Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtiyaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Koordınaıorü. Hikmet Çetin-
kaya*Genel Yayın Danışmanı: Orhan
Erinç#Yazıişleri Müdürlerı: Ibrahim Vıldız
(Sorumlu). Dinç Tayanç • Haber Merkezi Mü-
dürü: Hakan Kara
• Gorsel Yönetmerv Ali Acar #Dış Haberler: Er-
gun Balcı • Ekonomı: Abdurrahman Yüduım #
Istihbarat: Ya]çın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet
Saraç # MakaJeler Sami Karaören • Spor. AbdüJ-
kadir Y ücelman • Duzeltme: Abdullah YOZKI
Ankara Temsılcısr Mustafa Balbav • Haber Müdııru Doğan Akuı AtalurkBul-
van No:125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020(7 Hat). Telex. 42344. Fax
4195027 •Izmır Temsılcısı Serdar Kızık. H Zıya BK 1352 S 2 3 Tel 4411220
Telex. 52359. Fax 4419117 »Adana Temsılc/sı Çetin Viğenoğlıı İnonu Cd. 119 S
No: 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155, Fax. 3522570
Muessese Müdüru EJDI Erkııt • Koordınatör:
\hmet Koruban • Muhaset* Büient Yener
• Idarc Hüseyin Gürer • lşletme: önder Çetik
• Bılgı-tyem Naıl inal • Bılgısayar Sıstem:
Mûriivet ÇHer »Reklam Retıa Işttmın
Yannbjın « Bısan: Yenı Gün Haber Ajana. Bdsınve Ydyıncıhk A Ş
Tirkocafr Cad 39 41 Cagaloglu 343341si PK- 246 Istdnbul Tel (0 212» 512 0*0S (2Ohjı) Telex 222At< F.n 26MAY1SI994 Imsak. 3 38 GuneşS 31 Öğle: 13.06 İkındı 17 04 Akşam. 20.31 Yatsı:22 15
ÖYS-yehazınlık
sûrüyor
• ANKARA (AA) - Öğrenci
Seçme \e Yerleştirme Sınavı'nın
ikıncı basamağı olan ÖYS
(Öğrenci Yerleştirme Sınavı) 26
Haziran 1994Pazargünü83
merkez ile Lefkoşa'da yapılacak.
Adaylann üniversitelere
yerleştirileceği sına\ a. geçen
yıllardan girmeye hak
kazananlarla birjikte 825 bin 731
kişi katılacak. YÖK. bu yıl
üniversiteJerin kontenjanlannı
açıköğretimlebirlikte761 bin
269'ayükseltti. Kontenjanlann
572 bı'n 220'si açıköğretim. 189 bin
49'u da örgün eğitim yapan
bölümleriçin belırlendi.
Ege dün de sallandı
• İSTANBUL (AA) - Izmir Dikili
açıklannda dün sabah orta
şiddette bir deprem meydana
geldi. Boğaziçi Üniversitesi
Kandıllı Rasathanesi ve Deprem
Araşürma Enstitüsü'ndenyapılan
açıklamaya göre. saat 10.37'deki
deprem. Rıchter ölçeğine göre 4.5
şiddetındeoldu. Depremin merkez
üssü, rasathaneys 300 kılometre
uzaklıktaki İzmir Dikili açıklan
olarakbelirlendi. Depremdecan
ve mal kaybının olmadığı
bildirildi.
'Pembedizileraile
yapımızı bozuyop'
• İZMİR (AA) - Türkiye'de
yayımlanan yabancı kökenli
pembe dizilenn, Türk
toplumunun geleneksel aile
yapısını bozduğu bildinldi. Dokuz
Eylül Cniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Psıkiyatrisi bölümü
öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Süha
Miral, yaptığı açıklamada. ailenın
toplumun çekirdeğini
oluşturduğunu belirterek,
toplumsal somnlann ve
çözülmelerin de aileden
başladığını söyledi. Türkiye'deki
geleneksel aile yapısını birçok
ülkenın örnek almaya çalıştığını
anlatan Miral. "Ülkemizdeıse
bazı Batı ülkelerindeki bozulmuş
aile yapılanru örnek alıp
ailelerimizi parçalıyoruz"dedi.
Altmnslatan
çocuklar
• ADANA (AA)- Ekonomik
yönden zayıf ailelenn
çocuklannda "istem dışı işeme"
olarak tanımlanan altını ıslatma
olayına daha sık rastlandığı
bildirildi. Çukurova Üniversitesi
Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim
Dalı öğretım üyesi Doç. Dr.
Yunus Emre E\ lice." Altını
ıslatmak kalıtsaldır. Çpcuğunuzu
suçlamayın" dedi. Ç. Ü. Tıp
Fakültesi Psikiyatri Anabilim
Dalı'nca yapılan bir araştırmada.
istem dışı işeme olgusu görülen
çocuklann yüzde 68'inin
ailelerinin alt gelir grubunda
olduğu ortaya çıktı. Buna göre.
incelcnen 50 hastadan 34'ünün
ailesinin asgari ücret düzeyinde
aylık gelir eldeettiği belirlendi.
Antibiyotikler
mantar yapıyor
• KONYA (AA) - Gelişigüzel
antibiyotik kullanımının fayda
yerinezarargctirdiği bildirildi. Cilt
Hastahklan Uzmanı Dr. Gürel
Turan, rasgele kullanılan
antibivotiklerin vücut direncini
düşürdüğünü ve çeşitli
hastalıklara davetiye çıkardığını
belirterek, "Antibiyotikler doktor
tavsiyesine göre ve uzun süreli
tedavilerde mutlaka yapılması
gereken kültür sonuçlanna göre
kullanılmalıdır"dedi. Dr. Turan.
rasgele kullanılan antibiyotiklerin
mantar hastalığına yakalanma
riskini arttırdığını söyledi.
Sütü az tûketiyoruz
• KONYA(AA)-Avrupa
Birliği'nedahilülkelerdeyıldakişi
başına 350 litre süt tüketildiği,
Türkiye'de bu miktann 125 litre
olduğu bildirildi. Selçuk
Üniversitesi Veteriner Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Cenap
Tekinşen, yaptığı açıklamada,
mevcut üretim koşullan içinde
zaman zaman üretici veya aracılar
tarafından çeşıtlı hilelere
başvurularak kalitenin olumsuz
yönde etkilendiğini. tüketime
sunulan süt ürünlerinin arzulanan
standart ve kalitede olmaması
yüzünden, halkın süt ve süt
ürünlerinden yeterince
yararlanamadığını söyledi.
En uzun ömüPlü
ulus Japonlar
• STRASBOURG (AA)- Dünya
Sağlık Örgütü (WH0) tarafmdan
yapılan bir araşürma. dünyarun en
uzun ömürlü ınsanlannın Japonlar
olduğunu ortaya koydu.
Araştırmaya göre. Japon
kadınlann ortalama yaşam süresi
83, erkeklenn ıse 76.3 olarak
belirlendi. Japon kadınlardan
sonra dünyanm en uzun ömürlü
kadınlan, Fransa'da yaşıyor.
Ortalama 82 yıl yaşayan Fransız
kadınlan, İsveç ve Kanadah
kadmlarizliyor. Erkeklerde ise
Japonlardan sonra en uzun ömürlü
erkekler İsrail'de. İsrailli erkeklenn
ortalama yaşam süresi 75.1
UNESCO'nun "Dünya Kültürel Gelişme Günü"nü 30 mayısta kutluyoruz
'Bütün kiütürler eşsaygmlıktadır'OKTAY EKİNCİ
1980"li yıllann başlannda. yeryü-
zünde henüz "tek kutuplu yeni dün-
ya düzeni" söylemleri bugünkü gibı
etkin değildi. Değişik kutuplardakı
komşu halklann "şoven-milliyetçi
politikalar" peşine takılarak bırbır-
lerinin üzerine acımasızca saldırma-
lan da yine bugünkü gıbı ınsanlık
dışı sonuçlanyla pek yaşanmıvordu.
Ne var ki, o yıllarda ortalık "süt
liman" gibı eörünüyorsa da Birleş-
miş MiUetler ve UNESCO çevrele-
rinde başlayan tartışmalar. "yakla-
şan tehlikeyi" çoktan ınsanlığın
gündemıne getırmişti. 1982'de Me-
xiço'da toplanan "Kültür Politikala-
n Üzerine Dünya Konferansı", ulus-
lar topluluğunun dıkkatını şu "euen-
selsonın"üzenneçekiyordu:"Birleş-
miş Milletler'in kalkınma yolundaki
ilk yirmi yılı değerlendirildiğinde,
yalnız nicel \e maddi bir gelişme>e
dayanan kalkınma kavramının
smırlan görülmüştür."
Uygarlık erdeminin hedefi
Ve avnı konferansta. bu sınırlann
yadsıdığı "uygarhk erdeminin" te-
mel hedefi ise şöv le \ urgulanıv ordu.
"Oysa kültür, her bireyin ve her top-
luluğun yaşamında temel ögedir. He-
defi insan olan kalkmmanın. önemli
bir kültürel boyutu vardır..."
1982 Me\ico Konferansı. dünya-
yı açlığa, sefalete. kana \e gozyaşına
boğan "ekonomik kalkınma yarışı-
nın" önüne geçmek ve insan uvgarlı-
ğjnın esenliği için "kültürel gelişme-
yi" öncelikli hedefler arasına almak
üzere, tüm üye ülkelcrce benimsenc-
cek bir "on yıllık evlem programını"
Birleşmış Milletler'ın gundemınc al-
• 1988-1997 yıllannı
içeren UNESCO'nun
uluslararası eylem planı,
altı yıllik suskunluktan
sonra 30 Mayıs 1994
günü üst düzeydeki bir
katılımla Türkiye'nin de
"resmi gündemi"ne
geliyor.
• 1988"den bu yana her
yıl mayıs ayında
kutlanan Kültürel
Kalkmmanın Dünya
On Yılı programı,
kültürel haklann
kullanılmasınıve
geliştirilmesini.
toplumsal refahın ve
demokrasinin ön koşulu
olarak kabul ediyor.
dırdı. Bövlece ortaya çıkan "Kültü-
rel Gelişmenin Dünya Onyılı" proje-
sı de vıne Birleşmış Milletler"in 8
Aralık 1986'daki genel kurulunda
coşkuyla onaylandı ve aiktşlarla ilan
edildi. 1988'de resmen y ürürlüğe ko-
narak 1997\e dek. yanı "üçüncü
biny ılın eşiğinde" sona ermesi öngö-
rülen bu "uluslararası eylemin"
amacı şu ijekılde özetlenmıştı:
"Onyıl programının en temel ikj
ekseni. kalkınma süreçlerinde kültür
boyutunu göı önünde bulundurmak
>e >aratma \etenekleri>le kültürel
Mardin'in Midyat ilçesindeki Süryani kültürü. Anadolu'nun uygarlık
mozaiği içerisinde korunması gerekli bir mimari zenginliği, insanltğa
miras olarak bıraknor...
yaşamı bir bütün olarak harekete ge-
çirmektir..."
Türkiye suskundu...
BM Genel Kurulu. tüm üye ülke-
lere. böşlesı bir "eylem programına
katılma" göreuni UNESCO"nun
rehberliğn le verirken bu e\rensel
yükümlülüğe "duyarsız kalan" ülke-
ler arasında ne yazık ki Türkiye de
yenni aldı. Onyıl programındakı il-
keler \e tartışma konulan birçok ül-
kede geniş yayınlar ve etkinliklerle
ulusal gündemlere getırilirken
UNESCO"nun hazırladığı "rehber
kitap'" Türk yetkıliler tarafından
"Türkçeye bile çevrilmedi". Mimar-
lar Odası. bu Fransızca kitabı ele ge-
çınp e Yayınlan'nın desteğıyle
Türkçe olarak "legale" çıkartma-
saydı. ülkede birçok aydının ve hat-
ta "yetkilinin" böylesıne bir ulusla-
rarası tartışmadan haberlen bıle ol-
mayacaktı.
Nevse kı. öncekı vıldan bu yana
Kültür Bakanlığı da ılgisını göster-
meye başladı ve 'onjıl programı', di-
ğer ülkeler gıbı. Türkiye'de de hiç
değilse "senede bir gün" anımsanır
ve "kutlanır" oldu.
l'NESCO Türkiye Vlilli Komis-
yonu tarafından bu yıl 30 mayısta
kutlanmasına karar venlen "Kültü-
rel Kalkınma Günü". Kültürel Geliş-
menin Dünva Onvılı Eylem Progra-
mı kapsamında Türkıye'nın "neden
geciktiği" sorusunu da gündeme ge-
tirıyor.
1988"den bu yana. beş yılı aşkın
bir süredır dünyadaki ekonomik
kalkınma polıtıkalannın "yargılan-
masına" olanak sağlayan onyıl
programında, örneğin "çe>Te" ko-
nusunda şu saptama yer alıyor ve
savunuluvor:
"Refah. kalkınma, mutluluk...
Önceden saptannuş bir plana >e bir
örnek şemalara göre dışarıdan getiri-
lemez. Hiçbir gerçek kalkınma pro-
jesi, doğal >e kültürel ortamın başiıca
ö/elliklerini, gereksinmelerini. ilgili
halklann dileklerini gözardı ede-
mez..."
Halklann ve uluslann kültür zen-
gınliklerini. bırikimlerini \e "yaşam
kaynaklarım" gözetmeyen. tam ter-
iine süreklı olarak bu uygarlık de-
ğerlerini vok etmeye ve "ranta çevir-
meye" dayanan her türlü ekonomik
politikanın. enınde sonunda refah
yerine "kitlesel yoksulluk", gelişme
yerine ıse "yozlaşma >e gerileme"
yaratacağını bıldıren onyıl progra-
mı: "kültürel kimlik ve demokrasi"
arasındaki bağlantıyı da şöyle vur-
guluyor:
"İnsanlann yalnız emeklerini de-
ğil, aynı zamanda dünya görüşlerini
temellendiren kültürel kimliklerini de
dikkate almak gerekiyor. Halklann
kendi gelecekleriy le ilgili kalkınma
projelerine etkin katılınıı, bu projele-
rin uygulanabilir olması için bir dilek
olmanın çok ötesinde, 'olmazsa ol-
maz' bir koşuldur..."
Kültürel haklar ve demokrasi
UNESCO'nun. kültürü. kalkm-
manın "en can alıcı noktasına yerleş-
tirme" isteğı. yıne salt ekonomik ve
siyasi hedefler uğruna kimı zengin
kültürlenn hızla "yok olma" süreci-
ne karşı duyulan haklı kaygılardan
kaynaklanıyor.
Yeryüzündeki bütün kültürlenn
"eş saygmlıkta" olduğunu anımsa-
tan on>ıl programı. özellikle Türki-
ye gibi çok renkli ve zengin bir "kül-
tür mozaiğine" sahip ülkelerin önü-
ne de şu "evrensel görevi" koyuyor:
"Yerel kültürlere yabancı kültürel
modellerin dünya çapında yayılması
karşısında. yaşam biçimlerinin stan-
dartlaşması. kimi geleneksel değerle-
rin yitip gitmesi ve birçok toplumun
tehllke altında olan kültürel kimlikle-
rini n yok olması önlenmelidir. Çünkü
kültürel haklar gereğince kullanılma-
dığında. gerçek bir kültür demokrasi-
sinden \e hatta, daha da öteye gidile-
rek gerçek bir si> asal demokrasiden
söz edilemez..."
Kültürel Gelişmenin Dünya
Onvılı Eyiem Programı. "senede bir
gün" değil. bütün bir yıl boyunca ve
1988-1997 dönemıni de kapsayacak
şekılde. hemen "her alanda" yaşama
geçırilmesıne yönelik. "sürekli" et-
kinliklerle ele alınması gereken bir
içerık taşıyor. Türkıyc'nin buevren-
sel y ükümlülüğünü 6 yıllik bir gecik-
meyle anımsamış olması ıse sahip ol-
duğu zengın kültür birikiminin ve
"çeşitliliğinin" korunabilmesinde
vaşanan sorunlann başiıca nedenini
oluşturuyor.
Bayram dinlencesinde denize akın edenler, kıyılann parsellenmesi yüzünden eziyet çekti
GimübfrBkçikvbetonh kucaklaştı• Seferihisar'dan Gümüldür
kıyı yolunu izleyerek
Kuşadası 'na giderken
araanızı park edecek kadar
bir boşluk bile bulmanız çok
zor. Ya özel bir siteye gjrmek
zorundasınız ya da bir yazlık
sahibinin hoşgörüsüne sığınıp
denize yaklaşabilirsiniz.
ÜMİTOTAN
İZMİR - Kamu kamplan bitiyor.
özel kamplar başhyor. Sonra yazlık-
lar. ikinci konutlar. Tam denize vak-
laşacak bir yer buluvorsunuz. bu kez
karşınıza kocaman bir levha çıkıyor;
"giriş ücretüdir". Kıyılar"kapışı|dı".
Günübirlik turizmciler artık evinde
oturmalı ve görkemli turistik tesisleri
televizyondan izjemeli...
Uzun bayram dinlencesinde kıvı
yörelerine akın edenler, yeşil ve mavi-
den çok betonla "kucaklaştı'" Görkem-
li turistik tesislerde yerlerini avirtan-
lar. kamu ya da özel kamplara "ka-
pağı atanlar" mutluydu. Ya dışarda
kalanlar. günübirhkçiler. şö> le denize
vanaşıp ülkelerinin güzellıklennden
yararlanmak isteyenler?.. Onlar din-
lence yerine işkenceyi yaşadı.
Kumsalı parselleyen biriket duvar-
lar denizin içine kadar uzanmış. De-
nizden yüzerek bile duvann öte yanı-
na geçtiğinizde "Buradan giriş yasak,
kapıdan gireceksJniz" uyansıv la karşı-
laşıyorsunuz. Dinlencedesiniz; sinirle-
rinizi bozmak istemiyorsunuz: geriye
dönüyorsunuz... Hemen karşıruzda
küçük bir adaak. üst üste yapılmış bi-
nalar.. sanki denizin içındevTruş ızlenı-
mi veriyor. O yöne doğru yürümek ıs-
tiyorsunuz; gidemiyorsunuz: askeri
lojmanlar sahasıymış; giriş yasak-
mış...
Urla'run Çeşmealtı yöresinde deni-
Lrla'nın Çeşmealtı yöresinde denize ulaşmak zor. Yöre halkı iki kattan fazla inşaata izin >erilmemesüıden hoşnut. (Fotoğraf: ÜM İT OTAN)
ze ulaşmak zor. Yöre halkı hiç olmaz-
sa iki kattan fazla inşaata ızin verilme-
mesinden hoşnut. Yerel secimler ön-
cesı bazı beledıye başkan adav lannın
beş kata izın vereceklen propagan-
dasına karşın "İki kattan fazlav a ruh-
sat yok" diye direten Büient Baratalı
seçimleri kazandı bu yörede. Körfez
çamurunun kendi denizlenne dökül-
memesı ıçın bmük birsavaşım veren
Büient Baratalı ınşaatçılara da göz
açtırmıyor.
Denize gırmek şart mı? Güvendik
Ormanlığı ne güne duruvor? Orman
Bölge Müdürlüğü'nün halka açık
kampı sanki denize ulaşamayanlar
için yapılmış. Tahta masalar tertemiz.
hemen vanınızda beton ocaklar. Gi-
riş. adam başına beş bin lira. Serin bir
mekanda dınlenivorsunuz. üstelik de-
nızi bile görüvorsunuz...
Seferihisar'dan Gümüldür kıyı vo-
lunu ızleverek Kuşadasfna giderken
aracınızı park edecek kadar bir boş-
luk bile bulmanız çok zor. Ya özel bir
siteye gırmek zorundasınız va da bir
yazlık sahibinin hoşgörüsüne sığınıp
denize yaklaşabilirsiruz Bunlann dı-
şında nerede bir boşluk varsa birkaç
kişı "giriş ücretlidir"lev hasırun arkası-
na dikilmiş sızı beklivor. Ne tmalet.
ne bir kafeterya hıçbır şey yok. Parayı
ne içın ıstediklerini sorduğunuzda ya-
nıt "Burası sahipti" olu\ or. Beton zin-
ciri. tüm ko\lan izleyerek Kuşadasf-
ndaki beton dağlanyla buluşuyor.
Nereve giderseniz gıdın betona tos-
luyorsunuz. Büvük Menderes Del-
lası'na kadar girmiş talancilar. Yaz-
lıklur birbiri ardına vapılıvor. Yöre
vurttaşlan.davalaraçmışlar. vetkilıle-
n uvarmayaçabalıvorlar.ama inşaaı-
lar sürüyor. Türkiv e'nin en önemli su-
lak alanlanndan bin bile beton sal-
dınsından kurtaramıyorkendinı.
Bu uzun bayram dinlencesi size
ders olsun. Eğer başınızı sokaaık bir
veriniz \oksa sız siz olun"Şöyle gmrni-
birliğine bir denize gideyim" düşünce-
sindenvazgeçin.
Ormdn bölge müdürlüklerinin gü-
zelim orman kamplannda güzel bir
pıknik yapın. Akşam eve döndüğü-
niLzde açın telcvızyonunuzu. İşte de-
nız. tunstik tesısler. işte veşıl. mavi.
dova do\ase\redin .
Porto Ceneviz koyunu almak için Demirerden destek bekliyor
Ağa Ceylan, SÎT alanınagözdikti
BÜLENTECEVtT
ANTALYA - Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel'in öncekı gün gezdiği Por-
to-Ceneviz koyunu. Sımena Tatıl Kö-
yü'nün sahibi Ağa Ceylan'ın almak is-
tediği öğrenildi.
Diyarbakırh işadamı Ağa Ceylan'ın
"Simena" isimli yatıyla Porto-Cenev iz
koyuna götürdüğü Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'e yatta. bu koydu
yapılabilecek projcleri anlattığı belırtıl-
di. Cevlan Ailesi. birinci derece doğal
SİT alanı olan Porto-Cenevız kov unu
vefat eden Cumhurbaşkanı Turgut
Özal döneminden beri almak istiyor.
Ancak koyun SİT alanı olması ne-
deniyle tahsisini alamıyorlar. Ceylan-
lar'ın. Süleyman Demirel'e de koyu
gösterip. "üstü kapalı" olarak kendiİe-
rine tahsisin çıkmasını istedikleri öne
sürülüyor.
Ağa Ceyian'ın yanı sıra yatta bulu-
nan Turban Genel Müdürü Ömer Bil-
• Diyarbakırh işadamı Ağa
Ceylan'ın. "Simena" adlı yatıyla
Porto-Ceneviz koyuna
götürdüğü Cumhurbaşkanı
Süleyman DemireFe yatta, bu
koyda yapılabilecek projeleri
anlattığı belirtildi. Ceylan. bu
koyu alabilmek için turgut
Özal döneminden beri
uğraşıyor.
gin de Demirel'e koyla ilgili görüşlerini
aktardı. Bilgin. koyun karayolu bağ-
lantısının bulunmadığını ve doğal bir li-
man olduğunu anlattı. Aynca Akde-
nız'dekı vatlann kışı geçirebileceklen
bir yer olduğunu da aktardı. Bu konu-
dakigöriişlenni sorduğumuzOmer Bıl-
gın. "Gerçekten güzel bir koy. Burasının
Hazine'ye ait olduğunu öğrendim. Ağa
Bey de (Ceylan) güzel fikirler önerdi"
dedı.
Porto-Ceneviz koyunun bağlı oldu-
ğu Olimpos Çıralı köylüleri. koyu Ağa
Cevlan'ın almak ıstediğinı söylediler.
Köv lüler. Ağa Cev lan'ın geçtiğimiz dö-
nemlerde orman bakanlannı buraya
getırip tahsıs almak istedığini öğrendik-
lerini de belırttiler.
Koy hazineye ait
Adının açıklanmasını ısıemeyen bir
pansivon sahibi. koyun Hazineye ait
olduğunu ve birincı derece doğal SİT
alanı olarak ilan edildiğini bildirdi. Kö-
yün azası olduğunu söy'eyen bir kişi de
kendilerine valilikçe koy hakkında so-
rular sorulduğunu. Ceyîanlar'ın da ge-
lerek koyda şu yapılabilir. bu yapılabi-
lir gıbı konuştuklarını açıkladı
Yörede tunzmle uğraşan otel ve
pansıyon sahıplen. Porto-Cenevız ko-
yunun gelir kapısı olduğunu, Olim-
pos'a tatile gelenlerin teknelerle gezerek
döviz bıraklıklannı, o nedenle de koyu
kimseye vermeyeceklerini söylediler.
Etobur
mikrop
8 kişiyi
öldürdü
EDtPEMİLÖYVIEN
LONDRA-Üstsolunum
yollanenfeksiyonlannavol
açan Streptokok-A tipı
mikroplara benzeyen, ancak
insan eti viyerek dokularda gen
dönüşü olmayan yıkım ve
kangren y apan yeni bir tür
mikrop 8 kişinin ölümüne
neden oldu. İnsan etinin erimesı
ile sonuçlanan türden
enfeksiv onlar öteden beri
bıliniyorsa da. İngiltere'debu
tür sorunlar artık tıp tarihi
kıtaplannda kaldığı için. 8
kişinin kısa sürede böy le bir
nedendcn ölmesi gündemin bir
numaralı sorunu oluverdi.
Magazin gazetelerinın abartılı
ve asparagas kokan haberleri
deeklenince. hastalığın
gerçekte nasıl oluştuğu ve
sonuçlan hakkında sağlıkh
görüş almak mümkün olmadı.
Hızla ilerliyor
Şimdilik 8 kişinin ölümüyle
sonuçlanan hastalık hakkında
bilinen tek şey. basit bir üst
solunum yolu enfeksiyonu
şeklinde başlayıp hızla doku
y ıkımı şeklinde ilerlemesi ve
kangren sonucu ölümle
sonuçlanması Mikrobun ister
yağ. ister kas. ister bağ dokusu
olsun. vücudun hiçbir doku
türünü ayırt etmeden "yediğf"'
anlaşılıvor.
Doktorlar. hastalıkh dokunun
derhalameliyatla
çıkartılmasının tek çare olduğu
görüşündeler. Ciddi tıbbi
kaynaklar. ameliy atın hızla
yapılması gerektiğini
söylüyorlar.
Nedeni bilinmiyor
Nedeni \e nasıiı bilinmeyen bu
tür esrarengız bir hastalık
salgınına ABD. Hollanda ve
Ortadoğu'da da rastlandığı
bildirilıyor. Hollanda'dan
alınan resmi bılgıler. bu
hastalığın I992'denbuyana21
kişinin ölümüne yol açtığı
şeklinde.
Aynca Norveç'te 1988'de ve
Yeni Zelanda'da da benzer
hastalıklara rastlandığı. ajans
haberlerine vansıdı.
İngilizmagazin basını. hastalık
konusunda aydınlanmayı
bekleyen kamuoyuna yardımcı
olmadı.
Tam aksine. hey ecan ve korku
uyandıncı. doğruluğu kuşkulu
v ay ınlar y aptılar. Örneğin
"Daily Star" gazctesi.
y üzünden ameliyat olmuş bir
adamın fotoğrafını. "Mikrop
suratımıyedi" başlığı altında
yayımladı. Haberde. bu kişi.
kendisine de bu mikrobun
"saldırdığını ve yüzünü yediğini"
söylüyor.