Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz sahibi: Berin Nadi
GenelYayınYönetmeni:ÖzgenAcar#GenelYa\ın • Görsel Yonetmen: Ali \car ©Dış Haberler: Er- Ankara Temsılcisı: Mustafa Balba> #Haber Müdürir Doğan Akın AtatürkBul- MüesseseMüdiirü ErolErfcut •Koordınatör
Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Ya'yın gun Balcı • Ekonomi Abdurrahman Yıldınm • van No:125. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020(7 Hat). Telex: 42344. Fax: Ahmet KonıLsan OMuhasebe Bülenl Yener
Daruşmaru: Oriıan Erinç • Yazıişleri Müdürlen: Istihbarat: Yalçın Çaktr • Yurt Haberlen: Mehmet 44195027 •İzmır Temsileisi: Serdar Kızık, H Ziva BK 1352 S.2 3 Tel 4411220 •Idare Hüseyin Gürer • l,letme önderÇeük
tbrahim Yüdız, Dinç Tayanç (Sorumlu). •Haber Saraç • Makaleler: Sami Karaören • Spor: Abdül- Telex: 52359, Fax: 4419117 • AdanaTemsileisi: Çetin Yiğenoğlu İnönüCd. 119S •Bılgı-fşlem Nafl tnal •Bılgısavar Sıstem:
Merkezi Müdürü: İpek Çauşlar kadir Yüceiman • Düzeltme: Abdullah Yancı No: 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492, Telex: 62155, Fax: 3522570 Mürii>et Çiler • Reklanv Retıa Işıtman
Yı>ımla>an ieBasan:YenıGün Haber Ajansı.BasınveYayıncıbk \ Ş
TürkocağıCad.39 4ICağak>glu34334İsI PK 246lstanbulTel (0 212)5i:0505(2Ohat)Telex 22246.Fax («212)513X595
21ŞUBAT1994 İmsak.5.19 Guneş: 6.44 Oğle- 12.25 Ikındı: 15.22 Akşam: 17.52 Yatsı: 19.11
KTİhle derster
bugün başhyor
•TRABZON(AA)-
Karadeniz Teknik
Üniversitesi'ne (KTÜ) bağb
lakülte ve yüksekokullarda,
1993-1994 öğretimyıh
bahar yanyılı dersleri bugün
başlıyor. KTÜ
Rektörlüğü'nden yapılan
açıklamaya göre bugün
başlayacak bahar yanyılı
dersleri, 3 haziranda
tamamlanacak. Bu yanyıhn
sınav lan ise 6-24 haziran
tarihleri arasında yapılacak.
Öte yandan güz yanyılında
özürü nedeniyle sınava
giremeyen veya okuldan
mezun olmasma 2 ders
kalanlara tanınan
bütünleme sınavlan da
21-23 şubat tarihleri
arasında yapılacak.
OECD'deişsiz
sayısı
•ANKARA(AA)-
Ekonomik İşbirliği ve
Kalkınma Teşkilatı
(OECD)ülkelerindeişsiz
sayısının 30 milyonu aşüğı
belirtildi. Türkiye İşveren
Sendikalan
Konfederasyonu'nun
"OECD ülkelerinde
işsizliğin önlenmesi
konusundaki yeni
yaklaşımlar ve Türkiye"
konulu araşürmasında, son
yıllarda dünyada yaşanan
ekonomik durgunlugun,
önemli bir işsizÜk sorununu
da beraberinde getirdiği
belirtildi. Araştırmada,
1994 yılı için yapılan işsızlik
oranı tahmininin OECD
ülkeleri için yüzde 8.6
olduğu kaydedildi.
Doğu'da kûltüp
balıkçflığı
• ERZURUM(AA)-
Doğu Anadolu Bölgesi'nin
kültürbalıkçılığı açısından
zengin birpotansiyele sahip
olduğu bildirildi. Atatürk
Üniversitesi Rektör
Yardımcısi Prof. Dr.
Hamza Aktan, kültür
balıkçıhğının gelişmesi için
yöredeki yetiştiriciye her
türlii desteğj vereceklerini
söyledi Prof. Aktan Atatürk
Ünıv ersitesi'nin su ürünleri
boiümünde yetiştirilen
alabalık yavrulannm
yetiştiriciye çok düşük bir
ücret karşılığı verileceğini
kaydetti.
Nice'de yaşlı blr
Osmanlı
• ATtNA(AA)-lkinci
Abdülhamit'in torunu,
Şeh/ade Abdülkadir
Efendi'nin oğlu ve Osmanlı
hanedanının şimdiki reisi
Mehmet Orhan Efendi,
Türkiyeye gerçekleştirdiği
ziyaretini en iyi anılarla
hatırladığını söyledi.
Mehmet Orhan Efendi.
Yunanistan'da yayımlanan
haftalık"1000"dergisine
verdıği demeçte, Türkiye
ziyaretinden izlenimleri
sorulduğunda
"Mükemmeldi. Beni sanki
yıllarca bekledikleri
birisiymişgibi karşıladılar"
dedi. Türkiye'ye ziyaretini
niçinbukadargeç
gerçekleştirdiği sonısuna,
"Türk vatandaşı olmadan
gitmek istemiyordum.
Vatandaşhğa da geçen yıl
almdım" yanıtını verdi.
Beymenerkeklep
defilesi
• İSTANBUL(AA)-
Bevmen'in 1994ilkbaharve
yaz koleksiyonunda yeralan
erkek giysileri, "Beymen
crkck", "Business erkek" ve
" V2 by Versace" adlı üç ayn
defıleyletarutıldı. Beymen'in
Maslak'takiyönetim
merkezi Campus'ta,
"Ekspozisyon Günleri"
çerçevesinde gerçekleştirilen
defilenin "Beymen erkek"
bölümünde, giysilerde
ketenin egemenliği görüldü.
Bcj. gri, mavi. san ve tonlann
ağırlıkla kullanıldığı bu
serıde aynca blazer, triko ve
tişürtlerdc kırmızı, mor, yeşil,
turuncu, sax ve somon gibi
canlı renklerdikkatiçekti.
Gimaychtülakıhabevikukuuşnamn sonuoldıı
T^-ansu Çiller'in kahve
falına düşkün olduğu, her
gün özel kalem müdürüne fal
baktırdığı haberleri
Ankara'da siyasi kulislerde
günün konusuhaline
gelmişti.
Tansu Çiller'in
Bilinmeyen
Siyaset ifomanı
JVursun Erel
AYv Bilge
Ç.iller fal haberinden
basın danışmanlannı
sorumlu tuttu."Ustelik
haberi yazan gazeteciyle,
danışmanlannın öğle
yemeğinde buluştuklanm"
tespit ettirmişti.
Fallardagelecekarayışı
Rüşdü Saracoğlu. altın borsası pro-
jesine "çok temkinli" yaklaşıyordu.
Altın ithalatını serbest bırakmayı ön-
gören bu girişim. Türkiye"yi bir "kara
para aklama cenneri"ne dönüştürebilır-
dı. Bu endışelen, Demirel'in ekonomi
başdanışmanı Prof. Emre Gönensay'a
iletti:
- Para aklama konusu üzerinde
OECD çok hassas. Biliyorsunuz,
OECD'nin hazırladığı mutabakat
zaptında bizim de imzamız var. Bunlan
Sayın Başbakan"a iletmeniz mümkün
mü?
Prof. Gönensay ise ertesi gün topla-
nacak 'Ekonomik Kurul' öncesi Sara-
coğlu'na Başbakan'la görüşebilmesi
için bir fırsat yarattı. Sara-
coğlu, Demirel'e altın borsası
ve altın ithalatının serbest bı-
rakılması ile ilgili rezervlerini
anlattı. Demirel ise, başını iki
yana sallayarak şu yanıtla ye-
tindi:
- Bana, sizin görüşünüzün
alındığı söylenmişti...
Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşan Tevfik Altınok "ra-
hatsızdı" Onca yıllık devlet
tecrübesi bir kenara itılmışti.
Bağlı bulunduğu bakan onu
"muhatap" bile almıyor, işleri
Müsteşar Yardımalığı'na
"tedviren" getirdiği Osman
Ünsal'la yürütüyordu.
Boğaziçi'nden mezun ol-
duktan sonra bir ara "Top-
kapı Halı Sarayfnda
halıcılık yaptığı için arkadaş-
lan arasında "halıcı Osman".
"hanutçu (*) Osman" diye
anılan Osman Ünsal"ın dev-
let deneyimi topu topu 3 yılı
gecmiyordu, üstelik Eti-
bank'ta görev yaptığı sırada
adı bir "usulsuzlüğe"
kanşmış, hakkında açılan
dava hâlâ sürüyordu. Hazine
çalışanlan da yeni müsteşar
yardımcısını peK benimseme-
mişler, "Altm Rokx", "Pia-
get", "Altm Cross" sözcükle-
rinin sıkça geçtiğı kimi dedı-
kodulardan rahatsız olmuş-
lardı. Yabancı Sermaye Dai-
resi'nde bir daire başkanı ar-
kadaşlanna şöyle dıyordu:
- Bir ara Seven Eleyen
mağazalan dolayısıyla Özer Çiller'in
bizde yabancı sermaye başvurusu
vardı. Namık Kemal Kılıç (Altınok'tan
önceki HDT Müsteşan) bunlan pek
ciddiye almadı. Kılıç. "Canım ne ya-
bana sermayesi, bunlar bildiğimiz bak-
kal dükkanının Amerikan tipi..." diyor-
du, o yüzden başvuruyu epey rafta tut-
tuk... İşte o sıralarda bu Seven Eleven
(Özer Çiller'in şirketı) işini takip için
buraya devamlı bir adam gelip gidiyor-
du. iri yan.esmer biriydi... Ben onu o
zamanlar Özer Çiller sanıyordum...
Neden sonra öğrendim ki Ozer Çiller
sandığım adam meğer Osman Ünsal'-
mış...
Osman
ÜnsaPın
borcu
HDT Müsteşan Tevfik Altınok'a bir
gün İstanbul"dan bir "mektup" geldi...
Mektupu
HDT Müsteşar Yardımcısi
Osman Ünsal'ın Töbank'a olan "yük-
lü" kredi borcundan söz ediyor ve uzun
süredir ödenmeyen bu borcun. ban-
kanın Halkbank'a de\Tİnden sonra da
kapatılmadığını bildiriyordu "ciddi id-
dialardı" bunlar. Altınok hemen rande-
vu isteyerek Bakan Çiller'e ulaştı:
- Sayın Bakan... Osman Ünsal'la ilgi-
li bu iddialar beni çok rahatsız etti...
Size de haber vermek istedim...
Çiller:
- Ben bunlara itibar etmem... Os-
man'ı şimdi kıskanan çoktur... Borcu-
nu ödeyecektir.
Altınok. "Siz bilirsiniz..." diyerek
aynldı Çiller'in yanından...
Bordo halılarla kaplı koridordan ge-
çerek asansöre bindi... Asansörün ay-
nasına yansıyan yüzü durgundu. Ka-
rannı verdi:
- Burada daha fazla işim yok...
Aylardır "bir kuruş" bile yatınlma-
yan hesap, Altınok'un Çiller'le yaptığı
bu konuşmanın ardından "bir gün için-
de" kapatıldı.
Altınok HDT Müsteşarlığı'ndan
aynlmaya karar vermişti ama, Başba-
kan Süleyman Demirel'in "ısrarlan" ile
görevini bir süre daha sürdürdü. Çil-
ler'le "pek az" göriişüyorlardı. Devlet
Bakanı'na Hazine ve Dış Ticaret Müs-
teşarlığı'nda da bir çalışma ofısi hazı-
rlanmıştı. Çiller, müsteşarlığa gelmek
istediği zamanlar "önceden" haber veri-
yor. Altınok binadan aynlıyordu.
O günlerde, Devlet Planlama Teşki-
latı'ndan daha önce alınarak Hazine
Müsteşarhğı'na bağlanan uygulamaa
birimler, Yabancı Sermaye Dairesi ile
Teşvik Uygulama Başkanlığı'nın"yeni-
den" DPT'ye aktanlması gündemdey-
di. Hazine ve DPTnin Kuruluş Kanun-
lan, bir taslakla "yeniden" düzenlen-
mişti. Taslaklar, TBMM Plan-Bütçe
Komisyonu'nda görüşülerek "aynen"
benimsenmiş ve genel kurul aşamasına
gelinmişti.
Devlet Bakanı Tansu Çiller, kendisi
için "çok önemli" olan bu taslaklann
rince para vermiş olmuyorsunuz...
Çiller. söyleyeceklerini söylemişti, iki
müsteşan makamında yalnız bıraka-
rak, arka taraftaki çalışma odasına geç-
ti...
Tevfik Altınok bütün bu konuşma
boyunca "sessiz" kalmıştı... Kesici, Çil-
ler'in odasından çıktıklannda HDT
Müsteşan'na şunu söyledi:
- Devletin tepesinde böyle yalan söy-
lenir mi? Bakanla artık gönül bağım
koptu benim...
Demirel işi durduruyor
İlhan Kesici "pes etmek" niyetinde
değildi... Koskoca bir Devlet Planlama
Teşkilatı ile böylesine oynanma-
malıydı. konuyu Başbakan Süleyman
Ajansı muhabiri haber bile yaptı.
Çiller öfkesi burnunda makam ara-
basına döndü, şoföre talimat verdi.
- Uçağı kaçırdım... İstanbul'a kara-
yolundan gideceğiz...
Şoför Esenboğa'dan hızla geri döne-
rek, lstanbul yoluna saptı. Bir saal ka-
dar yol aldılar... Saat "geceyansrnı
geçmişti... Kızılcahamam'ı gerilerde bı-
rakmışlardı ki. Çiller. şoföre ikinci tali-
matı iletti:
- Vazgeçtim... Bakanlığa geri döne-
lim...
Devlet Bakanlığı'na dönüldü... Gece
bekçilerinin "şaşkın baktşJan" altında
kapılar açtınldı. Çiller makamına
çıktı... Pelerinini çıkardıktan sonra. ko-
rumasına talimat verdi:
- Bana Erdal İnönü'yü bulun...
Koruma, telefon kayı-
tlannı güç bela gözden geçi-
rerek Erdal İnönü'nün nu-
marasını buldu, İnönü'ye:
- Efendim Devlet Bakanı
Sayın Tansu Çiller görüşc-
cek...
Bu kadannı becermişti
ama becerisi o kadardı. İnö-
nü'yü Çiller'e bağlayamadı...
Çiller kendisini daha da sinır-
lendiren bu beceriksızlik ne-
deniyle telefon konuşmasını.
"özel kalem"dcn yapmak zo-
runda kaldı... Korumanın
ışinc "ertesi gün" son verildı.
İlhan Kesici - Çiller'i Demirel'e şikayet etti Tevfik Altınok- Tecrübesi bir kenara atılmıştı
Revlet Bakanı Tansu Çiller'in tutarsız davranışlan
HDT Müsteşan Tevfik Altınok ve DPT Müsteşarı ilhan
KesicTyi çileden çıkanyordu.
TBMM'de ele alınacağı gün, DPT ve
HDT müsteşarlanna randevu verdi:
- TBMM'ye beraber gidelim... Ikıniz
de saat üçe on kala bana gelin...
İlhan Kesici ve Tevfik Altınok ran-
devu saatinde Çıller'in ofısıne gittiler...
Devlet Bakanı o gün "değişik" bir ha-
vadaydı, özellikle İlhan Kesici ile "göz
göze gelmemeye çalışarak" şunu söyle-
di:
- Ben fikir değiştirdim... Yabancı
Sermaye ve Teşvik daireleri eskiden ol-
duğu gibi Hazine'de kalsın...
DPT Müsteşan Kesici "küçük dilini"
yutacaktı... Kendini tutamadı. biraz
yüksek sesle konuştu:
- Aman Sayın Bakan ne yapıvorsu-
nuz? Komisyondan bu şekliyle gecmiş
bir hükümet tasansı genel kurulda
nasıl değişir? Ne di>eceksıniz milletve-
killerine?
- Merak etme onu da dün gece hallet-
tirdim ben... 120 milletvekilinin im-
zasını taşıyan bir önerge hazı-
rlattırdım...
Kesici kulaklanna inanamıyordu:
- Sayın Bakan, aylarca konuştuğu-
muz. mutabık kaldığımız. kanun ta-
sansına dönüştürdüğümüz. hatta Büt-
çe Plan Komisyonu'ndan bile geçırdı-
ğimiz bir uygulamadan bir gece içınde
vazgeçtiniz öyle mi? Neden?
- Bövle uvgun gördüm . Bazı ışler
vapılıyor, benim haberim olmuyor...
Önun için böyle bir karar verdim...
- Ne gibi işler?
- Teşvikten 2.5 trilyon lira dağıtılmış
benim habenm yok...
- Sayın Bakan. teşvik para dağıt-
maz. yatınmlara uygunluk belgesi ve-
rir...
DPT Müsteşan İlhan Kesici adeta
"şok"a girmiş. üstelik Devlet Bakanı"-
nın "teşvik belgesinin ne olduğunu bile
anlamadığını" farketmişti.
Çiller. sert bir ifadeyle konuşmasını
sürdürdü:
- Bundan sonra teşvik belgelerini de
ben imzalayacağım.
Kesici itirazını sürdürdü:
- Sayın Bakan. siz teşviğin ne demek
olduğunu herhalde bilmıyorsunuz...
Bu belgeleri TC devletınde bakanlar
ımzalamaz. hatta müsteşar adına. genel
müdür atar imzayı. Böyle bir belgenin
altına bakanın imza atması doğru da
değildir zaten. fırmalarla ne diye içli
dışlı olacaksınız ki? Hem bu belgevi ve-
Demirel'e aktarmaya karar verdı. De-
mirel o sabah bir yurtdışı gezisine çıka-
caktı. Esenboğa Havalimanı'nın VIP
salonu yüzlerce insanla kaynıyordu.
DYP Teşkilatı, Genel Başkan'ı ûğurla-
mak üzere neredevse tam kadro ora-
davdı. DPT Müsteşan Kesici'nin kala-
balığı yararak kendısine ulaşmaya ça-
lıştığını gören Demirel. "Hayrola
İlhan" diye sordu. Kesici olayı kısaca
özetledı... Başbakan sinirlenmişti:
- Olur mu övle şey? Hükümet olarak
bu birimlerin DPT've bağlanacağı yo-
lunda taahhüdümüz var bizim... Üste-
lik tasan Plan Bütçe Komisyonu'ndan
geçmış Ee. 120 ımzalı önerge mı hazı-
rlatmış Tansu Hanım?Bubır emrivaki-
dır... İki güzıde teşkilatı da paramparça
edersınız...
Demirel. bunlan söyledikten sonra.
DYP'nın Meclis grup başkan vekilleri
Turhan Tavan ve Bekir Sami Daçeyi
yanına çağırdı:
- İlhan Bev "le Plan Bütçe Komisyonu
Başkanfna gidin . Tasanyı komisyona
gen çektinn... Sonra çaresine bakanz.
Korumanın
işine
son
Çiller. Ankara'da "zor" günler geçi-
rivordu. Kendisıne bağlı bulunan üç
önemli kuruluş DPT. DIE ve HDTM'-
nin başındaki bürokratlarla "merhaba'-
'sı bile kalmamışiı.. Kabinedeki tek
dostu Necmettin Coheri idı... Demi-
rel'le "baba-kız" muhabbeti ise adeta
"anüar"a, hapsolmuştu.
Çok sevdiği çocuklanndan ve eşin-
den ayn yaşam sürdürmek, ister süit.
ister kral dairesi olsun, gecelerirri "so-
ğuk" bir otel odasının dörı duvan ara-
sında gecirmek. bayan bakanın moralı-
ni bozuyordu. Hafta sonlannı bu yüz-
den her zaman İstanbul'da geçirmeye
çabaharayordu. Bircumagecesiİstan-
bul'a "son uçakla" hareket edecekti.
Uçuş saatıne 15 dakika kala yola
çıktılar. şoföre. "Daha hızlı sür... Daha
hızlı" dedıyse de uçağı yakalayamadı.
Esenboğa'nın VIP salonu ilk kez "göz-
yaşlan yanaklarından süzüfcn" bir ba-
kana tanık... Bu durumu Anadolu
"Çiller'in kahve falma düş-
kün olduğu, her gün özel ka-
lem müdürüne fal baktırdığı"
haberlen Ankara'da sıyası
kulislerde "günün konusu"
haline gelmişti. DYPçevrele-
rinde. "Çiller geleceğini falla-
ra mı bağladı" sorulan soru-
luyordu.
Günavdın'ın "deneyimli"
politika muhabin Betül L'n-
cular. bir gün bu olay ı Çiller'-
in basın danışmanlan ile ko-
nuştu:
- Ben bu fal olayını haber
yapıyorum...
"Çıkacağından korkulan"
haber. sonunda Günaydın'a takılmıştı.
Çiller'in basın danışmanlan. Uncular
ile. TBMM'de "öğlen >emeği"nde bu-
luşarak, konuyu tartıştılar. LJncular'a
"fal" verine "TÖYÖK tasarısı" nı ha-
ber yapma önerisıni götürmüşlerdı
ama. gazetecilik deneyimleri TBMM-
den aynlırlarken "bunu başarama-
dıklan"nı onlara hıssettirmişti. Haber
Günaydında ertesi gün "manşetten"
patladı...
Çiller bu olaydan basın danışman-
lannı sorumlu tuttu. "üstelik haberi ya-
zan gazetecivle damşmanlarının
TBMM'de öğlen yemeğinde buluştuk-
lannı" da "siyasi danışmanı" Güler
Centilmen'e tespil ettirmişti... Çiller:
- Çocuklar. bu olaylar beni çok
yıprattı.. Biraz önce beni Necdet Seçki-
nöz ziyaret etti vç ekip dcğişikliğine gil-
memi tavsiye etti.. Ne dersiniz?
Çiller ile son 48 saat içinde üsl üste
'İki büyük tartışma yaşamış" ve ba-
kanlıkta yaşanan bir sürü aksaklıktarı
zaten "bunalmış" olan iki danışman
yanıt verdiler:
- Biz kaç defa aynlmak istedik. siz bı-
rakmadınız, madem şimdi böyle bir is-
tek geldi. görevlerimizi bırakalım ho-
cam... Hoşçakahn...
Erol ve Bilge. aynlışlannı Meşrutiyet
Caddesindeki "pizzacıda" değerlen-
dırdiler:
- Çok zor gidiyordu... Hiç olmazsa
stresten kurtulduk...
- Evet ama niye bugün? Daha dün o
tartışmadan sonra bizi kahve içmeye
çağınp "aman çocuklar, bız bır ekıbız,
sakın ani karar almayın. ayrılmanızı
istemiyorum" dememiş miydi?
- Baksana. Necdet Seçkinöz istemiş
bizim aynlmamızı...
İki gazeteci bu olayı "aydınlatmayı"
da özellikle istediler. Erel. Başbakaulık
Müsteşan Seçkinöz'e sordu:
"Efendim, bizim görevlerimizden
aynlmamızı Say ın Çiller'e siz önermişsi-
niz. Acaba nedeni nedir?"
- Hayır. bu doğru değil. ben sizin ora-
da çalıştığınızdan haberdar bile değil-
dim..."
(*)Hanut: Mağaza sahibi tarafmdan müşteri
getırene venlen pnm.
YARIN:Dünya
Bankası'mn
mektubu
6
Tanrınuı
olmadığı yer'
lıalka açıldı
• Girişinde Tannnın bulunmadığı yer' afilamına
gelen İnde Deus Abest' yaası yer alan Bodrum
Kalesi zindanı 400 yıl sonra, bir ibret müzesi olarak
yeniden açıldı. Kültür Bakanı Fikri Sağlar, açıhşta,
'•Dilerim bu zindanı gezenler, bir insanlık ayıbı olan
baskı ve işkenceye karşı daha duyarlı olurlar" dedi.
ÖZCANÖZGÜR
BODRUM - Bodrum Kalesi
zindanı geçmişte tanık olduğu
"Karanlık ve utanç verici insan-
lık suçlannı sergileyen bir me-
kan" olarak. Kültür Bakanı
Fikri Sağlar tarafından. yeni-
den açıldı. Ancak zindan bu
defa, insanlar "işkence görsün"
diye değil; "ibret alsınlar" diye
ışığını içeriye kabul etti. Bakan
Sağlar. zindanı açarken. "Dile-
rim bu zindanı gezenler, bir in-
sanlık av ıbı olan baskı ve işken-
ceye karşı daha duyarlı olurlar"
dedi.
Bodrum Kalesi'ne gidenler 5
ana kuleyi; İngiliz. Alman. İs-
panyol. İtalyan ve Fransız kule-
İerini bılırler. Ama kalede İs-
panyol ve Alman kuleleri ara-
sından aşağıya doğru bakıldı-
ğında görülen iç hendekte.
kalın sur duvarlan altında pek
bilinmeven iki kuledaha vardır.
Bunlar Gatineau ve Caretto
kuleleridir. Bu iki kuleden Ga-
tineau Kulesi insanlığın utanç
kulesidir. ama yıllardır bu kule
ziyarete kapalı olduğu için hiç
kimse bu utancın farkında de-
ğildir...
Bu utanç kulesi. kale komu-
tanlanndan Jacques Gatineau
tarafından 1512-1514 yıllan
arasında yaptınlmış. 1513-1522
tarihleri arasında da bu kule
hava bacalan kapanarak zin-
dan (işkence odası) olarak kul-
lanılmış. Bodrum Kalesi'ni 5
Ocak 1523 tarihinde Saint Jean
şövalyelerinden savaşsız teslim
alan Osmanlı donanması ko-
mutanlan. bu utanç odasını 3
metre kalınlığında birtaşduvar
örerek tarihin derinliklerine
gömmek istemişler
İç kapısında Latince 'İnde
Deus Abest
1
diyen ve "Tanrının
bulunmadığı yer' anlamına ge-
len yazının bulunduğu ve kaleyi
gezenlerin merakını uyandıran
kule, aradan geçen 400 yıl sonra
Kültür Bakanı Fikri Sağlar ta-
rafından açıldı ve kapı önünde-
ki balkondan izlenebilen işken-
ce odası. iki hücresi. daraağacı
çukuru. çukur önünde tabutlu-
ğu, duvarda prangah kelepçele-
rı. yerde prangalı gülleleri ve
aynca tavana asıb darağaa
kafesı ile ilk izleyicilerinde deği-
şik duygular uyandırdı. Gözler,
Filistin askısı. elektrik aradı...
İnsanlann en doğal hakkı
olan yaşama hakkını kısıtlayan
ve bir işkenceye dönüştüren
zindanlann belki de bilinen en
eskisini, "ibret olsun", "ibret
alınsın" diye acan Kültür Baka-
nı Fikri Sağlar, "Dilerim bu zin-
danı gezenler, bir insanlık ayıbı
olan baskı ve işkenceye karşı da-
ha duvarlı olurlar" dedi. Bakan
Sağlar. şunlan söyledi:
"Tüm dünyada salt düşünce-
leri ve siyasâl tercihleri ya da
ülkelerini ve ulusal varlıklannı
korumaları nedeniyle baskı ve iş-
kence gören başta aydın ve sa-
natçılar olmak üzere, hartgi ge-
rekçe ile olursa olsun insan
onunınu hiçe sayan işkenceye
maruz bırakılan tüm insanlar-
dan, çağdaş insanlık adına özür
diliyorum."
Her bir köşesi sürprizlerle
dolu Bodrum Kalesi'nde geçen
vıl da Karyalı prenses 2 bin 500
yıl öncesindcn alınıp getirilerek
sergilenmeye başlanmış ve
uluslararası müzecilikte bu olay
büyük vankı uyandırmıştı. 400
yıl aradan sonra günışığını içeri
alan zindan nasıl bir yankı
uyandıracak bilinmez. ama
herhalde bu zindanı gezenler
"Çağımızın zindanları, işkence-
haneleri ne zaman sergilenecek"
diye de sonnaktan kendılerini
alamavacaklar.
Çevre Şurası'nın
tarihinetepki
• Çevreci kuruluşlar. 28 Şubat- 4 Mart tarihleri
arasında toplanacak Çevre Şurasf nın
zamanlamasına karşı çıktılar. Daha önceki şuranın
da seçim öncesine sıkıştınldığını hatırlatan
çevreciler. ciddi ön hazırlık gerektiren böyle bir
toplantının aceleye getirilmesini eleştirdiler.
ÜMÎTOTAN
İZMİR - Önce Çeşme top-
lantısı. ardından Çevre Şurası.
Çevreci kuruluşlar ciddi hazırlı-
klar gerektiren şuranın yerel se-
çimler öncesine
"sıkıştırılmasım" ilginç olarak
yorumluyor. Çevreciler. Çeşme
toplantısına iyı nıvetle katıldı-
klannı belirtip. "Ancak neler
vapılıyor, bunu iyi izlemek
İazım. İşte fırsat. bakalım Akku-
vu'da neler olacak" dıyorlar.
Çeşme'de 12-13 şubat tarihle-
rinde gerçekleştınlen Gönüllü
Kuruluşlar Toplantısı'nın
ardından 28 şubat- 4 mart
arasında da Çevre Şurası top-
lanıyor. Çevreci örgütler. bır
önceki Çevre Şurasfnın da
1991 yılı genel seçimlerinin he-
mcn öncesine "denk getirildiği-
ni" anımsatıp bu tür toplantı-
ların çok ciddi hazırlıklar gc-
rektırdığını vurguluyorlar.
Çevre Bakanlığı'nın öncülü-
ğündc yapılan ve 90 dolayında
gönüllü kuruluşun katıldığı
Çeşme toplantısında 18 çevre
kuruluşunun kaleme aldığı or-
tak deklarasyonun sonuçlan iz-
lenıyor. Deklarasyonda belirle-
nen bazı istemler şöyle sıralanı-
yordu:
"Akkuyu Nükleer Santralı'nı
istemiyoruz. Gökova çalıştırı-
Imamalıdır. Alternatif enerji
kaynakları konusunda araştı-
rmalar yapılmalıdır. Çevre Ba-
kanlığı, gönüllü kuruluşların da
yararlanabileceği bir bilgi mer-
kezi oiuşturmalıdır."
S.O.S Akdeniz Bürosu
Sözcüsü Yusuf Barış. Çeşme
toplantısının her şeye karşın
önümüzdeki günlerde ihalesi
sonuçlanacak Akkuyu Nükleer
Santrah'run yapımına karşı
çıkılan bır platforma dönüş-
tüğünü vurgulayıp şöyle sür-
dürüyor:
"Aslında Çevre Bakanı da bu
görüntüden pek fazla rahatsız
olmadı. Ama özellikle yeşillerin
kısır tartışmalardan kaçınıp, ko-
nuyu nükleer ve termik santral-
lara odaklamasının da başarıda
katkısı büyük. Evet bu tür top-
lantılar güzel hoş. Bunlan elimi-
zin tersiy le itmemiz mümkün de-
ğil. Ancak, neler yapılacak,
bunu çok iyi izüyoruz. Şu anda
Akkuyu Nükleer Santralı gün-
demde. Yapılacak mı, yapılma-
yacak mı? Gökova açılacak mı,
açılmayacak mı? Toplantılar
vapılıp herkes vine bildiğini
okursa bu tür toplantıların hiç
bir kıymeti olmaz. Bu bakı-
mdan, biz yeşiller şimdi izüyo-
ruz."
S.O.S Ankara Bürosu Sözcü-
sü Nesrin Timur da 28 şubatta
başlavacak Çev re Şurasf nın bir
"oldu- bittT've getirilmesinden
rahatsız:
"Çevre Şurası'mn duyunıları
daha yeni yapılıyor. Şuranın
toplanmasına bir hafta kalmış.
Çevre şurası gibi ciddi hazırlı-
klar gerektiren bir toplantının
aceleye getirilmesini bir tek şey -
le açıklamak mümkün: 27 Mart
yerel secimleri. Birinci Çevre
Şurası da vine genel seçimler ön-
cesi bir oîdu bittiye getirilerek
hazırlıksız yapılmıştı. Çevre Şu-
rası'na kimlerin katılacağı da
henüz belli değil. Bakalım yeşil-
ler ve çev reci organizasyonlar bu
şûraya çağnlacak mı? SOS bü-
rolarına şu ana kadar bir çağn
gelmedi."
Çeşme toplantısının yapıldığı
günlerde Türkiyenın çevreci
bır partisi. Yeşiller Partisi ka-
patılıyordu. Parti olduklan için
Çeşme toplantısına çağnlma-
yan Yeşiller Partisi'nin Izmir İl
Başkanı Ayşe Tosuner, bu du-
rumu protesto eden bir açıkla-
ma yapmak istiyordu ki. parti
kapatıldı. Tosuner, açıklama-
sını değiştirerek şöyle diyordu:
"Hesaplardaki 75 bin liralık
bir vardışlık yüzünden partimi-
zin kapatılması Türkiye'yi dün-
ya ülkeleri arasında komik dunı-
ma düşürmüştür. Partilerin biri
kapatılır biri açılır. Partimizi
kapatarak çevreyi daha rahat
kirletebileceklerini umanlar
vanılırlar."