25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS1994 PERŞEMBE 12 KULTUR 47. ULUSLARARASICANNES FİLM FESTİVALİ'NİN ARDINDAN MEHMETBASUTÇU CANNES - Cannes Festivali'nin 23 mayıs gecesi açıklanan ödül liste- sinde Amenkan ve Fransız sine- malan aslan payını aldılar. Bu olgu- yu daha çarpıcı bir imgeyle açıkla- mak da mümkün: Jüri başkanı Clint Eastwood ile başkan yardımcısı Cat- harine Deneuve arasındaki kıyasıya savaş, beraberlikle sonuçlandı! Yine de başkan, herhalde başkan olduğu için.avantajlı: Fransız sineması dört ödül birden alırken, "Altm Palmiye" Amerikan sinemasının... Jün, farklı bir ses geti- ren yenilikçi yapıtlardan çok, bir öy- küyü çarpıcı ve hoş bir dille anlatır- ken geniş kitlelerin ortak beğenisine ters düşmeyen filmleri tercih etmişti. Tek istisna, Nanni Moretti oluyor- du... Bu bol ödüllü listede unutulan- lann başında Polonyalı Kieslowski ile İranlı Kiorastami gelmekteydi; jüri üyeleri arasında onlan sonuna dek savunacak kimse çıkmamıştı anlaşılan. Altın Palmiye'nin güçlü adayı Ni- kita Mikhalkov ikinci sırayı Çinli Kaba Genç Amerikalı yönetmen Quentin Tarantino'nun 'Rezervoir KöpeklerTnden sonra çevirdiği ikinci filmi "Pulp Fiction', bu yılki Cannes Film Festivali ? nde sürpriz yaparak 'Altın Palmiye'yi kazandı. karken eskı aşklar alevlenecektir acaba? Evet, anılar su yüzüne çıkar ve eski aşklar alevlenir... Hatta yaşamı-ı nda acı darbeler yemiş, sanatçı ruh- lu. yetenekli ve hüzünlü bir genç gö- rünümüyle Dimitri. ilk aşamada se- yirciye sevimli bile geleceklir. An- cak, Dimitri, Stalin'in gizli polisinde çalışmakladır ve o güzel pazar günü- nün, Albay Kotov'un yaşadığı en son güzel gün olacağının habercisidir... Kotov'un tutuklandığj siyasal oto- mobil albayı ölüme götürürken, bü- yük bir balon Stalin'in dev portresi- ni göklere çıkarmaktadır... Bir dönemin gerçek kurbanı Albay Kotov. Stalinist dönemin gerçek bir kurbanıdır. 1936güzünde kurşuna dizilmiş, 20 yıl sonra ise ak- lanmıştır! Bıraz da Mikhalkov'a bırakalım sözü: "Bu film bir dönemi yargıla- mayı amaçlamrvor ama-, o dönemin içerdiği trajik boyutu duyumsatmayı diliyor. Aynı zamanda, vaşamın son- suz cazibesinin kanlı dönemlerde bile, tutku ve aşklanyla süregeldiğini gös- teriyor. Llkemizin tarihini umıta- mayız; umıtmaya hakkımız da yok! Bu geçmişin bizim geçmişimiz oldu- ğunu, bu insanların bizter olduğunu kabullenmek çok zor olsa bile. Filrrün dengelervebolödüllülistedeunutulanlar meslektaşı Zhang Yimou ile paylaş- mak zonında kaldı Halbukı. sonuçlann açıklanması- ndan iki gün önce Quentin Taranti- no'nun Altın Palmiye kazanan filmi "Pulp Fiction"dan hemen önce gös- terilen "Aldatıcı Güneş", Nikita Mikhalkov adı üzennde sıcağı sı- cağına herkesı bir- leştırivermiştı. Çünkü. "Aldahcı Güneş'', sinema- dan. neler bekli- yorsak tümünün hem de incelikli bir bıçem ve an- lamlı bir içerik eş- liğinde önümüze gelmesiydi: İlgiyle izlenen sürükleyi- ci bir öykü... Perdeden oluk oluk akan görsel tat... Defalarca işlenmeye değer önemli bir konu... Gerçeklerle sar- maş dolaş olan şiirselliğin getirdiği serin hafiflik... Pınltılı bir senaryo... Ruhsai derinlikleri olan, ayaklan yere basan, her biri inandıncı ve farklı canh bir dızi sağlam karakter. Biraz abartıyor muyum acaba? Filmi izledikten iki gün sonra yazdığıma göre bu satırlan, "Al- datıcı Güneş"ın yarattığı heyecan bir ölçüde durulmuş olmalı. İlk coşku- nun göz kamaştıncılığı. beynin kuş- kuculukta uzmanlaşmış hücreleri- ni artık denetim altında tutamıyor olmalı... Etkileyici bir film "Aldatıcı Güneş" Stalinist terör konusunda yapılmış en güzel, en et- kileyici film. Çünkü, o dönemin kar- maşık siyasal ve toplumsal verilerini açıklamaya; ihanetle suçlananlann neden ve nasıl suçlandınldıklannı uzun uzun anlatmaya kalkışmıyor. 1936 yaanın bir pazar gününü kırda, varlıkh ailesinin datçasında geçiren Albay Sergey Petrovic Ko- tov'un. Stalin'in gizlı polisi tarafı- ndan ihanet suçuyla tutuklanması- ndan önce yaşadığı sıradan olaylan, aile içi küçük dramlan ustalıklı bir dille anlatıyor Mikhalkov. Aslında, bu küçük dramlann ardında trajedi- ler yatmaktadır; Kotov'un kişisel trajedisi, boyutlan giderek derinle- şen toplumsal ve ulusal trajedinin bir parçasıdır sadece... Filmin ana temasını uzun süren seyirciden gizle- yen Nikita Mikhalkov. hınzır boksör örneğinde olduğu gibi. durmadan sağ gösterdikten sonra şiddetli bir sol çıkanveriyor... Filmin ilk vansında teatral bir an- latım dilıne ağırlık verildiğinden, ka- mera daha çok kapalı mekanlarda dolaşıyor. Orduda ve vaşadığı çevre- de sevilen, sayılan güçlü ve güleryüz- lü vatansever kahraman olan Aİbav • Tarantino'ya Amerikan sineması adına ödül listesinde bir yer verileceğini ileri sürenler vardı ve haklı çıktılar. Henüz31 yaşındaki yönetmen, kuşkusuz yetenekli bir sinemacı... Gönül diler ki Tarantino Amerikan toplumunun artık ezbere bildiğimiz sorunlannı daha farklı düzeylerde izlesin... Kotov'un genç ve güzel eşi Manış- ya'nın renkli kişüerden oluşan ailesi Çehov'un kaleminden çıkmış gjbı- dir; binbir geveze ve çılgınlıklanyla tatlı bir pazar yaşamaktıramaçlan... 1917 devrimi sanki hiçbir şey değiş- tirmemış de yine Çehov'un anlattığı eski Rusya'ya geri dönülmüştür; kurt, çürüttüğü meyvenin kabuğu- Altın Palmiye'nin sahibi Quentin Tarantino ile 'Kraliçe Margot' fılmindeki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü kazanan Virna Lisi bir arada. nu delip de bır türlü çıkamamaktır günışığına... Nikita Mikhalkov, "Aldatıcı Gfi- neş"te başrol de üstlenmış, bana kalırsa. en iyi erkek oyuncu ödülüne aday olabilecek kadar renkli bir yo- rum da sergilivor. Evet. Albay Ko- tov. yaşamı seven. insanlara yardım etmekten kaçınmayan. dört dörtlük bir Kızıl Ordu subayıdır. Poatif bır kahramandır: coşkuludur. ıçten- dır... Altı yaşındaki Nadianın (bu rolde de yönetmenın se\ imk ve yete- nekli kızı Nadia Mikhalkov'u bulu- yoruz) zekı pınltılanvla yanıp sönen yüzü onu mutlu etmeye yetmekte- dir. Ancak. beklenmeyen bir misafır gelir o pazar günü. On yıl aradan sonra ilk kez ortaya çıkan Dimitri, çocukluğunu bu ailenin hımayesi altında geçirmiş, sonra kayıplara kanşmıştır. Maruşya'nın ilk sevgilı- sıdir Dımitn... Anılar su yüzüne çı- 'Altın Palmiye'nin en güçlü adaylanndan biri de Nikita Mihalkov'un 'Aldatıcı Güneş' filmiydi... Filmde başrolü Mihalkov'un kendisi üstlenmişti. kahramanları sınrfiar arası savaşın devrimci merceğinden i/lenmemiştir. Onlar, aynı zamanda bu trajedinin yazariarı ve oyunculandırlar da. Piş- manlık, bu dönemi yaşamış ve bugün hâlâ yaşayan herkes için bir ödevdir. Pişmanlık olmadan ne banş ne de hu- zur olur Rusya'da. Kişisel görüşiim, !91Tden bu yana iktidara gelenlerin hepsinjn gayrimeşru olduklartdır. Çünkü kan dökerek, kaba güçle almı- şlardır iktidan." Farklı düzeyde başanlı İnsanlan yutup öğüten. kanlı tra- jedilere sahne olan yakın tarihe, dik- tatörlük heveslerinin her enlem ve her boylam altında yeniden kök sal- maya başladığı bir dönemde daha da anlam kazanan sağlamhkta öz- gün bir bakış getiren Mikhalkov'un fılminden sonra. bağımsız Ameri- kan sinemasının sevilen genç yıldızı Quentin Tarantino'nun çok farklı bir düzeyde başanlı sayılabilecek filmı "Pulp Fiction"dan söz etmek ıçım- den gelmiyor. Çünkü. kurgusu. za- man öğesını kullanımı, John Travol- ta, Harvey Keitel, Rosanne Arquette gıbi ünlü oyunculan ve cilalı senar- yosuyla gerçekten hoş bir zaman ge- çirlmenin dışında, olağanüstü bir heyecan iletemedi bana bufilm;de- rinlerde dalgalar yaratamadan. yü- zeysel kıpırtılarla yetindi. Yetenekli bir sinema adamı Tarantino') a Amenkan sineması adına ödül listesinde bir >er verilece- ğini ileri sürenler vardı ve haklı çıktılar. "Rezervoir Dogs"dan sonra "Pulp Fiction" ile ikinci filmini gerçekleş- tirmış olan ve henüz 31 yaşındaki yönetmen. kuşkusuz yetenekli bır si- nema adamı... Gönül dıler ki. Quen- tin Tarantino Amerikan toplumu- nun artık ezbere bildiğimiz sorunlan olan uyuşturucu alışkanlığı. cinsel saplantılar. küçük ve büyük vurgun- lar. giderek daha kanlı. daha kor- kunç olan şiddet eylemleri gibı ko- nulan. ya daha farklı düzeylerde iz- lesin ya da çok daha değişik konula- ra eğilsın.. Cannes Festivali. yedinci sanatın bir numaralı şenliği olmanın tek ko- şulunun. Amerikan sinemasını dı- şlamamak ve geniş kitlelerin beğeni- lerine ters düşmeyen eğlendıricı gös- teri sinemasına yüksek prim ver- mekten geçtiğinı bir kez daha kanıt- lamış oldu. Yeşilçam'ın unutulmaz replikleri derlendi 'Biz ayrı dünyalann insanlanyız Kemal...' İSTANBLL (UBA)- Yeşilçam m "siyah-bevaz''1 döneminde üretılen eski Türk fılmlerinin "değişmez" replikleri birarayagetirildi. "Anneci- pim ben bu amcayı çok sevdim, ona baba diyebilir mi\imr' ve "Biz ayn dünyalann insanlanyız Kemal" rep- liklen, "unutulmaz ve hemen hemen her filmde tekrarlamr" olma nitelik- leriyleöneçıktı. Türkiye'de. renkli televizyon yayı- nlannın doygunluk noktasına gel- mesiyle birlikte yeniden önem ve ilgi kazanan "siyah- beyaz Türk filmle- ri" bu kez farklı bir açıdan incelendi. Gençük dergisi "Go" eski Türk fîlm- lerinde "en çok kullanılan ve bu nite- liğiyle klasikleşen" replikleri derledi. Eski filmlerin değişmez diyaloglan şöyle sıralandı: "Güzel olduğunuz kadar küstahsı- nız da / Evet, paşa babam da öylc söylüyor", "Kör müsün be adam, önüne baksana/ N'evet... köriim", "Bu ses, bu ses, git.. git burdan", "Ne okju anneciğim ağlıvor musun/ Hayır yavrum gözüme toz kaçtı.", "Yettım yiğidim", "Savıılun bre kafirler, sen kaç yiğidim ben onlan oyalarım", "Battal, meğer ne müthiş bir erkek- mişsin sen", "Doktor, bana hakika- ti söyleyin, yaşayacak mıyım/ Ma- alesef üç aylık omriinüz var. ama Tann'dan ümit kesilmez", "Hiç ümit yok mu doktor bey/ Onu an- cak çok güçlü bir sevgi yeniden ha- yata bağlayabilir", "Anneciğim ben bu amcayı çok sevdim. Ona baba diyebilir miyim?", "Ba- bacığım bana annemi tekrar anlatır nusın/ Senin annen bir melekti yav- rum", "Hayır siz beni kovmadınız, bu vazifeden ben kendim aynlıyo- rum", "Ben bir his ve haval adamı- yım", "Ben artık yarım bir insa- mm", "Vücuduma sahip olabilirsi- niz, ama ruhuma asla", "Sen arka- daşımın aşkesın", "Parayla saadet olma/, bunu unutma evladım", "Seni ebediyete kadar bekleyece- ğim", "Biz ayrı dünyalann insan- lanyız Kemal", "Tanrım göremi- yorum, kör oldum", "Görüyorum, görüjorum", "N'ayır, n'olamaz, bunu bana \apamazsin", "Necla, sen benim, \oksa. yoo olamaz ha- yır", "Ben artık bedbaht bir ><a- dınım", "Pembe panjurlu evimiz, boy boy çocuklarımız olacak Nec- la", "Saadetimizi hiç kimsenin boz- masına izin vermevelim Kemal." Cannes Film Festivali'ne 'Yaşamak' fılmiyle katılan Çinli yönetmen Zhang Yimou: Çin sinemasının uyanchğı düşünceâycuıhştıv Kültür Servisi- "Qui Junun Öykü- şü" adlı fılmiyle önceki yıllarda İstanbul Film Festivalı'nde tanıştığımız, Çin sinemasının Batf- da en çok tanınan başanlı vönet- menlerinden Zhang Yimou, bu yıl "Vivre" (Yaşamak) adlı filmiyle Cannes'e katıldı. Yimou. bu filmin- de Çin'in otuz yıllık tarihini anlatı- yor. Bir kasabada yaşayan ailenin >a- şamından kesitler vererek o dönemi aktaran Yimou'nun filmi. temposu biraz düşük de olsa o dönemi değişik bakış açılanyla vermeyi başarabil- mesi açısından çok önemli. Yönet- menle Paris'te festıvalden birkaç gün önce yapılan bu söyleşi. film üzerine bilgi vermesi ve Yimou'nun düşüncelerini yansıtması açısından ilginç: 'Dramatik sonu değiştirdim' - Filmi Yu Hua'nın "Yaşamak" adlı romanından uyarladınız. Öykü- yü ne ölçüde değiştirdiniz? İki önemli değışıklık var filmde. Öncelikle roman, çok daha uzun bir süreyi kapsıyor. Ben bunun yalnızca bır bölümünü kullandım filmde. En önemksı romanda bir erkek kahra- man ve inek dışında herkes ölüvor. Bu. bana sevircinin kabul ctmesinı de güçleştırecek çok dramatik vc ağır bır son olarak göründü. Ben trajik bır film _\apmak ıstemnor- dum, amacım valnızca sıradan bır Çin ailesinin vaşamını vansıtmaktı Bu insanların yaşamlannda kar- Ben bu tarihi süreci yeni bir bakı- şla. daha sıradan bir dille yansıtma- \a çalıştım. Diğer filmlerde -benım- kıler de dahıl- derin konular çok görkemli bır sinema dılıyle anlatılı- yordu Ben temeidcn başlamak iste- ilim. Vc tabii kı daha önce dc filmle- rimde kullandığım güldürü öğesini • Ben bu tarihi süreci yeni bir bakışla, daha sıradan bir dille anlatmaya çalıştım. Diğer filmlerde derin konular çok görkemli bir sinema diliyle anlatılıyordu. Ben temelden başlamak istedim. Ve tabii ki daha önceki filmlerimde de kullandığım güldürü ögesini es geçmedinv maşık planlan yok. ellerindekilerle yetinmesini bıliyorlar. Ben ınanıyo- rum ki -en azından entelektüel ol- mayanlar dışında- bu filmde anlatı- lanlarla kendi yaşamlan arasında paralellikler kuracaklardır. - Bu tarihi dönem, Çin sinemasında pek çok kez malzeme olarak kul- İanıldı. Bunu bir kez daha anlatmak sizce gereldi mi>di? es gecmeden. Her zaman değişik filmler yapmaya devam etmek ge- rek. Değişik bir tarihsel dönemi yaşıyoruz. - Filminizdeki karakterler ta- mamen belli düşüncelere bağlan- mamtşlar. Çin Devrimi'nin ideolojisi- ne fazla kaptırmadan oyunlarını oy- nuyorlar. Bu Çinlilerin genel olarak içinde bulunduğu bır durum. İnsanlann bugüne kadar sağ kalmalannın ne- deni de bu. Ben karakterler üzenne hiçbir önyargıya sahıp değildim. Böyle davranan diğer fılmlerde ne- dense bunlann hepaltı çizildi. Fakat kültür devrimi bir kitle hareketiydi, herkes bu hareketın içinde yer aldı ve herkes de kendı çapında bir traje- dı yaşadı. - Batı dünyası. Çin sinemasında bir uyanış olduğundan söz ediyor. Bu siz- ce uzun sürer mi? Çin sinemasının uyandığı düşün- cesi yanlıştır. yüzeyseldir. Batı, film- leri hep bir yönüyle ele alır ve değer- lendirir. Çin sineması bazı zamanlar ekonomik bunalımlar yaşamıştır. Herkes bu sorunlan kendi çapında yaşamıştır. - Cannes Film Festivali'ne ka- tümanızın filmi destekleyeceğinden söz edebilir miyiz? Festivallere katılmak genellikle beni sıkar ve Çin'de film yapabil- mem için gerekli olan parayı bul- mamda hiçbir yardımı olmaz. Eğer film. devletin hoşuna gitmezse hiçbir yankısı olmaz. Çin toplumu da varlığının bilin- cinde değildir ve doğal olarak da fil- min başansıru değerlendiremez. Istasyonda resim sergisi • Kültür Servisi - Haydarpaşa Teknik Okullan öğrencilerinin boş zamanlannı değerlendirme çalışmalannda yaptığı resimler, Kadıköy Söğütlüçeşme Tren İstasyonu Salonu'nda bugünden itibarensergılenecek. Haydarpaşa Teknik Okullar Müdürü Cevat Çetinkaya, Güzel Sanatlar Atölyesf nde resim öğretmeni Nurhan Gezer'in yönetiminde çalışan öğrencilerin eserleriyle gurur duyduklannı belirtü. Çetinkaya, sergı için. yaklaşık 5 bin öğrencinın eğitım gördüğü okullar grubunun, öğrenci ve yakınlannın kalabalıklıgını dıkkatealarak. Söğütlüçeşme İstasyonu gıbı geniş ve ulaşım kolaylığı olan bir mekanı seçtiklerinı söyledi. Yağlıboya, suluboya. pastel, ebru, kolaj, karakalem, seramik, vitray, yüzey değerlendirme. fotoğraf, duvar panolan çalışmalanndan oluşan sergı, 5 hazirana kadar açık kalacak. İngiliz yazar ve şair Wain öldü LONDRA (AA) - İngiliz yazar ve şair John VVain'in öldüğü bildirildi. VVaın'inbirarkadaşı tarafından yapılan açıklamada. 69 yaşındaki sanatçının geçirdiğı bir beyin kanaması sonucu Oxford'da öldüğü belirtıldı. John VVain'in "'Samuel Johnson","Genç Domuzlar", "'Nehırlerin Kesıştiği Yerde" adlı yapıtlan bulunuyor. Basında kültür ve kültür mirası Kültür Servisi - Gazetemiz yazan Özgen Acar cuma günü saat 18.30'daMımarlarOdası Kentve Yaşam Salonu'nda "Basınımızda Kültür ve Kültür Mirasımız" başlıklı söyleşi dızisinin ilkıni gerçekleştirecek. Acar söv leşısinde. kültür miraslan uluslararası hukukuna yönelik gelışmeler. bu gelişmelenn "hukuk kültürüne" katkılan ve günümüz e\ rensel kültürünün soylubıryanındansözedecek. MımarlarOdası İstanbul Şubesi'nde cumartesi günü de Galata Grubu Cumartesi Konferanslan izlenecek. Tan Gürer. Hakkı Yırtıcı ve Gökhan Yıldız'ın katıldığı konferansta "Deneysel Mımarlık" konusuele ahnacak (25197 37) Gençlik Günleri'nde bugun Kültür Servisi - fstanbul Büyükşehır Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nca düzenlenen Gençhk Günlen çeşiüi etkinlıklerle sürüyor. Bugün Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde saat 12.00'de film gösterimi programı kapsamında Eisenstein'm "Potemkin Zırhlısı" yer alacak. Tartışma bölümünde ise 15.00"te Prof. Mete Ünügür'ün katılacağı "Topyekün Kirlilik" başlıklı söyleşi izlenebilecek. 17.00'deki'ŞebnemÜnal dinletisinden sonra 1930'da Dadyan Okulu 150. Yıl Grubu "2000'e Beş Var" adlı oyunu sahneleyecek. Aynca daha önce açılan çeşıtli sergilerde görülebılecek. Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde ise Engin Gürkey konseri ile Hüsnü Atasoy 'un fotoğraf sergisi yer alacak. Ali S.Atakan'dan 'Renk ve Ritm' Kültür ServKİ - Kıbnslı sanatçı Ali S. Atakan'ın "Renk ve Ritm" başlıklı resim sergisi Beyoğlu Devlet Güzel Sanatlar Galensi'nde sürüyor. Kıbns'ın birçok tanmmış sanatçısının ""babası" olarak nitelenen sanatçı, 1961 "de Gazi Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Yapıtlannı çok sayıda kişisel ve karma sergilerde sunan Atakan, 1988-93 yıllan arasında Pans ve Londra'da çalışmalannı sürdürdü. Çeşitli sanat yanşmalannda ve 1986 Uluslararası Asya-Avrupa Bienali'ndejüri üyeliği yaptı. Magosa'da yaşayan Aü S. Atakan, halen Kuzey Kıbns Sanat Derneği başkanı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle