş insan-
lar deposu! Sömürü ve yatırım toprağı! Uzun sürmüş ge-
cesine karşılık, zengin geleneklere, üstünde dikkatle du-
rulması gereken bir geçmişe ve soylu bir kültür varlı-
ğına sahip saygın bir kıta. Yazık ki Afrikalı yazarlar, yüz-
yılın ikinci yarısından başlayarak köklü sözlü gelenekle-
rini bir yana bırakıp Batı edebiyatının türlerini daha çok
benimseme yolunu seçtiler. Özellikle roman/öykü ka-
rakterlerinde, Hıristiyanlıktan alınmış izler ve etkiler
ağırlıklı.
Irk ayrımına karşı verilen uzun savaşım sürecinde
Güney Afrika edebiyatı, hiç kuşku yok, önemli roller üst-
lendi. Bantu dilleri ailesi içinde verilen ürünlerin yanı
sıra "afrikaner" (Felemenk, Alman ve bir ölçüde de
Fransız kökenli sömürgecilerin çocuklarının oıiak dev-
şirme dili) diliyle ve son olarak ingilizce yazılmış yapıtlar
bu savaşımda onurlu mevziler elde etti. Böylece, kavga-
nın olduğu kadar bilincin sınırları da genişliyordu dur-
maksızın. Kimi beyazların da bu çağdışı, utanç verici
ırkçı uygulamanın son kalelerini zorlamaya başlama-
sıyla gerçeğe daha uygun bir görüntü ortaya çıktı. Ândre
Brink, Breyten Breytenbach gibi 35li kuşak -öbür deyiş-
le, Altmışlı yıllann "Öfkeli Gençler"\- afrikaner dilinde
verdikleri eleştiri ürünleriyle ırkçı rejimi sarstılar.
Eski bir Boer ailesinden gelen şair Breytenbach, Ka-
sım 1976'da, değişik düşünceyi "suç" sayan bir zulüm
mahkemesinde dokuz yıla mahkum edildi. Ama o, sanık
sandalyesinde kendısini değil, zencileri, melezleri ve
Hintlileri savunmuştu. Doğduğu topraklarda gölgelere
sığınmış birtakım psikopatlar "güvenlik"adı altında ölü-
mü örgütlerken, Breytenbach, Afrika'nın en uç noktası-
na dek -kıvançla dolu, başı dik- yürüdü. Yaptığı ağır seçi-
mı yakınmadan kabul ederek, ödün vermeden halkının
acılarının sözcüsü ve elçisi oldu.
Brink'e gelince, bu tanınmış Nobel adayının yasakla-
nan ilk yapıtı "Gecenin Karanlığı"ydı (1973). Romanında,
ırkçı sistemin suç saydığı tüm eylemlerin sergilendiğ^
görülür. Her seçimin, ödenecek bedeli de birlikte getir-
diği kanısını taşıyan Brink, birçok öteki yurttaşı gibi sür-
günde yaşamak zorunda kaldı. Altın Yayınlan'nda bir-
çok romanı (Rüzgarda Bir An, Sesler Zinciri) yayımla-
nan Brink'in kimi yapıtının satışı on sekiz yaşın altındaki-
ler için yasaklanmıştı. Irkçı rejim, ilk kez onunla, afrika-
ner diline sansür getirme yolunu seçtı. Can Yayınlan
arasında çıkan Kuru Beyaz Bir Mevsim, aynı zamanda
beyazcamda gösterilen bir filmin de konusu oldu. Son
romanları olan Vebanın Duvarı (1984) ve Sıkıyönetim
(1988) ise henüz Türkçeye aktarılmadı.
Pretoria yönetimine kararlı, ama ılımlı biçimde uzun
süre karşı çıkmış yazarlardan birisi de, 1988'de 85 ya-
şında ölen Alan Paton oldu. Liberal Parti'nin de kurucu-
su olan bu yazar, Güney Afrika'da incil'den sonra en çok
satılan romanı yazdı: Ağla Sevgili Yurdum (Koza ve Can
Yayınlan). Bu roman, ayrıca beyazperdeye de aktarıldı.
Ingilizcede ürün veren genç kuşak yazarlardan biri
de, ülkemizde yarım düzineye yakın kitabı çevrilmiş
olan J.M. Coetzee. Şimdi o da elli yaşı aştı. ince bir alay-
cılığın egemen olduğu romanlarında yazarın yalın ania-
tımı dikkati çeker. Barbarları Beklerken (1980), Michael
K. Nasıl Yaşadı? (1986), Foe (1986) -bunlar Adam Yayın-
lan arasında çıktı- ile Demir Çağı (1991, Alan Yayıncılık)
bu arada sayılabilir. Coetzee, Kafka tadı veren genel
havasıyla, romanlarında Güney Afrikanın ağır ve hü-
zünlü ortamını okura aktarır. Onun bir yazar olarak bu-
lunduğu nokta, belki biraz hızlı yazan Brink'le, olağa-
nüstü biryazar sayılacak Nadlne Gordlmer arasındadır.
denebilir.
Gordimer'in dilimize çevrilen Yabancı Dünyalar
(Can), aslında başlıbaşına bir araştırma konusu sayıla-
cak zenginlikte ve değerde.
Yeniden doğacak Afrika kültürü, kıtanın eşitlik ve çağ-
daş bir kimlik arama çabaları, Kenyalı iki kardeş yazarın
(Kibera ve Kahiga) birlikte yayımladıkları öyküler derle-
mesinin isminde kendini gösteriyor: Guçlü Kül!
Geleneksel anka kuşuna anlamlı bir gönderme.
Robert Redford
Hollywood'da
'virüssavaşı'Kültür Servisi - Uzun yıllar AIDS virusünü görmezden gelen
Hollyvvood, "Philaddphia"nın ticari başansı üzerine birden virüs-
lerle ilgili filmleri yeni bir altın madeni olarak görmeye başladı.
AIDS'in üzerine bir de yamyam virüs salgını eklenince Hollyvvo-
od. virüslerin sinema seyircisinin cüzdanını viyebileceğine ikna
oldu ve film şirketleri bu konuda yazılmış az sayıdaki senaryoyu
ele geçirebilmek için kanlı bir savaşa girişti.
Bu savaşlardan biri, ûnlü New Yorker dergisinde gazeteci Ric-
hard Preston'un altı aylık bir araştırma süreci sonunda onaya
çıkardığı virüs skandalı üzerinde
yoğunlaştı. Amerikan ordusuna
bağlı bir araştırma üssünde bulu-
nan ithal denek hayvanlan arası-
nda ölümcül bir \irüs salgının ba-
şlaması üzerine ordunun üst dü-
zey yetkilıleri ve VVashington,
Amerikan ordusunu çökertmek
üzere özel yetiştirilmiş bir virüsün
Amerika'ya ithal edildiğine inan-
maya başladılar. Sonunda bıyolog
Albay Nancy Jaax başkanlığında-
ki bir ekip virüsü kontrol altma al-
mayı başardı ve konu hasir altı
edildi. Ta ki Preston bunu su yü-
züne çıkarana kadar.
Haberin New Yorker'da ya-
yımlanmasının ardından virüsün
yenilmesi için verilen savaştan daha zorlu bir savaş başladı. Twen-
tieth Century Fox'dan yapıma Lynda Obst bu haberin yayın hak-
lannı almak üzere harekete geçti. Aynı günlerde Warner Bross'-
dan Amold Kopelson aynı amaçla New Yorker"a başvurdu. Pres-
ton iki teklıfj de değerlendireceğinin söyledi. Obst ile Kopelson'un
yayın haklannı ele geçirme savaşında kullandıklan yöntem çok
farklıydı. Obst öncelikle haberin
kahramanı Jaax'la buluştu ve ona
"tkimiz de çalışan anneleriz birfoiri-
mizin haiinden anlarız. Eğer haber
Kopelson'a giderse seni bir seks
scmbolüne dönüştörür" dedi. Bu-
nun üzerine Jaax Preston'u araya-
rak haberini Obst'a satması için
baskı yaptı. Kopelson ise "Yaym
haklannı satsan da satmasan da
ben bu konuda film yapacağım.
Satman senin yaranna olur"dedı.
Bu tehditten rahatsız olan Pres-
ton'a son karannı verdiren Obst'-
un kendisinin de eski bir gazeteci
olduğunu anımsatması oldu.
Obst. ilk raundu kazanmış
yayın haklannı almışü ama Ko-
pelson da blöf yapmadığını kanıtlarcasına hemen senaristlerine
bir virüs hikayesi yazdırmaya başladı. Obst ise "Dracula"nın se-
naryo yazan James V. Hart'ı görevlendirdi. Yönetmen olarak da
Ridley Scott, Jonathan Demme. Peter Weir ve Sydney Pollack'ın
isimleri geciyordu ama kimseyle anlaşma imzalama aşamasına ge-
linememişti. Oysa Kopelson senaryoyu tamamlatmış ve Wotfgang
Peterson ile anlaşmıştı. Obst da tek şansının ünlü bir oyuncu bul-
mak olduğuna karar verdi ve Robert Redford ile Jodie Foster'la te-
masa geçti. Her ikisinin de projeye sıcak baktıklannı söylemesi
üzerine Scott da yönetmeye razı oldu. Virüs savaşında son durum
bu. Henüz savaşı kimin kazanacağı belli değil. Ama kesin olan bir
şey var Hollyvvood cephesınde yeni bir şey yok.
Jodie Foster