Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 27MAYIS1994CUMA
12 KULTUR
25. sanat yılını kutlayan gravür sanatçısı Sadık Altınok'un sergisi Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde
'Artık posterleri kaldıralım!..'PELİN ÖZER
Önûmüzdeki yıl 25. sanat yılını kut-
layacak olan Sadık Altınok"un, gravür
ve rcsımlerinin yer aldığı sergisi, Vak-
ko Beyoğlu Sanat Galensi'nde sü-
rüyor. 1985 yılında özgün baskı konu-
sunda yaptığı araştırnıalan sonucu
"Sanatta Yeterlilik" alan sanatçı bu-
güne dek 70'ten fazla karma sergiye
katıldı. Birçok kişisel sergi de gerçek
leştiren sanatçı, 1971 yılında Şeref Ak-
diködülünedeğergörüldü. Sanatın te-
mel çıkış noktasını, "bu topraklann
binlerce yıllık yaşamından, birikimin-
den sentezlere ulaşabilmek" oiarak
tanımlayan Altınok, bu sergısının bır
passage sergisi olduğunu, retrospektif
birözellik taşımadığını \urguluyor.
- Bu serginin oluşum sürecinden söze-
debilir misiniz?
Bir sanatçınm bütün kaygusu ürete-
bilmektir. Tabii, düşünmek, o düşün-
ceyi ortaya çıkarabilmek ve onu es-
tetik kaygularla hangi kompozısyon-
da nasıl aktaracağını saptamak da çok
önemlidir. Bütün sanatçılanmızda
yeni bir şey yakalama çabası var. Ama
ben, öyle bir kesin kararlılık içinde de-
ğilimr Bu dönemde özellikle çok sami-
mi ve içten davranmak istediğimi be -
lirtmelişim Çünkü sanat samimiyeti
içenr. Bu samimiyet kişilere göre de
değişebilir. güncel etkilenmeler tabii ki
olacaktır. Ama bunun yapısında in-
sanın doğası vardır bunu kesinlıkle in-
karedemezsiııiz.
'Müzeler benim evim oldu'
- Sanat tarilmle vakından ilgilendi-
ğiniz, eserlerinizde karşımıza çıkan fi-
gürlerden de anlaşılıvor. Geçmiş kültür
değerlerine sahip çıkan, bunu doğayla
ve insanla bağdaştıran bir anlatımmız
var...
E\et. özellikle ılkokul dönemlerim-
de babam elımden tutar beni müzelere
götürürdü. bana müzeleri sevdiren kişi
odur. Müzeler benim evım oldu sonra.
Tabii ortaokul. lise dönemlerimden
sonra resım çok önemliydi. Güdüsel
davranışlar içinde çizimler, kibrıt çöp-
leriyle geometnk formlar oluşturmak
gibi şeyler yapardım. Daha sonra halı
motifleri ve mozaiklerden şekiller ve
formlar çıkarmaya başladım. Bunlan
kağıda geçirdım. Desen kavramım
böyle gelişti. Sonra akademiye girdim.
'Bedri Rahmi'de bir buçuk ay kadar
çalıştık. Dev-
rim Eıtille
çalışmalara
devam ettik.
Fetiıi Kayaalp
ve Sabri* Ber-
kel. Onlardan
resim \e gra-
vür eğitimı
aldım. Yedek
subajlığımdö-
nemimde re-
sim rcstoras-
yınu eğitimi
gördüm Be-
nim kaygum hep resim yapmaktı. De-
sen ve grav ür çalışarak başladım.
Primitıf desenler, ilkel motifler, tab-
letler. sikkeler. daha doğrusu Anadolu
uygarlıklanyla ilgili tüm kültür değer-
lerini kapsayanbirplatform içinde dü-
şünüyorum ben olayı. Tabii bunun en
önemli nedeni de çocukluğumda ba-
bamın beni müzelere götürmesi. Ve-
nüs'ün, ilk kadın heykeîinin taş olması
beni çok etkılemiştir. İlk insan figürle-
ri beni çok etkilemiştir. Bunlann hepsi
yontudur. taştır, mermerdir, kireçtir.
kildir. tablettir, yazıdır. Sonra yazı-
lann oyulması ve kalıplar halinde dö-
'Çağınızı çok iyi
bileceksiniz,
zamanı çok iyi
değerlendireceksiniz.
Senteze
ulaştığınızda bu,
resimlerde kendini
gösterecek.
Gravürün bir
resim gibi
işlenmesi, pentür
değerlerine
ulaşabilmesi.
Benim asıl amacım
bu...'
külerek yansıtılması. İlk mektup tab-
let örnekleri bir kazıma tekniğini bana
çağnştınr. İşin ilginç yanı. gravür o za-
man da \ardı. Kazıma heykelle olan
hacim tutkusu bendegeliştiği için mal-
zemeye olan ilgım de arttı. Malzemeyi
çok seviyorum. Metali, ahşabı. demiri.
çinkovu... Tabii kazıma tutkusu da
başladı bende. Sancılar çekiyorsunuz.
ekonomik koşullar sizi zorluyor. Ama
düşünce ve biîgilenme bende hiç eksik
olmadı.
Daha sonra bir reklam şirketinde
sanat danışmanlığı \aptim. Sonra
1985 yılında serigrafi atelyesi kurdum.
1980 yılından sonra da yavaş yavaş
Türkiyc'de her şeyde olduğu gibi. res-
me karşı bir tutum değişıkliği oldu.
Ben mahzemeyle oynamayı çok sevi-
yorum. Çinko, bakır, alüminyum ya
da heykel formlan...
- Gravür ve resim çalışmalarında bir
senteze gidiyorsunuz eserlerinizde...
'Primitif desenler, ilkel motifler,
tabletler, sikkeler, Anadolu
uygarlıklanyla ilgili tüm kültür
değerlerini kapsayan bir platform
içinde düşünüyorum sanatımı. Tabii
bunun en önemli nedeni,
çocukluğumda sık sık gjttiğim
müzeler.'
Bir hacim olgusuyla yola çıktım
müzelenn etkisi bende bir formun taş
da olsa tablet de olsa kendi içinde tıtre-
şimlen gölge anlayışı beni çekti. Ve
ben resimlerimde genelde o biçimse!
değerleri daha estetik kaygularla bır-
leştirerek bir senteze ulaştırmaya
çalışıyorum.
- Bunu pentürie birleştirme yoİıma
gittiniz....
Gecmişin geleceğe dönük şeyfen...
Daha önceki dönemlerde de yapılmış
ama siz daha farklı irdeliyorsnuz olay-
lan. Yenı bir şeyi üretebilmek. Tabii
kültürler daima birbirinden etkilene-
cektir. İleriye gidebilmek için ulaşabil-
mek için de sız onu sentezleyebilme
gücüne sahıpsinız. Bu sentez gücü çok
büyük bır kültür birikimiyle sıze ula-
şacaktır Çağınızı çok iyi bileceksiniz.
zamanı çok iyi değerlendireceksiniz.
Senteze ulaştığınızda bu. resimlerde
kendini gösterecek. Bir gravürün bır
resımgıbı ış!enmesıne\a da penlürde-
ğerlerle ulaşabilmek. Benim asıl
amaam ve en bü\ük özelliklerımden
bın budur.
- Neden gravürii seçtiniz, gravür sa-
natının bugûnünü nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
Toplumda, artık günümüz toplu-
munda üretkenlik veçok üretebilmek
ve herkesin bir sanal \apıtma vihıp
Sadık Altınok gravürle resim çalışmalan arasında bir sentez \ apıvor.
olabılmesi çok zor. Ben dıyorum kı
artık posterleri duvarlardan ındirelim
de onlann yerinde sanal yapıtlarını
görelim.
Ben gravürü özellikle görsel ileli-
şimle öğrendim. Bu çok önemli birşey.
Akademide bir Kani'miz \ardı. Çerçe-
ve \apardi, çerçe\enın ötesinde
yardımcı bir eleman oiarak çalışan
Kanı. bence Akademide en büyük ho-
caydı. Sabri Berkel ve Fethi Kayaalp'-
in yardımcısıydı aynı zamanda. Bütün
Akademı öğrencilcn ondan çok se>
öğrcnmişlcrdır. Bun özclliklc de vur-
gulamak istiyorum.Sanatın yavgınlaş-
ması özgün baskıvla olacaktır. Ben
buna ınanıyorum.
- Kıbrıs'ta düzenlenen 1. l'lusla-
rarası Sanatta Erotizm Sergisi'ne "ero-
tic art" dizini/lc katıldınız. Bu dizide
\er alan eserlerinizde geçmişten bugüne
yapılan erotik figürleri görebiliyoruz.
Nasıl oluştu bu dizi?
'Yıldız Üniversitesi'nde kurulan
serigrafi atölyesinde ders
veriyorum.Bölüm yeni yeni mezun
vermeye başladı.Yeni nesil çok hoş,
sevecen, canlıama az okuyor ve
düşünce yÖntemlerini geliştirmiyor.
Görmüyorlar, gezmiyorlar,
okumuyorlar.'
Akademide Kıbnslı arkadaşlanmız
vardı sonra hepsi rcssam oldu. Bu \ üz-
den Kıbrıs'la hep ilişki içindeydık. On-
lar orada bir bienal düzenlemek istedi-
ler. programı hazırladılar. Pek çok sa-
natçı davet edildi. Böylece ben de o bi-
enale katıldım. Bienaİin teması "erotk
art"tı. Bunun nedeni de Venüs'ün
Kıbns'tan çıkışıydı. Bız çalışmalara
başladık Benim "erotk art'" serim de
buradançıktı. Temeldesatanidollerin
\c küçük heykelciklerın form ve biçimi
de aslında biraz erotiktir. Ama doğur-
ganlık. üretkenlik. toprak, güneş. hep
bunlar doğada düşünülen şeyler ve o
hacimlcrdc bunlan görcbiliyorsunuz.
Erotic an dizisi bu düşünceden yola
çıkarak oluştu.
- Taş baskı çok zengin olanaklar su-
nuyor sanatçıya. Fakat tekniği de çok
iyi bilerek, bunu düşünsel yoğunlukla
buluşturabilmek ayrı bir zorluk olsa ge-
rek...
Şimdi taşbaskı ve baskı yöntemleri
dediğimız zaman, özgün baskı daha
doğrusu tabii ki özgün baskı kendi
içinde yüksck ve alçak olmak üzere
ikiye aynlıyor. Ben taşbaskı da yaptım
ama şu sıralar gravür ağırlıklı çalışıyo-
rum, serigrafi yapıyorum. Her
baskının kendi içinde özel değerleri
vardır. Bu değcrler içinde düşünmek
gerekir. Ama ben gravürü ve metal
baskıyı çok seviyorum. Bunun da çok
sorunlan, farklı tekniklen var. Sanatçı
tekniğe bağımlı olmadan o tekniğin
olanaklanndan yararlanabilmeli ve
onun en lezzetli yerlerinı alarak, akta-
rabilmelı. Çok ı>ı teknık bılmek gra-
vür usıası olmak anlamına gelmez hiç-
bir zaman. Benim bu noktada kuş-
kularım var. Mesleğinizi çok iyi bilirsi-
niz ama bu o mesleği en iyi icra edebil-
mek anlamına gelmez. Sanatta tek-
niğin esıri olduğunuzda bazı tehlike-
lerle karşılaşmanız kaçınılmazdır.
Yeşil ve kırmızı...
-Kı rmı/ı ı ve yeşilin ağırlığı eserleri-
nizde hissediliyor.
E\et. Ben yeşıli doğadan etkilene-
rek kullanıyorum. Yeşilin binlerce to-
nunu yakalamak mümkün. Kont-
rastlıklara oianak sağlar. Ama bu bir
siyah-beyaz çelişkisi değildır. Kendi
kendine yumaşamalar... Yardımcı
rcnklcrle o titreşimleri biraz daha ön
plana çıkarmak, hacimlerlc değerlen-
dirmck. daha güzel oluyor benim
için.
- İnsan figürierinde. onlann psikolo-
jilerini. özellikle acılannı yansıtma ça-
banız görülüyor.
Sız bunu hıssedcbilıyorsanız. bu be-
nim ürcttığim yapıta karşı coşkulu sa-
mimıyetımden kavnaklanır. Onu bir
anda yakalayabilirsiniz. Eğcr uzülen
bır insanı çiziyorsanız. çizgileriniz de
üzüntüye doğru gider. Eğer coşkulu
kişileri çiziyorsanız biraz daha coşku-
lanırsınız. Ve ben bunu samimiyet oia-
rak nitelendiriyorum. Bir taş ya da bir
idolün samimiyeti nasıl yakalanır? Bir
taşın üzenndeki
motifleri ışleyen
sanatçının kim-
liği. o yapıtı
hangi şartlarda
yaptığı. kemik-
le mi taşla mı
yonttuğu bun-
lann hepsi dü-
şünmeye götü-
rüvor insanı.
- Siz aynı za-
manda Yıldız
Üniversitesi'nde
serigrafi dersleri
de veriyorsunuz. Oğrencilerinizin çalı-
şmalannı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim hocalığımız sonradan oldu.
1985 yılında. Akademide gravür atel-
yesinden teklif almıştım ders vermek
Şimdi Yıldız Üniversitesi'nde kru-
lan sengrafi atölyesinde ders veriyo-
rum. Beş yıllık bireğitim veriliyorora-
da. Bölüm yeni yeni mezunlar verme-
ye başladı. Yenı nesil çok hoş. sevecen.
canlı ama az okuyor ve düşünce yön-
temlcrinı geliştirmiyor. Görmüyorlar.
gezmiyorlar. okumuyorlar. Bu da on-
lann en büyük eksiklikleri.
Lisede
kültür
şenKğiKültür Servisi - İstanbul Anadolu
Güzel Sanatlar Lisesi 29 mayıs -5
haziran tarihleri arasında "Küftür
Şenliği" dûzenliyor.
Kültür Şenliği İstanbul Anadolu
Lisesi Güzel Sanatlar Lisesi konser
salonunda 29 mayıs pazar günü saat
19.00'da piyanist Ann Karamürsel'-
in açılış konseriyle başlayacak. 30
mayıs pazartesi günü yine konser
salonunda 13.00'te leman mizah
dergisi ekibiyle söyleşi,16.00'da da
İsaÇeh'k'lediagösterisi eşüğinde "fo-
toğraf sanatı" konusurida söyleşi
yapılacak.
31 mayıs sah günü 10.30'daTansu
Bele.Faik Baysal ve Kemal özer'in
katıldığı imza ve söyleşi. 13.30-
da da
Erdal Atabek'in "DeğişenToplumve-
Gençlik" söyleşisi ve imzası yer ala-
cak. 16.00'da ise Sunay Akın-Vol-
kanKonak şiir-gitar dinletisi suna-
caklar.
1 haziran çarşamba günü etkin-
likler 11 00'deki Muammer Keten-
çoğlukonserivle başlayacak. 13.00'-
te Giovanni Scagnamiİlo'nun 'Sine-
ma Tarihi ve Edebiyat", 15.00'te de
Cezmi Ersöz'ün söyleşi ve imzası
eerçekleşecek.2 haziran perşembe
Î3.3O'da Tugnıl Tanyol "Sanat ve
Topluro İlişkiJeri" konsunda söyle-
şecek. 16.00'daki diah söyleşinin ko-
nuğu ise kamil Fırat. 19.00'da ise
Gnıp Gökkuşağı'ntn konseri dinle-
nebilecek.3 haziran cuma günü
yapılacak "Sanatçının topluma ve
kendine karşı sonımluluğu" başlıklı
panele Hüsamettin Koçan. tlhan L's-
manbaş, Özer Kabaş, Mehmet Bay-
han, Hilmi Etikan, Mehmet Başa-
ran,Macit Koper ve ZJyaetin Nuri-
yev katılacak. 19.00'da da Gnıp Had
Saflıa'nın konseri yer alacak.4 hazi-
ran cumartesi saat 13.30'da Demir-
taş Ceyhun'un "Edebiyat ve Sanat"
söyleşisi. 16.30'da Ezginin Günlüğü
konseri izlebilecek.5 haziran pazar
günü 13.00'te Afşar Timucin ın "Es-
tetik Nedirr1
adlı söyleşisini. 17.00'-
de de Nekropsi'nin konseri izleye-
cek.Kültür Şenliği 8 haziran çar-
şamba günü saat 20.00'de İALGSL
Tiyatro Kolu'nun sunacağı "Eşşe-
ğin Gölgesi" adlı oyunla sona ere-
cek. Haldun Taner'in yazdığı oyunu
Arda Kavacıoğlu yönetiyor, oyun
Üsküdar Musahipzade Celal Sah-
nesi'nde sunulacak.
Fransız
Kültür'de
'Efendinin
Sevgilisi'
Kültür Servisi - Albert Cohen'in
aynı adlı kitabından Ayşe Başkut ta-
rafından uyarlanarak sahneye ko-
nan "Efendinin Sevgilisi" adlı oyun
"Theatrama" topluluğu tarafından
30-31 mayıs tarihlerinde İstanbul
Fransız Kültür Merkezi'nde sahne-
lenecek. Kadınlan ustaca elde ede-
bilen, Milletler Topluluğu Genel
Sekreter Yardıması Solal ile dûş
dünyasında yaşayan Ariane arası-
ndaki aşkı anlatan oyun, II. Dünya
Savaşı sırasında geçiyor.
Odevrin Yahudi düşmanhğından
etkilenen Albert Cohen'in en önemli
kitabı olan ve ilk kez Türkçeye çev-
rilerek tiyatroya uyarlanan "Efendi-
nin Sevgilisi"nde Faik Vlutafoğlu,
Tamer Kurter, Ece Turgan, Müge
Ayan, Özlem Ozgür, Erick Garcia,
İz Altınlı, Acar Şensoy, Kerem Sanlı-
man, Özlem Kalkan, Semih Benkar-
mooa \e Fulva Kurter rol alıyor.
Bergama'da gerçekleştirilen Akdenizli Ozanlar
ToplantısınaçoksayıdaTürkveyabancı
şair-yazar katıldı/kültür kirlenmesr tartışıldı
Z\ |/YİPtTlr
7n
CENGİZ BEKTAŞ
Eski çağın birbiriyle yanşan iki ünlü
kitapfığından biri Bergama'ıunki...
200.000 kitabı varmış... "
Kitaplara yorumlar getirilen, metin
çalışmalan yapılan, bir bakıma ilk gü-
zel-yazın okulu burada... Bugün bile
Batı dillerinde 'Bergama kağıdı' diye
anılan 'parşömen', kitaplan çoğal-
tabilmek için. ilk burada üretilmiş.
Sağlıklaştırmada. insanın tinsel du-
rumunu öne alan. otiarla, müzikle
sağlıklaştırma yöntemleri uygulayan
sağlık merkezi de Bergama'da... Dört
büyük tiyatrolu kent burası...
Yontunun okulu. eğitimin. güzel-
duyusal kavramlann kenti...
Kalkolitiğin en önemli iki uygarlık
özeğinden biri Yortan bir deve menzili
uzaklıkta. ikincisi. Troya da iki menzil
ötede...
Arkaik çanak çömlek buluntulan.
'Akropol'ünde en az o günlerden beri
oturulduğunu gösteriyor.
İlyada'ya göre Apollo'nun sık sık
eğleştiğı: coşkunun doğaya uygun so-
kak, taraça taraça alan. yasama sevin-
ciyledopdolu kent olduğu yer burası...
Akdeniz ikliminin ozanîannın top-
lanmalan için en uygun yer kısacası...
Ortaçağ yöntemlennin ortalığı ka-
rarttığı, en olmaz sanılan çağda: insanı
insanlığından utandıran olaylann.
doğumuzda-batımızda, kuzeyimizde-
güneyimizde, içimizde-dışımızda kun-
daklandığı şu günlerde. ozanlar sık sık
toplanmalı elbette...
Sorumluluklannın gereğini tek tek
yapmıyorlar mı? Elbeîte yapıyorlar...
En azından bu ülkede ozanlar cllerin-
den geleni yapmışlar oldum olası. Zin-
danlara atılmışlar, işkence görmüşler.
asılmış, kesilmiş, yakılmışlar... Kelleyi
vermekten korkmadan, ozanlığın ge-
reğini yerine getirmekten hiç cayma-
mışlar. Kapıkulu olmamışlar hiç...
Olanlann ipliği hemen çıkmış ozan
pazanna...
Ozan olan ozanm sesi, er ya da geç.
topraktan gelmiş. dağdan taştan gel-
miş... Susturulamamış...
Yönetimlerin çizgilerinden gkama-
yanlar (özgürlük ülkesi sayılan birçok
yerin ozansı beyleri) oto-sansüre dü-
şüp. çarpılıp, çarpıklaşıp. çarpıklı-
klannı bile hilmeyenler nasıl anlası-
nlar bunu...
Gelin görün ki çağımız çoktan or-
kestra çağı... Tek tek ses vermek yet-
miyor. hele hele bu günlerde. içte
dışta... Ne yapıp edip sesleri birbirine
katmak gerekiyor.
tür Kirlenmesi'vdi Konuyu enine bo-
yuna tartışıp kamuoyunu uyaran bir
ortak bildiri dc yayımlamıştık.
İkinci toplantı
Bu yıl. İkinci Akdcnızlı Ozanlur
Toplantısına. L'Iuslararası PEN'in
Genel Sekreterı Alexandre Blokh
(Fransa). Vlado L'rosejiç (Makedon-
ya). Aharon Shabtai (İsraıl). Augusti
Pons (Katalama-İspanya). Hannan
A. Aw>»ad IFilıstın). Neşe Yaşın (Ku-
leyen?..
O değil mi bir bakıma. "Bu sa>as,
tannlann savaşı; bu sataş su başlarını
tutan de>lerin sav ası: bu sa>aş lantt, iğ-
renç, kahredici bir şe>" dıyen..
"\ ırtıcı. acı teren. kan ağlatan. cana
kı\an. birsürii insana bir stirii insanı ve-
dirten..." Diyen...
İştc hunlurdun ötürü Homer
Idriışıldı bu yıl!
5 mayıs günü akşamı. Bcrgama
Müzesi'nin birbirinden önemli tarih-
sel vapnlarla çcvrilia\ lusunda yupılan
çok şey var ülkenizde.'"dıvordu.
Bırakın dış dünyayı. kendi in-
sanımıza bile kcndı ülkemizı tanıta-
madık daha... Hula bizım olduklanna
inanmadan bakıjorlar bu iklimin. bi-
zım insanımi7in yarattıklanna .
Tarih.scl çe\rcyi. şimdilik kalıntılar-
la da ols;ı lanıyınca. insanoğlu gününe
daha bir gerçekliklc ulaşıvor... İnsa-
noğlu nc denli kültürlü okırs>;ı olsun.
gördüğü-dokunduğu somuljuklardan
daha çok ctkileniyor. Kişı. İda (Kaz)
Dağı'nı. pınarlanndan başlayıp. tcpe-
Elbette bütün ABD vatandaş-
lannın hepsi en tepedeki "ol'in konu-
munda değiller. Ama. şu küçücük
İsviçre bile ncdcn silah üretıyor
durmadan?
Azra Erhafı, Balıkçı'yı anmak
Akdenizli Ozanlar Toplantısı"nın
birinci günü öğleden sonrasında doğ-
rudan Homer üzerine tartışıldı. En
çok savaşı lanetleyişi üzerinde durula-
rak... Döri bildiri verildi. Hem bu
tlhan Berk Şükran Kurdakul Kcmal Özeı Gülsüm Akvüz
'Akdenizli Ozanlar' dememiz, ora-
dan başlamamız boşuna değil! Kimi
yerde doğuyla-batı arasında yaşanan,
örneğin Avrupa'da kuzeyle-güney
arasında yaşanmıyor mu? Bir yerler-
den başlanacaksa, güneyden, Balıkçı'-
nın 6. kıtasından, uygarlıklar beşiği
Akdeniz'den başlanmalı elbette...
İlk deneme
Geçen yıl ilk denemesi yapılmıştı
Akdenizli Ozanlar Toplantısı'nın.
Önerim üzerine. Bergama Belediyesi
ile Türkiye PEN Derneğı bu işi ortak-
laşa gerçekleştirmişlerdi. İsrail'den bir
ozanm. Kuzey Kıbns'tan Neşe Yaşııı'-
ın dışında, dokuz Türk ozan katılmı-
şlardı ilk toplantıya.. Konumuz 'Küi-
ze\ Kıbns). İlhan Berk, Şükran Kurda-
kul, Mehmet H. Doğan, Cengiz Bek-
taş, Kemal Özer, Hidavet Karakuş, Af-
şar Timucin. Hüseyin Vurttaş. Erav
Canberk, Egemen Berköz. Güisüm Ak-
vüz, Metin Cengiz, Suat Karantay, Al-
pay Kabacalı. Ozkan Mert katıldılar.
Italva'dan ozan fberto Quintavalle de
katılacağını bildirmiştı. Ne yazık ki
son anda özür diledi...
Bu yıl neden Homer?
Yurttaşımız Homer...
Bu toprağın, bu iklımın urünu...
O değıl mi. bütün insan korkulannı
tanıyıp bilen, sayıp döken. ilk kezdile
getiren?..
İnsancalıklan, insancıllıklan sergi-
açılışii. Bergama'nın hemen hemen
bütün sİMİ örgüıleri katıldılar. Berga-
ma Kültür Sanal Vakfı. Eğitim-lş.
Eğıt-Sen. Bergamayı Sevenler Derne-
ğı. Bergama Rotary Kulübü kaîkıda
da bulunmusjardı bu gırişime... Sahip
çıkıyorlardı... Elbette en başta Berga-
ma Beledıyesi'nin a>dınlık başkanı
SafaTaşkın...
6-7-8 mayis günlerı. üç gün. sabah-
lan tarihsel çevrenin îanınmasına
aynlmıştı. "Belli kültür düzeyindeki ki-
şiler için buna ne gerek vardı?" dıye dü-
şünebıli)orlar kımılen...
Bunu bir türlü anlayamıyoruz ne-
dense. bu nedenle de anlatamıyoruz.
İşte örncği: PEN Genel Sekreten Ber-
gama Akropolü'nü gezdikten sonra.
"Yunanistan'da böyle bir sey \ok, ne
Hûseyin Vurttaş
lcrindcn bakarak tanıyınca. Troya'ya
uzanınca. İlyada'yı bir başka lürlü
okuyor elbette... Bergama Akropol'-
ünden koşup gelen ApoUon'u daha bir
anla>arakdüşünü\or...Homer'ın ger-
çek bır Anadolu çocuğu olduğundan
kuşku duymuyorsunuz artık...
Gül parmaklı şatağa. geyığin duru-
verişine. buğday başaklannın deniz
gibi dalgalanışına. dalgalandıran yele
duyarlık bugün de sizde de sürmekte-
dir çünkü...
Elbette ben de Homer gibi düşünü-
yorum.
Elbette ben de onun gibi hiç mi hiç
istemijorum insanın insanı yemesini...
Hiç. hiç. hiç!..
Sözüm ona uygar bilinen ülkedeki-
ler istiyorlar mı ki?
Afşar Timucin
dört bildiri üzerinde tartışıldı. hem de
tüm katılanlarca, yeni katkılarda bu-
lunuldu.
Özellikle. Türkiye'den katılanlarca
anlaşıldı ki bizim yakamızda, .Azra Er-
hat, Halikarnas Balıkçısı bilgilerine
şunca vıldır yenı bır şey eklenememış-
tir. Bir yandan onları anıv oruz diye se-
viniliyordu elbette. bir yandan da on-
lara hiçbir şey katılamamış olması-
ndan utanılıyordu sanki... fkinci gün-
de de dört bildiri sunuldu. Bu kez sa-
vaş üzerine tartışmalar güncele getiril-
di.
Birinci ve ikinci çalışma günlennin
akşamlan birer şölen yaşandı. Bu Sy-
msposion sofralannda her ozan birşii-
rini okudu. Yedi değişik ülkenin dili,
seslerini duyurdular. Konuklann şiir-
leri önceden çevrilmişti. Türkiyeii
ozanlann şiirleri de konuklanmızın
anlayabilmeleri için. hemen o günler-
de çevrildiler. Usta dostlar \ardi bu
konuda... Suat Karantay. Afşar Ti-
muçın. Era> Canberk. Georgina Özer,
Neje Yaşın gibi...
Uçüncü gün tüm ozanlar birer şiir^
leriyle Bergamalılann önüne çıktılar
belediye salonunda. O akşam Akde-
nizli Ozanlann ortak bildirilerinin
okunmasıyla bitti:
"Bizler, Akdeniz çevTesinin vedi de-
ğişik ülkesinden gelen PEN üyesi ozan-
lar ve vazarlar. Bergama'da. Home-
ros'un coğrafyasında iki gün süreyle. o
ilk ozanı bir kez daha konuştuk,
tartıştık.
Çağını ve dilini döktüğü şiirini nlusla-
rarası bağ düzeune çıkaran Anadolulu
ozan, sa\aşı anlatırken savaşı lanetler.
Gerçek insani duyguiaruı, değerie-
rin, erdemlerin altını duyarlılıkla çizer.
Ozanlann atası, yapıtıyla, her koşulda
insanı, yaşamı savunan kimliğiyle,
bugünümüze de ışık tutmaktadır.
Ozanlann, bugün her zamankinden
çok, insaniar ve ülkeler arası sınırlann
kaldınlmasında, uiuslararası barış dili-
ni oluşturmada çabalannı birleştirme
sorumluluklan vardır.
Her yanda savaş ateşlerinin
yakıldığı şu günlerde biz, Akdenizli
ozanlar, bütün yeryüzü ozanlannı,
seslerini, çabalannı banş için birleşrir-
meye çsığınyoruz."
Uç günlü'k Akdenizli Ozanlar Top-
lantısı'yla PEN ve Bergama Belediyesi
ve onun Başkanı Safa Taşkın bir ba-
kanlık görevini yerine getirdiler...
Haklı oiarak övündükleri kentlerinde
tüm Akdeniz'in yelini estirdiler. O yel-
den aldıklan paylan besbelli her yere
taşıyacaklar.
Gelecek yıl yine bir araya gelecek-
ler... Yine tartışacaklar. bir ortak dü-
şünce saptayacaklar. Yine bunu her
yerde duyuracaklar. Bakarsınız bir
gün çağımız adına bir ortak dil bile
oluştururlar. Ozanlann atası Homer
gıbi