08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ŞUBAT1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Özelleştirme, tek başına ekonominin sorunlarını çözecek bir anahtar olarak görülmemeli Ingütere'nin Telecom başarısı• Ozelleştirmenin özel tekeledönüşmesini önlemekamacıyla hükümetten bağımsız bir düzenleyici devreye girdi. ÖZLEM VÜZAK BOVLl Dünyada son 10 yılda değişen makro-ekonomik ve politik dengeier. ıduslan. pazarlannı dünyaya açmaya yöneltti. Hükümetler. gittikçe büyü- yen kamu açıklannı kapatmak. gelir eldeetmek. yeni teknolojileri ülkeleri- ne getirmek. verimi ve rekabeti arttır- tnak amacıyla özelleştirme program- lannı benimsediler. İngiltere'nin rolü Ozelleştirmenin dünya çapında kabul görmesinde. İngiltere'nin özel bir yeri var. İngiliz özelleştirmesi. teorinin pratiğe döküldüğü ilk örneklerden ol- masınm yanı sıra uygulamada büyük ötçüde başan elde edilmiş olmasıyla da diğer uluslara örnek oldu. Mayıs 1979'da iktidara geçen Margaret Thatchef"ın 1980'lerin başında uygu- lamaya kovduğu gcniş çaplı özelleş- tirme programı. pek çok ülkeyi cesa- rctlendirdi ve peşinden sürükledi. Dünyayı saran özelleştirme moda- sı. ilk ıclekomünikasyonda kendisini gösterdi ve yine İngiltere. İngiliz Tele- com'u (BT) başan ile özefîeştircrek diğer uluslara örnek oldu. British Telecom British Telecom (BT) Aralık 1984te 2 milyon hissedarla halka açıldı. Sunu- lan miktar. katılım taahhüdünün 4 katı idi. Thatcher hükümeti BT"yi özelfeştirmeye hazıriamak için 1980*- den 1984'ek'adar4yılharcadt. 1984- te British TelecorrTun yüzde 5l"i hal- ka satıldı. 1991 yılında ikinci dilim (yüzde 24) ortaya kondu. Nihayet 199.Vte geri kalan yüzde 25 satıldı. Böylece BTnin yüzde İOO'ü özelleş- mişoldu. Bağımsız düzenleyici Özelleştirmeye karşı olan politik mu- halefet İngiltere'de de vardı. ozelleş- tirmenin. bir kamu tekclinin özel tekele dönüştürülmesi olduâu söylen- di. Başlangıçuı uygun bir rekabet ola- mazdı ve tekel bir düzenleme gerekti- riyordu. OFTEL Officc of Tclccom- munication (tclckomünikasyon bürosu) hiikümetten bağımsız bir dü- zenleyici olarak kurııldu. Biironun kuruluş amacı. iş kolunu düzenlc- mek. tüketiciyi korumak vc rekabeti artlırmaktı. İşletnıecilerin nasıl hare- ket ettiklerini izliyor. aynca BTnin birçok ana hizmeti hakkında fiyat ta- vanını da bejirliyordu. 10 yıllık bir sürec sonunda bugün BT'nin konumu ise şöyle özetlenebi- lir: Yıllık 13 milyar sterlin(yaklaşık 19 milyar dolar) geliri ile dünvanın en büyük telekomünikasyon şirketlerin- den biri. Vergı öncesi kan yılda 2 mil- yar sterlin (yaklaşık 3 milyar dolar). Çalışan işçi sayısı 165 bin kişi. Bugün İngiltere'de 26 milyon santral operas- yonu yapılmakta ve BT kısa bir süre önce 4.3 milyar dolara ABD'deki ikinci büyük uzak mesafe telekomü- nikasyon şirketi MCTnin yüzde 20'- sini satın aldı. Başta İngiltere olmak üzereŞili, Mek- sika. Arjantin gibi başanlı özelleştir- me uygulamalan hep bir istikrar programının parçası olarak yürütül- dü. Özelleştirme, tek başına ekono- minin sorunlarını çözecek bir anahtar olarak görülmedi. İngiltere'de Coo- per's Lybrand fırmasının dünya ça- pında yürûttüğü özelleştirme çalış- malannın koordinasyonundan sorumlu Özelleştirme Yönetim Gru- bu Başkanı Peter M. Benson, özelleş- tirmede başannın 5 ana maddesi olduğu görüşünde: 1- Hedefler kavranmış olmalı: Ne- den özelleştirme? 2- Yöntemler bilinmeli: Nasıl özel- leştirme? 3- Kamu kuruluşlannın değerlen- dirilmesi yapılmah: Neyi özelleştir- me? 4- Söz konusu oyunculann tanın- ması: İşin içine kimler girecek ve bun- lann çıkarlan nelerdir? 5- Bu 4 katkı maddesi uygun bir plan ile harman edilmeli ve zaman içi- ne yayılmalı. -TÜS/AD. İngiltere'de Özelleştir- me Uygıılamuları Sempozynımı -The Ekonomist -Financial Times Dünya Bankası Başbakan Tansu Çiller'in özelleştirme çalışmalan için istediği krediyi verdi Dünya Bankaa'ndan özdleştirmekredisi FLATKOZLIKLI \VASHINGTON - Dünya Bankası. Başbakan Tansu Çil- ler'in. özelleştirme konusunda danışmanJık hizmeti sunacak özel şirket veya şirketlere veril- mek üzere talep ettiği 100 mil- yon dolarlık (200 milyar TL.) krediyi açtı. Kredinin 25.74 milyon dolannın. "Kamuoyunu Özelleştirme Konusunda Bilgi- lendirme Kampanyaları"nda harcanması kararlaştınldı. Kredi anlaşması. hafta sonun- da ABD başkentinde ımzalan- dı. Göriişmeler iki hafta sürdü İki haftaya yakındır VVas- hington'da bulunan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Ka- mu Ortaklığı İdaresi heyetinin. banka yetkilileriyle yaptıklan göriişmeleri cuma günü ta- mamladığı. "özelleştirme L'y- gulama Programı" adı altındaki çalışma için Türkiye'nin de ko- vacaa 33 milvon 18 bin dolarla birlikte toplam 133 milyon 18 bin dolar harcama yapılması- nın kararlaştınldığı bildirildi. Bankanın. danışmanlık hizmeti verecek şirket veya şirketlerin sadece Türk ya da yabancı fır- ma olması yönünde bir koşul öngörmediği kaydedildi. Yetkililerinden alman bilgiye göre merkezi NVashington'da bulunan Dünya Bankası heye- ti. "Özelleştirme l'ygıılama Programı" için yapılacak çahş- malarda danışmanlık hizmeti konusunu ele almak üzere. ge- çen aylarda Türkiye'ye gıtti. Heyet. hazırladığı raporu ban- ka üst düzey yönetimine sundu. Banka yönetimi ile Türk he- yeti arasında gerçekleşen miiza- kerelerde. 100 milyon dolann hangi koşullarda Türkiye'ye verileceği ve geri ödemesınin nasıl oîacagı konusunun ele alındığı bildirildi. Verilecek kredinin. danış- manlık hizmetlerinin yanı sıra özelieşıirme konusunda 'Ka- muoyunun Bilgilendirilmesi kampanyaları". çevre koruma- sı. ozelleştirmenin sosyal so- nuçlan ile pilot bölge şeklinde değerlendirilen Zonguldak'ın bölgesel kalkınma planı ve eği- tim için olduğu belirtildi. özelleştirme kredisinin kullanımı Dünya Bankası'nın üst dü- zey yöneticileriyle yapılan gö- rüşmelerde harcama miktarla- nnın dağıhmı şöyle belirlendi: Danışmanlık hizmeti: Dünya Bankası yeıkilileri. danışmanlık hizmetini 4 ana başlıkta topla- dı. Buna göre özelleştirme uy- gulamasında finansal danış- manlığa 31.69 milyon dolar. Kamu Ortaklığı İdaresi'ne ku- rumsal desteğe 5.29 milyon do- lar. Hazine ve Dış Ticaret Müs- teşarlığı'na kurumsal desteğe 3.68 milyon dolar. kamuoyunu bilgilendirme kampanyasına 25.74 milyon dolar (bunun 13.91 milyon dolan Türkiye ta- rafından karşılanaeak). çevreyi kirletici role sahip KİTleri ala- cak olanlara tazminat ve so- rumluluklannı üstlenme için 11.13 milvon dolar (Bunun 3.96 milyon dolan Türkiye tarafın- dan karşılanacak) aynldı. Dünya Bankası yetkililerinin. verdikleri kredinin sadece danı- şmanlık hizmetindc kulla- nılmasını yeterli bulmadıklan. seçilecek danışmanlık şirketi veya şirkeılerin. özelieşıirme programının sosyal sonuçlan konusunda da çalışma yapma- sını istediği belirlendi. Edinilen bilgilere göre Dünya Bankası. özelleştirme sürecinin özelliklc iş gücü üzerinde doğabilecek olumsuz etkilerin kapsamlı bi- çimde ele alınmasını istedi. Banka. özelleştirme sonu- cunda işini kaybedebilecek işçi- lerin yeniden başka sektörlerde iş olanağı bulabilmelerini sağla- yacak "Sosyal Güvenlik Ağı" adlı sistem için 41.4 milyon do- lar harcanmasını öngördü. Bu pa- ranın 14.81 milyon dolan Türk iye fârafindan harcanacak. Zonguldak pilot bölge Dünya Bankası. "Sosyal Gö- veıtlik Ağı" oluşturulması ama- cıyla bugün için en iyi örneğin. Zonguldak olduğunu kararlaş- tırdı. Maden ocaklannm kapa- tılmasının sosyal sonuçlan için çalışma yapacak danışmanlık şirketi veya şirketlerine "Zon- guldak Bölgesel Kalkınma Pla- nı" adı altında 2.43 milyon do- lar ödcnecck. Koşullar arasında. işin veri- leceği şirket veya şirketlerin. kömür madenlerinin kapatı- lmasıyla ocaklardaki işçilerin başka iş koluna nasıl kaydınla- cağını açıklayacaklan kap- samlı bir rapor hazırlamalan yer alıyor. "Özelleştirme L'ygulama Programı" için vapılacak çalış- maların kırtasiye ve teknik malzeme giderlerine aynlan paranın da 890 bin dolar oldu- ğu. bu paranın 490 bin do- lanr.:.ı Türkiye tarafından karşılanacağj bildirildi. Yetkili- ler. 1.19 milyon dolann eğitime aynldığını. gelecekte özelleştiri- lecek ya da yeniden yapılandın- lacak KİT'ler için yapılacak danışmanlığa ise 5.74 milyon dolar aynldığını kaydettüer. DUNYA EKONOMISINE BA KIS ERGIN YILDIZOĞLUILONDRA Daha Yeni Dünya Düzeni P erestroyka. Glasnost. Thateher-Gorbaçev-Re- agan dostluğu. sonra, 1989da Berlin Duvarı'nın yıkılması, soğuk savaşın resmen sona ermesi ve Başkan Bush'un bir "YeniDünya Düzeni"n\n başladığını müjdelemesi... Tarihte yeni bir sayfaaçılıyordu. İki blokarasındaki askeri rekabet ve dünya savaşı tehdidi kalkıyor bunun yerine barış, serbest piya6a, rekabet ve liberal demokrasi düzeni başlıyordu. Ne varki bu "YeniDünyaDüzen/"kısa zamanda, daha kurularnadan dağıldı, şimdi "daha yeni bir dünya düzeni " başlıyor. Yeni dünya düzeni iki kutuplu eski dünya düzeninin çökmesi, ne tek kutuplu bir dünya ne de ekonomik politik istikrar getir- medi. Soğuk savaş varken hiç ol- mazsa oyunun kurallan belliydi. Şimdi soğuk savaşın ardından bu denge ve istikrar ortadan kalkmıştı. "Batı"da o güne kadar ABD şem- siyesi altında birbirine sıkı sıkıya yapışarak ve ayrılıkları bastırarak bir blok oluşturmuş olan devletler, aralarmda her geçen gün yeni bir uyumsuzluk konusu ve rekabet alanı keşfetmeye, ticaret blokları oluşturmaya, hegemonya mücade- lelerinegirmeyebaşladılar. "Doğu'- da ise SSCB'nin dağılması ile etnik ve dini çatışmalar öne çıkmaya ve yerel savaşlar birbiri ardına patla- maya başladılar. Avrupa'da, eski Yugoslavya'da etnik ve dini motif- lerle de karmaşıklaşan Türkiye, Yu- nanistan gibi komşuları içine çek- meye, giderek Rusya'nın Müslü- man devletlerin dolaylı olarak ama etkin bir şekilde katılmasıyla ulusla- rarası bir boyut kazanmaya başla- yan bir savaş çıktı. "Soğuk savaş" döneminde iki blokun rekabet alan- larının sınırlarındaki III. Dünya ülke- lerinde ise bu rekabetin ortadan kalkması ile bu rekabetten besle- nen devletler dağılmaya ve yerel savaşlar mantar gibi bitmeye baş- ladı. Bu gelişmeile yakından ilgili olmak üzere Müslüman hareketin gelişmesi özellikle Kuzey ve Orta Afri- ka'da hızlandı ve "Batı"y\ ama daha çok Av- rupa'yı hu- zursuz et- meye baş- ladı. "Yeni Dünya Dü- zeni" bu karmaşa içinde dağıldı git- ti. Bu "Yeni Dün- ya Düze- ni"nin en önemli bileşeni eski SSCB'nin yaşadığı ekonomik krizin de etkisiyle pazarlannı "Batı'ya aç- maya başlaması, benzer bir politik sistem geliştirmesi ve giderek "Baf/"nın etkisi altına girmeye baş- lamasıydı. Ancak bu sürecin maddi temelini oluşturacak olan serbest piyasa ekonomisine geçiş süreci önce ekonomik istikrar yerine kaos getirdi. Sonra da "Saf/'dakiler ben- zer bir politik sistem üretmeye baş- ladı, ama bu, beklendiği gibi liberal demokrasinin değil, otoriter, faşi- zan öğeler taşıyan, yayılmacı bir milliyetçiliğin hıza gelişmesine yol açtı. Ekonomik kriz derinleştikçe Rusya'nın egemen sınıfı giderek "Sar/"ya karşı tavır almaya ve eski nüfuz alanlarını tekrar ele geçirme- ye giriştiler. "Batı"nın genişlemesi- ni eski "Doğu Bloku" ülkelerinin NATO'ya girmesini engelleyerek Bosna'da kendisine rağmen bir çö- züm olmayacağını ileri sürerek, Rusya, etkisini arttırmaya başladı. Bunlara ek olarak en son geçen hafta Sırplar üzerindeki etkisini kullanarak bunu Batı "ya göstere- rek, Rus- ya. bölge- de "sorun çözen", is- tikrar geti- rebilen", diğer bir deyişle bir 'Pax Rus- siana" ku- rabilecek olan bir güç olarak öne çıkma- ya ve tek- rar hege- monya ta- lep etmeye başladığını gösterdi. Bu gelişmelerin, bir de öbür yüzü var. Kuzeyde Rusya tehlikesinin ye- niden canlanması, güneyde Müslü- manfığın gelişmesi, ABD'nin dikka- tini Avrupa'dan Uzakdoğu'ya ve NAFTA bölgesine çevirmesinden iyice endişelenmeye başlayan Av- rupa iki eliyle NATO'ya sarılmaya, Birleşmiş Milletleryanı sıraNATO- yu da devreye sokarak canlandı- rmaya. ABD askeri gücünün Avru- pa'daki önemini vurgulamaya baş- ladı, böylece de ABD hegemonyası Avrupa'da yeniden güçlenmeye başladı. Bu arada Fransa, NATO ile ilişkilerini güçlendirdi ve Bosna ülti- matomu bağlamındafiilen NATO'ya geri gelmiş oldu. Benzer bir gelişme süreci Asya'- da yaşanıyordu. Çin, hem nükleer silahlara sahipti, hem de hızla silah- lanıyor ve büyük bir askeri ekono- mik güç olarak dünya sahnesine çıkıyordu Henüz Hong Kong dışında bir toprak talebi yoktu. An- cak bölgede "8af/"nm bağlaşı- klarını nükleer silahlara sahip ol- mak, Irak, iran gibi "sorunlu" ülke- lere silah ve teknoloji satmak, Ku- zey Kore'ye koltuk çıkmak ve nükle- er teknoloji vermek gibi konularda tedirgin ediyordu. Özetle, "Doğu" ve "Batı " kutup- laşmasının restorasyonu ile "daha yeni bir dünya düzeni" doğuyordu. "Yeni Dünya Di/zen/'nin yıkıntıları arasından, bu "daha yeni dünya dü- zeni" soğuk savaşa benzer bir ku- tuplaşma, istikrar getirebilecek mi dersiniz? En azından dört sebepten dolayı buna olumlu cevap vermek. mümün değil. 1) Komünizm-kapita- lizm ikilemi olarak kendini gösteren eski ideolojik ayrım ekseni artık yok; 2) Doğu Avrupa bu bloklardan her- hangi birine ait olmamakla birlikte "Batı'ya daha yakın ve eski bürok- ratların iktidara geri dönmeye baş- lamaları da bu kararsızlığı arttıra- cak; diğer taraftan ABD-Avrupa- Japonya ilişkilerinde eski uyum, özellikle Japonya söz konusu oldu- ğunda yok; 3) "Batı" ile "Doğu" ayrımı, aslında iki farklı sermaye bi- rikimi temelinde örgütlenmiş iki blo- ğun varlığıjiın yansımasıydı. Şimdi bu ayrım bulanıklaştı. Hem "Doğu", "Batı"ya ekonomik olarak açıldı ve benzemeye başladı, hem de "Batı" ülkelerinin ekonomileri "Doğü"nun ekonomilerine girmiş durumda... Üstelik "Batı" ülkeleri bu "Doğu" ekonomileri içinde birbirleriyle eko- nomik ve politik rekabet halindeler. 4) Nihayet hem "8afı"da hem "Do- ğu "da ekonomik kriz ve istik- rarsızlık her iki tarafa da hızlı de- ğişikliklerin yaşanmasına yol açı- yor. Bu "daha yeni bir dünya düzeni", "soğuk savaş " döneminin iki kutup- lu istikrarından ziyade, güçlü ku- tupların olduğu, ama her sorun çıktığında yeni pazarlıkların yapıla- cağı, ittifakların kurulup dağıldığı, sık sık hızla uluslararası bir boyut kazanabilecek bölgesel savaşların çıkabildiği kaygan ve akışkan bir dünya düzeni. Kısaca eşyanın tabi- atına.kapitalist dünya ekonomisinin karakterine daha uygun bir düzen. insanlıgın geleceği konusunda ne vaat ediyor? Orası ayrı bir mesele... Türkiye enflasyon rekortmeni Paris (AA)- Türkiye, Eko- nomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilaü (OECD) üyesi 24 ül- ke arasında yine enflasyon re- kortmeni oldu. OECD'nin yeni verilerine göre 23 OECD ülkcsinde 1993 yılı ortalama enflasyon hesaplanna Tür- kiye'nin de dahil edilmesi ha- linde. OECD'de geçen yılki enflasyon ortalaması yüzde 4*e kadar çıkıyor. Türkiye dışında kalan tüm OECD ül- kelerinde enflasyonun tama- men dizginlendiğini bildiren merkezi Paris'teki 24 üyeli kuruluşun verilerine göre, bunlardan sadece Yunanis- tan yüzde 14.4'le iki haneli enflasyon oranına sahip ülke. Türkiye ve Yunanistan'dan sonra üçüncü en yüksek enf- lasyonlu ülkeler olarak yüzde 6.5 ile Portekiz. yüzde 4.6 ile İspanya ve İsveç yer aldı. Bu ülkeleri yüzde 4.2 ile İtalya, yüzde 4. İ ile dc Almanya izle- di. Japonya. Danimarka ve Yeni Zelanda yüzde 1.3 ile OECD'nin 1993 yılında dü- şük enflasyon şampiyonluğu- nu paylaştı. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Paramparça Türkiye ekonomisinin işleyişi, gerçekte, Bedri Rahmi Eyuboğlu nun ünlü şiirini anımsatıyor: "Bir büyük ayna kırıimış Kırılmış yere dökülmüş, Kainat içine düşmüş Düşmüş ama paramparça." Borsa-döviz-faiz üçlüsü arasındaki gelgitlerle iyice oyun- cağa dönüşen bir ekonomi politikasının sonucu esasen başka türlü olamazdı. Ekonomik göstergelerin hiç de olumlu yönde olmadığı, yıllardır biliniyor. işin ilginç yönü, bu bilerek kötüye gidişi önce durduracak sonra da tersine çevirecek önlemler, bir türlü alınmıyor ya da alınamıyor. Böyle olunca da Dünya Bankası ve IMF'in yetkilüeri yada Chicago çocukları, geleneksel görevlerine soyunuyor. Her biri cebinden bir reçete çıkartıyor. Acı ilacın içilmesi- ni, "kaçmılmaz, zorunlu ve ertelenemez" sözcükleriyle güçlendirerek kamuoyuna benimsetmeyeçahşıyor. Tanrı aşkına, son yirmi yılda, bu kaçıncı reçete, bu ka- çıncı acı ilaçtır? öncekilerin sonucu ne oldu? O ilaçlar kim- leri besledi, büyüttü; kimleri yoksullaştırdı, türünden soru- lar ne soruluyor, ne de tartışılıyor. Başka birşey yapılıyor. Acı ilacın toplumun dar ve sabit gelirlilerine içirilebilmesi için, bir ulusal uzlaşma ya da onların deyimiyle milli muta- bakat hükümeti kurulması öngörülüyor. Bu ortamda var olan Hükümet ne mi yapıyor? TÜSİAD ile TOBB arasında, yani istanbul sermayesi ile Anadolu sermayesi arasında gidip geliyor; gelip gidiyor. iki büyük sermaye kesiminin de onaylayacağı, ortak bir bu- nalımdan çıkış çözümü arıyor; ancak bir türlü bulamıyor. Oysa acı ilacın ya da reçetenin içeriğini, bu işle ilgili tüm kesimler biliyor. Kısa dönemde kamu gelirleri arttırılamadığından, kamu harcamaları azaltılacak; ücretler dondurulacak, faizler, dö- viz kuru ve temel mal ve hizmetlerin fiyatları yükseltllecek- tir. Kamu harcamalannırt azaltılması, yatırımların durdurul- ması: daha çok işsizlik, yetersiz eğıtim ve sağlık hizmeti anlamına gelir. ûzetle; sonuç, her zaman olduğu gibi, dar ve sabit gelirli kesimi vuracaktır. Sermayenin, tüm mal ve hizmetlerin fiyatı arttırılırken, ücretlerin ve maaşların dondurulması, işçi ve memuriarın alım gücünü azaltacak, bu kesimleri daha da yoksullaştıra- caktır, Bunu sağlamak için de ulusal uzlaşma hükümetiyle, yok- sullaşan toplum kesimlerinin "suskunluğu" sağlanacak, gerekirse, askeriyeden destek güç alınacaktır. özetle, yeni bir "olağanüstü" dönemin altyapısı oluş- turulmaya çalışılıyor. Yıllardır hiç olağan yaşayamayan, ezilen, yoksullaşan toplum kesimlerine, yeniden acı ilaç içirilmek isteniyor. Nasıl bir "düzenleme" ile yapılırsa yapılsın, bunalımdan çıkışın yükünün toplumun değişik kesimleri arasında, "varlık düzeylerine göre" dağılımı kesinlikle sağlan- malıdır. Bu yükün eşit dağılımı nasıl sağlanacaktır? Bu konuda öneri yapanların en önce yanıtlamaları ge- reken birinci soru budur. Ve Hükümet'e düşen asıl görev, değişik sermaye örgüt- leri arasında dolaşmak değil, sermaye ve emek kesimleri- ni bir araya getirerek, gerçek görevini yapmaktır. ikinci ve bunun kadar önemli bir nokta da kısa dönemli bunalımdan çıkış önlemlerinin yetersiz olduğu gerçeğirv den yola çıkarak, istikrar önlemlerini, uzun dönemli yapısal düzenleme ve önlemlerle tamamlamaktır. Buköşedeçıkan9Ağustos 1993 tarihli TC/Vfö'başlıklıya- zı, Merkez Bankası'run neden "bağımsız"olması gerekti- ğini anlatıyordu. Geçen hafta SHP Genel Başkanı, Başba- kan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Murat Karayalçın'ın, bu yaklaşımı siyasal düzlemde tartışmaya açması, uzun dö- nemli politikaların önemli bir öğesi sayılmalıdır. BEKO TİCARET AN0NİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINDAN Şırkelımızın Ortaklar Genel Kurulu. 1993 yılı çaltşmalarını ıncelemek ve aşağıda yazılı gûndemı görüşüp kaıara bağ- lamak üzere. Olağan loplantısını 28.3.1994 Pazartesı günü saat 09.30'da Koç Holdıııg A.Ş Nakkaştepe. A^ızbey Sokak No: 1 Kuzguncuk. istanbul adresınde yapacaktır. Sayın Onaklarımızın aşağıdakı gündemı gorûşmek ve bir karara bağlamaıt uzere toplanlıda bizzat bulunmalarını veya bır lemsılcı göndererek kendılerını temstl ettırmeterınt rıca ederız. Temsılcı gönde(ilm<?sı durumunda usulüne uygun olarak duzenlenmış veKâletnamenm Şirkete ıbrazı gereklıdır. 1993 yılına aıl bılanço. kâr ve zaraı cetvellen ile Yönetim Kufulu. denetç» raporiafi ve yıfirk kazancın dajıtımı ile ılgılı leklıl e 3.1994 tanhınden ıtıbaren Şırketın ıdare merkezınde oriakların ıncelemelenne hazır butundurulacaktır. Saym pay sahıplennın bılgılerıne arzolunur. Gûndem 1 • Açılış ve başkanlık drvanı seçımı. 2) 1993 yılı faalıyet ve hesapları hakkında Yonetım Kurulu ve Denelçı raporlannm okunrnası. muzakeresı. Yor.etır-ı Kurulu'nun 1993 yılı bılânçosu ve kâr-zarar hesabı ile ılgılı onensının kâDulu. degıştınlerek kabulü veya reddı. : j ) Yonetım Kurulu uyelerı ve Denetçılerın 1993 yılı faal.yetlerınden dolayı ıbra edılmeterı. 4; Yonetım Kurulunun 1993 yııı kazancının dagıtılması ve dagıtım tarıhi konusundakı anerısının kabuiıi. degıştırılerek kabulü veya reddı 5) Görev süresı dolmuş bııltınan Yonetım Kurulu üyelennın tekrar seçı'T.elen veya değışt'rıimeierı ve perev «J- relerının tayını 6) Görev süresı dolmuş bulunan Oenetçılerın tekraı seçılnelerı veya değıştınlrreler 7) Yonetım Kurulu Başkan ve Üyelen rfe Denetçılerın ayiık ucretîerının tespnı 8) Şirket sermayesının 269S00.000.00O.-TL'ndan 300.000.000.000.-TL'na çıkarılması ve bununla ı!g>l' Eş.35 Mu kavelenın 8ncı maddeçının degrştKıl/nesı hakkında karar altnması. 9) Yonetım kurulu'na. gerek gorülen zaman ve mıktarda Kanunun musaade etiıoı mikiar ve ş.vru'.Tt '..->' • ' nansman bonosu ıhraç edebılmesı hususunda yetkı verılmest ve Tüfk Ticaret Karıunu'^^ın 42& '• .ı l'î;'^ ; . ralan hususların Yonetım kıırulu'nca tespıtı. 10) Yonetım kurulu üyelerıne Şirket konusuna gıren tşlerı. bizzat veya başkaları adına yapmatarı ve tu 't-, - yapan şırketlerde ortak olabılmelerı ve diğer ışlemlerı yapabılmelerı hususunda Turk Ticaret Kanunu'nun .ı_'4 ı 335. maddelen gereğtnce ızın vefilmesı. 11) Genel Kurul tutanağının Başkanlık Dıvanı'nca ımzal3nması ve bununla yetınılmesı hususunda yetkı verılmesı. 12) Dılekter. BEKO TİCARET A.Ş. ESAS MUKAVELE DEGtŞİKLIĞİ ESKİ METİN YP< METİN Madde 8 : Şırketin sermayesi behen 5.000.-TL nomınal de- Madde 8 : Şırketm sermayesi beherı 5.000 -TL nomınal de- gennde 13.400.000 hıssesi hamilıne. 40.500.000 hissesı gerınde 19.500.000 hıssesı hamılme. 40.500.000 hıssesı nama yazılı olup 83.900.000 hısseden mutesekkıl olmak üzere nama yazılı olup GO.0OO.000 hisseden mütesekkri olmak üzere 269.500.000.000 -TLdır. 3O0.000.0O0.0OO.-TL(dır. Artırımdan oncekı sermayeyı ohjşiuran 245.000.000.000.-TL"sı Artmmdan oncekı sefmayeyi oluşiuran 269.500.000.000.-TL lamamen odenrmş ve karsılanmştır. tamamen odenmış ve karsılanrrnşljr. Bu dela artınlan 24.500.000.000.-TL'sının 20.255.467.500.- TL'sı ıştırak hısselenntn salı^ından dogan kârdan. 116.997.763.-TL Iştırakler Degerleme Fonu'ndan, 2.018.775.724.-TL'sı Sabit kıymet Yeniden Degerleme Fonu'ndan ve 2.108.759.013.-TLsı Fevkalâde Ihlıyatlar'dan karşılanmıştır. Artınlan 24.500.000.000.-TL'lık sermaye ıçın 6. tertıp nama ya- zıb hisse senedı ıhraç edılecektır. Sozkonusu hısse seneilerı ortaklara 24S.0OO.OO0.000.-TL1ık sermayedekı hısselerı nıs- petınde (Bır hısaeye 1/10 hısse) bedelsız olarak verılecektır. Hısse senetlen btröen tazla fıısseyt temsiı eden farktı kupûrler halınde basiırılabdır. Bedelı tamamen odenmedikçe yerıı hısse senetlen çıkarılamaz. Bu defa aritrılan 30.500.000.000.-TL'nın taman* hıssedartar ta- rafından nakden îaahhut edflmiş ve VÂ'ü ödenmtştır. Artınta/ı sermayenin %7S'ı Yonetım Kurulu'nca tayin otunacak şart ve surelerde ödenecektır. Htsse senetlen bırden fazla hısseyı temstl eden farklı küpurier halinde bastmlabılır. Bedelı tamamen odenmedikçe yeni htsse senetlen çtkarılamaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle