05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 KültürelsoykınmlakarşıkarşıyayızAvrupa Parlamentosu seçimlerine aday olan yazar Nedim Gürsel Bosna'daki soykırınıın yalnızca etnik olmadığını savunuyor - Ne yapabilirler örneğin? MEHMETBASUTÇU PARİS - Avrupa Parlamento seçimlerine "Aydınlar Listesi" olarak bilinen listeden aday gösterildiniz. Fransa'da scçimlere ilk kez bir Türk katılıyor. Hangi nedenlerle adaylığınızı koydunuz? Kendim aday olmadım. Prof. Schvvartzen- berg'in yönettiği ve aralannda Bernard Henri- Levy, Pascal Bruckner, Micfael Poiac, Andre Glucksmann gibi yazar ve aydınlann da bulun- duğu listede yer almam önerildi, ben de kabul ettim. Biliyorsunuz bu liste Avrupa'run bir par- çası olan Bosna-Hersek sorununu gündeme ge- tirmek için hazırlandı. Bosna konusunda Baü, özellikle de Avrupa çok edilgen davrandı. Kendi temel ilkeleriyle bağdaşmayan, insanlık suçu sa- yılabilecek davranışlar karşısında, Sırp milisleri- nin giriştikleri katliamlar karşısında seyirci kaldı. Ya da bu olaylan kınamakla yetindi. Ulti- matomlar daha önceden kararlı bir biçimde uy- gıılansaydı bugün binlerce insanın yaşamı kur- tulmuş olurdu. 'Bu tarih, bizhn de tarihimizdi...' Hepimizin gözü önünde, Avrupa'nın ortası- nda bir halk yok ediliyor. Yalnızca etnik anlam- da deği], kültürel olarak da bir soykınmla karşı karşıyayız. Örneğin yakından tanıdığım, bir za- manlar benim araştırma yaptığım Saraybosna Kütüphanesi geçen yıl yerle bir oldu. Yalnızca bir yapı ve içindeki binlerce elyazması belge de- ğüdi yok edilen; Müslüman Bosna halkının bel- leği silindi yeryüzünden. Bu tarih, uzunca bir bölümüyle, bizim de tarihimizdi. Mimar Hay- rettin'ın 16. yüzyılda yaptığı. boşluğa asıh bir taş kolye gibi pariayan Mostar Köprüsü Neretva'- nın sulanna kanştı çoktan. Diyeceğim, demok- rasi ve insanlık adına, hepimizin koruması gere- ken kültür varlıklan ve en kutsal hak olan yaşa- ma hakkı adına. Saraybosna listesinden aday ol- makta bir an olsun duraksamadım. - AvTupa seçjmleri siyasi arenada yapıbyor. Oysa sizin. bildiğim kadarıvla, siyasi bir kişiiiği- nizyok. Hakhsınız. Ben bir yazanm. Uzun yıllardır Paris'te yaşayan bir Türk yazan ve araşürmacı- sıyım. Fransız vatandaşlığım da var. Dolayısıyla bu lülkede seçrne ve seçilme hakkına sahibim. Ama listede, seçilme şansım olmadığını bilerek yer aldım Böyle bir ihtimal olsaydı. yani seçilme ihtimalim. herhalde kabul etmezdim. - Saraybosna listesi, Fransız kamuovunda ve basında uyandırdığı yankıiara bakılırsa, yalnızca bir aydm girişimi olarak nitdendirilemez sanıyo- rum. Liste başındaki Sehvvartzenberg Sosyalist Parti'niıı AvTupa milletvekiliydi. Kısa süren bir bakanlık deneyimi de oldu, yine sosyalist parti ik- tidardayken. Bence bir aydın ginşimi sözkonusu. Siyasi partilerin Bosna sorununa daha etkin bir biçim- de müdahale etmelerine çalışıyoruz. Kamuoyu yoklamaları listenıize oy barajı olan yüzde 5 oranının üstündc $ans tanıyorlar. Doİayısıyla Avrupa Parlamentosu'na milletvekili sokma ih- timalimiz bir hayli vüksek. Bu millctvekilleri öbür sivasal partilerin vapamadıklannı yapacak- lar. Silah ambargosunun kaldınlması yönünde gi- rişimierde bulunabilirler. Biliyorsunuz Fransı- zlar bu konuda çok duyarlı. Ama siyasi sorum- lular, başta François Mitterand ve Dışişleri Ba- kanı Alain Juppe olmak üzere, Bosna halkının kendini savunma hakkını engelliyorlar, savaşa savaş katmamak. yangına körükle gitmemek bahanesiyle. Oysa Bosna"da zaten savaş var. yangın zaten bacayı sarmış durumda. Bugüne dek çoğu sivil ikiyüz bin kişi öldü. Milyonlarca insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kadı- nlann, genç kızlann ırzlanna geçildi; Nazilerin yenilgisinden elli yıl sonra toplama kamplan ku- ruldu yeniden. 'Ne köpriiler ayakta ne dostluklar' Listemiz Avrupa seçimlerine katılmasaydı Sosyalist Parti Başkanı Midıel Rocard ambar- gosunun kaikması yönünde tavır almazdı. Ro- card'ın bu tavn almasında girişimimizin büyük katkısı oldu. - Saraybosna listesinden aday gösterilmenizde başka etkenlerin de rolü oldu mu? Saraybosna'da dostlanm var. Yugoslavya'ya çok sık yaptığım yolculuklardan birinde oraya da uğramış, bu kentin yalnızca mimari yapılan- na değıl, çok kültürlü özelliğine de hayran kalmıştım. O yolculukta gördüğüm, beni hem şaşırtan hem hayran bırakan güzelliklerden hiçbiri yok şimdi. Ne köpriiler ayakta ne dostluklar. Ne de kardeşçe. insanca ilişkiler. Saraybosna'nın en eski yapılanndan Gazi Hüsrev Bey Camii'yle minaresi, Sırp topçusunun sürekli bombardı- manına karşın direniyor hala. ama ne zamana kadar? Ne zamana kadar bu soykınm, bu vah- şet devam edecek, insanlar yuvalanndan, yurt- lanndan. canlanndan olacak? Ne zamana kadar Saraybosnalı dostlann başına kan ve ateş yağa- cak? Kenti ikiye bölen Milyaka Irmağı yıllarca aksa. bu "etnik temizlik"in kirini akıtamaz. lvo Andriç ustanın ölümsüzleştirdiği Dnna da. Haziran sonunda bir yazar delegasyonuyla birlikte Saraybosna'ya gideceğim. eğer Birleş- miş Milletler askeri uçak verirse ve bir ölçüde korumamız sağlanırsa. Avrupa'yla Bosna kent- leri arasında kültür koridorlan oluşturmaya çabalıyoruz. Bosnalı aydın ve sanatçılara aramızda nicedir varolan dostluk ilişkilerini pekiştirmek. asıl önemlisi de onlan aleş hatlından çıkarabilmek için. Halk tiyatrosuörneği 'BabamDokuz Doğurdu' Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu ENKA'da. Kültür Senisi- ENKA Vakfı Yaz Dönemi Kültür Etkınlıkleri kapsamı- nda bugün Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu. "Babam Dokuz Doğurdu"adlı iki bö- lümlük yeni bir güldürüyü Sadi Gül- çelik Spor Sitesi'nde sahneliyor.EIis Saghi'nin yazdığı. Nisa Serezli'nin çe- virdiği oyunu Ali Poyrazoğlu yönetti. Fatih Ok'un dekorlan. Ertuğrul Oda- başı'nın kostümlerini gerçekleştirdiğı oyunun ışıklaması Bilge Çelikoja ait. Sezonun sonunda çok kısa bir süre oynayan "Babam Dokuz Doğurdu"- adlı oyun. Ali Poyrazoğlu'nun yıllardır özlemini çektiği türden bir oyun. Bizim eskı geleneksel türlere ve Muammer Karaca'nın yaptığı türe çok yakın bir halk tipi komedi. Nisa Serezli'nin bu son çevınsini gördü- ğünde, bu oyunu ovnamaya 'deli olan' Ali Poyrazoğlu. kanavasmı ahp, Levent Kazak ile birlikte yeniden yazıp. bir Türk ailesıne adaptc etmiş. Sünnetçi Mahmut Civelek. geçim sıkıntısından. İstanbul'dan. komşu- lanndan. ıçınde yaşadığı apartman- dan bunalmış ama çok eğlenen. havat dolu biradam. Elli yaşında birdenbire kansı hamile kalınca. gcçim sıkıntısı içinde bir de baba olaçağını öğrenince tepesinin tası atıyor. Üstünebirdeoğ- lunun kansı hamile kalınca müthiş bir curcuna kopuyor evin içinde. Oyun- da çok temel unsur olarak Tansu. oyuncaklan Mesut ve Murat var. So- kaktaki adamlar. zenginler. fakirler. üst kattakiler, alt kattakiler de var. Bunlann hepsi, bütün erkekler sün- netçi Mahmut Civelek'in elinden geç- tiği için onun gözüyle bakıhyor. ince- leniyor sıcak bir aile komedisi örgüsü içinde. Oy un. güncelliğe göre her gün deği- şerek. yenilerek sahneleniyor. Bu tür bir o\ unu sahnelemeyi çok istediğini v urgulavan Ali Povrazoğlu. "Her tür- lü kendimi sınamaktan hoşianan ojun- cu ve \önetmenim. Böyle bir oyun ne yönetmiş, ne de oynamıştun. Kabare, \aryete yaptım, ağır dramlar, ağırbaşiı komediler, sulu komediler oynadım. Kendi başuna doğaçlama yaparak, Ali Harikalar Diyarı'nda böyle bir tema- dan yola çıkıp, 2,5 saat seyirciyle oy- nuyorum, müthiş eğleniyorum. Ama bu tip bir şe> de gözüm > ardı. bunu yeniden canlandırmak istiyordum" diyor. Tıyatroyla tanıştığında. Muhsin Ertuğrul dönemindeki Darülbedayi ve İstanbul Tiyatrosu ile Muammer Karaca Tiyatrosu'nun oyunlannı iz- lediğini anlatan Poyrazoğlu. eski bir usta olan Karaca'yı 'ağzının suyu akarak" seyrettiğini ve çok hoş- landığını söylüyor. Onun türünü bu- güne uydurup. bıraz yenileyip. politik esprilerle. sağlam bir kurgu içinde bir halk adamı. aile komedisi içinde sun- mayı çok arzuladığını ve bunu yaptığı için de çok mutlu olduğunu belirtiyor. Seyirciden aldığı tepkiden de çok hoşnut. Halk Tiyatrosu geleneğinin öldüğünden söz eden Poyrazoğlu. muhalif tiyatro yapmayı sürdürecek- lerini de ekliyor. Ali Poyrazoğlu, Le- vent Kazak, Suzan Aksoy vc Nur Gür- kan'ın rol aldıklan "Babam Dokuz Doğurdu" adlı oyun yaz aylannda önce İzmir sonra Anadolu ve eylülde Ankara turnesine çıkacak. 'Bay Dinamit'tengörkemlibir caz şov Parliament Superband Caz Festivali, yaşayan efsane James Brown'ın muhteşem konseriyle sona erdi • Soul Generals orkestrası, Bitter Sweet vokal grubu, sunucusu ve dört seksi dansçısından oluşan 40 kişilik ekiple sahne alan 'Bay Dinamit' kameralara kızıp konseri kesmekten eşiyle dans etmeye, bis'e terük ve robdöşambrla çıkmaktan bir izleyiciyi sahnede dans ettirmeye kadar her türlü numarayı yaptığı bircazşovsundu. TUNA ERDEM Parliament Superband Caz Festivali, önceki gece yaşayan efsane James Brovvn'un Açıkhava Tiyatrosu'ndaki konseriyle görkemli bir biçim- de son buldu. Soul Generals isimli orkestrası Bit- ter Sweet isimli vokal grubu. sunucusu ve dört seksi dansçısından oluşan 40 kişilik bir ekiple sahne alan "Bay Dinamit", kameralara kıâp konseri kesmekten, eşiyle dans etmeye; bis'e ter- lik ve robdöşambrla çıkmaktan, bir izleyiciyi sahneye çıkarmaya kadar her türlü numarayı yaptığı, şanına layık bir caz şov sundu. 61 yaştan umulmayacak dinamizm Saat 21.00'de başlayan konser için 19.00'dan itibaren kapıda birikmeye başlayan izleyiciler. Açıkhava Tiyatrosu'nu koltuklardan merdi- venlere kadar tam kapasite doldunırken, kara- borsada bilet fıyatlan bir buçuk milyona kadar fırladı. "Soul'un Babası" bu coşkun kalabalığın karşısına, mor takım elbisesiyle saat 21.30'da çıktı ve "Living In America" ile programına baş- ladı. 61 yaşındaki Brovvn, yaşından beklenmeye- cek dinamizmi ve yıllann solduramadığı kariz- masıyla sahneye adım attığı anda seyirciyi avu- cunun içine almayı başardı. Orkestrasını, voka- listlerini hatta dansçılannı bile yöneten ve göste- rişli şovunun iplerini tümüyle elinde tutan Brovvn, çekim yapmakta olan atv kamera- manının bağırarak konuşmasına sinirlenerek "Eğer siz buna devam edecekseniz ben konsere 'Soul'un Babası' dört dörtlük şovinenliğini gösterdi Açıkhava Tiyatrosu'ndaki konserinde. devam edemeyeceğim. Derhal kameray ı fışten çe- daki kameralann kaldınlmasından sonra kin" dedi. Çekimi durdurmaya yanaşmayan ka- programına devam eden Brovv n, şarkının ortası- rneraman ile görevliler tartışırken Brovvn, dö- nda durarak bu kez tribünlerde çekim yapan bir nüpvokalıstlerinedertyandi.Sahnenıhkenann- kameraya "kes şunu" dedi. Bir grup izleyicinin kameramana doğru dönerek tartışmaya başla- ması üzerine Brovvn. "Sizi çok seviyorum ama kameralarımzı sevmiyorum" sözleriyle. kendisi- ne destek olan seyircilere teşekkür etti. Dört dörtlük bir şovmen olan Brovvn. voka- listlerine şarkı söyleterek. orkestra elemanlanna sololar yaptırarak hem kendisine dinlenebilece- ği aralar yaratmış. hem de hizmetindekilere şans tanıyan bir kral izlenimi bırakmış oldu. Bu solo- lar sırasında özellikle perküsyonda. ayağıyla ba- teri çalan, bagetlerle akrobasi numaralan yapan Spike izleyicinin gönlünc tahı kurdu. Brovvn. kendi elemanlanna hakkını verdikten sonra. B. B King, Elvis Presley, John Lennon, Bob Dylan, Janis Japlin, Jimi Hendrix gibi ünlü müzisyenle- ri anmayı da unutmadı. Kansını dövdüğü söy- lentileri uzun süre başını ağntan Brovvn. kansını sahneye çağınp samimi bir biçimde dans ederek adcta "Hem döverim, hem severim" mesajını vcr- di. Dakikalarca süren alkışlar Soul'un Babası'nın başka bir numarası da sahte bis yapmaktı. "Gelecek yıl, ondan sonraki yıl ve ondan da sonraki yıl" tekrar gclcccğini söy- leyerek sahneden aynldıktan sonra. sunucusu bütün seyircileri ayakta alkışlamaya davet etti veancak bundan sonra Brovvn tekrar sahne aldı. Yeni kostümler giymiş dansçılan cşliğindc "I Got You - I Feel Good"u söyleyerek. aslında programının ikinci yansına başlamış oldu. Sahnenin yantnda dans etmekte olan yaşlı bir izleyiciyi. karga tulumba sahneye çıkararak vo- kalistleriyle dans ettiren Brovvn. sonunda ger- çekten programını bitirdi. Ancak ışıklar yanıp alkış seslerini bastırmak için müzik yaymı yapı- lmasına karşın. seyirci yerinden aynlmamakta ve alkışlamayı sürdürmekte ısraretti. Yaklaşık altı dakika alkış sesleri dinmeyince Brovvn, bu kez üstünde robdöşambr ve ayağında terlikle- riyle yeniden sahne aldı. Böylelikle bir daha bis yapmayacağını da belirtmiş oldu. "Yaşayan Efsane" dinlenecek zaman bile bul- madan dün sabaha karşı Londra'ya hareket etti. Fransa, İsviçre ve Amerika turnesiyle yıl sonuna dek konserlerini sürdürecek olan James Brovvn, belki gelecek yıl söz verdiği gibi yine ülkemize gelir. Ama krallann ne yapacağı bclli olmaz. Belki de kameramanlara kızgınlığı. belleğinde scyircinin coşkusundan duyduğu hoşnutluğa ağır basar. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL LağımSulapı' 1980den önce Letonyalı bir şair, yaratma özgürlüğü üzerinde söyleşirken, sormuştu: - Kaç yıl verirler şiir kitaplar/nız yasalara aykırı görül- düğü zaman? - 7.5.. Alkol duyarlığının sesine vurduğunu anımsıyorum. - Şiirlerim yayımlansın da yatmayı göze almazsam namussuzum. Sovyet Yazarlar Birliği'ne bağlı yayınevlerinin, yöneti- min koyduğu kurallara bakarak hizaya geldiği zaman- lardı. Yaratma özgürlüğünün toplumsallığı mı tartışılacak. Sovyetler Birliği'nde de bizde de, Avrupasında, Ame- rikası'nda da birtakım asalaklar büyütmeye çalıştığımız ağacı özsuyundan yoksun bırakma görevini üstlenmiş gibiydiler. Bugün de dahadeğişik bir dünya olmadığımız ortada- dır. Emperyal güçlerle ortakları insansal olana karşı kül- tür kirletme odakları üreterek ayakta durmaya çalışıyor- lar.. Nazım Hikmet çevirmeni olarak tanıdığımız araştır- macı, Türkolog Radi Flş'le konuşmadan önce düşündü- ğüm şeyler bunlar. 1960lı yıllardan bu yana herfırsatta Türkiye'ye gelmenin ustasıdır Radi Fiş. Bu kez de Rauf Denktaş'ın çağrılısı olarak gittiği Kıbrıs'tan dönerken uğramış istanbul'a. Kadıköylü Perşembecilerin yemeğinde buluşuyoruz. Soruyorum, kendi deyimiyle, kırgın bir eski tüfek olan bu yetmişlik delikanlıya. - Partinin kapanması olayının edebiyatcılar üzerinde ne gibi etkileri oldu? - Önce Yazarlar Birliği etkilendi durumdan. Üyeler üç gruba ayrıldılar. Yeniden yapılapmayanlıları Nisancılar. Kendilerini vatanseverler olarak tanımlayan şovenler. iki grubun da dışında kalanlar. Bu dönemde Yazarlar Birliği'nin bilinen olanaklarına karşın kitap yayımında gözle görülür azalmalar oldu Polisiye romanlarve seks kitapları edebiyatyapıtlarının önüne geçti. Dergilerimiz büyük tiraj kayıplarına uğradı. - Çözüime işaretleri miydi bu olanlar? - Başlangıçta böyle görmüyorduk belki, ama olaylar geliştikçe çözülmeyi içinde taşıyan çatışkılar çıkıyordu ortaya. - Eski dönem edebiyatçılarının tezgahları sustu mu yani? - Eski dönemin ünlü şair ve yazarları içerden çok dı- şarda yayımlamaya başladı kitaplarını. Örneğin Yevtu- şenko, Voznesenski. Bir bölügü de post-modernist akıma eğilim cLydular. - özel yayın c-ganları mı var? Özel girişim yayıncılığa yatırım yapıyor mu? - Modernistler en çok bin basan bir dergi çıkarıyorlar. Dergileri ve kitapları dar bir çevrede kalıyor. Özel yayı- nevlerinin edebiyat yapıtlarına ilgileri yok denecek ka- dar az. Ekonomi kriz yapım giderlerini çok yükselttiği için kitaplar pahalı. Bu nedenle okur kitaptan kopmaya başladı. Biliyorsunuz, afışamayacağı birekonomik bas- kı altında Rus halkı. Radi'nin söyledikleri gazete haberlerini doğruluyor da, okuma alışkanlığı olan büyük bir kesimin düştüğü durumu yerine oturtmakta güçlük çekiyorum doğrusu. - Bizim de algılamakta güçlük çektiğimiz çok şey var, diyor Radi Fiş. Ama eski ve orta kuşağın kazanımlarını yitireceğini sanmıyorum. - SOUENİTZİN DÖNDÜĞÜNDE, KENDİSİNİ TANIYAN GENÇ BULAMAMAKTAN YAKINARAK "BURAYA KA- PİTALİZM LAĞIM SULARINI BİRLİKTE GETİRMIŞ GÖ- RÜNÜYOR" DEMIŞ. NE DIYORSUN ROMANCININ BU SÖZLERİNE? Büyük harflerle yazdığım son soru Aydın Hatipoğlu - ndan. - Doğru bir gözlem, diye yanıtlıyor Radi. Kısaca sergi- lediğim sıkıntılarda bu durumdan kaynaklanıyor. 'Tamam"diyorum. Ikisinin de gözlerini arayarak. Bu kadar dayanılır Dokunduğunuz yeri kanatan konular bunlar Letonyalı şair geliyor aklıma. Yayımlatabildi mi acaba kitaplarını? Ülkelerini kapitalizmin lağım sularından koruyabildi- ler mi?.. Güktiken'inyaz sayısıçıktı I KültürServisi - Dört aylık mizah kültürü dergısi Güldıkeh'in yaz "94dördüncü sayısı çıktı. Bu sayı. Abidîn Dino. Rabelais. Gogol ve Plastıp Shovv'a aynldî. Aralık 93'tcyitirdiğimiz Abidin Dino'ya aynlan sayfalarda, Naam Hikmet. Abidin Dino, Orhan Veli. Ismail Hakkı Baltacıoğlu. Hüsamettin Bozok, Rasih Nuri İleri, İlhan Selçuk. Onat Kutlar. John Berger. Ara Güler. Enis Batur. Yunus Koray.Selçuk Demirel,GökşinSip 'hioğlu, Bennu Gerede, Suphi Nuri fleri'ninşiir.yazı.mektup.desen. resim. karikatür ve fotoğraflan yeralıyor. 500. doğumyılı nedeniyle Rabelais üzerine Jean François Revel'in yazısı. Gustav Dore'nin resimlemeleriylesunuluvor. Dostlar Tiyatrosu'nun Gogol'den sahnelediği "Bir Delinin Hatıra Defteri" ile Ferhan Şensov 'un Ortaoyuncular'da sahnelediği "Şu Gogol Delisi" üzerine Ya\ uz Pekmen'in yazısı "İstanbul'da Bir Gogol Mevsimi" başlığıyla sunuluyor. Cihal Hazardağlı'nın Plastip Shovv'u, bir söyleşi; siyaset, basın ve sanat adamlannın değerlendirmeleri ile küçük dosyada ele alınıyor. Bu sayının son bölümünü Turgut Çeviker'in "Güfdiken Günlüğü" oluşturuyor. Günlükte Abidin Dino ile Ferhan Şensoy'un birer mektubuna da yer veriliyor. Bu sayının ekini Abidin Dino'nun "Nazım 1929'd Babıali'de" adlı çalışması oluşluruyor. Kapağı ise, Bülent Erkmen hazırlamış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle