08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Koordınaıorü. Hikmet Çetin- kaya*Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç#Yazıişleri Müdürlerı: Ibrahim Vıldız (Sorumlu). Dinç Tayanç • Haber Merkezi Mü- dürü: Hakan Kara • Gorsel Yönetmerv Ali Acar #Dış Haberler: Er- gun Balcı • Ekonomı: Abdurrahman Yüduım # Istihbarat: Ya]çın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet Saraç # MakaJeler Sami Karaören • Spor. AbdüJ- kadir Y ücelman • Duzeltme: Abdullah YOZKI Ankara Temsılcısr Mustafa Balbav • Haber Müdııru Doğan Akuı AtalurkBul- van No:125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020(7 Hat). Telex. 42344. Fax 4195027 •Izmır Temsılcısı Serdar Kızık. H Zıya BK 1352 S 2 3 Tel 4411220 Telex. 52359. Fax 4419117 »Adana Temsılc/sı Çetin Viğenoğlıı İnonu Cd. 119 S No: 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155, Fax. 3522570 Muessese Müdüru EJDI Erkııt • Koordınatör: \hmet Koruban • Muhaset* Büient Yener • Idarc Hüseyin Gürer • lşletme: önder Çetik • Bılgı-tyem Naıl inal • Bılgısayar Sıstem: Mûriivet ÇHer »Reklam Retıa Işttmın Yannbjın « Bısan: Yenı Gün Haber Ajana. Bdsınve Ydyıncıhk A Ş Tirkocafr Cad 39 41 Cagaloglu 343341si PK- 246 Istdnbul Tel (0 212» 512 0*0S (2Ohjı) Telex 222At< F.n 26MAY1SI994 Imsak. 3 38 GuneşS 31 Öğle: 13.06 İkındı 17 04 Akşam. 20.31 Yatsı:22 15 ÖYS-yehazınlık sûrüyor • ANKARA (AA) - Öğrenci Seçme \e Yerleştirme Sınavı'nın ikıncı basamağı olan ÖYS (Öğrenci Yerleştirme Sınavı) 26 Haziran 1994Pazargünü83 merkez ile Lefkoşa'da yapılacak. Adaylann üniversitelere yerleştirileceği sına\ a. geçen yıllardan girmeye hak kazananlarla birjikte 825 bin 731 kişi katılacak. YÖK. bu yıl üniversiteJerin kontenjanlannı açıköğretimlebirlikte761 bin 269'ayükseltti. Kontenjanlann 572 bı'n 220'si açıköğretim. 189 bin 49'u da örgün eğitim yapan bölümleriçin belırlendi. Ege dün de sallandı • İSTANBUL (AA) - Izmir Dikili açıklannda dün sabah orta şiddette bir deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandıllı Rasathanesi ve Deprem Araşürma Enstitüsü'ndenyapılan açıklamaya göre. saat 10.37'deki deprem. Rıchter ölçeğine göre 4.5 şiddetındeoldu. Depremin merkez üssü, rasathaneys 300 kılometre uzaklıktaki İzmir Dikili açıklan olarakbelirlendi. Depremdecan ve mal kaybının olmadığı bildirildi. 'Pembedizileraile yapımızı bozuyop' • İZMİR (AA) - Türkiye'de yayımlanan yabancı kökenli pembe dizilenn, Türk toplumunun geleneksel aile yapısını bozduğu bildinldi. Dokuz Eylül Cniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psıkiyatrisi bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Süha Miral, yaptığı açıklamada. ailenın toplumun çekirdeğini oluşturduğunu belirterek, toplumsal somnlann ve çözülmelerin de aileden başladığını söyledi. Türkiye'deki geleneksel aile yapısını birçok ülkenın örnek almaya çalıştığını anlatan Miral. "Ülkemizdeıse bazı Batı ülkelerindeki bozulmuş aile yapılanru örnek alıp ailelerimizi parçalıyoruz"dedi. Altmnslatan çocuklar • ADANA (AA)- Ekonomik yönden zayıf ailelenn çocuklannda "istem dışı işeme" olarak tanımlanan altını ıslatma olayına daha sık rastlandığı bildirildi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretım üyesi Doç. Dr. Yunus Emre E\ lice." Altını ıslatmak kalıtsaldır. Çpcuğunuzu suçlamayın" dedi. Ç. Ü. Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'nca yapılan bir araştırmada. istem dışı işeme olgusu görülen çocuklann yüzde 68'inin ailelerinin alt gelir grubunda olduğu ortaya çıktı. Buna göre. incelcnen 50 hastadan 34'ünün ailesinin asgari ücret düzeyinde aylık gelir eldeettiği belirlendi. Antibiyotikler mantar yapıyor • KONYA (AA) - Gelişigüzel antibiyotik kullanımının fayda yerinezarargctirdiği bildirildi. Cilt Hastahklan Uzmanı Dr. Gürel Turan, rasgele kullanılan antibivotiklerin vücut direncini düşürdüğünü ve çeşitli hastalıklara davetiye çıkardığını belirterek, "Antibiyotikler doktor tavsiyesine göre ve uzun süreli tedavilerde mutlaka yapılması gereken kültür sonuçlanna göre kullanılmalıdır"dedi. Dr. Turan. rasgele kullanılan antibiyotiklerin mantar hastalığına yakalanma riskini arttırdığını söyledi. Sütü az tûketiyoruz • KONYA(AA)-Avrupa Birliği'nedahilülkelerdeyıldakişi başına 350 litre süt tüketildiği, Türkiye'de bu miktann 125 litre olduğu bildirildi. Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Cenap Tekinşen, yaptığı açıklamada, mevcut üretim koşullan içinde zaman zaman üretici veya aracılar tarafından çeşıtlı hilelere başvurularak kalitenin olumsuz yönde etkilendiğini. tüketime sunulan süt ürünlerinin arzulanan standart ve kalitede olmaması yüzünden, halkın süt ve süt ürünlerinden yeterince yararlanamadığını söyledi. En uzun ömüPlü ulus Japonlar • STRASBOURG (AA)- Dünya Sağlık Örgütü (WH0) tarafmdan yapılan bir araşürma. dünyarun en uzun ömürlü ınsanlannın Japonlar olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre. Japon kadınlann ortalama yaşam süresi 83, erkeklenn ıse 76.3 olarak belirlendi. Japon kadınlardan sonra dünyanm en uzun ömürlü kadınlan, Fransa'da yaşıyor. Ortalama 82 yıl yaşayan Fransız kadınlan, İsveç ve Kanadah kadmlarizliyor. Erkeklerde ise Japonlardan sonra en uzun ömürlü erkekler İsrail'de. İsrailli erkeklenn ortalama yaşam süresi 75.1 UNESCO'nun "Dünya Kültürel Gelişme Günü"nü 30 mayısta kutluyoruz 'Bütün kiütürler eşsaygmlıktadır'OKTAY EKİNCİ 1980"li yıllann başlannda. yeryü- zünde henüz "tek kutuplu yeni dün- ya düzeni" söylemleri bugünkü gibı etkin değildi. Değişik kutuplardakı komşu halklann "şoven-milliyetçi politikalar" peşine takılarak bırbır- lerinin üzerine acımasızca saldırma- lan da yine bugünkü gıbı ınsanlık dışı sonuçlanyla pek yaşanmıvordu. Ne var ki, o yıllarda ortalık "süt liman" gibı eörünüyorsa da Birleş- miş MiUetler ve UNESCO çevrele- rinde başlayan tartışmalar. "yakla- şan tehlikeyi" çoktan ınsanlığın gündemıne getırmişti. 1982'de Me- xiço'da toplanan "Kültür Politikala- n Üzerine Dünya Konferansı", ulus- lar topluluğunun dıkkatını şu "euen- selsonın"üzenneçekiyordu:"Birleş- miş Milletler'in kalkınma yolundaki ilk yirmi yılı değerlendirildiğinde, yalnız nicel \e maddi bir gelişme>e dayanan kalkınma kavramının smırlan görülmüştür." Uygarlık erdeminin hedefi Ve avnı konferansta. bu sınırlann yadsıdığı "uygarhk erdeminin" te- mel hedefi ise şöv le \ urgulanıv ordu. "Oysa kültür, her bireyin ve her top- luluğun yaşamında temel ögedir. He- defi insan olan kalkmmanın. önemli bir kültürel boyutu vardır..." 1982 Me\ico Konferansı. dünya- yı açlığa, sefalete. kana \e gozyaşına boğan "ekonomik kalkınma yarışı- nın" önüne geçmek ve insan uvgarlı- ğjnın esenliği için "kültürel gelişme- yi" öncelikli hedefler arasına almak üzere, tüm üye ülkelcrce benimsenc- cek bir "on yıllık evlem programını" Birleşmış Milletler'ın gundemınc al- • 1988-1997 yıllannı içeren UNESCO'nun uluslararası eylem planı, altı yıllik suskunluktan sonra 30 Mayıs 1994 günü üst düzeydeki bir katılımla Türkiye'nin de "resmi gündemi"ne geliyor. • 1988"den bu yana her yıl mayıs ayında kutlanan Kültürel Kalkmmanın Dünya On Yılı programı, kültürel haklann kullanılmasınıve geliştirilmesini. toplumsal refahın ve demokrasinin ön koşulu olarak kabul ediyor. dırdı. Bövlece ortaya çıkan "Kültü- rel Gelişmenin Dünya Onyılı" proje- sı de vıne Birleşmış Milletler"in 8 Aralık 1986'daki genel kurulunda coşkuyla onaylandı ve aiktşlarla ilan edildi. 1988'de resmen y ürürlüğe ko- narak 1997\e dek. yanı "üçüncü biny ılın eşiğinde" sona ermesi öngö- rülen bu "uluslararası eylemin" amacı şu ijekılde özetlenmıştı: "Onyıl programının en temel ikj ekseni. kalkınma süreçlerinde kültür boyutunu göı önünde bulundurmak >e >aratma \etenekleri>le kültürel Mardin'in Midyat ilçesindeki Süryani kültürü. Anadolu'nun uygarlık mozaiği içerisinde korunması gerekli bir mimari zenginliği, insanltğa miras olarak bıraknor... yaşamı bir bütün olarak harekete ge- çirmektir..." Türkiye suskundu... BM Genel Kurulu. tüm üye ülke- lere. böşlesı bir "eylem programına katılma" göreuni UNESCO"nun rehberliğn le verirken bu e\rensel yükümlülüğe "duyarsız kalan" ülke- ler arasında ne yazık ki Türkiye de yenni aldı. Onyıl programındakı il- keler \e tartışma konulan birçok ül- kede geniş yayınlar ve etkinliklerle ulusal gündemlere getırilirken UNESCO"nun hazırladığı "rehber kitap'" Türk yetkıliler tarafından "Türkçeye bile çevrilmedi". Mimar- lar Odası. bu Fransızca kitabı ele ge- çınp e Yayınlan'nın desteğıyle Türkçe olarak "legale" çıkartma- saydı. ülkede birçok aydının ve hat- ta "yetkilinin" böylesıne bir ulusla- rarası tartışmadan haberlen bıle ol- mayacaktı. Nevse kı. öncekı vıldan bu yana Kültür Bakanlığı da ılgisını göster- meye başladı ve 'onjıl programı', di- ğer ülkeler gıbı. Türkiye'de de hiç değilse "senede bir gün" anımsanır ve "kutlanır" oldu. l'NESCO Türkiye Vlilli Komis- yonu tarafından bu yıl 30 mayısta kutlanmasına karar venlen "Kültü- rel Kalkınma Günü". Kültürel Geliş- menin Dünva Onvılı Eylem Progra- mı kapsamında Türkıye'nın "neden geciktiği" sorusunu da gündeme ge- tirıyor. 1988"den bu yana. beş yılı aşkın bir süredır dünyadaki ekonomik kalkınma polıtıkalannın "yargılan- masına" olanak sağlayan onyıl programında, örneğin "çe>Te" ko- nusunda şu saptama yer alıyor ve savunuluvor: "Refah. kalkınma, mutluluk... Önceden saptannuş bir plana >e bir örnek şemalara göre dışarıdan getiri- lemez. Hiçbir gerçek kalkınma pro- jesi, doğal >e kültürel ortamın başiıca ö/elliklerini, gereksinmelerini. ilgili halklann dileklerini gözardı ede- mez..." Halklann ve uluslann kültür zen- gınliklerini. bırikimlerini \e "yaşam kaynaklarım" gözetmeyen. tam ter- iine süreklı olarak bu uygarlık de- ğerlerini vok etmeye ve "ranta çevir- meye" dayanan her türlü ekonomik politikanın. enınde sonunda refah yerine "kitlesel yoksulluk", gelişme yerine ıse "yozlaşma >e gerileme" yaratacağını bıldıren onyıl progra- mı: "kültürel kimlik ve demokrasi" arasındaki bağlantıyı da şöyle vur- guluyor: "İnsanlann yalnız emeklerini de- ğil, aynı zamanda dünya görüşlerini temellendiren kültürel kimliklerini de dikkate almak gerekiyor. Halklann kendi gelecekleriy le ilgili kalkınma projelerine etkin katılınıı, bu projele- rin uygulanabilir olması için bir dilek olmanın çok ötesinde, 'olmazsa ol- maz' bir koşuldur..." Kültürel haklar ve demokrasi UNESCO'nun. kültürü. kalkm- manın "en can alıcı noktasına yerleş- tirme" isteğı. yıne salt ekonomik ve siyasi hedefler uğruna kimı zengin kültürlenn hızla "yok olma" süreci- ne karşı duyulan haklı kaygılardan kaynaklanıyor. Yeryüzündeki bütün kültürlenn "eş saygmlıkta" olduğunu anımsa- tan on>ıl programı. özellikle Türki- ye gibi çok renkli ve zengin bir "kül- tür mozaiğine" sahip ülkelerin önü- ne de şu "evrensel görevi" koyuyor: "Yerel kültürlere yabancı kültürel modellerin dünya çapında yayılması karşısında. yaşam biçimlerinin stan- dartlaşması. kimi geleneksel değerle- rin yitip gitmesi ve birçok toplumun tehllke altında olan kültürel kimlikle- rini n yok olması önlenmelidir. Çünkü kültürel haklar gereğince kullanılma- dığında. gerçek bir kültür demokrasi- sinden \e hatta, daha da öteye gidile- rek gerçek bir si> asal demokrasiden söz edilemez..." Kültürel Gelişmenin Dünya Onvılı Eyiem Programı. "senede bir gün" değil. bütün bir yıl boyunca ve 1988-1997 dönemıni de kapsayacak şekılde. hemen "her alanda" yaşama geçırilmesıne yönelik. "sürekli" et- kinliklerle ele alınması gereken bir içerık taşıyor. Türkıyc'nin buevren- sel y ükümlülüğünü 6 yıllik bir gecik- meyle anımsamış olması ıse sahip ol- duğu zengın kültür birikiminin ve "çeşitliliğinin" korunabilmesinde vaşanan sorunlann başiıca nedenini oluşturuyor. Bayram dinlencesinde denize akın edenler, kıyılann parsellenmesi yüzünden eziyet çekti GimübfrBkçikvbetonh kucaklaştı• Seferihisar'dan Gümüldür kıyı yolunu izleyerek Kuşadası 'na giderken araanızı park edecek kadar bir boşluk bile bulmanız çok zor. Ya özel bir siteye gjrmek zorundasınız ya da bir yazlık sahibinin hoşgörüsüne sığınıp denize yaklaşabilirsiniz. ÜMİTOTAN İZMİR - Kamu kamplan bitiyor. özel kamplar başhyor. Sonra yazlık- lar. ikinci konutlar. Tam denize vak- laşacak bir yer buluvorsunuz. bu kez karşınıza kocaman bir levha çıkıyor; "giriş ücretüdir". Kıyılar"kapışı|dı". Günübirlik turizmciler artık evinde oturmalı ve görkemli turistik tesisleri televizyondan izjemeli... Uzun bayram dinlencesinde kıvı yörelerine akın edenler, yeşil ve mavi- den çok betonla "kucaklaştı'" Görkem- li turistik tesislerde yerlerini avirtan- lar. kamu ya da özel kamplara "ka- pağı atanlar" mutluydu. Ya dışarda kalanlar. günübirhkçiler. şö> le denize vanaşıp ülkelerinin güzellıklennden yararlanmak isteyenler?.. Onlar din- lence yerine işkenceyi yaşadı. Kumsalı parselleyen biriket duvar- lar denizin içine kadar uzanmış. De- nizden yüzerek bile duvann öte yanı- na geçtiğinizde "Buradan giriş yasak, kapıdan gireceksJniz" uyansıv la karşı- laşıyorsunuz. Dinlencedesiniz; sinirle- rinizi bozmak istemiyorsunuz: geriye dönüyorsunuz... Hemen karşıruzda küçük bir adaak. üst üste yapılmış bi- nalar.. sanki denizin içındevTruş ızlenı- mi veriyor. O yöne doğru yürümek ıs- tiyorsunuz; gidemiyorsunuz: askeri lojmanlar sahasıymış; giriş yasak- mış... Urla'run Çeşmealtı yöresinde deni- Lrla'nın Çeşmealtı yöresinde denize ulaşmak zor. Yöre halkı iki kattan fazla inşaata izin >erilmemesüıden hoşnut. (Fotoğraf: ÜM İT OTAN) ze ulaşmak zor. Yöre halkı hiç olmaz- sa iki kattan fazla inşaata ızin verilme- mesinden hoşnut. Yerel secimler ön- cesı bazı beledıye başkan adav lannın beş kata izın vereceklen propagan- dasına karşın "İki kattan fazlav a ruh- sat yok" diye direten Büient Baratalı seçimleri kazandı bu yörede. Körfez çamurunun kendi denizlenne dökül- memesı ıçın bmük birsavaşım veren Büient Baratalı ınşaatçılara da göz açtırmıyor. Denize gırmek şart mı? Güvendik Ormanlığı ne güne duruvor? Orman Bölge Müdürlüğü'nün halka açık kampı sanki denize ulaşamayanlar için yapılmış. Tahta masalar tertemiz. hemen vanınızda beton ocaklar. Gi- riş. adam başına beş bin lira. Serin bir mekanda dınlenivorsunuz. üstelik de- nızi bile görüvorsunuz... Seferihisar'dan Gümüldür kıyı vo- lunu ızleverek Kuşadasfna giderken aracınızı park edecek kadar bir boş- luk bile bulmanız çok zor. Ya özel bir siteye gırmek zorundasınız va da bir yazlık sahibinin hoşgörüsüne sığınıp denize yaklaşabilirsiruz Bunlann dı- şında nerede bir boşluk varsa birkaç kişı "giriş ücretlidir"lev hasırun arkası- na dikilmiş sızı beklivor. Ne tmalet. ne bir kafeterya hıçbır şey yok. Parayı ne içın ıstediklerini sorduğunuzda ya- nıt "Burası sahipti" olu\ or. Beton zin- ciri. tüm ko\lan izleyerek Kuşadasf- ndaki beton dağlanyla buluşuyor. Nereve giderseniz gıdın betona tos- luyorsunuz. Büvük Menderes Del- lası'na kadar girmiş talancilar. Yaz- lıklur birbiri ardına vapılıvor. Yöre vurttaşlan.davalaraçmışlar. vetkilıle- n uvarmayaçabalıvorlar.ama inşaaı- lar sürüyor. Türkiv e'nin en önemli su- lak alanlanndan bin bile beton sal- dınsından kurtaramıyorkendinı. Bu uzun bayram dinlencesi size ders olsun. Eğer başınızı sokaaık bir veriniz \oksa sız siz olun"Şöyle gmrni- birliğine bir denize gideyim" düşünce- sindenvazgeçin. Ormdn bölge müdürlüklerinin gü- zelim orman kamplannda güzel bir pıknik yapın. Akşam eve döndüğü- niLzde açın telcvızyonunuzu. İşte de- nız. tunstik tesısler. işte veşıl. mavi. dova do\ase\redin . Porto Ceneviz koyunu almak için Demirerden destek bekliyor Ağa Ceylan, SÎT alanınagözdikti BÜLENTECEVtT ANTALYA - Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'in öncekı gün gezdiği Por- to-Ceneviz koyunu. Sımena Tatıl Kö- yü'nün sahibi Ağa Ceylan'ın almak is- tediği öğrenildi. Diyarbakırh işadamı Ağa Ceylan'ın "Simena" isimli yatıyla Porto-Cenev iz koyuna götürdüğü Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e yatta. bu koydu yapılabilecek projcleri anlattığı belırtıl- di. Cevlan Ailesi. birinci derece doğal SİT alanı olan Porto-Cenevız kov unu vefat eden Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminden beri almak istiyor. Ancak koyun SİT alanı olması ne- deniyle tahsisini alamıyorlar. Ceylan- lar'ın. Süleyman Demirel'e de koyu gösterip. "üstü kapalı" olarak kendiİe- rine tahsisin çıkmasını istedikleri öne sürülüyor. Ağa Ceyian'ın yanı sıra yatta bulu- nan Turban Genel Müdürü Ömer Bil- • Diyarbakırh işadamı Ağa Ceylan'ın. "Simena" adlı yatıyla Porto-Ceneviz koyuna götürdüğü Cumhurbaşkanı Süleyman DemireFe yatta, bu koyda yapılabilecek projeleri anlattığı belirtildi. Ceylan. bu koyu alabilmek için turgut Özal döneminden beri uğraşıyor. gin de Demirel'e koyla ilgili görüşlerini aktardı. Bilgin. koyun karayolu bağ- lantısının bulunmadığını ve doğal bir li- man olduğunu anlattı. Aynca Akde- nız'dekı vatlann kışı geçirebileceklen bir yer olduğunu da aktardı. Bu konu- dakigöriişlenni sorduğumuzOmer Bıl- gın. "Gerçekten güzel bir koy. Burasının Hazine'ye ait olduğunu öğrendim. Ağa Bey de (Ceylan) güzel fikirler önerdi" dedı. Porto-Ceneviz koyunun bağlı oldu- ğu Olimpos Çıralı köylüleri. koyu Ağa Cevlan'ın almak ıstediğinı söylediler. Köv lüler. Ağa Cev lan'ın geçtiğimiz dö- nemlerde orman bakanlannı buraya getırip tahsıs almak istedığini öğrendik- lerini de belırttiler. Koy hazineye ait Adının açıklanmasını ısıemeyen bir pansivon sahibi. koyun Hazineye ait olduğunu ve birincı derece doğal SİT alanı olarak ilan edildiğini bildirdi. Kö- yün azası olduğunu söy'eyen bir kişi de kendilerine valilikçe koy hakkında so- rular sorulduğunu. Ceyîanlar'ın da ge- lerek koyda şu yapılabilir. bu yapılabi- lir gıbı konuştuklarını açıkladı Yörede tunzmle uğraşan otel ve pansıyon sahıplen. Porto-Cenevız ko- yunun gelir kapısı olduğunu, Olim- pos'a tatile gelenlerin teknelerle gezerek döviz bıraklıklannı, o nedenle de koyu kimseye vermeyeceklerini söylediler. Etobur mikrop 8 kişiyi öldürdü EDtPEMİLÖYVIEN LONDRA-Üstsolunum yollanenfeksiyonlannavol açan Streptokok-A tipı mikroplara benzeyen, ancak insan eti viyerek dokularda gen dönüşü olmayan yıkım ve kangren y apan yeni bir tür mikrop 8 kişinin ölümüne neden oldu. İnsan etinin erimesı ile sonuçlanan türden enfeksiv onlar öteden beri bıliniyorsa da. İngiltere'debu tür sorunlar artık tıp tarihi kıtaplannda kaldığı için. 8 kişinin kısa sürede böy le bir nedendcn ölmesi gündemin bir numaralı sorunu oluverdi. Magazin gazetelerinın abartılı ve asparagas kokan haberleri deeklenince. hastalığın gerçekte nasıl oluştuğu ve sonuçlan hakkında sağlıkh görüş almak mümkün olmadı. Hızla ilerliyor Şimdilik 8 kişinin ölümüyle sonuçlanan hastalık hakkında bilinen tek şey. basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde başlayıp hızla doku y ıkımı şeklinde ilerlemesi ve kangren sonucu ölümle sonuçlanması Mikrobun ister yağ. ister kas. ister bağ dokusu olsun. vücudun hiçbir doku türünü ayırt etmeden "yediğf"' anlaşılıvor. Doktorlar. hastalıkh dokunun derhalameliyatla çıkartılmasının tek çare olduğu görüşündeler. Ciddi tıbbi kaynaklar. ameliy atın hızla yapılması gerektiğini söylüyorlar. Nedeni bilinmiyor Nedeni \e nasıiı bilinmeyen bu tür esrarengız bir hastalık salgınına ABD. Hollanda ve Ortadoğu'da da rastlandığı bildirilıyor. Hollanda'dan alınan resmi bılgıler. bu hastalığın I992'denbuyana21 kişinin ölümüne yol açtığı şeklinde. Aynca Norveç'te 1988'de ve Yeni Zelanda'da da benzer hastalıklara rastlandığı. ajans haberlerine vansıdı. İngilizmagazin basını. hastalık konusunda aydınlanmayı bekleyen kamuoyuna yardımcı olmadı. Tam aksine. hey ecan ve korku uyandıncı. doğruluğu kuşkulu v ay ınlar y aptılar. Örneğin "Daily Star" gazctesi. y üzünden ameliyat olmuş bir adamın fotoğrafını. "Mikrop suratımıyedi" başlığı altında yayımladı. Haberde. bu kişi. kendisine de bu mikrobun "saldırdığını ve yüzünü yediğini" söylüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle