05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURIYET 27MAYIS1994CUMA 12 KULTUR 25. sanat yılını kutlayan gravür sanatçısı Sadık Altınok'un sergisi Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde 'Artık posterleri kaldıralım!..'PELİN ÖZER Önûmüzdeki yıl 25. sanat yılını kut- layacak olan Sadık Altınok"un, gravür ve rcsımlerinin yer aldığı sergisi, Vak- ko Beyoğlu Sanat Galensi'nde sü- rüyor. 1985 yılında özgün baskı konu- sunda yaptığı araştırnıalan sonucu "Sanatta Yeterlilik" alan sanatçı bu- güne dek 70'ten fazla karma sergiye katıldı. Birçok kişisel sergi de gerçek leştiren sanatçı, 1971 yılında Şeref Ak- diködülünedeğergörüldü. Sanatın te- mel çıkış noktasını, "bu topraklann binlerce yıllık yaşamından, birikimin- den sentezlere ulaşabilmek" oiarak tanımlayan Altınok, bu sergısının bır passage sergisi olduğunu, retrospektif birözellik taşımadığını \urguluyor. - Bu serginin oluşum sürecinden söze- debilir misiniz? Bir sanatçınm bütün kaygusu ürete- bilmektir. Tabii, düşünmek, o düşün- ceyi ortaya çıkarabilmek ve onu es- tetik kaygularla hangi kompozısyon- da nasıl aktaracağını saptamak da çok önemlidir. Bütün sanatçılanmızda yeni bir şey yakalama çabası var. Ama ben, öyle bir kesin kararlılık içinde de- ğilimr Bu dönemde özellikle çok sami- mi ve içten davranmak istediğimi be - lirtmelişim Çünkü sanat samimiyeti içenr. Bu samimiyet kişilere göre de değişebilir. güncel etkilenmeler tabii ki olacaktır. Ama bunun yapısında in- sanın doğası vardır bunu kesinlıkle in- karedemezsiııiz. 'Müzeler benim evim oldu' - Sanat tarilmle vakından ilgilendi- ğiniz, eserlerinizde karşımıza çıkan fi- gürlerden de anlaşılıvor. Geçmiş kültür değerlerine sahip çıkan, bunu doğayla ve insanla bağdaştıran bir anlatımmız var... E\et. özellikle ılkokul dönemlerim- de babam elımden tutar beni müzelere götürürdü. bana müzeleri sevdiren kişi odur. Müzeler benim evım oldu sonra. Tabii ortaokul. lise dönemlerimden sonra resım çok önemliydi. Güdüsel davranışlar içinde çizimler, kibrıt çöp- leriyle geometnk formlar oluşturmak gibi şeyler yapardım. Daha sonra halı motifleri ve mozaiklerden şekiller ve formlar çıkarmaya başladım. Bunlan kağıda geçirdım. Desen kavramım böyle gelişti. Sonra akademiye girdim. 'Bedri Rahmi'de bir buçuk ay kadar çalıştık. Dev- rim Eıtille çalışmalara devam ettik. Fetiıi Kayaalp ve Sabri* Ber- kel. Onlardan resim \e gra- vür eğitimı aldım. Yedek subajlığımdö- nemimde re- sim rcstoras- yınu eğitimi gördüm Be- nim kaygum hep resim yapmaktı. De- sen ve grav ür çalışarak başladım. Primitıf desenler, ilkel motifler, tab- letler. sikkeler. daha doğrusu Anadolu uygarlıklanyla ilgili tüm kültür değer- lerini kapsayanbirplatform içinde dü- şünüyorum ben olayı. Tabii bunun en önemli nedeni de çocukluğumda ba- bamın beni müzelere götürmesi. Ve- nüs'ün, ilk kadın heykeîinin taş olması beni çok etkılemiştir. İlk insan figürle- ri beni çok etkilemiştir. Bunlann hepsi yontudur. taştır, mermerdir, kireçtir. kildir. tablettir, yazıdır. Sonra yazı- lann oyulması ve kalıplar halinde dö- 'Çağınızı çok iyi bileceksiniz, zamanı çok iyi değerlendireceksiniz. Senteze ulaştığınızda bu, resimlerde kendini gösterecek. Gravürün bir resim gibi işlenmesi, pentür değerlerine ulaşabilmesi. Benim asıl amacım bu...' külerek yansıtılması. İlk mektup tab- let örnekleri bir kazıma tekniğini bana çağnştınr. İşin ilginç yanı. gravür o za- man da \ardı. Kazıma heykelle olan hacim tutkusu bendegeliştiği için mal- zemeye olan ilgım de arttı. Malzemeyi çok seviyorum. Metali, ahşabı. demiri. çinkovu... Tabii kazıma tutkusu da başladı bende. Sancılar çekiyorsunuz. ekonomik koşullar sizi zorluyor. Ama düşünce ve biîgilenme bende hiç eksik olmadı. Daha sonra bir reklam şirketinde sanat danışmanlığı \aptim. Sonra 1985 yılında serigrafi atelyesi kurdum. 1980 yılından sonra da yavaş yavaş Türkiyc'de her şeyde olduğu gibi. res- me karşı bir tutum değişıkliği oldu. Ben mahzemeyle oynamayı çok sevi- yorum. Çinko, bakır, alüminyum ya da heykel formlan... - Gravür ve resim çalışmalarında bir senteze gidiyorsunuz eserlerinizde... 'Primitif desenler, ilkel motifler, tabletler, sikkeler, Anadolu uygarlıklanyla ilgili tüm kültür değerlerini kapsayan bir platform içinde düşünüyorum sanatımı. Tabii bunun en önemli nedeni, çocukluğumda sık sık gjttiğim müzeler.' Bir hacim olgusuyla yola çıktım müzelenn etkisi bende bir formun taş da olsa tablet de olsa kendi içinde tıtre- şimlen gölge anlayışı beni çekti. Ve ben resimlerimde genelde o biçimse! değerleri daha estetik kaygularla bır- leştirerek bir senteze ulaştırmaya çalışıyorum. - Bunu pentürie birleştirme yoİıma gittiniz.... Gecmişin geleceğe dönük şeyfen... Daha önceki dönemlerde de yapılmış ama siz daha farklı irdeliyorsnuz olay- lan. Yenı bir şeyi üretebilmek. Tabii kültürler daima birbirinden etkilene- cektir. İleriye gidebilmek için ulaşabil- mek için de sız onu sentezleyebilme gücüne sahıpsinız. Bu sentez gücü çok büyük bır kültür birikimiyle sıze ula- şacaktır Çağınızı çok iyi bileceksiniz. zamanı çok iyi değerlendireceksiniz. Senteze ulaştığınızda bu. resimlerde kendini gösterecek. Bir gravürün bır resımgıbı ış!enmesıne\a da penlürde- ğerlerle ulaşabilmek. Benim asıl amaam ve en bü\ük özelliklerımden bın budur. - Neden gravürii seçtiniz, gravür sa- natının bugûnünü nasıl değerlendiriyor- sunuz? Toplumda, artık günümüz toplu- munda üretkenlik veçok üretebilmek ve herkesin bir sanal \apıtma vihıp Sadık Altınok gravürle resim çalışmalan arasında bir sentez \ apıvor. olabılmesi çok zor. Ben dıyorum kı artık posterleri duvarlardan ındirelim de onlann yerinde sanal yapıtlarını görelim. Ben gravürü özellikle görsel ileli- şimle öğrendim. Bu çok önemli birşey. Akademide bir Kani'miz \ardı. Çerçe- ve \apardi, çerçe\enın ötesinde yardımcı bir eleman oiarak çalışan Kanı. bence Akademide en büyük ho- caydı. Sabri Berkel ve Fethi Kayaalp'- in yardımcısıydı aynı zamanda. Bütün Akademı öğrencilcn ondan çok se> öğrcnmişlcrdır. Bun özclliklc de vur- gulamak istiyorum.Sanatın yavgınlaş- ması özgün baskıvla olacaktır. Ben buna ınanıyorum. - Kıbrıs'ta düzenlenen 1. l'lusla- rarası Sanatta Erotizm Sergisi'ne "ero- tic art" dizini/lc katıldınız. Bu dizide \er alan eserlerinizde geçmişten bugüne yapılan erotik figürleri görebiliyoruz. Nasıl oluştu bu dizi? 'Yıldız Üniversitesi'nde kurulan serigrafi atölyesinde ders veriyorum.Bölüm yeni yeni mezun vermeye başladı.Yeni nesil çok hoş, sevecen, canlıama az okuyor ve düşünce yÖntemlerini geliştirmiyor. Görmüyorlar, gezmiyorlar, okumuyorlar.' Akademide Kıbnslı arkadaşlanmız vardı sonra hepsi rcssam oldu. Bu \ üz- den Kıbrıs'la hep ilişki içindeydık. On- lar orada bir bienal düzenlemek istedi- ler. programı hazırladılar. Pek çok sa- natçı davet edildi. Böylece ben de o bi- enale katıldım. Bienaİin teması "erotk art"tı. Bunun nedeni de Venüs'ün Kıbns'tan çıkışıydı. Bız çalışmalara başladık Benim "erotk art'" serim de buradançıktı. Temeldesatanidollerin \c küçük heykelciklerın form ve biçimi de aslında biraz erotiktir. Ama doğur- ganlık. üretkenlik. toprak, güneş. hep bunlar doğada düşünülen şeyler ve o hacimlcrdc bunlan görcbiliyorsunuz. Erotic an dizisi bu düşünceden yola çıkarak oluştu. - Taş baskı çok zengin olanaklar su- nuyor sanatçıya. Fakat tekniği de çok iyi bilerek, bunu düşünsel yoğunlukla buluşturabilmek ayrı bir zorluk olsa ge- rek... Şimdi taşbaskı ve baskı yöntemleri dediğimız zaman, özgün baskı daha doğrusu tabii ki özgün baskı kendi içinde yüksck ve alçak olmak üzere ikiye aynlıyor. Ben taşbaskı da yaptım ama şu sıralar gravür ağırlıklı çalışıyo- rum, serigrafi yapıyorum. Her baskının kendi içinde özel değerleri vardır. Bu değcrler içinde düşünmek gerekir. Ama ben gravürü ve metal baskıyı çok seviyorum. Bunun da çok sorunlan, farklı tekniklen var. Sanatçı tekniğe bağımlı olmadan o tekniğin olanaklanndan yararlanabilmeli ve onun en lezzetli yerlerinı alarak, akta- rabilmelı. Çok ı>ı teknık bılmek gra- vür usıası olmak anlamına gelmez hiç- bir zaman. Benim bu noktada kuş- kularım var. Mesleğinizi çok iyi bilirsi- niz ama bu o mesleği en iyi icra edebil- mek anlamına gelmez. Sanatta tek- niğin esıri olduğunuzda bazı tehlike- lerle karşılaşmanız kaçınılmazdır. Yeşil ve kırmızı... -Kı rmı/ı ı ve yeşilin ağırlığı eserleri- nizde hissediliyor. E\et. Ben yeşıli doğadan etkilene- rek kullanıyorum. Yeşilin binlerce to- nunu yakalamak mümkün. Kont- rastlıklara oianak sağlar. Ama bu bir siyah-beyaz çelişkisi değildır. Kendi kendine yumaşamalar... Yardımcı rcnklcrle o titreşimleri biraz daha ön plana çıkarmak, hacimlerlc değerlen- dirmck. daha güzel oluyor benim için. - İnsan figürierinde. onlann psikolo- jilerini. özellikle acılannı yansıtma ça- banız görülüyor. Sız bunu hıssedcbilıyorsanız. bu be- nim ürcttığim yapıta karşı coşkulu sa- mimıyetımden kavnaklanır. Onu bir anda yakalayabilirsiniz. Eğcr uzülen bır insanı çiziyorsanız. çizgileriniz de üzüntüye doğru gider. Eğer coşkulu kişileri çiziyorsanız biraz daha coşku- lanırsınız. Ve ben bunu samimiyet oia- rak nitelendiriyorum. Bir taş ya da bir idolün samimiyeti nasıl yakalanır? Bir taşın üzenndeki motifleri ışleyen sanatçının kim- liği. o yapıtı hangi şartlarda yaptığı. kemik- le mi taşla mı yonttuğu bun- lann hepsi dü- şünmeye götü- rüvor insanı. - Siz aynı za- manda Yıldız Üniversitesi'nde serigrafi dersleri de veriyorsunuz. Oğrencilerinizin çalı- şmalannı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizim hocalığımız sonradan oldu. 1985 yılında. Akademide gravür atel- yesinden teklif almıştım ders vermek Şimdi Yıldız Üniversitesi'nde kru- lan sengrafi atölyesinde ders veriyo- rum. Beş yıllık bireğitim veriliyorora- da. Bölüm yeni yeni mezunlar verme- ye başladı. Yenı nesil çok hoş. sevecen. canlı ama az okuyor ve düşünce yön- temlcrinı geliştirmiyor. Görmüyorlar. gezmiyorlar. okumuyorlar. Bu da on- lann en büyük eksiklikleri. Lisede kültür şenKğiKültür Servisi - İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi 29 mayıs -5 haziran tarihleri arasında "Küftür Şenliği" dûzenliyor. Kültür Şenliği İstanbul Anadolu Lisesi Güzel Sanatlar Lisesi konser salonunda 29 mayıs pazar günü saat 19.00'da piyanist Ann Karamürsel'- in açılış konseriyle başlayacak. 30 mayıs pazartesi günü yine konser salonunda 13.00'te leman mizah dergisi ekibiyle söyleşi,16.00'da da İsaÇeh'k'lediagösterisi eşüğinde "fo- toğraf sanatı" konusurida söyleşi yapılacak. 31 mayıs sah günü 10.30'daTansu Bele.Faik Baysal ve Kemal özer'in katıldığı imza ve söyleşi. 13.30- da da Erdal Atabek'in "DeğişenToplumve- Gençlik" söyleşisi ve imzası yer ala- cak. 16.00'da ise Sunay Akın-Vol- kanKonak şiir-gitar dinletisi suna- caklar. 1 haziran çarşamba günü etkin- likler 11 00'deki Muammer Keten- çoğlukonserivle başlayacak. 13.00'- te Giovanni Scagnamiİlo'nun 'Sine- ma Tarihi ve Edebiyat", 15.00'te de Cezmi Ersöz'ün söyleşi ve imzası eerçekleşecek.2 haziran perşembe Î3.3O'da Tugnıl Tanyol "Sanat ve Topluro İlişkiJeri" konsunda söyle- şecek. 16.00'daki diah söyleşinin ko- nuğu ise kamil Fırat. 19.00'da ise Gnıp Gökkuşağı'ntn konseri dinle- nebilecek.3 haziran cuma günü yapılacak "Sanatçının topluma ve kendine karşı sonımluluğu" başlıklı panele Hüsamettin Koçan. tlhan L's- manbaş, Özer Kabaş, Mehmet Bay- han, Hilmi Etikan, Mehmet Başa- ran,Macit Koper ve ZJyaetin Nuri- yev katılacak. 19.00'da da Gnıp Had Saflıa'nın konseri yer alacak.4 hazi- ran cumartesi saat 13.30'da Demir- taş Ceyhun'un "Edebiyat ve Sanat" söyleşisi. 16.30'da Ezginin Günlüğü konseri izlebilecek.5 haziran pazar günü 13.00'te Afşar Timucin ın "Es- tetik Nedirr1 adlı söyleşisini. 17.00'- de de Nekropsi'nin konseri izleye- cek.Kültür Şenliği 8 haziran çar- şamba günü saat 20.00'de İALGSL Tiyatro Kolu'nun sunacağı "Eşşe- ğin Gölgesi" adlı oyunla sona ere- cek. Haldun Taner'in yazdığı oyunu Arda Kavacıoğlu yönetiyor, oyun Üsküdar Musahipzade Celal Sah- nesi'nde sunulacak. Fransız Kültür'de 'Efendinin Sevgilisi' Kültür Servisi - Albert Cohen'in aynı adlı kitabından Ayşe Başkut ta- rafından uyarlanarak sahneye ko- nan "Efendinin Sevgilisi" adlı oyun "Theatrama" topluluğu tarafından 30-31 mayıs tarihlerinde İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde sahne- lenecek. Kadınlan ustaca elde ede- bilen, Milletler Topluluğu Genel Sekreter Yardıması Solal ile dûş dünyasında yaşayan Ariane arası- ndaki aşkı anlatan oyun, II. Dünya Savaşı sırasında geçiyor. Odevrin Yahudi düşmanhğından etkilenen Albert Cohen'in en önemli kitabı olan ve ilk kez Türkçeye çev- rilerek tiyatroya uyarlanan "Efendi- nin Sevgilisi"nde Faik Vlutafoğlu, Tamer Kurter, Ece Turgan, Müge Ayan, Özlem Ozgür, Erick Garcia, İz Altınlı, Acar Şensoy, Kerem Sanlı- man, Özlem Kalkan, Semih Benkar- mooa \e Fulva Kurter rol alıyor. Bergama'da gerçekleştirilen Akdenizli Ozanlar ToplantısınaçoksayıdaTürkveyabancı şair-yazar katıldı/kültür kirlenmesr tartışıldı Z\ |/YİPtTlr 7n CENGİZ BEKTAŞ Eski çağın birbiriyle yanşan iki ünlü kitapfığından biri Bergama'ıunki... 200.000 kitabı varmış... " Kitaplara yorumlar getirilen, metin çalışmalan yapılan, bir bakıma ilk gü- zel-yazın okulu burada... Bugün bile Batı dillerinde 'Bergama kağıdı' diye anılan 'parşömen', kitaplan çoğal- tabilmek için. ilk burada üretilmiş. Sağlıklaştırmada. insanın tinsel du- rumunu öne alan. otiarla, müzikle sağlıklaştırma yöntemleri uygulayan sağlık merkezi de Bergama'da... Dört büyük tiyatrolu kent burası... Yontunun okulu. eğitimin. güzel- duyusal kavramlann kenti... Kalkolitiğin en önemli iki uygarlık özeğinden biri Yortan bir deve menzili uzaklıkta. ikincisi. Troya da iki menzil ötede... Arkaik çanak çömlek buluntulan. 'Akropol'ünde en az o günlerden beri oturulduğunu gösteriyor. İlyada'ya göre Apollo'nun sık sık eğleştiğı: coşkunun doğaya uygun so- kak, taraça taraça alan. yasama sevin- ciyledopdolu kent olduğu yer burası... Akdeniz ikliminin ozanîannın top- lanmalan için en uygun yer kısacası... Ortaçağ yöntemlennin ortalığı ka- rarttığı, en olmaz sanılan çağda: insanı insanlığından utandıran olaylann. doğumuzda-batımızda, kuzeyimizde- güneyimizde, içimizde-dışımızda kun- daklandığı şu günlerde. ozanlar sık sık toplanmalı elbette... Sorumluluklannın gereğini tek tek yapmıyorlar mı? Elbeîte yapıyorlar... En azından bu ülkede ozanlar cllerin- den geleni yapmışlar oldum olası. Zin- danlara atılmışlar, işkence görmüşler. asılmış, kesilmiş, yakılmışlar... Kelleyi vermekten korkmadan, ozanlığın ge- reğini yerine getirmekten hiç cayma- mışlar. Kapıkulu olmamışlar hiç... Olanlann ipliği hemen çıkmış ozan pazanna... Ozan olan ozanm sesi, er ya da geç. topraktan gelmiş. dağdan taştan gel- miş... Susturulamamış... Yönetimlerin çizgilerinden gkama- yanlar (özgürlük ülkesi sayılan birçok yerin ozansı beyleri) oto-sansüre dü- şüp. çarpılıp, çarpıklaşıp. çarpıklı- klannı bile hilmeyenler nasıl anlası- nlar bunu... Gelin görün ki çağımız çoktan or- kestra çağı... Tek tek ses vermek yet- miyor. hele hele bu günlerde. içte dışta... Ne yapıp edip sesleri birbirine katmak gerekiyor. tür Kirlenmesi'vdi Konuyu enine bo- yuna tartışıp kamuoyunu uyaran bir ortak bildiri dc yayımlamıştık. İkinci toplantı Bu yıl. İkinci Akdcnızlı Ozanlur Toplantısına. L'Iuslararası PEN'in Genel Sekreterı Alexandre Blokh (Fransa). Vlado L'rosejiç (Makedon- ya). Aharon Shabtai (İsraıl). Augusti Pons (Katalama-İspanya). Hannan A. Aw>»ad IFilıstın). Neşe Yaşın (Ku- leyen?.. O değil mi bir bakıma. "Bu sa>as, tannlann savaşı; bu sataş su başlarını tutan de>lerin sav ası: bu sa>aş lantt, iğ- renç, kahredici bir şe>" dıyen.. "\ ırtıcı. acı teren. kan ağlatan. cana kı\an. birsürii insana bir stirii insanı ve- dirten..." Diyen... İştc hunlurdun ötürü Homer Idriışıldı bu yıl! 5 mayıs günü akşamı. Bcrgama Müzesi'nin birbirinden önemli tarih- sel vapnlarla çcvrilia\ lusunda yupılan çok şey var ülkenizde.'"dıvordu. Bırakın dış dünyayı. kendi in- sanımıza bile kcndı ülkemizı tanıta- madık daha... Hula bizım olduklanna inanmadan bakıjorlar bu iklimin. bi- zım insanımi7in yarattıklanna . Tarih.scl çe\rcyi. şimdilik kalıntılar- la da ols;ı lanıyınca. insanoğlu gününe daha bir gerçekliklc ulaşıvor... İnsa- noğlu nc denli kültürlü okırs>;ı olsun. gördüğü-dokunduğu somuljuklardan daha çok ctkileniyor. Kişı. İda (Kaz) Dağı'nı. pınarlanndan başlayıp. tcpe- Elbette bütün ABD vatandaş- lannın hepsi en tepedeki "ol'in konu- munda değiller. Ama. şu küçücük İsviçre bile ncdcn silah üretıyor durmadan? Azra Erhafı, Balıkçı'yı anmak Akdenizli Ozanlar Toplantısı"nın birinci günü öğleden sonrasında doğ- rudan Homer üzerine tartışıldı. En çok savaşı lanetleyişi üzerinde durula- rak... Döri bildiri verildi. Hem bu tlhan Berk Şükran Kurdakul Kcmal Özeı Gülsüm Akvüz 'Akdenizli Ozanlar' dememiz, ora- dan başlamamız boşuna değil! Kimi yerde doğuyla-batı arasında yaşanan, örneğin Avrupa'da kuzeyle-güney arasında yaşanmıyor mu? Bir yerler- den başlanacaksa, güneyden, Balıkçı'- nın 6. kıtasından, uygarlıklar beşiği Akdeniz'den başlanmalı elbette... İlk deneme Geçen yıl ilk denemesi yapılmıştı Akdenizli Ozanlar Toplantısı'nın. Önerim üzerine. Bergama Belediyesi ile Türkiye PEN Derneğı bu işi ortak- laşa gerçekleştirmişlerdi. İsrail'den bir ozanm. Kuzey Kıbns'tan Neşe Yaşııı'- ın dışında, dokuz Türk ozan katılmı- şlardı ilk toplantıya.. Konumuz 'Küi- ze\ Kıbns). İlhan Berk, Şükran Kurda- kul, Mehmet H. Doğan, Cengiz Bek- taş, Kemal Özer, Hidavet Karakuş, Af- şar Timucin. Hüseyin Vurttaş. Erav Canberk, Egemen Berköz. Güisüm Ak- vüz, Metin Cengiz, Suat Karantay, Al- pay Kabacalı. Ozkan Mert katıldılar. Italva'dan ozan fberto Quintavalle de katılacağını bildirmiştı. Ne yazık ki son anda özür diledi... Bu yıl neden Homer? Yurttaşımız Homer... Bu toprağın, bu iklımın urünu... O değıl mi. bütün insan korkulannı tanıyıp bilen, sayıp döken. ilk kezdile getiren?.. İnsancalıklan, insancıllıklan sergi- açılışii. Bergama'nın hemen hemen bütün sİMİ örgüıleri katıldılar. Berga- ma Kültür Sanal Vakfı. Eğitim-lş. Eğıt-Sen. Bergamayı Sevenler Derne- ğı. Bergama Rotary Kulübü kaîkıda da bulunmusjardı bu gırişime... Sahip çıkıyorlardı... Elbette en başta Berga- ma Beledıyesi'nin a>dınlık başkanı SafaTaşkın... 6-7-8 mayis günlerı. üç gün. sabah- lan tarihsel çevrenin îanınmasına aynlmıştı. "Belli kültür düzeyindeki ki- şiler için buna ne gerek vardı?" dıye dü- şünebıli)orlar kımılen... Bunu bir türlü anlayamıyoruz ne- dense. bu nedenle de anlatamıyoruz. İşte örncği: PEN Genel Sekreten Ber- gama Akropolü'nü gezdikten sonra. "Yunanistan'da böyle bir sey \ok, ne Hûseyin Vurttaş lcrindcn bakarak tanıyınca. Troya'ya uzanınca. İlyada'yı bir başka lürlü okuyor elbette... Bergama Akropol'- ünden koşup gelen ApoUon'u daha bir anla>arakdüşünü\or...Homer'ın ger- çek bır Anadolu çocuğu olduğundan kuşku duymuyorsunuz artık... Gül parmaklı şatağa. geyığin duru- verişine. buğday başaklannın deniz gibi dalgalanışına. dalgalandıran yele duyarlık bugün de sizde de sürmekte- dir çünkü... Elbette ben de Homer gibi düşünü- yorum. Elbette ben de onun gibi hiç mi hiç istemijorum insanın insanı yemesini... Hiç. hiç. hiç!.. Sözüm ona uygar bilinen ülkedeki- ler istiyorlar mı ki? Afşar Timucin dört bildiri üzerinde tartışıldı. hem de tüm katılanlarca, yeni katkılarda bu- lunuldu. Özellikle. Türkiye'den katılanlarca anlaşıldı ki bizim yakamızda, .Azra Er- hat, Halikarnas Balıkçısı bilgilerine şunca vıldır yenı bır şey eklenememış- tir. Bir yandan onları anıv oruz diye se- viniliyordu elbette. bir yandan da on- lara hiçbir şey katılamamış olması- ndan utanılıyordu sanki... fkinci gün- de de dört bildiri sunuldu. Bu kez sa- vaş üzerine tartışmalar güncele getiril- di. Birinci ve ikinci çalışma günlennin akşamlan birer şölen yaşandı. Bu Sy- msposion sofralannda her ozan birşii- rini okudu. Yedi değişik ülkenin dili, seslerini duyurdular. Konuklann şiir- leri önceden çevrilmişti. Türkiyeii ozanlann şiirleri de konuklanmızın anlayabilmeleri için. hemen o günler- de çevrildiler. Usta dostlar \ardi bu konuda... Suat Karantay. Afşar Ti- muçın. Era> Canberk. Georgina Özer, Neje Yaşın gibi... Uçüncü gün tüm ozanlar birer şiir^ leriyle Bergamalılann önüne çıktılar belediye salonunda. O akşam Akde- nizli Ozanlann ortak bildirilerinin okunmasıyla bitti: "Bizler, Akdeniz çevTesinin vedi de- ğişik ülkesinden gelen PEN üyesi ozan- lar ve vazarlar. Bergama'da. Home- ros'un coğrafyasında iki gün süreyle. o ilk ozanı bir kez daha konuştuk, tartıştık. Çağını ve dilini döktüğü şiirini nlusla- rarası bağ düzeune çıkaran Anadolulu ozan, sa\aşı anlatırken savaşı lanetler. Gerçek insani duyguiaruı, değerie- rin, erdemlerin altını duyarlılıkla çizer. Ozanlann atası, yapıtıyla, her koşulda insanı, yaşamı savunan kimliğiyle, bugünümüze de ışık tutmaktadır. Ozanlann, bugün her zamankinden çok, insaniar ve ülkeler arası sınırlann kaldınlmasında, uiuslararası barış dili- ni oluşturmada çabalannı birleştirme sorumluluklan vardır. Her yanda savaş ateşlerinin yakıldığı şu günlerde biz, Akdenizli ozanlar, bütün yeryüzü ozanlannı, seslerini, çabalannı banş için birleşrir- meye çsığınyoruz." Uç günlü'k Akdenizli Ozanlar Top- lantısı'yla PEN ve Bergama Belediyesi ve onun Başkanı Safa Taşkın bir ba- kanlık görevini yerine getirdiler... Haklı oiarak övündükleri kentlerinde tüm Akdeniz'in yelini estirdiler. O yel- den aldıklan paylan besbelli her yere taşıyacaklar. Gelecek yıl yine bir araya gelecek- ler... Yine tartışacaklar. bir ortak dü- şünce saptayacaklar. Yine bunu her yerde duyuracaklar. Bakarsınız bir gün çağımız adına bir ortak dil bile oluştururlar. Ozanlann atası Homer gıbi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle