Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27MAYIS1994CUMA
10 DIZIYAZI
Ankara şelu'ıplanıüzerindehedeflerbefirleniyor
M,ayısın 26. günü
akşamı, büyütülmüş bir
Ankara şehir planı
Harp Okulu'na
getirilerek yere serildi.
Hedefler iki bölüme
aynldı. Bunlardan biri,
harekatımrzı eylemli .
olarak etkileyebilecek
merkezler, ikincisi ise
harekata zarar
verebilecek olan kişi
hedefleriydi.
Canlı kişi
hedeflerinde öncelik;
hükümet, sıkıyönetim
komutanı,
cumhurbaşkanı,
buyruk verebilecek
konumda olanlar ve
tahkikat komisyonu
üyelerine verilmişti. 26 Mayıs gecesi başlayan harekat, 27 Mayıs sabahı başarıv la tamamlanmış ve askerin yönetime el koyması biitün v urtta sevinç gösterileriyle karşılaıuntştı.
03.15...Vetanklaryürüyor
26 mayıs akşamı, büyütülmüş bir
Ankara şehir planı Harp Okulu ko-
mutanlık odasına getirilerek yere seril-
di.
Hedefler iki bölüme aynldı. Bunlar-
dan biri. harekatımızı eylemli olarak et-
kileyebilecek olan bina. karakol. mer-
kez, koğuş, kjşla, ordugâh, komutanlık
olmak üzere, cansız yönetim merkezi
hedefleri, ikincisi ise harekata zarar ve-
rebilecek olan kişi hedefleriydi.
Bunlan ilk anda etkisiz bırakabilmek
için telefon, telgraf, telsiz ve radyo gibi
haberleşme araçlannın kesilmesi ve iş-
gali de planfanıyordu. Arkadaşımız Ek-
rem Acuner yere uzanarak bu merkezle-
ri işaretliyordu. Karşı koyabilecek
odaklar göz önüne alınarak eldeki güç-
ler aynlıp görevlendiriliyor; işgal edile-
cek yerler, içindekiler, bunlara karşı gö-
rev alacak komutanlar ve bu komutan-
lann buyruğuna verilecek güçlerin
sayısı ayn ayn belirleniyordu.
Eldeki gücün yettiği ölçüde ikinci de-
recede canlılara karşı çevik, cesur ko-
mando tipi mangalar oluşturuluyor:
bunlann görevleri. yapılış biçimi, dire-
nişle karşılaşmaJan durumunda ne ya-
pacaklan da beürlenip yaalıyordu...
Öncelik hükümet üyelerine
Canlı kişi hedeflerinde öncelik; hü-
kümet, sıkıyönetim komutanı, cumhur-
başkanı, buyruk verebilecek konumda
olanlar ve tahkikat komisyonu üyeleri-
ne verilmişti.
Emir subayım Binbaşı Gürkök ko-
muta odasına girdi: Bugün okulda dersi
olup da akşam üzen gizlilik dolayısıyla
evlerine gönderilmeyen sivil \e asker
kimi öğretmenlerin yukandaki salonda
toplanmış olduklannı bildirdi. Ne olup
bittiğini merak ediyorlardı. Bir şeyler
sea'nleyen birkaç kişi de evlerine gitmek
üzere izin istiyorlardı. Kurmay baş-
kanım Kurmay Albay Ercan'la birlikte
yukandaki salona çıktık, öğretmen ar-
kadaşlarla konuşmaya başladık. Içle-
rinden birkaçı "Acaba ihtilal mi var?"
diyorlardı. Birçoğu da durumu anla-
mış, sessizce bekliyordu. Anlayanlara
haüfçe göz kırparaİc:
"Geneikurma.v, bu gece düşman pa-
raşûfçülerinin ani olarak Ankara dola-
yına indirileceğini öğrenmiş" dedim.
"Okul da görev aMı. Aşağıda bunun
planı yapıhyor."
O sırada -kızlar da içlerinde olmak
üzere- Harp Okulu öğrencileri. silah-
lannı ellerinden bırakmadan, hareket
saatini sabırsızlıkla bekliyorlardı.
Saat 23.00'te onlan biraz dinlendir-
mek, hiç olmazsa biraz tavşan uykusu
uyuyabilmelerini sağlamak için koğuş-
lanna çıkardık. Bir süre sonra koğuşlan
dolaştım. Çoğu elbiseleriyle uzanmı-
şlardı, silahlan yanımdaydı. Uyumuyor
ve heyecanla sabahı bekliyorlardı.
Harekat 03.15'te başladı...
Okul subaylan sabah kahvaltısını
hazırlattılar ve çocuklan sessizce ye-
mekhanelere sokarak bu kez kannlannı
doyurdular. Çoğu kahvaltı bile yapa-
madı.
Görev alan komutan ve subaylar,
saat 02.30'da birliklerini sessizce avluda
toplamaya başladılar. Bizi destekleye-
cek tank taburuna da harekete hanr ol-
ması buyruğu gönderildi. Komite, be-
nim odamda, işgal edilecek olan radyo
dan Türk halkına okunacak bildiriyi
hazırlıyordu.
Hazırhklar geliştirildikçe biz de he-
yecan ve sevinç duyuyorduk.
Çankaya'da Muhafız Alayı Ko-
mutanı Osman Köksal'la bağlantımızı
Kurmay Albay Sezai Okan ayarlıyor-
du. Güçlerimizin azlığından dolayı, o
yöne ancak bir bölük gönderebilecek-
tik. Kurmay Albay Sami Küçük de Ce-
lal Bayar'ı teslim almak ve Köksal'a
yardımda bulunmak üzere yola çıkıyor-
du. Ulus bölgesini Genelkurmay Eğj-
tim Daıresi'nden gelen bir kurmay al-
örev alan komutan ve
subaylar, saat 02.30'da birliklerini
sessizce avluda toplamaya
başladılar. Bizi destekleyecek tank
taburuna da harekete hazır olması
buyruğu gönderildi. Komite,
benim odamda, işgal edilecek olan
radyodan Türk halkına okunacak
bildiriyi hazırlıyordu.
Milli BiMik Komitesi'nden politikaya
27 Mayıs'ınetkin isinüerinden olan Uiaj
1
, 1961 seçimierinden sonra ta-
I» sesaiör' oöa. J966'da Sosyal Denıokrat Parti'yt kürarak tabti sena-
törfüktea aynkiı. fsnet înönü'nün 'ortanın sokı' beyam üzerine partisi
CHP ıle birieşti ve çok geçroeden de Ulay siyasal yaşaradan çekîML
Sıtkı Ulay kimdir?
Emekli Tümgenerai Sıtkı Üiay,
1907de İstanbul'dadoğdu. Harp
OkuJu'nu bitirdikten sonra
Cumhurbaşkanhğj Muhafız
Alayı'nda görevaidı; Atatürk'ü
yakından tarudı. Harp
Akademisi*ndeÖğrenim görerek
kurrnay subayokîu. Çeşitii askeri
görevlerde bulundu; Harp
Akademisi'nde öğretmenlik yaptı.
Kahiref 195 i-54)veKâbfl( 1956-57)
ataşemiliteriikJerinden sonra 256.
Piyade Alayj Komutanlığı'na
(İ957-58). ârdından 14?. Piyade
Alayı Komutanliğf na (1958-59)
getirildi. Î959"da Geneikurmay
Eğrtim Dairesi Başkam oldu. Aynı
yı! Harp Okulu Komutanlığına
atandı. HarpOku!u.27 Mayıs 1960
askeri harekatında etkin roi oynadı.
"Milli Bfrfik K«wtea"içindeyer
alan Ulay, bu harekaün
gerçeklejtirifmesınde ve başanya
ulaşması yoiunda büyuk çaba
harcadı. 1960-61 'de ulaştırma ve
devîet bakanlığı görcvlerinde
bulundu. 1961 seçimierinden sonra
"tabü senatör" stfattyia Cumhuriyel
Senatosu'nakatıidı. 1966'da Sosyal
Demokrat Parti'yi kurarak tabii
senatörlükten aynldı. Partİsi
"ortaıan sohı"nu savunan CHP ile
birkşti.çok^çmedendeUiay -
siyasal yaşamdan çekildi.
bay arkadaşımız üzenne almıştı. Meclis
Muhafız Bölüğü ile postane de onun
görev alanı içerisindeydi.
Saat 03.15"te birlikler görev yerlerine
gitmek üzere Harp Okulu'ndan ayn-
lmaya başladılar. Tanklar daha hızlı o!-
duğu için. piyadelerden on dakıka son-
ra hareket edecekler; desteklemekle gö-
revli olduklan tabur ve bölüklerin bu>-
ruğuna katılacaklardı. Son piyade birİi-
ği okuldan aynlırken kapı önünde saate
baküm; tanklann önümüzden geçişi bir
dakika gecikmişti. Bu gıbi heyecanlı du-
rumlarda hiç akla gelmedik aksilikler
olabilirdi. Yarumdaki subayı cipe gön-
deriyordum ki, tanklann gü\en verici
uğultu ve karartılannın yaklaştığını
gördüm. "Oh" diyerek derin bir soluk
aldım... Çok gecmeden sekiz yüz metre
kadar ilerimizdeki sıkıyönetim kararga-
hı işgal edıldi. Plan gereği. Cemal Ma-
danoğlu, arkadaşlanyla birlikte ora>a
hareket etti."
Buranın işgaü için özel bir komando
birliği oluşturulmuştu. Bu karargahın
arkasında. çadırlar içınde kimi birlikler
vardı. Bunlann çadırlanndan dışarı çı-
kanlmaması ve silahlannın alınması
öngörülmüştü. Burasını Kurmay Yar-
bay Suphi Karaman denetlıyordu. Ha-
rekata geçilmesinden kısa bir süre sonra
oradaki birlıklerin çadırda basıldığı. ar-
kadan ve önden karargaha girildıği, nö-
betçi subaylann hemen bize katıldığı
haberleri O3.3O"da Harp Okulu'na
ulaştınldı.
General Cemal Madanoğlu, General
İrfan Başruğ. Kurmay Albay Sezai
Okan ve Samı Küçük. özel bir araçla
oraya gittıler. Yolda. öncü birlikleri-
mize Jandarma Genel Komutanlığı.
Başbakanlık \e Emniyet Genel Müdür-
lüğü'nden ateş açıldığı haberini almı-
şlar, sert bir yaylım ateşiyle karşılık ve-
rip onlan hızla temizlemişlerdi.
Sıkı>önetim Karargahına Alb. Okan
ön kapıdan. General Madanoğlu arka
kapıdan girmişler; ön kapıda nöbetçiler
silahlannı Alb. Okan üzerine çevirmiş-
lerdi. Arkadan giren Madanoğlu duru-
mu kurtarmış \e yanlışlığı önlemişti.
Burada ilk ihtilal karargahı kuruldu
ve hemen vurdun her yanıyla haberleş-
me ve bağlantı başlatıldı. Saatler ilerle-
dikçe. kuvvet komutanlan bu kararga-
ha kendilikJerinden gelmeve. kutlama-
lara ve harekata katılmaya başladılar.
Gefenler arasında kuşkulanılanlar
bana. Harp Okulu'na gönderilıyordu;
kımışi de yeni geçıcı görev lere atanıyor-
du. İlk gelenlerden biri de, sonradan
cumhurbaşkanlığı makamına getirilen
Orgeneral Cevdet Sunay'dı. İhtıîaldlere
"Gazanız mübarek olsun", diverek
hayırlı bırgöre\ yaptıklannı bildirmişti.
Bufta karşılık, Orgeneral Tekin Anbur-
nu. kendisine Madanoğlu tarafından
Türk Silahlı Ku\-vetleri'nin yönetime el
koyduğu bıldirilince, "Ne demek? Nasıl
olur?" gibi sözlerle karşı çıkmış. bunun
üzerine Harp Okulu'na gönderilmişti.
Çok gecmeden ordularla bağlantılar
kurulmaya ve şehrin önemli yerlerinin
işgal edildiği yolunda haberler gelmeye
başladı.
Çankava'va ültimatom
Harekat planma göre. radvoda oku-
nacak I numaralı bıldiriyle birlikte.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a verile-
cek bir ültimatom da hazırlanmıştı.
Bunda, Türk Silahlı Kuvveıleri'nin yö-
netime el koyduğu. kardeş kanı dökül-
mesine >ol açılmaması için gönderilen
ihtilal gücü lemsilcilerine hemen teslim
olması isteniyor ve hayatının güvencede
olduğu ifade ediliyordu.
Alb. Sezai Okan, bu üitimatomu tele-
fonla Muhafız Alayı Komutanı olan ve
ihtilalciler arasında >er alan Alb. Os-
man Köksal'a yazdırdı. Böylece hare-
katın başladığmı da bildirmişve Bayar'-
ın zararsız bir biçimde ele geçirilmesini
ıstemış oluyordu. Telefonda, oradaki
subaylann da duyması için, bunu ihtilal
komutanhğının bildırdiğıni ifade etti.
durumla ilgili sorular üzerine "Fazla laf
ve mütalaa jok!" diye kestirip attı.
Alb. Köksal, bir tank bölüğünün
göndenlmesım istemiş ve isteği yenne
getirilmişti. Biraz sonra acı bir haber
geldı. Ateşlı genç teğmen Ali İhsan KaJ-
nıaz, PTT Genel Müdürlüğü önünde
şehıtdüşmüştü.
Bu arada, Çankaya'ya giderken
"dur" emrini işitmeyen >a da dinleme-
yen bir araba içerisindekı bir gencin de
öldüğünü öğrendik.
Bir ara. Dikmen yönünden gelen
steyşın \agon tipi birarabadan Yedek-
subav Okullan Komutanı Abidin Paşa
indı ve bana neler olup bittiğini sordu.
İhtilalin başladığını, başan haberleriniîi
gelmekte olduğunu anlattım: okulda
bir kahve içmesini rica ettim. Biraz dü-
şündükten sonra. "Hayır, ben okulu-
mun başına gideceğim" dedı. Abidin
Paşa arkadaşımdı. Ama üzüçü bir du-
rum söz konusu olabilirdi. Üzüntüyle,
vanımdaki iki subayıma. komutanı içe-
n alıp misafır etmelerini ve ben bildirin-
ceve kadar salıvermemelerini nca et-
mek zorunda kaldım.
Biraz sonra yedeksubay okulu öğren-
cileri tank ve silah seslerinden uyanmı-
şlar. giyinip okullan önünde dağınık bir
bıçımde toplanmaya başlamışlardı. Ar-
kadaşlar dürbünle baktılar. Oğrenciler
ne yapacaklannı bilemez durumda do-
laşıyorlardı, aralannda subaylan gö-
rünmüyordu. Üç arkadaşımı görevlen-
dirdim: Hemen yedeksubay okuluna
gitmelerini, toparlayabildikleri öğrenci-
leri, silahlannı aldırdıktan ve bölükler
haline soktuktan sonra, yan yollardan
getirmelenni rica ettim.
Kısa sürede iki tabura yakın yedek-
subay öğrencisi geldi. Kendilerine du-
rumu kısaca anlatınca. sonsuz sevinç
duyduklannı. görev almak istediklerini
bildirdiler. Bunun üzerine içlerinden se-
çilen bir grup hala kaygı duyduğumuz
Çankaya yönüne kimi subaylar birlikte
gönderildi, öteki grup da "flıtiyat" ola-
rak okuida bırakıldı.
Bayar'ın intihar girişimi
Çankaya Köşkü'nün etrafı sanlmıştı.
Ancak Bayar teslim alınıp yola
çıkanlmış değildi. Sonradan öğrendi-
ğimıze göre. gitmemek için direnmiş:
Alb. Köksal'dan umut veyardım bekle-
mişti. Sıkışınca da tabancasını çıkara-
rak intihar girişimınde bulunmuş; silahı
elinden alınarak yola çıkanlmıştı.
Saat 04.00'ten sonra, kimisi gruplar
halinde, kimisi teker teker. daha ön-
ceden belirlenen kışiler sıkıyönetim ve
emniyet görevlıleriyle birlikte okula gel-
meve başladılar. Meclis Başkanı Refik
Koraltan, Ankara'da bulunan bakan-
lar, kimi mılletvekilleri... İçlerinde bir-
birlerini suçlayanlar oluyordu.
Kısa sürede, önceden hazırlanmış
olan öğrenci gazinosu doldu. Kimi oda
ve yatakhaneler de açılarak gelenlerin
yerleştirilmesine çalışılıyordu. Okulun
mutfağı fazladan 500 kişilik yemek
hazırlanması buyruğu almıştı...
Hemen her yerden harekatın başa-
nya ulaştığı yolunda haberler gelmek-
teydi. Kalabalık halk gruplan. olup bi-
tenlen öğrenmişler, Harp Okulu kapısı
önünde birikmeye başfamışlardı. Kimi-
sinin elinde sopa ve demirler vardı. Çok
kısa sürede yol boşalttınldı; toplananlar
yolun ve kapmın iki yanındaki ağaçlara
doğru sürülerek okula getirilmekte olan
Demokrat Partililerin finç edilmesi ön-
lendi. Biraz sonra Başbakan Adnan
Menderes'in Kütahya'da yakalanıp
uçağa bindirildiği, Harp Okulu'na geti-
rilmekte olduğu haberini aldık.
26 Mayıs 1960 akşamı ve 27 Mayıs
1960 sabahı benim de içinde yer aldığım
olaylar bunlardı. Kuşkusuz İci, bu olay-
lann nedenleri vardı. Ve 27 Mayıs'tan
sonra önemli gelişmeler yer alacaktı...
Yorın:27Mayıs'a
nasıl gellndl?
AJNKARA-ANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Roman Türü
27 Mayıs Devrimi üzerine çok yazdım şimdiye dek. Köşe
yazıları, diziler, Sevgili Nadir Bey'in isteğiyle bir de kitap
Sami Karaören "27 Mayıs'ın Romanı" koydu adını. Aradan
yıllar geçti, şimdi o kitabı roman türü okuyorum gerçekten. 27
Mayıs üzerine ne çok yayın oldu sonra. Diziler, anılar, TV'de
programlar... Uzun yıllar Anayasa Bayramı olarak büyük coş-
kuyla kutlandı 27 Mayıslar. 12 Eylül'den sonra bu bayram silin-
di takvimden. Ben de tepkimi beiirttim bu köşede. 27 Mayıs
Devrimi'nin tarıhimizden silinemeyeceğini yazdım. Rahmetli
Uğur Mumcu söyledi sonra. Orgeneral Evren "Müşerref
Hanım'ın yazısını beğenmedim" demiş ona. Ben de beğen-
mesini beklemedim elbet. 1980lı yıllardayazdıklarımı, 199O'lı
yıllarda da yineleyebilirim. 27 Mayıs [3evrimi'nin tarihimizdeki
yeri de, önemi de yadsınamaz. Ayrıca 12 Mart'tan, 12 Eylül'den
ayırmak gerekir27 Mayıs'ı. Dahası 12 Mart'ı da, 12 Eylül'ü de
27 Mayıs'ın getirdiği ortamı yozlaştıran, 1961 Anayasası'nı
önce onaran, sonra tümüyle değiştiren karşıdevrimler diye
yorumluyorum ben. 12 Mart döneminde parlamento kapan-
madı, anayasanın özüyle ilgili değişiklikler de CHP'liler, Milli
Birlikçiler ve kimi kontenjan senatörlerjnin oylarıyla önlendi,
ama12Eylüldönemindeözüde,sözüdedeğişti örneğin "Ata-
türkDevrimlen"değil "Inkılapian"dendi!
1961 Anayasasıyla ilgili tartışmaları baştan sona izledim
ben Okula gider gibi "Kurucu Meclis"e gider, kimi günler sa-
baha dek uzayan tartışmaları dinlerdim. Kimi sabahlar şafak
sökerken aynlırdık Meclis'ten. O anayasayı seçilmiş bir meclis
yapmadı ama toplumun değişık kesimlerinden geniş bir katılı-
mla gerçekleşti. Basında da yer aldı o tartışmalar. Sonra
halkın onayına sunuldu. Uzgünüm, oylamayı yaşamadım, Tür-
kiye'den uzakta, Dalmaçya kıyılarında Dubrovnik kentindey-
dim o gün. Uzun yıllar sonra Yugoslavya'ya giden gazeteciler
grubuna benim de katılmamı istedi Milli Birlikçiler. özellikle
Albay Sami Küçük 27 Mayıs'ı iyi yorumlayan, Atatürk devrim-
leriyle yetişmış bir kadın gazetecinin yer almasını istiyor, be-
nim gitmemi bir görev diye öne sürüyordu Böyle onurlu bir
görevi geri çeviremezdim elbet. Rahmetli ûrsan öymen'in de
bulunduğu bir grupla Yugoslavya'ya gittik Ujıze Dağlan'nda
Yugoslavyanın bağımsızlığa kavuşmasını, bütünleşmesini
kutladık, Mareşal THo'yu dinledik. Saraybosna'ya gittik sonra.
Barış içinde birlikte yaşayanların sevincini kutladık. Bugün
yasanan olayları aklımızdan geçirmedik hiç. Sonra Dubrovnik.
Güzel, şiirsel bir kent, örsan ile geziyor, Türkiye'deki oyla-
mayı konuşuyoruz. Bir manavın önünde durduk. Güzel kokulu
küçük kavunlar aldık Şırin bir kadın ve birkaç yabancı dil konu-
şan bir adam var kasada. Parayı bozarken dostça gülümsedi:
- Siz Turk'sünüz değil mi? Biraz once radyoda yeni anaya-
sanızla ilgili bir konuşma dinledım. Çağdaş bir yasa, kutluyo-
rum.
Geçen akşam, TV'de bir kanalcfa 27 Mayısçılardan Orhan
Erkanlı yı izlerken Yugoslav manavın sözleri yine çınladı ku-
lağımda. Erkanlı'nın davranışını yadırgadım biraz Daha önce
sevgili dostum Suphi Karamanda kortuştu. ama olayları yeteri
kadar yansıtamadı doğrusu. 27 Mayıs'ı, öncesini, sonrasını
geniş açıdan tartışmak gerekiyor bence öte yandan 27
Mayısçıların konuşmasını da gereksiz buluyorum ben. 1961
Anayasası çağdas ve onurlu bir belge değil mı'? Yeteri kadar
açıklamıyor mu her şeyi? Konuşmaya, savunmaya gerek var
mı?
O onurlu belgeyi yıflar boyunca umutla, güvenle savunan bir
yazarım ben. Hâlâ da düşünürüm, 1961 Anayasası'nı ya-
şamımızda hissetseydik. çıkar çevrelerinin yozlaştırma, dışla-
ma çabaları yerıne siyasal. sosyal reformlara, demokratik ör-
gütlenmelere açık maddelerıni uygulama politikası gelişseydi,
demokratik yaşam böylesine tıkanır mıydı acaba? Karşı güçler
ve çıkar çevrelerinin tüm çabalarına karşın 1960lı yıliarın ra-
hat soluğu bir özlem değil mi bugün' Kanıtı demokratikleşme
paketi bence. 1994 yılında SHP-DYP hükumeti de o geniş solu-
ğu öngörüyor halkımıza. Anayasayı ve belli yasaları değiştir-
meye hazırlanıyor Dinlerken gülümsüyorum. Otuz üç yılda
döne döne buraya varabildik! 27 Mayısçılar ne düşünüyor kim-
bilir' Bir mayıs sabahı daha özgür ve daha güzel bir Türkiye
için baş koydular, neler umdular, neler buldular. Özlerı için, çj-
karları için hiçbır şey ummadılar kuşkusuz. yaşamları ortada.
Her şeyi Türkiye için umdular. ama buldular mı? Bu sabah
hepsini saygıyla, sevgiyle selamlıyorum Anılar, diziler, film-
ler, gerçekler yansımıyor, çarpılıyor kimi zaman. Ama otuz
dört yılı onlarla birlikte yaşadım ben. Tüm olaylara tanık ol-
dum. Kimiyle yıldızım barışmadı hiç, kimiyle yıldızlar daha çok
parladı yaşamımda, uzun ince bir yolda dostluğun güzelliğini
yaşadık. Ortak düşlerin mutluluğunu. Coşkulu yıldönümleri,
"Harbiye Marşı'yla danslar, halaylar, 13 Kasımlar, 22 Şubat-
lar, 21 Mayıslar. sonra bir Eylül gecesinin sessizliği. Milli Birlik
Komitesi idamları konuşuyor Sabaha karşı eniştem Selahat-
Ön Özgür'ün eve dönüşü.
Bir gün olayları daha ayrıntılı yazar mıyım bilmem, ama her-
kes yazmalı bence. ilginç bir mozaik oluşur, kişiler de olaylar
da yerli yerine oturur, 27 Mayıs gerçeği de daha iyi anlaşılır o
zaman. 27 Mayıs'ı Ataturkçülüğe dönüş yolunda bir atılım diye
düşünürüm ben. 1961 Anayasası yürürlükte kalsaydı, çağdaş
maddeleri yaşama yansısaydı, başka bir düzenimiz, başka bir
dünyamız olurdu kuşkusuz. Düzeni bozan elleri iyi bilmeli,
"adil duzen'in ıç yüzünü iyi görmeli, şeriatı getirmek isteyerv
leri de iyi tanımalıyız ..
* • •
1961 yılında Belgrat'ta Dobra gazetesi yöneticileri soru yağ-
muruna tuttu benı. Türk kadını, kadın hakları, özgürlükleri ve
kadın statüsünü öğrenmek istediler. Soruları bir solukta yanı-
tladım, Dobra'nm yöneticileri kutladı beni "Kemalist Türkiye'-
den bir kadın" dediler. Sami Küçük'ün verdiği görev daha çok
değerlendi elbet. Otuz üç yıl sonradüşünüyorum şimdi. Bugün
demokrasıyi savunarak şeriatı amaçlayanlar Türk kadınının
statüsünü nasıl değıştirecek! Kadınlarımız bunu düşünüyor
mu acaba? Yarın Kadınlar Birliği'nin genel kongresi var An-
kara'da Yıllardır uyuyan güzel niteliğinde bir kuruluş, ülkemi-
zin en eski kadın örgütü, ama kadınların sesini duyurduğu söy-
lenemez. Kadın sorunlarına çözüm yolunda hiç katkısı yok.
Eski yapısı, değişmez başkanlarıyla sözünü de, özünü de yitir-
miş bir birlik neredeyse. Kadınlar arasında bir güçbirliğini
nasıl sağlayabilir? Sağlaması için bir özeleştiriye yönelmesi.
yeniden yapılanması gerekir her şeyden önce. Birlik üyeleri-
nin bir özeleştiriyle sağlıklı bir çizgide buluşacağına inanıyo-
rum ben. öyle bir buluşmayla güçlenir, sesini duyurabilir. Her
dalda yenilenme özlemi duyuluyor ülkemizde. Eskimişlikten
kurtulmak istiyor herkes. Kadınlar Birliği'nin de yeni bir yöneti-
me kavuşması gerekir. Uyuyan güzelin uyanması, yeni
danslar sergılemesı, belli koltuklardaki tekelleşme eğilimi-
ne demokratik biçimde son vermesı gerekir.
Kongre üyelerine başarılardiliyorum.
BUIJİACA
SOLDANSAĞA: _ 1__2
1/ Hem astar hem de 1
şemsiye yapımında kulla-
nılan yan ipekli, yan yün- 2
lü kumaş. 2/ Orta Ana- g
dolu'da bir göl... Artfaur
Hailey'in tanınmış bir ro- 4
manı. 3/ Takımlargrubu,
küme... Bir renk. 4/ Tut-
sakhk... Tuzağa düşürü-
len şey. 5/ Eski özel oto-
mobillerin karoseri biçi-
mi. 6/ Uzaklık anlatmak-
ta kullanılan söz... Bir
cetvel türü... Bayağı, sıra-
dan. 7/ Dâhi... Federico FeUini'nin
bir fılmi. 8/ Cıvatalann altına yer-
leştirilen ortası delik küçük pul. 9/
Bir nota... Tadı aamtırak, ekşimsi
ve buruk olan.
YUKARIDAN AŞAĞrVA:
1/ Tahılı yabancı maddelerden
ayırmak için kullanılan aygıt. 2/
Leyleğe benzer bir kuş... Müzikte,
armoni kurallanna göre üst üste
bindirilmiş sesler. 3/ Yasal...
Arapçada "ben". 4/ Rütbesiz as-
ker... Dinsel tören ve kurallan. 5/ Sıvas'ın bir ilçesi. 6/ Hıristi-
yan bayramı... İspanyollann sevinç ünlemi. 7/ Anadolu'da
kurulmuş eski bir uygarlık... Alüminyum, bakır ve magnezyum
katılmış çinko alaşımlanna verilen ad. 8/ Bir soru sözü... Verdi'-,
nin ünlü bir operası. 9/ Türk minyatür sanatının, XVIII. yüzyıl-:
da yaşamış en büyük ustası... Tavlada bir sayı.
'—^ — 4